akciğer sönmesi nedenleri / Akciğer Sönmesi Hakkında Her Şey

Akciğer Sönmesi Nedenleri

akciğer sönmesi nedenleri

Akciğer Sönmesi Hakkında Her Şey

Akciğer Sönmesi Hakkında Her Şey

Akciğer Sönmesi Hakkında Her Şey

Akciğer zarları arasında hava dolması durumuna akciğer sönmesi denir. Tek başına bir hastalık olmamak ile birlikte birçok sebebe bağlı olarak görülmektedir. Göğüs kafesinin içerisinde üstü hava geçirmeyen ince zarla kaplanmış ve içi hava dolu solunum organlarımızdır.

Normalde göğüs kafesinde hava akciğerlerin içinde hapsolmuş şekilde olup ve dışına sığmamaktadır. Diğer taraftan balona iğne batırıldığında olduğu gibi eğer akciğerin üzerindeki zarda bir delik açılır ise akciğerin dışına hava kaçarak ve bu serbest hava göğüs kafesinin içinde toplanarak akciğerlerimizi baskı altına alır ve sönmesine sebep olmaktadır. Bu duruma akciğer sönmesi denilmektedir. Akciğerden dışarıya hava kaçması birçok farklı nedenle olabilmektedir. Bunlar arasında genç ve ince yapılı kişilerde çoğunlukla akciğerin tepe noktalarında ve zarın hemen altında doğuştan olan küçük hava keseciklerinin açılması sayılabileceği gibi, akciğerin harabiyetine ve yırtılmasına yol açan travma, enfeksiyon, iyi ve kötü huylu tümörler, ve akciğerin diğer birçok hastalığı da bulunmaktadır.

Akciğer Sönmesinin Belirtileri

Akciğer sönmesi görülen hastaların birçoğunda iki ayrı belirti görülmektedir. Göğüs ağrısı ve nefes darlığı bu belirtilerdir. Çoğunlukla hastalarda göğüs ağrısı şikayeti görülmektedir. Bu şikayeti olan hastalar tarafından sönme gösteren akciğerde çok fazla hissedilmektedir. Akciğerin boyutuna göre nefes darlığı değişmektedir. Sırt ağrısı ve karın ağrısı belirtiler arasındadır. Bazı durumlarda hiç şikayeti olmayan hastalarda olabilmektedir.

Akciğer Sönmesinin Teşhisi

Uzman bir doktor tarafından yapılan muayene ve şikayetleri akciğer sönmesinin tanısında oldukça önemlidir. Akciğerlerde görülen büzüşme sebebi ile kanda oksijen azalması ortaya çıkmaktadır. Göğüs hastalıkları uzmanının yapacağı fizik muayenede pnömotoraksın büyüklüğüne göre solunum seslerinde azalma veya kaybolma söz konusu olabilmektedir.

Çöken akciğerin alanına göre solunum dakika sayısında artma, dudak ve dilde morarma ve taşikardi görülebilmektedir. Kesin tanı akciğer grafisinde akciğerin söndüğü ve o bölgenin şeffaflaştığı görülerek tanı netleşebilmektedir. Küçük pnömotorakslarda akciğerlerde sönme az ise soluk verilen grafisinde ya da bilgisayarlı tomografi ile saptanabilir.

Akciğer Sönmesi Tedavisi

Pnömotoraks hastalığının tedavisinde üç temel yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemlerden birincisi, plevral boşluktaki havanın tahliyesi ile pnömotoraks bölgesinin ortadan kaldırılması, ikincisi, hava kaçağının kontrol altına alınması, üçüncüsü ise hastalığın tekrarlamasının önlenmesidir. Tedavide hastanın takibi, iğne aspirasyonu, kapalı su altı drenajı (tüp torakostomi), göğüs duvarının cerrahi işlem ile açılması torakoskopik cerrahi gibi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

 

Soru: Spontan Pnömotoraks (Akciğer sönmesi) nedir? Nasıl oluşur?

Cevap: Pnömotoraks yani akciğer sönmesi, en basit anlatımla 2 akciğer zarı arasında hava bulunmasıdır. Akciğerleri saran 2 adet zar vardır. Bunlardan ilki visceral plevra dediğimiz akciğer dokusunu tamamen saran ve akciğere yapışık olan zar, diğeri ise pariyatal plevra dediğimiz, göğüs duvarını içten saran diğer akciğer zarı ile temas halinde ve göğüs duvarına yapışık olan akciğer zarı. Bu 2 zar arasında normal olarak çok az miktarda bir plevral sıvı dışında herhangi bir şey bulunmaz. İşte bu alanda hava bulunmasına pnömotoraks diyoruz. Akciğer sönmesi burada bulunan havanın hacminin giderek artması sonucu akciğer dokusu üzerindeki baskıya bağlı olarak ortaya çıkar.

En sık toraks travmalarına bağlı ortaya çıkar. Herhangi bir sebeple akciğer parenkim dokusunun bütünlüğünde bozulma olduğunda, buradan plevral aralığa sızan hava pnömotoraksa neden olabilir. Aynı şekilde iyatrojenik dediğimiz, tıbbi bir işlemin komplikasyonu sonucu da ortaya çıkabilir.
Ancak ortada herhangi bir travma yok iken kendiliğinden de pnömotoraks gelişebilir. Buna “spontan pnömotoraks” denir. Altta yatan KOAH, astım, akciğer kanseri, akciğer dokusunda yıkım ile giden bazı akciğer enfeksiyonları, bağ doku hastalıkları gibi akciğer hastalıklarının olması spontan pnömotoraks gelişmesine yatkınlık sağlayabilir. Bu duruma sekonder spontan pnömotoraks diyoruz. Ancak, zeminde bilinen herhangi bir akciğer hastalığı olmadan da spontan pnömotoraks gelişebilir. Buna da primer spontan pnömotoraks diyoruz. Primer spontan pnömotorakslı hastalar sıklıkla astenik vücut yapısına sahip yaniş zayıf, toraks ön arka çapı kısa olan genç erkek hastalardır.  Nasıl olur? Daha çok akciğerin üst kısmında yer alan ve akciğer zarının hemen altında yer alan bleb veya bül dediğimiz hava keseciklerinin herhangi bir sebeple patlaması veya bütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak nefes yoluyla aldığımız atmosferik hava bronşlar aracılığıyla buradan akciğer zarları arasına dolar. Her soluk alışverişinde burada biriken hava hacmen artar, akciğer dokusu üzerine basınç yapar ve akciğerin sönmesine neden olur.

Soru: Bu hastalığı nasıl tanıyacağız? Belirtileri nelerdir?

Cevap: Pnömotoraks gelişen hastalarda belirtiler hafif olabileceği gibi ciddi belirtiler de görülebilir. Hastalarda en sık ani başlayan göğüs ağrısı, nefes darlığı ve bazen de öksürük olabilir. Bazen aşırı miktarda hava akciğer zarları arasında toplanıp akciğer, kalp ve ana damarlar karşı tarafa doğru iter. Bu durumda ana damarlar büzülür ve kalbe kan dönüşü azalır ve şok tablosu gelişebilir. Bu nedenle pnömotoraks erken tanınması gereken ve tanısı konamadığında ölüme dahi neden olabilen ciddi bir hastalıktır diyebiliriz. Ani başlayan göğüs ağrısı ister genç, ister yaşlı, ister çocuk olsun acil girişim gerektiren bir hastalığın belirtisi olabilir. Bu hastaların mutlaka en yakın hastanenin acil servisine başvurmalıdır.

Soru: Pnömotoraks nasıl tedavi edilir? 

Cevap: Az miktarda ve belirti vermeyen veya hafif belirti veren pnömotoraks, aralıklı oksijen tedavisi ve takip ile herhangi bir girişime gerek olmaksızın kendiliğinden geriler. Ancak akciğer zarları arasındaki hava miktarı fazlaysa veya az olsa bile belirtiler hastayı rahatsız edecek düzeyde ise orada bulunan havanın bir drenaj sistemi ile çıkarılması gerekir. Bunun için tüp torakostomi dediğimiz bir işlem gerekir. Bu işlem lokal anestezi ile yani hastayı uyutmadan yapılır. Koltuk altında yaklaşık meme hizasından, ,5 cm genişliğinde bir delik aracılığıyla 1 adet silikon drenin akciğer zarları arasına yerleştirilerek su altı drenaj sistemine bağlanmasından ibaret bir işlemdir.

Genellikle ilk atak için bu işlem yeterli olmakla birlikte hava kaçağı uzayan olgularda ameliyat gerekebilir. Yine tekrarlayan nüks olgular, iki taraflı pnömotoraks, tek akciğeri ameliyat ile alınmış dolayısıyla tek akciğeri olan hastalar, pnömotoraks gelişmesi durumunda acil sağlık hizmeti alamayacak mesela kırsal kesimde yaşayan hastalar, meslekleri gereği pnömotoraks yatkınlığı olan pilot, dalgıç gibi meslek gruplarında ilk atak olsa bile cerrahi için adaydırlar. Cerrahide açık veya kapalı ameliyat uygulanabilir. Patlama potansiyeli bulunan hava kesecikleri köken aldıkları bir miktar akciğer parenkimi ile birlikte kama şeklinde çıkarılır. Nüks gelişmesinin önüne geçmek amacıyla uygulanan çeşitli cerrahi prosedürlerden biri uygulandıktan sonra ameliyata son verilir.

Op. Dr. Gültekin Gülbahar

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir