alkolün etkisini geçirme yolları diye bir şey aslında yoktur. x birim olarak alınan alkolün vücutta işlenmesi ve o x birimin vücuttan atılması için gereken süre bellidir. örneğin; kanda 50 promil alkol bulunması, 1 litre kanda gram alkol olduğu anlamına gelir. promil arasında çoğu insanda algı zayıflar, muhakeme gücü azalır. promil ve üstünde ise ayakta duramama dahil sarhoşluk belirtileri görünür.
alkolün kana geçmesi ve karaciğerde işlenip atılmaya başlaması yaklaşık 1 saat içerisinde başlar. saatte yaklaşık 10 promil alkol kandan atılır. 50 promil; ortalama 40 yaşlarında ve 70 kg ağırlığında bir kişi için 2 bira veya 1 duble rakı veya 2 kadeh şarap veya 1 duble votkaya karşılık gelmektedir ve tamamen atılması 5 saat sürer.
sonuç itibarıyla alkol; kana geçen, işlenmesi gereken bir kimyasaldır ve karaciğerimizde birim zamanda maksimum işlenme limiti de bellidir. eğer alkolü ağzınızla içmediyseniz ve durum kötüye gidiyorsa, yapılması gereken vakit kaybetmeden midedeki fazla alkolü geri çıkartmak ve mümkün olduğunca su içmektir. çikolatanın mideyi yatıştırıcı etkisi olduğu iddia edilir ve kişisel tecrübelerimden de birkaç sefer istifra önleyici etkisi olduğunu gözlemledim ama bunlardan hiçbiri alkolün etkisini azaltmaz. en yaygın bilinen uygulama olan kahve mevzusu biraz farklı. şöyle ki; kafein ile zihnin ekstra uyarılması sağlanıyor bu durum düşük promillerde belki zihni uyarıyor gibi görünse de o anda acil ihtiyaç duyulan kandaki su kaynağının bir de kahve için kullanılmasına neden olarak 50 promil üzerinde olumsuz etki yaratır.
özet olarak; ağzınızla içmeyi öğrenin. fazla içtiyseniz, çıkartıp rahatlayın. bol su için, mümkünse temiz havaya çıkın. bu durumun en büyük ilacı zaman.
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, AMATEM Sorumlusu Psikiyatr Dr. Şafak Yalçın Şahiner’le alkolizme ilgili akla gelen psikolojik ve fizyolojik her konuyu, yeni tedavi yöntemleri de dahil olmak üzere masaya yatırdık…
Alkolizm ruhsal olduğu kadar fiziksel de bir hastalık… Peki, bu hastalığın diğer bağımlılıklardan farkı ne? Tedavi süreci nasıl işliyor? Son tedavi yöntemleri neler? Alkolizm tedavisinde aileye nasıl görevler düşüyor? Bunları ve buna benzer soruları, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM Sorumlusu Psikiyatr Dr. Şafak Yalçın Şahiner’e sorduk ve ortaya konuyla ilgili çok mühim bilgileri içeren bir röportaj çıktı…
Alkol bağımlılığı (alkolizm) nasıl tanımlanabilir? Bağımlılık olgunluğa ulaşana kadar hangi süreçlerden geçer?
Alkol bağımlılığı diğer bağımlılıklar gibi iyileşme ve tekrarlama dönemlerinden oluşan, süreğen bir beyin hastalığıdır. Bu hastalıkta kişi kontrolsüz şekilde öngördüğü miktardan fazla alkol tüketmektedir ve bireyin işlevselliğinde belirgin kayıplar olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü alkol bağımlısını “uzun süre ve alışılmışın dışında alkol alan, alkole bağlı ruhsal-bedensel-toplumsal sağlığı bozulan, buna karşın durumunu değerlendiremeyen; değerlendirse bile alkol alma isteğini durduramayan, tedaviye gereksinimi olan bir hasta” olarak tanımlamaktadır. Alkol bağımlılığı bir süreç sonucu gelişen bir hastalıktır. Bu sürecin genellikle yılları bulması nedeni ile kişinin fark etmesi ve yardım talebi gecikmektedir. Önceleri keyif amaçlı ara ara kullanılan alkolün miktarı ve sıklığı zaman ilerledikçe artmaya başlar. Kişi adım adım sosyal hayatını alkol alabilmeye uygun hale getirir. Alkol kullanımı ya da elde edilmesi için harcanan zaman diğer faaliyetlere ayrılan zamanın önüne geçer. Alkolden uzak kalınan zamanlarda “yoksunluk belirtileri” dediğimiz, kişiyi rahatsız eden belirtiler görülür. Kişi bu belirtileri yok etmek ya da en aza indirmek için yeniden daha fazla miktarda alkol alır, alkol kullanmaya yönelik aşırı bir istek duyar. Bu döngü sonucunda bağımlılık gelişir ve kişinin mutlaka tıbbi yardım alması gerekir.
