13 9 tansiyon yüksek midir / 13 9 Tansiyon Normal Mi? 13’e 9 Tansiyon Değeri Yüksek Mi, Düşük Mü, İyi Mi? - Sağlık Haberleri

13 9 Tansiyon Yüksek Midir

13 9 tansiyon yüksek midir

13 9 Tansiyon Normal Mi? 13’e 9 Tansiyon Değeri Yüksek Mi, Düşük Mü, İyi Mi?

13 9 tansiyon normal mi, küçük tansiyon 9 olunca ne olur, tansiyon 13 9 ne demek, 13'e 9 tansiyon yüksek mi? sorularının yanıtı, sağlıklı dinç bir bireyde doğru tansiyon ölçülmesi durumunda değerleri büyük (yüksek) tansiyon 'den küçük ve düşük (küçük) tansiyon ise 80'den küçük olması olağandır. Eğer büyük veya küçük tansiyon /80 değerlerinin üzerinde olursa, bir hastalığın başlangıcı olarak adlandırılabilir. Bu nedenle herhangi bir belirti yaşandığında, uzman bir doktora başvurulmalıdır.

13'e 9 Tansiyon Değeri Yüksek Mi?

Kişinin kan basıncı, organlara kanın ulaşım yolunun yeterli olması ve hayati değer taşıyan fonksiyonların devamlı olması amacıyla çok önemli bir alandır. 13'e 9 tansiyon yüksek mi, küçük tansiyon 9 olunca ne olur? gibi soruları yanıtladık. Bunlar şu şekilde sıralanmaktadır;

  • Ense kısmından alına ulaşan şiddetli baş ağrısı

  • Kulakta çınlama meydana gelmesi

  • Vücuda gelen halsizlik

  • Kalp çarpıntısı

  • Yoğun terleme

13 9 Tansiyon Normal Mi?

13 9 tansiyon normal mi, 13'e 9 tansiyon yüksek mi sorularına en yeterli cevap, tansiyonun olması gereken aralık 12/8'dir. Yapılan çalışmalardan çıkan verilere göre, tansiyon 90/50 olduğu zaman büyük tansiyon diye söylenen değer 9, küçük tansiyon diye söylenen değer ise 5 olarak kabul edilmektedir. Birçok birey düşük tansiyon yüzünden zor anlar geçirmektedir. Düşük tansiyondan ürkülmemesi gerekir fakat tedbirde elden gitmemelidir. 13 9 tansiyon normal mi, 13 9 tansiyon nasıl? Sorularının cevabı şu şekildedir;

  • Bol su içilmelidir.

  • Tuz alımı az olmamıdır.

  • Uzun vakitler ayakta kalınmamalıdır.

  • Fitness gibi ağır sporlardan kaçınılmalıdır.

Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Yüksek Tansiyonda görülebilecek belli başlı belirtileri sayalım:

Baş Ağrısı

Yüksek Tansiyonda en sık görülen belirti baş ağrısıdır. Genellikle enseden başlar, tepeye doğru yayılır. Unutulmaması gereken noktalardan birisi, baş ağrısını yapabilen birçok hastalığın mevcut olmasıdır. Bu nedenle her baş ağrısı olan kişide mutlaka Yüksek Tansiyon olacak diye bir kural yoktur. Hiçbir hastalığı olmayan kişilerde de, sadece günlük gerilime ve yorgunluğa bağlı olarak baş ağrısı gözlenebilir.

Yüksek Tansiyonda baş ağrısı nasıl oluşmaktadır? Eğer baş ağrısı Yüksek Tansiyonun komplikasyonuna bağlı değilse, beyinden gelmez. Bu baş ağrısı, ense ve saçlı derinin altındaki kas tabakasının aşırı gerilmesine bağlıdır. Bu gerilimi nasıl yaptığının mekanizması tam anlaşılamamıştır. Hasta panikledikçe gerilim daha çok artar ve baş ağrısı şiddetlenir. Tansiyonun düşürülmesi ve paniğin düzeltilmesi ile baş ağrısı geçer ve hasta kendisini daha iyi hisseder. Yüksek Tansiyonda baş ağrısı genellikle gündüz saatlerinde hissedilir, gece pek olmaz.

Yüksek Tansiyonu olan hastalarda ani ve şiddetle gelen baş ağrısından korkulmalıdır. Bu takdirde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Nefes Darlığı

Her hangi bir komplikasyon olmayan yüksek tansiyon hastalarında eforla hafif bir nefes darlığı gözlenebilir. Bilindiği gibi, nefes darlığı birçok hastalığın belirtileri arasındadır. Yüksek Tansiyondaki nefes darlığının en önemli nedeni, hastaların kilo fazlalığıdır. Kilo verildiği zaman, nefes darlığı düzelir. Yalnız yüksek tansiyona bağlı kalp yetmezliğinde görülen nefes darlığını bu tablodan ayırt etmek gerekmektedir. Yüksek Tansiyona bağlı kalp yetmezliğinin tedavisi farklıdır.

Çarpıntı

Çarpıntı, kalbin hızlı çarptığının hissedilmesidir. Yüksek Tansiyon hastalarında sık görülen bir belirtidir. En büyük nedeni, hastanın tansiyondan dolayı kapıldığı endişe, korku ve strestir. Bu konularda yapılacak telkin ve tedaviyle çarpıntı düzelebilir.

Çarpıntının nedenlerinden birisi de, kalbin ara sıra teklemesidir. Ekstrasistol olarak adlandırılan bu durum, sağlıklı insanlarda, fazla kafeinli içecek alınması, yorgunluk ve stres durumlarında görülebilir. Ekstrasistollerin, yani kalpte hissedilen teklemelerin başka ciddi bir hastalığın belirtisi olabileceği ve incelenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Yüksek Tansiyon hastalarında, kalp duvarlarında kalınlaşma varsa, tekleme yani ekstrasistol daha sık görülür.

Burun Kanaması

Burun kanaması hastaları en çok korkutan belirtilerin başında gelmektedir. Burun kanaması olduğu zaman, hekimler hemen şu sözü söylerler ve hastayı daha da telaşlandırırlar. “İyi ki de burun kanaması olmuş, bu sayede beyin kanamasından kurtulmuşsunuz.” Bu laf doğru değildir. Hastayı paniğe sokup, telaşlandırır ve tansiyonun daha da yükselmesine neden olur. Burun içerisindeki damarlar, çok ince ve zayıf damarlardır, çevrelerindeki destek dokusu azdır. En ufak bir basınç artışında bile kanayabilir. Normal tansiyonlu insanlarda da burun kanaması sık görülür. Yani insan öksürse, ıkınsa, hapşırsa burun kanayabilir. Gripal enfeksiyonlarda da burun kanaması gözlenebilir. Kan basıncının ufak bir yükselmesinde bile bazı insanların burnu kanayabilir. Burun kanaması sık olan kişilerin, burun damarlarında yapısal bozukluk olabilir ve mutlaka bir kulak-burun-boğaz uzmanının görmesi gereklidir. Yalnız burada şu konuyu vurgulamak istiyorum: Ağır yüksek tansiyonu olan ve tedavi görmeyen yüksek tansiyon hastalarındaki burun kanamaları çok şiddetli olabilir. Bu hastaları hastaneye yatırarak tedavi etmek gerekebilir. Burun kanaması olan hastalar, aspirin gibi kan sulandırıcı ilaç alıyor iseler, kanamaların şiddeti daha da artar.

Burun kanaması olan yüksek tansiyonlu hastaların tansiyonları ayarlanmalı ve normal seviyelerde gitmesi sağlanmalıdır. Burun kanaması, bazen ciddi yüksek tansiyonun da belirtisi olabilir, gereken incelemeler yapılarak tedavisi sağlanmalıdır.

