Kimya laboratuvarnda pek haval duran deneydi u damtma ve ayrtrma ilemleri. Karmlar birbiriyle snr belli tabakalar halinde cam ieler içerisinde nasl da steril görünürdü.
Oysa i hayata geldiinde steril çou zaman kirin, pisliin ta kendisidir. Çünkü ayramayacan, muaf kalamayacan eyler vardr hayatta. Ve o korunakl duvarlarn, srça fanuslarn, kaytszlktan yapl suni cennet mekânlarn kalbini kirletir. Deterjan reklamlarnn lekelerini çkarmaya talip olamayaca yegâne yeri.
Baz corafyalarn tarihi, hakikatin yazmn ve aslnda bizatihi tecellisini halklarn omzuna dayatr. Çünkü resmi anlat sistematik yalanlar ve inkârlar bütünüdür. Ölülerine senin sahip çkman gerekir ki yaarken adn, varln unutmayasn. Bu kadar basit. Sen anmazsan hani öldürüldüü unutturulacak insanlar var. Sen smsk sarlmazsan, “Yok öyle bir ey yaanmad” denecek güzellikler. Yani seni parça parça, seni lime lime edecekler. Ayrm deil, yok olmu olacaksn. Kim bilir belki arkadan “Aslnda hiç var olmad” bile diyecekler. zlerine kast edecekler.
Düzen böyle. Keyfi ihraçlarla iinden olan on binlerce insan adna, kendi ileri, o i denen ey altnda onurlar için direnen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlk grevlerinin yüzüncü gününe gelmi dayanm. Esra Özakça, Sultan Özakça 22'nci, smail Erdoan 20'nci günde. Böyle bir saymdr gidiyor. Ve iin tuhaf, açlk grevi sanki münazara konusuymu gibi ayrabiliyoruz. Farkl görülerimiz, görmezden gelilerimiz olabiliyor. Özgürüz ya hepimizi ne istediimizi düünmekte E, teoride elbette öyle. Peki insan hayatnn öncelii, talebin duyulmas aciliyeti?.. Bunlar masal m, bunlar hikâye?..
12 YA 13 KURUN
Uur Kaymaz’ nasl bilirsiniz? “12 yanda 13 kurunla öldürülen” dendi onun için yllarca. Katliam, faili meçhul cinayet, suikast, yama zengini bu topraklarda bu tanmla ezildik ezilebilenler olarak. Bu tanmla dirildik yakan öfkemizde.
Mardin’in Kzltepe ilçesinde 12 Kasm tarihinde evinin önünde babas Ahmet Kaymaz ile birlikte 12 yanda 13 kurunla öldürülen Uur Kaymaz adna ilçede öretmen Kamuran Aydoan tarafndan yaplan heykel ilçe belediyesine atanan kayym tarafndan kaldrld. Avuçlarnda güvercin bulunan iki çocuk heykeli kepçeler tarafndan kaldrlarak bilinmeyen bir yere götürüldü.
Öretmen Kamuran Aydoan tarafndan yaplan heykelde yer alan Kürtçe sözcüklerin Türkçe karl öyleydi:
Memleketin sokaklarnda güler yüzlü çocuklarz
Kan yüzlü bulutlar canmz alyor
Biz Mezopotamya çocuklaryz
Bar güvercinleriyiz
Size göre ise bir can
Bazen hatrlayn bizi
Yüreinizde yer açn bize
Nerede o koca yürek? Nerede aclar birlikte saaltacak cesaret? Dihaber’de yer alan habere göre Kzltepe Belediyesi’ne atanan kayyum Ahmet Odaba, geçen yl olunun öldürüldüü 21 Kasm günü Kaymaz’n annesi Makbule Kaymaz’ iten atm. Hani, bahsettiimiz böyle bir fikri takip, böyle bir süreklilik.
Hazr yeri gelmiken, baba-oul öldürüldükten sonra yaananlar da hatrlayalm m? Dört polis hakknda dava açld. Sank polisler Mehmet Karaca, Yaafettin Açkgöz, Seydi Ahmet Döngel ve Salih Ayaz tutuksuz yargland. Mahkeme ‘meru müdafaa’ gerekçesiyle polislerin beraatna karar verdi. Temyize giden davada Yargtay 1'inci Ceza Dairesi yerel mahkemenin kararn oy birliiyle onad. ç hukuk yollarnn tükenmesinin ardndan Kaymaz Ailesi, AHM’e bavurdu. AHM, Uur ve Ahmet Kaymaz’n hayatn kaybettii operasyonun riskleri minimuma indirecek biçimde planlanmadna ve öldürücü güç kullanmnn gerekli olmadna, dolaysyla yaama hakkn düzenleyen 2'nci Madde’nin ihlal edildiine karar vererek Türkiye’yi mahkûm etti.
Mesele u: Heykeli kaldrnca olmam deil bir kez daha yaatlm oluyor o cinayet. Roboski ve Tahir Elçi antlarna reva görülenlerde, saysz köy boaltmada, tarih boyu kavimlerin sürgün adl ölüm yolculuklarnda olduu üzere. nkâr ettiini tasdik ediyor devlet. Bazlarmz da ükür hatrlamak deil, hiç unutmuyor.
Geceler gündüzler HDP milletvekillerinin gözaltna alnmasyla aksn gitsin. çerdeki gazetecilerden haberler, Sur’da ykm, stanbul’da inaat harekât, ünlülerin iftar sofralar, dizilerin, evlilik programlarnn yeni bölümleri, açlk grevinde bir gün daha…
Özerk, bamsz duru kymetli. Ayrmak deil. Ayrmak laboratuvar ortamnn faaliyeti. Demitim deil mi? Steril çok kirli.
Türkiye’de polis ve asker kurşunuyla yaşamını yitiren çocukların sembol isimlerinden biri olan 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın babası ile birlikte öldürülmesinin üzerinden 17 yıl geçti.
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım ’te babası Ahmet Kaymaz ile birlikte evlerinin önünde yaylım ateşine tutulmaları sonucu yaşamını yitiren Uğur Kaymaz’ın ölümüyle ilgili açılan soruşturmada, failleri yargı eliyle korunarak, cezasız bırakıldı.
Otopsi raporuna göre 12 yaşında olan Uğur’un bedeninden 13 kurşun, baba Ahmet Kaymaz’ın bedeninden ise 8 kurşun çıkarıldı. Baba ve oğulun öldürülmesinin ardından yanlarına kalaşnikof marka silah bırakılarak fotoğrafları çekildi.
Bu fotoğraflar terörist denilerek basına servis edildi. O dönem Mardin Valiliği tarafından yapılan açıklamada da “eylem hazırlığında olan terörist” iddiasında bulunuldu. Aile ve avukatların aylarca verdiği mücadeleden sonra failler hakkında soruşturma açıldı.
Başlatılan soruşturma kapsamında 4 polis hakkında “meşru müdafaa sınırlarını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” suçlamasıyla dava açıldı.
Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava kısa bir süre sonra güvenlik gerekçesiyle Eskişehire taşındı ve 4 polis hakkında yapılan yargılamada, meşru müdafaada bulunmak iddiasıyla beraat kararı verildi.
Yargıtay 1inci Ceza Dairesi kararı oy birliğiyle onarken, iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi avukatları davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdı.
Türkiye’deki yargılamada beraat kararı verilirken, AİHM ise yılının Şubat ayında kararını açıklayarak, Ahmet Kaymaz ve Uğur Kaymaz’ın “yaşam haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etti.
Ancak AİHM’nin kararına rağmen yeniden yargılama yapılmadı. Anayasa Mahkemesi (AYM) de AİHM kararının “takdiri bir karar” olduğunu savunarak, yeniden yargılama talebini reddetti.
yılında AİHM kararlarının yerine getirilmemesine ilişkin denetleme merciinin önüne giden dosyada, o günden bu yana bir gelişme yaşanmadı. Uğur ve babasını öldürenler cezasız bırakılırken, yılında Kızıltepe Belediyesi’ne atanan kayyum, ilk olarak Uğur Kaymaz ve kolluk şiddeti ile öldürülen çocuklar anısına dikilen heykeli yıktı.
Ardından ise Uğur ve babasının katledilmesinin yıl dönümü olan 21 Kasım ’da belediyede çalışan anne Makbule Kaymaz, Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) işten çıkarıldı.
Daha önce Derik Belediyesi’nce Uğur Kaymaz anısına yapılan parkın ismi de kayyım tarafından değiştirdi. 31 Mart seçimleri sonrası HDP’ye geçen belediyenin parka yeniden Uğur Kaymaz ismini vermek istemesi üzerine ise Derik Kaymakamı engel çıkararak, Uğur için “örgüt ile ilişkili” iddiasında bulundu.
17 yıldır adalet arayışını sürdüren anne Makbule Kaymaz ve Kaymaz ailesinin avukatı Erdal Kuzu, Mezopotamya Ajansından (MA) Ahmet Kanbala konuştu.
Anne Makbule Kaymaz, “Ne kanun ne adalet kalmış. Her şey onların ellinde. Suçsuz yere oğlumu ve eşimi öldürdüler. 17 yıldır yaşananları kalbimizden atamıyoruz” dedi.
Sanıkların cezalandırılacağına inancı kalmadığını söyleyen anne Kaymaz, 17 yıldır gözyaşlarının dinmediğini belirterek, “Okula gidiyordu, ayağında terlikle evin önünde öldürdüler ve terörist dediler. Hala çocuklarımızı öldürüyorlar. Canımız yanıyor. Adalet diyorlar, hani nerede adalet? Hayatta olduğum sürece davamdan vazgeçmeyeceğim” şeklinde konuştu.
Kaymaz ailesinin avukatı Erdal Kuzu, Türkiye’de bu tür durumlarda cezasızlık politikası uygulandığını belirterek, “Türkiye bu nedenle çocuklar için de yetişkinler için de güvenli bir ülke olamıyor. Uğur’dan önce de öldürülen çocuklar oldu, sonrasında da. Uğur, bu çocukların en bilineni ve belki de devlet sisteminin nasıl işlediğinin en somut kanıtıdır. Cezasızlık politikasının nasıl işlediğinin en somut kanıtı. 12 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesinin nasıl meşru hale getirildiğinin en somut kanıtı. Kamu görevlilerinin de nasıl korunduğu ve kollandığının en somut kanıtı ve belki de devletin Kürtlere ve çocuklarına olan bakış açısının en somut halidir” diye konuştu.
“Bu ülke devlet dersinde öldürülen çocukların ülkesidir” diyen Kuzu, sözlerine şöyle devam etti:
12 Eylül darbesinde Erdal Eren’in yaşının büyütülerek idam edilmesi, ’lı yıllarda kayıtlara geçen veya geçmeyen ölü çocukların ülkesidir. Kimisi devletin yasal mermisiyle yaşamlarını yitirmişlerdir, kimisi de serbest patlayıcıyla yaşamlarını yitirmişlerdir. Fatma Erkan, Seyhan Aydın, Nedim Akyön, Davut Altunkaynak, Ceylan Önkol, Nihat Kazanhan, Mazlum Turan, Enes Ata, İbrahim Aras ve daha nicesi. Bunların hepsine baktığımızda aynı politikayı görüyoruz. Bu özellikle Kürtlerin yaşadığı coğrafyada ‘güvenlik’ bahanesiyle bilinçli yürütülen bir politikadır.
Etiketler:Ahmet KaymazAv. Erdal KuzukızıltepeMakbule Kaymazuğur kaymaz