almanya aşılama oranı / Şablon:Ülkelere göre COVID aşısı - Vikipedi

Almanya Aşılama Oranı

almanya aşılama oranı

Almanya'da aşı olmayanlara ağır kısıtlamalar getirildi

Aşı merkezi

Kaynak, Getty Images

Başbakanlık görevini devretmeye hazırlanan Angela Merkel ile muhtemel halefi Olaf Scholz başkanlığında bugün 16 eyalet başbakanının katılımıyla yapılan toplantıda, Covid salgınıyla mücadelede yeni önlemler kararlaştırıldı.

Almanya genelinde artık dükkanlara, restoranlara, sinema ya da spor salonlarına girişte, koronavirüse karşı aşılanmış ya da hastalıktan iyileşmiş olma koşulu getiriliyor. Aşı olmayanlar, toplumsal hayatta geniş sınırlamalarla karşı karşıya kalacak.

Merkel, toplantı sonrasında düzenlenen basın toplantısında "durum çok ciddi" diyerek, dördüncü dalganın kırılması için yeni kurallara uyulması ve ulusal düzeyde dayanışmanın sergilenmesi gerektiğini vurguladı.

Vaka sayılarının yüksek olması nedeniyle pek çok hastanenin ağır yük altında olduğunu; kimi yoğun bakımların kapasite sınırına ulaştığını; buradaki birçok hastanın başka hastanelere nakledilmek durumunda kaldığını söyleyen Merkel, salgının frenlenmesini sağlayacak önlemlerin önemine vurgu yaptı.

Aşı konusunda yasa çıkarılarak bunun tüm vatandaşlar için yükümlülük haline getirilmesi çağrılarını değerlendiren Merkel, yoğun ikna çabalarına rağmen aşı olanların oranını olması gereken düzeye çıkartamadıklarını söyledi. "Mecliste oy verme hakkım olsaydı, bu yükümlülüğün kabulünden yana oy kullanırdım" dedi.

8 Aralık'ta başbakanlığı devralması beklenen Olaf Scholz ise konuşmasında hastanelerin yoğun bakımlarında çok büyük acılar yaşandığına işaret etti; henüz aşı olmamış kişilere "lütfen aşı olun" çağrısını yineledi.

Basın toplantısında konuşan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Hendrik Wüst de durumun çok ciddi olduğunu; Almanya'da sağlık sisteminin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bu denli ağır bir sınamayla karşı karşıya kalmadığını söyledi.

Almanya'da Covid vaka sayılarındaki kaygı verici artış sürüyor. Robert Koch Ensitüsü'nün (RKI) Perşembe günü açıkladığı verilere göre son 24 saatte görülen vaka sayısı 73 bin olurken, kişi de koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Yeni kararlar ne öngörüyor?

Federal hükümet ile eyalet hükümetlerinin üzerinde anlaştıkları karar metninde, "salgın ülkemizi çok ağır bir şekilde etkiliyor" ifadelerine yer verilirken ulusal dayanışma sergileyerek vaka sayılarının azaltılacağı; sağlık sistemi üzerindeki yükün hafifletileceği vurgulandı.

Bundan böyle ülke genelinde dükkanlara, alışveriş merkezlerine, restoranlara, sinema, kültürel etkinlik ve spor salonlarına girişte, "2G" kuralı olarak adlandırılan, aşılanmış ya da iyileşmiş olduğunu kanıtlama şartı uygulanacak. Gerekli denetimin yapılmasından ilgili işletmeler sorumlu olacak.

2G kuralı yalnızca temel ihtiyaç malzemelerinin satıldığı süpermarketlerde ve eczanelerde uygulanmayacak. Buralarda müşteriler icin maske takma zorunluluğu devam edecek.

Son dönemde okullarda vaka sayısının artması nedeniyle, artık tüm sınıflarda öğrenciler için maske takmak zorunlu olacak.

Spor ve kültürel etkinliklere sınırlamalar

Hükümetin belirlediği yeni kurallar, açık havada düzenlenecek spor ve kültürel etkinlikler için de yeni sınırlamalar getiriyor.

2G kuralına bağlı kalmak ve tıbbi maske takmak koşuluyla, açık havada en fazla 15 bin kişinin katılımıyla etkinlik düzenlenebilecek. Seyirci kapasitesinin en fazla yüzde 50'si kullanılabilecek.

