aöf aile danışmanlığı bölümü / Ä°stanbul Ãœniversitesi Sürekli EÄŸitim Uygulama ve AraÅŸtırma Merkezi

Aöf Aile Danışmanlığı Bölümü

aöf aile danışmanlığı bölümü

Sosyoloji Mezunu Aile Danışmanı Olabilir mi?

Merak ettiğiniz sorunun cevabını hemen verelim; evet sosyoloji mezunu aile danışmanı olabilir ama nasıl? İçeriğimizde bir sosyoloji öğrencisinin ya da mezununun nasıl aile danışmanı olabileceğine değineceğiz.

Sosyoloji Mezunu Nasıl Aile Danışmanı Olabilir?

Sosyoloji öğrencilerin ve mezunlarının kafasını en çok meşgul eden konulardan biri, hangi işleri yapabilecekleridir. Sosyal bilimlerin diğer alanlarına göre daha şanssız olan sosyoloji bölümü, esasen çeşitli iş olanaklarına kapı açan bir programdır. Öğrencilerin 3. ve 4. sınıftan sonra hedefledikleri, aile danışmanlığı da bu iş olanaklarından biridir. Hatta en çok tercih edilen ve öne çıkan iş alanıdır. Peki her yıl sayıları artan sosyoloji mezunlarının arasından nasıl sıyrılıp danışmanlığa giden yolu açabilirsiniz? Gelin şimdi sosyoloji bölüm mezuniyeti sonrası izleyebileceğiniz yollar hakkında bilgilenelim.

Öncelikle aile danışmanı olabilmenin sosyoloji bölüm mezunlarını ilgilendiren şartlarına bir göz atmalıyız. Geçerli mevzuata göre 4 yıllık lisans eğitimi sonrasında aile danışmanlığı eğitimi ya da sertifikası almanız gerekecektir. Aile danışmanlığı eğitimi ya da sertifikası, mesleğe adım atacak danışman adaylarının bilgi ve becerilerini ölçebilmek adına hazırlanmıştır. Yine mevzuatta belirtilen şart maddesine göre;

  • Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK veya üniversitelerden onaylı en az 300 saatlik teorik eğitim ile
  • en az 30 saati bulan süpervizyon eğitimi ve 120 saati uygulama içeren toplam 450 saatlik eğitim almak.

Sosyoloji mezunlarını en çok ilgilendiren ya da zorlayan aşama da uygulama esaslı süpervizyondur. Süpervizyon eğitimi, bir vaka incelemesi içeren ve adayın becerilerini ölçen bir aşamadır. Bu aşamada, sizden daha deneyimli olan uzman aile danışmanın değerlendirmeleri eşliğinde vaka örneğiniz incelenir.

Sosyoloji Mezunu Nasıl Aile Danışmanı Olabilir

Süpervizyon aşamasının sosyoloji mezunlarını zorlamasının sebebi ise diğer bölüm mezunlarına göre daha teorik bir eğitimle mezun olmalarıdır. Psikoloji, çocuk gelişimi, sosyal hizmet ve hemşirelik mezunu olanlar, alana daha fazla aşinadırlar. Sosyoloji bölümü mezunları ise aile sosyoloji gibi bir ders almalarına rağmen danışmanlık bilgilerine daha uzaktırlar. Peki sosyoloji mezunları, diğer bölüm mezunları ile nasıl yarışabilir?

Süpervizyon eğitimi ve genel olarak uygulamalı eğitim, bilgi ve becerilerinizi ölçerken mesleğe hazır olup olmadığınız hakkında da size fikir verir. Uygulama aşamasında bir vaka hazırlayarak terapistliği yansıtma yönünüzü açığa çıkarırsınız veya çıkartamazsınız. Bu aşamayı başarıyla geçmek için teorik eğitimin tüm kaynaklarına göz atmalısınız.

Aldığınız eğitimin kaynakları dışındaki alan için çalışmalara ve becerilere göz atarak da mesleğin gerekli adımlarını uygulayabilirsiniz. Ayrıca uygulama aşamasından geçebilmek için halihazırda bu alanda çalışmaya hazır hissetmeniz gerekir.

Yalnızca işsiz kalmamak ya da bir anlık kararla danışmanlık yolunu seçmemelisiniz. Bu hem size hem de danışanlarınız olacak kişilere haksızlıktır. Çünkü danışman- danışan arasındaki sürdürülebilir ilişki ve iletişim sayesinde ilgili konunun üstesinden gelinebilir. Yani bir süre sıkılacağınız ya da katlanamayacağınız bir insan ilişkileri ortamına hiç girmemeniz en sağlıklısı olacaktır.

Aile danışmanlığını kariyer hedefi olarak belirleyen mezunlar ise süpervizyon aşamasında, aile danışmanı eğitmenine danışarak süreci daha rahat sonlandırabilirler. Tamamladığınız eğitim sonrası sertifika alarak aile danışmanlığına giden yolu açabiliyorsunuz.

Açıköğretim Sosyoloji Mezunu Aile Danışmanı Olabilir mi?

Aile Danışma Merkezi Yönetmeliğinin belirlediği şartlarda, örgün eğitim ifadesi yer almıyor. Lisans programına bağlı 4 yıllık eğitim görmeniz durumunda, açıköğretim mezunu olarak da eğitim programına başvurabiliyorsunuz. Tabii ki resmi olarak aile danışmanı olmak adına programı tamamladıktan sonra danışman merkezlerinde çalışmanız gerekiyor.

Aile danışmanı olarak çalışmak ise yalnızca sertifika almakla gerçekleşmiyor. Uzun bir yol sunan aile danışmanlığı için sosyoloji mezunlarının daha detaylı çalışmaları gerekir. Özellikle açıköğretim programından mezun olanların biraz daha dezavantajlı olduğunu belirtelim. Sosyoloji ile beraber birçok bölüm mezununa açık olan bir eğitim programı için gerçekten mesleğe hazır olup olmadığınızı kendinize sormanız gerekiyor.

Eğer lisans açıköğretim eğitiminde aile ilişkilerine dair bir ders almadıysanız bu işinizi daha da zorlaştırabilir. Çünkü danışmanlık mesleği, profesyonel bir meslek ve mesleğe adım atmak için yalnızca yüzeysel bilgilerle yetinmemelisiniz. Şimdi gelin, sosyoloji mezununun nasıl aile danışmanı olacağı hakkında biraz fikir yürütelim.

Sosyoloji Mezunları Nasıl Danışma Merkezi Açabilir?

Sertifika edinen danışma adayları, aile danışmanlığı merkezlerinde çalışmaktadırlar. Danışmanlık merkezinde çalışmanın ise yine belli şartları vardır. Sosyoloji mezunu sertifikasını belirterek İl Müdürlüğüne çeşitli belgeler eşliğinde başvuruda bulunur. İl Müdürlüğüne başvuruda istenen belgeler ise şöyledir:

  • T.C kimlik numarası beyanı,
  • Açılacak merkezin adı, adresi ve telefon numarası,
  • Adli sicil kaydı şartlarını sağlayan danışman adayı, danışmanlık merkezi açabilmektedir.

Ayrıca aile danışmanının yönetmenliğe uygun bölümlerden mezun bir meslek elemanı çalıştırması da zorunludur. Kısacası yönetmenlikteki maddelere uygun hareket eden her sertifikalı sosyoloji mezunu aile danışmanlık merkezi açabilir. Şimdi, sertifika programını tamamladıktan sonra aile danışmanlığı alanında nasıl çalışabileceğinize geçelim.

Sosyoloji Mezunu Aile Danışmanı Olarak Nasıl Çalışır?

Şimdi gelelim, sizi alanda öne çıkaracak bazı noktalara. Aile danışmanlığı eğitimi, son yılların en çok talep gören sertifika programlarından biri. Ayrıca sosyoloji ile beraber pek çok bölüm mezununa da açık bir program. Bu durum ilk bakışta olumlu görünse de sayıları en yıl artan mezuna kapı açan ve bazılarına da kapıyı kapatmak zorunda kalan bir olumsuzluğu barındırıyor. Çünkü her sertifika alanın danışman olabileceğini kesin değildir. Zaten ülkemizde aile danışmanlığı, yeni yeni kabullenilerek bir karşılık bulabilmiş durumda.

Böylesi bir iş ortamında, sosyoloji mezunlarının aradan sıyrılması daha da zorlaşabilir. Fakat mezunların mesleğe adım atmaları da imkânsız değildir. Sertifikasını alan bir mezun, kendi danışmanlık merkezini açmadan da danışmanlık ile ilgili alanlarda çalışabilir. Yalnız kamu sektörünün aile danışmanlığı konusunda güncel bir ataması bulunmuyor. Ayrıca sosyoloji mezunları ile beraber diğer bölüm mezunları da sertifika almalarına rağmen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında çalışamıyor.

Aile danışmanları daha çok özel sektördeki klinik ve danışma merkezlerinde çalışabiliyor. Aile danışmanlık alanında iş bulmak için ise belediyeler ile birlikte kliniklere de başvurulabiliyor. Belli bir süre aile danışmanı olarak çalışan mezunlar, kendilerini alanda ispatladıktan sonra online aile danışmanlığı hizmeti de verebiliyor.

Bundan dolayı bir sosyoloji mezunu, lisans mezuniyetine yakın alanla ilgili stajlar yapabilir ve danışmanlık mesleğine hazır olabilir. Ayrıca aile danışmanlığı sertifikası alarak danışmanlık hizmeti almak isteyen özel kurumlara da başvurabilir.

Özellikle üst düzey şirketler, sosyoloji mezunu aile danışmanları istihdam ederek çalışanlarına yönelik danışmanlık ve koçluk hizmeti isteyebiliyor. Tabii ki bu şirketlere başvurmak için İngilizce dil yetkinliği, iletişim becerileri ve alan deneyimi gibi nitelikler de bekleniyor. Sosyoloji mezunu aile danışmanı, belli bir süre alan deneyimi elde ettikten sonra evlilik ve çift terapisi alanına da yönelebiliyor.

Sosyoloji Mezunu Aile Danışmanı Olarak Nasıl Çalışır

Evlilik ve çift terapisi, sosyoloji mezunlarına en uygun alanlardan biri. Çünkü 4 yıllık lisans eğitiminde görülen aile ilişkileri, kuramları, sosyoloji teorileri ve evlilik gibi sosyal tabanlı kavramlar, sosyoloji mezunlarının daha çok bilgili oldukları alanlar. Evlilik-çift ve cinsel terapi gibi ülkemizde sıkça başvurulan konularda eğitim alarak da spesifik bir alanda uzmanlaşabilirsiniz.

Sosyoloji mezunu aile danışmanı olabilir mi sorusundan hareketle mezunların kendilerine katması gereken niteliklere değindik. Eğer sosyoloji mezunu olarak danışmanlık tarafında çalışmaya hazırsanız aile danışmanlığı eğitim sayfamıza göz atarak mesleğin ilk aşamasına geçebilirsiniz.

AİLE DANIŞMANLIĞI

1. HaftalarAile ve Özellikleri2. HaftalarSistem Olarak Aile ve Özellikleri3. HaftalarAile Yapısı ve Fonksiyonelliği, Aile Yaşam Döngüsü4. HaftalarPsikanalitik Aile Danışması5. HaftalarAra Sınav6. HaftalarYapısal Aile Danışması7. HaftalarYaşantısal-İnsancıl Aile Danışması8. HaftalarBilişsel Davranışçı Aile Danışması9. HaftalarBilişsel Davranışçı Aile Danışması10. HaftalarÇözüm Odaklı Aile Danışması11. HaftalarÇocuk Merkezli Aile Danışması12. HaftalarBütünleştirilmiş Aile Danışması13. HaftalarAile Rehberlik Programının Hazırlanması ve Bir Örnek Program Üzerinde Konuşma14. HaftalarAile Danışması Sürecinde Etik Kurallar

AİLE EĞİTİMİ - Ünite 5: Aile Danışmanlığı Özeti :

Ünite 5: Aile Danışmanlığı

Aile Danışmalığının Kurumsal ve Tarihsel Temelleri

Sanayileşme, kentleşme, iç ve dış göç gibi etkenlere bağlı olarak yaşanan sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler her kurum gibi aileyi de etkilemekte ve zayıflatmaktadır. Ailenin üstlendiği işlevleri yerine getirmekte zorlanması ciddî sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tarihsel açıdan bakıldığında, aile, zamanla pek çok işlevini başka sosyal kurumlara devretmiş olsa da bugün ailenin yerine getirdiği görevlerin tümüyle başka kurumlara devri olanaklı görünmemektedir. Bu bağlam içerisinde aile danışmanlığı hizmetlerine her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.

Aile Danışmanlığının Tanımı ve Amacı

Aile danışmanlığı ile ilgili olarak alan yazında birçok farklı tanım bulmak mümkündür. Kuzgun (1991) aile danışmanlığını “aile bireyleri arasındaki sağlıklı ortamın desteklenebilmesi için aile bireylerine sunulan psikolojik yardım” olarak tanımlamaktadır. Türkiye’de aile danışmanlığının nasıl anlaşıldığının gösterilmesi açısından aile danışmanlığı ile ilgili mevzuata bakmak yararlı olacaktır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından 2007 yılında çıkartılan Aile Danışma Merkezleri Yönetmeliği’nde, aile danışmanlığı, “ailenin sınırları ve aile üyeleri arasındaki ilişkiler üzerinde çalışarak aile üyeleri arasındaki bozuk ilişkileri düzeltmeyi ve bu süreçte kazanılan yeni iletişim ve etkileşim kalıpları sayesinde, aile bireylerinin sorun çözme yeteneklerini güçlendirmeyi amaçlayan özel teknik ve stratejileri içeren hizmet” olarak tanımlanmıştır.

Aile danışmanlığı temel amaç olarak aile sisteminin yeniden yapılandırılmasını önüne koysa da boşanma ve boşanma sonrası süreçler aile danışmanlığının temel konularındandır. Aile danışmanları ölüm, hastalık, boşanma gibi güç koşullarla başa çıkmak ve ilişkilerini geliştirmek için ailelere yardım ederler. Danışmanlar ailelerin sorunlarını belirlemelerine, sorunlarına çözüm bulmalarına ve geleceğe dönük amaçlar oluşturmalarına yardım ederek danışma süreci ile ailelere rehberlik ederler.

Bu alanda sıkça kullanılan bir diğer kavram da aile terapisidir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2011), aile terapisini, “aile üyelerinin birbirleriyle karşılıklı etkileşim örüntülerini keşfetme ve bu yolla aile içerisinde meydana gelmiş olan patolojik ilişki sistemini anlamayı hedefleyen, aile bireylerinin uyumsuz etkileşim süreçlerini, ailenin sahip olduğu içsel gücünü ve fonksiyonel kaynaklarını harekete geçirme yoluyla yeniden yapılandırmaya çalışan ve ailenin sorun çözme yeteneğini geliştirmeyi hedefleyen bir süreç” olarak tanımlamaktadır.

Aile Danışmanlığının Tarihçesi

Aile danışmanlığının dünyadaki tarihçesi kabaca 1940 öncesi ve sonrası olarak iki dönem halinde ele alınabilir. 1940 yılından önceki ilk dönemde özellikle danışmanlık alanında başat kuramlardan olan davranışçı kuram ve psikanaliz doğrudan bireyle ilgilenmekte ve aileyi sürecin dışında bırakmaktaydı. Aileyi dışarda bırakan kuramsal yaklaşımlar 1940’lı yıllardan önce aile danışmanlığının gelişimini zorlaştıran en önemli etkenlerdendir.

1940’lı yıllarla başlayan ikinci dönemde ise özellikle Amerika ve Avrupa’da aile danışmanlığı açısından önemli gelişmeler olmuştur. Bu süreç içinde beş önemli gelişmenin, aile danışmanlığının ilerlemesinde dikkat çekici rolü olduğu görülebilir (Goldenberg &Goldenberg, 2000). Bunlar; sistemin bir parçasındaki değişimin tüm sistemi etkileyeceği varsayımı ile hareket eden sistem teorileri, işlevsel olmayan aile modellerinin şizofreninin ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğunu gösteren şizofreni aileleri ile yapılan çalışmalar, eşlerin birbirleri ile yaşadıkları sorunların çözümünde her iki kişiye birlikte odaklanan çift terapisinin gelişimi, çocuklara yapılacak rehberlikte tüm aileyi ele almanın gerekliliğini öne çıkaran çocuk rehberliği hareketi ve son olarak da grup dinamiklerini gözeten bir tedavi yöntemi olarak ortaya çıkan grup terapisidir.

1980’li ve 1990’lı yıllarda, aile danışmanlığı Amerikan Psikoloji Derneği tarafından da bir alan olarak tanınmış ve birçok yerel ve uluslararası örgüt kurulmuştur. Bu yıllarda aile danışmanlığı alanındaki araştırmalar ve yayınlar da hızla artmıştır. Son olarak 2000 yılından bu yana artık aile danışmanlığının çok disiplinli doğasının tartışılmadığı, tüm dünyada aile danışmanlığı yapabilmenin ölçütlerinin yerleştiği, “öyküsel” ve “işbirlikçi” terapiler gibi çeşitli postmodern yaklaşımların da devreye girdiği bir dönemden bahsedilebilir (Gladding, 2012).

Türkiye’de Aile Danışmanlığı Hizmetlerinin Gelişimi

Dünyada 1970’li yıllarda örgütlülüğünü tamamlayan aile danışmanlığı / aile terapisi alanının Türkiye’deki gelişimi 1980’li yıllarda hızlanmıştır. Ancak, bu alandaki çalışmaların henüz emekleme döneminde olduğu söylenebilir. Bu anlamda, Türkiye’de ilk derneğin (Aile ve Evlilik Terapileri Derneği) 1997 yılında kurulmuş olması önemli bir adımdır. 2000’li yılların başına kadar aile danışmanlığı alanında Türkçe yayımlanmış kitap veya konu ile ilgili bilimsel araştırma sayısı oldukça azdır. 2000’li yıllarla birlikte gerek aile danışmanlığı alanında açılan eğitim sayılarının artması, gerekse de ailelerden gelen danışmanlık taleplerindeki artış, aile danışmanlığı alanında gözle görülür bir genişleme yaratmıştır.

Türkiye’deki aile danışmanlığı mevzuat çalışmaları açısından önemli bir gelişme de 2013 yılında gerçekleştirilen Aile Danışmanlığı Meslek Standartları çalışmasıdır. Süleyman Demirel Üniversitesi ile Mesleki Yeterlilik Kurumunun işbirliğinde gerçekleştirilen bu çalışmada aile danışmanlığı meslek standartları belirlenmiş ve 18. 4. 2014 – 28976 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Aile Danışmalığı Temel Kuramlar

Aile danışmanlığı tarihçesi içerisinde birçok önemli kuramcı ve kuramdan bahsedilebilir. Bu bölümde özellikle günümüz aile danışmanlığı hizmetlerinde önemli yeri olan aile sistemleri teorisi, yapısal aile terapisi, yaşantısal aile terapisi ve bilişsel-davranışçı aile terapisi olmak üzere dört temel kuramdan ve bu temel kuramların kimi temel kavramlarından bahsedilecektir.

Aile Sistemleri Kuramı

Aile danışmanlığında psikanalitik yaklaşımlardan sonra ortaya çıkmış, psikanalitik yaklaşımdan derinlemesine etkilenmiş sistem kuramlarından ilki Murray Bowen’ın Aile Sistemleri Kuramıdır. Bowen, aile terapileri kuramları arasında aileleri en detaylı ve sistemik bir biçimde ele alan kuramcılardan birisi olarak kabul edilebilir. Aile sistemleri teorisinde ailelerin ilişkilerine odaklanılmakta fakat bunu yaparken aile geçmişlerine de büyük önem verilmektedir.

Aile sistemleri kuramı büyük oranda benliğin farklılaşması kavramı üzerinde durmaktadır. Benliliğin farklılaşması kişinin kendisini ailesinden duygusal ve bilişsel olarak bağımsız bir biçimde ifade edebilmesi, bağımsız bir biçimde var olabilmesi şeklinde tanımlamaktadır. Benliğin farklılaşması doğumdan ölüme kadar bir süreç içerisinde gerçekleşmekte, ömür boyu sürmektedir.

Yapısal Aile Terapisi

Aile terapileri arasında aileye bir sistem olarak bakan önemli terapi modellerinden biri de Salvador Minuchin’in yapısal aile terapisi modelidir. Özellikle suça sürüklenen ve yoksul çocuklarla yaptığı çalışmalarla, Minuchin ailedeki bir semptomu çözmek için sadece bireyle çalışmanın yetmeyeceğini ve ailedeki iletişim örüntülerine bakmak gerektiğini fark etmiştir. Bu model, aile yapısını aile üyelerinin birbirleri ile nasıl etkileşim kuracaklarını düzenleyen, görünmeyen veya saklı bir dizi işlevsel talep olarak tanımlamaktadır (1974, Akt. Goldenberg & Goldenberg, 2000).

Yapısal aile terapisinde amaç işlevsel olmayan davranış ve iletişim örüntülerinin ortaya çıkarılması ve işlevsel hale getirilmesidir. Münuchin bu noktada özellikle yeniden çerçeveleme ve canlandırma gibi temel terapi tekniklerini çokça kullanmaktadır. Yapısal aile terapisi oldukça çok yönlü çalışma alanı (suça sürüklenen çocuklardan, eşler arası sorunlara kadar) ile iyi yapılandırılmış bir süreç yönetimi olarak diğer kuramlar arasında öne çıkmaktadır.

Yaşantısal Aile Terapisi

Yaşantısal aile terapisi 1960’lı yılların hümanistik psikoloji akımı ve varoluşçuluğun etkisi ile ortaya çıkan aile terapisi yaklaşımlarından biridir. Bu yaklaşımın en önemli özelliği bundan önce bahsedilen yaklaşımlar gibi aile geçmişi ile çok fazla ilgilenmemesi bunun tam tersi “şimdi ve burada” yaklaşımını benimsemesidir. Bu yaklaşımın en önemli temsilcisi ve kurucusu olan Virginia Satir’in kişiliği, yaklaşımın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Virginia Satir insanı anlamaya çalışırken buz dağı metaforunu kullanmaktadır. Ona göre buzdağının hemen üzerinde görülenler sadece davranışlarımızdır. Fakat sırası ile baş etme stratejilerimiz, duygularımız, duygularımız hakkındaki duygularımız, algılarımız, beklentilerimiz, özlemlerimiz ve benliğimiz sırası ile buz dağının altında bulunmaktadır.

Üçgen, diğer kuramlar gibi yaşantısal aile terapisinin de önemli kavramlarındandır. Fakat Satir üçgeni olumsuz bir çağrışım ile ele almaz. Özellikle temel üçgen dediği anne baba çocuk üçgenini oldukça önemser ve çocukların öğrendikleri hemen her şeyi bu üçgenden öğrendiklerini ifade eder. Yaşantısal aile terapisi için önemli bir diğer kavram ise aile kurallarıdır. Aile kuralları her ne kadar aileler için önemli olsalar da bu kuralların uygulanabilir, esnek ve yaşa uygun olması Satir için önemlidir. Satir diğer birçok sistem kuramcısı gibi aileleri açık ve kapalı sistemler olarak ele alır. Açık sistemlerde bireylerin öz değerleri önceliklidir, kişinin eylemleri aynı zamanda inançlarını yansıtır; değişim korkulur bir şey olmaktan çok istenen bir şeydir, iletişim, sistem ve kurallar birbirine bağlıdır. Kapalı sistemlerde ise insanları temelde kötü oldukları, ilişkilerin güçle veya cezalandırma ile yönetilebileceği, en güçlünün dediğinin hayata geçeceği bir sistem tanımlanmaktadır. Burada asıl olan öz değer değil, güçtür, eylemler en güçlünün isteğine göre belirlenir ve değişim kabul edilebilir bir şey değildir. Satir, içinde yaşamak zorunda kalanların kapalı sistemlerde sadece yaşayabileceklerini, fakat bu sistemlerde gelişimden söz etmenin mümkün olmayacağını ifade etmektedir (Satir, 2001).

Aile Danışmalığı Sürecinde Temel Aşamalar

Aile Danışmanlığına ilişkin tarihçe bölümüne bakıldığında aile danışmanlığının tarihte yerini almaya başladığı 1940’lı yıllardan bu yana oldukça fazla sayıda kuramın ortaya çıktığı ve her kuramın etkililiği açısından ciddi bilimsel bilginin olduğu görülebilir. Kuramlar arasındaki bakış açısı farklılıkları her ne kadar tekniklere yansısa da aile danışmanlığının temel aşamaları (telefonla ilk irtibat kurmaktan sonlandırmaya kadar geçen süreçler dikkate alındığında) her kuramda benzer özellikler göstermektedir.

Başlangıç Aşaması

İnsanlar kendi durumlarının bir aile danışmanına gitmek için uygun olup olmadığını bazen kestiremeyebilirler. Aslında insanların içinde bulunduğu durumlar da bireylerin kendisine özgüdür ve birbirinden farklılık gösterir. Eğer bireyler bir danışmana gittiğinde kendisini daha iyi hissedeceğini düşünürler ve sorunlarının çözümünde bunun katkısı olacağına inanırlarsa, danışmana gitmek iyi bir seçim olabilir. Genelde ilk oturum kişilere bir fikir verecektir. İstediği zaman danışmayı bırakmak olanaklıdır. Aile danışmanlığı karşılıklı rıza ile başlayan ve sürdürülen bir süreçtir.

Aile danışmanlığı sürecinin aile ile ilk karşılaşma anı ile (Gladding, 2012) başladığı kabul edilse de bu ilk karşılaşma aile danışmanı ile ailenin fiziksel olarak ilk karşılaşmasından daha öte anlamlar da taşımaktadır.

İlk görüşmenin temel hedefleri, özellikle bütün aile birlikte görülüyorsa, herkesin yaşanan soruna ilişkin bakış açısının ayrı ayrı alınması, beklentilerinin ifade edilmesi için kişilere zaman tanınması, ailenin içinde bulunduğu yaşam döngüsü ile ailenin yaşadığı süreçlerin birlikte değerlendirilmesi ve bir çalışma planı yapılmasıdır. Eğer ailenin yaşadığı sorunlar, danışmanın çalışma alanı içerisinde değilse, gerekli görülen yönlendirmeler de bu aşamada yapılmalıdır. Başlangıç aşamasında yapılan ilk görüşmeden sonra tedavinin de ilk evresi diyebileceğimiz bölüm gelecektir. Bu bölümde aile ile güven ilişkisini kurmak oldukça önemlidir. Bu evrede çoğu aile, danışmanlık hizmetine devam edip etmeyeceğine karar verecektir (Gladding, 2012).

Müdahale Aşaması

Danışman çoğu zaman işe, aile üyelerini birbirleriyle iletişim için teşvik etmekle başlar. Danışma süreci başladığında kimi zaman aile üyelerinin uzun zamandır çok az konuştukları, birbirleri ile çok az iletişime geçtikleri görülür. Tarafsız üçüncü kişi olarak görev yapan danışman, aile üyelerinin korkularını, ilgilerini ve hayal kırıklıklarını paylaşmalarına yardım eder. Sorunların altında yatan nedenleri keşfetmeleri için aile üyelerine sıklıkla önceden tasarlanmış sorular sorarlar.

Sonlandırma Aşaması

Sonlandırma aşamasına gelindiğinde üç nokta önemlidir:

  1. Sonlandırma kararının aile ile birlikte alınması
  2. Sonlandırma sürecinin ve sonrasının aile ile tartışılması
  3. Bir sonlandırma seansının yapılması Kimi özel durumlarda danışman belli bir süre geçtikten sonra bir izleme seansı ile ailedeki değişimin sürekliliğini değerlendirebilir. Fakat aile danışmanlığı içerisinde bunun sık görülen bir durum olmadığı da açıktır.

Aile Danışmalığında Kullanılan Yöntem ve Teknikler

Canlandırma

Canlandırma aile danışmanlığı içerisinde bir yandan sosyal beceri kazandırma amacı ile kullanılabilirken diğer yandan son yıllarda ortaya çıkan postmodern terapiler de dâhil olmak üzere birçok ekol tarafından bir müdahale tekniği olarak da uygulanmaktadır (Fışıloğlu, 2001).

Yeniden Çerçeveleme

Aile danışmanlığında başta sistem yaklaşımları olmak üzere birçok yaklaşımın ortak olarak kullandığı bir diğer teknik ise yeniden çerçeveleme tekniğidir. Yeniden çerçeveleme aslında var olan gerçekliği (olayı) değiştirmeden, dilin kullanımı yolu ile aile üyelerinin bakış açılarını, algılarını değiştirme anlamına gelmektedir (Gladding, 2012).

Ev Ödevleri

Aile danışmanlığı ekollerinden birçoğu, ailedeki değişimi seansların dışında da sürdürmek amacı ile ev ödevlerini kullanırlar. Kuşaklar arası aile terapisi, yapısal aile terapisi, stratejik terapi veya davranışçı terapi bu ekollere örnek gösterilebilir. Yakın dönem post modern terapiler arasında da ödev verme oldukça yaygın kullanılan bir tekniktir.

Genogram/Aile Haritası

Genogram bireyin aile ağacının veya haritasının çeşitli evrensel şekillerle resmedilmesidir. Bugün genogramlar birçok farklı kuramda farklı adlar (aile haritası) altında kullanılsa da aile terapileri arasında hem bir değerlendirme hem de bir müdahale tekniği olarak en fazla önemi Bowen’ın aile sistemleri teorisinde görmektedir. Bowen’e göre genogramlar en az üç kuşağı kapsamalıdır. Genogramlarda ailede şu anda yaşanan veya geçmişte kalan her türlü olay resmedilmeli, tarihlere, kültürel değişimlere, aile sırlarına, kayıplara özel olarak bakılmalıdır.

Hikayeler ve Filmlerin Kullanımı

Aile danışmanlığının içerisinde hikâyelerin kullanımı çok da eskiye gitmeyen bir tekniktir. Buna rağmen, son yıllarda hikâyeler hem aile danışmanlığının hem de aile eğitimlerinin içerisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Örneğin, Peseschkian (2014) Doğu Hikâyeleri ile Psikoterapi adlı kitabında danışmanlık sürecinde bireylere ve ailelere aktarılabilecek birçok hikâyeden bahsetmektedir. Aile danışmanlığı içerisinde hikâyelerin kullanımının işlevleri şu şekilde ifade edilebilir: Terapist bu şekilde vermek istediği mesajı kendisinden alarak bir hikâye kahramanına atfeder. Böylece danışan ile karşı karşıya kalmak yerine, danışan ile masal kahramanı karşı karşıya bırakılır. Yine hikâyelerin kullanımı ile danışanın anlatıdan model almasını sağlamak mümkün olabilmektedir. Sisteme giren ve benimsenen hikâye bundan sonrası için de danışanın kullanılabileceği bir kaynağa dönüşürken aynı zamanda geçmişin doğrusunu bugüne taşıyabilmektedir (Fışıloğlu, 2001).


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir