Hamilelik dönemi, fizyolojik ve psikolojik açıdan birçok farklılığı aynı anda yaşadığınız bir dönemdir. Bir anne adayı olarak bu dönemde, yaşamınızın hiçbir döneminde dikkat etmediğiniz kadar dikkatli ve özenli olmaya başlarsınız.
Sizin sağlığınız ve buna bağlı olarak bebeğinizin sağlığı, her şeyden önemli bir hale gelir. En sağlıklı besinleri tüketip bebeğinize can olmak, faydalı ve organik yiyecekler ile beslenerek bebeğinizin sağlıklı gelişmesini sağlamak istersiniz.
Belki de ömrünüzde hiç adını dahi duymadığınız bitkilerin şifasından faydalanmak için tam zamanı olduğunu düşünüyorsunuzdur; ancak atlamamanız gereken çok önemli bir nokta var.
Her bitki, gebelik dönemi için uygun mudur? Yarar görmek isterken bilmediğiniz etkilerinden dolayı bu bitkiler sakıncalı olabilir mi?
İşte adaçayı da faydalarından dolayı gebeler arasında popüler olan bitkilerden biri. Peki hamilelikte adaçayı tüketiminin ne gibi sonuçları olabilir?
Adaçayı bitkisinin tarihçesi, orta çağdan günümüze kadar uzanmaktadır ve asırlardır sağlıkla ilgili birçok konuda faydalarından yararlanılmaktadır.
Görüldüğü gibi adaçayının faydaları saymakla bitmiyor; ancak gebelikte adaçayı tercih etmemeniz için de birçok sebep bulunuyor.
Örneğin, hamileliğiniz sürecinde adaçayının rahatlatıcı etkisinden fayda sağlamak isterken kan basıncı arttırma özelliği nedeniyle yüksek tansiyon sahibi olabilirsiniz. Yani normal zamanda fayda olarak görülebilecek bir etki, hamilelikte size zarar olarak geri dönüş yapabilir.
Bu sebeple sadece adaçayı bitkisi için değil, diğer tüm bitkilerle ilgili kendinize kür uygularken, anne-bebek sağlığı için dikkatli davranmanız tüm uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir.
Adaçayı, içerdiği aktif bileşenler sebebiyle fitoöstrojen etki gösterir. Yani bitkisel kaynaklı bir östrojendir. Östrojen hormonuyla benzer etkiler gösteren fitoöstrojenlerin dikkatli kullanılması gerekir.
Fitoöstrojenler, östrojen hormonu salgılanmasını tetikleyeceği için hormon seviyesi yüksek kişilerde östrojen fazlalığına neden olabilir. Östrojen fazlalığının da bazı yan etkileri olabilmektedir.
Östrojen hormonu, kadınların hayatını yüksek ölçüde etkileyen bir hormon olmakla birlikte bu hormon, gebelik döneminizde de büyük bir rol oynuyor. Normal koşullardaki bir kadının üzerinde bile ciddi şeyler yaratabilen östrojen, fazla salgılanması durumunda gebeler için de sorunlar oluşturabilmektedir.
Tahmin edilebileceği gibi, adaçayı bitkisi içeriğindeki etken maddelerin fitoöstrojenik etki göstermesinden kaynaklı olarak östrojen seviyelerini değiştirebileceğinden gebelik dönemi için riskli bir bitki olacaktır. Bu riskleri temel olarak sınıflandıracak olursak,
Şeklinde sınıflandırabiliriz. Adaçayı tüketirken olası bu riskler dışında hamilelikte karşılaşılabilecek başka sorunlar da olabilir.
Bu sorunlardan başlıcalarıdır.
Gebeliğin ilk ayları, anne adayları için en tehlikeli olabilecek aylardır. Çünkü vücudunuz bu değişime adapte olmaya çabalar. Vücut kimyanız değişir, hatta yeniden yapılanmaya başlar. Hormon seviyeleri değişkenlik gösterir ve bebeğiniz için uygun ortamı hazırlamaya çalışır.
Östrojen hormonu da, bu çalışmanın en büyük parçası olarak bebeğin rahim içi duvarına tutunmasını sağlamaktadır. Gebelikte adaçayı içmek, rahim duvarlarının gevşemesine neden olacak ve embriyonun duvara bağlanmasını zorlaştıracaktır.
Çünkü adaçayı bitkisinde bulunan Thujone isimli bir etken madde, rahim üzerinde uyarıcı bir etki yaratmaktadır. Bu sebeple, gebeliğinizin ilk aylarında tükettiğiniz adaçayı düşük riskini de beraberinde getirecektir.
Adaçayı, kan basıncını ve rahimin kimyasal yapısını bozabileceğinden dolayı böyle bir ihtimal maalesef ki bulunuyor, adaçayı tüketmek bebek düşürmeye neden olabilir.
Adaçayı tüketen hamileler üzerinde net bir bilimsel çalışma ne yazık ki mevcut değil. Ancak Amerikan Gebelik Derneği, yaptığı araştırmalar neticesinde hamilelik süresince adaçayı ve benzeri diğer bitkilerin (ökseotu, sinameki, biberiye, aloe vera, melisa, kediotu vb.) tüketilmemesi gerektiğini belirtmektedir.
Doğum vakti yaklaşan ve heyecanlanan anne adayları için yatıştırıcı ve rahatlatıcı özelliği nedeniyle adaçayı, bitkisel bir destek olarak görülebilir.
Doğumun başlangıcı için östrojen seviyenizin belli bir eşiğe ulaşması gerekmektedir. Hamileliğin son dönemlerine geldiğinizde vücudunuzda östrojen seviyesi en yüksek noktasına ulaşır ve doğum serüveniniz başlar.
Ancak vücudunuz ve hormonlarınız normal seyrinde yoluna devam ederken son aylarınızda tüketilen adaçayı sizi erken doğum ihtimaliyle karşı karşıya bırakabilir.
Çünkü adaçayındaki etken maddeler kasılmalarınızı tetikleyecektir. Zaten yükselmiş olan hormonlarınızı fitoöstrojen etkisi yüzünden vaktinden önce iyice yükselterek sizi erken doğuma hazırlayacaktır.
Ayrıca içeriğindeki etkenlerden dolayı kanama riskini arttırma olasılığı da söz konusu olabilir ve gebeliğiniz riskli bir sürece girebilir. Bu nedenle, nasıl ilk aylarda düşük ihtimali ile karşılaşmamanız için uzmanlar adaçayı kullanmanızı önermiyorlarsa son aylarda da erken doğum yaşanmaması için önermemektedirler.
Hamilelik döneminde kafein tüketimini kontrol altına alarak ödem oluşumunu önlemeye çalışan anneler olarak çareyi bitki çaylarında arıyor olabilirsiniz. ‘Her şeyin fazlası zarar.’ mantığıyla günde bir bardaktan ne zarar gelir diye düşünmemenizi tavsiye ederiz. Bitki çaylarının tüketimi konusunda birçok kadın doğum uzmanı aynı fikri paylaşmaktadır.
Hamilelikte adaçayı tüketilmesi zararlıdır. Bebeğinizin sağlığını düşünerek böyle bir konuda riske girilmemesi gerekmektedir. Üstelik doğum sonrasında, yani bebeğinizi emzirdiğiniz dönemde dahi bu tarz bitkilerin kullanılması önerilmez.
Adaçayı, sütü azaltıcı etki yaratabilir. Sütümü arttırayım derken bebeğinizi düşündüğünüzden daha kısa süre emzirmek durumunda kalabilirsiniz. Bu tarz bitkisel desteklere ihtiyaç duyduğunuzda muhakkak doktorunuza danışmalı ve uzman bir kişiden bilgi edinmelisiniz.
HAMİLELİKTE DİKKATLİ TÜKETİLMESİ GEREKEN BESİNLER
Bitki çayları
"Düşüğe neden olan bitkilerin başında ada çayı geliyor. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında ada çayının düşük riski oluşturduğu biliniyor. Adaçayında bulunan thujone isimli maddenin özellikle tansiyon riski olan hamilelerde plasentanın erken ayrılması yani düşüğe neden olabiliyor."
"Adaçayı dışında kantaron, biberiye, ısırgan otu gibi bitkilerden de uzak durulmasının faydası var."
Ananas
"Düşüğe neden olan meyvelerden biridir. Ananasın içerisinde bulunan bromelain isimli madde, rahim ağzında yumuşamaya ve rahimde kasılmalara neden olarak düşüğe sebep olabilir."
Maydanoz
"Maydanoz bu konuda biraz yanlış anlaşılmış bir sebze. Evet, maydanozun içerdiği apiol ve beta bisabolene isimli maddelerin düşüğe neden olma ihtimali söz konusu. Bu yüzden düşüğe sebep olan yiyecekler denince akla ilk maydanoz geliyor. Bu yüzden özellikle ilk 3 ayda tüketilmesi biraz sakıncalı. Ancak yemeklerin içerisindeki bir miktar maydanozun düşüğe neden olmaz. Maydanozun tüketimini abartmadığın sürece bir sakıncası yoktur."
Kafein
"Hamilelikte sık kafein tüketmek düşüğe ya da düşük doğum ağırlıklı bebeğe neden olabilir. Her ihtimale karşı kafein tüketiminin sınırlandırılması daha iyi olacaktır. Kafein tüketimi günlük mg geçmeyecek şekilde tüketmek mümkündür."
Cıva içeren balıklar
"Düşüğe neden olan yiyecekler arasında yoğun cıva içeren dip balıkları da var. Uskumru, kılıç balığı, ton balığı gibi dip balıkları yoğun miktarlarda cıva içerdikleri için hem düşüğe hem de bebeğin sinir ve beyin gelişimini olumsuz etkileme ihtimali var. Bu yüzden daha güvenli balıkları tüketerek hem besin maddelerinden faydalanabilir hem de düşük riskinden uzak durabilirsiniz."
Şekerli gıdalar
"Bütün şekerli gıdaların hamilelikte fazla tüketilmesi, birçok farklı soruna neden olabilir. Özellikle işlenmiş şekerli gıdalar, jelibonlar, şekerler ve bu gibi gıdaların sık sık tüketilmesi hem farklı hamilelik sorunlarına hem de düşüğe neden olabilir."
Karaciğer
"Gebelikte düşüğe neden olan yiyeceklerden bir diğeri de karaciğer. Düşüğe neden olma sebebi ise yoğun miktarda A vitamini içermesi. Bu yüzden fazla karaciğer tüketimi düşük ve sinir sistemi sorunlarına neden olabiliyor. "