Gözün beyaz kısmındaki kanamalar

Göz kanaması da aynı burun kanamasına benzer. Bu kanamaların oluşması için, mutlaka Yüksek Tansiyon olması gerekmez. Damarlardaki en ufak basınç artışıyla gözün beyaz kısmındaki kılcal damarlar kanayabilir. Ikınma, öksürme, hapşırma gibi nedenlerle veya hiçbir nedene bağlı olmadan kanama oluşabilir. Göz kanaması da hastayı çok telaşlandırır. Aynaya bakınca görüntüsünden korkar ve acilen doktora başvurur. Ancak bunlar masum kanamalardır, haftada geçer. Tansiyona bağlı önemli göz kanaması, göz dibi dediğimiz, beyin ile göz arasında bulunan retina tabakasındaki kanamalardır. Mutlaka tedavi edilmelidirler.

Gözün beyaz kısmında çok sık gözlenen kanamalar, gizli yüksek tansiyonun belirtisi olabilir. Bu kişilerin Yüksek Tansiyon yönünden incelenmeleri gereklidir.

Baş Dönmesi

Yüksek Tansiyon baş dönmesinin direkt nedeni değildir. Kan basıncı çok oynarsa ve normalin altına düşerse baş dönmesi gözlenebilir. Yukarıda anlatılan belirtiler gibi, baş dönmesinin de birçok nedeni mevcuttur. En sık görülen neden ise, kulaklardaki denge organıyla ilişkilidir. Yüksek Tansiyonlu hasta baş dönmesini genellikle tansiyonuna yorar. Hâlbuki çoğu kişide baş dönmesi Yüksek Tansiyonla alakalı değildir. Dikkatli bir sorgulamayla kulakla ilgili olup olmadığı anlaşılabilir. Eğer çınlama, uğultu ve özellikle işitme kaybı varsa mutlaka bir kulak-burun-boğaz hekiminden yardım istenilmelidir.

Yalnız kulaktaki denge organı bozuklukları, uzun süre Yüksek Tansiyonu olan kişilerde ve şeker hastalarında sık görülür. Bazen bu denge bozukluğunu başlatan neden, ani bir tansiyon yükselmesi olabilir. Tansiyon normale gelse bile baş dönmesi devam edebilir.

Kulağa ilişkin baş dönmeleri ani başlarsa beraberinde kan basıncında hafif bir yükselme görülebilir. Bu hastalardaki kan basıncı yükselmesi geçicidir ve kısa sürelidir.

Kişide baş dönmesine bazı beyin hastalıkları da yol açabilir. Yüksek Tansiyon bu hastalıkların tetikleyicisi olabilir. Bu nedenle baş dönmesi olan hastaların gerektiği zaman bir nöroloji uzmanı tarafından da değerlendirilmesi iyi olur.

Yüksek Tansiyonlu yaşlı hastalarda baş dönmesi ve beraberinde baygınlık hissi varsa, postural hipotansiyon dediğimiz, kan basıncının pozisyon ile düşmesinden şüphe edilerek, araştırılmalıdır.

Kulak Çınlaması

Kulak çınlaması, Yüksek Tansiyon hekimlerini ve kulak-burun-boğaz uzmanlarını en çok meşgul eden belirtilerin başında gelmektedir. Genel olarak Tinnitus olarak adlandırılan kulak çınlamasını yapan birçok neden mevcuttur. Uzun süreli Yüksek Tansiyonu olan kişilerde kulak çınlaması fazla görülür. Ayrıca kan basıncındaki ani yükselmeler, kulak çınlamasına neden olabilir veya başlatabilir. Kulak çınlamasının en önemli nedenlerinden birisi, akustik travma dediğimiz yüksek düzeyde ve uzun süreli sese maruz kalmaktır. Bunun dışında daha birçok nedeni vardır. Hiçbir nedene bağlı olmadan da kulak çınlaması görülebilir.

Kulak çınlaması hastayı çok rahatsız eden bir belirtidir. Kan basıncının kontrol edilmesiyle düzeleceğini zannederler. Eğer kulak çınlaması kronikleşmişse kan basıncının kontrol altına alınmasıyla düzelmez, ama şiddeti azalabilir. Bu nedenle kulak çınlaması olan hastalarda kan basıncının kontrolünün büyük önemi mevcuttur.

Kulak çınlaması olan hastalar, KBB ve nörolojik yönden ayrıntılı kontrolden geçirilmeleri gerekmektedir. Bir neden saptanabilirse, tedavi edilmelidir.

Gece Sık İdrara Çıkma

Yüksek Tansiyon hastalarında geceleri sık idrara çıkma şeklindeki belirti sık olarak gözlenmektedir. Bunun nedeni kısmen erkek hastalarda görülen prostat büyümesi de olabilir.

Yüksek Tansiyonda görülen belli başlı belirtiler yukarıda sayılanlardır. Ancak oluşturduğu hasarlarla ilgili belirtiler vardır. Bu belirtiler çok fazladır, ilgili konularda anlatılması gerekmektedir.

Tansiyon değerleri ne olmalı?

Yüksek ve düşük tansiyon arasındaki farklar nelerdir? Sıkça karşımıza çıkan tansiyon problemleri için tedavi yöntemleri merak ediliyor.


Tansiyon Değerleri Ne Olmalı?

Normal- Büyük tansiyon 12, küçük tansiyon 8.

Yüksek – Büyük tansiyon , küçük tansiyon 'in üstünde.

Düşük – Büyük tansiyon 10, küçük tansiyon 6'dan az olanlar.

Düşük Tansiyon :

Düşük tansiyonda, küçük tansiyonun düşük olması önemli değil, fakat büyük tansiyonun düşüklüğü önem taşır.

Büyük tansiyon, 11’den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. Tansiyon düşüklüğüne tıp dilinde hipotansiyon denir.

Tansiyon, ateşli hastalıklar sırasında, büyük kanamalardan sonra, iç salgı bezi bozukluklarında veya herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme döneminde düşer. Bazı kadınların aybaşı hallerinde, veya sıcakta fazla ter kaybından sonra veya sinirli kimselerde de tansiyon düştüğü görülür. Devamlı olarak tansiyon düşüklüğü önemli bir hastalığın işareti olabilir.

Ayrıca Anemi (kansızlık), sıcak, zayıflık, gece uykusuzluğu tansiyon düşüklüğüne meydan verir.

Uyku isteği, baş dönmesi, ayakların yerden kesilmesi hissi, göz kararması, yorgunluk, halsizlik, çarpıntı, unutkanlık, havada sanki ışıldayan noktaların görülmesi, kulaklarda çınlama (uğuldama) düşük tansiyonun belirtileridir.

Yüksek Tansiyon :

Hem büyük tansiyon, hem de küçük tansiyonun normalden fazla olması tansiyonun yükseldiğini gösterir. Tansiyon yüksekliğine tıp dilinde hipertansiyon denir.

Hipertansiyon tanısı için, büyük ve küçük tansiyondan birisinin normalden yüksek olması yeterlidir. Gerek büyük tansiyon gerekse de küçük tansiyonun normalden yüksek olması önemlidir.

Yüksek tansiyonun nedenleri bilinmemekle birlikte, obezite, egzersiz yapmama, yağlı yiyecekler yeme, fazla tuz tüketme ve sigara içme risk faktörleri arasındadıseafoodplus.infoşlandıkça da tansiyonunuz yükselir. Yüksek tansiyon ailesel bir rahatsızlık olarak görülür.Yüksek tansiyona, böbrek hastalığı, hormonal rahatsızlıklar, aşırı alkol tüketimi ve doğum kontrol hapları gibi bazı ilaçlar da neden olabilir.

Baş ağrısı,ense ve baş bölgesinde ağrı ya da yoğunluk hissi, uyuşukluk, karıncalanma hissi, baş dönmesi, nefes darlığı, çift veya bulanık görme, burun kanamaları ve düzensiz kalp atışları yüksek tansiyonunun belirtileridir.

Yüksek tansiyon günümüzde pek çok kişide görülen sinsi ve bir o kadar da tehlikeli bir hastalık. Sadece yaşam tarzı değişiklikleri ile ortaya çıkmasını önlemek mümkün olabiliyor. Ancak yeterince ciddiye alınmadığı için dünyada ve ülkemizde büyük bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor.

Hipertansiyon yıllarca hiçbir belirti vermeden sinsice ilerliyor ve fark edildiğinde vücutta önemli hasarlar oluşmuş yani geç kalınmış olabiliyor. Hatta bazen yüksek tansiyona bağlı ani ölümler yaşanabiliyor. Dünyada bir milyarın üzerinde ülkemizde ise yaklaşık milyon kişinin yüksek tansiyon hastası olduğu biliniyor. Toplum sağlığı açısından ele alındığında, hipertansiyonun çok ciddi ancak yeterince ciddiye alınmayan ulusal ve küresel bir sorun olduğunu görülüyor. Risk faktörü olmasa dahi her erişkinin yılda en az iki kez kan basıncı ölçümü yaptırması bu sorunun önüne geçilmesinde rol oynuyor.

Normal tansiyon değerleri
Normal kan basıncı değeri /80 mmHg ve altı olarak kabul ediliyor. /90 mmHg’nın üstü ise yüksek tansiyon olarak tanımlanıyor. Tanı için farklı zamanlarda yapılacak en az iki ölçümde sonucun yüksek çıkması gerekiyor. Büyük ve küçük arasındaki ara bölge ise ‘pre-hipertansiyon’ adıyla anılıyor. Bu değerlere sahip kişilere tedavi verilmiyor ama gelecekte kan basınçlarının artarak /90’ın üzerine çıkma olasılığı yüksek olduğu için iyi izlenmeleri gerekiyor.

Hipertansiyonun iki tipi bulunuyor. Tüm hipertansif hastaların yüzde 95’ini oluşturan tip Esansiyel Hipertansiyondur. Nedeni tam olarak bilinmese de günümüzde kabul edilen görüşlere göre Esansiyel HT, böbreklerin sodyumu (tuzu) yeterince atamaması, ilerleyen yaşla beraber damarların elastikiyetini kaybetmesi ya da aşırı tuz tüketimi gibi nedenlerden ötürü gelişiyor. Bu tabloda ilaç tedavisi esas oluyor. Yüzde beşlik grubu ise ikincil hipertansiyon oluşturuyor. Burada farklı olarak tansiyon yüksekliğine doğrudan sebebiyet veren tıbbi bir sorun bulunuyor. Kronik böbrek hastalığına, böbrek atardamarının daralmasına, böbreküstü bezlerden ya da bazı tümörlerden damar büzücü özelliğe sahip bir takım hormonların fazla salgılanmasına ya da doğuştan aort damarının dar olmasına bağlı gelişebiliyor. Tedavide ilaçların rolü olmakla birlikte, altta yatan sebebin tespiti ve giderilmesine yönelik girişimler de yapılıyor.

Kan basıncı değişken bir değer
Kan basıncının çok değişken ve aynı kişide bile aynı gün içinde değişebiliyor. Değerler normal günlük aktivite sırasında yükselir ya da düşer. Örneğin, egzersiz, konuşma, stres kan basıncını yükseltir. Gündüz daha yüksek, gece daha düşüktür. Yazın düşük, kışın daha yüksektir. Kan basıncı, özellikle de sistolik basınç (büyük tansiyon) yaşla yükselir. Erişkin yaşlarda kan basıncı kilo ile yakın ilişkilidir. Kilo alınmasıyla yükselir, kilo verilmesiyle düşer.

Beyaz gömlek hipertansiyonu
Kan basıncının klinikteki ölçümünün, günlük yaşamda evde ya da kan basıncı takip cihazı ile izlemeye göre 20/10 mmHg yüksek çıkmasına ‘beyaz gömlek hipertansiyonu’ deniliyor. Bu durumdaki hastalarda da yaşam biçimi değişikliklerinin uygulanması ve tedavilerinin değerlendirilmesi gerekiyor.

Evde kan basıncı ölçümü
Evde kan basıncı takibini sağlıkla yapabilmek için, öncelikle doğru ölçen bir alete sahip olmak ve doğru ölçme yöntemini bilmek gerekiyor. Koldan ölçüm yapan cihazların daha güvenilir olabilir, Ölçüm sabah ve akşam dakika ara ile ikişer kez olmak üzere ilaç almadan ve yemek yemeden önce yapılmalı. Evde yapılan ölçümlerin doktora giderken götürülmesi tedavinin düzenlenmesinde yararlı oluyor. Ölçüm sağ veya sol koldan yapılabilir. Yüksek olan ölçümün kaydedilmesi gerekiyor. Arada sırada olan yükselmeleri önemsemeyin ancak sık sık yükseliyor ya da aşırı yükseliyorsa doktorunuza mutlaka bilgi verin. Ölçümleri belli aralıklarla yapın, gereğinden fazla ölçüm yapıp gerilmeyin.

Tanı nasıl konuluyor?
Yüksek tansiyon bazı kişilerde baş ve ense ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi yakınmalara sebep olsa da, çoğu hastada hiçbir belirti vermiyor. Ve bu nedenle ‘sinsi katil’ olarak tanımlanıyor. Yüksek tansiyon çoğu zaman belirti vermediği için özellikle ailesinde hipertansiyon hikayesi olan, 40 yaşın üstünde, fazla kilolu, diyabet ve/veya kronik bronşit hastası ve uyku apnesi olan kişilerin sık tansiyon kontrolü yaptırmaları önerilmektedir. Bireysel koşullar önem taşımakla beraber şeker hastalığı eşlik ediyorsa /80 yüksek bir değer oluyor. Daha sonra, tedavi biçimine karar veriliyor. Hangi hasta yalnızca yaşam tarzı değişiklikleri ile izlenecek, hangi hastada bunlara ek ilaç tedavisine başlanacak, ilaçların yan etkileri, tansiyonu düşürmemenin zararları, yarar ve zarar dengesine göre karar verilerek tanı ve tedavi belirleniyor.

Mutlaka tedavi edilmeli
Hipertansiyon kalp-damar hastalığı riskini yükseltiyor ve felçe sebebiyet vererek yaşam süresini kısaltabiliyor. Bu nedenle de tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyon beyin dolaşımı, kalp, damar, göz ve böbrek hastalıkları için ciddi oranda hastalığa ve ölümlerde artışa neden oluyor. Yüksek tansiyonun belirti vermeden vücuda zarar verdiğini belirten , tedavi edilmediği takdirde öldürücü olabiliyor.

En iyi tedavi, yaşam tarzı değişikliği
Tedavide hedef ölçümleri /90’ın altına çekmek. Kronik böbrek ve şeker hastalarında ise /80’in altı hedefleniyor. Tedavide ilaç seçimi hastanın tansiyon değerlerine, yaşına, cinsiyetine, eşlik eden hastalıklarına, genel kalp riskine ve olası yan etkilere göre, her vaka için ayrı belirleniyor. Bir hastaya iyi gelen ilaç başka bir hastada hiç kullanılamayabilir; size en uygun tedaviyi hekiminiz belirleyebilir. İlaç tedavisinin yanı sıra risk yaratan yaşam tarzı alışkınlıklarını da değiştirmek gerekiyor. Bunların başında sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek, kilo vermek, düzenli egzersiz yapmak, tuz ve alkol tüketimini azaltmak yer alıyor. Bu önerilerin yararları sadece tansiyonu düşürmekle sınırlı değil. Sağlıklı bir yaşam tarzı; sayılan hastalıkların riskini düşürmenin yanı sıra, çok sayıda kanser türü, depresyon ve eklem sorunları gibi başka kötü hastalıkların da gelişme olasılığını azaltıyor.

Tedavi ömür boyu sürüyor
Kan basıncını düşüren ilaçların etkisi her hastada aynı şekilde olmuyor ve bazı yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Kan basıncı düşmesi, nabız sayısının azalması, nefes darlığı, kramplar, boğazda gıcık, öksürük, ayaklarda şişme gibi belirtiler olabiliyor. Bu belirtilerin devam etmesi ve hastayı rahatsız etmesi durumunda doktora danışılarak önlem alınıyor ancak tedavinin kesinlikle bırakılmaması gerekiyor. Hipertansiyon tedavisi; yani yaşam biçimi değişiklikleri ve gerekiyorsa ilaç tedavisi ömür boyu sürüyor çünkü önlemler ve ilaçlar bırakıldığında kan basıncı tekrar yükseliyor. Doktor kontrolüne düzenli devam edildiğinde ilaçların artırılmasına ya da azaltılmasına karar verilebiliyor. İlaç tedavisine yanıt vermeyen dirençli hipertansiyonlu hastalarda Renal Denervasyon ve Baroreseptör Stimülasyonu gibi işlemler uygulanabiliyor.

Hipertansiyon risk faktörleri
- Sigara içmek (pasif içicilik dahil)
- Aşırı kilo
- Hareketsiz yaşam
- Sağlıksız beslenme
- Aşırı tuz tüketimi
- Stresli yaşam
- Alkol tüketimi
- Şeker hastalığı (diyabet)
- Ailede hipertansif bireyler olması
- Uykuda solunum durma bozukluğu (uyku apnesi)
- Kronik uykusuzluk
- Bazı ilaçlar (ağrı kesiciler, doğum kontrol hapları, soğuk algınlığı hapları, bazı burun spreyleri)

Bilmeniz gereken terimler
Tansiyon, standart pompalı ya da elektronik cihazlarla ölçülebiliyor. Ölçüm birimi mmHg (milimetre civa). Ölçüm iki ayrı rakamla ifade ediliyor. Sistolik (büyük) tansiyon; kalbin aktif olarak kasıldığı andaki değeri ifade ediyor. Diastolik (küçük) tansiyon; kalbin dolma safhasında, gevşediği sıradaki değeri gösteriyor.

Hipertansiyonun görülme sıklığı
Dünyada bir milyardan fazla hipertansiyon hastası var. Sadece ABD’de yüksek tansiyon vakalarının sayısı 80 milyona yaklaştı. Ülkemizde milyon hipertansif olduğu tahmin ediliyor. Nüfus artışı, sağlıksız beslenme, şişmanlık ve diyabet (şeker hastalığı) gibi olumsuz etkenlerle bu rakamların giderek artması bekleniyor. 50 yaşına gelmiş bir insanın, o ana dek ortaya çıkmamışsa- kalan ömründe hipertansiyon gelişme olasılığı yüzde 80’den fazla. Hipertansiyon dünyadaki her sekiz ölümden birinin doğrudan sebebini oluşturuyor. Bu hastalık ayrıca yaşam kalitesini bozuyor, iş gücü kaybına ve sağlık harcamalarında ciddi artışlara neden oluyor.

Diyabet ve hipertansiyon ilişkisi
Şeker hastalarında hipertansiyo iki kat daha fazla görülüyor. Hipertansiyonda kalp-damar hastalığı, felç, kalp yetmezliği, atriyal fibrilasyon, kronik böbrek hastalığı ve periferik damar hastalığı riskinin iki kat arttığı biliniyor. Şeker hastalığı ve hipertansiyon beraberliğinde bu riskler yüzde 50 ve daha çok yükseliyor, ölüm olasılığı da artıyor. Bu nedenle, şeker hastalarında kan basıncı yakından izlenmeli ve mutlaka kontrol altında tutulmalı.

Tedavi sırasında dikkat edin
- İlaçlarınızı, doktorunuzun belirttiği şekilde düzenli olarak kullanın. Kullandığınız diğer ilaçları doktorunuza gösterin.
- Doktorunuzun uygun göreceği aralıklarla kontrollere gidin.
- İlaçlarla bir yan etki yaşadıysanız mutlaka bildirin.
- Evde tansiyon takibi yapın. Özellikle de kola takılanlar, doğru kullanıldıkları takdirde kan basıncını gayet hassas ölçebiliyor.

Uzm. Dr. Mehmet Kutlu Çelenk
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı

Uzm. Dr. Hazım Dinçer
Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir