annesi olmayan çocuğa ne denir / YETİM - TDV İslâm Ansiklopedisi

Annesi Olmayan Çocuğa Ne Denir

annesi olmayan çocuğa ne denir

Yas döneminin 5 aşaması

İnsanların bir kayıp yaşadıktan sonra bu durumla yüzleştikleri ilk döneme yas süreci deniliyor. Bu sürecin 5 aşaması bulunuyor. Bu aşamalar; inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme süreçleri olarak özetleniyor. Hemen her insan bu süreçlerden geçiyor. Duyguların vaktinde ve sağlıklı şekilde ifade edilmesi insan psikolojisi açısından önem taşıyor. Yas süreci de birçok farklı duyguyu bir arada barındıran bir süreç olduğundan, vaktinde yaşanmadığında ertelenmiş yas süreci ortaya çıkıyor. Ertelenen, vaktinde yaşanmayan her duygu büyüyor ve büyüdükçe de insanı hasta edebiliyor.


Her yas dönemi zamana ihtiyaç duyar

Yas dönemi sürecinde kişinin bedensel ve ruhsal tepkilerinin zaman içerisinde hafiflemesi beklenir. Hafiflemiyor, süre geçmesine rağmen şiddetle devam ediyorsa, kişinin işlevselliğinde bozulma meydana geliyor, hayatını kaybettiği kişi varmışçasına yaşıyor ve gerçeklik algısında bozulma meydana geliyorsa, yani duygusunu sağlıklı yaşamıyorsa, kişinin profesyonel destek alması gerekiyor.

Kişilik bozukluğu, depresyon geçmişi ve eğilimi olan, intihar düşünceleri ve/veya girişimleri olan, obsesif kişilik yapısına sahip, duyguların engellendiği, ifade edilmesine olanak sağlanmayan bir aile ya da sosyokültürel çevrelerde yaşayan bireyler yas sürecinde daha fazla zorlanabiliyorlar. Bu nedenle bu kişiler profesyonel desteğe daha fazla ihtiyaç duyabiliyor.

Yas sürecindeki kişinin duygularını ifade etmesine izin verin

Özellikle bizim toplumumuzda negatif duygular sıklıkla geçiştirilir. Yoğun üzüntü yaşadığımız durumlarda ağlamak, üzüntülü tepkiler vermek yakınlar tarafından engellenmeye çalışılır. Ya da “aman bak insanların başına ne geliyor, buna üzülme” gibi telkin cümleleri kurulur. Bunlar, kişinin yaşadığı duygunun reddedildiği, anlaşılmadığı hissini uyandırır ve duygusunu ifade etmekten daha çok kaçınmasına sebep olur. Bu nedenle kişinin duygusunu ifade etmesine alan tanıyıcı, kabullenici ve destekleyici bir tutum sergilemek yas sürecinde önem taşıyor.

Yas sürecini sağlıklı atlatabilmek için&#x;

  • Kaybın gerçekliğini kabullenin,
  • Duygularınızı ifade edin,

  • Rahat, huzurlu, konforlu, anlaşılabilir, desteklenir hissettiğiniz ortamlarda ve kişilerle bulunun,

  • Kaybınız hakkında rahatça konuşun ve duygusal tepkilerinizi rahatça ifade edin.

Çocuklar açısından yas süreci

Yakınını kaybeden çocuklar kayıplarla ilgili suçluluk duygusu yaşayabiliyor. Bu nedenle ne düşündüklerini ifade etmeleri için cesaretlendirilmeleri önem taşıyor. Oyunlar ve resimler, çocukların duygularını ve düşüncelerini en rahat ifade ettikleri alanlardır. Öte yandan dede, babaanne, anneanne gibi aile büyüğü kayıplarında ebeveynler kendi duygusal tepkilerini çocuklarından saklama eğiliminde oluyorlar. Bu yanlış bir tutumdur. Ebeveynlerin de üzgün olduklarında bunu sağlıklı bir dille çocuklarına ifade etmeleri, yas sürecini daha sağlıklı geçirmelerini sağlıyor.

Yas sürecinin ergenler tarafından sağlıklı yaşanması için öneriler

Ergenlik dönemi kişilerin kimlik ve benlik algılarına dair büyük bir yapılanma içine girdikleri bir süreç olması sebebi ile farklı duygusal tepkiler gelişebiliyor. Bu dönemde ergenler yalnız kalma, isyankar, tepkili olma eğiliminde oluyorlar. Herhangi bir kayıp yaşamak, yas süreci onlar için çok zor bir süreç olma özelliği taşıyor. Bu gençleri konuşturmaya zorlamamak gerekiyor. Duygularını ifade etmek isterse her zaman iletişime açık olunduğu mesajının verilmesi ve bu süreçte hissettiklerini rahatça ifade etmesinin öneminin anlatılması onları rahatlatabilir.

Yaşlılar açısından yas süreci

Yaşlılık, başlı başına yas konusunun gündemde olduğu bir süreçtir. Kişiler, kendi yaşamlarının sonlanmasına yönelik kaygıları yoğun şekilde yaşayabilir ve yas benzeri tepkiler gösterebilirler. Yakınlarını kaybeden yaşlılarda kendi yaşamlarının sonlanmasına dair düşünceler tetiklenir ve bu üzüntüyü daha farklı şekil ve yoğunlukta yaşarlar. Bu dönemden geçen yaşlılar ile bol bol iletişim kurmak gerekiyor. Bu kişilerin duygularını ifade etmesine destek olunması, onlara ihtiyaçlarına göre davranılması önem taşıyor.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım tarihinde kabul edilmiştir.

Bu Sözleşmeye Taraf Devletler,

Birleşmiş Milletler Andlaşmasında ilân edilen ilkeler uyarınca insanlık ailesinin tüm üyelerinin, doğuştan varlıklarına özgü bulunan haysiyetle birlikte eşit ve devredilemez haklara sahip olmalarının tanınmasının, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu düşünerek,

Birleşmiş Milletler halklarının, insanın temel haklarına ve bireyin, insan olarak taşıdığı haysiyet ve değere olan kesin inançlarını Birleşmiş Milletler Andlaşmasında bir kez daha doğrulamış olduklarını ve daha geniş bir özgürlük ortamında toplumsal ilerleme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlama yolundaki kararlılıklarını hatırda tutarak,

Birleşmiş Milletlerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerinde herkesin, bu metinlerde yeralan hak ve özgürlüklerden ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumdan kaynaklanan ayırımlar dahil, hiçbir ayırım gözetilmeksizin yararlanma hakkına sahip olduklarını benimsediklerini ve ilân ettiklerini kabul ederek,

Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Birleşmiş Milletlerin, çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğunu ilân ettiğini anımsayarak,

Toplumun temel birimi olan ve tüm üyelerinin ve özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için doğal ortamı oluşturan ailenin toplum içinde kendisinden beklenen sorumlulukları tam olarak yerine getirebilmesi için gerekli koruma ve yardımı görmesinin zorunluluğuna inanmış olarak,

Çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul ederek,

Çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Andlaşmasında ilân edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini gözönünde bulundurarak,

Çocuğa özel bir ilgi gösterme gerekliliğinin, tarihli, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi’nde ve 20 Kasım tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Bildirisi’nde belirtildiğini ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (özellikle 23 ve 24’üncü maddelerinde) ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de (özellikle 10’uncu maddesinde) ve çocukların esenliği ile ilgili uzman kuruluşların ve uluslararası örgütlerin kurucu ve ilgili belgelerinde tanındığını hatırda tutarak,

Çocuk Hakları Bildirisi’nde de belirtildiği gibi çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğunu hatırda tutarak,

Ulusal ve uluslararası düzeyde çocukları aile yanına yerleştirme ve evlât edinmeye de özel atıfta bulunan Çocuğun Korunması ve Esenliğine İlişkin Toplumsal ve Hukuksal İlkeler Bildirisi; Çocuk Mahkemelerinin Yönetimi Hakkında Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Pekin Kuralları) ve Acil Durumlarda ve Silâhlı Çatışma Halinde Kadınların ve Çocukların Korunmasına İlişkin Bildirinin hükümlerini anımsayarak,

Dünyadaki ülkelerin tümünde çok güç koşullar altında yaşayan ve bu nedenle özel bir ilgiye gereksinimi olan çocukların bulunduğu bilinci içinde,

Çocuğun korunması ve uyumlu gelişmesi bakımından her halkın kendine özgü geleneklerinin ve kültürel değerlerinin taşıdığı önemi gözönünde tutarak,

Her ülkedeki, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yaşama koşullarının iyileştirilmesi için uluslararası işbirliğinin taşıdığı önemin bilincinde olarak,

aşağıdaki kurallar üzerinde anlaşmaya varmışlardır:

Madde 1

Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.

Madde 2

  1. Taraf Devletler, bu Sözleşme’de yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana–babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.
  2. Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının, yasal vasilerinin veya ailesinin öteki üyelerinin durumları, faaliyetleri, açıklanan düşünceleri veya inançları nedeniyle her türlü ayırıma veya cezaya tâbi tutulmasına karşı etkili biçimde korunması için gerekli tüm uygun önlemi alırlar.

Madde 3

  1. Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.
  2. Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de gözönünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.
  3. Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik,sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.

Madde 4

Taraf Devletler, bu Sözleşme’de tanınan hakların uygulanması amacıyla gereken her türlü yasal, idari ve diğer önlemleri alırlar. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin olarak, Taraf Devletler eldeki kaynaklarını olabildiğince geniş tutarak, gerekirse uluslararası işbirliği çerçevesinde bu tür önlemler alırlar.

Madde 5

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin çocuğa tanıdığı haklar doğrultusunda çocuğun yeteneklerinin geliştirilmesi ile uyumlu olarak, çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana–babanın, yerel gelenekler öngörüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin, yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu öteki kişilerin sorumluluklarına, haklarına ve ödevlerine saygı gösterirler.

Madde 6

  1. Taraf Devletler, her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler.
  2. Taraf Devletler, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler.

Madde 7

  1. Çocuk doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilecek ve doğumdan itibaren bir isim hakkına, bir vatandaşlık kazanma hakkına ve mümkün olduğu ölçüde ana–babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır.
  2. Taraf Devletler, özellikle çocuğun tabiiyetsiz kalması sözkonusu olduğunda kendi ulusal hukuklarına ve ilgili uluslararası belgeler çerçevesinde üstlendikleri yükümlülüklerine uygun olarak bu hakların işlerlik kazanmasını taahhüt ederler.

Madde 8

  1. Taraf Devletler, yasanın tanıdığı şekliyle çocuğun kimliğini; tabiiyeti, ismi ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu konuda yasa dışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler.
  2. Çocuğun kimliğinin unsurlarının bazılarından veya tümünden yasaya aykırı olarak yoksun bırakılması halinde, Taraf Devletler çocuğun kimliğine süratle yeniden kavuşturulması amacıyla gerekli yardım ve korumada bulunurlar.

Madde 9

  1. Yetkili makamlar uygulanabilir yasa ve usullere göre ve temyiz yolu açık olarak, ayrılığın çocuğun yüksek yararına olduğu yolunda karar vermedikçe, Taraf Devletler, çocuğun; ana–babasından, onların rızası dışında ayrılmamasını güvence altına alırlar. Ancak, ana–babası tarafından çocuğun kötü muameleye maruz bırakılması ya da ihmâl edilmesi durumlarında ya da ana–babanın birbirinden ayrı yaşaması nedeniyle çocuğun ikametgâhının belirlenmesi amacıyla karara varılması gerektiğinde, bu tür bir ayrılık kararı verilebilir.
  2. Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca girişilen her işlemde, ilgili bütün taraflara işleme katılma ve görüşlerini bildirme olanağı tanınır.
  3. Taraf Devletler, ana–babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, anababanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler.
  4. Böyle bir ayrılık, bir Taraf Devlet tarafından girişilen ve çocuğun kendisinin ana veya babasının veya her ikisinin birden tutuklanmasını, hapsini, sürgün, sınırdışı edilmesini veya ölümünü (ki buna devletin gözetimi altında iken nedeni ne olursa olsun meydana gelen ölüm dahildir) tevlit eden herhangi benzer bir işlem sonucu olmuşsa, bu Taraf Devlet, istek üzerine ve çocuğun esenliğine zarar vermemek koşulu ile; ana–babaya, çocuğa veya uygun olursa, ailenin bir başka üyesine, sözkonusu aile bireyinin ya da bireylerinin bulunduğu yer hakkında gereken bilgiyi verecektir. Taraf Devletler, böyle bir istemin başlı başına sunulmasının ilgili kişi veya kişiler bakımından aleyhe hiç bir sonuç yaratmamasını ayrıca taahhüt ederler.

Madde 10

  1. 9’uncu Maddenin 1’inci fıkrası uyarınca Taraf Devletlere düşen sorumluluğa uygun olarak, çocuk veya ana–babası tarafından, ailenin birleşmesi amaçlarıyla yapılan bir Taraf Devlet ülkesine girme ya da onu terketme konusundaki her başvuru, Taraf Devletlerce olumlu, insani ve ivedi bir tutumla ele alınacaktır. Taraf Devletler, bu tür bir başvuru yapılmasının başvuru sahipleri veya aile üyeleri aleyhine sonuçlar yaratmamasını taahhüt ederler.
  2. Ana-babası, ayrı devletlerde oturan bir çocuk olağanüstü durumlar hariç, hem ana hem de babası ile düzenli biçimde kişisel ilişkiler kurma ve doğrudan görüşme hakkına sahiptir. Bu nedenle ve 9 uncu maddenin 1 inci fıkrasına göre Taraf Devletlere düşen sorumluluğa uygun olarak, Taraf Devletler çocuğun ve ana–babasının Taraf Devletlerin ülkeleri dahil herhangi bir ülkeyi terketmeye ve kendi ülkelerine dönme hakkına saygı gösterirler. Herhangi bir ülkeyi terketme hakkı, yalnızca yasada öngörüldüğü gibi ve ulusal güvenliği, kamu düzenini, kamu sağlığı ve ahlak veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak amacı ile ve işbu Sözleşme ile tanınan öteki haklarla bağdaştığı ölçüde kısıtlamalara konu olabilir.

Madde 11

  1. Taraf Devletler, çocukların yasadışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi halleriyle mücadele için önlemler alırlar.
  2. Bu amaçla Taraf Devletler iki ya da çok taraflı anlaşmalar yapılmasını ya da mevcut anlaşmalara katılmayı teşvik ederler.

Madde 12

  1. Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar.
  2. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır.

Madde 13

  1. Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir; bu hak, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir.
  2. Bu hakkın kullanılması yalnızca:
    1. Başkasının haklarına ve itibarına saygı;
    2. Milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu sağlığı ve ahlakın korunması nedenleriyle ve kanun tarafından öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yapılan sınırlamalara konu olabilir.

Madde 14

  1. Taraf Devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler.
  2. Taraf Devletler, ana–babanın ve gerekiyorsa yasal vasilerin; çocuğun yeteneklerinin gelişmesiyle bağdaşır biçimde haklarının kullanılmasında çocuğa yol gösterme konusundaki hak ve ödevlerine, saygı gösterirler.
  3. Bir kimsenin dinini ve inançlarını açıklama özgürlüğü kanunla öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yalnızca kamu güvenliği, düzeni, sağlık ya da ahlâki ya da başkalarının temel hakları ve özgürlüklerini korumak gibi amaçlarla sınırlandırılabilir.

Madde 15

  1. Taraf Devletler, çocuğun dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüklerine ilişkin haklarını kabul ederler.
  2. Bu hakların kullanılması, ancak yasayla zorunlu kılınan ve demokratik bir toplumda gerekli olan ulusal güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni yararına olarak ya da kamu sağlığı ve ahlâkın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla yapılan sınırlamalardan başkalarıyla kısıtlandırılamaz.

Madde 16

  1. Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz.
  2. Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

Madde 17

Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlâki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. Bu amaçla Taraf Devletler:

  1. Kitle iletişim araçlarını çocuk bakımından toplumsal ve kültürel yararı olan ve 29 uncu maddenin ruhuna uygun bilgi ve belgeyi yaymak için teşvik ederler;
  2. Çeşitli kültürel, ulusal ve uluslararası kaynaklardan gelen bu türde bilgi ve belgelerin üretimi, değişimi ve yayımı amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik ederler;
  3. Çocuk kitaplarının üretimini ve yayılmasını teşvik ederler;
  4. Kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler;
  5. 13 ve 18’inci maddelerde yeralan kurallar gözönünde tutularak çocuğun esenliğine zarar verebilecek bilgi ve belgelere karşı korunması için uygun yönlendirici ilkeler geliştirilmesini teşvik ederler.

Madde 18

  1. Taraf Devletler, çocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında ana–babanın birlikte sorumluluk taşıdıkları ilkesinin tanınması için her türlü çabayı gösterirler. Çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi sorumluluğu ilk önce ana–babaya ya da durum gerektiriyorsa yasal vasilere düşer. Bu kişiler herşeyden önce çocuğun yüksek yararını gözönünde tutarak hareket ederler.
  2. Bu Sözleşme’de belirtilen hakların güvence altına alınması ve geliştirilmesi için Taraf Devletler, çocuğun yetiştirilmesi konusundaki sorumluluklarını kullanmada ana–baba ve yasal vasilerin durumlarına uygun yardım yapar ve çocukların bakımı ile görevli kuruluşların, faaliyetlerin ve hizmetlerin gelişmesini sağlarlar.
  3. Taraf Devletler, çalışan ana–babanın, çocuk bakım hizmet ve tesislerinden, çocuklarının da bu hizmet ve tesislerden yararlanma hakkını sağlamak için uygun olan her türlü önlemi alırlar.

Madde 19

  1. Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.
  2. Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.

Madde 20

  1. Geçici ve sürekli olarak aile çevresinden yoksun kalan veya kendi yararına olarak bu ortamda bırakılması kabul edilmeyen her çocuk, Devletten özel koruma ve yardım görme hakkına sahip olacaktır.
  2. Taraf Devletler bu durumdaki bir çocuk için kendi ulusal yasalarına göre, uygun olan bakımı sağlayacaklardır.
  3. Bu tür bakım, başkaca benzerleri yanında. bakıcı aile yanına verme, İslâm Hukukunda kefalet (kafalah), evlât edinme ya da gerekiyorsa çocuk bakımı amacı güden uygun kuruluşlara yerleştirmeyi de içerir. Çözümler düşünülürken, çocuğun yetiştirilmesinde sürekliliğin korunmasına ve çocuğun etnik, dinsel, kültürel ve dil kimliğine gereken saygı gösterilecektir.

Madde 21

Evlât edinme sistemini kabul eden ve/veya buna izin veren Taraf Devletler, çocuğun en yüksek yararlarının temel düşünce olduğunu kabul edecek ve aşağıdaki ilkeleri gerçekleştireceklerdir:

  1. Bir çocuğun evlât edinilmesine ancak yetkili makam karar verir. Bu makam uygulanabilir yasa ve usullere göre ve güvenilir tüm bilgilerin ışığında; çocuğun, ana–babası, yakınları ve yasal vasisine göre durumunu gözönüne alarak ve gereken durumlarda tüm ilgililerle yapılacak görüşme sonucu onların da evlât edinme konusundaki onaylarını alma zorunluluğuna uyarak, kararını verir;
  2. Çocuğun kendi ülkesinde elverişli biçimde bakılması mümkün olmadığı veya evlât edinecek veya yanına yerleştirilecek aile bulunmadığı taktirde, ülkelerarası evlât edinmenin çocuk bakımından uygun bir çözüm olduğunu kabul ederler;
  3. Başka bir ülkede evlât edinilmesi düşünülen çocuğun, kendi ülkesinde mevcut evlât edinme durumuyla eşdeğer olan güvence ve ölçülerden yararlanmasını sağlarlar;
  4. Ülkelerarası evlât edinmede, yerleştirmenin ilgililer bakımından yasadışı para kazanma konusu olmaması için gereken bütün önlemleri alırlar;
  5. Bu maddedeki amaçları, uygun olduğu ölçüde, ikili ya da çok taraflı düzenleme veya anlaşmalarla teşvik ederler ve bu çerçevede, çocuğun başka bir ülkede yerleştirilmesinin yetkili makam veya organlar tarafından yürütülmesini güvenceye almak için çaba gösterirler.

Madde 22

  1. Taraf Devletler, ister tek başına olsun isterse ana–babası veya herhangi bir başka kimse ile birlikte bulunsun, mülteci statüsü kazanmaya çalışan ya da uluslararası veya iç hukuk kural ve usulleri uyarınca mülteci sayılan bir çocuğun, bu Sözleşmede ve insan haklarına veya insani konulara ilişkin ve sözkonusu Devletlerin taraf oldukları diğer Uluslararası Sözleşmelerde tanınan ve bu duruma uygulanabilir nitelikte bulunan hakları kullanması amacıyla koruma ve insani yardımdan yararlanması için gerekli bütün önlemleri alırlar.
  2. Bu nedenle, Taraf Devletler, uygun gördükleri ölçüde, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve onunla işbirliği yapan hükümetlerarası ve hükümetdışı yetkili başka kuruluşlarla bu durumda olan bir çocuğu korumak, ona yardım etmek, herhangi bir mülteci çocuğun ailesi ile yeniden biraraya gelebilmesi için ana–babası veya ailesinin başka üyeleri hakkında bilgi toplamak amacıyla işbirliğinde bulunurlar. Herhangi bir nedenle kendi aile çevresinden sürekli ya da geçici olarak ayrı düşmüş bir çocuğa bu Sözleşmeye göre tanınan koruma, aynı esaslar içinde, ana–babası ya da ailesinin başkaca üyelerinden hiçbirisi bulunmayan çocuğa da tanınacaktır.

Madde 23

  1. Taraf Devletler zihinsel ya da bedensel özürlü çocukların saygınlıklarını güvence altına alan, özgüvenlerini geliştiren ve toplumsal yaşama etkin biçimde katılmalarını kolaylaştıran şartlar altında eksiksiz bir yaşama sahip olmalarını kabul ederler.
  2. Taraf Devletler, özürlü çocukların özel bakımdan yararlanma hakkını tanırlar ve eldeki kaynakların yeterliliği ölçüsünde ve yapılan başvuru üzerine, yardımdan yararlanabilecek durumda olan çocuğa ve onun bakımından sorumlu olanlara, çocuğun durumu ve ana–babanın veya çocuğa bakanların içinde bulundukları koşullara uygun düşecek yardımın yapılmasını teşvik ve taahhüt ederler.
  3. Özürlü çocuğun, özel bakıma gereksinimi olduğu bilincinden hareketle bu maddenin 2’nci fıkrası uyarınca yapılması öngörülen yardım, çocuğun ana–babasının ya da çocuğa bakanların parasal (mali) durumları gözönüne alınarak, olanaklar ölçüsünde ücretsiz sağlanır. Bu yardım; özürlü çocuğun eğitimi, meslek eğitimi, tıbbi bakım hizmetleri, rehabilitasyon hizmetleri, bir işte çalışabilecek duruma getirme hazırlık programları ve dinlenme/eğlenme olanaklarından etkin olarak yararlanmasını sağlamak üzere düzenlenir ve çocuğun en eksiksiz biçimde toplumla bütünleşmesi yanında, kültürel ve ruhsal yönü dahil bireysel gelişmesini gerçekleştirme amacını güder.
  4. Taraf Devletler, uluslararası işbirliği ruhu içinde, özürlü çocukların koruyucu sıhhi bakımı, tıbbi, psikolojik ve işlevsel tedavileri alanlarına ilişkin gerekli bilgilerin alışverişi yanında, rehabilitasyon, eğitim ve mesleki eğitim hizmetlerine ilişkin yöntemlerin bilgilerini de içerecek şekilde ve Taraf Devletlerin bu alanlardaki güçlerini, anlayışlarını geliştirmek ve deneyimlerini zenginleştirmek amacıyla bilgi dağıtımını ve bu bilgiden yararlanmayı teşvik ederler. Bu bakımdan, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri, özellikle gözönüne alınır.

Madde 24

  1. Taraf Devletler, çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkını tanırlar. Taraf Devletler, hiçbir çocuğun bu tür tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını güvence altına almak için çaba gösterirler.
  2. Taraf Devletler, bu hakkın tam olarak uygulanmasını takip ederler ve özellikle:
    • Bebek ve çocuk ölüm oranlarının düşürülmesi;
    • Bütün çocuklara gerekli tıbbi yardımın ve tıbbi bakımın; temel sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine önem verilerek sağlanması;
    • Temel sağlık hizmetleri çerçevesinde ve başka olanakların yanısıra, kolayca bulunabilen tekniklerin kullanılması ve besleyici yiyecekler ve temiz içme suyu sağlanması yoluyla ve çevre kirlenmesinin tehlike ve zararlarını gözönüne alarak, hastalık ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele edilmesi;
    • Anneye doğum öncesi ve sonrası uygun bakımın sağlanması;
    • Bütün toplum kesimlerinin özellikle ana–babalar ve çocukların, çocuk sağlığı ve beslenmesi, anne sütü ile beslenmenin yararları, toplum ve çevre sağlığı ve kazaların önlenmesi konusunda temel bilgileri elde etmeleri ve bu bilgileri kullanmalarına yardımcı olunması;
    • Koruyucu sağlık bakımlarının, ana–babaya rehberliğini, aile planlanması eğitimi ve hizmetlerinin geliştirilmesi; amaçlarıyla uygun önlemleri alırlar.
  3. Taraf Devletler, çocukların sağlığı için zararlı geleneksel uygulamaların kaldırılması amacıyla uygun ve etkili her türlü önlemi alırlar.
  4. Taraf Devletler, bu maddede tanınan hakkın tam olarak gerçekleştirilmesini tedricen sağlamak amacıyla uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi ve teşviki konusunda karşılıklı olarak söz verirler. Bu konuda gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle gözönünde tutulur.

Madde 25

Taraf Devletler, yetkili makamlarca korunma ve bakım altına alma, bedensel ya da ruhsal tedavi amaçlarıyla hakkında bir yerleştirme tedbiri uygulanan çocuğun, gördüğü tedaviyi ve yerleştirilmesine bağlı diğer tüm şartları belli aralıklarla gözden geçirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler.

Madde 26

  1. Taraf Devletler, her çocuğun, sosyal sigorta dahil, sosyal güvenlikten yararlanma hakkını tanır ve bu hakkın tam olarak gerçekleşmesini sağlamak için ulusal hukuklarına uygun, gerekli önlemleri alırlar.
  2. Sosyal Güvenlik, çocuğun ve çocuğun bakımından sorumlu olanların kaynakları ve koşulları gözönüne alınarak ve çocuk tarafından ya da onun adına yapılan sosyal güvenlikten yararlanma başvurusuna ilişkin başkaca durumlar da gözönünde tutularak sağlanır.

Madde 27

  1. Taraf Devletler, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul ederler.
  2. Çocuğun gelişmesi için gerekli hayat şartlarının sağlanması sorumluluğu; sahip oldukları imkânlar ve mali güçleri çerçevesinde öncelikle çocuğun ana–babasına veya çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere düşer.
  3. Taraf Devletler, ulusal durumlarına göre ve olanakları ölçüsünde, anababaya ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alır ve gereksinim olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygularlar.
  4. Taraf Devletler, Taraf Devlet ülkesinde veya başka ülkede bulunsun; ana–babası veya çocuğa karşı mali sorumluluğu bulunan diğer kişiler tarafından, çocuğun bakım giderlerinin karşılanmasını sağlamak amacıyla her türlü uygun önlemi alırlar. Özellikle çocuğa karşı mali sorumluluğu olan kişinin, çocuğun ülkesinden başka bir ülkede yaşaması halinde, Taraf Devletler bu konuya ilişkin uluslararası anlaşmalara katılmayı veya bu tür anlaşmalar akdinin yanısıra başkaca uygun düzenlemelerin yapılmasını teşvik ederler.

Madde 28

  1. Taraf Devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul ederler ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle:
    • İlköğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler;
    • Ortaöğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılması ve öğretimi parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar;
    • Uygun bütün araçları kullanarak, yüksek öğretimi yetenekleri doğrultusunda herkese açık hale getirirler;
    • Eğitim ve meslek seçimine ilişkin bilgi ve rehberliği bütün çocuklar için elde edilir hale getirirler;
    • Okullarda düzenli biçimde devamın sağlanması ve okulu terketme oranlarının düşürülmesi için önlem alırlar.
  2. Taraf Devletler, okul disiplininin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu Sözleşme’ye uygun olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.
  3. Taraf Devletler eğitim alanında, özellikle cehaletin ve okuma yazma bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yöntemlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler. Bu konuda, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle gözönünde tutulur.

Madde 29

  1. Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler:
    • Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi;
    • İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Andlaşmasında benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesi;
    • Çocuğun ana–babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;
    • Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması;
    • Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi.
  2. Bu maddenin veya 28’inci maddenin hiçbir hükmü gerçek ve tüzel kişilerin öğretim kurumları kurmak ve yönetmek özgürlüğüne, bu maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen ilkelere saygı gösterilmesi ve bu kurumlarda yapılan eğitimin Devlet tarafından konulmuş olan asgari kurallara uygun olması koşuluyla, aykırı sayılacak biçimde yorumlanmayacaktır.

Madde 30

Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.

Madde 31

  1. Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.
  2. Taraf Devletler, çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama tam olarak katılma hakkını saygı duyarak tanırlar ve özendirirler ve çocuklar için, boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin (etkinlikler) konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik ederler.

Madde 32

  1. Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.
  2. Taraf Devletler, bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçlar ve öteki uluslararası belgelerin ilgili hükümleri gözönünde tutularak, Taraf Devletler özellikle şu önlemleri alırlar:
    • İşe kabul için bir ya da birden çok asgari yaş sınırı tesbit ederler;
    • Çalışmanın saat olarak süresi ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri yaparlar.
    • Bu maddenin etkili biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yaptırımlar öngörürler.

Madde 33

Taraf Devletler, çocukların uluslararası anlaşmalarda tanımladığı biçimde uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı kullanımına karşı korunması ve çocukların bu tür maddelerin yasadışı üretimi ve kaçakçılığı alanında kullanılmasını önlemek amacıyla, yasal, sosyal ve eğitsel niteliktekiler de dahil olmak üzere, her türlü uygun önlemleri alırlar.

Madde 34

Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle:

  1. Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını;
  2. Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;
  3. Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini,

önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar.

Madde 35

Taraf Devletler, her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhuşa konu olmalarını önlemek için ulusal düzeyde ve ikili ve çok yanlı ilişkilerde gereken her türlü önlemleri alırlar.

Madde 36

Taraf Devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar.

Madde 37

Taraf Devletler aşağıdaki hususları sağlarlar:

  1. Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezaya tâbi tutulmayacaktır. Onsekiz yaşından küçük olanlara, işledikleri suçlar nedeniyle idam cezası verilemiyeceği gibi salıverilme koşulu bulunmayan ömür boyu hapis cezası da verilmeyecektir.
  2. Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır.
  3. Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuğa insancıl biçimde ve insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlık ve kendi yaşındaki kişilerin gereksinimleri gözönünde tutularak davranılacaktır. Özgürlüğünden yoksun olan her çocuk, kendi yüksek yararı aksini gerektirmedikçe, özellikle yetişkinlerden ayrı tutulacak ve olağanüstü durumlar dışında ailesi ile yazışma ve görüşme yoluyla ilişki kurma hakkına sahip olacaktır.
  4. Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuk, kısa zamanda yasal ve uygun olan diğer yardımlardan yararlanma hakkına sahip olacağı gibi özgürlüğünden yoksun bırakılmasının yasaya aykırılığını bir mahkeme veya diğer yetkili, bağımsız ve tarafsız makam önünde iddia etme ve böylesi bir işlemle ilgili olarak ivedi karar verilmesini isteme hakkına da sahip olacaktır.

Madde 38

  1. Taraf Devletler, silahlı çatışma halinde kendilerine uygulanabilir olan uluslararası hukukun, çocukları da kapsayan insani kurallarına uymak ve uyulmasını sağlamak yükümlülüğünü üstlenirler.
  2. Taraf Devletler, onbeş yaşından küçüklerin çatışmalara doğrudan katılmaması için uygun olan bütün önlemleri alırlar.
  3. Taraf Devletler, özellikle onbeş yaşına gelmemiş çocukları askere almaktan kaçınırlar. Taraf Devletler, onbeş ile onsekiz yaş arasındaki çocukların silah altına alınmaları gereken durumlarda, önceliği yaşça büyük olanlara vermek için çaba gösterirler.
  4. Silahlı çatışmalarda sivil halkın korunmasına ilişkin uluslararası insani hukuk kuralları tarafından öngörülen yükümlülüklerine uygun olarak, Taraf Devletler, silahlı çatışmadan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak amacıyla mümkün olan her türlü önlemi alırlar.

Madde 39

Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenini ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir.

Madde 40

  1. Taraf Devletler, hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddia edilen ve bu nedenle itham edilen ya da ihlâl ettiği kabul edilen her çocuğun; çocuğun yaşı ve yeniden topluma kazandırılmasının ve toplumda yapıcı rol üstlenmesinin arzu edilir olduğu hususları gözönünde bulundurularak, taşıdığı saygınlık ve değer duygusunu geliştirecek ve başkalarının da insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı duymasını pekiştirecek nitelikte muamele görme hakkını kabul ederler.
  2. Bu amaçla ve uluslararası belgelerin ilgili hükümleri göz-önünde tutularak Taraf Devletler özellikle, şunları sağlarlar:
    1. İşlendiği zaman ulusal ya da uluslararası hukukça yasaklanmamış bir eylem ya da ihmâl nedeniyle hiçbir çocuk hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddiası ya da ithamı öne sürülemeyeceği gibi böyle bir ihlâlde bulunduğu da kabul edilmeyecektir.
    2. Hakkında ceza kanununu ihlâl iddiası veya ithamı bulunan her çocuk aşağıdaki asgari güvencelere sahiptir:
      1. Kovuşturmanın her aşamasında özel hayatının gizliliğine tam saygı gösterilmesine hakkı olmak;
      2. Kullanılan dili anlamaması veya konuşamaması halinde çocuğun parasız çevirmen yardımından yararlanması;
      3. Ceza yasasını ihlâl ettiği sonucuna varılması halinde, bu kararın ve bunun sonucu olarak alınan önlemlerin daha yüksek yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde yasaya uygun olarak incelenmesi;
      4. Tanıklık etmek ya da suç ikrarında bulunmak için zorlanmamak; aleyhine olan tanıkları sorguya çekmek veya sorguya çekmiş olmak ve lehine olan tanıkların hazır bulunmasının ve sorgulanmasının eşit koşullarda sağlanması;
      5. Yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde adli ya da başkaca uygun yardımdan yararlanarak ve özellikle çocuğun yaşı ve durumu gözönüne alınmak suretiyle kendisinin yüksek yararına aykırı olduğu saptanmadığı sürece, ana–babası veya yasal vasisi de hazır bulundurularak yasaya uygun biçimde adil bir duruşma ile konunun gecikmeksizin karara bağlanmasının sağlanması;
      6. Haklarındaki suçlamalardan kendilerinin hemen ve doğrudan doğruya; ya da uygun düşen durumlarda ana–babaları ya da yasal vasileri kanalı ile haberli kılınmak ve savunmalarının hazırlanıp sunulmasında gerekli yasal ya da uygun olan başka yardımdan yararlanmak;
      7. Haklarındaki suçlama yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılmak

seafoodplus.info Devletler, hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddiası ileri sürülen, bununla itham edilen ya da ihlâl ettiği kabul olunan çocuk bakımından, yalnızca ona uygulanabilir yasaların, usullerin, onunla ilgili makam ve kuruluşların oluşturulmasını teşvik edecek ve özellikle şu konularda çaba göstereceklerdir:

  1. Ceza Yasasını ihlâl konusunda asgari bir yaş sınırı belirleyerek, bu yaş sınırının altındaki çocuğun ceza ehliyetinin olmadığının kabulü;
  2. Uygun bulunduğu ve istenilir olduğu takdirde, insan hakları ve yasal güvencelere tam saygı gösterilmesi koşulu ile bu tür çocuklar için adli kovuşturma olmaksızın önlemlerin alınması.

seafoodplus.info tedbiri, yönlendirme ve gözetim kararları, danışmanlık, şartlı salıverme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek öğretme programları ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli düzenlemelerin uygulanmasında, çocuklara durumları ve suçları ile orantılı ve kendi esenliklerine olacak biçimde muamele edilmesi sağlanacaktır.

Madde 41

Bu Sözleşme’de yeralan hiçbir husus, çocuk haklarının gerçekleştirilmesine daha çok yardımcı olan ve:

  1. Bir Taraf Devletin yasasında veya
  2. Bu Devlet bakımından yürürlükte olan uluslararası hukukta yeralan hükümleri etkilemeyecektir.

Madde 42

Taraf Devletler, Sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı taahhüt ederler.

Madde 43

  1. Taraf Devletlerin bu Sözleşme ile üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirme konusunda kaydettikleri ilerlemeleri incelemek amacıyla, görevleri aşağıda belirtilen bir Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur.
  2. Komite bu Sözleşme ile hükme bağlanan alanda yetenekleriyle tanınmış ve yüksek ahlâk sahibi on uzmandan oluşur. Komite üyeleri Taraf Devletlerce kendi vatandaşları arasından ve kişisel olarak görev yapmak üzere, adil bir coğrafi dağılımı sağlama gereği ve başlıca hukuk sistemleri göz-önünde tutularak seçilirler.
  3. Komite üyeleri, Taraf devletlerce gösterilen kişiler listesinden gizli oyla seçilirler. Her Taraf Devlet, vatandaşları arasından bir uzmanı aday gösterebilir.
  4. Komite için ilk seçim, bu Sözleşme’nin yürürlüğe girişini izleyen altı ay içinde yapılır. Sonraki seçimler iki yılda bir yapılır. Her seçim tarihinden en az dört ay önce, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri, Taraf Devletleri iki ay içinde adaylarını göstermeye yazılı olarak davet eder. Daha sonra Genel Sekreter böylece belirlenen kişilerden, kendilerini gösteren Taraf Devletleri de işaret ederek, alfabetik sıraya göre oluşturduğu bir listeyi, Taraf Devletlere bildirir.
  5. Seçimler, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Merkezinde, Genel Sekreter tarafından davet edilen Taraf Devletler toplantılarında yapılır. Nisabı, Taraf Devletlerin üçte ikisinin oluşturduğu bu toplantılarda, hazır bulunan ve oy kullanan Devletlerin salt çoğunluğuyla en fazla oy alan kişiler Komiteye seçilir.
  6. Komite üyeleri dört yıl için seçilir. Aday gösterildikleri takdirde yeniden seçilebilirler. lk seçimde seçilmiş olan beş üyenin görevi iki yıl sonra sona erer, bu beş üyenin isimleri ilk seçimden hemen sonra toplantı başkanı tarafından çekilen kura ile belirlenir.
  7. Bir komite üyesinin ölmesi veya çekilmesi ya da başka herhangi bir nedenle bir üyenin Komitedeki görevlerini yapamaz hale gelmesi durumunda adaylığını öneren Taraf Devlet, Komitenin onaylaması koşuluyla, böylece boşalan yerdeki görev süresi doluncaya kadar, kendi vatandaşları arasından başka bir uzmanı atayabilir.
  8. Komite, iç tüzüğünü kendisi belirler.
  9. Komite, memurlarını iki yıllık bir süre için seçer.
  10. Komite toplantıları olağan olarak Birleşmiş Milletler Teşkilatı Merkezinde ya da Komite tarafından belirlenecek başka uygun bir yerde yapılır. Komite olağan olarak her yıl toplanır. Komite toplantılarının süresi, gerektiğinde, Genel Kurulca onaylanmak koşuluyla, bu Sözleşmeye Taraf Devletlerin bir toplantısıyla belirlenir veya değiştirilir.
  11. Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri gerekli maddi araçları ve personeli bu Sözleşme ile kendisine verilen görevleri etkili biçimde görebilmesi amacıyla, Komite emrine verir.
  12. Bu Sözleşme uyarınca oluşturulan Komitenin üyeleri, Genel Kurulun onayı ile, Birleşmiş Milletler Teşkilatının kaynaklarından karşılanmak üzere, Genel Kurulca saptanan şart ve koşullar çerçevesinde kararlaştırılan ücreti alırlar.

Madde 44

  1. Taraf Devletler, bu Sözleşme’de tanınan hakları yürürlüğe koymak için, aldıkları önlemleri ve bu haklardan yararlanma konusunda gerçekleştirilen ilerlemeye ilişkin raporları:
    • Bu Sözleşme’nin, ilgili Taraf Devlet bakımından yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak iki yıl içinde;
    • Daha sonra beş yılda bir, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri aracılığı ile Komiteye sunmayı taahhüt ederler.
  2. Bu madde uyarınca hazırlanan raporlarda, bu Sözleşme’ye göre üstlenilen sorumlulukların, şayet varsa, yerine getirilmesini etkileyen nedenler ve güçlükler belirtilecektir. Raporlarda ayrıca, ilgili ülkede Sözleşme’nin uygulanması hakkında Komiteyi etraflıca aydınlatacak biçimde yeterli bilgi de bulunacaktır.
  3. Komiteye etraflı bilgi içeren bir ilk rapor sunmuş olan Taraf Devlet, bu maddenin 1 (b) bendi gereğince sunacağı sonraki raporlarında daha önce verilmiş olan temel bilgileri tekrarlamayacaktır.
  4. Komite, Taraf Devletlerden Sözleşme’nin uygulamasına ilişkin her türlü ek bilgi isteminde bulunabilir.
  5. Komite, iki yılda bir Ekonomik ve Sosyal Konsey aracılığı ile Genel Kurula faaliyetleri hakkında bir rapor sunar.
  6. Taraf Devletler kendi raporlarının ülkelerinde geniş biçimde yayımını sağlarlar.

Madde 45

Sözleşme’nin etkili biçimde uygulanmasını geliştirme ve Sözleşme kapsamına giren alanda uluslararası işbirliğini teşvik etmek amacıyla:

  1. Uzmanlaşmış kurumlar, UNICEF ve Birleşmiş Milletler Teşkilatının öteki organları, bu Sözleşme’nin kendi yetki alanlarına ilişkin olan hükümlerinin uygulanmasının incelenmesi sırasında, temsil edilmek hakkına sahiptirler. Komite; uzmanlaşmış kurumları, UNICEF’i ve uygun bulduğu öteki yetkili kuruluşları, kendi yetki alanlarını ilgilendiren konularda uzman olarak görüş vermeye davet edebilir. Komite, uzmanlaşmış kurumları, UNICEF’i ve Birleşmiş Milletler Teşkilatının öteki organlarını kendi faaliyet alanlarına ilişkin kesimlerde Sözleşme’nin uygulanması hakkında rapor sunmaya davet edebilir;
  2. Komite, uygun bulduğu takdirde, Taraf Devletlerce sunulmuş, bir istem içeren ya da teknik danışma veya yardım ihtiyacını belirten her raporu, gerekiyorsa Komitenin bu istek veya ihtiyaca ilişkin tavsiye ve gözlemlerini de ekleyerek, uzmanlaşmış kurumlara, UNICEF’e ve öteki yetkili kuruluşlara gönderir;
  3. Komite, Genel Kurula Genel Sekreterden Komite adına çocuk haklarına ilişkin sorunlarda incelemeler yaptırması isteğinde bulunulmasını, tavsiye edebilir;
  4. Komite, bu Sözleşme’nin 44 ve 45’inci maddeleri uyarınca alınan bilgilere dayanarak, telkin ve genel nitelikte tavsiyelerde bulunabilir. Bu telkin ve genel nitelikteki tavsiyeler, ilgili olan her Taraf Devlete gönderilir ve şayet varsa, Taraf Devletlerin yorumları ile birlikte Genel Kurulun dikkatine sunulur.

Madde 46

Bu Sözleşme bütün Devletlerin imzasına açıktır.

Madde 47

Bu Sözleşme onaylamaya bağlı tutulmuştur. Onay belgeleri Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edilecektir.

Madde 48

Bu Sözleşme bütün Devletlerin katılmasına açık olacaktır. Katılma belgeleri Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edilecektir.

Madde 49

  1. Bu Sözleşme, yirminci onay ya da katılma belgesinin Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi tarihini izleyen otuzuncu gün yürürlüğe girecektir.
  2. Yirminci onay ya da katılma belgesinin tevdiinden sonra bu Sözleşme’yi onaylayacak ya da ona katılacak Devletlerin her biri için, bu Sözleşme, sözkonusu Devletin onay ya da katılma belgesini tevdi tarihinden sonraki otuzuncu gün yürürlüğe girecektir.

Madde 50

  1. Bu Sözleşme’ye Taraf herhangi bir Devlet bir değişiklik önerisinde bulunabilir ve buna ilişkin metni Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edebilir. Genel Sekreter bunun üzerine değişiklik önerisini Taraf Devletlere, önerinin incelenmesi ve oya konulması amacıyla bir Taraf Devletler Konferansı oluşturulmasını isteyip istemediklerini kendisine bildirmeleri kaydıyla, iletir. Böyle bir duyuru tarihini izleyen dört ay içinde Taraf Devletlerin en az üçte biri sözkonusu konferansın toplanmasından yana olduklarını ifade ederlerse Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler Teşkilatı çerçevesinde bu konferansi düzenler. Konferansta hazır bulunan ve oy kullanan Taraf Devletlerin çoğunluğu tarafından kabul edilen her değişiklik, onay için Birleşmiş Miletler Genel Kuruluna sunulur.
  2. Bu maddenin 1’inci fıkrasında yeralan hükümlere uygun olarak kabul edilen bir değişiklik, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca onaylandığı ve bu Sözleşme’ye Taraf Devletlerin üçte iki çoğunluğu tarafından kabul edildiği zaman yürürlüğe girer.
  3. Bir değişiklik yürürlüğe girdiği zaman, onu kabul eden Taraf Devletler bakımından bağlayıcılık taşır. Öteki Taraf Devletler bu Sözleşme hükümleri ve daha önce kabul ettikleri her değişiklikle bağlı kalırlar.

Madde 51

  1. Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri, onay ya da katılma anında yapılabilecek çekincelerin metnini alacak ve bütün Devletlere bildirecektir.
  2. Bu Sözleşme’nin amacı ve konusu ile bağdaşmayan hiçbir çekinceye izin verilmeyecektir.
  3. Çekinceler, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreterince, geri alınacağına ilişkin bildirimde bulunma yoluyla her zaman geri alınabilir. Bunun üzerine Genel Sekreter, bütün Devletleri haberdar eder. Böyle bir bildirim, Genel Sekreter tarafından alındığı tarihte işlerlik kazanır.

Madde 52

Bir Taraf Devlet, bu Sözleşme’yi, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreterine vereceği yazılı bildirim yoluyla feshedebilir. Fesih, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınması tarihinden bir yıl sonra geçerli olur.

Madde 53

Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri, bu Sözleşme’nin tevdi makamı olarak belirlenmiştir.

Madde 54

İngilizce, Arapça, Çince, İspanyolca, Fransızca ve Rusça metinleri de aynı derecede geçerli olan bu Sözleşme’nin özgün metni, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edilecektir.

Hükümetleri tarafından tam yetkili kılınan aşağıda imzaları bulunan Temsilciler, yukarıdaki kuralların ışığında, bu Sözleşme’yi imzalamışlardır.

İhtirazi Kayıt: Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’sinin 17, 29 ve maddeleri hükümlerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz tarihli Lozan Anlaşması hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkını saklı tutmaktadır.

"Koruyucu aile olma ve evlat edinme hakkında her şey"

Koruyucu aile olmak nedir? Nereye başvurulur? Evlat edinmeden farkları nelerdir? Gönüllü aile olmak için ne yapmak gerekir? Merak edilen tüm detaylar hakkında Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği KOREV'den bilgi aldık.

Hthayat

 

Koruyucu aile olmak nedir?

Koruyucu ailelik, çeşitli sebeplerle biyolojik ailesiyle yaşayamayan, devlet korumasında kurum bakımında yaşayan, yaş aralığındaki çocuklara sağlanan aile yanında bakım hizmetlerinden biridir. Çocuğun, fiziksel şartlar ne kadar iyi olsa da kurum bakımında kalması birçok faktörde olumsuzluklar doğurabilmektedir. Kurum bakımı yerine, birebir ilgi, sevgi ve saygının olduğu bir aile yanında büyümesinin fiziksel, duygusal ve psiko-sosyal gelişimi için daha iyi olacağı bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır ve koruyucu ailelik de alternatif bir bakım modeli olarak, bu amaca yönelik uygulanmaktadır. Koruyucu ailelikte amaç, çocukların kurum ortamı yerine üstün yararı gereğince, sağlıklı bir aile ortamında büyümesini sağlamaktır.

 

Hangi çocuklar koruyucu aileye yerleştirilebilir?

Biyolojik anne ve babası hayatta olan ancak onların yanında kalması uygun olmayan, biyolojik aile ile hukuki bağı devam ettiği için evlat edindirilmesi de mümkün olmayan,devlet koruması altında olan çocuklar, uygun görülmeleri halinde koruyucu ailelerle eşleştirilirler. Çocuğun koruyucu aileye yerleştirilmesi için biyolojik anne ve babasından rıza alınmasına gerek yoktur.

 

Koruyucu aile olmak için nereye başvurulur?

Koruyucu aile olmak isteyen kişiler, yaşadıkları ildeki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın İl Müdürlüklerindeki koruyucu aile birimine başvurabilirler. Koruyucu ailenin başvurundan sonra gerçekleşen hazırlık süreci ortalama 6 ila 8 aylık bir zaman arasında gerçekleşir.  

 

Koruyucu ailelik ne kadar sürer? Çocuk kaç yaşına kadar koruyucu ailede kalır?

Çocuğun koruyucu aile yanında kalma süresi, koruma altına alınma nedenine bağlı olarak değişiklik gösterir. Çocuk uzun yıllar koruyucu ailesinin yanında kalabileceği gibi belirli bir süreden sonra biyolojik ailesine döndürülme ihtimali de vardır. Biyolojik ailesine döndürülme ihtimali, çocuğun yüksek yararı göz önünde bulundurularak kurum tarafından oluşturulan komisyon ile karar bağlanmaktadıseafoodplus.info bu biyolojik aileye döndürülme  oranı çok düşüktür. Koruyucu aileler, biyolojik aile şartlarını iyileştirdiğinde çocuğun biyolojik aileye dönme ihtimalini bilerek bu hizmete dahil olurlar. Ancak mevzuatta tanımı ne kadar süreli koruyucu ailelik olarak geçse de, uygulamada ,çok büyük oranda ,çocuklar devlet korumasının  kaldırıldığı ,reşit oldukları 18 yaşına kadar ailenin yanında yaşamakta, hatta 18 yaşını doldurduktan sonra biyolojik ailelerdeki gibi ,aile yanında kalmaya devam edebilmektedir.  

 

Koruyucu aile, çocuğu evlat edinebilir mi?

Koruyucu aileliğin ve evlat edinmenin birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Devlet koruması altındaki çocukların statüleri farklılık gösterir. Koruyucu aile statüsündeki bir çocuğun evlat edinme statüsüne geçebilmesi mümkündür ama başlangıçta evlat edinmeyi düşünen aileler, ilk önce koruyucu aile olup ilerde çocuğumu evlat edinirim düşüncesiyle hareket etmemelidirler.

Koruyucu ailedeki çocuğun biyolojik ailesi rıza verirse, çocuk evlat edinme statüsüne geçer. Koruyucu ailesi ile 1 yıldan uzun süredir birliktelerse, koruyucu ailenin evlat edinme isteği varsa, çocuk,  evlat edinme sırasındaki ailelerle eşleştirilmez. Eşleştirmede koruyucu aileye öncelik verilir. Çünkü koruyucu aile, Medeni Kanun gereğince 1 yıl bakım süresini gerçekleştirmiş demektir.  Başka bir durum ise, koruyucu ailede yaşayan çocukla biyolojik ailenin uzun süre iletişimde bulunmamış olması. Çocuğun yıl gibi uzun sürelerle görülmeye gelinmemesi, biyolojik aile ile sağlıklı bir iletişim ortamının bulunmaması halinde koruyucu aile dilekçe ile kuruma statü değişikliği talebinde bulunabilir.  

Bu her iki durumda da sosyal hizmet uzmanı ve kurum çocuğun üstün yararınca karar verir, vermelidir.

Kimler koruyucu aile olabilir? Koruyucu aile olmak için gereken özellikler nelerdir?

T.C. vatandaşı olup yaş aralığında olan, en az ilkokul mezunu, düzenli bir geliri olan kişiler veya çiftler koruyucu ailelik başvurusunda bulunabilirler. Toplumda çok biliniyor ama bekar bireyler de koruyucu aile olabilir. Ayrıca ailenin biyolojik çocuğunun olması, koruyucu aile olmasının önünde engel değildir.

 

Koruyucu aile başvurusu nereye yapılır? 

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koruyucu ailelik ve evlat edinme işlemlerinden sorumludur. Koruyucu aile olmak isteyenler İl Müdürlüklerinde bulunan koruyucu ailelik birimine başvuru yapabilirler. Başvuru yapıldıktan sonra gerekli evraklar hazırlanarak teslim edilir, detaylı incelemeler sonrasında koruyucu aile olabilme statüsü alabilen kişi ve aileler, çocuk evlerindeki uygun çocuk ile tanıştırılır. Bir süre çocuğun bulunduğu evlerde uyum süreci takip edilir, uyum sağlandığında ise çocuk koruyucu ailesi ile birlikte yaşamaya başlar. Koruyucu aile olma sürecinde ve sonrasında aileler, sosyal hizmet uzmanları tarafından düzenli olarak denetlenir.

 

Akrabalar koruyucu aile olabilir mi?

Her çocuğun öyküsü kendine özeldir, her çocuğa uygulanması gereken tedbirler de birbirinden farklıdır. Burada çocuğun devlet korumasına alınmasına sebep olan koşullara bakmak doğru olacaktır. Çocuk devlet koruması alınırken yapılan incelemeler neticesinde, akrabalarının ona bakım vermesi çocuğun ihmal veya istismarına yol açmayacaksa ve akrabalardan çocuğa bakmaya gönüllü bireyler varsa, uzmanlar koruyucu aile olmalarına yönelik teşvik edebilir veya akrabaların kendisi koruyucu aile olmak için başvuruda bulunabilirler.

 

Koruyucu aile olunacak çocuğun yaşı ve cinsiyeti seçilebilir mi?  

Koruyucu aile adayları, başvuru esnasında koruyucu ailesi olmak istediği çocuğun yaş ve cinsiyet niteliklerini belirtebilir ama süreç içerişinde yapılan görüşmeler neticesinde, sosyal hizmet uzmanları ailenin dinamiklerine uygun çocuk niteliği hakkında değerlendirme ve tavsiyede bulunurlar, aileler bu konuda esneklik sağseafoodplus.info çocukların gösetrilmesi ve aradan seçim yapılması gibi bir uygulama yoktur.

 

Koruyucu aile olmakla ilgili diğer detaylar nelerdir?

Çocuk ile koruyucu aile arasında 18 yaş olması şartı bulunmamaktadır ancak bu şart evlat edinmede mevcuttur. Evlat edinilen çocuk, evlat edinen ailenin nüfusuna geçer, ailenin kütüğüne kaydedilir, soyadını alır ve biyolojik ailede olduğu gibi miras gibi haklara sahip olur. Koruyucu ailede olan çocuk ise devlet korumasında ve takibinde, biyolojik ailesinin kütüğünde kalmaya devam eder.

 

Evlat edinme ile koruyucu aile hizmeti arasındaki temel farklar nelerdir?

Türkiye’de evlat edinilme biliniyor ancak koruyucu ailelik kavramı henüz yeterince bilinmiyor ya da yanlış biliniyor. Evlat edinme ile arasındaki en temel farkı çocuğun 18 yaşına kadar koruyucu ailesinin soyadını alamaması ve yasal mirasçısı olamayışıdır. Evlat edinme statüsündeki çocuklar terk edilmiş ya da biyolojik ailesinin rızasının alındığı çocuklardır.

Koruyucu aileliğe başvurabilmek için TC vatandaşı olmak, yaş aralığında olmak, Türkiye’de ikamet etmek, düzenli gelir sahibi olmak, en az ilkokul mezunu olmak temel şartlardır. Bekarlar ve biyolojik çocuk sahibi olan kişiler de koruyucu aile olabilir.

Evlat edinmede ise çiftlerin 30 yaşını doldurmuş olmaları veya en az 5 yıldır evli olmaları gerekmektedir. Bunun yanında bekar kişiler de evlat edinmeye başvurabilirler. Çocuğun anne ve babası hayattaysa, evlat edindirme için biyolojik anne-babanın rızası gerekir. Koruyucu ailelikte ise bu rızaya gerek yoktur.

Evlat edinme statüsünde her yıl yaklaşık çocuk olmaktadır, ancak başvurular çok daha fazla olduğundan bekleme sureci yaklaşık yıl aralığındadır. Koruyucu ailelikte ise ortalama 6 ayda süreç tamamlanır ve koruyucu aile çocukla tanışır.

 

Evlat edinenlere veya koruyucu aile olanlara sosyoekonomik destekler sağlanır mı? Ücret ödenir mi? Koruyucu aileler yaşayabilecekleri psiko-sosyal problemlerde neler yapabilirler?

Evlat edinme ve koruyucu ailelik arasındaki farklardan biri de bu aslında. Evlat edinen ailelere herhangi bir sosyoekonomik destek sağlanmaz. Evlat edinme işlemi gerçekleştikten sonra çocuğun koruma kararı kalkar ve artık uzmanların ve kurumun da sorumlulukları ilerleyen zamanlar için sonlanmış olur. Aile ve çocuk biyolojik aileler gibi kurumdan bağımsız yaşamlarına devam ederler. Ancak koruyucu ailelere çocuğun yaşına, sayısına, özel gereksinimine göre değişen koruyucu aile ödemesi yapılır. Aile ile sürekli temas halinde olan kurumdaki sosyal hizmet uzmanı da yaşanabilecek problemlere karşı destek mekanizması görevi görür. Aynı zamanda Korev olarak biz de ailelere psiko-sosyal destek sağlıyoruz. Önemli olan koruyucu aileliğin de bir aile çeşidi olduğunu kabul etmekten geçiyor. Koruyucu ailelerin süreç içerisinde yalnız hissetmemesi oldukça önemli.

 

Koruyucu aile hizmeti, çocuklara en çok hangi açılardan fayda sağlamaktadır?

Tüm dünyada ve ülkemizde yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde, personel eliyle toplu bakım modellerinde çocukların gelişiminin fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz etkilendiğini, akranlarının çok gerisinde kaldığı ispatlanmıştır.

 

Devlet eli ile toplu bakım modellerinde fiziki şartlar genellikle iyi olmasına rağmen, çocukların bakım verenlerle temaslarının çok yetersiz olması, birebir ilgi ve sevgi eksikliği, bakım verenlerin sürekli değişmesi gibi sorunlar çocuklarda güvenli bağlanmanın gerçekleşmesine engel olmakta, değersizlik hissi yaratmakta, toplumda yaşamak için gerekli donanımlara sahip olmadan yetişmelerine sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde personel eliyle bakım modelleri ’lerden itibaren giderek azalmış, birçok ülkede terkedilmiştir. Bu ülkelerde koruyucu ailelik ve evlat edinme oranlarının %85 seviyelerinde iken ülkemizde bu oran %30’larda kalmıştır.

 

Çocuğun koruyucu ailesi ile birlikte yaşaması onun fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan sağlıklı gelişim göstermese, travmaların iyileştirilmesine, baş etme kapasitesinin güçlendirilmesine, aile yanında büyüme hakkının yanında eğitim, sağlık, oyun vb. gibi diğer haklarının da sağlanmasına imkan yaratır.

 

Gönüllü aile hizmeti nedir?

Gönüllü ailelik, koruyucu ailelik ve evlat edinmeden farklı olarak çocukla birlikte yaşamadığınız, onu yaşadığı kurumda düzenli aralıklarla ziyaret ettiğiniz bir hizmettir. Kişiler, gönüllü aile olmak istediklerinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine başvurabilirler. Devlet koruması altındaki çocuklarımız şuanda Çocuk Evi/Sevgi Evi denilen ev tipi kurumlarda kalmaktadırlar. Bu evlerde yakın yaş gruplarında çocuk birlikte kalmaktadır. Kişiler başvuru yaparken bir çocuğun gönüllüsü ya da tüm evin gönüllüsü olabileceklerini söyleyebilirler. Ancak gönüllü ailelikte oldukça dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Çocukları ziyaret ederken, bunun düzenli olmasına özen göstermek, çocuklara söz vermemek, onlara kendilerini kötü hissettirecek söylemlerde bulunmamak, fotoğraflarını çekmemek, aileleri ile ilgili özel sorular sormamak gibi konular gönüllü aile olmak isteyen kişilerin dikkat etmesi gereken önemli konulardan bazılarıdır.

 

Korev aday ailelere veya koruyucu/gönüllü ailelere hangi konularda yardımcı oluyor?  

Korev olarak, koruyucu ailelik, gönüllü ailelik ve evlat edinme hizmetleri hakkında bilgilendirme aşamasında oldukça etkin bir rol oynuyoruz. Aileler araştırmaya başladıklarında bize ulaşıyorlar ve İl Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen çoğu görüşmesinin öncesinde biz ailelerle görüşmüş ve ön bilgilendirmeyi yapmış oluyoruz. Aileler sistemler hakkında soru işaretlerine sahip olabiliyor, bu soru işaretlerinin giderilmesine ve süreç içerisinde yaşanan olumsuzluklarla baş edebilmelerine yönelik psiko-sosyal destekte bulunuyoruz. Ailelerin koruyucu aile veya evlat edinen aile olduklarında aslında süreçleri tamamlanmış olmuyor. Zaman içerisinde farklı koşullarla karşılaşabiliyorlar. Çocuğun yetiştirilmesine yönelik, sınır koyma, davranış problemleri vb. konular olabiliyor. Bu konulara yönelik gönüllü uzmanlarımızın desteğiyle bilgilendirme faaliyetleri yürüterek ailelerin bilinçlenmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Biyolojik ailelere döndürme durumlarında, hak savunuculuğu rolümüzü üstlenerek, koruyucu ailelerin hukuki süreç hakkında bilgilendirilmeleri, bu sürece hazırlanmaları ve adapte olmalarına yönelik yine hukuki ve psiko-sosyal desteklerimiz oluyor.

Kaynaştırma nedir? Aile ile toplumun kaynaştırması anlamına mı gelir? Sürecin normalleşmesi nasıl kolaylaştırılabilir? “Başkasının çocuğunu kendi çocuğun gibi sevebilecek misin?” gibi ifadeler, bu hizmete gönüllü olan birey veya ailelere kendi çevreleri tarafından yöneltilebilmektedir. Bu konuda Korev olarak neler söylemek istersiniz?    

Bir çocuğun hayatta fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı birey olarak devam etmesi için en önemli konunun güvenli bağlanması olduğunu artık çoğumuz biliyoruz. Devlet eliyle, sürekli değişen personel ile çocuğun güvenli bağ kurması ne yazık ki mümkün değil. Çocuğun karnını, kalbini ve beynini besleyecek bir ebeveyne ihtiyacı var, bilimsel olarak kanıtlanmış bu durumu bizler de savunuyoruz. Bizim toplumuzda kadınlar genellikle duygusal olarak bir çocuğun sorumluluğunu alabilmeyi ve ona bağlanmayı daha kolay yapabiliyorlar, erkekler genellikle daha temkinli yaklaşıyor. Ancak bizim tecrübe ettiğimiz bir durum da şu ki çocukla yaşamaya başladıktan sonra durum çok farklılaşıyor. Koruyucu babalarımız çocuklarını çok seviyor ve örnek olmak için artık anlatıyor, konuşuyor yüreklendiriyorlar.

Toplumun bakışı çok zıt iki görüşten oluşuyor. Bir grup koruyucu aile olmanın büyük cesaret olduğunu, başkasının çocuğunu sevemeyeceğimizi, biyolojik aileye genetik olarak benzeyeceğini, büyük risk olduğunu düşünüyor ve vazgeçirmeye çalışıyor.

Diğer grup da çok kutsal, ulvi, cennetlik olduğumuzu düşünerek fazlasıyla yüceltiyor.

Biz her iki görüşün de doğru olmadığını biliyoruz. Epi-genetik bilimi artık ispatladı ki genlerimizle değil çevre ile şekilleniyoruz, bizler yaşayarak tecrübe ediyoruz ki başkasının çocuğu diye bir şey yok, bizim çocuklarımızla bağlarımız inanılmaz güçlü, onu bu dünyaya kimin getirdiğinin hiç önemi yok ve çok seviyoruz. Başkasının çocuğunu sevebilmek ulvi bir durum değil sadece insanın doğasında olan olağan bir durum.

Korev olarak da bu toplumsal ön yargılara her koruyucu ailenin maruz kalabildiğini ailelerle paylaşıp yalnız olmadıklarını, bu bakış açılarıyla birlikte mücadele edeceğimizi söylüyoruz, birlikte mücadele ediyoruz, onların yanında oluyoruz. Ancak bu tek başına yeterli olmayabiliyor. Bu sebeple toplumdaki kullanılan dilin ve bakış açısının değişmesi için “Etiketsiz Eğitim”, “Sosyal Duvarları Yıkalım”, “Doğru Sözlük Kullanalım” gibi çok sayıda çalışma yaptık. Özellikle çocuklarımıza doğru dili kullanmayı çok önemsiyoruz. Çünkü dilimiz ayrıştırabiliyor. Evlatlık yerine evlat edinilen çocuk, öz yerine biyolojik, korunmaya muhtaç yerine koruma ihtiyacı olan çocuk diyoruz mesela.

 

Özellikle vurgulamak istediğiniz konular nelerdir?

Evlat edinmeden ve koruyucu ailelikten oldukça detaylı bir şekilde bahsettik. Bunların bilincine vardıktan sonra şunu unutmamak gerekiyor, devlet koruması altında, yaklaşık 21 bin çocuğumuz var. Bunlardan yalnızca 7 bin çocuğumuz koruyucu aile yanında yaşarken hala 14 bin çocuğumuz devlet eliyle yaşamını sürdürmekte ve aileye kavuşmayı beklemekte. Her çocuğun aile yanında büyümesi bir haktır, ve bu hak temelde BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ardından da ülkemizdeki kanunlarla güvence altına alınmıştır. Çocukların aile yanında büyüme hakkını göz önünde bulundurarak koruyucu ailelik ve evlat edinme hizmetlerinin bilinirliğinin artırılması, toplumsal bilincin oluşturulması gerekiyor. Biz de Korev olarak bu amaçlara yönelik çalışmalar yapmaya devam edeceğiz.

 

Hthayat' ın web sitesine gitmek için tıklayınız.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir