ahmet faik şener / Ahmet Faik Şener - Vikipedi

Ahmet Faik Şener

ahmet faik şener

kaynağı değiştir]

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen, yılında yılını kutlayan İstanbul Caz Festivali tarafından Balarısı Ahmet Faik Şener'e Yaşam Boyu Başarı Ödülü takdim edilmiştir.[6]

Kaynakça[değiştir

Balarısı Ahmet (Ahmet Faik ŞENER) / Mahur Saz Semaisi

seafoodplus.info

Ağız armonikası ya da çoğumuzun bildiği adla MIZIKA , ülkemizde bir eşlik çalgısı olarak tanınmış olsa da, dünyada yıllardır popülerliğini koruyan bir solist çalgı. İlk kez, 'lerde Christian Friedrich Buschmann adlı Thuringli bir genç tarafından yapılır armonika. Buschmann, kardeşine yazdığı bir mektupta yeni buluşunu şöyle anlatır: "Çok dikkate değer bir estrüman daha yaptım. Çapı 10 cm Ancak pianossimodan kreşendoya kadar, klavyesiz, tam 21 nota değeri verebiliyor. Üstelik, notayı istenilen uzunlukta seslendirebiliyorsun" Ancak, biraz kompleks bir enstrümandır bu. Bir Bohemyalı, Joseph Richter bunu basitleştirir. Bir İngiliz, Sir Charles Winston ise son şeklini verir. 'de Matthias Hohner bu enstrümanın gelecek vaadettiğini görür ve seri üretimine başlar. 'lere gelindiğinde armonika, Amerika başta olmak üzere bütün dünyayı sarmıştır.

Armonika, çoğumuzun aklında western filmlerinden kalmıştır. Gece çökerken, çölün sessizliğinde esas kovboyun, gömleğinin cebinden çıkartarak hüzünlü melodiler çaldığı küçük çalgıdır o. Kolay taşınabilir olması, her yerde bulunabilmesi ve hüznü, yalnızlığı sesinde yansıtabilmesi itibariyle, kovboyların vazgeçilmez çalgısıdır ve bu yüzden hemen tüm western filmlerinde (ya da Red Kit gibi çizgi romanlarda! ) önemli bir yer işgal etmesi tesadüf değildir. Armonika, Amerika'da o kadar popülerdir ki, Lincoln, 'de yürüttüğü seçim kampanyasında halkla aynı konumda olduğunu göstermek için armonikayı kullanmıştır. Armonika aslında yoksul çalgısıdır ama herkes tarafından kullanılabilme özelliğine sahiptir; Amerikan başkanlarından Eisenhower'in armonikayı virtüoz ustalığında çaldığı bilinir.

Armonikanın dünya çapında popüler bir çalgı haline gelmesi ise 'lerde kurulan müzik toplulukları sayesinde gerçekleşir. "Peg o' my Heart" adlı şarkılarıyla ünlenen Harmonicats, Amerika'nın en ünlü topluluklarından biridir ve armonika çalan üç müzisyenden oluşmaktadır; küçük yaşta ailesiyle Amerika'ya göçen İzmirli bir ermeni olan Jerry Murad, Don Les ve AI Fiore.

Beatles'ın dünya çapında fırtınalar kopartan "Love Me Do" şarkısının girişinde armonika kullanılması ise popüler batı müziğiyle uğraşan toplulukların bu çalgıya farklı bakmalarına yol açar. Armonika, Bob Dylan şarkılarının ve konserlerinin de vazgeçilmez enstrümanıdır. Boynuna asılı armonikası, Dylan'a gitarıyla beraber konser boyu eşlik eden bir 'arkadaş' tır. Bruce Springsteen'den Sting'e birçok müzisyen de armonikayı plaklarında kullanır.

Ağız armonikasının kuşkusuz yaşayan en büyük solisti Larry Adler'dir. Bugüne dek birçok plak dolduran, birçok sanatçıya eşlik eden ve önemli çağdaş bestecilerin adına besteler yaptığı Adler, Gershwin adına yapılan 'tribute' album ''The Gloy of Gershrvin"de de onur konuğu olarak yer alır ve tüm parçalara eşlik eder. Bu albümde yer alan "Rhapsody in Blue" yorumu unutulmazlar arasına girmiştir. Biyografisi "Me and my Big Mouth" ise Amerika'da çok satan kitaplar arasındadır.

Balarısı Ahmet namıyla maruf Ahmet Faik Şener, ağız armonikasının Türkive'deki 'gizli' virtüozudur. Yıllarca yanında taşıdığı armonikasıyla radyo stüdyolarından konser salonlarına, gazino sahnelerinden televizvon ekranlarına her yerde klasik müzikten halk müziğine hemen her tür eseri yorumlayan Balarısı Ahmet, bunun ötesinde sahnelere getirdiği "müzikal fantezi" türüyle de halen etkilerini sürdüren bir ekol başlatmıştır.

İlk armonikasını Gemlik'te yaşadığı yıllarda, henüz ilkokulda alan Balarısı Ahmet, bu macerasını şöyle anlatır: "İlkokulda ağız mızıkası çalan bir öğrenci ağabeyimiz vardı. Cahit adlı bu öğrencinin mızıka çalışı rüyalarıma girerdi. Hemen bir Flora marka armonika aldım. Evdekilere: 'Bakın, okuldaki ağabeyimiz şu parçayı şöyle çalıyor' derken, o parçayı az çok çalmıştım." Balarısı Ahmet'in armonikasıyla çaldığı ilk şarkı, daha ziyade "Karşıyakalı" adıyla bilinen dönemin popüler şarkılarından "İpek Siyah Mantolu"dur. Kısa sürede armonikava sevdalanır Ahmet ve bunun arkası hızla gelir: Bursa'da yatılı okuduğu dönemlerde daha büyük bir armonika alır kendine ve geceleri yastığının altında yeni şarkılar çalışmaya, çıkartmaya başlar. Hukuk öğrenimi gördüğü üniversite yıllarında ilk topluluğunu kurmuştur: Balarıları. Piyanoda Şerif Yüzbaşıoğlu, flütte Şefik Uyguner vardır bu toplulukta ve Balarısı Ahmet bir yandan şarkı söylerken diğer yandan akordeon ve ritm aletleri çalmaktadır. Bu ilk toplulukta armonika kullanmaz ancak Balarıları dönemin ünlü topluluklarından biri olur. Özellikle Atlas Sineması'nda verdikleri bir konser oldukça beğenilir. Balarısı Ahmet ise, o dönemde topluluğuyla yaptığı çalışmaların ötesinde Taksim Belediye Gazinosu'nda armonikasıyla gösteriler yapmaya başlamıştır: Esprilerle süslediği program büyük beğeni kazanır kısa sürede ve Balarısı Ahmet adı duvulur.

O yıllarda kendisini armonikasıyla dinleyen ve beğenen Cemal Reşit Rey, çevresine bu 'dahi' gençten söz eder. Konservatuarda piyano hocalığı yapan Piraye Hanım, onu radyoya götürür ve program yapması için çalışmalarda bulunur. Radyonun müzik yayınları şefi Cevdet Çağla, başta şiddetle karşı çıkar: "Batı sazlarıyla Türk müziği çalınamaz" kuralını bahane gösterir bunun için, ancak dinledikten hemen sonra bu kuralı kendisi hiçe sayarak Balarısı Ahmet'i program yapmak üzere resmen radyoya davet eder. Balarısı Ahmet'in uzun yıllar sürecek radyo macerası da böylelikle başlamış olur. O yıllarda santur eşliğinde Türk müziği saz eserlerini yorumlar radyoda ve bu programlar oldukça beğenilir.

Bu arada çalışmalarını sürdüren Balarıları, üniversite bitiminde dağılır. Ahmet, bu dönemde askere gider ve dönüşünde topluluk üyelerinden Engin Bozok'u yanına alarak 'yeni' bir türde çalışmalar yapmaya başlar: "müzikal fantezi". İlk kez 'te Kervansaray'da sahneye çıkan Balarıları ikilisi, 'ya dek kesintisiz sürdürür çalışmalarını: Boğaz, Tepebaşı, Maksim, Kazablanka, Küçükçiftlik, Güneypark gazinoları, Balarıları'nın çalıştığı yerler arasındadır ve dönemin en popüler mekanlarıdır. Bunun da etkisiyle ikilinin adı kısa sürede duyulur. Değişik programlarıyla o kadar sükse yaparlar ki dönemin yıldızı Zeki Müren, Balarıları'nın da kadroda yer alması şartıyla gazino programlarına çıkmayı kabul eder! Bu albümde dinleyeceğiniz "Kahkaha" müzikli fantezisi, bu dönemin bir ürünüdür. 'da Engin'le ayrılırlar. Bu arada Özdemir'le tanışır ve 'ya dek sürecek yeni bir ikilinin temellerini atar: Balarıları, Ahmet ve Özdemir'den oluşmaktadır artık. Bugün tanınan, bilinen Balarıları kadrosu da budur.

Hemen hepimizin bildiği, çoklukla çocukluğunda seslendirdiği ya da birisini oyuna çağırırken kullandığı "Ahmet, pabucu yarım / Çık dışarıya oynayalım" çağrısı da Balarıları'nın dillendirdiği ve sahnede kullandığı açış seremonisidir. Özdemir sahneden böyle seslenir; Ahmet yanıtlar: "Özdemir, pabucu tamam / Annem evde oynayamam! " Bu, o dönemdenı bugüne söylenegelmiş bir tekerleme haline dünüşür sonraları

Sahne çalışmalarını 'lar boyu sürdürür Balarısı Ahmet. Bir ara, tek başına sahneye çıkar ve Balarısı Ahmet ve Petekleri adıyla, armonikanın ön plana çıktığı programlar yapar. 'te, annesinin ölümünün ardından sahne çalışmasını bırakır ve kendini tümüyle armonikasına verir. "Dünyanın en büyük hocalarından biri" olarak nitelendirdiği Raşit El Abed'den solfej ve armoni dersleri alır. Ancak bu dersler, Abed'in zamansız ölümüyle yarım kalır. Bundan sonra ders almaz ve armonikayı kendi kendine geliştirmeyi tercih eder. Çoksesli müziğe yönelir. Önemli bestecilerin eserlerini kendince düzenler ve seslendirmeye başlar. İlerleyen yıllarda ağız armonikası virtüözü olarak tanınacak sanatçı, bu yıllar boyunca sürekli çalışır.

Balarısı Ahmet, ağız armonikasıyla solist olarak katıldığı ilk konserini 17 Nisan 'te İstanbul Radyosu stüdyolarında, Radyo Senfoni orkestrası eşliğinde verir ve bu konser radyodan canlı olarak yayınlanır. Hemen ardından televizyon programları yapmaya başlar. Dönemin en popüler programcıları Telespor'un vazgeçilmezlerinden birisi olur kısa sürede Balansı Ahmet ve ağız armonikası. 'te, Suna Kan ve Faruk Güvenç'in desteğiyle, TRT televizyonundan yayınlanan bir konser verir ve bu konserde televizyon senfoni orkestrası eşliğinde Malcolm Arnold'un "Ağız Armonikası Konçertosu"nu seslendirir. Mayıs 'de, bu kez tek başing TR1' ekranlanndadır: Armonikasıyla batı müziği eserlerinin yanı sıra klasik Türk müziği eserlerinden de örnekler verir. "Sultanîyegâh Sirto", bu solo konserin en çok ilgi gören parçası olarak akılda kalır. İlerleyen yıllarda Amerika'da basılan tek plağının bir yüzünde bu esere yer verecektir Balarısı Ahmet. Twin Records Production tarafından basılan bu 45'lik plakta "Sultanîyegâh Sirto"yu elektro piyano, bateri ve gitar eşliğinde seslendirir ve eser, plakta, "Sultan's Delight" başlığıyla yer alır Plağın diğer yüzünde de Chopin'in "Re Bemol Majör `Minute' Valsi"ni yorumlar Balarısı Ahmet. Plağı dinleyen ve beğenen RCA prodüktörlerinden Ralph Mace, bu plağın Avrupa'da da basılması önerisini getirdiyse de bu girişim bir sonuca ulaşmaz.

Besteci Hanesyan'ın Balarısı Ahmet adına yazdığı bir konser fantezisi ise İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Balarısı Ahmet solistliğinde kaydedilir ve Avusturya'da plak olarak yayınlanır. O dönemde ilgi gören, hatta halen satılan bir plaktır bu.

'80'lerin başında Balarısı Ahmet Türkiye'nin belli başlı orkestralarıyla konserler verir. Solist olarak katıldığı ilk konser Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın Ocak tarihinde Ankara'da verdiği konserdir. Sanatçı, Gürer Aykal yönetiminde Arnold'un konçertosunu seslendirir. Bu konser daha soma İstanbul'da da yinelenir. Balarısı Ahmet, daha sonra, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'yla Yusuf Güler Aksöz vönetiminde Benedetto Marcello'nun "Do Minör Obua Konçertosu'nu kendi düzenlemesiyle yorumlar. Ayrıca İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde, Erol Erdinç yönetiminde Arnold'un konçertosunu, Cem Mansur yönetiminde Marcello'nun konçertosunu ve Rengim Gökmen yönetiminde Çaykovski'nin "Melankolik Serenat"ını seslendirir.

15 Temmuz 'te, piyanist Arın Karamürsel'le, Onikinci İstanbul Festivali bünyesinde bir resital verir Balarısı Ahmet. Bu resitalde Bach, Vivaldi, Massenet ve Saint-Seans'ın eserlerinin yanı sıra, Albeniz'in "Astruias"ı ve Enesco'nun "Romen Rapsodisi"ni kendi düzenlemesivle yorumlar. Ayrıca Ayşen Katipoğlu ile Italyan Kültür Merkezi, Avusturva Kültür Merkezi ve Van Yıl . Üniversitesi'nde de resitaller verir.

Bu dönemde, klasik Türk müziğini çoksesli bir şekilde yorumlamak üzere

Erol Sayan'la da çalışmalar yaparlar. Sedat Öztoprak ve Fahri Kopuz'un "Sûzidil Saz Semaisi"ni radyoda Erol Sayan'ın tamburu eşliğinde seslendirir. Bu albümde de dinleyebileceğiniz bu yorum beğenilince bir albüm yapmak üzere çalışmalara başlarlar ancak bu çalışma da sonlanmaz. Balarısı Ahmet, ilerleyen yıllarda arada bir konserlere çıksa da giderek kendi köşesine çekilir ve armonikayla çalışmalarını sürdürür. Hala, her gün saatlerce armonika çalan sanatçı, armonikayı ve armonikayla ilişkini şöyle tanımlar: "Armonika, bence insanda, yüce ve çocuksu duygular uyandıran lirik bir sazdır. Tam komple bir saz değildir ama, çoğu zaman kendi kendine yeter. Benim kendi düzenlemelerim de var. Solist ağız armonikası üç boydur, en iyi markası da Hohner'dir. Bu üç tip, 10, 12 ve 16 delikli, kromatik armonikalandır. En ideali 16 delikli olanıdır; çünkü entervali geniş plan parçalar da çıkarılabilir. Birçok tanınmış armonikacı, tek deliğe üfleme yöntemiyle çalar. Ben, armonikayı ağzıma alır, dilimle istediğim deliği kullanarak çalarım. Bu tarz, klasik müzik icrasına daha uygundur."

Biraz da albümden söz edelim: Balarısı Ahmet'in klasik Türk müziği yorumlarının toplandığı bu albüm, sanatçının eserlerinin yayınlayacağı bir dizinin de ilk albümü. Sanatçının değişik orkestralarla ve solo seslendirdiği klasik batı müziği eserleri ve Balarıları ile yaptığı müzikal fantezileri de Kalan Müzik tarafından yayınlanacak. Bu ilk albüm, daha ziyade, Balarısı Ahmet adının duyulmasına neden olan, ilk dönemde ününü kazandığı çalışmalardan oluşuyor: Her çalındığında büyük beğeni kazanan meşhur "Sultanîyegâh Sirto" bunların en önemlilerinden birisi. Elektro piyanoda Nurhan Akgün, gitarda Yavuz Sönmezışık ve bateride Mehmet Keke'nin katılımıyla yorumlanan eseri Balarısı Ahmet'in Amerika'da yayınlanan tek 45'liğinde de "Sultan's Delight" adıyla yer alan kayıt. Bu kadro, aynı zamanda Balarısı Ahmet ve Petekleri adıyla kısa bir dönem gazino çalışması yapmış olan kadro. Bunun dışında, Erol Sayan'ın tamburuyla eşlik ettiği ve radyoda yayınlandığında büyük beğeni kazanan "Sûzidil Saz Semaisi", halk müziği ürünlerinin toplandığı bir eğlenceli potbori, "Heybeli", "Rüzgar Uyumuş Ay Dalıyor" gibi popüler şarkılar ve unutulmaz "Gel Ey Denizin Nazlı Kızı", Balarısı Ahmet'in armonikaya uyrarladığı ve beğeniyle dinleyeceğiniz eserler. Albümde yer alan parçaların çoğu, sanatçının radyo emisyonlarından alınma. Bu yüzden kayıtlar arasında seviye farklılıkları gibi problemler görülebiliyor. Kayıtlarla ilgili birkaç özel notu da aktarayım: Albümün açılışında dinleyeceğiniz Refik Talat Bey'in "Mahur Saz Semaisi"ne Balarısı Ahmet tarafından konçerto gibi düşünülerek konulan bir kadans dikkat çekici. Bu kayıtta gitarlarıyla Balarısı Ahmet'e eşlik eden Yusuf Büyüköğüt ve Sacit Özer'in adlarını da burada anmakta yarar var. Sedat Öztoprak'ın "Sûzidil Saz Semaisi"nin dördüncü hanesinde, Balarısı Ahmet tarafından armonika için özel yazılmış varyasyonlara da dikkat çekmek istiyoruz. Bunun ötesinde, Refik Talat Bey'in "Şedaraban"ındaki bir sorundan söz edelim: Elimizdeki kayıtta bu eserin arasında yer alan bir konuşmayı, çok problemli olduğu için çıkarttık; bu yüzden şarkının arasında bir küçük zıplama oldu. Bunu anlayışla karşılayacağınızı umuyorıız. Bir küçük not da albümün sonunda yer alan "Kahkaha" ile ilgili: Bu şarkı Balarısı Ahmet'le ilgili değilmiş gibi dursa da, aslında doğrudan Balarısı Ahmet'in bir eseri; Zeki Müren'le gazino çalışmaları yaptığı yıllarda ortaya çıkan bir espri aslında Dinleyiciyi eğlendirmek, programı daha neşeli hale getirmek amacıyla yapılan bu şarkının temeli, Zeki Müren'in sahneye bir müzikli fantezi koymak istemesiyle atılıyor. Balarısı Ahmet ve Zeki Müren, yanlarına birkaç saz alarak Kadıköy'de, Selahattin Pınar'ın evine gidiyorlar ve "Kahkaha" orada bir anda kaydediliyor. Gazino sahnesinde, Zeki Müren ve uduyla ona eşlik eden Selahattin Pınar karşılıklı bu şarkıyı 'terennüm' ederken Balarısı Ahmet ve Özdemir de kahkahalarıyla ve değişik taklitleriyle sahnedeki bu icraya katılıyor ve farklı, fantastik bir çalışma çıkıyor ortaya. Yarı canlı, yarı playback seslendirilen bu şarkının sonuna doğru Balarıları'nın sahneye çıkışıyla şenlenen bu ortamın tam atmosferini yansıtmak ve yaşatmak, bövlesi bir kayıtta elbette mümkün değil. Ancak şarkının manası ve arşiv değeri itibariyle bu albümde yer alması gerektiğini düşündük.

Elinizde tuttuğunuz albüm, bir sanatçının yeniden dirilişinin ötesinde, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş ama hemen hepimizin anılarında canlı kalan bir enstrümanın, çoğumuzun çocukluğunda mızıka olarak tanıdığı ağız armonikasının yeniden su yüzüne çıkması ve hatırlanması yolunda önemli bir işlev gerçekleştiriyor.

Murat Meriç (Kaynak: seafoodplus.info)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir