alaattin çakıcı abdullah çatlı / Eski MİT’çi Çakıcı’yı yanağından öptü - Son Dakika Haber

Alaattin Çakıcı Abdullah Çatlı

alaattin çakıcı abdullah çatlı

&#;akıcı: &#;ld&#;receğim adama &#;nceden haber veririm

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen 68’i tutuklu sanıklı Ergenekon Davası’nın duruşmasında tanıklar dinleniyor. Tanık olarak ifadesine başvurulan Hadi Özcan, kimlik tespiti sırasında nüfus kayıtlarında adının "Mehmet Özcan" olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk’un nüfus kayıtlarında ’Hadi’ isminin olup olmadığını sorması üzerine Özcan, "Hadi yok ama, Hadi demeyince kimse tanımaz" diye cevap verdi.

"ÇATLI BENİ ÖLDÜRECEKTİ, İBRAHİM ŞAHİN’E GİTTİM"

Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, tanığa sanıkların isimlerini okuyarak tanıyı tanımadığını sorarak, davayla bildiklerini anlatmasını istedi. Tanık Özcan ise dava sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ü tanıdığını söyledi. Özcan, "Abdullah Çatlı beni öldürecekti. Bunu Yeşil’e söyledim. O da ’Çatlı, ortak iş yaptığı harkesi öldürür. Onun böyle bir ahlakı vardır’ cevabını verdi. Oysa Çatlı, resmi evraklar, silahlar ve polisler ile gezerdi. Devlet olarak bilirdim. Yeşil’den sonra da İbrahim Şahin’e gittim. O dönemde Özel Harekat Daire Başkanvekili’ydi. Onu da devlet olarak bilirdim. Çatlı konusunda yardım istemek için Şahin’e gittim. İbrahim Şahin halledeceğini söyledi ama beni başından savmış" dedi. Savcı Pekgüzel, tanık Özcan’a, Alaattin Çakıcı’yı tanıyıp tanımadığını sordu. Özcan, "Çakıcı hasımlarımla yatıyor. Kendisini tanımam da sevmem de" diye cevap verdi. yılına aranması üzerine o dönemde İzmit’te Alay Komutanı olan Veli Küçük’ü aradığını anlatan Hadi Özcan, "Veli Küçük ile telefonda görüştüm. Arandığımı ve teslim olmak istediğimi söyledim. O da ’Tamam gel’ dedi. gün sonra polis geldi beni aldı" ifadelerini kullandı.

Sorular üzerine Özcan, Veli Küçük ile hiç yüzyüze görüşmediklerini söyledi.

ALAATTİN ÇAKICI: ÖLDÜRECEĞİM ADAMA BİLE ÖNCEDEN HABER VERİRİM

Duruşmda tanık kürsüsüne ikinci olarak Alaattin Çakıcı çıktı. Yeminli olarak ifade veren Çakıcı’ya Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, davada yargılanan sanıklar tanıyıp tanımadığını sordu. Çakıcı, "Sedat Peker ve İbrahim Şahin’i tanırım" dedi. Mahkeme Başkanı Çalmuk’un, Veli Küçük’ü tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Çakıcı, "Ona sorun" diye cevap verdi.

Başkan Çalmuk, "Biz sana soruyoruz" demesi üzerine Çakıcı bu sorunun Küçük’e ısrarla sorulmasını istedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, Çakıcı’yı uyararak "Burası mahkeme nasıl yönetileceğine biz karar veririz. Sorularımıza cevap ver, eğer cevap vermek istemessen buna da hakkın var. Ancak bu şekilde ters davranmaya devam edersen sana söz hakkı vermem" dedi.

Mahkeme Başkanı Çalmuk, "Doğruyu söylemen için yemin edeceksin" demesi üzerine Çakıcı, "Ben yalan söylemem. Ben öldüreceğim adama bile önceden haber veririm" diye yanıt verdi.

"ARKASINDA RİZELİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN VAR"

Dava sanıklarından Sedat Peker’i 19 yaşından beri tanıdığını söyleyen Çakıcı, "Peker’i yılından sonra yılına kadar görmedim. yılında da Peker bir kez evime geldi" diye konuştu. Çakıcı mahkeme heyetine "Sami Hoştan’ı (tutuksuz sanık) niye bıraktınız?" diye sordu. Bunun üzerine Çalmuk "Mahkeme öyle takdir etti" dedi.

Çakıcı "Çünkü Sami’nin arkasında Şadan Kalkavan var. Onun arkasında da Rizeli Recep Tayyip Erdoğan" diye konuştu.

"ENGİN ALAN ’DE RET KİT GİBİYDİ ŞİMDİ KİLO ALMIŞ"

Çakıcı, "Sanıklardan İbrahim Şahin’i 2. Şube Emniyet Müdür Yardımcısı’yken tanıdım. Yaptığı iki operasyan nedeniyle o bir kahramandır. Ama onun dışında kahramandır da diyemem, kahraman değildir de diyemem" diye konuştu.

Korkut Eken’i MİT’ten tanıdığını, Engin Alan’la da Eken’in arkadaşı olması nedeniyle tanıştığını anlatan Çakıcı, "Engin Alan’ı en son yılında gördüm. O zamanlar Red Kit gibiydi, şimdi kilo almış" dedi.

Çakıcı, "Davanın sanıklarından Hayrettin Ertekin’i kardeşimle ortak kuyumcu dükkanı olmasından dolayı tanıdım. Ancak en son 26 yıl önce gördüm. Mehmet Ağar’ı da tanırım ve severim. Ağar ile ilişkilerim polis-mahkum ilişkisidir. Bunları Mehmet Ağar’a kim yaptırdı, Hesap soracaksanız Tansu Çiller’e sorun, Hesap soracaksanız Mesut Yılmaz’a sorun?" diye konuştu.

"11 HASTALIK VAR BENDE İMAN GÜCÜYLE YAŞIYORUM"

Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk’un, Çakıcı’ya rahatsız göründüğünü, isterse oturarak ifadesine devam edebileceğini hatırlattı. Çakıcı ise "Oturamıyorum. 11 hastalık var bende. Neyle yaşıyorsun dersen iman gücüyle yaşıyorum" dedi.

"SUSURLUK KAZASI OLMASAYDI"

Uzun ifadesinde Çakıcı, "Mehmet Eymür’ün adamlarından biri beni arayarak Doğu Perinçek öldürmeyi teklif etti ama ben bu teklifi reddettim. Çünkü Perinçek’i Mehmet Eymür öldürtüp, benim üzerime suçu atacaklardı. Susurluk kazası olmasaydı Perinçek’in çocukları yetim kalacaktı" iddiasında da bulundu.

Alaattin Çakıcı, Şenol Turan, Muhsin Karaman ve Murat Güler’le çok özel bir eğitime tabi tutulduklarını söyledi. Korkut Eken ve Yavuz Ataç’ın bu eğitimde hocalık yaptığını belirten Çakıcı, "Ayrı ayrı eğitim veriyorlardı. Beşinci olarak da Tevfik Ağansoy’u ben gruba aldırdım. Çok özel bir eğitimdi. MOSSAD ve CIA’in verdiği eğitimler gibiydi" dedi.

Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk’un görevlerinin ne olduğu sorusuna Çakıcı, "Seyahat edip yurt dışında bilgi toplamaktı" cevabını verdi.

Çalmuk’un, "Yurt dışında savunma amaçlı olarak atış serbest miydi?" sorusu üzerine Çakıcı, mahkemenin bunu sorma hakkı olmadığını söyledi.
Çakıcı, "İstihbarat amaçlı olarak yurt dışına çıkıyorsunuz. Bir sürü adam sizi takip ediyorsa, size silah çekiyorsa, siz de tepki verirsiniz. 30 defa ölümden döndüm" dedi.

Mahkeme Başkanı Çalmuk’un "Hiram Abbas ile ilgili ne biliyorsunuz?" sorusuna Çakıcı, "Tanırım, milletini toprağını seven biriydi. Hiram Abbas dizisi yapılacak adamdır. Ölmeden bir kaç gün önce bana telefon açarak yanıma geleceğini söyledi. Ancak bana gelmeden bir gün önce öldürüldü" karşılığını verdi.

-"HAKAN FİDAN'I NASIL ORTAYA ÇIKARDILAR, MİADI DOLDU"-

Çakıcı, "Koskoca MİT teşkilatı toprağın altındaki adamı buluyor. Kendi adamını (Hiram Abbas) neden ve nasıl bulamıyor? MİT’in küçük ayağı İsrail’de, büyük ayağı ise CIA’dedir. Buna örnek mi istiyorsunuz? Bakın Hakan Fidan’ı nasıl ortaya çıkardılar, miadı doldu" diye konuştu.

Çakıcı, davanın sanıklarından Doğu Perinçek ile ilgili olarak da "Mehmet Eymür’ün adamlarından biri beni arayarak Doğu Perinçek'i öldürmeyi teklif etti ama ben bu teklifi reddettim. Çünkü Perinçek’i Mehmet Eymür öldürtüp benim üzerime suçu atacaklardı. Bu arada Susurluk kazası oldu. Eğer kaza olmasaydı Perinçek’in çocukları yetim kalacaktı" ifadelerini kullandı.

Duruşmaya ara verilmesi üzerine salondan çıkarılan tutuklu sanık Bedirhan Şinal, Alaattin Çakıcı’ya hitaben, "Ülkücüler seninle ağabey. Kimse sana pusu kuramaz" dedi.

ÇAKICI’NIN YAKINLARI SİLİVRİ’YE OTOBÜSLERLE GELDİ

Tanık olarak dinlenmesine karar verilen Alaattin Çakıcı, İzmir Cezaevi’nden, Hadi Özcan ise Kocaeli’nde bulunan Kandıra Cezaevi’nden cezaevi nakil araçları ile eskort eşliğinde duruşmanın yapıldığı binaya getirildi. Çakıcı’nın yakınları sabahın erken saatlerinde Silivri’ye 6 otobüsle geldi. Otobüslerin üzerinde "Allah" yazıları ve Atatük’ün fotoğraflarının da yer alması dikkat çekti. Tanık olarak ifadesine başvurulan Alaattin Çakıcı’nın çok sayıda yakını da duruşmayı izledi.

Bu arada CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya da duruşmayı izleyenler arasındaydı.

Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA) - AA

Eski MİT’&#;i &#;akıcı’yı yanağından &#;pt&#;

Gazeteci-yazar Can Dündar'ın yönettiği programa konuşmacı olarak katılan Nuri Gündeş, ASALA operasyonundan yeraltının ünlü isimleriyle ilişkilere ve son Hrant Dink cinayetine ilişkin görüşlerini açıkladı.

Gündeş Fransa'nın Marsilya kentinde Ermeni anıtına yapılan saldırı konusunda özetle şunları söyledi: "Devletin ulaşamadığı yerlerde savaş veren insanlar olarak oraya gittik. Ben değil, ama ekibim gitti. Bunu derin devlet olarak izah etmek mümkün mü? Oradaki vatandaşlarım milli hislerle bir eylem yaptılarsa, bu derin devletin işi midir? Yaptığımız operasyonlar tenkit edildi. Şu kullanıldı, bu kullanıldı diye. Operasyonu icra edenin motifinin uygun olması lazım. Motif nedir ya milliyetçidir, ya kin nefret motifi vardır, ya da maddedir."

MHP ve Ülkü Ocakları'ndan bazı kişilerin devlete yardımcı olduğunu belirten Gündeş, ama bunların zamanla devletten aldıkları güçle çek-senet mafyasına dönüştüklerini söyledi. Güneydoğu'da korucu sistemine de "Ya bu adamlar ellerindeki silahları satacaklardır, ya onu kendi emellerine alet edecekler" gerekçesiyle karşı çıktığını vurguladı.

ÇAKICI'YA ÖPÜCÜKLER
/images//0x0/55ead45fffbb8f


Abdullah Çatlı ile ilgili bir soruyu yanıtlarken sözü Alaattin Çakıcı'ya getiren Gündeş, bir dergide yer alan sözlerinden dolayı Çakıcı'nın cezaevinden kendisine mektup yazdığını belirterek şunları söyledi:

"Şimdi dinliyorsa beni, yanaklarından öperim, eğer devlete hizmeti varsa Ben onu kasıtla söylemedim. Ben de eğer böyle işlerin içinde olsam, devlete zarar verecek olsam veya benim yüzümden devlet dedikoduya uğrayacaksa, benim için de aynı şey söylense sesimi çıkarmam."

Hrant Dink cinayetinin faillerinin yakalanmasında acemilikler yapıldığını öne süren Gündeş, Ogun Samast'ın Samsun'da yakalanması yerine Trabzon'a kadar gitmesine izin verilip bağlantılarının tespit edilmesinden sonra yakalanmasının doğru olacağını da belirtti.
\n

Can sıkıntısı kıvrılıyor içimde
Alaattin Çakıcı
Yeraltı dünyasından bir mafya lideri
Dahası var:
Devlet Bahçeli'nin de dava arkadaşı
Kılıçdaroğlu'na tehditler, olmadık hakaretler savuruyor:

\n

Ulan dürzü
Akıllı ol!
Köpeklik yaptığın vatan hainleri ile
Bahçeli'yi bir potaya koyarsan, 
hayatının en büyük hatasını
yaparsın, seni bakla kazığıyla
tanıştırırım. Bak Kılıçdaroğlu,
sana akıllı ol diyorum.
Bana bak dürzü!
Saray diye ifade ettiğin o Külliye
devletimizin en üst makamıdır.
Millet adına devletin yanında olmak,
Sayın Bahçeli içinbir yaşam tarzıdır.

\n

Bir mafya lideri, ana muhalefet liderine
dürzü diyor,
köpek diyor,
\"seni kazığa oturturum\" diyor.
Saray'dan ses yok!
Erdoğan'dan ses yok!
Yargı'dan da ses yok sayılır,
çünkü resen başlatılmış bir soruşturma yok.
Bir tek Devlet Bahçeli ses veriyor:

\n

Alaattin Çakıcı
dava arkadaşımdır!

\n

\n

Bu hakaretlerin binde biri,
evet binde biri Saray'a, 
Erdoğan'a dönük olsaydı,
kıyamet kopar, yer yerinden oynardı.
Bu sözlerin sahibi kendini çoktan
demir parmaklık arkasında bulurdu.
Ama şimdi tık yok.
Bu saatten sonra zevahiri kurtarmak için
bir tık çıksa da değişen birşey olmaz.
Pis bir oyun sahneleniyor. 
Muhalefete gözdağı bu oyunun adı.
\"Sesiniz çıkmasın,
oturun oturduğunuz yerde,
ayağınızı denk alın,
yoksa fena yaparız\" deniyor
muhalif odaklara
Bu kirli oyun ilk kez de oynanmıyor.
Mafya devlete çok çalıştı Türkiye'de,
fazlasıyla devlet hizmeti yaptı.
Devlet hukuk dışına çıkarken, 
devletin ağzı süt kokmaz zihniyetiyle hareket ederken,
\"söz konusu vatansa gerisi teferruattır\" anlayışını
devreye sokarken, \"yeraltı dünyası\"nı,
\"organize suç örgütleri\"ni,
yani \"mafya\"yı da kullandı.
Bir başka deyişle:
Türkiye'de \"derin devlet\" her zaman \"mafya\"yı elinin altında tuttu.
Google'da \"Hasan Cemal, Susurluk,
derin devlet, yazılar\" diye tıkladım,
ne kadar çok yazı çıktı.
Hep aynı yazılar ama değişen birşey yok!
Mafya bugün yine devlet hizmeti yapıyor.
Muhalefeti sindirmek için,
korkutmak için kullanılıyor siyasal iktidar tarafından
Evet değişen birşey yok.
Can sıkıntım bundan kaynaklanıyor, 
ben bu filmi gördüm hissi
sarıp sarmalıyor beni yine

\n

\n

27 Kasım tarihli
Sabah gazetesindeki

yazımdan:

\n

Kulaklarıma inanamıyorum.
Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'yı savunuyor,
vatansever ilân ediyor:
\"Ülke uğruna, millet uğruna, 
devlet uğruna kurşun atan da, 
kurşun yiyen de her zaman için 
saygıyla anılır.\"
Aynen böyle diyor Başbakan yardımcısı Çiller. 

\n


Reuters haber ajansı bu haberi dünyaya şöyle yayıyor:
\"Türkiye Başbakan yardımcısı Çiller,
ünlü gangster Çatlı'yı savundu.
Abdullah Çatlı, aşırı sağcı bir kanun kaçağıydı.
'lerde 
yedi solcunun öldürülmesinden sanıktı.
İsviçre'de uyuşturucu kaçakçılığından
sekiz yıl hapis cezası çekerken kaçırılmıştı.\"
Haberde bir eksik vardı:
Çatlı-Ağca ilişkisi
Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca, cinayeti işledikten sonra
Abdullah Çatlı'nın evinde saklanmış, 
hapisten kaçtıktan sonra da yurt dışına çıkışını sağlayan
sahte pasaportu kendisine veren yine Çatlı olmuştu.
Sonra ne yapmıştı Çatlı?
Devlet kendisini kullanmıştı.
'Derin devlet'e dahil edilmişti Çatlı. Susurluk işte buydu.
Hukuksuzluktu. Devletin kendini hukukla bağlı saymadığı, 
kanun kaçaklarını tetikçi olarak kullandığı,
faili meçhul cinayetler için düğmeye bastığı bir dipsiz kuyuydu Susurluk.
O dipsiz kuyunun karanlığında hukuk da, 
insan hakları da kaybolup gitti.

\n

\n

17 Ağustos tarihli
Milliyet gazetesindeki
yazımdan:

\n

Yargıtay - MİT - Çakıcı 
Doğrusu uzun yıllardır böylesini görmedim.
Yargıtay ve MİT başkanları.
Söyledikleri birbirini tutmuyor.
Birbirlerini yalancılıkla suçluyorlar.
Üstelik kamuoyu önünde
Gerçek nedir?
Bir mafya liderinin mahkumiyetini bozdurmak
ya da geciktirmek için Yargıtay Başkanlığına
kadar uzanan bir kulis söz konusu. 
Bu kulise MİT de karışıyor veya karıştırılıyor.
Alaattin Çakıcı öylesine bir ağ kurmuş,
kendisine öylesine düzenli bir bilgi akışı şebekesi kurmuş ki,
sanki Yargıtay'ın kalp atışlarını dinliyor.
MİT'çileri işin içine sokabiliyor.
Yargı içi çekişmeler de ilginç
Sonra,
MİT - Emniyet kavgası
Yargıtay'ın Başkanı ile MİT'in Başkanı
birbirlerini üstelik kamuoyu önünde yalancılıkla suçlayabiliyorlarsa,
gerçeği öğrenmek kamuoyunun hakkıdır.
Ortada bir çelişki yumağı var.
Eğer hukuk devleti,
demokrasi vesaire diyorsak,
bu yumağın çözülmesi şart. 

\n

1 Haziran tarihli
Milliyet gazetesindeki
yazımdan:

\n

Nedir Susurluk?
Devletin hukuk dışına çıkmasıdır.
Devletin kendi varlığına karşı 
tehlike olarak gördüğü kişi ve örgütleri,
hukuk dışı yöntemlerle 
etkisiz kılması, temizlemesidir. 
Bu amaçla kanun kaçaklarını, suçluları,
hatta katilleri kullanmasıdır.
Onlara siyasi cinayetler işletmesidir.
Bunun için suç örgütlerinden, 
mafyadan yararlanmasıdır.
Susurluk deyince şu da vardır:
Devlet adına kirli işler yapanlar, bir süre sonra
çeteleşme yoluna giderler.
Sırtlarını dayadıklarını devlet 
gücünü kullanarak kendilerine 
menfaat alanları yaratırlar. 
Devletin içinden de ortak edinirler 
ve hukuk dışılığın avantaları 
ortaklaşa yenir.
Susurluk budur.
Hukukun katledilmesidir. 
'ların sonlarında
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire 
Başkanlığı yapan Bülent Orakoğlu şöyle diyor: \"
Dünyanın 
bütün gelişmiş ülkelerinde oturmuş bir derin devlet vardır.
Ama bu
derin devlet çok ciddi olarak parlamentonun kontrolündedir.
Derin devletin görevi,
kendi vatandaşlarını sıkıntıya sokmak, onu bunu vurmak,
hükümetleri götürmek değildir.
Türkiye'de 
derin devletin,
halkın ve ülkenin çıkarları için mücadele ettiğine ben inanmıyorum. 
Eski bir NATO yapılanması bu
Bu yapılanmanın çok büyük bir güce 
ve paraya sahip olduğu iddia ediliyor.
Ben de öyle tahmin ediyorum. 
Bu ülkede hangi olaya el atsanız, bir 
çete bağlantısı ile karşılaşıyorsunuz.\" 

\n

Evet, can sıkıntısı.
Çünkü, çeyrek yüzyıldır hep aynı yazılar.
Ama bir kez daha yazın bir kenara:
Devlet-çete ilişkileri kesilmedikçe
Çakıcı örneğindeki mafya-devlet ilişkileri son bulmadıkça
Mafya devlet dışına, hukuk dışına itilmedikçe
Devlet, hukuk ve demokrasiyle tanışmadıkça
Türkiye'ye ne demokrasi,
ne de hukuk gelir.
Bir mafya lideri, bir ülkede bir ana muhalefet liderini ölümle tehdit edip
hala elini kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyorsa, o ülkede
hukuk çoktan güme gitmiştir. 

\n\n

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir