Pera Palace Hotel;İstanbul, Beyoğlu, Tepebaşı'nda, Meşrutiyet Caddesi üzerinde yer alan müze otel.
Yaklaşık yıldır İstanbulun en güzel köşesinde yer alan ve adeta tarihe meydan okuyan Pera Palace Hotel ile ilgili bilmeniz gereken öyle ilginç bilgiler var ki! İşte, bir asırdır olduğu yerde sayısız manzaraya tanıklık eden bu önemli mekân hakkında, duyunca çok şaşıracağınız bazı bilgiler…
yılında Paristen yola çıkan ve 80 saatlik yolculuğun ardından İstanbula varan çok lüks bir tren olan Orient Express (Şark Ekspresi)nin yolcuları genelde yüksek tabakadan bürokratlar, yazarlar ve zenginlerdi. İşte Pera Palace Hotelin yapımına, aslında bu insanların konaklama ihtiyacı nedeniyle karar verildi.
yılında özel bir balo ile hizmete açılan otel, İstanbulun en ihtişamlı yapılarından biriydi. İstanbulda Osmanlı sarayları dışında elektrik verilen; ilk elektrikli asansöre ve sıcak suya ilk sahip olan bina, Pera Palace Hoteldi.
Mustafa Kemal Atatürk, yılından itibaren Pera Palace Hotelde birçok kez konaklamış ve üst düzey misafirlerini ağırlamıştı.
Atatürkün cephe dönüşlerinde ülke için önemli kararlar aldığı ve misafirlerini ağırladığı numaralı oda, doğumunun yılında bir müze oda haline getirildi.
yılında numaralı oda, tıpkı Atatürk adına açılmış diğer müze evlerde olduğu gibi onun en sevdiği renkle yenilendi. Yıllar içinde çeşitli müzayedelerden temin edilen Atatürk kitapları, dergileri, imzalı fotoğraflar ve madalyalar gibi Atatürke ait kişisel eşyalarla zenginleştirildi.
Otelin kuruluşu ile birlikte Şeker Ahmet Paşanın eserlerinden oluşan; İstanbulda bir otelde gerçekleştirilen ilk resim sergisi Pera Palace Hotel’de yapıldı. yılının yılbaşı gecesinde, İstanbuldaki ilk yılbaşı balosu yine Pera Palace Hoteldeydi. Bu balo, Türkiye’de Miladi Takvime göre gerçekleştirilen ilk etkinlik olarak da tarihe geçmiştir.
Pera Palace Hotelin mutfağı, Osmanlıda köri baharatının kullanıldığı ilk mutfaktı. İlk kaplumbağa çorbası da bu mutfakta pişirildi.
Ünlü yazar yılları arasındaki İstanbul seyahatlerinde, pek çok kez burada konakladı. Onun sürekli tercih ettiği numaralı oda, bir süre sonra müze haline getirildi ve halen meraklıları tarafından ziyaret edilmekte
Ünlü yazar, da 11 gün boyunca ortadan kaybolmuştu. İddialara göre bu süre zarfında otelin o zamanki sahibinin Yeniköydeki villasında kalıyordu. Yazarın ölümünden sonra ünlü bir medyum olan Tamara Rand, yazarın kaybolduğu o döneme ait detayların Pera Palace Hoteldeki odasında gizli olduğunu öne sürdü. Bunun üzerine yazarın odasında, medyumun tarif ettiği yerde 11 kayıp günün sırrını çözecek bir anahtar bulundu. Ancak otel yönetimi ile sırrı hikâyeleştirmek isteyen Warner Bros arasındaki gelgitler nedeniyle sır çözülemeden anahtar rafa kaldırıldı.
Pera Palace Hotelde konaklayan önemli isimler arasında; İran Şahı Mehmet Ali Kaçar ve Rıza Pehlevi, İngiliz Kralı VIII. Edward, Sırp Kralı Pierre, Alman Büyükelçisi Von Papen, Amerikalı First Lady Jacquelin Kennedy gibi birçok önemli isim vardı.
Pera Palace Hotelin mekân olarak geçtiği edebi eserler şu şekildedir: Ernest Hemingway’in The Snows of Kilimanjaro (Kilimanjero’nun Karları) isimli eseri, Graham Greene’in Travels With My Aunt (Teyzemle Geziler) isimli eseri, Agatha Christienin Doğu Ekspresi’nde Cinayet isimli eseri…
Pera Palace Hotelde Atatürk ve Agatha Christienin müzeleştirilmiş odaları dışında; gül kokusu ve ipeklerle dekore edilmiş Greta Garbo suiti, Hemingway kitaplarıyla donatılmış Ernest Hemingway suiti, Haliç ve Pierre Loti manzaralı Pierre Loti suiti bulunmakta ve ziyaretçilerine tarihin sayfaları arasında dolaşma fırsatı tanımaktadır.
İstanbulun işgal günlerinde, Atatürkün Pera Palace Hotele yaptığı bir ziyaret sırasında işgal komutanlarından bazıları da orada bulunmaktaydı. Salondan içeri giren Atatürkü fark eden komutanlar, onu masalarına davet etmek istediler. Mustafa Kemal Atatürk ise bu istek üzerine şu unutulmaz cümleleri kurdu: Her ne kadar şu anda İstanbul’un sahibi onlar gibi görünse de yakında gidecekler. Bu nedenle kendileri burada misafirdir. Bizde de misafirler ağırlanır. O yüzden arzu ederlerse onlar benim masama buyurabilirler!
Otelin dış cephesinde klasik, balo salonunda oryantalist, diğer ikincil mekânlarda ise art nouveau çizgiler bulunmaktadır. Avrupalı asillerin konforlu bir şekilde konaklamaları için tasarlanmış otel, en lüks malzemelerle inşa edilmiştir. Öyle ki bugün bile otelde, o dönemde yapılmış sıhhi tesisat ve donanımlar kullanılmaktadır.
Geçen hafta İstanbul'un ilk lüks oteli Pera Palas'ta yılından beri kapalı olan bir oda açıldı. Gizemlerle dolu bu oda 28 senedir kapalıydı. Belki kilidi, bile küflenmiş bu odanın, bir hikâyesi var aslında. Yıllarca, açılmaması için kapısına bir dolap çakılmış olarak bekleyen bu gizemli odada polisiye roman yazarı Agatha Christie, otelin sahibi Misbah Muhayyeş ve hatta Atatürk'ün dahi kullanmış olduğu eşyaların bulunması merakı artırıyor.
yılında Paris'ten İstanbul'a gelen Orient Express treni yolcularının kalmaları amacıyla, dönemin en pahalı ithal taşları kullanılarak yapılan Pera Palas Oteli 'lere kadar Ortadoğu'nun en gözde otellerinden biriydi. Bugün bile otelin mekanik ve elektrik donanımları, hatta kapı kollarına varıncaya kadar orjinalliğini koruyor. Filmlere ve kliplere dekor olan Türkiye'nin en eski elektrikli asansörü yine bu otelde. Oldukça zengin ve renkli serüvenleri olan Pera Palas'ın satılış hikâyesi dahi romanlara ve filmlere konu olabilecek derecede enteresan.
Christie'nin sır dolu 11 günü
yılları arasında İstanbul'a defalarca gelen ve her geldiğinde Pera Palas'ta kalan meşhur dedektif romanları yazarı Agatha Christie, otelin sahibi olan Misbah Muhayyeş'in misafiri olarak Yeniköy'deki yalısında da kalmıştı. Christie “Orient Expres'te Cinayet” adlı romanını yazmak için İstanbul'a geldiğinde misafir olmuştu bu yalıda. Romanını ise Pera Palas'ta yazdı. Bilindiği gibi Agatha Christie 'da Londra'da iken 11 gün ortadan kaybolmuş, ve bu yok oluşunun sırrının bir anahtarda saklı olduğunu yazmıştı. İşin ilginç tarafı bundan sonrası…
Agatha Christie'nin ölümünden sonra, onun ruhunu çağırdığını söyleyen Medyum Tamara Land, 7 Mart da Pera Palas'ın numaralı odasında bir anahtar buldu. Bu anahtar otel sahibinin Yeniköy'deki Afif Paşa Yalısı'nın gizli bir odasını açıyordu. Ve bu gizli odada bulunan defterde, Agatha Christie'nin Londra'da 11 gün boyunca kayıp olduğu günlerde neler yaptığı tüm ayrıntıları ile anlatılıyordu. Tamara'ya göre Agatha, İstanbul'a gelip Pera Palas'ın nolu odasında sır dolu 11 gün geçirmişti…
Bu sırları öğrenmek isteyen Warner Bros şirketi, Amerika'nın ünlü medyumu Tamara Land'a müracaat etti. Land'ın iddiasına göre Christie'nin ruhu, otelin nolu odada bir anahtarda olduğunu söyledi ve tekrar ortadan kayboldu. Anahtar, nolu oda kapısının arkasındaki parkenin altında idi. Medyum Tamara'nın yapmış olduğu ikinci bir ruh çağırma seansında Agatha'nın ruhu, “Anahtarın, otelin o günkü sahibinin (Misbah Muhayyeş) yalısında gizli bir odayı açtığını ve bu odadaki hatıra defterinde kaybolduğu 11 günün tüm ayrıntılarının yazılı olduğunu” söyledi New York Times gazetesi, bu konuda yazılacak olan hikayenin yayın hakkı için 75 bin dolar teklif etmişti.
Şirket da İstanbul'a gelerek nolu anahtarı gerçekten de buldu. Anahtarı satın almak isteyen şirket yetkilileri otelin o dönemki sahibi Hasan Süzer'in istediği iki milyon doları ödeyemeyince anahtar hadisesi de ortada kaldı. Pera Palas'taki anahtar bulunmuştu, lakin bu anahtarın açacağı kilit olan Afif Paşa Yalısı'ndaki gizemli oda, ve sırlı defter bulunamadı. Anahtar şu an bir bankanın kasasında muhafaza altında. Agatha Christie'nin Pera Palas'ta kaldığı oda ise, o günkü hali hiç değiştirilmeden günümüze kadar muhafaza edildi.
Oda verin yoksa oteli satın alırım
senesinde, kılık kıyafetiyle fakir bir insan görünümü veren bir adam otele gelip bir oda istedi. Lakin resepsiyondaki görevliler, otelin pahalı bir otel olduğunu söyleyerek, otelin saygın müşterilerini de rahatsız etmemesi için bu dilenci kılıklı şahsa oda vermediler. Hatta oteli derhal terk etmesini ihtar ettiler. Bunun üzerine dilenci kılıklı adam personele şöyle dedi: “Hiçbir yere gitmiyorum. Ya bana bir oda verirsiniz. Ya da bu oteli satın alırım” İşte bu adam Rum Petros Bodosaki idi. Kayseri ve Mersin'de fabrikaları olan Bodosaki, dediğini yaptı. Ve o günlerde zaten kendi kendine bile yetmeyen ve imkansızlıklar içinde kıvranan oteli satın aldı. Otel, senesinde de devlet hazinesine geçti. Pera Palas'ın mülkiyeti halen devlet hazinesine ait.
Atatürk'ün ölüm saati Mihrace'nin halısında
Son bir Hadise: 1. Dünya savaşı sonunda İstanbul'un işgal yıllarında da Atatürk, bu otelin nolu odasında kalmıştı. Atatürk'e ait 32 parçadan oluşan eşyanın sergilendiği odada en ilginç şey ise başucunda asılı olan bir halı. Pera Palas otelindeki tüyler ürpertici bu halının hikayesi şöyle:
yılında zamanın Hindistan mihracelerinden biri Atatürk'ü ziyarete geliyor. Ve Atatürk'e unutulmaz ve kalıcı bir hediye vermek istiyor. Bunun için kahinine ilginç bir hediye hazırlaması emrini veriyor. Kahin de küçük bir halı dokutuyor ve mihraceye takdim ediyor. Halıyı çok beğenen Mihrace Atatürk'e hediye ediyor. Peki bunun neresi ilginç? İlginç olan halı değil, üzerindeki desen. Halının üzerinde bir saat motifi var ve bu saat yi gösteriyor. Bilindiği gibi Atatürk'ün ölüm saati Ancak beyin, kalp durduktan sonra 2 dakika daha yaşayabiliyor. Yani halıdaki saat Atatürk'ün beyin ölümünün gerçekleştiği saat. Ve saatin etrafı 10 adet kasımpatı çiçeğiyle süslenmiş.