Kapalı mekanlarda yapılacak büyük etkinliklere de kısıtlamalar getirildi. Buna göre ancak iç mekan kapasitesinin yüzde 30'u kullanılabilecek, etkinliklere en fazla 5 bin kişi katılabilecek. Vaka sayısının yüksek olduğu eyaletlerde etkinlikler iptal edilecek, futbol karşılaşmaları gibi spor etkinlikleri de seyircisiz yapılacak.

Yılbaşı gecesi de alanlarda kalabalık kutlamaların yapılmasına izin verilmeyecek.

Koronavirüs vakalarının çok fazla arttığı eyaletlerde, çok daha katı önlemler uygulanacak. Vaka sayısının bir haftada bin kişide 'yi geçmesi durumunda, bu eyaletlerde barlar, gece kulüpleri kapatılacak.

Gerekli görüldüğü takdirde, "2G -Plus" denilen kural da devreye sokulabilecek. Buna göre iç mekanlardaki etkinliklere katılacak olanların, aşılı ya da hastalığı atlatmış olmaları da yeterli sayılmayacak. Bu belgelere ek olarak, negatif bir test sonucunu da ibraz etmeleri istenecek.

Aşı olmayanların sosyal temasları sınırlandırıyor

Yeni önlemlerle, sadece kalabalık sosyal etkinlikler değil, özel kutlamalara ve bir araya gelmelere de sınırlamalar getirildi.

Vatandaşların evde ya da dışarda bir araya gelmek istedikleri kişiler arasında, aşı olmamış olanların da olması durumunda, yeni sınırlama kuralları uygulanacak.

Böyle bir durumda, bir haneden kişiler, diğer bir haneden en fazla iki kişiyle bir araya gelebilecek. 14 yaşından küçük çocuklar bu sınırlamadan istisna tutulacak.

Aşılanma oranları artırılacak

Hükümetin yeni planı, daha sıkı önlemlerin yanısıra, koronavirüse karşı aşı kampanyasına da hız vermeyi öngörüyor. İlk doz aşısını olmak isteyen kadar, süresi gelen ve ikinci ve üçüncü doz aşısını olmak isteyenler için de gerekli tüm çalışmaların yapılacağı vurgulandı.

Bu kapsamda Covid aşısını yapabilecek kişilerin kapsamının genişletilmesi de kararlaştırıldı. Kısa vadede, bu yetkinin doktorlar tarafından eczacılar ve yaşlı bakım evlerinde çalışan uzman sağlık çalışanlarına verilmesi öngörülüyor. Ayrıca yapılacak bir yasal düzenleme ile salgın süresince, eczacılar ve diş hekimlerine de aşı yapma izninin verileceği belirtiliyor.

Hükümet, Noel'e kadar ülke genelinde yaklaşık 30 milyon doz aşı uygulamasını gerçekleştirmeyi hedefliyor. Başbakanlık'ta kurulan yeni kriz masasının bunun için gerekli adımları atması, yaşanabilecek sorunları hızlıca çözüme kavuşturması amaçlanıyor.

Federal hükümet, yaşlı ve bakım evleri ile hastanelerde çalışanlar başta olmak üzere bazı mesleklere aşı olma yükümlülüğü getirmek için de adımlar atacak. Genel bir aşı zorunluluğu ise federal mecliste karara bağlanacak.

Gözler Federal Meclis'e çevrildi

Alman siyasetçiler bugüne kadar genel bir aşı zorunluluğuna şüpheyle yaklaşmış; bu konuda yasal bir adım atmaktan kaçınmıştı.

Ancak nüfusun 75'ten fazlasının aşılanması hedefine ulaşılamaması, Covid vaka ve ölüm oranlarında yaşanan büyük artış, hükümetin bakışında değişikliğe yol açtı ve ilk adımlar da atılmaya başladı.

Angela Merkel'den başbakanlığı devralmaya hazırlanan Olaf Scholz, bu ay mecliste oylamaya sunulacak yasal düzenlemeye ilişkin, "Biz Federal Meclis milletvekillerinin genel bir aşı yükümlülüğü konusunda vicdani kararlarını verebilmelerinin yolunu açıyoruz" dedi. Scholz, kabul edilmesi halinde bu düzenlemenin önümüzdeki yıl Şubat ayında yürürlüğe girebileceğini kaydetti.

Alman Hasta Güvenliği Vakfı ise genel bir aşı zorunluluğunun uygulanmasında ciddi güçlükler bulunduğuna işaret ediyor. Vakfın başkanı Eugen Brysch, siyasi karar alıcıları salgınla mücadele için gerekli tedbirleri almakta geç kalmakla eleştirirken, aşı zorunluluğu için mali ve lojistik bakımdan gerekli altyapının oluşturulmak zorunda olunduğunu, üçüncü doz aşıların uygulanmasında bile sıkıntılar yaşandığını söyledi.

Aşılamanın az olduğu eyaletlerde ölümler artıyor

İstatistikler, aşılamanın düşük olduğu Bavyera, Thüringen ve Saksonya gibi eyaletlerde koronavirüse bağlı ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi İstatistik Enstitüsü'nün yayımladığı "Korona Haritası" bunu gözler önüne seriyor.

Aşılama oranlarının düşük olduğu Thüringen eyaletinde bir haftada Covid kaynaklı ölümler, aşılama oranının en yüksek olduğu Bremen'e kıyasla altı kat daha fazla. Yine aşı olanların daha düşük olduğu Bavyera eyaletinde de Bremen'a kıyasla ölenlerin oranı üç kat daha fazla.

Almanya, koronavirüse karşı aşılama konusunda hâlâ birçok AB ülkesinin gerisinde bulunuyor. Portekiz'de nüfusun yaklaşık yüzde 88,5'i, İspanya'da yüzde 81'i, İtalya'da yüzde 78,'i en az bir doz aşı olurken Almanya'da bu oran yüzde 71,6 düzeyinde bulunuyor.

Almanya, Covid aşı karşıtlarını nasıl ikna etmeye çalışıyor?

Almanya'da sağlık yetkilileri Covid'a karşı son aylarda duraksayan aşılama oranlarını artırmanın yollarını arıyor.

Ülkede Covid aşısına karşı kuşku duyan ve aşı yaptırmakta tereddüt yaşayan büyük bir kitle olduğunu belirten yetkililer daha iyi bilgilendirme ile bu durumun önüne geçilebileceğini savunuyor.

Covid'un yanı sıra havaların soğumasıyla artan grip tehlikesine dikkat çekmek üzere Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, Robert Koch Enstitüsü Başkanı Lothar Wieler ve Daimi Aşı Komisyonu'ndan Thomas Mertens başkent Berlin'de bir basın toplantısı düzenledi.

Temmuz ayından bu yana ülkede Covid aşısı olan kişi sayısında azalma görüldüğüne işaret eden yetkililer aşı çağrısını yineledi.

Almanya'da çarşamba günü açıklanan veriler doğrultusunda ülke nüfusunun yüzde 64,5'i tam doz aşılanırken, yalnızca yüzde 68,3'ü ilk doz aşısını yaptırdı. Bu rakamlar diğer birçok Avrupa ülkesiyle kıyaslandığında oldukça düşük bir ilerlemeye işaret ediyor.

Aşı karşıtlığı sebebiyle Almanya'nın aşılama hedefini tutturamayabileceği yorumları yapılıyor.

"İkna etmeliyiz"

Yetkililer Covid aşılarına karşı tereddütü olanların aşılar konusunda daha fazla ikna edilmeleri gerektiği görüşünde.

"Toplumun her kesiminde, hatta kendi ailenizde ve eşlerinizde bile aşı konusunda neler yaşandığını görebiliyorsunuz" diyen Sağlık Bakanı Spahn, aşı yaptırmaya teşvik etmek için hükümetin aşı güvenliğiyle ilgili akıl karıştırıcı mesajların yoğunlukla görüldüğü sosyal medya ve WhatsApp gibi mesajlaşma platformları üzerinden insanlara ulaşmaya çalıştığını belirtti.

Span bunun bazen çok zor olduğunu da itiraf etti.

Bakana göre aşı olmayı tercih etmeyenler arasında yalnızca küçük bir grup katı şekilde aşı karşıtı. Grubun geri kalanı ise doğru bilgilendirmeye ihtiyaç duyuyor.

"Küçük bir grup var ki asla aşı olmayacak. Bunu zaten biliyoruz, bu yeni birşey değil" ifadelerini kullanan aşı uzmanı Mertens de "Daha büyük bir grup ikna edilebilir. Ben iyimserim ve bizim işimizin insanları ikna etmek olduğunu düşünüyorum" sözleriyle soruyu yanıtladı.

Mertens ayrıca ülkenin kuzeybatısındaki Bremen gibi eyaletlere bakıldığında yüksek aşılama oranının görüldüğünü ve bunun ülke çağında başarılabileceğinin bir işareti olduğunu kaydetti.

Almanya Etik Kurulu zorunlu aşıya karşı çıkmıştı

Almanya Etik Kurulu temmuz ayında yaptığı açıklamada Covid aşısı yaptırma zorunluluğuna karşı çıkmış, Fransa ile kıyaslama yaparak, Almanya'nın bazı bölgelerindeki aşılama oranının o dönemde çok daha iyi olduğunu belirtmişti.

Temmuz ayında yayınlanan Our World in Data'nın IPSOS ile ortaklaşa yürüttüğü bir kamuoyu araştırmasında kıyaslanan ülkeler arasında Fransa'da aşı karşıtlığı en yüksek çıkmış, Almanya ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Güney Kore'nin ardından dördüncü sırada yer almıştı.

O tarihten bu yana Almanya'da aşı yaptırma oranı büyük gerileme içinde. Our World in Data'nın son verilerine göre ülkede 15 Temmuz'da 7 gün ortalamasında her kişiden 1,04'ü aşı yaptırırken, bu oran 6 Ocak'ta her kişide 0,15'e kadar geriledi.

Birçok meslek grubuna zorunlu aşı uygulaması getiren ve sosyal mekanlara girişte aşı kartı ya da negatif test kuralı uygulayan Fransa'da bugün itibarıyla tam doz Covid aşısı yaptıran yetişkinlerin oranı yüzde 71,2 düzeyine ulaştı.

Lufthansa'dan aşı zorunluluğu sinyali

Öte yandan Alman Lufthansa Havayolları geçtiğimiz günlere zorunlu aşı uygulamasına sıcak baktıklarını açıkladı. Bir Alman gazetesine konuşan Lufhansa yönetim kurulu üyesi Detlev Kaiser dünya çapında hizmet veren bir şirket olarak mürettebatın zorunlu aşılanması gerektiğini savunuyoruz" diye konuştu.

Kaiser buna gerekçe olarak Hong Kong'un kentte görev yapacak bütün uluslarararası uçuş personeline aşılı olma şartı getirmesini, ABD ve Kanada gibi başka ülkelerin de bu uygulamayı yakın zamanda takip etme sinyalleri vermesini gösterdi.

Sıcak konu

hakkında fazla habere ulaşın

Covid

İlk koronavirüs aşısı 16 Nisan 'de yapılan Almanya Başbakanı Angela Merkel'e ikinci aşının 22 Haziran 'de yapıldığı açıklandı. 1, 2 

Almanya dünyanın en önemli ülkelerinden biri olduğuna göre bu ülkenin başbakanının aşılanmasıyla ilgili bilgiler de haber değeri taşır.

Mutlaka tıbbi danışmanları olan Merkel'in sağlığıyla ilgili son kararları kendi mi veriyor yoksa danışmanlarını mı dinliyor bilemiyorum; ama hem aşı yaptırmada bu kadar geç kalınmasını ve hem de aşı seçiminin tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Bizim Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a ilk aşısı (Sinovac) 14 Ocak 'de, yani Merkel'den tam 3 ay önce yapılmıştı. 3

Başkan daha sonra ikinci doz Sinovac aşısını ve nihayet 4 Haziran 'de üçüncü dozu yaptırdı; son dozun hangi aşı olduğu yani Sinovac mı BioNTech mi olduğu açıklanmadı ama ben bunun BioNTech olduğunu düşünüyorum. 4

Disiplini ve milliyetçiliği ile tanınan, tüm dünyada en çok kullanılan aşının da üreticisi BioNTech'e sahip olan Almanya'nın başbakanına bu kadar geç aşı yapılmasının sebebi ne olabilir?

İnsanın aklına ilkin aşıların etkinlik ve bilhassa da emniyetlerinin daha iyi ortaya çıkmasının beklenmesi gibi bir gerekçe geliyor.

Bu haklı bir gerekçedir; bugün bile tüm ülkelerde "acil kullanım onayı" ile uygulanan bir aşı için temkinli davranılmasını doğru buluyorum.

Ancak Merkel'e yapılan ilk aşının halk arasında daha ziyade Alman aşısı adıyla bilinen BioNTech değil de AstraZeneca aşısı yapılması işleri biraz karıştırıyor.

Neden, Almanya'nın, Merkel'in de katıldığı bir merasimle liyakat nişanı verdiği Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci'nin kurucu ortakları ve CEO'su olduğu ve tüm dünyanın elde edebilmek için yalvar yakar oldukları BioNTech aşısı değil de AstraZeneca? 5


AstraZeneca mı BioNTech mi?

AstraZeneca aşısı halk arasında İngiliz aşısı olarak tanınıyor; merkezi Cambridge'de olan şirket, aslında bir İngiliz-İsveç ortaklığı. 

İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmış olması ve İsveç'in de hem pandemide toplum bağışıklığını benimseyerek hem aşılamada çok baskıcı olmayarak tüm dünyadan farklı davranışlar sergilemesine dikkatinizi çekmek istiyor ve Merkel'in aşı tercihinde başka sebeplerin rolü var mıdır diye düşünmeden edemiyorum.

Merkel, ileride siyasi ve ticari kazanımlar elde etmek için İngilizlere jest yapmak istemiş olabileceği gibi aşı milliyetçiliğine karşı bir tutum sergilemeyi de amaçlamış olabilir; ama Alman Sağlık Bakanlığı'nın "Rus ve Çin aşısını tanımıyoruz" açıklaması bence bu ihtimali bertaraf ediyor. 6


AstraZeneca aşısı ile alâkalı endişeler

Merkel'in aşı olmadan önce AstraZeneca aşısının koruyuculuğu ve emniyeti ile alâkalı bazı şüpheler olması üzerinde de durulması gerektiği kanaatindeyim. 

Mesela…

30 bin kişi üzerinde yürütülen bir faz 3 çalışması, katılımcılardan birinde transvers miyelit tespit edilmesi dolayısıyla durdurulmuştu; çalışmaya sonra devam edildi. 7

Güney Afrika bu aşının ülkede hâkim yeni koronavirüs varyantı karşısında etkinliği konusunda yapılan bir çalışmadan "hayâl kırıklığı yaratan" sonuçlar alınması üzerine, bu aşıyı uygulamayı durdurmuştu. 8

İsveç'te AstraZeneca aşısı yapılan hastane personelinden 'ünde ateş başta olmak üzere yan etkiler görülmesi sebebiyle aşı uygulamaları durdurulmuştu. 9

Kan pıhtılaşması gibi muhtemel yan etkiler sebebiyle İrlanda, Norveç, Danimarka, İzlanda, Romanya, İtalya, Bulgaristan, Hollanda, Endonezya, Letonya, İspanya, İsveç ve Bosna Hersek aşısının kullanımını durdurmuştu. 10

Aşıya dair olumsuz haberlerle birlikte planlı teslimatta yaşanan problemler de kaygı oluşturmuştu. Öyle ki, mesela 3'üncü dalganın başladığı duyurulan Almanya'da, bir eyalette pratisyen hekimlere aşının uygulanmasına dair yürütülen pilot proje iptal edilmişti. 10

Bunlara göre, Merkel'e neden AstraZeneca aşısı yapıldığının cevabını ben bilemiyorum, bunu ancak Merkel'in kendisi açıklayabilir.


Merkel'in ikinci doz aşısı Moderna'dan 

Merkel'e uygulanan ikinci dozun farklı teknolojiyle üretilmiş bir aşı olması üzerinde de durulması gerekir.

Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl'ün de, "Aşı bilimine göre bir kişi hangi aşı ile aşılanmış ise rapel (hatırlatma) dozunun da aynı aşı ile yapılması gerekir" sözleriyle vurguladığı gibi, ikinci doz için de aynı şirketin hiç değilse aynı teknoloji ile hazırlanan bir aşının seçilmesi beklenirdi. 11

Merkel'e yapılan ilk aşı bir vektör aşısı iken, ikinci doz Moderna aşısı olup bu aşı tıpkı BioNTech gibi bir mRNA aşısıdır.

Aynı etkene karşı farklı teknolojilerle hazırlanmış aşılar kullanılmaz diye kesin bir kaide olmamakla ve farklı tür aşılarla daha fazla antikor cevabı alındığına dair bilgiler olmakla beraber hatırlatma aşısının da aynı aşı ile yapılması bana göre daha doğrudur.

AstraZeneca ve BioNTech/Pfizer aşılarının kombine edilerek uygulanmasının bağışıklığı daha fazla güçlendirdiğini gösteren araştırmalardan da bazı ülkelerin birinci ve ikinci doz için farklı aşıların kullanımını onayladığından haberim var. 12, 13

Hatta çok yeni randomize-kontrollü bir araştırmada erişkinlerde ilk doz AstraZeneca ikinci doz BioNTech uygulananlarda yüksek antikor ve hafıza hücre cevabı elde edildiği bildirildi; ama çalışma 67 yaşındaki Merkel aşı olduktan sonra yayımlandı ve ayrıca da yaş arasında olanlarda yapılmıştı. 14

Buna rağmen, KOVİD aşılarının tümünün de "acil kullanım onayı" ile yapıldığı, mRNA aşılarının bugüne kadar başka hiçbir etken için onay almamış oldukları ve bu aşıların orta ve uzun vadedeki etkinlik ve emniyetlerinin henüz ispatlanmadığı ve aşı uygulananlardan mesuliyetin kendilerinde olduğuna dair imza alınması dikkate alındığında hatırlatma dozunun aynı tür aşı ile yapılmasının daha akılcı olacağı açıktır. 

25 yaş altı için mRNA aşılarından sonra gözlenen miyokardit vakalarının faz 3 çalışmasında yakalanamamış olması ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA), Pfizer/BioNTech ve Moderna aşılarının erişkin ve genç yetişkinlerde kalp kası iltihaplanmasına yol açabileceğine dair uyarı yazısının ekleneceğini duyurması bu endişe için iyi bir örnektir. 15 

İleride başka problemlerin çıkıp çıkmayacağı belli değildir. 

Merkel'in tüm dünyanın peşinde koştuğu Alman aşısı dururken aynı teknolojiyle üretilen Amerikan aşısını tercihine de mâkûl bir izahat getiremiyorum. 

Merkel'in aşısını Uğur Şahin veya Özlem Türeci'nin yaptığı görüntüleri de boşuna hayâl etmişim, şimdi anlıyorum.


Gelelim neticeye

Tüm dünyayı ilgilendiren bir pandemide, salgını önlemeye yönelik tüm tedbirlerin siyaset ve ticaretten uzak, bağımsız bir Dünya Sağlık Teşkilatı (DST) tarafından alınması, DST'nin pandemilerde tek karar verici makam olması doğru olandır.

Bu bağlamda, aşılara dünya çapında tam güven ve uyum, aşıya erişimde adalet; bütün aşı çalışmalarının DST tarafından denetlenmesi, aşıların DST tarafından onaylanması, üretim ve dağıtımının DST mesuliyetinde olması, fiyatının ve uygulamayla ilgili tüm hususların DST tarafından belirlenmesiyle sağlanabilir.


NOT: Benim kafamdaki Dünya Sağlık Teşkilatı (DST) ile bugün WHO veya DSÖ kısa adlarıyla bilinen örgüt arasında dağlar kadar fark olduğunu anlamış olmanızı bekliyorum.

Kaynaklar: 

1. seafoodplus.info%C5%9F%C4%B1s%C4%B1-oldu/a
2. seafoodplus.info%C5%9F%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1-da-yapt%C4%B1rd%C4%B1/a
3. seafoodplus.info
4. seafoodplus.info
5. seafoodplus.info
6. seafoodplus.info
7. seafoodplus.info
8. seafoodplus.info
9. seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info%C5%9Ft%C4%B1rma-iki-a%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n-kombine-edilmesi-daha-fazla-koruyor/a
seafoodplus.info
seafoodplus.info(21)/fulltext
seafoodplus.info


*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir