الممثلة ليلى حمادة / khabrabyad - خبر أبيض (@khabrabyad) • Instagram fotoğrafları ve videoları

الممثلة ليلى حمادة

الممثلة ليلى حمادة

فيلم "وادى الذئاب" يعيد السينما التركية لمصر

لأول مرة في مصر سيتم عرض أضخم إنتاج سينمائي في تاريخ السينما التركية فيلم "وادى الذئاب فلسطين" وسيبدأ عرضه ابتداء من يوم الأربعاء الموافق 20 ابريل في جميع دور عرض شركة جود نيوز جروب وشركة الإخوة المتحدين.

سيتم عرض 10 نسخ من الفيلم في دور العرض المذكورة وسيقام عرض خاص للفيلم يوم السبت القادم الموافق 23 ابريل فس سينما جود نيوز جراند حياه بحضور كلا من السفير التركي بالقاهرة السيد حسين عوني والعضو المنتدب لشركة جود نيوز السيد عادل أديب.

فيلم وادي الذئاب فلسطين يتناول قصة فريق كوماندوز تركي يذهب لفلسطين للانتقام من القائد الإسرائيلي الذي أعطي الأوامر بمهاجمة سفينة المساعدات التركية "مرمرة" وهذا الحدث أسفر عن مقتل 9 أتراك.

يأتي عرض فيلم وادي الذئاب فلسطين في مصر لتخليد ذكري شهداء السفينة مرمرة ومواكبا للاحتفالات في ألمانيا والنمسا بذكري الهولوكوست أو المحرقة اليهودية يوم 22 ابريل من كل عام &#; في الوقت الذي يغض العالم فيه النظر عما يحدث في فلسطين وسقوط الشهداء بشكل يومي في ظل المعاناة الفلسطينية من القمع والقهر الإسرائيلي.

جدير بالذكر أن فيلم وادي الذئاب فلسطين من إنتاج شركة بانا فيلم التي أنتجت مسلسل بنفس الاسم "وادي الذئاب" والذي بدء موسمه الأول منذ 7 سنوات ومازال يعرض حتى اليوم متواكبا مع كل المتغيرات على الساحة التركية والإقليمية.

الفيلم بطولة كلا من نجاتي شاشماز و قرقان اويغون و كنان شوبان و نور أيسان و إردال أوغلو و إركان سفار ومن اخراج زبيرشاشماز.Mısır'da ilk kez Türk sinema filmi "Kurtlar Vadisi Filistin" tarihinin en büyük film yapım görüntüler ve Good News Grubu ve Birleşik Brothers şirketi tarafından tüm tiyatrolar Çarşamba, 20 Nisan'da başlayan çıkacak.

Sinemalarda film 10 kopya görüntüler ve Kahire, Hüseyin Avni ve İyi Haber Genel Müdürü Sayın Adel Adeeb, Türk Büyükelçisi hem varlığında 23 inci vs Sinema İyi Haber Grand Hyatt Cumartesi Nisan ile ilgili film için özel bir teklif söz edilecektir.

Kurtlar Vadisi Filistin Türkleri 9 öldürdü sonuçlandı Türk yardım gemisi "Marmara" ve bu olay saldırı emrini verdi İsrailli komutanın intikamını almak için Filistin'e gitmek için bir Türk komando ekibinin hikâyesini anlatıyor.

Mısır'da Kurtlar Filistin film Vadisi Marmara gemisinin şehit ve Almanya ve Avusturya'da kutlamaları ile hat anmak için geliyor, zaman her yıl 22 Nisan'da soykırım ya da Holokost anısına, gözden zaman Filistin acı ışığında günlük olarak Filistin ve şehit düşme olup bitenlerin dünya İsrail baskı ve zulüm.

Bu söz etmek gerekiyor ki 7 yıldan bu yana ilk sezonunda başlayan ve bugün bile hala Türkiye ve bölgesel örgütlerin sahnesinde bütün değişkenleri ile senkronize görüntüler aynı adı "Kurtlar Vadisi" ile filmin PANA serisi, üretilen yapım şirketinin Kurtlar Filistin filmi Vadisi.

Najati Chacmaz ve Kerkan Awigon ve Kinan Chopin ve Noor Isaan ve Erkan Erdal İhsanoğlu ve Saffar hem rol aldığı ve yönetmenliğini Zübeyr Chacmaz.


Posted - Julia Hamada

Share:

atcoss3-abstracts Zafer ÖTER, Türkiye Turkey Körfez Ülkeleri ve Türkiye Arasında Alternatif Turizm Turkey-GCC states tourism alternatives win-win strategies

İsrail-Filistin çatışması modern dünyada 20nci ve 21nci yüzyıllara uzanan I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve Terörizm Karşı Savaş (the War on Terrorism) dönemlerini içine almaktadır. İki etnik grup arasındaki sorun, ulusalcı ideolojiler ile dinsel ve etnik kimliklerin gücünü göstermektedir. II. Dünya Savaşı sonrasında dünyada Ortadoğu bölgesinin özellikle İsrail-Filistin/Arap çatışmasının haberlerde olmadığı pek az gün sayılabilir. Çatışmanın sonuçları çatışan taraflar, Ortadoğu bölgesi ve dünya için yıkıcı ve istikrarsızlık olmuştur. Soğuk Savaş yıllarında Amerika ve Sovyetler Birliği’nin karşı karşıya gelerek vekalet savaşlarına, dünya politik ekonomi tarihinde iki kez ve Petrol Krizlerinin olmasına ve bireysel düzeyde barış için çabalayan politikacıların suikasta kurban gitmesi İsrail-Filistin çatışmasının sonuçlarından bazıları olarak sıralanmıştır. Çatışma haritalaması, çatışmalara barışçıl çözüm yolları bulunması ve üçüncü taraf müdahalesinin başarılı olması için gerekli bir analitik araçtır. İlk önce yapılması gereken çatışmanın başlangıç nedenleri ile çatışma süreçleri boyunca çatışma durumu, çatışma davranışları ve çatışma tutumlarında yaşanan değişimlerin iyi anlaşılması gereklidir. Çatışma haritalaması ile çatışmadaki dinamik olguların zaman içinde belirlenmesi ve derinlemesine yapılacak çatışma analizi sonucu yeterli ve etkili çatışma müdahale stratejisinin belirlenmesine katkı sağlanır. Burada çalışmada çatışma haritalaması yöntemi olarak “Çatışma Akış Şeması (ÇAŞ)” kullanılacaktır: (1) Çatışma Tarihi ve Çatışma Anlatısı (Narrative); (2) Çatışma Konuları; (3) Çatışma Tarafları; (4) Çatışma Nedenleri ve Koşulları; (5) Çatışma Dinamiği ve Çatışma Stilleri;(6) Çatışma Bağlamı (Context) ve Çatışma Psikolojisi;(7) Çatışma Sonucu ve Müdahale Yöntemleri. İsrail-Arap/Filistin çatışmanın basite indirgemeci yaklaşımla analizi sadece kamuoyunda değil bilim insanları, politikacılar, medya mensupları ve düşünce kuruluşlarında da yaygındır. Bilimsel analizden çok duyguların yoğun olduğu Ortadoğu deninde dünyada ilk akla gelen sorun, İsrail-Filistin çatışmasıdır. Aslında bu çatışma, temelleri tarih öncesi dönemlere dayanan, karmaşık ve kaotik yapıya sahip ve çok-katmanlı, çok-analiz düzeyli ve çok-aktörlü çatışmalar yumağıdır. Bu çalışmada İsrail-Filistin çatışmasını, barış ve çatışma bilimleri çerçevesinde yukarıda belirtilen Çatışma Akış Şeması (ÇAŞ) çerçevesinde analiz edilecektir. Ayrıca bu çatışmada Türkiye’nin rolü de ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: İsrail, Filistin, Çatışma Analizi, Barış Bilimi

1 ISBN: (Tk)

2 T. C. İZMİR DEMOKRASİ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÜÇÜNCÜ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ-3 (İZMİR, NİSAN ) EDİTÖR KURULU MUSTAFA ÖZTÜRK AYŞE DEĞERLİ İZMİR

3

4 T. C. İzmir Demokrasi Üniversitesi Yayınları-1 Fen Edebiyat Fakültesi Yayınları-1 ÜÇÜNCÜ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ-3 (İZMİR, NİSAN ) EDİTÖR KURULU MUSTAFA ÖZTÜRK AYŞE DEĞERLİ İZMİR

5 Eserin Adı : Yayımlayan Kurum Basım Yeri Basım Tarihi : Aralık, Baskı Adeti : : : Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi Bildirileri 3 (İzmir, Nisan ) İzmir Demokrasi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İZMİR Ege Üniversitesi Rektörlüğü Basımevi Müdürlüğü No: / Kampüsiçi Bornova, İZMİR ISBN Editörler Editör Yardımcıları : (Tk) : Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Doç. Dr. Ayşe Değerli : Dr. Funda Adıtatar, Dr. Beral Alacı Baskı-Dizgi : Prof. Dr. Enver Çakar, Doç. Dr. Ayşe Değerli, Arş. Gör. Fatih Özçelik Kapak Tasarım : Emine Çakır- Türk Tarih Kurumu- ANKARA Her hakkı mahfuzdur. İzmir Demokrasi Üniversitesi ve yazarlarının izni olmadan kısmen veya tamamen çoğaltılamaz; yayımlanamaz. Yayımlanan bildirilerde ileri sürülen görüşler, yazarlarına aittir.

6 İÇİNDEKİLER İçindekiler V Mustafa Akdağ Salonunda Sunulan Bildiriler (İsim Alfabetik Sırasına Göre) Ahmet Aksın Osmanlı Devletinde Muhamminlik Kurumu ve Muhamminler ( ) 1 Beral Alacı İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal Fuarına Giden Süreç: Dokuz Eylül Panayırı Engin Çağman Yıllarında İstanbul da Odun ve Kömür Fiyatlarının Düşürülmesi İçin Alınan Tedbirler Ensar Köse Acem Ermeni Tüccarın Osmanlı Ülkesindeki Faaliyetleri ( Yüzyılın İlk Yarısında) Fatma Aysel Dıngıl Ilgın İskandinavya Ticareti ve Avrupa Hunları Füsun Çoban Döşkaya Amerikan Board Heyeti Misyoneri Cornelıa (Nellıe) S. Bartlett: Huntıngton Anaokulu ve Öğretmen Okulu nun İzmir İstasyonuna İktisadi Etkileri Halid Abdulkadir el-cuneydi Beyrut Vilayetinin İktisat Tarihi ( ) تاريخ اإلقتصادي لوالية بيروت ١٨٨٧-١٩١٨ Ibrahim Muhammed Saadaoui Cerbe Savaşı na Göre Modern Dönemde Tunus Eyaletinin Bab-ı Âli ve Küçük Asya Limanları ile İlişkileri عالقات إيالة تونس مع الباب العالي ومرافئ آسيا قطيع جربة في العصر الحديث من خالل قطيع جربة""في العصر الحديث من خالل الصغرى İbrahim Solak Osmanlı İmparatorluğunda Değirmenler

7 VI Khawla Saadaoui Tunus Niyabetinde lu Yıllarda Zeytinyağı Üreticilerinin Buhranı أزمة منتجي زيت الزيتون في تونس خالل سنوات م Masoumeh Daei İran- Türkiye Ticari Münasebetlerinde, Tebriz- Erzurum-Trabzon Transit Ticari Yolunda Sorunlar ( ) Mehmet Çetin Krizi nin Osmanlı Dış Ticaretine Etkisi Mualla Uydu Yücel Hazar Kağanlığındaki Hoşgörünün Ticarete Yansıması Muhammed Emin İzmir ve Cezayir Kentleri Arasında İkili Ticari İlişkiler ( Asrın Sonları ile Asrın Başlarında) مدينتا إزمير والجزائر: مؤشرات عن عالقات تجارية بينية Murat Öztürk İslam Öncesi Dönemde Din Değişikliğinin Türk Bozkır Toplumlarının Ekonomisi Üzerindeki Etkileri ve Sonuçları Mustafa Erhan Bilman Osmanlı İmparatorluğunda İkiz Açık Hipotezinin Araştırılması: Nedensellik Analizlerinden Kanıtlar Münevver Ebru Zeren Türkler Arasında Budizmin Yayılmasında İpek Yolu nun Rolü Nevin Coşar-Ali Birvural YY ın İlk Yarısında Batı Avrupa ve ABD de Faiz Oranlarının Gelişimi Nurhan Aydın Basında I. İzmir İktisat Kongresi Nuri Yavuz Anadolu Beylikleri Döneminde Anadolu nun Ticaret Yolları ve Pazarları Sevda Özkaya Sofu Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre Mısır da Tütün Ticareti: İthalat, Gelir, Rekabet

8 VII Süheyl Sapan Hicaz ın Yıllık Bütçesi Hakkında Bazı Düşünceler Talal al-rumaydi Osmanlı Döneminde Arap Körfezinde İnci Ticareti تجارة اللؤلؤ في مياه الخليج العربي بالعهد العثماني Yücel Yiğit Seka nın Alman Ustaları Kapanış Oturumu Katılımcı Listesi

9

10 BİLDİRİLER 3. Cilt

11 MUSTAFA AKDAĞ SALONUNDA SUNULAN BİLDİRİLER (İsim Alfabetik Sırasına Göre)

12 OSMANLI DEVLETİNDE MUHAMMİNLİK KURUMU VE MUHAMMİNLER ( ) ( ) The Institutions of Muhamminlik and Muhammin s in the Ottoman State AHMET AKSIN * Özet Muhammin kelime manası olarak, tahmin eden, karar veren, değer biçen, exper demektir. Osmanlı Devleti nde muhamminlere ilk olarak Yüzyıl mühimme kayıtlarında rastlamaktayız. Bu kayıtlar incelendiğinde muhamminlerin özellikle kalelerin tamirleri yapılmadan önce maliyet fiyatlarının tespit edilmesinde hizmet verdikleri dikkat çekmektedir. yüzyıla kadar özellikle Devletin, kaleler köprüler veya diğer kamu hizmeti gören yapılarının tamiri veya inşası öncesinde fiyatlandırma konusunda vazife aldıkları görülmektedir. yüzyılın son çeyreğinde Düyun-ı Umumiye ye bağlı olarak kurulan Reji idaresi ile birlikte yeni bir muhamminlik görevi çıkacaktır ki bu da tütün muhamminleridir. Daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti nde muhamminlerin uzmanlık alanlarına göre sınıflandırıldıkları görülmektedir. Emlak, arazi, vergi, yapı, tütün muhamminlikleri gibi alanlarda uzmanlaşmış muhamminler dikkat çekmektedir. Biz tebliğimizde özellikle muhamminlerin çeşitlilik arz etmeye başladığı ler sonrasını ağırlıklı olarak ele alacağız. Muhamminlerin hangi alanlarda hizmet verdikleri, ücretlerinin ne kadar olduğu, ücretlerinin hangi kurumlar tarafından nasıl ödendiğini inceleyip değerlendireceğiz. Çalışmamızda kullanacağımız kaynakların neredeyse tamamı Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivindeki belgelerden oluşacaktır. Anahtar Kelimeler: Muhammin, muhamminlik ücreti, Abstract Muhammin as the word meaning, is exper means, guessing, enactor, appraising. In the Ottoman State Muhammins firstly we encounter in the 16th Century Mühimme records. When this records are examined, highlights that Muhammins serve to determine the cost prices especially before the repairs of fortresses. Especially state s castles, bridges or construction or repair of the structure that the other public service they assigned about pricing, it is seen until the 19 th century. Will come out Muhammins post a new associated with regie management founded based on Public debts in the last quarter of the 19 th century, that this is Muhammins tobacco. In the Ottoman State, it is seen that Muhammins they are classified according to their areas * Prof. Dr., Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü, Elazığ, [email protected]

13 2 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) expertise in the later years. Muhammins highlight that expert in areas as Muhammins tobacco, construction, tax, terrain, property. In our communique, especially will tackle posts mainly began to show diversity Muhammins. We will examine and evaluate, they serve which areas of Muhammins, how much that costs of how they are paid by which he institutions. We will use in our study almost all of the resources that will consist of documents from in the Presidency Ottoman Archive. Key Words: Muhammin, Price, Giriş Muhammin kelime manası olarak tahmin eden, değer biçen, karar veren anlamlarına gelmektedir. Osmanlı arşiv belgelerinde rastladığımız muhammin tabiri de hemen hemen bu anlamları içeren bir görevi ifade etmekte kullanılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde yaptığımız incelemeler sonucunda muhammin olarak görevlendirilen kişilerden bahsedildiğini görebiliyoruz. Muhammin adlı görevlinin adının geçtiği en eski belgenin tarihinin ise 27 Mayıs olduğunu tespit ettik. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde Kamil Kepeci Tasnifinde bulunan 62 Numaralı Ruznamçe Defterinin Sayfasındaki İzdin ve Badracık Kadılarına yazılan hüküm, bölgede olan depremle ilgili bir hükümdür. Bu hükümde yörede işletilen tuz ocakları ile ilgili yapılması gerekenler söylendikten sonra Kale ilgili çeşitli hususlarda talimatlar verilmektedir. Buna göre önce Mimar, Muhamminler ve ehl-i vukuf ile birlikte Kalenin harap olan kısımlarının iyice incelenerek hasar tespitinin yapılması ve devamında bu hasarların giderilip yenilenmesi için ne kadar akçeye ihtiyaç duyuluyorsa belirlenmesi istenmektedir. Bu belgede muhammin görev alanı ile ilgili yer alan şu ifadeler dikkat çekmektedir. badehu ol yerlerde bulunan yarar mimarlar ve muhamminler ile ve ehl-i vukuf kimesneler ile kal anın üzerine varub harab olan yerler nasıl? Yerlerdir ve tecdide muhtaç olan kaç zira ve meremmete Muhtaç olan kaç zira dır ve ne mikdar akçe kifayet ider tahmin-i sahih ile tahmin ettirib tehir ve terahi eylemeyüb vuku üzere mufassal yazub dergah-ı mu allada arz eylemeyesiniz? Amma hin-i tahminde ber vech-i ikdam ve ihtimam ede siz ki ziyade akçe harç gösterilüb malım babında israf ve ıtlak olunmaktan ziyade hazer edesiz ve kal a tamiri ve meremmeti hususı içün taştan ve kireçten ve ağaç esbabından vesair mühimmatdan ner ne hacet ve lazım ise hacet ve lazım olanın bulunan yerlerden tedarik idüb buldurub getirdüb. 1 Görüldüğü gibi bu satırlarda dönem itibariyle muhammin adlı görevlinin aslında görev alanıyla ilgili bir açıklama yapılmaktadır. Bu ifadelere göre muhammin kaleye gidecek, deprem dolayısıyla kalenin yıkılan kısımlarını inceleyecek, yapılacak onarıma ne kadar masraf yapılabileceğini tahmini olarak belirleyecektir. 3 Numaralı mühimme defterinde yer alan 9 Eylül tarihli bir hükümde de aynı şekilde yaşanan bir depremden dolayı Kirmastı da harap olan bir mescit in 1 BOA (sonraki dipnotlarda BOA kısaltması kullanılmayacak; Osmanlı Arşivi belgelerinin sadece tasnif kodu ve numarası verilecektir) Kamil Kepeci, 62 Numaralı Rumeli Ahkam Defteri, sayfa , belge 1 (5 Ra. )

14 Ahmet Aksın; Osmanlı Devletinde Muhamminlik Kurumu 3 onarımıyla ilgilidir. Mihalıç kadısı mescit in miriye tarafından onarımını istediğinden bu hükümde mescidi incelemek için muhammin gönderilip yapılacak onarımın maliyetinin çıkarılması istenmektedir 2. Bu iki örnek deprem dolayısıyla yıkılan binalar ile ilgili olduğundan muhamminlerin yalnızca onarım işleriyle ilgili görev yaptığı anlaşılmamalıdır. Nitekim yüzyıla ait arşiv belgelerinde farklı alanlarla ilgili görev yapan muhamminlere de rastlıyoruz. Mesela 15 Şubat tarihli bir hükümde Çorum da yapılan bir hisar içerisinde sakin olanların, içme suyu sıkıntısı çektiklerinden yakınlarda bulunan bir kaynak suyunun hisarın içine çekilmesi istenmişti. Bunun üzerine kaynak suyunun hisara çekilmesi için kadı ve ehl-i vukuf ile birlikte bir muhamminin inceleme yaparak, hisar ile su kaynağı arasındaki mesafenin dikkatlice ölçülerek ne kadar harcamayla bu suyun oraya çekileceğinin tahminen hesaplanması istenmektedir yüzyıla ait Osmanlı Arşiv belgelerini incelendiğinde muhamminler ile ilgili yukarıda verdiğimiz belgelerin dışında diğer belgelerin içeriklerine baktığımızda muhamminlerin yerine getirdikleri belli başlı görev alanları şu şekildedir. 1. Vakıflara ait olup onarım görmesi gereken yapılar 4 2. Yerleşim birimlerine su getirmek amacıyla yapılmış kanalların onarımı 5, 3. Kalelerin veya hisarların tamiri yüzyıla ait arşiv belgelerini değerlendirdiğimizde muhamminlerin sadece onarım alanında değil gümrüklerde ve zecriye rüsumu ile ilgili görevler aldıklarını görmekteyiz. Elimizde mevcut belgelere göre Niş gümrüğü () 7, Anadolu gümrüğü () 8 ve İstanbul Yalı gümrüklerinde () 9 görevli muhamminler bulunmaktadır. 5 Mart tarihli belgede ise Çekmece, Silivri ve Tekfurdağı köylülerinin ürettikleri rakı ve şarapların tartılıp değerinin belirlenmesi ve bu verilen değere göre zecriye rüsumunun alınması istenmektedir yüzyıla gelindiğinde muhamminlerin görev alanlarının fazlalaştığı göze çarpmaktadır. Mesela yılında Trabzon tütün gümrüğü mülteziminin haksızlıkla 2 3 Numaralı Mühimme Defteri; Hüküm No (5 Za ) 3 6 Numaralı Mühimme Defteri; Hüküm No: (14 Receb ) Çorum dizdârına hüküm ki: Mektûb gönderüp; Hâliyâ nefs-i Çorum da binâ olunan hısârda sâkin olan kimesnelerün ağız suyına ihtiyâcları olup cüz î harc ile su gelmesi mümkindür. diyü i lâm eylemişsin. İmdi; buyurdum ki: Hükm-i şerîfüm varıcak göresin; fi l-vâkı kal a-i mezbûre müstahfızlarınun suya ihtiyâcları var ise kâdî ile ve ba zı ehl-i vukûf ve mu temedün-aleyh ve muhammin ile zikrolunan suyun üzerine varılup kal ai mezbûre ile ol suyun mâ-beyni bennâ zirâ ıyla kaç zirâ dur ve ne mikdâr akça ile gelmesi mümkindür ve ağustosda ne mikdâr kalur, tahmîn-i sahîh ile tahmîn idüp dahı sıhhati ve vukû ı üzre mufassal ü meşrûh yazup bildüresin Numaralı Mühimme Defteri; Hüküm No: ( ) 5 27 Numaralı Mühimme Defteri; Hüküm No: ( ) 6 39 Numaralı Mühimme Defteri; Hüküm No: ( ) 7 seafoodplus.info; / (14 Kasım ) 8 E. SMHD.İ; / (6 Haziran ) 9 C:ML; / (16 Haziran ) 10 C:ML; /

15 4 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) para kazanabilmek için tütün ekilen arazilerin dönümlerini fazla yazdırması üzerine muhamminler görevlendirilerek arazilerin yeniden ölçülmesi istenmiştir Yine yılında Kıbrıs ta yapılan emlak tahririnde muhamminlerin görev yaptıklarını görmekteyiz yılından itibaren muhamminlerin sayısının arttığı dikkat çekmektedir. Bunun sebebi ( ) yılından itibaren ancemaatin vergi kaldırılarak yerine emlak ve temettü vergileri getirilmiş olmasıdır. Zira yeni konulacak vergiler yapılacak yeni sayım ve değer belirlemelerle olacak ve bu değerlere göre vergi alınacaktı Böyle olunca özellikle emlak değerlerini belirlemede muhamminlerin görev alması kaçınılmaz olacaktır. Bu kanuna uygun olarak yılında Selanik deki dört nahiyenin emval ve emlakinin tahriri için memurlar, Kâtipler grametikler ölçücüler ile birlikte muhamminlerin görev aldığını görmekteyiz Burada belgelerden anlaşıldığı kadarıyla görevlendirilecek muhamminler Eyalet Meclisi tarafından seçilip Hükümetten onay alındıktan sonra görevlerine başlamaktadırlar. Nitekim Hükümetin, Yanya Eyaletinin nüfus ve emlakinin tahriri için seçilecek muhamminlerin isim, şöhret ve istihdam tarihlerinin istemesi bu hususu doğrulamaktadır. Yine diğer bir örnek, yılında ise Kebsut ve Gönen kazalarında arazi tahririnde muhammin olarak iki ismin çalıştırılması için Maliye Nezaretinden görüş istenmektedir Emlak ve Arzi Muhamminleri Diğer taraftan 3 Ağustos tarihinde yayımlanıp yürürlüğe giren Emlak ve temettü vergisi hakkında nizamname si 16 ile birlikte muhamminlerin sayısında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Nizamnamenin birinci maddesinde verginin iki kısım olduğu ve bunların ilkinin emlak, arazi ve temettü, ikincisinin ise tahriri yapılmamış yerlerde komşuca alınan vergiler olduğu belirtilir. 2.,3. ve 4. maddelerde emlak vergisinin arazinin değerine göre belirlenmesi gerekliliğinden bahseder. Bu nizamnamenin daha sonraki 5. ve 6. maddelerinde şöyle denilmektedir: Madde 5: Bir mülkün kıymetinin ve bir tacir ve san atkârın temettüünün takdiri her mahalde bigaraz ve ehil ve yeminli muhamminler marifetile icra olunur. Bu muhamminler dört kişiden ibaret olup bunun ikisi beledî ve teşkil olunacak nahiye meclisleri tarafından ve diğer ikisi hükümet-i mahalliye canibinden intihab olunacak ve bir mülkün kıymetince muhamminler beyninde tesavi -i âra vuku unda istinaf hakkı baki olmak üzere o işe mahsus olarak istihsali ekseriyet için beledî veya nevahi meclisler ile hükümet tarafından müttefikan bir beşinci muhammin tayin kılınacaktır. Beledî ve nahiye meclisleri teşekkül etmiyen yerlerde mecalisi mezkûre tarafından intihab olunacak muhamminler kemakân emlâk komisyonları canibinden intihab ve tayin olunur ve tacir ve sanatkâr ve esnaf temettü ünün takdiri için her sınıfın kendi içinden iki muhammin tayin ve ilâve olunur. 11 C:ML; 47/ (10 Ağustos ) 12 seafoodplus.info; / (17 Ağustos ) 13 Abdüllatif Şener; Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Reformları, Yılında Tanzimat, TTK. Yay. Ankara , s Cevdet Maliye 53/, (30 Temmuz ) 15 seafoodplus.info;/86 (11 Eylül ) 16 Düstur; 1. Tertip, 5. Cilt, sayfa

16 Ahmet Aksın; Osmanlı Devletinde Muhamminlik Kurumu 5 Madde 6: Arazi ve müsakkafat vergilerince beş senede; bir kerre tadili umumî icra olunacaktır. Beş senede icra olunacak yoklamaya dördüncü senenin iptidasından bed ile nihayet altı ay zarfında arkası alınıp beşinci seneye tadil olunmuş halde girilecek ve zamaim ve tenzilâtın hükmü beşinci senede cari olacaktır. Ancak yoklama tadilâtı bazı avarız ve tahavvülat ve ferağ vukuundan dolayı o müddet zarfında ashabının ve tahrir memurlarının taleblerile tadil edilmiş olan, müsakkafat ve araziye şamil olamaz. Fakat bazı avarızdan dolayı hal ve heyetleri tebeddül eden müsakkafat ve arazinin kıymetleri avarızın vukuu akibinde ve verginin fahiş olduğu iddia ve tenzili istida olunduğunda, muhammin marifetile yeniden takdir olunup, vergileri tahminat-ı cedideye tevfikan tadil olunur. Ancak bir sene içinde vuku bulacak tadilât sene-ii atiye iptidasından muteber olup tahminatın vaki olduğu tarihlere itibar olunmaz. Görüldüğü üzere mükelleflerin arazi ve emlakinden alınacak verginin oranını yapılacak kıymetlendirmeden sonra belirleneceği söylenmektedir. Bu kıymetin veya değerin tespitinde ise muhamminler görev alacaklardır. Yine 5. Maddede görev yapacak muhamminlerin her yerleşim biriminde 4 er kişi olacakları ve bunların ikisinin hükümet dairesi diğer ikisinin ise belediye tarafından seçilip görevlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. 6. Maddede bu sayımların her beş yılda bir yeniden yapılması gerekliliğinin belirtilmesi ise emlak ve arazi tahrirlerinde görev yapacak olan muhamminlerin görevlerinin tek bir sayım veya kıymet takdiri ile bitmeyeceğini, yaptıkları işin bir süreklilik göstereceği anlaşılmaktadır. Nitekim dönem ile ilgili arşiv belgelerinde muhamminler ile ilgili belgelerdeki sayısal artış bunun en önemli göstergesidir. Bu nizamnamenin 9. Maddesi ise yine muhamminlerin sürekli görev almalarını gerektirecek bir hususu içermektedir. Bu maddede muhamminin koyduğu değeri yüksek bulanların, değerin konulduğu tarihten itibaren altı ay 17 içerisinde emlakin olduğu mahallin belediye meclisine itiraz dilekçesi vereceğini ve meclisin de 15 günde bu itirazı karara bağlayacağı belirtilmektedir. Bu karar verilirken gerekirse başka bir muhamminin görüşü de alınabilirdi Böylelikle muhamminler vergi dairelerinde veya belediyelerde artık istihdam edilmek zorunluluğu olan bir memuriyet haline gelmekteydi. Muhamminler arazi ve Emlakların kıymetini belirleyecekleri yerlere gittiklerinde yanlarında kendilerine refakat edecek en az bir idare meclisi üyesinin de bulunması zorunluydu. Ancak meclis üyesi bulunması zorunluluğu kısa süre sonra kaldırılmış ve lüzumlu görülmesi halinde bulunmaları istenmiştir Muhamminlerin, kasti olarak değeri düşük gösterdikleri anlaşıldığı takdirde mahkemeye verilip yargılanmaları da söz konusuydu. Arazi veya emlak tahrirleri yukarıda da zikredildiği üzere artık sık sık yapılacaktı. Bu sayımlarla ilgili 24 Şubat tarihinde yayımlanan talimatnamede göreve kabul edilecek muhamminlerin hangi vasıflara sahip olmaları gerektiği açık açık belirtilmektedir. Bu talimatnamenin 3. Maddesinde Emlak ve araziye kıymet ve 17 Altı aylık itiraz süresi 4 Temmuz (17 Ra ) tarihinde on beş güne düşürülecektir. Bkz Düstur 1. Tertib 7. Cilt, s MV. 47/69 (3 Ekim ) 19 DH. MKT. /57

17 6 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) erbab-ı san at ve ticarete temettü takdiri için vergi nizamnamesi icabınca taraf-ı hükümetten ve belediyeden fırkalar refakatinde bulundurulacak yeminli muhamminlerin erbab-ı namus ve vukuf ve iffetten olmaları ile beraber hükümet ve ahalice vüsuk ve itimada şayan takımından olmasına dikkat ve itina edilecektir denilmektedir Emlak ve arazi tahrirlerinde son derece kritik görevler alacak muhamminler kendilerinden istenilen değerlendirmeleri yaparlarken arazi veya Emlaklarının yüksek fiyatlandırıldığı konusunda itirazlarla karşılanmaktaydılar. Bu itirazlar her zaman kanun çerçevesinde olmuyor, bazen de şiddete kadar varıyordu. Nitekim 19 Zilhicce tarihinde Akhisar Kazasının kıymet-i emlak muhamminliğini yapmakta olan Süleyman Efendi bir gece kadın kılığında kimliği meçhul kişilerce öldürülmüştü Yapılan soruşturmada katilin Ömer Derviş adlı bir şahıs olduğu anlaşılmış ve kısa sürede yakalanmıştı Emlak ve Arazi Sayımlarında Görev Yapan Muhamminlerin Ücretleri 3 Ağustos da yayımlanıp yürürlüğe giren Emlak ve temettü vergisi hakkındaki nizamnameye göre sayımlarda görev yapacak muhamminler dört kişiden ibaret olup bunun ikisi beledî ve teşkil olunacak nahiye meclisleri tarafından ve diğer ikisi hükümet-i mahalliye canibinden intihab olunacak, denilmekteydi. Konu ile ilgili arşiv belgeleri incelendiğinde bu hususun harfiyen uygulandığı ve her sayım komisyonuna Belediyelerce ikişer muhammin görevlendirilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Mesela 4 Nisan tarihli bir irade kaydından, Sivas Vilayeti Merkez Kazası için oluşturulan üç ayrı sayım fırkasına toplam 6 muhammin görevlendirildiğini ve her birinin aylık maaşlarının kuruş olup toplam kuruş aylık ödenmesi gerektiği söylenmektedir. Devamında muhamminlere ödenmesi gereken bir yıllık maaşlarının toplamının kuruş olduğunu ve bu paranın Sivas Belediye bütçesinden ödenmesinin mümkün olmadığını ve ahalinin vergilerine zammiyen ilave edilerek ödenmesi için irade istenmiş ve bu doğrultuda irade çıkmıştır Muhamminlerin maaşlarını ödemede zorluk çeken sadece Sivas Belediyesi değildir. Bu maaşların ödenmesinde birçok sancak ve vilayetin ödeme güçlüğü çektiği arşiv belgelerine yansımaktadır. Nitekim 6 Aralık tarihli bir irade belgesinde sayımlarda görev yapmaları için Belediyeler tarafından bulundurulacak muhamminlerinin aylık maaşlarının kuruş olduğu ve bu maaşların varidat-ı belediyeden karşılanması gerekliliğinden bahsedilmektedir. Devamında ise bu muhammin ücretlerinin Ankara ve Edirne vilayetleri ile İzmit Sancağı ve Kartal Kazası gibi yerlerde imkansızlıklardan ötürü belediyelerce ödenemediği belirtilmektedir. Sorunun çözümü olarak da verilmesi gereken maaşların bir sene 20 Düstur 1. Tertip, 7. Cilt, s. (Bazı mahallerde icra olunacak vergi tadilat-ı umumiyesine dair tanzim olunup mer iyyeti ahkamına irade-i seniyye şerefmüteallik buyrulan Talimatname) 21 seafoodplus.info /38 (9 Eylül ); DH.ŞFR. /6 22 seafoodplus.info /68 (13 Eylül ) 23 seafoodplus.info, 43/58

18 Ahmet Aksın; Osmanlı Devletinde Muhamminlik Kurumu 7 sonraki bütçeye dahil edilmesi teklif edilmektedir Aynı şekilde Bingazi, Zor, Derne sancakları ile Aşara ve Tedmur Nahiyeleri sayımlarında görev yapan muhamminlerin maaşları da ödenememiş ve Maliye Nezaretinden ödenmesi için tahsisat istenmiştir Gerek bu belgelerden gerekse burada tekrara düşmemek için zikretmeyeceğimiz diğer belgelerden vilayetlerin belediye bütçelerinden muhammin ücretlerini ödemede zorlandıklarını görmekteyiz. Anlaşılacağı üzere muhamminler daimi kadrolarda çalışmadıklarından sayımlarda görev aldıklarında ücretlerinin ödenmesinde belediyeler zorluk çekmektedir. Hatta bazı vilayetlerde bütçe sıkıntısından dolayı sayımlar için muhammin tayin edilmemeye başlanması üzerine Dahiliye Nezareti Müsteşarlığından bir tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğde Bazı belediyelerin kanun gereği tayin etmesi gereken muhamminleri tayin etmediklerini ancak bunun bir kanuni zorunluluk olduğu tekrar edilerek ücretlerinin de belediyeler tarafından verilmesi gerektiğini hatırlatılıyordu Belediye gelirlerinin bu maaşları ödeme güçlüğü çekmesi anlaşıldığı üzere büyük bir sıkıntı yaratıyordu. Nitekim 5 Ekim tarihli Manastır Vilayetine yazılan bir yazıdan, Vilayetin belediye bütçesinde muhamminlere ödenmesi gereken ,, yıllarına ait doksan yedi bin küsür kuruşun ödenemediği ve bu paranın Maliye Nezaretinden ödenmesini istendiğini görmekteyiz Aynı şekilde İzmit Mutasarrıflığı da Maliye Nezaretine bir yazı yazarak muhamminlere ödenecek ücretin belediyelerce ödenmesi konusunda bir açıklık olmadığından bahisle bu ücretlerin Maliye Nezareti tarafından ödenmesini talep etmektedir. Maliye Nezareti ise Konu Şurâ-yı Devlete intikal etmiştir. Şurå-yı Devlet ise 8 Nisan tarihinde bu konuda bir karar almıştır. Bu kararda Vergi Nizamnamesinin yukarıda zikrettiğimiz 5. Maddesine atfen belediyeler tarafından seçilen 2 muhamminin maaşının verilmesini de üsleneceklerinden bahsedilerek, maaşların belediyelerce verilmesini uygun bulmuştur. Ancak yine bu kararda istimlak edilecek arazi veya emlaklar hususunda görev alacak muhamminlerin ücretlerinin maliye Nezaretince verilmesi gerektiğini de karara bağlamıştır Bahsi geçen muhamminlerin yılları arasında aylık maaşlarının kuruş olduğu anlaşılmaktadır Ancak aynı dönemler içerisinde Düyun-ı Umumiyenin Reji idaresi kadrolarında istihdam edilen tütün muhamminlerinin maaşı aylık 10 lira yani kuruş olduğu düşünülürse 30, kuruş maaşın yüksek olduğu 24 seafoodplus.info, 41/18 (18 Şaban ) 25 seafoodplus.info, 19/17 (3 Eylül ) 26 D. seafoodplus.infoM, 2/ (6 K. Evvel ).tadilat-ı vakıada istihdam edilecek muhamminlerden ber- muceb-i nizam ikisinin belediyelerce intihab ve tayiniyle ücretlerinin belediye varidatından tesviye ettirilerek ahkam-ı kanuninin muhafazası esbabının istikmali lüzumu maliye nezaret-i celilesinin iş arı üzerine tamimen tebliğ olunur. 27 seafoodplus.info, / (9 Ramazan DH. İD, 14/27 (20 seafoodplus.info ) 29 İ. ML. 43/58 (4 Nisan ), seafoodplus.info 41/18 (6 Aralık ),; seafoodplus.info 19/17 (3 Eylül ), seafoodplus.info 33/50 (15 Ağustos ), TFR.I. ŞKT., / (30 Temmuz ) 30 Lui Ramber; Gizli Notlar, Tercüman Yay Temel Eser, Tarihsiz, s. 84

19 8 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) da söylenemez tarihli bazı arşiv belgelerinde ise muhamminlerin maaşlarının kuruşa yükseldiğini görmekteyiz Tütün Muhamminliği Osmanlı Devleti nde Muhamminlerin önemli bir faaliyet alanı olarak dikkat çeken görevleri de tütün ziraatıyla ilgilidir yılında Düyun-ı Umumiyenin kurulmasıyla birlikte bu kuruma bağlı olarak Reji idaresi kuruldu. Bu kurum Osmanlı coğrafyasında ekilen tütünlerinden alınacak vergileri tahsil edecekti. Reji şirketinin yönetmeliğinde tütün kaçakçılığının engellenmesi ve bu amaçla memur atayabilme maddeleri de konulmuştu. Tütün üretimini de kontrol altına alan şirket satın alacağı tütünün fiyatını üreticilerle anlaşarak belirleyecekti. Fiyatta anlaşma sağlanamazsa muhamminler vasıtasıyla fiyat belirlenecekti. Üretici muhamminlerin belirlediği fiyattan tütünlerini reji idaresine satmaya mecburdu. Aynı şekilde reji de belirlenen fiyattan almakla mecburdu. Kısacası tarafların muhamminlerin takdir edeceği fiyata itiraz etme hakkı yoktu Görüldüğü üzere ülkedeki bütün tütün ziraatinde muhamminler önemli bir fonksiyon ifa edecekti. Nitekim Reji idarelerinin bulunduğu vilayetlerdeki kadrolarına baktığımızda Müdür, muhasebeci, sandık emini, ambar memuru gibi görevlilerle beraber muhamminlerin de istihdam edildiklerini görmekteyiz Tütün üreticisinin Rejiye, Reji İdarecisinin de üreticiye karşı olan vazife ve sorumluluklarını içeren bir nizamname 27 Aralık tarihinde yayımlanmış ve yürürlüğe girmişti Bu nizamnamede tütün muhamminleri ile ilgili maddeler şunlardı. MaddeBir mahsulün tahmin-i miktarında veyahut vezin ve ayar olunacak sırığın intihabında muhamminler beyninde ihtilaf vuku bulacak olur ise iki muhammin tarafından diğer bir muhammin intihab olunarak anın kararı kabul kılınacaktır madde:.eğer müşteri bulunamaz veyahut müzayedede verilen fiyata sahibi razı olmaz ise biri reji idaresi tarafından ve diğeri tütünün sahibi veya kendisi gaib ise mahalli hükümet canibinden müntehab iki muhammin marifetiyle müttefikan ve muhamminler ittifak edemedikleri halde tarafeynden bir üçüncü muhammin tayin ile takdir olunacak fiyat ile reji idaresi o tütünü iştira etmeğe ve ambar ücretini bittenzil kusur esmanını sahibine tediyeye mecburdur madde:.yirmi altıncı maddede beyan olduğu veçhile muhamminler vasıtasıyla duhanlarının takdir-i kıymetini talep eylemeye zürraın salahiyeti 31 TFR.I.ŞKT., / (11 Ocak ) Bu belge bir şikayet dilekçesi olup Manastır da görevli muhamminlerin zamlı maaşları olan kuruşu alamadıkları ve kendilerine halen kuruş ödeme yapılmaya devam edildiği ile ilgilidir. ; TFR.I. MN., / ( 25 Mayıs ) Bu belgede ise muhammin maaşlarının kuruşa yükseltildiğinden Ali ve Petro isimli ve muhamminlere de bu rakam üzerinden maaş verilmesi gerektiğinden bahsedilmektedir. 32 Filiz Dığıroğlu; Trabzon Reji İdaresi , İstanbul , s Filiz Dığıroğlu; a.g.e. s Düstur 1. Tertip, 5. Cilt, s Düstur 1. Tertip, 5. Cilt, s Düstur 1. Tertip, 5. Cilt, s

20 Ahmet Aksın; Osmanlı Devletinde Muhamminlik Kurumu 9 vardır ve bu halde tütünlerini muhamminlerin takdir eylediği fiyat üzere reji idaresine satmağa ve reji idaresi dahi mezkur tütünleri o fiyat ile iştira eylemeğe mecburdur.. 37 Bu maddelerden anlaşıldığı üzere tütün üreticilerinin mahsullerinin değerinin belirlenmesi tamamıyla muhamminlerin yetkisindeydi. Böyle olunca Reji İdaresi altında istihdam edilen muhamminler büyük bir sorumluluk altına giriyorlardı. Konu ile ilgili arşiv belgelerini değerlendirdiğimizde en fazla dikkat çeken husus, üreticilerin tütünlerine düşük fiyat takdir edilerek alınmak istenmesi hususundan şikâyetçi olmalarıdır. Reji idaresi tütünü piyasa fiyatının altında alma düşüncesini adeta bir politika haline dönüştürmüştür. Diğer taraftan her ne kadar Reji İdarelerinin kadrolarında muhammin bulunması gerekli idiyse de bazı bölgelerde Reji idaresi muhammin istihdam etmemekte ve fiyatları muhammin olmadan belirlemekteydiler. Bu durum da çiftçiyi hayli zor duruma düşürmekte ve çiftçiler hükümete şikâyetlerde bulunmaktaydılar Mesela Bitlis tütün çiftçileri de Rejinin tütünlerini düşük fiyatla satın alarak kendilerini düşürdüğü zor durumdan kurtulmak amacıyla şikâyette bulunmuşlardır. 17 Şubat tarihli belgede Bitlis Vilayet Reji İdaresi memurlarının duhan mahsulü satın alma şartnamesindeki koşullara uymayarak tütünleri düşük fiyatla aldıklarından dolayı adı geçen vilayetçe şikâyet edildiği ve çiftçilerin bu duruma muhalefet ettikleri buna karşılık Rejiden çiftçilerin tütünleri zamanında ambarlara teslim etmediklerine dair gelen cevaba göre gerek hükümetin gerek çiftçilerin tütün mamulatı hakkında yayınlanan en son nizamnameye göre hareket etmelerine gayret ve itina göstermeleri istenmiştir. Merkezce verilen cevaba göre tütün satın alımı meselesine rejinin mümkün mertebe uyduğu ve tütün mahsulünün yüz bin kıyyeye ulaşmış olduğu ve bu sebeple idarece buraya münasip bir ambar inşa edilmesine teşebbüs edildiği bildirilmiştir. Böylece şikâyet edilen konuların çözüme kavuşturulduğu ve gerekli tebligatların yapıldığı belirtilmiştir Bu konuyla alakalı olarak yine 23 Nisan tarihli belgede Tütün mahsulünün Reji İdaresine satılması konusunda fiyat belirlenmesi için ahali, hükümet ve reji idaresi taraflarından muhammin tayini reji şartnamesinin on sekizinci maddesinde bulunmasına rağmen Bitlis Rejisinin bunu kabul etmeyerek tütün mahsulünü düşük bir fiyatla almasından dolayı çiftçiler mağduriyetlerini bildirmişlerdir. Bu konunun 19 Şubat tarihli tahrirat ile bildirilmesi üzerine alınan cevapta tütün fiyatının belirlenmesi için hükümet ile çiftçi taraflarından muhammin tayinine Bitlis Reji memurları tarafından muhalefet edildiğinin doğru olduğu bildirilmiştir. Bunun üzerine Bitlis ve Muş taraflarında ambara teslim etmeden rejinin tütünü satın alımını hasat mevsimi arkasından yapacağı, çiftçinin tütünleri ambara teslim ettikten sonra Rejiye satın alımı için teklif ederlerse hükümetle kendi taraflarından muhammin bulundurulacağı bildirilmişti. Bununla birlikte tütünlerin düşük fiyatıyla alındığı ortada olduğundan bu ahkâm çerçevesinde hareket edilmesi ve bunun dışında ne 37 Düstur 1. Tertip, 5. Cilt, s Oktay Gökdemir, Aydın Vilayetinde Tütün Rejisi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, s. 40, İzmir DH. MKT/ (H. 4 Cemaziyel-ahir )

21 10 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) olursa olsun hareket edilmemesine dikkat çekilmiştir. Ayrıca tütünler hakkında fiyat tahmini edilirken çiftçi ve hükümet tarafından muhamminler bulundurulması istenmiş ve reji memurlarının kanun gereği olduğundan bu duruma muhalefette bulunmamasını tembih etmiştir. Bu şartname ve nizamnameye muhalefet edecek gerek reji memurları gerekse çiftçilerin şiddetle men edilmesi istenmiştir Bu belgede Rejinin tütün satın alırken fiyat belirlemede rol oynayan muhamminlere karşı çıktıkları ve bunları kabul etmeyerek piyasadan daha düşük fiyatlarla çiftçilerden tütün aldıkları ve bu durumun çiftçiyi zor duruma düşürdüğünü bildirilmektedir. Bu durumun tespiti üzere hem üretici hem de satın alma işleminde karşımıza çıkan Reji için belirli şartlar belirlenmiş ve bu şartlar doğrultusunda hareket edilmesi istenmiştir. Fakat belgelerden anlaşıldığı gibi reji memurları şartname kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda çiğneyerek kar amacı doğrultusunda hareket etmişlerdir. Reji İdaresinin bazı bölgelerde muhammin istihdam etmemesi dolayısıyla yaşanan sıkıntı ile ilgili 27 Aralık tarihli diğer bir belgede Reji idaresinin muhammin tayin etmemesinden dolayı çiftçinin Bitlis idaresine teslim ettikleri tütünleri reji düşük fiyatla almak istemesinden dolayı çiftçinin zor duruma düşeceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Maliye Nezaret-i Celilesi nden alınan cevapta idarece tütünlerin değerini fiyatlandırmak için vaktiyle muhammin tayin edildiği ve tütünlerin satılmasına izin verilmeyerek bunlara verilen fiyat doğrultusunda hareket edilmesi istenmiştir Tütün üreticisinin mağdur edildiği diğer bir husus ise bazı şehirlerde Reji İdaresinin muhammin masrafı akçası adı altında kanunsuz para toplanmasıydı. Bu konuda da üretici mağduriyetini içeren şikayetler mevcuttur. Nitekim İzmit Reji idaresinin muhammin masrafı akçası adında para toplaması üzerine İzmitli üreticiler şikâyette bulunmuşlardı Kadrolarında muhammin olup olmasın belirlenen tütün fiyatlarından memnun olmayan üreticiler de yanlarında muhammin bulundurmaya başlamışlardı. Nitekim 23 Nisan tarihli bir belgede Bitlis havalisinden alınacak olan tütün fiyatının belirlenmesi için hükümet ve tütün üreticileri tarafından muhammin bulundurulmasına Reji memuru tarafından karşı çıkıldığı bu sebeple üreticiler de reji şartnamesine karşı çıkarak tütünlerini ambarlara nakil ve teslim etmemişlerdi. Her iki tarafın şartname kurallarına uymadıkları ve bu durumu merkezi idare caiz görmediği ve bu durumun ortadan kaldırılarak her iki tarafın şartname uyarınca davranması istenmiştir. 43 Tütün üreticisi ile Reji idaresi arasındaki bu fiyat anlaşmazlıklarına çözüm sağlayabilmek adına 2 Eylül tarihinde Meclis-i Vala dan anlaşmazlık takdirinde üçüncü bir muhammin tayin edilmesi gerekliliği kararı çıkmıştır Nitekim bu karara uygun olarak Mayadağı karyesi muhtarı ve ahalisi ile Tekfurdağı 46 tütün üreticileri de Reji idaresiyle aralarında ortaya çıkan fiyat anlaşmazlığı konusundaki 40 seafoodplus.info (H. 29 Receb ) 41 seafoodplus.info (H. 15 Cemaziyel-Evvel ). 42 seafoodplus.info, / (22 Mayıs ) 43 seafoodplus.info (H. 29 Recep ) 44 MV. 71/22; BEO 69/ BEO, / (27 Ağustos ) 46 ŞD, /14 (27 Haziran )

22 Ahmet Aksın; Osmanlı Devletinde Muhamminlik Kurumu 11 hususları dile getirip şikayette bulunmuş ve üçüncü bir muhammin tayini istemişlerdir. Aynı şekilde Trabzon da da yılında Reji ile tütün üreticileri arasında fiyat ihtilafı meydana gelmiş ve Maliye Nezareti tarafından üçüncü bir tarafsız muhammin Trabzon a görevlendirilmiştir Reji İdaresi kadrolarında çalışan muhamminler işlerini ne kadar iyi yapsalar bile baskı altında oldukları tahmin edilebilir. Hatta muhamminlerin Rejiden zarar görebilecekleri düşüncesinin hâkim olmasından ötürü tütün muhamminliği mesleğinin itibar görmemesinin sebebi olarak da görülmektedir. Nitekim Bafralı çiftçilerin şikayetlerinde muhamminlerin Rejinin baskısından dolayı tütünlerine değerinde fiyat verilmediğinden bahsetmeleri bu hususu teyit eder mahiyettedir Muhamminlerin görev yaptığı alanlar elbette sadece yukarıda zikrettiğimiz alanlar değildir. Özellikle sanayi ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte Osmanlı Devletinin son elli yılında yapılan yatırımlarda muhamminlerin her alanda faaliyet gösterdiğini görmekteyiz. Bu alanların bazılarına bakılacak olursa: Taşocakları Nizamnamesinde 49, Demiryolları ve Tramvay işletmelerinde 50, Aşar Nizamnamesinde 51, Emniyet Sandığı Nizamnamesinde 52, Ziraat Bankası Nizamnamesinde 53 hep muhamminlerin görev yaptığı görülecektir. Kaynakça Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Kâmil Kepeci, 62 Numaralı Rumeli Ahkam Defteri 3 Numaralı Mühimme Defteri 6 Numaralı Mühimme Defteri 18 Numaralı Mühimme Defteri 27 Numaralı Mühimme Defteri 39 Numaralı Mühimme Defteri AE. SMHD.İ; / BEO; 69/; /; /; / C:ML. /; /; /; 47/; /; 53/; /86 D. MB. HPS. M, 2/ DH. İD, 14/27 DH. MKT/48; /57; /38; /68; /17; /99; /; / MV. 47/69; 71/22 47 BEO.,/ (1 Nisan ) 48 Filiz Dığıroğlu; a.g.e. s Düstur 1. Tertip, 5. Cilt, s Düstur 1. Tertip, 6. Cilt, s Düstur 1. Tertip, 8. Cilt, s. ; 5. Cilt, s; 6. Cilt, s Düstur 1. Tertip, 5. Cilt, s Düstur 1. Tertip, 6. Cilt, s.

23 12 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) seafoodplus.info 43/58 seafoodplus.info 41/18 seafoodplus.info 19/17 seafoodplus.info 33/50 TFR. I.ŞKT. / TFR. I. ŞKT/ TFR. seafoodplus.info / TFR. I. MN. / ŞD, /14 Düstur 1. Tertip, c. 5, 6, 7, 8 Şener Abdüllatif, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Reformları, Yılında Tanzimat, TTK. Yay. Ankara Dığıroğlu Filiz, Trabzon Reji İdaresi , İstanbul Ramber Lui, Gizli Notlar, Tercüman Yay Temel Eser, Tarihsiz Gökdemir Oktay, Aydın Vilayetinde Tütün Rejisi, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İzmir

24 İZMİR İKTİSAT KONGRESİNDEN İZMİR ENTERNASYONAL FUARINA GİDEN SÜREÇ: DOKUZ EYLÜL PANAYIRI The Street Fair of Dokuz Eylül in the Time Course From İzmir Economy Congress to İzmir International Fair BERAL ALACI Özet İzmir Enternasyonal Fuarı nın doğuşu, 17 Şubat te İzmir de toplanan İktisat Kongresi nde açılan sergiye kadar uzanır. Bu sergiyi yılında Mithat Paşa Sanat Merkezi nde açılan Dokuz Eylül Sergisi takip etmiştir. Yüzlerce firmanın katıldığı bu sergi İzmir deki iktisadi faaliyetler açısından büyük önem taşımıştır. Bir yıl sonra aynı yerde yine büyük bir sergi düzenlenmiştir. İzmir deki bu sergi geleneği Dünya Ekonomik Buhranı ile kesintiye uğramış, yılına kadar açılamamıştır ve yıllarında ise açılan sergilerle çalışmalar yeniden başlamıştır tarihinde fuar alanında açılan Büyük İzmir Fuarı ndan önceki son sergi ise Dokuz Eylül Panayırı dır. Uluslararası olarak hazırlanan bu serginin toplanması aşamasında yapılan çalışmalar konumuz bakımından önemlidir. Ayrıca sergi sırasında yaşananlar, serginin İzmir deki iktisadi hayata katkıları araştırmamızın temelini oluşturmaktadır. Bu çalışmada İzmir Enternasyonal Fuarı na giden süreçteki en önemli aşamalardan biri olan Dokuz Eylül Panayırı arşiv belgeleri, dönemin gazeteleri, araştırma eserler ışığında ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: İzmir, panayır, ekonomi. Abstract The nascence of the İzmir International Fair backed to the exhibition in İzmir Economy Congress, on 17 February , in İzmir. The Dokuz Eylül Exhibition came after this fair, which was opened in Mithat Paşa Art Center, in Hundereds of firms took place in this exhibition and for this reason, it had a very big importance for the economic activities in İzmir. After one year, in the same place, again, a big exhibition was organized. This exhibition tradition in İzmir was interrupted by the Economic Depression, it wasn t reopened until In the yeas and , with the newly opened exhibitions, the efforts started again. The last exhibition before the Grand İzmir Fair which took place in the fairground was The Street Fair of Dokuz Eylül. The activities carried out during the collection of this international exhibition are important for our subject. Also, what happened during the exhibition, the contribution of the exhibition to the economic life in Izmir constitute the basis of our research. Dr. Öğr. Üyesi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, İZMİR, [email protected]

25 14 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) This study will be based on the archive records, the newspapers of that period, the researches of The Street Fair of Dokuz Eylül which is the most important stage of the existence of the İzmir International Fair. Key Words: İzmir, street fair, economy. Giriş Panayırlar belli zamanlarda ve genellikle küçük yerleşim birimlerinde kurulan, sergi niteliğini de taşıyan büyük Pazar olarak literatürde yer alırken; fuar ise Belli zamanlarda, belli yerlerde ticari mal sergilemek amacıyla açılan büyük sergi olarak tanımlanmaktadır 1. Panayırlarda genellikle daha küçük bir bölgenin malları veya hayvanları teşhir edilip satılırken; fuarlarda daha kapsamlı alanlara dair -örneğin bir bölge /ülke hatta ülkelerin- ürünleri teşhir edilir. Panayırlarda satış ve alışveriş ön planda tutulurken; fuarda ise teşhir ve ürün tanıtımı öne çıkarılır. Kısacası fuar panayıra göre daha kapsamlı organizasyonlara verilen isim olarak karşımıza çıkmaktadır 2. Sanayi Devrimi sonrasında değişen koşullar ile ortaya çıkan Pazar ihtiyacı beraberinde tanıtım ve tüketim alanında pek çok yeni unsurun gelişmesine yol açmıştır. Fuar da bu süreçte kurgulanmış en önemli olgulardan biri olmuştur. Böylece modern fuarcılık Yüzyılın II. Yarısından itibaren öncelikle Batı Avrupa da daha sonra ise tüm dünyada yayılmaya başlamıştır. Dünya tarihinde ilk kez tarihinde İngiltere de açılan modern sergi olan Crystal Palace Sergisi ni, yılında Fransa daki Paris Sergisi ve tarihli Amerika daki Chicago Sergisi takip etmiş zaman içerisinde fuar anlayışı gelişim göstermiştir 3. Osmanlı Devleti nde ise panayır geleneği çok daha eskilere dayanırken modern anlamda sergi/fuar faaliyetleri tarihinde Sergi-i Umumi-i Osmani 4 adı ile açılan sergi ile başlamıştır 5. Önceleri yurtdışındaki fuarlara katılım göstererek konuya uzak olmadığını bir anlamda gösteren Osmanlı Devleti yılındaki bu 1 TDK Sözlük. 2 Vedat Çalışkan, Modern Fuarlar ve Festivaller Arasında Giderek Kaybolan Organizasyonlar: Geleneksel İlçe ve Köy Panayırları, Milli Folklor, C. 16, S. , Bahar , s. 66; Erman Şener, Fuarların Tarihi ve İzmir Fuarı, Hayat Tarih Mecmuası, C.2, S.7, 1 Ağustos , s Şener, a.g.m., s. Amerika da açılan ve Türklerin de katıldığı sergiye dair izlenimlerin aktarıldığı bir hatırat örneği olarak bkz. XIX. Yüzyıl Amerika sında Bir Türk Ubeydullah Efendi nin Amerika Hatıraları III, Sadeleştiren: Kudret Sinan, Hayat Tarih Mecmuası, C.2, S.8, 1 Eylül , s Serginin amacı Takvim-i Vekayi de yayınlanan bir beyanname ile duyurulmuştur. Serginin açılma amacı şöyle sıralanmıştır: seafoodplus.infoetimizde unutulmaya mahkûm olan sanat eşyasını, halka tanıtmak ve bu gibi sanatları tekrar canlandırmak lazımdır. seafoodplus.infoi, her şeyden evvel, bir imtihan meydanı olarak kabul etmeliyiz. Bu bakımdan, sanat ehli, malını elden geldiği kadar özenerek imal etmelidir. 3. Her kim ki, sanatında akranına nispetle üstün olursa veyahut bir şey icat ederse, kendisine mükafat verilecektir. Bu mükafatı, eşyadan anlayan bir heyet tayin edecektir. 4. Her eyalet ve sancak tarafından tayin edilecek bir kimse, eşyayı sergiye getirecek, bunun bütün masraflarını mal sandıkları ödeyecektir. Hüseyin Avni Şanda, Bizde İlk Sergi, Hayat Tarih Mecmuası, C.2, S.9, 1 Ekim , s Osmanlı Devleti ndeki panayır geleneğine örnek olarak bkz. Özer Küpeli, Osmanlı Devleti nde Panayır Organizasyonları ve Gönen Hacı İsa Panayırının Tarihine Dair, Osmanlı 3 İktisat, Editör: Güler Eren, Yeni Türkiye yay., s

26 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 15 organizasyon ile unutulmaya yüz tutmuş olan sanat eşyalarını halka tanıtmak ve unutulmaya yüz tutmuş bazı geleneksel sanat faaliyetlerini tekrar canlandırmak gibi pek çok amaca hizmet etmiştir. Serginin açılışına Sultan Abdülaziz Han ın ve devlet yönetiminin ileri gelen üyelerinin katılması sergiye verilen önemi gözler önüne sermiştir. Ayrıca Abdülaziz Paris teki Paris Fuarı na katılarak da fuarcılığın geliştirilmesi konusundaki hassasiyetini göstermiştir. Nitekim fuarcılıkta esas yükseliş II. Abdülhamit döneminde yaşanmıştır. Ülkenin pek çok ilinde büyük sergiler düzenlenmesi için çalışmaların başlatılmış, düzenlenen panayır ve sergiler ile Osmanlı ekonomisine can verilmeye çalışılmıştır. Sergilerin bu kadar önemsendiği Osmanlı Devleti nde ülkenin en önemli liman ve ticaret şehirlerinden biri olan İzmir de bir sergi düzenlenmesi fikri de lü yılların ilk günlerinden beri dile getirilmiş ancak yaşanan savaşlar ve ülkenin düştüğü bunalım bu fikrin hayata geçmesine mâni olmuştur. Ta ki İzmir İktisat Kongresi günlerine kadar. 15 Mayıs tarihinde Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanılarak Yunanlılar tarafından işgal edilen İzmir, Millî Mücadele döneminin tüm ağırlığını üzerinde hissetmiş ve savaş sonrasında zaferin sembolü haline gelmiştir. Şehrin işgalden kurtulmasından hemen sonra büyük bir yangın ile tahrip edilmesi yeşeren umutların üzerine kara bir bulut halinde çökse de İzmir in yeniden eski canlı günlerine kavuşması için çalışmalar başlatılmıştır. Kurtuluş Savaşı nı sonlandıran Mudanya Mütarekesi ardından Lozan da barış görüşmelerinde savunulan tam bağımsızlık anlayışına karşın, Türklere dayatılmaya çalışılan ekonomik yetersizlik söylemlerinin üzerine -görüşmelerin kesildiği sıradaönceden yapılması görüşülmüş bir iktisat kongresi düzenlenmiştir 6. Şüphesiz ki bu kongrenin kurtuluşun sembol şehri olan İzmir de yapılması tesadüf değildir. Düşman işgalinden son kurtulan yer olan İzmir de savaşın bitişinden yaklaşık yaklaşık altı ay sonra, toplanan kongrede savaşın yorgunluğunu omuzlarında taşıyan Türk milletinin ekonomik anlamda nasıl bir çizgide yürüyeceğinin ve yine savaşın etkisi ile harap olan yurdun nasıl kalkınacağının, mamur hale getirileceğinin ilk anlatımları yapılmıştır 7. Bunu yaparken de Numune Meşheri olarak anılan bir sergiyle yepyeni bir geleneğin ilk adımı atılmıştır 8. İzmir İktisat Kongresi süresince bir sergi açılarak, 6 Dönemin İktisat Vekili Mahmut Esat ın (Bozkurt) TBMM de İktisat Kongresi nin toplanmasına dair fikrin 21 Teşrinisani tarihinde Başkumandan Mustafa Kemal Paşa ya bildirildiğini ve olumlu yanıt alınca çalışmalara başlanıldığını belirten konuşması için bkz. TBMMZC, D.1, C, İ, ( ), s Afet İnan, İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat-4 Mart , TTK, Ankara, , s Numune Meşheri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. A. Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi İzmir Haberler-Belgeler-Yorumlar, Ankara, , s

27 16 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) ülkenin zirai ve sınai ürünlerinin tanıtılması hedeflenmiştir 9. Kongre sürecinde açık kalan bu sergi İzmir Enternasyonal Fuarı na giden sürecin ilk adımı olmuştur İzmir İktisat Kongresi bünyesinde açılan Numune Meşheri nden sonra, İzmir de açılan ilk sergi yılındadır. İzmir in işgalden kurtulduğu 9 Eylül tarihinin önemine binaen 9 Eylül Sergisi olarak adlandırılan sergi bir anlamda Millî Mücadele günlerinin ardından verilen iktisadi mücadelenin de simgelerinden biri oluyordu. Egeli tüccarların kendi aralarında organize olarak yeniden canlandırdıkları İzmir Ticaret Odası ekonominin hareketlenmesi için çalışmalara başlamıştır İzmir de bu çalışmalar sürerken yılında İzmir Valiliğine atanan Kazım (Dirik) Paşa kenti iktisaden kalkındırmak, özellikle dönemin siyasal tercihleri çerçevesinde, korumasız, desteksiz halkı ve küçük esnafı ekonomik olarak güçlendirmek için bazı arayışlar içerisine girmiştir Vali Kazım Paşa tarafından İzmir in kurtuluş gününde İzmir de 9 Eylül Sergisi açılması fikri ortaya atılır. Fikir kabul görür ve kısa süre içerisinde hazırlıklara başlanır. İzmir İktisat Kongresi nden sonra İzmir de iktisadi 9 İktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt kongrenin amacını şöyle açıklar: Harpten yorgun çıkan ekonomimiz oldu, halkımız oldu. Bu yüzden ekonomi ile ilgili kişileri dinlemek istiyoruz. Bakalım ihtiyaçları nelerdir. Ne istiyorlar. Hükümetten neler bekliyorlar. Biz de bunları öğrendikten sonra önerilerde bulunacağız. Onların tavsiye edecekleri çok şeyler vardır. Kongre ile beraber bir de sanayi sergisi açılacak ve burada memleketin sanayi ve tarım üretimi sergilenecektir. Sergiye katılım için gerekli yerlere duyurular yaptık. Burada özellikle halılar, kumaşlar, Anadolu nun diğer üretimi tarım ürünleri sergilenecektir. Diğer taraftan Avrupa sanayi ve sanat eserlerinin de sergiye gönderilmesi için batı sanayicilerine bilgi ilettik. Avrupa basınını da kongreye davet ettik. Nazmi Kal, Ekonomik Kalkınma Savaşının Temelini Atan Kongre: İzmir İktisat Kongresi, Ekonomik Forum, , s Kongre yeri olarak, İkinci Kordon da, Osmanlı Bankası deposu olan Hamparsumyan binası seçildi. Binanın dışı ve içi İktisat Sergisi ile süslendi. Kurtuluş Savaşı ndan yeni çıkmış, yorgun ama onurlu, özgürlüğe aşık Türk halkının, basit ama kendi emeği ile özene bezene hazırladığı çeşitli el tezgâhı ve küçük sanayi ürünleri kongreye giden yolların kaldırımlarını ve duvarlarını tıklım tıklım doldurdu. Isparta, Kula, Gördes, Uşak kilimleri ve halıları, yağ ürünleri, sabunlar, makarna ve un yiyecekleri, Ferit müstahzarları, kolonyalar, helvalar, ihraçlık pamuklar, top top kumaşlar, incir ve üzüm dolu ihraçlık kutular, ayakkabı, çeşitli balık ve yumurtası konserveleri, mobilyalar, deri ürünleri, tarım araçları, kiremit, tuğla, maden örnekleri, tütün, sigara, şarap örnekleri, kereste çeşitleri ve saraciye çeşitleri, giyim ve ayakkabı malzemeleri Bütün bunlar, belki basit ürünlerdi. Yeni devlet, yüzlerce delegenin katıldığı İktisat Kongresi ni dahi, uzun yıllar boyunca tütün, incir, zeytinyağı depolanmış, bunaltıcı bir koku içindeki binada yapmak zorunda kalmıştı. Birinci İktisat Kongresi nde düzenlenen ve Milas tan Adana ya, Keşan dan İstanbul a kadar milli ürünlerimizi teşhir eden sergi, yepyeni bir ekonominin ilk kalp atışlarını yansıtması açısından önemliydi. 70 Yıllık Sevda İzmir Fuarı, Derleme: Yaşar Aksoy, Neşe Yurdkoru Özgünel, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir, , s tarihinde kurulan İzmir Ticaret Odası, Osmanlı Devleti nin son döneminde faaliyet göstermiş, I. Dünya Savaşı sırasında ordunun iaşesi için önemli çalışmalar yapmıştır yılları arasındaki işgal döneminin ardından yaşanan büyük yangında tahrip olan İzmir Ticaret Odası na ait günümüze ulaşan en eski kayıtlar 1 Kasım tarihlidir. İzmir Ticaret Odası hemen toparlanma çalışmalarına başlamış ve Kemeraltında Halimağa Çarşısı nda bir hizmet binası kiralayarak faaliyetlerini devam ettirmiştir. Siciller yandığı için üyelerinin kim olduğu belli olmayan Oda, Meclis üyeleriyle toplanmış ve yeni bir Meclis Riyaset Divanı seçerek tekrar üye kaydetmeye başlamıştır. Yangından sonra 1 Kasım günü yeniden faaliyetine başladığı için bu tarih Oda nın kuruluş tarihi olarak benimsenmiş ve kuruluş yıldönümü olarak kutlanmaya başlanmıştır. İzmir Ticaret Odası Meclis ve Meslek Komiteleri Albümü , İzmir Ticaret Odası, İzmir, , s Erkan Serçe, Fikret Yılmaz, Sabri Yetkin, Küllerinden Doğan Şehir, İzmir Büyük Şehir Belediyesi Kültür yay., İzmir, , s den aktaran: Kazım Doğan Dirik, Atatürk ün İzinde Vali Paşa Kazım Dirik- Bandırma Vapuru ndan Halkın Kalbine, Gürer yay., İstanbul, , s.

28 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 17 anlamda atılan önemli bir adım olmuştur. 4 Eylül günü İzmir Sanatlar Mektebi (günümüz Mithat Paşa Endüstri Meslek Lisesi) binasında 9 Eylül Sergisi açılır Eylül tarihleri arasında açık kalan yüz doksan beş Türk firmanın katıldığı sergi o sene milli hüviyet taşımasına rağmen Polonya, Almanya, Rusya, ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, İsviçre ve Macaristan dan gelen yetmiş iki yabancı firmaya da ev sahipliği yapmıştır İzmir de yaşanan bu başarılı sergi deneyimi yılında bu kez uluslararası boyutta sergi düzenlenmesinin kapısını aralamıştır. Yapılan hazırlıkların ardından Eylül tarihleri arasında bir önceki sergi ile aynı olarak İzmir Sanatlar Mektebi nde bir önceki sergiden daha da geniş katılımla Sergisi açılmıştır. Beş yüz on beş kuruluşun iştirak ettiği sergiye yurtdışından gelen katılımcı sayısı yüz elli beşe yükselmiştir tarihli sergi başarılı bir şekilde gerçekleşince ülke genelinde olumlu karşılanmış, benzer organizasyonların farklı illerde yapılması yönünde fikirler ortaya atılmıştır. Serginin bir diğer cephesini ise organizasyon öncesi ve sonrasında yaşanan zorluklar, maddi külfetler oluşturuyordu. Serginin her yıl yapılıp yapılmaması noktasında fikri tartışmalar devam ederken, yılında tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik buhran sergi açma fikrinin e kadar rafa kaldırılmasına yol açmıştır. Dünya ekonomik buhranı karşısında alınan tedbirlerle iktisadi hayatını yeniden şekillendiren Türkiye de yılına gelindiğinde yurt içinde ve yurt dışında sergilerin/panayırların düzenlendiği ve bu organizasyonların kamuoyunda önemli bir etki yarattığı görülmüştür. Dönemin İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Bey (Uz) bu gelişmeler karşısında İzmir de öncekilere oranla daha da geniş çaplı bir panayır açma fikrini ortaya atmış ve fikrin kabul görmesi ile birlikte hemen çalışmalara başlanmıştır. Çalışmalar sonucunda o dönem yeni açılan Gazi Heykeli nin 15 arkasında kalan molozlarla dolu yangın sahasının panayır yeri olarak hazırlanması kararı alınmıştır Tüm çalışmaların nihayetinde 9 Eylül tarihinde 9 Eylül Panayırı açılır. 30 Eylül tarihine kadar açık kalan panayıra yirmi üç yabancı, yüz otuz yerli 13 Dirik, a.g.e., s yılında düzenlenecek olan serginin uluslararası olması yolunda alınan kararın peşinden hazırlanan sergi talimatnamesi, Ticaret Odası nda kurulan sergi bürosu aracılığıyla yurtiçindeki firma ve resmi kuruluşlara, yurtdışındaki ticari mümessilliklere, yabancı ticaret odaları ile resmi kuruluşlara duyurulmuş ve bu çabalar olumlu sonuçlar vermiştir. Dirik, a.g.e., s İzmir Gazi Heykeli, 27 Temmuz tarihinde açılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mevlüt Çelebi, İzmir Gazi Heykeli, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara , s Vali Kazım Paşa nın da onayı alındıktan sonra panayır için ticari ve iktisadi kuruluşların temsilcileriyle 29 Mayıs te bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda sergi düşüncesi kabul görmüş; düzenleme komitesi kurulması kararlaştırılmıştır. 3 Temmuz te toplanan düzenleme komitesinde Vali Kazım Paşa, Belediye Reisi Behçet Bey, Ticaret Odası Reisi Balcızade Hakkı Bey, Belediye Encümeninden Reşat (Leblebicioğlu) Bey, Ticaret Odası Genel Kâtibi Zeki (Doğan) Bey ve İzmir deki banka müdürleri yer almışlardır. Dirik, a.g.e., s.

29 18 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) firma, yirmi ticaret ve sanayi odası katılmıştır Yabancı katılımcılar olmasına rağmen ulusal olarak açılan panayır yılında uluslararası hale getirilmiştir. İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Bey in yoğun çalışmaları ile yılında İzmir Uluslararası bir panayıra ev sahipliği yapmıştır. 26 Ağustos tarihinde Başbakan İsmet Paşa tarafından açılan panayır 15 Eylül tarihine kadar açık kalmıştır. İzmir de resmi olarak düzenlenen ilk uluslararası panayır olan 9 Eylül Panayırı na gösterilen ilgi bir sonraki sene de tekrarlanmış, İzmir Enternasyonal Fuarı na giden süreçte bu panayırlar büyük önem taşımıştır Dokuz Eylül Panayırı Panayır Hazırlıkları yılındaki uluslararası panayırdan hemen sonra ikincisini düzenlemek için çalışmalara başlanılmıştır. İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Bey in girişimleri ile yılı içerisinde bir sonraki panayır için adımlar atıldı. Öncelikle İzmir e gelmek için yurda gelen konukların rahatça ulaşımı için limanlara yolcu vapuru girişlerini sağlanması, uluslararası panayırlarla irtibata geçilerek tanıtımın yapılması, İzmir Panayırı tanıtıcı afişlerin, broşürlerin bastırılması gibi bazı çalışmalar yapılmıştır Panayırın yapılacağı yerin fiziki şartlarını iyileştirmek için de hazırlıklar başlar, katılımın geniş olacağı düşüncesi ile panayır yerinin genişletilmesi planlanır. Ayrıca panayır alanı ağaçlandırılacak, bu mevkiye yeni parklar yapılacaktır Ağustos ta açılıp, 11 Eylül tarihine kadar açık kalması kararlaştırılan İzmir Panayırının hazırlıklarına yılının ilk günlerinden itibaren hız verilir. İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz Leipzig ve Viyana daki uluslararası panayırlara katılarak çeşitli incelemelerde bulunur. İzmir fuarının Avrupa daki örneklerle eşit seviyede hatta daha da iyi olması için uğraşmaktadır Konu ile ilgili Ankara da da bir komisyon kurulmuştur yılının ilk günlerinde yurt dışındaki sergi ve panayırlara iştirak için çalışacak olan bir komisyon kurulma faaliyetleri başlamıştır. Basında Milli Komite olarak adlandırılan bu komitenin görevi evrensel panayır ve sergilere iştirak işi ile ilgili çalışmalar olarak tanımlanmış, komitenin kurulması için Ticaret Odasında bir komisyon ayrılmıştır. Komitenin esasları ve programı hemen belirlenecek ve ilk olarak Brüksel olmak üzere yurtdışı sergilerine iştirak işini organize etmek için çalışmalara başlayacaktır İzmir de de Arsıulusal İzmir Panayırı Genel Komitesi oluşturulmuş, komite Başbakan İsmet İnönü yü komitenin başkanlığına ve Ekonomi Bakanı Celal Bayar ı da ikinci fahri başkanlığa seçmiştir. Basında bu seçimlerin sevinç ile kabul edildiği, 17 Dirik, a.g.e., s İzmir Panayırını tanıtıcı broşürler yabancı dillerde de hazırlanmış, konsoloslar aracılığıyla yurt dışında tanıtım ve davet faaliyetleri yapılması kararlaştırılmıştır. Anadolu, 23 Teşrinisani Anadolu, 16 Teşrinisani ; Anadolu, 15 Kânunusani Anadolu, 4 Mart Milliyet, 6 Ocak

30 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 19 başarı temennilerinin yer aldığı cevapların komiteye ulaştırıldığı yer alır. Faal komite bu süreçte İzmir de hazırlık çalışmalarına devam etmektedir Ekonomi Bakanlığı İzmir panayırı ile ilgili bir büro açarak panayır ile ilgili işlerin bu büro üzerinden yapılmasını kararlaştırdı. Müracaatlar, panayıra katılım şartları ve buna benzer tüm konular ile bu Ekonomi Bakanlığı bünyesinde kurulan büro ilgilenecekti. Ayrıca maddi olarak panayır için bakanlıktan ve İzmir Belediyesi nden on beş biner liranın verileceği hazırlıkların bu paraya mukabil alınacak olan bir banka kredisi ile Arsıulusal İzmir Panayırı Genel Komitesi tarafından yürütüleceği belirtiliyordu Sovyetler Birliği panayıra katılacağını bildiren ilk ülkelerden olmuştur. Diğer ülkelerde panayıra iştirak edeceğini peyderpey bildirmiştir in temmuz ayı içerisinde Yunanistan hükümeti İzmir panayırına resmen iştirak edeceğini bildirmiştir Panayır tarihine yaklaşıldıkça basında panayıra dair daha net detaylar yer almaya başlamıştır. Örneğin temmuz ayı içerisinde İş Bankası, Sümerbank ve Ziraat Bankaları geçen senelere nazaran daha büyük pavyonlar kuracaklarını belirtmişlerdir. Şehir tiyatrosu heyeti panayır boyunca operetler oynamak üzere angajmanlara girmiştir İzmir panayır alanında açık ve kapalı olarak bulunan paviyonun, büyük bir kısmı henüz panayır başlamadan bir ay önce tutulmuştur Panayırın sorunsuz geçmesi için Hükümet tarafından da bazı kararlar alındığı görülmektedir. 29 Temmuz tarihinde Panayır için çıkarılan 2/ sayılı kararnameye ek olarak 20 Haziran de yeni bir kararname çıkarılır. Kararnamede yılında açılacak olan Uluslararası İzmir Panayırına geleceklere senesinde olduğu gibi parasız pasaport verilmesi ve bu pasaporta hamil bulunanların panayırın devamı müddetince Türkiye ye girmelerine ve oturmalarına izin verilmesi nin Hariciye Vekaletinin 20 Haziran teklifi ile görüşüldüğü, İcra Vekilleri Heyeti nce de onandığı belirtilmektedir Bu kararın yanı sıra ağustos ayının başında İzmir Panayırına gelecek olanlar ile ilgili İçişleri Bakanlığı ndan bazı izinlerin çıkarıldığı bildirilir. Çıkan izinlerden en önemlisi Türkiye den mübadele sureti ile ayrılmış olan Rumların panayır günlerinde İzmir e serbestçe gelebilecek olması ile ilgilidir Buna mukabil Yunan Hükümeti de İzmir Panayıra katılacak olanlara bazı kolaylıklar göstermiştir. Türkiye nin Atina elçiliği kanalı ile Yunan Hükümetinin İzmir panayırına iştirak edecek olan ekspozan 29, ziyaretçi ve beraberlerinde getirecekleri emteaya büyük kolaylıklar gösterdiği öğrenilmiştir. Ayrıca Yunanistan dan İzmir e panayır için geleceklere deniz yollarında yüzde elli indirim yapılacağı ve bu indirimin 7 Ağustos tan 26 Eylül e kadar devam edeceği de 22 Milliyet, 19 Nisan ; Milliyet, 20 Nisan Anadolu, 24 Mart Tan, 18 Temmuz ; Cumhuriyet, 26 Temmuz Tan, 18 Temmuz Cumhuriyet, 26 Temmuz BCA, Fon Kodu: (20 Haziran ) 28 Anadolu, 9 Ağustos Ekspozan: Panayıra mal getiren kişi.

31 20 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) belirtilmiştir Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostane hava İzmir panayırına da yansımıştır. Panayıra katılanların bütün sergi müddetince mallarını toptan ya da perakende olarak satabilecekleri, Belediye nin hiçbir resim almayacağı ve sergiye girenle hiçbir tekalife tabi tutulmayacağı ayrıca panayırda bulunan firmaların hariç ve dahilde yapacakları her nevi reklam ve matbuaların damga ve matbu resimden muaf tutulacağı kamuoyuna duyurulmuştur Panayırın açılışından yaklaşık on gün önce dönemin gazetelerinde panayır için yapılan hummalı çalışmaların devam etmekte olduğu belirtilmektedir. Belediye Başkanı ve Panayır Komitesi Başkanı Dr. Behçet Uz hazırlıkları yakinen takip etmiş, panayır alanında sık sık teftişlerde bulunmuştur yılı panayırının daha önceki yıllara nazaran Anadolu dan daha fazla ilgi göreceği, otellerdeki doluluk oranından tahmin edilmiş; bu konuda da panayır komitesi tarafından bazı önlemler alınmıştır. Panayır zamanında İzmir de fazla ziyaretçi olacağı için otel ve hanlarda yer kalmayacağı ihtimalini göz önünde bulunduran yetkililer bazı evlerin pansiyon gibi kullanılabilmesi için girişimlerde bulunmuşlardır. Karşıyaka ve Göztepe de bazı evlerin ihtiyaç halinde bu amaçla kullanılabileceği ev sahiplerince Panayır Komitesi ne bildirilmiştir Panayırın açılış günü yaklaştıkça hazırlıklara hız verilmiştir. Daha önceki panayırlardan farklı olarak yılı panayırında dekorasyon konusu daha önceden panayır işinde çalışmış olan mühendisler tarafından hususiyetle ele alınmıştır. Güzel Sanatlar Akademisi Profesörlerinden İsmail Hakkı Bey tecim ve endüstri odası paviyonu hazırlamış, Batı Anadolu bölgesinde yetişen ihracat ürünlerini grafiklerle ve kabartma şekillerle tanıtması daha önceden eşine rastlanmayan bir çalışma olarak ön plana çıkmıştır yılında panayırın en güzel köşelerinden biri olan Sovyet paviyonu açılıştan on gün önce büyük oranda hazırlanmış, teşhir edilecek ürünler parça parça İzmir e gelmeye başlamıştır. Panayıra resmi olarak katılma kararı veren İtalya, Yunanistan ve Yugoslavya pavyonları da hızla inşaatlarını ilerletmektedirler Yabancı misafirlerin çalışmalarının yanı sıra panayırın anayollarının asfaltlanması çalışmaları sürdürülmektedir. Bu tip çevre düzenlemelerinin yanı sıra panayırın güzel ve sorunsuz geçmesi için bazı adımlar atılmıştır. Panayır komitesi ödül ve ceza uygulamaları ile panayırı kusursuz hale getirmeye çalışmıştır. Örneğin panayıra iştirak edenlerin pavyonlarının iyi dekore edilmesi, teşhir edilecek malların kaliteli olması durumunda verilmek üzere altın/gümüş madalyalar, takdirnameler hazırlanmıştır Bu tip özendirici adımların yanı sıra panayıra gölge düşürecek her türlü hatayı engellemek adına bazı önlemler alınmış, herhangi bir suiistimal olursa 30 Anadolu, 13 Ağustos Cumhuriyet, 26 Temmuz Anadolu, 11 Ağustos Anadolu, 13 Ağustos Anadolu, 13 Ağustos Ekspozanlara verilmesi kararlaştırılan altın ve gümüş madalyaların numuneleri İstanbul dan getirtilmiştir. Anadolu, 18 Ağustos

32 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 21 cezai işlem yapılacağı duyurulmuştur. Örneğin lokantalarda yiyecek ücretlerini gösteren, otellerde gecelik konaklama ücretlerini belirten ve altında zabıta baş amirliğinin telefon numarasının yer aldığı listelerin hazırlanıp işletmelere asılması belediye başkanlığı tarafından işletme sahiplerine bildirilmiş, bildirimden iki gün sonra konuya dair kontroller yapılacağı ilan edilmiştir. Bu uyarıları dikkate almayan işletme sahiplerine para cezası uygulanacağı, her müşterinin zabıta baş amirliğine şikâyette bulunabileceği duyurulmuştur Panayırda en çok önem verilen pavyonlardan biri posta, telgraf ve telefon pavyonu olmuştur. Bu pavyonda telefonla şehirlerarası rahatça konuşulması, kart ve mektup yazmak için tertibat yapılması öngörülmüştür. Ziyaretçilerin hatıra olarak alabilecekleri yılı Arsıulusal İzmir 9 Eylül Panayırına özel rozetler de satışa sunulmak üzere hazırlatılmıştır Panayırın açılış günü yaklaştıkça panayır komitesinin çalışmalarının da yoğunlaştığı görülmektedir. Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz un başkanlığında sık sık toplanan komite işleyiş ile ilgili önemli kararlar almıştır. Açılışa yaklaşık bir haftalık bir zaman kaldığı sırada panayırdaki tüm pavyonlar satılmıştır. Bu durum karşısında komite, başkaca pavyon isteyecek olan olursa dışarıda hazırlattırılmak ve yaptırılmak suretiyle takma ve seyyar paviyonlar yaptırmayı kararlaştırmıştır. Ancak panayıra talep oldukça fazladır ve kısa sürede panayır yerinin arka tarafındaki boş sahada özel olarak yaptırılan pavyonlarda da boş yer neredeyse kalmamıştır. Komitenin aldığı bir diğer önemli karar da pasaport dairesinin karşısında panayır işleri ile ilgilenecek bir büro açılması yönünde olmuştur. Panayır ile ilgili bilgi almak isteyenlerle ilgilenmek üzere görevlendirilmiş, yabancı dil bilen memurlar çalışacaktır. Böylece panayır için gelen yabancı misafirler zorluk yaşamasının önüne geçilmiş olacaktır. Panayıra ürün tanıtımının yanı sıra özel gezilerle birçok ziyaretçinin de katılacağı hatta Yunanistan da bunun için özel gezilerin tertip edildiği bilgisi de edinilmiştir. Tüm bu ziyaretçiler için oluşturulacak olan büro büyük kolaylık sağlamıştır Panayıra iki gün kala gazetelerde hazırlıkların son aşamalarına dair bilgiler yer almaktadır. Panayır yerinde paviyon inşaatları bitmiş, asfalt yolların inşaatı tamamlanmış, panayır gazinosunun üst kısmında bir Amerikan bar ve asmabahçe yapılmıştır. Atatürk heykelinin panayır gecelerinde aydınlatılması için elektrik tesisatı döşenmiştir. İstanbul dan ve İzmir in fidanlıklarından getirilen birçok ağaç ve çiçek ile panayır alanının peyzaj düzenlemesi yapılmıştır. Panayır alanındaki radyo ve hoparlör tertibatı en iyi hale getirilmiştir. Denemesi yapılan hoparlörlerle panayırın devam ettiği günlerde akşamları ziyaretçilere Anadolu Ajansın haberlerinin okunacağı, hava kurumuna yardım hakkında bilgiler verileceği duyurulmuştur. 39 Otellerde yer kalmamış, lokantalarda görülmedik kalabalıklar yaşanmaya başlamıştır. Şehirde yaşanan muazzam kalabalık ve hareketlilik karşısında Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz, esnaf ve işçiler bürosu salonunda esnaflarla bir toplantı düzenlemiştir. Toplantının konusu İzmir e gelecek olan ziyaretçilere karşı gösterilecek 36 Anadolu, 14 Ağustos Anadolu, 14 Ağustos Anadolu, 16 Ağustos Anadolu, 18 Ağustos

33 22 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) misafirperverlikle ilgilidir. Uz, İzmir esnafına panayır için şehre gelecek olan ziyaretçilere karşı konuksever ve samimi bir tavır sergilemelerini söyleyerek; bir şehri sevdiren, şehrin tabii güzelliklerinden ziyade o şehirde oturan halkın konukseverliği ve dışardan gelenleri samimiyetle karşılamalarıdır demiştir. Ziyaretçilere karşı en ufak bir kötü hareketin İzmir in tüm sakinleri için kötü bir propaganda olacağını söylemiş ve İzmir eski İzmir değil, bir panayır şehridir diyerek uyarıda bulunmuştur Panayırın açılışından bir gün önce panayırın son haline ve açılış törenine dair detaylı bilgiler basında yer almaktır. Buna göre; Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırı 22 Ağustos tarihinde akşam üstü da panayırın Onursal Asbaşkanı olan Ekonomi Bakanı Celal Bayar tarafından açılacaktır. Açılışın ardından davetliler panayırı gezecek, saat de panayır halka açılacaktır. Panayır davetiyelerinin herkese iletilmeye çalışıldığı ancak eline davetiye ulaşmayan kişiler varsa panayır ranseyman bürosuna veya belediye baş sekreterliğine telefon etmeleri halinde derhal ulaştırılacağı ilan edilmiştir. 41 Açılış töreni için hazırlanan alanda milletvekilleri, askerler, mülki idareciler, parti mensupları, belediye üyeleri, gazeteciler ve diğer davetliler için özel yerler ayrılmıştır. Panayır alanında ise ekspozanlar son hazırlıklarını tamamlamıştır. Sovyet Rusya, Yunanistan, İtalya, Yugoslavya pavyonları ile İran pavyonu zengin içeriğine dikkat çekilmiş, İnhisarları İdaresi nin, Sümerbank ın, İzmir Tecim Odası nın, Aydın Tecim, Evkaf ve Uray pavyonlarının da mükemmel bir tarzda hazırlandığı duyurulmuştur Panayıra yurtdışından ve yurtiçinde pek çok misafir gelmiştir. Panayırın açılışından bir gün önce İstanbul dan deniz yolları işletme idaresinin İzmir vapuru ile gelenlerin sayısı o derece fazladır ki vapur memurları ve kamarotların kamaraları dahi panayıra gelen yolculara verilmiştir. İzmir e civar il ve ilçelerden de tıka basa dolu sözleri ile tarif edilen trenlerle gelen ziyaretçiler İzmir otellerinin tamamını doldurmuştur. 43 Panayır alanında açılıştan önce ekspozanlardan başka kimsenin bulundurulmamaktadır. Böylece olası karışıklıkların önüne geçilmiştir. Panayırın açılışından sonra davetlilerin panayır alanına alınacağı aynı davetiye ile isterlerse eşlerini de yanlarında getirebilecekleri duyurulmuştur Panayırın açılış töreni şöyle planlanmıştır: İstiklal Marşı nın okunması, Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz un söylevi, Ekonomi Bakanı Celal Bayar ın söylevi, Onuncu Yıl Marşı eşliğinde Celal Bayar ın panayır kapısındaki kurdelayı keserek panayırı açması. Ayrıca Panayırın 40 Anadolu, 20 Ağustos Yeni Asır, 22 Ağustos Yeni Asır, 22 Ağustos Uşak tan İzmir e giden trenlerin buradan yolcu alamayacak kadar dolu olması nedeni ile iki yüz kişilik bir grup için ayrı bir tren gelmiştir. Aydın ve Kasaba dan da trenlerle İzmir e gelen ziyaretçiler vardır. Yeni Asır, 22 Ağustos Yeni Asır, 22 Ağustos

34 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 23 gezilmesinin ardından akşam panayır gazinosunda Celal Bayar ın şerefine bir ziyafet verilmesi de planlanmıştır Tüm bu hazırlık faaliyetlerinin ve toplantıların sonunda Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz un son kontrol gezisinin ardından panayırın açılış tarihine ulaşılır. Panayırın Açılışı Panayırın açılışını Başbakan İsmet İnönü nün yapacağı bildirilmiş, panayırın açılışından önce gazetelerde İzmir in sevinç ve heyecanla Başbakanın gelişini beklediği haberleri yer almıştır Panayır Komitesi tarafından İzmir e gelecek olan Başbakan İsmet İnönü şerefine bir garden parti verilmesini kararlaştırdı. Yanı sıra panayırın açılışı için Ekonomi Bakanı Celal Bayar ın da İzmir e geleceği açılış öncesi basında yer alan haberler arasındaydı. 18 Ağustos Pazar günkü gazetelerde Başbakan İsmet İnönü nün panayırı açmak üzere salı günü (21 Ağustos) İzmir e geleceği ilan ediliyordu Ancak 21 Ağustos tarihli gazetelere bakıldığında İsmet İnönü nün İzmir e panayır açılışına gelemeyeceğine dair haberler edinildiği aktarılmaktadır. Kesin haber 22 Ağustos tarihinde verilir. Başbakan ın İstanbul da önemli toplantılarına devam etmekte olan Bakanlar Kurulu toplantıları nedeni ile İzmir e gelemeyeceği duyurulur Panayırın açılışını yapmak üzere Ekonomi Bakanı Celal Bayar beraberlerindeki heyet ile birlikte İzmir e gelir Dört bir yanı bayraklarla süslenmiş olan İzmir sokaklarına panayırın heyecanı yansımaktadır. 22 Ağustos tarihinde saat sularında Gazi Meydanı hıncahınç dolmuş, Kordon dan ve İsmet Paşa Bulvarı ndan meydana doğru geçebilmek güç bir hal almıştır. Zabıtaların aldığı önlemler sayesinde kalabalık arasında herhangi bir sorun yaşanmaksızın davetliler tören alanındaki yerlerine ulaşabilmişlerdir. Kısa bir süre önce General Kazım Dirik ten İzmir Valiliğini devralan Fazlı Güleç, İzmir de bulunan milletvekilleri, Ordu Komutanı General İzzettin, General Ali Rıza, Müstahkem Mevki As Komutanı Miralay Rasim, mülki ve askerî erkân, banka müdürleri, yabancı devlet temsilcileri ve yüzlerce ekonomik ve sosyal kurumların yöneticileri panayırın kapısında gerçekleştirilecek olan açılış töreninde hazır bulunmuşlardır Panayırın açılışını yapmak üzere Gazi Meydanına gelen Ekonomi Bakanı ve Panayır Onursal As Başkanı Celal Bayar, General Kazım Dirik ve beraberindekiler ile birlikte halkı selamladıktan sonra İplik fabrikası işçilerinin bandosu İstiklal 45 Yeni Asır, 22 Ağustos Anadolu, 11 Ağustos Başbakan İsmet İnönü nün önce Kayseri ye giderek yeni bez fabrikasının açılışını yapacağı ve sonrasında İzmir e geleceği duyurulmuştu. 12 Ağustos tarihli habere göre Kayseri Mensucat Fabrikasının açılışının ardından İsmet İnönü İzmir panayırını açmak üzere İzmir e gelecekti. Anadolu, 13 Ağustos Anadolu, 18 Ağustos Anadolu, 22 Ağustos Ertuğrul yatı ile yola çıkan Celal Bayar, beraberindeki heyet ve İstanbul gazetecileri önce Bandırma ya gelecek, orada hazır bulunan özel bir tren binerek İzmir e hareket edecektir. Yeni Asır, 22 Ağustos ; Kurun, 22 Ağustos Yeni Asır, 22 Ağustos

35 24 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Marşı nı çalmıştır. İstiklal Marşı nın peşi sıra Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz konuşmasını yapmıştır. Açılış Töreninden bir Fotoğraf 51 Uz, Celal Bayar a hitaben başladığı konuşmasında ekonomi alanındaki verimli ve başarılı çalışmaların yeni bir sonucu olarak nitelendirdiği Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırının Ekonomi Bakanı tarafından açılmasından duyduğu mutluluğu belirtmiştir. Sözlerine cumhuriyetin yükselme adımları olarak bahsettiği ekonomik adımlar ve bu adımların önemine vurgu yaparak devam etmiş, şunları söylemiştir: Hiçbir devirde yurdumuza nasip olmayan tatlı bir baysallık içinde yapılan yükselme adımlarının bugünkü gür sonuçlarını, bu açılış dolayısıyla bir kere daha göz önüne getirerek gurur duyuyoruz. İşte bunun için bütün Egeliler, ulusa bu ulusal gururu tattıran devrim partisinin büyük başlarına ve o partinin yükseltici, ilerletici prensiplerine olan bağlılıklarını şu vesile ile de berkitmekle bahtiyardırlar. Saltanat devrinde yok bahasına hedredilen Türk emeğini, ürünün ve o günkü durumu düşünmek bile tüylerimizi ürpertiyor. En küçük ihtiyaçları için yabancılara el avuç açan ve buna karşılık ağır borçlar yüklenen Osmanlı Türkiyesini ne kadar geride bıraktığımızı biraz sonra gezeceğimiz bu panayırda da bütün açıklığıyla göreceğiz Dr. Behçet Uz dışa bağımlı bir ekonomi geçmişinden tam bağımsız bir ekonomik hayata geçişin sağlandığını vurguladığı konuşmasında sözü yılında baş gösteren dünya ekonomik bunalımına getirir. Bir yandan bu bunalıma karşı göğüs gerilirken, bir yandan da endüstri alanında yeni adımlar atıldığını anlatır. Yükselen bacaların, işletilen madenlerin, döşenen rayların, yapılan yolların, kurutulan 51 İktisat Vekili Celal Bayar Beşinci Arsıulusal İzmir Panayırının açılış nutkunu irad ederken çekilmiş bir fotoğraf. Fotoğrafta ayrıca, sağdan ikinci İzmir Valisi Fazlı Güleç, sağdan üçüncü olarak Trakya müfettişi Kazım Dirik ve Philips yazısının hemen arkasındaki açık renk takım elbiseli Belediye Başkanı Behçet Uz ve beraberindeki topluluk görülmektedir. İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. Fonu, , APİKAM (Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi) Arşivi. 52 Yeni Asır, 23 Ağustos

36 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 25 bataklıkların, açılan okulların, içte ve dışta faaliyete geçen finans kurumlarının yalnızca ulusal varlığa dayanılarak yapıldığını ve bu başarının izlenen ekonomi politikasının eseri olduğunu belirtir. Bu eseri ortaya koymada ise Atatürk ün erişilmez dehasından fışkıran yaltırıklı enerjisi ve direktifiyle, onun yapıcı, yorulmaz arkadaşı İsmet İnönü ve muvaffak Ekonomi Bakanımız Celal Bayar ın mühim rüknünü teşkil ettiği hükümetin başarısını anlatmıştır Konuşmanın devamında Arsıulusal Panayırın öneminden bahseden Behçet Uz, İzmir panayırı ile Türkiye ye gelecek olan kişilerin Cumhuriyet Türkiye sini sadece tecim hayatı ile değil, birçok anlamda da tanıyacağını; uluslararası mal alıp verme etkileşimi kadar, tanışma ve dostluk için panayırın önemli bir araç olduğunu belirtmiştir. Konuşmanın devamında panayır ile ilgili bilgiler vermiştir. Öncelikle panayıra geniş ve zengin bir varlıkla katılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri İttihadı hükümetine ve İran, Yunanistan, Yugoslavya, İtalya hükümetlerine teşekkür etmiştir. Ayrıca diğer ulusların firmalarına; resmi, özel ve ulusal Türk kurumlarına; panayırının gerçekleşmesi için emek sarfeden tüm yetkililere de teşekkürlerini bildirmiştir. Behçet Uz Atatürk devrinin ve İsmet İnönü hükümetinin çok güzel bir eseri olarak nitelediği İzmir Arsıulusal Panayırının açılış konuşmasını Türk ulusuna, her gün yeni bir ufuk ve yeni bir heyecan yaratan Atatürk e ve kuruduğu rejime bağlılığını bildirerek bitirmiştir Peşi sıra Ekonomi Bakanı ve Arsıulusal İzmir Panayırının As Onursal Başkanı Celal Bayar bir konuşma yapmıştır. Celal Bayar panayıra katılanlara teşekkürlerini ileterek sözlerine başlamış, panayıra katılmalarının sadece ekonomik anlamda işbirliğini yüceltmekle kalmadığını aynı zamanda ülkeler arasında da dostluk fikrini yükselttiğini belirtmiştir. Panayırın asıl amacının daha önceden de olduğu gibi bu sene de arsıulusal ekonomi bağlarının doğmasına gelişmesine ve genişlemesine yardım etmek olarak tanımlayan Celal Bayar, Türkiye ekonomisinde ve Türk ihracatçılığında özel yeri olan İzmir de, her yıl açılan bu panayırın kendisine bağlanan umutları ve kendisinden beklenen ödevleri yerine getirmeye başladığı söylemiştir. 55 İzmir panayırı üzerinden ülkenin genel ekonomik durumu ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Bayar, Türkiye Cumhuriyeti nin izlediği devletçilik politikasına dair açıklamalarda bulunarak şunları söylemiştir: Biz ulusal ekonomi içinde menfaat tezadları tanımıyoruz. Başlıca kaygımız ulusal ekonominin korunması ve sağ kalmasıdır. Arkadaşlar, bu seneki panayır size Türk ekonomisinin dinamik bir seyrini de yakından takip etmek imkanlarını vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti nin beş şiarı, Türk ekonomisini iki ana temel üzerine müvazenelendirmektir. Bu müvazene Türk tarımının, Türk endüstirisile tamamlanmasından sonra sağlam olarak kurulmuş olacaktır. Atatürk İnkılabının dayandığı temel Türkiye nin siyasal ve ekonomik bütünlüğüdür. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin tatbik etmekte olduğu devletçilik prensibi memleketi en kısa yoldan ve en ileri hızla bu amaca varmaktır Yeni Asır, 23 Ağustos Yeni Asır, 23 Ağustos Yeni Asır, 23 Ağustos Yeni Asır, 23 Ağustos

37 26 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Celal Bayar sözlerine Mustafa Kemal Atatürk ün konu hakkında kendisine ilettiği emir ve direktiflerini okuyarak devam etmiştir. Büyük ve yaratıcı önderimizin ekonomideki ana umdemiz hakkında bana verdiği emir ve direktiflerini burada, size kelime olduğu gibi okuyorum. Türkiye nin tatbik ettiği devletçilik sistemi on dokuzuncu asırdan beri sosyalizm nazariyatçılarının ileri sürdüğü fikirlerden alınarak tercüe edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye ye has bir sistemdir. Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususi teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak. Fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak memleket iktisadiyatını devletin eline alması. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye vatanında asırlardan beri ferdi ve hususi teşebbüslerle yapılmamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve görüldüğü gibi kısa zamanda yapmağa muvaffak oldu. Bizim takip ettiğimiz bu yol, Liberalizmden başka bir sistemdir Mustafa Kemal Atatürk ün bu sözleri ile İzmir panayırı açılışına katılanlara Celal Bayar tarafından aktarılan ekonomik anlayış devrim ideolojisine temel olan ve kendi tedbirlerini kendi içinde taşıyan bir prensip olarak tanımlanmış, tüm ulusu ulaşmak istediği yüksek refah seviyesine ulaştıracak tek ve en emin yol olduğu anlatılmıştır Celal Bayar bu açıklamasının ardından konuşmasına teşekkür kısmı ile devam etmiş ve ardından Bayar tarafından medeniyet anıtı olarak sıfatlandırılan panayırın kurdelası kesilmiştir. Kordela töreninin ardından panayıra giriş yapan Celal Bayar ve beraberindekiler bütün paviyonları tek tek gezerek incelemelerde bulunmuşlardır. Panayıra resmen katılan yabancı devletlerden Sovyetler, Yugoslavlar, Yunanlılar, İranlılar pavyonlarında daha uzun süreli kalınan devletler olarak basında yer almışlardır Panayırın açılışı nedeni ile Ekonomi Bakanı Celal Bayar ın şerefine akşam Panayır gazinosunda iki yüz kişilik bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette milletvekilleri, hükümet yetkilileri, kumandanlar, konsoloslar, yabancı katılımcılar, gazeteciler, panayırda yer alan kurumların temsilcileri katılmışlardır. Katılımcılar- Panayır Süreci Panayırın ilk günü olan 23 Ağustos tarihinde i davetli, u ise biletli olmak üzere kişi panayırı ziyaret etmiştir Yoğunluk ikinci günde de 57 Yeni Asır, 23 Ağustos ; Anadolu, 23 Ağustos Dönemin basınında Behçet Uz un ve Celal Bayar ın konuşmalarının yanı sıra panayır açılışını gelemediği için gönderdiği telgraf ile kutlayan Başbakan İsmet İnönü nün telgrafına da yer verilmiştir. Telgraf metni şöyledir: Doktor Behçet Uz İzmir Şarbayı Değerli Şarbayım, Güzel İzmir in hayırlı ve önemli teşebbüsü olan panayırı bu sene de açmağa ne kadar arzu ettiğimi bilirsiniz. Ancak geciktirilmesi kabil olmayan bazı işlerim mâni olmaktadır. Ekonomi Bakanı arkadaşım bu zevkli açışı hepimiz namına yapacaktır. Size her zamanki gibi verimli başarış diler, hepinizi yürekten selamlarım, sevgili doktorum. Başvekil İsmet İnönü İzmir Arsıulusal Panayır açılışı için gelen telgraflar arasında dönemin TBMM Reisi Abdulhalik Renda nın, Nafia Vekili Ali Çetinkaya nın telgrafları da gazetelerde yayınlanmıştır. Yeni Asır, 23 Ağustos Yeni Asır, 23 Ağustos Yeni Asır, 23 Ağustos

38 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 27 artarak devam etmiştir. Satılan biletler üzerinden belirlenen sayıya göre; iki günde panayırı gezen insan sayısı i bulmuştur. Panayır özellikle öğleden sonraları ve akşam saatlerinde ziyaretçi akınına uğramıştır. İzmir e civar illerden de akın akın insanlar gelmiş, oteller hanlar dolmuştur Panayırın açılışını yaptıktan sonra Nazilli Basma fabrikasının açılışını yapmak üzere Aydın a giden Ekonomi Bakanı Celal Bayar, panayırın ikinci günü tekrar İzmir e dönerek Belediye Başkanlığı tarafından O nun şerefine Şehir gazinosunda verilen garden parti ye katılmıştır. Eylül ayının ilk gününde panayır gişelerinden bilet satılmıştır. Bu veri panayıra gelen kişi sayısını vermektedir, öte yandan panayırı serbest duhuliye ile girip gezenlerin sayısı da az değildir. Basında bu şekilde panayırı gezenlerin sayısı da civarında hesaplanmaktadır. Panayırının açılışından Eylül ayına kadar geçen sekiz günlük süreçte panayırı e yakın kişi ziyaret etmiştir. İzmir in düşman işgalinden kurtulduğu tarih olan 9 Eylül e yaklaşıldıkça sayı daha da artmıştır Eylül günü kapanan panayırı toplamda kişi ziyaret etmiştir Panayırda toplamda paviyon açılmıştır. 38 yabancı, yerli firma katılmıştır. Yerli yabancı pek çok firmanın yer aldığı panayırın bölümleri şöyle sıralanabilir 64 : 1-Kültür, maarif, basın. 2-Tarım a) Çeşitli Tarım ürünleri b) Toprak ürünleri c) Kuru, yaş sebze ve meyveler 3-Maden ve maden kömürleri 4-Endüstri a) Ağır endüstri b) Küçük endüstri c) Dokuma endüstrisi d) Yiyecek endüstrisi e) Kimya endüstrisi f) Motor, makine ve elektrik, ışıtma ve ısıtma endüstrisi 5-Genel Taşıma 61 Devlet Demiryolları 7. İşletme Müfettişliği trenlerile , 8.İşletme Müfettişliği trenile Aydın havalisinden , Sakarya vapuruile denizden yolcu gelmiştir. Kamyon ve otomobillerle gelenler de çoktur. Ecnebi bazı seyyahlar da gelerek panayırımızı gezmiş ve beğenmişlerdir. Anadolu, 24 Ağustos Panayır ve 9 Eylül bayramı münasebetiyle Aydın, Nazilli ve Denizli Kızılay kurumları tarafından 9 Eylül günü İzmir de bulunmak ve tekrar dönmek isteyenler için özel bir tren hazırlanmakta olduğu duyulmuştur. Tren gece yarısı saat ikide İzmir den ayrılacaktır. Konuklar 9 Eylül günü Alsancak istasyonuna gelince doğru Atatürk heykeline gelerek törenle çelenk koyacaklardır. Bu geziye pek çok halkın iştirak edeceği oranlanmaktadır. Anadolu, 3 Eylül Yeni Asır, 12 Eylül Refik Halit Sevengil, Beş Gün İçin Beş Yazı: 2 Arsıulusal İzmir Panayırı Anadolu Kıyılarında Bir Avrupa Manzarasıdır, Kurun, 28 Ağustos

39 28 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) a) Kara taşıması (Şimendifer, otomobil ve yollar) b) Deniz taşıması (başlıca limanlara seferler, tarifeler, vapur kumpanyaları c) Hava taşıması (başlıca istasyonlar, hatlar, muntazam seferler ve tarifeler 6-Bezek (Tezyinat) a) Başlıca bezek ve dekorasyon eşya b) Mobilya c) Halı, kilim, şal ve benzerleri 7-Giyinecek eşya a) Hazır elbise ve kumaşlar b) Çamaşır ve ayrınları 8-Lüks eşya ve Kuyumculuk Bu başlıklar altına toplanabilecek olan ürün çeşitliliği İzmir panayırına gelen ziyaretçiler için zengin bir içerik sunmuştur. Türk pavyonlarında büyük endüstri ürünleri olarak kömür, kükürt, dokumalar, kumaşlar deri mamuller, Paşabahçe cam fabrikasının şişeler (ki o tarihte henüz Paşabahçe nin açılış töreni yapılmamıştı) görülmüştür. Yabancı firmalar ise makine sanayii ürünlerini panayıra getirmişlerdir. Sümerbank Paviyonu 65 Yerli ve yabancı katılımcılar tarafından açılan bu pavyonlarda alışverişlerin yapılmış, siparişlerin alınmıştır Yerli ürünlerin satıldığı pavyonlara örnek olarak; Sümerbank (Yerli Mallar Pazarının Büyük Pavyonunda); Hilal Kereste Fabrikası (29 Numaralı Pavyonda); Sağlık ve Güzellik Ürünleri (84 Numaralı Pavyonda); İzmir Dekor (Pavyon numarası belirtilmemiş); Turan Yağ ve Mamulatı Sanayii Fabrikaları (4 Numaralı Pavyonlar) gösterilebilir. Panayırda en dikkat çeken pavyonlardan biri Sümerbank paviyonudur. Yerli mallar pazarının büyük pavyonunda yer alan 65 İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. Fonu, , APİKAM (Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi) Arşivi. 66 Anadolu, 1 Eylül

40 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 29 Sümerbank, ulusal endüstrinin en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Bu pavyonda sergilenen eserler beş yıllık sanayi programı ile ortaya konan amaçların gerçekleştirilmesi noktasında kat edilen yolu göstermektedir. Sümerbank pavyonunda yer alan grafik ve istatistik salonu eserler hakkında ziyaretçilere detaylı veriler sunmuştur Pavyonun geneline tarım ürünleri, bankacılık faaliyetleri, endüstrileşme yolunda atılan adımları gösteren canlı levhalar da yerleştirilmiştir Sovyet Rusya, Yugoslavya, Yunanistan, İran panayıra resmi olarak iştirak etmiştir Bunun yanı sıra Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırında İngiliz, Fransız, İtalyan, Amerikan, Alman, Romen ve Leh firmalarının da pavyonları vardır. 70 Panayır başladıktan sonra da Sovyet Rusya, Yunanistan, İran, Yugoslavya ve İtalya devletlerinin pavyonlarında teşhir edilmek üzere pek çok ürün İzmir e gelmiş bu ürünlerin ivedilikle panayır alanına tahliyesi yapılmıştır Panayırda Yunan pavyonu dikkat çeken pavyonlardan olmuştur. Helen mimari tarzı ile kurulan pavyon Yunanistan da istihsal ve imal edilen tüm ürünlerin görülebilmesi için titizlikle inşa edilmiştir Yunanistan ile Türkiye arasındaki dostane ilişkilerin ekonomi alanına da bir yansıması olarak kabul edilebilecek olan pavyonu Yunanistan General Konsolosu M.E. Virisakis de ziyaret etmiş ve iki ülke arasındaki ticari ilişkileri ile ilgili olarak şu sözleri söylemiştir: İki komşu devlet arasında karşılıklı dürüstlük ve samimiyet esaslarına dayanan siyasi rabıtalar konulduktan sonra her iki memleketin mukadderatını idare edenlerin düşünceleri tecimel münasebetleri de artırmak ve kuvvetlendirmek olmuştur. ( ) Arsıulusal panayırlar milletleri tanımak, saymak, ekonomik ve sosyal sahalarda beraber çalışmak için mühim ve büyük rol oynuyorlar. Bunun da canlı ve güzel bir eseri her cihetten tamam ve güzel hazırlanmış olan İzmir in 5inci Arsıulusal panayırıdır. ( ) Karşılıklı menfaatlerimizin husulüne hizmet edebilmek ve kuvvetle arzu edilen ekonomik münasebatımızı kuvvetlendirmek için hepimiz samimiyetle ve beraber çalışmalı ve her iki komşu memleketin hakiki ihtiyaçlarını takdir etmeliyiz. Bu da her iki tarafın müşterek şiarı olmalıdır ve olmuştur Anadolu, 30 Ağustos Şeref Nuri, Ekonomi Bahisleri-İzmir Panayırı, Anadolu, 3 Eylül Sovyetlerin pavyonu sunulan eşyalar ve düzen açısından enteresan olarak değerlendirilmiştir. Yunanlılar onlara nispeten daha küçük bir pavyonda makine, cam ve dokuma endüstrisine ait ürünler sergilemişlerdir. İranlılar panayırın açılış gününe yetiştiremedikleri için pavyonlarını ertesi gün açmışlardır. Refik Halit Sevengil, Beş Gün İçin Beş Yazı: 2 Arsıulusal İzmir Panayırı Anadolu Kıyılarında Bir Avrupa Manzarasıdır, Kurun, 28 Ağustos Kurun, 23 Ağustos teşhir edilmek üzere vapurlarla limanımıza getirilen birçok eşya gümrükte muameleri acele yapılarak pavyonlarına gönderilmektedir. Gümrük memurlarımızdan Cemal, Namık, Ziya, Mazhar ve Fuad ın gösterdikleri kolaylıklardan ötürü Sovyet Rusya ve Yunan konsolosluklarınca takdir edildikleri duyulmuştur. Anadolu, 3 Eylül Cumhuriyet, 6 Eylül Anadolu, 1 Eylül

41 30 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Yunanistan Paviyonu 74 Yunan Konsolos uluslararası kriz nedeni ile Türkiye-Yunanistan ticaretinin istenilen seviyeye henüz gelmediğini, iki ülke arasındaki ticari dengenin Yunanistan aleyhine bin liralık bir açık gösterdiğini, bunun için de Yunanistan ın Türkiye ye olan ihracatının artmasının gerektiğini belirtmiştir. Konsolos bu noktada Türk sanayi planının yurtdışından ihracat yapmaya engel maddeler içerdiğini vurgulamış ve iki ülke endüstrisinin birbirini tamamlayacak bir şekle konulmasının gerekliliğinden bahsetmiştir Panayır sürecinde bir de yarışma düzenlenmiştir. Panayıra katılmış olan ekspozanlardan iyi vitrin hazırlayanlara ve iyi mal teşhir edenlere altın ve gümüş madalyalar, takdirnameler verilmiştir. Panayır komitesi tarafından oluşturulan jüri heyetinde Türkofis direktörü Ziya Bey, İş Bankası direktörü Firoz Bey, Ziraat Bankası direktörü Aşki Eren Bey ve Panayır Direktörü Nezih Bey yer almıştır Jüri heyeti panayırdaki paviyonları tek tek gezerek çeşitli değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Bu müsabakanın yanı sıra panayıra iştirak etmiş beş radyo fabrikasının radyoları arasında da bir yarışma yapılması kararlaştırılmıştır. Radyo yarışmasında Pazar (8 Eylül) günü panayırı gezecek olanların oylarına başvurulur. Halkın akın akın geldiği Pazar günü giriş biletlerinin yanına bir de oy kağıdı iliştirmiş, o gece beş farklı radyo fabrikası ayrı ayrı eserler çalarak halkın oylarını almaya çalışmıştır Basında İzmir Panayırı ile ilgili reklamlar da yer almaktadır. Sümerbank Fabrikalarının yeni mevsimlik kumaşları yerli mallar pazarının büyük paviyonunda teşhir ve satılmakta olduğu güzel sağlam ve ucuz olarak sıfatlandırılan kumaşların 74 İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. Fonu, , APİKAM (Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi) Arşivi. 75 Cumhuriyet, 6 Eylül Anadolu, 4 Eylül Anadolu, 4 Eylül

42 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 31 paviyonda kredi ile satışa sunulduğu basında yer alan ilk reklamlardan biri olmuştur Panayır Gazinosunda Mükemmel Büyük Orkestra eşliğinde her gün saat 23 te varyeterler in olduğu tabldot yemeğin verildiğine dair reklam fiyatlar çok ehven ve hiçbir zam yok. Bu fevkalade vaziyetten istifade ediniz sözleri ile bitirilmiştir Bir başka reklam örneği ise İzmir Paviyonunda numara 84 de sağlık ve güzellik için satılan Bronz Diş Fırçası ve Kohinor Diş Macunları adlı ürünlere dair detaylardır Panayırın ön kısmını ekonomi hayatını yönlendiren paviyonlar doldururken panayır arka kısmında halkın gönlünce eğlenebileceği aktiviteler yapılmış, mekanlar açılmıştır. Büyük, küçük her yaştan insanın eğleneceği oyuncaklar, çeşitli müsabakalar, panayır gazinosundaki dans organizasyonları İzmir deki panayır günlerini bayrama çevirmeye yetmiştir. Tabii ki kalabalık yüzünden bazı müessif hadiseler de yaşanmıştır. Örneğin panayır en kalabalık olduğu Pazar gecesinde 54 çocuğun kaybolduğu haberi basında yer almıştır. Kayıp vakalarında panayırın etrafının korunaklı olması nedeni ile kısa süreli paniklerin dışında mutlu sona ulaşılmıştır. Çocukların bulunmasında panayır radyosunun anonsları etkin olarak kullanılmıştır Panayır 11 Eylül tarihinde kapanır. Panayıra üç yüz bini aşkın ziyaretçi gelmiştir. Panayır komitesi kapanışın ardından panayıra iştirak edenlere üç yüz kişilik bir ziyafet vermiştir Panayırın Önemi Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırı, Türkiye nin ekonomik gelişimi için çok önemli olan diğer ülkelerle ticari bağlar kurulmasında büyük rol oynamıştır. Arsıulusal anlamda hem üretilen malların satılması hem de ihtiyaçlar çerçevesinde dış alımlar yapılması dış ticareti genişletme amacında olan Türkiye Cumhuriyeti için hayati önem taşıyordu. Bu bağlamda İzmir de düzenlenen panayır ile ticari canlılık yaşanmış ve devletlerin tanışması noktasında da panayır önemli bir vasıta olmuştur. Panayırın açılışını yapan Ekonomi Bakanı Celal Bayar da bu husus üzerinde durmuştur. Panayır bir memleketin ekonomik üretimlerini, özel ürünlerini yansıtan bir ayna olarak kabul edilmiştir. Bu noktada İzmir panayırı ile memleketin ulusal ekonomisinin karakteri, o günkü durumu ve ne şekilde gelişme gösterdiği bu ayna sayesinde gözler 78 Yeni Asır, 23 Ağustos Yeni Asır, 24 Ağustos Yeni Asır, 24 Ağustos Anadolu, 4 Eylül Panayırdaki kaybolma vakalarına dair gazeteci Şahap Göksel Çocukların kayboluşu; panayırın çok zengin ve göz çekici oluşundandır. Kalabalıkta nereye bakacağını şaşıran ziyaretçiler, beraberlerindeki çocuklarını unutarak kaybediyorlar, sonra da telaş ve endişe içinde onları aramağa kalkışıyorlar yorumunu yaparak bu vakaların sebebini panayırın zenginliğine bağlamıştır. Şahap Göksel, Panayırda Bir Saat: Panayırda Otomobil Yarışına İştirak Ettiniz Mi? Anadolu, 4 Eylül Tan, 12 Eylül

43 32 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) önüne serilmiştir. Genel olarak panayırlardan elde edilmesi amaçlanan faydalar şu şekilde sıralanmıştır 83 : a) İç ve dış pazarlardaki alış ve veriş imkanlarını çoğaltmak b) Panayıra kendi üretim ve yapımlarını koyanların aralarındaki rekabeti daha canlı surette göstermeyi sağlamak ve onları planlı hareket etmeye sevk etmek. c) Fiyatlar arasında bir denklik getirerek, araya giren simsarların hilelerinden korunmak. d) Üretim ve yapım ile Pazar arasındaki ilgililiğin ne şekilde olduğunu göstererek üretim faktörlerini ona göre kullanmayı sağlatmak. Beklenen bu faydalar ışığında değerlendirildiğinde Beşinci İzmir Arsıulusal Panayırı ulusal ekonominin gelişmesi noktasında önemli bir rol oynamıştır. Türk ekonomisini meydana getiren tüm unsurlar İzmir panayırında temsil edilmiş dünya kamuoyuna sunulmuştur. On iki yıllık genç cumhuriyetin nasıl sağlam ekonomik unsurlar temelinde şekillendiği panayır süresince gözler önüne serilmiştir. Panayırın bir başka önemi de sadece ekonomi alanında değil, halkı birlik ve beraberliğe sevk eden eğlence alanında da etkili olmasıdır. Panayırın modernleşen Türkiye için örnek teşkil etme noktasında da büyük bir önem taşıdığı aşikardır. Tüm dünyaya sadece on iki yıl önce yanmış haldeki bir şehrin nasıl yeniden inşa edildiği, ticari anlamda canlı bir hale getirildiği gösterilmiştir. Gece yarılarına kadar kadın erkek, köylü şehirli her kesimden her yaştan insan panayırın asfalt döşenmiş yollarında, ışıklarla renklendirilmiş havuz kenarlarında, modern müziklerin yükseldiği gazinosunda, son teknoloji ile panayırın her alanında duyulan radyo seslerini dinleyerek, gezmek eğlenmek fırsatını bulmuştur. Yerli yabancı pek çok gözlemcinin dikkatini çeken en önemli noktalardan biri şüphesiz ki İzmir in Anadolu nun kıyısında aydınlık, artistik ve bilhassa muvmanlı, canlı, heyecanlı bir Avrupa manzarası arz etmesidir. 84 Kaynakça Devlet Arşivleri Başkanlığı (BCA) APİKAM (Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi) Arşivi. Milliyet Anadolu Yeni Asır Tan Ulus Cumhuriyet Kurun 83 Şeref Nuri, Ekonomi Bahisleri-İzmir Panayırı, Anadolu, 3 Eylül Refik Halit Sevengil, Beş Gün İçin Beş Yazı: 2 Arsıulusal İzmir Panayırı Anadolu Kıyılarında Bir Avrupa Manzarasıdır, Kurun, 28 Ağustos

44 Beral Alacı; İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal 33 XIX. Yüzyıl Amerika sında Bir Türk Ubeydullah Efendi nin Amerika Hatıraları III, Sadeleştiren: Kudret Sinan, Hayat Tarih Mecmuası, C. 2, S.8, 1 Eylül , s Yıllık Sevda İzmir Fuarı, Derleme: Yaşar Aksoy, Neşe Yurdkoru Özgünel, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir ÇALIŞKAN, Vedat, Modern Fuarlar ve Festivaller Arasında Giderek Kaybolan Organizasyonlar: Geleneksel İlçe ve Köy Panayırları, Milli Folklor, C, S, Bahar , s ÇELEBİ, Mevlüt, İzmir Gazi Heykeli, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, DİRİK, Kazım Doğan, Atatürk ün İzinde Vali Paşa Kazım Dirik-Bandırma Vapuru ndan Halkın Kalbine, Gürer yay., İstanbul GÖKSEL, Şahap, Panayırda Bir Saat: Panayırda Otomobil Yarışına İştirak Ettiniz Mi?, Anadolu, 4 Eylül İNAN, Afet, İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat-4 Mart , TTK, Ankara İzmir Ticaret Odası Meclis ve Meslek Komiteleri Albümü , İzmir Ticaret Odası, İzmir KAL, Nazmi, Ekonomik Kalkınma Savaşının Temelini Atan Kongre: İzmir İktisat Kongresi, Ekonomik Forum, , ss (Erişim Tarihi: KÜPELİ, Özer, Osmanlı Devleti nde Panayır Organizasyonları ve Gönen Hacı İsa Panayırının Tarihine Dair, Osmanlı 3 İktisat, Editör: Güler Eren, Yeni Türkiye yay., s NURİ Şeref, Ekonomi Bahisleri-İzmir Panayırı, Anadolu, 3 Eylül ÖKÇÜN, A. Gündüz, Türkiye İktisat Kongresi İzmir Haberler-Belgeler- Yorumlar, Ankara SERÇE, Erkan, YILMAZ, Fikret, YETKİN, Sabri, Küllerinden Doğan Şehir, İzmir Büyük Şehir Belediyesi Kültür yay., İzmir, SEVENGİL Refik Halit, Beş Gün İçin Beş Yazı: 2 Arsıulusal İzmir Panayırı Anadolu Kıyılarında Bir Avrupa Manzarasıdır, Kurun, 28 Ağustos ŞANDA, Hüseyin Avni Bizde İlk Sergi, Hayat Tarih Mecmuası, C. 2, S. 9, 1 Ekim , s ŞENER, Erman, Fuarların Tarihi ve İzmir Fuarı, Hayat Tarih Mecmuası, C.2, S.7, 1 Ağustos , s TBMMZC, D.1, C. 27, İ, ( ) TDK Sözlük.

45

46 YILLARINDA İSTANBUL DA ODUN VE KÖMÜR FİYATLARININ DÜŞÜRÜLMESİ İÇİN ALINAN TEDBİRLER Government Attempts to Reduce Fuelwood and Coal Prices in Istanbul in ENGİN ÇAĞMAN * Özet Osmanlı Devleti döneminde, temel gıda maddelerinin dışında İstanbul halkının en önemli ihtiyacının mahrukat (odun ve kömür) olduğu söylenebilir. Odun ve kömür genellikle İstanbul a yakın bölgelerden deniz yoluyla getirilirdi. Söz konusu maddelerin temini için yaz aylarında başlayan çalışmalar çok sıkı bir şekilde takip edilirdi. Devletin diğer nezaret ve birimlerini de yakından ilgilendiren bu faaliyetler ciddi bir koordinasyonu gerektirirdi. Fakat İstanbul un mahrukat ihtiyacının karşılanması için çok önemli organizasyonlar kurulmasına ve birçok tedbir alınmasına rağmen zaman zaman problemler yaşandığı görülmüştür. Tebliğin konusunu yıllarında İstanbul da mahrukat arzının düşmesi ve fiyatların yükselmesi karşısında yaşanan problemler ve ortaya koyulan çözüm önerileri teşkil etmektedir. Konuyla ilgili bilgi ve belgeler Osmanlı Arşivlerinden temin edilmiş olup bu sayede devletin ve ilgili kurumların meseleye bakış açısı ve yaklaşımı birinci el kaynaklardan takip edilebilmektedir. Belgelerden edinilen bilgilere göre fiyat artışlarının nedenleri ve buna karşın çözüm bulunması için bir komisyon kurulmuştur. Çalışmalarını tamamlayan komisyon, görüşlerini geçici ve temel çözümler olarak iki ana başlık altında toplamıştır. Dahiliye Nezareti, komisyonun önerilerini beğenerek gereğinin yapılması için ilgili nezaretlere göndermiştir. Anahtar Kelimeler: İstanbul, odun ve kömür, ihtikâr, fiyat artışı Abstract Along with basic staple food, fuelwood and coal (mahrûkat) constituted the most essential need of Istanbul s population during the Ottoman period. Fuelwood and coal were usually brought by sea from nearby regions. Starting the attempts early in the summer to this end, the meticulously followed up on the works for the procurement of the stuff in question. Closely involving other ministries and departments of the government as well, these activities required massive coordination. However, despite all government attempts and measures to create various important organizations so as to meet the fuelwood and coal needs of Istanbul, certain problems still arose from time to time. * Dr. Öğr. Üyesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi, [email protected]

47 36 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) This paper deals with the recommendations and measures adopted by the Ottoman government in the face of diminishing supply and rising prices of fuelwood and coal in Istanbul during the years The relevant information and documents were retrieved from the Ottoman Archives, which allow us to follow the standpoint of the government and relevant institutions through first-hand sources. The said documents provide evidence about the causes of price increases and the creation of a commission to find necessary solutions. Following research and deliberation, the Commission proposed its suggestions under two categories, i.e. short-term and fundamental solutions. For the implementation of the decisions adopted by the commission, the Ministry of the Interior informed the concerned ministries for further action. Key Words: Istanbul, fuelwood and coal, profiteering, price increase Giriş Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul un iaşesi ve temel ihtiyaçlarının karşılanması devletin öncelikli görevlerindendi. Devletin konuya verdiği önem provizyonist yaklaşımdan kaynaklanmakla birlikte ortaya çıkabilecek herhangi bir problemin siyasi ve sosyal huzursuzluklar doğurma riski de bu yöndeki hassasiyeti artıran önemli bir etkendi. Gıda maddelerinde olduğu gibi mahrukatın (odun ve kömür) temininde de büyük hassasiyet gösteriliyordu. Mahrukat, sarayın, kamu kurumlarının ve geniş halk kitlelerinin temel ihtiyaç maddesi olmasının yanı sıra hamam ve fırın işletmeleriyle tuğla ve kireç imalatı gibi sektörlerde temel girdi maddelerindendi. Ayrıca odun ve odun kömürü, barutun imalinde kullanılması nedeniyle silah sanayi açısından da çok önemliydi 1. Odun ve kömürün İstanbul a yakın bölgelerde istihsali, satın alınması, iskelelere (veya demiryolu hatları kurulduktan sonra istasyonlara) getirilmesi, denizyoluyla İstanbul a taşınması, sermaye temini ve piyasaların sağlıklı işleyebilmesi için geniş çaplı organizasyonlar teşekkül etmişti. yüzyıl başlarında özellikle Şehremaneti ile birlikte birçok nazırlık bu konuda önemli görevler üstlenmişlerdi. Devletin bütün hassasiyetine rağmen sistemin kusursuz işlediğini söylemek pek mümkün değildir. En çok karşılaşılan problemler arasında ihtikâr, fiyat hareketleri, paranın değerinin düşmesi, yangınlar, eşkıyalık hareketleri, savaşlar, mevsim şartları, gemi ve kayıkların sayı ve hacim olarak yetersiz olması, narh ve iltizam sisteminin olumsuzlukları sayılabilir 2. Tebliğde yıllarında İstanbul da mahrukat arzında yaşanan sıkıntılar ele alınmıştır. Devletin mahrukat problemine yaklaşımı ve çözüm için kurulan komisyonların aldığı kararlar Osmanlı arşiv belgelerinden hareketle ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Her ne kadar ihtikâr temel problemlerden biri olarak 1 Muharrem Öztel, Tanzimat Dönemi ve Sonrasında İstanbul un Temel İhtiyaçlarından Odun Ve Kömürün (Mahrukat) Üretim Sürecinde ve Arz Piyasasında Yaşanan Problemler, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research, Cilt: 6 Sayı: 24, Kış , s Öztel, a.g.e., s.

48 Engin Çağman; Yıllarında İstanbul da Odun ve Kömür 37 görülmüşse de kurulan komisyonların önerilerinde mesele çok daha geniş boyutlarda incelenmiştir yıllarında cereyan eden ihtikârdan dolayı İstanbul da hem fiyatlar artmış hem de mahrukat tedarikinde zorluk çekilmiştir. Bu nedenle Şehremaneti ve ilgili nezaretler seferber olmuş, konuyla ilgili komisyonlar kurulmuş ve problemin giderilmesi için çeşitli öneriler sunulmuştur. Geçici ve esas olmak üzere iki çözüm yolu benimsenerek bir yandan geçici tedbirlerle mal arzının bollaşmasına çalışılırken öte yandan esas çözümler uygulanmadan meselenin halledilemeyeceği vurgulanmıştır. Sonuçta Dahiliye Nezareti, komisyonda alınan kararların uygulanması için ilgili nazırlıklar arasında görev dağılımı yaparak bilgilendirmede bulunmuştur. Şehremaneti ve Sadaretin İhtikârın Önlenmesine Dair Önerileri Şehremaneti, 18 Ekim tarihinde Dahiliye Nezareti ne gönderdiği yazıda, dönemin 20 Eylül tarihli Sabah gazetesinde yer alan bir habere dikkat çekmiştir. Söz konusu haberde İstanbul halkının asli ihtiyaçlarından (havaic-i zaruriye) olan mahrukat Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında iskelelerden tedarik edilmekte ve bunlar hakiki değeri üzerinden satın alınmakta iken bir aydan beri Karadeniz ve diğer bölgelerden İstanbul a kayıklarla gelen mahrukatın muhtekirler tarafından toptan ve ucuza alınıp yüksek fiyata satılması nedeniyle sıkıntı yaşandığı ifade edilmektedir. Şehremaneti Meclisi bu hususta hile ve ihtikâra meydan verilmemesi gerektiğini ve vukuu halinde muhtekirlerin yetkili mercilere teslim edilerek kanuni işlem yapılacağını, esasında odun ve kömürle ilgili ihtikâr, inhisar ve kanun dışı işlerin mahrukatın temin edildiği yerlerde meydana geldiğini, usulsüzlüklerin önüne geçilmesi için söz konusu bölge vilayetleriyle daha önce gereken muhaberat ve yazışmaların yapıldığını belirtmiştir. 3 Konunun önemine binaen Dahiliye Nezareti, Edirne ve Hüdavendigar vilayetleriyle İzmit, Kala-i Sultaniye, Karesi ve Çatalca Mutasarrıflıklarına gönderdiği yazıda İstanbul a getirilmekte olan odun ve kömür üzerindeki inhisarın engellenmesini istemiştir 4. Bu teşebbüslerin üzerinden bir seneden fazla bir zaman geçtikten sonra bayilerin, kışın şiddetinden istifade ederek odun ve kömürü pahalıya sattığını ve ahalinin yine zor durumda olduğunu belirten Şehremaneti, belediye dairelerinin, problemin halledilmesine ilişkin önerilerini paylaşmıştır. Buna göre Birinci Belediye Dairesi Riyaseti, İzmit ve civarında sıra kömürü ve Rumeli kömürüyle gürgen ve meşenin satış fiyatlarına narh konulup ilan edilmesini ve bunun üzerinde fiyatla satış yapanların cezalandırılmasını önermiştir. On sekizinci Belediye Dairesi Riyaseti nin tavsiyesi ise orman bulunan civar liva ve kazalardan İstanbul a odun ve kömür getirilerek ucuz fiyata satılması, bunun için ilgili mutasarrıf ve kaymakamlıklara yazı yazılmasıdır 5. 3 BOA (sonraki dipnotlarda BOA kısaltması kullanılmayacak; Osmanlı Arşivi belgelerinin sadece tasnif kodu ve numarası verilecektir), seafoodplus.info , 5 Teşrîn-i Evvel /18 Ekim seafoodplus.info , 9 Teşrîn-i Evvel /22 Ekim seafoodplus.info , 31 Kānun-ı Sâni /13 Şubat

49 38 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Bu önerilerden ikincisinin uygulamaya konularak, Edirne, Selanik, Çatalca, Gümülcine, Midye, Yalova, Kala-i Sultaniye, Bolu, Karesi, İzmit, Gebze, Lapseki gibi bölgelerden odun ve kömür temin edilmesi kararlaştırılmıştır. Söz konusu bölgelerin orman müdürlükleriyle muhaberede bulunulmuş ve hazırlanan odun ve kömürlerin miktarları Şehremaneti ne bildirilmiştir. Fakat Şehremaneti, çok fazla miktardaki mahrukatın kendileri adına alınmasının imkânsız olduğunu, bu nedenle İstanbul a sevkiyat için toplandığı mahaller tarafından teşvik ve kolaylık sağlanmasının gerekliliğini ifade etmiştir. Bunun yanı sıra Şehremaneti, Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti ile Selanik Bankası arasındaki anlaşmanın yenilenerek bir sonraki sene yapılacak anlaşmayla Şehremaneti adına hazır bulundurulacak kömür miktarının artırılmasını istemiştir 6. Kömür ve odun fiyatlarının çok fazla yükselmesine karşı Sadaretin getirdiği öneri ise miri ormanlardan kesim yapılmasının serbest bırakılmasıdır. Sadaretten Dahiliye Nezareti ne gönderilen yazıya göre halkın zor durumda kalmaması için uygun görülecek ormanlardan gerek civar köyler ahalisinin gerek ticari amaçla hareket edenlerin kömür ve odun elde etmek için kesim yapmalarına izin verilmesine dair ayandan Ali Galib Bey tarafından kanun maddesi hazırlanmıştır. Mecliste umumi heyet huzurunda okunan mazbatada miri ormanlardan kömür ve odun istihsaline dair herhangi bir engel bulunmadığı ve fiyat artışlarının muhtekirlerden kaynaklandığı ifade edilmiştir. Alem Dağı nda evkafa ait ormanlardan odun elde etmek amacıyla ağaç kesmenin Evkaf Nezareti tarafından yasaklandığı, fakat bu durumun da fiyatların yükselmesine etki ettiği belirtilmiştir. Sadaret, yazının sonunda evkafa ait ormanlardan belirli bir süreliğine odun kesimine izin verilmesine dair meclis kararının ilgili nezaretlere tebliğ edildiğini bildirmiştir 7. Komisyonların Kurulması ve Alınan Kararlar Dahiliye Nezareti, Sadaretten gelen yazının muhtevasını Şehremanetine göndermiş ve gerek odun ve kömür gerek et ve sebze gibi temel ihtiyaç maddelerinin halka uygun fiyatla satılmasını sağlamak amacıyla alınacak tedbirlerin tespiti için bir komisyon kurulacağını haber vermiştir. Bunun haricinde başka bir komisyonun kurulmasına gerek olmadığını, fakat Şehremaneti Meclisi nin gerektiğinde Dersaadet Ticaret Odası ve azalarıyla uzmanların görüşlerini alarak kendilerine iletmesini istemiştir 8. Komisyonun bir buçuk ayda tamamlayarak sunduğu raporda Anadolu tarafından gelecek gürgen odunları ve meşeyle Çirmen, İzmit ve Rumeli muhacir kömürü için narh tespit edildiği bilgisi verilerek fiyatların İzmit sancağı ile vilayete bağlı köylerde halka ilan edileceği söylenmiştir. Rapora göre, liva idare meclisi ve kazalar tarafından orman mutasarrıflarının bir defteri tanzim edilmeli, miri ve şahıslar uhdesindeki ormanlar ayrılmalı, odun temin edecek şahıslara kolaylık sağlanmalıdır. Kömür çıkarılan yerler olan Kırkkilisa, Çatalca ve İzmit mutasarrıflıklarıyla civarlarındaki iskele ve istasyonlarda mevcut bulunan kömür ve odun miktarı hakkında telgraf 6 seafoodplus.info , 19 Şubat /4 Mart seafoodplus.info , 19 Mayıs /1 Haziran seafoodplus.info , 31 Mayıs /13 Haziran

50 Engin Çağman; Yıllarında İstanbul da Odun ve Kömür 39 vasıtasıyla bilgi alınmalıdır. Köyler adına yapılan kesimler sınırlandırılmalı, içinde bulunulan senenin (/) Şubat ayı sonuna kadar belirli süreliğine İstanbul ve civarındaki miri ve vakıf ormanlarından kesilecek odunların müzayede yoluyla tüccara verilmeyip perakende olarak ahaliye sattırılması için kolaylık gösterilmeli, bu iş için Evkaf-ı Hümayun görevlendirilmelidir. Mahrukat temininde tüccarın gevşeklik göstermesi ihtimaline karşı ivedilikle yeterli miktarda odun ve kömür getirilerek ahaliye narh üzere satılmalıdır. Bu ihtiyaçlar için kullanılmak ve peyder pey devredilmek üzere Şehremaneti ne otuz bin liralık kredi tahsis edilmelidir. Raporda, bir buçuk milyon nüfusa sahip İstanbul ahalisinin ihtiyacı olan yetmiş beş milyon kıyye kömür ve yedi yüz bin çeki odun tedarikinin otuz bin liralık krediyle mümkün olmayacağı ve mahrukata narh konulmasının çok zor ve sıkıntılı olduğu ifade edilmektedir. Rapora göre mahrukat fiyatının yüksekliği sadece İstanbul a münhasır olmayıp fiyatlar diğer vilayetlerde de artış gösterdiğinden bu konudaki tedbirler genel ve kapsayıcı nitelikte olmazsa faydalı bir netice vermeyecektir. Mahrukata narh konulması için Ticaret ve Nafia Nezareti ile Dersaadet Ticaret Odası nın görüşleri alınmalıdır. Bazı istisnai durumlarda mesela hububatta olduğu gibi mahrukatın da belirli süreliğine yabancı ülkelere ihracatı yasaklanmalıdır. Resmi daire ve müesseselerin ısıtılmasında odun sarfiyatını ciddi ölçüde düşüreceğinden kalorifer sistemine geçilmeli; fırın ve hamam ocaklarının maden kömürü kullanımına müsait hale getirilmesi için karar alınmalıdır. Kesim işinde Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti tarafından köylülere kolaylık gösterilmelidir. Çok sayıda ormana sahip olan Rusya dan odun ithaline yönelik olarak ilgililerin bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi için şehbenderlere talimat verilmelidir. Gerektiğinde fiyatları kırabilmek için Şehremaneti tarafından mümkün olduğunca odun ve kömür tedarik edilerek uygun mahallerde stoklanmalıdır 9. Şehremaneti, Dahiliye Nezareti nin komisyon raporuna gönderdiği cevabi yazısında fiyat artışlarına temel faktör olarak muhtekirleri görmektedir. Özellikle odun fiyatının artışında iktisadi ve tabii etkenlerin rolünü kabul etmekle birlikte muhtekirlerin biraz daha para kazanmak uğruna fakir halkın ızdırabına rağmen faaliyetlerinden vazgeçmediklerini belirtmiştir. Netice itibarıyla şayet fiyat artışına karşı hızlı bir şekilde tedbir alınmaz ve özellikle muhtekirler hakkında kanuni takibat yapılmazsa gelecekte daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalınacağını ifade etmiştir Dahiliye Nezareti her ne kadar daha önce İstanbul da fiyat artışlarına karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili bir komisyon kurulacağı için bunun haricinde ayrıca bir komisyon kurulmasına gerek olmadığını söylemiş olsa da Şehremaneti nin de bir komisyon kurduğu anlaşılmaktadır. Fakat komisyonun çalışmalarından memnun kalan Dahiliye Nezareti, Şehremaneti nin yanısıra Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti yle Ticaret ve Nafia Nezareti ne gönderdiği ortak yazıda Şehremaneti ndeki hususi komisyonun gayet titiz bir şekilde çalıştığını, bu üç kurumdan birer azanın katılımıyla yeni bir komisyon teşkil edilerek alınan kararların uygulanması gerektiğini 9 seafoodplus.info , 27 Temmuz /9 Ağustos seafoodplus.info , 22 Ağustos /4 Eylül

51 40 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) bildirmiştir Bunun üzerine kurulan komisyon, icra edilecek tedbirleri geçici ve esas olmak üzere iki grupta toplamıştır. Geçici tedbir olarak, içinde bulunulan yılının kış mevsiminde İstanbul ahalisinin odun ve kömür ihtiyacının hafifletilmesi hedeflenirken, her sene rutin olarak karşılaşılan fiyat artışının kaynağı ve mahiyetinin araştırılarak uygun çözümler bulunması ise esas tedbir olarak kabul edilmiştir. Şehremaneti, İstanbul un ihtiyacının karşılanması için geçici tedbirler çerçevesinde daha önce kışın şiddetli zamanlarında ahaliye maliyet fiyatına satılmak üzere kömür tedarik ederek depolanmasına teşebbüs ettiklerini, bu uygulamanın tekrar edilmesi halinde ihtiyaç sahiplerinin kömür bayilerine müracaatlarının kısmen azaltılabileceğini ve piyasanın dengeye gelmesinin sağlanabileceğini ifade etmiştir. Şehremaneti geçici tedbirlerin ikincisi olarak Amasra dan başlayıp İstanbul a kadar olan Karadeniz sahilinden ecnebi memleketlere odun ve kömür ihracının acilen men edilmesinin piyasanın mutedil hale gelmesine katkıda bulunacağını ileri sürmüştür. İhracatın geçici olarak men edilmesiyle ilgili Meclis-i Vükela da daha önce alınan ve tebliğ edilen kararın, önemine binaen ilgililere tekrar gönderilmesinin faydalı olacağını bildirmiştir. Umumi tedbirler bağlamında ise mahrukat fiyatının pahalı olmasının sadece İstanbul a has olmayıp sair vilayetlerde de bazı tabii etkenler nedeniyle yükselmeye meylettiğini söyleyen Şehremanetine göre, sözü edilen tedbirlerin birçok defalar tekrar uygulanması ve hemen sonuç vermesi aslında pek mümkün değildir. Bunun için mahrukat alış-verişinin iktisat ilminin tabii kaidelerine göre gerçekleşmesini ve ağaç kesiminin de bilimsel olarak yapılmasını sağlamak, mahrukat işinde çalışanları maddeten desteklemek, onları selemcilerin elinden kurtarmak ve hasıl edilen mahrukatı kolayca nakledebilmek için deniz, nehir ve kara yollarını ıslah etmek gibi sonuçları zamanla görülebilecek faaliyetler sahada tatbik edilmelidir. Bu hususta en önemli etken olan ihtikâr faaliyeti İstanbul dan ziyade mahrukatın elde edildiği mahallerde meydana geldiği için alınacak tedbirlerde buna dikkat edilmeli, vilayetlerde kanuni tedbirler alınmalıdır. Orman ve Evkaf Nezaretlerince kesim işinde çalışanlara önceden her türlü kolaylık sağlanmalı; Nafia Nezaretince ormanlarda 11 seafoodplus.info , 3 Teşrîn-i Evvel /16 Ekim Komisyonun aldığı tedbirler, öncesinde geçici ve esas olarak ikiye ayrılmışken burada esas tedbirler yerine umumi tedbirler ifadesi kullanılmıştır. Esas veya umumi tedbirleri, sonuçları zamanla görülebilecek yapısal tedbirler olarak yorumlamak mümkündür. Sözlükte teslim etmek, teslim olmak, peşin bedelle vadeli mahsul almak gibi anlamlara gelen selem kelimesi, fıkıh terimi olarak nitelikleri belirlenen vadeli malın peşin bedelle satımını ifade eder. Bilal Aybakan, Selem, Erişim tarihi 3 Nisan, s; Osmanlı Devleti döneminde tüccarlar, hasat edilmeden önce ürünü kendilerine piyasa fiyatının altında satmaları karşılığında üreticiye kredi vermişlerdir. Ürünü tarlada satmak anlamına gelen bu usul de selem olarak adlandırılıyordu. Bu uygulamayla üretici, olumsuz mevsim şartlarının getireceği riski üstlenmemiş oluyordu. Kredinin hasat mevsiminden altı ay önce verilmesi halinde alınan faiz % idi. Ferhat Güngör, Osmanlı Devletinde Faiz ve Tefeciliğe Karşı Zirai Kredi Teşkilatı %C4%B0L%C4%B0%C4%9EE_KAR%C5%9EI_Z%C4%B0R%C3%82%C3%8E_KRED%C4%B0_T E%C5%9EK%C4%B0LATLARI, Erişim tarihi 3 Nisan , s. 89

52 Engin Çağman; Yıllarında İstanbul da Odun ve Kömür 41 yollar yapılmalı, dereler temizlenmeli ve ulaşım vasıtaları temin edilmelidir. Köylüler Ziraat Bankası vasıtasıyla desteklenmeli ve murabahacıların elinden kurtarılmalıdır Dahiliye Nezareti, ilgili nazırlıklara ve mahrukat tedarik edilen vilayet ve mutasarrıflıklara meseleyi başlangıcından itibaren özetleyerek komisyonlarca alınan kararların acilen uygulamaya geçilmesi gerektiğini tebliğ etmiştir. Buna göre yukarda bahsi geçen faaliyetlerin hangi nezaretler tarafından yapılacağını ayrı ayrı belirtmiştir. İlave olarak Nafia Nezareti nden özellikle nakliyatın çoğunlukla gerçekleştiği İrva (Riva), Ağva, Sakarya, Meylan (Melen), Akkaya, Filyos ve Bartın nehirleri boğazlarının temizlenmesiyle nakliyatın kolaylaştırılması hususunun icrasını istemiştir. Bahriye Nezareti nden de İğneada, Ahtapoli, Midye ve Vasilikoz taraflarına özellikle kış mevsiminde yelken gemileriyle nakliyat mümkün olamayacağı için Osmanlı Seyr ü Sefain İdaresince düzenli olarak haftada bir vapur seferi yapılması gerektiğini bildirmiştir Sonuç ve Değerlendirme İstanbul un asli ihtiyaçlarından olan mahrukatın tedarik edilmesinde yıllarında özellikle ihtikârdan kaynaklanan problemler nedeniyle halk büyük sıkıntılar çekmiştir. Mahrukatın muhtekirler tarafından piyasaya arz edilmeyerek stoklanması nedeniyle fiyatlar yükselmiştir. Şehremaneti meseleyi gündeme getirerek halledilmesi için önerilerde bulunmuş, ardından konu Dahiliye Nezaretine iletilmiştir. Şehremaneti ve Sadaretin önerilerinde öncelikle problemin mahrukatın elde edildiği yerlerde giderilerek herhangi bir engelle karşılaşmadan İstanbul a nakledilebilmesi düşüncesi hâkimdir. Bu nedenle istihsalin bol olması, mahrukatla ilgili faaliyetlerin tüccar ve muhtekirlerin inisiyatifine bırakılmaması ve kanuni tedbirlerin alınmasının yanı sıra gerekirse geçici süreliğine vakıf ormanlarından kesim işlerine izin verilmesi ve devletin bizatihi kendisinin mahrukat bölgelerinden satın alma yapması gerektiği vurgulanmıştır. Mahrukat teminindeki problemlerin giderilmesi için komisyonlar kurulmuş, geçici ve esas olmak üzere iki farklı çözüm yolu ortaya çıkmıştır. Geçici tedbir olarak maliyet fiyatına halka satılmak üzere mahrukat satın alınarak depolanması ve belirli bir süre ülke dışına ihracının yasaklanması önerilmiştir. Esas tedbir olarak sunulan öneriler ise mahrukat alış-verişinde iktisadi kurallara uyulması, ağaç kesiminin bilimsel yapılması, mahrukatın kolay nakledilmesi için deniz, nehir ve kara yollarının ıslah edilmesi, problemlerin öncelikle temin edilen yerlerde çözülmesi ve köylülerin Ziraat Bankası vasıtasıyla desteklenmesidir. Dahiliye Nezareti, önerilerin Murabaha İslam hukukunda terim olarak bir malın alış fiyatı veya maliyeti üzerine belirli bir kâr konularak satılmasını ifade ederken, Osmanlılarda faizle para vermeye, özellikle kanunî sınırın üstünde faiz şartı içeren borç mukavelesine ve aşırı kârla satış yapmaya murâbaha; faizle para verenlere murabahacı deniyordu. İbrahim Kafi Dönmez, Murabaha Erişim tarihi 3 Nisan s seafoodplus.info , 16 Teşrîn-i Evvel /29 Ekim seafoodplus.info , 3 Kanun-ı Evvel /16 Aralık

53 42 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) uygulamaya geçilmesi için ilgili nezaretler arasında görev dağılımı yaparak gereğinin icrası için kendilerine bilgilendirmede bulunmuştur. Kaynakça Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA) seafoodplus.info , 5 Teşrîn-i Evvel /18 Ekim seafoodplus.info , 9 Teşrîn-i Evvel /22 Ekim seafoodplus.info , 21 Kānun-ı Sâni /3 Şubat seafoodplus.info , 19 Şubat /4 Mart seafoodplus.info , 19 Mayıs /1 Haziran seafoodplus.info , 31 Mayıs /13 Haziran seafoodplus.info , 27 Temmuz /9 Ağustos seafoodplus.info , 22 Ağustos /4 Eylül seafoodplus.info , 3 Teşrîn-i Evvel /16 Ekim seafoodplus.info , 16 Teşrîn-i Evvel /29 Ekim seafoodplus.info , 3 Kânun-ı Evvel /16 Aralık Tetkik Eserler Aybakan Bilal, Selem, Erişim tarihi 3 Nisan, ss Dönmez İbrahim Kâfi, Murabaha, Erişim tarihi 3 Nisan , s Güngör Ferhat. Osmanlı Devleti nde Faiz ve Tefeciliğe Karşı Zirai Kredi Teşkilatı, DE_FA%C4%B0Z_ve_TEFEC%C4%B0L%C4%B0%C4%9EE_KAR%C5%9EI_Z %C4%B0R%C3%82%C3%8E_KRED%C4%B0_TE%C5%9EK%C4%B0LATLAR I, Erişim tarihi 3 Nisan s Öztel Muharrem. Tanzimat Dönemi ve Sonrasında İstanbul un Temel İhtiyaçlarından Odun ve Kömürün (Mahrukat) Üretim Sürecinde ve Arz Piyasasında Yaşanan Problemler, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research, Cilt: 6 Sayı: 24 Kış , s

54 ACEM ERMENİ TÜCCARIN OSMANLI ÜLKESİNDEKİ FAALİYETLERİ ( YÜZYILIN İLK YARISINDA) The Traffics of the Persian Armenian Merchants in the Ottoman Lands (In the First Half of the 18th Century) ENSAR KÖSE * Özet İran Safevî Devleti tebaası olan ve dönemin kaynaklarında Acem Ermeni tüccarı adıyla zikredilen grubun, yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti topraklarında yaptıkları ticarî faaliyetlerle alakalı hususlar, bu çalışmanın genel muhtevasını oluşturmaktadır. Osmanlı Devleti ndeki ticaretin vasfına bakıldığında, doğu-batı yönündeki mal sevkiyatının önemli bir yere sahip olduğu görülür. Özellikle İran dan Halep ve Bursa gibi büyük şehirlere getirilen ipekli kumaşlar, buralardan Anadolu ve Rumeli deki kent ve köylere dağıtılıyordu. İran tebaası Culfalı Ermeni tüccarın, bu ticarette aktif şekilde rol aldıkları bilinmektedir. Dönemin arşiv kaynaklarında, Acem Ermeni tüccarın bu nevi faaliyetleri hakkında kayıtlara rastlanmaktadır. Özellikle söz konusu tüccarın, ticarî faaliyetleri sırasında karşılaştıkları çeşitli problemler ve halkla aralarındaki ihtilaflar hususunda Divân-ı Hümâyun a sundukları arzuhâller dikkat çekici boyutlardadır. Arşiv vesikaları tahlil edildiğinde, Acem tüccarın Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerine dair genel bir çerçeve çizmek mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda, ticarî ağlarını imparatorluğun hangi bölgelerine kadar yaydıkları, neler alıp-sattıkları, mahallî idareciler ve halkla ne gibi sorunlar yaşadıkları, davalarının çözümü için hangi hukukî yolları kullandıkları ve Osmanlı merkezî yönetiminin bu zümreye karşı tutumunun nasıl olduğu gibi hususlar öne çıkmaktadır. Acem Ermeni tüccarı daha önce birkaç çalışmaya konu edilmekle birlikte, Osmanlı arşiv kaynaklarına dayanan bütüncül bir araştırma henüz yapılmamıştır. Bu çalışmanın amacıysa, erken modern dönem Osmanlı ticaret tarihinin dikkat çekici bu tüccar zümresinin faaliyetleri hakkında, yapılacak daha geniş kapsamlı araştırmalar için genel bir çerçeve oluşturmaktan ibarettir. Çalışmanın birincil kaynakları, büyük oranda Osmanlı Arşivi belgelerinden oluşmaktadır. Dönemin kroniklerindeki sınırlı bilgiler ve ikincil kaynaklar da belgeleri destekleyici mahiyette kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Acem Ermeni Tüccarı, Ticaret, Yüzyıl. * Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi; [email protected]

55 44 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Abstract: The general content of this research is related to the commercial activities of the Persian merchants -known as Ajam Armenian merchants in the sources- in the Ottoman lands during the first half of the 18th century. Considering the general characteristics of the trade in the Ottoman State, it is seen that the shipment of goods in the east-west direction has an important place. Especially the silk fabrics, which were brought from Iran to the major cities such as Aleppo and Bursa, were distributed to cities and villages in Anatolia and Rumelia. It is known that the Armenian merchants who were Iranian citizens and from New Julfa, played an important role in this trade. There are many archival records of this kind of activities of the Ajem Armenian merchants. Their petitions (arzuhâl), which submitted by them to the Ottoman Court (Divân-ı Hümâyun) on various issues related to their commercial activities, are particularly noteworthy. By examining archive documents like this, it is possible to draw a general framework about the activities of the Persian merchants in the Ottoman lands. In this context, such issues that they spread their commercial networks in which regions of the empire, what they buy-sell, what kind of problems they had with the local administrators and the public, which legal processes are used to solve their cases, and the Ottoman central administration s policy against them stand out. Although this topic has been treated in several studies before, a detailed research based on Ottoman archival sources has not been done, yet. Therefore, our aim is to create a general framework for the broader research on the activities of the Persian Armenian merchants, which a remarkable figure in the early modern Ottoman trade history. The primary sources of the study consist mainly of Ottoman archival documents. Limited informations in the chronicles of the period and secondary sources were also used to support to the study. Key Words: Ottoman State, Persian Armenian Merchants, Trade, 18th Century. Giriş Osmanlı iktisat tarihi üzerine yapılan çalışmalarda, doğu-batı istikametinde mal sevkiyatı ve Acem diyarından getirilen ipek ve ipekli kumaş ticaretinin önemli yeri vardır. Bu bağlamda özellikle Şah Abbas (saltanatı: ) döneminde İran ın batısındaki Culfa şehrinde, münhasıran Ermeni tâcirler için oluşturulan yapının, Acem dünyası ile Anadolu arasındaki ticarî münasebetleri hızlandırdığı yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu çalışmalardan anlaşıldığına göre, yüklü kervanlarla Culfa dan hareken eden Acem tüccarı, Tokat ve Halep e mal boşaltıyorlardı. Buradan İskenderun, Konya, İzmir ve Bursa gibi merkezlere taşınan ipeklilerin önemli bir kısmı ihraç ediliyor, kalanlarsa imparatorluğun Anadolu ve Rumeli vilayetlerine dağıtılıyordu. 1 Bu genel 1 İran dan Osmanlı ülkesine gelen ticaret yolları ve genel olarak ipek ticareti hakkında şu kapsamlı esere bakılabilir: Rudolph P. Matthee, The Politics of Trade in Safavid Iran, Silk for Silver , Cambridge University Press, Cambridge , s. 15 vd. Özellikle Şah Abbas ın Safevî ticaret politikasında yaptığı değişiklikler hakkında s. 61 vd. Yeni Culfa da oluşturulan yapı hakkında s. 84 vd. Yazar her ne

56 Ensar Köse; Acem Ermeni Tüccarın Osmanlı Ülkesindeki 45 çerçeve içinde, kuzeyde Erzurum üzerinden gelen yolları kullanan Rum ve Culfalı Ermeni tüccarın, Osmanlı ülkesinde daha çok iç pazara yönelik yaygın satış ağına sahip olduğu bilinmektedir. 2 Osmanlı ve Safevî devletleri arasındaki savaşlar ve diğer başka konjonktürel şartlar, zaman zaman bu ticareti menfi yönde etkilemiş olsa da tamamen inkıtaya uğramadan yüzyıla kadar gelinmiştir. Doğu-batı ticareti içinde Acem Ermeni tüccarın rolü hakkındaki araştırmalar sınırlıdır. Bununla birlikte daha önce, söz konusu tüccar grubunun İçel ve Antalya sahillerindeki faaliyetleri çerçevesinde, özellikle şikâyet defterlerinde gördüğümüz kayıtlardan hareketle kısa bir değerlendirme yapmıştık. Bu çerçevede İran ipeklilerinin, Doğu Akdeniz deki ana dağıtım merkezi olan Halep ten, Adana ve Tarsus yoluyla İçel sancağındaki ufak iskelelere ulaştırıldığı ve yine karayoluyla Silifke ye getirildikleri; ayrıca Acem tüccarın köylere kadar gidip satış yaptıkları göz önünde tutulursa, bu malların sadece ipekli kumaşlar olmadığı; sahillerdeki limanlara ve pazarlara çeşitli yollarla gelen ve yöre insanının ihtiyacı olan her nevi emtiayı da alıp-sattıkları tahmininde bulunmuştuk. Acem Ermeni tüccarın bu bölgede oluşturduğu ticarî ağda, malların iç kesimlere doğru dağıtımında bir istasyon görevi üstlenen Silifke şehrinin önemli bir yeri olduğu, hatta burada Acem Hanı adıyla bir de hanın bulunduğunu tespit etmiştik. Keza Acem tüccarın buradan kuzeye Karaman ve batıya Alaiye-Antalya taraflarına doğru uzanan dağıtım ağları olduğunu gösteren bazı arşiv kayıtlarına rastlamıştık. 3 Sözünü ettiğimiz bu çalışmanın dışında, arşiv belgeleri ve şer iye sicili kaynaklarına dayandırılan birkaç makalede, Anadolu da faaliyet gösteren Acem Ermeni tüccarın terekesi ve karşılaştıkları sorunlara dair bilgiler verilmiştir. 4 Gümrük veya vergi kayıtları gibi kesin sayısal veriler sunan kaynaklardan mahrum olduğumuz için, Acem tüccarın yüzyılın ilk yarısı boyunca Osmanlı ülkesindeki faaliyetlerinin nicelik boyutu hakkında yargıya varmak güçtür. Ancak yine de bu araştırma için gözden geçirilen arşiv belgelerinde ve özellik de söz konusu tüccar grubu tarafından Divân-ı Hümâyun a sunulan arzuhâllerin sayısında, dan itibaren belirgin artışın olduğu görülmektedir. Bu durumu, dönemin konjonktürel şartlarıyla açıklamak yanlış olmasa gerektir. Zira Osmanlı Devleti batıda Avusturya ve Venedik ile savaş kadar İran ipeğinin yüzyıl başlarından lere kadar İran dan Halep e gelmeye devam ettiğini söylerse de (s. ), buradan iç pazara dağıtımının nasıl olduğuna dair konulara girmemektedir. Faruk Sümer, Abbas I, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA), Cilt: 1 (Ankara ), s Culfalı Ermeni tüccarın faaliyetleri hakkında yarıca şu kaynaklara da müracaat edilebilir: Henry Edwards, The Armenian Maecenats of New Julfa, Isfahan, Oxford ; Vahan Baibourtian, International Trade and the Armenian Merchants in the Seventeenth Century, New Delhi Edhem Eldem, Kapitülasyonlar ve Batı Ticareti, Türkiye Tarihi , Geç Osmanlı İmparatorluğu, Kitap Yayınları, İstanbul , s Ensar Köse, Yüzyılın İlk Yarısında İçel ve Antalya Sahillerinde Ticaret, CEDRUS, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Dergisi, Cilt: 1 (Antalya ) s Culfalı Acem Ermeni tüccarı olup te İzmir de ölen Mâlar ın tereke listesinin neşredildiği şu çalışma, özellikle tüccarın alıp-sattığı başlıca malların neler olduğunun anlaşılmasında önemli bilgileri muhtevîdir: Serap Yılmaz, İranlı Ermeni Bir Tüccarın Terekesi ve Ticari Etkinliği Üzerine Düşünceler, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 1 (İzmir ), s Konya şer iye sicillerine istinaden, bu şehirde ticaret yapan birkaç Acem tüccarı hakkında: Rümeysa Kars, XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Konya ya Gelen Tüccarların Ticarî Faaliyetleri, Social Sciences Studies Journal, Vol: 4, Issue: 13 (), s

57 46 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) halindeydi. Doğuda ise Safevîler e karşı Afganlar ın başlattığı isyan, Fars ülkesini siyasî bir kaosa sürüklemişti. Batıdaki savaşların 21 Temmuz tarihinde imzalanan Pasarofça Antlaşması yla sona ermesiyle, ticaretin önündeki en önemli mâni ortadan kalkmış oluyordu. İran da ise karışıklık birkaç yıl daha sürecektir. Ancak muhtemelen bu durum, Osmanlı Devleti ne ipekli ürün sevkiyatını dramatik ölçüde engellememiştir. Askerî ve siyasî maddeler içeren Pasarofça dan birkaç gün sonra 27 Temmuz da, Osmanlı ve Avusturya arasında yirmi maddeden oluşan bir de ticaret antlaşması imzalandı ki, bu antlaşmanın maddesi Acem tüccar hakkındadır. Buna göre, Avusturya tarafındaki Acem tâcirler Tuna nehri üzerinden Osmanlı tarafına gelirlerse, %5 gümrük ve reftiye 5 vergilerini ödeyerek gümrük görevlilerinden edâ tezkiresi aldıktan sonra, gümrük talebiyle bir daha rencide edilmeyeceklerdir. Acem diyarından emtialarıyla gelip, Osmanlı hududundan Avusturya tarafına geçmek isteyen tüccar ise Karadeniz de yahut Tuna da bir defaya mahsus olmak üzere yine %5 oranında gümrüklerini ödeyeceklerdir. 6 Daha sonra Belgrad Antlaşması nda da aynen korunan bu ticaret maddesinin, aslında Acem tüccarın Osmanlı toprakları üzerinden geçişleri ve dolayısıyla da dış ticaretle alakalı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak lerden itibaren ülkedeki Acem Ermeni tüccarın faaliyetinde gözlenen dikkat çekici artış, bir yandan sağlanan barış ortamıyla açıklanırken, öte yandan bu antlaşmayla oluşturulan yeni düzenlemeden yararlanmak isteyen daha fazla sayıda Acem tüccarın Osmanlı ülkesine mal sokmuş olabileceklerini de hatıra getirmektedir. Dönemin vak anüvisti Râşid in bu mesele münasebetiyle işaret ettiği hususlar manidardır. Onun yazdıklarına bakılırsa, daha önce Nemçe (Avusturya) memleketine geçişlerine Osmanlı Devleti tarafından izin verilmeyen Acem tüccarı, mecburen başka yollar kullanmak zorunda kalıyordu. Bu durum hem masraflıydı hem de yolda can ve mal telefine sebep oluyordu. Bundan ötürü Nemçe memleketine yeteri kadar Acem emtiasının ulaştırılamaması, onlar açısından gümrük gelirinin azalması ve ayrıca Acem mallarının fiyatının artması sonucunu doğuruyordu. Hâlbuki Osmanlı Devleti nin, Acem tüccarın Belgrad üzerinden güvenli bir şekilde Avusturya ülkesine gitmelerine izin vermesi, sözü edilen mahzurları ortadan kaldırıyordu. 7 Bu genel çerçeve ve konjonktür dâhilinde, Acem Ermeni tüccarın yüzyılın ilk yarısı boyunca Osmanlı vilâyetlerindeki ticarî faaliyetlerine dair başlıca hususlar, arşiv kaynaklarına istinaden gözden geçirilecektir. Bu bağlamda öncelikle, söz konusu tüccar sınıfının kaynaklarda nasıl isimlendirildiği ve bunların hukukî statülerinin ne olduğuna bakılacaktır. Ardından Osmanlı ülkesinde ticarî amaçla seyahatleri, Anadolu ve Rumeli coğrafyasında hangi şehirlerde görüldükleri, kent ve kasabalardaki hanlarda ikâmetleri, dolaşarak satış yapmalarından kaynaklanan problemler, bazı önemli şehirlerde oluşturulan şehbenderlik kurumu, tüccarın karşılaştığı başlıca güvenlik sorunları ve nihayet, bu ticaret sırasında kullanılan paralar, vergilendirme ve ticarî emtia hususlarında ulaşılan tespitler paylaşılacaktır. 5 Reftiye: Osmanlı Devleti nde ülkeden çıkarılan mallardan alınan gümrük (çıkış) vergisi. 6 Râşid Mehmed Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, Cilt: II, Hazırlayanlar: Abdülkadir Özcan Yunus Uğur Baki Çakır Ahmet Zeki İzgöer, Klasik, İstanbul , s Târîh-i Râşid, Cilt: II, s

58 Ensar Köse; Acem Ermeni Tüccarın Osmanlı Ülkesindeki 47 İsimlendirme, Hukukî Statü ve İkâmet Durumları Ticarî gayelerle Osmanlı ülkesinde bulunan Acem Ermeni tüccarı, Osmanlı tebaası gayrimüslim ahali gibi zimmî 8 statüsündeydi. Bu durum, çeşitli vesilelerle Divân-ı Hümâyun a sunulan arzuhâllerde hem lafzî olarak belirtilmiş hem de muhteva bakımından talepler, zimmet hukuka çerçevesinde muamele görmüştür. Bunların kendilerini genellikle şu misallerde olduğu biçimde adlandırdıkları görülmektedir: Bu zimmî kulları Acem tüccarlarından olup 9, bu fukarâ kulları Acem Ermenilerinden olup 10, bu zimmî kulları İstanbul da sâkin tüccâr-ı Acem tâifesinden olup 11 ya da zimmî Acem fukarâları 12 gibi. Bunun yanında, Acem tüccarından ehl-i İslâmdan olup 13 örneğinde olduğu gibi, nadiren de olsa müslüman Acem tüccarına da rastlanmaktadır. Zimmî statüsünde kabul edilmelerine rağmen, bunların Osmanlı ülkesindeki ikâmet izin ve süreleriyle ticarî amaçlı seyahatlerine dair, müste men tüccara uygulandığı şekilde herhangi bir kısıtlama ve sınırlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim yine arşiv kayıtlarında, Acem Ermeni tüccarın ikâmet durumları ve süreleri hakkında dikkat çekici ifadelere rastlanmaktır. Genel bir fikir vermesi açısından, bunlardan bazılarını belgelerde geçtiği şekliyle aktarmak yararlı olacaktır: Bu kulları şerîkim ve ammim-zâde Acem Krikor zimmî Filibe muzâfatından Göpsi nâhiyesinde Ömerbobası nâm karyede ticâreten sâkin olup 14 ; Bu kulları Lârende kasabasında ticaret ile sâkin Acem fukarâsından olup 15 ; Medîne-i Üsküdar muzâfatından Taşköprü nâhiyesinde ticâretle mütemekkin Acem Ermeni tâifelerinden Bedros 16 ; Bu zimmî kulları Ereğli-i Karaman sâkinlerinden ve Acem tüccarından olup 17 ; Medîne-i Lârende kazâsında misâfireten ticaret için sâkin Ermeni Acem tâifesinden Bedros nam zimmî 18 ; 8 Osmanlı Devleti nde zimmî statüdeki gayrimüslimlerin genel hukukî durumu ve bunlara tanınan haklar için şu kaynaklara bakılabilir: M. Âkif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, Beta Basım Yayım Dağıtım, 8. Baskı, İstanbul , s ; M. Macit Kenanoğlu, Osmanlı Millet Sistemi, Mit ve Gerçek, Klasik, İstanbul Acem tüccarı Civan ın arzuhâli: BOA (sonraki dipnotlarda BOA kısaltması kullanılmayacak; Osmanlı Arşivi belgelerinin sadece tasnif kodu ve numarası verilecektir), Bâb-ı Âsafî Divân-ı Hümâyun Kalemi (seafoodplus.info), Dosya no: 61, Gömlek no: 39 ( ). 10 Acem tüccarın müşterek arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /50 () 11 Acem Takan ın arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /54 ( ). 12 Acem tüccarın müşterek arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /85 (Ağustos ). 13 Acem tüccarı Hasan ın arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /90 ( ). 14 Ermeni tüccar Şahin in arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /52 ( ). 15 Tüccar Murat zimmînin arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /95 ( ). 16 Taşköprü Nâibi Şehrî İbrahim Efendi nin îlâmı: seafoodplus.info, nr. /48 (1 Mayıs ). 17 Acem tüccarı Nursir in arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /98 ( ). 18 Lârende Kadısı Ahmed Emin Efendi nin îlâmı: seafoodplus.info, nr. /25 (Mart ).

59 48 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Bu zimmî kullarının İsmail kasabasında misâfireten sâkin Parsenç Acem zimmetinde 19 ; Bu kulları Erâmine-i Acem ve Edirne de ticaret vechi ile sâkin 20 ; Medine-i Lârende kazâsında misâfireten ticâret için sâkin Ermeni Acem tâifesinden Bedros nâm zimmî 21 Bu kayıtlarda geçen misâfireten sâkin, ticâret ile sâkin gibi ifadelerden, bunların geçici ve sınırlı bir süreyle Osmanlı ülkesinde bulundukları anlamı çıkarılabilir. Ancak ikâmet sürelerine dair durumun, tam olarak böyle olmadığını gösteren şu örnekler dikkat çekicidir: Bu zimmî kulları Acem tüccarlarından olup on altı seneden ziyâde bu kulunuz nefs-i Kütahya da ticaretle mutavattın olup 22 ; Bu zimmî Acem fukarâları eben-ceddin Kütahya da sâkin ve kazâsında ticaret üzere kendi hallerimizde gezip İlkinde Acem zimmî tüccar Murat, 16 seneden beri Kütahya da ticaretle mutavattın (ticaret amacıyla burayı yurt edinen) olduklarını; diğerinde ise yine Kütahya daki umum Acem tüccarı eben-ceddin (babadan oğula, atalardan beri) burada bulunduklarını söylemektedirler. Şu hâlde açıktır ki, bunların ikâmet izinlerinde herhangi bir süre sınırlaması bulunmuyordu. Ancak hanlarda ikâmet eden tüccarın kalma süreleri muhtemelen farklı olabilir. Belgelere yansıyan ifadelerden, Acem tüccarın şehir ve kasabalardaki hanlarda iki şekilde kaldıkları anlaşılmaktadır. Bunlardan ilki, tüccarın handa bir oda kiralayıp uzun süreli kalarak ticarî faaliyetini buradan idare etmesidir. Aşağıdaki örnekler bu bağlamda değerlendirilebilir: Medîne-i Uşak da Acem Hanı nda sâkin ve mütemekkin Acem tüccarı tâifesinden Çalık Hamza-veledi Çamık nam zimmî 24 ; Medîne-i İzmir de vâki Derviş Ağa Hanı demekle mâruf handa sâkin Acem Ermeni tüccarlarından Karabet 25 Acem tüccarın hanlarda kalması hususunda ikinci durum, ticaret maksadıyla geldiği bir şehir ya da kasabada, geçici ve kısa sürelerle konaklamadır. Bu şekilde kalanların arzuhâllerde, ticâret tarikiyle ya da misâfireten ifadeleriyle belirtildiği görülmektedir: Bu kulları Acem tüccarı tâifesinden olup Kütahya sancağında Denizli Kalesi dâhilinde tüccar hanında ticâret tarikiyle sâkin iken 26 ; 19 Acem Aslan ın arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /55 ( ). 20 Acem Ermeni tüccar İstefan ın arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /57 ( ). 21 seafoodplus.info, nr. /25 (Mart ). 22 Acem Murat zimmînin arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /84 ( ). 23 Kütahya da sâkin Acem tüccarın müşterek arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /32 ( ). 24 Uşak Kadısı Süleyman Efendi nin îlâmı: seafoodplus.info, nr. /59 (16 Aralık ). 25 İzmir Kadısı Sunullah Efendi nin îlâmı: seafoodplus.info, nr. /31 (16 Haziran ). 26 Karakaş Acem zimmînin arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /21 ( ).

60 Ensar Köse; Acem Ermeni Tüccarın Osmanlı Ülkesindeki 49 İsmail kasabasında Ahmed Ağa Hanı nda misâfireten sâkin iken mürd olan karındaşım Simon Acem tüccarlarından olmakla 27 Bunlara ilaveten Acem tüccarın, nadiren de olsa halka ait özel evde misâfir olarak kaldıklarını gösteren örnekler de vardır de Acem zimmî tüccar Aydın, Bursa nın Göynük kasabasında İbrahim Ağa nın evinde kalırken, odasına giren hırsızlar tarafından soyulmuştur. 28 Osmanlı ülkesine gelen Acem tüccarın, Anadolu ve Rumeli şehir ve kasabalarında kaldıkları hanlara dair arşiv kaynaklarında bazı bilgiler vardır. Acem diyarından, Bağdad ve Basra taraflarından Haleb şehrine kervanlarla ipek getiren tüccar için bu şehirde de Sadrazam Kara Mustafa Paşa tarafından Hân-ı Cedid (Yeni Han) adıyla bir han inşa edilmiş ve vakıf haline getirilmiştir. Sonraki tarihlerde Acem tüccarı, bu handan başka yerlerde kalmaları için zaman zaman tacize uğramışlardır. Bu hususta Haleb valisi ve kadısına Kasım de yazılan emirde, tüccarın han hâricinde başka yerlerde kalmaları için tâciz edilmemesi istenmiştir. Ancak bundan birkaç yıl sonra Haleb Kadısı Mehmed Râşid Efendi nin bir arzında, bu konuya dair yeni emir talep edildiğine bakılırsa, benzer sorunların yaşandığı anlaşılmaktadır. 29 Acem tüccarı İstanbul da Vezir Hanı ve Vâlide Hanı odalarında kalıyorlardı. 30 Bunların kesin sayısına dair bir şey söylemek güçtür. Bununla birlikte, Vezir Hanı nda kalan Acem zimmî tüccarı Mirak ın, sâbık Erzurum Gümrükçüsü Mustafa Ağa dan alacak iddiasına dair tarihinde Divân-ı Hümâyun a sunduğu bir arzuhâldeki şu ifadeler dikkat çekicidir: Âsitâne de Vezir Hanı nda sâkin bunca bezirgânın mâlûmu olmağın 31 Acem Ermeni tüccarın kaldığı hanlar arasında Denizli Kalesi dâhilinde Tüccar Hanı, 32 Uşak ta Acem Hanı, 33 Bursa da Çelebi Sultan Mehmed Han Vakfı na bağlı Mîzan Hanı, 34 Silifke merkezinde Acem Hanı 35 ve Karahisar-ı Sâhib kasabasında Abdî Ağa Hanı bulunuyordu. Hatta de müslüman Acem tüccarından olup bu handa kalan Hasan, yine burada kalan Acem zimmî tüccardan Yazıcı Minas ve Ağcehan tarafından, biz aramızda müslüman tüccar istemeyiz diyerek bazı kötülüğe maruz kaldığına dair Divân-ı Hümâyun a arzuhâl sunmuştur. 36 Rumeli topraklarındaysa Acem tüccarın kaldığı hanlar arasında Siroz da Hân-ı Kebir (Büyük Han) diye meşhur olan han 37 ile İsmail kasabasında Ahmed Ağa Hanı nın olduğu bilinmektedir. 38 Bunlara ilaveten bir arşiv belgesinden Midilli adasında, Acemler Hanı adıyla bir hanın varlığını da öğrenmekteyiz Acem Manol un arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /21 ( ). 28 Aydın Acem zimmînin arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /91 ( ). 29 seafoodplus.info, nr. /18 (Mart ). 30 Vâlide Hanı nda kalan Acem tüccar Voskan ın arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /63 ( ). 31 seafoodplus.info, nr. /98 ( ). 32 Karakaş Acem zimmînin arzuhâli: seafoodplus.info, nr. / ( ). 33 Acem zimmî tüccar Çalık Hamza nın arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /39 ( ). 34 seafoodplus.info, nr. /79 ( ) 35 AŞD, nr. , s. , hkm seafoodplus.info, nr. /90 ( ). 37 seafoodplus.info, nr. /10 ( ). 38 seafoodplus.info, nr. /21 ( ). 39 seafoodplus.info, nr. /1 ( ).

61 50 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren Acem tüccarın sayısının tam olarak ne kadar olduğunu bildiren bir kayda rastlamadık. Nadiren de olsa arşiv belgelerine yansıyan rakamlar, sadece bir fikir vermesi açısından değerlendirilebilir. Örneğin senesine ait bir belgede, Lârende kasabasında 15 nefer Acem tüccarın olduğu yazılıdır. 40 Dolaşım, Satış İzni ve Mekânsal Yaygınlık Acem Ermeni tüccarın alışverişlerini hangi şartlara göre yapacaklarına dair, ahidnâmelerle müste men tüccara tanınan haklara benzer bir kurallar manzumesi olmamakla birlikte, adlî mercilere intikal ederek davaya dönüşmüş vak a kayıtları, mesele hakkında bazı ipuçları vermektedir. Öyle anlaşılıyor ki, Acem tüccarın yalnızca sabit bir dükkânda oturup alışverişlerini bu şekilde yapmak zorunda olduklarına dair bir kural yoktur. Şüphesiz ticarî faaliyetlerini sabit mekânlarda yürütün ve belki de bazıları toptancı hüviyetinde olanların bulunması tabiidir. Ancak şehir, kasaba, köy ve mahalleleri dolaşan, hatta ahalinin evlerine girerek satış yapan tüccarın varlığını da Divân-ı Hümâyun a kadar ulaşan şikâyetlerden öğreniyoruz. Aşağıda, bu neviden olaylara birkaç örnek verilecektir. Acem Ermeni tâcirler te Divân-ı Hümâyun a sundukları müşterek bir arzuhâlde İçel, Adana, Karaman ve Tarsus taraflarında ticaret için gelip geçtikleri mahallerde, kasaba ve köy zâbitlerinin ispençe talep ettiklerinden şikâyetçi olmakta ve bu şekilde rencide edilmemeleri için adı geçen yerlerin idarecisi olan paşalara emir yazılmasını talep etmektedirler. Buna karşılık hilâf-ı kânun u defter rencîde olunmayalar diye buyuruldu sâdır olmuştur. 41 Acem tüccarın dolaşarak mal sattıklarına dair başka örnekler de vardır da tüccar Aci Yani, ticaret maksadıyla Selanik, İzmir, Bozcaada, Midilli, Sakız, Rodos, İstanköy ve sâir kazalarda gezdiğini söylemektedir. 42 Bu gibi örneklerden, aslında Acem tüccarın dolaşarak satış yapmasının önünde kanunî bir engelin olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan gezgin satıcıların adeta sınırsızca dolaşması, sabit dükkân sahipleri ve yerleşik ahali arasında nâhoş birçok probleme sebep olmuştur. Silifke ve Karataş kazaları halkının deki şikâyetlerine bakılırsa, bunlar için kasaba ve köylerde uygun han ve dükkânlar varken, Acem tüccarından bazıları köy köy gezerek rızası olmadan halkın evlerinin önüne gelerek satış yapmaları hoş karşılanmamıştır. 43 Temmuz tarihli bir kayıtta ise, Ermenek ve Nevâhî-i Ermenek kazalarında Acem tüccarın, satışlarını han ve dükkânlarda yapmayarak köylerde gezmek suretiyle halkı rahatsız ettiklerinden şikâyetçi olunmaktadır. 44 Benzer şikâyetler, Rumeli vilâyetlerinden de gelmiştir te Hotaliç kazası ahalisi Divân-ı Hümâyun a sundukları müşterek arzuhâlde, kasabalarda Acem tüccara mahsus hanlar bulunduğu halde, Tırnova ve Lofça da Ermeni Acem tüccarı ve Rum zimmî topluluğundan bazılarının alışveriş yapmak bahanesiyle halkın evlerine girdiklerini, hatta kadınların ırzına geçmek gibi kötü fiillere tevessül ettiklerini ileri 40 seafoodplus.info, nr. / seafoodplus.info, nr. / Tüccar Aci Yani nin arzuhâli: seafoodplus.info, nr. /18 ( ). 43 AŞD, nr. 48, s. (Temmuz sonu). 44 AŞD, nr. 65, s. (Temmuz ortası).

62 Ensar Köse; Acem Ermeni Tüccarın Osmanlı Ülkesindeki 51 sürmüşlerdir. Halkın rahatsızlığına sebep olan bu duruma son verilmesi için zimmî tüccarın, kasabalarda kadimî hanlarda oturup köy köy gezmelerinin men i hususunda ferman talep etmişlerdir de Gölhisar-ı Hamid kazası halkı, Kadı Mustafa Efendi nin huzuruna benzer şikâyetle çıkmışlardır. Kazalarındaki Acem tüccarı eskiden beri bâzar olduğu yerde oturup, alışverişlerini yaparlarken, son zamanlarda bunların köy köy gezerek nîce fesad ve hıyânetler işlediklerini haber vermişlerdir. Oysa bunların eskiden olageldiği üzere pazar mekânlarında oturarak satış yapmalarına kimsenin mâni olmadığını söyleyerek, köylerde dolaşarak satış yapmalarının men i için ferman talep etmişlerdir. Buna karşılık Divan dan çıkan buyuruldu kaydında, sadece ahalinin hilâf-ı şer -i şerif rahatsız edilmesinin men i istenmesi, buna karşılık halkın asıl şikâyet konusu olan tüccarın köy köy dolaşarak satış yapması hususuna hiç temas edilmemiş olması dikkat çekicidir. 46 Aynı tarihlerde Adana halkı da benzer şikâyetle Divân-ı Hümâyun a arzuhâl sunmuştur. Şikâyet konusu husus, Adana daki Acem koltukçu tâifesinin kendilerine tahsis edilen han ve dükkânlarda oturmayıp, köşe başlarında ve mahalle aralarında alışveriş yapmaları ve bu bahaneyle ahaliyi rahatsız etmeleridir. Yine bu şikâyete verilen cevapta da sadece halkın kanunsuz şekilde rencide edilmemesi istenmekle yetinilmiştir. 47 Arşiv kaynaklarına bakıldığında, Acem Ermeni tüccarın gerek Anadolu ve gerekse Rumeli vilayetlerinde oldukça geniş bir alanda ticarî ağlar kurdukları görülmektedir. Ayrıca bazı Akdeniz adalarını da buna dâhil edebiliriz. Doğuda İran sınırına yakın Revan ve Nahçivan dan başlayarak Anadolu da Acem Ermeni tüccarın faaliyet gösterdiği yerler şuralardır: Erzurum, Sivas, Tokat, Taşköprü, Ankara, Beypazarı, Halep, Antep, Adana, Tarsus, İçel, Gülnar, Karataş, Ereğli, Lârende (Karaman), Konya, Ilgın, Karahisar-ı Sâhib, Çal, Ankara, Kütahya, Uşak, Denizli, Alaiye, Elmalı, Kaş, Hamid, Aydın, Tire, Güzelhisar, İzmir, Manisa, Gördes, Turgut, Bursa, Göynük, Gölhisar, Edremit, Kirmastı, İznik, İznikmid (İzmit), Bolu, Gerede, Gebze ve Üsküdar. Yukarıda ifade edildiği üzere, Acem tüccarın İstanbul daki çeşitli hanlarda ticarî faaliyet yürüttükleri görülmektedir. Ancak Galata (Pera) tarafında bulunduklarına dair herhangi bir kayda rastlanmamıştır. Azımsanmayacak ölçüde Acem Ermeni nüfusun bulunduğunu tahmin ettiğimiz Edirne den itibaren, Rumeli topraklarında izlerine rastlanan yerler ise şöyledir: Siroz, Vidin, Osmanpazarı, Selanik, Tırnova, Lofça, Hotaliç, Hotin, Kili, Akkirman, Babadağı, Kuşan, Bucak, İbrail, Filibe, Göpsin, Rusçuk, Prevadi, Plevne, Silistre, Hacıoğlupazarı, Balçık, Karasu, Mangaliye, Varna ve Varadin. Bunlara ilaveten Bozcaada, Midilli, Sakız, Rodos, Girit, İstanköy adalarıyla Mora taraflarında ticaret yaptıkları da görülmektedir. Nisan tarihli bir şikâyet kaydından, Antalya da yaşayan zimmî Acem halkından bazılarının, şehir surları dışında mülk seralıklara sahip oldukları anlaşılmaktadır. 48 İmparatorluğun merkezden uzak vilayetlerinde bulunan Acem tüccarın, İstanbul daki çeşitli işlerini yürütmek ve alacak-verecek takibi için hususî adamlar 45 seafoodplus.info, nr. /14 (). 46 seafoodplus.info, nr. /59 (17 Mayıs ). 47 seafoodplus.info, nr. /38 ( ). 48 AŞD, nr. , s.

63 52 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) istihdam ettikleri görülmektedir te Tokat taki bir Acem tüccarı, yine buralı bir adamını nakit parayla İstanbul a göndererek parayı yerli yerine ödemesini tembihlemiş, bunun dışında yapacağı masrafı ise karşılayacağına söz vermiştir. Ne var ki bu Acem iddiasına göre, vazifesini ifa ettiği halde masrafı için tüccar tarafından söz verilen ödeme yapılmamıştır. 49 Daha önce İran elçilerine de hizmet ettiğini söyleyen Bağar zimmî, te para karşılığı dört beş Acem tüccarın bazı işlerini gördüğü, buna karşılık alacağının bir kısmını tahsil ettiği, fakat bakiyeyi tahsil edemeden borçluların Bursa ve İzmir taraflarına gittiğini söylemektedir. 50 İran Şehbenderlikleri Bazı vilayetlerde, ticarî faaliyetleri sırasında karşılaşacakları sorunlarda Acem tüccara yardımcı olmak amacıyla, berat ile tâyin edilmiş bir şehbender 51 bulunuyordu. Osmanlı ülkesinde İran şehbenderlikleri, yüzyıldan itibaren yaygın olarak kurulmuşsa da daha önceki tarihlerde mevcut oldukları arşiv kayıtlarından anlaşılmaktadır. 52 Bazı belgelerde Şah vekili 53 olarak da adlandırıldığı görülen şehbenderler, yaptıkları işlerin bedeli olarak temsil ettikleri zimmî tüccardan muayyen bir miktar para alırlardı. 54 Bunların seçilmeleri, cemaat mensuplarıyla münasebetleri ve yaptıkları görevler gibi hususlarda genel bir fikir sahibi olmamıza sağlayacak bazı arşiv kayıtları vardır. Örneğin Lârende kasabasındaki Acem tüccarın Divân-ı Hümâyun a sundukları müşterek bir arzuhâlde, kasaba-i mezbûrde şehbender tâbir olunur Acem Bedros nam zimmî ifadelerine rastlanmaktadır. Bunların iddiasına bakılırsa Şehbender Bedros, Acem tüccarın işlerine yardımcı olmak bir yana, Lârende Voyvodası Abdurrahman Ağa ile birlikte harekete ederek, suçsuz ve kanunsuz şekilde bunların her birinden para koparmak suretiyle zulmetmiştir. Mağduriyetlerinin giderilmesi için, taleplerine uygun şekilde adı geçen kişilerin Karaman Valisi tarafından Konya da mahkemeye çıkarılarak, davalarının görülmesi hususunda emir yazılmıştır. 55 Bunun üzerine Lârende de yerleşik olan Acem zimmî tüccar, yeni bir şehbender vekili seçmişlerdir. Bunlar topluca Konya Nâibi Seyyid Hasan Efendi ye giderek, Şehbender Vekili Bedros veledi Navasard hakkında şunları söylemişlerdir: Bedros üç beş seneden beri bizim bâzı umûrumuzu görmeye şehbender vekilimiz olup medîne-i Lârende de bazı kimselere istinad ile zâbit voyvoda ve hâkimlere bizleri tecrim ve malımızı ahz ettirip ve kendisi dahi tecrim ve ahz eder. Bundan ötürü Bedros un görevden alınarak, kendi aralarında seçtikleri Kalos veledi Yazıcı adlı zimmînin şehbender vekili tayin edilmesini istemişlerdir. Acem zimmîlerin bu istekleri merkez tarafından da uygun görülmüştür. Böylece 49 seafoodplus.info, nr. /20 (). 50 seafoodplus.info, nr. /84 (). 51 Şehbender, esas itibariyle konsolos yerine de kullanılmaktadır. Ancak burada ticarî işlere bakan ve tüccar arasındaki ihtilafları gidermekle görevli kişiler olarak düşünülmesi daha doğru olacaktır. 52 M. Sadık Akdemir, Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı Dönemi Anadolu da İran Şehbenderlikleri, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 39 (/2), s Meseleyi yüzyıldan itibaren ele alan bu araştırmada, İran tarafından Anadolu da ilk şehbenderliğin de Tarsus ta tesis edildiği ileri sürülse de, İranlıların Anadolu da şehbenderlik ağının çok daha önceleri mevcut olduğu, bazılarını burada aktardığımız belgelerden anlaşılmaktadır. 53 seafoodplus.info, nr. / seafoodplus.info, nr. /25 (Mart ). 55 seafoodplus.info, nr. /50 ( ).

64 Ensar Köse; Acem Ermeni Tüccarın Osmanlı Ülkesindeki 53 Kasım tarihinde Bedros un sürgün, yerine ahaliye zulmetmemesi şartıyla Kalos un şehbender vekili tayini hususunda mahallî idarecilere ferman yazılmıştır. 56 Ne var ki bir müddet sonra Bedros, Lârende Kadısı Ahmed Emin Efendi vasıtasıyla duruma itiraz etmiştir. İddiasına göre yirmi seneden fazla zamandır Acem zimmî halkın, hüccet-i şer iye ile iktizâ eden umûr ve husûslarını ruyete vekilleri ve berât-ı âlî-şân ile şehbenderleri olup bu ana değin vâki olan umûrlarıyla gereği gibi istikāmet ve sadâkat ile hizmet etmiştir. Buna karşılık, kendilerinin de müsaadeleriyle yaptığı harcamayı talep ettiğinde vermedikleri gibi, Acem zimmîlerden 15 kişi, bunun ticaret için başka bir diyarda olmasından istifadeyle, Konya Nâibi ne giderek asılsız suç isnadıyla şikâyetçi olmuşlardır. Asıl amaçları ise, söz konusu parayı ödemekten kaçmaktır. İşte böylece kendisinin sürgünü, buna karşılık Kalos veledi Yazıcı nın şehbender (Şah vekili) tayinine dair ferman çıkmıştır. Bu iddiaları sıralayan Bedros, netice olarak sürgün cezasının affını talep etmiş ve Mart sonu itibariyle bu talebine uygun şekilde ferman yazılmıştır. 57 Rumeli şehirlerinde de şehbenderliklerin olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim İstefan adlı zimmî Divân-ı Hümâyun a sunduğu arzuhâlde, Kili de Acem Şehbenderi olan Ovannes Bağya adlı kişiyi bir miras meselesi nedeniyle suçlamıştır. İddiasına göre Kili sâkinlerinden olup ölen Acem Boğoz dan kalan miras irsen kendisinin hakkı olmasına rağmen, Şehbender Ovannes ile yine burada ikâmet eden Kozyar ve Haçador birlikte hareket ederek, hakkı olan verese malına el koymuşlardır. 58 Vergiye Dair Meseleler Acem Ermeni tüccarı, zimmî statüsündeki tebaanın vergi kurallarına tâbi idi. Ancak arşiv belgelerine akseden bazı hadiselerden, olağan vergilerin hâricinde değişik adlar altında zaman zaman kendilerinden para istendiği anlaşılmaktadır. Yazışmalara konu olan bu neviden taleplerin başında ispence 59 meselesi gelmektedir. İçel, Adana ve Tarsus dolaylarında faaliyet gösteren Acem Ermeni tüccarı, kanunsuz vergi talebiyle rencide edildikleri iddiasıyla da Divân-ı Hümâyun a şu arzuhâli sunmuşlardır: Devletlü ve merhametlü Sultânım hazretleri sağ olsun. Bu fukarâ kulları Acem Ermenileri nden olup İçel, Adana, Tarsus sancaklarından ticaret tarîkiyle murûr u ʻubûr eylediğimiz mahâllerde livâ-i mezbûrların raiyyet ve raiyyeti oğullarından değil iken kasabât ve kurâ zâbitleri celb-i mâl içün bu fukarâlardan ispençe nâmıyla akçaların alup bu fukarâlara rencîde ve taʻaddî olunmağla merhametlü Sultânımın merhamet-i aliyyelerinden mercûdur ki livâ-i mezbûrların kasabât ve kurâ zâbitleri bu fukarâlara ispençe nâmıyla rencîde ve taʻaddî olunmamak bâbında çavuş kulları ile İçel ve Adana ve Karaman ve Tarsus Paşalarına hitâben fermân-ı şerîfleri recâ olunur. 56 seafoodplus.info, nr. /22 (3 Eylül ). 57 seafoodplus.info, nr. / seafoodplus.info, nr. /35 ( ). 59 Osmanlı Devleti nde bir örfî vergi çeşidi olan ispence, gayrimüslim erkek ve kadınlardan bir nevi baş vergisi olarak alınırdı. Halil İnalcık, İspence, DİA, Cilt: 23 (Ankara ), s.

65 54 Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi (İzmir, Nisan ) Bende dâîleri Acem tüccarı tâifeleri. 60 Bundan yaklaşık beş yıl sonra Acem Ermenileri nden Safer zimmî, İçel sancağında Gölgeli-oğlu Mahmud un, yine ispençe adıyla paralarını almak suretiyle kendilerine zulmettiğinden şikâyetçi olmuştur. 61 Şikâyete muhatap olan Gölgeli-oğlu Mahmud Ağa, İçel in Silifke kazasının nüfuzlu âyan ailesindendir. Vergi meselesine dair şikâyetlerde Osmanlı idaresinin tavrı daima, hilâf-ı kānûn u defter rencide olunmamaları ve kanuna göre hareket edilmesi şeklindedir. Bununla birlikte daha sonra ispençe vergisi konusunun yeniden gündeme geldiği, hatta normalde Osmanlı tebaası olan gayrimüslimlerden alınan bu verginin, gelip-geçici Acem Ermeni tüccara da teşmil edildiği anlaşılmaktadır. Zira Adana sahillerindeki limanlardan giriş yapan gayrimüslim Acem tüccarı, bu neviden vergi ödemeye itiraz ederek bir arzuhâl sunmuşlardır. Fakat Adana Beylerbeyi Hasan Paşa, şâyet bunlardan vergi alınmazsa yerli gayrimüslimlere haksızlık olacağı; ayrıca yıllık kuruşa Hacı Salih e mâlikâne olarak verilmiş olan Adana ve Tevâbii İspençe Mukâtaası nın gelirlerinin de düşmesine sebebiyet vereceği gerekçesiyle, Acem tüccarın bu isteğinin reddine dair görüş bildirmiştir. Bunun üzerine 6 Mart tarihinde çıkan bir fermanla, Adana ya bağlı Tarsus, Sis, İçel ve Alaiye sancaklarında ticaret yapan Acem tüccarından da ispençe vergisi alınmasına karar verilmiştir. 62 Divân-ı Hümâyun a sunulan arzuhâllerdeki ifadelerden anlaşıldığına göre zimmî Acem Ermeni tüccarı, emr-i şerifle vâki olan tekâlif den hisselerine düşeni ödemeye itiraz etmemekte, ancak bunun hâricinde mahallî idareciler ve ehl-i örf tarafından çeşitli bahanelerle para koparmak istenmesinden yakınmaktadırlar. Nitekim da David, Andon, Avanes ve Bedros adlı zimmî tüccarın müşterek arzuhâlinde, İbrail taraflarında emtiaları olup, ticaret maksadıyla gelip geçtikleri yerlerde ehl-i örf tâifesinden bazı kişilerin, eskiye ve kanuna mugayir şekilde salyâne adıyla kendilerinden para talep etmesinden şikâyetçi olunmuştur. 63 Aynı tarihlerde Lârende kazasında sâkin Acem tüccarından Murat zimmî de benzer şikâyetine ehl-i örf kesimini konu etmiştir. Ancak onun mağduriyetine sebep olanlar, kendisini ehl-i örfe gammazlayan Bedros ve Perez adlı zimmîlerdir. Haksız yere hapse atıldığı, zulme uğradığı ve kanunsuz şekilde kuruş parasının alındığını söylemiş ve mağduriyetine dair Şeyhülislâm dan fetva almıştır. 64 Rusçuk tan Acem Arakel de benzer şikâyette bulunmuştur. İddiasına göre, ticaret amacıyla Rusçuk un bir mahallesindeki handa kalan bu kişinin, vergi alınmasını icap eden emlâki olmadığı halde, kaza ahalisi siz bizim mahallemizde olan handa ticaret edersiniz diyerek, vergi ödemesi hususunda bunu taciz etmişlerdir. Tüccar Arakel in bu arzuhâline 60 seafoodplus.info, nr. / seafoodplus.info, nr. /81 ( ). 62 Fakat bu hususta itirazlar devam etmiş olacak ki, 28 Mart de yeni bir ferman çıkarılmıştır (seafoodplus.info, nr. /). 63 seafoodplus.info, nr. /41 ( ). 64 seafoodplus.info, nr. /95 ( ).

66

Hicri İkinci Asırda İslami İlimler (3. cilt)

Bu çalışma 8./ yüzyıl Şâfiî fakihlerinden Burhâneddîn el-Fezârî'nin Risâle fî sıhhati icâreti'l-iktâ‘ isimli eserinin inceleme ve tahkikinden oluşmaktadır. İktâ müessesi İslam tarihi boyunca sürekli bir değişim/gelişim çizgisi seyretmiştir. Memlük Şamı’nda yaşamını sürdüren Fezârî’nin bahis konusu ettiği iktâ türü “askerî iktâ” olarak da bilinen ve ana hatlarıyla sundukları hizmet karşılığında gelirinden yararlanmaları için beytülmâle ait gelir getiren gayrimenkullerin askerlere tahsisini ifade eden iktâdır. Bu iktâ türü ile ilgili fukahâ arasında cereyan eden ana tartışmalardan biri beytülmâle ait arazilerin kendilerine tahsis edildiği askerlerin (mukta‘) bu arazileri kira akdine konu edebilme salahiyetleri ile ilgilidir. Başka bir deyişle Fezârî’nin de risâlesinde cevap aradığı soru, kendisine beytülmâl arazisi iktâ edilen askerin burayı kira ve ortakçılık gibi akitlerle işletme hakkına sahip olup olmadığı sorusudur. Bu sorunun cevabı muktaın kendisine iktâ edilen gayrimenkulün menfaatine mâlik olup olmaması ve eğer mâlik ise bu mülkiyetin keyfiyeti ile doğrudan ilgilidir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu mesele hakkında görüş belirten ilk isimler sırasıyla Muhyiddîn Nevevî (/) ve tahkikini sunduğumuz risâlenin müellifinin babası olan Tâceddîn el-Firkâh (/)’tır. Bunlardan birincisi müsbet, ikincisi menfi görüş beyan etmiştir. Babasıyla aynı fikirde olan müellif bu görüşü savunmak için tahkikini sunduğumuz risâleyi kaleme almıştır. Bu yönüyle bu risâle bildiğimiz kadarıyla menfi kanaate sahip fakihler tarafından bu konuya dair müstakil olarak kaleme alınmış tek monografik çalışmadır. Fezârî’ye göre tek başına iktâ işlemi akarın menfaati üzerinde herhangi bir mülkiyet tesis etmemekte; sadece ibaha anlamı taşımakta yani intifa hakkı temin etmektedir. Dolayısıyla muktaın kendisine iktâ edilen akarı kiraya vermesi -eğer devlet başkanının bu hususta özel bir izni yoksa- sahih değildir. Zira kişi malik olmadığı bir menfaati başkasına temlik edememektedir. Eserin tespit edebildiğimiz tek nüshası İran’da bulunan Kütübhâne-i Umûmî-i Âyetullâh Mar‘aşî’dedir. Bunun dışında İbn Hacer el-Heytemî risâlenin yaklaşık yarısına tekabül eden bir kısmını Fetâvâ’sında nakletmiştir. Eserin tahkikinde Heytemî’nin naklettiği metin mukabelede kullanılmış, fakat tam bir nüsha muamelesi yapılmayarak sadece gerekli görülen yerlere işaret edilmiştir. The present study consists of a critical edition of Burhān al-Dīn al-Fāzārī's -one of the Shāfiite Islamic scholars of the 8/ century- Risālah fī ṣıḥḥat ijāra al- iqṭāʿ. The concept of iqṭāʿ has followed a continuous line of change and development throughout the history of Islam. The type of iqṭāʿ mentioned by the author, who lived in Mamluk Damascus, is the assignment of income-generating real estate that belongs to the public treasury (bayt al-māl) to military officers in exchange for the service they provided. This type of iqṭāʿ was also known as "military iqṭāʿ”. One of the main debates between the jurists related to this type of iqṭāʿ is about the ability of the military officers (muqtaʿ) to lease these lands. This issue was directly related to whether the military officers had the right of usufruct of the property or not. As far as can be determined, the first scholars expressing their opinion are Muhyī al-Dīn al-Nawawī (/) and Taj al-Dīn al-Fāzārī (/), the father of the mentioned author. The first opinion is positive and the second one is negative. Our author, who agrees with his father, wrote this treatise to defend the negative view. In this respect, this is the only known independent study written by scholars who hold the negative opinion. According to the author, the iqṭāʿ alone does not establish for the assignee (muqta‘) rights of property or usufruct on the granted real estate; it only has the meaning of ibāha, that is, it provides a limited right of use. Therefore, it was not appropriate for the muqta‘ to lease the real estate unless he had a special permission from the Imām. This is because one cannot assign an interest that one does not own to someone else. The only copy of the work that is the subject of this study is in Kutubhāne-i Umūmī-i Āyetullāh Marʿashī in Iran

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir