Bir metinde düşünceyi daha net ve anlaşılır kılmak için kullanılan tekniklere “söz sanatları diğer adıyla düşünceyi geliştirme yolları“ denir.
Bir kavramın “Bu nedir?“ sorusuna cevap verecek şekilde açıklandığı ifadelerdir. Genellikle düşünce yazılarında tanımlamadan yararlanılır.
Örnek: Dil, pek çok işlevi olan bir iletişim aracıdır. Dil, bir yandan eskiyi bize taşıyarak içinde bulunduğumuz topluma uyum sağlamamızı, diğer yandan onu kullandığımız sürece düşüncelerimizin oluşmasını ve bunları geleceğe taşımamızı olanaklı kılar.
Yazarın ele aldığı düşünceyi okuyucuya daha net açıklamak için düşüncesini destekleyen örnekler vermesidir.
Örnek:Edebiyatımızın bugüne kadarki gelişiminin bir ırmak olduğu düşünülürse bu ırmağın başı yani onun kaynağı elbette ki sözlü edebiyat ürünleri olacaktır ve bunların başında da destanlar ve masallar gelecektir. Bu ilk türler bugünkü anlamıyla pek çok türü barındırmaktadır. Mesela Dede Korkut Hikâyeleri destan, şiir, hikâye, roman, hatıra gibi pek çok türe ait özelliği bünyesinde barındırmaktadır.
Yazarın düşüncesini etkileyici ve inandırıcı kılmak için kendisi ile aynı doğrultuda düşünen ünlü birinden alıntı yapmasıdır. Tanık gösterilen düşünce genellikle tırnak işareti içinde verilir.
Örnek: Klasik eserler, edebiyatın vazgeçilmek yapıtlarıdır. Klasikler, akıp giden zaman içinde kalıcı izler bırakabilmiş, tüm insanlığa seslenen ve insanlığın temel değerlerini işleyen, geleceğe kalma olasılığı yüksek yapıtlardır. Bacon bu konuda, “Edebiyatta en eski yapıtları bilimde ise en yeni yapıtları okumak gerekir. der.
4. Sayısal Verilerden Yararlanma
Yazar, anlatımında düşüncesini inandırıcı kılmak için çeşitli araştırmalar sonucunda ortaya çıkan sayısal verilerden yararlanır. Genellikle açıklama ya da tartışma paragraflarında kullanılır.
Örnek:İki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan su, yaşamın olmazsa olmazlarından biridir. Dünya yüzeyinin neredeyse dörtte üçü sularla kaplıdır. Buna rağmen bunun %2,5’i tatlı sudur. içilebilecek nitelikteki su ise toplam suyun %1’inden daha az bir kısmıdır. Ülkemizin nüfusu 72 milyon kabul edildiğinde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı m3 olarak hesaplanmıştır.
5. Karşılaştırma
Birden fazla varlık ya da kavram arasındaki kıyaslanabilecek özelliklerin ortaya konulduğu düşünceyi geliştirme yoludur. Genellikle tartışma ve açıklama tekniğiyle yazılan metinlerde kullanılır.
Örnek:Kendini beğenen insan, hataya daha yakındır çünkü yaptıklarının ve aldığı kararların doğruluğundan fazlasıyla emindir. Hatasız olduğunu düşünür ve bunları test etmeyi bile düşünmez. Kendine güvenen insanda ise bu tür hatalar gözlenemez çünkü bu insanlar kendilerini eleştirdikleri gibi eleştiriye de açık olurlar.
6. Benzetme
Bir varlığın, bir kavramın niteliğini anlatmak için o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyin örnek olarak gösterildiği düşünceyi geliştirme yoludur.
Örnek: Mevsimlerin ve yağmurun dilini çocuklardan sonra en iyi şairler bilir. Bir şiirin serüveni yağmur gibidir. Çünkü her şair biraz gökyüzüdür. Bazen yüzünde mavilikler gezinir, bazen bulutlar siner içine. Bir gün yağmurlarını boşaltır o da gökler gibi.
ABARTMA (MÜBALAĞA)
Bir şeyin niteliklerini veya bir olayı olduğundan fazla büyüterek veya küçülterek anlatmaya abartma denir.
*Çantayı taşımaktan kolum koptu.
*Arabamız yerden yedi kat gökyüzüne zıpladı.
*Kardeşim oyuncak alınmadığı için kıyameti kopardı.
*Sinemada gülmekten öldük.
*Dünyalar kadar işim var yarın gelebilirim.
* Korkudan gözleri fal taşı gibi açıldı.
*Elim değse ateş tutuşur.
BEZETME(TEŞBİH)
Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir.
* Serkan keçi gibi inatçı bir çocuktur.
* Pazardan aldığım biberler zehir gibi acıymış.
* Sabah yağan kar, beyaz bir çarşaf gibi tüm ovayı kapladı.
* Odadan çıktığında suratı mahkeme duvarı gibiydi.
*İnci gibi beyaz dişlerin var.
* Kutu gibi bir dairede otururlar.
* Gözlerim çalışmaktan kan çanağına döndü.
* Saçları altın gibi parlıyordu.
KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS)
İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesine kişileştirme denir.
* Gelişine sevinen bulutlar, ağlamaya başladı.
* Güneş uyuduğu zaman şiir yazabilirdi.
* Tepemizde bulutlar bağıra çağıra tartışıyorlar.
* Canı sıkılan çiçekler hep bir ağızdan şarkı söylüyordu.
* Bugün ormana kimse gelmediği için ağaçların canı tüm gün sıkılmıştı.
* Baharın gelişi ile tüm kelebekler dans ediyordu.
* Artık yaşlanan bu dere, terk ediyordu yavaş yavaş köyümüzü.
* Yağmur yağınca topraktaki sevinç kokusundan bellidir.
* Rüzgâr uyumuş, ay gülüyor; her taraf ıssız.
* Çarpılmış kapı yüzüme, sanki düşmanlık ediyor.
* Güneş bir haftadır nazlı doğup nazlı batıyor.
* Minik bir kuş hikâyesini anlatıyor küçük çocuğa.
* Bilgisayarımın bana verdiği emeği kimse vermedi.
KONUŞTURMA (İNTAK)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzından söz söyleme sanatına intak(konuşturma) denir.
*Adam elini uzattı, tam onu koparacağı sırada menekşe: Bana dokunma! diye bağırdı.
* Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna: İçimde kanayan yara gibisin.
* Güğüm bir gün testiye:-Yola çıkalım mı? Testi: Korkarım, çıkmayalım.
* Akıl ersin, ermesin sevdama Senden yanayım, dedi yeşeren dal senden yana
* Kulağının dibinde haykırdı fırtına: Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına.
* Yıldızlar sönsün diyerek bağırdı karanlıkta sümbül.
Sınıf Ders Notları8.Sınıf Türkçe Ders Notları