anadolu üniversitesi bireyler arası iletişim kitabı / Anadolu Üniversitesi | Dersleri Kurtaran Adam

Anadolu Üniversitesi Bireyler Arası Iletişim Kitabı

anadolu üniversitesi bireyler arası iletişim kitabı

Açıköğretim olarak öğrenim gören öğrenciler derslere fiziksel olarak katılamadıkları için evde kendilerinin ders çalışması gerekiyor. Açıköğretim ders kitaplarının fiziksel olarak dağıtımı durdurulup sadece e-kitap şeklinde e-kampüs sayfasında yer almaktadır. Öğrenciler, öğrenci sayfalarına giderek ders kitabını pdf olarak indirebildikleri gibi bu sayfadan da erişim sağlayabilirler.

Açıköğretim ders kitabını fiziki olarak almak isteyenler ise kitap başına bedel ödeyerek ders kitaplarını temin edebilmektedir. ( Kitap bedeli her yıl değişkenlik göstermektedir. )

Ders kitapları fiziksel olarak dağıtılmadığı için ders kitaplarını e-kitap olarak sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Sizlerde öğrenci sayfanızdan indirdiğiniz ders kitaplarını bizlere göndererek sayfada paylaşılabilmesini sağlayabilirsiniz.

Aşağıda açıköğretim derslerinden bir tanesi olanBireyler Arası İletişim ( İLTU ) dersinin e-kitabını görüyorsunuz. Açıköğretim ders kitaplarında zaman zaman değişiklikler yapılabilmektedir. Ekampüs sayfanızdan kitabın son halini kontrol etmenizi öneririz. Güncellenmiş olan ders kitabını bize ilettiğinizde sayfamıza ekleyebiliriz.

Ders Kitabı E-Kitap şeklinde olup dosyanın boyutuna göre yüklenmesi uzun sürebilmektedir.

Bireyler Arası İletişim ( İLTU ) Ders e-Kitabı:

Not: Ders kitapları zaman zaman güncellendiği için buraya tıklayarak ders kitabının güncellik kontrolünü yapmanızı öneririz. Sayfamızda ders kitabı güncel değil ise e-kampüs sayfasından ders e-kitabını alarak BURAYA tıklayıp bizlere gönderebilirsiniz. Sizlerin adına sayfamızda paylaşabiliriz.

1 T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: İLETİŞİM BİLGİSİ Yazarlar seafoodplus.infoç.Dr. Mestan KÜÇÜK (Ünite 1) seafoodplus.infoç.Dr. Ufuk ERİŞ (Ünite 2, 3) Öğr.Gör. Tarkan OĞUZ (Ünite 4, 6) Arş.Gör. Anıl DAL (Ünite 5) seafoodplus.info Cengiz Hakan AYDIN (Ünite 7) seafoodplus.info E. Nezih ORHON (Ünite 8) Editörler seafoodplus.info E. Nezih ORHON seafoodplus.infoç.Dr. Ufuk ERİŞ ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i

2 Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Öğretim tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları seafoodplus.infoç.Dr. Seçil Banar Öğr.Göseafoodplus.info Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafikerler Gülşah Karabulut Özlem Ceylan Kenan Çetinkaya Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi İletişim Bilgisi ISBN Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Eylül ii

3 İçindekiler Önsöz iv 1. İletişim Kavramı ve İletişim Süreci Sözel İletişim Sözsüz İletişim Bireylerarası İletişim Grup İletişimi ve Örgüt İçi İletişim Kitle İletişimi Çevrimiçi İletişim Uluslararası ve Kültürlerarası İletişim iii

4 Önsöz İletişim, hayatımızın her alanında yaşamsal öneme sahip bir olgudur. İnsanların doğada yalnız kalamazlıklarını aşmalarında, birlikte durup, birlikte üretebilmelerinde, kültürler oluşturmalarında, medeniyetler kurmalarında iletişimin payı göz ardı edilemeyecek denli büyüktür. İnsanlar iletişim ile birbirlerine duygularını, bilgilerini aktarabilmiş, biriktirebilmiş ve insanlığın gelişmesi ivmelenerek artmıştır. Bilim üretmiş, şiir yazmış, şarkılar söylemiş insanlık iletişim ile karşılıklı bir varoluşsal ilişki içindedir. Bireysel yaşamlarımızda da iletişimin önemini açıkça hissederiz. İçsel duygusal yaşantılarımızdan tutun da, özel yaşamımıza, çalışma hayatımızdan tutun da siyasal yaşama kadar birçok alanda iletişimin önemli ve belirleyici bir olgu haline geldiği zamanlarda yaşamaktayız. Teknoloji ile aracılanan ilk iletişim biçimi olarak yazıdan günümüzün yeni iletişim teknolojileri ile gönderip aldığımız mesajlara kadar iletişim gittikçe artan önemi ile bireysel ve toplumsal yaşamda mutlu ve başarılı bireyler için vazgeçilmez bir yeti olarak değerlendirilmektedir. Hatta iletişim günümüze gelindikçe yalnızca doğal bir insan yetisi olmanın ötesine geçmiş profesyonel bir sektör halinde insanların hayatlarını kazandıkları bir iş kolu olmuştur. İletişim tek boyutlu bir olgu değildir. Birçok düzey ve boyutta gözlemlenebilir. Bu karmaşık ve çok boyutlu yapıyı belirli bir düzen içerisinde ele aldığımız bu kitapta öncelikle iletişimin temel tanımlarını ve önemini konu edindik. Daha sonra iletişimin iki önemli boyutunu sözlü ve sözsüz iletişimi değerlendirdik. Sözlü iletişim ile, paylaştığımız simgelerle soyutlayıp sınıflandıran, düşünen, yazan, konuşan insanın iletişim davranışlarına eğildik. Sözsüz iletişim ise en az sözlü iletişim kadar çok anlam paylaşmamıza olanak tanıyan çok geniş bir iletişim kanalı olarak ele alındı. Daha sonra ise iletişime belli düzeylerde yaklaştık. Bunlar bireylerarası iletişim, grup iletişimi çevrimiçi iletişim, ve kitle iletişimidir. Son konumuzda küreselleşen dünyamızdaki önemli bir iletişim düzeyi olan uluslararası ve kültürlerarası iletişime yer verdik. İletişimin tümünü ele almaya çalıştığımız bu çok boyutlu yapısı da göstermektedir ki, tüm yaşamımızda iletişimin dışında bir alan bulmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bu da iletişimin vazgeçilmez önemini ortaya koymaktadır. Böyle değerlendirildiğinde iletişim hakkında bilgi sahibi olmak, iletişim becerilerimizi geliştirmek de bireysel ve toplumsal yaşamda başarılı ve mutlu bireyler olmanın ön koşullarından biri haline gelmektedir. Bu noktadan hareketle İletişim Bilgisi kitabı Açık Öğretim Fakültesi öğrencileri ve konu ile ilgili tüm kişilere iletişim ile ilgili bilgileri sağlamak ve bu alanda kendilerini geliştirmek için ihtiyaç duydukları konuları sunmak açısından belirli bir sorumluluğu taşımaktadır. Bu sorumluluğun bilinciyle değerli öğretim elemanlarımızca içeriği hazırlanan ve öğretim tasarımı ve grafik tasarım ekiplerince düzenlenen bu kitabın gerçekleşmesinde payı olan herkese teşekkür eder ve öğrencilerimize çalışmalarında başarılar dileriz. Editörler seafoodplus.info E. Nezih ORHON seafoodplus.infoç.Dr. Ufuk ERİŞ iv

5

6 1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; İletişim kavramını tanımlayabilecek, İletişimin önemini açıklayabilecek, İletişim sürecinin öğelerini açıklayabilecek, İletişim bağlamını oluşturan boyutları ve iletişimin amaçlarını örneklendirebilecek, İletişim ilkelerini ifade edebilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar İletişim Kaynak İleti Alıcı Kanal Geri-Bildirim Kodlama-Kod Açma Süreç Bağlam Gürültü İçindekiler Giriş İletişim Kavramı İletişimin Önemi İletişimin Amaçları İletişim Süreci ve Öğeleri İletişim İlkeleri İletişim Bağlamı 2

7 İletişim Kavramı ve İletişim Süreci GİRİŞ İletişim her ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin insanoğlu için vazgeçilmez bir olgudur. Toplumsal hayatın her alanında bireylerin, toplumun diğer üyeleriyle ilişkilerini düzenlemede, iş ortamındaki başarısını, aile ve sosyal ortamındaki mutluluğunu ya da mutsuzluğunu belirlemede önemli bir etkiye sahiptir. Yetmişli yılların sonunda bir kütüphanede yapılmış aşağıda okuyacağınız araştırma iletişimin aslında insanların hayatı algılayışlarını nasıl etkilediğine çok güzel bir örnek oluşturmaktadır. Bu araştırmada, kütüphane görevlilerinden, kitap alan kişilere mümkün olduğu kadar az ilgi göstermeleri, tepkisiz olmaları, gülümsememeleri, onlarla göz temasından kaçınmaları, selamlaşmamaları ve hiçbir şekilde onlara dokunmamaları istenmiştir, bu an gerçekleşirkende kütüphaneden çıkan insanların, kitapları kontrol için kütüphane görevlisine uzatırken, gizli kamerayla fotoğrafları çekilmiştir. Kitap alan kişilere çıkışta kütüphane hakkındaki izlenimleri sorulmuştur. Hepsi hizmetin çok kötü olduğunu belirtmişlerdir. Beklenen sonuç da zaten budur ancak araştırmacıları şaşırtan şey, hizmetten şikâyet ederken çok az sayıda insanın görevlilerden söz etmesidir. Bu insanlar, kötü ışıklandırma ve zor bir kodlama sistemi yüzünden olumsuz izlenimler edindiklerini düşünmektedirler. Birkaçı da istedikleri kitapları bulamamaktan yakınmıştır. Deneyin ikinci bölümünde görevlilerden şunları yapmaları istenmiştir. Kitap alan kişinin gözlerine bakın. Onlara isimleriyle hitap edin (kartta yazılıdır). Kartı verirken kitapların üstünden tesadüfmüş gibi dokunun. Bu an gerçekleşirkende kitap alanların aynı kamerayla yine fotoğrafları çekilmiştir ve kütüphaneden çıkarken görüşleri sorulmuştur. Bu kez tepkiler çok farklı olmuştur. Hemen hemen hepsi kütüphanenin hizmetinden memnun kalmışlardır. Diğerinde olduğu gibi, burada yine çok az kişi görevlilerin olumlu tavırlarından söz etmiştir. Gerçekte değişen tek şey ise odur aslında. Çoğu olumlu izlenimlerin iyi ışıklandırma, düzgün kodlama ve katalog sisteminden kaynaklandığını düşünmüşlerdir. Oysa değişen tek şey görevlilerin kütüphaneye gelenlerle kurdukları sözlü ve sözsüz iletişim tarzıdır. İnsanlar hayatlarının her anında iletişimin farklı boyutlarını deneyimlemektedirler. İnsanların gerek kendi kendilerine gerçekleştirdikleri iç konuşmaları gerekse diğer insanlarla kurdukları etkileşimler iletişimin bir parçasıdır. Bu ünitede, farkında olsak da olmasak da hayatımızda çok önemli bir yere sahip olan iletişim kavramından, iletişimin öneminden, iletişimin temel amaçlarından iletişim sürecinden ve bu süreci oluşturan öğelerden, iletişim ilkelerinden ve iletişim bağlamından bahsedilecektir. İLETİŞİM KAVRAMI İnsan sosyal bir varlıktır ve yaşamını sürdürebilmesi için çevresiyle sürekli iletişim kurma ihtiyacı içerisindedir. İnsanın biyolojik bir varlıktan sosyal bir varlığa dönüşmesini sağlayan en önemli unsurun iletişim olduğunu söylemek mümkündür. İnsan anlamak ve anlaşılmak ihtiyacındadır. Hele anlaşılmak en çok olması istenen durumdur. Ne yazık ki bu özlem çoğu zaman bir ömür boyu sürebilir. Bu nedenle Hegel Beni hayatta bir kişi anladı o da yanlış anladı der. İnsanoğlu çevresinde olup bitenleri anlamak ve kendini çevresindekilere anlatabilmek için sürekli iletiler alır ve sürekli iletiler yollar. Onun her davranışı, konuşması, susması, duruşu, yüz ifadeleri, oturuş biçimi kendini anlatma çabasından kaynaklanmaktadır. Sessizliği seçen insan, beden diliyle çevresine bir şeyler iletmeye çalışır ya da kendi ile kurduğu iç iletişimde kendisiyle hesaplaşır. Bu hesaplaşmada, olaylar ve durumlar üzerinde düşünür, o anki duygu ve düşüncelerini değerlendirir ve aldığı kararlar doğrultusunda davranışlarına ve hayatına yön verir. 3

8 İnsanların iletişim kurmadan yaşaması daha doğrusu herhangi bir iletişim aktivitesi içinde olmadan yaşaması zor görünmektedir. Gazete okumak, televizyon haberlerini dinlemek, yoldaki trafik işareti, reklam panoları ve benzeri diğer unsurlara maruz kalmamız aslında iletişimin bir parçası olarak görülebilir. Bu noktada iletişim kavram olarak içerisinde paylaşım ve etkileşim edimlerini içermektedir (Güngör, 37). Tüm bunlar insanın iletişim kurmadan yaşayamacağının göstergesidir. İletişim karşılıklı konuşmak, iki kişinin sohbet etmesi, ilişkileri iyi tutma becerisi, söylenenleri anlayabilme ve uygun tepkiler üretebilme gibi tanımlamalardan daha ötesini içermektedir. Aslında iletişimin insanla başlayıp devam eden ve insan oldukça farklılaşsa da devam edecek bir süreç olduğunu söylemek gerekir. İnsan varoluşundan itibaren sürekli olarak hem doğa ile etkileşimde bulunmak, hem de doğa koşullarının acımasızlığı ve çevredeki uyaranları anlamlı kılmak adına diğer insanlarla işbirliği içinde olmak durumunda kalmıştır. Bu süreçte bilginin paylaşılması, ortak anlamlar üretme çabaları iletişim kurma zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. Insanların bilgileri paylaşmak, kendilerini ifade etmek için çıkardıkları sesler, bu seslere eşlik eden vücut hareketleri, mağara duvarlarına çizilenler zaman içerisinde daha da anlamlı ve sistemli ortak yapılar haline gelmeye başlamıştır (Güngör, 36). Böylece farklı coğrafyalarda farklı dilller ortaya çıkmış ve dildeki sözcüklerin, duyguların, düşüncelerin belli işaretlerle; kağıda, taşa, toprağa, tahtaya, vb. dökülmesi ilede yazı doğmuştur. Tüm bunlar insanın anlamak ve anlaşılmak için gösterdiği çabanın bir ürünüdür ve iletişimin insan için ne kadar vazgeçilmez bir olgu olduğunun kanıtıdır. İletişim sözcüğü batı dillerindeki communication sözcüğünün karşılığı olarak dilimizde kullanılmaktadır. Commmunication sözcüğünün kökeninde Latince communis sözcüğü bulunmakta ve bu kavramda birçok kişiye ve nesneye ait ortaklaşa gerçekleştirilen anlamında kullanılmaktadır. Bu noktadan yola çıkarak iletişimin köken olarak sadece iletileri aktarmaktan ziyade, toplumsal olarak da bir etkileşimi içerdiğini söylemek mümkündür (Zıllıoğlu, 22). İletişim kavramı çok farklı alanlarda kullanıldığı için iletişim kavramına her alana özgü anlamlar yüklenmektedir. Bu nedenle iletişim kavramının herkes tarafından kabul edilen bir tanımını yapmak neredeyse olanaksızdır, ancak iletişim denince akla genellikle insanlar arası iletişim ve bu amaçla kullanılan araçlar gelmektedir. Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre iletişim, duygu ve düşüncelerin, akla uygun şekilde başkalarına aktarılması, bildirim ve haberleşme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak iletişimle ilgili diğer tanımlar aşağıdaki gibi sıralanabilir. İletişim bir organizmanın bir uyarıcıyla gösterdiği ayırıcı tepkidir (Aktaran: Trenholm, 20). İnsanın olduğu heryerde kişiler, gruplar ve türler arasında karşılıklı gerçekleşen, mesajların değiş-tokuşu sürecidir (Cemalcılar, ). Duygu, düşünce, fikir, bilgi ve kültürü kapsayan anlamların semboller yardımıyla aktarıldığı bir süreçtir (Tutar, 34). Anlamları itibarıyla uzlaşılmış simgeler yoluyla değişik zaman ve mekan boyutlarında gerçekleşen bilgi, düşünce ve duyguların aktarılması ve alış-verişidir (Zıllıoğlu, 22). Bilgi, düşünce, duygu, tutum ve kanılarla, davranış biçimlerinin kaynak ile alıcı arasındaki bir ilişki yoluyla bir insan ya da insanlardan diğerine bazı kanallar kullanılarak, anlam olarak üzerinde uzlaşılan simgeler aracılığıyla değişimi ve aktarılması sürecidir (Yüksel, 11). Tanımlara dikkatlice bakıldığında ilk tanımın çok geniş kapsamlı bir iletişim tanımı olduğu görülebilir. Bu tanım makinelerin kurduğu iletişim hariç tüm canlı varlıkların davranışlarını iletişim kavramı tanımı içinde değerlendirmektedir. Canlılar içinde ileti alış-verişi anlamında iletişim kurma becerisine sahip tek tür insan değildir. İletişim alanında çalışan bazı uzmanlar çok genel bir tanımı tercih ederlerken diğerleride doğrudan insan davranışları üzerine odaklanmaktadırlar. İnsan, hayvan ve makine arasındaki temel farklılıkları gözönünde bulundurarak iletişimin benzersiz bir insan davaranışı olduğunu savunmaktadırlar ve tanımlarını bu doğrultuda yapmaktadırlar. Çünkü canlılar içinde yalnız insan simge yaratma becerisine sahiptir. Bu özelliği ile insan duygularını, düşüncelerini, bilgi birikimini biriktirip kendinden sonraki nesillere aktarabilmektedir. Bu da insanın iletişim becerisinin toplumun değişiminde 4

9 ve gelişmesinde çok önemli bir rol oynadığını göstermektedir. İşte bu ilgi birikimi sayesinde iletişim, önceleri mağaralarda bulunan sembolik çizimler aracılığı ile gerçekleşirken günümüzde televizyon, radyo, bilgisayar, cep telefonu, internet gibi iletişim teknolojileri ile daha etkin ve katılımlı bir şekilde gerçekleşebilmektedir. etkilemiştir? Simge yaratma becerisi insanlık tarihinin gelişimini sizce nasıl İLETİŞİMİN ÖNEMİ Her insanın iletişim konuşunda temel düzeyde de olsa bilgi sahibi olması gerekmektedir çünkü iletişim yaşamımızın merkezinde yer alan önemli öğelerden bir tanesidir. Etkili iletişim insanların mesleki yaşamlarında sorunları çözmelerine yardımcı olurken kişisel yaşamlarında da ilişkilerini iyileştirmelerine ve sürdürmelerine yardımcı olur. İletişim uzmanları zayıf iletişimin birçok sorunun temelinde yer aldığını ve etkili iletişimin de bunun tek çözümü olduğunu düşünmektedirler. İletişim kuramlarını, araştırmalarını ve uygulamalarını anlamak hayatınızda anlamlı değişikliklere neden olacaktır. İletişim ilkeleri ve pratikleri arkadaşlar, aile ve hatta uluslararasındaki sürtüşmeleri çözebilir. Tabii ki bunun için öncelikle doğru olarak algılanmaları gerekir. Tüm bunlar iletişimi iyi öğrenmenin ve uygulamada kullanmanın dünyayı sorunsuz bir yer haline getireceği anlamına gelmez, iletişimi sihirli bir değnek olarak düşünmek yanlış olabilir ancak iyi iletişimin birçok sorunun oluşmasına engel olacağı ve birçok sorunun çözümüne katkı sağlayacağı aşikardır. İletişim her yerde ve her zaman vardır. Hayatımızın tüm aşamalarında da önemli bir rol oynamaktadır. İlgileriniz ve hedefleriniz ne olursa olsun, etkili iletişim kurma becerisi hayatınızı iyileştirir ve zenginlik katar. İletişim konusunda çalışmak size aşağıda sıralanan faydaları sağlar. 1. İletişim çalışmak kendi kendinize bakışınızı geliştirir: İnsanların kendisi hakkındaki bilgisi iletişim deneyimleri sonucu olgunlaşır. İnsanların kendilerine ilişkin algıları, farkındalıkları, özyeterlikleri, vb. iletişim sürecindeki deneyimleri ile gelişir ve olgunlaşır. 2. İletişim çalışmak diğer insanların size bakışını iyileştirir: İletişim konusunda çalışarak ya da okuma yaparak nasıl etkili iletişim kuracağınızı öğrenirsiniz. Diğer insanlar üzerinde olumlu bakış açısı elde etmenizi sağlayacak davranışların belirli düzeylerde nasıl kontrol edilebileceğini öğrenir ve bu olumlu izlenimleri sürdürerek hedefinize ulaşırsınız. Genellikle insanlar zaten iyi iletişim kuran insanlarla iletişim kurmaktan hoşlanırlar. 3. İletişim çalışmak insan ilişkileri hakkında bildiklerinizin artmasını sağlar: İletişim alanı insanların birbirleriyle nasıl ilişki kurduklarını ve verili duruma uygun iletişim biçiminin ne olacağı hakkındaki bilgileri öğrenmemizi sağlar. 4. İletişim çalışarak önemli yaşam becerilerini öğrenebiliriz: İletişim çalışmak, herkesin hayatının belirli bir noktasında kullanacağı önemli becerileri öğrenmeyi sağlar. Bu becerilere eleştirel düşünme, sorun çözme, karar verme, çatışmaları çözme, medya okuryazarlığı, konuşma becerileri gibi birçok beceri örnek olarak verilebilir. 5. İletişim çalışmak mesleki yaşantınızda başarılı olmanıza yardımcı olur: Alanda birçok farklı iş dalında çalışan uzmanlar iletişim becerilerinin iş yaşamında ne kadar önemli olduğunu vurgulayan ifadeler kullanmakta ve yazılar yazmaktadırlar. Hatta isim yapmış okullardaki öğrencileri istihdam eden şirketlerin adaylarda aradığı ayırt edici özellik onların fizik ya da finanstaki sıkı bilgileri değilde, onların sahip oldukları iletişim becerileridir. Yöneticilere yapılmış düzinelerce anket göstermektedir ki, yöneticilerin üniversite öğrencilerinde aradıkları en önemli beceri sözlü ve yazılı iletişimle ilgilidir. 6. İletişim çalışmak gittikçe farklılaşan dünyada dolaşabilmenize yardımcı olur: Temel iletişim kavramları konusunda bir kavrayış geliştirmeniz ve bu kavramların günlük etkileşimlerde nasıl uygulandığını öğrenmeniz dile ve kültüre bağlı engelleri aşmanıza ve dünyanın heryerinde iletişim konusunda donanımlı olmanıza yardımcı olur. 5

10 İLETİŞİMİN AMAÇLARI İnsanlar iletişim kurarken bilinçli ya da bilinçsiz, farkında olarak ya da olmadan belirli amaçlar doğrultusunda hareket ederler. Bu amaçlar; keşfetmek, ilişki kurmak, yardım etmek, ikna etmek, eğlenmek şeklinde sıralanabilir. İletişimin başlıca amaçlardan bir tanesi bireysel keşfetme ile ilgilidir. Başka bir insan ile iletişim kurarken, o insan hakkında bir şeyler öğrenirken aslında kendimiz hakkında da bir şeyleri öğreniriz. Aslında kendimize ilişkin algılarımız çoğunlukla iletişim süresince (özellikle bireylerarası iletişimde) diğer insanlardan kendimiz hakkında ne öğrendiğimizin sonucudur. İletişim ayrıca dış dünyayı keşfetmemize de yardımcı olur. İletişim dünya ve insanlar hakkında aklımızda ortaya çıkan belirsizlikleri azaltmamıza yardımcı olur. Belirsizliklerin azalması da daha etkili bir şekilde iletişim kurmamıza yardımcı olur. İnsanlar genellikle zamanlarının ve enerjilerinin çoğunu sosyal ilişkiler kurmaya ve bu ilişkileri sürdürmeye harcarlar. Yakın arkadaşlarımızla, ailemizle ve sevdiklerimizle bulunduğumuz ortam neresi olursa olsun iletişim kurmaya çalışırız. Telefon ya da Internet gibi iletişim teknolojilerinin gelişmesinin ve bu kadar yaygın bir şekilde kullanılmasının nedenlerinden biri de budur denebilir. İletişimin yardım etme amacını ise yapıcı bir şekilde birini eleştirirken, empatik iletişim kurarken, bir grupla bir sorunu çözmeye çalışırken, bir konuşmacıyı dikkatli ve destekleyici bir şekilde dinlerken yerine getiririz. İnsanların Internet i kullanmalarının ana nedenleri arasında ve Internet üzerinden kurulan iletişimin ana işlevleri arasında yardım almanın ve yardım etmenin olması da bu nedenle çok şaşırtıcı bir sonuç değildir (Meier, ). Bireylerarası ve grup içinde gerçekleştirdiğimiz günlük iletişimlerimizde sıklıkla diğerlerinin tutum ve davranışlarını değiştirmek için onları bazı konularda ikna etmeye çalışırız. Belli bir kişiye ya da partiye oy vermeleri, yeni bir diyete başlamaları, belirli bir ürünü almaları, bir filmi görmeleri, bir web sayfasını ziyaret etmeleri, özel bir ders almaları, sizinle bir yere gelmeleri, bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna inanmaları, ve benzeri bir çok konuda çevremizdekileri ikna etmeye uğraşırız. Bazı araştırmacılar kurduğumuz tüm iletişimlerin aslında ikna etmek için olduğunu iddia etmektedir (Canary, Cody, & Manusov, ). Eğlence amacıyla kurulan iletişim keyif, kaçış ve rahatlama güdülerini içinde barındırır. Şaka yaptığımızda, zekice bir şey söyleyip bunu bize keyif veren öykülerle birleştirdiğimizde, kendimizde oluşan ve karşımızdakinde uyandırdığımız duygular iletişimin eğlence amacına örnek gösterilebilir. Benzer şekilde, insanlar baskı ve sorumluluklardan uzaklaşmak ve rahatlamak için iletişim kurabilirler. İnsan iletişiminin amaçları doğrultusunda düşünüldüğünde sosyal medyanın yaygın olarak kullanılmasını nasıl açıklarsınız? İLETİŞİM SÜRECİ VE ÖĞELERİ Hayatımızın büyük bir bölümünü okumak dinlemek, yazmak, konuşmak gibi faaliyetlere ayırarak geçirmektediyiz. Yapılan araştırmalar da, iletişimin, iş yaşamında ve günlük yaşamda zamanımızın büyük bir kısmını aldığını ortaya koymaktadır. Tablo de de görülebileceği gibi bir insanın günün 2/3 ü iletişim temelli etkinliklerle geçmektedir. Sözlü ve yazılı iletişimin yanında vücut hareketlerimiz, yüz ifadelerimiz, sesimizin tonu, diğer insanlarla olan etkileşimlerimizde araya koyduğumuz mesafe, giydiklerimiz, içinde bulunduğumuz mekanları düzenleme şeklimiz de, ayrıca bir iletişim aracı olarak kulanılmaktadır. İçinde bulunduğumuz duygu durumuna ilişkin sesimizin tonu, söylenilenin içeriğinden çok, ipucunu içinde barındırabilmekte ve iletinin niteliğini farklılaştırabilmektedir (Tuna, 6). 6

11 Tablo İletişim Türü (Oransal Olarak) Yazma % 9 Okuma % 16 Konuşma % 30 Dinleme % 45 İletişim Türü (Saat Olarak) Yazma 1,5 saat Okuma 3 saat Konuşma saat Dinleme 7 saat Kaynak: Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi, İletişim Modülü, İletişimi durağan değil, sürekli gelişmeleri içersinde barındıran ve bu gelişmelerin başka bir duruma dönüşmesini içeren bir süreç olarak ele almak gerekir. Süreç, bir olayın düzenli olarak ve birbirini izleyen değişmelerle gelişmesi, başka bir olaya dönüşmesidir. Süreç kavramı, sürekliliği, değişimi ve gelişimi içerir. İletişim süreci; diğer insanları ikna etmek, bilgilendirmek, yönetmek, eğlendirmek, bilgilenmek ve bilgilendirmek gibi amaçları içerebilir. İletişim çabası sonunda elde edilen ödül; ulaşılmak istenilen bir bilgi, takdir edilmek, övülmek şeklinde de olabilmektedir. Yeni doğan bir bebeğin çevresini araştırmak için sorular sorarak bilgilenme isteğinden başlayarak hayatımızda çevremizi şekillendirme, onu daha iyi anlayabilme ile ilgili tüm durumlar iletişim yaşantıları ve süreci olarak tanımlanabilir. Aslında iletişimi sadece iletiyi gönderen ve alan arasındaki etki sürecine indirgemek, iletişimin önemini hafife almaktır. Hangi düzeyde gerçekleşirse gerçekleşsin, iletişiminin her düzeyinde temel olan ortaklaşma ve paylaşmadır (Lazar, ). İletişim bireyin biyolojik gelişimine, kültürel ve toplumsal çevresindeki ilişki ve etkileşimlerine koşut olarak sürekli gelişen, değişen ve buna karşılık bireyi de değiştiren bir olgudur. Bunun yanında iletişim toplumsal ve kültürel değişim ve gelişim süreçleriyle bağlantılı, onların hem sonucu hem de nedeni olan bir süreçtir. Birey açısından düşünüldüğünde de iletişim bir süreçtir. Herhangi bir anda ve durumda iletişimde bulunduğumuzda, hem geçmişteki yaşantılarımız, birikimlerimiz, başarılarımız, yanılgılarımız, hem gelecekten beklentilerimiz, umutlarımız devreye girer. Belli durumlarda ve konularda belli bir biçimde, düşünmeye, konuşmaya ve davranmaya alışmışızdır; bunlara aldığımız ya da alamadığımız karşılıklar, tepkiler sonraki iletişimlerimizin temelini oluşturur. Kısaca, iletişim bilgi edinmesini ve buna göre tepki geliştirmesini sağlayan bir süreçtir. Kuşkusuz her iletişim durumu aynı değildir ancak insanın değişik durumlarda gerçekleştirdiği tüm iletişimlerin okuduğu, seyrettiği ya da dinlediği herşey, katıldığı ya da tanık olduğu her konuşma, uyandırdığı olumlu/olumsuz duygu ve düşüncelerle, içinde gerçekleştikleri koşullarla- her biri hem bir süreç gibi işler, hem de genel iletişim sürecinin bir aşamasını oluşturur. İletişim kuramları, iletişim sürecinin ve bu süreçte yer alan öğelerine ayrılabileceği, bu öğelerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin incelenerek, işleyiş düzeninin kavranabileceği varsayımına dayanır. Bu doğrultuda düşünüldüğünde iletişim sürecinde yer alan öğeler; kaynak, ileti, kodlama-kod açma, kanal, alıcı, geri-bildirim ve gürültü şeklinde sıralanabilir. Kaynak İletişim sürecinde mesajı gönderen ve iletişim sürecini başlatan öğedir. Kaynak, algılama, seçme, düşünme, yorumlama süreçlerinde ürettiği anlamlı iletileri simgeler aracılığı ile gönderendir. İletişim sürecinin başlangıcında kaynak iletmek istediğini, kendi ve alıcının anlayabileceği şekilde kodlar. Kaynak iletiyi alıcıya gönderen kişi, grup ya da kurum olabilir. Kaynak konumundakiler her ortamda konuşma, yazma yoluyla aktardıkları duygu ve düşüncelerle alıcı/alıcıları belli davranışları göstermeleri için yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Mesaj bir kez kodlanıp alıcıya gönderildiğinde, mesajın yapacağı şeyleri önleyip, değiştirmek kaynağın gücü dışında kalmaktadır. Bu nedenle mesajların süreci etkileyecek tüm değişkenler düşünülerek kodlanması gerekmektedir. Bu da etkili iletişim kurabilmek için kaynağın bazı niteliklere sahip olması gerektiği anlamına gelmektedir. Kaynağın iletişim becerileri (etkili konuşma, dinleme, yazma ve beden dilini etkili kullanma) konuştuğu konu hakkındaki bilgi düzeyi ve deneyimi kurulan iletişimin niteliğini belirler. 7

12 İleti (Mesaj) Bir kişinin diğer kişiye ya da bir grup insana iletmek istediği fikir, düşünce ya da duygunun sözlü ya da sözsüz biçimidir. İletişim sürecinde kaynaktan gönderilen; bilgi, görüş ve davranışların kaynak tarafından ortak sembollere bağlı kalarak kodlanması durumu olarak da tanımlanmaktadır (Odabaşı ve Oyman, ). Bunlara ek olarak kaynağın duygu ve düşüncelerini konuşarak, yazarak jest ve mimikler eşliğinde aktardığı sözel, görsel bir ürün olarak da tanımlanabilir. İletişim olması için öncelikle uygun bir iletinin oluşması gerekmektedir. Mesaj ya da ileti, kaynak tarafından aktarılanların sembolik bir ifadesidir. Dil ve konuşma yoluyla ortaya konulanlar, yazıda kullanılan, kalemle kâğıda dökülenler, bir gülümseme, bir cep telefonu mesajı, bir gazete haber başlığı, sosyal paylaşım sitesindeki bir gülümseme işareti, iletiye örnek olarak gösterilebilir. Yazı olarak ortaya konulan harflerden oluşan örüntüler, sözlü olarak anlatılanlar sırasında bu anlatımlara eşlik eden el, yüz, göz, kol, vücut hareketleri yanında jest ve mimikler de iletidir. Mesajların dikkat çekici olması için sözel ve görsel unsurları içinde barındırması önem taşımaktadır. Görsel unsurların daha çok ilgi çektiğini söylemek mümkündür. Yapılan bir araştırmaya göre, bir mesajda sözcükler yüzde 5, ses tonu yüzde 25, sözel olmayan unsurlar ise yüzde 65 etki uyandırabilmektedir (Burnett ve Moriarty, ). Kaynağın üretmiş olduğu sözel, görsel işitsel tüm iletiler yapı ve içerik olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır (Zıllıoğlu, ). İçerik anlamla, yapı ise simgeler ve kodlarla ilgilidir. Anlam iletişimin anahtarı, iletişim sürecinin odak noktasıdır. Başkalarının iletilerindeki saklı anlamları anlamaya, bizimkinde ise seçtiğimiz dışında bir anlamın oluşmasına engel olmaya çalışırız. Kişiler arasındaki iletişimde sorunlar önce anlam uzlaşmazlığından kaynaklanır. Biz anlatmak istediğimizi biliriz, karşı taraf anlamak istediğini duyar. Anlamın hem toplumsal yaşantılarla ilgili kültürel bir boyutu hem de bireysel yaşantılarla ilgili öznel bir boyutu vardır. İçeriğin yapı kısmı ise; simgeler, göstergeler ve kodlardan meydana gelmektedir. Simgeler, göstergeler ve kodlar insanların çok sık olarak kullandıkları aslında kestirme yollardır. Kod, diğer kişi ya da kişilerin zihinlerinde anlam yaratmak için kullanılan sembollerin sistematik olarak düzenlenmesidir. Bilgisayarlar mesajları iki bileşenli (0 ve 1 sayısal değerleri vererek) şekilde kodlayarak fiber kablolar ya da kablolar aracılığıyla aktarırlarken insanlar da dil olarak adlandırılan kodlar sistemini kullanarak iletilerini aktarmaktadırlar. İletişimde sözlü ve sözsüz olmak üzere iki tür kod kullanılmaktadır. Sözlü kodlar sembolleri ve onların dilbilgisi kurallarıyla düzenlenmesinden oluşmaktadır. Sözsüz kodlar ise kelimeler dışındaki tüm sembollerden (beden hareketleri, zaman, mekan ve mesafenin kullanımı, giyim, gibi) oluşur. Göstergeler duyularımız yoluyla kavradığımız, kullanıcıların kabulüne bağlı, kendisinden farklı bir duruma gönderme yapmaktadır. Erkman a göre (), göstergeleri de görüntüsel göstergeler (ikon), belirtisel göstergeler ve simgeler olmak üzere üç kısımda incelemek mümkündür (Aktaran Zıllıoğlu: ): Görüntüsel göstergeler: Haritaları, heykelleri, karikatürleri, fotoğrafları görüntüsel göstergeler olarak sıralamak mümkündür. Tuvalet kapılarında kadını ve erkeği simgeleyen figürler sıkça görülmektedir. Bunlar, gerçek nesnenin yerini tutan ve anlam olarak onu çağrıştıran bir pipo, ayakkabı, bir erkek ya da kadın silueti şeklinde de olabilir. Aynı şekilde gerçek hayattan esinlenilerek oluşturulmuş bir oyuncak, örneğin, oyuncak makyaj malzemeleri gerçek hayattaki nesnenin yerini tutan görüntüsel göstergelerdir. Belirtisel göstergeler: Gerçek hayattaki nesne ile varoluşsal bağlantısı olan göstergelere işaret etmektedir. Haber amaçlı kullanılan tamtam sesi, ya da ders zilinin çalması belirtisel gösterge olarak gösterilebilir. Termometredeki değişimler de birer belirtisel göstergedir. Çünkü gerçek hayattaki durumlardaki değişimlerle ilişki içersindedir. Nedensiz gösterge (simge): Nesneyle uzlaşmalı, anlaşmalı ve kurallara bağlı bir ilişki içersindedir. Örneğin kalem dediğimizde kalem ile gerçek dünyada bizim nesne olarak algıladığımız ilişki, sadece dil ve kültüre özgü anlaşma ve kurallar sonucu oluşmuştur. Aslında kalem dediğimizde aklımıza nesne olarak kalemin gelmesi, yıllara ve yaşanmışlıklara dayalı bir 8

13 anlamı barındırır. Kişiler, işte belirtilen tüm bu simge ve göstergeleri kullanarak iletişim kurarlar. Simge ve göstergelerin paylaşılması, kaynak ve alıcıda benzer anlamların oluşmasıyla iletişim gerçekleşmiş olur. Simge aslında görüntü ile nesne arasındaki anlamsal ya da yerleşik ilişkiyi kapsamaktadır (Lazar, ) Örneğin, bir okula ait üniforma özel bir grubun ve ait olduğu eğitim grubuyla ilgili anlamı ifade etmektedir. Tüm bu simgesel ifadelerin iletişim yoluyla paylaşıldığını ve paylaşılarak çoğaldığını söylemek mümkündür. İnsanlar diğer insanlarla kurdukları yüzyüze iletişimin yanında, resimlerle fotoğraflarla ve trafik işareti gibi diğer unsurlarla da iletişim kurarlar. Tüm bunlar göstergelerin oluşturduğu sistemlerdir. İletinin kodlanırken ve ileti oluşturulurken açık ve net bir şekilde, alıcının nitelikleri doğrultusunda şekillendirilmesi önemlidir. İletilerin seçilmesi, alıcıya uygun ve onun anlayacağı bir biçimde açık bir şekilde ifade edilmesi, iletişim sürecinin kalitesi ve işleyişi adına önemlidir. Bu noktada iletinin iyi bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. İletiler aslında birtakım şekiller, figürler, sesler, görsel unsurlardır. Burada kaynak ve alıcı tarafından bu sembollerin ortak anlamlara dönüşmesi, iletişim sürecinin temel hedefidir. Kodlama ve Kod Açma Şekil İletişim Sürecinin Öğeleri İletişim, kodların kullanımını içerdiğine göre anlamların paylaşımını sağlayabilmek için iletişim sürecinde kodlamanın ve kod açmanın olması gerekmektedir. Kodlama bilgilerin, düşüncelerin ve duyguların alıcı tarafından anlaşımasına olanak tanıyacak şekilde iletime uygun hazır bir mesaja dönüştürülmesidir. Başka bir ifade ile iletişim sisteminin işleyiş süreci, kaynağın merkezi sinir sisteminde oluşan düşünceleri (anlamları) başkaları tarafından algılanabilir ve anlaşılabilir örgütlenmiş simge sistemlerine (kodlara) dönüştürmesi işlemine dayanmaktadır (Zılllıoğlu, ). Örneğin, kişi zihnindeki düşüncelerini, duygularını ya da herhangi bir bilgiyi sözlü ifade etmek için harflerden oluşan kelimeleri içeren kodları ileti haline getirmek durumundadır. Bu noktada kullanılan dil, toplumsal deneyim ve bilgi birikimini de içinde barındırır. Kodlamada uygun ortamın kullanılması yanında, ortama uygun bir kodlamanın yapılması önem taşımaktadır. İletilmek istenenin alıcıya ulaşması için, kişi iletiyi uygun bir dille ifade etmelidir. Örneğin, resmi bir toplantıda iletilerin kodlanması ile günlük bir konuşma sırasında yapılan kodlama farklı olacaktır. Kod açma ise kaynak tarafından gönderilen mesajların, alıcı tarafından anlamlandırılması; eş deyişle, iletiye yüklenen anlamın çözümlenmesi işlemidir. Kaynak tarafından gönderilen iletiler anlamsız işaretler ve sembollerden, anlamlı bir yapıya dönüşür. Kod açma işleminin başarılı olması için kodlama işleminin yapıldığı kaynak ve kod açma işleminin yapıldığı alıcının ortak deneyimlerde buluşması gerekir. Bu 9

14 noktada ortak deneyimlerin kesişmesi, anlamların paylaşılması için önemlidir. Kod açma işleminde dinleme ve algılar önemli bir yer tutar. Dinleme, sözlü ve/veya sözsüz iletileri alma, (kavrama, yorumlama ve değerlendirme işlemlerinden sonra) onlardan bir anlam oluşturma ve onlara tepkide bulunma sürecidir. Dinleme çoğu zaman iletişimin unutulan bir parçasıdır, ancak iletişimle ilgili en temel ve en önemli becerilerden biridir. Dinleme pasif bir eylem değil bilinçli bir etkinliktir. İnsanlar seçici algıyı işe koşarak seçici bir şekilde dinlerler. Bu nedenle aynı ortamda bulunan iki birey bilgiyi aynı şekilde algılamaz ve aynı şekilde işlemezler. İnsanlar önemli olduğunu düşündükleri şeylere, kendi altyapıları ve deneyimleriyle ilgili bilgilere dikkat ederler. Kaynak tarafından kodlanan ve seçilen kanallar (oluk) aracılığıyla hedefe gönderilen iletinin, hedefte istendik biçimde karşılık bulabilmesi, diğer bir deyişle, iletinin kaynağın anlamlandırdığı biçimde hedefte de aynı anlamı taşıması ve aynı biçimde çözümlenmesi kimi zaman mümkün olamamaktadır. İletişim sürecinde bu istenmedik durum; diğer bir deyişle, kişilerin iletilere ilişkin farklı anlamlar üretmelerinin sebebi, referans çerçevelerinin farklılığından kaynaklanmaktadır. Referans çerçevesi (izafet-bağıntı çerçevesi, ortak deneyim alanı) kişinin gerçekleri algılama ve değerlendirme şeklidir. Bu kavram belli bir anda bir olayın kendine has özelliklerini (algı, yargı, duyarlık gibi) belirlemek üzere işleyen ve birbirleriyle (şimdi ve geçmişte) ilişkili ve etkileşim içinde olan tüm etkenleri içerir. İnsanlar önemli olduğunu düşündükleri şeylere, kendi altyapıları ve deneyimleriyle ilgili bilgilere dikkat ettiklerine göre kaynak, alıcının dikkatini çekmek için iletilerini düzenlerken sizce nelere dikkat etmeli ve nasıl davranmalıdır? Aynı istasyonda olmak gibi tanımlanabilecek; bireylerin, yaşam deneyimlerinin ortak referans çerçevelerinin kesiştiği alanın genişliği, iletişimde uyumu sağlamaktadır. Aynı şekilde iletişimde iletiyi gönderen kaynak ile iletiyi alacak, iletinin önerdiği tutum değişikliğini benimseyecek olan hedefin uyum içinde olmaları önemlidir. Bu durum radyoda istediği kanalı dinlemek isteyen bir kişinin radyonun kanal arama düğmesini istediği konuma getirmesi gibi bir durumdur (Oskay, ). İletişim sürecinde aynı dili bilmeyen iki kişinin iletişim kuramaması da bu duruma örnek olarak verilebilir. Şekil Ortak Referans Çerçevesi Kaynağın aktardığı bilginin alıcıya istenen şekilde ulaşması ve beklenen davranışın ortaya çıkması, iletinin doğru kodlanmasına ve bu kodun doğru çözümlenmesine bağlıdır. Alıcı ve kaynak arasındaki ileti alışverişinde ortak olmayan noktalardan yollanan iletiler karşılık bulamayacaktır. Örneğin; alıcının Çince bilmesi kaynağın ise İngilizce bilmesi ve dolayısıyla ortak alanda buluşamamaları, sürecin daha en başında sağlıklı bir iletişimin gerçekleşemeyeceğini göstermektedir. Şekil de görüldüğü üzere iletişimde taraf olan kişilerin referans çerçevelerinin kesiştikleri nokta, kaynağın ve alıcının yaşam deneyimlerinin ortak noktası olan ortak referans çerçevesini oluşturmaktadır. Her insanın gerçeğe ilişkin görüşleri toplumsal ve kültürel çevresi içinde yaşadığı etkileşimler ve deneyimler ile biçimlenir. Bu bağlamda düşünüldüğünde, kişinin referans çerçevesini belirleyen iki ana 10

15 yapıdan söz etmek mümkündür: Bunlar kişinin denem alanı adı verilen iç etkenler ve iletişim ortamını ilgilendiren dış etkenlerdir (Zıllıoğlu, ): Denem alanı, kişinin geçmiş yaşantılarını, inanç ve tutumlarını, gereksinimlerini içinde barındırmaktadır. Birey için iletilerin anlamlı hale gelmesinde, bireyin temel fizyolojik ihtiyaçlarının yanında güven, güç başarı, bağlılık gibi gereksinimleri kaynak kişi ile ilgili düşünceler ve önyargıları içeren tutumlar, toplumsal değerler doğrultusunda benimsenen doğrular denem alanını oluşturur. İletişim ortamı ile ilgili dış etkenler olarak, kaynağın bulunduğu ortamla ilgili fizyolojik ve çevresel etkileri betimler. Işık miktarı, insan sayısı, kaynak-hedef arasındaki fiziksel mesafe gibi unsurlar bu bağlamda ele alınabilir. Öte yandan kılık kıyafet, roller, toplumsal statülere ilişkin davranış beklentileri ve davranış kuralları da referans çerçevesini şekillendirir. Kaynaktan hedefe doğru akış tamamlandıktan sonra, aynı süreç geriye bilgi akışı şeklinde devam etmektedir. Geri besleme yoluyla ileti aynı süreçleri izleyerek kaynağa geri döner. Geri besleme sürecinde hedef ve kaynak rolleri değiştirir. Kanal (Oluk) İletinin kodlandıktan sonra, kod açma sürecinin gerçekleştiği ana kadar izlediği yol kanal olarak adlandırılmaktadır. Bir başka ifade ile kanalı; bilgi, duygu, düşüncelerin kaynak ve alıcı tarafından paylaşımının gerçekleşmesi sürecinde, iletilerin üzerine yüklendiği araçlar şeklinde tanımlamak mümkündür (Demiray, 15). İletişimde kanal dendiğinde, ışık dalgaları, radyo dalgaları, ses dalgaları, telefon kabloları, sinir sistemi gibi iletiyi taşıyan ortamlar kastedilmektedir. Bunlar duyu organlarını uyarabilecek ve belli fiziksel özellikleri olan aracılardır ve onları uyardıkları duyular açısından işitsel, görsel, koklamayla, dokunmayla, tad almayla ilgili kanallar olarak sınıflandırabiliriz. İletinin alıcıya ulaşması için mutlaka bir yol olmalıdır. Bu yolda kullanılan ortamlar iletişim gerçekleşme biçimine göre farklılaşabilmektedir. Örneğin; sözlü iletişimde kanal havadır, telefon görüşmelerinde ise telefon hatları, kanal rolü görür. İnsanların duyu organlarının sağlıklı olması halinde bunların her biri beyne giden iletişim kanallarıdır. Bu nedenle ileti ne kadar çok duyuya hitap ederse etkililiği de o oranda artmaktadır. İletişimin gerçekleşebilmesi ve etkili olabilmesinde kanal seçiminin çok büyük önemi vardır. İletişimde ulaşılmak istenen amaç(lar), hedefin özellikleri, zaman ve mekan sınırlılıkları ya da olanakları kanalın seçiminde temel bir rol oynar. Başka bir deyişle kime, ne için, neyi iletmek istediğimizle kullanacağımız kanal arasında sıkı bir ilişki vardır. Örneğin; görme engelli bir hedef için görsel kanalları kullanamayız. Kanal seçimi beraberinde araç seçimini de getirir. İletişim araçları, iletileri kanal boyunca aktarılabilir işaretlere dönüştüren fizik ya da teknik araçlardır. Başka şekilde tanımlarsak iletişim aracı, içinde kanallar bulunduran ve kanallar yoluyla iletiyi alan, gönderen, yayan belirli yapısal özelliklere sahip ortam ve nesnelerdir. Ses, yüz, beden, telefon, kitap, resim, televizyon, radyo, gazete, vb. iletişim araçlarına örnek olarak verebiliriz. İletişimde seçilen kanallar, araçların seçiminde etkili olduğu gibi, kanalların ve araçların özellikleri de kullanılacak kodların ve iletişim sistemlerinin seçimini belirler. Kanalın kapasitesi de iletişimin etkililiği ile ilgilidir. Gerçekten bir su oluğu gibi geniş kapsamlı bir oluk karşı tarafa daha çok suyu, bir başka ifadeyle bilgi ve sembolü aktaracaktır. Doğal olarak bu süreçte karşı tarafta bu suyu depolayacak ya da onu konumlandıracak alanın olması da gerekmektedir. Bir insanın konuşma hızı yüksek olabilir ve böylelikle daha kısa bir sürede birçok bilgiyi alıcıya aktarabilir. Yalnız, söyledikleri alıcının kapasitesi ya da söylenilenlerin anlaşılırlığı doğrultusunda sıkıntı yaratıyorsa, bu durumda etkili bir iletişimden söz etmek mümkün olmayacaktır. Kitle iletişiminde televizyon ve radyo ile günümüzde ise facebook, twitter gibi sosyal medya kanallarını kullanarak geniş oluk hacminden yararlanarak az zamanda çok sayıdaki kişilere iletiler aktarılabilmektedir. Tek bir kanalla tek bir bilgi birden çok kişiye, binlerce hatta milyonlarca kişiye aynı anda, eş zamanlı ve eşzamansız olarak ulaşabilmektedir. 11

16 Alıcı (Hedef) Kaynağın gönderdiği iletilerin hedefidir. Alıcı, konum itibarıyla tek bir kişi, kişiler, kurum ya da bir örgüt olabilmektedir. Alıcı iletiyi oluşturan kodları algılayıp anlamlandırır ve kendisi de bir ileti göndererek kaynak konumuna geçer. Kişiler arası iletişimde alıcının etkinliği ve iletişime katılım düzeyi yüksekken, televizyon gibi kitle iletişim araçları aracılığıyla gerçekleştirilen iletişimde, örneğin televizyon izlerken alıcının daha pasif olduğu söylenebilir. İletişimi etkili kılmak için gerek bir sınıf ortamında, gerekse televizyon başında, kodların alıcının anlamlandıracağı biçimde, alıcı odaklı olması gerekir. İletinin çok detaylı ya da kapsamlı olmasından ziyade, alıcıyı dikkate alarak kodlamanın oluşturulması, iletişimi daha anlaşılır kılacaktır. Geri-Bildirim (Yansıma) Alıcının algıladığı ve yorumladığı iletilere, sözlü ve/veya sözsüz tepki verme sürecidir. Kaynak ve hedef arasındaki geriye bilgi akışı olarak tanımlanabilecek geri bildirim, mesajın alıcı tarafından anlaşılıp anlaşılmadığı, ne şekilde anlaşıldığı ve yorumlandığının kaynak tarafından bilinmesine olanak sağlar. Geri-bildirimi iletişimde bir çeşit kontrol mekanizması olarak görmek de mümkündür. Alıcıdan alınan tepkilerle, eş deyişle, geri-bildirim sayesinde bu kez alıcı ve kaynak rolleri değişerek, alıcı kaynak, kaynak ise alıcı konumuna geçmektedir. Bu durum da, iletişimin sürekli bir döngüyü içinde barındırdığının göstergesidir. Geri-bildirim aracılığıyla kaynak, aldığı cevaplar doğrultusunda iletilerini yeniden düzenleme fırsatı bulur. Birine söylediğiniz bir söz sonrası yüzünde oluşan kızgınlık ifadesi, aslında sözsüz bir geri-bildirimdir. Bu iletişim sürecinde kaynak olarak eğer tasarladığınız, karşınızdaki kişide bu hissi uyandırmak değilse, aldığınız geri-bildirim aracılığıyla iletinizi tekrar düzenleme olanağına sahip olursunuz. Geri-bildirim kavramı beş farklı boyutta incelenebilir. Bunlar sırasıyla, olumlu-olumsuz, kişi odaklımesaj odaklı, anında-gecikmeli, kontrollü-kontrolsüz, destekleyici-eleştirel geri-bildirim şeklinde sıralanabilir. Olumlu geri-bildirim kaynağın iletilerinin iyi algılandığının ve iletişimi bu şekilde sürüdürebileceğinin göstergesidir. Olumsuz geri-bildirim ise bazı şeylerin yanlış gittiğinin ve yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğinin göstergesidir. Gülme ve alkışlama olumlu geri-bildirime, oflamalar, puflamalar ve rahatsızlığı ifade eden sözsüz iletişim öğeleride olumsuz geri-bildirime örnek olarak verilebilir. Geri-bilirim kişiyi ya da mesajı odak noktası yapabilir. Ne kadar güzel gözlerin var derken kişiyi, telefon numarasını bir daha söylermisin derkende mesajı merkeze alırız. Yüzyüze iletişimde kaynak, hedeften anında geri-bildirim alma imkânına sahiptir. Televizyon, gazete, internet gibi kitlesel iletişim araçları yoluyla gönderilen iletilere ilişkin geri-bildirimin alınması daha gecikmeli olmaktadır. Bu noktada yüzyüze iletişim, gerek sözlü gerekse sözsüz ipuçlarıyla geri-bildirim sağlanması açısından üstünlüklere sahiptir denebilir. Bazen geri-bildirim kendiliğinden ve dürüstçe gösterilen doğal tepkiler (kontrolsüz) şeklinde olabileceği gibi bazen de belirli bir amaca hizmet etmek için dikkatlice yapılandırılır (kontrollü). Örneğin arkadaş ortamında iletilere gayet doğal ve kendiliğinden ortaya çıkan tepkiler verebilirsiniz, ancak patronunuz size işiniz hakkında ne düşündüğünüzü sorduğunda burada daha dikkatli bir şekilde tepki verirsiniz. Destekleyici gerbildirim ise kişinin kendisinin ya da söylediklerinin değerinin onayladığı geri-bildirimdir. Birini avutmaya çalışmanız ya da birini konuşmak için cesaretlendirmeniz bu geri-bildirim türüne örnek olarak verilebilir. Diğer taraftan eleştirel geri-bildirimde değerlendirme vardır. Eleştirel geri-bildirim verilirken birinin performansı hakkında yargıda bulunulur. Gürültü İletinin anlaşılması ya da iletilmesini engelleyen her şey gürültü olarak değerlendirilmektedir. Gürültü tüm iletişim sürecinin işlemesini engeller. (Kreitner, Kinicki ve Buelens, ). İletişim sürecinde mesajın niteliğini etkileyen; eş deyişle, doğru ve etkin bir biçimde karşı tarafa aktarılmasını engelleyen unsurların tümü gürültü kavramı altında ele alınmaktadır. Alıcının hazır konumda olması, iletişimi etkili kılmak için önemlidir. Gürültü, alıcının hazır konumda olmasını sıkıntıya sokmaktadır. Bu bağlamda gürültü dikkat dağıtıcı, görüntü ve uzaklık gibi çevresel faktörlerden olduğu kadar algılama, kişisel merak, istek azlığı gibi kişiye özgü niteliklerden oluşabilir (Odabaşı ve Oyman, ). 12

17 İletişim sembollerine olan eklenti veya bu sembollerin kodlanma hataları gönderilen ileti ile algılanan ileti arasında farklılaşmaya neden olabilmektedir. Bu farklılaşmaya, gürültüye neden olan kaynakları dört ana grupta sınıflandırmak mümkündür (Zıllıoğlu, ): Televizyonda oluşan görüntü ve ses kayıpları parazitler, kitaptaki silinmiş yazılar, konuşmayı engelleyen yol çalışması, uçak sesi gibi fiziksel gürültü kaynakları. İşitme görme ile ilgili engeller, konuşma bozuklukları açlık ve susuzluk, yorgunluk gibi algılamayı etkileyecek durumlara ilişikin fizyo-nörolojik gürültü kaynakları. İçinde bulunulan sevinç, üzüntü, şiddetli heyecan ve hedefle ilgili olumsuz önyargılar, tutumları içeren psikolojik gürültü kaynakları. Kültürel çevre, hedef ve kaynağın bilgi düzeyleri, yaşantı ve statü farklılıklarını ilgilendiren toplumsal kültürel gürültü kaynakları. Yüksek sesli müzik olan bir ortamda ne dediğinizi ya da söylenilenleri anlamada güçlük çekebilirsiniz. Bunun tek yolu ya müziği kısmak ya da ortamdan uzaklaşmaktır. Bunun yanında önyargılar ve tutumlar gibi diğer gürültü kaynaklarını, fiziksel gürültü kaynaklarında olduğu üzere kolayca bertaraf etmek mümkün değildir. Önyargı ve tutumlar, kodlama ve kod açma süreçlerinde iletinin algılanması ve yorumlanmasının yönünü değiştirebilmektedir. İLETİŞİM İLKELERİ İletişimi sadece tanım düzeyinde açıklamak iletişimin doğasını tam olarak anlamada yetersiz kalabilir. İletişimi daha detaylı olarak açıklayabilmek için iletişimi anlamamıza rehberlik edecek bazı ilkeleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. İletişim kendinizde başlar: Kendinizi nasıl gördüğünüz, nasıl iletişim kurduğunuzu belirler. Birey olarak dünyaya ilişkin kavrayışımız onunla ilgili deneyimlerimizle sınırlıdır. Her birey, kendilerinin merkezinde oldukları ve sürekli olarak değişen birçok deneyimle birlikte yaşamaktadır. İletişim konusunda çalışan birçok bilim adamı ve sosyal bilimci, insanların, diğerlerinin onlara nasıl davrandığının ve onlara hangi mesajları gönderdiğinin bir ürünü olarak şekillendiklerine inanmaktadırlar. Her gün iletişim kurarken kendimizin merkezinde olduğu birçok şey deneyimleriz. İletişim sürecinin bir katılımcısı olarak duruma ve olaya ilişkin kendi görüşümüz ya da bakış açımızla sınırlı bir şekilde iletişimi değerlendiririz. Örneğin; bir öğrenci öğretmeni ile yaşadığı bir çatışmayı adil olamayan bir durum olarak tanımlayabilir: Öğretmenim kendisiyle aynı fikirde olmadığım için bana düşük not verdi diyebilir. Tam tersine öğretmen de Dönem sonu notunu belirleyen tüm görevleri öğrencim yerine getirmediği için düşük not aldı diyebilir. Burada her iki kişi de haklı olduklarına inanmakta ve diğerinin olaya yaklaşımının yanlış olduğunu düşünmektedir. İletişim kavramını tam olarak özümsemek bu gibi çatışmalı durumları nasıl yöneteceğimizi öğrenmemize yardımcı olacaktır. İletişim diğerlerini içerir: Filozof George Herbert Mead () kişilerin kurdukları iletişimle var olduklarını söylemektedir. Bir çocuk diğer insanların beklentileri doğrultusunda, sözlü ve sözsüz semboller aracılığıyla rollerini onaylamayı öğrenir. Kişi kendi öz saygısını ve nasıl bir insan olduğuna ilişkin inancını tabii ki kendisi belirler, ancak bunun yanında diğer insanların sizi sınıflandırdığı da bir gerçektir. Diğer insanlardan aldığımız olumlu, olumsuz ya da tarafsız iletiler kim olduğunuzu belirlemede önemli bir rol oynarlar. İletişimin hem bir içeriği hem de bir ilişkili boyutu vardır: Tüm iletilerin bir içeriği bir de ilişkili boyutu vardır. Yani her iletinin bir düz anlamı bir de yan anlamı vardır diyebiliriz. İletiler gerçek davranışın ne olması gerektiğini belirtir ve iletişim kuranlar arasında bir ilişki durumunu ortaya koyar. Bunlar her iletinin içinde yer alan iki önemli öğedir. İletinin içeriği beklenen davranışı tasvir ederken, ilişkili boyut ise nasıl yorumlanması gerektiğini anlatır. Bu anlamda iletişim kişiler arasındaki anlamların değiş-tokuşu olarak ele alınmaktadır. Örneğin; Size Otur dendiğinde bu kısa iletinin içeriği sizden oturmanız istendiğini söylemektedir. İlişkili olarak da size bu iletiyi aktaran buraya oturmanız gerektiğini söyleyen bir otorite olduğunu size söylemektedir. Otur! ve Buraya oturabilirsiniz ya da Lütfen 13

18 şöyle oturun iletileri arasındaki ifade farkını göz önünde bulundurduğumuzda içeriğin özünde aynı olduğunu ancak ilişkili boyutun çok farklı olduğunu görebiliriz. İletişim karmaşık bir süreçtir: Bazılarına göre iletişim basitçe bir kaynaktan diğerine bilginin aktarılmasıdır. Bu mantıkla iletişim tanımlandığında herhangi bir zamanda bir web sayfasındaki bilgiye eriştiğinizde iletişim gerçekleşmiştir denebilir. Ancak bildiğiniz gibi bu temel durumda iletişim gerektiği gibi gerçekleşmemektedir. Örneğin bilmediğiniz bir dilde yazılmış bir web sayfasına eriştiğinizde, hiçbir iletişim gerçekleşmez. Eğer okuduğunuz yazı çok karmaşıksa orada aktarılmak istenen mesaj tam olarak anlaşılmayabilir. Basitçe birinin size söylediği bir şeyi tekrar edebilirsiniz, ancak mesajın içeriğini ve niyetini tam olarak anlayamayabilirsiniz. Tüm bunlar iletişimin basit bilgi aktarımının ötesinde bir olgu olduğunu göstermektedir. İletişim mesaja ilişkin birçok farklı boyut hakkındaki seçenekleri (sözlü, sözsüz ve davranış boyutları; kullanılan iletme kanallarını çevreleyen seçenekler; konuşan kişinin karakteristik özellikleri; konuşmacı ve dinleyici arasındaki ilişki, dinleyicinin karakteristik özellikleri; iletişimin gerçekleştiği durum) içinde barındırır. Bu değişkenlerin bir tanesinde meydana gelen bir değişiklik tüm iletişim sürecini etkiler. İletişimin niceliği, iletişimin niteliğini arttırmaz: Kurduğumuz iletişimin miktarının artması daha doğru, daha iyi ve anlamları paylaşabildiğimiz etkili bir iletişim kurduğumuzun göstergesi olamaz. Fazla bilgi yanlış anlamalara neden olabilir, dinleme ve empati becerilerini işe koşmayı zorlaştırabilir. İletişim laf kalabalığına dönüştüğünde olumlu sonuçlara götürmez. Bu nedenle kurulan iletişimin niteliği daha önemlidir. İletişim kaçınılmazdır, geriye döndürülemez ve tekrar edilemez: İletişim hayatımızın hemen hemen her anında gerçekleşmektedir. Hiç kimseyle iletişim kurmadığımız anlarda bile kendi kendimizle iç iletişim kurar, düşünür, hayal kurar, planlar yapar ve bizi çevreleyen dünyaya tepkiler veririz. Sessiz kaldığımız kendimizle iletişim kuramadığımız zamanlarda bile çevremizdeki diğer insanları gözlemler ve onların davranışlarından çıkarsamalar yaparız. Diğer insanlar bize bir mesaj aktarma çabası içinde olmasalar dahi gözlemlerimizden topladığımız bilgilerle bazı sonuçlara ulaşırız. Hiç bir insanı istemeyerek de olsa aşağıladınız mı? Bunu yaptıktan sonra böyle bir amacınız olmadığını söyleseniz ve özür dileseniz de yaptığınız yorumun etkisi hem kendi aklınızda hem de aşağıladığınız insanın aklında yer eder ve kolay kolayda geçmez. O anda kurduğunuz iletişimi gerçekte tersine döndüremezsiniz. Zamanda geri gidip diğer insanlara aktardığımız mesajları silemeyiz. Bu nedenle iletişim kurarken çok dikkatli olmalıyız. İki düşünüp bir konuşmalıyız. Geçmişte yaptığımız ve çok hoşumuza giden bir anı, durumu ya da etkinliği, tekrar gerçekleştirmeye çalışsak da önceden yapılanla birebir aynı olmayacağı kesindir. Aynı havayı, aynı ortamı, aynı sohbeti yeniden yaratamayız. Aynı deneyimi yeniden yaşamayacağımız için aynı iletişimi de tekrar edemeyiz. İletişim gerçekleştiği an itibari ile benzersizdir. İLETİŞİM BAĞLAMI İnsanların gerçekleştirdiği tüm iletişimler bir bağlam içinde meydana gelir ve bu bağlamlar birbirleriyle etkileşim içerisindedir. Bağlam bir şey meydana gelirken içinde bulunduğu ilişkili koşullardır. Başka bir deyişle bağlam, bir söz ya da davranışın içinde geliştiği ve ona anlam kazandıran çevre olarak da tanımlamaktadır. Aslında bu tanım içinde geçen ilişkili koşullar ifadesinden bağlamın karmaşık faktörlerin bir araya gelmesi sonucunda oluştuğu ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlar düşünüldüğünde bağlamın karmaşık, çeşitli boyutları olan ve kapsayıcı bir kavram olduğu görülebilir. İletişim bağlamı iletişimi etkileyen çeşitli bağlamların bir araya gelmesiyle oluşur. İletişimin içinde geliştiği bağlam genellikle dört boyutla açıklanmaktadır. Bunlar sırasıyla fiziksel, sosyal-psikolojik, zamansal ve kültürel bağlamlardır. Fiziksel bağlam, iletişimin meydana geldiği elle tutulur, gözle görülür somut çevredir. İçinde bulunduğunuz oda, koridor, park ya da toplantı salonu fiziksel bağlama örnek olarak verilebilir. Fiziksel bağlamın mesajınızın içeriği (ne söylediğiniz) ve biçimi (nasıl söylediğiniz) üzerinde bazı etkileri olur. 14

19 Şekil İletişim Bağlamı Sosyal-psikolojik bağlam, katılımcılar arasındaki statü ilişkileri, roller ve insanların içinde iletişim kurdukları toplumun kültürel kuralları gibi öğeleri içerir. Ayrıca, belli bir durum içinde dostluğu ya da düşmanlığı, resmi olmayı ya da olmamayı ve ciddiyeti ya da şakacılığı da içerir. Örneğin; bir mezuniyet partisinde gerçekleşen iletişimin bir cenaze töreninde gerçekleşmesi düşünülemez. Zamansal bağlam, iletişimin gerçekleştiği bir günü içerdiği kadar tarihide içerir. Örneğin bir çok insan için sabahları iletişim kurmak için uygun bir zaman değilken diğerleri için çok ideal bir zaman olabilir. Kısmen mesajın etkisi ve uygunluğu iletildiği zamana bağlıdır, bu da tarihsel bağlamın önemli olduğunu göstermektedir. Örneğin; ırkla, cinsiyetle, dinle ilgili tutum ve değerlere ilişkin mesajların tarihsel süreç içerisinde nasıl farklı şekillerde dile getirildiğini ve bunlara nasıl farklı şekillerde tepkide bulunulduğunu düşündüğümüzde zamanın mesajın etkisi ve uygunluğu üzerindeki etkisini daha iyi anlayabiliriz. Belirli bir zaman içerisinde gerçekleşen iletişim olaylarının sırası ve mesajların bu sırada denk geldikleri yerde zaman bağlamına ilişkin diğer bir bakışı göstermektedir. Örneğin; bir arkadaşınıza yapacağınız basit bir övgünün nasıl farklı anlamlar barındırabileceğini düşünelim. Eğer arkadaşınız size bir övgüde bulunduktan hemen sonra sizde ona bir övgüde bulunuyorsanız bu övgüye farklı bir anlam yükler, ancak arkadaşınızdan bir iyilik istemeden önce ya da bir tartışmadan sonra ona bir övgüde buluyorsanız bu da övgüye farklı bir anlam yükler. Kültür ilgili her şey kültürel bağlamı oluşturur. Kültür, bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütünüdür. Kültürel faktörler tüm etkileşimlerinizi, ne söylediğinizi ve nasıl söylediğinizi etkiler. Kullanılan iletişim stratejileri bir kültürde işe yararken başka bir kültürde işe yaramayabilir. Araştırmalar farklı kültürlerin üyeleri arasında gerçekleşen iletişimde aktarılan bilginin yaklaşık %50 sinin kaybolduğunu göstermektedir (Li, ). Bu kültürün iletişim için neden bu kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Yukarıda açıklanan bu dört bağlamın birbirleriyle nasıl etkileşim içinde olduklarına bir örnek veriniz? 15

20 Özet İletişim her ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin insanoğlu için vazgeçilmez bir olgudur. Toplumsal hayatın her alanında bireylerin, toplumun diğer üyeleriyle ilişkilerini düzenlemede, iş ortamındaki başarısını, aile ve sosyal ortamındaki mutluluğunu ya da mutsuzluğunu belirlemede önemli bir etkiye sahiptir. İnsan anlamak ve anlaşılmak ihtiyacındadır. İnsanların iletişim kurmadan yaşaması daha doğrusu herhangi bir iletişim aktivitesi içinde olmadan yaşaması zor görünmektedir. İletişim alanında çalışan bazı uzmanlar çok genel bir tanımı tercih ederlerken diğerleride doğrudan insan davranışları üzerine odaklanmaktadırlar. İnsan, hayvan ve makine arasıdaki temel farklılıkları gözönünde bulundurarak iletişim benzersiz bir insan davranışı olduğunu savunmaktadırlar ve tanımlarını bu doğrultuda yapmaktadırlar çünkü canlılar içinde yalnız insan simge yaratma becerisine sahiptir. Bu özelliği ile insan duygularını, düşüncelerini, bilgi birikimi biriktirip kendinden sonraki nesillere aktarabilmektedir. Her insanın iletişim konuşunda temel düzeyde de olsa bilgi sahibi olması gerekmektedir. Çünkü iletişim yaşamımızın merkezinde yer alan önemli öğelerden bir tanesidir. Etkili iletişim insanların mesleki yaşamlarında sorunları çözmelerine yardımcı olurken kişisel yaşamlarında da ilişkilerini iyileştirmelerine ve sürdürmelerine yardımcı olur. İletişim kendi kendinize bakışınızı geliştirir, diğer insanların size bakışını iyileştirir, insan ilişkileri hakkında bildiklerinizin artmasını sağlar, önemli yaşam becerilerini öğrenmenize yardımcı olur, mesleki yaşantınızda başarılı olmanıza olanak tanır ve farklılaşan dünyada dolaşabilmenizi sağlar. İnsanlar iletişim kurarken bilinçli ya da bilinçsiz, farkında olarak ya da olmadan belirli amaçlar doğrultusunda hareket ederler. Bu amaçlar; keşfetmek, ilişki kurmak, yardım etmek, ikna etmek, eğlenmek şeklinde sıralanabilir. İletişim sürecinde yer alan öğeler; kaynak, ileti, kodlama-kod açma, kanal, alıcı, geri-bildirim ve gürültü şeklinde sıralanbilir. Kaynak, algılama, seçme, düşünme, yorumlama süreçlerinde ürettiği anlamlı iletileri simgeler aracılığı ile gönderendir. İleti, kaynağın kişiye ya da bir grup insana iletmek istediği fikir, düşünce ya da duygunun sözlü ya da sözsüz biçimidir. İleti, kodların sistematik olarak bir araya gelmesi sonucunda oluşur. İletişim, kodların kullanımını içerdiğine göre anlamların paylaşımını sağlayabilmek için iletişim sürecinde kodlamanın ve kod açmanın olması gerekmektedir. İletinin kodlandıktan sonra, kod açma sürecinin gerçekleştiği ana kadar izlediği yol kanal olarak adlandırılmaktadır. Alıcı ise kaynağın gönderdiği iletilerin hedefidir. Alıcının algıladığı ve yorumladığı iletilere, sözlü ve/veya sözsüz tepki verme süreci ise geribildirim olarak adlandırılır. İletişimi sadece tanım düzeyinde açıklamak iletişimin doğasını tam olarak anlamada yetersiz kalabilir. İletişimi daha detaylı olarak açıklayabilmek için iletişimi anlamamıza rehberlik edecek bazı ilkeleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu ilkeler; iletişim kendinizde başlar; iletişim diğerlerini içerir; iletişimin hem bir içeriği hem de bir ilişkili boyutu vardır; iletişim karmaşık bir süreçtir; iletişimin niceliği, iletişimin niteliğini arttırmaz; iletişim kaçınılmazdır, geriye döndürülemez ve tekrar edilemez şeklinde sıralanabilir. İnsanların gerçekleştirdiği tüm iletişimler bir bağlam içinde meydana gelir. İletişimin içinde geliştiği bağlam genellikle dört boyutla açıklanmaktadır. Bunlar sırasıyla fiziksel, sosyalpsikolojik, zamansal ve kültürel bağlamlardır. Bu bağlarlar bağlam birbirleri ile etkileşim içerisindedirler. 16

Daha göster

Açıköğretim Aöf Bireyler Arası İletişim dersi bir çok açıköğretim bölümünün ortak derslerinden bir tanesidir.

Bireyler Arası İletişim dersi için çalışma kaynaklarını sizler için toparladık, derledik ve faydalanmanız için yayınlıyoruz. Önceki yıllara ait çıkmış sorulara, deneme sınavlarına, ders notlarına ve özetlerine, ders kitaplarına aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz.

search Çıkmış Soruları Ara

Değerlendirme Yöntemi ve Geçme Kriterleri

Bireyler Arası İletişim dersi için 1 adet ara (vize) sınavı ve 1 adet dönem sonu (final) sınavı yapılmaktadır. Ara sınavın %30’u ile Dönem Sonu sınavının %70’i alınarak toplanmakta ve sınıfın genel ortalamasına göre harf notu verilmektedir.

SınavYüzde %
Ara (Vize) Sınavı30
Dönem Sonu (Final) Sınavı70
Toplam
Yıl Sonu
Yaz Okulu Sınavı

Bireyler Arası İletişim Dersinin Bulunduğu Bölümler

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir