Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Aynı yerde Zekeriyya Rabbine şöyle yalvardı: "Ey Rabbim! Tarafından bana hayırlı bir nesil bağışla; zira sen, her yakarışı duyarsın."
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
Zekeriya orada Rabbine dua etmiş ve şöyle demişti: "Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil ver! Şüphesiz ki sen duayı duyansın."
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Zekeriya oracıkta Efendisine dua etti: "Efendim" dedi, "katından bana tertemiz bir soy ver, Sen duaları işitensin."
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Orada Zekeriya, Rabb'ine dua etti: "Rabb'im! Bana katından iyi bir nesil bağışla. Kuşkusuz, Sen duayı işitensin."
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
Zekeriya, orada Sahibine dua etti: "Sahibim! Bana kendi katından temiz bir soy nasip et! Sen duamı dinlersin!" dedi.
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
Zekeriya, işte orada, Efendisine yakarışta bulundu: "Efendim! Senin katından, bana tertemiz bir soy bağışla. Kuşkusuz, Sen, Yakarışları Duyansın!"
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
İşte o anda-orada Zekeriyya Rabbine şöyle dua etti: "Rabbum! Bana katından güzel bir nesil bağışla; çünkü sen tüm duaları işitensin!"
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
Zekeriyya orada Rabbine yakarmıştı: "Rabbim, demişti, katından bana tertemiz bir soy bağışla. Sen yakarışı en iyi duyansın."
Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
O aralık Zekeriyya Rabbine: "Ey Rabbim, bana katından temiz bir soy ihsan eyle; şüphesiz sen duayı işitensin!" diye dua etti.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
Aynı yerde Zekeriya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim! Rahmetinle bana güzel bir zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın."
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin" dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
O aralık Zekeriyya rabbına dua etti: Yarab! dedi: Bana ledünnünden bir temiz zürriyyet ihsan eyle şüphesiz ki sen duayı işidensin
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Orada Zekeriyya, Rabbine du'a etmiş: "Rabbim, demişti, bana katından temiz bir nesil ver. Sen du'ayı işitensin!"
Gültekin Onan
Orada Zekeriya rabbine dua etti: "rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Orada Zekeriyya Rabbine düa etdi: "Rabbim, bana senin tarafından çok temiz bir zürriyyet ihsan et. Muhakkak Sen düayı hakkıyla işidensin".
İbni Kesir
Orada Zekeriyya Rabbına dua etti: Rabbım; bana katından temiz bir şey bahşet. Muhakkak Sen duayı işitensin.
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Zekeriya orada Rabbine dua etti: -Rabbim, bana katından tertemiz bir soy ver! Sen duayı en iyi bir şekilde işitensin, dedi.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
İşte o sırada Zekeriyya Rabbine niyaz edip "Ya Rabbi, dedi, bana Senin tarafından tertemiz, hayırlı zürriyet ihsan eyle! Şüphesiz ki Sen duaları işitip icabet edersin."
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel meleki kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın). "
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Zekeriyya oracıkta Rabbine dua etti: 'Rabbim,' dedi, 'katından bana tertemiz bir soy ver, Sen duaları işitensin.'
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Orada Zekeriyya, Rabb'ine dua etti: "Rabb'im! Bana katından iyi bir nesil bağışla. Kuşkusuz, Sen duayı işitensin."
Rashad Khalifa The Final Testament
That is when Zachariah implored his Lord: "My Lord, grant me such a good child; You are the Hearer of the prayers."
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
It was then that Zachariah implored his Lord; he said: "My Lord, grant me from You a good progeny. You are the hearer of prayer."
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
It was then that Zechariah called on his Lord, he said, "My Lord, grant me from You a good progeny; You are hearer of the prayers."
Kuranda 7 Ayet-i Kerîme vardır ve bunların bir takım sırları, fazileti ve hikmetleri bulunmaktadır. Bilinen bazı sırları ve hikmetleri şöyledir. 7 Ayet-i Kerîme vardır ki bir takım sırları, fazileti bulunmaktadır. 7 ayetler hangileridir? Yedi Ayet-i Kerime Arapça Yazılışı ve okunuşu, 7 ayet okumanın fazileti nedir, kaç kere okunmalı?
Kuran-ı Kerimde geçen 7 Ayet, Tevbe Sûresinin âyeti, Yûnus Sûresinin âyeti, Hûd Sûresinin 6. âyeti, Hûd Sûresinin âyeti, Ankebût Sûresinin âyeti, Fâtır Sûresinin 2. âyeti, Zümer Sûresinin âyeti olarak bilinen yedi ayet-i kerime Arapça okunuşu, Türkçe anlamı ve meali, Fazileti, sırları ve havassı
7 Ayet diye tabir edilen ayetler nelerdir? Nasıl fazileti ve faydası vardır? Yedi ayetler nelerdir? Yedi Ayetler niçin, neden ve ne zaman okunur? Peygamber Efendimiz döneminde yaşayan sahabe Muaz bin Cebel Hazretlerinden nakledilen 7 ayet sırları
Sahabelerden Muaz bin Cebel Hazretlerinden nakledilen bir rivayete göre; Kuranda 7 Ayet-i Kerîme vardır ve bunların bir takım sırları ve hikmetleri bulunmaktadır. Bilinen bazı sırları ve hikmetleri şöyle sıralamaktadır:
Bir mümin bunları abdestli olarak yazıp üzerinde taşırsa, bütün canlı mahlûkatın dili o kimseye karşı bağlanmış olur ve o kimse hakkında herhangi kötü bir kelime sarf edemezler.
Bu ayetleri taşıyan kimseyi her gören sever, onu taltif eder ve taleplerini de severek yerine getirir.
Üzerinde bulunan dünya ve ahrete ait her çeşit üzüntü gam ve kederleri yok olur.
Kimse ona zarar veremeyeceği gibi bu ayetlerin bereketiyle bütün düşmanlarına galip gelir.
İmam Şehabettin’in “FEVAİD” adlı eserinde Kâbü’l-Ahbar (r.a) dan naklettiği bir rivayete göre şöyle demiştir: “Bu ayetleri okuduğum zaman gökyüzü yere inse ve yerle gök birbiri üstüne kapansa bana herhangi bir zarar olur diye hiç endişe duymam. Yüce Allah bana, bu ayetler sebebiyle bir çıkış yolu gösterip beni kurtarır.”
Yine Ka’bü’l-Ahbar (r.a.) diyor ki: “Bu ayetleri okuduğun takdirde yer ve gök afetlerinden, belalardan, düşmanın şerrinden, sihirbazın sihrinden bu duanın bereketiyle emin olursun.” (Mecmeatü’l-Ahzab)
Bir hadisi şerifte nakledildiğine göre “Bir mümin, abdestli olarak ve inanarak bu 7 ayeti okumaya devam ederse, gökten dünyaya Uhut dağı büyüklüğünde azap ve belalar yağsa, bu ayetleri okuyan kimseye hiçbir zarar isabet etmez ve bütün belaları üzerinden kovar.”
İmam Şehabettin, Hz. Ali (r.a) den yaptığı bir rivayet şöyledir: “Her kim bu ayetleri sabah ve akşam okumaya devam ederse Allah o kimseyi zamanın hilelerinden düşmanların ve hasetçilerin kurdukları tuzaklardan ve her çeşit şer ve belalardan korur ve kendini himayesi altına alır
Bu ayetleri okuyan ve iyi bir saatte yazıp üzerinde taşıyan, kendini akla hayale gelen ve gelmeyen bin türlü fitne fesat ve belalara karşı bir kale içerisine girmiş gibi, koruma altına alır. Bu ayetler inananlar için bir zırhtır.
Yedi Ayetler Arapça Yazılışı ve Türkçe Okunuşu
1 Tevbe Suresi Ayet
قُل لَّن يُصِيبَنَا إِلاَّ مَا كَتَبَ اللّهُ لَنَا هُوَ مَوْلاَنَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ ﴿٥١﴾
Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhu lenâ, huve mevlânâ, ve alâllâhi felyetevekkelil mu’minûn(mu’minûne).
De ki: “Allah’ın bize yazdığı şeyden başkası, bize asla isabet etmez. O, bizim Mevlâ’mızdır.” Ve artık mü’minler, Allah’a tevekkül etsinler.
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصَيبُ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ﴿١٠٧﴾
Ve in yemseskallâhu bidurrin fe lâ kâşife lehu illâ huve, ve in yuridke bi hayrin fe lâ râdde li fadlihi, yusîbu bihî men yeşâu min ibâdihi, ve huvel gafûrur rahîm(rahîmu).
Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ ﴿٦﴾
Ve mâ min dâbbetin fîl ardı illâ alâllâhi rızkuhâ ve yalemu mustekarrahâ ve mustevdeahâ, kullun fî kitâbin mubîn(mubînin).
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır.
إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّهِ رَبِّي وَرَبِّكُم مَّا مِن دَآبَّةٍ إِلاَّ هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٥٦﴾
İnnî tevekkeltu alâllâhi rabbî ve rabbikum, mâ min dâbbetin illâ huve âhızun bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).
“İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a dayandım. Yeryüzünde bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.”
وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿٦٠﴾
Ve keeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rızkahâ allâhu yerzukuhâ ve iyyâkum ve huves semîul alîm(alîmu).
Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِن رَّحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِن بَعْدِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٢﴾
Mâ yeftehillâhu lin nâsi min rahmetin fe lâ mumsike lehâ, ve mâ yumsik fe lâ mursile lehu min ba’dihî, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ ﴿٣٨﴾
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâhu, kul e fe raeytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bi durrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetihi, kul hasbiyallâhu, aleyhi yetevekkelul mutevekkılûn(mutevekkılûne).
Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah”, derler. De ki: “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah’ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar O’nun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.”
İlgili Diğer Konular
>>