Türk müziği, kapsamlı ve çok zengin ve çeşitli bir müzik kültürü olarak dünya müzikleri arasında saygın bir yerde bulunuyor. Türk halk müziği, Türk sanat müziği, pop, rock, caz, klasik Türk müziği ve tasavvuf müziği gibi birçok rengi barındırıyor.
Halk müziği ezgileri yani türküler anonimdir, yakanı, bestekarı belli olmayan ezgilerdir. Diğer türlerdeki gibi sadece ezgi olması için bir kişinin sözünü, bestesini yapması şeklinde oluşmazlar. Bir felaket olur ya da güzel bir olay yaşanır. Bu olay destanlaşıp dilden dile söylenir ve yöredeki mahalli sanatçılar tarafından ezgilendirilir.
Yıllarca yörede yorumlanarak şekillenir ve genellikle TRT sanatçılarının çalışmaları sonucu yöre tavrına uygun olarak notaya geçirildikten sonra repertuara alınır. İcra edildikleri bölgeye, yöreye mal olmuşturlar. Her birinin yaşanmışlığı, hikayesi vardır. Kişilerin hayallerinde hayat bulmazlar. Yozgat/Akdağmadeni yöresine ait, Nida Tüfekçi'nin derlediği "Hastane önünde incir ağacı" gibi...
Hastane önünde incir ağacı türküsü, Emel Taşçıoğlu söylüyor.
Komşusunun kızıyla beşik kertmesi olan Yozgatlı bir genç askerde verem hastalığına tutulur. Hava değişimi alarak köyüne gelir. Kız tarafı gencin hastalığını öğrendikleri için kızlarını oğlanla görüştürmezler.
Genç oğlan gün geçtikçe erimeye başlar. Ailesi çok üzgündür. Kız tarafına yalvarır yakarırlar hiç değilse uzaktan görmesi için ama fayda etmez.
Kız tarafının tek şartı vardır, gencin tedavi olması.
Genç İstanbul'a, rapor aldığı hastaneye yatmak için yola çıkar.
O zamanlar verem çaresiz bir hastalıktır ve gencin hastalığı gün geçtikçe ağırlaşır. Devamlı gözünün önünde nişanlısı, ailesi canlanır. Gözü hastane önündeki incir ağacına takılır ve bu türkünün ilk beyitlerini yazmaya başlar.
Hastane önünde incir ağacı Doktor bulamadı bana ilacı Baştabip geliyor zehirden acı
Garip kaldım yüreğime dert oldu Ellerin vatanı bana yurd oldu
Mezarımı kazın bayıra düze Yönünü çevirin sıladan yüze Benden selam söylen sevdiğimize
Başına koysun kareler bağlasın Gurbet elde kaldım diye ağlasın
Söylentiye göre, bir ay geçmeden gencin ölüm haberi köye gelir. Fakir aile gencin cenazesini bile getiremez.
***
Hastane önünde incir ağacı türküsünün ilkinden farklı bir hikaye daha vardır. Savaş Akbıyık ve Habib Coşkunsoy'un anlatımıyla, hastane önünde incir ağacı ismiyle bilinen türkü Yozgat Akdağmadenli Nedret isimli, evlilik hayalleri kuran nişanlı bir öğrencinin, Pazarören Köy Enstitüsü'nde eğitim görürken yaşamını yitirmesi üzerine yakılmış bir ağıttır.
Nida Tüfeçi'nin kız kardeşi Aysel Sezer Tüfekçi ve eşi Naci Sezer'in anlatımlarına göre; bu türkünün hikayesi şöyledir;
Yozgat Akdağmadenli Naci Sezer'in, Pazarören Köy Enstitüsü'nde okuduğu yıllarda, aynı okulda, aynı zamanda hemşehrisi de olan ve kendisinden 2 yaş büyük olan "Nedret" isminde bir öğrenci arkadaşı daha okumaktadır.
Nedret, sarı saçlı - mavi gözlü çok güzel bir kız ile nişanlıdır ve arkadaşlarına okulunu biran evvel bitirip öğretmen olarak atandıktan sonra, çok sevdiği nişanlısı ile hemen yuvasını kurmayı hayal ettiğini anlatmaktadır.
Nedret isimli genç, Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü'nde okurken, 1947 yılının çok çetin geçen kış aylarında üşütüp rahatsızlanır ve yarı ahşap yarı toprak olan enstitünün revirine yatırılır. Revirde yattığı sırada yangın çıkar. Nedret, hasta ve bitkin olduğu için hızla alev alan revirden dışarı kaçamaz. Arkadaşları ve öğretmenleri onu kurtarana kadar maalesef vücudunda çok ciddi yanıklar oluşmuştur. Bunun üzerine, okul arkadaşları ve öğretmenleri, aman vermeyen kar ve tipiye rağmen olağanüstü bir gayret ile çalışarak, küreklerle yolları açarak Nedret'i, Kayseri'deki bir hastaneye yetiştirmeyi başarırlar. Doktorlar vücudunun büyük bölümü ciddi şekilde yanmış olan bu genç adam için çok uğraşsalar da, Nedret birkaç gün içinde maalesef hayatını kaybeder.
Bu olay, hastanenin önünde iyi haber bekleyen arkadaşlarını ve öğretmenlerini derin bir üzüntüye boğar... Cenazeyi alarak enstitüye doğru yola çıkarlar... Yolculuk sırasında hayatını kaybeden Nedret'in sınıf arkadaşlarından bir Avşar genci tarafından, içli bir ağıt yakılır.
"Hastane önünde incir ağacı,
Doktor bulamadı bana ilacı"
(www.repertukul.com)
En Sevilen Türküler ve Sözleri de ilginizi çekebilir
Göz atmak için tıklayın
Bu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve çevrenizle paylaşmayı unutmayın.
Etiketler: Hastane önünde incir ağacı türküsü, Hastane önünde incir ağacı türküsü dinle, Hastane önünde incir ağacı türküsünün hikayesi, Hastane önünde incir ağacı türküsü hikayesi, Emel Taşçıoğlu, Emel Taşçıoğlu dinle
Okuryazar'a üye olup, daha fazla özellikten tamamen ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Dilerseniz, kendinize köşe açabilir, anlık ileti paylaşabilir, yazılar kısmında ilgilendiğiniz konularda içerikler yazabilirsiniz.
Sosyal Mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
Adıma ağaç dediler
Şimdi dinle nelerim var
Biten meyvemi yediler
Daha daha nelerim var
Muhammed'in beşiğiyim
Ulu Kabe eşiğiyim
Çorbanızın kaşığıyım
Daha daha nelerim var
Adem safi damı oldum
Nuh nebiye gemi oldum
Müslümana cami oldum
Daha daha nelerim var
Fidan iken beni kırdın
Saban yaptın tarla sürdün
Dostum beni hor mu gördün
Daha daha nelerim var
Tarak oldum başınıza
Köprü oldum işinize
Her türlü savaşınıza
Daha daha nelerim var
Önündeki masa benim
Elindeki asa benim
Çanak çömlek kase benim
Daha daha nelerim var
Bina oldum yapı oldum
Çeşit çeşit kapı oldum
Kazma kürek sapı oldum
Daha daha nelerim var
Beni kolay mı bulursun
Ayrılsan nerde kalırsın
Ben olmasam sen ölürsün
Daha daha nelerim var
Sağ iken gönümü soydun
Hem de kestin biçtin oydun
Yağ peynir kaymak doldurdun
Daha daha nelerim var
Niçin beni mahvedersin
Ben tüfeksem sen bir ersin*
Kabrine bile örtersin
Daha daha nelerim var
Ben ağacım gülüm vardır
Dalımda bülbülüm vardır
Kovanımda balım vardır
Daha daha nelerim var
Her bir yanımdan biçtiniz
Benim kanım içtiniz
Niçin bağrımı deştiniz
Daha daha nelerim var
Kalem yaptın yazı yazdın
Gemi yaptın suda yüzdün
Sen ne için beni kestin
Daha daha nelerim var
Saz da yaptın tel uzattın
Göğsüme sedef bezettin
Benimle semah oynattın
Daha daha nelerim var
Kaplarına terek benim
Fırındaki kürek benim
Al bayrağa direk benim
Daha daha nelerim var
Dursun Cevlan çekmem keder
Ağacın medhini eder
Şehirden ta köye kadar
Daha daha nelerim var
AYI Çocuk şarkısı sözleri:
Bum bum çika çika eşkali benga
Bum bum çika çika eşkali benga
Baleluşi baleluşi eşgali benga
Baleluşi baleluşi bum.
Ormanda bir ayı varmış, bir gün sırtı kaşınmış
Gitmiş ağaca yaslanmış, bir o yana bir bu yana sallanmış.
Ağaç bundan gıdıklanmış, koşmuş uzağa kaçmış,
Ayı onu yakalamış, yukarıya yukarıya tırmanmış.
Ağaç bundan çok huylanmış, birden bire hapşurmuş
Ayının ayağı kaymış, tepetaklak yuvarlanmış.
Ormanda bir ayı
Söz-Müzik : Onur Erol
Yönetmen : Murat Şenöy
Animasyon: Adisebaba Animasyon
Karamela Sepeti - Şarkı söyle, dans et, öğren...
Karamela Sepeti Dailymotion kanalımızda tüm çocuklar için en sevilen, en popüler çocuk şarkıları; çizgi film animasyon karakterler ile gerçek çocukların birleştiği sihirli ve eğlenceli bir dünyada sunuluyor. Karakterlerimizle ve çocuklarımızla birlikte siz de şarkı söyleyin, dans edin ve eğlenin...
Dailymotion - Karamela Sepeti kanalımıza abone olmayı unutmayın. Böylece kanalımıza ekleyeceğimiz her yeni videodan anında haberiniz olsun, ilk siz izleyin...
Değerli Anne Babalar, Karamela Sepeti'nde yer alan şarkılarımız çocuklarınızın hem izleyip hem de aktif katılımları için tasarlanmıştır. Oyuncuların yaptığı hareketleri çocuklarınızla beraber yapmanız onların aktif dinlemelerini sağlayarak görsel ve kinestetik olarak şarkıları kalıcı şekilde öğrenmelerini sağlayacaktır.