İnsanların bir kayıp yaşadıktan sonra bu durumla yüzleştikleri ilk döneme yas süreci deniliyor. Bu sürecin 5 aşaması bulunuyor. Bu aşamalar; inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme süreçleri olarak özetleniyor. Hemen her insan bu süreçlerden geçiyor. Duyguların vaktinde ve sağlıklı şekilde ifade edilmesi insan psikolojisi açısından önem taşıyor. Yas süreci de birçok farklı duyguyu bir arada barındıran bir süreç olduğundan, vaktinde yaşanmadığında ertelenmiş yas süreci ortaya çıkıyor. Ertelenen, vaktinde yaşanmayan her duygu büyüyor ve büyüdükçe de insanı hasta edebiliyor.
Yas dönemi sürecinde kişinin bedensel ve ruhsal tepkilerinin zaman içerisinde hafiflemesi beklenir. Hafiflemiyor, süre geçmesine rağmen şiddetle devam ediyorsa, kişinin işlevselliğinde bozulma meydana geliyor, hayatını kaybettiği kişi varmışçasına yaşıyor ve gerçeklik algısında bozulma meydana geliyorsa, yani duygusunu sağlıklı yaşamıyorsa, kişinin profesyonel destek alması gerekiyor.
Kişilik bozukluğu, depresyon geçmişi ve eğilimi olan, intihar düşünceleri ve/veya girişimleri olan, obsesif kişilik yapısına sahip, duyguların engellendiği, ifade edilmesine olanak sağlanmayan bir aile ya da sosyokültürel çevrelerde yaşayan bireyler yas sürecinde daha fazla zorlanabiliyorlar. Bu nedenle bu kişiler profesyonel desteğe daha fazla ihtiyaç duyabiliyor.
Özellikle bizim toplumumuzda negatif duygular sıklıkla geçiştirilir. Yoğun üzüntü yaşadığımız durumlarda ağlamak, üzüntülü tepkiler vermek yakınlar tarafından engellenmeye çalışılır. Ya da “aman bak insanların başına ne geliyor, buna üzülme” gibi telkin cümleleri kurulur. Bunlar, kişinin yaşadığı duygunun reddedildiği, anlaşılmadığı hissini uyandırır ve duygusunu ifade etmekten daha çok kaçınmasına sebep olur. Bu nedenle kişinin duygusunu ifade etmesine alan tanıyıcı, kabullenici ve destekleyici bir tutum sergilemek yas sürecinde önem taşıyor.
Duygularınızı ifade edin,
Rahat, huzurlu, konforlu, anlaşılabilir, desteklenir hissettiğiniz ortamlarda ve kişilerle bulunun,
Kaybınız hakkında rahatça konuşun ve duygusal tepkilerinizi rahatça ifade edin.
Yakınını kaybeden çocuklar kayıplarla ilgili suçluluk duygusu yaşayabiliyor. Bu nedenle ne düşündüklerini ifade etmeleri için cesaretlendirilmeleri önem taşıyor. Oyunlar ve resimler, çocukların duygularını ve düşüncelerini en rahat ifade ettikleri alanlardır. Öte yandan dede, babaanne, anneanne gibi aile büyüğü kayıplarında ebeveynler kendi duygusal tepkilerini çocuklarından saklama eğiliminde oluyorlar. Bu yanlış bir tutumdur. Ebeveynlerin de üzgün olduklarında bunu sağlıklı bir dille çocuklarına ifade etmeleri, yas sürecini daha sağlıklı geçirmelerini sağlıyor.
Ergenlik dönemi kişilerin kimlik ve benlik algılarına dair büyük bir yapılanma içine girdikleri bir süreç olması sebebi ile farklı duygusal tepkiler gelişebiliyor. Bu dönemde ergenler yalnız kalma, isyankar, tepkili olma eğiliminde oluyorlar. Herhangi bir kayıp yaşamak, yas süreci onlar için çok zor bir süreç olma özelliği taşıyor. Bu gençleri konuşturmaya zorlamamak gerekiyor. Duygularını ifade etmek isterse her zaman iletişime açık olunduğu mesajının verilmesi ve bu süreçte hissettiklerini rahatça ifade etmesinin öneminin anlatılması onları rahatlatabilir.
Yaşlılık, başlı başına yas konusunun gündemde olduğu bir süreçtir. Kişiler, kendi yaşamlarının sonlanmasına yönelik kaygıları yoğun şekilde yaşayabilir ve yas benzeri tepkiler gösterebilirler. Yakınlarını kaybeden yaşlılarda kendi yaşamlarının sonlanmasına dair düşünceler tetiklenir ve bu üzüntüyü daha farklı şekil ve yoğunlukta yaşarlar. Bu dönemden geçen yaşlılar ile bol bol iletişim kurmak gerekiyor. Bu kişilerin duygularını ifade etmesine destek olunması, onlara ihtiyaçlarına göre davranılması önem taşıyor.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım tarihinde kabul edilmiştir.
Bu Sözleşmeye Taraf Devletler,
Birleşmiş Milletler Andlaşmasında ilân edilen ilkeler uyarınca insanlık ailesinin tüm üyelerinin, doğuştan varlıklarına özgü bulunan haysiyetle birlikte eşit ve devredilemez haklara sahip olmalarının tanınmasının, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu düşünerek,
Birleşmiş Milletler halklarının, insanın temel haklarına ve bireyin, insan olarak taşıdığı haysiyet ve değere olan kesin inançlarını Birleşmiş Milletler Andlaşmasında bir kez daha doğrulamış olduklarını ve daha geniş bir özgürlük ortamında toplumsal ilerleme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlama yolundaki kararlılıklarını hatırda tutarak,
Birleşmiş Milletlerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerinde herkesin, bu metinlerde yeralan hak ve özgürlüklerden ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumdan kaynaklanan ayırımlar dahil, hiçbir ayırım gözetilmeksizin yararlanma hakkına sahip olduklarını benimsediklerini ve ilân ettiklerini kabul ederek,
Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Birleşmiş Milletlerin, çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğunu ilân ettiğini anımsayarak,
Toplumun temel birimi olan ve tüm üyelerinin ve özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için doğal ortamı oluşturan ailenin toplum içinde kendisinden beklenen sorumlulukları tam olarak yerine getirebilmesi için gerekli koruma ve yardımı görmesinin zorunluluğuna inanmış olarak,
Çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul ederek,
Çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Andlaşmasında ilân edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini gözönünde bulundurarak,
Çocuğa özel bir ilgi gösterme gerekliliğinin, tarihli, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi’nde ve 20 Kasım tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Bildirisi’nde belirtildiğini ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (özellikle 23 ve 24’üncü maddelerinde) ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de (özellikle 10’uncu maddesinde) ve çocukların esenliği ile ilgili uzman kuruluşların ve uluslararası örgütlerin kurucu ve ilgili belgelerinde tanındığını hatırda tutarak,
Çocuk Hakları Bildirisi’nde de belirtildiği gibi çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğunu hatırda tutarak,
Ulusal ve uluslararası düzeyde çocukları aile yanına yerleştirme ve evlât edinmeye de özel atıfta bulunan Çocuğun Korunması ve Esenliğine İlişkin Toplumsal ve Hukuksal İlkeler Bildirisi; Çocuk Mahkemelerinin Yönetimi Hakkında Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Pekin Kuralları) ve Acil Durumlarda ve Silâhlı Çatışma Halinde Kadınların ve Çocukların Korunmasına İlişkin Bildirinin hükümlerini anımsayarak,
Dünyadaki ülkelerin tümünde çok güç koşullar altında yaşayan ve bu nedenle özel bir ilgiye gereksinimi olan çocukların bulunduğu bilinci içinde,
Çocuğun korunması ve uyumlu gelişmesi bakımından her halkın kendine özgü geleneklerinin ve kültürel değerlerinin taşıdığı önemi gözönünde tutarak,
Her ülkedeki, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yaşama koşullarının iyileştirilmesi için uluslararası işbirliğinin taşıdığı önemin bilincinde olarak,
aşağıdaki kurallar üzerinde anlaşmaya varmışlardır:
Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’de tanınan hakların uygulanması amacıyla gereken her türlü yasal, idari ve diğer önlemleri alırlar. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin olarak, Taraf Devletler eldeki kaynaklarını olabildiğince geniş tutarak, gerekirse uluslararası işbirliği çerçevesinde bu tür önlemler alırlar.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin çocuğa tanıdığı haklar doğrultusunda çocuğun yeteneklerinin geliştirilmesi ile uyumlu olarak, çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana–babanın, yerel gelenekler öngörüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin, yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu öteki kişilerin sorumluluklarına, haklarına ve ödevlerine saygı gösterirler.
Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlâki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. Bu amaçla Taraf Devletler:
Evlât edinme sistemini kabul eden ve/veya buna izin veren Taraf Devletler, çocuğun en yüksek yararlarının temel düşünce olduğunu kabul edecek ve aşağıdaki ilkeleri gerçekleştireceklerdir:
Taraf Devletler, yetkili makamlarca korunma ve bakım altına alma, bedensel ya da ruhsal tedavi amaçlarıyla hakkında bir yerleştirme tedbiri uygulanan çocuğun, gördüğü tedaviyi ve yerleştirilmesine bağlı diğer tüm şartları belli aralıklarla gözden geçirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler.
Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.
Taraf Devletler, çocukların uluslararası anlaşmalarda tanımladığı biçimde uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı kullanımına karşı korunması ve çocukların bu tür maddelerin yasadışı üretimi ve kaçakçılığı alanında kullanılmasını önlemek amacıyla, yasal, sosyal ve eğitsel niteliktekiler de dahil olmak üzere, her türlü uygun önlemleri alırlar.
Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle:
önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar.
Taraf Devletler, her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhuşa konu olmalarını önlemek için ulusal düzeyde ve ikili ve çok yanlı ilişkilerde gereken her türlü önlemleri alırlar.
Taraf Devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar.
Taraf Devletler aşağıdaki hususları sağlarlar:
Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenini ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir.
seafoodplus.info Devletler, hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddiası ileri sürülen, bununla itham edilen ya da ihlâl ettiği kabul olunan çocuk bakımından, yalnızca ona uygulanabilir yasaların, usullerin, onunla ilgili makam ve kuruluşların oluşturulmasını teşvik edecek ve özellikle şu konularda çaba göstereceklerdir:
seafoodplus.info tedbiri, yönlendirme ve gözetim kararları, danışmanlık, şartlı salıverme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek öğretme programları ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli düzenlemelerin uygulanmasında, çocuklara durumları ve suçları ile orantılı ve kendi esenliklerine olacak biçimde muamele edilmesi sağlanacaktır.
Bu Sözleşme’de yeralan hiçbir husus, çocuk haklarının gerçekleştirilmesine daha çok yardımcı olan ve:
Taraf Devletler, Sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı taahhüt ederler.
Sözleşme’nin etkili biçimde uygulanmasını geliştirme ve Sözleşme kapsamına giren alanda uluslararası işbirliğini teşvik etmek amacıyla:
Bu Sözleşme bütün Devletlerin imzasına açıktır.
Bu Sözleşme onaylamaya bağlı tutulmuştur. Onay belgeleri Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edilecektir.
Bu Sözleşme bütün Devletlerin katılmasına açık olacaktır. Katılma belgeleri Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edilecektir.
Bir Taraf Devlet, bu Sözleşme’yi, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreterine vereceği yazılı bildirim yoluyla feshedebilir. Fesih, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınması tarihinden bir yıl sonra geçerli olur.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri, bu Sözleşme’nin tevdi makamı olarak belirlenmiştir.
İngilizce, Arapça, Çince, İspanyolca, Fransızca ve Rusça metinleri de aynı derecede geçerli olan bu Sözleşme’nin özgün metni, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edilecektir.
Hükümetleri tarafından tam yetkili kılınan aşağıda imzaları bulunan Temsilciler, yukarıdaki kuralların ışığında, bu Sözleşme’yi imzalamışlardır.
İhtirazi Kayıt: Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’sinin 17, 29 ve maddeleri hükümlerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz tarihli Lozan Anlaşması hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkını saklı tutmaktadır.
Hthayat
Koruyucu aile olmak nedir?
Koruyucu ailelik, çeşitli sebeplerle biyolojik ailesiyle yaşayamayan, devlet korumasında kurum bakımında yaşayan, yaş aralığındaki çocuklara sağlanan aile yanında bakım hizmetlerinden biridir. Çocuğun, fiziksel şartlar ne kadar iyi olsa da kurum bakımında kalması birçok faktörde olumsuzluklar doğurabilmektedir. Kurum bakımı yerine, birebir ilgi, sevgi ve saygının olduğu bir aile yanında büyümesinin fiziksel, duygusal ve psiko-sosyal gelişimi için daha iyi olacağı bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır ve koruyucu ailelik de alternatif bir bakım modeli olarak, bu amaca yönelik uygulanmaktadır. Koruyucu ailelikte amaç, çocukların kurum ortamı yerine üstün yararı gereğince, sağlıklı bir aile ortamında büyümesini sağlamaktır.
Hangi çocuklar koruyucu aileye yerleştirilebilir?
Biyolojik anne ve babası hayatta olan ancak onların yanında kalması uygun olmayan, biyolojik aile ile hukuki bağı devam ettiği için evlat edindirilmesi de mümkün olmayan,devlet koruması altında olan çocuklar, uygun görülmeleri halinde koruyucu ailelerle eşleştirilirler. Çocuğun koruyucu aileye yerleştirilmesi için biyolojik anne ve babasından rıza alınmasına gerek yoktur.
Koruyucu aile olmak için nereye başvurulur?
Koruyucu aile olmak isteyen kişiler, yaşadıkları ildeki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın İl Müdürlüklerindeki koruyucu aile birimine başvurabilirler. Koruyucu ailenin başvurundan sonra gerçekleşen hazırlık süreci ortalama 6 ila 8 aylık bir zaman arasında gerçekleşir.
Koruyucu ailelik ne kadar sürer? Çocuk kaç yaşına kadar koruyucu ailede kalır?
Çocuğun koruyucu aile yanında kalma süresi, koruma altına alınma nedenine bağlı olarak değişiklik gösterir. Çocuk uzun yıllar koruyucu ailesinin yanında kalabileceği gibi belirli bir süreden sonra biyolojik ailesine döndürülme ihtimali de vardır. Biyolojik ailesine döndürülme ihtimali, çocuğun yüksek yararı göz önünde bulundurularak kurum tarafından oluşturulan komisyon ile karar bağlanmaktadıseafoodplus.info bu biyolojik aileye döndürülme oranı çok düşüktür. Koruyucu aileler, biyolojik aile şartlarını iyileştirdiğinde çocuğun biyolojik aileye dönme ihtimalini bilerek bu hizmete dahil olurlar. Ancak mevzuatta tanımı ne kadar süreli koruyucu ailelik olarak geçse de, uygulamada ,çok büyük oranda ,çocuklar devlet korumasının kaldırıldığı ,reşit oldukları 18 yaşına kadar ailenin yanında yaşamakta, hatta 18 yaşını doldurduktan sonra biyolojik ailelerdeki gibi ,aile yanında kalmaya devam edebilmektedir.
Koruyucu aile, çocuğu evlat edinebilir mi?
Koruyucu aileliğin ve evlat edinmenin birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Devlet koruması altındaki çocukların statüleri farklılık gösterir. Koruyucu aile statüsündeki bir çocuğun evlat edinme statüsüne geçebilmesi mümkündür ama başlangıçta evlat edinmeyi düşünen aileler, ilk önce koruyucu aile olup ilerde çocuğumu evlat edinirim düşüncesiyle hareket etmemelidirler.
Koruyucu ailedeki çocuğun biyolojik ailesi rıza verirse, çocuk evlat edinme statüsüne geçer. Koruyucu ailesi ile 1 yıldan uzun süredir birliktelerse, koruyucu ailenin evlat edinme isteği varsa, çocuk, evlat edinme sırasındaki ailelerle eşleştirilmez. Eşleştirmede koruyucu aileye öncelik verilir. Çünkü koruyucu aile, Medeni Kanun gereğince 1 yıl bakım süresini gerçekleştirmiş demektir. Başka bir durum ise, koruyucu ailede yaşayan çocukla biyolojik ailenin uzun süre iletişimde bulunmamış olması. Çocuğun yıl gibi uzun sürelerle görülmeye gelinmemesi, biyolojik aile ile sağlıklı bir iletişim ortamının bulunmaması halinde koruyucu aile dilekçe ile kuruma statü değişikliği talebinde bulunabilir.
Bu her iki durumda da sosyal hizmet uzmanı ve kurum çocuğun üstün yararınca karar verir, vermelidir.
Kimler koruyucu aile olabilir? Koruyucu aile olmak için gereken özellikler nelerdir?
T.C. vatandaşı olup yaş aralığında olan, en az ilkokul mezunu, düzenli bir geliri olan kişiler veya çiftler koruyucu ailelik başvurusunda bulunabilirler. Toplumda çok biliniyor ama bekar bireyler de koruyucu aile olabilir. Ayrıca ailenin biyolojik çocuğunun olması, koruyucu aile olmasının önünde engel değildir.
Koruyucu aile başvurusu nereye yapılır?
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koruyucu ailelik ve evlat edinme işlemlerinden sorumludur. Koruyucu aile olmak isteyenler İl Müdürlüklerinde bulunan koruyucu ailelik birimine başvuru yapabilirler. Başvuru yapıldıktan sonra gerekli evraklar hazırlanarak teslim edilir, detaylı incelemeler sonrasında koruyucu aile olabilme statüsü alabilen kişi ve aileler, çocuk evlerindeki uygun çocuk ile tanıştırılır. Bir süre çocuğun bulunduğu evlerde uyum süreci takip edilir, uyum sağlandığında ise çocuk koruyucu ailesi ile birlikte yaşamaya başlar. Koruyucu aile olma sürecinde ve sonrasında aileler, sosyal hizmet uzmanları tarafından düzenli olarak denetlenir.
Akrabalar koruyucu aile olabilir mi?
Her çocuğun öyküsü kendine özeldir, her çocuğa uygulanması gereken tedbirler de birbirinden farklıdır. Burada çocuğun devlet korumasına alınmasına sebep olan koşullara bakmak doğru olacaktır. Çocuk devlet koruması alınırken yapılan incelemeler neticesinde, akrabalarının ona bakım vermesi çocuğun ihmal veya istismarına yol açmayacaksa ve akrabalardan çocuğa bakmaya gönüllü bireyler varsa, uzmanlar koruyucu aile olmalarına yönelik teşvik edebilir veya akrabaların kendisi koruyucu aile olmak için başvuruda bulunabilirler.
Koruyucu aile olunacak çocuğun yaşı ve cinsiyeti seçilebilir mi?
Koruyucu aile adayları, başvuru esnasında koruyucu ailesi olmak istediği çocuğun yaş ve cinsiyet niteliklerini belirtebilir ama süreç içerişinde yapılan görüşmeler neticesinde, sosyal hizmet uzmanları ailenin dinamiklerine uygun çocuk niteliği hakkında değerlendirme ve tavsiyede bulunurlar, aileler bu konuda esneklik sağseafoodplus.info çocukların gösetrilmesi ve aradan seçim yapılması gibi bir uygulama yoktur.
Koruyucu aile olmakla ilgili diğer detaylar nelerdir?
Çocuk ile koruyucu aile arasında 18 yaş olması şartı bulunmamaktadır ancak bu şart evlat edinmede mevcuttur. Evlat edinilen çocuk, evlat edinen ailenin nüfusuna geçer, ailenin kütüğüne kaydedilir, soyadını alır ve biyolojik ailede olduğu gibi miras gibi haklara sahip olur. Koruyucu ailede olan çocuk ise devlet korumasında ve takibinde, biyolojik ailesinin kütüğünde kalmaya devam eder.
Evlat edinme ile koruyucu aile hizmeti arasındaki temel farklar nelerdir?
Türkiye’de evlat edinilme biliniyor ancak koruyucu ailelik kavramı henüz yeterince bilinmiyor ya da yanlış biliniyor. Evlat edinme ile arasındaki en temel farkı çocuğun 18 yaşına kadar koruyucu ailesinin soyadını alamaması ve yasal mirasçısı olamayışıdır. Evlat edinme statüsündeki çocuklar terk edilmiş ya da biyolojik ailesinin rızasının alındığı çocuklardır.
Koruyucu aileliğe başvurabilmek için TC vatandaşı olmak, yaş aralığında olmak, Türkiye’de ikamet etmek, düzenli gelir sahibi olmak, en az ilkokul mezunu olmak temel şartlardır. Bekarlar ve biyolojik çocuk sahibi olan kişiler de koruyucu aile olabilir.
Evlat edinmede ise çiftlerin 30 yaşını doldurmuş olmaları veya en az 5 yıldır evli olmaları gerekmektedir. Bunun yanında bekar kişiler de evlat edinmeye başvurabilirler. Çocuğun anne ve babası hayattaysa, evlat edindirme için biyolojik anne-babanın rızası gerekir. Koruyucu ailelikte ise bu rızaya gerek yoktur.
Evlat edinme statüsünde her yıl yaklaşık çocuk olmaktadır, ancak başvurular çok daha fazla olduğundan bekleme sureci yaklaşık yıl aralığındadır. Koruyucu ailelikte ise ortalama 6 ayda süreç tamamlanır ve koruyucu aile çocukla tanışır.
Evlat edinenlere veya koruyucu aile olanlara sosyoekonomik destekler sağlanır mı? Ücret ödenir mi? Koruyucu aileler yaşayabilecekleri psiko-sosyal problemlerde neler yapabilirler?
Evlat edinme ve koruyucu ailelik arasındaki farklardan biri de bu aslında. Evlat edinen ailelere herhangi bir sosyoekonomik destek sağlanmaz. Evlat edinme işlemi gerçekleştikten sonra çocuğun koruma kararı kalkar ve artık uzmanların ve kurumun da sorumlulukları ilerleyen zamanlar için sonlanmış olur. Aile ve çocuk biyolojik aileler gibi kurumdan bağımsız yaşamlarına devam ederler. Ancak koruyucu ailelere çocuğun yaşına, sayısına, özel gereksinimine göre değişen koruyucu aile ödemesi yapılır. Aile ile sürekli temas halinde olan kurumdaki sosyal hizmet uzmanı da yaşanabilecek problemlere karşı destek mekanizması görevi görür. Aynı zamanda Korev olarak biz de ailelere psiko-sosyal destek sağlıyoruz. Önemli olan koruyucu aileliğin de bir aile çeşidi olduğunu kabul etmekten geçiyor. Koruyucu ailelerin süreç içerisinde yalnız hissetmemesi oldukça önemli.
Koruyucu aile hizmeti, çocuklara en çok hangi açılardan fayda sağlamaktadır?
Tüm dünyada ve ülkemizde yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde, personel eliyle toplu bakım modellerinde çocukların gelişiminin fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz etkilendiğini, akranlarının çok gerisinde kaldığı ispatlanmıştır.
Devlet eli ile toplu bakım modellerinde fiziki şartlar genellikle iyi olmasına rağmen, çocukların bakım verenlerle temaslarının çok yetersiz olması, birebir ilgi ve sevgi eksikliği, bakım verenlerin sürekli değişmesi gibi sorunlar çocuklarda güvenli bağlanmanın gerçekleşmesine engel olmakta, değersizlik hissi yaratmakta, toplumda yaşamak için gerekli donanımlara sahip olmadan yetişmelerine sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde personel eliyle bakım modelleri ’lerden itibaren giderek azalmış, birçok ülkede terkedilmiştir. Bu ülkelerde koruyucu ailelik ve evlat edinme oranlarının %85 seviyelerinde iken ülkemizde bu oran %30’larda kalmıştır.
Çocuğun koruyucu ailesi ile birlikte yaşaması onun fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan sağlıklı gelişim göstermese, travmaların iyileştirilmesine, baş etme kapasitesinin güçlendirilmesine, aile yanında büyüme hakkının yanında eğitim, sağlık, oyun vb. gibi diğer haklarının da sağlanmasına imkan yaratır.
Gönüllü aile hizmeti nedir?
Gönüllü ailelik, koruyucu ailelik ve evlat edinmeden farklı olarak çocukla birlikte yaşamadığınız, onu yaşadığı kurumda düzenli aralıklarla ziyaret ettiğiniz bir hizmettir. Kişiler, gönüllü aile olmak istediklerinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine başvurabilirler. Devlet koruması altındaki çocuklarımız şuanda Çocuk Evi/Sevgi Evi denilen ev tipi kurumlarda kalmaktadırlar. Bu evlerde yakın yaş gruplarında çocuk birlikte kalmaktadır. Kişiler başvuru yaparken bir çocuğun gönüllüsü ya da tüm evin gönüllüsü olabileceklerini söyleyebilirler. Ancak gönüllü ailelikte oldukça dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Çocukları ziyaret ederken, bunun düzenli olmasına özen göstermek, çocuklara söz vermemek, onlara kendilerini kötü hissettirecek söylemlerde bulunmamak, fotoğraflarını çekmemek, aileleri ile ilgili özel sorular sormamak gibi konular gönüllü aile olmak isteyen kişilerin dikkat etmesi gereken önemli konulardan bazılarıdır.
Korev aday ailelere veya koruyucu/gönüllü ailelere hangi konularda yardımcı oluyor?
Korev olarak, koruyucu ailelik, gönüllü ailelik ve evlat edinme hizmetleri hakkında bilgilendirme aşamasında oldukça etkin bir rol oynuyoruz. Aileler araştırmaya başladıklarında bize ulaşıyorlar ve İl Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen çoğu görüşmesinin öncesinde biz ailelerle görüşmüş ve ön bilgilendirmeyi yapmış oluyoruz. Aileler sistemler hakkında soru işaretlerine sahip olabiliyor, bu soru işaretlerinin giderilmesine ve süreç içerisinde yaşanan olumsuzluklarla baş edebilmelerine yönelik psiko-sosyal destekte bulunuyoruz. Ailelerin koruyucu aile veya evlat edinen aile olduklarında aslında süreçleri tamamlanmış olmuyor. Zaman içerisinde farklı koşullarla karşılaşabiliyorlar. Çocuğun yetiştirilmesine yönelik, sınır koyma, davranış problemleri vb. konular olabiliyor. Bu konulara yönelik gönüllü uzmanlarımızın desteğiyle bilgilendirme faaliyetleri yürüterek ailelerin bilinçlenmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Biyolojik ailelere döndürme durumlarında, hak savunuculuğu rolümüzü üstlenerek, koruyucu ailelerin hukuki süreç hakkında bilgilendirilmeleri, bu sürece hazırlanmaları ve adapte olmalarına yönelik yine hukuki ve psiko-sosyal desteklerimiz oluyor.
Kaynaştırma nedir? Aile ile toplumun kaynaştırması anlamına mı gelir? Sürecin normalleşmesi nasıl kolaylaştırılabilir? “Başkasının çocuğunu kendi çocuğun gibi sevebilecek misin?” gibi ifadeler, bu hizmete gönüllü olan birey veya ailelere kendi çevreleri tarafından yöneltilebilmektedir. Bu konuda Korev olarak neler söylemek istersiniz?
Bir çocuğun hayatta fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı birey olarak devam etmesi için en önemli konunun güvenli bağlanması olduğunu artık çoğumuz biliyoruz. Devlet eliyle, sürekli değişen personel ile çocuğun güvenli bağ kurması ne yazık ki mümkün değil. Çocuğun karnını, kalbini ve beynini besleyecek bir ebeveyne ihtiyacı var, bilimsel olarak kanıtlanmış bu durumu bizler de savunuyoruz. Bizim toplumuzda kadınlar genellikle duygusal olarak bir çocuğun sorumluluğunu alabilmeyi ve ona bağlanmayı daha kolay yapabiliyorlar, erkekler genellikle daha temkinli yaklaşıyor. Ancak bizim tecrübe ettiğimiz bir durum da şu ki çocukla yaşamaya başladıktan sonra durum çok farklılaşıyor. Koruyucu babalarımız çocuklarını çok seviyor ve örnek olmak için artık anlatıyor, konuşuyor yüreklendiriyorlar.
Toplumun bakışı çok zıt iki görüşten oluşuyor. Bir grup koruyucu aile olmanın büyük cesaret olduğunu, başkasının çocuğunu sevemeyeceğimizi, biyolojik aileye genetik olarak benzeyeceğini, büyük risk olduğunu düşünüyor ve vazgeçirmeye çalışıyor.
Diğer grup da çok kutsal, ulvi, cennetlik olduğumuzu düşünerek fazlasıyla yüceltiyor.
Biz her iki görüşün de doğru olmadığını biliyoruz. Epi-genetik bilimi artık ispatladı ki genlerimizle değil çevre ile şekilleniyoruz, bizler yaşayarak tecrübe ediyoruz ki başkasının çocuğu diye bir şey yok, bizim çocuklarımızla bağlarımız inanılmaz güçlü, onu bu dünyaya kimin getirdiğinin hiç önemi yok ve çok seviyoruz. Başkasının çocuğunu sevebilmek ulvi bir durum değil sadece insanın doğasında olan olağan bir durum.
Korev olarak da bu toplumsal ön yargılara her koruyucu ailenin maruz kalabildiğini ailelerle paylaşıp yalnız olmadıklarını, bu bakış açılarıyla birlikte mücadele edeceğimizi söylüyoruz, birlikte mücadele ediyoruz, onların yanında oluyoruz. Ancak bu tek başına yeterli olmayabiliyor. Bu sebeple toplumdaki kullanılan dilin ve bakış açısının değişmesi için “Etiketsiz Eğitim”, “Sosyal Duvarları Yıkalım”, “Doğru Sözlük Kullanalım” gibi çok sayıda çalışma yaptık. Özellikle çocuklarımıza doğru dili kullanmayı çok önemsiyoruz. Çünkü dilimiz ayrıştırabiliyor. Evlatlık yerine evlat edinilen çocuk, öz yerine biyolojik, korunmaya muhtaç yerine koruma ihtiyacı olan çocuk diyoruz mesela.
Özellikle vurgulamak istediğiniz konular nelerdir?
Evlat edinmeden ve koruyucu ailelikten oldukça detaylı bir şekilde bahsettik. Bunların bilincine vardıktan sonra şunu unutmamak gerekiyor, devlet koruması altında, yaklaşık 21 bin çocuğumuz var. Bunlardan yalnızca 7 bin çocuğumuz koruyucu aile yanında yaşarken hala 14 bin çocuğumuz devlet eliyle yaşamını sürdürmekte ve aileye kavuşmayı beklemekte. Her çocuğun aile yanında büyümesi bir haktır, ve bu hak temelde BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ardından da ülkemizdeki kanunlarla güvence altına alınmıştır. Çocukların aile yanında büyüme hakkını göz önünde bulundurarak koruyucu ailelik ve evlat edinme hizmetlerinin bilinirliğinin artırılması, toplumsal bilincin oluşturulması gerekiyor. Biz de Korev olarak bu amaçlara yönelik çalışmalar yapmaya devam edeceğiz.
Hthayat' ın web sitesine gitmek için tıklayınız.