Sigara en yakın yoldaşınızsa, hipertansiyonla da aranız iyiyse; bir de meşhur Türk kasınız yani göbeğiniz varsa kalp hastalıklarının en sık uğradığı duraklardan biri olmaya adaysınız demektir.
Sigara, hipertansiyon ve özellikle göbek çevresindeki yağlanma ile tetiklenen ve hiç belirti vermeden yıllar boyunca ilerleyen koroner arter hastalıkları ve bu hastalıkların teşhisinde altın standart olan anjiyo hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık…
Kalp damarlarında ateroskleroz dediğimiz damar sertliği durumu gelişmesidir. Kalp damarlarının iç yüzünü kaplayan endotel dediğimiz koruyucu zarın en önemli özelliği kanın damarlar içinde akışkan şekilde, pıhtı oluşturmadan akmasını sağlamaktır. Sigara, hipertansiyon, özelikle göbek çevresinde yağlanma, şeker hastalığı gibi risk faktörlerinin varlığı endotelde hasar oluşumuna neden olur. Vücudun herhangi bir yerinde oluşan yara nasıl vücudun savunma mekanizmalarıyla kapatılmaya çalışılıyorsa, endotelde oluşan hasar da vücut tarafından onarılmaya çalışılır, ancak bu hem kalp duvarlarında hem de ilerleyen zamanlarda damar içine doğru yer kaplayan istenmeyen doku oluşumuna sebep olur. Damarlardaki darlıklar zamanla tıkanıklıklara yol açar. Tüm bu süreçler koroner arter hastalıkları olarak adlandırılır.
Hiç belirti vermeden yıllar boyunca ilerleyebileceği gibi, daha önceden olmayan, yeni başlayan çabuk yorulma, eforla gelen ve eforu kısıtlayan göğüs, sırt, kol ağrısı, yeni gelişen eforla alakalı nefes darlığı sık görülen belirtilerdir. Bunun yanı sıra koroner arter hastalığının ilk bulgusu ani gelişen kalp krizi ya da daha şanssız hastalarda ani ölüm olabilir.
Koroner anjiyografi; kalbi besleyen damarların görüntülenmesi yöntemidir. Anjiyo laboratuvarında yapılır. Kalp damarlarının içine röntgende görülen opak madde (kontrast madde) verilerek kalp damarlarının anatomisi gözlenir.
Kalp damarlarının kalp kasını beslemede yetersiz kaldığının düşünüldüğü, buna ait deliller olduğu durumlarda yapılır. Eforla ortaya çıkan göğüs ağrısı olan hastalarda ve bu sebeple uygulanan efor testinin anormal olduğu durumlarda ya da son zamanlarda giderek artan ya da istirahatla dahi geçmeyen uzun süren göğüs ağrılarında, ani kalp krizinde tanı ve tedaviyi planlamak için uygulanan eşsiz bir tanı yöntemidir.
Anjiyoda kalp damarları görüntülenerek; damarların büyüklüğü, çapı, daralma olup olmadığı, daralmışsa ne kadar daraldığı, darlığın nerede olduğu, darlığın uzunluğu, darlıkta kireçlenme olup olmadığı, damarın içinde pıhtı olup olmadığı damarın düz mü kıvrımlı mı olduğu bilgileri alınır. Koroner anjiyografi tamamıyla tanısal bir yöntemdir. Çıkan sonuca göre tedavi (ilaç tedavisi, balon-stent- by-pass) planlanır.
Anjiyografi hemen her zaman uygulanabildiği gibi elektif dediğimiz planlı anjiyografi için hastanın 6 saat aç olması istenir. Acil durumlarda ise gerekli önlemler alınarak mümkün olan en kısa zamanda uygulanır.
Anjiyografi sırasında opak madde damardan geçerken röntgen ile 2-3 saniyelik çekim yapılarak ortalama 6-7 görüntü alınır ve bu miktarda alınan radyasyonun sağlığa zararı yoktur.
Planlı vakalarda 6 saatlik açlık gerekir. Anjiyo öncesi kesilmesi gereken bir takım ilaçlar var. Bu konuda hasta doktoru tarafından bilgilendirilecektir. Ayrıca hastanın doktoru tarafından belirtilmedikçe özel bir hazırlığa gerek yoktur.
Sıklıkla femoral arter dediğimiz kasık bölgesindeki atardamardan ve radial arter denilen el bileği atardamarından uygulanır. Daha nadiren de, eğer bu iki damar uygun değilse, brakial arter dediğimiz dirseğin iç bölgesindeki atardamardan uygulanabilir.
Lokal anestezi altında uygulanan bir işlemdir. Kişinin ağrı eşiğine göre değişkenlik göstermekle beraber genellikle sadece lokal anestezi yapılırken uygulanan iğne acısından fazla bir ağrı hissedilmez.
Nadiren alerji yapabilir. Bir de bazı riskli hastalarda (bilinen böbrek yetmezliği ya da böbrek yetmezliği riski olanlarda, bazı ilaçları kullanan diyabetiklerde ) böbrek yetmezliği yapabilir.
Kalp damarlarına ulaştıktan sonra kalp damarları ile ilgili alınan görüntüler ve yorum açısından her iki yoldan yapılan anjiyo arasında bir fark yoktur. Sadece el bileğinden anjiyonun uygulandığı atardamarın (radial arterin) komşuluğunda ven ya da sinir bulunmaz. Ayrıca bu arter daha yüzeyel seyrettiği için anjiyo sonrasında bu damarda kanama kontrolü kasık damarına göre daha kolay sağlanır. El bileğinden uygulanan anjiyoda giriş yerine bağlı komplikasyonlar (kanama, şişme) yok denecek kadar azdır. Eğer hastanın karın ve bacak damarlarında bilinen tıkanıklıklar varsa, özellikle kasık ve karın bölgesi fazla kilolu olan kişilerde koldan anjiyo uygulaması komplikasyonları azaltmak adına daha sağlıklıdır. Bunun yanı sıra el bileği arteri kasık arterine göre daha ince ve spazm dediğimiz işlem sırasında büzüşmeye daha meyillidir. Bu da bu yolla kalp damarlarına ulaşmayı özellikle ince yapılı kişilerde engeller. Bunun yanı sıra el bileği ince dolayısıyla da el bileği damarı ince; olan ufak tefek, zayıf bayanlarda kasık damarından anjiyo uygulamak hem hasta hem de uygulayan hekim için daha kolay ve sağlıklı olacaktır.
Günlük hayat alışkanlıkları, vücudumuzun fizyolojik koşullarını etkileyerek sağlığımıza katkı sağlayabileceği gibi çeşitli sağlık sorunlarına da yol açabilir. Yeterli ve dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak bedenimiz için faydalı alışkanlıklar iken; sigara tüketimi veya günlük hareket miktarının azalması belirli hastalıkların gelişmesinde önemli etkenler olarak karşımıza çıkar. Bu şekilde sağlıksız yaşam tarzlarının neden olduğu sorunların başında damar tıkanıklığı gibi kalp ve damar hastalıkları gelir.
Damar tıkanıklığı; atardamarlardaki veya toplardamarlardaki kan akışının gerçekleştiği damar boşluğunun (lümen), meydana gelen çeşitli durumlara bağlı olarak kan akışını engelleyecek şekilde daralması durumudur. Damar lümeni; boşluğa doğru ilerleyen organik sebeplere bağlı olarak daralabileceği gibi, damar cidarındaki birtakım olaylar nedeniyle veya baskı gibi dış etkenler sebebiyle de daralabilir. Dolayısıyla, damar tıkanıklığının gelişmesinde farklı faktörlerin etkili olduğu söylenebilir.
Damar tıkanıklığı sonucunda, etkilenen damarın kan dolaşımını sağladığı organ ve dokularla ilgili problemler ortaya çıkar. Organ veya dokuya kan akışının azalması veya tamamen durması sonucunda, ilgili bölgeye oksijen ve besinlerin taşınmasında aksamalar yaşanır ve dokulara ait hücreler stres altında kalır. Zamanla hücreler oksijen ve besin yetersizliği nedeniyle ölmeye başlar. Tıkanıklık giderilmediği takdirde büyük ölçüde doku ölümü ve nekrozla beraber, doku veya organda yetmezlik belirtileri görülebilir. Bu mekanizma, özellikle dünyada en sık görülen hastalık grubunu oluşturan kalp-damar hastalıklarında kalp krizine; beyin-damar hastalıklarında ise inmeye sebep olabilir.
Vücudumuzda temelde üç çeşit damar bulunur. Bu damarlar şu şekilde özetlenebilir:
1. Dokulara oksijen ve besin taşınmasında önemli rol üstlenen ve kalbe yakınlığı nedeniyle kan akış hızı kuvvetli olan atardamarlar veya arterler
2. Dokularda üretilen zararlı maddeler ve karbondioksitin ilgili bölgelere gönderilip atılmasından görevli toplardamarlar veya venler
3. Bu iki damar arasında yer alan ve dokulardaki besin ve oksijen alışverişinin gerçekleştiği kılcal damarlar veya kapiller damarlar
Bu damarlarda meydana gelen çeşitli olaylar nedeniyle damar lümenini tıkayıcı unsurlar ortaya çıkar. Bu mekanizmalar arasında en sık karşılaşılanlar arasında, halk arasında damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz bulunur.
Ateroskleroz; kanda bulunan yağ ve kolesterol oranının artmasıyla orantılı olarak, damar çeperinde kolesterol ve yağdan zengin çizgilenme ve plakların meydana gelmesi durumudur. Oluşan plaklar, beyaz kan hücreleri tarafından gerçekleştirilen iltihabi reaksiyonları tetikleyerek daha kompleks bir yapı kazanır. Giderek büyüyen aterosklerotik plak; lümeni daraltarak damar tıkanıklığı şikâyetlerini başlatabilir veya tıkanıklık dolayısıyla biriken kanın etkisiyle yırtılıp damar içi pıhtılaşmayı tetikleyerek damarı tamamen tıkayabilir. Ateroskleroz, özellikle kalbin koroner damarları veya beynin atardamarlarında sık görülen sorunlardan biridir.
Damar sertliği dışında etkili olan bir diğer mekanizma ise çeşitli faktörlerin etkisiyle gelişen damar içi pıhtılardır. Tıp literatüründe Virchow üçlüsü olarak bilinen damar hasarı, kanın belirli bir bölgede birikmesi ve pıhtılaşmaya yatkınlık durumlarından birinin varlığında, damar içinde pıhtı gelişimi gerçekleşebilir. Bunun sonucunda, vücudun belirli damarlarında pıhtılar gelişerek o bölgede tıkanıklığa yol açabilir.
Oluşan pıhtılar, kan akımının etkisiyle parçalandıktan sonra vücudun farklı bölgelerine kan dolaşımı ile taşınıp, daha küçük damarlarda tıkanıklığa da neden olabilir. Bu mekanizmalar, özellikle bacak toplardamarlarında gelişen derin ven trombozu ve bu rahatsızlığın önemli komplikasyonlarından biri olan akciğere pıhtı atması (pulmoner emboli) olaylarında etmendir.
Bu iki temel mekanizma dışında çeşitli hastalıklardan kaynaklanan farklı etkenler nedeniyle de değişik seviyelerde damar tıkanıklığı belirtileri görülebilir.
Damar lümenini içeriden veya dışarıdan etkileyen çok farklı nedenlerle damar tıkanıklığı sorunu baş gösterebilir. Genellikle aşağıdaki rahatsızlıklarda damar tıkanıklığı ile alakalı belirtiler ortaya çıkar:
Damar tıkanıklığı ile ilgili belirtiler doğrudan etkilenen damar bölgesi, alakalı organ veya dokulara göre değişkenlik gösterir. Bu açıdan klinikte görülebilecek çok sayıda şikâyet ve semptom damar tıkanıklığı ile ilgili olabilir. Bununla birlikte, damar tıkanıklığı sıklıkla kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları ile kol ve bacaklardaki damarı ilgilendiren periferik damar hastalıklarında görüldüğünden, belirtiler genellikle bu hastalıklara dair gelişir.
Aşağıdaki belirtiler, ilgili hastalık etkeni ve etkilenen organa bağlı olarak, damar tıkanıklığı durumunda karşınıza çıkabilir:
Damar tıkanıklığına yönelik uygulanacak tedavi; hastanın kişisel özelliklerine, tıkanıklığın sebebine, bulunduğu bölgeye ve ek hastalıkların varlığına göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle, damar tıkanıklığı tespit edilen bir kişinin uzman bir hekim tarafından ayrıntılı hastalık öyküsünün alınması ve hastaya detaylı fizik muayene yapılması büyük önem arz eder. Hekim tarafından gerekli görüldüğü takdirde çeşitli görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurularak uygun tedavi planlanır.
Kalp damar hastalığı veya periferik damar hastalığı gibi aterosklerozdan kaynaklanan durumlarda; eğer tıkanıklık belirli bir oranın üzerinde gerçekleşmemiş ve hayatı tehdit edecek derece ciddi semptomlara yol açmamışsa, öncelikli olarak ilaç tedavisi tercih edilebilir. Bu kapsamda, damarları genişleterek kan akımını kolaylaştıran damar genişleticiler, kan basıncı etkisiyle aterosklerotik plağın yırtılmasını önlemek ve semptomları kontrol altında tutmak için antihipertansifler ve plağın büyümesi önlenerek tıkanıklığın azaltılmasına yönelik kolesterol düşürücü ilaçlar reçete edilebilir.
Tıkanıklık yüksek seviyelere ulaştığında ise kanın damar içinde pıhtılaşmasını önlemeye yönelik olarak aspirin gibi trombosit fonksiyonlarını düzenleyici kan sulandırıcılar tercih edilir. Damar tıkanıklığının altında yatan etken pıhtı oluşumu ise, antikoagülan ilaçlar da hekim kontrolü altında verilebilir.
Ciddi seviyede veya tam damar tıkanıklıklarında, hayatı tehdit eden veya organ kaybına yol açan sorunlar gelişebildiği için acil tedavi uygulanması gerekir. Bu kapsamda, pıhtının giderilmesine yönelik olarak antikoagülan ilaç tedavisinin yanında, trombolitik ilaç tedavisi de hastane şartlarında verilebilir. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda ise girişimsel yöntemlerle pıhtı açılabilir. Bu doğrultuda anjiografik yöntemler uygulanabildiği gibi, cerrahi olarak pıhtının çıkarılması veya pıhtı ile tıkanan bölgenin alınarak, başka bir damar dokusundan ilgili bölgeye köprüleme işleminin yapılması (bypass ameliyatı) söz konusu olabilir.
Damar tıkanıklıklarında, etkilenen organa bağlı olarak çeşitli ek belirtiler ortaya çıkabilir. Bunlara yönelik semptomatik tedavilere sıklıkla ihtiyaç duyulur. Kalp-damar hastalıklarında kalp ritmini düzenleyiciler, tansiyon ilaçları ve kalp yetmezliği ilaçları kullanıldığı gibi, beyin-damar hastalıklarında antiepileptikler veya beyin ödemini giderici ilaç tedavileri de uygulanabilir.
Bunların yanında vaskülit, baskı yapan durumlar, kanser gibi farklı sebeplerden ileri gelen damar tıkanıklıklarında tedavi altta yatan hastalığın spesifik tedavisi ile sağlanır.
Damar tıkanıklığı sorunu ile mücadelede en etkili yöntem, tıkanıklık oluşumunun önlenmesidir. Bu anlamda hayat tarzında yapılacak çeşitli değişiklikler oldukça etkilidir. Damar tıkanıklığı ile ilgili hastalıkların gelişiminin önlenmesi için aşağıdaki tedbirler alınabilir:
Kalp damar tıkanıklığı, kalp atardamarlarında plak birikmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu plaklar, kan akışını engeller ve kalp kaslarının yeterli miktarda oksijen almasını önler. Bu, zamanla kalp krizleri veya felç gibi ciddi sonuçlara yol açabilen bir hastalıktır. Bu haberimizde '' Anjiyo olmadan kalp damar tıkanıklığı nasıl anlaşılır? '' sorusunun cevabın alacaksınız.
Kalp damar tıkanıklığı, yaş, aile öyküsü, yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, sigara içme, obezite ve diyabet gibi faktörlerle ilişkilendirilir. Bu nedenle, bu risk faktörlerine sahip olanlar daha fazla risk altındadır.
Kalp damar tıkanıklığı belirtileri, kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı kişiler hiçbir belirti göstermezken, diğerleri şu semptomları yaşayabilir:
Kalp damar tıkanıklığı genellikle anjiyo gibi invaziv bir işlem ile teşhis edilir. Ancak, daha az invaziv yöntemler de mevcuttur. Bu yöntemler arasında kan testleri, elektrokardiyogram (EKG), stres testleri ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) yer alır.
Kalp damar tıkanıklığı riskini azaltmak için aşağıdaki adımlar atılabilir:
Kalp damar tıkanıklığı tedavisi, tıkanıklığın derecesine ve kişinin sağlık durumuna göre değişir. Tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavisi, stent yerleştirme, anjiyo ve bypass ameliyatı yer alır. İlaç tedavisi, tıkanıklığı önlemek için kan inceltici ilaçlar, kan basıncı ilaçları ve kolesterol ilaçları gibi çeşitli ilaçları içerir.
Stent, tıkanıklığı açmak ve kan akışını düzgün hale getirmek için kullanılır. Bu işlem sırasında, ince bir tüp (kateter) damarın içine yerleştirilir ve tıkanıklığı açmak için bir balon şişirilir. Daha sonra, stent adı verilen bir cihaz tıkanıklığı açık tutmak için yerleştirilir.
Anjiyo, bir kateter vasıtasıyla kalbin atardamarlarının içine girerek, tıkanıklığı açmak için yapılan bir işlemdir.
Bypass ameliyatı, tıkanıklığı önlemek için tıkalı bir damarın yanından sağlıklı bir damarın alınması ve tıkalı bölgenin üzerine yerleştirilmesiyle gerçekleştirilir.
Kalp damar tıkanıklığı olan kişiler, düzenli olarak doktor kontrolünde olmalıdır. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı bir diyet ve sigara içmemek önemlidir. Bu faktörler, tıkanıklık riskini azaltabilir ve sağlıklı bir kalp için önemlidir.
Kalp damar tıkanıklığı ciddi bir sağlık sorunudur ve erken teşhis ve tedavi önemlidir. Belirtileri bilmek, risk faktörlerini azaltmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, kalp sağlığı için önemlidir.
Yürürken bacaklarınıza kramplar giriyor ve geçmesi uzun mu sürüyor?
Veya bacaklarınızda nasıl olduğunu bilmediğiniz yaralar mı çıkıyor?
Günlük hayatta yürürken hissettiğimiz bacak ağrıları ve yaralar bize çok önemli bir hastalığın haberini veriyor olabilir. Atardamarlarımız yapısı gereği esnektir fakat zamanla bu esneklik bozulmaya başlar. Bunun sonucunda vücudun belirli bölgelerinde damar sertleşmesi meydana gelir. Avrasya HastanesiKardiyoloji Uzmanı, damar sertleşmesi ile ilgili bilinmesi gerekenleri ve tedavi yöntemlerini paylaştı.
Damar sertliği nasıl anlaşılır?
Atardamarlar vücudumuz için gerekli olan oksijen ve besinleri taşıma görevini yerini getirir. Atardamarlarda biriken plak adı verilen maddelerden dolayı tıkanmalar yaşanır ve damarlar sertleşir. Bu sebeple vücudumuz için gerekli besinler ve oksijen organlarımıza ulaşmaz. Damar sertleşmesi denilen bu problem, genel olarak vücudumuzun 4 farklı bölgesinde görülür. Bacak, böbrek, kalp ve beyin damarlarında rastlanılan rahatsızlığın anlaşılması için tıkanıklığın yaşandığı bölgelerde yarattığı etkilere bakmak gerekir.
Kalbi besleyen koroner damarlarda tıkanma yaşanıyorsa
Kalp damarlarındaki tıkanmanın sebebi damarlarda kan yağlarının birikmesi ve zamanla damarların iç kısımlarının bu yağlar nedeniyle kalınlaşarak damar yolunu kapatmasıdır. Koroner damarlarda meydana gelen tıkanıklıkların belirtileri şunlardır;
Bacak damarlarında tıkanma olursa
Bacaklarda görülen damar tıkanıklığının sebebi damar hasarları olabileceği gibi hareketsizlikten dolayı da bu rahatsızlık ortaya çıkabilmektedir. Sertleşen damarlar dinlenme durumunda kan akışı yeterliyken hareket sırasında yetersiz kalmasına neden olmaktadır.
Eğer, böbreklere giden damarlarda tıkanıklık olursa
Böbrek damarlarında yaşanan tıkanmalar veya kireçlenmeler genellikle vücuttan böbreğe giden ana damarlarda görülür. Belirtileri şunlardır;
Beyin damarlarında tıkanma varsa
Şah damarlarında veya vertebral artellerde kireçlenmesi sonucunda ani felçler yaşanabilmektedir. Kişide bilincin kaybolması görme duyusunda azalma ve konuşma bozuklukları damar, tek taraflı güçsüzlük tıkanıklığının yol açtığı diğer sorunlardır. Beyin damarlarında yaşanan tıkanıklığının belirtileri ise şunlardır;
Damar sertleşmesi yaşanan bölgelerde uygulanan tedaviler
Bacak damarlarında tıkanıklık olduğu tanısı konulduktan sonra hastalara tıkanıklığın durdurulması ve gerilemesi için önerilen ilk şeylerden biri düzenli egzersiz yapmalıdır ve sigarayı bırakmalıdır. İlaç tedavisi tek başına damar tıkanıklığını ortadan kaldırmaz fakat tedavi sürecinde bazı kan sulandırıcılar ve kılcal damarları genişleten ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar sayesinde tıkanmalardan dolayı yaşanan ağrılar hafifletilebilir.
Anjiyo ile tedavi…
Eğer tıkanıklık hastayı günlük hayatını zorlaştıracak derece etkiliyor ise hayat tarzı değişiklikleri ve ilaçlara rağmen şikayetleri gerileniyorsa anjiyografi veya ameliyatile damarlar açılabilir. Anjiyo işlemi ameliyat değildir. Bu tedavi yöntemi ile hastanın damarlarının olduğu kısma stent yerleştirilerek damar açılır. Bu işlemlerden sonra hasta günlük hayatına kısa sürede devam edebilir.
Bypass ile tedavi…
Damar sertliği kalp damarlarında meydana geldiyse anjiyo yapılarak stent takılarak veya bypass ameliyatı ile bu tıkanıklık giderilebilir. Stent işlemi tıkalı veya ciddi darlık olan bölgeye metal kafes yerleştirilerek damarın tam açıklığının sağlanmasıdır. Koroner bypars ameliyatı ise bacak, kol veya göğüs içi damarlardan ihtiyaç kadarının alınarak aokt ile tıkalı kalp damarına bağlanacak kan akışının sağlanmasıdır. Hastaya hangi işlemin yapılacağına koroner anjiyografi sonucuna göre hasta, kardiyolog ve kalp damar cerrahi karar verir.
ETİKETLER: avrasya hastanesi, avrasya hospital, bacak, beyin, beyin damarları, böbrek, damar, damar sertliği, damar tıkanıklığı, hastalık, kalp, kalp hastalıkları, kalp krizi, kalp sağlığı, kardiyoloji, koroner, koroner damar, sağlık