Bacaktaki pıhtının eritilmesinde daha kısa sürede sonuç veren yöntemler var mı?
Zaman alan ve kanama riski taşıyan pıhtının içine ilaç verici yöntemlere göre daha etkili ve hızlı sayılabilecek bir diğer yöntem ise , pıhtının özel bir kateter ile parçalanması, eritilmesi ve sonra emilip çıkartılmasıdır diye belirten Prof. Dr. Cüneyt Köksoy , pıhtı eritici ilacın çok daha düşük dozda pıhtı bulunan damar içerisindeki hızla dönen bir kateterden verilmesi ile ilacın pıhtı ile daha iyi teması sağlanabildiğini vurguladı. Bu sayede bir yandan pıhtı mekanik olarak parçalanırken, bir yandan da parçalanan pıhtılar ilaç ile hızla eritilir ve erimiş olan pıhtı kalıntıları ve ilacın fazlası kateterden geri çekilir. Kullanılan pıhtı eritici ilaç dozunun daha düşük ve dolayısı ile kanama riskinin daha az olduğu bu yöntemde yaklaşık birkaç saat içinde ve tek bir seansta tedavi sağlanabilmektedir. Birkaç gün süren pıhtı eritici tedavi yöntemlerine göre bu tedavi hastalar açısından çok avantajlı ve konforludur.
Hangi hastalarda pıhtı eritilmelidir?
Her şeyden önce bacak toplardamarlarında pıhtı olan her hastada pıhtı eritici tedavi yapılması gerekli değildir. Ancak kasıkta ve karındaki ana toplardamarlarda pıhtı olan genç, çalışan ve aktif hastalarda, bacakta gangren oluşumuna neden olabilecek toplardamar pıhtıları olduğunda, pıhtının yaygın olup, akciğere atma riskinin yüksek olduğu hastalarda, toplardamarlara bası sonucu pıhtı oluştuğunda ve pıhtı eritilmesinin riskli olmadığı hastalarda pıhtı eritilmeye çalışılmalıdır. Ancak bu tedavi ne kadar erken yapılırsa o kadar etkili olur ve genel olarak ilk hafta içinde tedavi yapılabilirse pıhtının tam olarak eritilebilme olasılığı ve tedavi başarısı o oranda artar.
Pıhtı eritme işleminin yapılamayacağı hastalar var mı?
Pıhtı eritici tedavinin en büyük yan etkisi kanamadır. Bu nedenle kanama riski başka nedenlerle yüksek ise pıhtı eritici tedavi uygulanmamalıdır. Öte yandan her pıhtının eritilmesi gerekmez. Bacağın çok aşağı bölümlerinde pıhtı varsa, yüzeyel damarlarda pıhtı varsa, hasta çok yaşlı ise pıhtı eritici tedavi yapılmayabilir.
Pıhtı eritici tedavinin avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Yöntemler arasında farklılar olabilmekle beraber pıhtı eritici tedavinin başlıca avantajları pıhtının tam olarak eritilmesinin % oranında gerçekleşebilmesi, hastanın şikayetlerinin kısa süre içerinde geçebilmesi, hastaların rahatlayabilmeleri ve yaşam kalitesinin normale dönmesidir. Şişlik, ağrı ve morarma geçince hastalar rahat yürüyebilirler. Hastanede yatış süresi çok kısalır ve günlük yaşamına, işlerinin başına çok kısa sürede dönebilirler. Daha da önemlisi pıhtı olan hastalarda damarlardaki tıkanıklığın devam etmesi sonucunda yıllar sonra ortaya çıkabilecek olan toplardamar yetmezliği riskinin ve şiddetinin önemli oranda azaltılabilmesidir. Ancak en önemli konu pıhtının tam eritilebilmesidir. Pıhtı tam olarak eritilemeyip, geride kaldığında arzu edilen rahatlama sağlanamaz. Bu nedenle etkili yöntemleri erkenden kullanmak önemlidir. Tedavilere ait başlıca dezavantajlar ise kullanılan ilaca bağlı kanama ve daha nadiren akciğer pıhtı atmasıdır. Hastalarda tedavi süresince kanamaya eğilim olur ve kateter kenarlarından sızma olabilir. Ancak önem taşıyan kanama (beyin kanaması, iç organlarda kanama) riski % oranındadır.
Pıhtı olan bir hastada akciğer pıhtı atması nasıl engellenebilir?
Bazen tüm çabalara karşın akciğer embolisini engellemek mümkün olmaz. Tedavi başarısız ise, tedavi başlanamamış yada yarıda kesilmiş ise akciğer emboli riskini azaltmak için toplar damar içine pıhtıları engelleyen bir filtrenin geçici yada kalıcı olarak yerleştirilmesi gerekebilir. Filtre kasıktan ya da boyundan basit bir anjiografik işlemle karındaki ana toplardamara yerleştirilebilir. Bu şekilde bacaktan atan pıhtılar kalp ve akciğer ulaşmadan karındaki ana damarda filtre tarafından yakalanır. Pıhtı açısından riskli dönem atlatıldıktan sonra da yine bir anjiografik işlemle filtre çıkartılabilir. Filtre gerektiğinde kullanıldığında hayat kurtarıcıdır.
Herhangi bir damar sistemindeki kan akımının nasıl olduğu, darlık ya da tıkanıklık gibi sorunların var olup olmadığını gösteren bir görüntüleme yöntemidir. Vücuttaki tüm damarlar için anjiyografi yapılabiliyor. Kalp damarlarını incelemek için yapılan anjiyo koroner anjiyografi olarak adlandırılıyor. Koroner anjiyografiyle, damar sertliği nedeniyle koroner arterlerin hangi bölgesinin ne kadar daraldığı ya da tıkandığı tespit edilmektedir.
Evet, koroner anjiyografi aslında tedavinin şekillenmesini sağlayan bir görüntüleme yöntemidir.
Kalp damarlarında daralma-tıkanma olduğu düşünülen bütün hastalara koroner anjiyografi yapılır. Örneğin, göğüs ağrısı olanlar ve efor testi pozitif çıkanlar, kalp krizi geçirenler.
Kalp damarlarında darlık olduğu düşünülen bütün hastalara hemen anjiyografi yapılması planlanır.
Anjiyografide opak madde kullanıyoruz. Bu da iyot içeren bir maddedir. Dolayısıyla iyot alerjisi olanlarda alerji tehlikesi bulunuyor.
Anjiyo işlemi için günübirlik yatış yeterlidir.
İşlem öncesi kan sayımı, üre-kreatinin değerlerinin belirlenmesi önemlidir. Ayrıca kanama riski ve opak maddenin böbrek fonksiyonlarını bozması söz konusu. Özellikle böbrek yetersizliği olan hastalar riskli grubu oluşturuyor. O nedenle bu hastalar daha sıkı kontrol ediliyor.
İşlem öncesi saatlik açlık gerekiyor.
Hastalar ilaçlarını kullanmaya devam edebilir. Sadece kan sulandırıcı ilaçlar komplikasyon riskini artırdığı için kesilmelidir.
İşlemi kardiyologlar gerçekleştirir.
Bu işlemde kasık bölgesinde küçük bir cilt kesisi yapılır, kasık damarına iğne ile girilerek kılavuz bir tel damar içine yerleştirilir ve bu telin üzerinden de kateterlerin rahat ilerlemesini sağlayan cm’lik plastik kılıflar yerleştirilir ve damar sistemine giriş yolu sağlanır. Koroner anjiyografide, kateter adı verilen çok ince plastik borucuklar aracılığıyla kalbi besleyen koroner damarların içine bu damarları görünür hale getiren kontrast madde verilir. Damarların görüntülenmesini sağlayan bu işlemle aynı anda elde edilen görüntüler filme kayıt edilir.
Anjiyo uygulanacak hastanın genel anestezi altında olması gerekmiyor. İşlem yapılacak olan cilt bölgesi lokal anestezi ile uyuşturuluyor. Gerektiğinde balon, stent gibi tedavi edici cihazları kullanarak koroner darlıkların giderilmesi de yine benzer şekilde anjiyografi gibi kateterler aracılığıyla yapılır.
İşlem yaklaşık olarak dakika sürmektedir. İşlemin ardından atardamar içindeki tüp çekilir ve oradan kanama olmaması için bir müddet baskı uygulanır. Kanamanın durduğuna emin olunca sıkı bir pansuman yapılır. Kasıktan girişim yapılmış ise saatlik yatak istirahatinin, koldan girişim yapılmış ise saatlik gözlemin ardından hasta evine taburcu edilir.
Genellikle hastaların rahatlamasını sağlayan sakinleştirici bir ilaç kateter laboratuvarına girmeden önce verilir. Çoğu kişi işlem sırasında ağrı hissetmez. Bazı hastalar ise canlarının hafif acıdığını ifade ederler. Aynı diş çekiminde olduğu gibi işlemin uygulanacağı bölge, lokal anestezik (his kaybı sağlayan) bir madde ile uyuşturulur. Bu sırada bir iğne batması kadar acı hissedilir.
İşlem tamamlandıktan sonra kateter çekiliyor. Kateter çekilmesi sonrası girişim yapılan atardamardan kanama olmaması için kasık bölgesine sıkı biçimde baskı uygulanması gerekir. Bası nedeniyle belki ağrı yaşanabilir. Ayrıca tekrar kanama yaşanmaması için kasık bölgesine kum torbaları konarak hastanın sırt üstü yatması istenir.
İşlemle ilgili meydana gelebilecek sorunlar da daha çok damara giriş yeri ile ilgilidir. Örneğin bacak damarı tıkanıklıklarında olduğu gibi kasık damarı plaklı, daralmış ya da bu damara girişi ve kateterlerin ilerletilmesini olanaksız kılacak şekilde tamamen tıkalı olabilmektedir. Şişman hastalarda damarın çok derinde ve yağ kitlesinin altında olması nedeniyle hem damara girmek zor olmakta hem de işlem sonrasında kanamanın durdurulmasında sorunlar yaşanabilmektedir. Kanama bazen cilt altında olur. Bu da kan birikmelerine ve dize kadar inen tüm bacakta morarmaya neden olabilir. Bu komplikasyonların görülme sıklığı yüzde 2 ila 8 arasındadır.
Anjiyo, kalp damarlarında darlık olup olmadığını gösterir. Ayrıca kalbin sol karıncığının kasılma fonksiyonu hakkında da bilgi verir. Ancak diğer kalp hastalıkları konusunda yeterli bilgi vermez.
Bu durum hastalığın derecesine ve şekline bağlıdır. Örneğin, istirahatte ilaç tedavisine rağmen göğüs ağrısı olan hastalar acil ameliyat olmalıdır.
Gerekiyorsa ikinci anjiyografi hemen yapılabilir.
• Girişim yapılan damarla ilgili kanama, damarın tıkanması, toplardamarla atardamar arasında fistül denilen yol oluşması. Bazen bu damarlar için ameliyat gerekli olabilir.
• Girişimde kullanılan opak maddeye alerji
• Opak maddeye bağlı böbrek yetersizliği
• Anjiyo yapılan damar boyunca delinme, yırtılma
• Kalp damarının yırtılması
• Kalp krizi
• Ölümcül ritim bozukluğu (ventrikül fibrilasyon)
• Anjiyo kateteri yolundaki damarlardan pıhtı atması veya damar sistemine ilaç verilmesi sırasında hava kaçmasına bağlı beyin damarlarının tıkanması ve inme