This article is brought to the attention of general human culture starting circular dance. It is assumed that these dances are original outlook of ancient people associated with the cult of the sun. Associated with the cult of the sun and the circular shape the place where people live. It provides information about the reflection of people dancing on the material culture samples. Key words: the cult of the Sun, image of dancing people, pitcher, carpet, circle dances. В статье доводится внимание на общечеловеческую начальную культуру круговых танцев. Предполагается, что такие танцы являются изначальным мировоззрением древних людей связанный с культом Солнца. Связывается с культом Солнца и круговые формы место проживания людей. Дается информация об отражении танцующих людей на образцах материальной культуры. Ключевые слова: культ Солнца, изображения танцующих людей, кувшин, ковёр, круговые танцы.
• Kurucu Göçerlik Ve Anadolu Mayasının Temeli Olarak Yesevîlik • Kaygıları Ve Soru(N)Ları Müzakereye Açmak • . Nakşîlik Yesevîliğin İslam Öncesi Tasavvurlarını İslamîleştirmiş Midir? • Yusuf El-Hemedânî’nin Gördüğü Bir Rüya Üzerine Hanefîlikten Şafiiliğe Geçtiği İddiası • . Yesevîlik, Nakşîbendîlik Üzerinden Yenilenmiş Midir? İslam öncesi (Kök/Tek Tanrı (Tengirizm) ve onun yansımaları olan Şamanist ve animist geleneklere dair inanç ile Hz. Muhammed’in (sav) getirdiği sisteme teslim olup barışçıl bir din dili oluşturan Yesevî'nin cehrî zikir (erre) yapması, hocası Yusuf Hemedânî'nin gizli zikri tavsiye etmesi, Hemedânî'nin Ene'l-Hak ifadesini kesinlikle tutarlı görmemesine rağmen Yesevî'nin sistemini önemli oranda bu terim ve açıklaması üzerine kurması, Yesevî'nin Arslan Bab'tan çokça bahsetmesi, fakat Hemedânî'ye (açık bir şekilde) yer vermemesinin yöntem farklılığından öte metafizik tasavvurunun epistemik temellendirilmesindeki farklılığa işaret ettiği kanaatindeyiz. Yesevî’nin fıkhî, kelamî ve ahlakî hareket noktaları, ortaya koyduğu metafizik sistemi, İslam öncesi (Tengrici mümin) dönem ile İslam sonrası (müslim) dönem arasındaki geçişi sağlaması ve itidalli, bireysel ve barışçıl özgürlükçü bir dil oluşturmasına rağmen Nakşîlik üzerinden dönüştürülmesi, hatta Yesevîliğin bu tarikat içinde devam ettiği ileri sürülerek yok sayılması üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılmalıdır. Eğer ekonomi ve politik alanda çalışmalar yapan İktisat, Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler disiplinleriyle birlikte hareket edilirse, günümüz Türkiye’sinde her biri ekonomi-politik bir birim haline dönüşen tarikatlar (cemaatler) bazında sûfî düşüncenin geldiği nokta daha net anlaşılabilir. Özellikle Şiî ve Selefî zihniyetlere karşı tavır alıp sûfî olduklarını iddia eden birimlerin Türk Düşüncesine ve felsefeye karşı olmalarının gerekçelerinin ortaya çıkması açısından bu tür disiplinler arası mukayeseli çalışmalar yapılması elzemdir
ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir
suya giden bir adam mesela omzunu eğri tutsa
güneş, su ve adamın omzundaki eğrilik senindir
ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir
kararan dünya yeni bir güle bir ateş parçasıdır
bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir
bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir
benim sevdiğim su senin suyunun öz kardeşidir
senin soyunun bıraktığı güçler artık senindir
çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir
senindir ey sonsuzveren ne varsa hayat gibi
tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir
ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir
Şiir: Turgut Uyar
Müzik: Yedi Güzel Adam, Mutluluk
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #TurgutUyar #ÇoklukSenindir #Şiir
" Bir şu’lesi var ki şem’-i cânın
Fânûsuna sığmaz âsumânın"
Şeyh Galib
Aylardan Haziran sana varmak istiyorum
Kanatlarım açıp sana uçmak istiyorum
Mahcubiyetler ile prangalı ayaklarım
Ben sana gelmek istiyorum, gelemiyorum
Leylekler ta üç Şubat'ta göçtü bizim ile
Balkonuma bir kuş yuvasını yaptı bile
Gel sevdiğim buraları geçelim seninle
Her lahza gelmek istiyorum, gelemiyorum
Karakoç "Yollar kısalır, aşk gelince" diyor
Gönül baktığım her şeyde seni gösteriyor
Bir zaman sonra gözüm hiçbir şey seçemiyor
Sana kurban olmak istiyor, gelemiyorum
Meğer umut yitince insan da yitiyormuş
Ve insanı da en çok kendi düşürüyormuş
Düştüm, doğruldum ki gönlüme bir yalım konmuş
Dizlerim kan, tut ellerimden, gelemiyorum
Bak saatine gün erişti yine akşama
Ay ve yıldız ne de yakıştı karanlığa
O ay yüzünü alsam sabah akşam karşıma
Senle uyuyup uyanıyor gelemiyorum
En büyük kriz yürekte işte tam da böylece
Ömür bitip tükeniyor sensiz sessiz öylece
Takvim yapraklarını koparsam da her gece
Benden gitmiyorsun sen, ben de gelemiyorum
Çağırsan beni gün ya da gece, gel tek hece
Şiir: Muhammet Kalem
Müzik:
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #Şiir #SanaGelmekİstiyorum
Пропущенные эпизоды?
Нажмите здесь, чтобы обновить ленту.
Yazdırmalısın mezar taşına:
Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,
aslında hiç olmadım ben bu oyunda
ömrüm beni yok saysın…
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın.
Aslında yokum ben bu oyunda,
ömrüm beni yok saysın...
Yaşam bir ıstaka;
gelir vurur ömrünün coşkusuna.
Hani tutulur dilin,
konuşamazsın…
Tırmandıkça yücelir dağlar.
Sen mağlupsun sen ıssız
ve kalbinde kuşların gömütlüğü;
tutunamazsın!
Eloğlu sevdalardan dem tutar,
aşk büyütür yıldızlardan;
senin ise düşlerin yasak,
dokunamazsın...
Birini sevmişsindir geçen yıllarda.
Açık bir yara gibidir hâlâ.
Hâlâ ne çok özlersin onu,
ağlayamazsın…
Yolunda köprüler çürür.
Sesin, sessizlik sanki bir uğultuda.
Savurur hayat kül eyler seni,
doğrulamazsın!
Yapayalnız bir ünlemsin
dünyayı ıslatan şu yağmurlarda.
Her şey çeker ve iter,
anlatamazsın...
Yaşam bir ıstaka,
gelir vurur işte ömrünün coşkusuna.
Sesinde çığlıklar boğulur ama,
bağıramazsın…
Sonra vakt erişir, toprak gülümser sana;
upuzun bir ömrün ortasında
ne hayata ne ölüme
yakışamazsın…
Yazdırmalısın mezar taşına:
Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,
aslında hiç olmadım ben bu oyunda
ömrüm beni yok saysın…
Şiir: Yılmaz Odabaşı
Müzik: https://youtu.be/_E0tpwESQjM
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #EyHayat #YılmazOdabaşı #Şiir
Neyse…uzun etmeyim
Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
30 Şubat’ta mı geleceksin...peki...gel
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
30 Şubat’ta mı geleceksin, başım gözüm üstüne, peki gel
Menekşeler yetiştireceğim senin için, bekleyeceğim
Saçlarım taralı, gömleklerim ütülü
Sobaya bir odun daha atacağım, peki gel
Eski fotoğraflara bakarız belki, eski şarkılar dinleriz
“Ah ne çok sevmiştik birbirimizi”
30 şubatta mı geleceksin, peki, gel…
Hani mevsim kışsa, yıldız bulmam zor olacak
Bulutlar geçecek gözlerimden, ihtimal…
Kızıl-kıyamet olsa da her tarafım, üzülme,
Ben kara gözlü bir çocuğum, kendime masallar anlatacağım.
Bir masala tutununca ellerim kanasa da
Uyuyunca geçecek, biliyorum,
Kendimi dizinde uyutacağım…
Biliyor musun, sen olmayınca ben bir tuhaf oluyorum
30 Şubat’ta mı geleceksin, peki…gel…
Sen kapıdan dönmeyesin diye, evden çıkmam, merak etme
Kar olur, kış olur, üşürsün, neme lazım
Bir çay koyarım sobaya, radyoda incesaz…
Terliklerini çıkartırım dolaptan, odamız hüzzam, odamız hicaz...
Henüz almadığım bir mektup gibi bekleyeceğim seni
Aslında o kadar da kötü değilim, kafana takma sen beni,
Bir rüya gibi değil mi, gözlerimi açacağım, bitecek
Seni rüyaların en sonuna saklayacağım...
Neyse…uzun etmeyim
Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
30 Şubat’ta mı geleceksin...peki...gel
Şiir: Ali Kınık
Müzik:
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm
#AliKınık #Şiir #30Şubat
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul`da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ` Katibim`i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...
Şiir: Necip Fazıl Kısakürek
Müzik:
#NecipFazılKısakürek #Canımİstanbul #Şiir
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
hayır sanmayın ki beni unuttular
hala arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.
Şiir: Atilla İlhan
Müzik:
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #Atillaİlhan #BöyleBirSevmek #Şiir
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, haldan bilmez,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Şiir: Ahmed Arif
Müzik: https://youtu.be/ugAD8OsrMn4
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #AhmedArif #HasretindenPrangalarEskittim #Şiir
Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Tanrının ‘gel’ buyruğu tatlılıkla erince
Ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice?
Ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası,
Ne de bir kaygı kalır can yükünü derince.
Bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır;
İkisini birlikte verirler bir verince.
Ecel dedikleri şey erlerin kevseridir;
Gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince.
Bir yumunca gözünü, kaybedince özünü
Çalamazsın sazını öyle inceden ince
Ne güneş kalır, ne ay; ne ırmak akar, ne çay;
Dünyaya gelmedin say yağız yere girince.
Bildiğin, neyse unut, Tanrı’ya kavuştun tut,
Bir gün ölüm meleği seni yere serince.
Şu gördüğün ne varsa birer damladır,
Bir denize akıyor hepsi yerli yerince
Bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır,
Ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…
Şiir: Hüseyin Nihal ATSIZ
Müzik:
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #Atsız #GelBuyruğu #Şiir
Gülmeyi denedim, sensiz olmadı...
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,
Bulmayı denedim, sensiz olmadı,
Felekten bir gece çalıp biraz da,
Gülmeyi denedim, sensiz olmadı...
Hasreti herkesten çok tanıyorum,
Bu zehrin üstüne yok sanıyorum,
Islak gözlerimden utanıyorum,
Silmeyi denedim, sensiz olmadı...
Doğmanı bekledim battığın yerden,
Dönmeyı bilmedin gittiğin yerden,
Beni sarhoş diye sattığın yerden,
Gelmeyi denedim, sensiz olmadı...
Evlenmiş dediler, çıldıracaktım,
Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım,
İlmeği kaç defa boynuma taktım,
Ölmeyi denedim, sensiz olmadı...
Şiir: Cemal Safi
Müzik: Oğuzhan Öz https://youtu.be/da-aGwYBRCQ
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #CemalSafi #SensizOlmadı #Şiir
güven bana gülüm!
sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
hasretten - hakikaten- ten değiştiren yüzüm!
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
istanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
hasretten - hakikaten- ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin - sevinçten ağlayacaksın gülüm- ki
işte o vakit bana-doğrudur!-
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
Şiir: Küçük İskender
Müzik: Volkan Gümüşlü: https://youtu.be/4QtQ4U8q0_s
Görsel: Ümit Okan
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm
#Küçükİskender #Şiir #DeGülüm
Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
Ve sustum, sükutu besteler gibi.
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
O gece ne kadar güzeldi mehtap
Gönülden fışkıran nağmeler gibi.
Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap
En tatlı ilk ve son buseler gibi.
O gece o müthiş deniz durgundu,
Ömründe susmayan rüzgar yorgundu,
En kara gönüller aya vurgundu
Leyla’yı içinde bulan er gibi.
O gece zevkini duydum hayatın,
Sırrını anladım mükevvenatın.
Gönlümde yıkılan bir kainatın
Sesini işittim giryeler gibi.
O gece hayatım sanki masaldı,
Şuurum o anın içinde kaldı,
Kalbime ışıktan bir füsun doldu
İnsanı çıldırtan handeler gibi.
O gece felekten bir gece çaldım,
Ömrümde son defa bahtiyar oldum;
Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
Ve, sustum, sükutu besteler gibi.
O gece ne kadar güzeldi mehtap,
Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
Rüyada çalınmış buseler gibi.
O gece gönlüm de aya vuruldu;
İçimde küllenen ateş dirildi.
Dünyada ne varsa yere serildi,
“O” kaldı… Kalbimi seyreder gibi.
O gece sevgim coşkun ırmaktı,
Kalbimden taşarak o kalbe aktı;
……………….
Gözlerime en keskin bakışla baktı:
”Ben de seni Atsız, ben de ….” der gibi…
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #HüseyinNihalAtsız #OGece #Şiir
Bu millet, bu insan, adı sanı Türk,
Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli,
Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük,
Bu Bursa, bu Konya, bu usta eli.
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu seher, bu camdan giren gündüz, ben!
Sokaktan yükselen şu şen naralar,
Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben!
Nerede o dünkü ateşli nabız,
Nerede yastıkta kıvranan başım?
Bu sabah içimde çelikten bir hız,
Bu sabah en mutlu, en şen yurttaşım.
Bu millet, bu insan, adı sanı Türk,
Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli,
Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük,
Bu Bursa, bu Konya, bu usta eli.
Bu eşsiz İstanbul, bu tek Edirne,
Bu örnek Kayseri, Sivas, Erzurum,
Bu Fırat, Menderes, Çoruh, Ergene,
Bu İzmir, Adana, Urfa, bu Çorum.
Bu başak, bu salkım, bu bağ, bu harman,
Bu bizim davarlar, bizim danalar,
Bu ocak, bu maden, bu dağ, bu orman,
Bu yiğit erkekler, yiğit analar.
Bu çetin, bu dönmez, bu sert bilekler,
Bu yanık çehreler, bu bizimkiler,
Bu ağaç, bu çiçek, bu çığ, bu renkler,
Bu diller, bu sesler, ya bu ezgiler.
Bu ninni, bu ağıt, bu düğün, bu bar,
Bu Zeybek, bu halay, bu güreş hep ben!
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu ışık, bu gündüz, bu güneş hep ben!
Ey rüya, ey hayal, beni terk etme.
Ey sabah koynunda senin, hem zinde,
Bir şuur ışığı vurmuş perdeme,
Bir bahar öğlesi gibi çimen de.
Siz şimdi sokaktan gelen oymaklar,
Yürüyün siz bütün il çocukları,
Göğüslerde gurur, elde bayraklar,
Yürüyün başlar dik, alın yukarı.
Yürüyün ardından siz emellerin,
Yürüyün kalbimin yükü ilhamlar,
Uzaktan çırpınsın size ellerim,
Çırpınsın yüreğim, durana kadar.
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu seher, bu camdan giren gündüz ben!
Komşular, şaşmayın bana komşular,
Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben!
Şiir: Ahmet Kutsi Tecer
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #29Ekim #Şiir #AhmetKutsiTecer
Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
Koşaradım
Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
Toprağı rüzgârı denizi göğü
O her zaman bir insanla anlamlı
Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
Ve ucuz korkuların kör kuyularına
Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.
Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
Kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
Küçük çıkarların büyük kurnazları
Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
Dışa vurmayı duygularınızı
Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.
Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
-Ki bu en büyük kötülüktür size-
Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
Koşaradım
Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..
Şiir: Şükrü Erbaş
Fotoğraf: Ahmed Mulla
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #ŞükrüErbaş #Koşaradım #Şiir
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?
Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir.
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #CahitSıtkıTarancı #Karasevda #Şiir
Fatih'in İstanbul'u fethettiği değilse de
Bülent in dediği gibi bangır bangır:
"hepimiz tam da ölecek yaştayız!"
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
maktul hep suçludur dünya tutanağında
sekizde dokuz kusurlu çıkar her defasında
ağır eza mahkemesinde yargılanır ölmekten
ölmek ki en büyük günahtır kitâb-ı hayatta
herkes günahkârdır buradan bakınca, değil mi patron
ölüm gene mi indirim reyonunda bu sıra pardon
kasiyer kız sırıtması gibi aniden geçiyor ömür
ve bakın ne diyor şu tekleyen ihtiyar at:
on kuruşluk sakızdır hayat, azıcık çiğne, at
insan kaç kere gelir yaşamak bayramından
kaç kez iner hıdırellez yokuşundan
mutluluk kaçgen patron ve nasıl mutlu olursun
gönlünü parçalı bulutlu birine kaptırmışsan
ta yukarı kata çıkardı hayallerini, uykunu kaçırdı bak
arsız bir odacı gibi bahşiş bekliyor işte hayat
telaşını mı sunacaksın, buyur burdan yak
ömür dediğin nedir ki patron
harca harca bitmeyen telaş
bir avuç sakiniyiz dünya kasabasının
şu gördüğünüz uçurumdur evimiz
hatırla, çok iyi tanırız birbirimizi
acıdan akrabayız çünkü hepimiz
adres bildiriyorum, o kurnaz meleğe çaktırmayınız
yokluyor, yoklama sırasında en baştayız
Fatih'in İstanbul'u fethettiği değilse de
Bülent in dediği gibi bangır bangır:
"hepimiz tam da ölecek yaştayız!"
Şiir: Eyyüp Akyüz
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #EyyüpAkyüz #Şiir #OlayYeriİnceleme
Bilmem farkında mısın tomur tutmuş bir çiçek
Kokunu aranıyor ama sen kaçıyorsun
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Ayaz vurmuş yüzüyle toprağının bağrında
Bir ekin tarlasıydı başağa durmuş ruhum
Gelincikler toplardım duyduğum her çağrında
Sepekleri simsiyâh mor gerdanlığı mahsun
Hâlbuki tırnağıyla sabır sağan her tohum
Mevsimini bekliyor sen benden kaçıyorsun
Uğraşına güç yetmez sırlanmış gökyüzüne
Baskın veren yağmurdum süreği parmak parmak
En baygın damlalarla dokunurdum yüzüne
Bilmezdin neden yağar hangi vâkitten meftûn
Oysa kıvrımlarıyla dağlar yırtan her ırmak
Ummanına akıyor sen benden kaçıyorsun
Kimse duymadı beni görmedi gördüğünü
Boğazında düğümlü kuşluktum azgın ateş
Usulca bûseledim göğsüme sürdüğünü
Âşkı emzirdiğinde akıl almaz bir efsûn
Meselâ seferinde çamçaklanırken güneş
Kuşlar şarkı söylüyor sen benden kaçıyorsun
Darmadağın umutla başucunun vurgunu
Bir takvim yaprağıydım bakışlarında humar
Sessiz sessiz taşırdım her güne soluğunu
Vâdem ellerinde hür devrim düşünde meskûn
Hülâsa tufanında şaha kalkan her damar
Âyinine duruyor sen benden kaçıyorsun
Dur durak nedir bilmez çağlayanımda bil ki
Bir yanım yerli yurtlu diğer yanım göç göçek
Sıtkım kanlı bıçaklı nice zamandır belki
Gözlerimi kapasam göğsünü açıyorsun
Bilmem farkında mısın tomur tutmuş bir çiçek
Kokunu aranıyor ama sen kaçıyorsun
Şiir: Hakan İlhan Kurt
Müzik: Volkan Gümüşlü/ https://youtu.be/D2Yus0j0mI0
Görsel: Benjamin Davies @unsplash
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #HakanİlhanKurt #SenBendenKaçıyorsun #Şiir
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyayı gönül verdin mi?
Kimi büyük kimi böcek kimi kul
Merak edip hiçbirini sordun mu?
İnsan ölür ama ruhu ölmez
Bunca mahlukat var hiçbiri gülmez
Cehennem azabı zordur çekilmez
Azap çeken hayvanları gördün mü?
İnsandan doğanlar insan olurlar
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
Hepisi de bu dünyaya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi?
Vade tekmil olup ömür dolmadan
Emanetçi emanetin almadan
Ömrünün bağının gülü solmadan
Varıp bir canana ikrar verdin mi?
Garip bülbül gibi feryad ederiz
Cehalet elinde küskün kederiz
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
Bağlama: Harun Murat ÖZGÜÇ https://youtu.be/diAkfxeaibs
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #NeşetErtaş #Yolcu #Şiir
Yeter artık rüzgâr, yakamı bırak,
Ürpertiyorsun içimi.
Şöyle dinlenelim biraz, hiç olmazsa
Bir sigara içimi…
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Yeter artık rüzgâr, yakamı bırak,
Ürpertiyorsun içimi.
Şöyle dinlenelim biraz, hiç olmazsa
Bir sigara içimi…
Pembe, beyaz bulutları toplamışsın,
Katmışsın önüne katar katar
Ne gençlik, ne şarkılar, çiçekler
Gün olur hepsi biter.
İstemem kimsenin öldüğünü
Bırak rüzgâr, bırak anlatayım.
Bir ulu meşenin dibine otur sen
Göğsünde yatayım..
Bize başka havalar getir biraz
Ihlamur koksun, sakız koksun,
Çapadan dönmüş terli terli
Kız koksun…
Tepeden koksun, ardıçlı, çamlı
Siirt koksun, Boyabat koksun,
Hür güzel günler içinde,
Canım hayat koksun…
Aydınlık gecelerden sonra,
Günler dileğimce geçmeli.
Şarkılar dalga dalga üzerimden,
Turnalar misali uçmalı.
Sevdalı olmalı, hovarda olmalıyım
Sebatsız kuşlara benzer.
Bir Kayseri’de, İstanbul’da
Bir yıldızlarda olmalıyım.
Ama devran eski devran değil
Ne oldu ne olmadı şaşırdık?
Bir bulduk, bir yitirdik kendimizi
Sade suya kuru fasulye pişirdik.
İşte ben, bellerde, yollarda.
Dün yirmisinde, bugün yirmi beşinde
Bozkır ortasında, dağlar başında
Çoluk çocuk bir olmuş dolaşıyoruz
Bir lokma ekmek peşinde.
Bir hava getir bize artık.
Ihlamur, sakız koksun.
Ayışığında yıkanmış, çil çil
Kızoğlan kız koksun...
Şiir: Turgut Uyar
Müzik: Nazende Sevgilim/ https://youtu.be/7i0kHsagt5g
Piyano : Uğur Yıldız
Keman : Volkan Gümüşlü
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #TurgutUyar #Şiir #Rüzgar
Bir hayal alemi ardında; uzak,
Sisli iklimlere sürdüm, gittim.
Varlığım burda sönüp kaybolacak...
Belki ben şimdiden öldüm... Bittim...
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Yine aklımda bugün sen varsın,
Yine derdinle hayalim hasta.
Bürüsün kalbimi derdin sarsın;
Bir ümit var bu tükenmez yasta.
Bir yaram var! Ona merhem vurman,
Bir hayaldir ki gönülden taşıyor.
Ayırırken bizi yollar ve zaman,
Sana kalbim daha çok yaklaşıyor.
Nerde bilmem o geçen günlerimiz?
Artık onlar yeniden gelmeyecek.
Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz,
O öten kuş, o güzel pembe çiçek?
Göklerin ziyneti mes’ut kuşlar
Ötüşürlerdi yağarken yağmur.
Şimdi onlarda melul olmuşlar,
Çünkü artık ne ışık var, ne de nur.
Dinledik rüzgarı sessiz sessiz
Okuyorken bize bir gamlı kitap.
Suya çizmişti gümüşten bir iz,
Yükselirken gece dağdan mehtap.
Şimdi hülyaya gömülmüş ölüyüm;
Ne gelen var, ne giden var, ne soran.
Iztırap yaylasıyım gam çölüyüm;
Esiyor sadece gönlümde boran.
Bir hayal alemi ardında; uzak,
Sisli iklimlere sürdüm, gittim.
Varlığım burda sönüp kaybolacak...
Belki ben şimdiden öldüm... Bittim...
Şiir: Hüseyin Nihâl Atsız
~
Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a
~
Sosyal Medya Hesaplarım:
https://facebook.com/muhammetkalemm
https://instagram.com/MuhammetKalemm
https://twitter.com/MuhammetKalemm #HüseyinNihalAtsız #Yalnızlık #Şiir
Bir o dönmemek ve dostları Leylâm ve asıl seni bir daha görmemek... Ve asıl seni görmemeyi düşünmek insanı deli ediyor. Seni belki bir ay görmesem ne bileyim seni 3 ay, bir sene görmesem bu insana koymaz da bu bir yasak olursa ve hiç dönmemek karışınca işe, çok acı oluyor Leylâ.
~
•Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.
~
Leylâ
Önce sana böyle bir kâğıda yazdığım için özür dilerim.
Bu akşam birçok defa başlayıp sonunu getiremediğim bir hikâyeyi tamamlamaya çalıştım. Fakat nafile, insan aklını bir şeye verdimi kurtulamıyor ondan. Daima düşünmekle ve daima da aynı şeyi düşünmekle insan aşkın bir fikri-işgal olduğunu kabul ediyor. Sonra ben Leylâ mütemadiyen şiddetli bir arzu ile bir tatmin edilmemezlik içinde bir şeyler istiyorum. Bunun gibi, yani bu tatminsizlik gibi bir de ifade edemeyiş var ki bu insanı bitiriyor, harap ediyor. Çok defa yazdıklarımı yırtıyorum, çok defa bu, bedbinlikten ve ümitsizlikten oluyor. Fakat yine de işte yaşıyoruz ve acı içinde bile olsa bu bize bir haz veriyor ve yaşamayı istiyoruz. Ne kadar ölümü fevkâlâde bir facia gibi veya ne bileyim bir felâket gibi kabul etmesek de ölmek veya sevdiklerimizden ayrı olmak istemiyoruz. Çok zaman olmuştur Leylâ, şu memleketten gitmeyi düşünmüşüm dür. Amma daima bunu yapamamışımdır. İlk seferler daima bir imkânsızlık vardı, bunlar mani idi... Son zamanlar imkânlar olmuştur amma kendim bu maceraya atılamamışımdır. Belki eminim ki ayrılık veya uzak oluş mühim değil de asıl onu düşünmek ve bir daha hiç dönülmeyeceğini ve geride kalanları insanın bir daha göremeyeceğini düşünmesi çok feci bir şey.
Bazen o anı yaşıyorum Leylâm o zaman tüylerim diken diken oluyor. Bazen şöyle düşünüyorum da buna cesaret edemiyorum. Bir o dönmemek ve dostları Leylâm ve asıl seni bir daha görmemek... Ve asıl seni görmemeyi düşünmek insanı deli ediyor. Seni belki bir ay görmesem ne bileyim seni 3 ay, bir sene görmesem bu insana koymaz da bu bir yasak olursa ve hiç dönmemek karışınca işe, çok acı oluyor Leylâ. Amma diyeceksin ki, "Biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki."
Öyle değil halbuki Leylâ, alışmamıştık amma, alışabilirdik ve alışacaktık... Netekim verdiğin dost kalma sözünde durursan ve ben de burada kaldıkça alışacağız da... Sonra Leylâ bazen neler düşünüyorum bilsen, bütün bu bağlardan kurtulup başka yerlere kaçmak, çocukken rüyalarımı çalan sıcak iklimlere doğru uçmak istiyorum... Amma yine de biliyorum ki Leylam, bu imkânsız.
Çocukken ne iyiydi Leylâ, 5 arkadaştık biz. Bu yekûn zaman zaman değişirdi. Ekseriya üç kalırdık. Bütün günlerimiz, Antalya kıyılarının o sıcak ve hattı-ı istiva iklimi bizi cenup beldelerine çektikçe, hayaller kurmakla geçerdi. Neler düşünmez, cenup denizlerinde ne şirin adalara sahip olmazdık. Bu hayaller hakikat olsaydı ve sağ bir de Robenson olsaydı eminim ki kıskançlığından çatlardı.
Ama bütün bunlar cemiyet içine girmeden, sosyoloji okumadan evvelki zamanda idi. Sonra cemiyet içinde çalışan insanları, çalışmayan insanları, açları, tokları, mesut olanları, mustaripleri gördük, büyük, küçük şehirlerde gözlerinde ümit parlayan... bazen dizlerinde derman kalmayan insanları gördük... Hikâyeler dinledik Leylâ.. Kan kusanların hikâyelerini, altın kusanların hikâyelerini ve daha neler gördük Leyla, daha neler dinledik bu şehirde. Kitaplarda okuduklarımız da caba.
Ne olursa olsun Leylâ bunlar mühim değil artık benim için. Benim için yalnız sen mühimsin. Bana kim ne derse desin hatta bir kıza bu kadar ehemmiyet ve kıymet verdim diye bana kızanlar bile olsa, aldırmayacağım ama sen ister dostum ol ister sevgilim, yeter ki hayatımda ol. Sen Leylâ bana geldikçe sana ihtiyacım olacak. Senden başka hiçbir isteğim yok. Sen Leyla bana her şeyi, her şeyi unutturabilirsin. Seni, bu muazzam aşka lâyık gördükçe ben, her şeyi yenebilirim Leyla...
Düşün ki hayatta tek başımayım ve sen istersen hayatıma senden başka hiçbir kimse gi