Yayınlanma:
25 yaşında idam edilen Devrimci Hareket’in sembol ismi Deniz Gezmiş’in bugün doğum günü. Deniz Gezmiş hayatta olsaydı bugün yaşında olacaktı.
DENİZ GEZMİŞ'İN ANLAM DOLU SÖZLERİ
– Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak.
– İddianamede geçen ve bana atfedilen bir cümleyi kabul etmiyorum. Ben silahımı halka ve orduya karşı kullanmadım, ancak vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve ‘halka ve orduya karşı kullanırım’ şeklinde beyanda bulunmadım.
– Öteden beri arz etmiş olduğum gibi, bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasayı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasanın uygulanmasını isteyen gene bizleriz.
– Anayasayı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının hukukuna karşı, reformlara karşıdır.
– Vatan, onu parsel parsel satanların değil; uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır.
– Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temin edemedik. Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık.
Deniz Gezmiş’in babasına yazdığı son mektup…
“Baba,
Mektup elinize geçtiğinde ben aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil Türkiye’de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara’da ’da ölen arkadaşım Taylan Özgür’ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş. Merkez Cezaevi”
AnkarababaBilimbilim adamıistanbulÖlümTürkiye
Deniz Gezmi ve arkadalarnn avukat Halit Çelenk'in kz yazar Serpil Güvenç'in 'üç fidann' sonlarna ve Deniz'in son sözlerini de içinde barndran yazsn okurlarmzla paylayoruz:
12 Mart askeri cuntasnn Süleyman Demirel bakanlndaki Adalet Partisi ile dier sa parti milletvekillerinin desteiyle gerçekletirecei, Türkiye tarihinin büyük siyasal cinayetlerinden birisine çok yaklatmz hissediyorduk Ve 5 Mays gecesi kapmz çalnd. Gelenler babam Halit Çelenk’i infazlarn yaplaca Ulucanlar Cezaevine götürmeye gelmilerdi. Babam giyindi ve gitti Upuzun gecenin sabahnda avukat Mükerrem Erdoan’la birlikte eve geldiinde yüzünün renginin kül gibi olduunu ve saçlarndaki krlarn görünür bir biçimde artm olduunu anmsyorum…
Beni hemen daktilonun bana oturttu. Mükerrem Erdoan’ da yanna çard. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idam öncesi son sözlerini ezberlemilerdi. Özellikle Deniz’in “yasalara aykr” olduu için idam tutanana yazdrlmayan ve o metinde (…) olarak geçen sözleri önemliydi ve tarihin tanklna aktarlmas gerekiyordu. Konutular ve netletirdiler. Onlar söyledi, ben yazdm…
DENZ GEZM'N SON SÖZLER
Deniz’in son sözleri unlard:
“Yaasn tam bamsz Türkiye!Yaasn Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi!Yaasn Türk ve Kürt halklarnn bamszlk mücadelesi!Kahrolsun emperyalizm!Yaasn içiler, köylüler!”
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın 32 yıl önce idamlarına kadar giden mücadelenin en yakın tanıklarından, BİA2 Koordinatörü Ertuğrul Kürkçü, o dönemden bugüne kalan en önemli mirasın "varolan kalıpları reddedebilmek" olduğunu söylüyor.
Kürkçü, o dönemin anti emperyalist mücadelesi ile bu dönemin küreselleşme, savaş karşıtı mücadelesi arasında hem bir süreklilik, hem de bir fark olduğu görüşünde. Türkiye'de siyasi özgürlükler alanının çok daraltıldığını söyleyen Kürkçü, bu sürecin yavaş da olsa kırılmaya başladığını söylüyor.
* Bir mirastan söz edeceksek, en önemli şey bence o mücadelelerden kalan anti otoriter davranıştır. Yani verili siyaset kalıplarını reddetmek ve kendi siyasetini kurmak. İkincisi de, bu siyasetin içeriği açısından baktığımızda, Deniz Gezmiş'in sözlerinin bu siyaseti özetleyen en önemli belge olduğunu düşüne geldim hep.
* İdam tutanağından o sözler çıkartılmış ve o 16 kelime tutanağa yazılmamıştır. Ben bu 16 kelimenin aslında hepimizi çok iyi özetlediğini düşünüyorum. Üç şeydir söylediği : Birincisi, Marksizm - Leninizme olan bağlılık; yani sıradan bir halkçılık değil, Marksizmdir oradan kalan miras. İkincisi, sadece Türklerin değil, Kürtlerin de özgürlüğü için verilmiş bir mücadeleden söz edilir.
* Ve nihayet, emperyalizme karşı bir bağımsızlık kavgasıdır söz konusu olan. Ben bu üçünün de o günün mücadelesini bize bağlayan en önemli şey olduğunu düşünüyorum. Miras budur."
* Süreklilik, o dönemde ve bu dönemde kapitalizmin hakim gücünün ABD olması ve ABD'nin dünya halklarını boyunduruk altına almasına Türkiye'den karşı çıkılmasıydı ki bu hala sürüyor. Öte yandan o dönemin anti emperyalist mücadelesi daha çok tek ve yerel olarak Türkiye'nin bağımsızlığı konusu etrafında dönüp duruyordu.
* Oysa şimdi, küreselleşme koşulları altında dünyanın her yerindeki mücadelelerle ortak bir hedef ve gündem oluşturmayı amaçlıyor ve bunu arıyor. Ve tabii bu durum mücadelenin zeminini zenginleştiriyor.
* 'lar 70'ler Türkiye'sinde uluslararası çapta ve uluslararası katılımlı hiçbir anti emperyalist mücadeleden söz edemeyiz; oysa bugün Haziran'daki NATO karşıtı eylem olsun, Avrupa Sosyal Forumu gibi küreselleşme karşıtı eylemler olsun uluslararası bir katılımla ve gündemle sürüyor, gerçekleşiyor. O yüzden çok daha zengin bir kapsam edindiğini söylemek mümkün
* Öte yandan, bugün toplumsal iklim bu mücadeleyi çok fazla beslemiyor. 'ların iklimi çok daha uygundu. Bu tabi iki sebeple, biri sol projelerin çökmüş olması ile ilgili, ikincisi 12 Mart ve 12 Eylül'ün yarattığı yıkımla ilgili.
* Üçüncü olarak da, Türkiye'de siyasi özgürlükler alanının çok daraltılmış ve gençliğin apolitize edilmiş olmasıyla ilgili, ama gene de savaşa karşı 1 Mart Ankara gösterisini hatırlarsak, sözünü ettiğim apolitiklik sürecinin kırılma yolunda olduğunu düşünebiliriz." (YS/EÜ)