akla gelen cinsel vesveseler / cinsel vesvese - Nuri Köroğlu

Akla Gelen Cinsel Vesveseler

akla gelen cinsel vesveseler

CİNSEL OKB (TAKINTI)

Cinsel OKB'de rahatsız edici düşünce, görüntü ya da dürtünün cinsel içeriğinin olması, takıntıyı cinsel obsesif kompulsif bozukluk yapar.  Takıntıların oluşturduğu huzursuzluğun gitmesi için  anlamsız bulsa dahi yoğun suçluluk ve utanç duygusunun verdiği korkuyla yapma zorunluluğu hissettiği tüm zihinsel ya da davranışsal eylemler ise kompulsiyon olmaktadır. Başlangıçta cinsel takıntıları olan bireylerin hissettiği huzursuzluğu rahatlatan kompulsiyonlar yeterli gelmez. Zaman içerisinde kompulsif eylemlerin sayısı ve süresi artarak kişinin başa çıkamadığı bir hale gelir. Bu nokta da ise kaçınma başlar. Cinsel OKB'nin geçmesi için takıntıyı aklına getirecek herşeyden bu bireyler kaçınır. Bu noktadan kompulsiyonlara ayrılan zamanın artması ve cinsel içerikli takıntılar gelmemesi için kaçınma davranışları kişiyi sinsice köşeye sıkıştırır. Takıntıların getirdiği kaygıların yanı sıra utanç ve suçluluk duygusuyla kişi kendi içine kapanır. Zihniniz içerisinde kendi kabuğuna çekilerek gelen cinsel obsesif düşünceleri çözmeye çalışır. Bu nedenle de yaşadığı takıntıların psikolojik kökenli bir hastalık olduğunu uzun bir süre bilemez.

CİNSEL OBSESİF NEDİR ?

Cinsel obsesiflik, kişinin zihnine cinsel içerikli gelen düşünce, görüntü veya yapar mıyım dürtüsünün ''acaba haz mı alıyorum'' şüphesiyle huzursuzluk yaratması sonucu rahatlamak ya da huzursuzluk veren takıntının gitmesi için bir davranış ritüeli gerçekleştirendir. Genellikle obsesif düşüncelerin ilk tohumu kişinin yakınlarıyla ilgili (anne, kız kardeş, baba...) veya çocukken yaşadığı bir anıyı anımsaması sonucu başlar. En çok penisine mi baktım, kadının göğsüne baktım, eşcinsel miyim, ensestüel düşünceler geliyor sapık mıyım şeklindedir.

Cinsel takıntılar bir çok şekilde olabilir.  OKB, Eşcinsellik takıntısı, cinsel organa bakma takıntısı, anne ensestüel şüphe (ebeveyn,kardeş,akraba), çocuklara karşı şüphe cinsel obsesyonların en sık görülen şekilleridir.​

Yasaklanmış/sapkınlık şüphesi yaratan cinsel eylemler (Örneğin; Tecavüz eder miyim, sevdiğim kişiyi aldatır mıyım, birisine cinsel olarak saldırır mıyım, anneme/kardeşime sapıkça şeyler yapar mıyım vb.)

Çocuklar veya ensest ilişkiye ile ilgili (Örneğin, Pedofili miyim, çocukların cinsel bölgelerine mi baktım, kucağıma alınca birşey mi hissettim vb.)

Homoseksüel ilişki ile ilgili düşünceler (Örneğin,Lezbiyen miyim, Gay miyim, Karşı veya hemcinsimin cinsel organına bakma ve kontrol etme takıntısı)

CİNSEL OKB NASIL GEÇER ? 

Cinsel takıntılar kişinin huzursuzluk ve kaygı duygusunun bilinçdışı temeli Psikanalitik Psikoterapi ile tedavi edilir. Cinsel OKB yaşayan kişilerin değerlerine zıt gelen obsesyonların getirdiği huzursuzluk ve anksiyete bilinçdışında yaşanan başka bir ruhsal çatışmanın semptom olarak yansımasıdır. Bu nedenle Cinsel Takıntı tedavisi için başvuran danışanlarımın terapilerinde bir süre sonra takıntılar tamamen geçmekte ve terapide takıntı hastalığına neden olan kök nedenler çözülür.

Cinsel OKB'den kurtulanlar bilir ki; ilaç tedavisi ya da kendisini rahatlatacak şeyler psikolojik olarak anlık rahatlama sağlar. OKB'yi kendim yendim diyen kişiler ise bir süre sonra takıntılarının tekrarladığını ya da şekil değiştirdiğini görür. OKB'nin üstesinden gelmenin yolu psikanalitik psikoterapidir. Akla gelen cinsel vesveseler aslında sizin kişiliğinizle ilgili değil psikolojik bir hastalığın sonucudur. Bu nedenle de psikoterapiye başvurmaktan çekinen kişiler cinsel vesvese nasıl geçer diye düşünürken hastalığın daha da pençesine düşer.

Her psikolog ve psikoterapistin çalışma sistemi de farklıdır. OKB tedavisi görürürken EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Şema Terapi, Maruz Bırakma (Exposure) Terapi alan kişiler bilir ki, takıntıların geçtiğini ve iyileştiklerini terapi sürecinde düşünseler de aslında bu terapi sistemleri OKB tedavisinde kısıtlı bir fayda sağlamakta ve belirli bir süreden sonra ya hastalık tekrarlamakta ya da hiç geçmemektedir.

Cinsel Takıntılar nasıl geçer ve kurtulmak için ne yapmalı diyen kişiler zihinlerine gelen bu kendilerine acı ve ızdırap veren düşüncelerden kurtulmak için kendilerince başa çıkma yolları bulur. Genellikle cinsel takıntısı olan kişiler bu takıntılarının utandıkları, sadece kendileri yaşadıklarını düşündükleri ve ayıplanacakları korkusuyla kimseyle paylaşmaz. Ancak kendilerini rahatlatmak için yaptıkları ya da yapmaktan artık uzak durdukları her şey bir süre sonra yetmemeye başlamaktadır. Bu nedenle de hayatlarında takıntılar kendilerini daha da köşeye sıkıştırmaktadır.

 

Cinsel Takıntılar ayıp ya da günah değildir. Bu düşünceler herkesin bedeninde bir bölge nasıl hastalandığında tedavisi ile düzeliyorsa, insanların ruhsallığı da hasta olur ve bu hastalıklar takıntı şeklinde bir semptom ortaya koyabilmektedir. Bu nedenle de OKB alanında çalışan uzman bir psikolog ve psikiyatri hekimine başvurmaktan kişiler çekinmemelidir. Cinsel Obsesif Bozukluk testi için kendinize zihninize cinsellikle bağlantısı olan görüntü, düşünce ya da yapar mıyım şüphesi geldiğinde huzursuzluk ve sıkıntı duyuyorsanız cinsel takıntıdır.

Cinsel obsesif bozukluk nedir? Nasıl geçer? Obesesif bozukluk neden olur?

Haberin Devamı

Düşünce ve kaygı bozukluğu olarak da bilinir. Cinsel işlev ve istek normal olmasına rağmen bu kişileri rahatsız eder ve bu durum cinsel isteksizliğe de yol açabilir. Kaçmak ya da bu durumdan uzak durmak bozuklukların giderilmesine ya da bundan kurtulmaya yaramaz. Hatta bu durum bir rahatsızlık olduğundan daha fazla tetiklenir ve davranışlarda bozukluklara neden olur.

Nasıl Geçer?

Cinsel obsesif bozukluğun nasıl geçtiği ve tedavi yöntemi birçok kişi tarafından merak edilerek sık sık araştırılmaktadır. Öncelikle cinsel obsesif bozukluktan kişilerin kendi başlarına kurtulmaları oldukça zordur. Bu konuda bir uzmandan yardım almak ve terapistler ile çalışmak gerekir. Kişilerin tedavi sürecinde sabırlı ve istikrarlı olmaları oldukça önemlidir. Terapinin yanında ilaç da kullanarak daha etkili ve hızlı bir sonuca ulaşmak mümkündür.

Cinsel obsesyonlar genellikle kaygı ve düşünce sorunu olarak bilindiği için bunun Bilişsel Davranışçı Terapi ile çözülmesi gerekir. En çok kullanılan yöntem ise maruz bırakma tekniği olarak karşımıza çıkar. Kişileri obsesyonlarına maruz bırakmak ve bu sayede kaygıyı azaltmak ve sonucunda da kaygıdan kurtulmak amaçlanır. Kişilere farkındalık yaratılmak istenir ve bununla birlikte cinsel obsesyonların gerçek olmadığı ve yalnızca bir düşünceden ibaret olduğu anlatılır.

Haberin Devamı

Her düşüncenin doğru olmadığı ve kişilerin bu düşüncelerden istedikleri zaman kurtulabilecekleri anlatılır. Bunun anlaşılması için kişilerin düşüncelerine yönlendirilmeleri ve bazı düşünce egzersizleri yapmaları gerekir. Psikolojik bozuklukların kişilerin geçmişlerinde yaşadıkları durumlar sonucu oluştuğu bilinmektedir. Bu nedenle farklı egzersizler yaparak kaygı ve düşünce durumundan kurtulmak ve bu sayede cinsel obsesif bozukluktan hızlı bir şekilde kurtulmak mümkündür.

Obsesif Bozukluk Neden Olur?

Öncelikli olarak obsesif bozuklukların sebebi biyolojik olarak bilinmektedir. Beynin ön ve alt bölgelerine serotonin az gittiğinde kişilerde takıntı olur ve bu durum da obsesifliğe yol açar. Kişilere ergenlik ya da gelişim çağlarında dayatılan davranışlar travmaya yol açar ve bu da onlarda isteksizlik ya da korkuya yol açabilir. Bu cinsel takıntıların kişilerde ceza amacı ile oluşması da mümkündür. Aile çok baskıcı ya da sorgulayıcı olduğunda kişiler bazı isteklerini ve davranışlarını bastırır. İsteklerine engel olamadıklarında bu durum takıntı ya da kaygı bozukluğu olarak ortaya çıkabilir.

Haberin Devamı

Cinsel obsesyonlar da genelde ileriki yaşlarda ergenlikten kalan etkiler olarak ortaya çıkar ve kaygıya bağlıdır. En büyük etkilerden biri aile ve çevre olarak kabul edilir. Genellikle psikolojik olan tüm durumlar kişilerin geçmişlerinden gelen bir eksiklik nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu durum için bir yardım almak ve tüm kaygılardan kurtulmak gerekir.

مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ

“Sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran vesvesecinin şerrinden.”(Nas,4)

      Vesvese; zararlı olan; şüphe, kuruntu demektir. Vesvese esasen fis, hiş demek, yavaş fısıltı yapmak, fiskos etmek gibi gizli sese, gizli fısıltıya denilir. Nitekim Cenab-ı Zülcelâl Hazretleri bir ayeti kerimesinde:

“Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.”(Kaf,16) buyurmuştur.

    Vesvese insana şeytandan gelir ki o da insanın zayıf anını bekler. Bir hadis-i şeriflerinde Efendimiz (sav) kişinin banyo ettiği yere bevletmesini nehyetti ve dedi ki: “Muhakkak ki vesveselerin geneli bundandır.” (Ebu Davut, Tahare, 15) Bir başka rivayette “Abdestte (vesvese) için şeytan vardır. Ona velehan denilir.” (Tirmizi Kitabul Tahare) buyurmuştur. Bütün vesveseye kapılanlar bundan dolayı kapılmıştır diyemeyiz ama mutlaka bu uyarıyı dikkate almalıyız.  Öncelikle vesvesenin mahiyetini bilmemiz gerekiyor. İnsanın damarlarında dahi dolaşmasına müsaade edilen şeytan, insana en akıl almaz yerlerden bile vesveseler vererek, onu yaptığı ibadetlerden alıkoymaya, kalbine şüpheler düşürmeye ve Allah (cc)’ın huzurundan kaçırmaya çalışır. Vesvese, daha çok kendini canı gönülden dine vermiş, dizginleri şeytanın elinden koparıp almış, Allah’a (cc) karşı kulluğunu az çok yapan ve iman mevzusunda da terakki edip saffete ulaşan bazı Müslümanlarda olur. Kalbî istidadlarıyla iç âleminde ilerleme yolunda olan, manevi mertebeleri aşarak insan-ı kâmil makamına doğru tırmanan mü’minler, yolun puslu noktalarında şeytanın vesvesesi ile yüz yüze gelirler.  Vesvese, kâfirde olmaz.

Vesveseden  kurtulmanın çareleri şunlardır:

-Vesvese, imanın kuvvetindendir: Önce hemen şunu belirtelim ki vesvese çok korkulacak bir şey değildir. Çünkü iman var ki vesvese geliyor. Sahabe-i Kiram’dan Efendimiz (sav)’e gelip, “Ya Rasulullah, vesveseye mübtelâyım” diyen birine, Efendimiz (sav)’in cevabı, “Endişe edilecek bir şey yok; o mahz-ı imandır, imanın kuvvetindendir” (Müslim) şeklinde olmuştur.

-Vesvese, kalbin malı değildir: Kalbin rahatsız ve tedirgin olması şundandır: Kalp, vesveseye razı değil, sahip de değildir. Vesvese ile arasında mânâ ve mahiyet bakımından bir münasebet olmadığı içindir ki kalp vesveseden rahatsız olmaktadır. Vesvese, iradî olmayıp, fiiliyata da dökülmüyorsa insanı mesul etmez.

-Vesvese, insanın ilerlemesine mani olmayan örümcek ağı gibidir: Vesvese, kendine has tutarsızlığıyla bilindiği zaman zararlı olmaz. Kur’an, “Muhakkak, şeytanın hilesi zayıftır” diye ferman etmektedir (Nisa, 4/76).

-Vesvese, üzerinde durulmadığı ve dert haline getirilmediği takdirde hiçbir zarar vermez: Düşüncenize bulaşıp da onu kirletmeyeceğini bildiğiniz zaman vesvese zararlı olmaz. Vesvese, hayal aynasında sönüp gidecek derecede zayıf ve gelip geçici bir iz; leke ve pislik bulaştırmayacak bir görüntü ve çok hafif yansımalardan ibarettir. Akla ve hayale gelen şeyler, hayır kaynaklı ise akıl ve düşünceyi bir derece nurlandırır; fakat şer kaynaklı bir vesvese ise, o zaman da akla, düşünceye ve kalbe tesir etmez. Kir bırakmaz ve zarar da vermez. Şeytanın dışta ya da içte aslî ve zatî bir varlığı ve hüviyeti olsa bile, attığı okların, gönderdiği görüntülerin aslî hüviyeti ve hiç bir zararı yoktur. Üzerinde durmadığınız, merakla üzerine varmadığınız, sahip çıkıp kabullenmediğiniz, küçük görerek şişmesine meydan vermediğiniz ve bir dert haline getirmediğiniz zaman, vesvesenin hiç bir zararı olmaz.

-Vesvese, zararlı tevehhüm edildiği zaman zarar verir: Üzerinde durulup kurcalandığı ve merakla karıştırıldığı zaman zararlıdır. O; büyük görüldükçe, mühimsendikçe büyür ve bir balon gibi şişerek bizi yutacak hale gelir. Bir arı kovanı içinde yüzlerce arı bulunur ama siz önemsemeden kovanın önünden geçer gidersiniz. Vesvese karşısında da yapmamız gereken şey, bundan farklı olmamalıdır. Şeytan, zayıf ve geçici bir görüntü karesini hayalimize atar; biz de cazip bulur ve onu işlettirirsek, o bir karelik manzara, hayal sinemamızda saatleri içine alan bir film şeridi haline gelir de farkına bile varamayız. Hususiyle yalnız kalınca, bilhassa gençlerde ve hele bu suretler, nefsanîliğe bakan, bedeni tesir altına alan suretler olursa… Evet, insan onu alır ve hayalinde maceralı bir film haline getirir. Hâlbuki şeytana ait olan, o ilk sahnedir. Öyleyse, o ilk oltaya sahip çıkmamak, takılmamak ve onu işlettirmemek gerekir ki şeytan da bizi işletmesin ve işlete işlete hayallerimizi gerçeğe dönüştürmesin. Dönüştürmesin ki biz de neticede o bir karelik görüntünün kurbanı olmayalım.

-Hassas ve asabî ruhlar, şeytanın vesvesesine önem verip vehme kapılmamalıdırlar: Vesvese, hassas ve asabî ruhlarda daha da zararlı bir hastalık ve meleke haline gelir. Böyle birisi, vesvese geldiğinde zararlı olacağı endişesiyle telaşa ve vehme kapılır; sonra da bunu kalben, fikren ve iman-ı nazarla büyütüp, kendine mal eder. Derken onu huy haline getirir ve onunla bütünleşir. Bu ise, şeytan karşısında ye’se düşüp, tam zarara uğramanın ifadesidir. Bu hale maruz kalmış biri, ümitsiz bir şekilde “Artık ben mahvoldum” deyip, mağlûbiyeti kabul eder ve böylece, kendisini şeytanın saldırılarına açık hale getirir.

-Vesvesenin manyetik alanından ibadet ile uzaklaşmalı ve psikolojik tesirinden çıkılmalıdır: Bir hadiste de ifade edildiği gibi, böyle bir şey ortaya çıktığında, söz gelimi gazaplandığınızda; ayakta iseniz oturun, oturuyorsanız uzanın veya kalkıp abdest alarak iki rekât namaz kılın ve iç dünyanızda değişiklik yapın. Ayrıca o sisi dağıtacak daha başka meşrû bir kısım davranışlarda bulunun.

-Abdest ve namazda “Eksik mi yaptım?” şeklindeki vesveselere de önem verilmemelidir: Böyle bir vesvese ilk defa vuku buluyorsa, o abdest veya namaz tekrar edilebilir. Ama mükerreren oluyorsa, sözgelimi bir abdest uzvunu yıkayıp yıkamadığından devamlı şüpheye düşen birisi, o zaman hiç vesveseye meydan vermeden, o uzvunu yıkadığını kabul ederek namaza durmalıdır. Ve yine namazı kaç rekat kıldığı mevzuunda vesveseye müptelâ olmuşsa, namazının tamam olduğu kanaatiyle hareket etmelidir. Vesvesenin ilka ettiği şeyin üzerine gidilmelidir. Vesvesenin üzerinde durmak değil, aksine, tam tersi istikamette yürümek lâzımdır.

-Bir diğer vesvese ise kişinin namaza durunca abdestinin bozulduğunu zannetmesidir. Şeytan o kişinin gerisinden üfler, o kişi de namaza her duruşunda kendinden bir şey çıktı zanneder ve namazı bozar. Tekrar tekrar abdest alıp namaz kılar. Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz namazda iken dübüründe bir hareket hisseder (abdestim) bozuldu (mu?), bozulmadı (mı?) şüpheye düşerse namazı bozmasın ta ki sesi duyana veya koku olana kadar.” (Ahmet bin Hanbel, 2/414) Vesveseye kapılmış insanlarda koku da ses de olmaz. O halde namaza devam et. Tabi bu durumda şeytan da boş durmaz. Abdestsiz kılıyorsun, şeklinde ikinci bir vesvese vermeye kalkar. Fakat madem ses ve koku yok o halde insanın abdestsiz de olsa kılıyorum diye namaza devam etmesi gerekir. Şeytan bakar ki bu  adam abdestli de kılıyor, abdestsiz de. O anda cephedeki mağlubiyetini hissedip geri çekilmek zorunda kalır.

Nuri KÖROĞLU

Dini Takıntılar ve Vesvese

Obsesif kompulsif bozukluk adı verilen rahatsızlığa sahip olanların bir kısmında takıntılar dini ilgilendirmektedir. Saf dini takıntılar olmakla beraber diğer takıntılarla beraber de görülebilir. Dini içerikli obsesyonlar dinine bağlı bir insanda günah ya da yasak sayılan düşüncelerin akla gelmesi şeklinde ortaya çıkan obsesyonlardır.

Dini obsesyon dini ve ahlaki değerlere küfür etme, karşı gelme ve doğru/yanlış kavramları ile aşırı ilgilenmeyle ilgilidir. Özellikle dini inançları yoğun yaşayan toplum kesimlerinde sık görülen bir obsesyon türüdür.

Bu obsesyonlar abdestinin ya da namazının bozulduğu, gusül abdestinin tam olarak alınamadığı, namazda yanlış bir şey söylendiği ya da yapıldığı, ibadetlerin eksik kaldığı şeklinde kendini göstermekte ve sıklıkla yineleme, yıkanma gibi kompulsiyonlarla seyretmektedir. İbadet sırasında ya da günlük hayatta Allah’a kötü söz söyleme, inkar etme gibi obsesyonlar dini obsesyonlar arasında görülebilmektedir.

Dini içerikli kompulsiyonlar ise dini obsesyonların etkililiğini azaltmak için ortaya çıkan kompulsiyonlardır. Dini takıntıların en yaygın şekli “Allah var mı, yok mu?” sorusunu bir türlü kafadan atamamaktır. Son derece yaygın başka bir dini takıntı biçimi de “Allah‟a küfür etme” şeklinde ortaya çıkar. Diğer kutsal şeylerle ilgili küfürler veya olumsuz düşünceler de görülebilir.

Dini Obsesyon Türleri
Bu konuda bilimsel fikir birliği olmamakla birlikte sık görülen dini obsesyon türleri şunlardır.

Tanrıya ve diğer dini öğelere karşı küfür ve saygısızlık
Bu tür vakalarda ibadetler esnasında ya da sair zamanlarda hastanın zihne bu tür düşünceler sokulmaktadır. Bu kişiler aslında Tanrıya küfür etmek istememektedirler ancak bu düşüncelere mani olamamaktadırlar.

İtikadi konularda Şüpheye düşme
Dini obsesyonların en yaygın biçimlerinden biri de “Tanrı var mı yok mu” sorusunu bir türlü zihinden uzaklaştıramamaktır. Ahiret, peygamberler vb. diğer itikadi konularda da benzer düşünceler bu kişilerin zihnine gelebilmektedir. Teknolojinin getirdiği yeniliklilerle son zamanlarda internette forum sitelerinde bu konuda yoğun araştırma yapma bilgi kirliliğine maruz kalma gibi durumlar da görebilmekteyiz.

Günah sayılan şeyleri yapma korkusu
Bu takıntılarda haramın çekiciliğine kapılmaktan duyulan korku yada endişe ön plandadır. Bir kadın gördüğünde “zina yaparmıyım” benzeri takıntılardır.

Günahkar olma ve farkında olmadan günah işlemiş olma düşüncesi
Kişinin zihninden geçirdiği dini içerikli ve sıkıntı verici bazı eylemleri yapmış olduğunu düşünmesi ve bilinçsizce bu fiilleri işlemiş olabileceği düşüncesi ile kendini göstermektedir. Mesela takside bozuk para üstünü vermemekle “hak geçer mi”, devletten aldığı bir yardımı haketmediği gerekçesi ile “günah işledim mi” tarzında takıntılar örnek verilebilir.

İbadetlere hazırlık ritüellerinde ortaya çıkan obsesyonlar
Özellikle islam dininde ibadetlere hazırlık olarak yapılan temizlenme ritüelleri mevcuttur. Bu tarz obsesyonları olan kimseler temizliğinden emin olamamaktadır

İbadetler esnasında görülen obsesyonlar
Bu obsesyonlar namaz esnasında akla erotik düşüncelerin gelmesi, oruçluyken durup dururken cinsel boşalmanın olması korkusu, yine oruç tutarken Allah‟ın olmadığı düşüncesinin zihne gelmesi ve hac ibadetini yerine getirirken gözün önünde müstehcen sahnelerin belirmesi gibi biçimlerde ortaya çıkabilmektedir.

Dini kompulsyon türleri

Tövbe etme
Tövbe özellikle islam dininde önemli bir telafi yöntemidir. Yoğun dini takıntıları olan insanlarda tövbe önemli bir kompulsyon olarak ortaya çıkmaktadır.

Dua etme ve tekrarlama kompulsiyonları
Dua insanı rahatlatan ve insana huzur veren bir dini eylemdir. Obsesyonel düşüncelerden kurtulmak amacıyla birtakım dini ibarelerin defalarca tekrarlanması tekrarlama biçimindeki dini kompulsiyonlardandır.

Temizlenme ritüellerinde ortaya çıkan kompulsiyonlar
İslan dininde temizlik çok önemli olduğundan özellikle de vücudun belli yerlerinin belli sayılarda yıkanması gerekliliğinden dolayı, eksik yıkandığı düşüncesi ve yaşanan şüphe ve kararsızlık nedeniyle abdest ya da gusül ibadetini bir türlü tamamlayamamak yaygın bir dini kompulsiyondur. Bu tür kompulsiyonları olanlar abdest veya gusüllerini saatlerce uzatabilmektedirler.

İbadetler sırasında ortaya çıkan kompulsiyonlar
Kabul olmadığı düşüncesiyle tekrar tekrar namaz kılmak, her namazın sonunda sehiv secdesi yapmak, namazın içindeki sureleri defalarca okumak bu tür dini kompulsiyonlardan bazılarıdır.

Vesvese Nedir?
TDK sözlüğünde vesvese kuruntu şeklinde açıklanmaktadır. Diğer sözlüklerde,  “fısıltı, hışırtı gibi gizli söz, fiskos, kuruntu, işkil” gibi anlamlara gelmekte, kullanımda ise şeytanın ilka etmesi, kötü bir işin yapılması, iyi bir işin terk edilmesi veya geciktirilmesi ya da eksik yapılması için insanı kışkırtması, aklını çelmesi, nefsin bayağı arzularına uymaya teşvik etmesi demektir.

Vesvese çok eski bir terimdir. Kur’an-ı Kerim‟de bahsedildiği üzere Adem ile Havva’nın cennetten çıkarılma olayında Adem ile Havva’nın, şeytanın vesvese vermesi sonucu oluştuğu anlatılmıştır.

Vesvese kelimesi Kur’ân’da dört yerde geçmektedir. Vesvesecinin (vesvâs) şerrinden Allah’a sığınılması emredilmiş (Nâs, 114/1-6), şeytanın Hz. Âdem ile eşini cennetten vesvese yoluyla çıkardığı bildirilerek müminlerin bu konuda duyarlı olmaları ısrarla istenmiştir (A’râf, 7/20). Hz. Peygamber de müminlere vesvese ile hareket etmemelerini tavsiye etmiş, vesvesenin dinî-hukukî bir hüküm doğurmayacağını bildirmiştir.

İslami literature göre hadislerde ise vesvese sık geçmekle beraber Hz. Peygamberin vesvesenin imandan olduğu, şeytanın vesveseyi verdiği ve vesvesenin zarar vermediği, vesveseye karşı Allah’a sığınılması gerektiği belirtilmiştir.

Vesvese hem terim olarak islami literatürde, hem de bir deyim olarak halk arasında sıklıkla kullanılmaktadır. Psikiyatrik bir terim olarak ise vesveseyle ifade edilen şeye karşılık olarak obsesyon terimi kullanılmaktadır.

Günlük hayatta kişiler yaygın olarak bir şeyi yaptıklarını düşünseler dahi yapıp yapmadıklarından emin olamadıklarında, yaşadıklarını vesvese olarak nitelendirmektedirler. Örneğin fişi çekip çekmediğini, ocağı kapatıp kapatmadığını düşünmek, namazda aklına farklı şeyler gelmesi, namaz rekatını kılıp kılmadığından emin olamama gibi. Bireylerin içerisinde bulunduğu bu ruh haline göre vesvese, kşinin gündelik yaşam içerisinde zihnine gelen şüphe ve kuruntuları ifade etmektedir.

Dini bir terim olarak vesvese kötü ve iyi vesevese olarak ikiye ayrılmıştır. Kötü vesvese kalbe şeytan tarafında verilen kötülükleri, kötü hatıratları, zihne gelen kötü resim ve düşünceleri, boş söz ve lafları ifade etmektedir. İyi vesvese ise kişinin aklına takılan bir şeyi araştırmasına ve bununla ilgili bilgi sahibi olmasına yardımcı olacağından zararsızdır ve hatta hayırlıdır. Gazali, kişinin bir şeyi bulmak ve araştırmak için de şüphe duyabileceğini ifade ederek iyi huylu vesveseye ilham demiştir.

Psikiyatrik bir terim olarak obsesyon ise kişinin reddetme ve engelleme çabalarına rağmen tekrarlayan ve devam eden, kişinin zihnini ısrarla meşgul eden, istenmeyen düşünceler ve imgelerdir. Bu düşünce ve imgeleri kişi istese de atamamakta ve çoğu kez bu düşüncelerin oluşturduğu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için kompulsiyon denilen bazı davranışlara başvurmaktadır.

Halk arasında sıklıkla kullanılan “vesvese” kelimesinin “obsesyon” kelimesiyle aynı yoğunluğu ifade edebilecek farklı bir kelime arayışında “takıntı” kelimesinin uygun olacağı düşünülmekle beraber, islami literatürde vesvesenin daha yoğun olarak ifade edilmiş ve saplantı boyutunu da kapsayacak şekilde, yani obsesyona karşılık gelecek şekilde ifade edildiği bir kelime yoktur. Kompulsiyona türk psikiyatri literatüründe zorlantı ismi verilse de gerek islam literatüründe gerekse de  halk arasında kompulsiyonları ifade eden farklı bir kelime mevcut değildir.

DR.Sabri Burhanoğlu - Randevu Al

Dini kompulsyon türleriDini Obsesyon TürleriGünah sayılan şeyleri yapma korkusuİbadetler esnasında görülen obsesyonlarİbadetler sırasında ortaya çıkan kompulsiyonlarTövbe etmeVesvese Nedir?

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir