15 temmuz destanı şiiri / 15 Temmuz şiirleri

15 Temmuz Destanı Şiiri

15 temmuz destanı şiiri

15 Temmuz şiirleri kısa

DEMOKRASİ: DARBELER ve TEPKİLER E-KİTAP EDİTÖR BETÜL KARAGÖZ YERDELEN EDİTÖR YARDIMCILARI ABBAS KARAAĞAÇLI KURTULUŞ YILMAZ GENÇ REDAKTÖR ABDULLAH ATACAN YAYIM YÖNETMENLERİ MUSTAFA MALKOÇ YAŞAR TOLGA ÇİKRIKCİ UFUK PALA AYTAÇ ERDEM ARDA ÖZKAN MERVE ŞEN ISBN Yayınevi Sertifika Numarası - DEMOKRASİ: DARBELER ve TEPKİLER ii “DARBELER ve TEPKİLER” E-KİTABI, SOBİAD ATIF DİZİNİ TARAFINDAN İÇERİK ve ATIF AMAÇLI OLARAK TARANMAKTADIR. 15 TEMMUZ , GİRESUN GENİŞLETİLMİŞ İKİNCİ E-YAYIM Bu kitap, Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından gerçekleştirilip Karadeniz Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi (KARASAM) tarafından desteklenen ve Giresun Valiliği tarafından katkı sağlanan “Darbeler ve Tepkiler” ana temalı “ Aralık Uluslararası Demokrasi Sempozyumu” bildirilerinden hazırlanmış ve ikinci defa genişletilmiş olarak E-YAYIM halinde sunulmuştur.. E-Kitabın tüm hakları, Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne aittir. İzinsiz kopyalanması yasaktır, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Kitapta yer alan yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aittir. iii GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM TÜRK KAHRAMANLIK KÜLTÜRÜNÜN 15 TEMMUZ’A YANSIMALARI Mehmet Akif KORKMAZ Mehmet ÖZDEMİR Özet: 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletin gösterdiği direniş, ulusun birlik ve beraberliği uğruna verilen bir bağımsızlık mücadelesidir. Bu darbenin askeri, siyasi ve ekonomik sonuçlarının yanında toplumsal etkileri göz ardı edilmemelidir. Bunlardan biri de darbeye karşı verilen mücadelelinin sosyo-psikolojik yansımalarıdır. Sosyal iletişim ağlarında ve medyada yazılı, sözlü ve görsel kültürün araçları üzerinde üretilen malzemeler bu bağlamda dikkat çekicidir. 15 Temmuz direnişinde çok sayıda şehit verilmiş ve sayısız kişi gazi olmuştur. Bu mücadelenin ve o mücadeleyi veren insanların hem kendi niteliği hem de sözlü ve yazılı anlatılardaki niteliği destani özellikler taşımaktadır. Bu çalışmada anlatılarda ve gösterimlerde görülen kahramanlar, hem geleneksel hem de folklorik kahraman tipi bağlamında sorgulanmaktadır. Türk kültürünün ata yurdundaki köken havzalarında teşekkül eden destan geleneğindeki bağımsızlık mücadelesiyle bu direniş arasında kültürel bağların olduğu yakın zamanda teşekkül eden ürünlerde sıklıkla görülmektedir. O gün insanların ortaya koyduğu mücadeleyi konu edinen türküler, marşlar, şiirler ve röportaj gibi metinlerde canlandırılan kahraman tipinden hareketle memleket, bağımsızlık, fedakârlık, direniş, şehitlik, gazilik vb. kavramlar halk bilimsel yöntemler çerçevesinde incelenmiştir. Bu kavramsallaştırmalar ile geleneksel Türk kahraman tipleri arasında kurulmuş bağlar, geleneksel anlatı türleriyle ilişkiler üzerinde ele alınmaya çalışılmaktadır. Vatan etrafında kökleşmiş değerlerin yanında demokratik düzenin de vazgeçilmez bir yaşam tecrübesine dönüştüğü burada ele alınan kültür ürünlerine yansımıştır. Toplum demokrasi geleneği denen olguyu kendi canı ve kanıyla buradaki yeni şekillerde ortaya koyarak sergilemiştir. Anahtar Kelimeler: Türk kültürü, geleneksel ve folklorik kahraman tipi, 15 Temmuz, Vatan, fedakârlık, demokrasi kültürü. Yrd. Doç. Dr., Gümüşhane Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü - Gümüşhane/TÜRKİYE, [email protected] Hacettepe Üniversitesi, Türk Halkbilimi Bölümü, Doktora Öğrencisi, [email protected] ARALIK ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU “DARBELER ve TEPKİLER” THE REFLECTION OF TURKISH HEROIC CULTURE ON 15th JULY Abstract There sistance of Turkish Nation against 15th July coup attempt is an independent struggle done for the sake of unity and solidarity of the nation. Besides the military, political and economic results of the coup attempt, its socail effects should not be under valued. One of them is the socio-psychological reflections of the struggle against the coup attempt. In this context, the materials produced on the written, spoken and visual culture tools in tradional and social media is conspicuous. During there sistance againts 15th July coup attempt, while many have being fallen martyr, countless people have become veteran. Both the own characteristics of this struggle and the people championed this resistance and the characteristics on verbal and written narratives have epic features. In this work, hero esseen in narrative sand presentations are queried on the context of both traditional and folkloric hero type. Cultural links between there sistance againts the coup attempt and the independence struggle of Turkish culture in epic tradition occured in root basins of the Fatherland are being seen frequently in the samples occured recently. Starting from heroic types animated in folkloric songs, anthems, poem sand interviews deal witht here sistance of people at that day, concept such as country, independence, self-sacrifice, resistance, martyrdom, veteran etc, are analyzed in the frame of folkloric methods. The connections established between those conceptualizations and traditional Turkish hero types are being tried to be handled on the relations with traditional narrative types. Besides in grained value saround home land, it is reflected to the cultural products handled here that democratic system is converted into an in alienable life experience. The society displayed the phenomenon called democracy tradition in new forms by their own live sand blood. Keywords: Trukish Culture, Tradition Aland Folkloric Herotype, 15th July, Homeland, Self-Sacrifice, Democracy Culture. Giriş Türkler töreli bir millettir; hangi çağda ve hangi coğrafyada olurlarsa olsunlar, törenin bir gereği olarak bağımsız devlet kurmayı temel amaç edinmişlerdir. Bu bağlamda Türk kurtuluş mücadelesi, temel dinamiğinde milli egemenlik ilkesine dayanan, bağımsız yaşama ve devlet kurma geleneğinin bir tezahürüdür. Türkiye, rejimin cumhuriyet olarak belirlenmesinden bu yana, henüz 93 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen, geçmişte siyasi rejime yönelik birçok darbe girişimleriyle karşılaşmıştır. yılında çok partili yaşamın fiili olarak hayata geçirilmesiyle birlikte, demokratik kazanımları sindiremeyen askeri yönetimin bir grubunun Mayıs tarihinde olduğu gibi- ya da emir komuta zinciri dâhilinde GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM askeri yönetimin tamamı Eylül tarihinde olduğu gibi- yönetime el koymuştur. Bunun dışında hükümeti istifaya zorlayan çeşitli girişimler yaşanmıştır. Genellikle askeri darbe, muhtıra ve internet ortamında yayınlanan e-muhtıra şeklinde gerçekleşen bu girişimler, ülkenin ekonomi ve uluslararası politikalar başta olmak üzereçeşitli alanlarda ciddi anlamda kan kaybetmesine neden olmuştur. 15 Temmuz, emir komuta zinciri dışında askeri bir darbe girişimi olarak görülmektedir; ancak bu darbe girişimi, dini kisve altına gizlenen terör örgütü üyelerinin silahlı kuvvetler içerisinde örgütlenerek yaptıkları bir kalkışmadır. Bu darbe girişimi, henüz çocuk yaşta eğitilerek, sadakat testlerinde başarılı olarak ülkenin önemli makam ve mevkilerine yerleştirilen örgüt üyeleri tarafından mevcut yönetimi ele geçirmek maksadıyla başlatılmıştır. Söz konusu kalkışma, ülkenin birçok vilayetinde devletin silah, teçhizat ve diğer askeri imkânları gasp edilerek, başta “Türkiye Büyük Millet Meclisi” olmak üzere devletin önemli merkezlerine saldırılar düzenleyerek, kaos ortamı oluşturmak ve oluşan boşluktan istifade ederek yönetime el koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ancak Türk milleti, Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi, gazi meclisine ve kendi iradesiyle seçtiği temsilcilerine yönelik olan bu girişimi canını dişine takarak, yüzlerce şehit, binlerce gazi vererek önlemiştir. Milletin, caddeleri, sokakları ve meydanları kontrol altına almasıyla birlikte söz konusu girişim başarısız olmuştur. Bu bildiride, 15 Temmuz kalkışması, Türk kahramanlık kültürü bağlamında sosyo-psikolojik açıdan tahlil edilmiş ve sosyal, yazılı - görsel medyada yazılı, sözlü ve görsel kültürün araçları üzerinde üretilen malzemeler değerlendirilerek hazırlanmıştır. Kalkışmayla mücadele eden insanların hem kendi niteliği hem de sözlü ve yazılı anlatılardaki niteliği destani özellikler taşımaktadır. Bu çalışmada kahramanlar, geleneksel ve folklorik (popüler) kahraman tipi bağlamında sorgulanmaktadır. Epik Şiirden Modern Şiir’e Kahraman’ın Değişmeyen Portresi Türk’ün tarihi geçmişinde konargöçer bir yaşam tarzı bulunmaktadır. Bu yaşantı, henüz hayvancılığın ve avcılığın olduğu bir dönemde, Türk milletinin atı evcilleştirmesini beraberinde getirmiştir. At, Türk’ün kahramanlığında rol oynayan yol arkadaşıdır. Divanı Lûgat-it-Türk’te geçen “Kuş kanadı, Türk atı ile” atasözünde olduğu gibi kahramanın genellikle en iyi arkadaşı attır. Sürülerini otlatırken, ava giderken ve savaşırken her zaman at üzerindedir. Türkün doğayla iç içe olan bu yaşam tarzı, onu Çin medeniyetinin ipekli kumaşlarından dikilen elbiselerini değil kendi yaptıkları deri ve kürkten elbiseleri giymesini zorunlu kılıyordu. Eski Türk yaşantısında bir başka önemli unsur da töreye bağlılıktır. Çükü Türk töresi, “şanlı ataları yenilmez kahramanlar derecesine çıkarmıştı” (Gökalp, 26). Çin medeniyeti, bu töreyi bozmak için her zaman çeşitli entrikalara başvurmuştur. Çin tarafından komşu devletlere gönderilen altın, gümüş ve ipekli kumaşlar, ARALIK ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU “DARBELER ve TEPKİLER” asimilasyon politikasının ilk adımıydı. Bilge Kağan’ın Orhun Yazıtları’nda Türk milletine vasiyet olarak kazıttığı sözleri durumu özetlemektedir: “Çinliler altını, gümüşü, ipeği ve ipekli kumaşları güçlük çıkarmaksızın öylece bize veriyorlar. Çin halkının sözleri tatlı, ipekli kumaşları da yumuşak imiş. Tatlı sözlerle ve yumuşak ipekli kumaşlarla kandırılıp uzaklarda yaşayan halkları böylece kendilerine yaklaştırırlar imiş. Bu halklar yaklaşıp yerleştikten sonra da Çinliler fesatlıklarını o zaman düşünürler imiş… Çin halkının tatlı sözlerine ve yumuşak ipekli kumaşlarına kanıp, ey Türk halkı, çok sayıda öldün! Ey Türk halkı, öleceksin!.. Türklerin hakanı Ötüken dağında oturur ve oradan hükmeder ise ülkede hiçbir sıkıntı olmaz” (Tekin, ). Türk milleti destansı bir tarihi geçmişe sahiptir. Mete Han zamanından bu yana, toprak uğruna, vatan uğruna cenk etmek Türk töresinin vaz geçilmez bir payesi olmuştur. Mete Han toprağı devletin temeli olarak görmektedir: “… Tung-hu’ların reisi Mete’ye bir elçi gönderdi ve elçi gelerek Mete’ye şöyle dedi: -‘İkimizin arasındaki bu bölge, kimsenin oturmadığı bir yerdir. Üstelik iki devletin sınırları arasında da bulunuyor. Nasıl olsa burası sizin işinize yaramaz. Gelin de bu yeri bize verin’. Mete bu sözleri duyunca hemen kurultayını topladı ve devletin ileri gelenlerine bu konuda ne düşündüklerini sordu. Bazı vezirler: -‘Böyle terkedilmiş bir araziden vazgeçmişiz, geçmemişiz hiçbir şey farketmez’ diye cevap verdiler. Bunun üzerine Mete kızarak şöyle kükredi: -‘Toprak devletin temelidir. Biz, onu başkasına nasıl verebiliriz!’ Mete bunu dedikten sonra, böyle diyenlerin hepsinin de başını kestirdi” (Ögel, ). Bozkır coğrafyasında yaşayan Türk milletinin ataları bu coğrafyada sürdürdüğü yaşam mücadelesinde her zaman bağımsızlık taraftarı olmuştur. Çin gibi büyük bir medeniyete, topraklarını savunmak amacıyla Çin Seddi’ni yaptıran Türk ataları, gerek ata yurdunda gerek anayurt da bağımsızlık düşüncesinden asla ödün vermemiştir. Çin esaretine karşı ayaklanan Çiçi Yabgu’nun askerlerine yaptığı şu konuşma dikkat çekicidir: “Boyun eğmeyeceğiz. Çünkü bu şan ve şerefle yaşamış olan ecdadımıza karşı yapılması mümkün olan ihanetlerin en büyüğüdür. Atalarımız bizlere geniş ülkelerle birlikte istiklali de emanet ettiler. Savaşçı ve süvari hayatımız sayesinde yabancıları titreten bir millet olduk. Korumakla vazifeli bulunduğumuz bütün bu emanetleri âdi bir ömür uğruna harcayamayız. Hepimizin bildiği gibi savaşta erlerin kaderi ölümdür. Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız diğer kavimlerin efendisi olacaktır” (Gömeç, ). Türk kültürünün köken havzalarında teşekkül eden destan geleneği, incelendiğinde birçoğunda bağımsızlık mücadelesinin ve cihan hâkimiyetinin anlatıldığı görülmektedir. Anlatılarda Oğuz evladı, bir kahramanlık göstermeden isim alamamaktadır. Türk destanlarında ve hikâyelerinde kahramanın her zaman bir amacı vardır; kahraman, yurdu düşman esaretinden kurtarmak, yurda zarar veren GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM bir hayvanı, canavarı vb. yok etmek, intikam almak, esir düşen bir yakınını kurtarmak veya sevgilisine kavuşmak gibi bir serüvenin peşinde ve mücadelenin içindedir. Metin Ekici’ye göre destan kahramanları her zaman başarılı olmaktadır, çünkü destanlar başarısızlığın değil başarılarının anlatısıdır. Günümüzde de yaşanan zorlu hayat mücadelelerinden galip çıkan insanlar “destan yazdık” ifadesini kullanırlar (Reichl, XV). Türk destanlarında görülen kahramanlık kültürünü daha iyi anlamak için bu kültürün yücelttiği kahraman tipini ve özelliklerini çözümlemek gerekmektedir. Türk destanlarında görülen kahramanlar, taşıdığı özelliklerden dolayı araştırmacılar tarafından genellikle alp tipi olarak değseafoodplus.infoji çalışmalarında başlangıçtan beri var olan en eski örnek anlamında arketip ve ona bağlı oluşan ilk örnek anlamında prototip ve toplumsal değerleri buluşturan stereotip kavramları destanlarda görülen kahraman tipini ve özelliklerini anlamak açısından son derece önemlidir. Çünkü kahraman veya alp tipi üçlü tipolojik sınıflamalar sayesinde çözümlenmiştir. G. Lukacs, tipi “sosyal ve tarihsel koşulların belirlediği” bir şahsiyet; Emil, “ferdi olmaktan ziyade başkalarınca da ortak özellikler taşıyan ve bu özellikleri en belirgin şekilde temsil eden şahıs” (Tekin ); Ekici, “tek bir eserde değil, benzer özellikleriyle birçok eserde karşımıza çıkan, kesin bazı özelliklere sahip olan karakter veya karakterler” ( ); Eliuz, “toplumsal bir değerin kişileşmesi, bir değer yoğunluğunun insanlaşması” şeklinde tanımlar. Ayrıca Eliuz’a göre tip, “anlatma esasına bağlı edebi eserin en asli unsurlarından biridir. Yoğunluk kazanan değer, nitelik ve ölçü tipin genel karakterini belirleyen anlam yüklü özellikler bütünüdür” ( ). Anlatım türlerinde vak’ayı gerçekleştiren aslî kahramanlar bulunur; bu aslî kahramanlar, eserin “belkemiğini” oluşturur. Tüm eser neredeyse ona bağlanır. Tipler eserlerde sosyal bakımdan da manalı kişilerdir ve geçmiş zamanlarda toplumların önem verdiği değerleri temsil ederler (Kaplan, 5). Tipler, toplumsal sorumlulukları olan, toplumun değerlerini yansıtan ve toplum için kendini feda eden kahramanlardıseafoodplus.info dikkat edilmesi gereken kahraman tipini ortaya çıkaran kahramanın kendisi değil içinde yaşadığı toplumdur. Toplumun kahraman olarak nitelendirdiği kişiler hareketlerini kahramanlık gibi bir amaçları olmaksızın gerçekleştirir” (Kara Düzgün, 39). Araştırmacıların kahraman ve toplum ilişkisi üzerine görüşlerinde vurguladığı ortak unsur her ne kadar adı geçmese de stereotip kavramıdır. Çünkü toplumun ideası, yaşatmak istediği her türlü değer kahraman tipi gibi belli kalıplar içerisinde, yine topluma sunulmaktadır. Destan, içinde barındırdığı tipler açısından değerlendirildiğinde Türk Halk edebiyatının önemli mahsullerinden biridir. Destanlarda yer alan arkaik unsurlar “arketip” kavramının önemini belirtir. Oğuz Kağan’la başlayan “prototip” imge, Türk epik destan geleneği dairesinde arketipleri yaşatmaya başlamıştır (Özdemir, 45). Destan kahramanları milletlerin ideal insan tipi özelliklerini, ülkülerini, hayat felsefelerini, tarzlarını, inançlarını ve faziletlerini üzerlerinde taşıyan toplumun beklentisini karşılayabilecek üstün niteliklerle donatılmış örnek kişilerdir (Duran, 79). Destanlarda ve hikâyelerde kahramanlar, yani alp ve alperenler, davranışlarında kendi kişisel düşüncelerini ve kişisel çıkarlarını hiçbir zaman düşünmezler. Genel itibariyle kahramanlık konulu eserlerde görülen bu tipler, ARALIK ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU “DARBELER ve TEPKİLER” kendisini doğrudan doğruya topluma adayan kişilerdir. Bunun için kahramanın hikâyedeki savaşı toplumu tehdit eden olaylara yönelmiştir. Bunlar dış güçlerden ya da olağanüstü kuvvetlerden gelen tehditlerdir (Özdemir, 55). Alperen tipi genellikle erkek kahramanlar için kullanılan bir adlandırmadır. Ancak destan ve hikâyelerde yapılan incelemeler kadın kahramanların da alperen özellikleri yansıttığını göstermiştir. İslamiyet’ten önce yaylak ve kışlak hayatının birlikte sürdürüldüğü dönemlerde izlenen kadınlar, bu devrin ideal erkek tipi olan alp tipine yaklaşır. Erkek gibi o da ata biner, ok atar, kılıç kullanır ve gerektiğinde düşmanla kahramanca çarpışır (Kaplan, 99). Türk destanlarında görülen, eşine ve yuvasına sadık, her zaman fedakâr, namusuna halel getirmeyen, saygın, erkeğin sadık dostu ve biricik sırdaşı olan kadın tipi, bu özelliklerinin yanında düşmanlarıyla bizzat savaşan, dövüşen, erkeğiyle yarışan, güreş tutan, avcı, akıncı bir kahramandır (Özdemir, 56). Bugün savaşlar ve/ya çeşitli kahramanlıklar etrafında kaleme alınan veya seslendirilen şiirleri, ilk örnekleri tarihin eski dönemlerinde teşekkül eden destanlardan ayrı düşünmek mümkün değildir. Şaman, Kam, Bahşı, Oyun adıyla bildiğimiz ilk destan icracıları, Anadolu’da Ozan, Âşık ve Meddah adlarıyla ve çeşitli anlatılarla günümüze değin yaşatılmıştır. Bugünün kültürel belleğinde yer alan yazılı edebiyat ürünleri olan kahramanlık şiirlerinin, söz konusu geleneğin devamı olarak görülmesi gerekmektedir. Çünkü kahramanlık şiiri tabiri epik geleneğin bir ürünüdür; şiirlerde destansı dönemin bakiyesi olan kavga, dövüş, saldırı vb. gibi gelenekte yaşatılan “hazır motiflerin” (Reichl, ) kullanılması söz konusudur. Günümüzde kahramanlık geleneğine bağlı destanlar için epik şiir, kahramanlık şiiri gibi tabirlerin kullanılması, hazır motif kalıpları üzerine aktarılan kahramanlık temalı bir geleneğin olmasıyla ilgilidir. Yüzyılları aşarak günümüze kadar gelen Türk boylarının sözlü şiiri, sözlü aktarım geleneğinin sonucudur. Epik şiir, pek çok milletin kültüründe teşekkül eden kahramanlık destanlarıdır. Özellikle Türk boylarında “Oğuznâme” geleneği kapsamında birçok örneğini görmek mümkündür. Türklerde “Kırgız, Kazak, Özbek, Uygur, Başkurt, Hakas Yakut, Nogay, Tuva vb. gibi her boyun kendi destani anlatıları vardır. Toplumun sözlü tarihini oluşturan en eski arkaik destanlardan, günümüz yapay destanlarına kadar epik şiir çeşitli vesilelerle toplumsal yaşamın içerisinde kendisine yer edinmiştir. Oğuz Kağan veya Dede Korkut Kitabı’nda örnekleri görülen bir kahraman etrafında teşekkül eden epik anlatı, yapay destanlarda da benzer bir çizgidedir. Bir dönemin kültürel birikimleri, takip eden sonraki dönemlerde çeşitli şekillerde işlenerek yaşatılmaya devam eder. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde gördüğümüz kahramanlık temalı şiirlerin epik zamanın izlerini taşıması, geleneğe bağlılıkla açıklanabilir. Yani bazı dönemlerde “… destanı” adının/başlığının kullanılması epik geleneğinin bir uzantısıdır. Mehmet Emin’in pek çok şiiri Osmanlı’nın son dönemlerinde, ordunun savaşlar içerisinde olduğu bir dönemin mahsulleri olduğu için kahramanlık ana hamuruyla yoğurulmuştur. Şair şiirlerini orduya moral vermek amacıyla kaleme almıştır. Yurdakul, Girit adasının işgal edilmesi üzerine başlayan Osmanlı- GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM Yunan savaşında cephedeki askere “Cenge Giderken” isimli şiiriyle seslenmiştir: “Ben bir Türk’üm dinim, cinsim uludur / Sînem, özüm ateş ile doludur / İnsan olan vatanının kuludur / Türk evlâdı evde durmaz, giderim!” (Tansel, 22) dizeleriyle, her ne kadar merkezi bir kahramanı yani alp tipini işlememiş olsa da Türklüğün sinesine silinmez bir kahramanlık destanı yazmıştır. Şiirin “Yaradan’ın Kitâb’ını kaldırtmam / Osman’cığın bayrağını aldırtmam / Düşmanımı vatanıma saldırtmam / Tanrı evi viran olmaz; giderim” (Tansel, 22) dizelerinde cihat fikri, bayrak ve vatan aşkıyla birleşerek söze dökülmüştür. Ayrıca Yurdakul’un Çanakkale kahramanlarına ithaf ettiği “Ordunun Destanı”, Türk ordusuna ithaf ettiği dörtlükten oluşan “İstiklal Destanı” önemli şiirlerinden bazılarıdır. Bu şiirler epik gelenek döneminde olmasa da yazarın söz konusu gelenek çizgisinde ürettiği verimlerden sayılmalıdır. Ziya Gökalp “Millet” şiirinde vatanı ve vatanın bölünmez bütünlüğünü turan davasına kadar ulaştıran bir kalemdir: “Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı… / Türk’üm, bu ad her unvândan üstündür… / Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız, Kazanlı / Türk milleti bir bölünmez ‘bütün’dür…” (Tansel, 28).Onun içindir Gökalp, “Turan” şiirinin son dizelerinde “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan /Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan…” (Tansel, 5) demiştir. Yine Gökalp, “Asker ve Duası” şiirinde “Yolumuz gazâ, sonu şehâdet / Dinimiz ister sıdk ile hizmet / Anamız vatan, babamız millet” (Tansel, 58) derken kahramanlığın şehâdet getirdiğini ve bunun da din hizmeti olduğunu vurgulamaktadır.Hüseyin Nihal Atsız “Kahramanlık” adlı şiirinde “Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir / Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir / Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir / Kahramanlık: Saldırıp bir daha dönmemektir” ( 42)gibi bir süreklilikten bahsetmektedir. Turan davasının en büyük savunucularından olan Atsız, kahramanlığın özünde bir yükseliş veya çöküşten ziyade saldırma ve dönmeme fikri olduğunu vurgulamıştır. Elbette kahramanı başarıya ulaştıran felsefe budur. Son olarak Ekrem Şama tarafından yazılan “Bu Bayrak” şiirinde yer alan “Destanlar yazıldı zalime karşı / Mazlumun duası kapladı arşı / Uğruna yazıldı İstiklal Marşı / Zemin kan kırmızı, ay yıldızı ak / O mübarek bayrak, işte bu bayrak”( 68) dizeleri, Türk milletinin destansı yaşantısının, başkaldırısının, millî mücadelesinin özetidir. 15 Temmuz ve Kahraman Tipi Destan dönemi anlatılarında alp tipi merkezinde teşekkül eden bir kahramanlık kültürü bulunmaktadır. Ancak destan döneminin tarihi, psikolojik, sosyolojik, coğrafi ve siyasi koşullarının ortadan kalktığı bireysel güç kavramının toplumsal veya kolektif güç algısına dönüştüğü bilinmektedir. Köroğlu kahraman tipi merkezinde teşekkül eden “Silah icat oldu mertlik bozuldu” deyişi, toplumun kaderini tayin eden ‘alp tipi’devresinin kapanmaya başladığını işaret eden önemli bir tespittir. Ancak geçmişten günümüze uzanan çizgide kahramanlık kültürünün önemli bir tarihi ve kültürel miras olarak toplumsal bellekte bir birikim vücuda getirdiği bilinmektedir. Dolayısıyla alp tipi kahramanlık kültürünün bir anda ortadan kalktığı söylenemez. Türk milletine Anadolu’nun kapılarını açan Alpaslan veya İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet, Çanakkale’nin çeşitli cephelerinde ve Kurtuluş Savaşı’na liderlik yapan Gazi Mustafa Kemal, merkezi özellikleri ve ARALIK ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU “DARBELER ve TEPKİLER” aldıkları sorumluluklar açısından alp tipi özelliklerini gösteren son örnekler arasında gösterilebilir. Ancak Çanakkale veya Kurtuluş mücadelesinde görülen kahramanlık kültürü, bireysel çizgiden ziyade bir komutan önderliğinde gerçekleşen ordunun destanı yani kolektif kahramanlık olarak okunmalıdır. Dolayısıyla kolektif kahraman kültürü algısı, bir bütün olarak milletin özünde vücut bulan bir cevherdir. Çanakkale başarısında Seyit Onbaşı’nın kiloluk mermiyi kaldırdığı görüntü, toplumun önderliğine soyunan, sorumluluk alan ve kendini feda eden alp tipi devresinin ve imgesinin son örneklerindendir. 15 Temmuz gecesi hakkında ilk bilgiler sıralarına başbakan tarafından askerin içinde bir grubun kalkışma girişiminde bulunduğu şeklinde verildi. ’te TRT binasında “Yurtta Sulh Konseyi” darbe bildirisini okuttu. ’te Cumhurbaşkanı telefon aracılığıyla görüntülü olarak, CNN TÜRK kanalına bağlanmış ve milleti sokağa davet etmiştir. Darbeye karşı halkın meydanlara çıkışında bu davet belirleyici olmuştur. SETA yaptığı araştırma sonucu 15 Temmuz gecesi sokağa çıkma motivasyonunda ayrıca TRT’de darbe bildirisinin okunmasının ve camilerden salaların okunmasının etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır ( 12). M. Akif’in İstiklal Marşı’nın “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” dizesinde belirttiği gibi bütün imkânsızlıklara rağmen Kurtuluş Savaşı’nda “kağnı ile kamyonu yenen” bir medeniyetin evlatları, 15 Temmuz kalkışmasında, yurdun neredeyse her bölgesinde ayaklanarak “savaş uçakları, helikopterler, tanklar, toplar ve tüfeklerden oluşan en teknolojik silahlara karşı büyük bir kahramanlık mücadelesi göstermiştir. Halkın kazanmasından sonra geçen kısa sürede “bağımsızlık, kahramanlık ve Türklük” temasını işleyen birçok destansı şiir kaleme alınmıştır (15 TDŞA ). Benzer şekilde 15 Temmuz darbesi konulu birçok şiir internette yayınlanmıştır. 15 Temmuz konulu şiir ve marş yazan şair ve sanatçılardan bazıları şunlardır: “Uğur Işılak, Dursun Ali Erzincanlı, Ahmet Selçuk İlkan, Hanefi Söztutan, Mustafa Yetkin, Tuncay Amasyalı, Mücella Pakdemir, Ekrem Cinoğlu, Onay Şahin, İsmail Türüt, Recebim…”. Elbette çalışmanın amacı bu şiirlerin tamamını incelemek değildir. İncelenen şiirlerde kahramanlık kültürünün yansıtılma biçimleri analiz edilmektedir. Darbe konulu şiirlerde genellikle 15 Temmuz başlığı tercih edilmiştir. Ayrıca 15 Temmuz başlığına eklenen “şehitlerine, gazilerine, kahramanlarına, gecesine, gündüzüne, devletine, milletine, destanı” ifadelerini içeren çeşitli şiirler ve marşlar kaleme alınmıştır. Bu şiir ve marşlardan en uzunu İsmail Türüt tarafından seslendirilen “15 Temmuz Darbe Türküsü”dür.Türüt’ün , “Bomba sesi, tank sesi, dedik bu neyin nesi / Savaş çıktı zannettik, 15 Temmuz gecesi” dizeleriyle başlayan uzun türküsü nakarat bölümleri hariç altmışaltı dizeden meydana gelmektedir. Söz konusu marş her bölümde darbe girişiminin bir parçasını anlatan destan diline sahiptir. Darbenin başarısız olmasında en önemli katkılardan birisi hiç şüphesiz Ömer Halisdemir’in gösterdiği kahramanlıktır. 15 Temmuz şehitleri arasında Astsubay Ömer Halisdemir’in adı öne çıkmıştır ve onun şahsına ithaf edilen şiir ve marşların özel bir yeri vardır. Çünkü o, komutanından aldığı şehadet emrine “Baş üstüne SETA: Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM komutanım” (Müderrisoğlu, ) diyen bir Türk subayıdır (Mustafa Kemal’in “Size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” sözü hatırlanmaktadır). Şehit Halisdemir, darbenin askeri-stratejik üstünü ele geçirmeye çalışan darbeci generali öldürmüştür. Şehit Halisdemir’in aldığı emir doğrultusunda canı uğruna gösterdiği özveri, Türk devletinin varlığı, bölünmez bütünlüğü konusunda atılan önemli bir adımdır. Darbe sonrasında Dursun Ali Erzincanlı tarafından kaleme alınan “Otuz Kuş” şiiri, Halisdemir’in dilinden darbe gecesini anlatan bir destani hikayedir (Halisdemir’in bedeninde otuz mermi tespit edilmiştir). Ayrıca Yusuf Akgül tarafından yazılan “Ömer’e Ağıt” başlıklı şiirin “Ömer’im sen helalleştin / Zalimlere celalleştin / Milletinle kucaklaşıp / Albayraklahilalleştin” dörtlüğü zalimlere başkaldırmayı, millet için bayrak için gerektiğinde helalleşmeyi anlatan kahramanlığın söze dökülmüş hâlidir. 15 Temmuz şehitlerinin salaları henüz meydan insanlarla dolmadan evvel okunmaya başlanmıştı. İnternet ortamında kahraman şehitlerin anısına hazırlanmış birçok şiir- video tespit edilmiştir. Bu elektronik destanların amacı internetten faydalanarak vatan savunması ve bu esnada gazi olan şehit düşenleri unutulmamasıdır. Şairi tespit edilemeyen “15 Temmuz Şehitlerine” başlıklı bir şiirin giriş kısmı söz konusu olguyu başarılı bir şekilde yansıtmaktadır: “Çok, çok erken okundu salan / Daha tankların önüne geçmeden / Ve sen öldüğünü bilmeden” 15 Temmuz’da Türk milleti, kahramanlık sonunu düşünmemekle olur, fikri gereği meydana atılarak şehadete koşmuştur. Folklorik kahramanlaştırma unsurları içeren Mücella Pakdemir “Millete Bakın Hele” isimli uzun şiirinin ilk üç dizesi ise şu şekildedir: “Türk’e kefen biçenler, 15 Temmuz gecesi Taylar gibi şahlanan millete bakın hele İmandan sonra vatan, aşkların en yücesi Cihat emrini alan millete bakın hele! ARALIK ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU “DARBELER ve TEPKİLER” Bizdik o gece, bizdik, uçağa sapan atan, Özgürlüğü uğruna mermiye kafa tutan! Göğsünü siper eden, tankın altına yatan, Aslan misali dalan millete bakın hele! Damarında gezen kan, bayrak rengi kırmızı. Ak yüreğinde mühür, hilaliyle yıldızı. Asker doğar ve asker ölür erkeği, kızı; Öz benliğini bulan millete bakın hele!” Bu şiir alıntılanan bir bölümü darbe gecesini anlatan destansı bir panoramadır. 15 Temmuz gecesi ansızın pusuya düşürülen Türk devleti ve milleti cihat emiriyle, uçaklara, helikopterlere, tanklara ve silahlara kafa tutarak ve taylar gibi şahlanarak, vatanını kurtarmıştır. Şiirinin son dörtlüğünde kan ve bayrak teması işlenmiştir. 15 Temmuz şehitleri vatanın bekası için canını feda etmişlerdir. Darbe önlenirkenşehitlerin nasıl katledildiklerini ve onların darbeyi nasıl önlediklerini anlatmak15 Temmuz’un gazilerinekalmıştır. Gazilerin röportajlarında en çok dikkat çektikleri konu “vatanın elden gitme kaygısı”dıseafoodplus.info kaygısı insanların meydanları doldurmasında ve milletin bir araya gelmesinde etkili olmuştur Temmuz kalkışmasında bir bacağını kaybeden Mustafa isimli bir demokrasi gazisinin Yenikapı mitingi için söylediği “Millet, aynı ana-babanın çocukları olarak kardeş gibi kucaklaşıyor… Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayakta, bizim bir bacak gitmiş hiç önemli değil!” (seafoodplus.info) şeklindeki sözleri kahramanlık kültürü açısından oldukça önemlidir. Çünkü Türk milleti bedensel bütünlüğünden önce tam bağımsız bir vatanda özgürce yaşama arzusundadıseafoodplus.info Develi adlı başka bir gazi 15 Temmuz’la ilgili şunları paylaşmıştır: “Ben mermiye siper edeceğim kendimi, esir mi edeceksin beni memlekette… Özgürlüğümü kısıtlayamazsın… Bir kez ölürüm, benim ailem ölmez, halkım ölmez, çocuklara bir ülke bırakırız, tertemiz…Vatanı savunmak imandandır…Helalleşmişim, yazmışım şehadeti, görmüşüm, perdeler kalkmış, senin mermin ne yapabilir bana,ne yaptınız? Konuşmamı engellediniz, yüzümü-gözümü dağıttınız. Şehit ettiniz, cennete gönderdiniz, ne yaptınız ya… Kaybeden kim?Ben ölürüm, şehit olurum, çocuğum dikilecek karşınıza, dikilmek zorunda, eğer iman etmişsek, bu mücadeleyi vermek zorundayız. Esareti kabul etmedim, ben zincir vurdurmadım,ülkemi satmadım, peşkeş çekmedim, mücadele ettim, savaştım, benim gücüm buydu, bunu yapabildim. Bizim gücümüz varmış ki çekip gittiler… ”. Türk milleti 15 Temmuz gecesinde kadın erkek, genç, yaşlı demeksizin meydanları doldurarak silahlı birliklere kahramanlık dersi vermiştir. Mücadelede otoyollarda yürütülen tankların önüne yatan, tankları durdurup içerisindeki darbecileri esir alan, gerektiğinde göğsünü tanka siper eden, yalnızca Türk bayrağı ve vatan aşkıyla yollara düşen kahramanlar, çoğu kıt imkânlarla satın alınan ve ekmek teknesi olan araçlarını tankların altına sürerek yolları kapatmaya çalışmışlardır. Uçakların GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM uçmasını engellemek için tarlasında hayvanının yiyeceği samanını tutuşturan köylüler, 15 Temmuz Kalkışması’nın başarısız olmasını sağlamışlardır. Darbeye hayır diyerek iman ve vatan aşkıyla kendilerini meydanlara, dakikada binlerce mermi sıkan silahların önünde atarakihanetin karşısında tereddütsüz durmuşlardır. İzlenen röportajlarda kendi askerlerinin ateş etmeyeceklerini düşünenler olduğu görülmüştür. Ama yine de kendilerini namluların önüne atanlar, ayrıca maddi ve manevi tüm imkânlarını seferber ederek gerek kucaklarında gerek araçlarıyla yaralıları ve şehitleri hastanelere taşımışlardıseafoodplus.info taraftan darbecilere karşı koyan insanlar diğer taraftan yaralı ve şehitlerini hastanelere yetiştirmeye çalışmışlardır. Herkesin tek derdi, vatan tek silahı bayrak ve sinesinde taşıdığı bağımsızlık fikridir. Sokakları dolduran binlerce insan, cep telefonu aracılığıyla sosyal medya kanallarından iletişime geçmiş ve örgütlenmiştir. 15 Temmuz silahlı ve kanlı darbe girişimi karşısında milletin gösterdiği üstün başarı, ülkenin geleceğinde benzer girişimlerin yapılamayacağını, yapılsa bile başarısız olacağını ortaya koyması yönüyle ayrıca önemlidir. Çünkü ’lerden sonra gelişen internet ve iletişim teknolojisi, bilginin kısa sürede paylaşılmasını sağladığı için her türlü yıkıcı girişime yönelik kısa sürede örgütlenme fırsatı sunması açısından önemlidir. Sonuç 15 Temmuz Darbe Girişimi karşısında milletin gösterdiği direniş hareketi ulusun birlik ve beraberliği uğruna verilen bir bağımsızlık mücadelesi olarak görülmelidir. Türk epik destan geleneği ve 15 Temmuz kahramanlık kültürü üzerinden yapılan incelemeler sonucunda, 15 Temmuz gecesi ansızın pusuya düşürülen Türk devleti ve milleti cihat emiriyle, uçaklara, helikopterlere, tanklara ve silahlara kafa tutmuş, Bilge Kağan zamanından bu yana törenin bir unsuru olarak da yaşatılan bağımsızlığı için canını yok saymıştır. Mehmet Emin Yurdakul’un Cenge Giderken isimli şiirinde vurguladığı gibi “Türk evlâdı evde durmaz, giderim” diyerek 15 Temmuz gecesi, vatanını başlatılan esaretten ve gelecek karanlık günlerden kurtarmıştır. Türk milleti 15 Temmuz gecesinde kadın erkek, genç, yaşlı demeksizin meydanları doldurarak silahlı birliklere adeta kahramanlık dersi vermiştir. İncelenen şiirlerde ve röportajlarda en çok “vatan, millet, devlet, toprak bütünlüğü, bayrağa görev, bağımsızlık, birlik ve beraberlik, şehadet” gibi temaların işlendiği görülmüştür. Bilge Kağan’ın Orhun Abideleri’nde yaklaşık sene önce Türk milletine bıraktığı vasiyeti, her an tetikte olmanın verdiği güç ve vatanperverlik geçen zamana rağmen değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Az sayıda askeriyle Çin ordularına başkaldıran Çici Yabgu ile F16, helikopter, tank gibi teknolojik silahlı araç ve gereçlere karşı koyan silahsız insanlar, aynı törenin hamuruyla yoğurulmuş, aynı ülküye inanmış kişilerdir. Geçmiş ile bugün kıyaslandığında kahramanlık açısından aralarında hiçbir fark gözetilemez; çünkü Türkler, geçmişte olduğu gibi gelenek ve göreneklerine, kültürüne ve en önemlisi töresine bağlı olan bir millettir. ARALIK ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU “DARBELER ve TEPKİLER” Kaynaklar Alkanat, Cevat, (Haz.), (), 15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi, İstanbul: Sultanbeyli Belediyesi Yayını. Atsız, Hüseyin Nihal, (), Yolların Sonu, İstanbul: Ötüken Neşriyat Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, (), 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Milletin Zaferi, Ankara: Cumhurbaşkanlığı Yayınları. Çobanoğlu, Özkul (), “Lord Raglan’ın Batı Halk Kahramanı Kalıbı Açısından Oğuz Kağan ve Er Töştük Destan Kahramanlarına Bir Bakış”, Folkloristik, Prof. Dr. Umay Günay Armağanı, Ankara: Feryal Matbaacılık, s. Çobanoğlu, Özkul (), Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Ankara: Akçağ Yayınevi. Çobanoğlu, Özkul (), Halk Edebiyatına Giriş-I, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını. Duran, Hamiye, (), “Burla Hatun’dan Terken Hatun’a”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, Sayı: 32, Sayfa: Ekici, Metin, (), “Dede Korkut Kitabı’nda Kadın Tipleri”, Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara: AKM Yayınları, Sayfa Eliuz, Ülkü, (), “Dede Korkut Hikâyelerinde Tipler” Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara: AKM Yayınları, Sayfa: Gökalp, Ziya, (), Türk Töresi, İstanbul: Ötüken Neşriyat Gökalp, Ziya, (), Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul: Ötüken Neşriyat Gömeç, Saadettin, (), Türk Destanlarına Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları Kafesoğlu, İbrahim, (), Türk Milli Kültürü, İstanbul: Ötüken Neşriyat AŞ. Kaplan, Mehmet, (), “Dede Korkut Kitabında Kadın”, Türkiyat Mecmuası, İ.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Cilt: 9, Sayfa: Kaplan, Mehmet, (), Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar-III “Tip Tahlilleri”, İstanbul: Dergâh Yayınları. Kara-Düzgün, Ülkü, (), Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, Konya: Kömen Yayınları Köprülü, M. Fuat (), Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara: Akçağ Yayınevi. Miş, Nebi ve Diğerleri, (), 15 Temmuz Darbe Girişimi Toplumsal Algı Araştırması, (Rapor), İstanbul: SETA Ögel, Bahaddin, (), Türk Mitolojisi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları Özdemir, Mehmet, (), Aşk ve Kahramanlık Konulu Türk Halk Hikâyelerinde Düşman Tipi Üzerine Bir Araştırma, Giresun Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Reichl, Karl, (), Türk Boylarının Destanları, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları Şama, Ekrem, (), Şiirlerle Çanakkale, İstanbul: Gonca Yayınevi Tansel, F. Abdullah, (), Mehmet Emin Yurdakul’un Eserleri-Şiirler, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. Tansel, F. Abdullah, (), Ziya Gökalp Külliyatı-1, (Şiirler ve Halk Masalları), Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. Tekin, Mehmet, (), Roman Sanatı Romanın Unsurları: I, Ankara: Ötüken Yayıncılık GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ - KARASAM Tekin, Talat, (), Orhon Yazıtları, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi Turan, Osman, (), Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Cilt: 1, İstanbul: Nakışlar Yayınevi. Vatandaş, Celalettin (), Cumhuriyetin Tarihi, İstanbul: Pınar Yayınevi. Yıldırım, Dursun (), Türk Bitiği, Ankara: Akçağ Yayınevi.

en güzel

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir