anlamları kısa atasözleri / İngilizce Atasözleri ve Anlamları - Open English Blog

Anlamları Kısa Atasözleri

anlamları kısa atasözleri

Son Güncellenme:

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Atasözleri ve deyimler dilimizde sıklık duyduğumuz kavramlardan bir tanesidir. Atasözleri geçmişten günümüze kadar ulaşan anlamı bakımından mecazlı bir mana kazanan kalıplaşmış sözlerdir. Özelikle atalarımızdan kalan atasözleri toplum ile ilgili pek çok şeyi yansıtır. Anlamları bakımından derin manalar taşır. Dilimizde en çok kullanılan kısa ve uzun atasözü örnekleri hakkında detaylı bilgi almak için sizin için hazırlamış olduğumuz “Atasözleri ve Anlamları” içeriğimize göz atabilirsiniz.

1/18Atasözleri ve Anlamları: Türkçede Adan Zye En Çok Kullanılan ve En Bilinen Kısa-Uzun, Kalıplaşmış Bütün Atasözü Örnekleri
2/18Atasözleri ve Anlamları
3/18A ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
4/18B ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
5/18D Harfiyle Başlayan Atasözleri ve Anlamları
6/18e Harfiyle Başlayan Atasözleri ve Anlamları
7/18G Harfiyle Başlayan Atasözleri
8/18I-İ Harfi ile Başlayan Atasözleri
9/18M Harfiyle Başlayan Atasözleri
10/18P ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
11/18R ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
12/18S-Ş Harfiyle Başlayan Atasözleri ve Harfleri
13/18T Harfiyle Başlayan Atasözleri
14/18U-Ü Harfleriyle Başlayan Atasözleri
15/18V Harfiyle Başlayan Atasözleri
16/18Y Harfiyle Başlayan Atasözleri
17/18Z Harfiyle Başlayan Atasözleri ve Anlamları
18/18En Sık Kullanılan Atasözleri ve Anlamları

Atasözleri ve anlamları (kısa) tane, çok kullanılan atasözlerinden derlenen tane atasözü ve anlamları.

Atasözleri ve Anlamları (Kısa) Tane

Atasözleri ve Anlamları (Kısa) Tane

A ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Aç ayı oynamaz: Bir insandan ya da herhangi bir canlıdan iş bekleniyorsa ona mutlaka emeğinin karşılığı verilmeli, iş yapması bekleniyorsa tüm ihtiyaçları karşılanmalıdır.

Açık yaraya tuz basılmaz: Üzüntü duyan kişiye acısı geçemeden daha üzüntülü bir haber vermek uygun değildir.

Ağaç yaş iken eğilir: İnsanların eğitimi küçük yaşlarda verilmelidir. Belirli bir yaştan sonra bir insanı eğitmek zordur. Nasıl bir ağaç büyüdükçe onu eğmesi, şekle sokması zorsa, insanları da büyüdükten sonra eğitmek, terbiye vermek, fikirlerini değiştirmek zordur.

Ak akçe kara gün içindir: Helal yolla edinilmiş her kazanç, dar zamanlarımızda kullanmak, sıkıntılarımızından kurtulmak, dara düşmeden ihtiyaçlarımızı karşılamak içindir. Zamanında kazanılıp biriktirilmiş kazancımızı sıkıntıya düşmemek için harcamaktan çekinmememiz gerekir.

Akıl akıldan üstündür: İnsanın düşünemediğini bir başkası düşünebilir. Bir konuya ne kadar hakim olunursa olunsun, o konu hakkında başkalarının fikrini de almak fayda getirir.

Acele işe şeytan karışır: Hiç düşünmeden hızlıca alınan kararlar hayırlı bir sonuca ulaşamayabilir.

Altın yere düşmekle pul olmaz: Değeri olan, saygı gören kişi, bulunduğu makamdan daha aşağı bir makama gelse bile değerinden bir şey kaybetmez.

B ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Balık baştan kokar: Bir yerdeki her şey düzensiz ve bozuksa, bunun suçlusu o yerin ileri gelenleri, o yeri yöneten kişilerdir. Yöneticilerin niyetleri bozuksa, o yerde de bozulmalar meydana gelir.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur: İlgi gösterilen, bakılan yerler bir gün fayda sağlar. İlgi gösterilmeyen, bakılmayan yerler ise zamanla kullanılamaz hale gelir.

Besle kargayı, oysun gözünü: Hak etmedikleri halde birine iyilik yapılması, iyi davranılmasına karşılık o insandan fenalık, nankörlük görülmesi durumunda bu atasözü kullanılır.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var: İnsanın tek başına gücü oldukça sınırlıdır. Bazı işlerin üstesinden tek başına gelinemez. Böyle hallerde insanlar birlik içinde davranarak birlikte hareket edip o işin üstesinden gelebilirler.

Başa gelen çekilir: Bütün uğraşlara, gayretlere rağmen istenilen sonuca ulaşılamazsa bunu kabul etmek, sabır göstermek gerekir.

Bugünün işini yarına bırakma: Her şeyi vaktinde yapmak, ertelememek gerekir.

C &#; Ç ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Can boğazdan gelir: Canlıların yaşaması için yiyip içmeye ihtiyaçları vardır. Eğer beslenmezlerse ölürler. Sağlıklı ve dinç olarak yaşamak için iyi beslenilmelidir.

Can çıkmayınca huy çıkmaz: İnsanlar alışkanlıklarından hayatı boyunca kolay kolay vazgeçmez.

Çam sakızı, çoban armağanı: İnsanlar arasında hediyeleşmek çok hoş bir davranıştır. Hediyeleşmek insanları mutlu eder. Bazı insanlar maddi durumları nedeniyle pahalı hediyeler alamazlar. Böyle durumlarda bu atasözü kullanılır.

Çivi çiviyi söker: Güç bir işle başa çıkmak için aynı kuvvette bir çözüm kullanılır.

Çıkmadık candan umut kesilmez: Bir iş henüz sonuçlanmamışsa, sonuçlanana kadar yapılacak şeyler mutlaka vardır. Sonuca kadar umut etmekten vazgeçmemek gerekir.

D ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Damlaya damlaya göl olur: Küçük ve önemsiz görülen şeyler zamanla birikerek büyük ve önemli olurlar.

Davulun sesi uzaktan hoş gelir: Olayların içinde olmayan, dışarıdan seyreden kişiler için yorum yapmak, eleştirmek çok kolaydır. Olaylardaki sorunları görmezler, kendilerine göre değerlendirirler.

Denize düşen yılana sarılır: Tehlike veya çaresizlik içinde olan kişiler bu durumdan kurtulmak için yine tehlikeli şeylerde çözüm arar ya da istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalırlar.

Deliye her gün bayram: Hiçbir şeyle ilgilenmeyen, hiçbir şeyi kendine dert edinmeyen, istediği yerde dolaşıp dilediği işi yapan delinin bütün günleri bayram coşkusu ve özgürlüğü içinde geçer.

Dinsizin hakkından imansız gelir: Ahlaksız, kötü, insafsız, acımasız bir kimseyi ancak ondan daha kötü bir kimse alt edebilir.

Dostun attığı taş baş yarmaz: Yakın arkadaşlardan gelen eleştiriler insanı gocundurmaz, incitmez.

E ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Elçiye zeval olmaz: İki taraf arasında iletişimi sağlayan kişi bu görevini yerine getirirken söylediği sözler ne kadar kötü olursa olsun, bu sözlerden dolayı sorumlu tutulamaz.

El elden üstündür: Herkesin yeteneği farklı farklıdır ve bu yetenekler diğerlerinden daha iyi olabilir. Bu nedenle insan kibirlenmemelidir.

El yarası geçer, dil yarası geçmez: İnsan vücudundaki yaralar iyi bir tedaviyle geçer fakat bir insan kötü bir söz işitip kırıldığı zaman bundan dolayı duyduğu üzüntüyü unutamaz.

Evdeki hesap çarşıya uymaz: İnsan her zaman kendi düşünce ve yaşamına göre plan yapar fakat diğer insanların da kendilerine göre planları vardır. Bu nedenle yapılan planlar her zaman işlemeyebilir.

Ev alma komşu al: İnsanların barınması için ev sahibi olması önemlidir fakat evin etrafında bulunan kişilerin yani komşuların davranışları, ahlakları, tutumları, alınacak evden daha önemlidir. Evi almadan önce komşuları iyi seçmek gerekir.

F &#; G ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Fazla mal göz çıkarmaz: O an fazla olan eşyanın zararı yoktur. O malın ileride lazım olabileceği düşünülerek saklanmalıdır.

Fısıltı ev yıkar: Dedikodu o kadar kötü bir şeydir ki ailelerin parçalanması gibi felaketlere neden olabilir.

Fırıncının oğlu aç dolaşırmış: İnsanlar istekle yaptıkları mesleklere kendilerini çok kaptırırlarsa, esas sorumlu oldukları kişilere gereken ilgiyi gösteremezler.

Gelen gideni aratır: Göreve yeni gelen kişi, o görevde daha önce çalışandan daha kötü ve başarısız olabilir.

Gönül ferman dinlemez: İnsanların yaşamlarının huzurlu olması için bazı kurallar vardır ve insanlar bu kurallara uymak zorundadır. Fakat insan çok severse, sevdiği için bu kuralları dikkate almaz.

Görünen köy kılavuz istemez: Ortada açıkça duran bir gerçeği tekrar açıklamaya gerek yoktur.

H ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Hamama giren terler: Her işin kendine göre bir sıkıntısı vardır. O işi yapmaya niyetlenen kimse, işin sıkıntılarını göze almalı, o sıkıntılardan dolayı şikayet etmeden işini yapmalıdır.

Hamala semeri yük değildir: İnsan bir işi severek yapar ve kimi insanların sorumluluğunu isteyerek üstlenirse, bu kimsenin işi ve sorumluluğundan yakındığı hiç görülmez.

Her koyun kendi bacağından asılır: Her insan kendi davranışlarından sorumludur. Hiç kimse başkalarının hatalarından sorumlu değildir.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır: Herkesin sorunlar karşısında çözüm bulurken kendine özgü bir yöntemi vardır.

Horoz ölür, gözü çöplükte kalır: İnsanların sevdikleri şeylere karşı olan hırsları ölünceye kadar devam eder.

Huylu huyundan vazgeçmez: Bir şeyi alışkanlık haline getirmiş kişiye ne yapılırsa yapılsın kişiyi o alışkanlığından vazgeçirmek çok zordur.

I &#; İ ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Isıracak köpek dişini göstermez: İnsana kötülük yapacak olan kişi bunu daha önceden haber vermez. İnsanlara açıkça düşman olanlardan çok, bu düşmanlığı gizliden gizliye yapan kimselere daha çok dikkat etmek gerekir.

Irmak kenarına çeşme yapılmaz: Var olan ve herkesin hizmetine sunulmuş bir şeyin yanına onunla aynı işi gören, ondan daha kullanışsız bir şey yapmak akıllıca değildir.

İki dinle, bir söyle: Bir olay hakkında hüküm ya da karar verirken, o olaya dahil herkesi dinlemek, onda göre söz söylemek gerekir.

İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur: İnsanların küçüklükte edindiği davranışları, alışkanlıkları, ne kadar zaman geçerse geçsin değiştirilmesi zordur.

İyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir: İyilik, karşılıksız yapılması gereken bir eylemdir fakat insanoğlu yaptığı iyilik karşısından en azından değerinin bilinmesini ister. İnsanlar iyilik yapan kişinin değerini bilmezse Allah mutlaka onu görür.

K ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Kara haber tez duyulur: Kötü olaylar insanları daha çabuk etkilediğinden haberinin yayılması daha çabuk olur.

Kaynayan kazan kapak tutmaz: Büyük çaplı olaylar, küçük görülen bazı unsurların zaman içinde insanları etkilemesiyle öyle bir aşamaya gelir ki ansızın patlak verir.

Keskin sirke küpüne zarar verir: Öfkesini kontrol edemeyen kimse, çevresinden önce kendine zarar verir; sağlığı bozulur, saygınlığını yitirir, işlerini berbat eder.

Kelin ilacı olsa başına sürer: Kendi çaresizliğine çözüm bulamayan kişi, başkalarının çarelerinin çözümünde de yetersiz kalır.

Kimse yoğurdum ekşi demez: İnsanlar kendi yaptıklarını, kendi ürünlerini, kendi davranışlarını kötülemez. Eleştirileri kabul etmez.

Korkunun ecele faydası yoktur: İnsanlar başlarına gelecek kötü bir olayı korkarak engelleyemezler. O olay için korkuya kapılmak yerine önlem almak gerekir.

L &#; M ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Leyleğin ömrü laklakla geçer: Hiçbir iş yapmak istemeyeni aylak kimseler vakitlerini boş konuşarak geçirirler.

Lodosun gözü yaşlı olur: Lodos rüzgarı doğası gereği sıcak olur fakat nemli eser, arkasından mutlaka yağmur gelir.

Mal canın yongasıdır: İnsan malına gelen zarardan, kendi canına zarar gelmiş gibi acı çeker. Bu nedenle malına sahip çıkar, onu korumak için elinden geleni yapar.

Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır: Mart ayı her ne kadar güneşli geçse de soğukların şiddeti azalmaz. İnsan bu güneşli havaya aldanıp yeteri kadar yakacak hazırlamayınca elindeki kazma, kürek gibi eşyaların tahta saplarını yakıp ısınmak zorunda bile kalabilir.

Minareyi çalan, kılıfını hazırlar: Gizlenemeyecek kadar büyük bir suç işleyen kimse, suçu işlemeden önce suçun ortaya çıkmaması için gerekli önlemleri alır.

Misafir kısmetiyle gelir: Eve gelen misafir ev sahibine yük değildir. Misafir gelen eve bereket de gelir.

N ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Namazda gönlü olmayanın ezanda kulağı olmaz: Bir işi yapmak istemeyen kimse, o işin geleceği vakti beklemekte isteksiz olur ya da önemsemez.

Neren ağrırsa canın oradadır: İnsan vücudunda meydana gelen acı ve ağrılar, vücudun neresinde ortaya çıkarsa çıksın sanki en büyük acı oymuş gibi hissettirir.

Nerde birlik, orda dirlik: Bir yerde insanlar duygu, düşünce ve inançlarında birlikte hareket ederler, yapacakları işleri birlikte yaparlarsa, o yerde düzen, huzur ve mutluluk olur.

Nikahta keramet vardır: Evlenecek olan iki kişi arasında birtakım sorunlar varsa, evlenip beraber yaşamaya başladıklarında, beraberce bu sorunların üstesinden gelebilirler.

Neye niyet, neye kısmet: Hayırlı bir iş yapmak için hazırlanan kimsenin bazen aklındaki olmaz fakat o işten daha iyi daha hayırlı bir işe vesile olur.

O &#; Ö ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Olacakla öleceğe çare bulunmaz: İnsan kaderini yaşar. Kaderin kişinin karşısına getireceği sıkıntıları daha önceden engellemenin bir yolu yoktur.

Olmayacak duaya amin denmez: Gerçekleşmesi imkansız bir iş için çaba göstermek boşunadır.

Ortak atın beli sakat olur: İnsan, kendi malı olmayan şeyleri hor kullanır. Ortaklaşa kullanılan bir mal, ortaklardan her biri ondan daha çok yararlanmayı düşüneceğinden çabuk yıpranır, kullanılamaz hale gelir.

Oynamasını bilmeyen gelin yerim dar dermiş: Bazı başarısız kişiler, başarısızlıklarını açık etmemek için türlü bahanelerin arkasına saklanırlar.

Önce can, sonra canan: İnsanlar iç güdüsel olarak önce kendi hayatlarını korumak isterler. İnsanların kendi canları, hayatta en çok sevdiği kişilerden bile daha kıymetlidir.

Öpülecek ele tükürülmez: Toplumda saygınlık kazanmış kişiye saygı göstermek, ona zarar vermemek gerekir.

P &#; R ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Papaz her zaman pilav yemez: Daha önce yapılan bir işte kullanılan yöntem, aynı işte daha sonradan işe yaramayabilir. Şartlar her an değişebilir.

Paça ıslanmadan balık tutulmaz: Hiçbir başarı zahmet çekilmeden kazanılmaz.

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir: Bir işin, olayın veya durumun nasıl sonuçlanacağı şu anki gidişinden anlaşılabilir.

Rüzgar eken fırtına biçer: Bir kimse kötülük yaparsa, o kötülüğün daha fazlası başına gelir.

Rüzgara tüküren kendi yüzüne tükürür: Kendinden daha kuvvetli, daha üstün bir kişiye zarar vermeye çalışmak, kendinin zarar görmenle sonuçlanır.

S &#; Ş ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Sabreden derviş, muradına ermiş: Her iş kolayca sonuçlanmaz. O işin olması gereken şartlar yerine geldikçe iş sonuçlanır. Bu nedenle sabırla beklemek, acele etmemek gerekir.

Sahipsiz kapı anahtarsız açılır: Yalnız kalan, hiç kimseden destek görmeyen bir insanı kandırmak çok kolaydır.

Sakınılan göze çöp batar: Sevilen bir şeyin ya da kişinin başına kötü bir şey geleceğini düşünerek tedirgin olmak, o şeye zarar gelmesini engellemez. Tedbir almak gereklidir.

Şimşek çakmadan gök gürlemez: Bazı felaketlerin meydana geleceğine yakın belirtileri mutlaka görülür.

Şeyh uçmaz, müridi uçurur: Bir kimseye körü körüne bağlanan kişiler, o kişinin aslında yapmadığı şeyleri yapacağını düşünürler; herkesi buna inandırmaya çalışırlar.

T  ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz: Bir iş yapılırken o işte emeği olmayan kimse, o işin sonuçlarından yararlanma hakkı olmaz.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır: Bir insan ne kadar kötü olursa olsun, nazikçe, yerinde, o kişinin hoşuna giden sözler söylenerek ikna edilebilir.

Tereciye tere satılmaz: Bir insana çok iyi bildiği bir şey hakkında bilgi verilmez. Bunu yapan kişi gülünç duruma düşebilir. (Tere: turpgillerden, bol yapraklı, yaprakları salata olarak yenen baharlı, otsu bir bitki)

Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer: Yaptıkları işte sabır gösteren kişiler bunun sonucunda mutlaka mükafatlarını alırlar.

U &#; Ü  ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Ucuz etin yahnisi kara olur: Normalden daha ucuz fiyatta alınan bir malın mutlaka bir kusuru vardır.

Ummadığın taş baş yarar: İnsanlar önemsemediği, küçük gördüğü bir şeyden büyük zararlar görebilirler.

Uyuyan yılanın kuyruğuna basılmaz: Her felaketin bir sebebi vardır. Bu sebep bilindiği halde üstüne gidilmek akıllıca değildir.

Üzüm üzüme baka baka kararır: Tüm zamanlarını beraber geçiren kişiler, bir müddet sonra birbirlerine benzemeye; birbirlerinin davranışlarını yapmaya başlayabilirler.

Üzümünü ye, bağını sorma: Ulaşılan imkanları kaynağını sormak her zaman doğru bir davranış değildir.

V &#; Y  ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Vakitsiz öten horozun başını keserler: Her işin bir zamanı vardır. Zamanı dışında yapılan işlerden insanlar zarar görebilirler.

Veren eli herkes öper: Bencillik yapmayan, malını mülkünü paylaşan, yardım sever insanlar toplumda saygı görür.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar: Yalan söyleyenin yalanı eninde sonunda ortaya çıkar.

Yanlış hesap Bağdat&#;tan döner: Bir işte bir yanlışlık varsa, o işin yanlışlığı eninde sonunda mutlaka anlaşılır.

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır: Bazı suçlu kimseler yakalandıkları zaman suçlarını kabul etmedikleri gibi, karşısındaki kişiyi suçlu çıkarmaya çalışır.

Z  ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Zararın neresinden dönersen kardır: Yapılan bir işten zarar edildiğinin farkına varıldığı anda o zararın gerçekleşmemesi için önlemler almak bile kar yerine geçer.

Zenginin malı, züğürdün çenesi yorar: Fakir kimse fakirlikten kurtulacak çözümler arayıp bunu uygulamak yerine zenginlerin malından, mülkünden, gezip tozmasından bahsederek vakit geçirirse hep fakir kalır.

Zenginin horozu bile yumurtlar: Varlıklı kişi, parası sayesinde olanaksız gibi görünen işleri bile gerçekleştirir.

Zorla güzellik olmaz: Bir kişiye beğenmediği şeyi beğendirmeye zorlamakla sonuca ulaşılamaz.

Züğürtlük zadeliği bozar: Çok zengin kişiler toplumda saygı görür. Zengin kişi zamanla fakirleşirse, saygınlığını da kaybeder.

İlgili İçerikler:

Deyimler ve Anlamları (Kısa) Tane

*** Atasözleri ve Anlamları (Kısa) Tane içeriği hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilirsiniz.

Atas&#;zleri ve Anlamları - En &#;ok Bilinen Atas&#;zleri S&#;zl&#;ğ&#; - Kısa Uzun Atas&#;zleri &#;rnekleri

Atasözleri anlatılmak istenen sözü farklı bir deyişle anlatmak isteyen ve geçmişte yaşanmış olaylardan örnek vererek kalıplaşmış sözlere yer vermeyi amaçlayan kişiler tarafından sıklıkla kullanılır. Atasözlerinin anlamları genellikle mecazdır ve direkt anlam yerine söylenmek istenen anlam çıkarılır. Örneğin “ağaç yaşken eğilir” atasözünde bir kişinin küçük yaşlarda eğitilebileceği büyüdükten sonra bazı özellikleri kazanamayacağı ya da zor kazanacağı vurgulanır.

EN ÇOK BİLİNEN ATASÖZLERİ VE ANLAMLARI – KISA, UZUN ATASÖZLERİ ÖRNEKLERİ

Abanın kadri yağmurda bilinir.

Her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğu zaman ortaya çıkar.

Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke`de bulunur.

Hemen herkesin ilgi duyduğu bir alanı, kendine özgü bir işi vardır. İlgi duyduğu alan ya da iş neredeyse kişi de orada bulunur.

Acele işe şeytan karışır.

Düşünüp taşınmadan, çabuk davranılarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlış ya da bozuk olur.

Acele bir ağaçtır, meyvesi pişmanlık.

Telâşla, sabırsızca ve ivedilikle yapılan işler genellikle kötü sonuçlar doğurur; kişiyi pişmanlığın içine iter.

Acıkan doymam (sanır), susayan kanmam sanır.

Uzun süre bir şeyin yokluğunu çekip ona ihtiyaç duyan kimse, o şeyden ne kadar çok elde ederse etsin tatmin olmaz; kendisine yetmeyeceği duygusu içinde bulunur.

Adamak kolay, ödemek güçtür.

Bir işi yerine getireceğim demek, davranışıyla ya da tutumuyla o işi yapacağım duygusu uyandırmak, umut vermek kolaydır. Ne var ki yerine getirmek ve yapmak güçtür. Çünkü bu, bir çabaya, bir maddeye ya da bir paraya dayanır; bunlar da zor sarf edilir şeylerdir.

Ağaç yaş iken eğilir.

Çocuklar mutlaka küçük yaşta eğitilmelidirler. Bu yaşlarda işlenmeye, her türlü bilgiyle donatılmaya elverişlidirler. Zaman geçip de büyüdükçe eğitilmeleri zorlaşır. Yaşlı insan kolay kolay eğitilmez. Onlar tıpkı kuru bir ağaç gibidirler. Eğilmezler, buna zorlanırlarsa kırılırlar. Bu sebeple onlara yeni bir davranış kazandırmak imkânsız gibidir.

Ağır kazan geç kaynar.

1. Herkesin anlayış yeteneği bir değildir, öğrenme kabiliyetleri de farklıdır. Kimi kalın kafalı kimseler bir meseleyi oldukça geç ve zor kavrarlar. 2. Bazı beceriksiz, tembel kişiler işlerini geç yaparlar ve zamanında yetiştiremezler. 3. Ağırbaşlı, olgun kimseler bir olay karşısında hemen öfkelenip telâşlanmazlar.

Ahlatın (armudun) iyisini ayılar yer.

Değerli, güzel ve iyi şeyler çoklukla onlara lâyık olmayan kimselerin eline geçer ve onlarca kullanılırlar. Bu da gösteriyor ki, insanlar gelişen olaylara çok kez engel olamazlar.

Akıl akıldan üstündür.

Her insan aynı anlayış, bilgi ve düşünme gücüne sahip değildir. Bizim akletmediğimizi, bir başkası akledebilir. Biri bizden daha iyi düşünüp karanlık bir noktada bize ışık tutabilir. Bu bakımdan önemli işlerimizde güvenli, geniş düşünce sahibi kimselere danışmaktan, onların bilgi ve tecrübesine başvurmaktan kaçınmamalıyız.

Akraba (dost) ile ye, iç, alışveriş etme.

Hemen her alışverişin temelinde çıkar yatar. Bu çıkarlar insanları çatışmaya sürükleyip tatsızlıklara yol açabilir; sonuçta ortaya kırıcı, incitici davranışlar çıkar. Dolayısıyla alışveriş dostluğu bozucu bir işlev yüklenmiş olur. Bu ise devamlı görüşen insanlar için hoş bir durum değildir. Bu bakımdan özellikle kendine güvenemeyenler, dostluklarının devamını dileyenler alışveriş konusunda dikkatli olmalı, gerekirse birbirleriyle alışverişten kaçınmalıdırlar.

Allah dağına göre kar verir (verir kışı).

Yüce Allah, her kuluna kaldırabileceği ölçüde yük, sıkıntı verir. Bu kimine az, kimine çoktur. Herkesin dayanabileceği kadardır.

Allah kulunu kısmeti ile yaratır.

Her insan dünyaya rızkı ile gelir. Allah, onu mutlaka bir geçim yoluna ulaştırır; bu yol zor ya da kolay olabilir. Yeter ki insanlar birbirinin rızkına el uzatmasınlar.

Alma mazlumun âhını, çıkar âheste âheste.

Zalim olma, kötülük yapıp da can yakma. Yoksa mazlumların bedduasını alır, yaptığın kötülüklerin cezasını feci şekilde çekersin.

Ateş düştüğü yeri yakar.

Bir felâket ya da üzücü olay gerçek anlamda ona uğrayana, yalnızca ilgili kimselere acı verir; onların yüreklerini yakar. Başkalarının, uzak kimselerin duydukları acı, gösterdikleri üzüntü ise yüzeyseldir; kalıcı değil, gelip geçicidir.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Bir olay ya da durumun varlığı, gerçekten ortada olup olmadığı, belirtisinin görülmesiyle anlaşılacak bir şeydir. Eğer meydanda bir belirti varsa, olay veya durum da var demektir.

Ava giden avlanır.

Bir çıkar sağlamak için birilerine tuzak kuran, onları aldatan, onlara zarar vermeye çalışan kimse, yapmaya çalıştığı kötülüğe kendisi düşer; zarara uğrar.

Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar.

Kimi becerikli, iyi huylu kadınlar vardır ki, yoksulluk içinde bile olsa onlar eve bir çeki düzen verir; temiz tutar, evi yaşanacak hâle getirirler; içten, samimî davranışlarıyla yuvalarını mutlulukla doldururlar. Kimi kadınlar da vardır ki, huysuzlukları, beceriksizlikleri, kötü davranışlarıyla ailenin düzenini ve mutluluğunu bozarlar. Bolluk içinde bile olsalar, onların tertipsizlikleri, düzensizlikleri, beceriksizlikleri yüzünden ailede huzur kalmaz; onların bu tabiatları yüzünden aile kötüye gider, perişan olur ve sonunda yıkılır.

Ayağını yorganına göre uzat.

Dengeli yaşamak isteyen insan mutlaka gelirini, giderine göre ayarlamalıdır. Harcamalar geliri aşmamalı, imkânlar zorlanmamalıdır. Aksine bir hareket bütçeyi sarsar, dengeyi bozar, insanı sıkıntıya sokup rahatsız eder.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.

İster bağ, ister iş yeri, isterse bir eşya olsun, ona gerekli bakımı gösterirsek beklediğimiz faydaya kavuşuruz. Bir bağa bakmaz, onu çapalamaz, budamasını yapmaz, yabancı otlardan temizlemez ve gübrelemezsek bir zaman sonra onu dağa, verimsiz bir yere dönmüş görebiliriz. Bakımı olmayan bir iş yeri, bir eşya için de durum bundan farklı değildir.

Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.

1. Aklî dengesini yitirmiş kimi insanların yaptıkları öyle işler vardır ki, bunu akıllı insanlar bir araya gelse ne yorumlayabilir, ne de çözebilirler. 2. Kimi zaman bir insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı kimse bir araya gelir ama bu zararı gideremez; işi de düzeltemez.

Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin görmesin.

Yardım yapmak bir insanlık görevi, dinî bir emirdir. Ancak bunu yapmanın da bir yolu yordamı vardır. Yoksula yardım ederken insanın amacı kendini gösterip övünmek değil, görevini ve sorumluluğunu yerine getirmektir. Bu bakımdan yoksulları inciten gösterişlerden kaçınmak; kimsenin haberi, hatta en yakınların bile haberi olmadan yardım yapmak gereklidir. Yoksa tersine bir hareket yardım edilen kimseyi mahcup duruma düşürür, yapılan iyilik de iyilik olmaktan çıkar.

Bir elin nesi var iki elin sesi var.

İnsanın gücü sınırlıdır. Bunun için büyük işlerin üstesinden tek başına gelemez. Bu tür işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer. Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar.

Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge.

Bir suçu işleyebilir, kanunsuz bir işi yapabilir ve yakalanmayabilirsin. Hatta bunu birkaç kez de başarabilirsin. Ama bu böyle devam etmez, eninde sonunda yakayı ele verirsin.

Bükemediğin eli öp.

Kendisiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır.

Büyük balık, küçük balığı yutar.

Güçlü olan kendinden güçsüzü ya ezer, ya yok eder, ya da kendisine bağlı kılar. Bu durum insan için olduğu kadar, ticarî işletmeler ve devletler arasında da çoklukla söz konusudur. Kişiye düşen, yok olmamak için var gücüyle mücadele etmektir.

Büyük lokma ye (de), büyük söz söyleme.

İnsan çoklukla nefsine yenik düşer. Kendini pek çok konuda ön plâna çıkarmak, ne kadar becerikli ve akıllı olduğunu belirtmek ister. Bu durum onun böbürlenmesine, “ben olsaydım öyle değil, böyle yapardım; şunu yapsaydı kötü duruma düşmezdi; ben asla onun yaptığı gibi kötü bir şey yapmam; o sözler de söylenir miydi?” gibi sözler sarf etmesine sebep olur ki, böyle bir tavır sergilemek son derece zararlıdır. Dünya ve insanlık hâli bu, öyle bir gün gelir ki, yerip kınadığımız kişinin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir ve gülünç duruma düşebiliriz. Bu sebeple ağzımızdan çıkacak söze dikkat etmeli, büyük söz söylemekten kaçınmalıyız.

Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.

Cahil kişi, okuyup öğrenim görmemiş, bilgisiz ve deneyimsiz kimsedir. Bu bakımdan söylenen bir sözün ne maksatla söylendiğini, hangi anlama geldiğini kavramakta zorluk çeker. O ne biliyorsa, doğru onlardır. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kendi doğrularından başka bir doğru kabul etmez. Öyle de inatçıdır ki deve nasıl hendek atlamamak için direniyorsa, o da görüşünden vazgeçmemek için direnip durur.

Can boğazdan gelir.

Her canlı gibi insan da beslenmek zorundadır. Bedeni için gerekli olan gıdaları ancak bu şekilde alır. İyi beslenmeyen, yeterli gıdaları almayan bir vücut sağlıklı, dinç ve dayanıklı olamaz; bu kimselerin güçsüz kalıp hasta olmaları da kaçınılmazdır. O hâlde insan sağlığını korumak istiyorsa, iyi beslenmeye önem vermelidir.

Çam sakızı, çoban armağanı.

İnsanlar birbirlerini sevindirmek, mutlu etmek için karşılıklı hediyeleşirler. Bu hareket insanların gönüllerini okşar, onları birbirlerine yaklaştırır. İnsan ne kadar yoksul olsa da böyle bir eylemde bulunmak ister. Ne var ki o, varlıklı insanlar gibi değeri yüksek armağanlar veremez. Onun armağanı küçük bir şeydir. Ama taşıdığı değer büyüktür. Davranışı da soylucadır.

Çıkmadık candan umut kesilmez.

1. İnsanların ölüm ve dirimi Yüce Allah`ın takdirine bağlıdır. Bu bakımdan eceli gelmeyen kimsenin, ölümcül hâlde de olsan canı çıkmadığı sürece iyileşeceğinden umut kesilmez. 2. İşlerimiz içinde durum böyledir. Kötü giden, felâkete uğrayan işlerin yok olma kertesine gelmiş de olsa düzelmeyeceğini kim söyleyebilir? Yüce Allah`tan hiçbir durumda umut kesilmez.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.

Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar iki yüzlü olurlar. Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi kimse sevmez. Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır. Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder. Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar.

Düşmez, kalkmaz bir Allah.

Hayatta hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Hemen her şey değişip hâlden hâle girer. Sağlıklı bir insan hastalanabilir, zengin de yoksul düşebilir. Küçük imkânlar içinde olanlar büyük imkânlara kavuştukları gibi, büyük imkânlar içinde olanlar da ellerindekini yitirebilirler. Olumlu ve olumsuz tüm değişmelerin dışında kalan sadece Yüce Allah`tır. Bu bakımdan insan kendini büyük görmemeli, elindeki imkânların sürekli varolacağını düşünüp de kibirlenmemelidir.

Eceli gelen köpek cami duvarına işer.

Tutum ve davranışlarıyla herkesin nefretini kazanmış, büyük bir cezayı hak etmiş ve çaresiz kalmış kimse, şaşkınlığa düşer; sanki hak ettiği cezanın biran önce uygulanmasını ister gibi daha büyük suçlar işler; kendisini yargılayacak kimselere çatar, onları kötüler, öfkelerini üzerine çeker. Bütün bu hareketleri onu kötü bir sona ulaştırır.

Etme bulma dünyası.

Şurası muhakkak ki, yaptığı kötülük hiç kimsenin yanına kalmaz; cezasını çoklukla bu dünyada çeker. Bu dünyada görmese bile, öbür dünyada mutlaka görür.

Fırsat her vakit ele geçmez.

Ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak gereklidir. Çünkü insanın karşısına çok seyrek çıkar.

Gülme komşuna, gelir başına.

Birinin başına gelen kötü bir durum, gün olur senin de başına gelir. Başına gelen felâkete başkalarının gülmesi seni nasıl incitirse, senin başkalarının kötü hâline gülmen de onları incitir. O hâlde birilerinin başına gelen kötü durumdan ötürü, onlarla sakın alay etme.

Gülü seven dikenine katlanır.

Seven kişi, sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden başına gelecek sıkıntılara ses çıkarmadan katlanır. Bilir ki, sevdiğini elde etmek için birçok güçlüğe göğüs germek, fedakârlıkta bulunmak zorundadır.

Gün doğmadan neler doğar.

Yüce Allah’tan başka kimse yarının ne getireceğini bilemez. Yarın birçok değişikliklere gebedir. Beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır.

Güneş girmeyen eve doktor girer.

Güneşin insan sağlığı açısından önemi tartışma götürmez. Güneşin girmediği yerlerde mikropların daha çabuk çoğaldığı, güneş yüzü görmeyen insanların da daha çabuk soluklaştığı bilinen gerçeklerdendir. Güneş birçok hastalığa iyi gelirken, sağlığın da baş koruyuculuğunu yapar. Görülüyor ki güneşli evde hastalık olmaz.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.

Herkesin kendine özgü bir çalışma yöntemi, bir iş yapma biçimi vardır. Çünkü kişilikleri, bilgileri, yetenekleri, yöntemleri ve yolları birbirinden farklıdır.

İki cambaz bir ipte oynamaz.

Kurnazlıkta eşit olan iki kimse bir iş üzerinde birlikte çalışamazlar; birbirlerini aldatmak, saf dışı bırakmak için uğraşırlar. Bunda ısrarlı olmaları, her ikisini de daha tehlikeli bir duruma iter.

Kaçan balık büyük olur.

Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür.

Kaçan balık büyük olur.

Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür.

Lâfla peynir gemisi yürümez.

Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez. Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak lâzımdır.

Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır.

Mart ayı şiddetli soğukların olduğu bir aydır. Zaman zaman güneş görünse ve havalar ısınıyor gibi olsa da soğuklar şiddetini azaltmaz. Çoklukla bugünlerde yakacak tükenir, insanlar zor durumda kalırlar, evde bulunan kazma-kürek saplarını bile yakmak zorunda kalırlar.

Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.

Kişi ummadığı bir duruma ulaşabilir, varlıklı ve başarılı olabilir. Bu duruma ulaşan kimse çok şımarmamalı, sağında solunda bulunan kimseleri küçük görmemeli, bu durumun sürüp gideceğini düşünmemelidir. Yarın elinde olanı, bulunduğu konumu kaybedeceğini ve kötü duruma düşeceğini de hesaba katmalıdır

Nerde birlik, orda dirlik.

Hangi yerde, toplumda duygu, düşünce ve inanç birliği varsa dirlik ve düzenlik de oradadır. Orada insanlar mutlu, huzurlu, başarılı ve uyumlu bir hayat sürerler.

Nikâhta keramet vardır.

Nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar. Daha önce tanışmadan evlenenler, evlendikten sonra anlaşır ve birbirlerini severler. Bekâr durmaktansa evlenmek yeğdir.

Otu çek, köküne bak.

Bir kişinin kimliğini, nasıl birisi olup olmadığını öğrenmek için soyunu sopunu bilmek ve tanımak gerekir.

Öfkeyle kalkan, zararla (ziyanla) oturur.

Öfkesine kapılarak iş gören sonunda güç duruma düşer. Çünkü öfkeli, kızgın, sinirli insan iyi düşünemez, olup biteni iyi göremez, sonucu iyi hesaplayamaz. Bu yüzden de yanlış iş yapar.

Önce can, sonra canan.

İnsanlar bencil yaratıklardır. Can da kıymetlidir. Kaybedilmesi göze alınamaz. Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda önce kendilerini, sonra sevdiklerini ve yakınlarını düşünür insanlar.

Papaz her gün pilâv yemez.

İnsanın önüne her zaman aynı nitelikte elverişli bir imkân çıkmaz. Çünkü şart, zaman ve imkânlar sürekli değil, değişkendirler.

Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz (bilinmez).

İman her şeyden önce içsel, yani kalbî bir olaydır. İnsanların imanlarını sözle dile getirmeleri mümkünse de, bunu çıkar için yapıyor olabilirler. Dolayısıyla gerçekten kimin iman ettiğini bilmemiz imkânsızdır. Para için de aynı şey söz konusudur. Kimse kolay kolay parasının olduğunu söylemez, gizleme yoluna gider. Kimi cimri olan ve yoksul bir hayat yaşayan insanların çok zengin, kimi cömert ve eli açık insanların da parasız olduğu çok görülmüştür. Bu bakımdan para ile imanın kimde olduğu pek bilinmez.

Parayı veren düdüğü çalar.

Para harcayan kimse istediğini elde edebilir. İş yapabilir, yaptırabilir; satın alabilir, aldırabilir; hemen her istediği maddî şeye kavuşması mümkündür.

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Bir iş, durum ya da olayın nasıl sonuçlanıp sonuçlanmayacağı şimdiki gidişinden anlaşılıp belli olur.

Pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın.

Yararlı bir şeyi elde etmek isteyen insan sonuna kadar uğraşıp didinmeli, direnmeli ve mücadele etmekten kaçınmamalıdır.

Rüzgâr esmeyince yaprak kıpırdamaz (dal oynamaz).

Meydana gelen her olayın, her durumun belli bir sebebi veya etkeni vardır.

Rüzgâr eken, fırtına biçer.

Kişi bir kötülük yaparsa, yaptığı kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşır; büyük felâketlere uğrar, zarar görür.

Sabah ola, hayır ola (gele).

Sabah olsun, o vakte kadar işi belki düzelir. Çünkü gündüz geceden daha hayırlıdır. Bk. “Akşamın hayrından sabahın şerri…”

Sabrın sonu selâmettir.

Olan veya olacak tüm zorluklara göğüs geren, telâş ve öfkeye kapılmadan başına gelen felâketlerin geçmesini bekleyen, ses çıkarmadan bunları aşma erdemi gösteren kimse, sonunda esenliğe erecektir.

Sakınılan göze çöp batar.

Üzerine çok düşülen şeyler daha çok kazaya ve zarara uğrar. Olabileceği düşünülen kötü durumlara karşı önlem almak gereklidir, ancak orta bir yol izlemeli, aşırılığa düşülmemelidir.

Sakla samanı, gelir zamanı.

Gereksiz görülen, işe yaramaz kabul edilen şey günün birinde, ileride lâzım olabilir. Bu sebeple önemsiz gördüğümüz şeyleri bir kenara atıp elden çıkarmamalı, onları saklamalıyız.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

Sert ve kırıcı olmayan, yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, okşayıcı, etkileyici, inandırıcı ve yerinde söylenmiş söz insanın hoşuna gider; bu söz en azgın kişinin bile inadını kırar, onu yumuşatır ve yola getirir.

Tereciye tere satılmaz.

Birine çok iyi bildiği bir şey öğretilemez, bir konuda bilgi verilemez. Böyle bir şeye kalkışan ya da çalışan kendisini gülünç duruma sokar.

Terzi kendi söküğünü dikemez.

İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine gelince çoğu kez savsaklarlar, ya da yapmaya zaman ve fırsat bulamazlar.

Ucuz etin yahnisi yenmez (tatsız olur).

Ucuza alınan, mal edilen şeylerde nitelik bulunmaz; ya çürük, ya kötü, ya da hilelidir. Bu sebeple, bu tür mallardan istenildiği gibi fayda sağlanamaz.

Ummadığın taş baş yarar.

Küçük ve önemsiz görülen kişi ya da nesneler, çoğu kez büyük etkiler yaparlar; umulmadık işler görürler.

Umut, fakirin ekmeğidir.

Sıkıntı içinde bulunan, yokluk çeken yoksul kişi, içinde bulunduğu durumdan bir gün kurtulacağını, bolluğa ve rahata kavuşacağını umar ve bu umuşdan doğan güven duygusuyla yaşamaya çalışır.

Üzüm üzüme baka baka kararır.

Her zaman bir arada bulunan, arkadaşlık eden, bir çevrede yaşamaya çalışan kimseler birbirlerinden etkilenirler; birbirlerinin özelliklerini, huylarını ve alışkanlıklarını kaparlar. Bk. “Körle yatan…”

Vakitsiz öten horozun başını keserler.

Her işin olduğu gibi, her sözün de uygun bir yeri ve zamanı vardır. Uygun olan bir zamanda söylenmeyen, yerli yersiz ortaya atılan, densizce sarf edilen sözler birilerinin tepkisini çeker; rahatsızlığa neden olur, büyük zarara yol açar. Vakitsiz öten horozdan, ancak onu keserek kurtulan insanlar; yerinde ve zamanında konuşmayan insanı da cezalandırıp susturmakta hiç tereddüt etmezler.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Hayatını yalancılık üzerine oturtmuş olan insanlar, kendi yalanlarına destek olacak tedbirleri alırlar; bunun için de gerekli titizliği gösterip masrafa girerler.

Yarım elma, gönül (hatır) alma.

Sunulan armağan küçük de olsa, gönül almaya yeter. Çünkü önemli olan dostlarımızı unutmadığımızı, hatırladığımızı ortaya koymaktır.

Yuvayı yapan dişi kuştur.

Evin dışındaki işler erkekten, içindeki işler de genellikle kadından sorulur. Bu bakımdan tertipli, geçinmesini bilen, çekip çeviren, en önemlisi tutumlu olan kadın ailesini huzurlu kılar; evin içine mutluluk getirir.

Zahmetsiz rahmet olmaz.

Sıkıntı çekmeden, güçlüklere göğsü germeden, yorulup emek vermeden, uğraşıp didişmeden, kimi masraflara da girmeden olumlu, güzel, hoş bir sonuç elde etmek mümkün değildir. Unutmayalım ki, Yüce Allah, çalışanları sever; onlara rahmet eder.

Zararın neresinden dönülse kârdır.

Zarar, bir şeyin ya da bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya kötü sonuçtur. Eğer zarar-ziyan devam ediyor ve önü alınamıyorsa, yapılan işi hemen kesmekle daha fazla zarardan kurtulmuş, zarardan kurtulmakla da kâr etmiş olursunuz.

Zenginin malı, züğürdün çenesi yorar.

Yoksul, züğürt kimseler çoklukla birinin zenginliğinden, malından ve parasından, kazancından, hatta yiyip içmesinden, gezip tozmasından söz ederler. Oysa böylesi bir konuşma son derece gereksiz ve yersizdir; ayrıca ellerine bir şey geçmediği gibi dedikoduya da bulaşmış ve yanlış bir iş yapmış olurlar.

En Kısa Atas&#;zleri Ve Anlamları Nelerdir? En Kısa Atas&#;z&#; &#;rnekleri Ve C&#;mleleri

Haberin Devamı

Davulun sesi uzaktan hoş gelir: Rahatsız edici olan kişiler ya da durumlar uzaktan, bu kişiler ya da olaylar ile bağlantılı olmayanlara iyi ya da güzel gibi gözükebilir.

 Eceli gelen köpek cami duvarına işer: Herkesin nefretini kazanmış ve cezayı hak etmiş kişiler elbet bir hataya düşer ve cezalarını çekerler. 

Eden bulur, inleyen ölür: Olayların gidişatından sonucu kestirmek mümkündür. Eğer çabalarsanız ulaşabilir, şikayet ederseniz kaybedebilirsiniz. 

Eğilen baş kesilmez: Hatasını anlayan ve af dileyen kişiler bağışlanmalıdır.

En Kısa Atasözü Örnekleri ve Cümleleri

Bu kadarcık parayla ne olur deme damlaya damlaya göl olur.

 Daha çok küçük kursa gitmesin deme sakın ne demişler ağaç yaşken eğilir.

 Kimse üzülmedi ve ateş yine düştüğü yeri yaktı. 

Her şeyi kabul etti ve yine hayatına devam ederek atın ölümü arpadan olsun dedi. 

Çıkan dedikoduların yanlış olduğunu söylüyorsun ama unutma ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz. 

Para kazanmak için bu işe girdik ama ava giderken avlandık.

 Keşke bu kadar borca girmeden önce ayağını yorganına göre uzatmayı öğrenseydin. 

Her şeyi benden daha iyi bildiğini sanıyorsun ama tereciye tere satılmaz.

Atasözü Nedir ve Özellikleri Nelerdir?

 Geçmiş dönemde yaşamış olan insanları deneme yargılarını ve tecrübelerini öğüt niteliği ile söyledikleri sözlere atasözü denir. Atalarımızın tecrübelerini bize aktaran, aile ve iş hayatında karşılaştıkları olaylara karşı düşüncelerini açıklayan kalıplaşmış sözlerdir. Atasözleri ulusaldır ve halkın düşüncesini aktarır. 

Haberin Devamı

 Var oldukları toplumda yaşayan insanların tecrübelerini aktarır. Kişilerin ruhuna hitap eder, tarafsız ve aynı zamanda da kesin tavırlıdır. Atasözleri gerçekçi ve inandırıcı olur. Aynı zamanda kişilere yol gösterir ve kılavuzluk eder. Mecaz anlatımlı ve eleştirel olmaları da mümkündür. Yalın ve net ifadeler olmaları da olaylar karşısında kullanışlı olmalarını sağlar. 

Atasözleri ve Anlamları

El elden üstündür: Kendinden üstün olanı kabul etmeli ve gerektiğinde ondan yardım isteme alçakgönüllülüğüne sahip olmalısın. 

Fazla mal göz çıkarmaz: İhtiyaç duyulmayan mallar ne olursa olsun elden çıkarılmamalıdır. Bir gün fazlalık gibi gözüken her şey gerekli olabilir. 

Haberin Devamı

Gelene git denmez: Gelen güzel bir olayı ya da kişiyi geri çevirmek olmaz. 

Hamama giren terler: Bir işe başlayan kimse zorlukların üstesinden gelmeyi de kabul etmelidir. 

Hatasız kul olmaz: Herkes kata yapabilir ve bu normal karşılanmalıdır. Önemli olan aynı hatanın bir daha yapılmamasıdır. 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir