AMENTÜ NEDİR?
İslâm dininin iman esasları ilmihal kitaplarında âmentü terimiyle ifade edilir. Arapça âmene fiilinin birinci tekil şahsı olan âmentü, "inandım" demektir. Terim olarak, iman esaslarını kısa ve öz olarak ihtiva eden metni ifade etmek için kullanılır.
Arapça'da âmene fiilinin birinci tekil şahsı olan ve "inandım" mânasına gelen âmentü, Kur'an'da üç yerde, söz sahibinin imanını açıklarken kullandığı bir ifade olarak geçer. Şûrâ sûresinde doğrudan doğruya Hz. Peygamber'e "âmentü" demesi emredilir. Buna dayanarak âmentünün Kur'an'da yer alan bir terim olduğunu söylemek mümkündür.
"Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî mine'llāhi teâlâ; ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakk eşhedü en lâ ilâhe illâllāh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh" = "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim" şeklinde sıralanan ve mü'menün bih olarak da adlandırılan itikadî esasların hepsi âmentü terimiyle ifade edilir.
AMENTÜ DUASI OKUNUŞU
Âmentünün metni şudur: "Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî minallâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakkun. Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasûlüh."
AMENTÜ DUASININ ANLAMI
Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inandım. Öldükten sonra diriliş haktır. Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim.
İSLAM'IN İMAN ESASLARI NELERDİR?
Âmentüde belirtilen esasların hepsi Kur'an'da çeşitli ifadelerle yer almıştır: "Asıl iyi olan kimse, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere inanandır" (el-Bakara 2/), "Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır" (en-Nisâ 4/) meâlindeki âyetlerde iman esasları Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve âhirete iman olmak üzere beş ilkede toplanmış, kader bunlar arasında zikredilmemiştir. Ancak bazı âyetlerde (er-Ra'd 13/8; el-Hicr 15/21; el-Furkan 25/2; el-Kamer 54/49) her şeyin Allah'ın takdirine bağlı bulunduğuna dair ifadelerden hareketle âlimler hayrı ve şerri ile birlikte kadere inanmayı bir iman esası olarak zikretmişlerdir. Cibrîl hadisinin Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve İbn Mâce rivayetleri de kader konusunu bir iman esası olarak zikreder. Kader konusunun iman esaslarını belirten âyetlerde yer almayışı, Allah'ın ilim, irade, kudret ve tekvîn sıfatlarının kapsamı içinde yer almasına bağlanmalıdır. Çünkü Allah'ın anılan sıfatlarına gereğince inanan, kadere de inanmış olmaktadır.
Âmentü'nün Halim Özyazıcı tarafından celî-sülüs ve nesih hatlarla yazılmış güzel bir terkibi
Âmentüde yer alan esaslardan Allah'a iman ile kader ve kazâya iman konularında, vahiyle birlikte aklî-mantıkî açıklama ve ispatlar yapılabileceği, his ve tecrübeye dayalı bilgilerden yararlanılabileceği kabul edilmiş ise de, âhirete iman ve meleklere iman konularında bu mümkün görülmemiş, bu hususlarda sadece vahyin verdiği bilgilere güvenilebileceği belirtilmiştir.
Amentü duası her yerde okunabilen bir duadır. Amentü duasının özellikle abdest alındığında okunması tavsiye edilmektedir. Amentü duasının belirli bir şartı bulunmamasının yanında özellikle topluluklar da ve cemaat oluşturulan her yerde okunması adet haline gelmektedir.
Contents
Amentü duasını günde en az 3 kez okuyan kişilerin hanelerine bolluk ve bereket yağar. Her okunan dua ile Allahın verdiği nimetler için şükredilir. 6- Bizi korkularımızdan ve kaygılarımızdan arındırır: Amentü duası çok tesirli bir duadır ve insanı tüm manevi sıkıntılarından kurtaracak kadar faziletlidir.
Amentü billahi duası nerede okunur? Amentü Arapça İnandım manasına gelir. Amentü dua olarak abdest ve abdestten sonra okunması tavsiye edilir. Namazda okunmaz namazda Kuran-ı Kerim vardır.
Namazda değilde genelde abdest aldıktan sonra seafoodplus.infoçe olarak Amentu sure şeklinde Kuranda yoktur deniyor. Aslında namazda Fatiha ve ihlas duasının okunması şart bunların dışında Allah rızası için her dua okunabilir.
Amentü duasının gün içerisinde istenilen saatlerde 3 defa okunması da kişilerin bolluk ve berekete kavuşmasına yardımcı olur. Sabah uyanır uyanmaz okunan Amentü Duasının pek çok fazilete vesile olduğu da söylenmektedir.
Amentü bir sure veya dua değildir, İslam dinin iman esaslarını ifade eder. İmanın şartında belirtilen esaslarla kelime-i şehadetin birleşmesi gibi vel-basü badel mevt.
Âmentü billahi ve rusulihi, Allahu ahadün, Allahussamedü, lem yelid velem yûled, velem yekûn lehu küfüven ahad. Türkçe Anlamı: “Allaha ve Onun bütün peygamberlerine inandım. Allah birdir.
İslam dininin iman esaslarını kısa ve öz olarak ana hatlarıyla belirtmektedir. Şura suresinde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammede (s.a.s) amentü demesi emredilmiştir.
Amentü Duası Türkçe Okunuşu Amentü billahi ve melâiketihi ve kütübihî ve rusülihî vel yevmil-âhıri ve bil-kaderi, hayrihî ve şerrihi minallâhi Teâlâ vel-basü badel mevt. Haggun Eşhedü en lâ ilâhe illAllâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühü.
Adetliyken okunabilecek dualar: Adetliyken dua edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. İstediğiniz her duayı okuyabilirsiniz.
Fatiha Suresi nin ardından namazda bu zammı sureler okunur. İnşirah Suresi Hangi Sureden Sonra Okunur? İnşirah Suresi, pek güzel, pek ferahlatıcı bir Sure olarak hemen hemen her mümin tarafından ezbere bilinmekte ve okunmaktadır. İşte bu sebeple de Zammı Sure olarak Müslümanların çoğu tarafından okunmaktadır.
Amenerrasulü duası olarak bilinen dua Kurandaki Bakara Suresinin son 2 ayetidir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammede (s.a.s) Miraç gecesi vahyedilen Bakara Suresinin son iki ayeti hadis kaynaklarında da yer alınır. Önemi bir yere sahip olan bu dua yatsı namazının ardından okunur.
İnşirah suresi günlük namaz ibadetlerinde okunur. İsteyen kişiler Cuma namazında surenin önce Arapça sonra Türkçe mealini okuyabilir. Manevi sıkıntıları dindirmek ve Allahı anmak maksadıyla okunması makbuldür.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİMAmentü billahil aliyyül azim ve tevekkeltü alel hayyul kayyumanlamı: Aliyyul Azim olan Allaha iman ettim, hay ve kayyuma tevekkul (güvendim) ettim. 2 rekat hacet namazıyla başlanarak, bir oturuşta defa okunur..
Amentü kelimesinin lügat manası: İman ettim, tasdik ettim, güvendim demektir. Amentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusulihi vel-yevmil ahiri ve bil-kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teala vel basü badel mevt hakkun eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulühü.
Amentü İmân ettim mânasına gelen bu kelime İslam dininin Ehl-i Sünnet vel Cemaat Mezhebinde olan müminlerin imân esaslarını ifâde etmektedir.
Değerli kardeşimiz,
Amentü, İslâm dininin iman esaslarını ana hatlarıyla ifade eden terimdir. Arapça'da âmene fiilinin birinci tekil şahsı olan ve “inandım” mânasına gelen âmentü, Kur'an'da üç yerde, söz sahibinin imanını açıklarken kullandığı bir ifade olarak geçer.(bk. Yûnus Suresi, ; Yâsîn Suresi, ; Şûrâ Suresi, 42/) Şûra sûresinde doğrudan doğruya Hz. Peygamber (asm)'e “âmentü” demesi emredilir. Buna dayanarak âmentünün Kur'an'da yer alan bir terim olduğunu söylemek mümkündür.
“Âmentü billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l kaderi hayrihî ve şerrihî mine'llâhi teâlâ; ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakk eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh”
“Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim.”
şeklinde sıralanan ve mü'menün bih olarak da adlandırılan itikadı esasların hepsi âmentü terimiyle ifade edilir.
Âmentü'de sıralanan ve Ehl-i sünnet inancına bağlı herkesin kabul etmesi gereken bu iman esasları, Kur'an'da çeşitli ifadelerle yer almıştır. Bir yerde müminin vasıfları olarak Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba (Kur'an'a) ve peygamberlere iman şeklinde sıralanırken (bk. Bakara Suresi, 2/) başka bir yerde müminlere “Allah'a, peygamberine (Hz. Muhammed'e), peygamberine indirdiği kitaba (Kur'an'a) ve önceden indirdiği kitaba iman etmeleri emredilir. (bk. Nisâ Suresi, 4/)
Buna karşılık Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr edenin koyu bir sapıklık içinde olduğu belirtilir. (bk. Nisâ Suresi, 4/)
Bu âyetlerde değişik şekillerde sıralanan iman esasları Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve âhirete iman olmak üzere beş ilkede toplanmış ve geleneksel âmentü metninde bulunan kader, yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğu inancı bunlar arasında zikredilmemiştir.
Âmentüdeki iman esaslarının sayısı ve muhtevası hadislerde de farklıdır. Buhârinin rivayet ettiği Cibril hadisinde, “İman nedir?” sorusuna, “Allah'a, meleklerine, Allah'ın görüleceğine, peygamberlerine ve öldükten sonra dirilmeye inanmandır.” (Buhârî, İmân, ) cevabı verilerek sayılan beş değişik esas arasında da kader zikredilmediği halde İbn Hanbel (Müsned, I, ) Müslim (İmân, 1); Tirmizî (İmân, 4); İbn Mâce (Mukaddime, 9); Ebû Dâvûd (Sünnet, 17) ve Nesâînin (İmân, 4) rivayetlerinde “hayrı ve şerri ile birlikte kadere iman” esası diğerlerine ilâve olarak zikredilir.
Tirmizî'nin diğer bir rivayetine göre Hz. Peygamber (asm), “âmentü” lafzıyla başlayan bir hadisinde (Fiten, ) “Ben Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve âhiret gönüne inandım.” demiştir. Bu hadiste de iman esaslarının yine beş noktada toplandığı ve Kur'an'da olduğu gibi burada da İman esaslarını formülleştiren âmentü metninden bir kısmının eksik olduğu görülür.
İman esaslarını âmentü formülünde olduğu gibi topluca konu edinen bazı âyet ve hadislerde kadere imanın yer almayışı, onun ilim, irâde, kudret ve tekvin sıfatları içinde mütalaa edilebilen özelliğine bağlı olsa gerektir. Yoksa Mu'tezile'nin ve günümüzdeki bazı araştırmacıların iddia ettiği gibi İslâm'da kader inancının bulunmayışından dolayı değildir. Nitekim özellikle kader inancı üzerinde duran başka âyet ve hadisler de vardır. Aslında İslâm literatüründe iman esasları “Allah'a, peygambere ve âhiret gününe iman” şeklinde önce üç (el-usûlü's-selâse). sonra kelime-i şehâdette belirtildiği üzere Allah'a ve Hz. Muhammed'in peygamberliğine iman şeklinde iki, son olarak da Allah'a iman şeklinde (aslü'l-usûl) tek bir esasta özetlenmiştir. Bu son yaklaşıma göre Peygamber'e iman, Allah'a imana ulaşmanın yolu, âhiret de Allah'ın fiillerinden biri olduğundan Allah'a iman edilince ötekiler kendiliğinden benimsenmiş olur.
İşte Hz. Peygamber (asm) imanı, “Allah'tan başka ilâh olmadığını tasdik etmektir.” diye tarif ederken (bk. Müslim, İmân, 33, Tirmizî, İmân, 5.) ve “Allah'tan başka ilâh yoktur, diyen cennete girer.” müjdesini verirken (bk. Tirmizî, İmân, ) bu gerçeği ifade etmiştir.
Dini bilgilerin öğretilmesinde ilk sırayı alan ve ilk devirlerden beri ögretilegelen Ehl-i sünnetin geleneksel itikad metni olan âmentünün, başta Cibril hadisi olmak üzere, Hz. Peygamber (asm)'in “İman nedir?” sorusuna verdiği değişik cevaplardan (bk. Müsned, I, 19; Tirmizî, Kader, 17; Ebû Dâvûd, Sünnet, 34; İbn Mâce, Mukaddime, 9.) derlendiği anlaşılmaktadır. Zira Tirmizî'nin bir rivayetinde (Fiten, ) yer almayan kısımlar Müslim'de (İmân, 46, 53); İbn Mâce'de (Mukaddime, 10) ve Tirmizinin başka bir rivayetinde (Kader, ) aynı lafızlarla zikredilmektedir.
İbn Hacer ve Aynî'nin Cibril hadisine yaptıkları şerhler de bu görüşü teyit etmektedir (bk. Fethu'l-bârî, I, ; 'Ümdetul-kârî, 1, , )
Âmentü klişesine akaid kitapları içinde ilk defa İmâm-ı Âzam'ın el-Fıkhü'l-ekber"ine rastlanır. (s. 1) Daha sonra Hakîm es-Semerkandî es-Sevâdü'l-A'zam'da (s. 5) ve özellikle Ebü'l-Leys es-Semerkandî Beyânü 'akideti'l-usûl adlı eserinde iman esaslarını âmentü biçiminde özetlemiştir.
Müteahhir devirde Ubeydullah b. Muhammed es-Semerkandinin âmentüyü şerhederek (bk. el-Akîdetüz-zekiyye, vr. 2a vd.) başlattığı “âmentü şerhi” telif türü, kendisinden sonra da devam etmiştir.
Âmentü öğretiminin Mâtürîdîler arasında son derece yaygın olmasında, konuyla ilgili ilk eserleri Semerkandlı âlimlerin yazmış olmalarının etkisi büyüktür. (bk. Diyanet İslam Ansiklopedisi, Amentü md.)
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.