anitkabir yapilis tarihi / İşte Anıtkabir’in tarihçesi - Güncel yaşam haberleri – Sözcü

Anitkabir Yapilis Tarihi

anitkabir yapilis tarihi

Anıtkabir’in bilinmeyen &#;yk&#;s&#;

Anıtkabir’in &#;yk&#;s&#;n&#; bug&#;ne kadar &#;eşitli kaynaklardan okumuş ya da izlemişsinizdir. Peki ya Cumhuriyet’in bug&#;ne kadar g&#;n y&#;z&#;ne &#;ıkmamış arşivinden bir tarihi bir yolculuğa &#;ıkmaya ne dersiniz? Buyrun..

Anıtkabir’in öyküsünü bugüne kadar çeşitli kaynaklardan okumuş ya da izlemişsinizdir. Peki ya Cumhuriyet’in bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış arşivinden bir tarihi bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Buyrun..

Cumhuriyet’te Anıtkabir fikrini ilk ortaya atan isimlerden biri Abidin Daver’seafoodplus.info de Atat&#;rk’&#;n &#;l&#;m&#;nden yıllar &#;nce. Nasıl mı? Daver, yaşamını yitiren T&#;rk b&#;y&#;kleri i&#;in Ankara’da anıtmezar yapılması fikrini g&#;ndeme getirmiş, bunun i&#;in de Paris’teki Panteon’u &#;rnek g&#;stermişti.

Cumhuriyet’te Anıtkabir fikrini ilk ortaya atan isimlerden biri Abidin Daver’seafoodplus.info de Atatürk’ün ölümünden yıllar önce. Nasıl mı? Daver, yaşamını yitiren Türk büyükleri için Ankara’da anıtmezar yapılması fikrini gündeme getirmiş, bunun için de Paris’teki Panteon’u örnek göstermişti.

Anıtkabir, gen&#; T&#;rkiye’nin g&#;ndemine hemen girdi. İnşaatın “Rasattepe’de” yapılmasına karar verildi. Anıtkabir yapılmadan &#;nce burada birka&#; k&#;&#;&#;k yapı vardı. Bu yapılar, rasat (meteoroloji) istasyonu olarak kullanılıyordu. Rasattepe adı da bundan &#;t&#;r&#; verilmişti. Anıtkabir’in yapılacağı alandaki Frig mezarları, kaldırıldı. Bu mezarlar halen Arkeoloji M&#;zesi’nde.

Anıtkabir, genç Türkiye’nin gündemine hemen girdi. İnşaatın “Rasattepe’de” yapılmasına karar verildi. Anıtkabir yapılmadan önce burada birkaç küçük yapı vardı. Bu yapılar, rasat (meteoroloji) istasyonu olarak kullanılıyordu. Rasattepe adı da bundan ötürü verilmişti. Anıtkabir’in yapılacağı alandaki Frig mezarları, kaldırıldı. Bu mezarlar halen Arkeoloji Müzesi’nde.

2 Nisan ’de ise, Cumhuriyet’in sayfalarına Anıtkabir Komisyonu’nun yarışma ilanı girdi. Atat&#;rk Anıtkabir Proje Yarışmasına 20’si T&#;rk, 27’si yabancı, toplam 47 yarışmacı katıldı. J&#;ri, İstanbul Mimarlık Fak&#;ltesi’nden Emin Onat ile Do&#;ent Orhan Arda’nın eserlerinin uygulanmasına karar verdi.

2 Nisan ’de ise, Cumhuriyet’in sayfalarına Anıtkabir Komisyonu’nun yarışma ilanı girdi. Atatürk Anıtkabir Proje Yarışmasına 20’si Türk, 27’si yabancı, toplam 47 yarışmacı katıldı. Jüri, İstanbul Mimarlık Fakültesi’nden Emin Onat ile Doçent Orhan Arda’nın eserlerinin uygulanmasına karar verdi.

Proje yarışmasının ardından 9 Eyl&#;l ’te Anıtkabir’in temel atma t&#;reni yapıldı. İnşaat s&#;resince Ankara’da dinmeyen heyecan, ABD’ye, New York’a bile uzanmıştı. T&#;rk akrabaları olan William Johenson, Anıtkabir’in bayrak direğini &#;stlenmişti.

Proje yarışmasının ardından 9 Eylül ’te Anıtkabir’in temel atma töreni yapıldı. İnşaat süresince Ankara’da dinmeyen heyecan, ABD’ye, New York’a bile uzanmıştı. Türk akrabaları olan William Johenson, Anıtkabir’in bayrak direğini üstlenmişti.

Projenin yavaş ilerlemesi zaman zaman eleştirileri beraberinde getiriyor, ama bu anlarda da &#;niversiteli gen&#;ler, devreye giriyordu. &#;niversiteliler tarafından &#;ıkartılan “Yurd” mecmuasının son sayfasında gen&#;lik şu &#;neriyi sunuyordu:“Biz &#;niversiteliler teklif ediyor ve istiyoruz: Bu yıl bize yaptırılacak 2 aylık askerlik hizmetinin bir ayını Atamızın ‘Anıt-Kabir’ inşaatında &#;alışarak yapalım.”

Projenin yavaş ilerlemesi zaman zaman eleştirileri beraberinde getiriyor, ama bu anlarda da üniversiteli gençler, devreye giriyordu. Üniversiteliler tarafından çıkartılan “Yurd” mecmuasının son sayfasında gençlik şu öneriyi sunuyordu:“Biz üniversiteliler teklif ediyor ve istiyoruz: Bu yıl bize yaptırılacak 2 aylık askerlik hizmetinin bir ayını Atamızın ‘Anıt-Kabir’ inşaatında çalışarak yapalım.”

&#;niversiteliler g&#;n&#;ll&#; olarak otob&#;slerle inşaat alanına giderek &#;alıştı. 17 Mayıs tarihli Cumhuriyet’te ş&#;yle anlatılıyordu:“Ankara y&#;ksek tahsil &#;ğrencilerinden kafileler, yarın sabah Hukuk Fak&#;ltesi &#;n&#;nden kalkacak otob&#;slerle Anıt-Kabir sahasına gidecekler ve 12’ye kadar inşaat işlerinde &#;alıştıktan sonra tekrar otob&#;slerle geri d&#;neceklerdir.”

Üniversiteliler gönüllü olarak otobüslerle inşaat alanına giderek çalıştı. 17 Mayıs tarihli Cumhuriyet’te şöyle anlatılıyordu:“Ankara yüksek tahsil öğrencilerinden kafileler, yarın sabah Hukuk Fakültesi önünden kalkacak otobüslerle Anıt-Kabir sahasına gidecekler ve 12’ye kadar inşaat işlerinde çalıştıktan sonra tekrar otobüslerle geri döneceklerdir.”

İnşaatın Aralık ayında bitirilebilmesi i&#;in &#;alışmalara hız verildi. 8 Kasım tarihli Cumhuriyet, Anıtkabir alanı i&#;erisindeki r&#;lyef ve heykellerle ilgili yarışmayı duyuruyordu: “Anıt-kabrin giriş kapısındaki meydanın tanzimi işi hayli ilerlemiş, ana kısımdaki inşaat da hızlanmıştır. Buralara konulacak r&#;lyev ve heykellerin fikir eskizi heykeltraşlar arasında m&#;sabakaya &#;ıkarılmıştır.”

İnşaatın Aralık ayında bitirilebilmesi için çalışmalara hız verildi. 8 Kasım tarihli Cumhuriyet, Anıtkabir alanı içerisindeki rölyef ve heykellerle ilgili yarışmayı duyuruyordu: “Anıt-kabrin giriş kapısındaki meydanın tanzimi işi hayli ilerlemiş, ana kısımdaki inşaat da hızlanmıştır. Buralara konulacak rölyev ve heykellerin fikir eskizi heykeltraşlar arasında müsabakaya çıkarılmıştır.”

16 Aralık g&#;nl&#; Cumhuriyet, d&#;n&#;ml&#;k arazinin d&#;n&#;m&#;n&#;n 1 milyondan fazla ağa&#;la donatılacağını duyuruyordu. Akasyalar, dışbudaklar, karaağa&#;lar, hanımelleri, iğdeler, ılgınlarD&#;nyanın her yanından Ankara'ya ağa&#; g&#;nderildi.

16 Aralık günlü Cumhuriyet, dönümlük arazinin dönümünün 1 milyondan fazla ağaçla donatılacağını duyuruyordu. Akasyalar, dışbudaklar, karaağaçlar, hanımelleri, iğdeler, ılgınlarDünyanın her yanından Ankara'ya ağaç gönderildi.

B&#;y&#;k g&#;n hızla yaklaşırken, Anadolu’da yaşayan yurttaşlar Anıtkabir’in ilk g&#;r&#;nt&#;s&#;n&#; belki de posta pullarından g&#;r&#;yordu. PTT Genel M&#;d&#;rl&#;ğ&#;, Cumhuriyet’in yıld&#;n&#;m&#; ve Atat&#;rk’&#;n naaşının Anıt-Kabre nakli nedeniyle Viyana’daki Avusturya Devlet Matbaası’nda iki ayrı seri hatıra pulu bastırıyordu.

Büyük gün hızla yaklaşırken, Anadolu’da yaşayan yurttaşlar Anıtkabir’in ilk görüntüsünü belki de posta pullarından görüyordu. PTT Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet’in yıldönümü ve Atatürk’ün naaşının Anıt-Kabre nakli nedeniyle Viyana’daki Avusturya Devlet Matbaası’nda iki ayrı seri hatıra pulu bastırıyordu.

Cumhuriyet 26 Ekim tarihinde Anıtkabir’in ilk fotoğraflarını yayınladı. “G&#;n&#;n Resimleri” başlığı altında Anıtkabir’in &#;&#; farklı cepheden fotoğrafları verildi,inşaatın bitmek &#;zere olduğu belirtildi. T&#;m T&#;rkiye artık, 10 Kasım ’&#; bekliyordu. Atat&#;rk’&#;n naaşı 15 yıl kaldığı Etnografya M&#;zesi’nden alınarak, ebedi istirahatg&#;hına taşınacaktı.

Cumhuriyet 26 Ekim tarihinde Anıtkabir’in ilk fotoğraflarını yayınladı. “Günün Resimleri” başlığı altında Anıtkabir’in üç farklı cepheden fotoğrafları verildi,inşaatın bitmek üzere olduğu belirtildi. Tüm Türkiye artık, 10 Kasım ’ü bekliyordu. Atatürk’ün naaşı 15 yıl kaldığı Etnografya Müzesi’nden alınarak, ebedi istirahatgâhına taşınacaktı.

T&#;m s&#;reci g&#;nbeg&#;n izleyen Cumhuriyet ise 4 Kasım’da okurlarına “Anıt-Kabir İlavesi” veriyordu. Cumhuriyet’in ekinde, Anıtkabir’i yapan mimarlar, heykeltraşlar ve diğer &#;alışanlar eseri nasıl meydana getirdiklerini anlatıyorlardı. Ekte Anıtkabir’den son fotoğraflar da okura sunuluyordu.

Tüm süreci günbegün izleyen Cumhuriyet ise 4 Kasım’da okurlarına “Anıt-Kabir İlavesi” veriyordu. Cumhuriyet’in ekinde, Anıtkabir’i yapan mimarlar, heykeltraşlar ve diğer çalışanlar eseri nasıl meydana getirdiklerini anlatıyorlardı. Ekte Anıtkabir’den son fotoğraflar da okura sunuluyordu.

Ertesi g&#;n ise Anıtkabir i&#;in yarışmaya katılan 5 projenin fotoğrafları yayınlandı. Projelerden kimi &#;&#;gen, kimi yuvarlak mimari yapıya sahipti. 5 Kasım ’te, 12 yıl s&#;ren inşaatın ardından Ord. Prof. Emin Onat, Anıtkabir’in yapılış &#;yk&#;s&#;n&#; Cumhuriyet okurları i&#;in kaleme alıyordu.

Ertesi gün ise Anıtkabir için yarışmaya katılan 5 projenin fotoğrafları yayınlandı. Projelerden kimi üçgen, kimi yuvarlak mimari yapıya sahipti. 5 Kasım ’te, 12 yıl süren inşaatın ardından Ord. Prof. Emin Onat, Anıtkabir’in yapılış öyküsünü Cumhuriyet okurları için kaleme alıyordu.

T&#;rene 24 saat kala, artık herşey hazırdı. Yalnızca İstanbul’dan polis g&#;venlik i&#;in Ankara’ya g&#;nderilmişseafoodplus.infoğun ilgi nedeniyle y&#;r&#;y&#;ş g&#;zergahı uzatılmıştı.Cumhuriyet 9 Kasım tarihli manşetinde, “Ankara'da otellerin, misafirhanelerin tamamen dolduğu” haberi yer alıyordu.

Törene 24 saat kala, artık herşey hazırdı. Yalnızca İstanbul’dan polis güvenlik için Ankara’ya gönderilmişseafoodplus.infoğun ilgi nedeniyle yürüyüş güzergahı uzatılmıştı.Cumhuriyet 9 Kasım tarihli manşetinde, “Ankara'da otellerin, misafirhanelerin tamamen dolduğu” haberi yer alıyordu.

Ve beklenen g&#;n geldi. 10 Kasım Cumhuriyet, o g&#;n “Atayı Bug&#;n ‘Anıt-Kabir’e G&#;t&#;r&#;yoruz” manşetiyle &#;ıktı. T&#;ren i&#;in 40 bin yurttaşın Ankara’ya geldiği duyuruluyordu: “Caddelerde d&#;n akşamdan yerlerini alan bir kısım halk, geceyi kaldırımlar &#;st&#;nde ge&#;irdi.”

Ve beklenen gün geldi. 10 Kasım Cumhuriyet, o gün “Atayı Bugün ‘Anıt-Kabir’e Götürüyoruz” manşetiyle çıktı. Tören için 40 bin yurttaşın Ankara’ya geldiği duyuruluyordu: “Caddelerde dün akşamdan yerlerini alan bir kısım halk, geceyi kaldırımlar üstünde geçirdi.”

Cumhuriyet'in birinci sayfası tamamen bu b&#;y&#;k olaya ayrılmıştı.Cumhuriyet’in başyazarı Nadir Nadi, “Ataya Selam!” başlıklı yazısında:“Tersine, bizi o b&#;y&#;k adamın fani varlığından ayıran on beş koca yıla bakarak, onunla beraber bir şimşek hızı ile başardığımız eserin azametini &#;l&#;elim. Bug&#;n: H&#;r&#;z,medeniyiz, ilerliyoruz!”

Cumhuriyet'in birinci sayfası tamamen bu büyük olaya ayrılmıştı.Cumhuriyet’in başyazarı Nadir Nadi, “Ataya Selam!” başlıklı yazısında:“Tersine, bizi o büyük adamın fani varlığından ayıran on beş koca yıla bakarak, onunla beraber bir şimşek hızı ile başardığımız eserin azametini ölçelim. Bugün: Hürüz,medeniyiz, ilerliyoruz!”

11 Kasım ’te Cumhuriyet’in manşeti yine Atat&#;rk’t&#;. “Atat&#;rk’&#; D&#;n Ebedi İstirahatg&#;hına Bıraktık” manşetiyle &#;ıkan gazetede, nakil işlemi saat saat, kare kare 4 sayfa halinde t&#;m T&#;rkiye’ye duyuruluyordu. Cumhuriyet, “Gece yarısına kadar vatandaşlara a&#;ık bulundurulan Anıt-kabirde, bug&#;n Atat&#;rk’&#;n kabrini tahminlere g&#;re 70 bin kişi ziyaret etmiştir.” diye yazıyordu.

11 Kasım ’te Cumhuriyet’in manşeti yine Atatürk’tü. “Atatürk’ü Dün Ebedi İstirahatgâhına Bıraktık” manşetiyle çıkan gazetede, nakil işlemi saat saat, kare kare 4 sayfa halinde tüm Türkiye’ye duyuruluyordu. Cumhuriyet, “Gece yarısına kadar vatandaşlara açık bulundurulan Anıt-kabirde, bugün Atatürk’ün kabrini tahminlere göre 70 bin kişi ziyaret etmiştir.” diye yazıyordu.

Başyazar Nadi, “Sen Yattık&#;a!” başlıkla başyazısında, “Bize inan Atat&#;rk"!Sen yattık&#;a eserin yaşıyacaktır. &#;&#;nk&#; onu emanet ettiğin bu gen&#;lik inan&#; dolu kalbi ile ayaktadır” diyor ve bu yazı Teknik &#;niversite radyosu aracılığıyla t&#;m T&#;rkiye’ye okunuyordu

Başyazar Nadi, “Sen Yattıkça!” başlıkla başyazısında, “Bize inan Atatürk"!Sen yattıkça eserin yaşıyacaktır. Çünkü onu emanet ettiğin bu gençlik inanç dolu kalbi ile ayaktadır” diyor ve bu yazı Teknik Üniversite radyosu aracılığıyla tüm Türkiye’ye okunuyordu

Anıttepe'yi gezerken "Bu tepe ne güzel bir anıt yeri" diyen Atatürk, Anıttepe'ye gömüleceğini hissetmiş gibiydi. (10 Kasım )

ANITKABİR ve  ÖYKÜSÜ

Tarih boyunca insanlar yitirdikleri sevdikleri kişilerin anısına görkemli mezarlar yaptı. İÖ 2’nci yüzyılda yazar Sidon, Dünyanın Yedi Harikası’nı sıralarken bunların arasında Mısır piramitleri ve Bodrum'da bulunan Kraliçe Artemisa'nın ölen eşi Mausolos için yaptırdığı anıt mezarlar da vardı.

Her yıl binlerce yerli yabancı gezginin gelip gördüğü, uykusuz kalarak sabah güneşinin doğuşunu izlediği Adıyaman Nemrud Dağı, Çin Seddi’ni yaptıran Qin Shi Huang Di için yaptırılan metre uzunluğunda içinde altıbin pişmiş toprak figürün bulunduğu anıt mezar, Hindistan'daki Cihan Şah'ın eşi için yaptırdığı Tac Mahal ölen kişilere olan sevginin saygının anıtsal dile getirilişi oldu.

Türkiye'nin başkenti Ankara'da tüm görkemiyle dünyaya bakan Anıtkabir tarih sahnesinden silinmenin eşiğine gelen bir ulusu yeniden ayağa kaldıran Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'e sevgi ve saygıyı dile getiriyor.

Ölüm, insanın kanını donduran bir sözcük. Fakat Atatürk için ulusa hizmet vardı. Ölüm bunun yanında bir hiçti. Çanakkale'de düşman mevzilerini ters yönden çevirmek isteyen birlik, gemilerin yoğun ateşi karşısında hareketsiz kaldığında Atatürk "Böyle geçilir" diyerek ölümün kuşatmasını yarması, düşman birliklerinden Atatürk'ü öldürmeye yönelik atışlar, patlayan bir mermi parçasının cebinde taşıdığı saati parçalaması, Erzurum'dan Sivas'a giderken eşkiyaların kuşatmasına karşın yola devam emrini vermesi ölüme meydan okuyuştu. Atatürk yılında Afyon’da yaptığı konuşması sırasında şunları dile getirdi:

"Arkadaşlar, bu 'ulusa ve ülkeye hizmet' görevi bitmeyecektir. Ben toprak olduktan sonra da sürecektir. Ben seve seve, sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal göreve adayacağım ve onun yüksek sorumluluğunu üzerime almakla mutlu olacağım."

Bir yıl geçmeden kendisine yönelik İzmir suikastinin gün ışığına çıkarılması ile ortalık karıştığında Atatürk gene her zamanki soğukkanlılığı ve ileri görüşlülüğüyle ulusa seslendi ve "Benim önemsiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti sonsuza değin yaşayacaktır. Ve Türk ulusu güvenlik ve mutluluğunu üstlenen ilkelerle uygarlık yolunda durmaksızın yürümeyi sürdürecektir" mesajını verdi.

Atatürk doğanın yasasının önüne geçilmeyeceğini her canlı gibi bir gün kendisinin de toprak olacağını biliyor, bunu dile getiriyor ve hepsinden önemlisi ölmeyecek bir mirası ulusa bırakıyordu: Atatürk aydınlığı. Onun meşalesi her zaman ulusun karanlık anında yardımına koştu ve koşmaktadır.

10 Kasım 'de aramızdan ayrılan Atatürk gömülmek istediği yer konusunda bir vasiyette bulunmadı. Yalnızca yılında bir sohbet sırasında Çankaya'ya gömülmek istediğini dile getirdi. Bu konuda da ısrarcı değildi ve "Ulusum beni nereye gömmek isterse oraya gömsün" dedi.

Ona yakışır bir anıt mezar yapımı düşünüldü. Önce Anıtkabir inşaatının yapılacağı yerin bulunması için özel bir komisyon kuruldu. Komisyon 6 Aralık 'de yaptığı ilk toplantıda Anıtkabir konusunda yerli ve yabancı bilim adamlarının düşüncelerinden yaralanılması, Türkiye'de çalışmalarını sürdüren ve Ankara imar planını hazırlamış olan şehircilik uzmanı Prof. Jahsen'in, TBMM binası mimarı Prof. Holzmeister'in ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi binası mimarı Prof. Taut'un görüşlerinin de alınmasını kararlaştırdı. Bu bilim adamlarının katılımıyla komisyon ikinci toplantısını 16 Aralık 'de yaptı. Önerilen yerler şunlar oldu: Çankaya, Etnografya Müzesi, TBMM'nin arkasındaki tepe (Kabatepe), Ankara Kalesi, Bakanlıklar (Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsa), Eski Ziraat Mektebi, Gençlik Parkı, Altındağ (Hıdırlık Tepe), Gazi Orman Çiftliği. Önerilen yerlerin tarihi ya da yeşil alanlar olması, kent merkezinde ya da merkeze çok uzak olması gibi nedenlerle uygun bulunmadı.

17 Ocak tarihli son komisyon toplantısında, Trabzon Milletvekili Mithat Aydın Anıtkabir'e yakışır yer olarak gördüğü Rasattepe'nin, özelliklerini anlattı. Tepe kentin ortasında ve buraya yapılacak Anıtkabir'in uzaklardan görünmesini sağlayacak denli yüksekti. Komisyon üyelerinden Kütahya Milletvekili Süreyya Özgeevren ise Rasattepe'nin Anıtkabir için çok elverişli özelliklerini anlatarak sözlerini şöyle bitirdi:

"Rasattepe bugünkü ve yarınki Ankara'nın genel görünüşüne göre, bir ucu Dikmen'de, öteki ucu Etlik'de olan bir hilalin tam ortasında, bir yıldız gibidir. Anıtkabir'in burada yapılması kabul edilirse, Türkiye'nin başkenti olan Ankara kenti, kollarını açmış Atatürk'ü kucaklamış olacaktır. Atatürk'ü böylece bayrağımızdaki yarım ayın yıldızının ortasına yatırmış olacağız."

Komisyonda söz alan İçel Milletvekili Emin İnankur da Atatürk'le yaptıkları bir kent gezisinde Rasattepe'ye gittiklerini, Atatürk'ün buradan kenti seyredip "Bu tepe ne güzel bir anıt yeri" dediğini anlattı. Bu açıklamalardan sonra Anıtkabir'in Rasattepe'ye yapılması büyük çoğunlukla kabul edildi.    

Yerine karar verildikten sonra komisyon Anıtkabir'de bulunması gereken genel nitelikleri belirledi. Bu ilkeler, Anıtkabir proje yarışması şartnamesinin temeli oldu. Anıtkabir Serbest Proje Yarışması şartnamesi uluslararası mimarlar tüzüğüne uygun olarak Türkçe ve Fransızca olarak hazırlandı ve hükümet tarafından 1 Mart tarihinde yarışma açıldı. Yarışmanın açıldığı yıl, İkinci Dünya Savaşı'nın en kanlı, en çetin zamanıydı. Avrupa'nın, Asya'nın ve Afrika'nın bir bölümü savaşın içindeydi. Dünya alev alev yanıyordu. Yarışma süresi 8 aydı. Bu kısa sürede Anıtkabir projesinin yetiştirilemeyeceği anlaşıldığından Bakanlar Kurulu tarafından süre 4 ay daha uzatıldı. Yarışma için hükümetçe, uluslararası tanınmış yerli ve yabancı sanatçılar ve Bayındırlık Bakanlığınca belirlenen yüksek mimarlardan oluşan tarafsız bir jüri oluşturuldu. Yarışma umulandan daha fazla ilgi gördü. Yarışmaya Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsveç, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 47 proje katıldı. Bu projelerden 3 tanesi Almanya'dan Prof. Johannes Kruger, Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda ve İtalya'dan Prof. Arnaldo Foschini'nin tasarımları ödüle, 5 tanesi ise; İsviçre'den Ronald Rohn, İtalya'dan Giovanni Muzio, Giuseppe Vaccaro - Gino Franzi, Türkiye'den Hamit Kemali Söylemezoğlu - Kemal Ahmet Aru - Recai Akçay ve Ferudun Akozan - M. Ali Handan'ın tasarımları övgüye değer görüldü. Jüri, "Ödül verilmeye değer" bulduğu üç yapıttan hiç birini ötekine üstün görmedi. Bu üç yapıttan birini seçme yetkisi Anıtkabir Proje Yarışması şartları gereğince hükümete verilmişti. Hükümet bu konuda yetkili birçok kişinin de düşüncelerini dikkate alarak 7 Mayıs tarihinde "Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönden aynı değerdedir. Fakat bu projelerden Türk mimarlarının yaptığı yapıt, anıta esas teşkil eden milli konuyu daha başarılı ifade etmiştir. Jüri raporunda belirttiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu diğerlerinden da ha üstündür" gerekçesi ile Türk mimarlarının tasırımının uygulanmasına karar verdi.   

Anıtkabir'in inşaasına dair 31 Mart tarihli protokol.

Anıtkabir'in inşaasına dair 31 Mart tarihli protokol.

Bu karardan sonra jüri raporunda öngörülen değişikliklerin yapılması için yeni bir komisyon kuruldu. Projede yapılacak değişiklikler Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda ile görüşülerek kararlaştırıldı. Projede, kale ekseni ve şeref holünün çevresindeki bölümler binanın anıtsal niteliğini kaybettirdiğinden eleştiriliyordu. Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda çalışmalarını 7 Ekim 'te tamamlayarak komisyona teslim etti. Komisyonun hazırladığı rapor, proje ve maketler Bakanlar Kurulu’nda incelenerek, projenin uygulanmasına 18 Kasım tarihinde karar verildi. 9 Ekim tarihinde görkemli bir temel atma töreni ile başladı. Anıtkabir'in inşaası 9 yıllık bir süre içinde 4 aşamalı olarak yapıldı. Ulu Önder'in 15 yıl süre ile kaldığı Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabri 4 Kasım 'de açıldı. 4 Kasım'dan 9 Kasım'a dek saygı nöbeti tutuldu. 10 Kasım günü,  ölümünden 15 yıl sonra, Atatürk’ün naaşı ulusunun armağanı olan Anıtkabir'e gözyaşları içinde taşındı. Resmi törenin ardından Anıtkabir halkın ziyaretine açıldı, anıt gece projektörlerle aydınlatıldı. 19 Kasım günü tam kişi Anıtkabir'i ziyaret etti. yılında kendisini görmek isteyenler ile görüşen Atatürk;

"Beni görmek demek nasıl olursa olsun yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyor ve duyuyorsanız bu yeter. Sizin için sağlığını, yaşamını adamış olan bu adam sağlıklıdır ve sizin için çalışacaktır. O sizin için yaşıyor. Benim gücüm benim size olan sevgim ve sizin bana olan sevginizdir. Bu ulus, bu ülke yeni yönetim biçimi üzerinde dünyanın en akla yakın bir varlığı olacaktır." demiştir.

İnsan ilişkilerinde "kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak" gönüllerimizde taht kuran Atatürk yaşamın mutlulukla dolu olması için izlenmesi gereken yolu da bizlere gösterdi:

"Herhangi bir kimsenin yaşadıkça kıvançlı ve mutlu olması için gereken şey kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktıseafoodplus.infoşamda tam zevk ve mutluluk ancak gelecek kuşakların onuru, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle davranırken ‘benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı ayırt edecekler mi?’ diye bile düşünmemelidir. Üstelik en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün kuşaklarca bilinmez kalmasını yeğleyecek öz yapıda bulunanlardır.”

Kaynak: Sinem Şahinoğlu, Bütün Dünya, Kasım,

II                        

ANITKABİR  ANITMEZAR

Türk Kurtuluş Savaşı'nın ve Türk İnkılâplarının büyük önderi Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türk vatanının bağımsızlığını kazanması için giriştiği savaş ve Türk milletini çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmak amacıyla gerçekleştirdiği inkılâplarla geçen yaşamı 57 yıl sürmüş ve Büyük Önder 10 Kasım 'de ebediyete intikal etmiştir.                  

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'yi bütün kurumları ile çağdaş uygarlığın bir üyesi yapan, insanlık tarihine mal olmuş büyük bir önderdir. O'nun yüceliğini her yönüyle temsil edecek, ilke ve inkılâpları ile çağdaşlaşmaya yönelik düşüncelerini yansıtacak bir anıtmezar yapma fikri, Atatürk'ü kaybetmenin derin hüznü içindeki Türk milletinin ortak isteği olarak belirmiş ve yapımına karar verilmiştir.                    

RASATTEPE (ANITTEPE)                  

Anıtkabir yapılmadan önce rasat istasyonu bulunması dolayısıyla Anıttepe'nin ismi Rasattepe idi.                  

Bu tepede, M.Ö yüzyılda Anadolu'da devlet kuran Frig Uygarlığı'na ait tümülüsler (mezar yapıları) bulunmaktaydı. Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılmasına karar verildikten sonra bu tümülüslerin kaldırılması için arkeolojik kazılar yapıldı. Bu tümülüslerden çıkarılan eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.                     

Gökyüzünden Anıtkabir

Gökyüzünden Anıtkabir

ANITKABİR'İN İNŞAASI

Anıtkabir projesinin belirlenmesinden sonra, inşaatın başlayabilmesi için ilk aşamada kamulaştırılma çalışmalarına başlandı. Anıtkabir'in inşaatı ise 9 Ekim 'de görkemli bir temel atma töreni ile başladı. Anıtkabir'in inşası dokuz yıllık bir süre içinde dört aşamalı olarak yapılmıştır.

Birinci Kısım İnşaat: -

Toprak seviyesi ve aslanlı yolun istinat duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inşaata 9 Ekim 'te başlamış ve 'te tamamlanmıştır.    

İkinci Kısım İnşaat: -

Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inşaat 29 Eylül 'te başlamış, 8 Ağustos 'de tamamlanmıştır. Bu aşamada inşaatın kâgir ve betonarme yapı sistemine göre, temel basıncının azaltılması göz önünde tutularak, anıt kütlesinin "temel projesinin" hazırlanması kararlaştırılmıştır. yılı sonuna kadar mozolenin temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış ve her türlü çöküntüleri engelleyecek olan 11 metre yüksekliğinde betonarme temel sisteminin demir montajı bitirilme aşamasına gelmiştir. Giriş kuleleri ile yol düzeninin önemli bir kısmı, fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin büyük bir bölümü tamamlanmıştır.

Üçüncü Kısım İnşaat:

Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu.             

Dördüncü Kısım İnşaat: -

Anıtkabir'in 4. kısım inşaatı ise şeref holü döşemesi, tonozlar alt döşemeleri ve şeref holü çevresi taş profilleri ile saçak süslemelerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inşaat 20 Kasım 'de başlamış ve 1 Eylül 'te bitirilmiştir.

"Anıtkabir Projesi"nde mozolenin kolonat üstünde yükselen tonoz bir bölüm vardı. 4 Aralık tarihinde hükümet, şeref holünün 28 seafoodplus.info yüksekliğinin azaltılması ile yapının daha çabuk bitirilmesinin mümkün olup olmadığını mimarlara sordu.

Mimarlar yaptıkları çalışmalar sonunda şeref holünü taş bir tonoz yerine, bir betonarme tavan ile örtmenin mümkün olduğunu bildirdiler. Böylece tonoz yapının zemine vereceği ağırlık ve bunun doğuracağı teknik mahzurlar da ortadan kalkıyordu.

Anıtkabir yapımında beton üzerine dış kaplama malzemesi olarak kolay işlenebilen gözenekli, çeşitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıştır.

Heykel grupları, aslan heykelleri ve mozole kolonlarında kullanılan beyaz travertenler Kayseri Pınarbaşı İlçesi'nden, kulenin iç duvarlarında kullanılan beyaz travertenler ise Polatlı ve Malıköy'den getirilmiştir. Kayseri Boğazköprü mevkiinden getirilen siyah ve kırmızı travertenler tören meydanı ve kulelerin zemin döşemelerinde, Çankırı Eskipazar'dan getirilen sarı travertenler zafer kabartmaları, şeref holü dış, duvarları ve tören meydanını çevreleyen kolonların yapımında kullanılmıştır.

Şeref holünün zemininde kullanılan krem, kırmızı ve siyah mermerler Çanakkale, Hatay ve Adana'dan, şeref holü iç yan duvarlarında kullanılan kaplan postu Afyon'dan, yeşil renk mermer Bilecik'ten getirilmiştir. 40 ton ağırlığındaki yekpare lahit taşı Adana'nın Osmaniye İlçesi'nden, lahitin yan duvarlarını kaplayan beyaz mermer ise Afyon'dan getirilmiştir.      

Anıtkabir Yerleşim Planı

Anıtkabir'in Mimari Özellikleri

Türk mimarlığında yılları arası, "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılır. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapılmıştır. Anıtkabir bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.

Bu dönem özellikleri ile birlikte Anıtkabir'de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır.

Örneğin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleştiği yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taş işçiliğinde testere dişi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir'in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.

Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık m² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır.

Barış Parkı

Anıtkabir; Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye'nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.

Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya ve Yunanistan'dan çeşitli ağaç ve fidanlar getirilmiştir. Bugün Barış Parkı'nda ayrı türden yaklaşık adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.

Barış Parkı’na ağaç armağan eden ülkeler ve armağan ettikleri ağaçlar:

Afganistan: 15 Akkavak, 10 Nesteren Gül, 12 Çitlembik,  ABD: Mavi Ladin, Mavi Selvi, Sedir, Avusturya: 55 Dağ Çamı, Batı Almanya: 25 Bataklık Meşesi, 10 Huş, 15 Ihlamur, 5 Atlas Sediri, 5 Yalancı Selvi, 8 Pinus Sabiniana, 17 Erik, 5 Yatık Ardıç, Gül, Belçika: 10 Kotoneaster, 13 Şimşir, 12 Top Mazı, 12 Yatık Ardıç, 12 Sedir, 12 Akçaağaç, 12 Porsuk, 12 Göknar, 12 Sarıçam, Danimarka: 20 Kayın, Finlandiya: Huş, Fransa: 10 Kızılağaç, 10 Sarıçam, 10 Sahil Çamı, 10 Fıstık Çamı, 10 Avrupa Melezi, 10 Göknar, 10 Kayın, 10 Avrupa Ladini,  Çin: Bir miktar Armand Çamı ile Çin Göknarı tohumu, Hindistan: Sahil Çamı, Irak: 20 Musul Fıstığı, İngiltere: 50 Kiraz, 50 Porsuk, Karaçam, 50 Meşe, İspanya: 1 Karaağaç, 1 Selvi, 4 Sahil Çamı, 1 Dişbudak, 2 Kestane, 3 Ardıç, 1 Ceviz, 1 Meşe, İsrail: 30 Sahil Çamı, İtalya: 5 Karayemiş, 5 Mezarlık Selvisi, 8 Fıstık Çamı, 10 Mavi Selvi, 5 Karaçam, 7 Sedir, Japonya: 35 Kiraz, Kanada: 30 Akçaağaç, Kıbrıs: 5 Çam, Mısır: 8 Akkavak, 6 Katalpa, 6 Gladiçya, 6 Akasya, 6 Salkım Akasya                

Anıt Bloku

Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşmaktadır.                   

Aslanlı Yol, Tören Meydanı, Mozole.                   

Anıtkabir'e Tandoğan kapısından girildiğinde Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak istiklal ve hürriyet kuleleri yer alır.

Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan on adet kule vardır. Bu kulelere ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimler verilmiştir. Kuleler, plan ve yapı bakımından birbirinin benzeridir. Kareye yakın 12x14x7,20 m. boyutlarında dikdörtgen plan üzerine kurulmuş olan kulelerin üzeri piramit biçiminde çatılarla örtülüdür. Çatıların tepelerinde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu vardır. Eski Türk kilim desenlerinden alınmış geometrik süslemeler, fresk tekniğinde uygulanmıştır.

Ayrıca kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon ve Atatürk'ün özlü sözleri bulunmaktadır.

İstiklal Kulesi

Aslanlı yolun sağ başındaki İstiklal Kulesi'nin iç duvarlarında bulunan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında bir kaya üzerine konmuş kartal figürü görülmektedir. Kartal, mitolojide ve Selçuklu sanatında gücün, istiklâl ve bağımsızlığın sembolü olarak tasvir edilmiştir. Kılıç tutan genç ise istiklali savunan Türk milletini temsil etmektedir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.

Ayrıca kule duvarlarında yazı bordürü olarak Atatürk'ün istiklalle ilgili şu sözleri yer almaktadır:                   

"Ulusumuz en korkunç yok oluşla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son Kurtuluş Savaşı'na çağırdı." ()

"Hayat demek savaşma, çarpışma demektir. Hayatta başarı kesinlikle savaşta başarı kazanmakla mümkündür." ()

"Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız." ()

"İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar." ()

"Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşıyamaz ve yaşamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm." ()       

Kulenin içinde ise Anıtkabir maketi ile Anıtkabir'i tanıtıcı ışıklı panolar bulunmaktadır.

Hürriyet Kulesi

Aslanlı Yol'un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek figürü bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt "Hürriyet Beyannamesi"ni sembolize etmektedir. At figürü ise hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.

Kule duvarlarında Atatürk'ün hürriyet ile ilgili şu sözleri yazılıdır.

" Esas, Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir işleme hak kazanamaz." ()

"Bence, bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın sürekli olarak bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür."

"Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir."

"Bütün tarihsel yaşantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuş bir ulusuz."                    

Kule içinde Anıtkabir'in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğraf sergisi ve inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır.

Kadın Heykel Grubu

İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiş üç kadından oluşan bir heykel grubu vardır. Bu kadınlardan kenarlardaki ikisi yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. Başak demetlerinin meydana getirdiği çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk'e tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapamış ağlamaktadır.

Bu üçlü grup, Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünün derin acısı içinde bile gururlu, ağırbaşlı ve azimli oluşunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan'ın eseridir.

Hürriyet Kulesi'nin önünde üç erkekten oluşan heykel grubu vardır. Sağdaki erkek başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini temsil ederken, onun yanında elinde kitabı ile Türk gençliğini ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiştir. Her üç heykelin yüzünde derin acı ile Türk milletinin kendine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmiştir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan'ın eseridir.

Aslanlı Yol     

Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Atatürk'ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu'da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir. Ziyaretçilerin de kabrin manevi atmosferine ayak uydurmaya yönlendirildiği Aslanlı yolda, taşlar Ata’nın huzuruna çıkanların “başlarının öne eğik” olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiştir.   

Tören Meydanı

Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı x 84,25 m. boyutlarındadır. kişi kapasiteli bu alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.

Mehmetçik Kulesi                 

Aslanlı yolun bitiminde sağda Mehmetçik Kulesi yer almaktadır. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade edilmektedir. Bu komposizyonda, elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü, fakat gururlu anne tasvir edilmiştir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.                    

Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği özlü sözler yer almaktadır:

"Kahraman Türk eri Anadolu savaşlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaşmıştır." ( )

"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur." ( )

"Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz."                   

Kulenin içinde; Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili çeşitli kitaplar ve hediyelik eşyalar ziyaretçilere sunulmaktadır.

Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi                   

Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında yer alan; müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü'nün içindeki birimde "Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi" bulunmaktadır. Atatürk, milli mücadele ve inkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir "İhtisas Kütüphanesi" olarak, her kesimden araştırmacı ve okuyucuya hafta içi / saatleri arasında hizmet vermektedir.

Zafer Kulesi                  

Kulenin duvarlarında Atatürk'ün en önemli üç zaferinin tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır.

Kule içinde Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 'de İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenmektedir.                  

İsmet İnönü'nün Lahti                  

Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık yılında vefat eden, Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün sembolik lahti bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır.   

Barış Kulesi                   

Kulenin iç duvarında Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer almaktadır. Bu kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir asker figür tasvir edilmiştir. Bu asker barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize etmektedir. Bu şekilde insanlar Türk ordusunun sağladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirmektedirler. Kabartma, Nusret Suman'ın eseridir.                                   

Kule duvarlarında Atatürk'ün barış ile ilgili şu sözleri yer almaktadır.

"Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir." ()

"Yurtta Barış, Cihanda Barış."

"Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir." ()                      

Kulenin içinde ise Atatürk'ün yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.      

23 Nisan Kulesi                   

Kulenin iç duvarında 23 Nisan 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Bu kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan yazılıdır. Kadının diğer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma, Hakkı Atamulu'nun eseridir.

Kule duvarlarında meclisin açılışıyla ilgili Atatürk'ün özlü sözleri yer almaktadır:                       

"Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliğe dayalı, hiçbir koşula bağlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak." ()

"Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir."

"Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır."                 

Kulede Atatürk'ün - yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.                    

Bayrak Direği                  

Anıtkabir'in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanır. Amerika'da özel olarak yaptırılan m. yüksekliğindeki bu direk, Avrupa'daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseğidir. Direğin 4 metresi kaidenin altında kalmaktadır.

Amerika'da yaşayan Türk asıllı Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek yılında Anıtkabir'e hediye edilmiştir. Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmada; meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanmaktadır. Kabartma Kenan Yontuç'un eseridir.  

Misak-ı Milli Kulesi                   

Müzenin girişindeki bu kulenin içinde bulunan kabartma, tek vücut olarak kenetlenmemizi sembolize etmektedir. Kabartma, bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuş dört elden ibarettir. Bu komposizyon Türk vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.

Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Milli Misak ile ilgili şu sözleri yazılıdır:

"Kurtuluşumuzun genel kuralı olan ulusal andı tarih safhasına yazan ulusun demir elidir." ()

"Ulusal sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz." ()

"Ulusal benliği bulamayan uluslar başka ulusların avıdır." ()                     

Kulenin ortasında Anıtkabir'de icra edilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yeralmaktadır. Müzenin girişi olan bu kulede bulunan aktüalite panolarında Anıtkabir'de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar da sergilenmektedir.                   

Anıtkabir Atatürk Müzesi                  

Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılâp kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiştir. Bu amaçla 21 Haziran 'ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk'ün kullandığı eşyalar ve kendisine hediye edilen armağanlar ve giysileri teşhir edilmektedir.    

Müzede ayrıca Atatürk'ün madalya ve nişanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen'in müzeye armağan ettikleri Atatürk'e ait eşyalar sergilenmektedir.                   

İnkılâp Kulesi                  

Müzenin devamı olan bu kulede Atatürk'ün giydiği elbiseler sergilenmektedir. Kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuğu sönmek üzere olan bir meşale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nu simgelemektedir. Güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan diğer bir meşale ise, yeni Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk'ün Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için yaptığı inkılâpları simgelemektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.             

"Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse ilerlemesine, uygarlaşmasına teknik imkân ve bilimsel ihtimal yoktur."

"Biz ilhamlarımızı gökten ve bilinmeyen alemden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

Müzenin giysi bölümü olarak kullanılan bu kulede; Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in yaptığı Atatürk'ün gerçek boyutlarında balmumu heykeli bulunmaktadır.                   

Cumhuriyet Kulesi                   

Sanat Galerisi'nin girişi olan bu kulenin duvarlarında Atatürk'ün Cumhuriyet ile ilgili şu özlü sözü bulunmaktadır.

"En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulusal egemenliğimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi gerçekten kanıtlamış olduğumuzdur."                   

Kulenin içinde, Atatürk'ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi ile Sivas ve Erzurum Kongre binaları ve I. T.B.M.M. binalarının maketleri ve o dönemlere ait fotoğraflar sergilenmektedir.                     

Sanat Galerisi

Cumhuriyet Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kuleleri arasında yer alan bu bölümde Atatürk'ün özel kitaplığı teşhir edilmektedir.                     

Duvarlarda Atatürk'ü ziyaret etmiş olan yabancı devlet adamları ile Atatürk'ü birlikte tasvir eden yağlı boya tablolar bulunmaktadır. Bu tablolar, ressam Rahmi Pehlivanlı'nın eseridir.  

Galeride ayrıca, Atatürk, Milli Mücadele ve Anıtkabir konulu belgesel filmlerin gösterildiği sinevizyon bölümü yer almaktadır.

Müdafaa-i Hukuk Kulesi                   

Bu kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşı'mızda ulusal birliğimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmektedir. Kabartmada, bir elinde kılıç tutarken diğer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana "Dur!" diyen bir erkek figür tasvir edilmiştir. İleri uzatılan elin altında bulunan ulu ağaç yurdumuzu, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milletimizi temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.                    

Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediği sözler yer almaktadır:

"Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır." ( )

"Ulus bundan sonra hayatına, bağımsızlığına ve bütün varlığına şahsen kendisi sahip çıkacaktır." ( )

"Tarih; bir ulusun kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez." ()

"Türk ulusunun kalbinden, vicdanından doğan ve onu esinlendiren en esaslı, en belirgin istek ve iman belli olmuştu: Kurtuluş." ( )

Kulenin içinde "Atatürk ve Milli Mücadele" konulu periyodik sergiler düzenlenmektedir. Ayrıca Atatürk'ün öğrenim gördüğü Harbiye Mektebi'nin maketi bulunmaktadır.

Sakarya Meydan Muharebesi Konulu Kabartma

Komposizyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadıseafoodplus.info, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. Sağdaki delikanlı arkaya dönmüş, sol elini kaldırıp yumruğunu sıkarak düşmanlara; "Bir gün döneceğiz ve sizden öcümüzü alacağız" demektedir.

Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiğit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Muharebesi başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk, düşman istilası altında, Türk ordusunu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak Başkomutan Mustafa Kemal'e çelenk sunan bir zafer meleği vardır.

Komposizyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanan Türk ordusunu, meşe ağacı ise zaferi simgelemektedir. Vatan ana, Türk Ordusu'nun zaferinin simgesi olan meşe ağacını göstermektedir. Kabartma İlhan Koman'ın eseridir.

Başkomutan Meydan Muharebesi Konulu Kabartma         

Komposizyonun solunda yer alan ve bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluşan grup milletçe savaşa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata'nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümüde, Atatürk'ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiğit ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk ordusunun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunmaktadır. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.

Mozole

Anıtkabir'in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında "hitabet kürsüsü" yer almaktadır. Mermer kürsünün tören meydanı cephesi dairesel geometrik motiflerle süslü olup, ortasında Atatürk'ün "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü yazılıdır. Kürsü Kenan Yontuç'un eseridir.     

Mozole 72 x 52 x 17 m. boyutlarında uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise m. yüksekliğinde ondört kolonatla çevrelenmiştir. Mozole cephesinde, solda Atatürk'ün Türk gençliğine hitabı, sağda ise Cumhuriyet'in kuruluşunun yıldönümünde söylediği nutku yer almaktadır. Harfler taş kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır.    

Şeref Holü

Şeref holüne bronz kapılardan girilir. Girişte sağda Atatürk'ün 29 Ekim tarihli Türk Ordusu'na son mesajı, solda ise 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayınladığı 21 Kasım tarihli Türk milletine taziye mesajı yer almaktadır. Bu iki yazıt Atatürk'ün doğumunun yılı olan 'de yazılmıştıseafoodplus.infoşin tam karşısında büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde, Atatürk'ün sembolik lahdi bulunmaktadır.

Lahit taşı tek parça kırmızı mermer olup 40 ton ağırlığındadır. Lahit taşının yer aldığı bölüm ise beyaz Afyon mermeri ile kaplıdır. Şeref holünün zemini Adana ve Hatay'dan, yan duvarları ise Afyon ve Bilecik'ten getirilen kırmızı, siyah, yeşil ve kaplan postu mermerlerle kaplanmıştır. Şeref holünün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları mozaik ile süslenmiştir. Şeref holünün yüksekliği 17 m. olup, yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunmaktadır. Mozole yapısının üstü, düz kurşun çatı ile örtülüdür.    

Mezar Odası

Atatürk'ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozolenin birinci katı olan şeref holündeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen planlı olup, piramidal külahlı, tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır.  

Anıtkabir'e ulaşım bilgileri şöyledir: Anıt Caddesi Tandoğan/Ankara Tel: ()

Kaynak: seafoodplus.info, Kültür Bakanlığı Anıtkabir sayfası.

III

GÖMÜLECEĞİ YER

Atatürk'ün gömüleceği yer ve toprak:

O'nun kabri Ankara'da olacaktır. Fakat bu şehrin neresinde? Çünkü O'nun en son kuvvetli isteği bir an önce Ankara'ya dönebilmekti. Biri Büyük Millet Meclisi'nden İstasyon'a inen cadde üzerindeki yuvarlak yer, diğeri Çankaya'daki yeni köşkün mermer havuzu. Bu yerler şu nedenle konuşulmuştur:

Bir akşam Atatürk'ün etrafında toplananlar arasında, O'nun ölümlü oluşu üzerinde durulmuş ve özellikle kendisi suikast girişiminden sonra söylediği cümleyi tekrar etmişti.

"Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." dedikten sonra "Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın," demişti.

Meclisin altındaki yuvarlak yeri ortaya atan kişiye ise, "iyi ve kalabalık bir yer, fakat ben böyle bir arzumu milletime vasiyet edemem". Ancak, gene o akşam ileri sürülen bir fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum.

Memleketin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak. Recep Peker, hararetle bu fikrin sembolik savunmasını yapmıştı.

Atatürk, böyle bir fikrin uygulanmasından ancak, ölümlü vücudu için hoşlanacağını ve gurur duyacağını anlatırken bana bakarak: "Bunu unutma!" demişti.

Prof. Dr. Afet İNAN

Kaynak: Ulus Gazetesi,

IV

HİLALİN ORTASINDAKİ YILDIZ: ANITKABİR 

“Gelecek yıl, 29 Ekim günü, Cumhuriyetin 30’uncu yıldönümünde, Anıtkabir bitmiş olacak. Gelecek yıl, 10 Kasım günü, ölümünün 15’inci yıldönümünde, Atatürk’ü geçici olmayan kabrinde ziyaret edebileceğiz. Gelecek yıl, bu vakitlerde ve ondan sonra her zaman, geceler ne kadar karanlık olursa olsun, başımızı Rasat Tepe’ye kaldırınca, göğe vuran bir aydınlık göreceğiz”

Genç bir gazeteci olan Bülent Ecevit ’de gazetedeki yazısına bu sözlerle başlıyordu. “Atatürk’ten en az bir vatan devralmış nesillerin en büyük vicdan azabı, gelecek yıl bu vakitler sona ermiş olacak” diyordu.

Başlangıcından buyana yapımın gelişimini yakından izleyen gazeteci Ecevit, yapı giderlerinin TL kadar tutacağını, yetiştirilen bin fidanın 60 bininin dikildiğini, ve yeni adı ile Anıt Tepe’nin gelecekte bir orman görüntüsünde olacağını o yıllarda okuyucuları ile paylaşıyordu. Anıtkabir yapımının çeşitli bölümlerinde görev alan dört firmanın özenle işlerini yaptıklarından övgüyle söz eden Ecevit, yapımdan insan manzaraları nakletmeyi ihmal etmiyordu.

Ecevit, Mozole Bölümü ve Şeref Salonu’nu yapmakta olan genç şantiye şefi Osman Akman’la görüşmüştür. Ankara’nın genç yüksek mühendislerinden olan Osman Akman’ın gözündeki pırıltı ve heyecanı aynı heyecanla aktarır.

“Keşke” diye anlatmaya başlar Osman Akman, “9 Ekim günü doğudan başlayarak atılan temeliyle, taşıyla, toprağıyla, bayrağıyla, harcıyla yapımının tüm aşamaları filme alınsaydı. Yontulan her taşın tarihi bir yeri vardır” diye düşüncelerini Ecevit’e aktarır genç mühendis. Keşke alınsaydı. Geceleri Rasat Tepe’den yükselen ışığın öyküsünü keşke hep birlikte izliyor olabilseydik. Ünlü mimarların projelerini yarıştırdıkları, her taşının, mermerinin özenle seçilerek gün geçtikçe yükselen yapıyı birkaç dakikalığına izleme fırsatı bulabilseydik.

Biraz daha gerilere, yılına gidelim ve Anıtkabir’in nasıl Rasat Tepe’de yükselmeye başladığına, tepenin nasıl seçildiğine bakalım isterseniz.

Anıtkabir’in yerinin bulunması için yılında oluşturulan heyet, Aydınlık, Etlik, Keçiören, Cebeci, Altındağ’ı gezerek Anıtkabir için en uygun yeri arıyordu. Çalışmalarını sürdüren heyetin içinde ve meclisteki öteki vekiller arasında değişik görüşler vardı. Bunların başında gelen Anıtkabir’in Çankaya’ya yapılmasıydı. Başka bir görüş ise Ankara Kalesi’nde yapılacak bir anıt mezar yönündeydi.

Trabzon Milletvekili Yüksek Mühendis Mithat Aydın, komisyonun 17 Ocak tarihli son toplantısında, Anıtkabir yeri olarak Rasat Tepe’yi ileri sürdü. Tepenin  özelliklerini anlattı. Fakat daha önce Çankaya üzerinde görüş birliğine varmış olan üyeler kararlarından dönmüyorlardı. Bu arada Antalya Milletvekili Rasih Kaplan söz alarak “Arkadaşlar, yurdumuzda birçok yapıtlar ortaya koymuş olan bir mühendis arkadaşımız, bize yeni bir yer gösteriyor. Biz bu yeri görmeden nasıl reddedebiliriz. Yarın Mithat Aydın, genel kurulda söz alır ve ben bir yer gösterdim, gidip bakmadılar bile derse ne karşılık verirsiniz?” dedi.

Bu açıklama karşısında üyelerden büyük çoğunluğunun Rasat Tepe’yi görmek istemesi üzerine bu yönde karar alındı. Milletvekilleri Rasat Tepe’ye çıkarak tepeyi değişik yönlerinden incelediler. Vardıkları sonuç olumluydu. Ancak komisyonun düşüncelerini olumlu yönde etkileyen Süreyya Örgeevren’in Rasat Tepe’ye ilişkin şu tespitleri olmuştur:

“Rasat Tepe’nin bunlardan başka bir özelliği daha vardır ki, düş gücü genişçe olan her kişiyi derin bir biçimde ilgilendirir sanırım. Rasat Tepe, bugünkü ve yarınki Ankara’nın genel görünüşüne göre, bir ucu Dikmen’de öteki ucu Etlik’te olan bir hilal (yarım ay)in tam ortasında, bir yıldız gibidir. Ankara hilalin gövdesidir Atatürk’ü böylece bayrağımızdaki yarım ayın yıldızının ortasına yatırmış olacağız.”

Anıtkabir Rasat Tepe’de ’te tamamlanır, tepe artık Anıt Tepe’dir. Ve yarım ayın ortasındaki yıldız, en karanlık gecelerinde bile Ankara semalarını aydınlatmaya devam etmektedir.

Kaynak: Feridun Büyükyıldız, Bütün Dünya Dergisi

V

ATATÜRK'ÜN CENAZESİNİN ANITKABİR'E NAKLİ

Ulu Önder'in 15 yıl süre ile kaldığı Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabri 4 Kasım 'de açıldı.

Geçici kabrin açılmasında; Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Eski Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Cumhurbaşkanlığı Genel Katibi Nurullah Tolon, Eski Genel Katip Kemal Gedeleç, Ankara Valisi Kemal Aygün ve Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu hazır bulundular. Kabrin açılmasında, Erkek Teknik Sanat Okulu ve Yapı Enstitüsü öğretmen ve öğrencileri de görev aldı.

Kabrin açılmasına saat 'de başlandı. Mezarı üstten ve yandan çevreleyen mermer levhalar birer birer çıkarıldı, kabrin üzerideki 80 cm. kalınlığında olan toprak tabaka alınarak, kağıt torbalarda toplandı. Daha sonra bu topraklar Anıtkabir'e getirilerek ebedi istiratgahına kondu. Toprağın altındaki döşeme de kaldırılarak geçici kabri boydan boya kaplayan çelik kapaklar dışarı çıkarıldı. Bu kapaklar kaldırıldığında, Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılmış tabutu ile karşılaşıldı. kg. ağırlığındaki tabut; sal tertibatı yapılmış olan vinçle yukarı çekilerek, Etnografya Müzesi'ndeki katafalka konuldu. Tabut katafalka konduktan sonra, kabrin açılmasında hazır bulunan resmi heyet tarafından bir protokol hazırlanarak imzalandı. Daha sonra Kız Teknik Öğretmen Okulu öğrencilerinin hazırladığı Türk Bayrağı, katafalkın üzerine serildi.

Ulu Önder Atatürk'ün aziz naşının önünde, 4 Kasım'dan 9 Kasım'a kadar yüksek öğretim öğrencileri, subaylar, sivil erkan ve generaller saygı nöbeti tuttular.

Törene katılacak olan resmi zevat, 10 Kasım günü saat 'da, Etnografya Müzesi önüne geldi. Saat 'de müzenin önündeki boru ile "Ti" işareti verildi. Bu işaretle birlikte Ankara tepelerinde top atışı başladı ve bu anda tüm törene katılanlar saygı duruşunda bulundu. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndan 12 er, Büyük Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılı tabutunu omuzlar üzerine kaldırdılar ve Etnografya Müzesi önünde bekleyen top arabasına yerleştirdiler. genç asteğmenin çektiği top arabası saat 'de müze önünden hareket etti.

Töreni icra için oluşturulan birlik; tören komutanı, karargahı Kara Harp Okulu Bandosu ve sancağı, Harp Okulu Alayı Flamaları, Hava Harp Okulu'ndan bir bölük, toplu halde bayrakları taşıyan gençler ile bir izci alayından oluşmuştu. 12 general top arabasının iki tarafını çevreliyordu. Atatürk'ün İstiklal Madalyası, siyah kadife bir yastık üzerinde bir amiral tarafından taşınıyordu. Bunun arkasından da protokole dahil zevat geliyordu. Bu arda Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar da havadan korteje katılıyordu.

Kortej opera binası önünden Bankalar Caddesi yolu ile Ulus Meydanına doğru ilerledi. Büyük Millet Meclisi önünden geçerek istasyon önüne geldi. Buradan Ulaştırma Bakanlığı-Demiryolu köprüsünü takiben saat 'de, Tandoğan Meydanına ulaşıldı. Kortej yol boyunca ilerlerken, Türk Hava Kurumunun uçakları Atatürk'ün bir portresini Ankara semalarında dalgalandırıyordu. Uçaklardan naaşın üzerine ufak paraşütlere bağlı çiçek demetleri atıldı.

Kortej 'de Anıtkabir'e ulaştı. Aslanlı Yol'un başlangıcındaki alanda top arabasının yanaşacağı ve tabutun indirileceği merdivenler hazırlanmıştı. 12 er Atatürk'ün naaşını omuzlarına alarak Aslanlı Yol'da ilerlemeye başladılar. Yine tabutun sağ ve solunda 12 general yürüyordu. Yolun iki tarafına yerleştirilmiş kız ve erkek izciler ellerindeki çiçekleri tabutun geçeceği yola serpiyorlardı.

Atatürk'ün naaşı Şeref Holü'ne çıkan merdivenlerin başına geldiğinde, merdivenlerin iki yanında üçer sıra nöbet tutan izciler O'nu selamladılar. Tabut 'de Şeref Holüne çıkan merdivenlerin ortasındaki Hitabet Kürsüsü'nün arkasında hazırlanmış olan koyu vişne rengi katafalk üzerine kondu.

Saat 'de Cumhurbaşkanı Celal Bayar, katafalkın arkasından Türk Milletine hitaben bir konuşma yaparak;

"Atatürk, şimdi seni kurtardığın vatanın her köşesinden gelen topraklarla gömüyoruz. Fakat hakiki yerin Türk Milleti'nin minnet dolu sinesidir. Nur içince yat" sözleri ile tamamladı.

Tabut, O'nun her zaman itimadına mazhar olmuş Mehmetçiğin omuzlarında lahitin tam altında bulunan defin mahalline getirildi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve diğer zevat mezarın etrafında yer almışlardı. Sanduka açılarak tam saat 'da aziz naaş, Mehmetçiklerin elleriyle ebedi istiratgahına indirildi. Mezarın etrafında Ankara Toprağı ve yurdun dört bir köşesinden getirilmiş olan topraklar bulunuyordu. Mezara ilk toprağı Cumhurbaşkanı attı, diğer zevat da onu izledi. Defin işlemi tamamlandıktan sonra, Şeref Holü'nde lahitin önünde saygı duruşunda bulunuldu. Bu arada, Etnografya Müzesi'nde geçici kabrin açılışında hazır bulunan heyet tarafından defin tutanağı hazırlanarak imzalandı.

Resmi törenin sona ermesini müteakip, Anıtkabir halkın ziyaretine açıldı, anıt gece projektörlerle aydınlatıldı. 19 Kasım günü Ulu Önder'i tam kişi ziyaret etti.

Işığın sonsuza değin hiç sönmesin Anıt Tepe

Anıtkabir&#;in Mimari Gerçekleri

Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının yılındayız.

Atatürk&#;ün ölümünden sonra naaşının nerede saklanacağı, bu mekanın nasıl bir kompleks olacağı ile ilgili pek çok tartışma yaşandı. Yer olarak daha önce Atatürk&#;ün de &#;bir anıt yeri&#; olarak tabir ettiği Anıtkabir seçildi. Anıtkabir için &#;de açılan yarışmaya, İkinci Dünya Savaşı&#;nın en çetin günleri yaşanmasına rağmen Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya&#;dan toplam 49 proje katıldı. Ancak en çok beğenilen üç proje arasında Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda&#;nın &#;25&#; numaralı projesi kabul edildi.

Anıtkabir&#;in Hikayesi

Anıtkabir Komutanlığı&#;ndan alınan bilgiye göre, yapımına 9 Ekim &#;de başlanan ve 1 Eylül &#;de tamamlanan Anıtkabir&#;in yerini ilk olarak Aydın Milletvekili Mithat Aydın önerdi. Ata&#;nın kabrinin yapımıyla ilgili komisyon Etnoğrafya Müzesi, TBMM&#;nin arkasındaki tepe (Kabatepe), Ankara Kalesi, Altındağ ve Gazi Orman Çiftliği seçeneklerini eleyerek tam Çankaya&#;da karar kılacağı sırada, Aydın Milletvekili Mithat Aydın daha sonra &#;Anıttepe&#; olarak adlandırılacak olan Rasattepe&#;yi önerdi. Komisyon üyelerinin de burayı gördükten sonra Aydın&#;a hak vermeleri üzerine Anıtkabir&#;in Rasattepe&#;ye yapılması kararlaştırıldı. Türk milletine gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmayan Atatürk&#;ün yıllar önce bir gezi sırasında Rasattepe&#;yi gezerken ağzından dökülen &#;Bu tepe ne güzel bir anıt yeri&#;&#; sözleri de bugün için çok anlamlı&#;

Anıtkabir yerinin seçilmesinden sonra sıra, bu yapının özelliklerinin tespitine ve proje yarışmasının açılmasına gelmişi. Başbakanlıkta, Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında kurulan komisyon, bu konuda ilk çalışmalarını bitirdi ve Anıtkabir genel niteliklerini tespit ederek bir bildiri hâlinde yayınladı.

&#;Büyük Türk Ulusunun kalbinde yaşayan büyük adamın eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir, aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır:

  1. Anıtkabir, bir ziyaretgâh (ziyaret yeri) olacaktır. Bu ziyaretgâha, büyük bir giriş bölümünden girilecek; ziyaretgâh, binlerce Türk&#;ün, Ata&#;sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.
  2. Bu anıt, Büyük Ata&#;nın, asker Mustafa Kemal, devlet başkanı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve onun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.
  3. Anıtkabir&#;in yakından görüldüğü kadar, uzaktan da görümesi gerekir. Bu bakımdan, ulu bir siluet sağlanmalıdır.
  4. Atatürk&#;ün adı ve kişiliği altında Türk ulusu sembolize edilmiştir. Türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, Büyük Ata&#;nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.
  5. Anıtkabir&#;in bir şeref bölümü bulunacaktır.
  6. Anıtkabir&#;de bir Atatürk Müzesi olacaktır.
  7. Anıtkabir&#;de bir Şeref Holü yapılacaktır. Atatürk&#;ün lahti buraya konulacağı için Şeref Holü, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. Şeref Holü, başta, büyük Ata&#;nın yarattığı Türk Ulusu olduğu hâlde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet kurumlarının, Ata&#;nın lahtine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır. Bu holde sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır. Bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir.
  8. Büyük Atatürk&#;ün lahdinin yeri, Şeref Holü&#;nün ruhunu teşkil etmektedir. Ancak, lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir.
  9. Bunlardan başka, Anıtkabir&#;I ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet kurumlarının duygu ve düşüncelerini yazacakları bir altın kitap bulundurulacaktır.
  10. Atatürk&#;ün Müzesi, Ata&#;nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetlerini ve elyazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların sergelenmesine elverişli olacaktır.

Anıtkabir Komisyonu&#;nca hazırlanan bu açıklama, yapılacak anıt hakkında genel bir fikir veriyordu. Fakat ayrıntılara girmiyordu. Bununla birlikte, yapılacak iş konusuna iyi ışık tutuyordu. Hele yarışmaya gerecek olan sanatçıların birçok yönlerden serbestçe çalışmalarına imkân verilmesi, ortaya konulacak anıt projelerinin başarılı olacağının ilk şartlarından biri olarak değerlendirilmiş, memnunlukla karşılanmıştı.

Türk Sanatçıların Tepkisi

Başbakanlıkta kurulan komisyonun ortaya koyduğu ilkeler, Anıtkabir proje yarışması şartnamesinin temeli oldu. Bu ilkelere göre bir şartname hazırlanarak hükümetçe bir kaç dilde ilan edildi. Bu konuda alınan Bakanlar kurulu Kararı&#;na göre, Atatürk Anıtkabir projesi yarışmasına, yalnız Batılı (Avrupalı) mimarlar girebileceklerdi. Türk mimarları yarışmanın dışında bırakıldılar.

Hükümetin kararı, basında ve aydınlar arasında sert tepkilerle karşılandı. Böyle bir kararın alınmasında, o zamanlar ülkemizde çalışan yabancı, ünlü birkaç mimarın tesirli olduğu söyleniyordu. Türk aydınlarının &#;Yapılacak anıtın en büyük özelliği bizim olmasıdır. Böyle millî bir konuyu işlemekten Türk sanatçılarını mahrum etmek haksızlıktır!&#; yolu tenkitler karşısında hükümet, ilk kararından döndü. Atatürk Anıtkabir&#;i için uluslararası bir yarışma açtı.

Yarışma Açıldı

Hükümet, Anıtkabir proje yarışması şartlarını hazırlatıp dünyaya ilan ederek, son derece önemli bir karar aldı, bunu da türlü dillerde yayınladı. Anıtkabir proje yarışmasına katılan sanatçıların eserleri, uluslararası bir jüride incelenerek kesin karara bağlanacaktı. Bu karar, memnunluk uyandırdı. Hiçbir sanatçının hakkı kaybolmayacaktı.

Hükümetçe kurulan tarafsız jüride, o zamanlar Avrupa&#;nın ünlü sanatçılarından olan Alman Prof. P. Bonatz, İsviçreli Prof. İvan Tenghom ve Macar Prof. Karoly Wickinger ile ünlü Türk sanatçıları Prof. Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisi Yüksek Mimar Muammer Çavuşoğlu ve Ankara İmar Müdürü Yüksek Mimar Muhlis Sertel vardı.

Yarışma müddeti bittikten sonra jüri üyeleri, Başbakanlıkta, kendilerine ayrılan salonda toplandılar. Yarışmaya gelen projeleri incelediler. Her üye, üzerlerine rumuz (işaret) olarak rakamlar konulmuş olan projeleri inceliyor ve gizli olarak not veriliyordu. Uzun incelemelerden sonra üyelerin verdikleri notlar açıklandı.

Atatürk Anıtkabir Proje Yarışmasına 47 sanatçı katılmıştı. Bunlardan 27&#;si yabancı sanatçılardı. Türk mimarları da 20 eserle yarışmaya katılmışlardı.

Jüri, Anıtkabir proje yarışması&#;na gönderilen 47 eserden 3 tanesini &#;ödül verilmeğe değer&#; bulmuştu. Bunlardan biri ünlü Tannenberg Anıtı&#;nı yapan Alman Prof. Johannes Kruger&#;in, biri italyan Prof. Arnoldo Foschini&#;nin, biri de İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda&#;nın eserleriydi.

Jüri, bu üç proje hakkında oybirliği ile karar vermişti. Ancak bu eserlerden hiçbirisini, ötekilere üstün görmemişti. Bundan başka, jüri bu üç eseri ayrı ayrı eleştirmiş, her üçünde de bazı değişiklikler yapılmasını öğütlemişti.

Üç projeden en uygun olanını seçebilmek kolay değildi. Jüri bu üç projeyi niçin mükâfata değer gördüğünü bildiren bir rapor vermişti. Hükümet bu konuda, yetkili birçok kişilerin düşüncelerini aldı. Bu düşüncelere de dayanan hükümet, Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda&#;nın eserini uygulamaya karar verdi. Bu kararın dayanakları arasında, şu düşünceler yer alıyordu: &#;Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönlerden aynı değerdedir. Fakat bunlar içinde, iki Türk&#;ün yaptığı eser bu millî konuyu daha başarılı olarak ifade etmiştir. Bundan başka, jüri raporunda belirtildiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu öteki projelerden çok üstündür.&#;

Hükümet, jürinin öğütlediği değişiklikleri de gözönünde bulundurarak, Türk sanatçılarının eserlerinin uygulanmasına &#;de karar verdi. Emin onat ile Orhan Arda, eserlerinde gerekli değişiklikleri yaptılar. Proje bu yeni komisyonca &#;te kesin olarak kabul edildi. Daha önce ilan edilmiş olan şartnameye göre yarışmayı kazanan projenin uygulanması ve kontrolü hakları, eser sahibine aitti. Bunun için de bir karar alınarak bu haklar Emin Onat&#;la Orhan Arda&#;ya verildi.

Anıtkabir projesinin nasıl meydana getirildiğini Prof. Emin Onat şöyle açıkladı: &#;Atatürk&#;ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphe yok, bize geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur. Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir âlemden ibaretti. Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp&#;in &#;ümmet devri&#; dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibared değildi. Akdeniz milletlerinden bir çoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler&#;den ve Hititler&#;den başlıyor ve Orta Asya&#;dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu. Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin Ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi. Gerçek milliyetçiliğin, içe kapanmış bir Ortaçağ gelenekçiliğinden asla kuvvet alamayacağını, onun yalnız ortak ve eski medeniyet köklerine inmekle canlanabileceğini anlattı. Avrupalılaşmakla, medenileşmekle, millîleşmenin aynı şey olduğunu, bundan iyi hangi fikir ifade edebilirdi?

Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ&#;dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Ata&#;nın Anıtkabiri&#;ni, bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedibin yıllık bir medeniyetin, rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik.&#;

Arkitekt Dergisi&#;nin senesi 1 ve 2 nolu sayılarında, yarışma ve sonuçları hakkında detaylı bilgi verilmiş, dereceye giren projeler aşağıdaki şekilde değerlendirilmişti.

Birincilik Ödülü: Mimar Emin Onat ve Orha Arda

Bu proje, herlesçe beğenilen bir kompozisyondur. İlk mabed fikrinden mülhem müstatili bir plan teşkil eden mozole ve teferruatı dıştan bir kolonla çerçevelenmiştir. Şeref holünü ihtiva eden hacim temini için umumi kütleden yükseltilmiştir. Esas itibarı ile sade ve basit hacimlerden mürekkep olan anıdın bu kısmı üzerinde fuzuli Baröliyefler yapılmıştır.

Mimar Yohannas Krüger Projesi

Mimar Krüger&#;in projesi kuvvetli bir eserdir. Harici mimari biraz vahşi bir tesir yapmakta ise de; iç mimari zengindir. Mimarın projesinde abide fikri hakim olup, kabrin bulunduğu hol, esas kitleyi teşkil etmekte, diğer aksamı teferruat gibi tali kalmaktadır.

Kabri ihtiva eden orta kısım, şakuli hacimlerle terkip edlmiş, etrafıı çerçeveleyen basık kolonad ve diğer tali ksımlar üzerinde hakim ve azametli bir tesir yapmaktadır.

Mimar Arnoldo Foschini Projesi

Seçilen projelerden İtalyan Mimar Arnoldo Foschini&#;ye ait olan bu proje, çok iyi çalışılmış bir eserdir. Bu mimar da kabri esas bünye olarak kabul etmiş, diğer aksamı projesinde küçük basık hacimler şeklinde terkip etmiştir. Kabri ihtiva eden abide, murabbai bir plan teşkil etmektedir.

Dış mimari, hacim itibarı ile nispetli ise de, cepheler lüzumsuz bir şekilde baröliyefler ile doldurulmuştur. İç mimariye gelince, bir kilisenin ruhunu taşımakta, şeref holünün kompozisyonu Türk ve İslam ruhuna tezat teşkil etmektedir.

Mozole, diğer kısımlardan tamamiyle ayrıdır. Diğer kısımlar arazinin meylinden istifa edilerek önde ve basık olarak yerleştirilmiştir. Merasim meydanına çıkan geniş merdiven otomobil yolu ile müteaddit yerlerden kesilmektedir.

Y. Mimar H. Kemali Söylemezoğlu , Kemal Ahmet Aru ve Recal Akçay Projesi

Satın alınan projelerden olan bu eser, genç üç Türk mimara aittir. Bu proje, müsabakanın Türk mimari karakterine en uygun eserdir. Plan esas itibari ile murabba olup, dört cephesinde çıkıntıları havidir. Mozole ve diğer teferruat aynı hacim içinde tertip ve terkip edilmiştir. Harici mimari, hacim, silüet ve mimari tafsilat itibari ile Türk karakterine haiz ise de, proporsiyonlarda ahenksizlik vardır. Eser, harici mimari bakımından işlenmemiş ve olgunlaşmamıştır.

Dış mimari hilafına bu projenin, iç milli duygularımıza hitap eden bir tesir yapmaktadır. Kabri ihtiva eden hol, biraz küçük olmakla beraber menşuri tavanı ve yan duvar motifleri, kolonadları ile birlikte milli bir atmosfer yaratmaktadır.

Y. Mimar A. Handan ve Feridun Akkozan Projesi

Plan itibari ile iyi buluşları ihtivaeden bu projenin harici mimarisi iptidai ve nisbetsizdir. Plan harica nazaran daha isabetli bir buluştur. Projeye kafi emek verilmediği anlaşılmaktadır.

Mimar Giovanni Muzio Projesi

Proje dış mimari itibari ile, en eski abide ve mezar şekillerinden mülhemdir. Altı köşeli plan üzerindeki ehram, taş inşaata çok musait görülüyorsa da, mimar bu satıhları o kadar çok pencere ile doldurmuştur ki, ancak betonarme ve zor bir inşaat sistemine muhtaçtır.

Mimar Guiseppe Vaccaro ve Gino Franzin&#;in Projeleri

Bu proje, ağır ve klasik tesirden ziyade, dekoratif bir iç mimariyi ve hiç lüzum olmadığı halde zor bir inşa tarzını icap ettirmektedir.

Anıtkabir&#;in Sakladığı Gerçekler

Anıtkabir, bilinen siluetinin yanı sıra bilinmeyen bir çok gerçeği de 50 yıldır derinliklerinde saklıyor. Yapımı 9 yılda tamamlanan yaklaşık bin ton ağırlığındaki Anıtkabir, heykellerinden süslemelerine, kulelerinden kabartmalarına kadar pek çok özel anlamlarla yüklü&#;

Aslanlı yoldaki 24 arslan heykeli &#;24 oğuz boyunu&#;, aslanların çift olması &#;birlik ve bütünlüğü&#;, kedi gibi yatar pozisyonda olmaları ise &#;barışseverliği&#; temsil ediyor. Aslanlı yolun taşları, Ata&#;nın huzuruna çıkanların &#;başının öne eğik&#; olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiş.

Vatan Toprağı

bin metrekarelik bir alan üzerinde aslanlı yol, tören meydanı, mozole ve on kuleden oluşan Anıtkabir, metre yüksekte yer alıyor. Ata&#;nın kabri 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahtin yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor Türk milletinin kalbine gömdüğü Atatürk, Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında &#;vatan toprağında&#; yatıyor.

Ölümünden 15 yıl sonra Etnoğrafya Müzesi&#;ndeki geçici istirahatgahından Anıtkabir&#;e nakledilen Ata&#;nın naaşı, tahnit işlemi çözülerek, Suriye&#;deki Caber Kalesi, Kore&#;deki Türk şehitliği, Selanik&#;teki doğduğu evin bahçesi, KKTC ve illerden getirilen toprakların harmanlandığı &#;vatan toprağına&#; İslami usullere göre kefenlenerek ve yüzü kıbleye bakacak şekilde defnedildi. Ata&#;nın kabrinin yer aldığı mezar odasına, Genelkurmay Başkanı&#;nın izniyle girilebiliyor.

Aslanların Sırrı

Türk milleti için kutsal değerlerle kuşatılan Anıtkabir&#;deki her mimari unsur ayrı bir anlam taşıyor. Ata&#;nın kabrine ulaşan metrelik Aslanlı yolun sağ ve solunda bulunan 24 aslan, &#;24 Oğuz boyunu&#; temsil ediyor. Türk kültüründe güç sembolü olduğu için seçilen aslan figürlerinin çift olması milletin &#;birlik ve bütünlüğünü&#; vurgularken, aslanların kedi gibi yatar pozisyonda olması ise bu büyük gücün &#;barışseverliğini&#; sembolize ediyor. Ziyaretçilerin de kabrin manevi atmosferine ayak uydurmaya yönlendirildiği Aslanlı yolda, taşlar Ata&#;nın huzuruna çıkanların &#;başlarının öne eğik&#; olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiş.

Depreme karşı dayanıklı kılmak için tıpkı bir geminin su altındaki kısmı gibi toprağın içine yerleştirilen Anıtkabir&#;de mozolenin iç duvar ve zemini en nadide mermerlerle kaplanırken, tavanları renkli ve altın varaklı İtalyan mozaikleriyle süslenmiş. Milli değerleri temsil eden isimler verilen ve Selçuklu çadır mimarisinin özelliklerini yansıtan bir mimariyle yapılan 10 kule Anıtkabir&#;in siluetine ayrı bir değer katıyor.

Müzedeki Eserler

Anıtkabir&#;deki Atatürk Müzesi de Ata&#;nın doldurulmuş köpeği Foks&#;tan, tıraş takımlarına, bastonlarından aldığı çok özel hediyelere kadar özel hayatını yansıtan pek çok nadide parçaya ev sahipliği yapıyor. Ata&#;nın anne ve babasının fotoğrafları, Türkiye Cumhuriyeti&#;nin verdiği eski yazı ve Latin harfleriyle basılmış iki nüfus cüzdanı, göğsünde taşımayı en çok sevdiği madalyalardan biri olan &#;de Sultan 5. Mehmet Reşat&#;ın verdiği altın imtiyaz madalyası, Sovyet Mareşali Voroshilov ve İran Şahı Pehlevi&#;nin hediye ettiği değerli taşlarla süslü kılıçlar ve ince bir zevkin ürünü olan saatleri dikkat çekici parçalar arasında&#;

Atatürk&#;ün hem baston hem de tüfek olarak kullanılabilen özel silahı, manevi kızları Sabiha Gökçen ve Afet İnan&#;a hediye ettiği çok özel tabancaların da sergileniyor.

Anıtkabir&#;deki Atatürk Müzesi&#;nde ayrıca okumaya büyük önem veren Atatürk&#;ün özel kitaplığında bulunan Türk ve İslam tarihi, dil, edebiyat, sosyal bilimler, bilim ve teknik konularındaki Türkçe, Osmanlıca, Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Farsça, Slav dillerindeki toplam 3 bin kitap da sergileniyor.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir