Adini Sen Koy 389

Gündemimde bugün seçim olacağını sanıyordum ama şöyle bir düşündüm ve seçimin benim hayatımda hiç de öyle “elzem” yanı olmadığını gördüm..

Çünkü amca bana mektup yazmış..

Yengeyle birlikte seçimden bir kaç gün önce tutup Meis adasına gidivermişler..

Bana özel yazdığı notta yediklerini, içtiklerini tek tek anlatmış..

Hangi otelde kaldıklarını, hangi restorant cafe'de zaman geçirdiklerini yazmamı istememiş. Çünkü restoran da cafe de otel de sınırlı sayıda. Kimsenin ekmeğine mani olmak istemiyormuş..

Bayıldım; o anda orada olmak istedim.

Amca anlatıyor:

Sevgili yeğenim, biliyorum sen şimdi bu mektubumu okuduğunda “amca ne yaptın sen” diyeceksin ama yaptım işte yeğenim..

Yengeni de aldım seçim öncesi güneye doğru dümen kırdık. Anlarsın ya; altın yıla şöyle böyle 15 sene kaldı.

Kaş'ta gezinirken, kahvaltı edecek yer bakarken oradan kalkan gayet de güzel otobüs konforundaki tekneleri gördük..

Yengenle göz göze geldik.

Yengen “her zaman çantamda, delinin ne zaman ne isteyeceği belli olur mu” dediğinde ben kendimi Meis adasına iki bilet alırken buldum..

Meis; mini minnacık, pırıl pırıl, tatlı mı tatlı bir ada. Bizim Bozcaada'dan daha küçük ve tek bir yerleşim yeri var..

İnsan bu yaştan sesten, hareketten kaçıyor. İyi ki kaçmışız. Meis'de yılın bu ayında “çıt” yok..

Öyle sessiz ve kendi halinde ki; kırık Türkçe ile konuşan komşularımızı duyduğumuzda “tamam” dedik “bu akşam burada kalıyoruz..”

Önce hepi topu otel ve pansiyondan birini seçmek için sevimli şehir merkezinde boydan boya yürüdük..

Bu yürüyüş bizim için çok iyi oldu. Yanımıza yaklaşan ve kırık Türkçe ile konuşan kayıkçılar “mavi mağara”ya götürmek için ısrar ediyorlar..

Restorant sahipleri yemek için davet yapıyor. Cafelerde oturmamız için bastırıyor ve bunların hepsini Türkçe yapıyorlar..

Meis'te olmak çok güzel. Burada yurt dışı telefon tarifesi kullanmanıza gerek yok. Hepsi çatır çatır çekiyor. Öte yandan senin deyiminle yawro filan da bulundurmana gerek yok çünkü TL geçiyor..

Türkçe konuşuyorlar..

TL alıyorlar..

Telefonlar çok iyi çekiyor, üstelik 3G..

O anda kendini Türkiye sanıyorsun..

Tabi Meis'i keşfetmek hap gibi.

Burayı keşfetmek, alışveriş yapmak, yemek yemek, yüzmek bir kaç saate sığıyor..

Biz hiç acele etmedik. Her şeyi o kadar ağırdan aldık ki; şehir merkezini bir uçtan bir uca gezmek, mavi mağaraya gitmek, otel bulmak, kahvaltı etmek tam bir günümüzü aldı..

Saatler 'ı gösterdiğinde yeğenim istersen bu kısmını hiç anlatmayayım. Öyle bir şey oldu ki; yengenle donakaldık. Sevinçten uçmayalım diye birbirimize tutunduk..

Olağanüstü bir andı..

Adaya gelen herkes ayrıldı.

Üç beş restorant boşaldı.

Cafelerde kimsecikler yok..

Yeğenim sessizliğin dibini yaşadık.

Daha önce gözümüze kestirdiğimiz denize en yakın yerdeki bir cafe-restorantı seçtik ve aynen şunu söyledik..

“Bize hiç bir şey sormayın, masayı donatın” dedik ve neredeyse bu adada mutluluk zehirlenmesi yaşayacaktık..

Burada hiç bir şeyi aramana, sormana gerek yok. Herkes seni buluyor. Çünkü adanın her hangi bir yerindesin ve sen sırıtıyorsun..

Karşında sarı, mavi, beyaz boyalarla gelin gibi süzülen evler öyle güzel duruyor ki; bayılıyorsun. Öğreniyoruz ki; burada öyle yeni ev yapmak mümkün değilmiş. Ancak eskiler izinle restore ediliyormuş, bu nedenle de emlak çok pahalı..

Yeğenim burası bir acayip yer.

Sessizliğin dibi desem abartmış sayılmam.

Eğer buraya gelirsen, sana özel yazdığım notları mutlaka kullan..

Amah ihmal etme Saganaki ye..

Bildiğin peynir kızartması ama çok hoş. Sonra kalkıp orada et yiyecek halin yok. Ahtapot'un, kalamar dolmasının dibine vur..

Bu adada gezerken de yerken de hiç acele etmeyeceksin; çünkü olabildiğince yavaş olmak çok özel bir durum..

Ha bir de tavsiye.

Yazın en hızlı zamanında gidersen bu tenhalığı bulabilmen mümkün değil. Öyleyse ve mümkünse hafta içi gitmeye çalış.

Yaz geldiğinde Avrupalılar da buraya

çok ilgi gösteriyor. 20 dakikalık tekne seyahatiyle bir de bakıyorsun bu güzel adadasın..

Burada yaşayanlar Türkiye'ye öyle bağlanmış ki yeğenim; ha dediğin zaman ulaşabileceğin ana kara karşı kıyıdaki Türkiye..

Onun için de bize karşı çok misafirperverler. Eğer yolun düşerse, mutlaka bu küçük adayı ziyaret et..

Orada gelinimle bir gece geçir. O sessizlik seni de benim gibi en zayıf yerinden vuracak..

Yeğenim sana son sözüm.

"Burayı gelip görsen ağlarsın, hastası olursun.."