Aşktan Nasıl Kurtulurum

Aşk, iç dünyayı dolduran ve harekete geçmek için manevi güç veren harika bir duygudur. Ancak her zaman mutluluk getirmez, çünkü karşılıksız olabilir. İstatistiksel olarak, karşılıklı olmayan bu duygu, karşılıklı olmaktan daha yaygındır. İnsanlar ayrılmaz aşka farklı şekillerde dayanabilirler: bazıları için kendini sevmek yeterlidir, biri acı çeker ve onunla ilişki tam olamazsa, biri bir kişiyi çabucak unutur. Karşılıksız aşktan kendi kişiliğinize odaklanma ve sabrınız sayesinde kurtulabilirsiniz.

BİLMEK ÖNEMLİ! Falcı Baba Nina:"Yastığınızın altına koyarsanız her zaman bol para olacak..." Devamını oku >>

Neden sevmiyor?

Bir kadının hayatında karşılıksız aşkın ortaya çıktığı durumlar:

1. 1. Bir erkek evlidir ve bir kadınla ilişkisi onun için eğlenceydi ya da alkol ya da uyuşturucu sarhoşluğu halinde ortaya çıktı.
2. 2. Duygular zamanla azaldı, kız ya adamı çekmeyi ve ilgilenmeyi bıraktı ya da daha çok sevdiği başka biriyle tanıştı.
3. 3. Bir kadın, başlangıçta bir erkeğin zevkine uygun değildir.
4. 4. Seçilen kişinin, aşk duygusunun kendisine yabancı olduğu zihinsel bozuklukları vardır.

Psikologlar ve psikoterapistler, insanların neden karşılıksız olarak sevmelerinin nedenlerini psişenin özellikleriyle ilişkilendirir. Hem patolojik durumlar hem de bir tür duygusal alan olabilir. Karşılıklı olmayan duygular yaşama eğilimi ile karakterize edilen zihinsel bozukluklar şunları içerir:

1. 1. Sınırlılık - geri bildirimden bağımsız olarak bir kişiye takıntılı bir çekicilik içinde kendini gösterir. Bu, kişinin duygusal olarak ilişkinin ilk aşamasında kalması nedeniyle olur. 3-5 yıl boyunca belirli bir nesneye odaklanır ve ardından onu değiştirir.
2. 2. Erotomani - başkalarının bir kişiye ilgi ve dikkat gösterdiğine dair mantıksız bir güven ile kendini gösterir. Samimi olduğuna içtenlikle inanır ve her şeyde bunun işaretlerini görür ve hayalinde icat eder. Sanrılarına dayanarak, aşk nesnesiyle olan ilişkisini var olmayan özelliklerle donatarak partnerde rahatsızlık yaratır.
3. 3. Düşük benlik saygısı - güvensiz insanlar, kendilerini sevgi nesnesine layık görmediklerini düşünerek tüm yaşamları boyunca gizlice sevebilirler. Veya kompleksler ve kendinden hoşlanmadığı için, bir kadın değersiz davranmaya başlar, güçlü niteliklerini bastırır veya göstermez, ilgi uyandırmayı bırakır.

Uzmanlar, tüm bu koşulların, gelişim aşamasına bağlı olarak bir psikolog veya psikoterapist ile yapılan seanslar yardımıyla düzeltildiği konusunda hemfikirdir.

Hayallerinde sevdiklerine var olmayan olumlu nitelikler veren ve bir kişinin gerçek kişiliğiyle ilgisi olmayan yaratılan görüntüyü seven insanlar var. Bu genellikle ergenlik veya genç yaşta olur ve bir sanatçı, şarkıcı veya başka bir halka açık kişi aşk nesnesi haline gelir.

karşılıksız aşkın faydaları

Uzmanlar, karşılıklılık olmadan aşık olmanın kişi üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu söylüyor. Her şeyden önce, o bir ilham kaynağı - birçok yazar bu duygu sayesinde en iyi şaheserlerini yarattı. Yaratıcılıkta buna yüceltme denir - gerçekleşmemiş duygular arsalara ve kelimelere dökülür.

Yaratıcı olmayan bireyler için de faydalar vardır - ıstırap genellikle iyileşmek, yeni nitelikler kazanmak ve hem dışsal hem de içsel olarak yaşamı daha iyi hale getirmek için güçlü bir itici güç haline gelir.

Ek olarak, böyle bir duygu, mevcut zaman diliminde karşılıksız da olsa genel bir sevme yeteneğinden bahseder. Bu, gelecekte bir kadının başka bir partnerle sevgi verme ve karşılığında alma şansı olduğu anlamına gelir.

Objektif ve eleştirel düşünebilen insanlar, bu tür deneyimlerden ahlaki dersler çıkarabilir ve acıya yol açan hataları tekrarlamaz.

Çok az insan bunu kabul eder, ancak birçok insan için karşılıksız aşk olumlu duygular getirir, hatta buna ihtiyaç duyarlar. Acı çekmeyi ve kurban rolünde olmayı, başkalarından rahatlık ve destek almayı severler.

• gelecekte bir kadın sevmekten vazgeçmeyecek ve daha fazla hayal kırıklığı olmayacak;
• kız aşk nesnesi tarafından terk edilmeyecektir;
• denemeler ve günlük yaşam nedeniyle duygular solmaya başlamaz;
• değişim imkansızdır.

Nasıl hayatta kalınır?

Bir erkek için çeşitli yönlerde hareket ederek karşılıksız aşktan (ruhsal bozukluklarla ilişkili olmayan) kurtulabilirsiniz:

• kişileri ve birlikte zaman geçirmeyi en aza indirin: toplantılardan kaçının, telefon numaranızı değiştirin, sosyal ağlardan kaldırın;
• kişiliğinize odaklanın ve kendinizi ondan daha çok sevin;
• olumlu duygular geliştirmeye ve kazanmaya yardımcı olan farklı faaliyetlerle hayatınızı çeşitlendirin;
• yeni tanıdıklar ve ilişkiler açın, arkadaş çevrenizi genişletin.

Güçlü duyguları çabucak unutmanın imkansız olduğu, kendi üzerinde sistematik çalışma ile yavaş yavaş kaybolacakları unutulmamalıdır. Uzmanlar, karşılıklılık tarafından körüklenmeyen sevginin, hiçbir çaba gösterilmese bile normalde kendi kendine kaybolduğunu söylüyor - yerini daha önemli hale gelen şeyler ve duygular alıyor.

kendini daha çok sev

Kendine aşık olan kız, aynı anda birkaç ciddi sorunu çözmeyi başarır:

• komplekslerden kurtulun ve özgüveninizi önemli ölçüde artırın;
• kendinize nasıl bakacağınızı öğrenin, görünümünüzü iyileştirin;
• kendinize, işinize, düşüncelerinize, fikirlerinize daha fazla saygı duymaya başlayın, uyum bulun ve münhasırlığınızı anlayın, eksiklikleri kabul edin;
• Etrafında olan her şey hakkında karamsar olmayı ve bir sonraki ilişkinin mutlu olacağına inanmayı bırak.

Dünyanın bütün kültürlerinde kendini seven ve saygı duyan bir insanın başkaları tarafından kaçınılmaz olarak sevildiğine ve saygı duyulduğuna inanılır. Kendini tamamen kabul ederse, kendini beğenirse, insanları kendine çekmeye, hayranlarını ve güvenlerini kazanmaya başlar. İnsan psikolojisine göre, kendini tatmin etmek saldırganlığı, kıskançlığı ve öfkeyi yok eder.

Psikologlardan kendinizi nasıl seveceğinize dair ipuçları:

Dikkatini dağıtmak

Zaman geçirmenin yeni yollarını tanıtarak karşılıksız duygularla savaşabilirsiniz. Dikkati odaklayarak ve derse konsantre olarak, dikkatin dağılması ve mutsuz aşkın nesnesini hatırlamamak mümkündür. Aşağıdaki şekillerde rahatlayabilirsiniz:

• manzara değişikliği - başka bir yere taşınmak veya kendiliğinden bir yolculuğa çıkmak;
• yaratıcılığa girmeye başlayın - sanat terapisi, psikolojik sorunların üstesinden gelmenin en etkili yöntemlerinden biri olarak kabul edilir;
• arkadaşlar, akrabalar, yeni insanlarla tanışın ve bir kafede, temalı partilerde, görevlerde eğlenin;
• sevdiğiniz sanatçıların konserlerine katılın;
• yeni bir hobi seçin - koleksiyonculuk, fotoğrafçılık, iğne işi.

Yeni bir aktivite birçok olumlu duygu verir, deneyimler ve temas çemberini genişletir - yeni yerlere ve şirketlere girmek, tam teşekküllü bir ilişki kurabileceğiniz bir kişiyle tanışma olasılığını artırır.

Geliştirmek

Bir kariyere odaklanmak ve ek becerilerde uzmanlaşmak da bir erkeği unutmanın etkili bir yoludur. Bir meslektaş için karşılıksız duygular varsa, bu, bu iş yerindeki mesleki gelişimi etkileyebilir. Daha sonra uzmanlar bunu değiştirmenizi ve ya rekabetçi bir organizasyona geçmenizi ya da yeni bir şey yapmanızı önerir. Modern işgücü piyasası, belirli bir şirkette bir yere sahip olmayı değil, diğerlerinde sürekli olarak boş pozisyonları dikkate almayı sağlar.

İşini bırakmaya karar veren bir kızın, sevilen biriyle kesişmemek, ancak sevgi dolu bir insanla kesişmemek için neler yapabileceğine dair fikirler:

1. 1. İşletme- önemli yatırımlar gerektirmeyen birçok girişim var: manikürcü, el yapımı sanatçı, makyöz, kuaför. İlk başta, işletmenizi sosyal ağlarda kendi başınıza tanıtabilirsiniz.
2. 2. serbest- İnternet çağında, geçim kaynağı olmadan kalmak neredeyse imkansız. Artık uzaktan çalışanlar, muhasebe, sosyal medya tanıtımı, içerik yazımı, çeviriler, yazılım yazımı, çevrimiçi satış ve danışmanlık için büyük talep görüyor.
3. 3. özel ders- Bunun için gerekli bilgi ve beceriye sahipseniz.

Yeni aktivitelerde uzmanlaşmak, kişisel gelişim eğitimlerine katılmak için gerçek modda veya çevrimiçi eğitim almanız önerilir - başarılı insanlardan yeni bilgiler ve tavsiyeler çok ilham vericidir ve sizi uzun süre endişelendiren şeyleri unutmanıza izin verir.

Bir kişinin kişiliğini "mikroskop altında" düşünün

Aşık olduğu için fark edilmeyen olumsuz özelliklerini göz önünde bulundurursanız, bir kişiden vazgeçmek daha kolay olur. Psikologların verdiği tavsiye, bir otomatik eğitim yapmak, bir dizi soruyu mümkün olduğunca içten bir şekilde yazılı olarak cevaplamaktır:

1. 1. Bu adam hakkında gerçekten iyi olan nedir? Neden diğerlerinden daha iyi? Olumlu nitelikleri eylemlerde, kelimelerde nasıl ortaya çıkıyor?
2. 2. O kadar iyiyse, onu sevmekten vazgeçmek bu kadar zorsa, neden acı çekiyorum?
3. 3. Bir ilişkide üçüncü bir kadın varsa, bu kadar pozitif bir insan bunun olmasına nasıl izin verebilir? Seçtiği kişilerin duygularını düşündü mü? En az birimizden mi sorumlu, yoksa sadece istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmeyi mi düşünüyor?
4. 4. Hayatının bu aşamasında onunla iletişim bu kadar çok rahatsızlık getirdiyse, bu adamla nasıl bir gelecek olabilirdi?
5. 5. Benim için kabul edilemez olan hangi olumsuz niteliklere sahip?
6. 6. Sadece duygu ve sıcaklık vererek ama karşılığında almayarak mutlu olabilir miyim?
7. 7. Çevremden (mutlaka potansiyel partnerler değil, akraba olabilirler, kız arkadaşların kocaları olabilir) birçok yönden onu daha çok hak eden erkekler var mı? Onlar gibi biriyle birlikte olma şansım var mı?
8. 8. Duygularım ve ıstırabım samimi mi, yoksa sadece hayatta bir şeyleri sarsmak, çeşitlendirmek ve dikkatleri kendinize çekmek için bir “drama” sahip olma arzusu mu?
9. 9. Böyle olumlu niteliklere sahip bir kadın olarak neyi hak ediyorum? Onun yanında hak ettiğimi aldım mı? İleride alabilecek misin?

Soruları cevaplarken, bir erkek ve nitelikleri hakkında yazmak ve düşünmek, sorumluluğu ondan kendinize veya başka bir kadına kaydırmamak çok önemlidir.

Çok nadir durumlarda, bir kadın o kadar aşıktır ki, bu soruların cevaplarıyla kendi kendisiyle diyalog kurmak her şeyi yerine koymaz ve olup biteni fazla abartmaz. Kaydedilen bilgiler, tekrar bir duygu dalgasıyla kaplanmaya başladığında görüntülenmelidir. Yeni olumsuz özellikler hatırlanırsa veya ortaya çıkarsa, eklenmelidir.

Yeni ilişkilere başlayın

Yeni tanıdıklara ve duygulara açıklık, bir erkeği unutmanın en etkili yollarından biridir. Kendinize özen göstererek ve sosyal çevrenizi genişleterek, eskisinden kat kat daha değerli olacak yeni bir insanla tanışmanız çok daha olasıdır. İlişkiyi en başından bozmamak, psikologlardan bu tür tavsiyelere yardımcı olacaktır:

1. 1. Yakın zamanda yaşadığınız kötü deneyim hakkında konuşmayın - şu anda karşılıksız aşk bütün bir drama olarak algılanabilir ve birkaç ay sonra yeni bir kişi tarafından taşınıp onu hatırlamayabilirsiniz bile. Bu bilgi hiçbir şekilde yeni bir erkekle iyi geçinmeye yardımcı olmayacak, sizi yabancılaştıracak ve şüphe uyandıracak - ondan neden hoşlanmadıkları, onun nesi vardı.
2. 2. Bir erkeği eski sevgilisine göre yargılamayın. Tüm insanlar farklıdır ve herkese eşit olmanız gereken bir standart yoktur. Ayrıca, bu tür karşılaştırmalı değerlendirmeleri yüksek sesle vermek mümkün değildir.
3. 3. Başlangıçta olumlu bir şekilde uyum sağlayın, geçmiş deneyimleri bir ders olarak kullanın, ancak bir ilişki modeli değil. Hatalarınızı analiz edin ve tekrarlamayın.
4. 4. Asla eskisiyle "kötülük için" bir ilişkiye başlamayın - büyük olasılıkla kırılmayacak ve yeni adamın duyguları incinebilir.

Karşılık vermeyen bir adam hakkında düşünmemek kesinlikle imkansızsa, uzmanları ziyaret etmeniz önerilir: başlangıç ​​için bir psikolog, gerekirse bir psikiyatrist veya psikanalist. Seanslar kısa sürede aşktan düşmenize yardımcı olmayabilir, ancak bu duygusal bağımlılığın doğasını anlamak ve daha sonra ne yapacağınızı daha net anlamak kesinlikle daha kolay hale gelecektir.

"Cazibe, bir tür rahatsızlık ..." - (c)

hastalıklar hızla geçebilir, geri dönebilir, kronikleşebilir veya aşılama aşaması olarak bu konuda direnç gösteren bir hastalık olabilir. Bir seksolog ve psikoterapistin birçok ilginç gerçeğin yer aldığı bir makalesinden bir alıntı yapmak istiyorum. Katılmadığım tek şey, tedavi şeklidir. Hipnoz bir dereceye kadar bir kişinin ruhunun manipülasyonudur ve ruhun herhangi bir hastalığından kurtuluş Mesih'tedir.

“Sabitlenmiş ya da insanların dediği gibi, bir tanesine “sabitlenmiş”, çoğu zaman onlara kayıtsız olan, bu ilişkilerin sona erdirilmesi gerektiğinin tamamen farkında olan, ancak pratikte bunu yapamayan pek çok kadın var. - çok fazla. Bu kadınlar psikoterapinin en büyük gizemi ve en büyük acısıdır. Bu durumu belirtmek için hangi terimleri bulamadık: burada ve " aşk hastalığı", "duygusal aşırı bağımlılık" ve "aşırı değerli saplantı" ve "kompulsif çekicilik""ve yüzlerce kişi daha. Ve Amerikalı arkadaşım ve meslektaşım Frank Pitman onu çağırıyor. "romantik çılgınlık". Bildiğiniz gibi ülkemizde büyük şehirlerde yaşayanların %23'ü hiç evlenmemiştir (hiç nüfus müdürlüğüne ya da Düğün Sarayına gitmemişlerdir!). Yakın zamanda yapılan araştırmalar (ünlü Rus sosyal psikolog Profesör V. Tripolsky tarafından yürütülen, evli olmayan Moskovalılarla ilgili geniş, kapsamlı, klasik bir çalışma dahil), bu %23'ün yaklaşık yarısının (tüm kadınların %11'i!) bir zamanlar aşk ilişkisi içinde oldukları bir adam ve daha sonra ilişki minimuma indirildi - bazen minimumdan daha az!), Ve sabitleme yoğunlaştı. Yaklaşık 30 yaşına geldiklerinde, kendilerini "tamamen" tüketerek bu bağımlılıktan kurtulurlar (daha doğrusu sürünürler!), Ancak otuz yaşında bekar bir Muskovit için bir aile kurma fırsatı sadece 7'dir. (yedi!) Yüzde, bu yüzden zamanlarını kaybettiler ve bekar olarak yaşamak zorunda kaldılar. Birkaç yıllık görünüşte masum "aşk bağımlılığı", tamamen değerli bir genç kadının bir aile kurma şansını aştı.

Bu hastalar uzmanlara en zor iki soru sordular. Birincisi: Tamamen aklı başında, çoğu zaman alışılmadık bir kadını mutsuz eden, hayatlarını mahveden, onları yalnızlığa mahkum eden bu tür durumların sebebi nedir? Ve ikincisi, daha da zor: "romantik delilik" kurbanlarına nasıl yardım edilir, onları onlara ihtiyacı olmayan bir kişiden nasıl koparırsınız, onları yeni takıntılara, yeni duygulara ve son olarak hangi yöntemle onlara açık hale getirirsiniz? aile kurmak? Hiçbir nevrotik bozukluk, bu kadar çok anlaşmazlığa, tartışmaya, bilimsel tartışmaya yol açmaz. aşk bağımlılığı ve tartışmalar bilimsel bir psikoterapi olduğu sürece sürer.

Karşılıksız aşk, karşılık vermeyen veya yanlış umutlar vermeyen bir kişiye karşı derin bir duygusal bağlılıktır. Aşık bir kişinin duygularını romantikleştirmesine ve onları parlak ve saf bir şey olarak sunmasına rağmen, genellikle bazen somatik tezahürlerin eşlik ettiği şiddetli bir depresif durumun gelişmesine neden olurlar. Çoğu zaman, karşılıksız aşk, alkolizm veya uyuşturucu bağımlılığı gibi zararlı veya yıkıcı alışkanlıkların ortaya çıkmasına neden olur. Ayrıca karşılıksız aşık olan bir kişi uyku bozuklukları, sindirim sorunları ve nevrozdan muzdarip olabilir.

BİLMEK ÖNEMLİ! Göründü Kilo kaybı için lezzetli marmelat... Devamını oku >>

Karşılıksız aşktan kurtulmak mümkün mü?

Karşılıksız aşktan kurtulmak mümkündür, ancak bunun için kişinin kendini aşmaya ve romantik bir ilişki ummaya hazır olması gerekir.

Bir kadını veya bir erkeği kendiniz için sevmeyi bırakmanın gerekli olduğu anlaşılmalıdır. Bu ilişkiler, karşılıklılık olmadığı en başından beri açıksa, iyi bir şey getirmeyecektir. Duygularınızın nesnesinden ayrılmanın kaçınılmazlığını fark etmeden onlardan kurtulamazsınız..

Öncelikle, bu kişiyle herhangi bir birlik kurmanın gerçekten imkansız olup olmadığını anlamanız gerekir. Bir kız veya erkek sevgilisiyle içtenlikle ilgileniyorsa veya insanlar arasındaki iletişim belirsizse, romantik bir ilişki geliştirme olasılığının olup olmadığını doğrudan öğrenmeye değer. Hızlı bir cevap verebilmek için, aşkınızın öznesinin niyetlerini iddia ve talep olmadan dikkatlice sorgulamanız gerekir.

Durumu açıklığa kavuşturmak önemlidir, çünkü bir kadını veya bir erkeği sevmeyi bırakmaya karar vermiş olan bir kişi, tüm bağları iletişim kurmayı ve koparmayı reddetmelidir. Aşk konusuyla bir tür romantik ilişkinin mümkün olduğuna dair şüphelere veya düşüncelere izin verilmemelidir. Kalırlarsa, acı verici duygulardan kurtulmak mümkün olmayacaktır. Karar anlamlı ve nihai olmalıdır. Aynı zamanda, insanların birbirleri için kim oldukları önemli değildir: ayrılmış bir çift veya tanıdık olmayan arkadaşlar - temas sonsuza kadar sınırlandırılmalıdır.

Kız arkadaşın veya erkek arkadaşınla iletişim kurmaya devam etmene gerek yok. Aksi takdirde, durum sadece daha da kötüleşecektir. Kararınızdan şüphe etmek için kendinize bir sebep vermeyin, iletişim halinde olmak için sebepler arayın. Sevilen birinin kendisi iletişim kurmaya istekli olsa bile, isteklerine boyun eğmeye gerek yoktur.

Tüm bağlantılar koptuktan sonra, hayatınızı yeni izlenimlerle doldurmalısınız. Kendinizi bir şeye ilgilendirmeye çalışmak gerekir: beğeninize bir şeyler bulun, diğer insanlarla tanışın, uzun süredir planlanmış bir şey yapın. Ayrıca kendinizi işe veya çalışmaya daldırmaya değer. İstihdam, bir kişinin dikkatini dağıtacak ve acı çekmeyi durdurmaya yardımcı olacaktır.

Çoğu zaman, sevilen bir partnerle ayrılıktan daha kolay kurtulmak için insanlar onun yerini alacak birini bulmaya çalışırlar. Ama bunu yapamazsın. Diğer kişiye zarar verebilir. Yeni bir ilişkiye başlamak sadece eskiler unutulduğunda olur.

Bir erkeğe karşılıksız âşık olan bir kız veya bir kıza âşık olan bir erkek, arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeye çalışabilir. Şirkette, durumunuzdan dikkatinizi dağıtmak daha kolay olacaktır. Bu yardımcı olursa, arkadaşların psikolojik yardımına daha sık başvurmalısın. Bir insanı yorduğunda, kendinizi onlarla iletişim kurmaya zorlamamalısınız. Böyle bir durumda, kendinizle yalnız kalmanız gerekir.

Duyguların geçici bir fenomen olarak algılanması için kendinizi ayarlamanız önemlidir. Bir insana olan sevginin sonsuz olduğunu düşünemezsiniz. Bu sadece durumu daha da kötüleştirir ve acıyı uzatır. Kişinin kendi duygularını algılaması büyük bir rol oynar. Böyle bir devletin yakında ayakta kalabileceğine kendimizi inandırmalıyız.

Bir kıza onu sevdiğini nasıl kanıtlarsın

Duygularından nasıl kurtulursun?

Kendi duygularınızı unutmak için önce geçmişten gelen tüm "deniz fenerlerinden" kurtulmalısınız:

1. 1. Aşkın konusu ile ilgili şeyleri atmak gerekir: mektuplar, kartpostallar, hediyeler, giysiler vb.
2. 2. Çiftin birlikte olduğu bazı vakaları kendinize hatırlatmamalısınız. Bir eşyayı atmak üzücüyse, onu hediye olarak verebilir veya birine verebilirsiniz.
3. 3. Sevdiğiniz kişiyle ilişkili yerlere geri dönmemelisiniz. Geçmişten resimler sunarak ve onları hafızada yenileyerek, kişi kendini şiddetli depresyona dönüşebilecek acılara mahkum eder.
4. 4. Ayrıca, sempati konusuyla ilgili filmleri incelemenize ve müzik bestelerini dinlemenize gerek yoktur.
5. 5. Özellikle o kız veya o adam onlarla sıcak ve yakın bir ilişki sürdürüyorsa, en azından bir süre karşılıklı tanıdıklarla teması reddetmeniz önerilir.
6. 6. Tanıdıklara sevilen biri hakkında konuşmayı bırakmak gerekir. Bu alışkanlıktan bir an önce kurtulmanız gerekiyor. Sevgilinin duygularının konusu hakkında ne ve kime söylediği önemli değildir. İyiyi de kötüyü de kafanızdan atmaya çalışmalısınız.

Geçmişten gelen nesnelere ve olaylara tutunmanın ondan kurtulamayacağını hatırlamak önemlidir. Kendimizi aşmalı ve şimdiki acılarımızı hafifleterek geleceğe doğru bir adım atmalıyız.

Bir uzman, karşılıksız duyguların üstesinden gelmenize yardımcı olacaktır. Bir psikoloğa dönersek, bir kişi profesyonel yardıma güvenebilir. Ancak, karşılıklı olmayan sevgiden yalnızca hastanın kendisini kurtarabileceğini unutmayın.

Karşılıksız duygulardan kurtulmaya yardımcı olan psikologlardan ipuçları:

1. 1. Kendinizi anlamaya çalışın ve belirli bir erkeğe veya kadına neden psikolojik bir bağlılık olduğunu anlayın. Çoğu zaman hasta aşık veya aşık hissetmez. Yalnız kalmaktan korkarak eski eşine sarılır.
2. 2. Bir kişinin gelecekte ne almak istediğini anlayın. Herkesin odaklanması gereken bir hedefi vardır. Çoğu zaman insanlar hayallerini şu ya da bu erkek ya da kızın hayatında olmakla ilişkilendirir. Hastanın arzularının kimsenin katılımı olmadan gerçekleştirilebileceğini anlamasını sağlamak önemlidir.
3. 3. Kişinin de kusurları olduğundan emin olun. Aşıklar, ortaklarını idealize ederek önemli dezavantajlarına göz yumarlar. Gerçek erkek ve kadınların göründükleri gibi olamayacakları anlaşılmalıdır. Duygular, hiçbir kusurun olmadığı ideal ortağı görmenizi sağlar, ancak gerçekte bu hiç de böyle değildir.

Psikoloğun bundan kurtulabileceğine güveninhemen sorunlar bir parmak şıklatmayla, buna değmez. Sadece bazı tavsiyelerde bulunacak, kişisel ve mesleki deneyimlerinden bir şeyler önerecektir. Sadece kişinin kendisi kendine yardım edebilir. H TAMAM bir uzmanın konsültasyonu hastanın durumunun iyileşmesine katkıda bulunur. Bunu yapmak için, karşılıklı sempati göstermeyen biriyle ilişkileri yeniden kurma umudundan kurtulmak için kendinizi hazırlamanız gerekir.

Karşılıksız aşk depresyona girer, kötü bir ruh hali ve uykusuz gecelerin sebebidir. Bu duyguyla ilişkili içten duygular, hem talihsiz sevgiliye hem de sempatisinin nesnesine eziyet eder. Çok az insan, sürekli olarak, karşılıksız aşk tarafından işkence gören bir acı çeken rolünde olmayı kabul edecektir. Bu durumdan bir an önce kurtulmak istiyorum. Karşılıksız aşk nasıl aşılır?

Karşılıksız sevgiyi karşılıklı sevgiye dönüştürün- Bu, elbette, bu kalp hastalığına karşı mücadelenin en çok arzu edilen sonucudur. Ancak bunu başarmak her zaman kolay, hatta bazen imkansız değildir. Umutsuz bir sevgili için ne yapılabilir?

Buradaki eylemlerin aralığı oldukça geniş olabilir. Örneğin, yapabilirsiniz aynı hobiyle uğraşmak, bir aşk nesnesi olarak ve birlikte turist mitinglerine veya paraşütle atlamalara katılın, rock konserlerine veya model uçaklara gidin. Bildiğiniz gibi ortak çıkarlar bir araya geliyor.

Ancak, ayrıca var eksileri. Ne de olsa, sevdiklerinizin çıkarlarına kapılarak kendi yüzünüzü, "Ben" inizi kaybedebilir, sadece bir hayranlık nesnesinin gölgesine dönüşebilirsiniz. Böyle bir insan, çabalarının karşılığı olarak karşılıklı sevgiye layık mıdır? Belli ki değil!

Bu yüzden karşılıksız aşktan kurtulmak istemek, kendi benzersizliğini unutmaözgün ve benzersiz olmaya çalışın. Karşılıksız aşk, kendini geliştirmek, kendinde gizli yetenekleri aramak için harika bir nedendir. Sevdiklerinizin yüzünüzde çok yönlü bir kişilik, ilginç bir muhatap, şirketin ruhunu görmesine izin verin. Bu durumda, zaptedilemez seçilmiş birinin lehine olma olasılığınız çok daha yüksektir.

Ve yeni tanıdıklar edindikten ve imajınızı değiştirdikten sonra, karşılıksız aşk duygusundan fark edilmeden kurtulmanız ve karşılıklı duyguların hayaletini kovalamak için çok iyi olduğunuzu anlamanız oldukça olasıdır. Ve değerli zamanınızı yeni - bu sefer karşılıklı - aşk arayarak ve gerçek ilişkiler kurarak ve sahipsiz duygular için iç çekmeden harcamanın daha iyi olduğu sonucuna varacaksınız.

Yeni ilişkilerden bahsetmişken. başka birine aşık olmak- Karşılıksız aşktan kurtulmanın belki de en etkili yolu budur. Ancak burada da oldukça yaygın hatalar var.

Unutmak, intikam almak, kıskanmak veya kayıtsız bir sevgiliye (ve aslında kendinize) sevilmeye layık olduğunuzu ve karşı cins tarafından popüler olduğunuzu kanıtlamak için, talihsiz aşıklar sıklıkla fazla ileri gitmek. Özel bir saplantı ile, yeni ilişkiler ararlar, bazen hayali benzerliklerini yaratırlar, karşı cinsin tüm üyelerinin boynuna asılırlar (özellikle kızlar ve kadınlar bununla günah işler), samimiyeti çabucak elde etmeye çalışırlar. Bununla birlikte, sonuç olarak, bu tür geçici anlamsız ilişkiler sadece hayal kırıklığı, ruhta daha da fazla boşluk, yaşamdan memnuniyetsizlik getirir.

Bu yüzden odaklanmaya gerek yok karşılıksız aşka karşı mücadele veya yeni bir ilişki arayışı üzerine. Evet, kalp meseleleri herhangi bir kişinin hayatının önemli bir parçasıdır. Ama en önemli şey kendinizsiniz, duygularınız ve duygularınız, bir insan olarak sizsiniz. Bu nedenle, başka bir şeye dikkat etmeye çalışın, dikkatinizi dağıtın ve karşılıksız duygunuzun nesnesi ile ilgili olmayan bir şeye kendinizi kaptırın. Ailenizi ve arkadaşlarınızı düşünün, kafa kafaya işe dalın.

Sadece düşünmeyi bırak“onsuz yaşayamam”, “onsuz dünya bana güzel değil”. Bu saçmalığı kafandan çıkar! Kendine daha iyisini hak ettiğini ve karşılık vermeden çok şey kaybedenin senin değil sevgilin olduğunu söylesen iyi olur. Bu kişiye, sizin için olan duygularına (veya daha doğrusu onların yokluğuna) bağımlılık yükünü atın.

Bir şeyi kanıtlamaya çalışmayın, kendinizi küçük düşürmeyin, “adına” hiçbir şeyi feda etmeyin, müdahaleci olmayın - her durumda, tüm bunlar, belki de sevgilinize acımak dışında, iyi bir şeye yol açmayacaktır. (ama başarmaya çalıştığınız şey bu değil mi?) . Eylemlerinizde, onun sevdiği şeylerden değil, kendi önceliklerinizden hareket edin. Ve eğer karşılıksız aşk acı getiriyorsa, bu onun hayatında yeri olmadığı anlamına gelir.

Karşılıksız sevginin zincirlerinden kurtulduktan, başka birinin duygularına bağımlı olmamak ve yeni bir hayata başlamak, yeni sevginin hayatınıza nasıl gireceğini - gerçek, karşılıklı ve sadece olumlu duygular - sevgiyi fark etmeyeceksiniz. Ve içtenlikle size sadece bunu diliyoruz!

3 Eylül 2018

Aşk harika bir duygudur, birçok yüzü vardır. Bu, karşılıklı tanımanın mutluluğu, gözlerin ışıltısı, ruhun uçuşu, her dakika orada olma arzusudur, ama aynı zamanda bir dezavantajı da vardır - karşılıksız bir duygudan ıstırap, acı, zihinsel ıstırap. Karşılıksız sevgiyle nasıl başa çıkabilir ve kendinizle ve çevrenizdeki dünyayla uyum içinde yaşayabilirsiniz?

karşılıksız aşk nedenleri

Psikologlar, "karşılıksız aşk" terimini, karşılığında hassas duygular yaşamayan veya yanlış umutlar veren bir kişiye duygusal bir bağlılık olarak anlarlar. Aşk deneyimlerinin olumlu duygusal rengine rağmen, karşılıksız çekim genellikle depresyona, uykusuzluğa, nevrozlara, somatik hastalıklara, alkolizme ve hatta intihar girişimlerine neden olur.

Herkes gençliğinde karşılıksız bir duyguyla karşılaşmıştır. Sınıf arkadaşları arasında en yakışıklı, kendine güvenen genç adamı seçen her kız, karşılığında bir flört ve bir randevu daveti almaz. Bir erkeğe karşılıksız aşk acı verir ve benlik saygısında büyük bir düşüşe neden olur.

Bir kadının yıllarca tek taraflı aşka tutsak olmasının ve bu durumdan bir çıkış yolu görmemesinin sebepleri nelerdir? Çoğu zaman, aşkta patolojik olarak şanssız olan, neler olup bittiğini anlamaya çalışmadan ve başarısızlıklardan ders almak istemeyen insanlar vardır, her yeni fiyasko ile kendi acılarının uçurumuna daha derine düşerler. Psikolojide bir kavram vardır - karşılıksız bir duyguya eğilim, benlik saygısı düşük bir insanda oluşur. Kim karşılıklılık alamama riski altındadır?

• Çocuklukta çocuğa kendisinin bir mucize olduğu açıklanmadıysa. Başkalarından kendi özgünlüğünün onayını beklemek aptallıktır. Bu genellikle çok az övgü alan çocuklarda olur. Yetişkinliğe giren bir kız, birini sevmeye zorlayamayacağınızı bilmelidir ve benlik saygısını unutmamak önemlidir.
• Psikolojik olarak bir tür başarısızlığı geride bırakmayı başaramayan ve tüm dünya için kırgın bir çocuk durumunda kalan. "Yazık bana, çünkü kimsenin bana ihtiyacı yok, kimse beni sevmiyor." Sonsuz bir dizi acı, soyu tükenmiş bir görünüm, zorlukların üstesinden gelememe - böyle genç bir bayan, ateşli bir kahkaha ve dikkatine coşkulu bir tepki veren bir adamı nasıl çekebilir?
• Acı çeken kişinin kalbi yeni ilişkilere kapalı, hayranlık nesnesi ile sonsuz zihinsel iletişim içinde, etrafa bakmaktan ve yakınlarda sadece arkadaş olmaya hazır birçok değerli adam olduğunu görmekten korkuyor. Ancak zihinsel acıyı unutmak, iflasınızı imzalamak anlamına gelir. Ya yeni bir hayrana dikkat ettiği anda sevgilisi aklı başına gelir ve ona doğru bir adım atarsa?
• Kızın ailesindeki ebeveynler arasında karşılıklı güven, sevgi ve saygı olmasaydı, açık bir ruhla yaşamanın, birbirinden sır saklamamanın ve birlikte geçirilen her anın tadını çıkarmanın mümkün olduğunu hayal etmesi zor. Aşık genç bir bayan, bir değişiklik umuduyla bir adamın gözüne çarpar. Kendi kendine hayatını değiştirme zamanının geldiğini açıklama girişimlerinin olmaması, bu durumdan memnun olduğunu gösteriyor.
• Hayat hedeflerini nasıl formüle edeceğini bilmeyen kızlar. Ne istediklerini anlayamazlar. Aşkı aramak? Ne için? İşte geceleri rüyasında gördüğü kişi! Evli olması ya da onunla ilgilenmemesi önemli değil, ama aşk acıtsa bile kalbinde yaşıyor.

bir erkek neden sevmez

Belki de yükümlülüklere bağlı, kısa bir ilişki sadece geçici bir hobiydi. Fırtınalı tutku zamanla azaldı ve ortak kızla ilgilenmeyi bıraktı.

En zor durum, uzun yıllar süren evlilikten sonra kocanın teselli bulduğu zamandır. Aşırı stres halindeki evli yaşlı bir kadın, mutluluğun tadını çıkarması için ona eşlik ediyor ve ardından karşılıksız aşktan acı çekiyor ve şüphelerle işkence görüyor, acelesi mi vardı?

Yalnız kalmak dayanılmaz, yetişkin çocuklar kendi çıkarları için yaşar, böyle bir durum şiddetli depresyona neden olabilir, sevdiklerinin yardımı olmadan yönetmek zor olacaktır.

karşılıksız aşkın faydaları

Paradoksal olarak, bir erkeğe karşılıksız sevginin de olumlu yönleri vardır. Sizi var olmayan bir ilişkide neyin tuttuğunu anlamaya çalıştığınızda, bu durumun avantajlarını göreceksiniz.

• Aklında sevilen birinin ideal bir imajını yaratan kadın yalnız kalır, bir yoldaşın alışkanlıklarına katlanmak zorunda kalmaz, onun olası görgüsüzlüklerinden veya kötü davranışlarından rahatsız olmaz. Sanal partner, bir erkeğin ideali hakkındaki fikirlerine kesinlikle karşılık gelir, her anlamda mükemmel ve etten ve kandan yapılmış dünyevi olandan çok daha iyidir.
• Böyle bir ilişkide kız, komplekslerinin üstesinden gelmez. Arzu nesnesiyle tanışma hayallerinde rahat ve karşı konulmazdır, partneri güzelliğine ve cinselliğine hayran olmaktan asla vazgeçmez. Bir kadın aşırı güvensizse, kaçınılmaz olarak ilişki korkusu, aşırı utanç veya kötü alışkanlıklardan vazgeçme ihtiyacı ile uğraşmak zorunda kalacağı keskin anlardan kaçınmak için bilinçsizce karşılıksız bir duygu seçecektir.
• Bir kız, yatağını her gün biriyle paylaşmaya, yaşam tarzını değiştirmeye ve çok fazla dikkat etmeye henüz hazır değil. Sebepler çok farklı olabilir, sonuç olarak gerçek bir ilişkiye girmek için henüz çok erken ama manevi bir bağlılık var ve her şey herkes gibi görünüyor.
• Karşılıksız aşkı nasıl unutacağına dair tavsiye isteyen, aşık yorgun bir kadın, adil bir sempati payı alır. Çevredeki insanlar, zaten talihsiz olan zavallının hayatını kolaylaştırmak için kurtarmaya gelmeye hazır. Meslektaşlar işin bir kısmını üstlenirler, aile üyeleri günlük sorunları çözer ve her şeye yardımcı olur ve kız arkadaşlar her zaman dinlemeye hazırdır. Böylece kız, olağan insani ilgi ihtiyacını karşılar.
• Karşılıksız aşk yaşayan kadın ne yapacağını düşünmez. Hayatı duygularla dolu gibi görünüyor. Her bakış, kelime, sıradan selamlama, parlak renklerle hayat, biraz daha fazla ve geceleri hayal ettiğim şey olacak gibi görünüyor.
• Tek taraflı duygusal bağlılık, bir kadının diğer erkeklerden dikkat çekmesini engellemez; kıskançlık sahneleri onu tehdit etmez.
• Belki kız yalnızlıktan korkar ve böylece hayatını duygularla doldurmaya çalışır.
• Tutkunun nesnesini elde etmek için aşık bir kadın, bir erkeğin ilgisini çekebileceğini kendine ve başkalarına kanıtlamaya çalışır.
• Hayat arkadaşı seçiminde çıta çok yüksek. Sadece buna ihtiyaç var, ya da başka hiç kimseye.
• Sanrılar ve beklentiler dünyasındaki hayatı seviyorum.

Tek taraflı aşk durumunda ne yapmalı

Karşılıksız aşka nasıl dayanılır ve böyle bir duygu ne kadar sürebilir? Altı aydır arama ve SMS bekliyorsanız, karşılaştığınızda kalbiniz daha hızlı çarpmaya başlıyorsa ve o geçiyorsa ve size doğru bir adım atmıyorsa, kendinizi mahvediyor musunuz, düşünmeye değer mi?

Her kadın sevgiyi, hayranlığı, iltifatı, aile mutluluğunu hak eder. Duygularını geri vermek istemeyen birini sevmeye devam ederek, sadece zaman kaybediyorsun. Belki yakınlarda bir yerlerde hayatınızı sıcaklıkla dolduracak biri vardır, sadece etrafınıza bakmanız yeterlidir.

Sevgi ve sahiplenmenin aynı şey olmadığını anlamaya çalışın. Duygularında samimiysen, aşk nesnesinin kiminle olacağına kendisinin karar vermesine izin ver. İçtenlikle mutluluklar dileyin, sevginizi hatırlatarak ona eziyet etmeyin.

Sizi bu ilişkide tutan noktaları bir kağıda yazın? Ayrıntılı ve net bir şekilde formüle edin. Psikologlar, karşılıksız aşka düşen kişilerin, değerli bir insanı çekemeyeceklerinden emin olduklarına ve kendileriyle yalnız kalmaktan korktuklarına inanırlar. Bu tür korkular, böyle bir durumun tek makul açıklaması olabilir.

Potansiyel bir ortaktan beklediğiniz adımları düşünün. Onun “sizin” olmadığını zaten fark etmiş olabilirsiniz, ancak her zamanki rahatlık durumunda olmak çok güzel. Unutmayın, ilişkiyi çözerken sizi küçük düşürdü mü, daha önce tek taraflı sevgiye son verme isteğiniz oldu mu, bu da sizi onun aşkı için savaştırdı mı?

Belki senin sevginden hoşlanıyordur? Egosu, akıllı, güzel bir kadının aşkıyla gurur duyuyor ve uzun süredir yakınlaşmak için herhangi bir girişimde bulunmadığı için hayatında hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

Halk bilgeliği, "aşktan nefrete bir adımdır" der. Parlak bir duygunun acıtsa bile öfke ve tiksintiye dönüşmesine izin vermeyin. Bu özellikle eski eşler için önemlidir.

Duygular eninde sonunda gidecek ama insan ilişkileri kalacak. Eski sevgilinizden daha akıllı olun, sonradan utanacağınız söz ve davranışlara izin vermeyin. Sizi birbirine bağlayan iyi şeyleri hatırlamaya mı çalışıyorsunuz? Hayatını acı çekerek harcamak aptalca.

Bir erkek için karşılıksız aşktan nasıl kurtulurum? Kendi illüzyonlarınızdan ayrılmadan sevmekten vazgeçemezsiniz. Ancak bu adımın kaçınılmazlığını fark ederek, yavaş yavaş iyileşmeye doğru ilerlemeye başlayacaksınız.

Ona kalbinden veda et. Nasıl yapacaksın? İlk başta, sevgilinizle kendinizle konuşma alışkanlığından vazgeçerek düşüncelerinizi sıkı bir şekilde kontrol etmeniz gerekecek. Herhangi bir şeyle değiştirin, en sevdiğiniz şarkıdan bir cümle mırıldanın, “her şey yolunda, ama daha da iyi olacak” deyin ya da ünlü filmden bir alıntı “En çekici ve çekici benim”.

yeni bir sen bul

Sabah uyandığınızda aynadaki yansımanıza gülümseyin. Zorla olmasına izin verin, kendinizi buna zorlayın. Bebek Rakun hakkındaki çocuk çizgi filmini hatırlayın. Havuzda oturan ve sopayla tehdit edenden korktu. Bir gülümseme günü daha parlak hale getirecek, bu doğru.

Çocuklarla daha fazla iletişim kurun, onların samimi duyguları ve olumlu tutumları her zaman kötü bir ruh hali ile başa çıkmaya yardımcı olur. Saklambaç oynayın, çizin, şarkı söyleyin, peri masalları icat edin, köfte yapın, sihirli dileklerle pasta yapın. Bütün mutfağın un içinde olması önemli değil ama hayata dönüş çok uzak değil.

Bir havuza kaydolun, koşmaya başlayın, egzersizler yapın. Ara hedefler belirleyin. Diyelim ki bir ay boyunca belinizi 1-2 cm azaltın, bir kadın için sağlık önemlidir.

Mutfakta ıstıraptan ve bitmek bilmeyen ayakta durmaktan kurtulduğunuz zamanı kendinize ayırın. Tiyatroya veya konsere gidin. Her anın tadını çıkart. Saç ve yüz maskeleri yapın, dönüştürün, kendinize hayran kalın ve başkalarının yapmasına izin verin.

Eylemlerinizin ana fikri, tüm bunları başkaları için yapmamanızdır! Evde yalnızsın ve dünyadaki hiçbir şey bundan daha önemli olamaz.

Kategoride popüler:

Şeritler ile yeni yıl için şişelerin dekorasyonu Şampanya Noel Baba

okuman

Plastik kaşıklardan el sanatları: kendi ellerinizle nasıl süslemeler yapılır ...

okuman

Kendi elinizle slingo boncukları: tığ işi ustalık sınıfı ...

okuman

kendin yap popik bebek: ana sınıf

okuman

GTT

Her şey güzel bir şekilde başlamıştı.

Adam kadının isteyebileceği her özelliğe sahipti. Kadını gerçekten iyi hissettiriyordu. Birlikte güzel vakit geçiriyorlardı. Aralarında gerçekten güzel bir iletişim ve tutku vardı. Adam kadınla geleceğe yönelik planlar yapıyordu. Daha kış mevsimiydi ama şimdiden yaz tatili planları bile hazırdı. Kadın artık her şeyiyle adama bağlanmıştı. Planlarını onunla ve ona göre yapıyordu. Bir süre sonra adam artık eskisi gibi ilgili olmamaya başladı. Her zaman ulaştığı adama eskisi gibi kolay ulaşamıyordu artık. Görüşme sıklıkları oldukça azalmıştı. Ve en sonunda bu durumla ilgili kadının bir isyanında ise adam ilişkiyi bitirmişti. Zaten adamın da beklediği hamle buydu. Kadın önce kabullenmek istemedi. Onunla geçirdiği zamanlar aklından bir türlü çıkmıyordu. Zamanının çoğunu adamın sosyal medya hesaplarına bakarak geçiriyordu. Sosyal medya hesabından kimi beğendi, kimleri arkadaş olarak ekledi diye kontrol ediyordu. Ayrıca adamın kullandığı iletişim araçlarına devamlı bakma ihtiyacı hissediyordu. Şu an neden çevrimiçi, kimle yazışıyor, neden bu kadar zamandır çevrimiçi olmadı gibi sorularla Kafası sürekli meşguldü. Kadın artık işine zamanında gidemiyordu. Gece uykuları düzensizdi. Eskisi gibi kişisel bakımına da özen gösteremez olmuştu. Kafasında devamlı o vardı. Belki farklı davransa böyle olmazdı. Keşke isyan etmeseydi. Acaba başka biri mi vardı derken hayat artık onun için zindana dönmüştü. Bu masum aşk artık onu çıldırtacak boyuta gelmişti. Onsuz hayatın hiçbir anlamı olmadığını düşünüyordu.

Bu belki, bazılarınıza tanıdık gelecek bir hikâye. Aslında masum başlayan bir ilişkinin kısa zamanda nasıl takıntıya dönüştüğünün küçük bir örneği. Her ilişkinin bir süresi vardır. Bazıları kısa, bazıları uzun, bazıları ömürlüktür. Peki, ilişki bittikten sonra bunu takıntıya dönüştüren nedir? Ve bundan nasıl kurtulunabilinir? Takıntılı aşk; kişinin platonik yani gerçekte ulaşılamayan bir aşkı ya da ilişki yaşayıp ayrıldığı bir aşkı takıntı haline getirip bütün yaşamını o kişi üzerine kurması ve o kişiye çok yoğun r, duygular ve düşünceler içinde olup, bu duygu ve düşüncelerin giderek kendisine, çevresine hatta bazen takıntı yaptığı kişiye zarar vermeye başlayıp kişinin bütün işlevselliğini azaltacak bir seviyeye gelmesidir. Buradaki en önemli kriter kişinin kendisini aşık olduğu kişi olmadan çok mutsuz hissetmesidir. Onun, hayatında kendisi olmadan mutlu olmasını hazmedememektedir. Düşüncelerinde o kişiyi o kadar büyütür ki bir günün büyük bir çoğunluğunu o kişiyi düşünerek, sosyal medya ya da başka iletişim hesaplarından takip ederek ve her paylaşımı, her beğenisiyle ilgili senaryolar yazarak geçirir. Bu şekilde aşık olduğu kişiyi daha da kafasında büyütmeye başlar. Kişi kafasında büyüttüğü o kişi olmadan bir işe yaramadığını, yaşamın onsuz bir anlamı olmadığını düşünür. Bazen bu durum tehlikeli sonuçlara da yol açabilir. Kişinin kendine zarar vermesi, psikolojik problemler yaşaması, takıntı yaptığı kişiyi taciz ya da ona zarar vermeyi düşünmesi veya bu düşüncesini eyleme dökmesi ve bazen de kendini öldürmeye teşebbüse kadar gidebilir. Peki, aşkımız takıntılı aşka dönüştü ise ne yapmalıyız
1. Takıntı yaptığımız kişinin hayatını takip etmekten vazgeçmeliyiz.
Sosyal medya hesaplarından ya da diğer iletişim hesaplarından kontrol etmeyi bırakmamız en büyük adımlardan biridir. Unutmamak lazım ki kişinin hayatını takip etmek, bu ilişkiyi ve o kişiyi, kafanızda olduğundan daha büyük hale getirmenize sebep olmaktadır.

1. Gerçek problemin aslında zihninizde olduğunu fark etmeniz gerekir. Aslında aşık olunacak kişiye ulaşamamak, bir araya gelmemek, onsuz kalmak kişinin egosuna, özgüvenine de bir saldırı ve kendisinin kontrol edemediği bir durumdur. Kontrol edilemeyen her durum insanı kaygılandırır, korkutur. Aslında o kişiye ulaşamamayı düşüncesel olarak kendimize yapılan bir saldırı olarak gördüğümüz için o kişiyi kafamızda daha da fazla büyütmekteyiz. O yüzden bu hissettiğimiz duygular ve düşüncelerimizle ilgili daha çok farkındalık kazanmaya çalışmalıyız.
2. Gerçekten sizi seven, sevgi veren aileniz ve dostlarınızla daha çok vakit geçirmeye çalışmalısınız Gerçek arkadaşlarınızla daha çok birlikte program yapmaya çalışın.
3. Takıntı duyduğunuz o kişi olmadan olan zamanlardaki davranışlarınızı uygulamaya çalışın. O hayatınızda yokken arkadaşlarınızla buluşup dışarı çıkıyorsanız, sinemaya gidiyorsanız tekrardan kendinizi kötü hissetseniz dahi o aktiviteleri yapmaya çalışın. Çünkü davranışlar düşünceleri, düşünceler davranışları oluşturur. Davranışları değiştirirseniz düşünceleriniz de değişmeye başlayacaktır.
4. Eğer takıntılarınız çok fazla artar. Hayatınızda hiçbir toparlanma yaşayamazsanız mutlaka profesyonel bir destek almanız gerekir. İlaç ve psikoterapi desteği, takıntılı aşkta oldukça iyi yol alınan etkili bir yöntemdir.

Gerçek sevgilerle kalmanız dileğiyle…

3 Ekim 2018 Hürriyet

2-Anoreksiya Nervoza: Zayıflık takıntısının asıl suçlusu kim?

16 yaşındaki genç kız ilk defa bir erkek tarafından beğenildiğini hissetmişti.

Ve o gün, bu beğenildiğini hissettiği erkek ona yemek teklif etmişti. Onunla ilk defa buluşacak olmanın heyecanını yaşıyordu. Kendine göre pek güzel sayılmazdı, ama hoşlandığı çocuk onu gerçekten beğeniyordu ve yemeğe çağırmıştı. Birlikte yemeğe çıkacakları gün, bütün gününü süslenerek geçirmişti. Akşam yemekte buluşmuşlardı, sohbetleri güzel başlamıştı. Yemek sırasında çocuk kıza; biraz daha zayıf olsan aslında daha çekici olabilirsin demişti. Yemekten aklında kalan tek bu söz olmuştu. Aslında çocuk ona bir kadının, ince belli ve zayıf olması gerektiğini söylemişti. Zayıflık kadını çok çekici bir hale getiriyor, demişti. Konuşmaları o gece yarısına kadar devam etti. Ama kızın aklı çocuğun söylediği o cümledeydi. İçinden hep daha zayıf olsaydım daha çekici olabilirim diyordu. Aslında ne kadar çabuk kilo verse o kadar etkili olurdu. Çünkü çocuğu kaçırmak, fırsatı kaçırmak istemiyordu. Artık akşamları yemek yemeyecekti. Böylece daha hızlı kilo verebilirdi. Çünkü akşam yemekleri ona daha fazla kilo aldırıyordu. Zayıflamayla ilgili kafasına artık çok fazla şey takmaya başlamıştı. Zayıflamayla ilgili düşünceler kafasında dolaşıp duruyordu, sıkı diyetlerle tam altı ay geçmişti. Altı ay içinde tam 20 kilo vermişti. Gününün büyük birçoğunu aynada kendine bakarak geçiriyordu. Ama hala beğenmiyordu. Hala istediği kadar zayıf değildi. Şuan 40 kiloydu ama hala basenleri vardı. Artık eskisi kadar hareketli değildi. Okula giderken zorlanıyor. Ara sıra çarpıntıları olmaya başlıyordu. O hoşlandığı çocuk da artık pek aklında değildi, onunla ilgili duygular zihninden kaybolmuştu, artık tek düşündüğü ne kadar zayıflayabileceği ve bir türlü yeterli zayıflıkta olmayan bedeniydi. Nefes alıp vermeleri de zorlaşmıştı. Acaba bu onun zayıflığından olabilir miydi? Bu düşünceler aklına gelse bile, hala zayıflama konusunda ısrarcıydı. Bir 3-4 kilo daha verse tam mükemmel olabilirdi. Ailesi bu duruma anlam veremiyordu. Ama ara sıra annesinin yaptığı yemeklerden yemek istiyordu. İştahı açılıyordu. İşte o günlerde hemen odasına gidip, pamukları ıslatıp onları yutuyordu. Pamukları yutmak, gerçekten onun iştahını kapatıyordu. Artık kadın reyonlarından kıyafet bulamıyordu. Çocuk reyonları tam ona göreydi. Artık çocuk reyonlarından kıyafet bulabiliyordu. Ama yine de hala basenleri ona fazla geliyordu. Yine çok sevdiği yemeklere dayanamıyordu ama artık onları kendi yiyemiyordu, anne babasına yedirmek istiyordu. Onlar yiyince sanki kendi yemiş gibi rahatlıyordu. Hayatı artık sadece kalori hesapları, bedeninin aynada yansımasını inceleme ve öğün hesaplamadan geçiyordu. Okula bile gidemez olmuştu, artık iyice halsizleşmişti, bir gün annesi yatakta onu baygın buldu. Hastaneye kaldırdılar ve onun için anoreksiya tedavi süreci başlamıştı.
. Bu vakada aslında tamamen çarpıtılmış bir beden algısını görüyoruz. Genç kız 40 kiloya düşmüştü. Göğüs kafesinin kemikleri sayılıyordu. Bacakları gerçekten normal kilodaki bir insanın kolları kadardı. Ama hala ona kilolu geliyordu ve basenleri olduğunu düşünüyordu. Aslında bizim gördüğümüz gibi görmüyordu bedenini. Beden algısı tamamen bozulmuştu.
Yeme bozuklukları arasında yer alan Anoreksiya nervozayı günümüzde sık sık duymaya başladık. Sanıldığının aksine anoreksiya modern çağın bir hastalığı değildir. Çok geçmiş çağlardan beri bu hastalığın varlığı kabul edilmektedir. Anoreksiya terimi iştah kaybına, nevroza ise duygusal nedenlere işaret etmektedir. Anoreksiya Nervoza da kişi normal vücut ağırlığına sahip olmayı reddetmektedir. Kişi kilo almaktan çok korkmakta ve kilo veriyor olması bu korkusunu azaltmamaktadır. Kişi, çok düşük kiloda olsa dahi kilo almamak için aşırı bir çaba harcanması vardır. Ayrıca kişinin beden biçimini nasıl algıladığıyla ilgili belirgin bir bozukluk vardır. Kadınlarda aşırı düzeyde zayıflama, mensturasyonların ardışık 3 kez olmamasına, mensturasyon dönemlerinin kaybolmasına ya da düzensizleşmesine neden olur. Çok fazla kilo kaybetmesine rağmen, kendini normal hatta bazen kilolu görebilir. Hastalar kilo kaybetmek için önce aldıkları gıdaları azaltma eylemine giderler. Ek kilo verme yöntemleri olarak da laksatif veya idrar söktürücü kullanabilirler ya da aşırı egzersiz yapma gibi yöntemler kullanabilirler. Yeme bozukluğu olan hastaların önemli bir bölümü 12- 35 yaş arası kadınlardır. Kadınlarda erkeklere oranla yirmi kat daha fazla gözükmektedir. Sosyo- kültürel olarak kilo vermenin onaylanması veya zayıf kişilerin daha çok beğenilmesi; mükemmeliyetçi obsesif (takıntılı), özgüveni az, sosyal olarak içe dönük olunması anoreksiyaya yakalanma olasılığını yükselten etmenlerdendir. Bu rahatsızlık psikiyatrinin en önemli ve en acil tedavisi gereken hastalıklarının başında yer almaktadır. Bu hastalık tedavi edilmediği takdirde; kalp sorunları, adet görememek, kemiklerde zayıflama, kas kütlelerinde kayıp, kan basıncında düşme, nabız ve solunum hızında yavaşlama, potasyum, kalsiyum ve magnezyum düzeylerinde düşüklük sonucunda ortaya çıkan hayati risk oluşturabilen metabolik tablolar oluşabilir.
Tedavide öncelik kişinin kilosunu sağlıklı düzeye gelmesini sağlamaktır. Hasta tedaviyi kabul etmiyorsa ve hastada ciddi metabolik rahatsızlıklar olduysa zorunlu hastaneye yatırılması gerekebilir. Hastane yatışı sırasında ve daha sonra ya da ayaktan tedavi süresince mutlaka psikoterapi uygulanması gerekir. Bilişsel davranışçı terapi, aile terapisi ve grup terapileri bu hastalıkta çok etkilidir. Özellikle aile terapisinin çok büyük olumlu etkileri olmaktadır. Çünkü bu rahatsızlığa yakalanan kişiler genellikle ailesiyle birlikte yaşayan genç kızlardır. O yüzden aile içinde olumlu bir iletişim sağlamak, aile içindeki işlev bozukluklularını ortadan kaldırmak ve aile sistemi içinde değişiklikler yapmak çok önemli noktalardır.
19 Eylül 2018- Hürriyet

3-Yaşamı kısıtlayan takıntılardan nasıl kurtulabilirsiniz?

Takıntı – Zorlantı (Obsesif – Kompulsif ) Bozukluğu Nedir? Kurtulmak İçin Neler Yapılmalı?

Doğum yapalı 3 ay olmuştu. Her gün ev işlerine yetişmeye çalışmak onu çok fazla yoruyordu. Bebeği bir saat salladıktan sonra daha yeni uyutmuştu. Sonra tekrar banyoya girdi. Bugünkü üçüncü banyosuydu. Ne kadar çok yıkansa da kendini yeteri kadar temiz hissetmiyordu. Her banyoya girdiğinde en az dört kez saçlarını yıkıyor, ayrıca vücudunu fırçalıyordu. En çok korktuğu şey bebeğine mikrop ya da hastalık bulaştırmaktı. O yüzden günde beş kez duş alıyordu. Çok sevdiği kocasının işten eve gelmesi artık onun için işkenceye dönüşmüştü. Kocası gelir gelmez daha kapının eşiğinde onu durduruyor, bütün kıyafetlerini iç çamaşırına çıkarttırıyor, giysilerini de önce bir poşete koyuyor, sonra da ayrı bir yerde yıkamak için banyodaki boş dolaba bırakıyordu. Eşinin her zaman küçük banyoda yıkanmasını istiyordu, çünkü büyük banyoda küçük kızlarını yıkıyordu. Kim bilir kocası dışarıdan ne kadar çok mikrop getiriyordu. Bu ritüelleri yüzünden eşiyle araları bozulmuştu. Eşi artık eve gelmek istemez olmuştu. Zamanla geliş saatleri gecikmeye başlamıştı. Kendinde bir sıkıntı olduğunun farkındaydı elbette ama bütün bunları yapmazsa çok fazla pişmanlık duyuyor ve kaygılanıyordu. Bu günlük rutinler içerisinde kendisi de boğulmaya başlamıştı. Bunları yapmazsa bebeğinin hastalanacağı düşüncesinden bir türlü kurtulamıyordu. Şampuanlamaktan saç dipleri yara olmaya başlamıştı. Evi en ince detayına kadar çamaşır suyuyla yıkıyordu. İki elinde de parça parça yaralar çıkmaya başlamıştı. Bu yaşam tarzı onu hayattan zevk almayacak noktaya getirmişti. Sadece bebeği yüzünden değil, yaptığı bu şeyler yüzünden de sosyal hayatı kalmamıştı. Ailesi ondaki bu değişiklikleri fark ediyor ve bir doktora gitmesi gerektiğini düşünüyordu. En sonunda ise ailesinin ısrarlarıyla tedavi olmayı kabul etmişti.
Takıntı hastalığı her yüz kişiden ikisinde ya da üçünde görülmektedir. Kadınlarda görülme olasılığı erkeklere göre daha yüksektir. Genellikle hamilelik, doğum, aile çatışması, iş güçlükleri gibi potansiyel stres kaynaklarından sonra erken yetişkinlikte başlar. Erkeklerde erken başlangıç daha sık gözlenir ve kontrol etme kompulsiyonları şeklindedir; geç başlangıç kadınlarda daha sıktır, temizlik kompulsiyonları tarzındadır. Bekarlarda evlilerden daha fazla görülmektedir.
Kaygı türü bir rahatsızlık olan obsesif kompulsif bozukluk, yani takıntı bozukluğu insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapsederek kısıtlayan bir hastalıktır. Takıntılar insanın aklına istemsiz olarak gelen rahatsız edici düşüncelerdir. Takıntılı düşünceye sahip olan kişiye obsesif denir ve toplum içinde takıntılı kişilik olarak adlandırılır. Obsesif düşüncelerin yarattığı sıkıntıları ortadan kaldırmak için kişi uygunsuz ve saçma bulduğu halde yapmaktan kendini alıkoyamadığı bazı hareketleri yinelemeye başlar. Bu hareketlere kompulsiyon ya da zorlantı denir. Örneğin kişi yürürken yüzüncü adımdan sonra belli sözleri söylemezse gününün kötü geçeceğini düşünebilir ya da tekrar tekrar elini yıkamazsa kirli olduğunu ve hastalık kapacağını düşünebilir.

EN ÇOK GÖRÜLEN TAKINTI TÜRLERİ
Bulaşma-temizlik takıntıları:
Kişi elinde olmadan kirlenmeyle ve hastalık bulaşmasıyla ilgili kaygı yaşar. Mikrop bulaşma korkusuyla el sıkışmaktan, kapıları kapamaktan, insan içine çıkmaktan korkar, sürekli ve sık sık hatta bazen gününün büyük bir kısmında elini yıkamakla zamanını geçirir ya da evinde temizlik yapmakla ilgilenir.
Kuşku Takıntıları:
Kişide sürekli bir şeyi yapıp yapmadığı ile ilgili takıntılar oluşur. Gaz ocağını açık mı bıraktım, kapıyı kilitledim mi, ütüyü fişte mi bıraktım gibi bir şeyleri yapmış ya da yapmamış olabileceğinden korku duyar ve emin olmak için tekrar tekrar kontrol eder. Bu tekrar kontroller kişinin işlevselliğini azaltacak, çok fazla zamanını alacak sayıya ulaşır.
Simetri Düzen Takıntıları:
Kişi tüm yaşamında ve yaşadığı her yerde hastalık derecesinde aşırı düzgün ve simetrik olmaya dikkat eder ve bu onun tüm işlerini aksatacak kadar zamanını alır.
Dini İçerikli Takıntılar:
Kişinin aklına istemsiz olarak, inancı ya da görüşlerine karşıt bir biçimde, sıkıntı yaratacak şekilde dini içerikli takıntılı düşünceler gelir. O sırada bu düşüncelerini kontrol edemez, yoğun kaygı ve suçluluk hissine kapılır.
Cinsellikle İlgili Takıntılar:
Kişinin aklına istemsizce kendine, yaşına hiç yakıştıramadığı biçimde, cinsel obsesyonlar ya da eşcinsel olma korkusu ile ilgili takıntılar gelebilir. Eşcinsel olmaktan, eşcinsel ilişkiyi düşünmekten aşırı derecede korkabilir.
Hastalık Takıntıları:
Kişi devamlı ve istemsizce hepatit, kanser, AIDS gibi hastalıklara yakalanacağı ile ilgili takıntılı düşünceler yaşar. Kişi devamlı hastanelere başvurur, kontrol ve tetkikler yaptırır.
Zarar Verme Tehditleri Takıntıları:
Özellikle sevdiği, değer verdiği kişilere elinde olmadan zarar vereceği ile ilgili takıntılı düşünceler yaşar. Özellikle yeni doğum yapmış annelerde bebeklerine istemsizce zarar vereceğiyle ilgili yoğun kaygı uyandıran düşünceler olabilir.
Obsesif kompulsif bozuklukta sıklıkla gözlemlenen kişinin insanlarla ve özellikle ailesiyle olan ilişkisini olumsuz yönde etkilemesidir. Bu bağlamda daha çok aile üyelerinin de isteğiyle birlikte tedaviye başvurmaktadırlar. Tedavide kullanılan birkaç yöntem bulunmaktadır.
İLAÇ TEDAVİSİ
Depresyon tedavisinde sıklıkla kullanılan serotonin geri alım inhibitörleri obsesif-kompulsif hastalar için de kullanılır. İlaç tedavisi başarılı olursa, hastada takıntıların verdiği sıkıntılar ve beraberinde ortaya çıkan davranışların da sıklığı ve süresi azalır. Uzun süreli doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar takıntının tedavisinde oldukça etkilidir.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
Takıntı hastalığının standart tedavisi şartlı tepkilerin kırılması için tasarlanmıştır ve iki unsurdan oluşmaktadır. Birincisi, korkulan düşüncelerle yüzleştirmedir. İkincisi de alışılmış kaçınma tepkilerinin veya kompulsiyonların önlenmesidir. Yüzleştirme, kişinin korkulan düşüncelerden kaçınmak yerine onlar üzerine odaklanılırsa olumsuz hiçbir sonuç ortaya çıkmayacağını ve en sonunda anksiyetenin yok olacağını keşfetmesini sağlar. (Kirli bir tabağı elleme durumunda, her zaman yaptığı şeyi yani elini yıkaması yerine yapmamasını içermektedir). Kişinin kaygı duyduğu durumdan kaçmaması, yüzleşmesi çok önemlidir. Çünkü, kaçtığınız her şey büyür, örneğin yukarıda anlatılan vakada kişinin yıkanmayı günde 1’e düşürmesi ve bununla yüzleşmesi ilk aşamada çok zorlayıcı olsa da giderek daha az kaygı uyandıran bir durum haline dönüşecektir. Terapi ve ilaç tedavisine ciddi bir biçimde uyulması durumunda, bu rahatsızlıktan kurtulmak mümkün olabilir.
21 Ağustos 2018- Hürriyet

4-İhanetten Sonra Tekrar Güvenmek Mümkün Mü?

Sabah bu kadar erken saatte kalkmak artık onu fazla yoruyordu. Kocası yüzünden sıklıkla geç yatmak zorunda kalıyordu. Eşi devamlı yeni diziler ve filmler bulur, geç saatlere kadar onları izlemek isterdi. Oysa onun istediği, işten eve gelip, kafa dinlemek, biraz telefonda sosyal medya hesaplarına göz atıp kafa dağıtmaktı. Onun bu isteksizliğinin kocası da farkındaydı. Hatta kocası film seyretmek istedikçe ve bunda ısrarlı davrandıkça, ona öfkeleniyor ve ters davranıyordu..
Kocası birlikte dizi seyretmenin eşi için işkence olduğunu anlamıştı, artık o da haftada iki gün arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçiriyordu. Ne güzeldi evde yalnız olmak, akşam işten gelince istediğini özgürce yapabilmek. Kocası için artık pek fazla yemek yapmak istemiyordu. Ne yapsa zaten beğenmiyordu. Hemen hemen bütün davranışlarını yargılardı. Saçını boyatsa fark etmez, ama ışıkları açık bırakırsa hemen fark eder ve kızardı. Arkadaşlarının yanında saçma sapan konuştuğunu düşündüğü zaman onu herkesin yanında eleştirirdi. Kocası onun her yaptığını kontrol etmek ister gibiydi. Nasıl giyindiğini, nelere para harcadığını kontrol ettiği yetmezmiş gibi devamlı bir şeylerde de kusur bulurdu. Cinsel hayatları da iyice azalmıştı. Çok monoton gidiyordu her şey. Ama en güzeli bu kadar yorgunluğun üzerine eve gelip, pijamaları giyip, yayılmaktı. Cinsellik bir uğraş gibi olmuştu artık onlar için. Cinsellik sıklıkları iki ayda bire düşmüştü. Ama bu onun için bir rahatlık olmuştu. İkisinin de bir sosyal medya hesabı vardı. Birbirlerinin özellerine çok saygılıydılar. Asla birbirlerinin sosyal medya hesaplarına girmez, mesajlarına bakmazlardı. Her zaman eşine güveni tamdı. Eşine güveniyor olmaktan mutluydu. Hatta bununla gurur duyuyordu. O gün eşi yine arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı. Akşam yine geç gelmişti. Telefonunu sehpanın üzerine bırakmıştı. O kadar sarhoş gelmişti ki yatakta sızıp kaldı. İlk defa gelen mesajları telefonun ekranına düşüyordu. Aslında eşine çok güveniyordu. Bakmaması gerekirdi. Bu onun kocasının özeliydi. Ama ekranda kalp emojileri görünce, mesajlara bakmaya karar verdi. Mesajda “Aşkım bu gece her şey mükemmeldi” yazıyordu. Kadının başından aşağıya kaynar sular döküldü. Koltuğa kendini yavaşça bıraktı. Koltuğun içinde çökmeye başlamıştı. Asla böyle bir durum olamazdı. “Nasıl fark edemedim?” dedi kendi içinden. Hala şok ve şaşkınlık içindeydi.
Olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Eşi bu evliliği kurtarmak istiyordu, tekrar onun güvenini kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Hala çok şaşkındı, daha önce sorsalar sadakatsizliği asla kabul etmezdi ama şimdi onu affetmek ve eşine ikinci şans vermek istiyordu. Kafasında bir sürü soru işareti vardı. Tekrar ilişkilerini toparlayabilirler miydi, tekrar eşine güvenebilir miydi ya da hiç güvenmemeli miydi? Bu sorularla boğuşurken kendine ve eşine yoğun kızgınlık ve öfke hissederken eşiyle birlikte çift terapisine başlamaya karar verdi.
Yeni araştırmalar kadınlar ve erkeklerin partnerlerini aynı oranda aldattığını gösteriyor. Kadınlar daha çok duygusal boşluklarını doldurmak için, erkekler ise fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak ya da çeşitli fantezi eğilimlerini gerçekleştirmek için eşlerini aldatıyor.
Araştırmalar, aldatma sonucu eşlerin çoğunun sadakatsizlikle karşılaştıkları takdirde evliliklerini sonlandıracaklarını ifade etmiştir. Gerçek yaşamda çiftlerin %75 sadakatsizliğe rağmen evliliklerine devam etmektedir. Aslında çok inandırıcı gelmese de sadakatsizlik sonrasında birlikte yaşamaya devam eden çiftlerin bazılarının ilişkileri sadakatsizlik öncesi dönemden daha da sağlıklı bir duruma gelebilmektedir. Ne yazık ki sadakatsizlik sonrası birlikte kalmayı tercih eden tüm çiftler aynı derecede şanslı olmamaktadırlar. Aldatmadan sonra kişi aynı bir kayıp yaşamış gibi yas sürecine girebilir ve çok çeşitli duygular yaşayabilir. Kişi kendisini eskisinden farklı görebilir, kendisine olan saygı ve özgüveni azalabilir, inandığı partneri için özel olma duygusu kaybolabilir, kendine yönelik suçlama ve öfke olabilir.
Sadakatsizlik nasıl geride bırakılabilir?
• Temel hedef yaşanılanları anlamaya çalışmak, sadakatsizliğe yatkın duruma getiren etkenleri belirlemek ve kaybolan güven duygusunu yeniden sağlamak olmalı.
• Öncelikle bilmeniz gereken şey eşinizin ya da partnerinizin aldatmasından kesinlikle kendinizi suçlamamanız ve kendinize öfke duymamanız
• İlişkiyi sadakatsizliğe götüren nedenleri detaylıca anlamak
• Aldatma sürecinden sonra acıyla başa çıkmak için hayatınıza hoşa gidecek süreçler eklemek
• Ayrı kalma ya da çok aşırı birlikte vakit geçirme gibi telafi süreçlerine geçmeden, eşle birlikte belli sınırlar ve yeniden kurulan güven çerçevesinde tekrar ilişkiye devam etmek (Aldatmayı affetmek, bir anlaşma imzalamaya benzer, sözleşmede iki tarafta isteklerini söyler, uyuşabildiği noktada tekrar güven bağı kurulabilir.)
• Sınırlar belirlenene kadar eşinizle aldatma sürecini (nasıl, ne zaman başladı gibi..) belirli günler ve belirli saatlerde konuşabilirsiniz. Sınırlar belirlendikten ve gerekli cevaplar alındıktan sonra tekrar tekrar konuyu açmamak ve laf sokmak, çeşitli imalarda bulunmak gibi negatif süreçleri bırakmak gerekir.
• Sadakatsizliği anlamak ve affetmek. (“Sadakatsizliği anlamak” demek yaşanılanı unutmak demek değil, onu bir bütünlük içinde olduğu gibi görmek ve bu acının size ne kattığını anlamak demektir. Affetmek, illaki affettiğiniz kişi ile birlikte yaşamayı ya da onu onaylamayı gerektirmez. Affetmek, kaşınızdaki kişiyi cezalandırmaktan vazgeçip kendinizi büyük bir olgunlukla özgürleştirmek demektir)
• Dürüstlük antlaşmasıyla tekrar güven bağını kurmak.

Araştırmalar ve İstatistikler, aldatma sürecinden sonraki ilişkiler için umut verici olsa da her ilişki ve her kişi kendi içinde özeldir. Önemli ve güzel olan hiç böyle negatif süreçler olmadan ilişkiyi götürebilmektir.
31 Temmuz 2018- Hürriyet

Blog Yazıları

1-Ben Nasıl Mutlu Olabilirim Diye Düşünenler İçin Mutlu Olmanın 6 Yolu

Mutluluk kısaca kişinin, ferah, iyi ve memnun hissetmesi olarak tanımlanabilir. Mutluluk pek çok kişi için zor, karmaşık hatta geçici- kısa süreli bir duygu olarak tanımlanır. Peki size mutlu olabilmenin aslında uygulanarak ve denenerek öğrenilebilecek bir şey olduğunu söylesek? Mutluluk kelimesini 1000 kişiye sorsanız hepsi tanımını kendine göre, kendi tanımıyla başka başka yapar. Bazı insanlar mutluluk kelimesini duyduğunda bunun zevk ve sevinç gibi bir duygu olduğundan bahseder. Bazıları mutluluk hissini tanımlamakta zorlanır, bazıları ise mutluluğun özünü bulmuş ve gerçek tanımını yapabilmektedir.
Aslında, hayattaki mutluluğu deneyimlediğiniz zaman, bu duygunun kısa vadeli olmadığını da anlayabiliyorsunuz. Peki ama bütün bunlar neye bağlı? Sonsuz bir mutluluk hali mümkün mü? Gibi soruları sormadan önce bir düşünün. Dünya’da her şey sonsuz bir nizam içinde öyle değil mi? Peki her şey tekdüze ya da sıradan gözüküyor mu? Öyleyse sürekli değişme eğiliminde olan duygularımız neden tekdüze kalsın ki?
Şimdi gelelim mutlu olmak için neler yapabileceğimize. Öncelikle mutlu olmak için küçük küçük adımlar atarak başlamalıyız. Aşağıda sizin için birkaç maddede özetlemeye çalıştım.
Öncelikle Mutluluğu Seçin
Mutluluk hakkında farkına varılması gereken belki de en önemli şey, bunun mevcut koşulların bir sonunu olmamasıdır. Yani aslında mutluluk ve mutlu olmak bir seçimdir. Bazı günlerde bu diğerlerinden daha mı kolay? Evet kesinlikle öyle. Ancak mutlu olabilmek için koşullarınızın değişmesi gerektiğini düşünerek bu tuzağa düşerseniz, asla varmak istediğiniz noktaya ulaşamazsınız.
İyiye Odaklanın
Şu anda hayatınızda olan iyi şeylere odaklanın. Mesela; yaşıyorsunuz, beslenebiliyorsunuz, sağlığınız yerinde, aileniz, arkadaşlarınız, işiniz yani hayatı anlamlı kılmak için bir sürü fırsata sahipsiniz. Belki şu anda yukarıda saydığım nedenlerden dolayı yolunda gitmeyen şeyler ya da sizi mutsuz eden durumlar vardır. Ama bu onlara sahip olduğunuz gerçeğini değiştirmemeli. Hayatta her şeyin her zaman kötü gitme olasılığı çok zayıftır. Mutluluk baktığınız perspektifle ilgilidir, mutlu olmak için nedenler ararsanız, onları muhtemelen çok yakınlarınızda zaten bulacaksınız. Mutlu olan insanlar her zaman olumlu düşüncelere odaklananlardır bunu unutmayın.
Karşılaştırma Yapmaktan Kaçının
Mutluluğu uzun veya kısa vadeli nasıl tanımlarsanız tanımlayın karşılaştırma yapmak bütün emeklerinizi ve çabalarınızı sonuçsuz bırakır. Kazancımızı, dış görünüşümüzü, yaşadıklarımızı, sahip olduklarımızı, yeteneklerimizi, yaşadığımız evlerimizi, varlıklarımızı kıyaslamaya kalkarsak mutlu olabilmemizin pek imkanı yoktur. Çünkü her zaman sizden daha iyilerine sahip olduğunu düşündüğünüz hayatlar göreceksiniz. İnsan her zaman kendinden çok daha iyi hayatlar yaşayan insanlarla kendisini kıyaslama yolunu tercih eder kendinden çok daha kötü olduğunu bildiği hayatları nedense aklına getirmez. Daha iyi ya da daha kötü fark etmez kıyaslama yapma fikrinden uzaklaşmaya özen gösterin ve sahip olduklarınız için minnettar olup şükür etmeyi deneyin. Olduğunuz kişi için kendinizi takdir edin, en iyisi olabilmek için çok çalışın ama sadece kendi hayatınıza odaklanın kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçin.
Minnettar ve Cömert Olun
Pozitif Psikoloji dünyasında, mutluluk üzerine her çalışıldığında ortaya çıkan bir kaç tema vardır. Tekrar eden temalar arasında da minnettarlık ve cömertlik buluyoruz. Yalnız bir şeylerin cevaplarını beklediğimizde değil bunu bir disiplin olarak gördüğümüz zaman bunu yapabiliyoruz. Mesela, eğer ki cömert olmak için çok paranız olmasını bekliyorsanız cömertliğe asla ulaşamazsınız. Ya da minnettar olabilmek için her şeyin mükemmel olmasını beklerseniz bunu asla gerçek anlamda deneyimleyemezsiniz. Bugün bunu sahip olduklarınızla yapmayı deneyin, şu anki paranız ve zamanınızla cömert olun. Bunu bir hayat disiplini haline getirmeyi başarabilirseniz hem bugün hem de gelecek diğer günlerde mutluluğu daha ulaşılabilir kılmanın kapısını aralamış olursunuz.

İhtiyacınız Olmayan Şeyler İçin Çaba Sarf Etmeyin
Sahip olabileceğiniz şeyler değil sahip olduklarınız sizi mutlu eder. Ama tabi ki tüketmeye dayalı bir toplumda bunu dengede tutmak oldukça zordur. Her yerde ihtiyacımız olan ürünlerin sadece yaşam için gerekli olmadığı ayrıca mutluluk için de gerekli olduğunu söyleyerek bireyleri bu şekilde ikna etmek için çalışıyorlar. Hayatımızın büyük bir kısmını, bize verilen boş vaatlere inanmayla ve sahip olsak da bizi asla gerçekten tatmin etmeyecek şeylerin peşinde koşarak geçiririz. Gerçekten ihtiyacınız olmayan şeylerin peşinden bu kadar koşmanın size mutluluk getirebileceğine inanıyor musunuz? Yoksa hayatınıza daha çok stres, endişe ve yük mü getirmiş oluyorsunuz? Peki bugün biraz daha mutlu hissetmek ister misiniz? O zaman ihtiyacınız olmayan şeylere sahip olma fikrinizden vazgeçmeye odaklanın.

Kendinize Odaklanın ve Kendinizi Sevin
Düşündüğünüz zaman aslında her bir bireyin ne kadar çok kendine has özelliği var öyle değil mi? Yaradılışımız gereği herkes eşsiz bir yapıda ve tek. Başkalarının ne kadar özel olduğunu düşünürken kendimizin de eşsiz olduğunu çoğu zaman unuturuz. Bizden sanki milyonlarca varmış gibi kendimize acımasızca davranırız. Bütün bunları yaparken de bu hayatta en büyük haksızlığı kendimize yapmış oluruz. Başlarını sevmenin özü önce kendimizi sevmekten başlar oysa ki. Kendinizde olumlu ya da olumsuz gördüğünüz bütün taraflarınızla birlikte kendiniz sevin. Olumsuz gördüğünüz ve değişmesi gerektiğini düşündüğünüz taraflarınızı düzeltmek için çabalayın. Ama burada en önemli nokta olumsuz taraflarınızın gerçekten olumsuz ve size zararı olup olmadığını bulun. Elinize bir kağıt- bir kalem alın ve tüm olumlu ya da olumsuz gördüğünüz yanlarınızı yazın. Sonra hepsi üzerinde uzun uzun düşünün ve gerçekten değişmesi gerekiyorsa bunun için uğraşın. Bu çalışmadan sonra olumlu ne kadar çok özelliğiniz olduğunu görecek ve kendinizi sevme yolunda ki engelleri de yavaş yavaş kaldırmış olacaksınız. Kendinizi sevmeye başladığınız andan itibaren dünya sizin için güzelleşmeye başlayacak ve mutlu hissetmeye başlayacaksınız.

2- Depresyonla Başa Çıkabilmek İçin Bilmeniz Gerekenler

Depresyon birçok kişi için işin için çıkılmaz bir durum olarak gözükebilir. Çünkü depresyonda olmak kendinizi çaresiz hissetmenizi sağlayabilir. Asla çaresiz değilsiniz aksine çare sizsiniz. Eğer ki depresyondaysanız öncelikle yalnız olmadığınızı unutmayın. Dünya genelinde yaklaşık 300 milyona yakın insan depresyonla yaşamakta. Depresyonla başa çıkmak, acının üstesinden gelmek, değişimi kabul etmek, zihninize meydan okumak ve vücudunuzu eğitmeyi öğrenmek yaşam boyu süren bir yolculuktur. Tabi ki bu yolculuk sırasında bütün bu olanların üstesinden gelebilmek için gerekli olan stratejileri bilmek ve üstesinden gelebilecek tedavi yöntemlerini bulmak için bilgiye ihtiyaç duyabilirsiniz.
Depresyonla başa çıkabilmek için uygulayabileceğiniz bazı düşünce stratejileri;
Var Olduğunu Kabul Etmek
Depresyonla yaşamayı kabul etmek sizin için çok zor olabilir. Bazı insanlar bunun üzerlerine yapışan kötü bir etiket olduğunu ve hiç geçmeyeceğini düşünebilirler. Bu sizin kimliğinizin bir parçası değil sadece bir hastalık. Depresyonun varlığını kabul etmemek için direnmek size daha fazla acı getirebilir. Depresyonu kabul etmenizin bir diğer güzel tarafı da sizi depresyona sokan şeyleri görebilmenize de yardımcı olmasıdır. Aslında depresyon size zihninizin ve bedeninizle ilgili bazı şeylerde değişiklik yapmanızı söyler.

Kendinizi Hırpalamamaya Çalışmak
İnsanlar depresyon geçirdiğinde kendileri ile kavga ederler. Depresyona girmenizde ki tek etkeni kendiniz olduğunu düşünüp bu yüzden kendinizle savaşırsanız bu sizin depresyonunuzu sadece daha kötü etkiler. Depresyonla mücadele ederken, istediğiniz performansı hemen gösterememeniz asla bir sorun değildir. Kendinizi bu konuda zorlamayın ve zaman tanıyın. Depresyonun sizin hatanız olmadığını ve bir zayıflık işareti olmadığını unutmayın. Grip ya da başka bir fiziksel rahatsızlık gibi depresyon da beyninizin kimyasal dengesizliğinden kaynaklanır.
Olumsuz İnançları Belirleme ve Zorlama
Bir birey diğer insanlar ya da dünya ile alakalı bir dizi olumsuz inanç geliştirebilir ve bu da kişide depresyona sebebiyet verebilir. Bu inanışlar genellikle bir mantığa oturmaz ve mantık dışıdır. Onları düşünce çalışmaları ya da bir terapistle çalışarak olumlu şeylere dönüştürebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, dünyanın en kötü insanı olduğunuza inandığınızı varsayalım ya da dünyanın en şanssız insanı olduğunuza inandığınızı. Bunun gerçek olma ihtimali yoktur. Bu gibi bir yanlış inanışa meydan okuyabilmek için kendinize mantıklı sorular sorarak bu tezi çürütmeye çalışın.

Depresyonla başa çıkabilmek için uygulayabileceğiniz Davranışsal ve Sosyal Stratejiler;

Bir Rutin Belirlemek

Bir rutin belirlemek ve onu uygulamak depresyondan çıkmanız için size yardımcı olabilir. Bu rutin planlanmış aktiviteler veya yaparken kendinizi iyi hissettiğiniz herhangi bir şeyi içerebilir. Mesela güne olumlama yaparak pozitif bir şekilde başlayıp, hayatınızda sahip ve minnettar olduğunuz bir şeyi yazarak da gününüzü bitirebilirsiniz.

Sevdiklerinizle Vakit Geçirmek

Depresyonun içindeyken, özellikle en çok yalnız kalmak istediğiniz ve en kötü hissettiğiniz zamanlarda, sevdiğiniz insanların yanında olmalarına izin verin. Her ne kadar istediğiniz yalnız kalmak olsa bile sevdiklerinizin yanınızda olması, depresyonun size vermiş olduğu yalnızlık ve izolasyon duygularının hafiflemesine yardımcı olacaktır.

Depresyonla başa çıkabilmek için uygulayabileceğiniz yaşam tarzı değişiklikleri;

Egzersiz- Yoga Ya da Pilates Yapın

Rutin olarak yapacağınız herhangi bir egzersiz depresyonun belirtilerini azaltmada çok etkili bir yöntemdir. Spor sonrasında vücut zihni sakinleştiren ve mutluluk hormonlarını aktive eder. Bu yüzden eğer ki sporu hayatınıza dahil edebilmeyi başarabilirseniz, çok kısa bir süre içerisinde kendinizi iyi hissetmeye başlayabilirsiniz.

Düzenli ve Sağlıklı Besinler Yemek
Depresyon üzerinde etkili olduğu bilinen pek çok takviye vitamin ve mineral vardır. B Vitamini, magnezyum, D Vitamini, Omega 3 vb. takviyelerinin depresyon üzerinde etkili olan doğal takviyeler olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bu vitaminleri içeren sebze ve meyvelerle beslenmek, sağlıksız besinlerden bir süre uzak durmak da işe yarayan bir yöntem olacaktır.

Meditasyon Yapın
Meditasyon yapmak da depresyonla başa çıkmak için etkili olan diğer yöntemlerden biridir. Meditasyonu ayrıca yogayla birlikte de yapabilirsiniz. Meditasyon size hem ruhsal hem de fiziksel bir rahatlama sağlayacak ve kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.

Sahip Olduklarınızın Farkına Varın ve Minnettar Hissedin
Depresyon geçirirken sahip olduklarınıza minnettar olmak size zor gelebilir. Ama bununla birlikte hayatınızda minnettar olabileceğiniz kısımlara odaklanmak zihninize pozitif sinyaller yollar. Bu madde belki size ilk başta kendinizi iyi hissettirecek bir yöntemmiş gibi gözükmeyebilir. Fakat şöyle düşünebilirsiniz; dünyadaki herkes sizin sahip olduğunuz en az 1 özelliğinize sahip olabilmenin hayalini kuruyor olabilir. Sürekli bu frekansta olmak ve düşünmek bir süre sonra sahip olduğunuz güzel şeylere odaklanmanızı sağlayarak sizi karamsar ruh halinden çıkarmak için yardımcı olacaktır.

Burada bahsettiğimiz tüm yöntemler ve teknikler depresyonla başa çıkma yolculuğunuzda size yardımcı olmak için küçük tavsiyelerdir. Bunların hepsini yapmanıza ya da denemenize gerek yoktur. İçlerinden seçerek birkaçını deneyerek başlayabilir ve kendinizdeki değişimin farkına varabilirsiniz. Bir tanesine bile başlamak sizin için harika bir başlangıçtır. Ama unutmayın depresyon bir hastalıktır ve geçicidir. Bu durumla başa çıkma yöntemlerini hayata geçirdiğinizde çok daha bir mutlu bir yaşama da adım atmış olacaksınız.

Onsuz olmak fikri bile seni deli ederken, ayrılık günü geldiğinde üzülmen oldukça normal. Bu yas sürecinin, aynı zamanda bir iyileşme süreci olarak görmen gerektiğini bilmelisin. Yas süreci, iyileşmene yardım edecek; gerekli bir zaman bütünü.

Sonu nasıl biterse bitsin; yaşadığın ilişkiye saygı duyman ve onu her haliyle kabullenmen oldukça önemli. Unutma ki 'keşke'ler hiçbir şey değiştirmeyecek. Aksine; seni sadece daha fazla üzecek. Hem onu, hem kendini; hem de ilişkinizi affet ve kabullen.

Ondan önce yaşadığın hayatı hatırla. Ondan önce de vardın ve ondan sonra da olacaksın. O da hayatının bir döneminde sana eşlik etmiş biri olarak kalacak. 

Sorunu kendinde arama. Psikolojik olarak; sorunu kendimizde arayıp, karşı tarafı suçsuz görmek isteriz. Bu da ona geri dönüşümüzü kolaylaştırmak için kendimizi kandırmamızdan başka bir şey değildir.

En çok kendini sev. Ayrılmayı da ilişkiyi de kendin için iste. İlişki kadar; ayrılık da sana bir şey katacak. Bu süreci iyi değerlendirerek kendine yeni yetenek ve hobiler kat. Kafanı meşgul tutmak sana çok iyi gelecek.