Alkol bağımlığının sigara ya da madde bağımlılığından ne tür farkları vardır?
Alkol ciddi bağımlılık oluşturan bir maddedir. Alkole fiziksel bağımlılık gelişmesi genellikle diğer maddelere göre geç olmaktadır. Ayrıca bağımlılık geliştikten sonra yoksunluk döneminde hayati tehlike oluşturabilecek kadar ciddi belirtiler olabilmektedir. Alkol bağımlılığı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi fiziksel sağlığı da olumsuz etkileyen bir süreçtir. Alkol; karaciğer, beyin, kalp kası ve çizgili kaslarda zaman ilerledikçe belirgin harabiyet oluşturmaktadır. Siroz, pankreas hastalıkları, kalp hastalıkları, vitamin eksikliklerine bağlı ciddi hastalıklar, kanser gibi ölümle sonuçlanabilecek birçok hastalığa neden olabilmektedir.
BEDENSEL VE PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK
“Bedensel bağımlılık” tanımını açar mısınız?
Bağımlılık geliştikten sonra maddenin alınamaması veya daha düşük miktarda alınması kişide yoksunluk belirtileri dediğimiz istenmeyen, hoşa gitmeyen birtakım şikayetlerin oluşmasına yol açar. Bu belirtiler ancak tekrar madde kullanılarak giderilebilir. Bu nedenle madde arama davranışı ve temin etme arzusu yoğun olarak görülmektedir. İşte bu tabloya “fiziksel bağımlılık” ismi verilmektedir. Ayrıca fiziksel bağımlılığın önemli bir bileşeni de tolerans kavramıdır. Tolerans alınan maddenin zaman içerisinde yetmemesi ve aynı etkiyi oluşturabilmesi için daha yüksek dozda alınmasının gerekmesidir.
Psikolojik bağımlılık neyi ifade eder?
Bağımlılık yapan maddeye şiddetli özlem duyma, sürekli ya da ara ara aşerme “psikolojik bağımlılık” olarak tanımlanmaktadır. Psikolojik bağımlılıkta terleme, titreme, bulantı, kusma gibi gözle görülür yoksunluk belirtileri olmamakla birlikte madde olmadığında kişinin hoş olmayan duygular hissetmesi söz konusudur.
Yoksunluk ne demektir? Bu durumla mücadelede nasıl bir süreç işler?
Yoksunluk; bir maddenin aşırı derecede kullanımının bırakılması veya azaltılması sonucu oluşan, kullanılan maddeye göre değişen, istenmeyen etkilere verilen isimdir. Alkol bağımlılığında bağımlılığın şiddetine göre değişen yoksunluk belirtileri mevcuttur. Bu belirtiler; titreme, terleme, uykusuzluk gibi belirtilerden tansiyon yüksekliği, epileptik (sara) nöbetler ve deliryum dediğimiz hastanın çevreye olan farkındalığının bozulduğu, bilinç düzeyinin etkilendiği ölümcül de olabilecek bir tabloya kadar değişen yelpazededir. Kişide bağımlılık gelişmiş ise alkolü bırakmaya karar verdiğinde profesyonel bir yardım almalıdır. Hastaneye başvuran kişi alkol etkisinde değil iken değerlendirilir. Gerek kişinin fiziksel sağlığı gerekse yoksunluk belirtileri göz önünde tutularak ayaktan veya yatırılarak tedavi planı oluşturulur. Yoksunluk döneminde tedavide kullanılan uygun ilaç seçenekleri mevcuttur. Yoksunluk belirtilerinin hafiflemesinin ardından tedaviye psikososyal tedaviler de eklenir.
“HERKES BAĞIMLI OLABİLİR”
İnsan neden alkol ya da madde bağımlısı olur? Kimler daha yatkındır, genetik faktör etkisi var mıdır?
Öncelikle herkes bağımlı olabilir. Bu nedenle bağımlılıktan korunmada en önemli adım bağımlılık yapma riski olan maddeleri kullanmamak ve kullanılan ortamlara girmemektir. Tabii ki diğer hastalıklarda olduğu gibi bağımlılık riskini artıran bazı etmenler vardır. Ancak bağımlılık çok etmenli ve karmaşık bir tablodur. Hastalığın gelişmesinde çevresel faktörler ve genetik faktörler birlikte rol alır. Kişinin başa çıkma becerileri, bilişsel becerileri, ek psikiyatrik ve fiziksel hastalıkları, aile yapısı, yaşadığı sosyal çevre, kültürel durumu, ekonomik durumu, arkadaş çevresi, ailede alkol-madde kullanan birey mevcudiyeti ve genetik altyapısı bağımlılık gelişimini etkileyen faktörlerdir. Genç yaş, baş etme mekanizmalarında sorun olması, kendine güvenin az olması, ihmal-istismar öyküsü varlığı, eşlik eden davranım problemleri veya psikiyatrik hastalık varlığı, parçalanmış ailede büyümüş olmak, ailede alkol-madde kullanan birey varlığı, göç etmiş olmak, alkol-madde kullanan arkadaş çevresinin olması gibi faktörler bağımlılık riskini artırmaktadır. Hastalar merak, eğlence, özenti, arkadaş çevresi, kendi gerginliklerini azaltma gibi nedenlerle alkol-madde kullandıklarını belirtmektedirler.
Bağımlılıktan kurtulma isteğini artırmanın bir yolu var mı?
Bağımlılık tedavisi kişinin hastalığı kabulü ile başlar. Öncelikle kişinin hastalık ve süreç hakkında farkındalık geliştirebilmesi adına gerekli psikoteröpatik müdahaleler ve bilgilendirmeler yapılmalıdır. Bağımlılıkta tedavi isteğini artırmada psikoeğitim dediğimiz hastalık ve süreç hakkında bilgilendirme oturumları, motivasyonel görüşmeler ve aile eğitimleri ve terapileri gibi psikososyal müdahaleler önem taşımaktadır.
Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezinde (AMATEM) ne gibi tedaviler uygulanıyor?
AMATEM’lerde ilaç tedavileri ve psikososyal tedaviler birlikte uygulanmaktadır. Tedavi ayaktan veya yatarak uygulanabilir. İlk seçenek ayaktan tedavidir. Ayaktan tedaviye uyum gösteremeyen, yoksunluk belirtileri fazla olan, ek hastalıkları olan, sosyal desteği zayıf ve yatarak tedaviye istekli olan hastalar yatarak tedavi programına alınabilir. Ayaktan tedavi programları poliklinik hizmeti dışında grup ve bireysel terapileri, aile eğitim toplantılarını, boş zaman aktivitelerini ve/veya meslek edindirmeye yönelik faaliyetleri de içermektedir. Yatarak tedavi programları 24 saat yapılandırılmış programlardır. Bilgilendirme toplantıları, grup ve bireysel terapiler, iş-uğraş aktiviteleri, spor, kitap okuma saatleri, kültürel aktiviteler, kendine yardım gruplarının toplantıları, yaşam becerileri kazandırmaya yönelik faaliyetler, aile eğitimleri, ilaç tedavileri bu programda mevcuttur.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELER?
Tedavi süresi nasıl işliyor?
Tedavi aşamaları, kabaca arındırma tedavisi ve hastalığı tanımaya yönelik kısa dönem tedaviler ile yeniden hastalık dönemine dönmeyi önlemeye yönelik müdahaleleri ve rehabilitasyonu içeren uzun dönem tedavilerden oluşmaktadır. Arındırma tedavisinde yoksunluk belirtilerine yönelik ilaç tedavileri ve psikososyal tedaviler uygulanır. Bu dönemde hastaların tedaviye motivasyonunu artırmaya yönelik uygulanan müdahaleler önemlidir. Ayrıca alkol ve madde etkileri, bağımlılık kavramı, kendini tanımak ve değişim süreci, sağlıklı yaşam ve bulaşıcı hastalıklardan korunma yolları gibi konularda bilgilendirmeler yapılır. Madde isteği ile başa çıkma, öfke kontrolü, sorun çözme gibi konularda beceri kazandırma eğitimleri düzenlenir. İkinci aşamada ise ilaç tedavileri ile psikososyal tedaviler birlikte uygulanır. Alkol bağımlılığına yönelik özelleşmiş ilaç tedavileri bulunmaktadır. İlaç tedavileri ile madde isteğini azaltarak hastanın tedavi motivasyonu ve tedaviye uyumu arttırılırken psikososyal tedaviler ile yeniden madde kullanmayı önlemek, hastaya yaşam becerileri kazandırmak, sosyal desteğini kuvvetlendirmek, evsizlik, işsizlik gibi sorunlara çözüm üretmek hedeflenir. Bu amaçla hasta, grup ve bireysel terapilere, iş-uğraş aktivitelerine, meslek edindirme kurslarına dahil edilir. Ayrıca fiziksel ve ruhsal ek hastalıkların tedavisi sağlanır.
“BAĞIMLILIK BİR AİLE HASTALIĞIDIR”
Alkol bağımlısı kişinin ailesi ve yakın çevresine ne tür sorumluluklar düşüyor?
Bağımlılık bir aile hastalığı olarak da tanımlanmaktadır. Bağımlı birey tüm aileyi farklı şekillerde etkiler. Aileleri tedavi sürecinin içerisinde tutmak ve bağımlı bireyle birlikte aile üyelerini de değerlendirmek önemlidir. Bu nedenlerle alkol bağımlısı bireyin ailesi ve gerekli görülürse yakın çevresi tedavi sistemi içerisine katılmalı, aile eğitimlerine ve bilgilendirme toplantılarına ve gerekli görüldüğü takdirde aile terapilerine iştirak etmelidir. Aile desteğinin fazla olduğu bireylerde tedaviye cevabın daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Tedavi sonrasında, tekrar alkole başlamamak için ne tür önlemler alınmalı?
Öncelikle bağımlılığının ömür boyu devam eden bir hastalık olduğu akılda tutulmalıdır. Bu hastalıkta tekrarlama riskini en aza indirmek için hasta, aile ve tedavi ekibi birlikte çalışmalıdır. Kişi gerektiği kadar, uygun ilaç ve psikososyal tedavi ile tedavi sistemi içerisinde kalmadır. Bu süreçte kişinin yüksek riskli durumları tanıması, arkadaş çevresini ve sosyal hayatını hastalığına uygun şekilde düzenlemesi, ayık yaşamı sürdürmeye yönelik yaşam becerileri kazanması ve sosyal desteğinin arttırılması önemlidir.
“ÇİP TEDAVİSİ” NEDİR?
Son dönemde, bağımlılıklarda isteği azaltmak için çip uygulamasından bahsediliyor? Bizde uygulanıyor mu? Nasıl bir yöntem?
Halk arasında “çip tedavisi” olarak adlandırılan “naltrexone implant” tedavisi Türkiye’de de uygulanan bir tedavidir. Bu tedavi eroin ve alkol bağımlılığı tedavisinde psikiyatri doktoru tarafından uygun görülen hastalarda bir takip süreci sonrasında “istek azaltma” amacı ile uygulanmaktadır. Naltrexone implant küçük bir kesi sonrası karın ön duvarında cilt altına yerleştirilmekte, yaklaşık üç ay kadar etkinliği devam etmektedir. Sonrasında kendiliğinden erimekte ve tekrar çıkarılması gerekmemektedir.
Alkol bağımlığının kişiye verdiği maddi ve manevi zararlara tanık oluyorsunuzdur. Tanık olduğunuz vakalardan yola çıkarak zararın boyutları hakkında neler söylersiniz?
Alkol bağımlılığı kişide önemli sağlık sorunlarına yol açmakta, sosyal problemler ve ekonomik sorunlar oluşturmaktadır. Sağlık sorunları; karaciğer hastalıkları, kalp hastalıkları, kanserler, alkollü araç kullanımı ile ilgili kazalar, ruhsal hastalıklar, şiddet eğilimi, intihar girişimleri, bulaşıcı hastalıklar, gebelikte alkol kullanımı ile ilgili bebekte görülen hastalıklar ve gelişim gerilikleri gibi oldukça ciddi ölümcül olabilen tablolardır. Sosyal problemler ise kişinin ailesi ile yaşadığı sorunlar, boşanma, terk edilme, iş hayatında başarısızlıklar, işsizlik, evsiz kalma, yalnız kalma, parasız kalma gibi sorunlardır. Yani alkol bağımlılığı nihayetinde tedavi olunmaz ise kişiyi yalnızlaştıran, sevdiklerinden ayıran, evsiz bırakan, birçok ek hastalığı da beraberinde getiren bir hastalıktır. Ayrıca alkol bağımlısı anne veya babanın çocukları diğer insanlarla iletişim kurarken güçlük çekebilmekte, kaygı, korku, suçluluk yaşayabilmekte ve ileride bağımlılık açısından risk artışı göstermektedir. Yüz yüze iletişimin gittikçe azaldığı günümüzde kişinin ailesi ve özellikle çocukları ile geçirmesi gereken zamanı alkol tüketme ve arama faaliyetlerine harcaması çocukların ileride baş etme becerilerinin yeterince gelişmemesine neden olmaktadır. Dolayısıyla kişinin alkol kullanması sonraki neslin sağlığını da olumsuz etkilemektedir.
UZ. DR. ŞAFAK YALÇIN ŞAHİNER KİMDİR?
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden yılında mezun oldu. yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimi aldı. yılları arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde uzman doktor olarak görev yaptı. yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM Kliniği sorumlu hekimliği görevine başladı. Halen bu görevi sürdüren Uz. Dr. Şafak Yalçın Şahiner, ayrıca TUBİM (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi) Bilim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır.
PAYLAŞ
Bağlantıyı kopyala
seafoodplus.info
KOPYALA
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Bağımlılık
Haziran
Bağımlılık
Haziran
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Teknoloji Bağımlılığı
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Tütün Bağımlılığı
Nisan
Tütün Bağımlılığı
Nisan
Tütün Bağımlılığı
Nisan
Tütün Bağımlılığı
Nisan
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Teknoloji Bağımlılığı
Ocak
Teknoloji Bağımlılığı
Ocak
Teknoloji Bağımlılığı
Ocak
Teknoloji Bağımlılığı
Ocak
Kumar Bağımlılığı
Aralık
Kumar Bağımlılığı
Aralık
Kumar Bağımlılığı
Aralık
Kumar Bağımlılığı
Ekim
Yaşam
Ekim
Yaşam
Ekim
Madde Bağımlılığı
Ekim
Yaşam
Ekim
Yaşam
Ekim
Sağlıklı Yaşam
Eylül
Sağlıklı Yaşam
Eylül
Sağlıklı Yaşam
Ağustos
Sağlıklı Yaşam
Ağustos
Sağlıklı Yaşam
Ağustos
Sağlıklı Yaşam
Ağustos
Sağlıklı Yaşam
Ağustos
Yaşam
Ağustos
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Temmuz
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Sağlıklı Yaşam
Haziran
Yaşam
Haziran
Yaşam
Haziran
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Bağımlılık
Mayıs
Teknoloji Bağımlılığı
Nisan
Bağımlılık
Nisan
Bağımlılık
Nisan
Bağımlılık
Nisan
Bağımlılık
Nisan
Yaşam
Nisan
Teknoloji Bağımlılığı
Mart
Teknoloji Bağımlılığı
Mart
Teknoloji Bağımlılığı
Mart
Teknoloji Bağımlılığı
Mart
Teknoloji Bağımlılığı
Mart
Yaşam
Mart
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Mart
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Tütün Bağımlılığı
Şubat
Madde Bağımlılığı
Ocak
Madde Bağımlılığı
Ocak
Madde Bağımlılığı
Ocak
Madde Bağımlılığı
Ocak
Madde Bağımlılığı
Ocak
Madde Bağımlılığı
Ocak
Sağlıklı Yaşam
Aralık
Sağlıklı Yaşam
Aralık
Sağlıklı Yaşam
Aralık
Sağlıklı Yaşam
Mutluluk Ailede Başlar
Sağlıklı Yaşam
Aralık
Sağlıklı Yaşam
Kasım
Sağlıklı Yaşam
Kasım
Sağlıklı Yaşam
Kasım
Sağlıklı Yaşam
Kasım
Sağlıklı Yaşam
Kasım
Sağlıklı Yaşam
Kasım
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Teknoloji Bağımlılığı
Ekim
Eğitim
Eylül
Yaşam
Eylül
Eğitim
Eylül
Eğitim
Eylül
Eğitim
Eylül
Eğitim
Eylül
Eğitim
Eylül
Alkol Bağımlılığı
Ağustos
Alkol Bağımlılığı
Ağustos
Alkol Bağımlılığı
Ağustos
Bağımlılık
Ağustos
Alkol Bağımlılığı
Ağustos
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Yaşam
Temmuz
Teknoloji Bağımlılığı
Haziran
Teknoloji Bağımlılığı
Haziran
Teknoloji Bağımlılığı
Haziran
Yaşam
Haziran
Yaşam
Haziran
Alkol Bağımlılığı
Ocak
Alkol Bağımlılığı
Ocak
Tütün Bağımlılığı
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Eğitim
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Mayıs
Sağlıklı Yaşam
Nisan
Sağlıklı Yaşam
Nisan
Sağlıklı Yaşam
Nisan
Sağlıklı Yaşam
Nisan
Sağlıklı Yaşam
Nisan
Sağlıklı Yaşam
Nisan
Teknoloji Bağımlılığı
Aralık
Teknoloji Bağımlılığı
Aralık
Teknoloji Bağımlılığı
Aralık
Teknoloji Bağımlılığı
Aralık
Teknoloji Bağımlılığı
Aralık
Teknoloji Bağımlılığı
Aralık
Tütün Bağımlılığı
Kasım
Tütün Bağımlılığı
Kasım
Tütün Bağımlılığı
Kasım
Tütün Bağımlılığı
Kasım
Tütün Bağımlılığı
Kasım
TÜM MAKALELER
Halk arasındaki deyimle “akşamdan kalma” olanların ortak şikayetleri genel olarak; şiddetli baş ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı, halsizlik, ufak çapta depresyon ve susuzluktur.
Alkol ürünlerinin tümünde etil alkol (etanol) vardır. Biralarda alkol oranı yüzde arası değişirken, viskilerde bu oran yüzde 55′lere kadar çıkabilir. Vücudumuzda suyun tutulmasını, böbreklerden geri emilerek dolaşımda kalmasını sağlayan vazopressin adlı hormon, etil alkolün etkisiyle işlevini yitirir ve çok düşük bir seviyede çalışmaya başlar. Düşen vazopressin etkinliği sonrasında su, böbreklerden geri emilemez ve idrarla birlikte dışarı atılır. Susuzluk, çalışmak için suya ciddi derecede ihtiyaç duyan beyni etkiler. Beyin, böbrek üstü bezlerden, yağı karbonhidrata dönüştürerek su açığa çıkmasını sağlayan adrenalin hormonunun salgılanmasını sağlar ancak bu yeterli değildir. Adrenalinin yanında histamin hormonu da salgılanır. Histamin, damarların genişlemesine ve böylece daha çok kanın beyne taşınmasına yarar. Bu durum iyi bir çözüm gibi görünse de beynimizdeki damarların genişlemesi, aynı zamanda kafatası içerisindeki basıncı da artırır. Ağrı sinirleri artan basıncı algılar ve baş ağrısı ortaya çıkar. Başınızı sağa sola salladığınızda oluşan ağrı, artan basıncın ağrı sinirlerine baskı yapmasından kaynaklanır.
Alkol, mide mukozasını tahriş ederek mide asidi üretimini artırır ve midenin boşalmasını geciktirir. Bu faktörler karın ağrısı, bulantı ve kusmaya neden olabilir.
Alkollü içeceklerde; tat, koku ve renk veren kimyasal maddeler vardır. Bu kimyasalların akşamdan kalmalık haline katkıda bulunduğu fikri yaygındır. Renkli içkilerde, renksiz veya açık renkli içkilere göre bu maddelerden daha fazla vardır. Örneğin, beyaz şarap kişiyi daha az etkilerken, kırmızı şarap farklı etkiler yaratır. Bazı kişilerde tek bir bardak kırmızı şaraptan 15 dakika kadar sonra başlayan baş ağrısına, bulantı ve yüz kızarması da eşlik edebilir.
Baş ağrısı için kesinlikle doktorunuza danışmadan ağrı kesici almayın. Pek çok ağrı kesici veya benzeri ilaç, alkolle beraber beklenmeyen etkiler yapabilir. Örneğin alkol içenler, günlük yaşamda sık kullanılan ve etkin maddesi asetaminofen olan ağrı kesicileri kullandıklarında karaciğer hasarı riski artar.
Önce yemek: Vücudumuz, yemeği sindirmek ince bağırsağa giden kapakçığı kapar. İnce bağırsak da alkolün en çok emilip kana karıştığı yerdir. Böylece alkolden daha az etkilenmiş olursunuz Önce bir şeyler yiyin. Mideniz boşsa alkol daha kolay emilir.
Açık renk içkileri tercih edin: Kırmızı şarap, viski gibi koyu renkli içkilerde; votka, cin ve beyaz şarap gibi içkilere oranla akşamdan kalma durumunu tetikleyecek kimyasallardan daha çok bulunur.
Karışımlara dikkat: Enerji içekleri ve kolada bulunan kafein sizi enerjik yapacağından ne zaman sınıra geldiğinizin farkına varamayabilirsiniz. Ayrıca diyet kola mideyi daha hızlı boşaltır ve boş mideye içmiş olursunuz. Bu nedenle içecekleri birbirine karıştırmamanızda fayda vardır.
Yavaş gidin: Kendi hızınızı belirleyin, size dokunacak kadar hızlı içmeyin.
Arada su için: Su içerek alkolün yol açtığı su kaybını azaltmış olursunuz. Ayrıca su içmek midenizi dolduracağından daha az alkol almanızı sağlar.
Limitinizi bilin: Belirli bir sürede ne kadar içeceğinize karar verin ve buna uyun. Kendinizi içmek zorundaymış gibi hissetmeyin. Çevrenizin bu konudaki dolduruşlarına da aldırmayın.
#Mide Bulantısı#Sağlık#Baş Ağrısı
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Alkolün Etkisi Nasıl Geçer? Hızlı bir şekilde alkolün etkisini nasıl yok ederim işte tüm detaylarıyla Alkolün etkisini azaltma yöntemleri.
Alkol eğlenmek, kötü olan bir şeyleri yok saymak ya da boş zamanını doldurmak isteyen insanlar için motive edici bir içecek gibi görünüyor olsa da, belirli bir dozun üzerine çıkıldığında ciddi sorunlara dönüşebilmektedir. Etkisini daha çok ertesi gün hissedebileceğiz alkol, çok tüketilmesi durumunda vücutta belirli semptomlara sebep olabilmektedir. Bu hal içtiğiniz alkolün içindeki maddelerden kaynaklanan bir durumdur. Yaklaşık olarak, mide ve ince bağırsaktan hızla emilerek dakika içerisinde etkileri ortaya çıkmaktadır.
Alkolün başlıca yan etkilerini sıralamak gerekirse;
Vücutta bulunan alkol; ter, idrar, solunum ve karaciğerde parçalanarak atılır.
Alkolün etkisinin ne zaman geçeceği sorusu açıkçası alınan alkolün miktarı ve kişinin bünyesine göre değişkenlik göstermektedir. Çok fazla alkol alan bir insan değilseniz ve alkolün dozunu kaçırmışsanız etkisi iki güne kadar bile sürebilir. Fakat sürekli alkol alan biriyseniz ve dozunu kaçırmışsanız, yaptığınız güzel bir kahvaltı ve kahvaltı sonrası içtiğiniz kahve ile kendinize gelebilirsiniz.
Eğer alkolden sonra kusmuşsanız çok fazla kana karışmadığı için daha kısa sürede kendinize gelip normal yaşantınıza devam edebilirsiniz.
Diğer içeriklerimize göz atın;