Otizm ve Müzik
Otistik çocuklar sosyal ilişkilerde, özellikle göz kontağı kurmada, girişkenlikte ve tecrübeleri paylaşmada; aynı zamanda vücut dili ve konuşma dilinde bozulma gösterirler. Aynı zamanda geçici algılarını ele almakta spesifik zorluklara sahip görünürler, bu da onların konuşma etkileşimindeki erken zorluklar ile ilişkilenir. Buna rağmen otistik çocuklar müziğe ve geleneksel müzik terapisine özellikle duyarlı oldukları sıklıkla rapor edilmiştir. Müziğin kullanımı otistik çocukları motive etmek ve sosyal zamanlarındaki temel boşluğu doldurmak açısından uygundur.
Girişi Betimleme
Otistik çocuklarda müzikle etkileşim terapisi etkileşimsel oyunlar çerçevesinde düşünülür. Bu aynı zamanda normal çocukların dil gelişimleri ile de paralellik gösterir. Otistik çocukların aileleri onlarla iletişim kurmaya çalışsalar da sözlü diyalog kuramazlar. Müzikal etkileşim terapisi bilişsel ve motor becerilerin gelişmesinde etkilidir.
Normal çocuklar oyunlarla gelişme gösterirler. Müzikal etkileşim terapisinin amacı, davranışları ve çocukların algısını geliştirmektir, müzikal diyaloglar yaratarak çocuğun aile ve çevre ile olan etkileşimini artırmaktır. Müzik genellikle otistik çocukların sosyal durumları anlamasına yardım eder. Müzisyenin amacı çocuğa iletişim tecrübesi vermektir ve çocuğun hareketlerini dengelemektir. Müzisyen, çocukla iletişim kurmak için bir yapı iskelesi oluşturur.
Müzikal Etkileşim Terapisi İçinde Formatların Kullanımı
Kucak oyunları, (lap play) iletişim için şarkılar içerir. Bunlar aileler ve çocuklar arasında erken sosyal oyunlardır ve fiziksel temas içerir. Otistik çocuklar sallanmak ve gıdıklanmak gibi tekdüze fiziksel aktivitelerden hoşlanırlar, bu bağlamda yapılan girişimler ilgisini çeker. Kucak oyunlarında zamanı kullanmak önemlidir. Prevezer Peek-a-boo ve Im coming to get you oyunlarını örnek verir. Çocuk konuşmayı öğrendiği zaman hareketli ritmlerle ve şarkı formlarıyla kucak oyunları, uygun tonlama ve zamanlama için temel oluşturur.
Bilinen çocuk şarkıları söylemek ve şarkının sözlerine göre hareketlerle eşlik etmek çocukların sosyal zamanlarının gelişmesine yardım eder. Küçük çocuklar kelimeleri kavramak için kesinlikle diyaloglara sahip olmalıdırlar. Zaman faktörü; iletişim hareketleri ve duygulu davranışları düzenlemek için kritik bir elementtir.
Takım şarkıları çocuklar için tanıdık ve önceden kestirilebilen bir temel sunar. Şarkılar içinde tempo, ses, durma ve ifade kavramları çocukların tepkilerinde değişiklik gösterir. Takım şarkılarında dil tekdüze ve temiz olmalıdır. Incy Wincy Spider gibi kısa ve basit ritm kalıpları kullanılabilir. Çocuk, partnerinin hareketlerini taklit edebilir ve hareketleri kullanarak şarkı söylemeye başlar ya da şarkının ilk kelimesini söyler. Duraklamak heceleri kullanmaktan daha az korkutucudur. Etkileşimsel oyun rutinleri içinde duraksamak daha az ya da daha çok dramatik olabilir. Bu da çocuğun bazı noktaları tahmin etmesinde yardımcıdır. Otistik çocuklar normal çocuklara göre sosyal oyunlara başlamada yetersizdirler.
Tanıdık birçok uyumlu şarkılar çocukların hareketlerini düzenliyor, (yürümek, zıplamak vb.) çocuklara işbirlikli hareketler sunuyor. Vokalizasyon eğlenceli bir tecrube sunar, birlikte söyleme hissi verir. Çocuğun müzisyene karşı motivasyonu gelişir, böylece terapi yerine getirilmiş olur.
Müzikal Etkileşim Terapisi Boyunca Stratejileri Kullanmak: Taklit ve Naklen Anlatma
Taklit, kişisel duyuları sağlamaya yardım eder, müzikal etkileşim terapisinde ilişkilerin gelişmesi açısından önemlidir.
Naklen anlatma etkileşim için farklı bir yoldur. Müziğin bütün elementleri ruh halini, zamanlamayı ve aktivitelerin anlamını yansıtır. Müzikal destek ile vokal girişkenlik kurulur. Örnek olarak; çocuk zıplarsa aile de zıplar ve müzisyenle birlikte jump jump jump away şarkısı hareketlerle söylenir. Çocuğun zıplaması durunca müzik ve söyleme de durur. Eğer çocuk aileden uzak durursa müzik sessizce başlar ve ailesine daha heyecanlı yaklaşırsa dramatik oyunların düğüm noktası ile azar azar crescendo yapılır. Müzisyenin çocuğa dokunması da önemlidir. Çocuk çekildiği zaman terapist harekete geçebilir. Şarkı söylerken (This is how I stroke your hair) çocuğun saçı okşanabilir.
Müzikal Etkileşim Terapisinde Müzikal Desteğin Gücünün Yetmesinde Müziğin Rolü
Müzik bu terapide gerekli bir kısım olarak tanımlanamasa da otizimde gelişmeleri kolaylaştırması olasıdır. Sosyal programlar, taklit ve tekrar (dudak oyunları, müzik ve pürüzlü ani düşüş oyunları) müzikal etkileşim terapisinin amacıdır. Canlı müzik haricinde kullanıldığında otistik çocukların sosyalleşmelerini kolaylaştırır. (Winpory, ) Müzik, stratejileri daha etkili hale getirir ve zamanlamaya dayanır. Karşılıklı etkileşimin zamanlanmasında önemli gücü ve desteği vardır. Otistik çocuklar duyularındaki kopukluk yüzünden iyi bir zamanlamaya sahip değillerdir. Müzik ile iyi bir zamanlama içinde olunabilir. Bakıcının çocukla uygun bir şekilde oynamayı zamanlaması ve müzisyenin zamanlamayı yönlendirmesi çocuğun daha becerikli olmasına katkıda bulunur. Müziğin ana fonksiyonu yetişkinle çocuğun etkileşiminde bir yapıtaşı olmasıdır. Müzikal eşlik çocuğun, bakıcısının davranışlarını algılamasına katkıda bulunur. Mesela çocuğun belirli bir tempoda toparlanması zordur, kendiliğinden yapılan aktivitelerde ruh hali yapılan işi olumsuz etkileyebilir. Müzik eşliği yapılan işi daha iyi hale getirir. Robarts, müzikal etkileşimin otistik çocuklara kendinin bilincinde olma ve günlük hayatta sosyal etkileşimlere kolayca cevap verme davranışları kazandırdığını savunur.
Terapist, bakıcı ve çocuğun etkileşimini desteklemede müziği ya da kelimeleri kullanarak seans boyunca bakıcının çocukla nasıl oynaması gerektiğine yönelik tavsiyelerde bulunur. Bakıcı ve müzisyen arasındaki güçlü destek ilişkisi önemlidir. Bu da bakıcının içgüdüsündeki neşeli stratejileri denemeyi mümkün kılar. Böylece çocukla her zamanki repertuvarının dışına çıkmış olur. Mesela çocuk tepki veriyorsa kulak memesine üflenebilir. Müzik, aile ile çocuğun gevşemesine yardım edebilir.
Sosyal dil ve bilişsel beceriler, dikkati paylaşmaya ve aktif sosyal randevularda gelişmeye dayanır. Heather üzerinde yapılan vaka çalışması bunu gözler önüne serer.
Heater
Heater üzerinde yapılan ve iki yılda tamamlanan vaka çalışmasında müzikal etkileşim terapisinin etkileri uygulama alnı olarak belirlendi. Küçük çocuk Heater sadece şişe ile beslenmeyi seviyor ve bunu sadece annesinden uzaklaştığı zamanlarda yapıyordu. Heater oyuncaklarını paylaşmıyor, kolaylıkla taklit edemiyor ve küçük kız kardeşi ile sosyallik gösteremiyordu. Üç yaşındaydı ve yarım yıldır müzikle terapi ile tanışmıştı. Heaterde jest ve sözlü iletişim yoktu, öğrenme fonksiyonları özürlü seviyesindeydi.
Heater annesiyle birlikte oyuncaklarıyla oynarken ve oyuncakları olmadan oynarken dört ay boyunca kameraya çekildi. Yedi ayın üzerinde ek olarak evinde haftada iki defa müzikle terapi seansı uygulandı. Müzikal etkileşim terapisi beş ay izlenmedi. Heater aynı zamanda Bölgesel Çocuk Gelişim Merkezinde (Child Development Centre) iki kez oyun esaslı değerlendirilerek kameraya alındı. Terapinin başlangıcında ve yirmi ay sonra müzikal etkileşim terapisinde içine kapanıktı. Terapinin devamına ek olarak ev içinde yapılan kayıtlarla oyun esaslı değerlendirilerek desteklendi. Bütün kasetler sosyallik, iletişim ve oyun becerileri için kodlandı. Müzikal etkileşim terapisinde birinci yazar Heaterin annesiyle tanıştı. Heaterin annesi müzikal etkileşim terapisini rapor olarak sundu, çünkü Heaterin yaşamının ilk zamanı için sorumluydu. Annesi kendisini kontrol durumunda bir terapist olarak rapor etti. Müzikal etkileşim terapisi Heater ile yeni tecrübeler kazanmasını sağladı. Heater önceleri duyularının farkına varmıyordu. Müzikal etkileşim terapisi sayesinde Heater artık terapi seanslarının dışında da oynamaya devam ediyordu ve uygun iletişim seviyesinde karşılık veriyordu.
Terapiden önce kayıtlar Heaterin, annesinin varlığını onaylamak için en az altı dakika geçtiğini gösterdi. Müzikal etkileşim terapisinde Heater her zaman sosyal onay verdi ve her zaman bir dakika içinde yaptı; devamını yapması sadece dokuz dakika sürdü. Heater terapi öncesinde dakikada en fazla iki kere göz kontağı kurabiliyordu. Terapi evresi baştan sona ölçüldüğünde Heaterin dakikada altı kez göz kontağı kurduğu gözlendi.
Etkileşimli ilgiye başlayış dengesi Heater ve yetişkin oyun partneriyle aynı zamanda analiz edildi. Heater %20 sınır çizgisiyle başladı ve gelişme evresi %75e kadar yükseldi. Bu ölçüm otistik çocuklarda gözle görünür etkileşime bir örnek olarak temellendirildi. Devamında Heater neşeli bir etkileşim sunan bu örnekle gelişim gösterdi, bu da etkileşim boyunca girişkenliğini olumlu etkiledi. Heater sesini, vücudunu ve sonunda kelimeleri kullanabiliyordu.
Diğer olumlu bir gelişme ilgisizlik sınır çizgisi üzerineydi. Müzikal etkileşim terapisi ile ilerleme sağlandı. Heaterin terapisinde pozitif yaratıcı değişimler saptandı. (örneğin elleriyle alkışlamayı tahmin ettiği zaman, göz kontağıyla gülerken karnını alkışlıyordu.) Helenden bir örnek de diğer insanları beklemeye neşeyle karşı olmasıydı; her kayıtın B evresi boyunca bu bir kez olmuştu ve üç kez devam etti.
Otistik çocuklar nadiren kendiliğinden taklit etme oyunları üretirler. Aksine Heaterin video kayıtlarının sonucu olarak oyun merkezli değerlendirme gözlendi. Gözlem de uygun teorik durumlar da araştırıldı.
Müzikal etkileşim terapisi seanslarının kopyası, incelenen durumun nasıl kolayca ortaya çıkarıldığını bu bağlamda gösterir ve birleştirilen benzetmelerin nasıl geliştirileceğini anlatır. Terapi başladıktan altı ay sonra Heaterin oyun düzenini ayarlaması kayıtlarda görülmüştür. Heaterin annesi onun yumuşak tüy saplantısını yenmek için müzikten faydalanmıştır. Heater yatak örtüsündeki yumuşak tüy parçalarını içine çekiyordu, netice olarak ağzına koyuyordu. Müzikal etkileşim seansları boyunca annesi ellerini zorla tuttu ve çığlık atarak Heateri gıdıkladı. Heater güldü, annesi tekrar yaptı ve gülerek Heatere katıldı. Heater tüyleri topluyordu ve uzaktan yatak örtüsüne bakıyordu, sonra tekrar gelip ellerini yatak örtüsüne koyuyordu. (muhtemelen annesini kışkırtıp ellerini tutması için) Bunun olumlu etkisi Heaterin gülüş zamanını beklemesidir. Heater pozitif sosyal oryantasyon kayıtlarının ölçümlerinde ilk kelimelerini söylüyordu. Örneğin kendiliğinden ve uygun bir şekilde hiya, up, again kelimelerini söylüyordu. Müzikal etkileşim terapisi dışında da bu kelimeleri kullanıyordu.
Müzikal etkileşim terapisi uygulamaları her zaman sosyalliği gerektirir. Kişisel tesir ve gerçek dünyanın sıkıntılarını anlamayı önemli kılar. Müzikal etkileşim terapisinde her zaman kullanılabilir bir ilerleme vardır ve çocukta değişimi kolaylaştırır. Müzikal etkileşim terapisinin başarıyla uygulandığı etkileşimli örnekler ödüllendirilmeli ve seansın dışında da sürdürülebilir olmalıdır.
Tartışma
Müzikal Etkileşim Terapisi Altında Yatan Teorik Düşünme
Erken taslaklar müzikal etkileşim terapisinin gerekli bakış açısını ortaya çıkarır. Bakıcı, terapistin canlı müziğinin çocuğun etkileşimsel tecrübesi üzerinde bir yapı iskelesi oluşturduğunu ve onun iletişim kontrolünü meydana getirdiğini savunur. Frith, otizmde rol oynayan faktörlerin başlangıçtan itibaren denenmiş sebep olayları (causal events) ile başarılı bir ilaç haline geldiğini savunur. Onun sebep olaylarındaki teorisi çocuklarda sosyal zamanlama zorluklarının içselliğidir. Sakatlarda sosyal etkileşim zordur, sosyal becerilerinin gelişmesinden kendilerini çekerler
Hobson, Newson, Wimpory ve Feine göre müzikal etkileşim terapisinin araştırma ve pratiklerinin bulguları etkileşim temelli teorik perspektifle uyumludur. Minimum düzeyde karşılıklılık gereklidir çünkü temelde paylaşılan anlamlar, iletişim ve sosyal tarafsızlık otistik çocuklarda önemlidir; gecikmelerin ve dildeki hataların düzelmesine, oyunları taklit etmesine katkıda bulunur.
Müzikal etkileşim terapisi neşeli bir formatta uygulanıp tedaviyi kolay hale getirmek için başlangıçta kanıt gösterilir. Ayrıca sosyal ve sembolik gelişmeler de kolaylaşabilir. Sosyal zamanlama hipotezinin önceliği otistik çocuklarda çarpık olarak görülmesiyle önem kazanır. Karşılıklı sosyal etkileşim oluşturmak da önemlidir. Yapılmış çalışmalar bu hipotezin sosyal zamanlamada eksik olduğunu ispatlamıştır.
Bruner ve Feldman otistik çocuklar üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Etkileşim formatları boyunca normal çocukların sosyal davranışın doğal örneklerini öğrenmelerini araştırmakla işe başlamışlardır. Müzikal etkileşimin oyun düzeni biçimlenmiştir.
Stern ve Newson partnerler arasında zamanlamanın devredilerbilir davranışlarda önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Çocuklar bu bağlamda farklı tavırlar sergiliyor. Birleşmiş hareket formatları çifte anlam uygulanmış sembolik oyunlarla değerlendiriliyor.
Wetherby ve Prizant, gelişen sistemi koruyarak doğal çevreyi dizayn ediyorlar, etkileşimi dengeleyerek iletişimi kolaylaştırıyorlar. Aile ve çocuğun etkileşimi temel anlatı formudur ve çocuğun gelişimini temsil eder. Kültürel ve kararlı sistemin içinde insanlar birbirini etkiler. Bu standart formlar karşılıklı ve dengeli müzikal etkileşim terapisinin pratiklerini içerir.
Kaynak: Musical interaction therapy therapeutic play for children with autism
Dawn C. Wimpory and Susan Nash
University of Wales, Bangor
Çeviri Yazısı: ORÇUN BERRAKÇAY
Sayın ziyaretçi,
Bu ızgaralar grubunu zaten çözdük : Codycross Grup Bulmaca 3, Size bu grubun bilmecelerinin çözümlerinin bir listesini veriyoruz. Şu anda oyun kendini çok iyi konumlandırıyor ve harika grafiklerle benzersiz bir bulmaca konsepti sunuyor. Çözümlerin internette çok dağınık bir şekilde var olduğunu fark ettik. Kuşkusuz, bulmacalar ipuçları da dahil olmak üzere sunulmuştur, ancak çözümleri bulmak için sitede gezinmeniz gerekir.
Burada, işinizi kolaylaştırmak için her şey tek bir konuya yerleştirilmiştir.
Bir sonraki cevap seti burada : Codycross Grup Bulmaca 4
Ziyaret ederek ana konuya dönebilirsiniz : CodyCross Cevaplari.
Sesleri, heceleri tekrarlamak, konuşmaya başlarken ve konuşma sırasında zorluklar yaşamak ve bu nedenle de konuşmanın akıcılığının bozulmasına neden olan kekemeliğin doğuştan geldiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Sümeyra Öztürk ile sonradan kekeme olmak hakkında konuştuk. İşte yetişkinlerde kekemelik ile ilgili bilmeniz gereken tüm bilgiler
Yetişkinlerde kekemelik, klinik ortamda sık karşılaştığımız konuşma sorunları arasındadır. Genellikle kekemelik, dil gelişiminin en hızlı olduğu dönem olan yaş aralığında ortaya çıkar ve çocukların büyük bir kısmında kendiliğinden geçerken, bir kısmında ise yetişkinlik döneminde devam eder. Bu kekemelik türü ‘gelişimsel kekemelik’ olarak adlandırılır. Yaygın olarak görülmemekle birlikte, yetişkinlik döneminde beyin hasarı gibi nörolojik sorunlara bağlı olarak kekemelik gelişebilir ve konuşmada sonradan ortaya çıkan bu akıcısızlıklar ‘edinilmiş kekemelik’ olarak adlandırılır. Yetişkinlik döneminde aniden kekelemeye başlayan kişilerin, muhakkak nörolojik muayene için hekime başvurmaları gerekir.
Bu, çok merak edilen ve uzmanlar olarak sıklıkla karşılaştığımız bir konudur. Şarkı söyleme ve konuşma birbirinden tamamen farklı eylemlerdir. Kişi konuşurken ne söyleyeceğini planlar, doğru sözcükleri seçmeye çalışır ve cümleleri oluşturur. Şarkı söylerken ise ezberlenen ve önceden bilinen metin melodik bir şekilde, belirli bir tonlama ile okunur. Nitekim bu iki eylem esnasındaki beyin aktiviteleri incelendiğinde, beyindeki farklı bölgelerin aktif olduğu bulunmuştur. Kekemeliğin nedenine yönelik yapılan çalışmalar, kekemeliği olan bireylerin konuşma esnasında beyin aktivitelerinde farklılık olduğunu göstermektedir.
Konuşma bozuklukları alanında, kekemeliği olan bireylerin konuşmalarındaki akıcılığın sağlanmasına yönelik farklı teknikler geliştirilmiştir. Genellikle araştırmacılar bu teknikler üzerinde çalışırken, yaş faktörünü göz önünde bulundurmaktadır. Bir sınıflama yapmak gerekirse okul öncesi, okul dönemi, ergenlik ve yetişkinlik dönemi olmak üzere uygulanan müdahale yöntemleri değişebilmektedir. Bazı teknikler her yaş grubu için uygun olsa da, yaklaşımların bir kısmı yalnızca o yaş grubuna özel olarak geliştirilmiştir. Konuşma terapistlerinin yaptığı çalışmaların en fazla farklılaştığı kesim yetişkinlerdir diyebiliriz.
Her bireyin takılmaları, kişiliği, kekemeliğe olan tutumu birbirinden farklı olduğu için tedavide tek bir yaklaşım uygulanmamaktadır. Genellikle, yapılan kapsamlı değerlendirme sonucunda birey için en faydalı olacak teknikler bütünü tercih edilmektedir.
Terapide, kekemelik fizyolojik bir problem olarak ele alınır ve kişi takılmaları kontrol ederek, daha akıcı şekilde konuşabilmesine yardımcı olacak teknikler öğrenir. Konuşma terapisinin amacı, takılma sıklığının ve şiddetinin azaltılmasıdır. Konuşma organları üzerindeki fiziksel gerilimin azaltılmasına, nefes koordinasyonunun sağlanmasına, sözcük ve cümleler arası geçişin yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmalar yapılır. Çalışmalar esnasında konuşma küçük parçalara bölünür ve bir parçada akıcılık elde edildikçe, bir sonraki hedefe geçilir. Terapi süreci boyunca belirli aralıklarla ölçümler yapılır ve klinik ortamda istenilen akıcılık sağlandıktan sonra, günlük yaşama aktarma çalışmalarına başlanır. Terapi sonlandırıldıktan sonra belirli aralıklarla kontrol seansları devam eder. Danışan, teknikleri günlük hayatında istenilen düzeyde uygulamaya başladığında terapi sonlandırılır.
Konuşma terapisi ile her yaş grubundaki bireyler, takılmalarını kontrol etmeyi öğrenerek, konuşma akıcılıklarını artırabilir ve iletişimlerini geliştirebilirler. Kişinin terapilere düzenli olarak devam etmesi ve verilen egzersizleri günlük olarak uygulaması önemlidir. Konuşma terapisinin en önemli basamağı öğrenilen tekniklerin klinik ortamla sınırlı kalmayarak, günlük yaşama aktarılmasıdır. Genelleme aşaması, alışılagelmiş konuşma alışkanlığını değiştirmeyi gerektirdiği için zaman alabilmektedir. Hedeflenen konuşma becerisine ulaşmada, kişinin motivasyon ve istekliliğinin yanı sıra yakın çevresinin desteği de önemlidir.
Ülkemizde dil ve konuşma terapisi alanı gelişmekte olan bir alan olduğu için büyük bir uzman açığı var. Uzmanların büyük bir kısmı da büyük şehirlerde çalışıyor. Ben, kekemeliği olan kişilere muhakkak gidecekleri terapistin özgeçmişini araştırmalarını öneriyorum. Ülkemizde bu eğitim ilk olarak ‘Dil ve Konuşma Terapistliği’ başlığı altında Anadolu Üniversitesi'nde yüksek lisans düzeyinde verilmeye başladı. Günümüzde ise Üsküdar ve Medipol gibi çeşitli vakıf üniversitelerinde de uzman yetiştirilmekte. Okuyucularımız kendilerine en yakın konuşma terapistine dil ve konuşma terapistlerinin dernek sitesinden (seafoodplus.info) ulaşabilirler.
Yetişkin bireylerin genellikle takılmaları önlemek için belirli stratejiler geliştirdiklerini görürüz. Bu stratejilerin bir kısmı gayet sağlıklıdır ve kişinin konuşması üzerinde kontrol sahibi olmasına yardımcı olur. Örneğin, gergin bir ortamda derin bir nefes alınarak, sakin bir şekilde konuşmaya başlanması ya da daha yavaş konuşmaya çalışılması gibi. Ancak ne yazık ki geliştirilen tüm stratejiler sağlıklı değildir ve birçoğu kişinin yaşamını daha da zorlaştırır. Telefonda konuşma, sunum yapma gibi belirli konuşma durumlarından ve sık takılınan sözcüklerin kullanımından kaçınma gibi.
İlk seansta, danışanlarımın terapi başlangıcına kadar uygulamış oldukları konuşma ve sosyal ortamlara yönelik kaçınma davranışlarını belirliyor ve süreç içerisinde bunların üzerinde duruyorum. Özellikle de kaçınılan, sık takılındığı düşünülen sözcüklerin listesini çıkartarak birlikte bu sözcüklerin daha akıcı ve kontrollü üretimi üzerine çalışıyoruz. Bol pratik ve öğrenilen yeni tekniklerin bu sözcüklerin üretiminde uygulanması, zamanla akıcı hale gelmelerini sağlıyor.
Kekemeliği olan bireyler bazen akıcılığı sağlama amacıyla daha hızlı konuşma eğiliminde olabiliyorlar. Ancak hız kekemeliğin en büyük düşmanıdır ve genellikle kişinin konuşma hızı artıkça, takılmalarında da artış gözlenir. Yapılan çalışmalar, gergin ve heyecanlı olunan durumlarda bireylerin konuşma hızının artığını göstermektedir. Örneğin; topluluk karşısında zorlandığımız bir sunumu yaparken daha hızlı konuşma eğiliminde olabiliriz. Hızı azaltmanın en etkili yöntemlerinden birisi konuşmaya başlarken duraksayarak, diyafram nefesi alınması ve cümle aralarında yine küçük boşluklar vererek nefes alınmasıdır. Uzun cümlelerde ise muhakkak, okuma sırasında yapıldığı gibi anlatıma uygun noktalarda durulması, nefes koordinasyonunu sağlama açısından önemlidir.
Röportaj: Dilay Argün
sizin tarafınızdan önerilen çözümler