40 dakika kalp durması sonuçları / Kalbi 40 dakika durdu - Son Dakika Haber

40 Dakika Kalp Durması Sonuçları

40 dakika kalp durması sonuçları

Beynimizin düzgün çalışması ve hayatta kalması için oksijenlenmesi şarttır. Beyindeki kan damarları beynimize ihtiyaç duyduğu oksijeni taşırlar. Beynimiz herhangi bir nedenden dolayı 4 dakika veya daha uzun süre oksijensiz kalırsa beyin hücreleri ölmeye başlar ve kalıcı beyin hasarı meydana gelebilir.

Beyindeki oksijen akışı birkaç dakikalığına azalırsa ‘hipoksik beyin hasarı’ meydana gelebilir. Ancak beyindeki oksijen akışı tamamen kesilir ve beyne oksijen ulaşmazsa bu durumda ‘anoksik beyin hasarı’ oluşur. Bazı durumlarda bu iki terim birbiri yerine veya birlikte kullanılabilir. Günlük kullanımda ise ‘beynin oksijensiz kalması’ veya ‘beyne oksijen gitmemesi’ şeklinde ifade edilir.

Beyin Oksijensiz Kalırsa Ne Olur?

Beynimiz, vücudumuzun oksijen kaynağının 5’te 1’ini kullanır. Beyindeki sinir iletisinin sağlanması için oksijen gereklidir. Oksijen azaldığında ise beyin hücreleri ölmeye başlar. Eğer beyin dokusu uzun süre oksijensiz kalırsa, beyin ölümü veya koma gerçekleşebilir.

İlginizi Çekebilir :“Beynin Oksijensiz Kalması“

Beynin Oksijensiz Kalması Neden Olur?

Beynin oksijensiz kalmasına neden olabilecek pek çok durum vardır. Bunlardan bazıları:

  • İnme
  • Nöbet
  • Kalp krizi
  • Boğulma
  • Kalp durması
  • Aşırı dozda ilaç
  • Ciddi astım krizi
  • Kan basıncının düşmesi
  • Kalp ritim bozuklukları (aritmi)
  • Karbon monoksit vb. zehirlenmeler
  • Düşmeler, araba kazaları vb. travmatik beyin hasarları
  • Ameliyat vb. işlemler sırasında genel anesteziden kaynaklanan komplikasyon

beyin hasarı

Beynin Oksijensiz Kalması Belirtileri

Beyin 15 saniyeliğine oksijensiz kaldığında, genellikle bilinç kaybı meydana gelir. Beynin oksijensiz kalmasına bağlı görülen belirtiler şunlardır:

  • Konuşma bozukluğu
  • Bilinç bulanıklığı
  • Yüzün ve çenenin sarkması
  • Ciltte ve dudaklarda mavi veya gri renk tonu
  • Sığ ve hızlı nefes alma
  • Göz bebeklerinin genişlemesi
  • Nöbet geçirme

Bu belirtileri gösteren biri ile karşılaşırsanız, acilen 112’yi aramanız gerekir.

Beynin Oksijensiz Kalması Nasıl Tedavi Edilir?

Beynin oksijensiz kalması durumunda, acil tıbbi müdahaleye en hızlı şekilde ulaşmak hayati önem taşır. Acil müdahalede ilk yapılan beyne hızlıca oksijen sağlamaktır. Bu sırada kalp atışı ve kan basıncı kontrol altına alınmaya çalışılır.

Bazı durumlarda, tıbbi soğutma yöntemleri kullanılabilir. Doktorlar vücut ısısını kısa bir süreliğine düşürmek için soğutma battaniyeleri kullanabilirler. Bu yöntem genellikle 24 saat sürer ve sonra vücudu yeniden ısıtırlar. Soğutma tedavisi ile beyin hücrelerinin ihtiyaç duyduğu oksijen ve enerji miktarını azaltmak hedeflenir. Bu sayede beyin hasarı azaltılabilir.

beyne oksijen gitmemesi

Oksijensiz Kalan Beyin İyileşir Mi?

Beynin oksijensiz kalmasında iyileşme şansı:

  • Beynin ne kadar süre oksijensiz kaldığına,
  • Beyin hasarının ne kadar ciddi olduğuna,
  • Kişinin yaşına ve
  • Ne kadar süre komada kaldığına göre değişir.

Hafif derecede hipoksik beyin hasarında, birkaç belirti dışında büyük ölçüde iyileşme sağlanabilir. Orta derecede hasarda iyileşme aylar veya yıllar sürebilir. Burada hasardan sonraki ilk birkaç ay, gelecek iyileşme potansiyelini tahmin etmeyi sağlayabilir. Şiddetli beyin hasarlarında ise hasta hayatını kaybedebilir.

Okumaya devam edin : “Beynin Oksijensiz Kalması – Neden Olur, Belirtileri Nedir ve İyileşme Süreci Nasıldır?“

Referans :webmd.com 

Defalarca kalbi durdu, 45 dakika kalp masajı yapıldı

İstanbul'un Başakşehir ilçesinde yaşayan tekstil işçisi Turhan Beggi (40), 7 Ağustos Pazar günü öğle saatlerinde rahatsızlandı. Evli ve 1 çocuk babası olan Beggi, kahvaltı esnasında bir anda kusarken bir yandan da öksürmeye başladı. Aile büyük endişeye kapıldı ancak kalp krizi olabileceğini düşünmedi. Eşi, Turhan Beggi'nin ağabeyini çağırarak yanlarında 12 yaşındaki oğullarıyla birlikte hastaneye gitmek üzere yola çıktılar. Ardından hastaneye gelen Beggi, acil servise alındı. Yapılan incelemelerde hastanın kalp krizi geçirdiği belirlenirken doktorlar Beggi’yi hızla müdahale alanına aldı. Hastanın kalbinin defalarca durduğu belirtilirken, 40 yaşındaki hastayı kaybetmemek için hastanenin kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi ile anestezi bölümü ekipleri büyük çaba gösterdi.

DAKİKALARCA KALP MASAJI YAPILDI

Hastaya uzun süre kalp masajı yapıldığı öğrenilirken, hastanın kalbinin aralıklarla yeniden atmasıyla umut bulan doktorlar, Beggi'nin yaşama dönmesi için mücadeleye devam etti. Hastaya geçici dolaşımsal destek sağlayan intraaortik balon pompası ile yapay akciğer ve kalp cihazı olarak ifade edilen Ekstrakorporal Membran Oksijenizasyonu (ECMO) cihazı bağlandı. Başarılı müdahalelerin ardından yaşama dönen hasta yoğun bakıma alındı. Yaklaşık 2 hafta yoğun bakımda takip edilen Beggi'nin ailesi de büyük korku yaşadı. Doktorlar, aileye kalp durması nedeniyle beyne oksijen gitmemesinin hastada problemlere neden olabileceği bilgisini verdi. Yoğun bakım sürecinin ardından servise alınan hastanın bir ayağının parmaklarında hafif düzeyde hareket kaybı dışında bir sorun tespit edilmediği belirtildi. Hem günlerce hasta için emek veren sağlıkçılar hem de Beggi'nin ailesi olumlu ilerleyen tedavi süreciyle büyük mutluluk yaşadı. Beggi, takip edilmek üzere hastaneden taburcu olurken yürüyerek ayrıldı. Hastaya acilde ilk müdahaleyi yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Aysel Akhundova ve hastanenin Kardiyoloji Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Bilal Boztosun ise hastanın yaşadığı süreç ve uygulanan tedaviye ilişkin bilgi verdi.

"DEFALARCA KALBİM DURDU"

Kalp krizi sonrası yaşadığı zorlu süreci anlatan 40 yaşındaki Turhan Beggi, “7 Ağustos’ta öğle sabah kahvaltısını yaptıktan sonra yoğun bir öksürük ve kusmayla göğüs ağrısı başladı. Başakşehir’den buraya geldik, araçta baya zor bir süreç yaşamışım araçtan kendim indim, tekerlekli sandalyeye bindim. Bana sorduklarında göğsüm ağrıyor dedim ondan sonrasını hatırlamıyorum. Kalp krizi geçirmişim bayağı bir anjiyo süresinde kalbim durmuş. 7 Ağustos’ta girdim 16 Ağustos’ta sanırım yoğun bakımdan çıktım, uzun bir süreçti. Tek söyleyeceğim; sağlıklarına dikkat etsinler, sigara kullanmasınlar. Şok yaşadım, benim için büyük bir şoktu, 40 yaşında kalp krizi geçireceğimi kendime konduramıyordum, ECMO cihazının burada olması önemli. İlk uyandığımda bir şaşkınlık vardı, ben bunu doğum günü olarak nitelendiriyorum. Kalbin o kadar durması ve uyandıktan sonra beyinde hasar kalmaması çünkü anjiyo zamanında oksijensiz bir süreç de geçiyor. Hiçbir sıkıntım yok, bir engelim yok, sağlık konusunda artık daha bilinçliyim. 2 hafta yoğun bakım önünde eşin veya çocuğun, ağabeylerinin beklemesi zor bir süreç, ben uyuyarak geçirmişim ama en büyük kısmı ailem geçirmiş. Taburcu olduktan sonra da bu durumu anne ve babam bilmiyordu, benden bilsinler istedim. Geldiğim güzergahtan 2 tane büyük hastane geçerek buraya geliyorum ve sonrasında geçtiğim hastanelerde bu ECMO cihazının olmadığını duyuyorum. Allah’ın lütfu, alacak nefesim varmış. 5 Temmuz’da Covidi geçirdim, Kurban Bayramı’nı covidli bir şekilde karantinada geçirdim. Defalarca kalbim durdu, ECMO’ya da bağlandım sonra taburcu oldum, yürüyerek çıktım, ailemle şu an mutlu bir şekilde hayatımı devam ettiriyorum” dedi.

"BEYNİNDE HASAR KALABİLECEĞİ SÖYLENDİ"

Günlerce yoğun bakımda olan eşini beklemenin kendisi için çok zor bir süreç olduğunu anlatan Seyhan Beggi, “Eşim ilk başta kusmaya başladı o halini görünce normal bir üşütme gibi geldi, göğsünün ağrıdığını, terlediğini görünce ben panikledim. Hastaneye gittik, acilde direkt kalp krizi olduğu söylendi, anjiyoya alındı. Doktorumuz zorlu bir süreç olduğunu, çok kez kalbinin durduğunu, beyninde bile hasar kalabileceğini söyledi. Kalp krizi dendiğinde ağlamaya başladı oğlum, ben de bir taraftan korku var, bir taraftan oğlum daha küçük olduğu için onu sakinleştirmeye çalışıyorum. Mavi kod geçildiğinde bütün doktorlar hızlı bir şekilde içeri girdiler, gerçekten çok kez kalbi durdu dendiğine göre gerçekten iyi bir mücadele var. Şu anda çok az bir sıkıntısı var parmak uçlarında, bununla ilgili fizik tedaviye devam ediyor" diye konuştu.

45 DAKİKA KALP MASAJI

Hastanın çok zorlu bir süreçten geçtiğini ve sağlıkla taburcu olduğunu anlatan hastanenin Kardiyoloji Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Bilal Boztosun, “Dünyada en ölüm nedeni; kalp ve damar hastalıkları, normalde yaşla birlikte artıyor ama ne yazık ki gençlerde de sık. Bu hastamız bize göğüs ağrısıyla geliyor, ilk acilde görüyorlar, bir an önce müdahale etmek gerektiğine karar veriyorlar. Anjiyoya aldıkları zaman ne yazık ki birçok hastada gördüğümüz gibi kalbi duruyor. Siz geciktiğiniz zaman kalp hücreleri ölüyor, öldükten sonra siz damarı açsanız dahi geri dönemiyorsunuz. Hastamız çok genç olduğu için bir sürekli kalbi çalıştırmaya çalıştık, 45 dakikaya yakın masaj yapılıyor. Önce balon pompası dediğimiz birinci destek cihazını taktık, baktık ki birinci destek cihazına rağmen kalp kendine gelmiyor veya rahatlamıyoruz. Suni kalp, akciğer pompası yani ECMO dediğimiz o cihazı takıyoruz ki kalp tamamen dinlensin ve kendine gelsin diye. Bazen kalp dönüyor ama beyin çok geç dönüyor. Bu hastamız bizi çok mutlu ediyor çünkü genç, ailenin o mutluluğunu gözlerinden hissediyorsunuz. Bir taraftan da diyoruz ki kalp hastalığı çok önemli bir hastalık, lütfen ihmal etmeyin, en yakın merkeze gidin” ifadelerini kullandı.

"HASTANIN GENEL DURUMU ÇOK AĞIRDI"

Acile gelen hastaya ilk müdahaleyi yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Aysel Akhundova hastanın durumuna ilişkin şöyle konuştu: “Kendi ayağıyla, göğüs ağrısıyla bizim acil servisimize başvurdu, hemen hastayı zaman kaybetmeme şartıyla koroner anjiyografi laboratuvarına aldık. İşleme başladığımız anda hastanın kalbi durdu, bu bir taraftan hasta için şans çünkü hastanede oldu. Ama aynı zaman zamanda geniş bir kalp krizi geçirdiği için hastanın genel durumu çok ağırdı. Biz tabi ki müdahalemizi yaptık, damarını açtık, kalbi birkaç defa durdu. Uzun süre biz kalbe masaj yaptık. Aynı zamanda elektriksel kardiyoversiyonla bozulmuş ritmi düzeltmeye çalıştık ve damarını açtık. Hastaya kalp ve diğer önemli organları korumak adına intraaortik balon pompası ve ECMO dediğimiz destek cihazlarını da laboratuvarda taktık. Burada sadece kardiyolojinin değil, kalp ve damar cerrahisinin, anestezi ekibinin büyük emeği var. Hastanın damarı açıldıktan sonra yoğun bakımda tedavisine devam edildi. Çok başarılı şekilde de taburcu edildi. Kalp uzun süre durdu, 45 dakika durmadan müdahale ettik. Benim için de gurur verici bir durum elbette çünkü tüm hastalarımıza zamanında gerekli müdahale etmeye çalışıyoruz ama her zaman başarılı olamayabiliyoruz. İşlem sırasında hastanın çok önemli bir damarı tıkandığı, hastanın hayati tehlikesi devam ettiği için biz kendi müdahalemize devam ediyorduk. Aynı zamanda biz görüntüleri Bilal Hoca’ya da aktardık. Onun desteğini aldık ve işlemimizi başarılı şekilde sonlandırdık. İlk ağrı anında bile yakın hastaneye başvurulması çok önemli, kalp ihmal edecek bir durum değil."

Anadolu AjansıAnadolu Ajansı

İSTANBUL (AA) - Kalp krizi geçirdiğinde 20 dakika kalbi duran Yılmaz Uygun (50), yeniden hayata tutunmasına ilişkin, '18 senedir günde 2,5 paket sigara içiyordum. Damarım tıkanmış. Şimdi ikinci hayatıma başlamış gibi hissediyorum. Kalbim yeniden can buldu. Sigarayı bıraktım ve içenlere bir an önce bırakmalarını tavsiye ediyorum. Yoksa hayat bizi bırakıyor.' ifadelerini kullandı.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi'nden yapılan açıklamaya göre, kalp krizi geçirdiğinde 20 dakika kalbi duran Yılmaz Uygun, yeniden hayata tutundu.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Uygun, işe giderken aniden araçta bayıldığını hatırlattı.

Arkadaşlarıyla araçta işe giderken kendini çok kötü hissettiğini aktaran Uygun, şunları kaydetti:

'Beni hastaneye götürmeyi teklif ettiler. Ben de gerekli olmadığını söyledim. O esnada bayılmışım. Arkadaşlar beni yakın bir hastaneye götürmüşler. Kalbim durduğu için ilk müdahale acilen orada yapılmış. Daha sonra ambulansla Medipol Mega Üniversite Hastanesi'ne sevk ettiler. Anjiyo sonrasında eski sağlığıma hemen kavuştum.'

Uygun, 18 senedir günde 2,5 paket sigara içtiğini belirterek, 'Damarım tıkanmış. Şimdi ikinci hayatıma başlamış gibi hissediyorum. Kalbim yeniden can buldu. Sigarayı bıraktım ve içenlere bir an önce bırakmalarını tavsiye ediyorum. Yoksa hayat bizi bırakıyor.' ifadelerini kullandı.

- 'Hastanın damarı yüzde 100 tıkalıydı'

Hastaya müdahale eden Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun da Medipol Mega'ya ulaştığında hastanın bilincinin kapalı bir şekilde solunum cihazına bağlı olduğunu, hastayı, kardiyolog Dr. Öğr. Üyesi Beytullah Çakal ile birlikte acil anjiyoya aldıklarını bildirdi.

Boztosun, şunları kaydetti:

'Yapılan anjiyo neticesinde sağ taraftaki damarın yüzde 100 kapalı olduğunu gördük. Hastanın bu kalp krizi sonrası kalbinin durmasına bağlı olarak kalpte ritim bozukluğu oluştuğunu fark ettik. Bu sebepler ile bilinci kapalıydı. Hızlı bir şekilde tıkalı olan damara müdahale ederek damar açıldı. Operasyon sonrası hasta 2 gün yoğun bakımda kaldı. Solunum cihazından ayrıldı ve hasta ayaktan sağlıklı bir şekilde evine taburcu edildi.

Yaklaşık 20 dakika kalbi duran hastamıza 20'ye yakın şok verilmiş, ilk müdahale ile hayata dönmüş. Erken müdahale edilmeseydi hastayı kaybedebilirdik. Kriz esnasında kalbe yapılacak erken müdahale hayat kurtarır. Biz de hastamızın tamamen tıkanmış damarını anjiyo yöntemi ile acilen açtık.'

- 'Bazı hastalar bu kadar çabuk iyileşme göstermeyebilir'

Anjiyo işlemini Boztosun ile birlikte gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Beytullah Çakal ise erken müdahalenin önemine işaret etti.

Çakal, 'Bu tür vakalara müdahale işlemlerinde hızlı olmak çok önemli. Yılmaz Uygun’un geldiğinde tansiyonu düşük olduğu için kalbine destek cihazı bağladık. Bu işlem kalbe gerekli desteği sağladı. Hasta, işlemden sonra hızlıca iyileşme sürecine girdi. Bazı hastalar bu kadar çabuk iyileşme göstermeyebilir. Eğer doktorun müdahalesi geç olursa, kalp durmasının üstünden çok vakit geçmişse, beyinde ciddi hasar kalabiliyor. Ayrıca, yatalak bakım hastaları olarak evde bakıma ihtiyaçları olabiliyor. Bu hastadaki avantajımız erken müdahale olmasıydı. Yaptığımız müdahalelerin sonunda kendisi kısa sürede şifa ile taburcu oldu.' değerlendirmesinde bulundu.


25 Dakika Boyunca Kalbi Duran Beyni Oksijensiz Kalan ve Yemek Borusu Delinen Hasta Hayata Yeniden Tutundu

25 Dakika Boyunca Kalbi Duran Beyni Oksijensiz Kalan ve Yemek Borusu Delinen Hasta Hayata Yeniden Tutundu

Bundan Bir Süre Önce Evinde Aniden Fenalaşan ve Ambulansla Acil Servise Transferi Sırasında 25 Dakika Boyunca Kalp Fonksiyonları Duran 47 Yaşındaki Neşe Arsu, Yapılan İlk Müdahalenin Ardından İleri Tetkik ve Tedavi için Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne Sevk Edildi. Hastanın Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde, Nöroloji ve Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalları Tarafından Gerçekleştirilen Muayenesinde, Nörolojik ve Akciğerlerinde Oluşan Hasarla İlgili Bulgulara Ek Olarak, Tıpta Trakeoözofageal Fistül Olarak Adlandırılan, Yemek ve Soluk Borusu Arasındaki Dokuda Delik Olduğu da Tespit Edildi. Çok Yönlü Tedavisi Gerçekleştirilen Neşe Arsu’nun Yemek Borusunda Oluşan Delik ise Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferhat Erişir Tarafından Bacak Ön Yüzünden Doku Alınması Yöntemiyle Kapatıldı.”

Tıp Literatüründe Çok Az Rastlanan Yöntemle Hastanın Yemek Borusundaki Delik Kapatıldı
Bir süre önce evinin bahçesinde vakit geçirdiği sırada aniden fenalaşarak yere yığılan, soluk alış verişinde düzensizleşme, ağızdan köpük gelme ve kasılma gibi istem dışı hareketleri gelişen 47 yaşındaki Neşe Arsu, bilinci kapalı durumda iken acil servise kaldırılmıştı. Ambulansla acil servise transferi sırasında 25 dakika boyunca kalbi duran ve beyni oksijensiz kalan Neşe Arsu, yapılan ilk müdahalenin ardından ileri tetkik ve tedavi için Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi yoğun bakım servisine sevk edilmişti.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Nöroloji Anabilim Dalı tarafından yoğun bakım ünitesine alınarak, tetkik ve tedavisi başlatılan hastanın ilk değerlendirmelerinde, kalp durmasına bağlı beyinde etkilenme olduğu tespit edildi. Nörolojik tedavisi düzenlenen ve bu açıdan stabil hale getirilen hasta, gelişen akciğer enfeksiyonu tedavisi için Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’na devredildi. Hastanın, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı uzmanı Dr. Fadime Tülücü tarafından gerçekleştirilen muayenesinde, soluk borusu ile yemek borusu boşluğu arasında delik olduğu tespit edildi. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde çok yönlü tedavisi sürdürülen hasta, genel sağlık sorunlarının kontrol altına alınması ile birlikte trakeoözofageal fistülün kapatılması amacıyla Kulak Burun Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı’na konsülte edildi.

Prof. Dr. Ferhat Erişir; “Trakeoözofageal Fistül Hastanın Bacak Ön Yüzünden Alınan Sert Bir Doku ile Kapatıldı.”
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferhat Erişir önderliğindeki ekip tarafından trakeoözofageal fistülün kapatılmasına yönelik gerçekleştirilen operasyonun ardından açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Erişir, özellikle yetişkinlerde çok ender uygulanan ve benzerine az rastlanan bir yöntemle, hastanın soluk borusu ile yemek borusunun birbirinden ayrıldıktan sonra fistülün kapatıldığını, üzerine de hastanın bacağının ön yüzünden alınan ve çok sert bir doku olan facia lata yerleştirilerek, doku yapıştırıcı ile yapıştırıldığını söyledi.

Prof. Dr. Ferhat Erişir; “Yutma Sırasında Yemeklerin Nefes Borusuna Kaçması, Akciğer Enfeksiyonlarına, Kan Zehirlenmesi gibi Ciddi Başka Hastalıklara ve Ölüme Neden Olabilir.” “Yemek borusu ile soluk borusu arasında sonradan delik oluşumu vakalarına çok nadir rastlanmaktadır. İster doğumsal, ister travmaya bağlı olsun, fistüller yutma ya da kusma sırasında yemeklerin nefes borusuna kaçma riskini beraberinde getirmektedir. Bu da tekrarlayan akciğer enfeksiyonlarına, kan zehirlenmesi gibi ciddi başka hastalıklara ve ölüme neden olabilmektedir.” diyen Prof. Dr. Ferhat Erişir, bunun hasta için sürdürülebilir bir durum olmadığını, tedavi edilememesi durumunda hayati risk taşıdığını ifade etti.

Özellikle travmaya bağlı sonradan gelişen trakeoözofagial fistüllerin çok zor tedavi edilebilen bir sorun olduğunu, cerrahi işlem sonrası %6 – %8 oranında tekrarlama olasılıkları bulunduğunu, hastayı kaybetme olasılığının ise %6 – %13 arasında değiştiğini kaydeden Prof. Dr. Ferhat Erişir, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi ekibi olarak uyguladıkları tedavi yöntemiyle, bu olasılıkların minimalize edildiğini, hastanın başarılı geçen operasyonun ardından taburcu edildiğini söyledi.

Haberler

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir