Montrö sözleşmesiyle ilgili açıklama yapan emekli amiral, "Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz" ifadelerini kullandı.
*Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.
*Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye'nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir.
*Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir.
*Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.
*Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur.
*TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK'nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.
*Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz.
*Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir.
*Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk'ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.
KATILAN EMEKLİ AMİRALLER
1.E. Amiral Ergun MENGİ
2.E. Amiral Alaettin SEVİM
3.E. Amiral Nazif ÖZDAĞDEVİREN
4.E. Amiral Işık BİREN
5.E. Amiral Ahmet ŞENOL
6.E. Amiral Hasan HOŞGİT
7.E. Amiral Vedat ERSİN
8.E. Amiral Metin AÇIMUZ
9.E. Amiral Atilla KEZEK
E. Amiral Nurhan KAHYAOĞLU
seafoodplus.info Önder ÇELEBİ
seafoodplus.info Metin POYRAZLAR
seafoodplus.info Mücahit ŞİŞLİOĞLU
seafoodplus.info Engin BAYKAL
seafoodplus.info Hüseyin ÇİFTÇİ
seafoodplus.info Atilla KIYAT
seafoodplus.info Vehbi ALPMAN
seafoodplus.info Celal PARLAKOĞLU
seafoodplus.info Mustafa Ekmel ÖZDENGİL
seafoodplus.info Serdar DÜLGER
seafoodplus.info Abdullah METE
seafoodplus.info Ertan DEMİRTAŞ
E Amiral Orhun ÖZDEMİR
seafoodplus.info Ersin GÜLER
seafoodplus.info Nadir KINAY
seafoodplus.info Hüseyin HOŞGİT
E Amiral İlker GÜVEN
seafoodplus.info Baha EREN
seafoodplus.info Abdullah GAVREMOĞLU
seafoodplus.info Şükrü BOZOĞLU
seafoodplus.info Hakan ERCAN
seafoodplus.info Mesut ÖZEL
seafoodplus.info Taner EZGÜ
seafoodplus.info İbrahim AKIN
seafoodplus.info Ömer AKDAĞLI
seafoodplus.info Mehmet OTUZBİROĞLU
seafoodplus.info Taner BALKIŞ
seafoodplus.info İzzet ARTUNÇ
seafoodplus.info Hakan ERAYDIN
seafoodplus.info Mehmet Ali ÇINAR
seafoodplus.info Deniz DAĞLILAR
seafoodplus.info Yalçın ERTUNA
seafoodplus.info Türker ERTÜRK
seafoodplus.info Aydın CANEL
seafoodplus.info Sami ÖRGÜÇ
seafoodplus.info Yalçın KAVUKÇUOĞLU
seafoodplus.info Nazım ÇUBUKÇU
seafoodplus.info Ahmet AKSOY
seafoodplus.info Can ERENOĞLU
seafoodplus.info Doğan HACİPOĞLU
seafoodplus.info Abdullah AKGÜL
seafoodplus.info Aziz ÖZTÜRK
seafoodplus.info A. Serdar AKINSEL
seafoodplus.info İlker GÜVEN
seafoodplus.info Mustafa İPTEŞ
seafoodplus.info Caner BENER
seafoodplus.info Nejat BERKSUN
seafoodplus.info Kadir SAĞDIÇ
seafoodplus.info Tayfun TANSAN
seafoodplus.info İskender YILDIRIM
seafoodplus.info Ali Yüksel ÖNEL
seafoodplus.info Uğur YİĞİT
seafoodplus.info Mustafa ÖZBEY
seafoodplus.info Cem GÜRDENİZ
seafoodplus.info Bülent BOSTANOĞLU
seafoodplus.info Murat BİLGEL
seafoodplus.info Cengiz ALPÖZÜ
seafoodplus.info Serdar Okan KIRÇİÇEK
seafoodplus.info Tufan MİMİR
seafoodplus.info Turgut TUFAN
seafoodplus.info Turhan ÖZER
seafoodplus.info Alper TEZEREN
seafoodplus.info Mustafa ÜLTANUR
seafoodplus.info Ruhsar SÜMER
seafoodplus.info Cemal ÜREN
seafoodplus.info Gündüz Alp DEMİRUS
seafoodplus.info Deniz CORA
seafoodplus.info Gürkan İNAN
seafoodplus.info Atilla TONGUÇ
seafoodplus.info Mustafa KARASABUN
seafoodplus.info Erol YÜKSEL
seafoodplus.info Özbek GÜRGÜN
seafoodplus.info Bülent OLCAY
seafoodplus.info Nejat GÜLDİKEN
seafoodplus.info Turgay ERDAĞ
seafoodplus.info İsmail TAYLAN
seafoodplus.info Aydın GÜRÜL
seafoodplus.info Raif NALDEMİR
seafoodplus.info Numan ALANSAL
seafoodplus.info Tanzar DİNÇER
seafoodplus.info Erol ADAYENER
seafoodplus.info Haluk Sayın
seafoodplus.info Ferhat FERHANOĞLU
seafoodplus.info Mehmet Ali ÖZGÜVEN
seafoodplus.info Ali Sadi ÜNSAL
seafoodplus.info Doğan DENİZMEN
seafoodplus.info Taner AKKAYA
seafoodplus.info Necati KURT
seafoodplus.info Tayfun URAZ
seafoodplus.info Engin HEPER
E. Amiral Hayati Bilgiç
E. Amiral Hasan Nihat DOĞAN
E. Amiral Ömer Bayram ÇETİN
seafoodplus.info Mithat Kemal ALGÜL
emekli amiral bildirisi!
Öncesi
24 Mart
24 Mart tarihinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop bir haber kanalına katıldı. İlk öncelikle kendisine yöneltilen İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekilmenin mümkün olup olmadığıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi;
" Teknik bir ifadeyle Meclis onaylama izni veriyor ama Cumhurbaşkanı onaylamayabilir veya onaylayabilir sonra geri çekebilir. Parlamento aşaması bir izin aşamasıdır sadece. Bu yeni değil, 'ten bu yana böyle oluyor bu. Bunun örnekleri var. „
Ardından gazeteci "Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim derse veya Montrö'yü tanımıyorum feshettim derse" diye sordu, Şentop ise; "Teknik olarak yapabilir" yanıtını vermiştir.
Ayrıca aynı gün subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokulları'na giriş şartlarında yer alan 'irticai faaliyetlere karışmamış olma' şartı kaldırılmış, Milli Savunma Bakanlığı bu olaylara ilişkin şu açıklamayı yapmıştır;
" İrtiaci faaliyetler yerine daha geniş kapsamlı, güncel mevzuata uygun, daha somut suçta ve cezada kanunilik ilkesini gözetir şekilde yeni bir düzenleme yapılmıştır.
25 Mart
Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın gittiği bir tarikat evinde sarık ve cüppe ile fotoğrafları ortaya ortaya çıkmıştır. Ardından Milli Savunma Bakanlığı olayla ilgili soruşturma başlatmıştır.
Sonrası
Yargı
Bildiri sonrası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bildiriyi yayınlayan amiral hakkında soruşturma başlattı. Başlatılan soruşturmadan sonra bildiriye imza atan 10 emekli amiral gözaltına alındı. İstanbul'da bulunan 4 emekli amiral ise yaşlarından dolayı emniyete ifade verilmeye çağrıldılar.
Tepkiler
Ulusal tepkiler
Türkiye Cumhurbaşkanı YardımcısıFuat Oktay, bildiriye imza atan isimleri "Millet İradesini ve Recep Tayyip Erdoğan'ın dik duruşunu hazmedemeyen darbe seviciler" olarak değerlendirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun "Neymiş, birkaç emekli amiral bir araya gelip bir bildiri yazmışlar! 5. kol unsurları da hemen heyecanlanmış. Oturun oturduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı, haddinizi bilin, siz kimsiniz!" dedi.
Türkiye Türkiye CumhuriyetiMillî Savunma Bakanlığ ı yaptığı açıklamada "Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bağımsız Türk yargısının gereğini yapacağına inancımız tamdır" dedi.
Türkiye CHP Grup BaşkanvekiliEngin Özkoç, "O eleştirdiğiniz amiraller 15 Temmuz'un önünde de sonunda da dimdik durdular" dedi.
Türkiye İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Sabah bir uyandık, emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar, bu bir zevzekliktir. Ülke bu zevzekliklerden çok çekti." dedi
Türkiye MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır."
Türkiye HDP konuyla ilgili, "Demokrasiyi ve özgürlükleri hedef alan darbeci yaklaşımlara ve tutumlara karşı tavrımız her zaman nettir. Ancak iktidarın yazılı bir bildiriden darbe riski devşirmesi de siyasi kurnazlık ve fırsatçılıktan öte bir anlam taşımamaktadır" dedi.
Türkiye Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise, "Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir" dedi.
Montrö Sözleşmesi nasıl gündeme geldi?
Montrö Sözleşmesi tartışması, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çıkılmasının ardından başladı. Kararın hukuki boyutu ve geçerliliği sorgulandı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un"Bir Cumhurbaşkanı Montrö'yü de feshedebilir mi?" sorusuna "Teknik olarak evet" yanıtını vermesi, Montrö Sözleşmesi'ni bir daha gündeme getirdi.
Şentop, 24 Mart Çarşamba günü Habertürk TV'de katıldığı bir programda İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekilmenin mümkün olup olmadığıyla ilgili soruya "Teknik bir ifadeyle Meclis onaylama izni veriyor ama Cumhurbaşkanı onaylamayabilir veya onaylayabilir sonra geri çekebilir. Parlamento aşaması bir izin aşamasıdır sadece. Bu yeni değil, 'ten bu yana böyle oluyor bu. Bunun örnekleri var." yanıtını verdi.
Şentop, yanıtın ardından daha önce Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiye'nin çekildiği bazı uluslararası anlaşmaları sıralayarak örnekleri olduğunu söyledi.
Bunun üzerine gazeteci Muharrem Sarıkaya,"Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim derse veya Montrö'yü tanımıyorum feshettim derse…" diye sordu.
Şentop "Teknik olarak yapabilir" y anıtını verdi ve ekledi:
"Sadece bizim sistemde değil Almanya da Amerika da Fransa da bunu yapabilir. Ama mantıkta mümkün-muhtemel arasında bir fark vardır. Marmara Denizi'nden ayran yapmak mümkün müdür? Yeterli miktar yoğurt bulursanız, Marmara Denizi'ni de karıştırırsanız aklen mümkün olabilir. İhtimal ise gerçeklerden hareketle bir işin olabilirliği üzerine, bu muhtemel değildir."
Şentop'un bu sözlerine CHP ve İYİ Parti tepki göstermişti.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay"Cumhurbaşkanının bozacağı anlaşmalar Meclis onayına ihtiyaç duyulmayan anlaşmalardır. Almanya da Hitler'e böyle bir yetkiyi tam da 23 Mart'ta vermişti. Ülkenin başına ne belalar açtığı ortada. TBMM Başkanımızın yasama yetkisini tek adama altın tepside sunması beni incitiyor" demişti.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ünzile Yüksel de, Şentop'un sözlerine karşı"Montrö, Türkiye'nin boğazlardaki bağımsızlığıdır. Dünya'yı bıçak sırtında tutan bir anlaşma asla tek bir kişinin isteği ile kaldırılamaz" diye konuşmuştu.
Tartışmanın büyümesi ve birçok muhalif siyasetçi tarafından da dile getirilmesi üzerine Şentop, konuyla ilgili 29 Mart'ta bir açıklama daha yaparak, "Ben herhangi bir anlaşma, sözleşme ismi zikretmedim. İsim telaffuz etmeksizin Anayasa'nın maddesinde ve ilgili mevzuatımızda uluslararası antlaşmalarla ilgili iç hukuktaki düzenlemelerden bahsettim" demişti.
Bu tarihte bir gazeteci TBMM başkanına "Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim derse veya Montrö'yü tanımıyorum feshettim derse" diye sormuş, Şentop ise; "Teknik olarak yapabilir" yanıtını vermiştir.
Ayrıca aynı gün subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokullarına giriş şartlarında yer alan 'irticai faaliyetlere karışmamış olma' şartı kaldırılmıştır.[3]
Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın gittiği bir tarikat evinde sarık ve cüppe ile fotoğrafları ortaya çıkmıştır.[4] Ardından Milli Savunma Bakanlığı olayla ilgili soruşturma başlatmıştır.
“Allah’n lütfu” bu defa kafa kartrc mizansen içerisinde geldi. Amiraller bildiri yaymlad diye solcu öretim üyelerini üniversitelerden atmak, kalan HDP’lileri hapse tkmak, Anayasa Mahkemesi’ni lavetmek mümkün olur mu? Bilmiyoruz. Cebelitark’ ve Bering Boaz’n kapsamad için Türk’ün Cihan Hakimiyeti Mefkûresi’ne, Bab-el-Mendeb ile Hürmüz Boaz’n darda braktndan yeni slâm imparatorluu davasna aykr düen Montrö Sözlemesi inadna geçersiz ilan edilmeye kalklr m? Dolara bal nedenlerle zor. Yine de kestiremeyiz. Resmî tutum “gireriz çkarz, sana m soracaz!” olduuna göre her ey mümkün.
Emekli amiraller bildirisinin bir miktar i görecei belli. Salayaca maduriyet konumu uzun süre korunabilir mi? Zor. Ama neden olmasn? Neler neler i görüyor memleketimizde.
ki günlük rapor hazrlamaya çalalm.
Hakk çinenen herkese istisna gözetmeksizin sahip çkan, eski Mazlumder bakan, imdi milletvekili Ömer Faruk Gergerliolu, düpedüz ikence denebilecek bir hakaret operasyonuyla hapse atld. KHK ile mesleinden (doktorluk) edilen, milletvekillii hileyle düürülen, tamamen hakl AYM bavurusu çabucak reddedilen Gergerliolu, önce Meclis’ten -Meclis bakannn verdii izinle içeri dalan- polisçe itile kakla çkarld, sonra, evinden, yine ayn kaba kuvvet gösterileriyle alnd. Salk kontrolunda doktorun “kardiyolog (kalpçi) görsün” demesine aldr edilmeden, belki de daha fena olsun, kalp krizi geçirsin hesabyla, muayeneye deil cezaevine götürüldü. Nereye götürüldüü ailesine, avukatna söylenmedi. Partisi HDP’nin çeitli üyeleri, Ankara’da hastane hastane arkadalarn aradlar. Ortaya çkt ki, hapishaneye götürülmü. Birkaç saatlik eziyetten sonra, arabada küfür, hakaret, tehdit eliinde nihayet hastaneye götürüldüünde, soluunu tutmu, bu deerli insann akbetini örenmeye çalanlar nihayet azck rahatlad. Gergerliolu’na anjiyo yapld. Youn bakmda bekletilirken, olunun ifadesiyle “bir mizansen” tertiplenerek hastaneden kaçrld, cezaevine kondu.
Batan sona, Gergerliolu’nu ve onun ahsnda hepimizi aalama eylemiydi. Bir insann cezaevine giriini en çok eziyetle nasl bezeyebiliriz, diye düünmü olmalyd birileri.
Ve bütün bunlar olurken de, ertesi gün de, muhalefet partilerinden ses çkmad. Kemal Klçdarolu’nun, Meral Akener’in bu eziyet eylemlerine ilkesel itiraz, artsz katksz insan haklar savunucusu Gergerliolu’nu bu ekilde ezdirmeyeceklerini belli edecek en ufak jestleri görülmedi.
Yine ayn süreçte, ana muhalefet partilerinin bu ilgisizlii, sünepelii, sorumsuzluu, kiiliksizlii, muhalefetin daha radikal, daha atak kesimlerince de sorun edilmedi. Bu süreç balbana -artk siyasî falan deil- psikiyatrik inceleme konusudur. Böyle bir inceleme yaplabilse, bu memlekette birilerinin kendilerine taktklar sfatlar tamaya asla haklarnn olmad bir defa daha -bininci defa- anlalacaktr.
Belki tepkisiz, umursamaz kalanlar kendileri de rahatsz olmulardr, belki Gergerliolu hadisesi biraz olsun tartlr, ders çkarlr falan diye umarken, kendimizi amiraller bildirisi ve yaratt “darbe” tartmasnn tozu duman arasnda bulduk. amiral (sonradan oldu) gece vakti bir bildiri yaymlamlar, “Yüce Türk Milletine” sesleniyorlard.
Bildirinin muhatab, kararn düzeltmesi istenen hükümet -bu durumda tek-adam- deildi. “Yüce Millet”e sesleniliyordu. “Millet” olarak biliriz ki, ancak ihtiyaç halinde yüceltiliriz, bu hitap bize böyle seslenebilecek olanlar tarafndan dile getirildiinde bizden bir ey istenecektir. Bir eyi yapmamz, yapmamamz, ba kaldrp ba ememiz, en hafifinden, birilerinin yapaca bir iin meruiyetini batan kabullenmemiz beklenecektir. Devlet yetkileri tam, tayan hiç kimsenin millete herhangi bir yücelik atfetmedii mâlûmumuzdur. Böyle yapyormu gibi göründüklerinde hepimiz haliyle tedirgin olur, bamza gelecei kestirmeye çabalarz.
Mevcut iktidarn AKP kanad hemen bu gelenee ve alkanlklarmza oynad, “Vay, darbeciler!” diye ayaa kalkt. Bildiriyi kaleme alanlarn tesadüfen biraraya gelmedii açk. Metnin hazrlanmas, egolarnn ne ikin olduunu tahmin edebileceimiz yüz kii tarafndan tartlmas, görüülmesi, imzalanmas, üphesiz organizasyon gerektiriyor. Yani kllanlacak durum yok deil.
Fakat ordunun bandaki adam bugünkü iktidar koalisyonunun yldzlarndan. Askeriyenin büyük ksm Fethullahç tasfiyeleri yüzünden bîtap dümü halde. Ordu Suriye’de faaliyette, Irak’ta operasyonda, Ege, Akdeniz, Karadeniz kpramalar nedeniyle tetikte. Emekli amirallerin u halde orduyu buyruklar altna alp darbe yapmaya kalkabileceklerine sahiden ihtimal verilebilir mi? Ayrca bu amirallerin ne kadar mevcut iktidar koalisyonunun “doal üye”leri? Ne kadar u ya da bu ekilde muhalif saylr? Muhalif saylan da iktidarn hukuksuzluuna, zalimliine mi muhalefet ediyordur?
Eer amiraller toplamas, bu bildiriden ibaret bir arlk koyma, inisiyatif alma eylemiyse, bunun sahici darbeye evrilmesi imkânsz. Gerisinde baka tertip var m, bunu ortaya koymak da darbe darbe diye baranlara düer.
Ancak her hâlükârda bildirinin darbe niyetiyle, hattâ tehlikesiyle badatrlaca, iktidar sözcülerinin bunu tepe tepe kullanaca belli.
Bugünkü iktidarn meruiyeti konusuna burada girmeyeceim. 7 Haziran seçim sonuçlarnn siyasî düzenbazlk ve hunharlkla iptal ediliinden itibaren, yarg bamszlna son verildii, hukukun geçersiz klnd süreç boyunca siyasette meruiyet bahsi tartmaldr. ktidar meru mudur, sorgulanr. Silah zoruyla darbe yapmaya kalkacak birilerinin bu eyleminin yüzde yüz gayrimeru olacaysa su götürmez.
Peki emekli amiraller darbe yapabilir mi? Ya da arkalarnda sahiden darbe yapabilecek bir güç var mdr? kisine de evet cevab vermek zor.
Emekli amiraller bildirisinin iktidara verebilecei esas zarar, koalisyon ortaklar arasnda yarataca üphe, tedirginlik ve güvensizlik ortam. Zira koalisyonun bir -devlet- ayanda üphesiz, emekli amirallerin hislerini anlayp paylaanlar vardr. Bu durum, sadece ihtimal olarak bile, mevcut iktidarn kimyasnda bozulma yaratr. ktidarn kendi açsndan olumlu, istedii yönde deiim yaratacak giriimlerinin gitgide kstland, ortakln artk ancak birlikte ezilecekler hususundaki anlamaya bal olarak sürdüü gözönüne alnrsa, bu bildiri beklendiinden büyük çatlak yaratabilir.
Demokrasi, hukuk, insan haklar adna ne varsa üstüne çkm tepinen gaddar iktidar temsilcilerinin bildiriye kar “demokrasi” diye haykrmas ne kadar ayp, ne kadar irençse, bildiriye sahip çkp emekli amirallerin giriimini savunanlarn gerekçeleri de o kadar riyakârca ve hazin. “Efendim, niçin vatanda olarak görülerini söylemesinler?”mi! Öyle ya, memleketimizde vatandalar sk sk böyle gruplar, “Yüce Türk Milletine” hitabyla balayan, devletin uluslararas anlamalaryla deniz kuvvetlerinde verilecek eitimi birarada ele alan bildiriler yaymlarlar!.. O halde bildiriye yakndan bakalm.
lk cümle öyle: “Son zamanlarda gerek Kanal stanbul, gerekse Uluslararas Antlamalarn iptali yetkisi kapsamnda Montrö Sözlemesi’nin tartmaya açlmas endie ile karlanmaktadr.”
Dakika bir, gol bir. “Karlanmaktadr”. Kim karlyor? Özne yok. “Deerlendirilmektedir”le sona eren cümleleri hatrlyoruzdur herhalde. Özneleri olmaz bunlarn. Yüz küsur emekli amiral, evet, baka yerde, görülerini açklayan bir grup yurtta saylabilirlerdi belki. Ancak kendileri bile bunu böyle görmüyor, sayamyorlar ite. “Saylamamaktadr”.
Gerçi Montrö’nün TC açsndan öneminin izah edildii paragraf, “Türkiye’nin bekasnda önemli bir yer tutan” bu sözlemenin tartlmasna yolaçacak giriimlerden “kaçnlmas gerektii kanaatindeyiz” diye bitiyor. Ancak lafa bir defa “endie ile karlanmaktadr”la balaynca gerisi haliyle ona göre okunur.
Zaten emekli amiraller de, memleket meselelerine elkoymu halleri doruca anlalsn diye, baka konuya geçiveriyorlar: “son günlerde basnda ve sosyal medyada yeralan kabul edilemez nitelikteki baz görüntüler…” u “tarikatçi amiral”, mevzu. Emekli amiraller öyle alk ki, rahatszlk duyduklar herhangi bir mevzuda karlarndaki her kimse onu üstten üstten uyarmaya, Montrö Boazlar Sözlemesi’ne dair, sahiden “görü belirtme” düzeyinde kalsalar dayanabilecekleri görece meru zemini elleriyle ortadan kaldrdklarn fark etmiyorlar bile. “O öyle olsun, unu da öyle yapn” havasna girivermiler.
Emekli amiraller, devamnda, “TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz”in “çok bilinçli bir FETÖ saldrs yaam” olduunu hatrlatyor, “çok deerli kadrolarn bu hain kumpaslara kurban vermi” olduklarna dikkat çekiyorlar. Yani Ergenekon ya da Fethullahç örgütlenme konusunda Deniz Kuvvetleri’nden kimsenin herhangi bir suçu yok, yalnz “kumpasa kurban gitmi” deerli kadrolar var. Açk ki bu ifade rövan havas tayor. Ayn hava, bu bahsin son cümlesiyle pekitiriliyor: “Bu kumpaslardan çkarlacak en önemli ders; TSK’nin, anayasann deimez, deitirilmesi teklif edilemez temel deerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.”
Evet. Geldik yine AKP’yi unu bunu aan mâlûm alana, “deitirilmesi teklif dahi edilemez”ler meydanna. “TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi,” diye devam ediyor emekli amiraller, “bu deerlerin dna çkm, Atatürk’ün çizdii çada rotadan uzaklam gösterme çabalarn knyor ve tüm varlmzla kar çkyoruz.”
Ardndan, AKP’lilerin tehdit, bildiriyi savunanlarn uyar diye niteledii söz geliyor: “Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalml ve bekas için en tehlikeli olaylar yaama risk ve tehdidi ile karlaabilecektir.” Bense buradan, u ana kadar yaadklarmzn emekli amirallere göre devletin bekas açsndan riskli ve tehlikeli olmad sonucunu çkaryorum.
Bildirinin sonunda, metni kaleme alanlar, hem “Ana ve Mavi Vatan’n koruyucusu” denizcilerin “Atatürk ilke ve devrimleri dorultusunda yetitirilmesi”nin “elzem” olduunu vurguluyor hem de kendilerinin hangi sfatla konutuunu hatrlatyorlar -siyaset önerisiyle birlikte: “Ülkemizin her köesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve snr ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunmas için Atatürk’ün gösterdii yolda canla bala çalan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanndayz.” Mavi Vatan, emekli amirallerle mevcut iktidar arasnda köprü; bu da durumu ilginçletiriyor.
Ve basitçe vefa belirtir görünen u son cümleyle, bildiriyi yazanlar, onlar gelmi geçmi ve tabiî esas önemlisi bugünkü “Deniz Kuvvetlerimiz”in temsilcisi saymamz, söylediklerine ona göre kulak vermemizi istiyorlar: “Deniz ehitlerimizi anarak Saygyla duyururuz.”
Ülkeyi yönetenlerin tekil bir konudaki -olaymzda Montrö- muhtemel tavrlarnn sakncalarna iaret ederken benimsenecek iletiim protokolü deil bu.
Yarataca siyasî sonuç ne olur, imdiden kestiremeyiz, ama bu bildiri meselesinin özellikle MHP’yi sktrmas ihtimaline iaret ederek imdilik bitireyim.