Bir düşünceyi kısa ve özlü bir şekilde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan sözlere özdeyiş (vecize) denir.
Özdeyiş ise vecize ve aforizma isimleriyle de bilinir. 1- Özdeyişler: Devlet adamlarının, yazarların ve bilim adamlarının söylediği / yazdığı özlü sözlere özdeyiş denir.
Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bu yüzden atasözünü oluşturan sözcüklerin yerine bu sözcüklerin eş anlamlıları ya da yakın anlamlıları getirilemez, sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Atasözleri cümle şeklindedir ve mutlaka bir öğüt içerir.
5 tane özdeyiş kimin söylediği belli olsun
Özdeyiş, vecize, aforizma ya da özlü söz; Söyleyeni ve söyleniş tarihi belli olan özlü sözlere özdeyiş denir....Özdeyiş Örnekleri
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Bir konuda en çok bilinmesi gereken şeyi az kelime ile anlatan söz, vecize.
İlk söyleyeni bilinmeyen,kısa ve özlü sözlere Atasözü denir. Atasözünün üç çeşidi vardır.
Özdeyiş: Bir düşünceyi en kısa, en özlü biçimde anlatan bir veya birkaç cümleden oluşan bilgece söz. Eş anlamlısı: vecize, veciz söz, özsöz, özlü söz; eski dilde cümle-i hikemiye, kelam-ı kibar. Atasözlerinden farkı, söyleyeninin ya da yazanın bilinmesidir.
Cevap : ATASÖZÜ denir.
Söyleyeni belli olan kısa ve özlü sözlere ÖZDEYİŞ (VECİZE) denir .
Söyleyeni belli olmayan sözlere, "Anonim" denir. sözlerin masalların veya başka bir türden şeyleri yazan fakat, yazanı adının kullanılmasını istememişse "anonimdir."
Söyleyeni belli olmayan özlü sözlere özdeyiş Denir...
Doğrulanmış Cevap. Merhaba!! Ünlü kişilerin söylediği, öğüt verici sözlere özdeyiş (vecize) denir.
Merhaba, Divan şiirinde kalıplaşmış sözlere mazmun denir. Mazmun, kelime anlamı olarak “anlam, kavram” gibi değişik anlamlara gelir. Divan Edebiyatı'nda kullanılan şekliyle ise mazmun, klişeleşmiş bazı sözlere verilen addır.
Mazmun kelime anlamı olarak "anlam, kavram" demektir. Edebiyatta, bazı düşüncelerin ifadesinde kullanılan klişileşmiş söz ve anlatımlara denir. Mesela sevgilinin ağzı için, "âb-ı hayât, gül, gonca, şarâp ve la'l" mazmunları kullanılır. ...
Mazmunlar benzetmeli, cinaslı ve nükteli sözlerdir.
Bu iki tanımdan yola çıkarak naçizane mazmun tanımını şu şekilde yapabiliriz: Türk Edebiyatında, Osmanlı döneminde kullanımı en hat safhaya gelmiş, İslamî edebiyat kuralları kapsamında kullanılan, asıl anlamının değişmiş ve başka bir anlam ile kalıplaşmış özel sözcüklere mazmun denir.
a. (mazmu:nu) esk. 1. Anlam, kavram. ... Divan edebiyatında bazı kavramları dolaylı anlatmak için kullanılan nükteli ve sanatlı söz.
Yüz ve yanak, divan şiirinde çok özel bir işleve sahiptir. Şairler yüzü karşılamak üzere yüz, rû, rûy, dîdâr, çihre, likâ, tal'at, sîmâ, sûret, cemâl gibi birçok kelime kullanmışlardır. Aynı şekilde yanak için de yanak, ruh, ruhsâr, hadd, ârız, 'izâr gibi kelimeleri tercih etmişlerdir.
Özellikle 18. yüzyıldan itibaren halk şairleri, divan şairlerinden etkilenerek aruzun belirli kalıplarıyla şiirler yazmayı denemişlerdir. Hatta divan şiirinin mazmunlarını da kullanmışlardır.
Yaygın olarak "Ozan-Baksı" edebiyat geleneği de denilen bu edebî gelenek çevresine mensup olanlar, "şamanizm" veya "kamlık" olarak da adlandırılan eski Türk dinî inancı ve dünya görüşü çerçevesinde koşuklar (koşmalar), sagular (ağıtlar), mitler, atasözleri, epik destanlar, masallar, efsaneler gibi pek çok türde eserler ...
Kurucusu 12. yüzyılda Doğu Türkistan'da yetişen Hoca Ahmet Yesevi'dir.*Tekke Edebiyatı, Anadolu'ya 13. y.y.'dan itibaren gelişmiştir. Bu edebiyat şairleri tarikat merkezi olan tekkelerde yetişmiştir.
Yunus Emre (doğumu 1238 - ölümü 1320), Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü olan tasavvuf ve halk şairi. ... Türk tasavvuf edebiyatı sahasında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yunus Emre, Ahmed Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu'da yeniden ortaya koymuştur.
Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir. Daha çok Bektaşi tarikatında söylenir.
Ne mutlu "Türküm" diyene.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.
Yurtta sulh, cihanda sulh.
Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.
Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.
Doğruyu söylemekten korkmayınız.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.
Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz.
Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir.
Egemenlik verilmez, alınır.
Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegâne koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.
San'atsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Türk vatanı bir bütündür, parçalanamaz.
Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.
Türk milleti ve Cumhuriyeti ayrılmaz bir bütündür.
Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur.
Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Türk milleti istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Türk, öğün, çalış, güven.
Bütün cihan bilsin ki; benim için bir taraflık vardır, Cumhuriyet taraflığı.
Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.
Çanakkale geçilmez !
Özdeyiş: Bir düşünceyi en kısa, en özlü biçimde anlatan bir veya birkaç cümleden oluşan bilgece söz. Eş anlamlısı: vecize, veciz söz, özsöz, özlü söz, aforizma; eski dilde cümle-i hikemiye, kelam-ı kibar.
Atasözlerinden farkı, söyleyeninin ya da yazanın bilinmesidir. Vecizeler, bağımsız bir eser halinde yazılabildikleri gibi, bir yazarın eserlerinde dağınık olarak da bulunabilir. Vecizeler de tıpkı atasözleri gibi yaşanan olaylardan, gözlemlerden ve deneyimlerden çıkarılan sonuçlara, derslere dayanır.
Eskiden “cümle-i hikemiye” ve “kelam-ı kibar” adı altında toplanmış olanları vardır. Tanzimat‘tan sonraki Türk edebiyatında doğrudan doğruya vecize türünde yazan ilk sanatçı, Cenap Şahabettin‘dir. Veciz sözleri, “Tiryaki Sözleri” adı altında bir kitapta bir araya getirmiştir.
-A-
-B-
-C-
-Ç-
-D-
-E-
-F-
-G-
-H-
-İ-
-K-
-L-
-N-
-O-
-Ö-
-P-
-R-
-S-
-Ş-
-T-
-U-
-Ü-
-Y-
-Z-
Ayrıca bakınız: