Makatta meydana gelen çatlakların ve yırtıkların nedenleri nelerdir?
Makat bölgesinde çatlak ve yırtık oluşumlarına neden olan durumlar şunlardır:
Makatta çatlak veya yırtığın belirtileri nelerdir?
Makatın ağrıması: Pek çok kişi tuvalet yapma esnasında; yanma ya da yırtılmaya bağlı olarak hissettiği ağrıdan şikayetçi olur. Dışkıyı yaptıktan sonra; hissedilen bu ağrı dakikalarca veya saatlerce sürebilir. Ağrının nedeni; makatın iç kası olan sfinkter kasının kasılması ile ilişkilidir. Şiddeti yüzünden; kişiler, tuvaletini yapmaktan kaçıyor ya da bu durumu geciktiriyor. Şu unutulmamalıdır; tuvaleti yapmaktan kaçınmak dışkının olduğundan daha sert bir hale gelmesine ve yırtığın daha da artmasına neden olacaktır. Bu yüzden var olan şikayetleri artırmamak adına böyle bir yöntem tercih etmeyin.
Makatın şişmesi: Çatlağın dışındaki cilt şişmeye bağlı olarak kabarabilir. Makat temizlenirken, kişi bu kendi kendine fark edebilir.
Makatın kanaması: Çoğu zaman; az miktarda ve kırmızı renkli kanama olarak görülür. Tuvalet yaptıktan sonra peçete kağıdı üzerinde görülen kan ile fark edilebilir. Bu kanamalar; hemoroid rahatsızlığı ve kalın bağırsak kanserinin de belirtileri olabilir.
Makatın kaşınması: Makatta meydana gelen çatlak ve yırtık; ard arda iyileşip yeniden açılırsa; bu durum kaşıntılara neden olabilir.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Makatta meydana gelen çatlak ve yırtıkların tedavi yöntemleri şu şekildedir:
Fissürektomi: Makatta olan çatlağın cerrahi olarak kesilerek çıkartılması operasyonudur.
Makat genişletilmesi: Genel anestezi ya da belden uyuşturma yöntemi ile makatın genişletilmesi operasyonudur.
Lateral internal sfinkterotomi: Makat iç kasının kesilmesi işlemidir. Makat çatlağının cerrahi tedavisinde en çok tercih edilen yöntem olup, temelini; makat bölgesinde dinlenme basınçlarının yükselmesine sebep olan iç makat kasının kesilmesi oluşturur.
Fissürektomi ve kaydırma: İlgili bölge cerrahi olarak alındıktan sonra; bu alana, çevre dokulardan kaydırma (flep) yapılması ve bu işlem ile ilgili bölgenin doldurulması (anoplasti) operasyonudur.
Lazerle fissürün yakılması: Ameliyathane ortamında; ilgili bölge lazer ışınları ile yakılır.
Radyofrekans ile sfinkterotomi: Makat içi kasının, radyofrekans ile kesilmesi işlemidir.
Makat hastalıkları, genel olarak anal bölgede gerçekleşen yapısal veya fonksiyonel bozuklukları kapsayan rahatsızlıkları tanımlar. Bu rahatsızlıklar çok yaygın olarak görülürler ve çoğu durumda yaşam konforunu olumsuz ölçüde etkileyecek şiddette seyrederler. Makat rahatsızlıklarına sahip olan hastaların yaşam kalitesi büyük oranda düşmekte ve olumsuz seyretmektedir.
Avicenna Hastanesi olarak kaleme aldığımız bu yazıda söz konusu rahatsızlıkların tespiti ve tedaisinden söz edecek, bu hastalıkları en detaylı haliyle ele alacağız. Makat hastalıkları hakkında bilgi edinmeyi amaçlayan hastalarımız bu yazımızı okuyarak aklılarındaki soru işaretlerini giderebilir, anal hastalıklar hakkında bilgi edinebilirler.
Söz konusu hastalıklar genel olarak, anal kanalda (makat bölgesi) ve çevresinde ortaya çıkan sorunları kapsamaktadır. Makat bölgesi hastalıkları, altta yatan bazı nedenlere bağlı olarak gelişebilmektedir. Ancak anal bölge hastalıklarından tümüyle bahsetmeden önce makat bölgesi ve bağırsak yapısı hakkında detaylı bir bilgilendirme yapmamız gerekir.
Anal bölge, sindirim sisteminin son bölümü olup, kalın bağırsağın dışa açıldığı ağız kısmıdır. Bununla birlikte kalın bağırsak farklı bölümlerden oluşmaktadır. İnce bağırsakla bir araya geldiği bölgeye çekum ismi verilmektedir. Çekumdan sonra bağırsak yukarı doğru devam eder. Bu kısma çıkan kolon adı verilmektedir. Buradan karın içine doğru sağdan sola uzanmaktadır. Bu bölüm de transvers (enine) kolon olarak adlandırılır.
Karnın sol tarafına ulaştığında ise bağırsak, aşağıya doğru yön değiştirir. Bu bölüme inen kolon denmektedir. İnene kolonun devamı ‘S’ harfi biçimindedir. Burası sigmoid kolon olarak adlandırılmaktadır. Kalın bağırsağın son bölümü dışkının depolandığı rektum kısmıdır. Ve sonra anüs yani makat gelir.
Makat etrafındaki hastalıklar toplumda sık sık gözlenmektedir. Hassas bir bölge olması sebebiyle makat ve etrafındaki şikayetler ciddi sorunlara yol açabilir. Bunun yanında hastalar bu sorunlarını pek konuşmak istemedikleri için genellikle doktora çok geç başvururlar.
Makatta kanama, makat etrafında ele gelen çıkıntılar, makat etrafında kaşınma ve yanma, ağrılı dışkılama, iç çamaşırların kirlenmesi ve kokulu akıntılar problemi daha da artırır ve artık müdahale etmekten başka çare kalmaz. Ancak bu hastalıklara da diğer hastalıklar gibi belirtilerin görüldüğü ilk anda müdahale edilmesi gereklidir. Bu sebeple erken tanı hastalıkların tedavisi için çok önemlidir.
Anüs hastalıklarında belirtiler, hastalığın türüne ve şiddetine göre farklılık göstermektedir. Ancak en sık görülen belirti, makatta kanamadır. Hastalar anüste meydana gelen kanamaları çoğunlukla basur kanaması yani hemoroid olarak değerlendirirler ancak bu belirti her zaman hemoroide işaret etmez.
Buna ek olarak makatta ağrı ve yanma hissi yaşanır. Anal bölgede şiddetli basınç hissi, şişlik, kabızlık, kaşıntı, akıntı, dışkı kaçırma ve makat sarkmasından dolayı ele gelen küçük çıkıntılar görülebilmektedir. Hastalıkların ilerleyen evrelerinde kişiler oturamaz ve hatta yürüyemez hale bile gelebilmektedir.
Makatta bulguları birbirine benzeyen ve bu yüzden tanıları karışan bazı hastalıklar vardır. Hastalar sıklıkla bu şikayetlerin hepsini birden basur hastalığı olarak nitelendirmektedir. Ancak bunların çoğu gerçekte farklı bir rahatsızlıktan kaynaklı şikayetler olmaktadır. Bunun yanında anal hastalıklara genellikle sadece gözle ve elle muayene sonucu tanı konulabilmektedir. Sık olarak görülen makat hastalıkları aşağıda yer almaktadır:
Bu rahatsızlık, en sık görülen makat hastalıklarından biridir. Halk arasında ‘basur’ olarak anılmaktadır. Tıp literatüründe bu hastalık, anal tromboz (tromboze hemoroid) olarak da geçmektedir. Hemoroidler, anüste normal anatomik yapının bir parçası olarak bulunan damarsal dokulardır. Ancak bu bölgedeki damar yumaklarının genişlemesi ve sarkması nedeniyle hemoroidler, hastalık yani anal tromboz halini almaktadır. Bununla birlikte dışkıda kan görülmesi ve memeleşme şeklinde yapıların ele hissedilmesi mümkündür. Yeni başlamış hemoroidler ilaçlarla tedavi edilirken ileri evrede olanlar ameliyatsız bazı müdahaleler ve çok ilerleyenler ameliyatla tedavi edilmektedirler.
İlk etapta görülen en sık şikayet basur kaşıntısıdır. Buna ek olarak ilerlemiş basur kanamaya neden olur. İç ve dış hemoroidler olmak üzere iki şekilde görülmektedir. İç hemoroidler, anüse dışardan bakıldığı zaman görülemeyen, iç kısımda bulunan hemoroidlerdir. Dışardan elle hissedilebilen veya görülebilenler ise dış hemoroidlerdir. Bu her ikisi de ayrı ayrı belirtiler veren hastalık çeşididir. Tedavisi için fitiller, kremler, otlar gibi çok sayıda tedavi alternatifleri mevcuttur. Çok geç evrede cerrahi yöntemler uygulanmaktadır.
Hemoroid hakkında daha fazla bilgi edinmek için ”Hemoroid Tedavisi Yöntemleri” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Anüs bölgesini örten ve cilt benzeri yapıda oluşan küçük yırtığa anal fissür adı verilmektedir. Halk arasında makat çatlağı olarak bilinen bu hastalık, dışkılama sırasında şiddetli ağrı ve az miktarda kanamaya neden olmaktadır. Yeni başlamış çatlak medikal tedavi ile iyileştirilebilmektedir. Ancak çok ilerlemiş olanlar cerrahi yöntemler kullanılarak giderilmektedir. Makat çatlağı ameliyatını yapma kararı, çatlağın ne kadar uzun ve derin olduğuna bağlı olarak değişmektedir. Açık ve kapalı ameliyat olarak yapılabilmektedir. Açık ameliyatta iç makat kası kesilerek, yara açık bırakılır. Kapalı yöntemde ise iç makat kası kesilir ve ardından deriye dikiş atılır. Ancak bu teknik, makat apsesi geliştirme riski sebebiyle daha az tercih edilmektedir.
Bu hastalık, makatı çevreleyen yağ doku ve salgı bezlerinin enfeksiyon kapması sonucu meydana gelir. Enfeksiyon, ilaçla tedavi edilmediği taktirde ilerleyerek, apseye dönüşür. Bu çoğunlukla ani başlayan bir durumdur. Künt bir ağrı şeklinde başlar ve birkaç gün içinde şiddetlenir. Bununla birlikte oturma, yürüme ve dışkılamayı engelleyecek duruma gelir. Belirtileri arasında şişlik, sıcaklık ve hassasiyet de vardır. Bilinen yaygın makat hastalıklarından olan perianal apse geliştikten sonra bu bölgenin yarılarak içindeki irinin akıtılması gereklidir.
Makat içindeki bağırsak bölümü ile deri arasında kanal oluşması durumuna anal fistül adı verilmektedir. Anüs bölgesinde fistül veya tıbbi ismiyle perianal fistül olarak bilinmektedir. Anal fistüller genellikle eskiden oluşmuş bir apse sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkta anal bölgede irin birikir.
Anüs bölgesinin mantar enfeksiyonu kapması sonucu meydana gelir. Makatta mantar enfeksiyonunda kaşıntı, kızarıklık ve şişlik nedeniyle sıklıkla kanama görülmektedir. Anal mantarlar ilaçlarla tedavi edilebilmektedir.
Polipler, bağırsak duvarından kaynaklanan mantar biçiminde sapı olan yapılardır. Tüm sindirim sisteminde görülebilen polipler, çocuklarda çoğunlukla kalın bağırsağın son bölümü olan ve anüsün hemen üstünde bulunan rektumda saptanır. Yine özellikle çocuklarda en sık rektal kanama yapan nedenlerden biri poliplerdir. Tedavisi ise bu poliplerin bağlanarak kökünden kesilmesidir. Bununla birlikte kesilerek alınan örneklerin patolojik olarak da incelenmesi gereklidir.
Kıl kurdu adı verilen parazitler, aslında bağırsakta gelişmektedir. Ancak bu parazitlerin anüsü tahriş etmesi sonucu şiddetli kaşıntılara ve dışkılama ile birlikte kanamaya neden olabilmektedir. Başlıca görülen türleri arasında, kıl kurtları, kamçı kurdu, askaris, çengelli solucan ve cüce tenya vardır. Bağırsak parazitlerinin teşhisi genellikle dışkı incelemeleri yoluyla konulmaktadır. Görülen belirtilerin şiddeti ise parazitin türüne, yerleştiği organa ve parazitin miktarına göre değişmektedir.
Anal bölge hastalıkları içinde siğiller de sıklıkla görülmektedir. Bununla birlikte arttıkları veya büyüdükleri zaman yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilirler. Özellikle kadınlarda sıklıkla görülen genital siğillerle birlikte bir de anal siğillerin oluşması psikolojik olarak da kişileri olumsuz etkilemektedir. Bu siğillerin tek tedavisi, temizlenmeleri şeklindedir. Küçük ve az olanlarda merhem veya sprey tedavileri uygulanarak kendi kendilerine düşmeleri sağlanırken, daha büyük ve fazla olan siğiller koter verilen bir aletle yakılarak temizlenmektedir.
Makat hastalıkları içinde en az görülenlerden biridir. Anal kanser, rektal kanama ve şiddetli ağrı gibi belirti ve semptomlara neden olur. Bu hastalıkta tedavi kanserin türüne, evresine ve kişinin sağlık durumuna göre ışın tedavileri, kemoterapi veya ameliyat olarak planlanır. Hangi tedavi yönteminin hastaya uygun olduğuna ise alanında uzman bir hekim karar vermektedir. Bu hastalığa sahipseniz, tedavi ve sonuçlar hakkında hekiminizle detaylı bir şekilde konuşarak kendiniz için en uygun yolu tercih edebilirsiniz.
Genellikle 30 yaşın altında olan erkeklerde görülen bu sağlık problemi, pilonidal sinüs olarak adlandırılmaktadır. Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) deri altında bulunan kistin deri artıklarıyla dolup enfeksiyon kapması sonucu oluşur. Apse mevcutsa boşaltılarak antibiyotik tedavisi uygulanır. Bundan sonrası genellikle cerrahi uygulamalardır.
Apsenin olmadığı hallerde ise fenol enjeksiyonu, tıraşlama, gümüş nitrat uygulanması gibi ameliyat dışı teknikler uygulanır. Ancak bu tekniklerin sonrası hastalığın tekrar etme ihtimali oldukça yüksektir. Cerrahi işleme uygun olan hastalarda ise mikrosünüsektomi (çok küçük kesiden sinüsün çıkartılması), çıkartılıp açık bırakma, açık kalan bölgeyi dikme ve flep çevirerek sinüsün çıkartılması teknikleri uygulanabilir. Bu yöntemlerden tekrar etme oranı en düşük ve hasta memnuniyeti en yüksek olanı flep tekniğidir.
Kalın bağırsağın son kısımları olan rektum veya sigmoid kolonun anal kanaldan dışarı çıkması ile karakterize bir hastalıktır. Nedeni tam olarak bilinmese de altta yatan en önemli sebep, pelvik taban kaslarındaki yetersizlik olduğu tahmin edilmektedir. Bununla birlikte bu hastalık, obezitesi olan bireylerde, kadınlarda ve özellikle de yaşlılarda daha çok görülmektedir. Ayrıca kadınlarda beraberinde mesane ve rahim sarkmaları da anal prolapsusa eşlik edebilmektedir.
Bu hastalık, ter bezlerinde ortaya çıkan iltihaplanma durumudur. Çoğunlukla koltukaltı, kasıklar ve kuyruk sokumunda görülmektedir. Bununla birlikte hastalığın tedavisi için birçok alternatif mevcuttur. Ancak ilaçlarla tedavi edilemediği durumlarda iltihaplı ter bezlerinin mutlaka ameliyatla çıkarılması gerekmektedir.
Makat hastalıkları içinde hemoroid ile en sık karıştırılan hastalık anüste çıkan egzamalardır. Anal dermatit olarak da isimlendirilmektedir. Bununla birlikte yağ salgılarının çok yoğun olduğu bölgelerde oluşmaktadır. Anüste kaşıntı ve ıslaklık hissi, çamaşırın akıntı ile kirlenmesi, otururken ağrı duyma ve makatta kötü koku şeklinde belirtiler gözlenir. Tedavisinde ise genellikle kortizonlu merhemler kullanılmaktadır.
Anüs bölgesinde dışkının tutulmasını sağlayan 2 tane kas (sfinkter) bulunmaktadır. Bunlar iç ve dış kaslardır. Dış kas her zaman bizim kontrolümüzdedir. Dışkılama esnasında dış kas hafif ıkınma ile açılır ve buna paralel olarak iç kas da kendiliğinden açılmaktadır. Ancak iç ve dış kas arasındaki bu uyumun bozulduğu durumlarda kişi kabız olmasa da ıkınarak veya çok fazla zorlanarak dışkısını yapar. Bu ıkınma ve zorlanma sonucu ortaya çıkan basınçtaki artış, buradaki damarların şişmesine sebep olur ve hemoroit meydana gelir. Bununla birlikte kesin olarak sebepleri belli olmasa da anal bölge hastalıklarının ortaya çıkmasını kolaylaştıran bazı faktörler olduğu tahmin edilmektedir. Bilinen bazı faktörler şu şekildedir:
Bu nedenler aniden ya da zaman içerisinde çeşitli anal rahatsızlıkların ortaya çıkmasında etkilidir.
Anal hastalıklar genellikle elle muayene ve gözle görülme sırasında teşhis edilmektedir. Detaylı bir fizik muayene ile birlikte şikayetlerinizi bir araya getiren hekiminiz anal bölge hastalıklarından hangisine sahip olduğunuzu kolayca anlar. Bunların dışında gerektiği durumlarda kolonoskopi yapılarak bağırsağın iç kısmı da kontrol edilebilir.
Anal bölge hastalıklarında tedavi şekilleri hastalığın türüne ve şiddetine göre değişmektedir. Örneğin anal fissür tanısı konulan herkese aynı tedavi uygulanır diye bir kural yoktur. Makat hastalıklarının çoğunda ilaçlarla tedavi mümkün olduğu gibi skleroterapi, bant ligasyonu ve cerrahi tedavinin değişik türleri de uygulanmaktadır. Bu tedavi şekillerinden hangisinin hasta için uygun olduğu ise doktorun ve hastanın ortaklaşa verecekleri karar ile belirlenir.
Anal bölge hastalıklarını önlemek için günlük yaşam pratiklerinizde yapacağınız ufak değişiklikler yeterli olacaktır. Bu değişikliklerin başında sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazanmak ve bol fiziksel aktivite yapmak gelir. Genel olarak makat hastalıklarını önlemek için şu pratikleri uygulayabilirsiniz:
Tüm bu önlemleri uygulayarak makat hastalıklarının önüne geçebilir, oldukça kolay bir şekilde sağlıklı bir yaşama adım atabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Makat hastalıkları için hangi bölüme gidilir?
Bu hastalıklar, Genel Cerrahi alanına girmektedir. Bu sebeple anüs hastalığına bağlı şikayetleriniz için alanında deneyimli bir Genel Cerrahi uzmanına muayene olabilirsiniz.
Makat çatlağı kendiliğinden geçer mi?
Çatlak oluşumunda ana etken kabızlıktır. Katılaşmış olan dışkı çıkarılırken anüsün iç tarafında yırtılmalara sebep olmaktadır. Fakat bu sert ve kalın dışkı art arda olmazsa meydana gelen yırtıklar kendiliğinden düzelmektedir. Başlangıçta oluşan ani ağrı ve yanma gibi belirtiler de zamanla kaybolur.
Makatta gelen her çıkıntı siğil midir?
Anüs bölgesinde oluşan küçük şişlikler veya kabarıklıklar başka bir anal rahatsızlığın da belirtisi olabilir. Doğru bir tanı için alanında uzman bir doktorun detaylı fizik muayenesi şarttır.
Genel Cerrahi bölümü doktor listesi aşağıda yer almaktadır:
Rektum kalın bağırsağın son kısmına verilen isimdir. Burası dışkıyı tutmada ve dışkılama eyleminde görevli makat kaslarının üzerindeki yaklaşık 15 santimetrelik bölümdür. Bu bölümden kaynaklanan kanserlere de rektum kanseri denir. Dünya genelinde yılda 1 milyondan fazla, Amerika’da den fazla yeni tanı rektum kanseri görülmektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık rektum kanseri tanısı konmaktadır. Türkiye’de her iki cinste de en sık görülen seafoodplus.info kolorektal (kalın bağırsak ve rektum) kanserlerdir. Rektum kanseri de kolorektal kanserlerin 1/3 ünü oluşturmaktadır. Erkeklerde kadınlara oranla rektum kanseri görülme sıklığı 1,5 kat fazladır. Her yaşta ortaya çıkabilecek rektum kanseri sıklığı 40 yaş üzerinde artmaya başlar, 40 yaşından sonra her 10 yılda bir yakalanma riski ikiye katlanır. En sık görüldüğü yaş grubu 70 yaş üzeridir. Rektum kanseri tanısı alan hastaların %90’ ı 50 yaş ve üzeridir.
Hastaların dörtte üçünde rektum kanseri için bir risk faktörü yoktur.
Rektum Kanseri Belirtileri
Rektum kanseri belirtileri kişiden kişiye değişebilmektedir. Hatta çoğu zaman hiçbir belirti görülmez. Bazı kişilerde kanser, belirtilerden değil yapılan tetkikler sonucunda ortaya çıkar.
En sık görülen bulgular bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler ve kanlı dışkılamadı. Ancak erken evre kanserlerde ve bağırsak poliplerinde bu bulgular görülmeyebilir. O yüzden 50 yaş üzerinde rutin tarama programları bulgu vermeyen hastalıkların erken saptanmasında önem taşımaktadır.
Rektum kanseri evrelemesi ile birkaç adet kabul görmüş sınıflama kullanırken genel kabul görmüş sınıflamaya göre;
Evre 1: Kanser, barsak duvarını tutmuş ama tüm barsak katlarına ulaşmamıştır.
Evre 2: Kanser, tüm barsak katlarını tutmuş ve henüz bölgesel lenf bezlerine yayılmamıştır.
Evre 3: Kanser, bağırsak duvarından bağımsız olarak bölgesel lenf bezlerine yayılmıştır.
Evre 4: Kanser, kalın barsaktan karaciğer, karın zarı, akciğer gibi uzak organlara yayılmıştır.
Rektum kanserinin asıl tedavisi cerrahidir. Uygulanan cerrahi ile vücuttan tümörlü dokular ve tümörlü bölgedeki lenf bezleri onkolojik prensipler ile uzaklaştırılarak, hastalık temizlenebilir. Total mezorektal eksizyon tekniğinin standardize edilmesi ile rektum kanseri cerrahisinde onkolojik ve fonksiyonel sonuçları yüzgüldürücü hal almıştır. Özellikle rektum kanserlerinde uygulanan cerrahinin etkisini arttırmak amacıyla hastalığın ameliyat öncesi yapılan evreleme tetkikleri neticesinde evresine göre ameliyat öncesi radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası kanserin patolojik inceleme sonucu saptanan evresine göre de ameliyat sonrası ek olarak onkolojik tedavi verilebilmektedir. Erken evrede yakalanan ve iyi bir cerrahi uygulanan olguda, hastalıktan tam olarak kurtulma şansı % ‘dır. Hastaların %5’inden daha azında, modern cerrahi teknikleri ile beraber bağırsak kalıcı olarak torbaya alınmaktadır. Ameliyat öncesi tetkiklerinde saptanan veya ameliyat esnasında gözlemde görülen çevre organlardaki tümör yayılımı durumunda gerekirse; rahim, yumurtalıklar, mesane, ince bağırsak, appendix, kalın bağırsak, periton, omentum gibi organların da tamamen ya da organların bir kısmının çıkarılması gerekebilir.
Rektum kanseri ameliyatı ortalama saat sürer. Bu süre hastanın cinsiyetinden, tümörün yayılına, ameliyatın açık/laparoskopik/robotik/transanal lokal işlemler şeklinde yapılmasına göre ve ameliyat esnasında çevre organlarda yayılım olup/olmamasına göre farklılık gösterir. Şayet kanser peritona yayılmışsa o zaman periton ve yayılan diğer organlar da çıkarıldıktan sonra karın içerisinde gözle görülemeyen tümör hücrelerinin temizlenmesi için verilecek sıcak kemoterapi nedeniyle yaklaşık saat de sürebilmektedir.
Rektum kanserinde onkolojik açıdan uygun bir tedavi sonrasında bir yıllık sağ kalım oranı % 83 (hastaların % 83’ü bir yıldan fazla yaşar) ve beş yıllık sağ kalım oranı % 65’tir. Tarama programlarının yaygınlaşması ve tedavi protokollerinin standardize edilmesi ile birlikte sağ kalım oranları artmaktadır. Erken dönemde belirlenmesi durumunda rektum kanserinde beş yıl sağ kalım % 90 civarındadır. Ancak dördünce evre hastalıkta 5 yıllık sağ kalım oranları %10 lara kadar gerileyebilmektedir.
Ameliyat sırasında rektum kanserinin tam olarak çıkartılması çok önem arz eder. Burada ameliyat gerçekleştiren cerrahın ve ekibin kanser cerrahisi konusundaki deneyimi ve ameliyat sırasında tümörün, tümörlü dokuların ve lenf bezlerinin tam olarak çıkartılması büyük önem taşır. Ameliyat sırasında hedeflenen tümörün geriye metastaz veya tümör dokusu bırakılmadan tam olarak çıkartılmasıdır. Bu nedenlerle, bu ameliyatların, kolorektal cerrahi üzerine yoğunlaşmış cerrahlar tarafından gerçekleştirilmesinin, nüks ve sağ kalım açısından avantaj sağladığı bildirilmektedir.
Tümörün evresi arttıkça nüks oranları da giderek artar
Rektum kanserinde ameliyatsız tedavi, rektum kanserinin 1. ve 4. evresinde uygulanmaz. Çünkü evre 1’de tedavi kemo-radyoterapi gerektirmiyor. Bunların çoğunda makat koruyucu ameliyat mümkün. 4. evrede de hastalık metastaz yapmış yani başka organlara sıçramıştır; geç kalındığı için yine ameliyatsız tedavi kullanılmaz. Ama 2. ve 3. evredeki hastaların bir kısmında bu yöntem mümkün. Cerrahiden tamamen kaçınılan bu tedavinin, hastalar için avantajları bulunmaktadır. Ameliyatsız rektum kanseri tedavisi sayesinde kalıcı veya geçici kolostomiden kaçınılmış oluyor. Ayrıca hastaların bağırsak, mesane ve cinsel fonksiyonları mükemmel biçimde devam ediyor. Ancak ameliyatsız tedavi sonrasında 5 hastanın birinde hastalık uzak organlara yayılarak daha seafoodplus.info hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.