ağlama krizi belirtileri / Öfke Nöbeti Nedir? & Öfke Nöbeti Belirtileri - Medicana

Ağlama Krizi Belirtileri

ağlama krizi belirtileri

“Dün bir kupa kırdım. Normal koşullarda bu büyük bir sorun değil, kırıntıları süpürür ve günüme devam ederdim. Değerli bir kupa olsaydı, belki bir an üzülürdüm ama hemen hemen üstesinden gelirdim. Yalnız başıma yerdeki kupa parçalarına bakmak beni ağlatmaya yetti.”

Çoğu zaman insanlar ağlamanın zayıflık göstergesi olduğu veya sizin &#;çok hassas&#; olduğunuz gibi yanlış bir izlenime sahiptir. Araştırmalar ağlamanın üzüntü ve hayal kırıklığına karşı insani bir tepki olmasının yanı sıra sağlıklı da olduğunu göstermektedir. Ağlamak, vücut üzerinde olumsuz fiziksel etkilere sahip olan duygusal stresi azaltmanın doğal bir yoludur.

Kendinizi sık sık görünürde bir sebep olmadan ağlarken buluyorsanız, bu sizi kötü bir insan yapmaz; ancak bu, altta yatan fiziksel veya zihinsel bir sağlık durumuyla uğraştığınız anlamına gelebilir. İşte bu yazıda öncelikle gözyaşlarınızın türlerine sonrasında da ağlamanızın arkasındaki en yaygın açıklamalardan bazılarına değinilecektir.

Gözyaşlarımız, Sebeplerine Göre Türleri

Gözyaşlarımız, Sebeplerine Göre Türleri

Bazal (gözleri korumak, beslemek ve kayganlaştırmaya yardımcı olur), refleks (yabancı parçacıklar veya buharlardan kaynaklanan göz tahrişlerini temizlemenize yardımcı olur) ve psişik/duygusal (güçlü duygulara tepki olarak üretilir) olmak üzere üç tür gözyaşı vardır. Psişik veya duygusal gözyaşları; beyinde stres, zevk, öfke, üzüntü ve ıstırap (veya fiziksel acı) kaydedildiğinde meydana gelir. Göz çevresine hormon salgılaması için endokrin sistemini tetikler ve bu da gözyaşlarının oluşmasına neden olur. Bu gözyaşları aslında doğal bir ağrı kesici olan lösin enkefalin içerir. Gözyaşlarıyla birlikte, duygusal ağlama da kalp atış hızınızı artırma eğilimindedir; sizi terletir, nefesiniz yavaşlar ve boğazınızda bir yumru (globus hissi olarak bilinir) yaşayabilirsiniz. Uzun süre ağlamak oksitosin ve endorfin olarak da bilinen endojen opioidleri serbest bırakır. Bu iyi hissettiren kimyasallar hem fiziksel hem de duygusal acıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Endorfinler serbest bırakıldığında, vücudunuz biraz uyuşmuş bir aşamaya girebilir. Oksitosin size sakin veya esenlik hissi verebilir. Böylelikle ağlamanın kendi kendini yatıştırıcı bir eylem olduğu söylenebilir. İlginç bir şekilde, memeliler ve bazı kuş türleri, bakıcılarından ayrıldıklarında sıkıntılı sesler çıkarsalar da; insanlar, yaşamları boyunca devam eden bir özellik olan duygusal gözyaşı üretimi söz konusu olduğunda benzersiz ve tek görünmektedir.

Sürekli Ağlamak İstemenin Nedenleri Nelerdir?

Sürekli Ağlamak İstemenin Nedenleri Nelerdir?

Sürekli ağlama isteği, bazı psikolojik rahatsızlıkların belirtisi olabilirken, aynı zamanda altta yatan nörolojik bir sorunun işareti de olabilir. Sonuç olarak, uyguladığınız tedavi seçenekleri ve başa çıkma stratejileri, nedene bağlı olarak farklılık gösterecektir. Sürekli ağlama isteğinizin normal mi yoksa bir problem mi olduğundan emin değil misiniz? Bir şeylerin yanlış olabileceğine veya normal gözyaşlarından daha fazlası olabileceğine dair aşağıya göz atmak faydalı olabilir.

Kendinizi mutlu bir olay sırasında kontrolsüz bir şekilde ağlarken veya üzücü bir olay sırasında histerik bir şekilde gülerken buluyorsanız psödobulbar etki (PBA) adı verilen bir durumunuz olabilir. PBA nörolojik bir bozukluktur; yani sinir sistemine verilen hasardan kaynaklanır. Ani, kontrol edilemeyen ve uygunsuz ağlama veya gülme ile karakterizedir. PBA genellikle travmatik beyin hasarı gibi çeşitli nörolojik durumların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle bir hekime görünmek faydalı olabilir.

Sık sık ağlama isteğinin diğer nedeni de ruhsal bir sağlık sorununun işareti olabilir. Sevilen birinin kaybı gibi bir durumdan kaynaklanan yas, yaşamınızdaki devam eden hoşnutsuz bir durumla ilgili keder veya endişe hali bunlara örnek gösterilebilir. Aynı zamanda travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), anksiyete bozukluğu, duygu durum bozuklukları  başta olmak üzere sürekli ağlama isteği uyandıran ruhsal sorunlarla mücadele ediyor olabilirsiniz. Depresyon yaşadığınızda sık sık ağlama isteği hissedebilirsiniz; uyku sorunları, olağan aktivitelerden zevk alamama ve iştah değişiklikleri gibi çeşitli belirtiler de bu duruma eşlik etmektedir. PBA bazen depresyonla karıştırılır. Bunları ayırt etmenin bir yolu tetikleyiciye dayalıdır; PBA bir tetikleyiciden yoksundur veya uygunsuz şekillerde tetiklenmektedir. Sonuç olarak kendinize, “Tam olarak beni bu kadar ağlatan neydi?” sorusunu yöneltmek ağlama isteğinizin nedenini fark etmenize ve tetikleyiciyi belirlemenize yardımcı olabilir.

Öyleyse soru şu, “Hayatınızda neler oluyor ve bu yönetmekte zorlandığınız bir şey mi?”. Kronik keder, hayatınızda bir şeylerin kötü olduğuna dair sürekli bir hatırlatmadır. Bu nedenle, o anlarda genellikle kelimeler yetersiz gelebilir ve ağlamak, kelimelerin yapamadığını ifade etmenin farklı bir yoludur. Ek olarak sürekli ağlama isteğinin güçlüklere yol açmasının nedeni, olayların olduğundan daha kötü olarak yorumlamasından kaynaklanabilir. Özellikle depresyon gibi bir rahatsızlığınız varsa en küçük ayrıntılardan en büyük gerçek endişelere kadar her şey olduğundan daha kötü görünebilir.

Bunun bir diğer açıklaması ise duygusal gözyaşlarının diğerleriyle olan bağlanmayı kolaylaştırıcı etkisi şeklinde olabilir. Bilim insanları, duygusal gözyaşlarının insanlığın dayanışmasının ve bağlılığının evriminde önemli bir rol oynadığını; ağlamanın diğerlerinde yaklaşma ve destek davranışını teşvik ettiğini savunmaktadır. Son zamanlarda yapılan ampirik araştırmalar da incelendiğinde, duygusal gözyaşlarının sosyal bir yapıştırıcı görevi gördüğü ve bağlanmayı kolaylaştırdığı hipotezine uyan, gerçekten de duygusal gözyaşlarının gözlemcilerde bağlanma ve destek olma niyetlerini arttırdığına dair anlamlı kanıtlar elde edilmiştir. Bu nedenlerle sık sık ağlama isteği, destek ve ilgi ihtiyacınızdan da kaynaklanabilir.

Sürekli Ağlama İsteği ile Başa Çıkmak için Ne Yapmalıyım?

Sürekli Ağlama İsteği ile Başa Çıkmak için Ne Yapmalıyım?

Kendinizi duygusal olarak ifade edebilmek -güvendiğiniz biriyle sohbet ederken, resim gibi sanatsal bir araçla veya ağlayarak- duygusal sağlığınız için önemlidir; çünkü bu bir serbest bırakma şeklidir. Duygularımızı ifade etmek, duygularımız ve davranışlarımız arasındaki ilişkiyi görmemize olanak tanır. Böylelikle çeşitli olayları ve etkileşimleri nasıl yorumladığınızı ve algıladığınızı anlamanıza yardımcı olur. Ve birçoğumuz günümüzde farklı farklı sebeplerle bunalmışlık, endişe, yalnızlık ve bitkinlik gibi inişli çıkışlı duygular yaşıyoruz. Bu duyguları kabul etmek ve ifade etmek önemlidir. Ancak eğer ağlayan kişi, ağlamasını belirli bir sosyal bağlamda veya genel olarak uygunsuz buluyorsa, ağlamanın kendi kendini yatıştırıcı etkilerinin önüne geçilebileceği belirtilmektedir.

  • Bu nedenle kendinizi sakin kalmaya zorladığınız bir ortamda iseniz, nefes egzersizi yapmak ya da en azından derin ve düzenli nefesler almak faydalı olabilir.
  • Gözleri kırpıştırmanın, hızlı göz hareketleri yapmanın, dili damağa ya da dişlere doğru bastırmanın ağlamayı durdurduğuna dair yapılmış araştırmalar bulunmaktadır ve bunları denemek faydalı olabilir.
  • Yüz kaslarını gevşetmenin, hatta gülümsemeye çalışmanın ve komik bir durumu düşünmenin an için ağlamanızı engelleyebileceğine dair yapılan araştırmalar bulunmaktadır.
  • Diğer kişilerin ne söylediğine odaklanmak, dikkatinizi dağıtmak ve böylece kendi düşüncelerinize ve duygularınıza hapsolmamak iyi gelebilir.
  • Bir arkadaş veya aile üyesi gibi güvendiğiniz biriyle konuşmak, kendinizde fark etmediğiniz bazı durumları anlamanıza ve iç görü geliştirmenize yardımcı olabilir. Bu da üzüntünüze neyin neden olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda duygularını yazmak size yardımcı olabilecek başka bir seçenektir. Hayatınızda neler olup bittiğini ve bu konuda nasıl hissettiğinizi yazarsanız, üzüntünüzün nedenleri daha belirgin hale gelebilir.

Sizi üzen şeyin ne olduğunu keşfedebilirseniz ve sorun çözülebilecek bir durum ise problem çözme stratejilerini geliştirmek ve kullanmak bazı sorunların üstesinden gelmede gerçekten yardımcı olabilir. Hüznünüzün nedeni gerçekten çözülebilecek bir şey değilse, bunun yerine bunun bir problem olduğunu kabullenip farklı şekillerde nelerin size iyi geleceğine odaklanmanız gerekebilir.

Yine de çok ağladığınızdan endişeleniyorsanız, ağlamanızın aşırı olduğunu veya günlük hayatınızı etkilemeye başladığını düşünüyorsanız, sebepsiz yere ağlıyor veya ruh halinizle ilgili endişeleriniz oluşuyorsa, terapistiniz her zaman sizinle konuşmaktan ve problemlerinizi anlamlandırmanıza yardımcı olmaktan mutluluk duyacaktır.

Yaşam KARADAĞ
Klinik Psikolog

Kaynaklar

Al-Abdulmunem, M. ().   Relation between tear breakup time and spontaneous blink rate.  Int Contact Lens Clin., 26(5) doi: /s(00)

Gračanin, A., Bylsma, L. M. ve Vingerhoets, A. J. (). Is crying a self-soothing         behavior?. Frontiers in psychology5, seafoodplus.info

Gračanin, A., Bylsma, L. M. ve Vingerhoets, A. J. (). Why only humans shed emotional             tears. Human Nature, 29 (2), doi: /s

Kleinke, C.L., Peterson, T.R., ve Rutledge, T.R. (). Effects of self-generated facial             expressions on mood. Journal of Personality and Social Psychology, 74,

Zickfeld, J. H., Van De Ven, N., Pich, O., Schubert, T. W., Berkessel, J. B., Pizarro, J. J., …     Vingerhoets, A..(). Tears evoke the intention to offer social support: A systematic     investigation of the interpersonal effects of emotional crying across 41 countries.
Journal of Experimental Social Psychology, 95,          seafoodplus.info

seafoodplus.info://seafoodplus.info://seafoodplus.info

Ağlama Krizi

Ağlama Krizi Nedir? 

Ağlamak evrensel bir deneyimdir ve insanlar bu deneyimi herhangi bir nedene bağlı olarak istedikleri zaman gerçekleştirebilirler. Hala ağlama deneyimi hakkında bilinmeyen çok şey var, buna karşın bilim insanları günlük dökülen göz yaşının gözleri koruyan özelliği hakkında olumlu sonuçlar elde etmektedirler. Kişiler, ağlama davranışlarını istedikleri anda durduramıyorsa burada kontrol edilemeyen ağlama veya ağlama krizi söz konusu olabilir

Bazen insanlar kendilerini sebepsiz yere her zamankinden daha fazla ağlarken bulabilirler. Her kişinin kendine ait bir ağlama kriteri olduğundan ağlamanın resmi bir standardı yoktur. Kişiler, ağlama alışkanlıklarına ve ağlama sırasında ne hissettiklerine dikkat ettiğinde kendilerinde var olan ağlama krizini anlamada faydalı sonuçlar almaktadırlar.  

Ağlama krizinin nedenlerini bulmada ya da ağlama krizini nasıl durdurulması gerektiği konusunda ciddi soru işaretleri vardır. Diğer zamanlarda kişiler ne kadar çok üzgün olduğunu ve ne kadar çok ağlama krizine maruz kaldığını fark edemeyebilir. Kişilerin ağlama krizleri gün geçtikçe artma eylemi gösterirken, artan ağlama krizlerinin kontrolü veya rahatlatılması zorlaşmaktadır.

Kişiler kontrol edilemeyen ağlama krizlerinin mümkün olan nedenlerini araştırdığında hem kendi sağlıklarını hem de bu konuda potansiyel yardımları bulmada daha etkin bir yol edinmiş olurlar. 

Ağlama Krizi Belirtileri 

Ağlama krizi, sınırlı bir kliniği ve kişiden kişiye değişen kısmi belirtileri olan bir durumdur. Ağlama krizinde görülebilecek belirtiler şunlardır:

• Kontrol edilemeyen ağlama atakları gün içinde sık olmaktadır 

• Ağlama krizi doğal veya belirgin bir tetikleyicisi olmadan gelişir

• Ağlama krizine belli bir üzüntü duygusu eşlik etmemektedir

• Kişiler gün içinde keyifli olunan anları kolayca ağlama krizine dönüştürebilmektedir

• Kişiler ağlama krizi ya da içlerindeki duygu dengesizlikleri nedeniyle insanlar ile iletişim kurmaktan kaçınabilmektedir

• Ağlama krizlerinin ne zaman başlayacağı tahmin edilemez

• Ağlama krizi kişilerin daha yavaş hareket etmesine ve bazen de daha az konuşmasına neden olur

• Kişiler daha az sosyal aktiviteye katılır veya hobi ve ilgi alanlarına kısıtlı vakit ayırırlar

• Gün boyunca hissedilen süren enerji eksikliği

• İştah veya kilo dengesinde değişiklikler ( genellikle azalır, ancak bazen artar)

• Kişiler ev, işyeri ve aile ortamına adapte olmakta zorluk çeker

Ağlama Krizi Nedenleri 

Ağlama krizinin nedenleri hakkında bilinmeyen çok şey var. Ağlama krizi üzerine yapılan büyük çaplı araştırmalar insanların kendi durumlarını rapor etmesine dayandığı için sonuç anlamında tutarlı olmaktan uzaklaşmaktadır. İyi bir şekilde ağlamanın duyguları tazeleyen veya kişileri rahatlatan bir durum olup olmadığı konusunda da araştırmalar bölünmüştür. Genel olarak ağlama krizi gelişiminde etkili olan nedenler şunlardır: 

Hormonlar: Kadınların erkelerden daha çok ağlama krizi atağı geçirdiklerinden dolayı hormonların insanlar arasında ağlama farklılıklarını etkilediği sağlam bir teoridir. Erkelerde  yüksek oranda bulunan testosteron hormonu ağlamayı önlerken, kadınlarda yüksek olan prolaktin hormonu ağlamaya teşvik etmektedir. Hormonların seviyelerindeki değişimler vücudun çalışma düzenini etkiler ve birçok belirtinin veya şikayetin ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle bozuk uyku düzeni, devamlı stres ve sürekli birtakım ilaçlar içmek hormon düzeylerini etkilerken dolaylı yoldan da ağlama krizinin gelişmesini tetiklemektedir 

Anksiyete (kaygı bozukluğu) ve stres: Stres, yaşam içersinde gelişen günlük olaylara normal bir tepkidir. Aynı zamanda stres, vücut ve zihni çevrede neler olup bittiği konusunda uyarır. Bununla birlikte, sürekli stres bir anksiyete bozukluğunun işareti olabilir. Anksiyete yaşayan kişilerde ağlamanın kısmen yararlı lakin kontrol edilemez olduğu bilinmektedir. Bu nedenle anksiyete yaşayan kişiler sık sık veya kontrolsüz bir şekilde ağlama krizleri yaşayabilirler. 

Yorgunluk veya bitkinlik: Birçok insan yorgun olduğunda daha kolay ve hızlı bir şekilde ağladıklarını bildiriyor. Özellikle uyku düzensizlikleri yaşanılan bir dönemde ağlama krizleri görülme sıklığı artmaktadır.

Depresyon: Depresyon genellikle üzüntü, bitkinlik veya öfke atakları gibi görünen tıbbi bir durumdur. Açıklanamayan ağlama krizi ataklarının depresyonun bir işareti olabilir. Tüm depresyon vakalarının %80’ini tedaviye olumlu yanıt vermektedir.

Bipolar bozukluk (iki uçlu duygudurum bozukluğu):Manik depresyon tanımına uyan bipolar bozukluk ağlama krizlerinin en sık tetikleyen duygudurum bozukluğudur. Özellikle kişilerde gelişen keskin iniş-çıkışlara bağlı olarak aile, sosyal ve arkadaş ilişkilerinde problemler yaşamaktadır. 

Psödobulbar etki: Duygusal kararsızlık olarak da adlandırılan psödobulbar etki, ağlama krizine neden olabilmektedir. Bazen ağlama krizlerine gülme krizleri eşlik edebilir. Genelde beyin üzerindeki hasara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kişilerde başka belirtiler olmadan sadece ağlama krizleri görülebilir.

Ağlama Krizi Teşhisi

Ağlama krizi teşhisinde önemli olan ağlama krizi ataklarının sıklığı ve süresidir. Genel olarak 2 haftadan uzun süren ağlama krizlerinde uzman bir doktor ile görüşmesi gereklidir. Kapsamlı bir şekilde alınan hasta öyküsü ile ağlama krizinin altta yatan nedeni bulunmaya çalışılır. Tanı koymada yardımcı olması için aşağıdaki kriterler kullanır:

• Geçirilen ağlama krizleri istemsiz olarak, aniden ve kişinin kontrolü olmadan mı gerçekleşiyor?

• Verilen duygusal tepkiler kişinin ruh hali ve içsel duygularıyla tutarlı veya orantılı mı?

• Ağlama krizleri sonrasında kişi rahatlama hissi yaşıyor mu?

• Ağlama krizleri kişinin hayatında önemli bir sıkıntı oluşturuyor mu ve sosyal alanlarda kişinin etkileşim yeteneğini kısıtlıyor mu?

• Ağlama krizleri başka bir psikiyatrik veya nörolojik bozukluktan mı kaynaklanıyor?

• Ağlama krizleri ilaç ya da maddeye bağlı mı? 

Ağlama krizi çeşitli hormonların seviyesindeki değişimden kaynaklı gelişiyor olabilir. Bu nedenler doktorlar hastalarından rutin olarak kullanılan bazal hormon tahlilleri isteyebilir. Özellikle kadınlarda prolaktin hormonunun seviyesi (normal değeri: µg/L) artmışsa ağlama krizleri bu artış nedeniyle gelişmiş olabilir. 

Son olarak hastaların çalışma ve uyku periyotları ile ilgili bilgiler alınır. Özellikle yorgunluk, halsizlik ve uykusuzluk ağlama krizi gelişmesinden sorumlu tutulmaktadır. Eğer kişilerin uyku düzeninde düzensizlik var ise doktorlar kişilere normal uyku düzenini hakkında bilgiler verir. Özellikle yorgunluk veya uyku düzenindeki bozuklarından kaynaklı ağlama krizlerinin tedavisi hayat tarzındaki basit değişimler ile sağlanmış olur.

Ağlama Krizi Tedavisi 

Ağlama krizinin tedavisi altta yatan nedenlere göre değişmektedir. Ağlama krizine majör bir depresyon neden oluyor ise genellikle çeşitli terapiler ve ilaçlar yardımıyla depresyon tedavisi yapılır. Psödobulbar etki, ağlama krizinin nedeni ise hastaya düşük doz antidepresan ilaçlar ile selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) reçete edilir.  

Ayrıca ALS tedavisi için onay almayan bazı ilaçlar psödobulbar etki rahatsızlığı için onay almıştır. Meslek terapisi, psödobulbar etki rahatsızlığı olan kişilerin günlük yaşam ile nasıl başa çıkacaklarını göstererek yardımcı olmaktadır.

Adet öncesi disforik bozukluk (PMDD) ve adet öncesi sendromunun (PMS) nedenleri tam olarak bilinmediğinden tedavisi kesin değildir. Bu problemleri yaşayan kadınlarda görülen ağlama krizlerinin tedavisi de net olarak bilinmemektedir. Sıklıkla bu kişilere diyet, A, E, B6 vitaminleri ve egzersiz verilmektedir 

Ağlama Krizi Tedavi Edilmezse 

Ağlama krizinin tekil olarak belli bir komplikasyon geliştirme riski yoktur. Lakin ağlama krizinin temelinde yatan nedenlerin tedavi eksikliği kişilerde şu komplikasyonların oluşmasına neden olur: 

• Anksiyete (kaygı bozukluğu)

• Uyku bozuklukları

• Sindirim sistemi rahatsızlıkları

• İş, aile ve sosyal çevre ile ilgili problemler 

• Sosyal izolasyon 

• Günlük aktiviteleri yerine getirememek 

• Şiddetli vakalarda intihar düşüncesi 

Ağlama Krizine Ne İyi Gelir?

• Kişiler, stresli veya ağlamaya uygun bir ortamda ise dikkatlerini endişe duyulan veya stres yaratan odaktan ayırmalı ve başka bir şey düşünmelidir (bir filmden komik bir sahne veya mutlu bir an gibi)

• Kişiler ağlayabileceğini düşündüklerinde gözyaşlarının kolay düşmemesi için göz kırpmayabilir

• Derin nefes almaya ve yavaşça nefes vermeye çalışılmalı. Böylece kişiler sakinleşir, genel stres durumları hafifler ve ağlama gelişim sıklığı azalır

• Kişiler duygularını net bir şekilde ifade etme kapasitesini artırarak, sakin ve kelimelerini dikkatli kullanarak ağlama krizinden uzaklaşabilir.

• Yüz kaslarını rahatlatmak ağlamayı önlemede yardımcı olmaktadır 

• Kişiler egzersiz yaparak halk arasındaki adıyla mutluluk hormonu olarak adlandırılan endorfinin salımını artırarak ağlama ataklarının süresini ve sayısını azaltabilir. 

Ağlama Krizine Ne İyi Gelmez?

• Kişilerin ağlama atakları sırasında yalnız kalmak istemesi 

• Ağlama krizi ataklarının altında yatan nedenlerinin tedavisindeki gecikmeler

• Kişilerin stresli ortamlarda sık bulunması

• Yoğun çalışma saatlerine ek olarak uyku düzensizlikleri 

• Alkol ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı

• Kişilerde  tiroit bezi hastalıkları olması

• Gün boyunca sık sık kafeinli içecekleri tüketmek

• Aile, iş ve sosyal yaşam içerisinde gelişen olumsuzluklar

• Kişilerin devamlı olumsuz düşünceler veya umutsuzluk içinde olması

Ağlama Krizi İlaçları 

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar): En sık reçete edilen antidepresan ilaçlarıdır. Bu ilaçlar beyindeki serotonin seviyelerini yükseltir, ayrıca depresyonu tedavi etmeye çalışarak kişilerin ağlama krizi ataklarının azalması sağlar. Fluoksetin, fluvoksamin, sertralin ve sitalopram hastalara reçete edilen ilaçlar arasında yer alır. 

Benzodiazepinler: Özellikle anksiyete bozukluğu nedeniyle ağlama krizi yaşayan kişilere reçete edilmektedir. Akut gelişen anksiyete ( kaygı bozukluğu) sırasında alınması ile kişiler kısa bir süre içinde rahatlama yaşarlar. Kısa etki süreleri ve bağımlılık tarafları güçlü olan bu ilaçları doktorlar nadiren reçete ederler. Klordiazepoksit, diazepam ve lorazepam bu grubun ilaçları arasındadır.

Gebelikte Ağlama Krizi 

Gebelik birçok değişime açık bir dönemdir. Hamilelik sırasında ağlamak yaygın bir durumdur. Hamilelik döneminde yaşanılan hem mutlu hem de üzgün duygular ağlama krizlerini tetikleyebilir. Hamilelikte gelişen ağlama krizlerinin nedenleri şunlardır: 

• Ciddi hormonal ve fiziksel değişimlerin getirdiği yorgunluk 

• Gebelikte artan depresyon gelişimi

• Bebek sahibi olmak için yapılan tüm hazırlıklardan bunalmışlık hissetmek 

Bu dönemde diğer hamile kadınlardan internet ya da yerel gruplar aracılığıyla destek alınabilir. Yeterli uyku düzeni, düzenli fiziksel aktiviteler ve dengeli/sağlıklı beslenme yine bu dönemde faydalı olmaktadır.  

Çocuklarda Ağlama Krizi 

Çocukların gelişim dönemleri içinde 2 yaş sendromunun (terrible two) önemli bir yeri vardır. 2 yaş sendromuna görülen ağlama krizleri hem çocuklar hem de aileler için yorucu olmaktadır. Çocuklar, bebeklik döneminden kopup bireyleşme içine girdiği bu dönemde anneden ayrı bir şekilde yaşamaya çalışır. Çocuklar kendini ispat çalışması içinde agresif davranışlar sergileyebilir, saldırgan olabilir ve inatçı bir karakter ortaya koyabilir. 

2 yaşında görülen ağlama krizlerinin veya 2 yaş sendromunun geçici bir süreç olduğu aileler tarafından bilinmeli ve buna göre bir davranış çocuklara gösterilmelidir. Özellikle çocuklar ile yüksek tonda veya otoriter bir şekilde iletişim kurmak veya çocukların her isteğine olumsuz yanıt vermek sadece olayları daha çetrefilli hale getirecektir.  

Ebeveynler, çocuklarının mantıksız veya doğru olmayan istekleri ile inatlaşmak yerine, çocukların dikkatini farklı merkeze çekmeleri daha faydalı olacaktır. Bu dönemde dış ortamda yapılacak oyunlar, piknikler ya da yürüyüşler hem çocukların enerjisini boşaltacak hem de çocukların daha farklı oyunlar keşfetmesine yardımcı olacaktır. Bu yorucu süreç genellikle ila 4 yaş arasında sonlanmaktadır.  

Bebeklerde Ağlama Krizi

Bebeklerde ani ağlama krizi yaklaşık 2. haftadan itibaren başlar. Özellikle gün içinde yorgun ve rahatlayamamış bebeklerde akşamüstü sıklıkla ağlama atakları görülebilir. Bu ağlama periyotları 2 ila 3 saat sürebilir ve bebeklerin bu zaman diliminde daha fazla ilgiye ihtiyacı vardır. Anneler ne kadar yoğun bir şekilde bebeklerini desteklerse de bebeklerinin ağlamaya devam edeceğini bilmesi gerekir. Ağlama krizleri,bebeklerin sinir sistemi geliştikçe ve yenidoğanların ihtiyaçlarını anlaması ile kısalır. 

Bebelerde, 3 haftalıktan 4 aylığa kadarki dönemde gelişen ağlama türüne infantil kolik denir. Bebekler aylıkken günde ortalama 2 saat 45 dakika ağlarken, bebekler 3 aylık olunca bu süre 1 saatin altına düşebilir. Bebekler ağlama krizleri arasında çok iyi görünürler. İnfantil kolik genellikle 4.üncü ayda son bulmaktadır. 

Bu dönemde yapılacak ise şunlardır: 

• Anneler gaz yapıcı gıdalar tüketmekten kaçınmalıdır

• Bebeklerin ağladığı sırada beslenmesi faydalı olmaktadır 

• Ağlama sırasında bebekler dik açı ile kucaklanmalı ve bebeklerin sırt bölgesine çok hafif ve ritmik şekilde darbeler vurularak rahatlama sağlanabilir

• Bebekler sessiz ve karanlık ortamda sakinleştirilmelidir

• Özellikle papatya çayı bu dönmede verilebilir

Ağlama Krizi için Hangi Doktora Gidilir? 

Ağlama krizi atakları yaşayan kişiler, hastanelerin psikiyatri ya da klinik psikoloji bölümünden randevu alarak psikiyatrist veya klinik psikolog ile görüşmesi gerekir.  

Genellikle ağlama krizi olan kişiler, ruh hallerinin ve davranışlarının kendi ve sevdiklerinin hayatlarını bozduğunun farkında olmayabilirler. Bu nedenle ağlama krizleri yaşayan kişiler genellikle ihtiyaç duydukları tıbbi desteği alamazlar.   

Depresyon veya ani duygu değişimleri yaşayan kişilerin profesyonel bir destek alması gereklidir. Bazen ağlama krizleri kendiliğinden düzelmez ve giderek artan bir karakter ortaya koyabilir. Psikiyatrist veya klinik psikolog desteği ağlama krizine ait şikayetlerin kontrol altına alınmasında etkili olmaktadır.

&#;fke N&#;beti Nedir?

Hafif belirtilerle kendini gösteren rahatsızlıklardan çok şiddetli hiddete kadar görülen duygu durumu öfke olarak adlandırılır. Olumlu duygular kadar normal olan öfkenin kontrol edilemediği ve bu duygunun aşırı bir şekilde dışarıya yansıtıldığı durumlar ise öfke nöbeti olarak tanımlanır. Şiddetli öfke sonucu gösterilen tepkiler; kısıtlanma, engellenme, haksızlığa uğrama gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Nöbetlerin süresi ve şiddeti kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilir.

Öfke Nöbeti Neden Görülür?

Öfke nöbetleri genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar. Geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler ve yanlış davranışlar nedeniyle çocukluk döneminde birtakım travmalar yaşanabilir. Örneğin, okul çağında dışlanan ya da fiziksel kusurları olduğunu düşünen çocuklar, erişkinlik döneminde de öfke atakları geçirebilir. Bunun dışında, çocuğun ebeveynlerle kurduğu olumsuz ilişkiler, istismara uğrama, anti-sosyal kişilik bozukluğu ve ilgi görmemek de erişkinlikte öfke nöbeti şeklinde kendini gösterebilir.

Bazı hastalıklar da öfke nöbetlerine neden olabilir. Hipertansiyon, diyabet, epilepsi gibi hastalıkların öfke nöbetleriyle ilişkisi olduğu bilinmektedir. Özellikle nörolojik bir hastalık olan epilepsi, öfke ataklarıyla kendini gösterir. Normalde epilepsinin ayırt edici belirtisi bayılma olsa da bazı kişilerde bu hastalığın öfke nöbetleriyle karakterize olduğunu söylemek mümkündür. Öfke atakları, aynı zamanda serotonin hormonunun tam olarak salgılanamamasıyla da ilişkilidir.

Öfke Nöbeti Belirtileri Nelerdir?

Yaygın olarak görülen öfke nöbeti belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

    • Aşırı stres hali ve gerginlik
    • Kalp atışlarında hızlanma
    • Kan basıncının artması
    • Düzensiz nefes alıp verme
    • Bir eşya ya da kişiye vurma, tekme atma gibi şiddet gösterme eğilimi
    • Diğer bireylerle iletişim kuramama
    • Sabırsızlık
    • Yüksek sesle ya da bağırarak konuşma

Çocuklarda Öfke Nöbeti

Kontrol edilemeyen hiddet ve sinir hali, yetişkinler kadar çocuklarda da görülebilir. 2 yaşına gelen çocuklarda sıklıkla öfke nöbetleriyle karşılaşılır. Bu dönemde yürümeye başlayan, dil gelişimi hızlanan ve kendi başına hareket edebilen çocuklar yeni deneyimler edinmeye hazırdır. Ancak, bazı çocuklar istediği ama henüz yapamadıkları eylemler nedeniyle hayal kırıklığına uğrayabilir. Örneğin, çocuğun yürümeyi tam olarak başaramaması ya da söylediklerini istediği gibi ifade edememesi hayal kırıklığının yanı sıra gerginlik ve sinirlilik haline de neden olur.

Çocuklarda öfke nöbeti fiziksel ihtiyaçlar karşılanmadığında da ortaya çıkabilir. Yeterince beslenmeyen ya da uyumayan, tuvalet ihtiyacını karşılayamayan çocuklarda da öfke nöbeti görülebilir.

Öfke Nöbeti Hangi Hastalıklara Neden Olur?

Öfke nöbetleri kontrol altına alınmadığı takdirde bazı fiziksel hastalıklar ve ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabilir:

    • Dışarıya yansıtılmayan birikmiş öfke, özellikle kalple ilgili rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Öfkelenmek; kalp atış hızını artırır ve kalp ritminin düzensizleşmesine neden olur. Aynı zamanda, ilerleyen dönemlerde damarlarda tıkanma ya da daralma ve buna bağlı olarak kalp krizi görülebilir.
    • Damarların sertleşmesine neden olan öfke atakları kronik yüksek tansiyona (hipertansiyon) neden olabilir.
    • Ani ataklar şeklinde gelen öfke nöbetleri kandaki şeker oranının yükselmesine neden olur. Bu durum uzun vadede kişide diyabet hastalığının ortaya çıkmasına yol açabilir.
    • Öfke nöbetleri yalnızca fiziksel hastalıklar değil, aynı zamanda ruhsal problemlere de neden olabilir. Öfke atakları, depresyonu tetikleyebilir.
    • Öfke atakları ve bununla gelen stresin kalıtsal bazı hastalıkları ortaya çıkardığı bilinmektedir. Özellikle kanser gibi genetik olarak aktarılan hastalıkların tetiklenmesinde sık yaşanan öfke nöbetleri etkili rol oynayabilir.

Öfke Nöbetleri Nasıl Önlenir?

Öfke nöbetleri kontrol altına alınmazsa, bireyler yalnızlaşarak daha çok sinirlenme ve öfkelenme eğilimi gösterir. Bu nedenle, öfke kontrolü çalışmaları büyük önem taşır.

Psikoterapi uygulamaları öfkenin kontrol edilmesinde önemli bir rol oynar. Kişileri rahatsız eden belirtilerin saptanması, kontrol edilmesi ve ortadan kaldırılmasında bu uygulamaların etkili olduğu söylenebilir. Psikoterapi; aynı zamanda çocukluk çağı travmaları, günlük hayatta yaşanan stres, zihinsel bozukluklar gibi durumların kontrol altına alınmasını sağlar. Psikoterapide terapinin yanı sıra ilaç tedavisine de başvurulabilir.

Psikoterapi seanslarıyla birlikte genellikle antidepresan ilaçlar kullanılır. Bununla birlikte, ilaç tedavisi yalnızca ruhsal bozukluklar için değil, fiziksel hastalıklar için de başvurulan bir yöntemdir. Öfke nöbetinin altında yatan herhangi bir hastalık varsa öncelikle bu hastalığın tedavi edilmesi gerekir.

Bilişsel davranış terapisi de öfke nöbetlerinin kontrol altına alınması için tercih edilen yöntemlerden biridir. Bu terapilerle öfke atakları yaşayan kişilerin kendileri ve sosyal çevreleriyle ilgili düşüncelerinin nasıl olduğu öğrenilir. Bu sayede, kişi; içerisinde bulunduğu bu durumun farkına vararak öfke nöbetlerinin zihinsel etkilerini anlamaya başlar.

Bilişsel davranış terapisi bazı aşamalardan oluşur. Öncelikle kişilerle ilgili ön değerlendirme yapılır. Ardından, öfke anında rahatlama tekniklerinden bahsedilir. Kişilerin kendilerini olumsuz anlamda etkileyen düşünceleri üzerinde durulur. Öfkelenmeye neden olan etkenler belirlenerek, bu etkenlerle başa çıkma yolları hakkında değerlendirme yapılır. Diğer bireylerle iletişim kurma ve problemleri çözme noktalarında kişilerin becerileri geliştirilir. Son olarak da öfke nöbetlerinin tekrar etmesini engelleyici yöntemler üzerinde durulur.

Travma Kaynaklı Stresin Belirtileri

Travmatik bir olay yaşayan kişiler çoğunlukla bu olaya bağlı psikolojik stres yaşarlar. Çoğu zaman bunlar anormal durumlarda verilen normal reaksiyonlardır. Ancak yaşamlarının kontrolünü yeniden ellerine geçiremediklerini fark eden ya da bir aydan uzun bir süre kendilerinde aşağıdaki belirtileri hisseden kişilerin mutlaka dışarıdan bir profesyonel yardım almayı düşünmeleri gerekir.

Gözlemlenmesi gereken belirtiler:

  • Olayla ilgili yeniden canlanan anılar veya kabuslar.
  • Uyku bozukluğu veya yeme alışkanlıklarında değişiklik.
  • Özellikle travmayı anımsatan olay ya da durumlarda korku ve endişe hali.
  • Aşırı hassaslık, kolay korkma ya da aşırı uyarılma hali.
  • Kendini karamsar ve mutsuz hissetme, enerji azlığı.
  • Hafıza güçlüğü. Özellikle travma ile ilgili olayları hatırlamada zorluk çekme.
  • Kendini parçalanmış hissetme ya da günlük işlere odaklanamama.
  • Karar verme güçlüğü.
  • Kolaylıkla sinirlenme, endişelenme, öfkelenme ve alınma.
  • Duygusal anlamda hissizleşme, başkalarından kopuk, farklı ve içine kapanık hissetme.
  • Ani ağlama krizleri, kendini çaresiz ve umutsuz hissetme.
  • Sevdiklerini aşırı koruma, onlar için korkma ve onları güvenceye alma hissi.
  • Travmayla ilgili belirli olaylarla yüzleşememe ve onu anımsatan durum, yer, hatta insanlardan kaçma.

İlginizi Çekebilir:

İntiharı Düşünüyorsanız!

İntiharı Düşünüyorsanız!

Önce şu cümleyi bir düşünün: “İntihar seçilmez, hissedilen acı bu acıyla baş edebilme kapasitesinin üzerindeyse meydana gelir”. İntiha

Travma Kaynaklı Stresin Belirtileri

Travma Kaynaklı Stresin Belirtileri

Travmatik bir olay yaşayan kişiler çoğunlukla bu olaya bağlı psikolojik stres yaşarlar. Çoğu zaman bunlar anormal durumlarda verilen normal reaksiyonlardır.

Alkol Sorunu

Alkol Sorunu

Hala kullanımda olmasına rağmen, alkolizm kelimesi yerini bilim çevrelerinde ve tıp alanında, “alkol kötüye kullanımı” ve “

Sitemiz performansını artırmak ve kullanıcı deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır ve bu web sitesini kullanmaya devam ederseniz, çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz. Kullandığımız çerezler hakkında daha fazla bilgi edinmek için çerez politikamızKabul Et

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir