ORMAN HAFTASI
( 21 – 26 Mart )
Orman; hayvanların barındığı, çeşitli bitkilerin bulunduğu sık ağaç topluluklarıdır. Ormanda büyük ağaçlar, ağaççıklar, mantarlar, otlar, yüzlerce, binlerce bitki bir arada bulunur. Çam, sedir, köknar, ladin, ardıç, meşe, dişbudak, kayın, gürgen belli başlı orman ağaçlarıdır. Ağaçlar ya kendiliğinden yetişir, ya da insanların ormana diktiği fidanlardan oluşur. Ormanın küçüğüne, ağaçların seyrek olduğu yerlere koru denir.
Eskiden yeryüzünün büyük bir bölümü ormanlarla kaplıydı. insanların bilgisizlikleri nedeniyle yok edilen ormanların yerini bozkırlar, çoraklaşan topraklar, çöller aldı.
İnsanlar her zaman ağaca ve ağaçtan yapılan çeşitli araç ve gereçlere gereksinme duymuşlardır. Ormanlar, ağaçlar, toprağın nemli kalmasını sağlar. Toprak kaymasını (erozyonu) önler, selleri durdurur. Ormanlar yörenin iklimini etkiler, yağmur yağmasını sağlar. Çok sıcakları, şiddetli soğukları önler. Ormanlar aynı zamanda av hayvanlarının barınağıdır.
Ormanlar bir ülkenin doğal güzellik ve zenginlik kaynağıdır. Öte yandan kullandığımız araç ve gereçlerin çoğu ağaçlardan yapılır. Evimiz, önümüzdeki masa, oturduğumuz sandalye, elimizdeki kalem, defterimiz, yaktığımız odun hep ağaç ürünleridir. Ayrıca ağaçlar endüstrinin birçok kollarında, boya sanayiinde, ilaç yapımında kullanılır.
Bize bu kadar yarar sağlayan, ülke ekonomisinde önemli yeri olan ormanları korumalıyız. Ağaç dikip, yeni ormanlar yetiştirilmesine yardımcı olmalıyız. Ormanlara en büyük zarar insanlardan gelir, insanlar orman işletmelerinden izin almadan, çıra yapmak, reçine çıkarmak için ağaçları yaralarlar. Tarla açmak, yerleşim yeri kurmak, hayvanlara otlak yeri açmak için ormanları yok ederler.
Ateşin söndürülmeden bırakılması sigaranın söndürülmeden atılması, koskoca bir orman alanının yanıp kül olmasına neden olur. Yanan ormanın yerine yenisinin yetiştirilmesine bir insanın ömrü yetmez.
Zararlı böcekler, kemirici hayvanlar, özellikle keçiler, ağacın yeni süren dal ve yapraklarını yiyerek ormanlara zarar verirler. Ormanlara zarar vermek, ceza yasalarımıza göre suçtur. Orman suçları bağışlanmaz suçlardandır.
Ülkemizde ormanların korunması, ağaçlandırma işleri cumhuriyet yönetiminin ilanından sonra ele alındı. Tarım ve Orman Bakanlığı kuruldu. Her ilde valiler başkanlığında orman yetiştirilmesi için bir kurul vardır. Bu kurul yörede ormanların korunması ve yeni ormanlar yetiştirilmesi için kararlar alır ve uygular. Her yıl Mart ayı içinde bir haftayı Orman Haftası olarak duyurur. Haftanın bir günü Ağaç Bayramı olarak kutlanır. Uygun alanlar ağaçlandırılır. Yeni ormanların yetiştirilmesi için çalışmalar yapılır.
Ormanların korunması, çevremizin ağaçlandırılması hem yurdumuzun, hem de dünyamızın önemli bir sorunudur. Bu nedenle 27 Mart. Dünya Orman Günü olarak her yıl kutlanmaktadır.
Bizler de çevremizdeki ağaçların dallarını kırmayalım, fidanları sarsmayalım. Ağaçları zararlı hayvanlardan koruyalım. Yeni fidanlar dikelim. Bu etkinliklerimizi yaşam boyu sürdürelim.
Yayınlayan : Ayşe YILMAZ ( GÖKTÜRK İLKOKULU 2/A SINIFI )
“BİR KÖŞK İÇİN BİR AĞACI FEDA EDEMEM”
Atatürk’ün sağlık nedeniyle Yalova’daki köşkte kaldığı yıllarda buraya görevli ya da konuk olarak gelip gidenler artmıştı. Üstelik, köşkün bütün gereksinimleri İstanbul’dan karşılanıyordu. Denizyolu ile Atatürk’ün çiftliği ve termal tesislerine giden karayolu arasında bir bağlantı istasyonu görevi görsün diye bir binanın yapımına girişildi. Vapur bekleyenler ya da vapurdan inenler burada dinlenebileceklerdi. Ayrıca Atatürk’ün deniz kıyısına indiğinde soluklanacağı bir yer olarak düşünülmüştü. Bu bina iki katlı ahşap bir köşk olarak tasarlandı. Yetkililer, Atatürk’ün doğa sevgisini bildikleri için asırlık bir ağacın altına yaptırdılar. Ne var ki, ağacın o kadar yakınına sokulmuşlardı ki, bina yükselince koca koca dallar arasında kalıverdi.
Asırlık ağaç yeni sürgünler verip yapraklanınca köşkü tehdit eder oldu. Bu durum karşısında akla gelen ilk şey ağacı kesmek oldu. Ancak Atatürk’e danışmadan bu işe cesaret edemediler. Atatürk, “Bir köşk için bir ağacı feda edemem.” dedi.
İstanbul’dan, Tramvay şirketinden mühendis ve teknisyenler getirtti. Bina “caraskal” ile askıya alındı. Altına raylardöşendi. Ağır ağır kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırıldı. Bütün bu işler olurken Atatürk, olan biteni dikkatle izledi ve oradan ayrılmadı. .
“AH BE KEMAL SEN ZİRAAT Mİ OKUDUN!”
Atatürk, Orman Çiftliğinin sadece tarlalarından istifade etmeyi hedef tutmamış aynı zamanda Ankarayı ağaçlandırma işine buradan başlamıştır.
Kendi adını taşıyan Atatürk Bulvarına çam fidanları dikildiği vakit pek sevinmişti. Bunlar tutarsa, Ankaranın yaz kış yeşil duracak bir tabiat zenginliği olacak demiş ve bu çamları Ankaranın yeni devrinin bir sembolü gibi telakki etmişti.
İlk yıllarında, Gazi Çiftliği’nin işleri o kadar iyi gitmiyordu. Bir yıldönümü akşamı, küçük çiftlik köşkünün havuzunun başındaydı. Gazi’yi bir sürpriz bekliyordu.
Çiftlik Müdürü Tahsin Bey, fıskiye altlarına renkli ampuller yerleştirmiş, birden akşam karanlığında sular çeşitli renklerde kesik kesik fışkırıp dökülmeye başlamışlardı. Oysa Gazi o sırada hayli üzüntülüydü. Üzüntüsü bir yılın hesaplarının zararla kapanmış olmasını o gün öğrenmiş olmasından ileri geliyordu.
Renkli suları öyle görünce acı acı güldü. “Ah be Kemal” dedi. “Sen ziraat mı okudun? Baban da çiftçi miydi sanki? Bilmediği işe girip de kaybedene işte böyle, sular bile güler”İlk yılın zararı önemli değildi. Çiftlik kısa zamanda gelişecek, tüm Ankara’ya yararlı hale gelecekti.
Vatanı yeşil ve bayındır görmek için çok çalıştı. Yalovayı, Floryayı o değerlendirmişti. Bursayı bir kaplıca şehri yapmak için uğraşıp durmuştu. Planlı Ankara onun fikri idi.
“BAHAR GELMİŞ, NE GÜZEL!”
Atatürk, baharında beyaz çiçeklerle bezenmiş bir badem dalını vazoda görünce şunları söylemişti:
“Bahar gelmiş, ne güzel!.. Fakat bu çiçekler meyve vermeden solacak ve sadece bizim birkaç günlük zevkimizi tatmin edecek.”
Dolmabahçe Sarayı’ndaki son günlerinde yatağının tam karşısına ormanları gösteren yağlıboya bir tablo asılmıştı.Afet İnan, Hatıralar ve Belgeler adlı kitabında şunları da belirtiyor:
Mustafa Kemal, bir sahil çocuğu olduğu için denizi çok severdi. Fakat son hastalık günlerinde hasret çektiği yer, bir çam ormanlığı olmuştur.”
Bana memleketimizin ormanlık güzel yerlerinden tanıdıklarını anlat Arzum, yeşillik ve ağaçlık ve de yaz kış yeşil duran ağaçlar arasında olmaktır diyen sesi hala kulaklarımda akisler yapıyor.
“BURADA BİR İĞDE AĞACI VARDI, NE OLDU?”
Atatürk, tabiatı ve ağacı çok severdi. Ankaradaki Orman Çiftliğini boz topraktan ormanlık haline soktu. Ağaçların dikilişini, tutuşunu, büyüyüşünü adım adım kollardı. Akköprü tarafından Çiftlike giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu. Bir gün bu meyvelikten geçerken birdenbire şoförüne:
— Dur, dedi.
Arabadan inerek orada bulunanlara:
— Burada bir iğde ağacı vardı, ne oldu? diye sordu.
Kimse iğde ağacını bilmiyordu. Atatürkün biraz önceki neşesi kalmamıştı. Çünkü Çiftlikin ilk çorak günlerinin yeşilliği sökülüp atılmıştı. Yolboyunca hep iğde ağacını aradı.
— İğde, yaşlanmış ve çelimsiz bir ağaçtı. Fakat yaşıyordu. Baharda güzel kokular veriyordu, diye sızlandı.
Atatürk, İstanbuldaki büyük ağaçtan gördükçe:
— Bunlar da güzel ama, ben yapraklarının ve dallarının her yıl ne kadar büyüdüğünü gördüğüm ağaçlarımı seviyorum, derdi.
“SEN HAYATINDA BÖYLE BİR AĞAÇ YETİŞTİRDİN Mİ Kİ KESECEKSİN? ”
Çankayadaki bahçesini yapan memur şu olayı anlatmıştı:
Bahçeyi dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağaç Atatürkün geçeceği yolu kapıyordu. Ağacın bir yanı havuz, bir yanı dik bir yokuştu. Atatürk ağaca yaslanarak güçlükle karşı tarafa geçti. Atıldım,
— Emrederseniz hemen keseyim, efendim, dedim.
Yüzüme baktı:
— Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin? dedi.
Atatürk, yılında Kızılcahamama uğramış, çok beğendiği Soğuksu mevkiinde Temmuz ayının bir tam gününü geçirerek dinlenmiş, halkı huzuruna davet ve kabul ederek onlarla uzun uzun sohbet etmiştir. Bu ziyaretin anısı, o yerdeki kitabede yazılıdır.
Bu gezide sahip olduğu küçük bir orman sahasını, Sayılı Kanunun amir hükümlerini de nazara alarak Kızılcahamam Belediyesine hediye etmiştir.
KENDİM İÇİN DEĞİL, ÇOCUKLARIM İÇİN
Uzun zaman önce, Adrianus adında bir kral vardı. Bu kral İsrael topraklarında seyahat etmekteydi. Bir gün bu yolculuk sırasında, bir tarlada, yere diz çökmüş yaşlı bir adam gördü. Kral Adrianus bu yaşlı adamın ne yapmakta olduğunu çok merak etti. Atını durdurdu ve atı tersine çevirip yaşlı adamın bulunduğu yöne doğru sürmeye başladı. Kral, adamın yanına yaklaştığında atından indi ve bu yaşlı adamın toprakta bir çukur kazmış olduğunu gördü.
Kral “İyigünler” dedi. “Ne yapıyorsunuz, neden bir çukur kazıyorsunuz?” diye sordu.
Yaşlı adam doğrularak cevapladı. “Bir incir ağacı dikeceğim.”
Kral “Peki bu ağaç ne zaman meyve verecek?” diye ekleyince,
Yaşlı adam bunun “üç yıl içinde” gerçekleşeceğini söyledi.
Kral bu sefer “Sen kaç yaşındasın?” diye sordu.
“Yüz yaşındayım.” dedi yaşlı adam.
“Gerçekten çok yaşlısınız. Anlayamıyorum, niçin hala ağaç dikiyorsunuz? Bu incir ağacının meyvelerinden yararlancak kadar uzun yaşayacağınızı düşünüyor musunuz ki?” diye sordu kral.
Yaşlı adam krala bakarak güldü ve “Belki bu incir ağacının meyvelerinden yararlanamayacağım ama bu ağacı kendim için dikmiyorum.” dedi. “Bu dünyaya geldiğimde, İsrael topraklarını ağaçlarla kaplı buldum. Bu ülkede ağaç dikmek bir mitsvadır. Herkes bulduğundan daha fazla ağaç dikmelidir. Bu nedenle de dünyadan, doğduğumda bulduğumdan daha fazla ağaç dikerek ayrılmakla yükümlüyüm. Nasıl atalarımız bizler için ağaç diktilerse, ben de İsrael topraklarında çocuklarım ve çocuklarımın çocukları için ağaç dikmeliyim.” diye anlattı.
Kral hayrete düşmüştü, çünkü daha önce hiç kimsenin bu şekilde konuştuğunu duymamıştı. Yaşlı adamı kutsadı, ona sağlık dileyerek yoluna devam etti. Arkasına baktığında yaşlı adamın çoktan işine geri dönmüş olduğunu gördü.
Üç yıl sonra, kral Adrianus İsrael topraklarında tekrar yolculuk ederken yine aynı araziden geçti. Bir de ne görsün! Aynı yaşlı adam, meyve dolu uzun bir incir ağacının yanında durmaktaydı. Kral yaşlı adamı selamladı ve yaşlı adam ondan önce davranarak eğildi ve güldü.
Yaşlı adam eline bir hasır sepet alarak sepetin içini ağaçtaki olgunlaşmış sulu incirlerle doldurdu. Krala yaklaşarak şunları söyledi: “Ben gerçekten de üç yıl evvel ağaç dikerken gördüğünüz o yaşlı adamım. Tanrı bana iyi davrandı. (Sadece çocuklarım değil, torunlarım hatta onların çocukları bile bu ağacın meyvelerinden yararlanıyorlar ve ben dahil bunlardan zevk alabilmek için hala hayattayım.”)
Yaşlı adam sepeti krala uzattı ve ekledi: “Bu içi dolu olgun tatlı incirler sizin için kralım! İsrael topraklarının meyvelerini yeyin ve bunların tadını çıkarın!”
Kral hayrete düşmüştü ve çok memnun olmuştu. Hizmetkarlarına dönerek “Bu sepeti alın, içindeki bu nefis incirleri başka bir kaba boşaltın ve sepeti ağzına kadar altın sikkelerle doldurup yaşlı adama verin.” dedi.
Hizmetkarlar kralın emrini hemen yerine getirdiler. Yaşlı adama sepeti verdiler ve kral “ Bana emeğinin meyvesini tatmama izin verdiğin için teşekkür ederim. Bu altın sikkeler sizin için yaşlı adam. Umarım daha uzun yıllar sağlıkla çocuklarınız, torunlarınız ve onların çocukları için daha çok ağaç dikersiniz ki onlar da bu zevki tatsın.” diye konuştu.
Kral daha sonra yoluna devam etti ve yaşlı adam da evine döndü. Yaşı adam evine gitti, içi altın sikkelerle dolu olan sepeti gösterdi ve olan biten herşeyi ailesine anlattı.
Bu arada yaşlı adam olanları anlatırken, yakında oturan bir kadın da adamın karısını ziyaret etmekteydi. Kadın içi altın sikkelerle dolu sepeti duyunca çok kıskandı. Evine geri dönerek, kocasına şöyle dedi: “ Ne duyduğuma inanmıyorum! Bazı insanlar çok şanslı! Yaşlı komşumuz krala içi incirlerle dolu bir sepet verdi ve kral incirleri altınlarla değişti. Bence sen de aynısını yapmalısın. En büyük sepetimizi al, içini elmalarla, narlarla, en güzel meyvalarla doldur. Çabuk ol ve kralı yakala, sepeti armağan olarak krala ver. Eminim ki çok hoşuna gidecek, bizim sepetimizi de tıpkı komşumuzun sepetini doldurduğu gibi altın sikkelerle dolduracak.”
Adam karısına “Senin dediğin gibi yapacağım ama kral belli ki incirlerden hoşlandığı için sepeti incirlerle dolduracağım.” dedi. Adam dediğini yaptı, evden aceleyle çıkarak krala yetişti. Krala yaklaşarak kralı selamladı ve şunları söyledi: “Kralım size bir armağan getirdim. Lütfen bu tatlı incirleri kabul edin.”
Kral sepete baktı, adama baktı ve adamın niyetini anladı. Kaşlarını çattı ve kızarak “Bana bu incirleri veriyorsunuz, çünkü diğer yaşlı adama yaptığım gibi sizin de sepetinizi altın sikkelerle doldurmamı istiyorsunuz. Onu yapmayacağım, ama size daha iyi bir hediye vereceğim.” dedi. Bunun üzerine kral hizmetkarlarına dönerek sepet boşalana kadar incirleri adama birer birer fırlatamalarını emretti.
Hizmetkarlar kralın emrini yerine getirdi. İncirler adamın yüzüne çarptıkça, yapışkan tatlı incir suyu adamın yanaklarından ve çenesinden süzüldü. Hatta çoğu ağzından damlayarak adamın dudakalarında harika bir lezzet bıraktı. Sepet boşaldığında, kral yoluna devam ederken adam da elindeki boş sepeti taşıyarak ve gülmekten yürümeye zorlanarak evine döndü.
Adamın karısı onu ön kapıda karşıladı. “Neden gülüyorsun? Sepetin içinde bir tane bile altın sikke yok! Yüzün ezilmiş incirlerle kaplı ve sen sanki hayatının en komik şakasını duymuş gibi gülüyorsun.” dedi.
Kahkahaların arasında adam ağzından kaçırdı. “Senin önerdiğin gibi sepeti elma ve narlarla doldurmadığım için çok mutluyum. Onlar harika meyveler ama aynı zamanda çok sertler. Gülüyorum, çünkü sepeti yumuşak incirlerle doldurduğum için çok şanslıyım. İncirler yüzümü yaralamadı ve dökülen incir suyu ağzımı tatlı mı tatlı bir lezzetle doldurdu!” dedi.
ORMANLARIN FAYDALARI NEDİR?
Ayrıca; Orman
*yapacak ve yakacak hammadde kaynağıdır
*su kaynağıdır ve yeraltı sularının oluşmasını sağlar,
*erozyonu önler, su taşkınlarını önler,
*yaban hayatını ve av kaynaklarını korur,
*iklim üzerindeki olumlu etkileriyle sıcağı ve soğuğu dengeler
*su buharını yoğunlaştırarak yağmura dönüşmesini sağlar,
*ulusal savunma ve güvenlik bakımından stratejik öneme sahiptir,
*insanların eğlenme ve dinlenme amaçlarına hizmet ederken, beden ve ruh sağlığı üzerine olumlu etkiler yapar,
*hava kirliliği ve gürültüyü önler,
*insanlara çeşitli iş alanları sağlar,
*ülke turizmine katkıda bulunur
Orman Yangınları Ülkemiz coğrafi konum olarak Akdeniz iklim kuşağında bulunmakta ve ormanlarımızın büyük bir bölümü (%58’i) özellikle yaz aylarında orman yangınları tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
Yangınların; % 3’ü yıldırım,%12’si kasıt, %38’i ihmal ve dikkatsizlik, %47’si nedeni bilinmiyor. Orman yangınlarının %97’sinin nedeni İnsandır.
Orman yangınları sonucu ortaya çıkan maddi kayıpların yanında, çevreye (hava,ekoloji,doğal ortam ) verdiği zararlar da çok büyük olmaktadır. Bu nedenle orman yangınlarının önlenmesi için halkımızın eğitimi ve bilinçlendirilmesi çok önemlidir. Bu nedenle biz çocuklar olarak orman yangınları konusunda çok duyarlı olmalıyız ve bir orman yangını gördüğümüz zaman ücretsiz hizmet veren Alo hattına bildirmeliyiz.
ORMAN HAFTASI GÜZEL SÖZLER
* Bağa geliniz, yeşil giyinmiş tabiatı seyrediniz. İçiniz açılır, ruhunuz neşe bulur. (Mevlana)
* Uygarlığın temelinde ağaç, çiçek ve yeşil bulunur. (Atatürk)
* Bir ağacın ölümü, büyük bir immari eserin kaybı gibidir. (Ahmet Hamdi Tanpınar)
* Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde, gelecek kuşaklar serinler. (Çin Atasözü)
* Çiçekler, ağacın gözü; kuşlar dilidir. (Cenap Şahabettin)
* Ormana nasıl haykırırsan, sana öyle karşılık verir. (Fin Atasözü)
* Ormanı korumak, erozyonu önlemek demektir.
* Toprağını kaybetmek istemiyorsan, ormanı yok etme.
* Ormansız yurt vatan değildir.
* Ormanlar ulusal servettir.
* Orman yurdun hem süsü, hem gücüdür.
* Yaş kesen baş keser.
* Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
ORMAN SEVGİSİ
Dağlara bak derin nefes al,
Ateş yakma ormanda doğada kal,
Atalarımızdan kalmış bir kişilik sal,
Gel hep beraber koruyalım ormanı.
Sigaranı söndürmeden atma ormana,
Elini vicdanına koy gel biraz imana,
kırk derece sıcakta gönderme bizi dumana,
Gel hep beraber koruyalım ormanı.
Yanmasın güzelim ormanlar,
Kararmasın yine buralar,
Yeşil olsun uykular,rüyalar
Gel hep beraber koruyalım ormanı.
Efendisidir köylü ormanın,
Habercisidir gördüğü dumanın,
Vazgeçilmezidir orman dünyanın
Gel hep beraber koruyalım ormanı.
Orman denince yeşil dağlar geliyor aklıma,
Yazıyorum bu dizeleri tek başıma,
Gurur duyuyorum içimdeki orman aşkına
Gel hep beraber koruyalım ormanı
AĞAÇ DİYOR Kİ
Ben küçücük bir ağacı
Yurdumun bir bahçesinde
Topraklar tüterken gölgem
Dallar da çiçeklensin de.
Her şeyimle yararlıyım,
İnsanoğluna dünyada,
Çiçeğim, yaprağım, gölgem
İri dallı zerdalimle.
Kuşlar mutlu şarkısını
Hep dalımda söylerler,
Şen arılar vızır vızır,
Kokuma koşup gelirler.
Sakın sakın dalımızı,
Çocuklar çekip kırmayın.
Çakınızla gövdemizde
Derin yaralar açmayın.
ORMAN
Kestane, gürgen, palamut
Altı yaprak, üstü bulut.
Gel burada sen, derdi unut.
Orman ne iyi, ne iyi,
Aman ne iyi, ne iyi!
Dallar kol kola görünür,
Yaprak yaprağa sürünür,
Kışın karlara bürünür
Orman ne güzel, ne güzel,
Aman ne güzel, ne güzel!
Ormanda kuşlar, böcekler,
Yavru ceylanlar emekler,
Açar yedi renk çiçekler,
Orman ne büyük, ne büyük,
Aman ne büyük, ne büyük!
Çamın, yaprağı dökülmez,
Gürgenin kolu bükülmez,
Ağaç dibinden sökülmez.
Orman ne canlı, ne canlı,
Aman ne canlı, ne canlı!
İzin vermeyiz kırmana,
Dayanamayız vurmana,
Baltayı sokma ormana,
Orman ne mutlu, ne mutlu,
Aman ne mutlu, ne mutlu!
Git, git sona varamazsın,
Kuşak olsan saramazsın,
Dalını koparamazsın,
Orman ne sonsuz, ne sonsuz,
Aman ne sonsuz, ne sonsuz!
AĞACIM
Mahallemizde
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eğer sen
Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin
Seni daha çok severdim.
Güzel ağacım!
Sen kuruduğun zaman
Biz de inşallah
Başka mahalleye taşınmış oluruz.
ELMA AĞACI
Yine başladı soğuklar,
Boyuna yağıp duruyor yağmur.
Esiyor rüzgar acı acı.
Nasıl geçireceksin bu kışı
Elma Ağacı?
Gölgen de yok ki sana arkadaş olsun;
Tek başına kaldın bu kış kıyamette;
Artık kimse bakmaz oldu yüzüne;
Dallarına tırmanıyor çocuklar,
Kuşlar uğramıyor semtine.
Üzülme bu günler çabuk geçer,
Bir bakarsın bahar geliverir.
Yeniden allanıp süslenirsin,
Bizim için yine çiçek açar,
Meyve verirsin.
ORMAN
Orman yurdun temelidir,
Nesillerin evvelidir,
Her sanatın ilk elidir,
Ormandaki varlığa bak.
Orman memleketin süsü,
Hem ufağı, hem irisi,
Her dalında bir kuş sesi,
Ormandaki varlığa bak.
Çiçekler açar renk renk,
Dağları süsler gülerek,
Selleri önler emerek,
Ormandaki varlığa bak.
Gemi olur, suda yüzer,
Uçak olur, gökte gezer,
Kalem, kağıt neler yazar,
Ormandaki varlığa bak.
Ceviz_Adam Şarkısı SOZLÜ (İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ)
ORMAN HAFTASI BOYAMA (İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ)
Güncelleme Tarihi:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
Orman haftası şiirleri ile okullarda oluşturacak çevre ve doğa bilinci, bu yıl da etkinliklere konu olacak. Öğretmenlerin öncülüğünde yapılacak etkinliklerde en güzel Orman haftası şiirleri okunacak, panolar hazırlanacak. İşte, Mart tarihinde Türkiye genelinde okullarda kutlanacak olan etkinliklerde kullanılacak en güzel Orman haftası şiirleri
EN GÜZEL Orman haftası şiirleri
VAR
Ağacı kıskanırım
Yemiş yüklü dalı var;
Bahar olsun, güz olsun,
Ne güzel masalı var.
İmrenirim arıya,
Petek petek balı var;
Konduğu çiçeklerin
Pembesi var, alı var
Cahit Sıtkı TARANCI
AĞACIM
Mahallemizde
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eğer sen
Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin
Seni daha çok severdim.
Güzel ağacım!
Sen kuruduğun zaman
Biz de inşallah
Başka mahalleye taşınmış oluruz
Orhan Veli KANIK
AĞAÇ SEVGİSİ
Kucak açarsın herkese
Bu dost, şu düşman demeden
İyilik yaparsın herkese
Bir karşılık beklemeden.
Güzel yurdumun süsüsün
Bulutlara dal uzatan
Kuru, yeşil örtüsüsün
Gölge veren, dal uzatan.
Ne kadar çok çeşidin var,
Elma, armut, meşe, kavak,
Tatsız geçer sensiz bahar,
Sensiz toprak olur kurak
M. Necati ÖNGAY
AĞAÇ DİYOR Kİ
Ben küçücük bir ağacım,
Yurdumun bir bahçesinde,
Topraklar tüterken görün,
Dallar da çiçeklensin de.
Her şeyimle yararlıyım,
İnsanoğluna dünyada,
Çiçeğim, yaprağım, gölgem
İri dallı zerdalimle.
Kuşlar mutlu şarkısını
Hep dalımda söylerler,
Şen arılar vızır vızır,
Kokuma koşup gelirler.
Sakın sakın dalımızı,
Çocuklar çekip kırmayın.
Çakınızla gövdemizde
Derin yaralar açmayın.
Halim YAĞCIOĞLU
ORMAN
Orman yurdun temelidir
Nesillerin evvelidir
Her sanatın ilk eli'dir
Ormandaki varlığa bak.
Orman memleketin süsü
Hem ufağı hem irisi
Her dalında bir kuş sesi
Ormandaki varlığa bak.
Güneşten aldığı hızlar
Toplar havayı temizler
Sıhhatli yaşarız bizler
Ormandaki varlığa bak.
Orman yurdun öz evladı
Ormansız yok dünya tadı
Cümle işlerin kanadı
Ormandaki varlığa bak.
En sevimli meyv'ağacı
Ormandan gelmiş anacı
Meyvesi doyurur açı
Ormandaki varlığa bak.
Yeryüzünde fabrikalar
Ormandandır antikalar
Türlü kumaş, çok maddeler
Ormandaki varlığa bak.
Taş eritir, toprak yapar
Meyve, çiçek, yaprak yapar
Bir çok hastalığa siper
Ormandaki varlığa bak.
Ormansız dağ kayak olur
Dağları tutar bağ olur
Düşer yaprak toprak olur
Ormandaki varlığa bak.
Çiçek açar irenk irenk
Dağları süsler gülerek
Selleri önler emerek
Ormandaki varlığa bak.
Bizi besler kaşık olur
Kapı, süve, eşik olur
Tabut olur, beşik olur
Ormandaki varlığa bak.
En adisi ateş olur
Çiği pişirir aş olur
En kıymetli kumaş olur
Ormandaki varlığa bak.
Gemi olur suda yüzer
Uçak olur gökte gezer
Kalem kağıt neler yazar
Ormandaki varlığa bak.
İçin için inlemesi
Ne hoş olur dinlemesi
Ağaç çalgının esası
Ormandaki varlığa bak.
Veysel sever ağaçları
Dalında öten kuşları
Orman yapar her işleri
Ormandaki varlığa bak
Aşık Veysel ŞATIROĞLU
YURDUMUN ORMANLARI
Yemyeşil hayat taşır,
Yurdumun ormanları.
Ufuklara ulaşır,
Yurdumun ormanları.
Yaş kesmek zulüm size,
Hak değil ölüm size,
Varmıyor elim size,
Yurdumun ormanları.
Sizi kesen kalır aç,
Ölümde bile muhtaç,
Kefenden önce ağaç,
Yurdumun ormanları.
Küçükse de yaşımız,
Yolundadır başımız,
Yarın can yoldaşımız,
Yurdumun ormanları
Mehmet İhsan BULUR
ORMANI HATIRLAMAK
Yine bir burukluk sardı tenimi,
Ağacı kurumuş, sararmış gördüm.
Çiçeğin yaprağı inmiş yerlere,
Onu da yerinde kararmış gördüm.
Düşündüm de kim kurutmuş yeşili,
Aynaya bakınca kendimi gördüm.
Sarmaşığı dolaşırken düşündüm.
Onun da halini perişan gördüm.
Kayalara tırmanıyor söğütler,
Laleyi sümbüle bakarken gördüm.
Kar yağmış ta tepelerin üstüne,
Köknarları göğe uzanmış gördüm.
Çaba harcamadan bir nebze bile,
Yine de etrafında yeşili gördüm.
Söğüt doldururken ovada çile,
Kavağı sulayan insanı gördüm
Hakkı ÇEBİ
ORMAN-2
Sen insansın, o ağaçtır,
Suya, ışığa, sevgiye
Bir insan kadar muhtaçtır;
Ağaçların şehri orman.
Onu ne yak, ne sök, ne kır.
Bir dal kopardığın zaman,
Gizli bir sesle hıçkır.
Her orman yurda bir ordu,
Ormanı iyi koru
Hüseyin KALABA
ORMAN-3
Kestane, gürgen, palamut
Altı yaprak, üstü bulut.
Gel burda sen, derdi unut.
Orman ne iyi, ne iyi,
Aman ne iyi, ne iyi !
Dallar kol kola görünür,
Yaprak yaprağa sürünür,
Kışın karlara bürünür
Orman ne güzel, ne güzel,
Aman ne güzel, ne güzel !
Ormanda kuşlar, böcekler,
Yavru ceylanlar emekler,
Açar yedi renk çiçekler,
Orman ne büyük, ne büyük,
Aman ne büyük, ne büyük !
Çamın, yaprağı dökülmez,
Gürgenin kolu bükülmez,
Ağaç dibinden sökülmez.
Orman ne canlı, ne canlı,
Aman ne canlı, ne canlı !
İzin vermeyiz kırmana,
Dayanamayız vurmana,
Baltayı sokma ormana,
Orman ne mutlu, ne mutlu,
Aman ne mutlu, ne mutlu !
Git, git sona varamazsın,
Kuşak olsan saramazsın,
Dalını koparamazsın,
Orman ne sonsuz, ne sonsuz,
Aman ne sonsuz, ne sonsuz !
İlhami Bekir TEZ
ORMANCILAR MARŞI
Ağaçların kökleri,
Kardeş gibi toprakla.
Senin bizce farkın yok,
Dalgalanan bayrakla.
Ormancıyız, keseriz,
Seni kesen her eli.
Vatanını sevenler,
Ormanı da sevmeli.
Seni candan sevmeyen
Duygusuzdur, utansın.
Toprak eğer vatansa,
Sen de bize vatansın
İ. Hakkı SUNAT
ORMAN ŞİİRİ
Sen insansın, o ağaçtır,
Suya, ışığa, sevgiye
Bir insan kadar muhtaçtır;
Ağaçların şehri orman.
Onu ne yak, ne sök, ne kır.
Bir dal kopardığın zaman.
Gizli bir sesle hıçkır..
Her orman yurda bir ordu
Ormanı iyi koru..
Hüseyin KALABA
AĞAÇ SEVGİSİ
Kucak açarsın herkese
Bu dost, şu düşman demeden
İyilik yaparsın herkese
Bir karşılık beklemeden.
Güzel yurdumun süsüsün
Bulutlara dal uzatan
Kuru, yeşil örtüsüsün
Gölge veren, dal uzatan,
Ne kadar çok çeşidin var
Elma, armut, meşe, kavak
Tatsız geçer sensiz bahar
Sensiz toprak olur kurak.
M. Necati ÖNGAY
ORMANCILAR MARŞI
Ağaçların kökleri,
Kardeş gibi toprakla.
Senin bizce farkın yok,
Dalgalanan bayrakla.
Ormancıyız, keseriz,
Seni kesen her eli.
Vatanını sevenler,
Ormanı da sevmeli.
Seni candan sevmeyen
Duygusuzdur, utansın.
Toprak eğer vatansa,
Sen de bize vatansın.
seafoodplus.infoı SUNAT
AĞAÇ DİYOR Kİ
Ben küçücük bir ağacı
Yurdumun bir bahçesinde
Topraklar tüterken gölgem
Dallar da çiçeklensin de.
Her şeyimle yararlıyım,
İnsanoğluna dünyada,
Çiçeğim, yaprağım, gölgem
İri dallı zerdalimle.
Kuşlar mutlu şarkısını
Hep dalımda söylerler,
Şen arılar vızır vızır,
Kokuma koşup gelirler.
Sakın sakın dalımızı,
Çocuklar çekip kırmayın.
Çakınızla gövdemizde
Derin yaralar açmayın.
Halim YAĞCIOĞLU
AĞAÇ DİKELİM
Gelin ağaç dikelim
Boş gördüğümüz yerlere
Orman sevgisiyle biz
Yükselelim göklere
Herkesten çok masum
Dağlardaki fidanlar
Mutlak ceza çekmeli
Onları kıranlar
Yurdumun her yerini
Ormanlarla donatmalı
Seversen vatanı
Candan koru ağacı
Kırlara doğru uzansın
Ormanların yolları
Altında gölgelendirsin
Salıncakta sallananları
Ceyda BANDIR
Kayırlar Ş.M.E. İlköğretim Okulu
5/A
AĞAÇ SEVGİSİ
Kucak açarsın herkese
Bu dost, şu düşman demeden
İyilik yaparsın herkese
Bir karşılık beklemeden.
Güzel yurdumun süsüsün
Bulutlara dal uzatan
Kuru, yeşil örtüsüsün
Gölge veren, dal uzatan,
Ne kadar çok çeşidin var
Elma, armut, meşe, kavak
Tatsız geçer sensiz bahar
Sensiz toprak olur kurak.
M. Necati ÖNGAY
Yurdumun Ormanları
Yemyeşil hayat taşır,
Yurdumun ormanları.
Ufuklara ulaşır,
Yurdumun ormanları.
Yaş kesmek zulüm size,
Hak değil ölüm size,
Varmıyor elim size,
Yurdumun ormanları.
Sizi kesen kalır aç,
Ölümde bile muhtaç,
Kefenden önce ağaç,
Yurdumun ormanları.
Küçükse de yaşımız,
Yolundadır başımız,
Yarın can yoldaşımız,
Yurdumun ormanları.
Mehmet İhsan BULUR
Orman
Orman yurdun temelidir,
Nesillerin evvelidir,
Her sanatın ilk elidir,
Ormandaki varlığa bak.
Orman memleketin süsü,
Hem ufağı hem irisi,
Her dalında bir kuş sesi,
Ormandaki varlığa bak.
Çiçekler açar renk renk,
Dağları süsler gülerek,
Selleri önler emerek,
Ormandaki varlığa bak.
Gemi olur, suda yüzer,
Uçak olur, gökte gezer,
Kalem, kâğıt neler yazar,
Ormandaki varlığa bak.
Âşık Veysel ŞATIROĞLU
AĞAÇ SEVGİSİ
Kucak açarsın herkese
Bu dost, şu düşman demeden
İyilik yaparsın herkese
Bir karşılık beklemeden.
Güzel yurdumun süsüsün
Bulutlara dal uzatan
Kuru, yeşil örtüsüsün
Gölge veren, dal uzatan,
Ne kadar çok çeşidin var
Elma, armut, meşe, kavak
Tatsız geçer sensiz bahar
Sensiz toprak olur kurak.
M. Necati ÖNGAY
AĞACA ÖVGÜ
Evlerimin eşiği,çocuğumun beşiği
Sıra dağların görülen güzelliği,
Toprakların yüreği,
Bayrakların direği
Ağaçlardır,ağaçlar.
Toprağı kaydırmayan,durduran seli,
Yağmuru çeken,toprağa döken,
Güneşi kesen,tozu dindiren
Ağaçlardır,ağaçlar.
Yeşiller içinde ağaç yeşili,
Ağaçtır toprağın türküsü,dili,
Bana şu dağları sevdiren
Ağaçlardır,ağaçlar.
Zeki TEOMAN
Orman haftasına gireceğimiz şu günlerde, ormanlarımızı korumaya yönelik ve orman sevgisine vurgu yapan en güzel şiirleri bu sayfamızda derledik. Öğrenci kardeşlerimizin bu sayfadan faydalanacağını umuyoruz. İyi ödevler.
Benim ormanım güzellik dolu.
Hayvanım var sevgi dolu.
Orman korunmalı elbet.
Ben ormanları severim.
Canım ormanım sevgili ormanım.
Tahammül edemem ağaç kesilmesine.
Oduncular yaşlı ağaçları kessin.
Ormanım korunsun benim.
İrem Meryem USLU
Orman deyip geçme,
Piknik yapıp çöpleri bırakma
Gün gelir hesap verirsen,
Aval aval bakma
Ormanı koruyup ,
Çöpleri yerde bırakma!
Her 27 Martta
Ağaç dikmeyi unutma!
Aslı GÖKBAY
Orman bürünmüş yeşillere,
Meyve verir bizlere.
Ev sahipliği yapar;
Bitki, hayvan herkese.
Orman sayesinde;
Nefes alıp veriyoruz.
Bize verdiği meyveleri,
Hem alıp, hem satıyoruz
Dilara Doğanşah
Ormanlar Yuvamız
Onları korulmalıyız
Onlarda yurttaşımız
Ormanları korumalıyız
Ormanlar yuvamız
Afetleri yok eder ormanlarımız
Çevreye bak bir
Orman var mı hiç ?
Ormanları korumalıyız
Zeynep ÖZEN
Sen insansın, o ağaçtır,
Suya, ışığa, sevgiye
Bir insan kadar muhtaçtır;
Ağaçların şehri orman.
Onu ne yak, ne sök, ne kır.
Bir dal kopardığın zaman.
Gizli bir sesle hıçkır..
Her orman yurda bir ordu
Ormanı iyi koru
Hüseyin KALABA
Doğa ne güzel,
Ağaçlarla birlikte.
Ağaçlarda istemez
Kesilmeyi elbette.
Ormanları kesmeyin
Sonra halimiz ne olur.
Küçük,büyük ağaçlar
Hepside yok olur.
Ormanları sevelim
Onları kesmeyelim.
Ağaç kesenleri de
Uyarmayı bilelim.
Mina Begüm COŞKUN
Ormanlarda hayvanlar
Solurlar güzel havayı
Şehirlerde insanlar
Solurlar kötü havayı
Haydi kalk oturma
Bir ağaç dik ormana
Haydi sende destek ol
Bu güzel yurdumuza
Canlıları sevelim
Ormanlara ağaç dikelim
Bu güzel yurdumuzdaki
Ormanları destekleyelim
Nur Halime KIRIKOĞLU
Dağlarımı sırma saç gibi sarmış
Baharı yeşile boğan orman
Aş olmuş, yuva olmuş, yurt olmuş
Toprağıma örtü olmuş orman
Sanayi denilen ozon düşmanına
Atmosferde savaş açan er olmuş
Kaynaklarından billur su vermiş
İnsana hayat veren can olmuş orman
Zalim ellerce ateşe verilmiş
Kan ağlayan yürek olmuş orman
Fidan dikmenin kutsal sayıldığı memlekette
Alev alev yanıp kül olmuş orman
Ethem Turan
Ormanların değerini bilin
Ormanlar sızden daha kıymetlidir
Çünkü orman olmasa nefes alamayız
Beslenemeyiz
Dünyanın ekvator çizgisinde
Hep ormanlar bulunur
Ormanlarımızı temiz tutalaım
Ormanlarımıza cam kırıkları atmıyalım
Yoksa ormanlar yanar
Ormanlarımıza iyi bakalım
Biraz çevreci olalaım
Çevreye iyi bakalım
Artık iyi bakacaz
Beyza Nur Demir
Ormanları sevmeliyiz
Hergün ağaçlara su vermeliyiz
Ağaçları ve hayvanları sevmesekte
Onların haklarına saygı göstermeliyiz
Ağaçlarda bir canlıdır
Bize onların çok yararı vardır
Eğer onları sevmezsek
Bize çok darılır
Onlar bizim hayatımızı
Biz onların mutluluğunu sağlarız
Bence onlar çok tatlılar
Biz bir elmanın iki yarısıyız
İlayda KAYA
Ağaçların kökleri,
Kardeş gibi toprakla.
Senin bizce farkın yok,
Dalgalanan bayrakla.
Ormancıyız, keseriz,
Seni kesen her eli.
Vatanını sevenler,
Ormanı da sevmeli.
Seni candan sevmeyen
Duygusuzdur, utansın.
Toprak eğer vatansa,
Sen de bize vatansın.
seafoodplus.infoı SUNAT
Rengarenk çiçekler
Ayrı ayrı renkteler
Hepsi ayrı koku salar
Hepsinin özelliği var
Ormanı koruyalım
İncitmeyelim onları
Onlarında canı var
Sevelim onları
Yangın olursa ormanda
Canlılara ne olur
Onların ailesi
Perişan olur
Ağaç dikelim
Sevinsin canlılar
Güle oynaya koşsunlar
Birlikte çoşsunlar
Yasemin Özel
Orman,orman
Severiz seni orman.
Oksijeni sağlarsın,
Hepimizi yaşatırsın.
Dünyanın kaynağısın,
Her yeri kaplarsın.
Seni kesenler pişman olur,
Hayat ona zindan olur.
Ağaçları kesmeyelim,
Tersine sevelim.
Herkes ağaçlara muhtaçtır,
Orman bizi yaşatır.
Kuşlar konar dalına,
Böcekler gezer kolunda.
Onlara yiyecek sağlarsın,
Canlıları hayatta tutarsın.
Merve Beril KAYA
Bir ağaç dik toprağa
Toprak bilir kıymetini
Besler onu Toprak Ana
Anne misali
Bir ağaç dik toprağa
Hava bilir kıymetini
Bakar ona Bulut Ana
Rahmet misali
Bir ağaç dik toprağa
Orman bilir kıymetini
Basar bağrına Orman Ana
Aile misali
Bir ağaç dik toprağa
İnsan bilir kıymetini
Korur onu, insan evladı
Canı misali
Vedat Sadioğlu
Yemyeşil hayat taşır,
Yurdumun ormanları.
Ufuklara ulaşır,
Yurdumun ormanları.
Yaş kesmek zulüm size,
Hak değil ölüm size,
Varmıyor elim size,
Yurdumun ormanları.
Sizi kesen kalır aç,
Ölümde bile muhtaç,
Kefenden önce ağaç,
Yurdumun ormanları.
Küçükse de yaşımız,
Yolundadır başımız,
Yarın can yoldaşımız,
Yurdumun ormanları.
Mehmet İhsan BULUR
Orman çocuklar için var
Çocuklar geleceğimiz
Onlar
Temiz bir ormanda
Biz temiz çocuklarala
Çok mutluyuz ormanda
Mutlu yaşam için
Hep birlikte ormana gidin
Temiz hava
Temiz su
Temiz toprak
Hepimiz mutlu
Orman bizim her şeyimiz
Ona verecek tek bir hediye
Ormanı kirletmemek
Çocuklar temiz bir orman görsün
Gelecekleri temiz olsun
Ormanı temiz tutalım
Hande Kırosman
Orman yurdun temelidir,
Nesillerin evvelidir,
Her sanatın ilk elidir,
Ormandaki varlığa bak.
Orman memleketin süsü,
Hem ufağı, hem irisi,
Her dalında bir kuş sesi,
Ormandaki varlığa bak.
Çiçekler açar renk renk,
Dağları süsler gülerek,
Selleri önler emerek,
Ormandaki varlığa bak.
Gemi olur, suda yüzer,
Uçak olur, gökte gezer,
Kalem, kağıt neler yazar,
Ormandaki varlığa bak.
Âşık Veysel ŞATIROĞLU
Yine bir burukluk sardı tenimi,
Ağacı kurumuş, sararmış gördüm.
Çiçeğin, yaprağı inmiş yerlere,
Onu da yerinde kararmış gördüm.
Düşündüm de kim kurutmuş yeşili,
Aynaya bakınca kendimi gördüm.
Sarmaşığı dolaşırken düşündüm.
Onun da halini perişan gördüm.
Kayalara tırmanıyor söğütler,
Laleyi sümbüle bakarken gördüm.
Kar yağmış ta tepelerin üstüne,
Köknarları göğe uzanmış gördüm.
Çaba harcamadan bir nebze bile,
Yine de etrafında yeşili gördüm.
Söğüt doldururken ovada çile,
Kavağı sulayan insanı gördüm.
Hakkı ÇEBİ
Geleceği düşünerek
Koruyalım ormanları
Hayat için onlar gerek
Koruyalım ormanları.
Meşe tohumu ekelim
Arada bir su dökelim
Sıra sıra çam dikelim
Koruyalım ormanları.
Kök salsın ulu çınarlar
Çağlayıp aksın pınarlar
Yurdu kaplasın ormanlar
Koruyalım ormanları.
Zıp zıp zıplasın sincaplar
Kükresin aslan krallar
Mutlu olsun tüm hayvanlar
Koruyalım ormanları
Bitmesin oksijenimiz
Solmasın benizlerimiz
Yeşille dolsun ülkemiz
Koruyalım ormanları
Halil MANUŞ
Değeri ancak yok edilince bilinir
Ormanlar o yerlerin göz bebekleridir
Bize yaşamak için temiz hava verir
Ülkemin can damarları ormanlarımız
Ormanda ateş yakıp ta gitmemeliyiz
Yakıp yok edenlere de ders vermeliyiz
Çok korumalı, değerini bilmeliyiz
Ülkemin can damarları ormanlarımız
Ormandan elde edilir onlarca ürün
Ormanın yoksa ülkende sürün ha sürün
Bahar gelince her taraf yeşile bürün
Ülkemin can damarları ormanlarımız
Orman denilince akla ağaçlar gelir
Ormanın faydalarını koruyan bilir
Orman yaban hayvanları evi denir
Ülkemin can damarları ormanlarımız
Son nefeste olsan bile fidan dikmeli
Gelecek nesillere öncülük etmeli
Sağlığımız için değerini bilmeli
Ülkemin can damarları ormanlarımız
Ferhat Günaydın