Benzetmede, nitelik bakımından zayıf olan varlık veya kavram, kuvvetli olana benzetilerek anlatılır. Aralarında çeşitli yönlerden ilgi bulunan iki varlıktan zayıf olanı güçlü olana benzetme sanatıdır. "Ahmet aslan gibi güçlüdür." Cümlesinde güç yönünden zayıf olan Ahmet aslana benzetilmiştir.
Herhangi bir olayı, durumu ya da varlığı daha iyi açıklayabilmek için yaptığımız karşılaştırma benzetme denir. Benzetme yaparken iki farklı durum cümle içerisinde kullanılır. Bunlardan biri benzeyen varlık ve diğeri ise kendisine benzetilen varlıktır.
Benzetme: Herhangi bir cümlenin anlamını kuvvetlendirmek ve etkisini arttırabilmek için, farklı yönlerde ilgisi bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesi benzetme olarak bilinmektedir.
Bunların başlıcaları şunlardır : gibi, bigi, tek, andırır, benzer, niteki, nitekim, sanki, çü, çün, mânend, gûyâ, gûne, gûnâ, sıfat, misâl, misl, kadar, -veş, -âsâ, -vâr, âdetâ, nisbet, meğer ki, tıpkı.
Teşbih (Benzetme) : Anlatımı güçlendirmek amacıyla, aralarında ortak nitelik bulunan iki varlık ya da kavramdan, ortak nitelik yönünden güçlü olandan zayıf olana aktarma yapılmasıdır. 4. Benzetme Edatı ( BE ) : gibi, kadar, sanki, güya, misal, andırmak .
Benzetme, zayıf olan bir varlığı güçlü olan bir varlığa herhangi bir yönüyle benzetilmesidir. Bu sanat anlatıma kuvvet katmak ya da anlatılan özelliğin daha fazla olduğunu belirtmek için kullanılır. Benzetmenin dört temel ögesi vardır; benzeyen, benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı.
İpucu: Bir cümlenin örneklendirme cümlesi olup olmadığını anlamak için, cümleden önce “örnek olarak, örneğin, mesela, şöyle ki” gibi ifadeler getirilebilir. Bu deneme sonucunda cümle anlamlı ise o cümlede örneklendirme vardır.
Benzetme (Teşbih) Sözün etkisini arttırmak veya anlatımı güçlendirmek için aralarında ilgi bulunan iki kavram ya da varlıktan, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.
Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir. Aralarında türlü yönlerden benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olanı daha üstün olana benzetmektir.
Not: Gibi ve Kadar kelimesinin kullanıldığı her cümle benzetme cümlesi değildir.
Benzetme (Teşbih) Sözün etkisini arttırmak veya anlatımı güçlendirmek için aralarında ilgi bulunan iki kavram ya da varlıktan, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.
Benzetme (Teşbih) Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir.
Teşbih diğer adıyla benzetme anlatımı güçlendirmek amacıyla; aralarında ortak özellik bulunan iki varlık ya da kavramı ortak özellik bakımından güçlü olanın zayıf olana benzetilmesi ile ortaya çıkarılan sanattır. Teşbih sanatının 4 ögesi vardır.
Benzetmeye başvurulan paragraflarda varlıklar ya da kavramlar birbirine benzetilerek anlatılır. Bundan dolayı benzetmeyle karşılaştırmanın birbirine karıştırılmaması gerekir. Benzetmede yalnızca aralarında benzerlik ilgisi bulunan varlıkların, kavramların ortak noktaları belirtilir.
Bir paragrafta ya da bir cümlede konunun çok daha iyi bir şekilde anlaşılabilmesi için, gerekli olan örneklerinin verildiği cümlelere örneklendirme cümlesi denmektedir. Böyle cümleler sayesinde konu daha anlamlı hale gelir ve anlatılmak istenen anlaşılır.
Ele alınan konuyu, ileri sürülen düşünceyi somutlamak, açıklamak, doğruluğunu kanıtlamak için başvurulan anlatım tekniğine örneklendirme denir. Yazılı ya da sözlü anlatımda “örneğin, örnek vermek gerekirse, mesela” gibi açıklamayı pekiştirici ifadelerden sonra örnekler sıralanır.
10 tane sebep sonuç cümlesi
7. sınıf Türkçe dersi öğretim programında yer verilen söz sanatları benzetme, kişileştirme, konuşturma, abartma ve zıtlıktır.
SÖZ SANATLARI
TEŞBİH (BENZETME) Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki varlıktan zayıf olanı güçlü olana benzetmektir. Benzetmenin dört ögesi var. Pamuk gibi yumuşak ve apak ellerin. Benzetmenin dört ögesi de varsa TAM BENZETME olur.
Teşbih, "benzetmek" manasına gelir. İfadeyi kuvvetlendirmek için aralarında benzerlik bulunan iki kavramdan zayıf olanın güçlüye benzetilmesidir. Dinî kavramlarda ise Teşbîh, Tanrının şeklen insana benzetilmesi mânâsına gelmektedir.
Kısaltılmış Benzetme: Teşbihin dört unsurundan (Benzetilen, Kendisine benzetilen, Benzetme edatı, Benzetme yönü) benzetme yönünün söylenmediği benzetme.
Benzetmenin dört öğesi vardır:
Türkçede “gibi” edatını benzetme yapmak için kullanıyoruz. Varlıkların özelliklerini, o özelliği daha güçlü olan diğer varlıklara benzetirken “gibi” edatını kullanıyoruz. Türkçe benzetmelerde dört ana unsur bulunmaktadır. Bunlar: benzeyen, kendisine benzetilen, benzetme yönü ve benzetme edatıdır.
Konuşturma Nedir? İnsanlar dışındaki canlı ya da cansız varlıkların insanmış gibi konuşturulması, onların ağzından söz söyleme olayına konuşturma denir. Diğer bir adı da “intak”tır. Masal ve fabl türlerinde konuşturma sanatı sıkça kullanılır.
İÇİNDEKİLER
Dört farklı söz sanatı bulunmaktadır. Biz şimdi iki tane söz sanatına inceleyeceğiz ve özelliklerini bakacağız. Bunlardan biri konuşturma sanatı diğeri ise karşıtlık sanatıdır. Böylesi söz sanatlarını öğrendikten sonra bunlarla ilgili karşımıza çıkacak soruları rahatlıkla yapabiliriz.
Maybe you are interested in:
10 tane belgisiz sıfat?
Related searches
İnsan dışındaki canlı veya cansız varlıkları konuşturma sanatına intak denir. Konuşma bizzat bu varlıkların ağzından yapılır. Kişileştirme sanatıyla kullanılır.
İntak sanatının olduğu her yerde mutlaka kişileştirme de vardır. Kişileştirme sanatının olduğu her yerde intak (konuşturma) olmayabilir. Masallar ve en çok da fabllarda bu sanata rastlanır. Varlıklar, kişileştirildikten sonra konuşturulur. Dolayısıyla önce kişileştirme sonra intak gelir.
Örnek 1
Ey benim sarı tamburam
Sen ne için inlersin
İçim oyuk derdim büyük
Ben onun için inilerim
(P.S. Abdal)
Konuşturulan varlık "sarı tambura"dır. İnsan ait olan konuşma özelliği burada "tambur"a verilmiştir. Böylece intak (konuşturma) sanatı oluşmuştur.
Örnek 2
Güğüm bir gün testiye:
-Yola çıkalım mı?
Testi:
-Korkarım, çıkmayalım.
Yukarıdaki diyalogda "güğüm" ile "testi" konuşturulan varlıklardır. Dolayısıyla intak (konuşturma) sanatı doğmuştur.
Örnek 3
Sordum sarı çiçeğe:
-Annen baban var mıdır?
-Çiçek eydür (söyledi) derviş baba:
-Annem, babam topraktır.
Yunus Emre
Yukarıdaki dörtlükte "sarıçiçek" insan gibi konuşturulmuştur. "Annem, babam topraktır." cümlesi çiçeğin bizzat ifadesidir.
Örnek 4
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
"İçimde kanayan yara gibisin."
Konuşturulan varlık: Dal
Konuşma cümlesi: İçimde kanayan bir yara gibisin.
Edebi sanat: intak (konuşturma)
Örnek 5
Benim adım dertli dolap,
Suyum akar yalap yalap,
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim.
Bilinmeyen kelimeler: Çalap: Allah
"Dolap" sözcüğüne insana ait özellikler verilerek "dolap" konuşturulmuştur. İntak (konuşturma) sanatının olduğu yer ise "Derdim vardır, inilerim." cümlesidir.
Örnek 6
Akıl ersin, ermesin sevdama
Senden yanayım, dedi yeşeren dal senden yana
(Arif Damar)
"Dal" insan gibi konuşturulmuştur. "Senden yanayım, dedi yeşeren dal senden yana" intak (konuşturma) sanatının olduğu konuşma cümlesidir.
Örnek 7
Küçük bir çeşmeyim yurdumun
Unutulmuş bir dağında
Hiç kesilmeyecek suyum
Yıldızların aydınlığında
Boyuna akar dururum
(Cahit Külebi)
Yukarıdaki şiirde "çeşme"ye insanlara ait özellikler verildiğinden intak (konuşturma) sanatı ortaya çıkmıştır.
Örnek 8
Adam elini uzattı; tam onu koparacağı sırada, mor menekşe:
"Bana dokunma!" diye bağırdı.
Mor menekşe insan gibi konuşturulmuştur. "Bana dokunma!" intak (konuşturma) sanatının olduğu cümledir.
Örnek 9
Yıldızlar sönsün diyerek bağırdı karanlıkta sümbül.
"Sümbül" burada konuşturulan varlıktır. "Yıldızlar sönsün" konuşma cümlesidir.
Örnek 10
Sabahleyin kozasından bakan gelincikler
Sorar bu dünyaya:
-Ne istersin?
Kanatlanıp uçalım mı?
Çiçek olup açalım mı?
"Gelincikler" tıpkı bir insan gibi konuşturulmuştur. "- Ne istersin? Kanatlanıp uçalım mı? Çiçek olup açalım mı?" metinde intakın (konuşturma) olduğu yerlerdir.
Örnek 11
Kulağının dibinde haykırdı fırtına:
Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına.
Fırtına, "Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına." sözüyle konuşturulmuştur.
Örnek 12
Çiğdem der ki: Ben âlâyım
Yiğit başına belâyım
Hepisinden ben alayım
Benden âlâ çiçek var mı?
"Çiğdem" konuşturulan varlık durumundadır. İnsanın konuşma özelliği "çiğdem"e verilmiştir. Böylece intak (konuşturma) sanatı ortaya çıkmıştır.
Örnek 13
Bir dağ yamacında yeşil bir yonca
Üstünde yürüyen minik karınca;
Delice esince dağdan fırtına
Sanki kanat takmış gibi sırtına,
Uçtu da karınca çok çok uzağa,
Söylendi, 'ben nasıl düştüm tuzağa?'
(Ünal Beşkese)
"Yonca" burada konuşturulan varlıktır. İnsana ait olan konuşmayı bizzat "yonca" yaptığı için intak (konuşturma) sanatı oluşmuştur.
Örnek 14
Kurt ile At:
Kurdun biri bir tarladan geçiyormuş, boydan boya arpa görmüş. Kurt ne yapsın arpayı? Yiyemez ki Bırakıp gitmiş. Yolda önüne bir at çıkmış. Onu görünce ben de seni arıyordum, demiş. "Şurada arpa buldum, ama yiyemedim, sana sakladım, bayılırım senin dişlerinin gıcırtısına. Gel, sen ye, ben de seyredeyim." At, kanmamış bu sözlere: "Yahu" demiş, "ben kurtları bilmez miyim? Sen arpa yiyebilseydin karnını doyurmak zevkini bırakır da kulaklarının zevkini düşünür müydün?" demiş.
Bu metin, intak (konuşturma) sanatına güzel bir örnek teşkil etmektedir. Metinde "kurt" ve "at" konuşturulan varlıklardır. Cümleler, bizzat tırnak içine alınarak bu iki varlık konuşturulmuştur.
Örnek
Horoz ile Tilki
Görmüş geçirmiş, anasının gözü bir horoz
Tünemiş bir ağacın dalına.
Kurnaz tilki, sesini yumuşatarak, ona
Dedi ki: "Kardeşçiğim, artık dostuz;
Barış oldu hayvanlar arasında.
Müjde getirdim sana, in de bir öpüşelim;
Ama Allah aşkına oyalanma
Çünkü bilirsin ya başımdan aşkın işlerim.
Oysaki siz serbestsiniz daima,
İşleri düşünmeyebilirsiniz;
Hem artık size yardım da ederiz.
Ama, kuzum, in de aşağıya bir
Doya doya öpeyim gözlerinden"
"Kardeşim" dedi, horoz. Bu mutlu haberinden
Daha güzel bir haber almazdım şüphesiz.
Bu nefis
Bu mutlu haberinden.
Üstelik bunu senden öğrenmekle
Sevincim iki kat oldu. Ama, dur hele
Bunu müjdelemek için olacak,
Bak iki tazı geliyor koşarak"
Hızlı da koşuyorlar; haydi ben ineyim de
Hep birden öpüşelim tazılar geldiğinde.
"Hoşça kal" dedi tilki, "Yolum biraz uzunca
Kutlarız bu barışı yeniden buluşunca."
Çabuk toplayıp tası tarağı,
Külhani bir anda tırmandı dağı.
Bir iş çıkmamıştı numarasından.
O sırada çalının arkasından,
İhtiyar horoz kıs kıs gülüyordu.
Oyunbazı oynatmak pek tatlı oluyordu.
(La Fontaine, çeviren: Orhan Veli Kanık)
Türk edebiyatına Orhan Veli Kanık tarafından çeviri yoluyla kazandırılan La Fontaine'ye ait yukarıdaki manzum parçada insana ait olan konuşma özelliği "horoz" ve "tilki" tarafından yapıldığından intak (konuşturma) sanatı oluşmuştur.
Ayrıca bakınız
Teşbih (Benzetme)
İstiare (Eğretileme)
Teşhis (Kişileştirme)
Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)
Kinaye
Tevriye
Cinas
Tariz
Tenasüp (Uygunluk)
Tezat
Mübalağa (Abartma)
Hüsnütalil (Güzel Nedene Bağlama)
Tecahül-i Arif
İstifham (Soru Sorma)
Telmih (Anımsatma)
Tekrir
Aliterasyon
Asonans
Leffüneşr
Tedric (Dereceleme)
Terdit (Şaşırtma)
İrsalimesel
Nida (Seslenme)
Akis (Yansıma)
Rücu (Geri Dönüş)
Kat' (Kesme)
İştikak
Lebdeğmez (Dudak Değmez)
Akrostiş