Adıyaman Şafak Operasyonu

Adıyaman, bir dönem onurla TBMM’de temsil ettiğim aziz memleketim.

Kahta, doğup büyüdüğüm, gençlik yıllarımı dolu dolu yaşadığım en sevgili şehrim.

Bilesiniz dostlar deprem felaketiyle yerle bir olup Acıyaman’a dönen memleketime yönelik bir takım ithamlar acımızı daha da çoğaltıyor.

Bayramın ilk günü Sn. Kılıçdaroğlu’nun memleketime yaptığı ziyaret dolayısıyla ortaya çıkan bazı nahoş olayların, konuyu bilen bilmeyen herkes tarafından “saldırı, provokasyon” vb. suçlamalar eşliğinde Adıyamanlıların imajını lekeleyici bir kara propagandaya dönüştürülmesi, elbette politikanın o çirkin yüzüyle alakalı bir durumdur.

Kemal Beyin olgunlukla karşıladığı bir durumun yandaşları tarafından çarpıtılarak takdim edilmesi, belli ki Kraldan çok Kralcılığın ötesinde bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Maksadı bağcı dövmek olan malum odakların olayı “AK Parti/Cumhur İttifakı saldırganlığı” eksenine oturtması da, niyetin gerçekte ne olduğunu aşikar ediyor.

Şimdi serinkanlılıkla Adıyaman’da ve Kahta’da ne yaşandığına bir bakalım.

Bayramın ilk günü.

Adıyamanlı hemşehrilerim yakınlarının kabri başında hüzünle dua okuyorlar.

Kemal Bey kabristana geliyor.

Kemal Beyin geldiğini gören ailelerden bazıları tepki gösteriyor.

Anlamadan bilmeden konuşmamak lazım.

O kabristanda PKK teröründen hayatını kaybetmiş çok sayıda şehit askerimiz var.

Henüz hayatlarının baharında toprağa düşmüş civanmertlerimiz…

Kemal Beye mi niçin tepki?

Çünkü Kemal Bey PKK’nın açıkça desteklediğini ilan ettiği CB adayı.

PKK’nın partisi HDP ile nasıl bir işbirliği içinde olduğunu da herkes görüyor.

O yüzden Kemal Beye şehit aileleri tepkili.

İlkin yaşlı bir baba tepkisini asaletine yakışır biçimde koyuyor.

Ne hakaret var söylediklerinde ne de sövgü.

Dua okuma faslına geçildiğinde de şehit yakınlarından bir başkası “Fatiha okumasını ne bilir ki o” biçiminde bir sözlü sataşmada bulunuyor.

Sonra Kemal Beyin yanındakilerle o kişi arasında süren laf atışmaları ve anlık bir gerginlik.

Hepsi bu.

Şimdi objektif olarak değerlendirelim.

Ortada şiddetle buluşmamış bir tepki var. Nahoş da olsa ortada demokratik bir tepki var. Başkalarına yönelik demokratik tepkiler, hatta şiddetle kısmen buluşan tepkiler olduğunda dahi bu tepkilerin olgunlukla karşılanması gerektiğini söyleyenlerin, “provokasyon” söylemi üzerinden akıl almaz ithamlarda bulunmaları, en hafifinden ilkesizliktir.

Ortada kendiliğinden gelişen bir olay var. Tertipli bir provokasyon iddiası, en basitinden yalandır.

O tepkiyi koyan kişinin partili aidiyeti veya hangi partiden kişilerle çektirdiği fotoğraflar üzerinden o partilerin bu eylemin faili olduğu iddiasında bulunmak ise, yalana dayalı çirkin bir politikanın ürünüdür.

Bütün bunların hepsi kelimenin tam anlamıyla nahoştur ve art niyetlilik örneğidir.

Benim açımdan nahoş olan bir diğer husus da şu: Kabristan’daki o tepki bayramın mehabetine hiç uygun değildi. Kemal Bey misafirdir. Bayram günü memleketimize gelmiş bir misafire, hele de bir CB adayına o tarz bir tepki asla Adıyaman’ımıza yakışır bir tepki değildi. Dahası, kimin fatiha bilip bilmeyeceğini o şekilde itham konusu yapmak da hiç mi hiç hoş değil. Kimin fatiha bilip bilmediği üzerinden bir suçlama dili geliştirmek, dindarlığın öngördüğü ahlaki tavırla bağdaşmaz.

Samsat ilçemizin sınırları içinde sahabe Safvan b. Muattal Hazretlerinin türbesi vardır.

Daha önce harabe halde bulunan bu türbe AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Kadir Topbaş tarafından külliyeye dönüştürüldü.

CHP’li Ekrem İmamoğlu geldikten sonra belediyenin üstlendiği diğer işlemler durduruldu. Oysa projeyi bir bütün olarak İstanbul belediyesi üstlenmişti. İmamoğlu’nun eksik kalan bölümler için gereken yardımı kesmesi, haliyle bölge halkı tarafından tepkiyle karşılandı.

Kemal Beyin sahabe türbesinde karşılaştığı tepki bununla alakalıydı. Evvela tepkisel bir tavırla konuşmak istediler. Kabristan’da yaşanan olayın şoku dolayısıyla bu tepki yanlış anlaşıldı ve iş gereksiz yere istenmeyen mecraya taşındı. “Seni burada görmek istemiyoruz!” tepkisinin altında yatan asıl bu tepkiyi görmezlikten gelip o kara propagandanın diline sarılınması elbette üzücü.

Orada da bir tertip söz konusu değil. Planlanmış bir provokasyon söz konusu değil.

Keşke o tarz bir tepki olmasaydı diyorum. Bayramın ve bulunan mekanın ruhaniyetiyle bağdaşır bir tepki değil. Bu konularda hemşehrilerimin çok daha duyarlı olması gerektiğini hatırlatırım.

Ama sonuçta şiddetle buluşmayan bir demokratik tepkiye ne kadar nahoş olursa olsun amacından ve niyetinden bağımsız o komplocu ve karalayıcı suçlamaların iliştirilmesi de ondan daha nahoş bir durumdur.

Bir provokasyondandan söz edilecekse eğer, olayın asıl bu boyutu da teşrih masasına yatırılmalıdır diyorum.

Kemal Beyin Adıyaman programında Kahta mitingi de vardı.

Kahta, nüfusunun tamamına yakını Kürt olan ve AK Parti’nin de en güçlü olduğu ilçemiz.

AK Parti’nin seçim bürosu, mitingin yapılacağı yerin ana güzergahında.

Kemal Beyin Adıyaman’daki programı uzayınca Ankara’ya dönme zorunluluğu hasıl oluyor.

Bunu bizzat Kahta’daki mitingte CHP’nin Adıyaman milletvekili de kürsüde açıklıyor. Yani CHP’li vekilin kendi demesiyle, Kemal Bey Ankara’da belirlenmiş programına yetişmek için dönüyor. Provokasyonlar dolayısıyla değil.

Ama nedense SP’li Kahta Belediye’sinin şehir hoparlörlerinde yapılan anonslarda, Kemal Beyin bazı kendini bilmezlerin ana yolu kapatması sebebiyle gelemediği belirtilerek tahrik siyaseti izleniyor.

Şimdi olayın gerçeğini anlatıyorum.

Herhangi bir provokasyon olmasın diye ana güzergahta bulunan AK Parti seçim ofisinin bulunduğu kısım trafiğe kapatılıyor. Kahta’nın o boylu boyunca uzanan caddesi karşılıklı iki kısımdan ibarettir. Trafik güvenlik nedeniyle öbür kısma yönlendiriliyor. Bu her yerde görülen olağan bir güvenlik tedbiri.

Henüz Kemal Beyin gelemeyeceği bilgisi ulaşmamış iken içlerinde CHP’lilerin de olduğu ama ağırlıkta HDP’lilerin olduğu bir grup genç AK Parti seçim ofisinin önünden slogan ata ata geçiyor. Bu grup son derece tahrikçi ve provokatif bir tarzda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sloganlar atarak sataşmalarda bulunuyor.

AK Parti İlçe Başkanı Osman Çetinkaya taraftarlarına uhuletle ve suhuletle davranmaları tavsiyesinde bulunuyor. Hatta demokratik bir olgunlukla alkış çalınarak provokasyonun önü kesiliyor.

Aynı grup ikinci kez tekrar seçim ofisinin önünden geçmeye kalkışıyor. Bu arada meydanlara ve bulvara asılı AK Parti afişlerini ve flamalarını söküp atma yoluna gidiyor. Yetmezmiş gibi daha tacizkar ve provokatif davranışlarda bulunuyor.

Buraya şu notu eklememin tam zamanıdır.

Bu provokatif grup, Kahtalı değildir; Kahta’ya dışarıdan gelen bir gruptur.

Kahta’mızda herkes birbirini tanır bilir çünkü. Ve Kahta’mızda bugüne kadar bu tarz provokatif ve tacizkâr eylem hiç olmamıştır. Belli ki birileri Kahta’yı bu vesileyle karıştırmak istemektedir. Kahta’da köklü ve saygın bir aileye mensup AK Parti ilçe Başkanının sağduyulu tavrını bu yüzden kutlamak isterim.

Siyasetin bir nezaketi vardır.

Seçim süreçlerinde parti ofislerinin önünden geçilirken herkes birbirinin hassasiyetine saygı gösterir. Başka türlüsü provokasyon olur.

Parti afişlerinin ve flamalarının söküldüğünü, hatta yırtılıp atıldığını gören AK Partili gençlerin tepki koymalarını “AK Partililer saldırdılar” biçimine dönüştürmek, en hafifinden çarpıtmadır. Orta yerde AK Partililerden kaynaklı bir provokasyon olmadığı gibi öyle iddia edildiği gibi saldırı da yoktur. O esnada küçük ölçekli bir arbedenin yaşanması, sözünü ettiğim provokasyonun sonucudur.

Şimdi geliyorum CHP’li vekilin arabasının tekmelenmesi olayına.

Öyle bir anlatılıyor ki bilmeyenler de sanır ki vekilin aracı oradan geçerken AK Partili gençler önünü kesip kendisine saldırıda bulunmuş. Yok öyle bir şey.

İşin gerçeği şu: CHP’li vekil AK Parti seçim ofisine geleceğini bildiriyor bu olaydan sonra. İlçe başkanı da bundan büyük bir memnuniyet duyacağını söylüyor. Aracıyla geldiğinde ilçe başkanımız bizzat abisini göndererek karşılıyor. Yanındakilerle araçtan inen vekil bir anda büyük bir hışımla “Terbiyesiz gençlerinize sahip çıkın!” şeklinde başlayan, giderek daha ağır hakaretlerle devam eden laflar ediyor. Ortam birden geriliyor. O esnada hoş olmayan bir durum yaşanıyor.

Bir özürle olayı yatıştırması gerekirken meydan okuyucu ve hesap sorucu bir tavırla hakaretler yağdıran vekilin tavrına hiç değinmeden onurlarını müdafaa sadedinde tepki koyan gençleri suçlamak sorarım size nasıl bir anlayışın ifadesidir?

Bugüne kadar hep iyilikle yad ettiğim o CHP’li vekilin sorunu demokratik bir olgunlukla çözmesini beklerdim doğrusu.

Bir provokasyonu yatıştırma görevi herkesten önce ilin vekillerine ve kanaat önderlerine düşer. Ne yazık ki CHP’li vekil o konuda iyi bir sınav veremedi.

Keşke o vekil daha sağduyulu davransaydı. Keşke seçim ofisini ziyaret edip o esnada orada bulunan AK Parti milletvekili adayı Kahtalı sevgili kardeşim İshak Şan’ı tebrik edip karşılıklı konuşsalardı. Ve orada herkese sağduyu tavsiyesinde bulunsalardı. Eminim ki sadece memleketi Adıyaman’a değil tüm Türkiye’ye emsal teşkil ederdi. Üç-beş oy uğruna takındığı bu tavrın son kertede kendisinin de memleketin de hayrına olmadığını inanıyorum ki ileriki yıllarda iş işten geçtikten sonra anlayacaktır.

Ve keşke o araca atılan tekme görüntüleri hiç olmasaydı diyorum.

Araca tekme atan o Kahta’da sevilip sayılan işadamı gencimizi olayın aslını faslını bilmeden kuruldukları tv ekranlarında sanki bir teröristmiş gibi yaftalayıp yargısız infaza tabi tutanları da kınıyorum.

Ya gerçeği olduğu gibi anlatın ya da o provokatif dilinizi Adıyaman’ımızın üstünden çekin. Hiç kimsenin acılı Adıyaman’ımızın acısını çoğaltmaya hakkı yok. Adıyaman’ımızı ve Kahta’mızı olduğundan başka göstermeye de… Adıyaman huzurun ve barışın kenti olmayı sürdürecektir.

Herkes bilsin ki Adıyaman fanatizmin merkezi değildir; hoşgörünün merkezidir. Bizler çok dinli, çok dilli, çok etnili ve çok mezhepli olmamıza rağmen bir arada barış içinde yaşamayı bilen örnek bir şehiriz.

Kimsenin aramıza nifak sokmasına izin vermeyiz.

Ne provokasyonlara geliriz ne de Adıyaman’ımıza operasyon çekilmesine izin veririz.

Siyaset uğruna bizi düşmanlaştırmaya çakışmaları da kendimizden bilmeyiz.