Yayınlanma: 11 Kasım 2019
Atatürk'ün naaşı, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya'nın gözetiminde yıkandı. Atatürk'ün cenaze namazı, 19 Kasım 1938 Cumartesi günü, sabah saat 07.30 ile 08.15 arasında Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı…
Dün 10 Kasım'dı… Atatürk'ümüzü, aramızdan ayrılışının 81. yıl dönümünde saygıyla, özlemle ve minnetle andık.
Bugün 11 Kasım 1938… Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk'süz ilk günü 11 Kasım 1938'di.
Peki, ama 11 Kasım 1938 ve sonrasında neler oldu? Atatürk'ün cenaze töreni nasıl yapıldı?
İşte bugün, Atatürk'ümüzün son yolculuğuna nasıl uğurlandığını anlatacağım.
KOSKOCA BİR TARİH GÖÇÜYOR!
Tarih: 8 Kasım 1938.
Saat: 18.55.
Yer. Dolmabahçe Sarayı.
Atatürk fenalaştı. Yatağında doğrulup oturdu. İstifra ediyordu.
Doktorlar bir taraftan bazı ilaçlar enjekte ediyorlar ve diğer taraftan buz parçaları yutturmaya çalışıyorlardı.
Birden sağındaki saate baktı. İyi göremiyordu ki, hemen yanı başındaki Hasan Rıza Soyak'a “Saat kaç?” diye sordu
Hasan Rıza Soyak, “07.00 efendim” diye cevap verdi.
Birkaç defa daha “saat kaç” diye sordu. Hasan Rıza Soyak aynı cevabı tekrarladı.
Biraz sükûnet bulunca yatağına yatırdılar.
Başucuna sokulan Hasan Rıza Soyak, “Biraz rahat ettiniz, değil mi efendim?” diye sordu.
“Evet” dedi.
Ardından Dr. Neşet Ömer İrdelp yanaşıp şöyle seslendi:
“Dilinizi göreyim efendim!”
Dilini ancak yarıya kadar çıkardı. Doktor, dilini biraz daha çıkarmasını söyledi. Ancak nafile! Artık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzatacağı yerde tekrar tamamen içeri çekti. Başını biraz sağa çevirerek Dr. Neşet Ömer'e baktı. “Aleykümesselam” diyerek gözlerini kapattı. Son sözü bu oldu.
Atatürk'ün cenaze törenine o güne kadar görülmemiş derecede büyük bir kalabalık katıldı.
Tarih: 10 Kasım 1938, Perşembe.
Saat: 08.00 suları.
Herkes Atatürk'ün yanındaydı.
Atatürk, yatağında, rengi tamamen solmuş durumda yatıyordu. Doktorları yanı başında çaresizlik içinde ve üzüntüyle bekliyorlardı. Doktorlardan biri ıslak bir mendille Atatürk'ün dudaklarını ıslatıyordu.
Hasan Rıza Soyak, İsmail Hakkı Tekçe ve Kılıç Ali, başları önde büyük bir üzüntüyle ve derin bir endişeyle Atatürk'e bakıyorlardı. Hasan Rıza Soyak dayanamayıp yanındaki Kılıç Ali'ye şöyle seslendi: “Kılıç bak, koskoca bir tarih göçüyor.”
Hasan Rıza Soyak o sıradaki ruh halini şöyle ifade ediyordu: “Her tarafım uyuşmuş. Bütün duygularım donmuş bir halde. O güzel, o nurlu çehreye dalmış, bakıyorum… Hazin sessizlik içinde kulağıma yalnız Dr. Mehmet Kamil ve Prof. Akil Muhtar'ın hıçkırıkları çarpıyor.”
Saat, tam 09.05'i gösteriyordu.
Atatürk birden bire gözlerini açtı. O derin mavi gözleriyle son bir defa oradakilere baktı, birkaç saniye içinde başını sağa çevirip gözlerini kapadı.
Atatürk ölür ölmez Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak, hıçkırıklarla karyolanın yanında diz çöktü ve Atatürk'ün sağ elini avucunun içine alıp öptü, yüzüne gözüne sürdü. Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe de aynı eli öpüp yorganın altına koydu. Bu sırada Dr. Mim Kemal, yavaşça Atatürk'ün gözlerini kapattı. Dr. Kamil Berk de beyaz ipek bir mendille çenesini bağladı.
Son nöbet defterine şöyle yazıldı: “Saat, 09.05'te vefat etmiştir.”
Hasan Rıza Soyak'ın ifadesiyle koskoca bir tarih göçtü.
Atatürk'ün ölümünün hemen ardından İstanbul Hıfzısıhha Müzesi Müdürü Dr. Nuri Hakkı Aktansel, Atatürk'ün yüzünün ve sağ elinin maskını (mulajını) yaptı. Bu mulajlar bugün Anıtkabir Müzesi'ndedir.
11 Kasım 1938'de Atatürk'ün doktorları; Prof. Neşet Ömer İrdelp, Prof. Mim Kemal Öke, Prof. Akil Muhtar Özden, Prof. Hayrullah Diker, Prof. Süreyya H. Serter, Dr. Nihad Reşat Belger, Dr. Kamil Berk ve Dr. Abraya Marmaralı “Atatürk'ün ölüm raporunu” düzenlediler. Raporda Atatürk'ün 10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05'te vefat ettiğini belirtildi. Raporda ayrıca Atatürk'ün ölüm nedeni kesin olarak bilindiğinden otopsi gerekmediği bildirildi. Ancak hükümet isterse otopsi yapılabileceği de eklendi. Hepsi Atatürk'ün yakın arkadaşı olan bakanlar Atatürk'ün vücudunun kesilip parçalanmasına razı olmadılar. Hükümet otopsiye gerek görmedi. Son zamanlarda bazı tv programlarında bazı fotoğraflar gösterilerek Atatürk'e otopsi yapıldığı iddia edilse de bu doğru değildir; Atatürk'ün naşına otopsi yapılmamıştır.
Naşın uzun süre bozulmadan kalabilmesi için iyi bir tahnit işlemine ihtiyaç vardı. Atatürk'ün naşı, tahnit işleminden önce İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya'nın gözetimi altında İslami kurallara göre yıkandı.
11 Kasım 1938'de Dolmabahçe'de Gülhane'den Prof Dr. Lütfi Aksu, doktorlar heyetinin düzenlediği bir rapora göre Atatürk'ün naşını tahnit etti.
11 Kasım 1938 Cuma günü TBMM, 1924 Anayasası'nın 34. maddesi gereğince gizli oyla yapılan seçimle Malatya Milletvekili İsmet İnönü'yü 348 oyla İkinci Cumhurbaşkanı seçti. Atatürk'ün daha cenaze işlemleri yapılmadan ikinci cumhurbaşkanının seçilmesini eleştirenler vardır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin ömrünü Atatürk'ün ömrüyle eş gören; Atatürk öldükten sonra Cumhuriyetin de yıkılacağını düşünen iç ve dış odaklara karşı hiç zaman kaybetmeden yeni cumhurbaşkanının seçilmesi çok gerekli ve çok önemliydi. İnönü, yeni hükümeti kurmakla yine Celal Bayar'ı görevlendirdi.
13 Kasım 1938 Pazar günü yapılan ilk bakanlar kurulu toplantısında hem cenaze programı hem de Atatürk'ün geçici kabir yeri belirlendi. Anıtkabir inşa edilinceye kadar Atatürk'ün naşının Etnografya Müzesi'nde korunmasına karar verildi.
Atatürk'ün naaaşı Dolmabahçe'de ziyarete açıldı. Halk, Ata'sına veda etmek için Dolmabahçe'ye aktı.
Atatürk'ün naşı tahnit işleminin ardından kurşun galvanizli bir tabuta konuldu. O da gül ağacından yapılan başka bir tabuta yerleştirildi. Üzerine Türk Bayrağı örtülen tabut bu şekilde katafalka konuldu. Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'ndaki naşın başında Atatürk'ün silah arkadaşları nöbet tuttular. Atatürk'ün naaşı, 16 Kasım 1938 Çarşamba günü Muayede Salonu'nda saat 10.00'da halkın ziyaretine açıldı. Ziyaret, 18 Kasım günü saat 24.00'e kadar devam edecekti. Atatürk'ün naaşı ziyarete açılır açılmaz halk adeta sel olup Dolmabahçe'ye aktı. Dolmabahçe ve civarındaki yollar iğne atılsa yere düşmeyecek biçimde hıncahınç insanla doldu. O gece yarısı yaşanan izdihamda 11 kişi hayatını kaybetti. Üç gün içinde Atatürk'ün naşını yaklaşık 600 bin kişinin ziyaret ettiği belirtildi. Ziyaret sırasında yaşanan izdihamlarda bayılanların, yaralananların sayısı arttı.
Atatürk'ün cenaze namazının İstanbul'da veya Ankara'da bir camide kıldırılması düşünüldü, ancak Dolmabahçe'de Atatürk'ün naaşının ziyareti sırasında yaşanan görülmemiş izdiham; 11 kişinin ölmesi, 40 kadar kişinin yaralanması üzerine hükümet ve Genelkurmay fikir değiştirdi. Atatürk'ün cenaze namazının bir camide halka açık biçimde kıldırılması durumunda bir izdihamdan veya gösteriden korkuluyordu. Çözüm, Cenaze Tören Komutanı Fahrettin Altay Paşa'dan geldi. Fahrettin Altay Paşa, Başbakan Celal Bayar'a şöyle dedi: “Cenaze namazını mutlaka bir camide kılmaya mecburiyet yok. İslam dini müsait, sarayda da kılarız…” Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi Hoca da Atatürk'ün cenaze namazının “onun tertemiz hale getirdiği vatanın herhangi bir köşesinde kılınabileceğini” bildirdi.
Atatürk'ün tabutu İstanbul'dan Ankara'ya götürülürken camilerin üstü bile insanla doldu.
(Fotoğraf: Eminönü Yeni Cami)
Atatürk'ün cenaze namazı, 19 Kasım 1938 Cumartesi günü, sabah saat 07.30 ile 08.15 arasında Dolmabahçe Sarayı'nda Muayede Salonu'nda Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı.
Atatürk'ün cenaze namazını kılanlardan Fahrettin Altay Paşa'ya kulak verelim: “Prof. Şerafettin Yaltkaya'yı çağırdık. Dolmabahçe'nin büyük salonunda hem de birkaç kişi ile değil, birkaç saf halinde; paşalar, subaylar, görevliler, saray mensupları ve Atatürk'ün yakınlarından birkaç kişi olduğu halde kalabalık bir cenaze namazı kıldık.”
Anadolu Ajansı'nın 19 Kasım 1938 tarihli tebliğinde Atatürk'ün cenaze namazı şöyle anlatılıyor: “İçeride merasim başlamadan ailenin isteği ile büyük ölünün namazı kılınmak suretiyle hususi merasim yapılıyor. Tekbir Türkçe verilmiş, namazı İslam Tetkikleri Enstitiüsü Direktörü Ordinaryüs Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır… Sekizi çeyrek geçe en yakın silah arkadaşlarından 12 tüm general cenazenin başucunda toplandı. Sandukayı kaldırdılar ve eller üstünde, vakur adımlarla top arabasının önüne getirdiler.”
19 Kasım 1938 Cumartesi günü Dolmabahçe Sarayı'nda kılınan cenaze namazından sonra Atatürk'ün naaşı sabah saat 08.30'da top arabasına konulup Dolmabahçe'den çıkarıldı. Saat 09.00'da hareket eden cenaze alayı Karaköy, Sirkeci, Gülhane Parkı'ndan geçip Sarayburnu'na ulaştı.
Halk, Atatürk'ü son yolcululuğuna gözyaşları arasında uğurladı.
Polis süvari müfrezeleri, askerler, çelenk taşıyan öğrenciler top arabasının önünden yürüyordu. Arabanın iki yanında kılıçları ellerinde 6 general yürüyordu. Onların hemen arkasından ise sırayla Atatürk'ün istiklal madalyasını taşıyan bir general, eski Afgan Kralı Amanullah, başbakan, milletvekilleri, İstanbul'un asker sivil görevlileri yürüyordu. Sokaklar, caddeler, dükkanlar, evler, hatta camilerin kubbeleri bile insanla doluydu. Sokaklarda mahşeri bir kalabalık vardı.
Atatürk'ün naaşı, saat 12.45'te Zafer Torpidosu'na konuldu. 13.20'de de açıkta bekleyen Yavuz Zırhlısı'na taşındı.
Yavuz Zırhlısı, saat 19.30'da İzmit'e vardı. Buradaki törenin ardından saat 20.20'de tabut İzmit'te özel bir trene konuldu.
Atatürk'ün naaşını taşıyan tren 20 Kasım Pazar günü 10.30'da Ankara'ya vardı. Ankara Garı'nda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, milletvekilleri, komutanlar hazır bekliyordu.
Türk Bayrağı'na sarılı tabut, Büyük Millet Meclisi önünde bir katafalka konuldu. Saat 12.10'dan itibaren de halkın ziyareti başladı.
21 Kasım 1938 Pazartesi günü Ankara'da devlet töreni yapıldı. Bu törene pek çok ülkeden gelen yabancı temsilciler de katıldı. Bir top arabasına konulan tabut Etnografya Müzesi'ne getirilip giriş salonundaki katafalka konuldu.
Atatürk'ün Türk Bayrağı ile örtülü tabutu 31 Mart 1939'da Etnoğrafya Müzesi'ndeki geçici kabre konuldu. 1953 yılında Anıtkabir'e nakledilinceye kadar da orada kaldı.
★★★
Atatürk;
Bu toprağın bitmeyen umudu,
Bu milletin uyanmış bilinci,
Bu ülkenin tam bağımsızlık ruhu,
Mazlum ulusların özgürlük ateşi,
Doğunun parlak aklı,
Batının oyun bozanı,
Yurtta ve dünyada barışın gür sesi,
81 yıl önce öldü, ancak “etkisi” hâlâ canlı, hâlâ diri,
Unutulmaz!
1. Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, C.2, İstanbul, 1973.
2. Ali Güler, Atatürk'ün Son Sözü Aleykümesselam, İstanbul, 2013.
3. Orhan Çekiç, 1938, Son Yıl, İstanbul, 2013.
4. Fahrettin Altay, “Cenaze Namazının Sarayda Kılınmasını Ben Temin Etmiştim”, Hürriyet, 10 Kasım 1967.
ALMANYA
Atatürk Türkiye'yi tek düşman kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır. Volkischer Beobachter Gazetesi
Atatürk' ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda, tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir. Alman Ajansı
Amerika Birleşik Devletleri
Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli, çekici adamlarından biri geçti. Chicago Tribune
ARNAVUTLUK
Bu Türk Milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye' nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir. "Atatürk eski Türkiye'den modern bir devlet çıkarmıştır." Stipsi Gazetesi
AVUSTURYA
Büyük düşüncelerin adamı, bir devlet mimarıydı. Neue Freie Presse
BELÇİKA
Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk' tür. Libre Belgique Gazetesi Atatürk, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır. Nasyonal Tidende
BULGARİSTAN
Bu müstesna büyük adamın ölümünden sonra dünya artık eskisi kadar enteresan değildir. Bulgar Basınından
Hiç bir ülke, Atatürk'ün Türkiye'sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye'sinin tarihi Mustafa Kemal'in tarihidir. Dness Gazetesi
Atatürk; milletin atası, kılıç, fikir, kalp ve irade adamı idi. milletin bu büyük evladı, aynı zamanda yirminci yüzyılın en büyük yurttaşıdır. Slovo Gazetesi
ÇEKOSLOVAKYA
Bu derece yüksek hilkatte bir adama sahip olduklarından dolayı, Türklere gıpta ediyoruz. Ceska Slova Gazetesi
ÇİN
Biz Çinli'ler hepimiz bu mateme iştirak ediyoruz. Zira, büyük bir milletin çok sevilen büyük Ata'sının ölümü yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmıştır. Çin Basınından
DANİMARKA
Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi. O, yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı. "Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir." National Tidence Gazetesi
FİNLANDİYA
Atatürk, fevkalade bir devlet adamı, harb sonrası dünya tarihinin en mühim simalarından biriydi. Atatürk'süz Türkiye, büyük bir devlet olamaz. Fin Basınından
Atatürk, olağanüstü nitelikte bir devlet adamı, savaş sonrası dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi. Hufvud Stadbladet Gazetesi
FRANSA
Atatürk büyük bir şahsiyet, çok büyük bir komutan, politik bir dehadır. Excelsior Gazetesi
Atatürk, bir milleti, birkaç yılda asrileştirmek mucizesini göstermiştir. Paris-Le Temps
Atatürk'ün yurt kurtarıcı olduğunu, milletlerin en vefalısı olan Türkler asla unutmayacaklardır. Noell Roger Gazetesi
Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Avrupalı devlet adamları; O' nun 1930'da yaptığı uyarı dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felaketinin içine sürüklemişlerdir. SANERWIN Gaz.
Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan olan "Türklerin babası" Yeni Türkiye' yi yarattı, sultanları kovdu, kadınlara hürriyet verdi fesi kaldırdı, ülkesinde radikal bir inkilap yaptı. Paris-Soir
İNGİLTERE
Savaşta Türkiye' yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini yeniden dirilten Atatürk' ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır...
Her sınıf halkın O' nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern Türkiye'nin Ata' sına değer bir görünümden başka bir şey değildir.(1938) Winston CHURCHILL İngiltere Başbakanı
Atatürk, Türk Milleti'nin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanan bir baştı. Daily Telegraph
Atatürk'ün ölümüne, bütün dünya da, büyük bir devlet, büyük bir asker, büyük derecede şeferli bir şahsiyet olarak ağlamaktadır. İngiltere; önce cesur bir düşman, sonra sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır. İngiliz Basınından
O'nun idaresi altında Türkiye, Avrupa'nın kıymetli bir üyesi oldu. London Times
Çağımızda hiçbir isim Atatürk' ün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır. Observer
Cumhuriyet Türkiye'sinin Devlet Başkanı Kemal Atatürk, diğer önderlerde görmeye alışmadığımız şu değerli nitelikleri kişiliğinde toplamış bulunuyor: alçak gönüllülük, yeterlik ve başarı. The Truth Dergisi
O, Türkiye' nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları, Türkiye' nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun tarihini değiştirdi. Times Gazetesi
İRAN
Atatürk yalnız kahraman milletinin büyük bir Şef'i olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı olmuştur. İran Gazetesi
Atatürk gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır...
"Atatürk gibi dehalar sadece görünüşte ölürler. Oysa, gerçekleştirdikleri eserlerle daima hayattadırlar." Tahran Gazetesi
İSPANYA
Parçalanmış, hor görülmüş, can çekişir bir hale getirilmiş olan Türkiye'yi kuvvetli, ileri ve mütecanis bir millet haline getiren adam ölmüştür...
Sakarya'nın Gazisi, istilacıların galibi ve İzmir'in fatihi, tarihte en ziyade hayranlığa layık örneklerden birisi olarak yaşayacaktır. İspanyol Basınından
İSVEÇ
O, olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O'nun sayesinde Türkler, O'nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir. Nya Dagligt Gazetesi
İTALYA
Atatürk'ün ölümü ile Yakın Doğu' nun gelişmesine birinci derecede etken olan son derece kuvvetli bir şahsiyet kaybolmuştur. Tribuna Gazetesi
JAPONYA
Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet adamı olarak daha büyük. Japan Times
Yüzyıldan beri Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider. The Japon Chronicle
LÜBNAN
Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir. Ennehar Gazetesi
MACARİSTAN
Yüzyılımızda, "olmayacak hiçbir şey yoktur" şeklindeki tarihi gerçeği ispatlayan ilk adam olmuştur. Esti Ujsag.Macar.
MISIR
Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri. Egyptian Gazetesi
ROMANYA
Bir milleti, uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk, en birincisidir. Timpul Gazetesi
SURİYE
Vatanını parçalanmaktan kurtararak devlet gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimesinin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi,kahraman bir asker ve siyaset adamı idi Elifba Gazetesi
YUGOSLAVYA
Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamının ismini hak edecektir. Atatürk bir halk adamıdır...
Kırılmaz azmi, keskin zekası ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur. Politika Gazetesi
YUNANİSTAN
Atatürk, ölümünden önce herkes tarafından saygı gösterilen, değer verilen güçlü, dinç, ve çalışkan bir Türkiye yaratma ülküsünü tamamiyle başardı. Elenikon Mellon Gazetesi
Çok, pek çok devrimciler görüldü. Fakat hiçbiri Atatürk'ün cesaret ettiği ve muvaffak olduğu şeyi yapmadı. Messager D'Athenes
Her memleket; milleti, zafer, refah, saadet yolunda ilerleten büyük adamlarına heykeller dikecektir...
Fakat Türkiye'nin Kemal Atatürk'ün heykelinin yapılmasında kullanacak taşı bulmak için dağlarını deşmesi, karıştırması icap edecektir...
Zira,Türkiye herkesin haset ettiği bir adama, dostlarının ve düşmanlarının hayran olduğu bir deha adamın kaybı yalnız Türkiye için değil, bütün medeniyet ve dünya için bir kayıp teşkil eden bir adama malik bulunmak bahtiyarlığına nail olmuştur. Yunan Bas.