1984 kitap analizi / 1984 Kitabının Konusu Nedir, Karakterleri Kimlerdir? 1984 Kitap Özeti... - Kültür Sanat Haberleri

1984 Kitap Analizi

1984 kitap analizi

Çığlık.Net

1984… Bu tarihte geçmeyen ama bu tarihi ve günümüzü öngörebilen bir distopya.

“Savaş Barıştır

Özgürlük Köleliktir

Cahillik Güçtür”

İşte tam da baş karakterimiz Büyük Birader’in dediği gibi. Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya sürekli savaş halinde olan üç büyük güç. Aynı ideoloji ve sistemle yönetilen bu devletlerin yaşam şekilleri. Kısacası onlar için savaş barıştır.

Asıl adı Erich Arthur olan George Orwell tarafından yazılan 1984, distopik ve bilim kurgu romanıdır. Kitap, içerik olarak geçmiş dönemlerde yaşanmış toplumsal olaylara karşı eleştiri niteliği de taşır. Günümüzde hala var olan makam, statü gibi olguların önem sırası, astlık ve üstlük düzeni çoğu toplumda görülen bir yapıdır. Bu düzen bireylerin yaşam koşullarını ve tarzlarını belirler. Avrasya, Doğu Asya gibi Okyanusya’da hiyerarşik düzeni korumak amacıyla savaşı yaşam şekli haline getiren bir devlettir. George Orwell, bu yaşamı tüm çıplaklığıyla ele alır ve en ince ayrıntısına kadar okuyucuya sunar. Zaman zaman olaylara karşı karakterlerin düşünce ve hareketleri romanı gerçekçi kılan önemli unsurlardandır.

Tanrılaştırılmış bir lider olan Büyük Birader, Okyanusya sokaklarında, evlerde bulunan tele ekran adı verilen televizyonlarda kısacası her yerde var olan partinin yöneticisidir. Tele ekranlar aracılığıyla insanlar sürekli gözetim halindedir. Kendi evinizde bile yalnız değilsinizdir. Düşünceleriniz, hareketleriniz, mimikleriniz her şey kontrol altında tutulur. Çünkü partinin amacı sizin düşüncelerinize bile sahip olmaktır. Eğer parti karşıtı bir düşünceye sahipseniz, dikkat edin düşünce suçundan dolayı düşünce polisleri tarafından her an tutuklanabilirsiniz. İç partide yer alan kesim, toplumda lüks dediğimiz koşullara sahip olan tabakadır. Dış parti ise orta kesim denilen, bakanlıklarda çalışan, bazı imtiyazlara sahip olan memur kesimidir. Toplumun en alt tabakasını ise proleterler denilen kesim oluşturur. Proleterler diğer kesimler gibi tele ekranlarla izlenmez. Çünkü onlar özgürüdür. Tek dertleri geçimlerini sağlamak, yaşama devam etmektir. Zaten çalışmaktan düşünmeye vakit bulamazlar ve bu yüzden partiye göre zararsızdırlar. İngsos yani İngiliz Sosyalizmi olarak adlandırılan sistemle yönetilen Okyanusya, yeni söylem denilen bir dille konuşur. Eski konuştukları dil, yani ingilizce ise artık eski söylem olarak adlandırılır. Düşüncelerle birlikte dilde değiştirilmiştir. Bir dilin milletler için ne kadar önemli olduğu kitaptan çıkarılacak en önemli sonuçlarda bir tanesidir. Millet olarak var olmanın en temel koşulu diline sahip çıkmaktır. Geçmişte yaşanılan olaylar ancak dil sayesinde korunabilir. Atatürk’ün de dediği gibi “Dil bir milletin hafızasıdır”. Çiftdüşün olarak adlandırılan kavram ise olmamış bir şeyi olmuş gibi kabul etmektir. Bir bakıma insanların kendi düşüncelerini yeni baştan oluşturma işlemi de denilebilir.

Winston’da bir dış parti üyesidir. Fakat bir süre sonra bu katı, nefret ve kinle kurulu düzeni sorgulamaya ve düşünmeye başlar. İçten içe partiye karşı olumsuz düşünceleri açığa çıkar. Nefret haftalarının birinde, partiye çok bağlı görünen fakat öyle olmayan Julıa’yla bir ilişkiye başlar. İnsanlar arasındaki ilşkiler de yasaktır. Duygusallığa hiçbir şekilde izin verilmez. Tek gerçek vardır o da partiye bağlılıktır. Evlilikler bile izin alınarak ve sadece partiye birey yetiştirmek amacıyla yapılır. İnsaniyetin yok edildiği bir toplumda, insanlar için duygularını açığa çıkaracak Nefret haftaları düzenlenir. Bu haftalarda Büyük Birader, partiyi yıkmak isteyen kardeşlik gurubu hakkında söylemlerde bulunur. Winston ve Julia bir süre sonra, düşünce polisi tarafından tutuklanır. Çeşitli şekillerde, bilinçleri kaybolana kadar işkencelere maruz kalırlar. En sonunda birbirlerine bile ihanet ederler. Yapılan bu işkenceler sonunda partiyi ve Büyük Birader’i kabullenir ve serbest bırakılırlar.

Kitap insanı derinden sarsan bir anlatıma sahiptir. Kesinlikle okunulması gereken başlıca yapıtlardan bir tanesidir. Toplumsal hiyerarşinin, çalışma gücünün, baskı altında yaşamanın ve özgürlüğün ne demek olduğu, ne derece önem taşıdığı çıkarılacak sonuçlardan sadece birkaçıdır. Son olarak kitabı özetleyecek bir alıntıyla yazımı sonlandırmak istiyorum.

“1984, aynı zamanda, günümüz toplumlarında gücü elinde tutmak, iktidarı sürdürmek adına uygulanan yönetsel, dinsel, dilsel, ulusal, ahlaksal, eğitsel baskılar, zorbalıklar, dayatmaların karanlığı içinden kulağımıza çalınan bir sis çanıdır.”

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor…

1984 kitabını kim yazmıştır? 1984 kitabı özeti, konusu ve karakterleri

Haberin Devamı

1984 kitabı İngilizce dili ile yazılmış bir kitaptır. 1984 kitabı toplam 328 sayfa yazılmıştır. Kitap bilim kurgu ve sosyal bilim kurgu türü ile yazılmıştır. Politik romanlardan biri olan 1984 kitabı ülkemizde de çok satılan kitaplardandır. Le Monde adlı yazarın yüzyılın 100 kitabında 1984 kitabı da yer almıştır.

1984 Kitabı Konusu ve Anafikri

2.dünya savaşından sonra dünya yeniden kurulmuş gibidir. 1984 yılını anlatan ve bu dönemde hangi olayların yaşandığı ve bu dönemde yaşanan ayaklanmaları anlatan bir konusu bulunmaktadır. Kitap Okyanusya adlı toplumun yaşadıkları olayları anlatmaktadır. 1984 kitabının ana fikri ise durum ve şartlar ne olursa olsun insanlar hangi rejimler ile yönetiliyor olursa olsun düşünceler baskılanamaz ve herkes istediği şeyi sorgular ve düşünür.

Haberin Devamı

1984 Kitabını Kim Yazmıştır?

 1984 kitabını George Orwell yazmıştır.

1984 Özet

 Winston Smith Okyanusya'da yaşayan ve sisteme karşı sürekli karşıt görüşleri ile bilinen bir kişidir. Hükümet e Büyük Birader hakkında da sürekli olarak eleştirel düşüncelere sahiptir. Yaşadığı devlette devlet aleyhine bir görüş belirtmek şöyle bir dursun, devlet hakkında kötü düşünmek dahi yasaktır. Winston Smith daha çok ikinci sınıf insan olarak muamele gören insanlar arasında yaşamaktadır. Burada bir gün dolaşırken antikacı dükkanına uğrar. Antikacı dükkanından bir tane eskimiş fakat güzel sayfalara sahip olan defteri satın almaya karar verir. Almış olduğu bu defterin içine Büyük Birader hakkında olumsuz görüşlerini yazmaya karar vermiştir.

 Winston Smith bir gün işte iken öğle molası esnasında eve gider. Hızlı bir şekilde eve geldikten sonra antikacıdan almış olduğu bu deftere aklında yer alan düşünceleri hızlı bir şekilde yazmaya başlamıştır. Winston Smith bu yazıları yazdıktan sonra en son ise defterin altına büyük birader kahrolsun yazmıştır. Bu yazıyı yazdıktan sonra kapısı çalar ve kapıyı açmadan önce yazmış olduğu bu defteri kimsenin ulaşamayacağı bir yere koyar ve saklar. Winston Smith'in kapısını çalan yan komşusudur. Komşusu evinde bir arıza olduğunu söyleyerek Winston Smith'den yardım ister. Winston Smith ise hızlı bir şekilde komşusunun arızasını giderir ve hemen geç kaldığını düşünerek işine geri döner.

Haberin Devamı

 Winston bu tarihten itibaren işini de sorgulamaya başlar. Sürekli olarak işini sorgular ve neden bu işte çalıştığına anlam vermeye çalışır. Bir gün çalıştığı iş yerinde bir etkinlik düzenlenir. Nefret Haftası adlı etkinliğe tüm çalışanların katılması zorunlu kılınmıştır. Winston bu etkinliğe katılmak istemez ardından zorlandığı için de işinden istifa eder. Winston'un bu istifası ülke genelinde bir tepki olarak gösterilmektedir. Genel kanı ise ülke düşmanlarına yönelik olan bir tepkiden söz etmektedirler. Sisteme şuana kadar tek başkaldırmış olan kişi ülkede Winston'dur. Julia Winston'a en yakın olan kişidir.

 Winston Julia'ya karşı yoğun duygular beslemektedir. Fakat kendisi için bu duygularını ona karşı saklamak zorunda olduğunu düşünmektedir. Yaşadığı ülke olan Okyanusya ülkesinde fikir belirtmenin yasak olduğu gibi duyguları belirtmek de aynı paralellikte yasaktır.

Haberin Devamı

1984 Karakterleri

 - Winston Smith

 - Julia

 - O Brien

 - Büyük Birader

 - Emmanuel Goldstein

 - Parsons

 - Syme

George Orwell ile 1984 üzerine

İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan George Orwell’ın dünya tarihine damgasını vuran 1984 romanı politik anlamda devrim niteliği taşıyan bir romandır.

Literatüre, Büyük Birader ve Düşünce Polisi gibi kavramları kazandıran ve günümüze kadar gelmesini sağlayan ünlü romanda politika ve beyin yıkama üzerine mükemmel bir konu işleniyor.

Örneğin özgürlük, iki kere ikinin dört etmesini söyleyebilmek olarak tanımlanıyor. Oysa romanda kahramanın dünyasında iki kere iki parti ne derse o dur.

Ayrıca farklı bir şey söylemek suçtur ve cezası ölümdür. İnsanlar onlara ne söylenirse inanmak ve yapmak zorundadırlar.

Evet bu biraz abartılı olabilir ancak 2021 yılına uyarladığımızda bizim tarafımızdan yapılan tüm tercihlerin gözlendiği ve kaydedildiği Big data ile romanda insanları tele ekrandan izleyen Big brother arasında bana göre rahatsız edici bir benzerlik bulunuyor.

Düşünsenize neyi beğenip neyi beğenmediğiniz ve buradan sizin yapacağınız siyasi tercihler. Her türlü sağlık bilginizin e-nabız gibi bir sistemde depolandığı ve hatta hangi ilaçları kullandığınızın bilindiği bir zamandayız. Kredi kartlarınızdan aldığınız her şey gittiğiniz her yer kaydediliyor.

Bütün bunların herkes için kullanılabileceği bir günde sistem istediği insanı mercek altına alabilir ve analiz edebilir.

Ayrıca baskıcı ortam ve dayatmalar şuan Dünyanın bütün ülkelerinde insanlara uygulanmak isteniyor.

Sistem, söz dinleyen, sorgulamayan sorun çıkarmayan ortalama insanı dayatmak istiyor sanki.

Zaman makinamı çalıştırıp bütün bunları yazarken aslında neleri kastetmek istediğini merak ediyorum Orwell’ın ve ölmeden 1 yıl önce tamamladığı 1984 kitabını bitirip imza günü düzenlediği bir kafede mola verdiği bir anı kollayıp yanına oturuyorum.

Kendimi tanıtıp elimdeki kahvelerin birini önüne koyuyorum.

-Üstadım, bu kitap inanılmaz farklı bana göre, aslında insanlara ne söylemek istedin bu biraz abartılı gibi duran gerçekliğin altına ne yatıyor?

-Aslında abartılı değil devletler yapabilselerdi eğer mutlaka böyle bir sistem kurarlardı. Zaten bir kısmını yapmaya çalışıyorlar. İnsanların vereceği tepkilerden çekinmeseler. Bu sistem devleti elinde bulunduran güç için en ideal yönetim biçimidir. 

Bu kitabı yazarak, böyle bir tehlikeye karşı insanları çarpıcı bir şekilde uyarmak istedim sadece.

Gelecekte teknoloji ilerlediğinde bu anlattıklarımdan çok daha fazlası gerçek olacaktır.

Jules Verne’i düşün, kitaplarında anlattıklarından pek çoğu gerçekleşmedi mi?

-Peki, biz sıradan ancak duyarlı insanlar olarak ne yapmalıyız sence?

Gerektiği zamanda ve yerde sözde kanunlarla dayatılan kısıtlamalara, hak ihlallerine tepki vermeliyiz. Demokratik haklarımızı sonuna kadar savunmalıyız. Aksi takdirde bu romanda yer alan big brother sadece ismini değiştirecek ve karşımıza mutlaka çıkacaktır.

Duyarlı olmak, bilinçli olmak insanların ancak belli bir kültür seviyesinde ulaşabilecekleri mertebelerdir tabii ki…

Sadece inanarak ve söylenenleri yaparak bu seviyede insanların koyun gibi güdülmesi engellenemez.

-Üstadım ‘İnanmak istemiyorum, bilmek istiyorum…’ demek istiyorsun galiba.

-Evet, böylede söylenebilir ancak;

‘Ne okumak istediysem onu okudum ve onlardan, bana okulda öğrettiklerinden çok daha fazlasını öğrendim…’ dersem kendimi daha iyi ifade etmiş olurum. 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir