allahümme bariklena / Üç aylar duası Arapça: Allahümme bârik lenâ fi Recebe

Allahümme Bariklena

allahümme bariklena

Allahümme barik lena fi recebe ve şaban ve belliğna ramazan vahtim lena bil iman ve yessir lena bil Kur'an." Recebi Şerif Girdigi zaman her gun tane İhlası Şerifi okumalıdır. Yıne hergün yüz tane olarak 10 günde degişen tesbihleri okumalıdır. Birinci 10 gün: "SÜBHANALLAHİ HAYYÜL KAYYÜM" İkinci 10 gün: " SÜBHANALLAHİ EHADİS SAMED" üçüncü 10 gün: "SÜBHANALLAHİ GAFÜRÜR RAHİM" Efendımız ( s a v ) Recebi Şerifin hilalini gördugunde Selmani Farisiye : "Ey Selman erkek ve kadın müminler biri Recebi Şerifte 30 rekat namaz kılsa Allah'u Teala Elbette onun günahını seafoodplus.info senenın tamamımı oruç tutmu gibi sevap verir.O kimse gelecek seneye kadar namaz kılanlardan olur. Ve bu namazı munafık olarak kılamaz"buyurdu. Selman r.a bu namazı ne zaman ne şekılde kılayım deyınce de: "-Ey Selman ayın bırıncı gunu on rekat kılarsın .Her rekatta bir Fatiha,üç İhlas ,üç kafırun süresı seafoodplus.info bıttıgınde ellerını kaldırıp" La ilahe illallahü vahdehü la-şerikeleh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyi ve yümitü ve hüve hayyun la yemütü biyedihi'l hary ve hüve ala külli şeyin kadir- deyip ellerini yüzüne süresin." Ayın ikinci on gununde yıne aynı şekılde on rekat namaz kıldıktan sonra ellerini kaldırıp" Lailahe illallahü vahdehü la şerike leh cehül mülkü ve lehül hamdü yuhyi ve yümitü ve hüve hayyün la yemütü bi yedihil hayr ve hüve ala külli şeyin kadir,ilahen vahiden ferden sameden vitran velem yettehız sahibeten vela veled. Deyip ellerini yüzüne sür Ayın son on gününde yine on rekat kılıp selam verdıgınde ellerini kaldır. "Lailahe illallahü vahdehü la şerike lehül mülkü velehü'l hamdü yuhyive yemitü ve hüve alla külli şeyin seafoodplus.info sallallah ala Seyyidina muhammedin ve ala alihi't-tahirine vela havle vela kuvvete illa billahi'l-aliyyil azim". Der her ne istersen duan kabuldüseafoodplus.info rekat için sana milyon rekat sevab verilir",buyurdu Rasulallah ( s a v ) " Recebi Şerfının her perşembe ,cuma ,cumartesi günlerini oruçlu geçirenler Allah ü Teala senelik ibadet sevabı yazar."buyurdu Yine Efendımız ( s a v ) "Recebi Şerif girdiginde oruç tutanın orucu yıllık orucuna denktir. Yedi gün tutana yedi cehennem kapısı kapanır . Sekiz gün tutana sekiz cennet kapısı acılır.9 gün tutana hak teala günahlarını sevaba cevirir. On Gün tutana cehennemle onun arasında bir perde olur ki,ne cehennem onu görürne cehnnemi görür. 15 gün tutana mevla kıyamette hesabını kolay eder. 30 gün tutan Allah ü Teala rıza berattı ve hacceti ihsan eder,onu azaptan korur." buyurdu.

SAFER AYINDA UĞURSUZLUK YOKTUR

Aylara, günlere bakışı insanın şahsiyetini belirler. Bu sebeple Müslüman, zamana bîgâne değildir. Muharrem'den, Safer'den, Rebîü'l-evvel'den bana ne, bu aylara niçin hürmet edecekmişim ki diyemez, zira Allahu Zü'l-Celâl ve Tekaddes Hazretleri, dîn-i mübîne tetâbuk eden ve Allah Teâlâ'yı hatırlatan her şeye Allah (c.c.) için hürmet etmeyi övmüş ve tavsiye etmiştir. Pek tabiîdir ki, Cenâb-ı Hakk'ın tavsiyesi kullar için emirdir, hatta emirden de ötedir.

Saferü'l-hayr buyuruyor Fahr-i Kâinât Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Müşrikler Safer ayını uğursuz sayarlarmış. Rasûl-i Kibriyâ Efendimiz şöyle buyuruyor: “Eşyada uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur.” Bir başka hadîs-i şerîfinde de “İslâm’da teşe’üm (uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur; en iyisi iyiye yormadır.” buyuruyor. Diğer bir hadîs-i şerîfinde ise şöyle buyuruyor: “Bu ay, sadaka veren ve duâ eden mü'min için kazançlıdır.”

Rivayete göre belalar, musibetler bu ayda birinci kat semâ'a kadar inermiş lakin bu veya başka bir sebeple Safer ayını ya da herhangi bir ayı uğursuz saymak elîm bir hatadır. Üstelik Safer ayı müjdeli günlerin habercisidir, Hicret bu ayda başlamış, 12 Rebîü'l-Evvel'de Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medîne'yi teşrîf etmiştir. Bu tarih aynı zamanda İki Cihân Serveri'nin dünyayı teşrif ettiği ve âlem-i cemale intikal eylediği tarihtir. Mevlid Kandili'nin de müjdecisidir Safer.

Safer ayında bol bol sadaka vermek, infak etmek çok mühim olduğu gibi birinci kat semâ'a inen belâ ve musibetlerden dolayı bazı hususlara dikkat edilmesi de elzemdir. Bu ayda özellikle geceleyin hiçbir yiyecek ve içeceğin üstü açık bırakılmaz.

Sadaka ise hemen Safer ayının başlangıcında çıkarılabileceği gibi ay tamam olduğunda da verilebilir. Bu sebeple sadakanın, unutmamak için bir yere asılmasında, kapı üstüne koyulmasında da bir beis yoktur.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in Safer ayı için şöyle bir duâsı vardır ve hiçbir ay için böyle bir duâda bulunmamışlardır:
"Allahümme bârik lenâ bi duhûli's-Safer, vahtim lenâ bi'l-hayri ve'z-zafer" Safer ayının ilk on beş günü bu şekilde dua ediyorlar. 

"Allahümme bârik lenâ"; "Allah'ım bize mübarek eyle"
“bi duhûlis-Safer”; "Safer ayının girişini"
“vahtim lenâ”; "bizim için tamamla"
"bi'l-hayri ve’z-zafer”; "hayırla ve zaferle"

Sonraki günlerde ise "Allahümme bârik lenâ bi hurûci's-Safer, vahtim lenâ bi'l-hayri ve'z-zafer" şeklinde duâ ediyorlar. 

Ayrıca burada şunu da hatırlatmak icab eder. Allahümme, Allah Teâlâ'nın A'zam isimlerindendir. Hazret-i Âişe Vâlidemiz, bunu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den bizzat işittiğini beyân etmişlerdir.

MÜSLÜMAN SAATİ

Ahmet Hâşim’in 16 Mayıs / tarihli Dergâh Mecmûası'nda ( c.I, nr. 3) neşredilmiş ve yazarın ’de çıkan Gurebâhâne-i Laklakân adlı kitabına alınmış olan "Müslüman Saati" adlı yazısı:

İstanbul'u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istîlâların en gizlisi ve en te'sirlisi yabancı saatlerin hayâtımıza girişi oldu. "Saat"ten kasdımız, zamânı ölçen âlet değil, fakat bizzat "zaman"dır.

Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre; dinden, ırktan ve an’aneden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu üslûb-ı hayâta göre de "saat"lerimiz ve "gün"lerimiz vardı.

Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve nihâyetini akşamın ziyâları ta'yin ederdi. Ma'denden sağlam kapaklar altında mahfuz tutulan eski ma'sum saatlerin yelkovanları, yorgun böcek ayakları tarzında, güneşin semâ üzerindeki seyriyle az çok münâsebetdâr bir hesâba tebaan, minenin rakamları üzerinde yürürler ve sâhiplerini, zamandan takribî bir sıhhatle, haberdâr ederlerdi. Zaman nâmütenâhî bahçe ve saatler orada açar, gâh sağa gâh sola mâil, güneşten rengârenk çiçeklerdi.

Ecnebî saati ibtilâsından evvel bu iklimde, iki ucu gecelerin karanlığıyla simsiyah olan ve sırtı, muhtelif evkâtın kırmızı, sarı ve lâcivert ateşleriyle yol yol boyalı, azîm bir canavar hâlinde, bir gece yarısından diğer bir gece yarısına kadar uzanan yirmi dört saatlik "gün" tanılmazdı. Ziyâda başlayıp ziyâda biten, on iki saatlik, kısa, hafif, yaşanması kolay bir günümüz vardı. Müslümanın mes'ud olduğu günler, işte bu günlerdi; şerefli günlerin vakâyiini bu saatlerle ölçtüler.

Gerçi, felekî hesâbâta göre bu "saat" iptidâî ve hatâlı bir saatti, fakat bu saat hâtırâtın kudsî saatiydi. Zevâlî saatin âdât ve muâmelâtımızda kabûlü ve ezânî saatin geri safa düşüp câmilere, türbelere ve muvakkithânelere bırakılmış metrûk bir "eski saat" hâline gelişi, hayâta tarz-ı rü’yetimizin üzerinde vahim bir te'siri hâiz olmamış değildir.

Giden saatler babalarımızın öldüğü, annelerimizin evlendiği, bizim doğduğumuz, kervanların hareket ettiği ve orduların düşman şehirlerine girdiği saatlerdi. Bunlar, hayâtı etrâfımızda serbest bırakan geniş lâkayd dostlardı.

Gelen yabancılar ise hayâtımızı bozup onu meçhul bir düstûra göre yeniden tanzîm ettiler ve ruhlarımız için onu tanılmaz bir hâle getirdiler. Yeni "ölçü" bir zelzele gibi, zaman manzaralarını etrafımızda zîr ü zeber ederek, eski "gün"ün bütün sedlerini harâb etti ve geceyi gündüze katarak saâdeti az, meşakkati çok, uzun, bulanık renkte bir yeni "gün" vücûda getirdi. Bu Müslümanın eski mes'ut günü değil, bedmestleri, evsizleri, hırsızları ve kaatilleri çok ve yeraltında mümkün olduğu kadar fazla çalıştırılacak köleleri sayısız olan büyük medeniyetlerin acı ve nihâyetsiz günüdür.

Unutulan eski saatler içinde eksikliği en ziyâde hasretle tahattur edilen saat, akşamın on ikisidir. Artık on iki, solgun yeşil semâ altında, ilk yıldıza karşı müezzinin Müslümanlara hitâp ettiği, sokakların lâcivert bir sisle kaplandığı, ışıkların yandığı, sinilerin kurulduğu ve yarasaların mahzenlerden çıkıp uçuştuğu o müessir ve titrek saat değildir. Akşam telâkkisinden koparak, gâh öğlenin harâretinde ve gâh gece yarılarının karanlığında mevhum bir zamanı bildiren bu saat, şimdi hayâtımızda renksiz ve şaşkın bir noktadır. Yeni saat, Müslüman akşamının mahzun ve muşa’şa' dakîkasını dağıttığı gibi, yirmi dört saatlik yabancı "gün"ün getirdiği maîşet şekli de bizi fecr âleminden mehcûr bıraktı. Başka memleketlerde fecri yalnız kırdan şehre sebze ve meyve getirenlerin ahmak gözleriyle muztariplerin şişkin kapaklar içinden bakan kırmızı ve perîşan gözleri tanır. Bu zavallılar için fecrin parıltıları, yeniden boyuna geçirilecek olan hayat ipinin kanlı ilmeğini aydınlatan bir ziyâdır.

Hâlbuki fecir saati, Müslüman için rûyâsız bir uykunun nihâyeti ve yıkanma, ibâdet, neş'e ve ümîdin başlangıcıdır. Müslüman yüzü, kuş sesleri ve çiçek kokuları gibi fecrin en güzel tecellîlerindendir. Kubbe ve minâreleri o alaca saatte görmemiş olan gözler, taşa en ilâhî ma'nâyı veren o muhayyirü'l-ukûl mi'mârîyi anlamış değillerdir. Esmer câmiler, fecrden itibâren semâvî bir altın ve semâvî bir çini ile kaplanır ve İslâm ustalarının nâtamam eserleri o saatte tamamlanır. Bütün mâbedler içinde güneşten ilk ziyâ alan, câmidir. Bakır oklu minâreler, güneşi en evvel görmek için havalarda yükselir.

Şimdi heyhât, eski "saat"le berâber akşam da fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acâyip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayâtımıza sokulan yeni ve fenâ günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor.

Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.


Sual: Yemekten önce dua etmek caiz midir?
CEVAP
Evet, yemekten önce de dua etmek caizdir. Besmele çekmek ve hayır bereket için dua etmek de yiyip içmenin sünnetlerindendir. İbni Abbas hazretleri, Resulullah efendimizin (Yemeğe başladığınız zaman, Allahümme barik lena fihi ve etimna hayren minhü deyiniz) buyurduğunu rivayet etmiştir. Enam suresinin (Üzerlerine Allah’ın ismi anılmayanlardan yemeyin) mealindeki âyetin, Besmelesiz kesilen hayvanların leş olacağını, yenmeyeceğini bildirmektedir. Bazı âlimler, (Diğer yiyecekleri yerken de Besmele çekiniz) manasının da bulunduğunu bildirmişlerdir. Burada Allah’ın adının anılması, yenecek yemeğin kudsiyetini, iyiliğini ve devamlılığını sürdürmek içindir. Böylece Allahü teâlâyı hatırlamış ve bu nimetlerin devamlılığını ve hayrını elde etmiş oluruz. Yemek yeme anı, insanların en çok gaflete düşeceği andır. Zira yemek, acıkan nefsi kendine en çok çeken, ona her şeyi unutturan nesnedir.

Yemekten önce elleri yıkamayı da ihmal etmemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Evinin hayrını isteyen, yemekten önce ve sonra elini yıkasın.) [İbni Mace]

Sual:
Yemekten sonra nasıl dua edilir?
CEVAP
Yemeğe başlarken besmele çekmek yani (Bismillahirrahmanirrahim) demek ve sonunda (Elhamdülillah) demek sünnettir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yemekten sonra, "El-hamdü-lillahillezi etamena hazettaame ve rezekana min gayrı havlin minna ve la kuvveh" duasını okuyanın günahları affolur.)

(
Yiyip içtikten sonra, "El hamdü-lillahillezi atameni ve esbeani ve sakani ve ervani" duasını okuyan, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur.)

Peygamber efendimiz yemekten sonra (El-hamdü-lillahillezi etamena ve sakana ve cealena müslimin) duasını okurdu.

Yemeklerden sonra, yukarıdaki duaları da içine alan şu duayı okumak daha uygundur:
(El-hamdü-lillahillezi eşbeana ve ervana min-gayrı-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at'imhüm kema at'amuna. Allahümmerzukna kalben takiyyen, mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen velhamdülillahi rabbilalemin)

Şaban ayında &#;ekilecek tesbihler neler? Şaban ayı zikirleri ve tesbihleri !

İbadet etmek ve tövbe etmek isteyen Müslümanlar, Şaban ayının faziletini ve Şaban ayında çekilecek tesbihleri merak ediyor. Berat Kandili'nin de Şaban ayı içinde olması Şaban ayında ibadet etmenin ve tövbe etmenin Müslümanlar için sevabının çok büyük olması anlamına geliyor. Hz. Muhammed "Şaban benim ayımdır." diye buyurmuştur. Bunun yanında "Şaban günahları temizleyendir" diyerek mübarek Şaban ayının sevabını vurgulamak istemiştir. (Keşfu'l-Hafa,2 / 9.)

ŞABAN AYI NE ZAMAN BAŞLADI?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dini takvimler listesinde yer alan bilgiye göre, bu yıl Şaban ayı 21 Şubat Salı günü başladı. Şaban ayının 15'inci gecesine denk gelen 6 Mart Berat Kandili, her yıl olduğu gibi bu yıl da Müslümanlar tarafından dualar ve ibadetlerle idrak edilecek. Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı yılında 23 Mart Perşembe günü başlayacak ve 21 Nisan Cuma günü sona erecek.

ŞABAN AYINDA ÇEKİLECEK TESBİHLER VE ZİKİRLER

Şaban ayının 1. günü ile günü çekilecek tesbih: Ya Latif Celle Şanühü

Şaban ayının günü ile günü çekilecek tesbih: ya Rezzak Celle Şanühü

Şaban ayının günü ile günü çekilecek tesbihi: ya Aziz Celle Şanühü

günü ile günü arası her gün günde: kere ya Rezzak Celle Şanühü

günü ile günü arası her gün günde: kere ya Aziz Celle Şanühü Allahümme barik lena fi Şaban. Ve belliğna Ramazan.

Ayrıca Şaban ayının ilk 10 gününde: defa "Ya Latîf"

Şaban ayının ikinci 10 gününde: defa "Ya Azîz"

Şaban ayının üçüncü10 gününde: defa "Ya Rezzâg" tesbihlerinin çekilmesinin sevabı büyüktür.

ŞABAN AYININ İLK 10 GÜNÜNDE; 

Allâhümme bârik lenâ fî Recebe ve Şabân ve belliğnâ Ramazân vehtimlenâ bil-îmân ve yessirlenâ bil Kur’ân.

kere: Subhânallâhi’l-Latîf Celle şanüh.

ŞABAN AYININ İKİNCİ 10 GÜNÜNDE;

Allâhümme bârik lenâ fî Recebe ve Şabân ve belliğnâ Ramazân vehtimlenâ bil-îmân ve yessirlenâ bil Kur’ân.

kere: Subhânallâhi’r-Razzâk Celle şanüh.

ŞABAN AYININ ÜÇÜNCÜ 10 GÜNÜNDE;

Allâhümme bârik lenâ fî Recebe ve Şabân ve belliğnâ Ramazân vehtimlenâ bil-îmân ve yessirlenâ bil Kur’ân. 

kere: Subhânallâhi’l-Azîz Celle şanüh

Şaban ayında çekilecek tesbihler neler Şaban ayı zikirleri ve tesbihleri ÜÇ AYLARDA ÇEKİLEN TESBİHLER

Her gün bu mübarek aylarda;

kez ‘ La İlahe İllallah’ kez de ‘ Muhammedürresulullah’ denir.

kez Subhana’llahi’l Hayyil Kayyum

kez Subhanna’llahi’l Ehadi’s Samed

Subhana’llahi’l Gafuri’r Rahim

Hz. Muhammed ( sav)’in Şaban ayına dair hadisleri 

- ‘ Şaban benim ayımdır’

‘ Şaban günahları temizleyendir’

Peygamber efendimiz bu ayın önemini oldukça fazla vurgulamıştır.  Hz. Enes'in rivayetine göre, Peygamberimize sorarlar: "Ya Resulallah, Ramazan'dan başka en faziletli oruç ayı hangi aydadır?" Bu soruya Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Ramazan'ı tazim için (Ramazan hürmetine) Şâban'da tutulan oruçtur" cevabını verir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir