anne karnındaki bebeğin beyninde su toplaması nedir / Hidrosefali: Nedir, Nedenleri, Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi | Anadolu Sağlık Merkezi

Anne Karnındaki Bebeğin Beyninde Su Toplaması Nedir

anne karnındaki bebeğin beyninde su toplaması nedir

Hidrosefali: Nedir, Nedenleri, Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

  • Başta ağrı oluşması (Beyin sıvısı, yatış pozisyonunda uzun süre kalınması nedeniyle çok iyi boşalamamaktadır. Bu nedenle kişiler sabah kalktıklarında daha şiddetli şekilde baş ağrısı hissedebilir. Sürekli oturmak da baş ağrısını arttırabilir ve bu baş ağrıları hastalık ilerledikçe, tedavi de edilmedikçe sürekli hale gelebilir.)
  • Boyun ağrısı
  • Kendini hasta, yorgun ve halsiz hissetmek
  • Sıklıkla uyku halinde olma (ileri durumlarda koma durumu dahi gerçekleşebilir)
  • Zihinsel bulanıklık yaşanması ve sık sık kafa karışıklığı oluşması
  • Görme problemi, sıklıkla bulanık veya çift olarak görme
  • Yürümede zorluk yaşanması
  • İdrar kaçırma ve dışkıyı tutamama durumu
  • Çocuklarda kısa şekilde ve tiz bir sesle görülen ağlamalar
  • Kafa büyüklüğünün de değişmesiyle beraber yüz görünümünde gerçekleşen değişiklikler
  • Çocuklarda gelişimde gerilik oluşması
  • Hareketlerin yavaşlaması ve sınırlandırılması
  • Alınganlık ve kontrolsüz olan ruh hali
  • Nöbet geçirme (Epilepsi, sara krizi)

Normal basınçlı hidrosefali belirtileri:

Genellikle 60 yaşından büyük olan erişkinlerde görülür. Bu durumun başlıca belirtisi bilinç kaybı yaşanmadan aniden düşüşlerdir. 

  • Yürümede bozulma, dönüşleri rahat yapamama (Tipik, yerde mıknatıs varmış hissi şeklinde yürürler)
  • Zihinsel işlevlerin bozulması kaynaklı hafızada yaşanan problemler, unutkanlık 
  • Başta ağrı hissedilmesi
  • İdrar veya dışkıyı tutamama durumu

Hidrosefali Tanısı Nasıl Konur?

Tanı konulmasında teknoloji ve tıbbın ilerlemesi sayesinde gelişen Nöroradyolojik teknikler kullanılır. Bu tekniklere MR görüntüleme (BOS akım MR) ve Bilgisayarlı Tomografi (BT) örnek verilebilir. Bu teknikler sayesinde beyin boşluklarında hastalığa bağlı oluşan genişlemeler ve beyin dokusunda meydana gelen değişiklikler tespit edilebilir ve hasta muayenesi ile birlikte de görülen semptomlar birleştirilerek hidrosefali tanısı kesin bir şekilde konulabilir. 

Doğum öncesinde anne karnındaki bebeklerde de bu hastalığa rastlanabilir. MRG ve ultrasonografi anne karnındaki bebeğin beyin gelişimi ve beyin boşluklarındaki değişiklikleri belirlemeye ve bu değişikliklerin takip edilmesine yarayan tekniklerdendir. Bebeğin doğumundan sonra yapılan MRG işlemi ile birlikte de görülen hidrosefalinin nedeni belirlenmiş olur. 

Hidrosefali Nasıl Tedavi Edilir?

Hidrosefali hastalığında diğer hastalıklarda olduğu gibi erken tanı çok önemlidir. Hidrosefali hastalığında ilaçla tedavi mümkün değildir. Tek tedavi yöntemi cerrahi müdahalelerdir. Bu cerrahi müdahaleleri sadece beyin ve sinir cerrahisi uzmanları gerçekleştirebilir. Cerrahi müdahalelerde birçok yöntem bulunur ve en doğru olan yöntem hidrosefaliye neden olan faktörlere göre seçilir. 

Eğer hidrosefali nedeni BOS dolaşımının doğru şekilde yapılamaması ve bunun nedeni de dolaşım kanallarında olan tıkanıklık ise tıkanıklığın giderilmesine yönelik bir cerrahi yöntem seçimi yapılmalıdır. Bu tıkanıklıkların nedeni tümör, kist gibi durumlar olabilir. Tıkanıklığın açılamadığı durumlarda ise BOS’un beyin içindeki dolaşım kanalları cerrahi müdahaleler ile değiştirilebilir. 

Şant ameliyatı

Genelde bu sıvının dolaşımı eski ve sağlıklı haline geri döndürülemez ve bu sıvı vücutta bulunan herhangi bir boşluğa aktarılır. Genelde beyin omurilik sıvısının kolay emilebildiği karın veya kalpteki bir boşluk bölgesine aktarımı tercih edilir. Bu aktarım işlemi için "şant" olarak bilinen ince, uzun, elastik ve silikon özellikli bir boru kullanılır. Bu işlemin tek yönlü ve kontrollü bir hızda çalışması gereklidir. Bunun için de kafa derisinin altında bulunan bir pompa ve ince boru gereklidir. Bu işlem sayesinde beyin içindeki basıncın artması önlenir. Beyin içindeki sıvının her gün üretildiği düşünüldüğünde bu sistemin sürekli çalışması gerektiği anlaşılabilir. Bu sistemin parçaları deri altındadır fakat dokunulduğunda veya bir fiziksel muayene yapılması sırasında hissedilebilir. Bebeklerde ise dışarıdan bakıldığında görülebilir. Şantın pil gibi bir güç kaynağına ihtiyacı yoktur. Bu işlem sonrasında gerekli kontrollerin yapılması durumunda hastalar hayatlarını sorunsuz şekilde devam ettirebilir.

Endoskopik Ventrikülostomi

Endoskopik (kamera sistemi ile yapılan müdahaleler) sistemler,  günümüzde uygun hastalarda tercih edilen tedavi yöntemidir. Endoskopik üçüncü ventrikülostomi (sıvının dolaşması için yeni bir yol açılması) ve aquaduktoplasti (tıkanık olan yerin açılması) olarak bilinen bu yöntemde şant sistemine gerek yoktur. Ayrıca şant takılan ve sürekli şant tıkanması gibi tekrarlayan problemi olanlarda, enfeksiyon sorunu nedeniyle şant çıkartılan hastalarda endoskopik yöntem tercih edilebilir.  

Operasyonda, 1-2 cm uzunluğunda ufak bir cilt kesisi yapıldıktan sonra, kafatasına açılan küçük bir delikten endoskop (kamera) ile üçüncü ventriküle ulaşılmaktadır. Ön alt bölümüne omurilik sıvısının dolaşması için buraya bir yol açılır. Böylece biriken sıvı buradan gitmeye başlar. Ameliyat yaklaşık 1 saat sürer. Ertesi gün hasta taburcu edilir. 

Uygun hastalarda şant ameliyatına göre çok daha avantajlı olan bu yöntemde, vüdumuza yerleştirilen herhangi bir plastik hortum ve sistem bulunmamaktadır. Enfeksiyon riski daha azdır. Şant tıkanması ve çalışmaması gibi sorunlar görülmez. Bunun yanı sıra bazı ameliyat riskleri bulunmaktadır. Nadiren de olsa ameliyatla açılan ve sıvının boşalmasını sağlayan açıklık kendiliğinden tekrar kapanabilmekte, görme sinirlerinde etkilenme olabilmektedir. 

Genel olarak 1 yaş altındaki bebeklerde bu yöntem tercih edilmemektedir. 

Anne karnında tanı konulması durumunda bebeğin en erken olabilecek şekilde doğurtulması ve hastalık için gerekli cerrahi müdahalenin de en erken şekilde yapılması gerekir. 

Hidrosefali tanısı geç konulduğu takdirde ölümcül olabilen bir hastalıktır. Bu yüzden belirtilerin görülmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşunda kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.

Gebelikte 'Hidrosefali'ye dikkat

Her 1.000 kişiden birinde hidrosefalinin görüldüğüne dikkat çeken Op. Dr. Meriç Çağrı Ağır, “Hidro: Su, Sefal: Kafa, demektir. Kafa yapısı içinde beyinle beraber ‘BOS’ diye kısalttığımız Beyin Omurilik Sıvısı bulunur.

Normal beyin yapısı içerisinde ventrikul olarak adlandırılan boşluklar bulunur. Bu boşluklar, BOS ile doludur. BOS sıvısı, beynin korunmasına ve beslenmesine yardımcı olmaktadır. BOS sıvısındaki herhangi bir artış, kafa içerisindeki basıncı yükseltecektir ve beynin zarar görmesine neden olacaktır.” dedi.

Hafif olgularda sağlıklı doğum gerçekleşebilir

BOS sıvısındaki artışın hidrosefali olarak adlandırıldığına vurgu yapan Op. Dr. Meriç Çağrı Ağır, "Hidrosefalinin görülme olasılığı her 1.000 kişide birdir. Hidrosefali, gebelik takiplerinde ultrason incelemelerinde fark edilebilir. Hidrosefali tanısı ultrason ile konulsa da, Fetal Mr ile tanı desteklenir.
Gebeliğin herhangi bir döneminde ultrasonun normal olması, ilerleyen dönemlerde gelişmeyeceği anlamına gelmez. Erken veya geç başlangıç olabilir. Hidrosefali, bazı durumlarda farklı hastalıklarla beraber çok ağır seyredebilmektedir. Ancak izole ve hafif olgularda, hidrosefali ilerleme göstermeyerek sağlıklı bir doğum süreci gerçekleşebilmektedir.” şeklinde konuştu.

Gebelik süreçlerinde tüm organlar incelenmeli

Gebelik süreçlerinde tüm organların incelenmesi gerektiğini ifade eden Ağır, “Hidrosefali saptandığında ultrason ile bebeğin omurilik yapısı incelenmelidir. Bunun yanı sıra mutlaka başta omurga ve kalp olmak üzere diğer tüm organlar da kontrol edilmelidir. Ayrıca hidrosefali neden olabilecek enfeksiyon testleri (CMV, HSV, kızamıkçık vb.) yapılmalıdır.
Beraberinde eşlik eden kromozomal bozukluk olup olmadığını anlamak için amniyosentez işlemi de yapılabilir. Amniyosentez, anne karnından amniyo sıvısının alınması işlemidir. Temelde ağrısız bir işlem olan amniyosentez sayesinde bebeğe ait kromozomlarda olan problemler tespit edilebilmektedir.” dedi.

Aileler istemediği sürece bebeğe dokunulamaz

Hidrosefali hastalığında durumun ağırlığının doğru bir şekilde tespit edilmesi gerektiğini belirten Ağır, şu şekilde konuştu: “Durumun ağırlığı tespit edildikten sonra aileler doğru bir biçimde bilgilendirilmelidir. Ağır olgularda aileye, istemeleri durumunda heyet raporu ile gebeliği sonlandırma hakları olduğu belirtilmelidir. Aileler tarafından bilinmesi gereken şey: Aile istemedikten sonra bebeğe dokunulmayacağıdır.

Gebeliğin devamı halinde dikkat edilmesi gerekenler

Gebeliğin devam ettirilmesi sonrasında nelere dikkat edilmesi gerektiğini sıralayan Ağır, şunları söyledi: “Gebeliğin devamında aileye, doğum ve doğum sonrası bakım ve tedavi hakkında bilgi verilir. Doğumun planlanacağı merkez önceden seçilmeli, çocuk hekimi ve yoğun bakım hekimi bebek hakkında önceden bilgilendirilmelidir. Sadece hafif hidrosefali olan ve beraberinde ek bir anomali olmayan durumlarda bebeğin sağlıklı doğma ihtimali ve hidrosefalinin gerileme ihtimali mevcuttur. İlerleyen ve ağır olgularda ise BOS sıvısını azaltmak için ameliyatlar yapılabilmektedir.” dedi.

Bebeğin kafası büyükse bu anne karnında beyninde su birikimine (hidrosefali) bağlı olabilir mi?

Dr. Kağan Kocatepe'nin youtube kanalında hazırladığı video içeriğinin transkripsiyonu (video sayfanın en aşağılarında):

Bebeğin kafasının büyük olması.

Yani BPD, biparietal diameter, şakaklar arası mesafe.

Bu çok sık rastlanan bir durum.

Ve anne adaylarını bazen endişeye sevk ediyor çocuğun kafası büyük diye.

Çocuğun kafasının büyük olması onun sağlıksız olmasının göstergesi değildir çoğunlukla. Çok aşırı büyüklükten bahsetmiyoruz. Mesela diyelim ki çocuğun kafası büyük diyoruz, 2 hafta ileride çıkıyor diyoruz. Bu çocuk doğduğu zaman sanki böyle bakıldığı zaman, aa ne kadar koca kafalı falan filan denecek bir büyüklük değil bu.



Tek bir durum var ki, o da bebeğin içinde su kanallarında sıvı toplanması. Hidrosefali veya ventrikülomegali dediğimiz sıvı toplanması.  Bu tür durumlarda da bebeğin kafası büyür. Ama o zaten ultrasonografide çok net olarak görülebilen bir şey.

Yani eğer doktor size diyorsa bebeğin kafası büyük diye o zaman bunu hiçbir şekilde endişe haline getirmemek lazım. Eğer içinde sıvı birikimi varsa zaten doktor bunu görecektir.

Bu arada bahsettiğimiz kafa büyüklükleri de 2 hafta, hadi bilemediniz 3 hafta farklılıklar, çoğu zaman o kadar bile çıkmıyor ama bir hafta iki hafta bazen çıkabiliyor.



O tür durumlar hiçbir soruna yol açmaz.

Bazı durumlar var ki orada bebeğin kafası çok daha büyüktür, bazı genetik sendromlara bağlı olabilir, ama bunlar çok ender görülen şeyler. Genel olarak, bebeğin kafasının büyük olması hiçbir soruna işaret etmez.


Video: BEBEĞİN KAFASI HAFTASINA GÖRE BÜYÜKSE BU NE ANLAMA GELİR? BPD BÜYÜKLÜĞÜ BİR SORUNA İŞARET EDER Mİ?



İLGİLİ KONULAR:

 

Doktorların 'Aldırın' dediği Yağmur bebek tıp literatürüne girebilir

Aile, bebeklerinin durumunu doğum gerçekleşmeden öğrendiklerini ve doktorların 'aldırın' sözlerine kulak asmadıklarını belirtirken, doktorlar da böyle bir vaka ile ilk kez karşılaştıklarını ve Yağmur bebeğin tıp literatürüne girebileceğini belirtti.

Muğla'nın Bodrum ilçesinde yaşayan Nafiye Işık (29),4 aylık hamileyken bebeğinde hidrosefali olduğunu öğrendi. 12 yaşında bir erkek çocuğa sahip olan Nafiye Işık ve eşi Ayhan Işık (34),bu kez Aydın'da başka bir doktora göründü.

İHA'nın haberine göre; burada yapılan tetkikler sonucunda; bebeklerinin beyin dokusunun oluşmadığı, kafa çapı büyüklüğü nedeniyle anneye de zarar verebileceği için bebeği aldırmaları gerektiği söylendi. Daha sonra Antalya'daki hastaneye başvuran çift, buradaki doktorlardan da aynı cevabı aldı ancak bebeklerini aldırmayı reddetti.

beynindeki-sivi-bosalmasi.jpg

BEYNİNDEKİ SIVI BOŞALTILDI

Zor bir hamilelik sürecini atlatan Nafiye Işık, sevk edildikleri İzmir'deki üniversite hastanesinde 8 Ocak tarihinde sezaryenle Yağmur Meva'yı doğurdu. Hastanedeki yeni doğan yoğun bakım servisinde yer olmadığı için yine İzmir'de özel bir hastaneye sevk edildi. Doktorlar, burada da Yağmur için umutlu konuşmadı ancak yoğun bakım servisinde gerekli takibini yaptı.

Yağmur bebek, tedavi süresince sanılanın aksine kilo almaya başladı, hidrosefali sebebiyle büyük olan kafa çapının büyümesi durdu, beyin dokusu oluşmamasına rağmen ağlaması, uzuvlarını hareket ettirmesi sağlıklı bebekler gibi seyretti. Yağmur bebekteki ilerlemeyi gören doktorlar onu hemen şant operasyonuna aldı. Yağmur Işık'ın beynindeki sıvı, şant yardımı ile boşaltıldı. Kafa çapı da operasyonun ardından 5 santimetre küçüldü. Yaşama ümidi verilmeyen Yağmur bebek, tedavi gördüğü hastaneden 35 günün sonunda taburcu olurken, doktorları bu vakanın tıp literatürüne girebileceğini söyledi.

"'BEBEĞİ ALDIRIN' DEDİLER AMA KABUL ETMEDİK"

Yaşadıkları zorlu süreci anlatan baba Ayhan Işık, "Eşim 4 aylık hamileyken Bodrum'daki özel bir hastanede bebeğimizin durumunu öğrendik. Doktorlar beyninde su toplaması olduğunu söylediler ve Aydın'da bir uzmana yönlendirdiler. Orada da aynı şeyler söylendi. Bebeğin yaşamasının sıkıntılı olduğunu, anneye zarar verebileceğini, kafasında büyüme olduğunu, çocuk doğsa bile birçok yetisinin olmayacağını belirttiler. Bebeği aldırmanın doğru olduğunu söylediler ama biz kesinlikle bunu istemedik. Aydın'dan Antalya'ya gittik. Oradaki profesörler de bebeği aldırmamız gerektiğini söyledi. Biz yine bunu istemedik. Muğla'da yeniden hastaneye gittik, onlar da bizi İzmir'e sevk etti. Burada doğum için 36. haftaya kadar bebeğin ciğerlerinin oluşmasını bekledik. Bu sıra bebeğin kafası büyük olduğu için eşimin kaburgaları zorlanıyordu. Bu süreci atlattıktan sonra bebeğimiz sezaryenle doğdu ve hastanedeki yoğun bakımda yer olmadığı için bizi özel hastaneye sevk ettiler" ifadelerini kullandı.

"YAŞAMA İHTİMALİ ÇOK AZDI"

Gittikleri özel hastanedeki doktorların da bebeğin durumunun sıkıntılı olduğunu söylediklerini anlatan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doktorlar bize burada durumu anlattı. Beynin su dolu olduğunu, hatta beynin oluşmadığını, bebeğin yaşama ihtimalinin çok az olduğunu söylediler. Ellerinden geleni yapacaklarını ancak tıbben yaşamasının çok zor olduğunu belirttiler. Buradaki yoğun bakım tedavisinde kilo alması düzgün ilerledi. Hareketleri, ağlaması normaldi. Kafası büyümediği, reaksiyonları da düzgün olduğu için şant operasyonu gerçekleştirildi. Şu anda kafasında 5 santimetre küçülme var. Şimdi kafa çapı 41,5 santimetre. 5 santim daha küçüldüğünde normal boyutlara gelecek."

"VİCDANEN VE İNANCIMIZDAN DOLAYI ALDIRMAYI DÜŞÜNMEDİK"

Eşinin bu süreçte çok yıprandığını kaydeden baba Işık, "Anne bu süreçte çok yıprandı ancak şükürler olsun hiç ummadığımız biz noktaya geldik. Çok mutluyuz. Umudumuz git gide yeşerdi. İnşallah daha da iyi olacak. Biz başından beri kalbi atan bir canlı olduğu için vicdanen aldırmayı zaten istemedik ama anneye zarar vereceği için bizi zorlasalardı ve aldırsaydık bugün Yağmur aramızda olmayacaktı. Şükürler olsun bu kararı almadık, onları da dinlemedik. Yaşayan bir bebek, kalbi atıyor. Vicdanen ve inancımızdan dolayı aldırmayı düşünmedik. Doktorların hemen hemen hepsi 'aldırın' demesine rağmen düşünmedik. Sonuna kadar kararımızın arkasındaydık. Ne olursa olsun bize böyle bağışlandığı için çocuğumuzu bu şekilde kabul ettik. Ancak bu süreçte de elimizden geleni yaptık. Çok hastane ve doktor dolaştık. Hepsinden aynı cevabı almamıza rağmen umutsuzluğa düşmedik. Çocuğumuz şimdi kucağımızda ve yaşıyor" dedi.

"YİNE BAŞIMA GELSE YİNE DOĞURURUM"

Bebeğini sabırla karnında taşıyan, zorlu sürece rağmen umudunu yitirmeyen anne Nafiye Işık da "Çok mutluyum, çok şanslıyım. Allah'ıma şükürler olsun ki kucağıma aldım. Çok zorluk çektim, çok acı çektim. Ama yine başıma gelse yine aynı fikirde olurum ve onu doğururum. Onu kucağıma aldığımda her şey için değdiğini düşündüm" diyerek duygularını dile getirdi.

"YAŞAMAZ DENİLEN BEBEĞİ TABURCU ETTİK"

Yağmur bebeğin yeni doğan yoğun bakım servisinde takibini yapan Yeni Doğan Yoğun Bakım Sorumlusu Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Cem Çiçek, "Yağmur, bize başka bir hastaneden sevk edildi. Daha önce anne karnında rahatsızlığı saptanmış ve bebeğin alınması konusunda hem fikir olunmuş ancak aile kendi isteği ile doğumuna kadar beklemiş. Bebek bize solunum sıkıntısı ve hidrosefali nedeniyle geldi. Yeni doğan yoğun bakım servisine geldiğinde nefes alamıyordu, makineye bağlıydı. Ayrıca hidrosefali nedeniyle sıvı birikmesine bağlı kafada büyüklük vardı. Tedaviden bir hafta sonra makineden kurtuldu ve hidrosefali nedeniyle beyin cerrahisi ile görüştük. Tetkiklerde, beyin dokusu olmadığı için yaşama ihtimalinin çok zor olduğu söylendi. Ancak buradaki muayenelerimizde bebeğin bizle olan iletişimi bizi umutlandırdı, tekrar beyin cerrahisi ile görüştük ve hocamız ameliyatı planladı. Ameliyat başarılı geçti, bebeğin durumu da düzeldi. 'Yaşamaz' denilen bebeği taburcu ettik" diye konuştu.

Hidrosefali olan ve şant takılan çok sayıda hastalarının bulunduğunu ancak Yağmur bebek gibi bir vaka ile ilk kez karşılaştığını ifade eden Uzm. Dr. Çiçek, Yağmur'un beyin dokusunun oluşmadığını, beyninin yüzde 90'ının tamamının beyin omurilik sıvısı ile kaplı olduğunu, bu sebeple de yaşama ihtimalini düşünmediklerini dile getirdi.

Dr. Çiçek, Yağmur bebeğin durumu ile ilgili bir yazı kaleme alacağını ifade etti.

"YAĞMUR'UN AYRICALIĞI, BEYİN DOKUSUNUN OLUŞMAMASI"

Doğduğunda kafa çapı 46,5 santimetre olan Yağmur'un kafa çapının şant takıldıktan sonra 41,5 santimetreye gerilediği bilgisini veren Dr. Çiçek, şöyle devam etti: "Yağmur'un gelişimini takip edeceğiz. Hidrosefali çocuklarda kafa çapı büyük kalır, bazen görme, bazen işitme ile ilgili problemler yaşanır. Enfeksiyon sorunları yaşanabilir. Buna tüm hidrosefali olanlarda rastlanabilir. Yağmur'un ayrıcalığı, beyin dokusunun oluşmamasıydı. Ancak şu anda hidrosefali ve şantlı bir hastada olan komplikasyonların dışında bir şey beklemiyoruz. Bunu önümüzdeki süreç belirleyecek ama diğer çocuklar gibi okula gidebilir, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilir ya da bazı organ eksikliklerine rağmen yine hayatını idame ettirebilir. İşitme ilgili problemi olursa işitme cihazı takılabilir, görme ile ilgili problemi olursa gözlük takabilir ya da ameliyat olur ama onun dışında büyük bir sıkıntı beklemiyoruz."

"DURUMU OLDUKÇA KÖTÜYDÜ"

Yağmur bebeğin şant operasyonunu gerçekleştiren Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Alper Ergin de "Yağmur Işık, dış merkezde doğmuştu. Doğumdan hemen sonra da hidrosefali nedeniyle hastanemize sevk edildi. Geldiği andan itibaren yeni doğan yoğun bakımda takibi yapıldı. Ardından tetkiklerimizi yaptık ve hidrosefalisi için de şant operasyonu gerçekleştirdik. Hidrosefali, anne karnında tespit edilebilen bir hastalık. Genelde ultrasonla görülür. Şant operasyonu da, beyindeki fazla sıvının borular yardımıyla periton boşluğuna aktarılması işlemidir. Yağmur'un durumu oldukça kötüydü. Kaybedeceğimizi düşündüğümüz noktadaydı. Oldukça yüksek riskliydi ama o zorlu süreci atlattı. Genel durumu iyi olunca şant operasyonunu gerçekleştirdik" ifadelerine yer verdi.

"MUHTEMELEN LİTERATÜRE GİRECEK"

Meslek hayatında ilk kez böyle bir vaka ile karşılaştığını söyleyen Op. Dr. Ergin, şunları söyledi: "İncelemelerimize göre çok az miktarda beyin dokusu vardı, geneli hidrosefaliye bağlı beyin omurilik sıvısı doluydu. İlk başta yaşayacağına dair inancımız yoktu. Yoğun bakımda takip edip birkaç gün içerisinde kaybederiz diye düşünüyorduk ama öyle olmadı. Bir ayı geçti. Her şey yolunda gidiyor. Baş çevresinde 5 santimetre küçülme de var. Beyin dokusu çok azdı. Sadece alın bölgesinde çok az miktarda var. Onun dışında ne ventriküller var, ne kollarımızı bacaklarımızı hareket ettirmeye yarayan bölgeler var. Tamamı su içinde ama bunu çok güzel tolere etti. Geldiğinden beri kolları bacakları oynayan bir bebekti. Bu çok az rastlanılan bir olay. Meslek hayatımda ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum. Muhtemelen literatüre girecektir. Takibimiz devam edecek. Bu süreci adım adım yürüteceğiz."

Kaynak: Haber Kaynağı

Bu haber toplam 27834 defa okunmuştur

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir