Yayınlanma:
Kaygı, günlük yaşam içerisinde karşılaşılan sorunlarla ilgili hızlı karar alıp bunların çözülmesini sağlayan bir çeşit savunma mekanizması olarak değerlendiriliyor. Ancak çok fazla arttığında, kişiyi hiçbir şey yapamaz hale getiriyor ve bu da psikolojik hastalıklar arasında yer alan anksiyete bozukluğuna dönüşebiliyor. Toplumun yüzde 6’sını etkisi altına alan ve hayat kalitesini düşüren bu psikolojik hastalık, zamanında başlanan uygun tedaviler sayesinde kontrol altına alınabiliyor ve hastaların büyük çoğunluğu sağlığına kavuşabiliyor.
YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR
Anksiyete bozukluğu olan kişilerde sürekli, aşırı ve yaşanan duruma uygun olmayan bir endişe oluşur. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler ve hatta olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engeller. Bu kişiler yaşanan her olayda olabilecek en kötü sonucu ve her şeyin kendi denetimleri dışında gelişeceğini düşünür. Onlar için iyi bir olasılık ya da geriye dönüş mümkün olmaz. Anksiyete bozukluğunda, aşırı endişe ve kaygı genellikle sağlık, aile, para ya da iş gibi konularıyla ilgilidir. Denetlenemez nitelikte olan bu endişe hali en az altı ay boyunca, hemen her gün ve gün boyunca sürer. Genellikle yaşla birlikte kaygı duyarlılığı arttığından en çok yaşlılarda ve bir de ergenlik döneminde görülür.
STRES FAKTÖRÜNE DİKKAT!
Stres, anksiyete bozukluğunun gelişiminde önemli rol oynar. Dönem dönem iyileşme ve alevlenmelerle ortaya çıkar. Çocukluk ve ergenlik dönemleri arasında başlamışsa yavaş ve sinsi bir biçimde ilerler. Bu dönemde genetik yatkınlık, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, kişisel özellikler ve stresli yaşam anksiyete bozukluğunun ortaya çıkmasında etkilidir.
EVHAMLI MISINIZ?
Gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile durumla özdeşleşmeyen aşırı, kontrolsüz nitelikteki endişe hali anksiyete bozukluğunun temel belirtisidir. Çoğu zaman kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkındadır, ancak bu endişeyi kontrol altına alamaz ve bir türlü sakinleşemez. Bu kişiler çevreleri tarafından aşırı evhamlı olarak tanımlanır.
ANKSİYETE BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ NELER?
1. Kan basıncının ve kalp atışının artması
2. Kas gerilmesi
3. Ürperme
4. Gözbebeklerinin büyümesi
5. Derinin solması ya da kızarması
6. Terleme
7. Sık tuvalete gitme
8. Öğürme, geğirme, kusma
9. Boğazda düğümlenme
Açık havaya ihtiyaç duyma
Sersemlik hissi
Uyuşma ve karıncalanmalar
Uyku bozukluğu
Huzursuzluk
Aşırı heyecan
Endişe
Düşünceleri toplamada güçlük
Zihnin durması hissi
Denetimini yitirme
Ölüm korkusu
TEDAVİSİ VAR MI?
Anksiyete bozukluğunun tedavisinde ilk yapılması gereken bir psikiyatri uzmanına başvurmaktır. İlk başvuruda kapsamlı bir psikiyatrik ve psikolog değerlendirmenin yanı sıra, bu belirtilerin herhangi bir fiziksel hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için bazı değerlendirmelerde bulunulur. Değerlendirmeden sonra psikoterapi ya da ilaç tedavileri uygulanabilir. Bu yöntemlerden birinin ya da birlikte uygulanmasının etkinliği ispatlanmıştır. Hangi tür tedavinin uygun olabileceği uzmanlar tarafından belirlenmeli, kişi kesinlikle kendi başına ilaç kullanmamalıdır. Aksi halde daha büyük psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Anksiyete bozukluğu tedavisi görenlerin büyük çoğunluğu iyileşir.
İlginizi ÇekebilirDepresyon, Alzheimer riskini 2 kat artırıyoraileanksiyetebeyindepresyongenetikÖlümparaSağlık
Uyuşma ve karıncalanma hissi genelde fiziksel hastalık şeklinde yorumlansa da her zaman fiziksel problemlerle ilişkili değildir. Korku ve kaygı, sempatik sinir sistemini harekete geçirdiğinden bu tarz fiziksel semptomlar ortaya çıkabilmektedir. Kaygı giderek arttığı zaman karıncalanma ve uyuşma, ayrıca panik atak da meydana gelen belirtilerdir. Bu durum bedensel hastalıkla değil; duygu durumla bağlantılıdır. Psikolojik uyuşma ve karıncalanma daha çok birey yoğun kaygı, stres ve korku yaşadığı zaman görülmektedir.
Uyuşma ve karıncalanma bedenin birçok yerinde görülebilmektedir. Fakat en sık; ellerde, bacaklarda, yüzde ve kafada uyuşma ve karıncalanma gözlenmektedir.
Evet. Psikolojik problemler vücutta uyuşma ve karıncalanma hissine neden olabilmektedir. Özellikle yoğun stres yaşayan kişilerde bedenin strese karşı verdiği reaksiyonlar arasında görülebilmektedir.
Uyuşma ve karıncalanma semptomları sadece bedensel rahatsızların bir semptomu olarak ortaya çıkmaz. Aynı zamanda psikolojik sorunlar da bedende birden fazla semptom ile kendini gösterir. İnsan beyninin sorunlarla ilgili bireyi uyarmasının en doğal yolu bu belirtilerdir.
Genelde bireyler uyuşma ve karıncalanmanın rahatsız edici düzeyde olduğu zaman acil servislere başvururlar. Yapılan tıbbi muayenede herhangi bir problem bulunmuyorsa psikolojik belirtiler incelenir. Özellikle bu belirtiler stres ve kaygı gibi durumlar etrafında yoğunlaşıyorsa o zaman kaygı ile ilişkili olarak ortaya çıktığı düşünülür. Psikolojik sorunlarla ortaya çıkan uyuşma ve karıncalanma hissi tıbbi bir tedavi ile çözümlenmez. Bu yüzden uzman psikologdan destek alınması gerekmektedir. Bu hissin psikolojik kökenli olduğunun saptanması ancak uzman görüşü ile mümkün olmaktadır. Yani uyuşma ve karıncalanma hissi fiziksel bir nedene bağlı olarak tespit edilmediğinde mutlaka psikolojik nedenlerin incelenmesi için uzmana başvurmak gerekir.
Psikolojik kökenli ortaya çıkan uyuşma ve karıncalanma hissi problemin sürekliliğine bağlı olarak devam eder. Örneğin, yoğun stres durumunda beden uyuşup karıncalanıyorsa stres ortadan kalkana kadar bu his yaşanabilir.
Psikolojik uyuşma ve karıncalanma hissinin ne kadar süreceği kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bazı kişilerde daha kısa, bazı kişilerde ise daha uzun süre görülebilmektedir. Bu nedenle uzmanların net bir süre vermesi de mümkün değildir. Genelde panik atak yaşayan bir kişide uyuşma ve karıncalanma semptomları yoğun olarak yaşanmaktadır. Panik atak durumunun geçmesiyle beraber bu hisler de son bulur. Bu hissin yaşanma süresi kişinin günlük yaşantısına etki etmektedir.
Psikolojik uyuşma ve karıncalanma belirtisi bedenin rahatsızlığını ifade etmesi yönüyle önemlidir. Bu rahatsızlığın bedensel değil de psikolojik kökenli olduğunu anladığınız an, uzman bir psikoloğa gitmek en doğru yol olacaktır. Böylece psikolojik destek alarak panik atak veya benzeri rahatsızlıkların önüne geçebilirsiniz.
Özge Sarıca Acaröz
Klinik Psikolog
Kişi endişeli olduğunda, vücudu onları çok çeşitli fiziksel değişiklikleri tetikleyen bir savaş ya da kaç tepkisine hazırlar. Bu değişikliklerden biri, kan damarlarının daralmasıdır.
Bu daralma, özellikle ayaklarda ve ellerde uyuşma ve karıncalanmaya neden olabilen kan akışını azaltır. Dilde karıncalanma yaşamak da mümkündür.
Dilde karıncalanma nispeten yaygın bir oral semptomdur. Bazen sinir hasarı gibi fiziksel sorunlardan kaynaklanabilse de, kaygı da karıncalanmaya neden olabilir.
vaka çalışması, 5 ay boyunca dilinin ucunda ve sağ tarafında karıncalanma yaşayan 32 yaşındaki bir erkek hakkında rapor veriyor. Muayenede fiziksel bir neden saptanmadı.
Adamın diğer semptomlarına dayanarak, doktorlar ona psikolojik nedenlerle dilde karıncalanma olan psikojenik lingual parestezi ile karışık anksiyete ve depresif bozukluk teşhisi koydu. Antidepresan almaya başladıktan sonra dil hissi düzeldi.
Bazen kaygı, ani, kontrolsüz, tekrarlayan hareketler olan tiklere neden olur. Çiğneme veya emme gibi bazı tikler dili yaralayabilir.
Bazı yaralanmalar uyuşukluğa, ağrıya veya karıncalanmaya neden olabilir. Kaygı sonuçta neden olsa da, yaralanma için tıbbi tedavi aramak önemlidir.
Diğer nedenler
Anksiyete, dilde uyuşmanın tek olası nedeni değildir. Birçok kişi diş prosedürlerini takiben dilde uyuşma veya yüz yaralanması yaşar. Uyuşturma ajanları ve ayrıca düşme veya ağız cerrahisinden kaynaklanan sinir hasarı dilde uyuşmaya neden olabilir.
Tourette sendromu ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi zorlayıcı davranışlara neden olan diğer durumlar da kişinin dilini incitmesine neden olabilir.
Tedavisi
Anksiyeteye bağlı dil karıncalanması tedavisi, diğer olası nedenleri dışlamakla başlar. Kişi semptomlarının kaygıdan kaynaklandığını öğrendiğinde, bu konuda daha az endişe duyabilir ve kaygının kendisini tedavi etmek için daha fazla motive olabilir.
Anksiyeteyi tedavi etmek genellikle hissi düzeltir. Doğru tedavi kişiye, sahip oldukları kaygının türüne, semptomlarına ve tedavi hedeflerine bağlıdır.
Bazı durumlarda, kişinin koşulları düzeldiğinde, stresten kaynaklanan geçici kaygı kendi kendine geçer. Ancak kronik anksiyete tedavi gerektirir.
Kişinin tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Kaygının nedenini tartışmak ve başa çıkma becerilerini keşfetmek için terapi
antidepresanlar veya anti-anksiyete ilaçları gibi ilaçlar
aile veya arkadaşlardan destek
Kaygı destek grupları
Akupunktur ve kayropraktik bakım gibi alternatif ve tamamlayıcı tedaviler
Meditasyon yapmak, egzersiz yapmak veya bir zaman yönetimi sistemini benimsemek gibi Kendi kendine bakım stratejileri
Dil karıncalanmasından başka bir altta yatan durum sorumluysa, bir kişinin bu durum için tedaviye ihtiyacı olabilir. Uzun süreli dil uyuşması fark eden kişilerin de diş bakımına ihtiyacı olabilir.
Doktora ne zaman görünmelisini?
Kişi aşağıdaki durumlarda doktora başvurmalıdır:
Dilde uyuşma birkaç gün sürer veya kişinin kaygısı daha iyi olduğunda düzelmez
Kaygı, ev yönetimi stratejileriyle iyileşmez
Normalden farklı anksiyete belirtileri yaşarlar
Yeni bir ilaç aldıktan sonra veya dil veya ağızda bir yaralanma yaşadıktan sonra uyuşukluk fark ederler
Anksiyete ilaçları semptomları daha da kötüleştirir, çalışmaz veya çalışmayı bırakır
Kaygı günlük yaşama müdahale edecek kadar şiddetliyse
İntihar veya kendine zarar verme düşünceleri yaşarlar
Yoğun göğüs ağrısı gibi diğer ciddi semptomların yanı sıra vücutta karıncalanma meydana gelirse ve anksiyete yönetimi stratejileri yardımcı olmazsa acil bakım gereklidir. Bu stratejilerin örnekleri arasında derin nefes alma ve kas gevşemesi sayılabilir.
Anksiyetenin diğer fiziksel belirtileri
Anksiyete, duygusal bir deneyimden daha fazlasıdır. Tüm vücudu etkiler çünkü vücut algılanan bir tehdide, kişiyi tehditle başa çıkmaya hazırlamak için savaş ya da kaç tepkisini başlatarak yanıt verir.
Kişinin fark edebileceği diğer endişe belirtileri şunları içerir:
Hızlı kalp atış
Yüz kızarmasına neden olabilen veya kalp çok hızlı atıyormuş gibi hissettiren yüksek tansiyon
Kalp çarpıntısı veya çok hızlı kalp atış hızı
Nefes alamama hissi
Çok hızlı nefes almak
Vücudun başka yerlerinde uyuşukluk
Diğer garip hisler, baş ağrıları veya mide ağrısı
Artan terleme
Daha uyanık hissetmek, bu da uyumayı veya rahatlamayı zorlaştırabilir
Özet
Özellikle bir kişi zaten endişeli hissediyorsa, dilin karıncalanması hakkında endişelenmek kolaydır.
Pek çok farklı koşul dilin karıncalanmasına neden olabilir, bu nedenle bunu göz ardı etmemek önemlidir. Kaygı azaldıkça kaybolursa, bunun nedeni muhtemelen kaygıdır.
Bir kişi sık sık endişe, panik atak veya uyuşukluk yaşıyorsa veya dilde kalıcı uyuşma ve karıncalanma varsa bir doktora başvurmalıdır.