10 mg antidepresan / Antidepresan Zehirlenmeleri Yönetimi – seafoodplus.info

10 Mg Antidepresan

10 mg antidepresan

Kas Gerilimi Başağrıları

 

Başağrısı Tedavisi

 

Dr. Ayfer Gemalmaz*, Dr. Okan Bölükbaşı**

* Uzm.; Adnan Menderes Ü. Tıp Fak. Aile Hekimliği AD, Aydın

** Yrd. Doç.; Adnan Menderes Ü. Tıp Fak. Nöroloji AD, Aydın

 

 

         Başağrıları, bazen ciddi bir hastalığın ilk ve hatta tek belirtisi olabildiğinden, belirtilere yönelik tedavi ancak dikkatli bir muayeneden ve belkide bunu izleyecek uygun incelemelerden sonra yapılmalıdır. Başağrısı dediğimiz "ağrı"nın oluşum biçiminin açıklanması, kısmen tam olarak aydınlatılamamış yönleri, kısmen de etyolojik etmenlerin çeşitliliği gibi nedenlerle kolay değildir. Kafada genel olarak ağrıya duyarlı yapılar ekstrakraniyaldir. Bu yapılar arasında; arterler ve beynin alt kısmını kaplayan dura mater, venöz sinuslar, dural arterler, basis cerebri arterleri, V, VII, IX ve X. kafa çiftleri, ilk üç servikal spinal sinir gibi kısmen intrakraniyal oluşumlar da bulunur. Başağrısının doğru ve etkin tedavisi için ilk koşul doğru tanıdır.

         Hastadaki başağrısı tipi, ağrının karakteri, yerleşimi, zamanlaması, artırıcı/azaltıcı etmenlerin varlığı, varsa ağrı öncesi haberci belirtiler, ağrı süresi, ağrısız dönem süresi, alevlenme dönemleri, eşlik eden belirti ve bulgular gibi bilgilerin yardımıyla sınıflandırılır (Tablo 1). Ancak bundan sonra bir tedavi yaklaşımı belirlenir. Ani ya da yineleyen baş ağrıları olan hastaların temel endişesi, yaşamlarının tehdit altında (beyin uru ya da kanaması gibi) olup olmadığıdır. Bazı hastalarda tam bir "kür" olanaklı değildir ve yapılacak ağrılı dönemleri elden geldiğince kontrol altına almaktır. Tedavi yaklaşımı genel olarak psikoterapi, fizik tedavi ve ilaç tedavisini içerir. Psikoterapi; stresle başa çıkma yollarının öğrenilmesi, gevşeme teknikleri, biofeedback ve hipnozdur. Fizik tedavide masaj, ultrason ve elektrik uyarımı kullanılır. Hastalara sıcak ve soğuk su torbalarının nasıl kullanılacağı, germe ve aerobik egzersizleri öğretilir. Hastanın bir "başağrısı takvimi" tutması çok önemlidir. Ağrılı dönemdeki fizik ya da psikolojik stresler ve kullanılan ilaçlar hasta tarafından bu takvimde belirtilmelidir. Böylece hekim kolaylıkla tetikleyici etmenleri tanıyabilir ya da ağrı kesici kötüye kullanımının yol açtığı "rebound" ağrıları (analjezik başağrıları) gibi ender olmayan yeni başağrısı sorunlarını farkedebilir. Başağrısı tetik noktalarının belirlenmesi çok önemlidir.

 

Başağrısı tedavisi sözkonusu olduğunda kas gerilimi başağrıları (gerilim tipi baş ağrısı, stress başağrısı, "idiopathic" başağrısı, "ordinary" başağrısı, "psychomyogenic" başağrısı) tedavi yönünden tam bir meydan okumadır. Migrenden ayrımı aslında zordur ve klasik şemalarla ayırt edilemeyebilir. Bu durumda migrenden ayrım için şu üç kriter yararlıdır: ağrı tipi (zonklayıcıya karşılık band şeklinde), ağrı şiddeti (şiddetliye karşılık hafif ya da orta) ve eşlik eden belirtiler (gerilim tipi baş ağrısında tipik migren belirtileri bulunmaz). Buna karşın migren ağrılarının her zaman zonklayıcı olmadığı (bazen %50’si) da dikkate alınmalıdır. Biz tedaviye genelde 10 mg amitriptilin (Laroxyl 10) gece tek doz ve naproksen sodyum, ibuprofen (Brufen retard) ya da gastrik sorunları olan hastalarda mg b.i.d. tiaprofenik asit supozituvar formu (Surgam supozituvar) gibi bir nonsteroid antiinflamatuvar ilaçla (NSAİİ) başlıyoruz. Hastada servikal spondiloartropati ya da benzeri dejeneratif bozukluk saptanırsa, altı hafta kullanılmak üzere servikal boyunluk da öneriyoruz. NSAİİ uygulamasını bir hafta içinde kesip amitriptilini hastanın tolere edebildiği doza kadar çıkıp altı ay boyunca sürdürüyoruz. Bizim hastalarımız, amitriptiline için Anglo-Amerikan literatüründe önerilen dozlara göre (Özellikle Karadeniz Bölgesi ve Kuzeydoğu Anadolu için) çok daha duyarlı. Bu nedenle doz hastaya göre ve oldukça yavaş artırılmalıdır, hastalarda gözlenen en sık yakınma sedasyondur. Günde 50 mg'ın üzerine çok ender olarak çıkmamız gerekiyor. Hastalara bu ilacın ayrıca diğer trisiklik antidepresanlar gibi sabahları uyanmayı güçleştirebileceği, libido azalması, ağız kuruluğu yapabileceği ve zorunlu kalmadıkça araba kullanmaktan kaçınmaları gerektiği anlatılmalıdır. Hasta eğer uzun süre doktor doktor dolaşmaktan yorgun, ağrılar nedeniyle bıkkın ve ümitsiz ise tedavi başlangıcına özgü olmak üzere bir doz IM depo steroid de verilebilir. Yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun hastalara mutlaka düzenli egzersiz önerilmelidir. Yüzme ya da aerobik olanağı yoksa her gün açık havada bir saatlik yürüyüş de yararlı olabilir. Hastalar yeni uğraşılar bulmalı, kendilerine ve dış dünyaya daha çok zaman ayırmalıdırlar. Onlara, yalnızca ilaçlar ile, bu işin üstesinden gelemeyecekleri anlatılmalıdır. Düzenli günlük tutmak ve televizyonda dış haberleri izlemek hastanın içgörüsünü artıracak, ayrıca dikkatinin yakınmaları yerine dış dünyaya çevrilmesine yol açacaktır. Bu davranış terapisi teknikleri ve hastaya bir hobi kazandırmak (logoterapi), uzun erimde oldukça etkili olacaktır.

         Bazen hastalardaki ağrı tipi oldukça karmaşık bir görünümdedir ve kategorize edilemez. Örneğin hastada hem adi migren hem de gerilim başağrısı birbirini daimi izleyen bir düzen içinde ortaya çıkabilir. İlk kez 'de tanımlanan bu durum "günlük süregen baş ağrısı" olarak adlandırılmaktadır. Bu birliktelik, iki farklı antite yerine tek bir fizyopatolojik mekanizmanın etyopatogenezden sorumlu olabileceğini düşündürmektedir (transformasyonel baş ağrısı). Hem beyinsapı hem de hipotalamik merkezlerin kontrolündeki trigeminal sinir, inen ve çıkan üst servikal sinirlerdeki nörotransmiter ya da reseptör düzeyinde ya da kronobiyolojik bir anormallik, olayın nedeni olabilir. Gerçekten de tedavide kullanılan ilaçlar bir biçimde serebral serotonin metabolizması ile ilgilidir (örneğin amitriptilin). Valproat mg b.i.d. ile de iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu hastalarda genelellikle uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete ve analjezik kötüye kullanımı da olduğundan valproata bir serotonin geri alım inhibitörü de (SSRI) eklenebilir. Etkinin başlaması için en az 10 güne gereksinim olduğu hastaya anlatılmalıdır.

 

Hastaları yan etki riskine sokmadan etkin ilaç tedavisi yapılamaz. Analjezik, narkotik ve ergotamin gibi ilaçların hergün kullanımı (bazen yalnızca analjezik suistimali), kronik süregen başağrısına yol açabilir ya da var olan migreni şiddetlendirebilir. Hastaların baş ağrısı için bu ilaçları gelişigüzel kullanmaları kesinlikle önlenmelidir. Yoksa gelişebilecek rebound başağrılarının "tedavisi" zordur. Ergotamin deriveleri ve sumatriptan bir ay içinde en çok 10 kere alınmalıdır. Narkotikler kullanılmamalı, kombinasyon analjeziklerinden kaçınılmalıdır. Aşırı analjezik kullanımına yatkın hastaların detoksifikasyonu, bulantı ve ishal gibi gün süren yoksunluk sendromlarına yol açar. Narkotik kullanma alışkanlığı olan hastalarda bu yoksunluk belirtilerinden bazıları klonidin ile önlenebilir.

Migren

Migren ağrılarının tedavisinde profilaktik ve ağrı atağına yönelik ilaç uygulanımı söz konusudur. Migrenli hastalarda depresyon sıklığı arttığından, antidepresan eklenmesi de (trisiklikler ya da selektif serotonin geri alım inhibitörleri) gerekebilir.

Profilaktik tedavi atakların sıklığı ve şiddetini azaltmaya yöneliktir. Profilaksi endikasyonları şöyle özetlenebilir:

 

1. Hastanın her ay en az iki-üç atak (ya da uzun ve şiddetli bir atak) geçirmesi.

2. Atakların hastayı iş yapamaz duruma getirmesi ya da belirtilere yönelik (abortif) tedaviye yanıt vermemesi.

3. Başağrısının psikolojik yönden dayanılmaz olması.

4. Belirtilere yönelik ilaçların kontrendike olmaları ya da olumsuz etkilerinin bulunması.

 

Profilaktik tedavi için önerilen ilaçlar beta blokerler, antidepresanlar, kalsiyum kanal blokerleri, serotonin antagonistleri, antikonvülzanlar olarak sıralanabilir. Biz sıklıkla erişkinlerde atenolol (Tensinor) mg/gün gece tek doz, çocuklarda ise mg/gün valproat (Depakin chrono, Convulex) seçiyoruz. Bu ilaçlarla profilakside yan etki genel olarak azdır ve ilaçlar iyi tolere edilir. Atenolol, profilaktik etkinliği hemen hemen aynı olmakla beraber yan etki profili açısından propranolole göre oldukça üstündür. Tensinor hipotansif kişilerde tansiyonu daha da düşürürse hastalara tuzlu leblebi atıştırarak basitçe diyetteki tuz miktarını artırmaları öğütlenebilir. Postural hipotansiyon, bradikardi, kalp yetmezliği, astım, iletim blokları gibi durumlarda kardiyoloğun görüşü alınmadan verilmemeleri gerekir. Valproat içinde ender olarak hepatotoksik etki nedeniyle dikkatli olmak gerekir. Profilaksi, altışar aylık dönemlerde uygulanıp birkaç ay için azaltılarak kesilir. Bunun nedeni regülasyon mekanizmalarının beta adrenerjik reseptör sayısını artırarak hem migren profilaksisine karşı tolerans geliştirmesi hem de hastalara başka nedenlerle verilebilecek diğer beta bloker ilaçlara karşı yanıtı modifiye etmesinin engellenmesidir. Profilaksi seçenekleri Tablo 2'de özetlenmiştir.

 

Atak tedavisinde kullanılan serotonin (5-HT) 1D reseptör agonisti olan sumatriptan (Imigran 50, Sumatran ), halihazırda varolan en etkin migren atak tedavisi ilacıdır.

         Otoenjektörlü 6 mg lık subkütan uygulama ve 50 mg’lık tablet formu vardır. Sumatriptana ilişkin en önemli yan etki, oldukça ender olmakla birlikte koroner vazospazmdır. Sumatriptanın kontrendike olduğu durumlarda (son 24 saat içinde herhangi bir ergotamin derivesinin kullanımı, kardiyak sorunların ya da yaşın 60'ın üzerindeki olması, periferik dolanım bozukluğu) kas içi bir NSAİİ uygulaması (örneğin ketorolak) yararlı olabilir. Yeni sınıf triptanlar (Imitrex) terapötik etkinlik yönünden büyük bir farklılık getirmemekle beraber yan etki profilinin düşük olması nedeniyle seçilmelidir. Ergotamin preparatları (Cafergot, Avamigran) ekonomik gücü sumatriptan için uygun olmayan hastalarda atak tedavisinde kullanılabilir. Burada dikkat edilecek nokta, hastanın ilacı her zaman yanında taşıması ve ağrı başlarken almış olmasıdır. Sumatriptan için ise böyle bir gereklilik yoktur. Kolay ve etkin kullanımı olan nazal dihidroergotamin spreyi ve parenteral dihidroergotamin preparatı maalesef ülkemizde bulunmamaktadır. Metoklopropamid (Metpamid) ya da klorpromazin (Largactil) gibi ülkemizde parenteral ve ağızdan preparatları bulunan dopamin agonistleri, tek başına bile etkilidirler. Migren krizindeki etkileri bulantı giderici etkilerinden bağımsız merkezi bir antimigrenöz mekanizma ile gerçekleştiği sanılmaktadır. Metpamid, infüzyona özel ml’lik sıvı içinde yavaş infüzyonla verilebilir. Daha sonra cc İzotonik sıvı infüzyonunu sonrası 10 mg klropromazin yavaş intravenöz infüzyonla verilebilir. Önceden yapılmış sıvı yüklemesi, bu ilacın potansiyel bir komplikasyonu olan ortostatik hipotansiyon riskini ortadan kaldırır. Gerekirse dakika içinde bir doz daha yinelenebilir. Bu ajanlar yan etki olarak sedasyon, akatizi, akut distonik reaksiyon yanı sıra okulojirik kriz ve tortikollis gibi ekstrapiramidal belirtilere de yol açabilir. Status migrenosus da 10 mg deksametazon intravenöz infuzyonunu sonrası her altı saatte 4 mg olarak (IV) tyinelenmesi etkilidir. Özellikle ülkemiz acil servislerinde sık olarak uygulanan diazepam ve metamizol karışımının intravenöz uygulaması; sedasyon, hipotansiyon ve ender olarak kardiyorespiratuvar arrest ile ölüme yol açabileceğinden, kullanılmamalıdır.

 

         Adetle ilişkili migrende hem tensinor hem de sumatriptanın yararlı olduğunu gözlemledik ancak bu tip migrende atak kontrolünün zor olduğu dikkate alınmalıdır. Dirençli olgularda düzenli ve düşük dozda bromokriptin (Parlodel SRO) ya da lisurid (Dopergin) gibi dopamin antagonistleri kullanımı yararlı olmaktadır. Bu tedavi sırasında sıklıkla mide bulantısı olabileceğinden, gerekli durumlarda domperidon (Motilium) eklenebilir. Doğum kontrol hapı kullanımı mutlaka sorgulanmalı ve kullanılıyorsa alternatif bir korunma yöntemi önerilerek kesilmelidir. Adet döneminde düşük doz diüretik ya da bir NSAİİ ile yapılacak kısa süreli pofilaksinin yararlı olduğunu bildiren çalışmalar vardır.

 

         Genellikle erkeklerde, sıklıkla üçüncü ve beşinci onyıllarda görülür. En sık görülen tipi epizodik kümedir. Burada başağrıları üçer hafta ve üçer ay arasında değişen süreler boyunca sürer ve arkasından uzun remisyon dönemleri gelir. Ağrı genelde tek taraflı, retroorbital ve şiddetli delici vasıftadır, zaman içinde taraf değişikliği olmaz. Şunlardan en az biri ağrıya eşlik eder: göz kapağı ödemi, ptosis, miosis, konjonktival injeksiyon, lakrimasyon, nazal konjesyon, rinore. Hasta tipik olarak sanki kızgın bir demir parçasının gözüne sokulması gibi delici, batıcı bir his tanımlar. Ortalama ağrı süresi dakikadır, hergün birkaç kez (sekize kadar olası) yineler ve hastayı sıklıkla derin bir uykudan uyandırabilir. İvedi girişim olarak tedavide ilk seçenek oksijen inhalasyonudur. On, onbeş dakikada 8 L/dak. vermek genelde yeterli olur. Subkutan uygulanan sumatriptan, çabuk başlangıçlı etkisi nedeniyle bilinen en etkili ajandır. Bir subkutan 6 mg’lık doz yapılır ve gerekirse 1 saat sonra yinelenebilir ancak 24 saat boyunca başka bir sumatriptan dozu yapılamaz ve herhangi bir diğer ergotamin derivesi kullanılamaz.. Kardiyak sorunları olan hastalarda ve 60 yaş üzerindekilerde yaratabileceği komplikasyonlar nedeniyle kullanım kısıtlılığı söz konusudur. Uzun süreli profilaksi için Verapamil mg’lık yavaş salınımlı günde tek doz uygulanan formu etkilidir. Bu yaklaşımlara yanıt vermeyen olgularda 60 mg/gün prednizolon denenebilir. Hastanın ağrıları azalınca, azaltılarak yavaş yavaş kesilir.

 

         Oksipital Sinir İrritasyonu ile Birlikte Olan Süregen Tek Taraflı Başağrısı

 

         Zaman zaman migren tanısıyla izlenen hastalarda ağrının karakteri ve yerleşimi değişir. Oksipital bölgeye doğru kayabilir ve künt-süregen bir ağrı şekline dönüşür. Profilaktik tedavi, ergotaminler ve NSAİİ lere yanıt vermez olur. Bazen bu ağrı tipi, öncesinde migren öyküsü olmayan hastalarda da gelişebilir. Hastalarda, tek taraflı olarak, N. Occipitalis major boyunca duyarlılık ve hiperalgesia saptanır. Tedavide, sıklıkla bulunan servikal spondiloza yönelik girişimler (altı hafta servikal boyunluk kullanımı, fizyoterapi) ve NSAİİ’lerin kullanımı genellikle yeterlidir. Bu uygulamaya yanıt vermeyen olgularda ilgili sinir bölgesine metilprednizolon injeksiyonu (birkaç kez) yapılabilir. Cerrahi oksipital nörektomi, son çaredir.

 

Başağrılı bazı hastaların kısa bir süre içi de olsa hastaneye yatmaları gerekebilir (Tablo-3). Hospitalizasyon, etkin ağrı tedavisinin yanı sıra altta yatan nedenlerin araştırılması için bir olanaktır. Toksik ya da rebound başağrılarında sıvı tedavisinin yapılabilmesi ve yoksunluk belirtilerinin kontrolü bu şekilde olanaklıdır. Bu gibi durumlarda fenotiyaziler, narkotikler ya da steroidlerin kullanımı (intravenöz hidrokortizon) söz konusudur.

 

Gençlerde olduğu gibi, yaşlılardaki başağrılarının da en sık nedeni selim disfonksiyonel (migren, gerlim tipi, küme) başağrılarıdır. Gençlerde görülen başağrılarının %90'ından fazlası selim disfonksiyonel başağrıları iken, yaşlılarda bu oran yalnızca %66'ya kadar ulaşır. Yaşlılarda 1/3'ü oluşturan diğer nedenlerse sistemik hastalıklara ikincil başağrıları ve birincil intrakranyal lezyonlardır. Yaşlılarda selim disfonksiyonel başağrılarının migrenin atipik prezantasyonu olabileceği akılda tutulmalıdır. Migren bazı hastalarda ilk kez 50 yaşın üzerinde ortaya çıkabilir. Yaşlı hastalardaki başağrısının nedenleri arasında dev hücreli arterit, kafa içi yer kaplayan lezyonlar, iskemik serebrovasküler hastalıklar, servikal spondiloz, hiperkapni ile seyreden kronik obstruktif akciğer hastalığı, karbonmonokside maruz kalma sayılabilir ancak en önemlisi ilaçların neden olduğu baş ağrılarıdır. Bütün yaş gruplarında nedeni açıklanamayan baş ağrısı varsa tüm ilaçların kesilmesi yararlı bir çabadır.

 

Başağrısı, çocuklarda mutlak bir ciddiyetle araştırılması gerekli bir sorundur. Okul çağı çocukların % inde migren görülür. Özellikle küçük çocuklarda ağrı kısa sürer (bir saat). Hemiplejik migren, baziler migren, oftalmoplejik migren ve selim paroksismal vertigo, siklik kusma, selim tortikollis gibi migren varyantları görülebilir. Oftalmoplejik migren, bir yaşın altındaki bebeklerde bile görülebilir. Çocuklarda gerilim tipi başaağrısı ve küme başağrıları da görülebilir. Oniki yaş üzerinde migren tedavisi erişkinlerdeki ile aynıdır. Altı yaş üzeri çocuklarda sumatriptan kullanılabilir. Altı yaş altı çocuklarda ağrılar genelde kısa süreli olduğu ve uyku ile geçtiği için, yan etkisi olmayan parasetamol kullanılabilir. Profilakside biz valproat ( mg/gün) ile çok iyi sonuçlar alınmaktadır.

 

 

Tablo 2: Migrende profilaktik ilaç seçenekleri.

Beta blokerler

Propranolol                                 mg/gün

Atenolol                                       mg/gün

Nadolol                                        mg/gün

                                                    

Timolol maleat                            mg/gün

Antidepresanlar

Nortriptilin                                   mg/gün

                                                    

Amitriptilin                                   mg/gün

Doksepin                                    mg/gün

                                                    

Fluoksetin                                   mg/gün

Kalsiyum kanal blokerleri 

Verapamil                                   mg/gün

 

Nifedipin                                     mg/gün

Nimodipin günde                       mg’a kadar

dört bölünmüş dozda

Diltiazem                                     mg/gün

Serotonin antagonistleri

Metiserjid maleat bölünmüş
dozlarda                                      14 mg/gün

Antikonvülzanlar

Valproat                                      mg/gün

 

Tablo 3. Şiddetli başağrısında hastaneye yatırma endikasyonları.

 

1. Şiddetli, ilaçlara yanıt vermeyen ve özellikle(varlığı bir önkoşul değil !) dehidratasyon ve elektrolit kaybına eşlik eden başağrısı sendromları.

2. Madde kötüye kullanımı belirti ve/ya da bulgularının eşlik ettiği şiddetli başağrısı.

3. Ergo ya da analjezik toksisitesi (rebound) şiddetli başağrıları.

4. Tıbbi bir hastalığın komplikasyonu olarak şiddetli başağrısı.

5. Ağır bir psikiyatrik hastalık zeminindeki şiddetli başağrısı.

6. Sık parenteral ilaç uygulanımı gerektiren şiddetli başağrısı.

 

Kaynaklar

 1. Anthony M, Lance JW: Headache. Eadie MJ (Ed.) in Drug Therapy in Neurology. Churchill Livingstone, Edinburgh; :

 2. Appenzeler O: Headache and facial pain. Current Therapy in Neurologic Disease-2 B.C. Decker Toronto;

 3. Bolukbasi O, Akyol A, Özmenoğlu M, Tekten T: Atenolol is effective in the prophylactic treatment of migraine. Journal of Neurology, ; Suppl.1;

 4. Turkish Headache Epidemiology Study Group: An epidemiologic study of headache in Turkey: A nationwide survey. Neurology 4; Suppl.(4); A

 5. Budak F, Demirci A, Özmenoğlu M, Şener U, Bölükbaşı O: Migren-İnme-MRI. XXIX. Ulusal Nöroloji Kongresi Özet Kitabı. Ekim İstanbul

 6. Bölükbaşı O, Özmenoğlu M, Alioğlu A, Bülbül İ: Migren tedavisinde sumatriptan kullanımı, iki yıllık deneyim. IV. Karadeniz Tıp Günleri Kongre Kitabı,

 

-KATEGORİ

Antidepresan ilaçların uygun kullanımı hastaların en az % 'inde klinik düzelme sağlar. Etkinin tam başlangıcı birkaç haftalık süreyi gerektirir. Antidepresanlar genellikle benzer etkinliğe sahipken güvenlik ve yan etki profilleri bakımından farklılık gösterirler. Yan etkilerin çoğunluğu değişik nörotransmitter sistemler üzerindeki etkilerine bağlıdır.

Antidepresan ilaç seçiminde

  • sedatif etki,
  • antikolinerjik etki,
  • kardiyak fonksiyon üzerine etkisi,
  • aşırı doz durumunda toksisite etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.

Antidepresan ilaçların etkin uygulanması doğru tanı ile başlar. İlaç seçiminde hastanın genel tıbbi durumu da göz önünde bulundurularak en az risk ve en iyi yan etki profiline sahip bir seçim yapılmalıdır. Depresyon tanısı ve ilaç seçiminden sonra, ilacın yeterli dozda kullanımı çok önemlidir. Çoğu olguda, en az mg/g imipramin eşdeğeri doz gereklidir. Hastanın hangi tip ilaca daha iyi yanıt vereceği önceden tahmin edilemez. Major depresyon olgularında, bütün ilaçlar eşit olarak etkili görülmektedir. İlaç seçiminden sonra hekim, doz, kullanım süresi ve alternatif tedavi yöntemlerini de içeren bir plan hazırlamalıdır.

Başlangıç dozu düşük tutulabilir, amaç ilaca karşı olan toleransa karar vermek ve başlangıçtaki yan etki riskini en aza indirmektir. Akut dönemde yetersiz doz ilaç verilmesi tedavinin başarısızlığında en genel nedendir. Sürdürme tedavisi riskin yüksek olduğu dönem için (semptomatik iyileşmenin başlangıcından itibaren ay) hastalığın tekrarlamasını önlemek açısından yararlıdır. En az aylık tedavi süresi ve bu dönemde terapötik dozun uygulanması önerilmektedir. Depresyon tedavisi sırasında her zaman bu ilaçların hastalar tarafından özkıyım amacıyla kullanılması riski vardır. Özellikle trisiklik, heterosiklik bileşiklerin yüksek dozlarda ölümcül kardiyak yan etkileri vardır. Özkıyım riskinin yüksek olduğu ve hastanın hastaneye yatırılmasının mümkün olmadığı durumlarda, SSRI’lar, venlafaksin veya nefazadon gibi, yüksek dozda alınması durumlarında, görece güvenlirliği olan ilaçlar tercih edilmelidir. Antidepresan sürdürme tedaviının ani kesilmesi relaps, kesilme belirtileri ve hipomaniyi de içeren sonuçlara yol açabilir. Kesilme sendromu riskinden kaçınmak amacıyla ilacın aşamalı olarak kesilmesi gerekmektedir. Antidepresanların etkinlik ve etkilerinin başlaması açısından farkları yoktur. Bazıları yüksek dozda daha toksik ve yan etkileri daha fazladır.

Antidepresanların Klinik Kullanımları

  • Duygudurum bozuklukları (major depresyon, BAB-depresif tip, distimi, siklotimi, organik affektif bozukluklar)
  • Anksiyete bozuklukları (panik bozukluk, OKB, YAB, fobik bozukluklar, PTSB)
  • Yeme Bozuklukları
  • Uyku bozuklukları (insomnia, somnambulism, gece terörü, narkolepsi, katalepsi, uyku apnesi, enürezis)
  • Çocuklarda DEHB
  • Ağrı sendromları (nöropatik ağrılar, başağrısı, migren)

Antidepresanların Yapısal Sınıflaması

  1. Unisiklikler: Bupropion, reboksetin, fluoksetin, nefazodon, fluvoksamin, venlafaksin, milnasipran
  2. Bisiklikler: Viloksazin, sitalopram, sertralin, nomifensin, paroksetin, trazodon
  3. Trisiklikler: imipramin, amitriptilin, doksepin, trimipramin, klomipramin, desipramin, protriptilin, nortriptilin, opipramol,  amoksapin, amineptin, tianeptin
  4. Tetrasiklikler: mianserin, mirtazepin, maprotilin

Antidepresanların Etki Düzeneğine Göre Sınıflandırılması

  • Monoaminoksidaz inhibitörleri (MAOI)
  1. Seçici olmayan ve geridönüşsüz MAOI

      İproniazid, İzokarboksazid, Tranilsipromin, Fenelzin

  1. Seçici ve geri dönüşsüz MAOI

      Klorgilin (MAO-A)

  1. Seçici ve geri dönüşlü MAOI

Moklobemid (AurorixR), Braforamin, Taloksaton, Befloksaton, Cimoksaton

  • Monoamin geri alım inhibitörleri
  1. Trisiklik antidepresanlar (TSA)

İmipramin (TofranilR), Desipramin, Klomipramin (AnafranilR), Amitriptilin (LaroxylR), Nortriptilin, Dothiepin

  1. Trisiklik olmayan antidepresanlar (SNRI)

            Venlafaksin (EfexorR), Duloksetin, Milnasipran (İxel 50mg)

  • Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI)

Fluoksetin (ProzacR, DepreksR), Fluvoksamin (FaverinR), Paroksetin (SeroxatR), Sitalopram (CipramR), Sertralin (LustralR), Zimelidin

  • Serotonerjik ilaçlar

Nefazodon (SerzoneR), Tianeptin (StablonR), Trazodon (DesyrelR)

  • Noradrenalin geri alım inhibitörleri (NARI)

Maprotilin (LudiomilR), Reboksetin, Viloksazin, Levoprotilin

  • Dopaminerjik ilaçlar

Amineptin (SurvectorR), Bupropion, Minaprin

  • a2-adr. res. antagonistleri

Mianserin (TolvonR), Mirtazapin ( Mirtaron R), İdozoksan

  • Kısmi 5-HT1a agonistleri

İpsapiron, Gepiron, Buspiron (BusponR)

Fengabin, Progabin

Alprazolam (XanaxR), Adinazolam, Zometapin

  1. MAO İnhibitörleri (MAOI)

İzoniazidin bir türevi olan iproniazid 'li yıllarda antitüberküloz ajan olarak kullanılmakta iken, antidepresan etkisinin ortaya çıkması üzerine ilk MAOI olarak depresyon tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Kullanımdan 10 yıl sonra tiraminli gıda etkileşimi ile ortaya çıkan hipertansif kriz bildirilmiştir. Bu tarihten sonra piyasadan çekilmiştir.

MAO enzimleri mitokondrial membranlarda bulunur ve biyojenik aminlerin metabolizmasından sorumludur. Presinaptik sinir uçlarında bulunan MAO'lar katekolamin,  karaciğer ve barsakta bulunanlar ise gıda ila alınan biyoaktif aminlerin metabolizmasından sorumludur.

MAO-A: SSS, sempatik sinir uçları, karaciğer, barsak ve ciltte bulunur. Serotonin, noradrenalin, dopamin, tiramin, triptamin, oktapamin metabolizmasından sorumludur. Klorgilin (hızlı döngülü BAB-I'de etkili) ve moklobemid ile inhibe edilir.

MAO-B: SSS, karaciğer ve trombositlerde bulunur ve dopamin, tiramin, triptamin, feniletilamin ve benzilamini metabolize eder. Pargilin ve selegilin (MoverdinR) ile geri dönüşsüz olarak inhibe edilir.

Barsak ve karaciğerdeki MAO'ları inhibe eden MAOI'leri ile birlikte tiramin içeren gıdalar (krem peynir dışındaki tüm peynirler, karaciğer, salam gibi fermante sosisler, fermente soyta fasülyesi ürünleri, mata ekstreleri, bazı balıklar, çukulata, kahve, bazı bire ve şaraplar gibi) alındığı zaman, bu aminler katabolize edilmeden kana karışır ve sempatik sinir uçlarında endojen katekolaminlerin salınımına yol açarak hipertansif krizlerin gelişimesine neden olabilir. Bu etki, daha çok tiramin kısmen de feniletilamin gibi diğer biyojenik aminlerin aşırı tüketimi ile ortaya çıkar. Benzer şekilde gıda dışında sempatomimetik ilaçlar da (antiastım ilaçları, anestetikler, L-Dopa, amfetamin, kokain, SSRI, klomipramin gibi) aynı etkiyi yapar.

MAOI'lerinin bu etkileri kullanım kısıtlılığına yol açarken, geri dönüşlü MAOI için bu risk yoktur. MAOI'lerinin kullanımı son yıllarda panik bozukluk, atipik depresyon, mikst anksiyete-depresyon tedavisinde ön plana çıkmaktadır. Atipik depresyonda MAOI'ne yanıt oranı %'71 tir.

Bu ilaçların kullanımı sırasında ortaya çıkan hipertansif reaksiyonlar spontan olabilirse de daha çok MAOI'nin besinlerdeki tiramin veya sempatomimetik ilaçlarla etkileşiminin sonucudur. MAOI anestezi ve analjezi gerektiren hastalarda problemlere neden olabilir. Narkotiklerle etkileşerek, ajitasyon, ateş, baş ağrısı, nöbetlerle ve komayla seyreden öldürücü bir sendroma neden olabilir. Kokain ve epinefrin içeren lokal anesteziklerden kaçınılmalıdır. Elektif cerrahi girişimlerden üç hafta önce MAOI kesilmelidir. MAOI'nin yan etkilerinden ortastatik hipotansiyon, hipertansif reaksiyonlara göre nadirdir. Diğer yan etkiler parasteziler, anoreksi ve pedal ödem ve cinsel sorunlardır.

Geri dönüşsüz MAOI olan fenelzin ve amfetamine benzer etkisi olan ve hidrazin türünden olmayan tranilsipromin yurt dışında sık kullanılan MAO inhibitörleridir. Her iki ilaç ülkemizde yoktur. Son yıllarda MAO-A’ya seçici olarak bağlanan yeni bir MAO inhibitörü olan moklobemid (RIMA) antidepresan olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Moklobemid (RIMA): (AurorixR , mg. tbl) , mg tablet formları vardır. MAO’ya geri dönüşümlü olarak bağlanmaktadır. İlaçlarla ve tiramin içeren besinlerle etkileşimi çok düşük/yoktur, ancak bu tip besinleri fazla tüketmemeleri önerilmektedir. Uyku bozuklukları, başdönmesi, huzursuzluk, ajitasyon nadiren KC enzimlerinde yükselme gibi yan etkileri varıdr. Etkin doz aralığı mg/gündür.

  1. Trisiklik  (TSA) ve Tetrasiklik Antidepresanlar

Trisiklik antidepresan imipramin antipsikotik ilaçların klinik araştırmaları sırasında bulunmuştur. Grup olarak benzer farmakokinetik ve farmakodinamik özellikler taşırlar. Daha sonra bulunan tetrasiklikler önceleri ayrı bir ilaç grubu olarak tanıtılmışsa da zamanla trisikliklere benzer özellikleri nedeniyle aynı grup ilaçlar olarak kabul edilmektedirler. Trisiklik ve tetrasiklik antidepresanlar NE ve 5-HTnin nöronal geri alımını inhibe ederler, bu ise sinapsdaki nörotransmiter miktarını artırır. Bu ajanlar, kolinerjik, histaminerjik ve a1-aadrenerjik reseptörleri de içeren birçok reseptörü kuvvetle bloke ederler.

Grup olarak tersiyer bileşikler (imipramin, amitriptilin, klomipramin, trimipramin, doksepin,) sekonder bileşiklere göre (desipramin, nortriptilin, protriptilin,) daha fazla sedasyon, ağız kuruluğu, konstipasyon, ortostatik hipotansiyon oluştururlar. Doksepin, trimipramin, amiptiriptirin, kuvvetli H1 ve H2 reseptör blokerleridir. Bu özellikleri ile kaşıntı giderici ve gastrik ülser tedavisinde kullanılırlar. Klinik olarak nortriptilin ve desipramin daha az sedasyon ve daha az antikolinerjik aktivitelerinden dolayı antidepresan olarak tecih edilirler. Desipramin en az antikolinerjik etkisi olan ilaçtır. Bu grup ilaçların subjektif olarak rahatsız edici yan etkileri ağız kuruluğu, konstipasyon, görme bulanıklığı, terleme ve ortostatik hipotansiyon gibi otonomik semptomlar ile, sedasyon, letarji, ajitasyon, tremor gibi MSS semptomlarıdır. Diğer subjektif yakınmalara neden olan yan etkiler taşikardi, kilo alımı ve azalmış seksüel performansdır.

Yan etkiler:

  • Antikolinerjik yan etkiler: Sık görülür ancak hafta içinde tolerans gelişir. Ağız kuruluğu, kabızlık, görme bulanıklığı, idrar retansiyonu, dar açılı glokomda krizi başlatabilir. Ağır olgularda merkezi antikolinerjik sendromuna (konfüzyon, deliryum)yol açar.
  • Sedasyon: Serotonin, noradrenalin ve histaminerjik etkiye bağlıdır. Amitriptilin ve doksepinde yüksek, imipramin, maprotilinde orta, desipramin ve protriptilinde az sedasyon olur.
  • Otonomik etkiler: areseptör blokajına bağlı ortostatik hipotansiyon, terleme, çarpıntı ve KB artışı olur.
  • Kardiyak etkiler: Taşikardiye ek olarak, EKG’de nonspesifik, ST-T değişikleri, T dalgasında düzleşme, PR-QT aralığında büyüme ve QRS kompleksinde uzama yaparlar. Gerçekte bu ilaçlar kinidin benzeri etki yaparlar (tip 1a antiaritmik ilaçlar olarak kabul edilirler) ancak akut yüksek doz alımda iletim bozukluklarına yol açalar. En ciddi yan etkileri kalp bloğu ve aritmilerdir.
  • Nörolojik yan etkiler: Sedasyon ve merkezi antikolinerjik sendrom dışında desipramin ve protriptilin uyarıcı ilaçlardır. (Myoklonik atmalar, dil ve üst ekstremitelerde tremor, konuşma blokajı, parestezi ve ataksi yapabilirler). SSS stimülasyonuna bağlı uykusuzluk, ajitasyon, irritablite, öfori, hiperaktivite, manik alevlenme olabilir.
  • Allerjik ve hematolojik etkiler: Nadiren agranulositoz, lökositoz, lökopeni ve eosinofili yapabilir. Tedavinin haftalarında ortaya çıkar.
  • Endokrin yan etkiler: Daha çok amoksapinde az olarak da diğer tri ve tetrasikliklerde hiperprolaktinemi, galaktore, amenore nadiren olabilir. Erektil disfonksiyon, anorgazmi olabilir. DM hastalarda kan şekerini düşürürler. Kilo alımı H1 blokajına bağlı olarak ortaya çıkabilir.
  • Diğerleri: Gastrik irritasyon ile bulantı, kusma ya da kimi zaman karaciğer enzimlerinde yükselme, hepatit ve sarılık olabilir.

Türkiye'de kullanılan Trisiklikler:

İmipramin: (TofranilR 10,25mg draje) NE ve 5-HT geri alımını inhibe eder. Sedatif etkisi diğer trisikliklere göre daha düşük, antikolinerjik ve hipotansif etkisi fazladır. mg/gün doz aralığında etkindir.

Amitriptilin: (LaroxylR 10, 25mg draje; TriptilinR 10, 25mg tbl) NE ve 5-HT geri alımını inhibe eder. Sedatif, bunaltı giderici ve antikolinerjik etkileri fazladır. mg/gün doz aralığında etkindir.

Klomipramin: (AnafranilR 10, 25mg tbl, 75mg yavaş salınımlı tbl, 25mg amp) 5-HT ve NE geri alımını inhibe eder. Güçlü bir serotonin geri alım inhibitörüdür. Depresyonlar, OKB'da ve panik bozukluğunda en etkili ilaçlardandır. mg/gün doz aralığında etkindir.

Opipramol: (İnsidonR, İnsominR, DeprenilR 50mg drj) Potent sigma reseptör ligandı olup antidepresan etkisi azdır. Antiiskemik etkisi olduğu düşünülmektedir. mg/gün doz aralığında etkindir.

Tetrasiklikler:

Maprotilin (NARI): (LudiomilR 25, 75mg tbl) Norepinefrin geri alımının en selektif inhibitörüdür. Yapısal ve farmakolojik olarak desipramine benzer. En belirgin avantajı, sedatif ve antikolinerjik yan etkilerinin hafif düzeyde oluşudur. En önemli yan etkisi artmış nöbet riskidir. mg/gün doz aralığında etkindir.

  1. Serotonin-Norepinefrin Geri Alım İnhibitörleri (SNRI)

Trisiklik ve terasiklik antidepresanlar, serotonin ve norepinefrinin geri alımını engelleyerek sinaptik aralıkta bu nörotransmitterlerin artmasına yol açarak etki ederler. Ancak bu eski ilaçlar aynı zamanda diğer reseptörleri de etkiledikleri için uyku hali, kabızlık, kilo alımı ve kardiyotokosisite gibi yan etkilere de yol açarlar. SNRI'lar ise yine 5-HT ve norepinefrin geri alımını inhibe eder ancak trisikliklerin tersine, adrenerjik, muskarinik, histaminerjik reseptörlerle etkileşime girmezler.

Venlafaksin: (EfexorR XR, 75 ve mg yavaş salınımlı kap) Serotonin üzerindeki etkisi noradrenaline göre kat daha fazladır. En sık görülen yan etkisi bulantıdır. Nadir görülen yan etkilerden biri doza bağımlı olan sistemik hipertansiyondur ancak dirençli olmaya eğilimlidir. Venlafaksin alan bütün hastaların kan basıncı tedaviın başlangıcında itibaren takip edilmelidir. Terapötik doz aralığı mg’dır. ()

Milnacipran: (İxel) 50 mg –etkili doz aralığı mg/gün

  1. Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI)

III. grup antidepresanlar olarak adlandırılan SSRI’lar, 5-HT geri alımının blokajı yoluyla, seçici olarak serotonin iletimini artırır ve post sinaptik reseptörlerin sayı ve duyarlığında azalmaya yol açarlar. yılından sonra depresyonda ve diğer birçok psikiyatrik hastalıklarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Antidepresan etkinlik açısından trisiklerden önemli bir fark göstermemelerine karşın tolerabilite ve yüksek dozlarda bile toksisite açısından TSA'lara üstünlük sağlarlar. Adrenerjik, histaminerjik, muskarinik, reseptörlerle etkileşime girmemeleri nedeniyle trisiklik ve tetrasiklik ilaçların antikolinerjik etkileri, kardiyak yan etkileri, kilo alımı, sedasyon gibi yan etkilerine kıyasla oldukça az yan etkiye neden olurlar. Grup olarak SSRI’ların antidepresan etkinlikleri açısından fark olmamakla birlikte yan etki profilleri ve farmakokinetik özellikleri farklıdır. Genelde görülen yan etkileri; anksiyete, uykusuzluk, bulantı ve ishal gibi GİS semptomları, baş ağrısı, iştah azalması, gecikmiş orgazm ve libido azalması gibi seksüel fonksiyon bozukluklarıdır. Az görülen yan etkileri letarji, yorgunluk, terleme, tremor ve ekstrapiramidal semptomlardır. Laboratuar testlerinde hiponatremi, kolesterol yüksekliği ve kanama zamanında uzama görülebilir. SSRI’ların -özellikle yarılanma ömürleri kısa olan sertralin, paroksetin ve fluvoksamin- ani bırakılmasında tremor, vertigp, ataksi, bulantı, kusma, uykusuzluk, ajitasyon, anksiyete, parestezi, depersonalizasyon, derealizasyon gibi kesilme belirtileri görülebilir. Bu nedenle bu ilaçlar haftada 10mg olmak üzere azaltılarak kesilmelidir. Bu sendrom haftada kendiliğinden düzelse de ağır olgularda yarılanma ömrü uzun olan fluoksetin kullanılabilir. Grup olarak SSRI'lar MAOI ile birlikte kullanıldığında hipertermi, rijidite, myoklonus, otonomik belirtiler ve ajitasyonla seyreden fatal bir tabloya yol açabilir.

Fluoksetin: (DepreksR, ProzacRZedprexR 20mg kap) Yarılanma ömrü metaboliti olan norfluoksetin nedeniyle 7 güne kadar uzayabilir ve ilacın vücuttan atılması aya kadar uzayabilir. Bu etki serotonin kesilme belirtilerinde terapötiktir. Başağrısı, uykusuzluk, sinirlilik, anksiyete, tremor, bulantı, kusma, ishal, istahsızlık, cinsel işlev bozuklukları ve bazı allerjik reaksiyonlara yol açabilir. Etkin doz aralığı mg/gün’dür.

Sertralin: (LustralRSeralinRSerdepR 50mg kap) Bulantı, ishal ve mide ağrısı gibi GIS yan etkileri sık görülür. mg/gün dozlarında etkindir.

Fluvoksamin: (FaverinR 50, mg tbl) Bulantı, kusma, kabızlık, iştahsızlık gibi GIS yan etkileri ve cinsel işlev bozuklukları görülür. Etkin doz aralığı mg/gün’dür.

Paroksetin: (SeroxatR 20 mg tbl) Hafif antikolinerjik ve sedatif etkileri vardır. Buna bağlı olarak minimal antikolinerjik ve kardiyak yan etkileri olabilir. Daha çok GIS yan etkileri ile uyku hali ve cinsel işlev bozuklukları yapar. Terapötik dozu mg/gün’dür.

Sitalopram: (CipramR 20 mg tbl). Anksiyete, ajitasyon bulantı, kusma gibi yan etkiler yapabilir. Terapötik doz aralığı mg/gün’dür.

Escitalopram: Cipralex 10 mg tb-etkili doz: mg

  1. Serotonin modülatörleri

Trazodon: (DesyrelR 50, mg tbl) Yapı olarak trisiklik, tetrasiklik, SSRI ya da MAOI'ne benzemeyen, alprazolam gibi triazolo halkası olan bir antidepresandır. Etkisi 5-HT geri alım inhibitör ve 5-HT2 antagonist etkilerine bağlıdır. Ayrıca histamin reseptör blokajı da yaptığı için güçlü sedatif etkisi vardır. SSS depresanları ya da alkolle birlikte alındığında sinerjistik etki gösterebilir. Yüksek dozda nöbet oluşturmaz. Yaklaşık erkek hastada 1 anormal penil ereksiyonlara neden olur, çoğu olgu spontan düzelir. Priapism gelişmesi durumunda intrakorporal epinefrin uygulanması gerekir. Genel yan etkileri sedasyon ve ortostatik hipotansiyondur. Bazı klinisyenler trazodonu benzodiazepinlere yanıt vermeyen veya ilaç kötüye kullanım riski yüksek olan hastalarda hipnotik olarak kullanırlar. Terapötik doz aralığı ()mg/gün’dür.

  1. a2-Adrenerjik otoreseptör Antagonistleri

Mianserin: (TolvonR 15, 30mg tbl) Maprotilin gibi tetrasiklik yapısı vardır. a2 adrenerjik otoreseptör blokajı yapar ve NA döngüsünü artırır. NA, 5-HT ve Dopamin geri alımını etkilemez. Antikolinerjik etkisi düşük, sedatif etkisi yüksektir. Toksik etki olarak agranulositoz, aplastik anemi ve artralji yapabilir. Konvülzyon eşiğini düşürebilir. mg/gün doz aralığında etkindir.

Mirtazapin (NaSSA): (RemeronR 30mg tbl) Yapı olarak mianserine benzer. Presinaptik a2 adrenerjik otoreseptör antagonizması ile NA ve presinaptik serotonerjik terminallerde bulunan a2 adrenerjik heteroreseptör antagonizması ile 5-HT iletimi artırır (NA ve 5-HT üzerinden etki eden diğer antidepresanlar geri alım blokajı ile yaparken mirtazepin bunu farklı etki ile yapar). (a2 adrenerjik oto ve heteroreseptörlerde duyarsızlaşmaya a1 adrenerjik reseptörlerde uyarıya neden olur.) Aynı zamanda, postsinaptik 5-HT2 (anksiyete, uykusuzluk, seksüel disfonksiyon) ve 5-HT3 (GIS sorunları, bulantı) antagonistidir ve 5-HT1'de (anksiyolitik, antidepresan) aktivasyona neden olur. Bu nedenle noradrenerjik ve spesifik serotonerjik antidepresan olarak adlandırılmaktadır. Aynı zamanda antihistaminik etkisiyle sedasyon, kilo alımı ve uyku artışı yapar. En sık görülen yan etkileri uykuda artma, ağız kuruluğu, iştah artışı, kabızlık ve kilo artışıdır. mg/gün doz aralığında etkindir.

Atipik antidepresanlar

Tianeptin: (StablonR 12,5 mg tbl) Diğerlerinden farklı olarak serotoninin geri alımını artırır. Ağız kuruluğu, kabızlık, kilo alma, bulantı ve ajitasyon gibi yan etkiler yapabilir. Terapötik doz aralığı mg/gün’dür.

 

RİSKLİ DURUMLARDA ANTİDEPRESAN İLAÇ SEÇİMİ

            Depresyonlu hastalardaki ilaç seçiminde ilacın etki gücü yanında hastanın durumu ya da taşıdığı diğer organik riskler önem taşımaktadır. Aşağıdaki tablolarda çeşitli risk durumlarında antidepresan ilaç seçimi ile ilgili sınıflandırmalar yer almaktadır.

EPİLEPSİ

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Doksepin

MAOI

Moklobemid Reboksetin

SSRI

Mirtazapin

Mianserin

Nefazodon       

Trazodon

Venlafaksin

Trisiklik

Bupropion

Amoksapin

Maprotilin

Trisiklikler

 

DİABET

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Trisiklikler

Venlafaksin

Moklobemid

SSRI   

Nefazodon

Mianserin                     

Mirtazapin                    

           

MAOI

 

                        KALP-DAMAR HASTALIKLARI

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Mianserin

Mirtazapin

SSRI   

Trazodon

Duloksetin

Moklobemid Nefazodon

Reboksetin

Trisiklikler

 

 

İLACIN ANNE SÜTÜNE GEÇMESİ

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Amoksapin

Mianserin

Moklobemid

Trazodon

Trisiklikler

MAOI

Mirtazepin

SSRI

Doksepin

Maprotilin

Nefazodon

Reboksetin

 

KARACİĞER HASTALIKLARI

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Mianserin

Paroksetin

Tianeptin

Moklobemid

Mirtazapin

Nefazodon

SSRI

Trazodon

Trisiklikler

Venlafaksin

Milnasipran

İrrevesibl MAOI

 

İLERİ YAŞ

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Mirtazapin Moklobemid

Trazodon

SSRI

Tianeptin,

Venlafaksin

MAOI

 Mianserin

 Nefazodon Reboksetin

Trisiklikler

Bupropion

 

 

BÖBREK YETMEZLİĞİ                 

Düşük risk

Orta risk

Yüksek risk

Mianserin

Moklobemid

Trisiklikler

 

MAOI

Mirtazapin

Nefazodon

Reboksetin

SSRI’lar

Trazodon

Venlafaksin

Tianeptin

 

 

HAMİLELİK VE EMZİRME DÖNEMİNDE İLAÇ SEÇİMİ

(FDA ölçütlerine göre)

RİSK TANIMI

Psikotrop ilaç

İnsanlarda yapılan kontrollü çalışmalarda risk olmadığı gösterilmiş.

Hamilelerde yapılan kontrollü çalışmalarda fetüse riski olmadığı gösterilmiş

Yok

B

Bu kategoride hayvan çalışmalarında riskin gösterilmemiş olduğu fakat insanlarda yeterli kontrollü çalışmaların yapılmadığı ilaçlar yer alır.

Bupropion

Sertralin

Buspiron

Zolpidem

C

Risk dışlanamaz.

İnsanlarda yeterli kontrollü çalışmalar yoktur. Hayvan çalışmaları ya yoktur ya da risk olduğunu göstermektedir. Ilk trimestirde kaçınılmalıdır.

Desipramin

Fluoksetin

Karbamazepin

Klomipramin

Klonezepam

MAOI

Mirtazapin

Trazadon

Venlafaksin

Citalopram

D

İnsanlarda ölümcül etkileri olabileceği yönünde kanıtlar olmakla birlikte, potansiyel yararları nedeniyle risk göze alınabilir. İnsan çalışmalarında bazı riskler olabileceği yönünde kanıtlar vardır.

Hamilelerde kullanımı ancak sağlayacağı fayda fetüse vereceği zararların önünde ise düşünülebilir. Ilk trimestrde kullanılamazlar.

 

Imipramin

Lityum

Nortriptilin

Alprazolam

Diazepam

Valproat Paroksetin

 

X

Hamilelikte kullanımı kontrendikedir.

İnsanlarda ve/veya hayvanlarda yapılan çalışmalardan fetüste belirgin risk oluşturacağı yönünde kanıt elde edilmiştir.

Flurazepam

Quazepam

Temazepam

Triazolam

Cipralex - Essitalopram Nedir? Ne İşe Yarar? Yan Etkileri Nelerdir?

Cipralex Nedir Ne İşe Yarar ? 

Cipralex selektif serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) grubu essitalopram etken maddesini içeren önemli bir antidepresandır. Halen eczanelerde Cipralex, Citoles, Esmax, Esram, Eslorex, Secita, Esplus, Anzyl, Estilom, Losiram  gibi farklı müstahzar (muadil) isimlerle bulunmaktadır. Bu ilaç ilk olarak yılında Lundbeck firması tarafından piyasaya sunulmuştur. Beyinde nöronal bağlantılar (sinaps) arası bölgede serotoninin geri alınmasını azaltması sonucu serotonin miktarının artırarak etki etmektedir. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin artması hastanın şikayetlerinin tedavisini sağlamaktadır.

Cipralex Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?

Cipralex antidepresan grubu bir ilaç olarak etki mekanizması nedeniyle depresyon, kaygı bozukluğu, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk (OKB),travma sonrası stres bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu gibi  farklı ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanıldığı görülmektedir.

 

Tedavisinde Cipralex kullanılan hastalıklar kısaca şu şekilde sıralanabilir;

Cipralex Depresyon Tedavisinde Kullanılır Mı?

Depresyonda beyinde nöronal bağlantılar arası bölgede serotonin miktarının azalması olduğu bilinmektedir. İlacın serotonin miktarı artışına etki etmesi nedeniyle depresyonun tedavisinde kullanılmaktadır.  Bu konuda ayrıca Lustral Nedir? Yan Etkileri Nelerdir? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Cipralex Kaygı Bozukluğu Tedavisinde Kullanılır Mı?

Kaygı bozukluklarının kullanımında Cipralex klinik uygulamada genel olarak tercih edilen ilaçlardan birisidir. Kaygıların (endişe) ve huzursuzluk hissinin azalması ile etki etmektedir.

Cipralex Panik Atak Tedavisinde Kullanılır Mı?

Cipralex panik bozukluların tedavisinde kullanılmaktadır. Panik atakların zamanla azalmasını sağlar.

Cipralex Obsesif Kompulsif Bozuklukta (OKB) Kullanılır Mı?

Cipralex Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tedavisinde kullanımı kabul görülen bir ilaçtır. Diğer SSRI grubu ilaçlarda olduğu gibi OKB tedavisinde doz ayarlaması farklı olmaktadır. Kaygıların azalmasını sağlamasına rağmen OKB tedavisinde genellikle ilk tercih değildir. 

Cipralex Travma Sonrası Stres Bozukluğunda (TSSB) Kullanılır Mı?

Yaşanan bir travmaya bağlı gelişen Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)  tedavisinde doktorlar tarafından ilacın kullanımı kabul görmüştür. 

Cipralex Sosyal Anksiyete Bozukluğunda Kullanılır mı?

Sosyal anksiyete bozukluğu bir kaygı bozukluğu çeşitidir ve tedavisinde Cipralex sıklıkla kullanılabilmektedir.

Bunların yanı sıra yaygın anksiyete bozukluğu, takıntı bozuklukları, sinirlilik, premenstrüel disforik bozukluk, davranış kontrolünde bozukluk tedavisinde de Cipralex kullanılmaktadır. Ayrıca hekim tarafından ruhsal değerlendirme ile farklı durumlarda da önerilebilir, bu durumlarda hekiminizden ayrıntılı bilgi almanız faydalı olacaktır.

Uzman bir hekime başvurmak istiyorsanız sağ altta bulunan iletişim kutusuna tıklayarak randevu alabilirsiniz.

Cipralex Doz Kullanımı Nasıl Olmalıdır?

Psikiyatri pratiğinde Cipralex sık tercih edilen antidepresanlardan bir tanesidir. İlacın dozu  hastanın yaş, ek hastalıklar gibi özelliklerine, hastanın tanısına ve hastalık şiddetine göre düzenlenmektedir. İlacın günlük alım dozu hekim tarafından mg arasında değişmektedir. Hekim önerisine göre bu dozun da üstüne çıkılabilmektedir. 

Cipralex Doz Azaltımı Ve Doz Artımı Nasıl Olmalıdır?

Tüm antidepresanlarda olduğu gibi Cipralex hastanın yaşı ve hastalık belirtileri dikkate alınarak en düşük dozdan (5 mg) başlanır. Hekimin tavsiyesine göre ve hastanın ilaç toleransına göre etkili doza kademeli olarak geçilir. Yan etkilerinin daha az ortaya çıkması ve daha rahat alışabilmek açısından doz artışının yavaş olması tercih edilir. Hedeflenen doza ulaştıktan ve etkin tedavi sonrasında kademeli olarak azaltılması önerilir.

Cipralex’in Etkisi Ne Zaman Başlar?

Tüm SSRI grubu ilaçlarda olduğu gibi Cipralex ilacın etkisi de kullanıma başlandıktan yaklaşık hafta başlaması beklenmektedir. İstenilen etkinin ise haftaya kadar uzayabildiği bilinmektedir. Bu nedenle ilacın kullanımı sonra etkinliği için biraz sabırlı olmak gerektiği önem arz etmektedir.

Cipralex Nasıl Kullanılmalıdır? 

Hekiminiz tarafından farklı önerilmediği sürece günlük tek seferde alınması uygun olacaktır. Genellikle sabah alınması ve tok karnına bol ılık su ile alınması faydalı olacaktır. Cipralex tek parça halinde ezilmeden, çiğnenmeden alınmalıdır. İlaca başlama veya bırakma sürecinde çentikli tabletler yarım olarak kullanılabilmektedir. İlacı mümkün olduğunca günün aynı saatinde alınması önerilmektedir.  Fakat hekim tarafından yan etki kontrolü gibi sebeplerle iki ayrı doz veya günün farklı bir zamanında alınması önerilebilmektedir. Ayrıca hekim tarafından genellikle doz ayarlaması düşük dozdan (5 mg/gün) başlayıp hedef doza yükseltme şeklinde yapılmaktadır fakat bazen hastaya göre mg/gün dozundan da başlanabilmektedir. Bu hedeflenen doza yükseltmenin hekim kontrolünde yapılması önerilmektedir. 

Cipralex Ne Kadar Kullanılmalıdır?

Cipralex kullanım süresi hekim tarafından değerlendirme ile hastanın tanısına ve şiddetine göre değerlendirilmektedir. Net bir süre belirtilmemiştir. Fakat  ilk kez kullananlar için bu süre iyilik halinin sağlanmasından sonra en az altı aydır. Fakat daha önce kullanım öyküsü bulunuyorsa bu süre hekim tarafından hastalığın kronik olarak nitelendirilmesi ile ilişkili olarak belirlenmelidir. Hastalıktan korunma amaçlı ömür boyu kullanımı önerilebileceği unutulmamalıdır.

Cipralex Nasıl Bırakılmalıdır?

Cipralexin hekim kontrolünde ve tavsiyesi ile bırakılması gerektiği unutulmamalıdır. Çünkü hastaların kısa süreli iyilik halinden sonra bırakması şikayetlerinin yeniden alevlenmesiyle sonuçlanabilir. Bununla birlikte bırakılması planlandığında doz azaltılarak bırakılması önerilmektedir. Doz azaltılarak 5 mg/gün’e kadar (hassas hastalarda bu doz 2,5 mg/gün) düşürülerek bırakılması hasta konforunun artmasını sağlayacaktır. 

Cipralex Almayı Unuttum Ne Yapmalıyım?

Unutulma veya başka bir sebeple alınamaması durumunda hemen eksik alınan dozdan devam edilerek kullanılması uygun olacaktır. Birkaç gün alınmaması durumunda o günden devam edilmesi gereklidir. Toplu ilaç alımı önerilmemektedir.

Cipralex (Essitalopram) Türleri Nelerdir?

İlacın doz miktarının rahatlıkla düzenlenmesi için halen eczanelerde Cipralex 5 mg, 10 mg, 15 mg ve mg’lık tabletleri ve 5 mg/5 ml şurup formları bulunmaktadır. Ayrıca tabletlerin çentikli olması da doz ayarlamasında faydalıdır. Şurup formu özellikle çocuk ve tablet kullanamayan hastaların kullanımı açısından tercih edilmektedir.

Cipralexin Yan Etkileri Nelerdir? 

Cipralex santral sinir sistemi üzerinde serotonin üzerinden etki etmesi nedeniyle karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, mide yanması gibi sindirim sistemi ile ilgili çeşitli yan etkilere neden olabileceği bilinmelidir. Ciddi bir yan etki değilse genel olarak beklenmesi tavsiye edilmektedir.

Cipralex’in yan etkileri kısaca soru-cevap şeklinde aşağıda sıralanmıştır;

Cipralex Karın Ağrısı, Bulantı, Kusma Yapar Mı?

İlaç genel olarak SSRI grubu bir antidepresan olarak bilinir ve en sık görülen yan etkileri karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, mide yanması gibi sindirim sistemi ile ilgilidir. Özellikle başlangıç kullanım sürecinde olmaktadır. İlacın kullanımına devam edilmesi halinde zamanla azalacağı bildirilmektedir. Devam etmesi halinde hekiminize başvurulması önerilmektedir. 

Cipralex Terleme, Ağız Kuruluğu, Baş Dönmesi Yapar Mı?

Bu ilacın kullanımına bağlı terleme artışı, ağız kuruluğu ve baş dönmesi gibi yan etkilerinin olabileceği öngörülmekle birlikte ilaç kullanımına devam edilmesi ile azalacağı bildirilmektedir. Ayrıca gün içerisinde kullanım saatine göre azalabileceği öngörülmektedir.

Cipralex Kilo Aldırır Mı?

Cipralex kullanımı sırasında kilo alınımı ve iştah artışı beklenmemektedir. Bununla birlikte kilo alımı yapabildiğini düşündüren bulgular mevcuttur. İlaç kullanımına neden olan hastalığın şiddetinin azalması da iştah artışına neden olabilir.

Cipralex Uyku Yapar Mı?

Cipralex kullanımının uyku artışına neden olduğuna dair kanıtlar bulunmamaktadır. Fakat ilacın kullanımına başlanması sırasında esneme ve uyku isteği artışına neden olabileceği önerilmektedir. Bu ilacın kullanımına neden olan hastalığın şiddetinin azalması uykunun düzelmesini de sağlayabilir. İlaç kullanım saatinde yapılacak değişiklik bu yan etkiden şikayetçi olunması durumunda faydalı olabilir. 

Cipralex Cinsel Yan Etki Neden Olabilir Mı?

Cipralex kullanımı sırasında bazen cinsel yan etkileri oluşabilmektedir. En sık her iki cinsiyette cinsel istekte azalma ve orgazm bozukluğuna neden olabilmektedir. Ayrıca erkeklerde sertleşme sorunları görülebilmektedir. Bununla birlikte erken boşalma problemleri olan erkekler tarafından bu etkiler faydalı bulunmaktadır.

Bu yan etkilerin yanı sıra kanama miktarında artış, döküntü, başarısı, ateş, çarpıntı, gibi nadir görülen yan etkiler görülebilmektedir. Yan etkinin şiddetine göre hekiminize danışmanız önerilmektedir. 

Risperdalın yat etkilerini öğrenmek için linke tıklayabilirsiniz.

Cipralex’in Özel Hasta Gruplarında Kullanımı Nasıldır? 

Cipralex Yaşlı Hastalarda Kullanılabilir Mi?

Yaşlı hastalarda kullanımı diğer antidepresanlardan daha tehlikeli değildir. Ek hastalıkların varlığına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Fakat sıklıkla yaşlı hastalarda tercih edildiği görülmektedir. 

Cipralex Hamileler Tarafından Kullanılabilir Mi? 

Yapılan sınırlı sayıda ki hayvan ve insan çalışmaları gebelikte kullanılabileceğini düşündürmektedir. Fakat mutlaka kullanılması gerekiyorsa hekim ve hasta tarafından kar-zarar dengesi gözetilerek kullanılması değerlendirilmelidir. 

Cipralex Emziren Bireyler Tarafından Kullanılabilir Mi?

Süte minimal düzeyde geçtiğine dair bulgular mevcut olmasına rağmen emzirme sürecinde kullanılması mutlaka hekim kontrolünde ve kar-zarar dengesi gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Cipralex Çocuklar Tarafından Kullanılabilir Mi?

Çocuk ve ergenlerde ilacın kullanımı kabul görmüştür ve tercih edilen bir antidepresan olduğu bilinmektedir. 

Cipralex Bağımlılık Yapar mı?

Cipralexin bağımlılık yapıcı bir etkisi bulunduğuna dair bilinen bir kanıt bulunmamaktadır. Bu nedenle doktorlar tarafından kullanılmaktadır. Bırakma sürecinde dikkatli olunması bazı çekilme belirtilerinin hafif belirtilerle atlatılmasını sağlayacaktır.

Cipralex Alkol Ve Madde ile Birlikte Kullanılabilir mi?

Cipralexin alkol ve madde kullanımı ile birlikte kullanılması tavsiye edilmemektedir. Çeşitli ciddi yan etkilere ve etkileşimlere neden olabileceği unutulmamalıdır.

Cipralex Diğer İlaçlar İle Birlikte Kullanılabilir mi?

Diğer ilaçlar ile birlikte kullanılması titizlikle incelenmesi gereklidir. Hekim tavsiyesi olmadan ve etkileşim düzeyleri değerlendirilmeden kullanılmaması önerilir. Herhangi bir nedenle ilaç kullanmanız gerektiğinde doktorunuza bu ilacı kullanmakta olduğunuzu bildirmeniz tavsiye edilir. 

Cipralexin Fazla Alınması Durumunda Nasıl Etkileri Olur?

Cipralexin fazla alınması durumunda alınan miktarı bağlı olarak çeşitli etkiler görülebilir. Mide bulantısı, uyku hali, baygınlık, çarpıntı ve düzensiz kalp atışı, uyuşukluk, bulanık görme, bayılma, nefes alma güçlük gibi yan etikler görülmesi halinde en kısa zamanda sağlık kuruluşuna başvurulması istenmeyen etkilerden korunmak için faydalı olacaktır.

Cipralex Hangi Durumlarda Kullanılmamalıdır?

Her ilaçta olduğu gibi bu ilacın kullanılmaması gereken durumlar bulunmaktadır. Bu durumlarda hekim tarafından titizlikle değerlendirilmesi gereklidir. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir;

1. Etken madde olan essitaloprama alerjiniz olması durumunda kullanılmamalıdır. 

2. İlacın içinde bulunan essitalopram dışındaki maddelere karşı alerji veya aşırı duyarlılık olması durumunda kullanılmamalıdır.

3. Major psikiyatrik bozukluğu (özellikle bipolar bozukluk, şizofreni vb) bulunanlar mutlaka hekim kontrolünde kullanmalıdır.

Cipralex’in Hangi Durumlarda Dikkatli Kullanılmalıdır?

İlacın kullanımında etki mekanizmasının farklılığı nedeniyle bazı durumlarda dikkatli olunmalıdır. Bu durumların değerlendirilmesi hekim tarafından yapılmalıdır. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir;

1. Bunama (Alzhemier, demans) varsa

2. Kalp hastalıkları varsa

3. Karaciğer hastalıkları varsa

4. Sara (epilepsi) hastalığı varsa

5. Şeker hastalığı (diyabet) varsa

6. Kan pıhtılaşması ile ilgili  (kanama bozukluğu) hastalıklar varsa

Cipralex Kullananlar Araç Kullanabilir mi?

İlacın kullanımına başlanılan ilk günlerde araç kullanılmaması veya kısa süreli araç kullanılması önerilmektedir.

Ankara Papillon Akademi psikiyatri ve psikolojik danışmanlık merkezi uzmanlarımız hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için aşağıdaki butonları tıklayabilirsiniz.

                      

Kaynaklar

1. SM, S. (). Stahl’ın temel psikofarmakolojisi. Alkın T (Çev. Ed.) İstanbul Tıp Kitapevi, (s ).

2. David Taylor, Carol Paton ve Shitij Kapur Maudsley Psikiyatride Reçeteleme Rehberi, Baskı () EMA Tıp Kitabevi.

3. Waugh, J., & Goa, K. L. (). Escitalopram. CNS drugs, 17(5),

4. Cipriani, A., Santilli, C., Furukawa, T. A., Signoretti, A., Nakagawa, A., McGuire, H., & Barbui, C. (). Escitalopram versus other antidepressive agents for de-pression. Cochrane Database of Systematic Reviews, (2).

5. Sanchez, C., Reines, E. H., & Montgomery, S. A. (). A comparative review of escitalopram, paroxetine, and sertraline: are they all alike?. International clinical psychopharmacology, 29(4),

6. Bellantuono, C., Bozzi, F., Orsolini, L., & Catena‐Dell'Osso, M. (). The safety of escitalopram during pregnancy and breastfeeding: a comprehensive re-view. Human Psychopharmacology: Clinical and Experimental, 27(6),

 

Citoles Nedir? Ne İçin Kullanılır?

İçindekiler

Citoles Nedir?

Citoles Ne İçin Kullanılır?

Citoles Nasıl Etki Eder?

Citoles Nasıl Kullanılır?

Citoles Doz Hesabı

Kimler Citoles Kullanmamalı?

Citoles Hangi İlaçlarla Kullanılmaz?

Citoles Yan Etkileri

Citoles Hakkında Sık Sorulan Sorular


Citoles Nedir?

Citoles (essitalopram), reçeteli bir antidepresan ilaç olarak depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılır. Seçici serotonin geri alım inhibitörü grubunda yer alan Citoles, beyindeki serotonin miktarını arttırıcı etki göstererek zihinsel dengenin korunmasında rol oynar. Diğer tüm antidepresanlar gibi doktor kontrolünde ve reçeteli olarak kullanılan Citoles’in nasıl ve hangi dozda kullanılması gerektiğine de ancak doktor karar verebilir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte ilacın genel yan etkileri iştahta değişimler, baş ağrısı, mide bulantısı, endişeli ruh hali, ani kilo değişimleri, halsizlik ve uyku hali, cinsel isteksizlik olarak görülebilir.  

Ana etken maddesi essitalopram olan ilaç 14, 28, 56 ve 84 film tablet formunda her bir tableti 10 mg essitalopram içerecek şekilde satılır. Piyasadaki diğer muadilleri Avertyn, Cipralex, Esram, Esmax, Eslorex, Secita Elitrex’tir.  Cipralex, Citoles’e muadil kabul edilen ilaçların başında gelir ve her iki ilaç da aynı amaçla kullanılabilir. Cipralex hakkında daha fazla bilgi edinmek için “Cipralex (Essitalopram) Nedir? Ne İçin Kullanılır?” yazımızı okuyabilirsiniz.

Depresyon semptomları ilaç tedavisi ile ortadan kalksa bile nedenleri anlamak ve ortadan kaldırmak için terapi desteğinin alınması da çok önemlidir. Antidepresan tedavisinin yanı sıra bir terapiye ihtiyaç duyuyorsanız, Psikologofisi üzerinden deneyimli isimlerle görüşmeye hemen başlayabilirsiniz. Sesli ya da görüntülü gerçekleştireceğiniz online terapi seansları ile hayatınızdaki sorunlarınıza çözüm bulabilirsiniz.

Citoles Ne İçin Kullanılır?

Citoles Nasıl Etki Eder?

Citoles, selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) olarak adlandırılan ilaç sınıfında bulunur. Bu gruptaki diğer ilaçlara benzer şekilde etki eder. Etken maddesi olan essitalopram beyindeki serotonin miktarını artırır ve duygu durum dengesinin korunmasına yardımcı olur. Essitalopramın depresyon tedavisinde etkinliğini değerlendirmek için yapılan çalışmalar, bu etken maddenin diğer SSRI’lara göre daha etkili olabildiğini de göstermiştir. Ayrıca uzun süreli kullanımda essitalopram depresyonun tekrarını önleyici etki de sağlayabilir.

Beyinde doğal olarak üretilen ve yeterli miktarda salgılandığında duygular üzerinde olumlu etkileri olan serotonin, eksikliği halinde psikolojik sorunlara neden olabilir. Citoles de bu eksikliği kapatarak, depresyon semptomlarını ortadan kaldırır.

Kişinin tüm hayatını etkisi altına alan depresyon ancak doğru tanı ve tedavi ile çözüme ulaşılabilir. Özellikle depresyon tedavisinde kullanılan antidepresanlar da bu sebeple çok önemlidir. Depresyon hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için “Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri ve Türleri Nelerdir?” içeriğimizi okuyabilirsiniz.

Citoles Nasıl Kullanılır?

  • Citoles’in günde bir kez tok karnına ve bol su ile içilmesi gerekir. İlacın çiğnenmeden ya da ezilmeden alınması önemlidir. Yutmakta zorlanılması halinde çentikli kısmından ikiye bölünerek içilebilir.
  • İlacın her gün aynı saatte alınması gerekir. Kimi insandan uykusuzluk yaparken bazen de tam tersi etki yaratabilir. Bu etki gözlemlenerek ilaç saatinin belirlenmesi günlük hayatın akışı için önemlidir.
  • İlaç, fazla etkin ya da yetersiz geldiğinde doktora danışmadan kesinlikle doz değişimi yapılmamalı, süreç ile ilgili ilacı veren doktor bilgilendirilmelidir.
  • İlacın doktora danışmadan birden bırakılması son derece sakıncalıdır. Tedavinin aniden kesilmesi ciddi yan etkilere neden olabilir.
  • İlaç reçete edilmeden önce doktorun yakın zamana kadar ya da halihazırda kullandığınız bitkisel takviyeler dahil tüm ilaçlar ile ilgili bilgilendirilmesi çok önemlidir.
  • Citoles, doktor kontrolü altında kullanılan bir ilaçtır. Bir başkası ile paylaşılması ya da başka birinin tavsiyesi ile kullanılması tehlikelidir. Kötü amaçlı kullanım ihtimallerinin önlenmesi için güvenli bir yerde saklanması tavsiye edilir.
  • Citoles’in çocuklarda ve 18 yaşın altındaki ergenlerin tedavisinde kullanılması sakıncalıdır.

Citoles Doz Hesabı

İlacın doz hesaplaması, kullanacak olan kişinin genel sağlık durumuna, hastalığının şiddetine, hangi hastalık için kullanıldığına, hastanın yakın zamana kadar kullandığı ya da kullanmaya devam ettiği ilaçlara göre değişir. Citoles’in kullanım dozuna ve tedavinizin ne kadar süreceğine karar vermesi gereken kişi ilacı reçete eden doktordur.

Genellikle, 18 yaş üstü yetişkin hastalarda depresyon tedavisi için önerilen doz günde 10 mg’dır. İhtiyaç duyulursa günde maksimum 20 mg’a kadar çıkılabilir. Panik bozukluk tedavisinde ise başlangıç dozu ilk hafta günde 5 mg.’dır, ardından günde 10 mg’lık doza çıkılır. İhtiyaç halinde günde maksimum 20 mg’a kadar çıkılabilir. Anksiyete bozukluğu tedavisinde de önerilen doz günde 10 mg’dır. Ancak bu dozların kişinin durumu ve hastalığın şiddetine göre psikiyatrist tarafından değiştirilebileceği unutulmamalıdır. Aldığınız dozun yetersiz ya da fazla olduğunuz düşünüyorsanız, kendiniz doz değişimi yapmamalı, mutlaka doktorunuza danışmalısınız.  Ayrıca, ilacın günlük 20 mg’ın üzerindeki dozlarının güvenliliğinin henüz kanıtlanmadığı da bilinmelidir.

İntihara eğilim, saldırganlık, öfke kontrol sorunları gibi olası yan etkilerinden dolayı 18 yaş altındaki hastaların kullanılması uygun değildir. Her yaş grubunda doz aşımı olması halinde mutlaka doktora bilgi verilmesi, herhangi bir rahatsızlık halinde en yakın hastanenin acil servisine gidilmesi gerekir.

İlacın etkisi genellikle iki haftalık bir süre sonunda hissedilmeye başlanır, düzenli kullanımın ilk ayı tamamlandığında tüm etkileri hissedilebilir. Tedavinin ne kadar süreceğine ise kişinin durumunu takip eden psikiyatrist karar verir. Genellikle tedavi süreci 3 ila 6 ay arasında sürse de bu sürecin kişiden kişiye değişebileceği de unutulmamalıdır. Süreci daha sağlıklı geçirmek için, psikiyatrist tarafından tedavi süresince hastanın durumu ve uygulanan doz düzenli aralıklarla değerlendirilmeye tabii tutulmalıdır.

Kimler Citoles Kullanmamalı?

Citoles kullanımı konusunda bazı rahatsızlıklara sahip kişilerin çok dikkatli olmaları, psikiyatristi hastalıklar konusunda bilgilendirmeleri gerekir. Doz ayarlaması mutlaka doktor kontrolü altında yapılmalıdır.

  • Epilepsi hastaları
  • Karaciğer veya böbrek hastalıkları yaşayanlar
  • Diyabet hastaları
  • Sodyum seviyesi düşüklüğü olanlar
  • Kanama eğilimi olanlar
  • Elektroşok tedavisi alanlar
  • Koroner kalp hastaları

Citoles Hangi İlaçlarla Kullanılmaz?

Citoles’in belli başlı ilaçlar ile birlikte kullanımı ilacın etkisini azaltıcı etki gösterebilir. Aynı zamanda yan etkilerin daha şiddetli görülmesine neden olabilir. Bu nedenle farklı bir ilaç kullanımı konusunda doktora mutlaka bilgi verilmesi gerekir.

Kan incelticiler: İlacın temel etken maddesi olan essitalopram kan inceltici özellik gösterdiği için diğer kan inceltici ilaçlarla birlikte kullanıldığında kanama riskini artırabilir.

Migren ilaçları: Bazı migren ilaçlarının etken maddeleri essitaloprama benzer etki gösterir. Bu nedenle Citoles ile birlikte kullanmak yan etkileri artırır.

Psikiyatrik ilaçlar: Diğer psikiyatrik ilaçlar ile birlikte kullanımı serotonin sendromu riskinde artışa neden olabilir ya da yan etkileri arttırabilir.

Diüretikler: Essitalopram tıpkı idrar söktürücü etki gösteren ilaçlar gibi sodyum seviyesinin düşmesine neden olabilir. İki ilacın birlikte kullanımı ise sodyum eksikliğine yol açabilir.

Serotonerjik ilaçlar: Diğer antidepresan ilaçlar ve sarı kantaron ile birlikte kullanımı  ciddi hayati tehlike yaratabilen serotonin sendromuna neden olabileceği için, birlikte kullanılmaması gerekir. Beyindeki serotonin fazlalığı sonucu ortaya çıkan ve çok tehlikeli bir durum olan serotonin sendromu, erken tanı ile tedavi edilemezse ölümle dahi sonuçlanabilecek komplikasyonlara yol açabilir. Bu durumun en yaygın nedeni ise aynı anda iki tane antidepresan ya da serotonin takviyesi kullanmaktır. Sendromum ilk belirtileri ilaç kullanımından ortalama 6 saat sonra görülebilir. Genellikle titreme, ishal, zihinsel karmaşa, baş ağrısı şeklinde kendini gösterir ve nöbetlere neden olabilir.

Citoles Yan Etkileri

Citoles’de de her ilaçta olduğu gibi çeşitli yan etkilerin görülme riski vardır. Ancak bu ilaçtan görülecek faydanın da unutulmaması gerekir. Çoğu yan etki birkaç haftalık kullanımdan sonra geçse de arttığı durumlarda doktorunuza bildirmeniz gerekir. Bireysel kararlarla asla ilacın aniden kesilmemesi tedavinin sürekliliği için çok önemlidir. Ayrıca, her hastada yan etki görülmeyebilir. En sık görülen yan etkiler şu şekildedir;

  • Baş ağrısı
  • Mide bulantısı
  • İştahta değişimler
  • Kilo artışı
  • Huzursuzluk
  • Endişeli ruh hali
  • Cinsel isteksizlik
  • Kadınlarda orgazm olamama
  • Ereksiyon sorunları
  • Uyku sorunları
  • Titreme
  • Sinüzit
  • Sindirim sistemi sorunları
  • Ağız kuruluğu
  • Aşırı terleme
  • Eklem ağrıları
  • Halsizlik

Online terapi almak, uzmanlarımız ve platformumuz hakkında daha fazla bilgi edinmek için 15 dakikalık ücretsiz seanslarımıza hemen başvurabilirsiniz.

Citoles Hakkında Sık Sorulan Sorular

Hamilelikte Citoles kullanılabilir mi?

Hamileyseniz ya da hamile kalma planlarınız varsa Citoles kullanımının risklerini doktorunuza danışmanız gerekir. Hamileliğin son 3 ayında Cipralex kullanılması bebekte yan etkiler görülmesine yol açacağı için tavsiye edilmez.

Citoles kullanırken hamile kalınırsa ne yapılmalı?

Citoles kullanırken hamile kalınması durumunda, yan etkilerden kaçınmak için ilacın asla birden bırakılmaması gerekir. Hemen psikiyatriste bilgi verilerek onun yönlendirmesiyle hareket edilmesi hem bebeğin hem annenin sağlığı için çok önemlidir.

Emzirirken Citoles kullanılabilir mi?

Citoles’in etken maddesi essitalopram az miktarda da olsa anne sütüne geçer. Bu nedenle emzirme döneminde kullanılması bebeğin sağlığı için önerilmez. Ancak en doğru kararı takibinizi yapan doktorların vereceğini unutmamak gerekir.

Citoles bağımlılık yapar mı?

İlacı bırakırken bazı olumsuz etkiler ortaya çıkabilir ancak bunlar antidepresan kullanımının doğal seyridir. Normal şartlar altında bağımlılık gelişmesine neden olan bir ilaç değildir.

Citoles nasıl bırakılır?

Citoles de diğer antidepresan ilaçlar gibi doktor kontrolünde aşamalı olarak bırakılmalıdır. İlacı aniden bırakmak bazı şiddetli yan etkiler ve yoksunluk sendromu ortaya çıkarabilir.

 

 

 

Tarih :
Yazar :

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir