aşk acısından nasıl kurtulunur / Psikolog onaylı 6 ipucu: Ayrılık acısı nasıl atlatılır?

Aşk Acısından Nasıl Kurtulunur

aşk acısından nasıl kurtulunur

Aşk acısından kurtulmanın yolları

Onsuz olmak fikri bile seni deli ederken, ayrılık günü geldiğinde üzülmen oldukça normal. Bu yas sürecinin, aynı zamanda bir iyileşme süreci olarak görmen gerektiğini bilmelisin. Yas süreci, iyileşmene yardım edecek; gerekli bir zaman bütünü.

Sonu nasıl biterse bitsin; yaşadığın ilişkiye saygı duyman ve onu her haliyle kabullenmen oldukça önemli. Unutma ki 'keşke'ler hiçbir şey değiştirmeyecek. Aksine; seni sadece daha fazla üzecek. Hem onu, hem kendini; hem de ilişkinizi affet ve kabullen.

Ondan önce yaşadığın hayatı hatırla. Ondan önce de vardın ve ondan sonra da olacaksın. O da hayatının bir döneminde sana eşlik etmiş biri olarak kalacak. 

Sorunu kendinde arama. Psikolojik olarak; sorunu kendimizde arayıp, karşı tarafı suçsuz görmek isteriz. Bu da ona geri dönüşümüzü kolaylaştırmak için kendimizi kandırmamızdan başka bir şey değildir.

En çok kendini sev. Ayrılmayı da ilişkiyi de kendin için iste. İlişki kadar; ayrılık da sana bir şey katacak. Bu süreci iyi değerlendirerek kendine yeni yetenek ve hobiler kat. Kafanı meşgul tutmak sana çok iyi gelecek. 

Psikolog onaylı 6 ipucu: Ayrılık acısı nasıl atlatılır?

Psikolog Guy Winch ayrılıkların bireyleri sanıldığındançok daha fazla etkilediğini düşünüyor ve yaptığı açıklamada şunları söylüyor:

"Fonksiyonel beyin emar görüntüleri, romantik ilişkinin sona ermesinin ardından beyinde meydana gelen değişikliklerle madde bağımlılarının kokain ya da uyuşturucu gibi maddeleri bıraktıktan sonra beyinlerinde etkinleşen mekanizmaların aynı olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle, aşk bağımlılık yapıyor ve kalp yarası zorlu bir ayrılık süreci geçirmemize neden oluyor."

Winch’e göre bu, eski partnerin takıntı haline getirilmesinin sebebi.

Bu durum ayrıca bir başkasını sevmeyi de zorlaştırıyor çünkü bireyler, eski sevgililerini son raddesine kadar mükemmel görmeye meyilli. Bu nedenle onlarla ilgili romantik bakış açısının doğru olduğuna kendilerini inandırarak hatıralarını çarpıtıyor ki çoğu zaman bu bakış açısı doğruyu yansıtmıyor.

Winch sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Eski sevgilinize dair düşüncelerinizin gerçekçi ve dengeli olduğundan emin olmalısınız. Eğer zihninizde birlikte geçirdiğiniz en mutlu hafta sonunun görüntüleri canlanıyorsa sizi çılgına çeviren ve ciddi anlamda üzen hafta sonundan görüntüleri de bunlara eklemeniz gerekir."

Winch, gerçeklerle başa çıkmak için sahiden çaba harcayanlara ilişkiyi sona erdiren tüm nedenlerin sıralandığı bir liste hazırlamayı öneriyor.

Ayrılık acısının bir başka zor yanı da meseleye “terk edilmek” gözüyle bakmak ve terk eden kişi hayatını yaşamaya devam ederken bireyin günlerini kendi kendisine acıyarak geçirmesi.

Peki partnerler için, ilişkiyi kendisi yerine karşısındakinin bitirmesi neden bu kadar zor?

Yanıt bariz görünebilir ancak Winch bu uyumsuzluğu iyice anlamanın tam anlamıyla "iyileşmek" için çok önemli olduğunu belirtiyor.

Winch, terk edilen kişi ayrılığı aniden meydana gelmiş gibi algılasa da partnerlerinin uzun süredir ilişkiyi duygusal anlamda zaten boşladığını belirtiyor ve ekliyor:

"Terk edenler ayrılığın gerçekleşmesiyle aslında ilişkiyi tamamen bitiriyor. Ancak terk edilen meselenin farkına yeni varıyor ve kendisini keder ve kaybın ilk aşamalarında buluyor."

Ayrılık acısıyla mücadele ederken insanların düştüğü yaygın tuzaklar bulunduğuna dikkat çeken Winch, bu tuzaklardan kaçınma ve hızlıca iyileşmeye dair 6 ipucu paylaşıyor:

1. Sosyal medyada eski sevgilinizin peşine düşmeyin. Bunu yapmak, zihninizde onun varlığını pekiştirir ve bozulan ilişkinize dair hayal kurmayı bırakmanızı zorlaştırır.

2. Ayrılığın neden gerçekleştiğine dair teoriler uydurmaktan sakının. Bu durum eski sevgilinizi gözden düşürmeniz gerekirken ona zihninizde başrol vermenize yol açabilir. Gerçeklerle uyuşan ve özgüveninize zarar vermeyen açıklamalara odaklanın. Bu açıklamalar şöyle sıralanabilir: İlişkide istekli değildi, ilişkiyi duygusal anlamda sürüncemede bırakıyordu, her şey için geç olmadan sorunları gündeme getirmedi ya da eski sevgiliniz sandığınız gibi biri değildi.

3. Bir sonraki ilişkinizde yapmayı tercih etmeyeceğiniz, ilişkiniz için verdiğiniz ödünlerin bir listesini yapın.  

4. Şu günlerde size ilginç ve keyifli gözükmese de olağan zamanlarda sizi eğlendiren, ilginizi çeken etkinliklere yönelin. Bunlar yaşamın devam ettiğini gösteren önemli işaretlerdir.

5. İlişkiyi hatırlatan, sizi üzen veya acı veren mesaj ya da fotoğraflardan kurtulun.

6. Arkadaşlarınızla görüşün ve desteklerinden faydalanın.  Ayrılık acısı sıkça rastlanan bir durum ve herkesin bu konuyla ilgili söyleyebilecek bilgece sözleri var.

Kaynak: Independent Türkçe


Ayrılık acısından nasıl kurtulurum?

 Biten ilişkiniz sonrasında sevdiğiniz insandan ayrılmak, onun artık her zaman yanınızda bulunmayacak olması, ayrılık acısının sinyallerini verir.

Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Mine Eren, ayrılık acısından kurtulmanın ipuçlarının aslında “ayrılık” kelimesinde gizli olduğunu söylüyor. Ve bu duygudan kurtulabilmek için neler yapmanız gerektiği konusunda ipuçları veriyor.

Biten bir ilişkinin ardından yaşanan ayrılık acısı, çoğu insanın kurtulmak istediği fakat bir türlü yenemediği durumlardandır. Bu dönemde ağlar, sinirlenir, nedenleri sorgular ya da sadece susarak içimize kapanabiliriz. Ayrılık acısından kurtulmak ve tekrar kendimizi iyi hissetmek isteriz. Uzman Psikolog Mine Eren, ayrılık acısını nasıl geçirebileceğiniz hakkındaki ipuçlarının aslında “ayrılık” kelimesinin baş harflerinde gizli olduğunu söylüyor.

Uzman Psikolog Eren, ayrılık acısını geçirebilmek için ipuçlarını şöyle sıralıyor: “Ayrılık kelimesi aslında ayrılık acısını da nasıl geçirebileceğimiz hakkında bize ipucu verir. “Ayrılık” kelimesinin ilk harfi: “A” - Acı: Ayrılıkların hemen ardından hep acı gelir. Ağlamak içinizden gelebilir. Bu durumda ağlamak, ilk adımda önemlidir. Ona karşı olan hislerinizi kağıda dökebilirsiniz, daha sonra bu yazdıklarınızı ona göndermek yerine yok edin. Acıyı yaşamak ve ayrılığı kabullenmek önemlidir. Sevdiğimiz kişinin gittiğini anlamak, onun geri geleceğine dair ümit beslememek adına gereklidir. Ayrıldığınızdan haberi olmayan arkadaşlarınıza, sorduklarında "Biz ayrıldık" diyebilmek ve bunu gerektiği kadar yakın çevrenize tekrar tekrar anlatmanız da kabullenme sürecinizi hızlandıracaktır. Acı çekmiyormuş gibi davranıp, kendinizi ve çevrenizi kandırmaya çalışmayın. Acı çekiyor olmanız, bunu etrafınıza da yansıtmanız zayıf olduğunuz manasına değil yaşadığınız aşkın arkasında durduğunuz anlamına gelir. Ayrılığın ikinci harfi "Y" - Yalnızlık: Bu harf, yalnızlığın habercisi olsa da, sevdiğiniz olmadan bir hayata devam ettiğiniz gerçeğini taşısa da, yalnız olmadığınızın farkına varın.

Cosmotürk'ün haberine göre, ailenizin ve arkadaşlarınızın sizi ne kadar çok sevdiklerini ve yanınızda olmaktan keyif aldıklarını anımsayın. Onlarla vakit geçirmeye çalışın. Aile ve arkadaşlarınızdan da beklediğiniz desteği bulamadıysanız veya onları kaybettiyseniz, tek başınıza da hayatınıza devam edebilirsiniz. İçinizdeki gücü, yeteneklerinizi keşfedin. Kendinizi dinleyin ve kendinize güvenin. Unutmayın ki o hayatınıza girmeden önce de hayat devam etmekteydi. Yeni biri için acele etmeyin, ruh eşiniz olsa mutlaka ilişkiniz devam ederdi. Bunu sorgulamayın. Ayrılığın üçüncü harfi "R" - Rekabet: Ayrılığın ardından yapılan en büyük yanlışlardan biri de kendimizle rekabet etmemizdir. Neden ayrıldığını, neden sizi bıraktığını ya da neden aldattığını düşünerek kendinizde sürekli eksik aramanız doğru bir hareket olmayacaktır. Siz bu dünyada teksiniz ve eşsiz özelliklere sahip bir benliğiniz var. Bunun bilincinde olup özsaygınızı koruyun. Onun sizi artık sevmiyor olması, sizin sevilmeye layık biri olmadığınız anlamını taşımaz. Böyle duygulara kapıldığınızda, zamanında sizi sevilmeye değer bulduğunu hatırlayarak kurtulabilirsiniz.

Onun hiçbir zaman sevmediği kanısındaysanız, size, hiç kimsenin bir şeyler hissetmediği biriyle ilişki yaşamadığını hatırlatmalıyım. Ayrılığın dördüncü harfi “I”- Izdırap evresi: Izdırap evresi olarak adlandırdığım bu evrede, her baktığınız yerde ona dair bir anı hatırlayıp bulma eğilimi içinde olabilirsiniz. Daha da kötüsü, aynı yerde çalışıyor ya da aynı yerlerde bulunmak zorunda da olabilirsiniz. Bu daha da acı verici olabilmektedir. Bu durumda ilk yapılması gereken, sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği eşyalardan derhal kurtulmaktır. Hediyeler, notlar, mektuplar vs. gibi nesneleri ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın. Satılabilecek olduklarınızı (giysi, yüzük vs.) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun. Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın.

Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. varsa o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz. Ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde ondan bahsetmeyin ve ona dair özel paylaşımlarınızı anlatmayın. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa, nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın. Ayrılığın "L" Harfi - Lüzumsuz yemek ve alkol, sigara tüketimi: Ayrılık sonrası aşırı yemek tüketimi ya da tatlı tüketiminiz hızlanabilir. Bilinçaltına yemeği onun bıraktığı boşluğu dolduracak bir neden olarak kodlayabilirsiniz, bu da kilo almanıza ve zedelenen özsaygınızın daha da düşmesine sebep olacaktır. Ya da yememeyi tercih edip iyice zayıflayıp sağlığınızı kaybedebilirsiniz. Alkol tüketimine başlayıp, madde bağımlısı da olabilirsiniz ama bu durum tüm hayatınızı tüketmek, hemen vazgeçmek olur. Bunun ne feci bir sonuç olacağını, sizin de iyi bildiğinizi biliyorum. Bunlar yerine, kendinize daha çok vakit ayırabilirsiniz, egzersiz yaparak fiziksel görünüşünüzde büyük bir fark yaratabilirsiniz.

Saç stilinizi değiştirip, gardırobunuzu yenileyebilirsiniz. Odanızın dekorasyonunu değiştirebilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre, hareketli şarkılar dinleyenler, slow şarkılar dinleyenlere göre, depresif ruh haline daha az girmektedir. Bunu da mutlaka göz önünde bulundurup aşk şarkıları dinlememeye özen gösterin. Ayrılığın ikinci "I" Harfi - Israrla dost olmayı istemek: Sevdiğiniz kişinin hayatınızda olmadığını kabullenmiş olabilirsiniz, ama ona bir birey olarak hala sevip saygı duyuyor olabilirsiniz. İlişki yaşamasaydık, hala hayatımda olabilirdi diye aklınızdan geçiriyor da olabilirsiniz. Ayrılırken "dost kalmak" nazik bir temennidir. Ama unutmamak gerekir ki insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler. Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar vermelisiniz. Şu an aldığınız karar, çok da duygu yoğunluğundan arınmış bir karar olmayacaktır. Ayrılığın ardından bunu istemek ve bunun oluşmasına zemin hazırlamaya çalışmak sizin yararınıza olmayacaktır. Ayrılığın son harfi: "K" - Kararlılıkla yoluna devam etme: Bu aşamada belki hala kahkahalar atıyor olmayabilirsiniz ancak bir altı ay öncesine göre kendinizi çok daha iyi hissediyor, ayrılığın ilk zamanlarında, ne berbat bir durumda olduğunuzu anımsıyorsunuzdur. O günlere dair belirsiz bir dehşeti hissedebilirsiniz fakat acıyı aynı yoğunlukta yaşayamazsınız. Bu da şüphesiz, zamanın yapıcı etkisi oluyor. Artık rahatlamanın etkisiyle şimdi kendinize neden böyle bir acı yaşamak zorunda kaldığınızı soruyor olabilirsiniz. Çekilen acıda bir mana aramanıza gerek yok, farkında olsanız da olmasanız da ruhunuz derinleşti, olmadığınız kadar hayata karşı farkındalığınız arttı. Şimdi yola karalılıkla devam etme zamanıdır.”

Aşk Acısından Kurtulmanın Yöntemi

VE BİR AŞK TUTULMASI

VE BİR AŞK SÜRGÜNÜ

VE AŞK SÜRGÜNÜNDEN KURTULMA PLANI

VE AŞKIN KİMYASI…

Gezi yazılarından dolayı birçoğunuzun tanıdığı bir arkadaşım, eşi ile 10 yıllık birlikteliğini sonlandırdıktan sonra hiç beklenmedik bir anda birine aşkla tutulur. Ama bu aşkı tek taraflı yaşar ve içinde sönük bir umut taşır. Öyle bir bağlılık geliştirir ki, mesleki kariyeri için önüne çıkan fırsatı bile elinin tersiyle iter; üstelik hatırı sayılır bir meblağdaki tazminatı ödemeyi göze alarak. Tek amacı sevdiğinden uzaklaşmamak.

Günün birinde aşkını itiraf etmeye karar verir ve aptalca bir yol seçer. Cevap gecikmeden gelir: Kocaman bir RET. Gerçi normal koşullarda da itiraf veya teklifte bulunsa yine de ret cevabı alacağı kesindir; çünkü sevdiği kişinin kendisine karşı hiçbir ilgisi yok. Anlayacağınız zavallı arkadaşım kendi kendine gelin güvey olmuş. Aslında sevdiğinden hiç cevap almazsa, zayıf bir umutla aşkını içinde sürdürecek ve yaşama daha bir heyecanla sarılacak. Ama hiç beklemediği cevap keskin bir bumerang gibi geri döner ve yüreğine saplanır.

O güne dek umutla beslediği aşkı bir zehir gibi bedenine, ruhuna ve zihnine yayılır. Aşk acısını en derin haliyle hisseder ve artık Ferhat, Mecnun, Kerem ve Romeo ile gerçekçi bir empati kurar hale gelir. Yaşama daha güçlü bağlanmasını sağlayan o duygu, ret cevabından sonra yaşamını kâbus yerine çevirir. Çaresizlikler içindeyken benden yardım istedi: “Beni öldüren bu açıları bertaraf et, beni bana geri getir,” diye yalvarmaya başladı.

Hem kişisel deneyimlerim hem de mesleki bilgilerim doğrultusunda yıllar önce “Aşkın psikolojisi” adlı bir kitap yazmıştım. O kitaptaki bir yazının ona gerekli desteği sağlayacağına inandım ve kendisiyle paylaştım. Aynı yazıyı sizlerle de paylaşıyorum ki, aşk acısı çekenlere bir derman olsun. Çünkü yıllar önce sitemdeki en çok okunan ve aranan yazım olmuştu, ayrıca bir çok kişiye de yol göstermişti.

TERK EDİLME / REDDEDİLME VEYA SÜRGÜNE GÖNDERİLME

Her ayrılığın ardından hüzün yelleri eser. Kişi, kâbus dolu günler geçirir, yaşamın sona erdiğine ve kendisini mutlu kılacak hiçbir şeyin olmayacağına inanır. Bugüne ve yarına karamsar gözlerle bakar, umutsuzca yaşamaya çalışır. Hayatın anlamı bitmiştir onun için; her şey bomboş, yaşamsa kocaman bir yalandır. Durum tam anlamıyla bir felakettir ve adeta sonsuz bir yıkımdır. Kişi yaşamdan kopar, yalnızlığa gömülür, kimselerle görüşmez, yemez, içmez, hiçbir şeyden zevk almaz. Ağır bir depresyona girmiş gibi yaşamdan kopar. Uykuları kâbuslarla bölünür veya hiç uyanmak istemez. Sevgilisinden kalan her hatıra ona acı verir. Sevgilisini aklından, kalbinden söküp atmak ve çektiği dayanılmaz ıstıraptan kurtulmak ister; ama başaramaz. Bütün duyguları birbirine karışır.

Onu yaşama bağlayacak yegâne şeyin, yitirdiği sevgilisi olduğunu düşünür. Fakat sevgilisinin geri gelmeyeceğini de bilir. Artık sevgilisi gibi birini yaşamı boyunca bulamayacağını düşünür ve düşündükçe kahrolur. İçine girdiği karamsarlık denizinden bir daha çıkamayacağını ve orada boğulup gideceğini sanır. Eski mutlu yaşantısına bir daha geri dönemeyeceğini düşünür.

Her yeni gün, bir önceki günden daha sıkıntılı, daha ıstırap verici geçer. Yaşam katlanılamayacak kadar sıkıcı, gelecek beklenilemeyecek kadar gereksiz görülür. Hatta yaşamak için hiçbir tatmin edici neden bulunamaz.

Kişinin kendi varlığı dayanılmaz bir yük olur sırtında. Yok olmak ve bütün varlığını sarıp sarmalayan acılardan kurtulmak ister. Günlerce, hatta aylarca yaşamak ile yaşamamak arasında gidip gelir. Bütün umutlar eski sevgiliyle beraber geçmişte kalır.

Sonsuz bir yalnızlık başlar. Kaybolmuşluk duygusu bütün dayanılmazlığıyla kendini hissettirir. Dünya kıyısı olmayan bir okyanusa dönüşür ve sığınacak bir liman bulunmaz.

Kişinin ruhu ve yüreği bütün olumsuz duyguların istilasına uğrar. Kin, nefret, kıskançlık,  yalnızlığın en koyusu, ıstırabın bin bir tonu, çeşit çeşit korkular, öfke, umutsuzluk, çaresizlik, benlik algısında azalma 

Sevgili, bir an bile akıldan çıkmaz, her şey onu anımsatır. Yaşanmış veya yaşanmamış anılar, bütün canlılığıyla yeniden yaşanır; ama acı vererek Birçok kişi eski sevgili sanılır uzakta, yaklaşılınca o olmadığını anlaşılır. Ayrıca birçok kişide sevgiliye ait izler bulunur. Nerede olunsa ya da nereye gidilse sanki sevgiliyle karşılaşılacakmış gibi korkulu bir heyecan kasırgasına tutulur.

ACI VEREN KİŞİYİ YAŞAMINIZDAN SİLME PROGRAMI

Sahici aşktan sonra yaşanan ayrılık/reddedilme insana öyle bir acı verir ki, insanı yaşama bağlayan duygular iflas noktasına gelir. Ruhun bedenle olan uyum dengesi bozulur. Ayrılıktan veya ret edildikten sonra kişi yaşamının daha sonraki bölümünün de böyle korkunç bir biçimde devam edeceğini düşünerek, yaşamını çekilmez hale getirir. Hayata karşı umutsuz bir bakış açısı geliştirir. Bu beladan kurtulmanın ilk adımı, günün birinde acıların biteceğine ve tekrar eski mutlu yaşama geri döneceğinize inanmaktır.

Sizi terk eden kişiye sakın yalvarıp yakarmayın ama yanlış anlaşılmadan veya sizin bazı hatalarınızdan dolayı terkedilmişseniz peşini bırakmayın, gerekirse yoluna paspas olun, kapısında köpek olun ve kendinizi affettirin. Eğer ilk aşk teklifinizde reddedilmişseniz, kesinlikle tekrarlayıcı tekliflerle kendinizi küçültmeyiniz. “Nazlanıyor” diye anlamsız umutlara tutunmayın. Ve kesinlikle peşine düşmeyin ve onu içinizden silme planını devreye sokun. Sevenler eskiden naz yapardı, artık modernizmin zirvede olduğu milenyum çağında naz diye bir şey kalmadı. Ret edilmişseniz sevilmiyorsunuzdur.

Aşkınızın idam fermanınızı kesin olarak verin, yani hiç düşünmeden kalemi kırın. Dönüşü mümkün olmayan bir yola girdiğinize inanın, daha açık bir ifadeyle gemileri yakın ve dönüp arkanıza bile bakmayın. Eğer bu bağlamda kendinize inanmazsanız bu acıdan kurtuluşunuz uzadıkça uzayacaktır. Bu aşka dair bütün umutları tüketin, yani ayrılığın/reddedilmenin veya terk edilmenin varlığını kabullenin. Önceki aşka dair bütün beklenti ve yeniden bir araya gelme planlarınızı da yok edin. Aşk cehenneminden kurtulmanın ilk adımı, umutların yok edilmesi, yani yaşanılan veya yaşanılması umut edilen aşka ilişkin beklentilerin olmayacağına kesin bir inanış…

Artık sonsuza dek terk edildiğinizi veya reddedildiğinizi kabullenin. Aşkınızın geleceğine ilişkin bütün hayallerinizi birer birer yıkın ve bundan böyle hiçbir hayalinizin içinde ona yer vermeyin. Ona ilişkin hayalleriniz devam ettikçe ondan kurtuluşunuz da uzun yıllar devam edecektir. Artık hiçbir umudunuz kalmasın, ancak ondan geriye kalan acı ve ıstırapların günün birinde biteceğine ilişkin bolca umut toplayın. Kimi “belki bir gün bana döner” diye boş ve alenileşmiş umutların peşinde koşup durur. Siz böyle yapmayın, “gitmiştir, artık geri gelmeyecektir, gelse bile çok geç kalmış olacak” diye düşünün ve son bir kez daha onu aklınızdan uzak tutun. Büyülü ve tutkulu rüyanın bittiğine ve gerçek yaşamla yüzleştiğinize inanın. Onu zihninizden uzaklaştırdıkça her geçen gün kalbinizden de uzaklaştığını hissedeceksiniz.

Onun sizi ret etmeniz, sizin değerinizi belirleyen bir ölçüt değildir. Asla kendinizi değersiz ve bir zavallı gibi görmeyin. O sevmiyorsa sizi seven ve size değer veren çevrenizdeki diğer insanları düşünün. Kendinizi değersizleştirirseniz, yaşadığınız acının etkisi daha yıkıcı olacaktır. Aynalara küsme işini ya sonsuza dek erteleyin veya bir başka zamana bırakın. Her sabah aynı coşkuyla uyanın ve aynaya tebessüm dolu selamınızı vermeyi unutmayın. Güzel veya yakışıklı olmayabilirsiniz ama gözlerinizdeki enerjiyi görmezden gelmeyin. Kuantum ilkelerini hatırlayın ve kendi kendinizi telkinle yönlendirin, “Evet, bu çetin günler bitecek ve çınar gibi dimdik ayakta durmayı başaracağım” diye kalbinize fısıldayın. Bir süre sonra o telkin sürecinin oluşması için, bilinçaltı işlevleri sizi hedefe sürükleyecek ve istediğiniz gerçeğe bürünecektir.

Onu zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak takip etmeyi bırakın, ona ilişkin meraklarınız çiğ gibi birikecek ve içinizi içten içe kemirecektir. Bütün dürtüsel merakınıza rağmen ona ilişkin haberlerin, bilgilerin peşinde koşmayın, size gelen haberleri de mümkünse geri çevirin, dinlemeyin, kabul etmeyin. Ona ulaşmanızı sağlayan ve onun hakkında haberdar olacağınız hiçbir yolu denemeyin.

Onu hatırlamanızı sağlayan her türlü olay ve olguyu yaşamınızın dışına itin. Varsa yaşadığınız anıları tekrar tekrar hayalinizde yaşamayın. Biriktirdiğiniz, duvarınıza astığınız  ve baş ucunuza koyduğunuz fotoğrafları çerçevesiyle ve albümüyle yakın, hatta ressamlara yaptırdığınız veya kendi çizdiğiniz resimlerini de yok edin, eğer onları yok etmeye kıyamıyorsanız bu tutumunuz, kurtulma çabanızın olmadığının bir göstergesidir. Gerçekten özgürlük istiyorsanız yok edin ve size onu hatırlatacak bütün nesne ve etkileri yaşamınızdan sonsuza dek uzaklaştırın. Onun için yazdığınız duygu yüklü yazıları ve şiirleri kesinlikle okumadan şömineye atın ve acımasızca yakın; yanan her bir sayfada, yüreğinize saplanan bir okun yok olduğunu hissedeceksiniz.

İşinize odaklanın ve çalışma kapasitenizi gerekirse en üst düzeye çıkarın; kendinizi işinize verdikçe onunla olan ruhsal bağlanma yollarındaki iletilerin azaldığını hissedeceksiniz.

Birçok kişi, ayrılıktan sonra yalnızlığa çekilerek, ayrılığa dair şarkılar dinler, şiirler okur. Ayrılık şarkıları ve aşk şiirleri, o an yaşadıklarını anlattığı için, kişi rahatladığını sanır; oysa yüreğinde acıların kök salmasına yol açtığının farkında değil. Bu nedenle asla ayrılık şarkıları dinlemeyin, ayrılık şiirleri ve ayrılık öykülerini okumayın. Ayrılık, terk edilme, sevgili, aşk vb. sözlerin söylendiği sohbetlerden, mekanlardan ve filmlerden uzak durun. Bu yöndeki kültürünüzde köklü bir değişim başlatın.

Kendinizi içinize hapsetmeyin ve duyguların esaretini en aza düşürmek için yalnızlıktan kaçının. Eğleneceğiniz ve hoş sohbetler edeceğiniz sosyal ortamlar oluşturun veya var olan ortamlara dahil olun. Spor yapabileceğiniz, golf oynayacağınız, ata bineceğiniz, yüzebileceğiniz yerlere gidin; parti vb davetleri kaçırmayın. Hafta sonları yaşadığınız şehrin dışına çıkın, özlemini çektiğiniz yerlere gidin. Yeni insanlarla tanışıp kuracağınız güçlü ilişkiler ruhunuzdaki ağır sisin çekilmesinde önemli bir etki olacaktır.

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Geçmişin karanlık dehlizlerinden süzülüp günümüze dek ulaşan yüce bilgelerin bu saptaması oldukça yerinde olmuştur. Artık onu görmeyin ve yaşamınızın her alanında yok sayın… Eğer zayıf bir iradeniz varsa ve aynı iş yerinde veya aynı sokakta yaşıyorsanız, iş yerinizi ve yaşam alanınızı ivedilikle değiştirin. Eğer cesur olduğunuza inanıyorsanız, işinizi değiştirmeyin aynı ortamda çalışmayı sürdürün ama onu görmeyin ve görme alanınızın dışına itin. Tedirgin olmayın, oldukça rahat davranın. Sadece onunla göz göze gelmekten kaçının. Düşmanca davranmayın, kin beslemeyin ve asla onu suçlamayın, gerektiğinde selamınızı esirgemeyin. Nefret beslemeyin; ne ona ne de kendinize…

Pişmanlık size zarar vermekten başka işe yaramaz. Olan olmuştur. Zihninizi pişmanlık yüklü düşüncelerle meşgul etmeyin. Keşke görmeseydim, keşke sevmeseydim vb saçma düşüncelere yer vermeyin. Keşkelerle zaman harcamayın. Eğer içinizdeki aşk zehrini beklendik sürede atarsanız ruhsal ve zihinsel bağışıklık sisteminiz daha da güçlenecek ve yaşamsal enerjiniz yükselecektir.

Çivi çiviyi söker… Ne güzel bir söz değil mi? Bu söz size yeni bir aşka yelken açmanızı salık veriyor. Ama acele etmeden zamanlamayı doğru yapmak gerekir. Tutkulu bir aşktan hemen sonra yeni bir aşk ilişkisi eski aşkı yok edemez; çünkü yeni biten bir ilişki tazedir, sıcaktır, vücut kimyanız eskisine endekslidir. Özellikle ayrılığın içinde terk edilme veya reddedilme söz konusu ise, biten aşkın soğuması en az altı ay sürer. Bu sürede aşkın soğuması için yukarıda verilen önkoşulları yerine getirmek gerekir; şayet bu önkoşullar yerine gelmezse, süre daha da uzayabilir ve hiçbir çivi eski çiviyi sökemez. Yukarıdaki prensiplere sıkı sıkıya uyun ve en az altı ay geçmesini bekleyin, sonra yeni bir aşka merhaba deyin. Eğer daha erken bir ilişkiye adım atarsanız yeni ilişkide sürekli eski ilişkinin izlerini ararsınız, yeni sevgiliden eski sevgilinin davranışlarını beklersiniz. Çok geçmeden beklentileriniz boşa çıkar ve yeni aşk başlamadan hayal kırıklığı ile biter. Yeni bir aşk ilişkisinde başarılı olmak için, eski aşkın soğuması, en önemlisi kalpte ve zihinde bitmiş olması gerekir.

Eğer aşk acısından kurtulmayı başaramazsanız ağır bir depresyona girebilirsiniz veya saplantılı bir aşkın pençesine düşebilirsiniz. Bu nedenle ayrılığın üzerinden bir-iki yıl geçtiği halde hala aynı acıları yaşıyorsanız en kısa sürede profesyonel yardım alın. Bu tür ağır durumlarda antideprasanlar işinize yarayacaktır. Ayrıca takıntılı ve bağımlı bir kişiliğe sahipseniz, bu yandığınızın resmidir; çünkü bu acıdan kurtulmanız çok güç olabilir ve zaman bile size çare olmayabilir. Bu sebeple kendinizi iyi tanıyın ve böyle bir yapınızın olduğuna inanıyorsanız uzman yardımı alın.

Yazılanları uyguladığınızda her şeyin normal düzeye çekildiğine tanıklık edeceksiniz. Tanrı veya tanrıca olarak gördüğünüz kişinin sıradan bir insandan farklı olmadığını göreceksiniz. O yere göğe sığdıramadığınız insan sizin için ölmüştür, bitmiştir ve yoktur. Uğruna ölmeyi göze aldığınız kişi için artık küçük bir fedakârlığı bile çok göreceksiniz. Ve rahat bir nefes alacaksınız ve artık kâbus dolu günleri gerilerde bırakacaksınız ve yaşama dört elle sarılacaksınız ve yaşamınızı yeniden şekillendireceksiniz ve, ve, ve Yaşadığınız duygular ise farklı bir deneyim olarak anılarınızdaki yerini alacaktır.

İlk yıl dayanılmaz acılarınız, umutsuzluğun ara sıra şiddetle kapınızın çalmasına sebep olabilir. Bu süreçte tek teselliniz: Zaman zaman zaman Zaten aşkın kimyasına baktığınızda da zaman olgunun düzenleyici ve iyileştirici etkisini görürsünüz. Nasıl mı, diye soracaksınız, öyleyse okumaya devam edin.

Aşk ve cinsellikle ilgili olduğu kabul edilen ‘feromon’ hormonu insanın bağışıklık sisteminde bulunuyor. Feromon hormonunun salgısı, idrar ve koltuk altındaki terle dışarı atılıyor. Uçucu ve algılanamayacak kadar hafif kokusu olan kimyasal bir salgıdır. Feromon ‘aşkın hormonu’ yayılan koku ise, ‘aşkın kokusu’ olarak adlandırılır.

Feromonların yoğunluğu az olduğu için doğrudan algılanmaz ve hissedilemez; fakat bundan etkilenen kişinin davranışları bilinçsizce değişmektedir. Feromonlar, aşkı başlattığı gibi cinsel uyarılmayı da sağlar.

Feromon salgılanımındaki artışla, vücutta bulunan diğer hormonlar da etkilenmektedir. Bundan dolayı aşkın ortaya çıkma sürecinde bireyin yaşamında ciddi anlamda değişimler görülür. Örneğin, kişi sevgilisini görünce heyecanlanır, kan basıncı hızlanır, yüzü kızarır; bu durum adrenalin salgısının artışına bağlanılmaktadır. Ayrı bu süreçte kişide coşku hallerini ortaya çıkaran hormon ise ‘dopamin’dir.

Ayrılıkla veya reddedilmeyle beraber, feromonların salgılanması düzensizleşir ve vücuttaki diğer hormonların işleyişini de olumsuz yönde etkiler. Dolayısıyla kişinin yaşamındaki denge bir anda bozulur. Feromonların önceki değerlerine dönmesi için zamana gereksinim vardır. İhtiyaç duyulan zaman dolduktan sonra vücudun kimyası normale dönecek ve ilah/ilahe olarak gördüğünüz kişiyi artık gerçek formunda görebilirsiniz, yani sokaktaki herhangi bir insan gibi.

Aşktan kurtulma sürecini farklılaştıran birçok etken vardır. Örneğin, cinsiyet… kadınlarda süreç biraz daha uzayabilir; çünkü onların aşkı yorumlayışları, aşka bağlanışları ve bağlılıkları biraz daha yoğun ve daha uzun sürelidir. Yetişme tarzı, kişilik özellikleri de birer etkendir. Eğer her şeye rağmen başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız ve aşk sürgününden çıkamıyorsanız kendinize tekrar dönüp bakın ve nerede hata yaptığınızı düşünün. Hatayı bulamıyorsanız son çare olarak hipnozu deneyin ya da bana ulaşın…

Aşkın esaretine düşmemeniz veya karşılık bulacağınız bir aşka düşmeniz dileğiyle…

Çetin Özbey


Yorumlar- Yorum Yaz

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir