arteriyoskleroz nedir / arteriyoskleroz - Nedir Ne Demek

Arteriyoskleroz Nedir

arteriyoskleroz nedir

Arteriyoskleroz, kan damarlarının duvarlarını kalınlaştıran sert, sert plaklar oluşturan lipitlerin birikmesi nedeniyle kan damarlarının ve özellikle arterlerin sertleşmesi ve elastikiyet kaybıdır.

Damar sertliği kronik dejeneratif bir hastalıktır

Özellikle ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan, damar duvarının kıvamında artışa neden olan ve yaşlanmanın yanı sıra çeşitli hastalık süreçlerinden de kaynaklanabilecek bir durumdur.

Bu isim altında, ilişkili veya izole bulunabilen ve hepsinin nihai etkisi olarak arter duvarının esnekliğinde az veya çok bir azalmaya sahip olan çeşitli hastalıklı formlar yer alır.

Damar sertliği ve böbrekler

Arterioloskleroz sadece organ arteriyollerini etkiler ve iyi huylu nefroskleroz olarak bilinen bir duruma neden olduğu özellikle böbreklerde iyi belgelenmiştir.

Etkilenen arteriyollerde hiyalin madde birikimine bağlı homojen kalınlaşma (Hyalinosis) ve hücresel altyapı kaybı görülür.

Hiperplastik form, lümeni daraltan kas hücrelerinin çoğalmasından kaynaklanır; çok sık olarak renal arteriyolleri etkiler ve şiddetli böbrek yetmezliği (malign nefroskleroz) ile sürdürülen şiddetli hipertansiyon vakalarında bulunur.

Tunika ortamının aterosklerozu, tunika ortamının kaslı ve elastik dokularının, yerini fibro-sklerotik dokuya bırakan gerileyen fenomeni ile karakterize edilir; bu, damarın deformasyonundan çok elastikiyetinde belirgin bir kayıpla sonuçlanır.

Ateroskleroz Belirtileri

Bir yağ metabolizması bozukluğu ile bağlantının belirgin olduğu ateroskleroz, Aterosklerozun özel bir şeklidir.

Aterosklerozun en sık görülen semptomları zayıf serebral dolaşıma bağlı olanlardır:

  • işyerinde hem fiziksel hem de zihinsel olarak kolay yorulma
  • hafıza kaybı
  • uykusuzluk
  • aşırı sinirlilik dönemleri ile değişen depresyon aşamaları ile karakter istikrarsızlığı.

Ayrıca, işitme (vızıltı) ve görme (geçici bulanıklık) bozuklukları da yaygındır.

Yüzeysel arterlere dokunmak genellikle zordur ve kıvrımlı ve hızlı bir şekilde nabzı atıyor gibi görünürler.

Ateroskleroz ve hipertansiyon

Ateroskleroza hipertansiyon eşlik ettiğinde, kalbin sol ventrikülünde az ya da çok hipertrofi, yani kalbin kan pompalarken karşılaştığı artan direnci daha kolay yenmek için yaptığı hacim artışı görülebilir. aort damarı.

Bu değişen dolaşım dinamikleri ile, arter lümeninde trombüs oluşumu ve oluştukları noktadan nihai olarak ayrılmaları ve ardından arteriyel gövdede daha dar bir noktada durmaları için koşullar yaratılır.

Tıkayıcı fenomenler böylece beynin, kalbin, bağırsakların veya ekstremitelerin daha büyük veya daha küçük arterlerinde meydana gelir.

Ancak aterosklerozun en belirgin ve en yaygın zararı kalp ve beyin bölgelerinde yapılır.

Birincisinde hastalık, kalbin beslenmesinden sorumlu koroner arterleri etkiler.

Ateroskleroz ve kalp, Koroner Skleroz

Koroner skleroz, kalp dokusunun sklerozuna yansır ve sonuç olarak nefes darlığı, çarpıntı, aritmi ve bacaklarda ödem ile kendini gösteren işlevinin bozulmasıdır; ancak anjina pektoris ve enfarktüs (özellikle ikincisi), hala koroner arter bozukluğunun en korkulan belirtileridir.

Serebral bölgede, aplopetikus inmesinin (aplopexy) çok ciddi tablosu ile ifade edilen ani tıkanma fenomeni de aynı şekilde meydana gelebilir.

Flir ×90 Kenara Logo

Arteriyosklerozun önlenmesi: ne yapmalı

Damar sertliği tedavisi esasen koruyucu olmakla birlikte hastalıkta genel olarak hijyenik beslenme tedavisi ve medikal tedavi uygulanmaktadır.

İlki için, daha az stresli çalışma ritimleri, hastanın duygusal katılımını, iklimsel dengesizlikleri ve sıcak veya soğuk aşırı sıcaklıkları vurgulayacak her şeyin ortadan kaldırılması sağlanacaktır.

Hastanın yaşam ritmini değiştirmesi gerekecek: yeterince uyuyun ve dışarıda egzersiz yapın.

Diyette, sert likör ve tütün tamamen sınırlandırılmalıdır.

Tüm hayvansal yağların bitkisel yağlarla değiştirilmesi gerekecektir; Kalorisi düşük diyet, çünkü aterosklerotik mekanizmanın anahtarlarından biri (tek değilse de) kolesterol, hayvansal yağ içermese bile kalorisi yüksek bir diyetle sentezlenebilir.

Tıbbi olarak kan lipidlerini düşürme eğilimi vardır.

Ayrıca Oku:

Acil Durum Daha Fazla Canlı…Canlı: IOS ve Android için Gazetenizin Yeni Ücretsiz Uygulamasını İndirin

Ateroskleroz: Nedir ve Nasıl Önlenir?

Hastanın EKG'si: Basit Bir Şekilde Elektrokardiyogram Nasıl Okunur

Ani Kalp Durmasının Belirtileri ve Belirtileri: Birinin CPR'ye İhtiyacı Olduğunu Nasıl Anlarsınız?

Kalp İltihapları: Miyokardit, Enfektif Endokardit ve Perikardit

İnmenin Nedenini Hızla Bulmak – Ve Tedavi Etmek – Daha Fazlasını Önleyebilir: Yeni Yönergeler

Atriyal Fibrilasyon: Dikkat Edilmesi Gereken Belirtiler

İskemik Kalp Hastalığı Nedir, Nasıl Önlenir ve Nasıl Tedavi Edilir

Aile Hiperkolesterolemisi Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Kolesterol Nedir ve Kandaki (Toplam) Kolesterol Düzeyini ölçmek için neden test edilir?

İskemik Kalp Hastalığı: Kronik, Tanımı, Belirtileri, Sonuçları

Ateroskleroz: Nedir, Neden Olur ve Nasıl Tedavi Edilir?

Damar Sertliği Nedir ve Nasıl Önlenir?

Hipertansiyonun Organ Hasarına Göre Sınıflandırılması

Defibrilatör: Nedir, Nasıl Çalışır, Fiyat, Voltaj, Manuel ve Harici

Kaynak:

Sayfa Medice

Arteriyoskleroz: Damar Sertliği

Atardamar duvarının sertleşerek esnekliğini yitirmesiyle oluşan ve daha çok erkeklerde görülen bir hastalıktır.

Arteriyosklerozu birkaç sayfada anlatabilmek kolay değildir. Bu konuda yapılan sayısız araştırmaya karşın, hastalığın temel nedeni henüz bilinmemektedir. Hastalığın adını belirlerken bile birçok sorun yaşanmaktadır. Örneğin, bazı araştırmacıların değişik anlamlarda kullandığı arteriyoskleroz ya da ateroskleroz terimlerinin kapsamı tam olarak açıklanamamıştır. Bazıları bu iki terimi eşanlamlı olarak kullanırken, başkaları farklı görmektedirler. Arteriyosklerozun sözcük anlamı atardamar sertleşmesidir. Ateroskleroz ise atardamar duvarında belli bir alanın ezilerek esnekliğini yitirmesi ve sertleşmesidir.

Biz burada sadece, hekimler tarafından klinikte kullanılan arteriyoskleroz terimini kullanacak, bu bağlamda gelişen diğer hastalıkları da aynı terim altında inceleyeceğiz.

Arteriyoskleroz Nedir?

Arteriyoskleroz bütün kalp enfarktüsü, beyin trombozu ve beyin kanaması olgularının başlıca nedenidir. Ayrıca bacak kangrenlerinin büyük bir bölümü de arteriyoskleroz kaynaklıdır. Arteriyoskleroz, klinik tablo olarak ortaya çıktığı bu gibi durumlar dışında, genellikle özgün belirti vermeyen bir hastalıktır. Birçok varsayım ileri sürülmesine karşın hastalığın nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle hastalığın orta ve büyük atardamarlarda yaptığı lezyonlarla tanımlanması eğilimi güç kazanmaktadır. Arteriyoskleroz en çok orta ve büyük atardamarlarda görülür.

Olağan durumunda esnek olan atardamar duvarları, damardan geçen kan miktarına göre genişler ya da daralır. Atardamarlar bu özellikleriyle dolaşımdaki kan miktarını düzenlerler. Arteriyosklerozda, atardamar duvarındaki esnek yapılar çok sert olan bağdokusu tarafından kaplanır ve esneklik yok olur. Damar duvarının sertleşmesini, duvardan damar içine doğru büyüyen oluşumlar ya da aterom plakları izler. Özellikle aterom plaklarının gelişimi sonucunda damar boşluğunun çapı daralır ve geçen kan miktarı azalır. Aterom plakları üzerinde kan pıhtılarının daha kolay oluşması, daralmayı artırarak damarın tıkanmasına neden olur.

Nasıl Oluşur?

Arteriyosklerozun oluşum süreci ile ilgili birçok varsayım ileri sürülmüştür. Klinik ve deneysel verilerle desteklenen ancak henüz geçerlilikleri kanıtlanmamış iki varsayım önemlidir. İlk varsayım, arteriyosklerozun oluşumundan yağlan sorumlu tutar. Atardamar duvarı içten dışa doğru iç, orta ve dış olmak üzere üç katmandan oluşur. İç katman bir kat hücre, yani endotel ile onun altında yer alan elastik bağdokusundan oluşur. Orta katmanda daha çok kasdokusu egemendir. Dış katman ise bağdokusu yapısındadır. Yapı olarak bazı açılardan trigliserit, fosfolipit ve lipoproteine benzeyen yağlar damardaki kanın basıncıyla atardamar duvarının iç katmanlarına doğru itilir. Bu yağlar olağan koşullarda atardamar duvarını aşarak lenf dolaşımına katılırlar. Ama kan dolaşımındaki yağların çok fazla, yağ moleküllerinin büyük olması ve atardamar duvarının esnekliğini yitirmesi durumunda yağlar atardamar duvarının iç ve orta katmanlarında sıkışıp kalırlar. Atardamar duvarındaki enzimler yağ moleküllerini parçalayarak arteriyoskleroz oluşumundan daha az önem taşıyan kolesterol, yağ asitleri ve başka maddelerin açığa çıkmasını sağlar. Serbest kalan bu maddeler atardamar duvarını tahriş eder. Damar duvarı bu uyarıya iltihabi bir tepki ile yanıt verir, iltihap sonucu gelişen sert bağdokusu damar duvarım sertleştirir. Bu süreç sırasında yıkıma uğrayan atardamar duvarında, kolayca parçalanabilen yeni kılcal damarlar belirir. Bu da, iltihaplanmanın daha da artmasına yol açar.

Yağların sürekli olarak birikmesi ve atardamar duvarının belirli noktalarda kalınlaşması, damar duvarının içeriye doğru katlanarak aterom plaklarının oluşmasına neden olur. Aterom plakları parçalanabilir, ülserleşebilir ya da içeriğinin bir kısmını damara bırakabilir (ateromun ezilerek pelteleşmesi). Özellikle ülserleşme durumunda, dolaşımdaki trombositlerin plak üzerinde birikmesiyle pıhtılaşma süreci başlar. Bu, daha ileride pıhtı oluşumuna ve damar tıkanmasına yol açacaktır. Pıhtıdan kopan parçalar kan dolaşımıyla taşınarak daha küçük çaptaki atardamarları tıkarlar ve ciddi sonuçlara neden olabilirler.

İkinci varsayıma göre, buraya kadar sözü edilen olayları başlatan süreç farklıdır. Arteriyoskleroz oluşumunda bozukluğu başlatan etmen, atardamar duvarının iç katmanındaki bir lezyona bağlı pıhtılaşmadır. Başka bir deyişle, iç katmandaki küçük bir lezyon burada trombositlerin birikmesine ve hastalık zincirini başlatan olağandışı pıhtılaşmaya neden olur. Bu durumda yağların damar duvarına girerek yerleşmesi nicel açıdan önemli görülse de, ikincil bir etkendir.

Belirtileri

Arteriyosklerozun özgün belirtileri olmadığı vurgulanmıştı. Belirtiler ancak damar lezyonları belirginleştikten sonra ortaya çıkar. Arteriyoskleroz lezyonları olan hastaların yalnız yüzde unda klinik belirtiler gözlenir. Hastalığa bu nedenle "aysberg hastalığı" da denir. Daha çok büyük damarları iki dala ayrıldığı noktalarda yerleşir.

Japonlar da, Yemenliler de ve Jamaikalılar da arteriyoskleroz kalbe oranla beyinde daha çok görülmektedir. Arteriyoskleroz belirti verdiğinde, belirtiler lezyonun yeri ile ilişkilidir. Bunun nedeni dokulara yeterli oksijen iletilememesi ve söz konusu bölgedeki kan dolaşımının engellenmesidir.

Yerleşimin beyinde olduğu durumlarda görme ve konuşma bozukluktan, ilerleyici bellek yitimi, anlık bilinç yitimleri, yer ve zaman kavramlarının bozulması, kol ya da bacaklarda kas gücünün ani ve geçici olarak zayıflaması ve son olarak da beyin trombozu gelişir.

Hastalık kalbi tutarsa kalp kasının kasılma gücü, gelen oksijenin yetersizliği nedeniyle zayıflar. Kalpte ekatımlar (ekstrasistol), kalp atışlarının nöbet halinde hızlanması (paroksismal taşikardi) ve kulakçığın hızlı kasılması (flater) gibi ritim bozuklukları görülür. Koroner damar lezyonlarına, spazma yol açan refleksler de eklenirse anjinaya benzer göğüs ağrıları belirir. Son aşamada ise miyokart enfarktüsü gelişir.

Arteriyoskleroz bacak damarlarını tutarsa yürüme sırasında kramp ağrıları, deride kalınlaşma ve rengin koyulaşması, bacaklarda ısı düşmesi ve zamanla kangren gelişir.

Son olarak, böbrek atardamarlarının tutulduğu olgularda kan basıncı yükselmesi ve böbrek işlevlerinde hafif bozukluklar görülür. Böbreğin küçük damarlarının da tutulması ile durum daha tehlikeli olabilir.

Nedenleri

Nedenlerinin tam olarak bilinmesiyle arteriyosklerozun bir sorun olmaktan çıkacağı açıktır. Ama günümüzde henüz ciddiyetini koruyan bir hastalıktır ve dünya ölçeğinde en başta gelen ölüm nedenlerinden biridir. Bu alanda yapılan sayısız araştırmaya karşın belirsizlikler giderilememiştir. Arteriyosklerozun, olguların çok küçük bir bölümünde (yüzde ) belirti vermesi tanıyı güçleştirerek hastalık nedenlerinin açığa çıkarılmasını engeller. Dikkat edilmesi gereken veriler kalp enfarktüsü, beyin kanaması (apopleksi), bacak kangreni gibi hastalıklar geçirmiş hastalarda elde edilen bulgulardır. Ayrıca kadavralarda hastalık bulgularının incelenmesi ile hayvan deneylerinden edinilen bilgiler hastalığın nedenlerine ışık tutabilir. Gene de, hayvan deneylerinden elde edilen sonuçların insanlara uygulanabilirliğinin her zaman tartışmalı olduğu unutulmamalıdır.

ABD de on binlerce kişi üzerinde yapılan epidemiyolojik araştırmalar, arteriyoskleroz kaynaklı hastalıkların (özellikle kalp krizi) kan kolesterol düzeyi ve kan basıncı yüksek, şişman, sigara kullanan ve bedensel etkinlikleri az erişkin erkeklerde daha çok görüldüğünü ortaya koymuştur.

Yaş Ve Cinsiyet

Arteriyoskleroz erişkin erkeklerde daha yaygındır. Orta yaş düzeyinde, erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğü uzun süredir bilinmektedir. Menopoz sonrasında iki cins arasındaki fark ortadan kalkar. Kadınlarda, östrojenin ve Öteki eşey hormonlarının arteriyoskleroza karşı koruyucu rolü olduğu düşünülmektedir.

Arteriyosklerozun orta yaşlı erişkinlerde daha yaygın olması gençlerde görülmeyeceği anlamına gelmez. Kore Savaşında ölen askerlerde yapılan otopsi incelemelerinin sonuçlarına göre, arteri y oskleroz lezyonları bu yaş grubunda da oldukça yaygındır.

Bazı kişilerde arteriyosklerozun doğumdan hemen sonra gelişmeye başladığı yolunda görüşler vardır. ABD’de 35 yaşında arteriyoskleroz kaynaklı hastalıklardan ölenlerde yapılan araştırmalarda, hiçbir belirti vermediği anlaşılan koroner lezyonlarına rastlanmıştır.

Arteriyoskleroz Ve Kolesterol

Kolesterolün arteriyoskleroz oluşumundaki etkisi önemli bir tartışma konusudur. Birkaç yıl önce neredeyse kolesterol ile arteriyoskleroz özdeşleştirilmişti. Daha sonra önemini belki de gereğinden çok yitiren kolesterol, günümüzde yelliden ele alınarak gerçek boyutlarda değerlendirilmeye çalışılıyor. Bu konuda birçok deneysel veri vardır. Deney hayvanlarına yağ bakımından zengin bir beslenme rejimi uygulanınca, kan kolesterol düzeyi yükselir. Bu da, arteriyoskleroz lezyonlarına yol açar. Gerçekten de, arteriyoskleroz görülmeyen toplumlarda yağsız beslenme alışkanlıkları yaygındır. Bol yağlı besinler tüketen toplumlarda ise bu hastalık oldukça sık görülür. Amerika ya yerleşmiş Yahudi ve Japonlar da arteriyoskleroz sıklığı Amerikalılarla eşdeğerdedir. Bundan da anlaşılacağı gibi, hastalıkta ırk etkeninden çok yaşam ve beslenme alışkanlıklarının önemi vardır.

Şeker hastalığı, böbrek hastalığı ve ksantomatoz (nadir doğumsal bir hastalık) gibi kanda yağ düzeyinin yüksek olduğu hastalıklara yakalananlarda arteriyoskleroz yaygındır. Öte yandan miyelom gibi kanın yağ düzeyinin düşük olduğu hastalıklarda arteriyosklerozun görülme oranı düşer. Özetle, beslenme denetiminin arteriyosklerozdan korunmada en iyi yöntem olduğu söylenebilir.

Arteriyoskleroz Ve Yüksek Tansiyon

Yüksek tansiyon (kan basıncı yüksekliği) kuşkusuz arteriyosklerozu ilerleten bir etkendir. Daha önce de belirtildiği gibi Japon ve Yemenlilerde arteriyoskleroz az görülür. Ama bu kişilerin yüksek tansiyonu varsa arteriyoskleroz görülme sıklığı önemli ölçüde artmaktadır.

Yüksek tansiyon atardamar duvarında daha çok kolesterol birikmesine neden olur. Daha önce değinildiği gibi kolesterolün zedeleyici etkisi ile ortaya çıkan iltihabi tepki olası bir arteriyoskleroz nedenidir. Süreç burada tamamlanmaz. Atardamar duvarında da kolesterol üretimi olması aşırı kolesterol birikimine yol açar. Böylece, yüksek tansiyonun yalnız arteriyosklerozu artırmadığı, aynı zamanda arteriyosklerozun gelişimine neden olduğu söylenebilir.

Araştırma sonuçlarına göre, atardamar duvarındaki kolesterol miktarı, besinlerle alınan ya da kanda bulunan kolesterol miktarından çok, yüksek tansiyonla ilgilidir. Gerçekten de yüksek tansiyonla arteriyosklerozun birlikte görülmesi, damar hastalıkları tehlikesini çok yükseltir. Ayrıca arteriyosklerozun büyük damarların esnekliğini azaltarak, kan basıncını yükselttiği de hatırlanmalıdır.

Şişmanlık ve şeker hastalığında yağlarla ilgili bozukluklar önem kazanır ve atardamarları etkiler. Atardamar duvarında yağlar daha kolay birikir ve arteriyoskleroza giden yol açılmış olur. Arteriyoskleroz oluşumunda önemli rol oynayan öteki etkenler sigara alışkanlığı ve hareketsiz yaşamdır.

Arteriyoloskleroz Ve Yaşlılık Arteriyosklerozu

Arteriyoloskleroz yerleşme yeri açısından arteriyosklerozdan ayrılır. İkincisi büyük ve orta boy atardamarları tutarken birincisi adından da anlaşılacağı gibi (arteriyol=küçük atardamar), daha küçük atardamarlarda görülür. Yaptıkları yıkımın sonuçları da değişiktir. Arteriyosklerozun en önemli sonucu kalbin yükünü büyük ölçüde artıran kan basıncı yükselmesidir. Yüksek tansiyon ilaçlarla denetlenemezse kalbin kasılma gücü giderek azalır.

Yaşlılık arteriyosklerozu en iyi gidişli arteriyoskleroz türüdür. Vücudun yaşlanmasıyla birlikte yavaş yavaş gelişir. Fizyolojik bir olaydır; başlıca nedeni atardamarların da yaşlanarak sertleşmesidir.

 

Ateroskleroz (Damar Sertliği) Nedir? Ateroskleroz Belirtileri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir?

 Arteriyoskleroz, arter duvarlarının kalınlaşması, sertleşmesi ve elastikiyet kaybı ile karakterizedir. Bir kardiyovasküler risk faktörü olan ateroskleroz, bir arteriyoskleroz şeklidir.

Ateroskleroz (Damar Sertliği) Nedir?

 Kan, oksijen ve besin maddelerini organlara taşımak için bir bahçe hortumundaki su gibi arterlerden akar. Ateroskleroz, atardamarlarda yağ birikintilerinin (ateromatöz plak) birikmesi ve daha sonra elastikiyetini kaybeden (sertleşen) ve daralması ile karakterizedir.

 Plak, büyüyen ve arterlerin iç yüzeyini kalın ve sert hale getiren viskoz bir yağ (yağ çizgileri) karışımıdır. Yavaş yavaş bunlar küçülür veya bloke olur, bu da kan dolaşımını engeller. Kalbi (koroner arterler), boynu (karotis arterleri) ve bacakları besleyen arterler en çok etkilenir.

 Plak ayrıca yırtılabilir. Bu durumda, plak yırtıldığı noktada bir kan pıhtısı veya trombüs oluşur (buna tromboz denir) ve kan akışını engeller. Pıhtı ayrıca kan damarlarından geçebilir ve organlara kan akışını engelleyebilir.

Ateroskleroz Belirtileri Nelerdir?

 Ateroskleroz genellikle yaşamın erken dönemlerinde başlar. Gerçekten de, birçok insan kırklı yaşlarında zaten plak birikimine sahip. Bununla birlikte, orta düzeyde birikmenin kan akışı üzerinde fazla etkisi yoktur. Bu nedenle, aterosklerozlu denekler, arter çapının en az yarısı bloke edilene kadar genellikle hiçbir semptom göstermez.

 Ateroskleroz, yavaş yavaş ve yavaş yavaş oluşan ve çocuklukta başlayabilen bir sağlık sorunudur.

 Sebepler karmaşıktır ve tam olarak anlaşılmamıştır. Yüksek tansiyon ve diyabet semptomdur. Bazı durumlarda, ateroskleroz büyük bir kan damarını tıkayacak kadar ilerleyene kadar herhangi bir semptoma neden olmaz. Kalbin herhangi bir arterinde tıkanma meydana gelirse, anjinaya neden olur. Ayrıca koroner arterlerde gelişerek ateroskleroz kalp krizine neden olabilir. Beynin arterlerinde tıkanma oluşursa felce neden olabilir. Bacaklarda meydana gelirse yürüme gibi fiziksel aktiviteler sırasında orada kramplara neden olabilir.

Ateroskleroz Nasıl Tedavi Edilir?​​​​​​​

 Bir sağlık hizmeti sağlayıcısı, ateroskleroz teşhisini tıbbi geçmiş kontrolü, tam bir fizik muayene ve kan testlerine dayandırır. Aterosklerozlu bir kişi, belirli yaşam tarzı alışkanlıklarını değiştirerek, ilaç alarak veya ameliyat veya başka prosedürler uygulayarak durumu tedavi edebilir.

 Kan basıncınızı, diyabetinizi ve kan kolesterol seviyenizi kontrol ederek kalp hastalığı geliştirme veya felç geçirme riskinizi azaltabilirsiniz. Sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmak da önemlidir. Şiddetli aterosklerozunuz varsa, doktor durumunuzu yönetmek için ameliyat önerebilir.

Damar Sertliği (Ateroskleroz)

Damar Sertliği (Ateroskleroz) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Kalp ve damar hastalıkları arasında en sık görülen rahatsızlıklardan biri de damar sertliğidir. Tıptaki adı ile ateroskleroz olarak adlandırılan damar sertliği, özellikle 45 yaş üstü bireylerde daha sık görülmektedir. Tedavi edilmediği durumlarda geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olabilir.

Damar Sertliği (Ateroskleroz) Nedir?

Vücutta bulunan atardamarlar, esnek yapıları sayesinde vücut hareketlerine göre şekil alma yeteneğine sahiptir. Bu şekilde atardamarlar hücrelerin, dokuların ve organların ihtiyacı olan kanı ihtiyaç duyulan sürede, ihtiyaç duyulan miktarda taşıyarak vücut dengesini korur.

Dolaşım esnasında damar duvarlarında biriken pıhtı ve kolesterol sonucu bazı kalınlaşmalar meydana gelebilir. Atardamar duvarlarının farklı nedenler ile bağ dokusu ile kaplanması sonucu esnekliğini kaybetmesi durumuna damar sertliği adı verilmektedir. Arterlerin daralması ve kanın daralan bu arterler içinde akımının sınırlandırılması, damar sertliğinin birincil sonucudur. Damarlar yaşanan bu problemler nedeniyle kan, ihtiyaç duyulan organlara gerekli zaman içerisinde ve ihtiyaç duyulan miktarda ulaştırılamaz. Özellikle kalp krizi ve beyin kanaması gibi en çok ölüme neden olan hastalıkların pek çoğunun altında yatan temel neden damar sertliğidir.

Damar Sertliği (Ateroskleroz) Belirtileri

Başlangıç safhasında kesin olarak bir bulgu göstermeyen damar sertliği belirtileri, hastalığın lezyonları ortaya çıktıktan sonra oluşmaktadır. Bu nedenle ‘‘Damar Sertliği Nasıl Anlaşılır?’’ sorusu için hastalığın ilk safhalarında tam bir yanıt vermek zordur.

Arterlerde bulunan kapaklardaki zedelenmeler bu rahatsızlığın ilk safhası olarak değerlendirilir. Öte yandan damar sertliğinin görülen belirtileri oluştuğu bölgeye göre farklılık göstermektedir. Örneğin, kalp damarlarındaki bir sertleşme varlığı, kalp kasının kasılıp gevşemesi sırasında birtakım sorunların oluşmasına neden olur. Bu da kalpte ritim bozukluğu gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkarır. Böyle durumlarda damar sertleşmesinin belirtileri olarak vücudun farklı yerinde morarmalar ile göğüs ağrısı görülebilir.

Bunların yanı sıra ayakta ya da bacakta damar sertliği oluşursa, kasılmalar ve kramplar meydana gelecektir. Yine beyinde damar sertliği meydana gelirse konuşma bozuklukları, görme problemleri ya da bilinç kaybı ortaya çıkabilir. Boyunda damar sertliği oluşursa, zaman zaman işitme ve konuşma bozuklukları, denge kaybı ve aşırı susama hissi oluşabilir. Böbreklerde damar sertliği durumlarında hipertansiyon ve böbrek yetmezliği gibi böbrek fonksiyonlarının bozulması durumları görülebilir. Peniste damar sertliği durumunda ise en güçlü belirti iktidarsızlıktır. Kısacası, damar sertliği vücutta bulunan farklı organları, sertleşen artere yakınlığına göre etkileyerek belirtiler gösterir.

Damar sertliğinin genel belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

•Göğüste baskı ve yanma,

•Kalp ritminde bozukluk (aritmi)

•Çenede yaygın ağrı

•Felç

•Böbrek yetmezliği

•Kalp krizi

•Konuşmada bozukluk

•Vücudun çeşitli uzuvlarında uyuşma

•Görme problemleri

•Vücutta ısı kaybı

•Kol ve bacaklarda oluşan kramplar

•Sürekli göğüs bölgesinde sıkışma ve şiddetli ağrı

Damar Sertliğine (Ateroskleroz) Ne İyi Gelir?

Damar sertliğine ne iyi gelir sorusu, bu problemi yaşayan pek çok kişi için merak konusudur. Alınacak tıbbî önlemlerin dışında tüketilen besinler, damar sertliği problemi ile doğrudan ilişkilidir. Kolestrol ve doymuş yağlardan zengin beslenme düzeyi lipit seviyesini artırır. Bu şekilde bilinçsiz beslenme, hareketsizlik ile birlikte obeziteye yol açacaktır.

Damar sertliğine iyi gelen yiyecekler ile oluşturulan bir diyette, enerjinin yağdan gelen miktarı %30'un üzerine çıkmamalıdır. Önerilen seviyede kolestrolün mg ve altına düşürülmesi, doymuş yağ tüketiminin %10 ve daha azını oluşturması şeklindedir.

Damar sertliği nasıl geçer diye merak eden hastalar, mutlaka bir diyetisyen kontrolünde sağlıklı beslenme tedavisi almalı ve sağlık profesyonelleri ile süreci yakından takip etmelidir. Beslenme ile doğrudan ilişkili olan bu rahatsızlık, yanlış beslenme alışkanlıkları sürdürüldüğü sürece çok daha kötü tablolara yol açmaktadır.

Damar sertliği bulunan hastaların genel beslenme kuralları şu şekildedir:

  • Meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeli,
  • Doymuş yağlar yerine zeytinyağı ya da mısır yağı gibi bitkisel yağlar tüketilmeli,
  • Sakatat tüketiminden kaçınılmalı,
  • Etlerin yağsız bölümleri tercih edilmeli,
  • Tavuğun derisi tüketilmemeli,
  • Kızartmalar yerine fırınlanmış besinler tercih edilmeli,
  • Etler kendi içerisinde yağ bulunduran gıdalar olduğu için ekstra yağ kullanılmamalı,
  • Günlük tuz tüketimi 6 gram ile sınırlandırılmalı,
  • Soğan, ahududu, portakal gibi antioksidan vitaminlerden zengin bir diyet oluşturulmalı,
  • Sigara kullanımı bırakılmalı ve günlük 30 dakika yürüyüş ya da ağır olmayan fiziksel aktivitelere yapılmalı (düzenli aktiviteler LDL (kötü kolestrolü) düşürür).

Damar Sertliği (Ateroskleroz) Tedavisi

Damar sertliği tedavisi için öncelikle çeşitli görüntüleme teknikleri ile hangi bölgede damar tıkanıklığı olduğu tespit edilir. Tedavi sürecinde hangi yöntemin tercih edileceği hastalığın boyutuna göre değişkenlik gösterir. İleri seviyede olmayan damar sertliği sorunlarında ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Kan sulandırıcı ilaçlar ile kan pıhtısının ve plak oluşumunun önlenmesi sağlanır. Bu tür ilaçlar mutlaka doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır.

Kolestrolü yüksek olan kişilerde görülen damar sertliği tedavisinde kolestrol düşürücü (statinler) ilaçlar tercih edilir. Benzer şekilde yüksek tansiyon hastalarında ise tansiyon düşürücü (antihipertansif) ilaçlar kullanılır. Ayrıca kan şekeri yüksekliği olan hastalar ise diyabete yönelik ilaç tedavisi uygulanmaktadır.

Damar sertliğinin ileri seviyelerde olması, tıkanıklıkların yoğunluğunun fazlalığı sonucu felç ya da kalp krizi geçiren kişilerde cerrahi yöntemlere başvurulur. Ameliyat kararı hastanın durumuna ve aciliyetine göre ortaya çıkar. Buna göre yapılan girişimsel tedavi yöntemleri şunlardır:

•Kalp anjiyosu: Damar tıkanıklığının seviyesi ölçülür ve belirli kriterleri karşılayan stent takılabilir.

•Bypass: Kalp anjiyosu ile tedavi edilemeyen hastalarda bypass doğru ve faydalı bir yöntemdir.

•Karotis endarterektomi: Şah damarı (karotis damarı) tıkanıklıklarında, damar içerisine stent takılmaktadır. Ayrıca damar tıkanıklığının seviyesine göre damar içi temizleme de uygulanır.

Damar Sertliği Nedenleri

Damar sertliği nedenleri olarak genetik ve çevresel faktörler bir arada bulunmakla birlikte, genellikle ailede damar sertliği görülen bireylerde hastalığın ortaya çıkma riski daha yüksektir. Sıklıkla ileri yaştaki kişilerde, damarlarda oluşan yapısal bozuklukların onarımı yavaşladığı için hastalık daha sık görülür. Bunların dışında damar sertliğinin oluşumunda risk seviyesini artıran faktörler şunlardır:

•Sigara kullanımı,

•Yüksek tansiyon,

•Sağlıksız beslenme,

•Stresli yaşam,

•Şeker hastalığı ve obezite,

•Yetersiz fiziksel aktivite,

•Kadınlarda menopoz sonrası östrojen hormonunun koruyucu etkisinin azalması,

•Kanda görülen total kolestrol, LDL kolestrol ve trigliserit değerlerinin yüksek, iyi kolestrol olan HDL seviyesinin de düşük olması,

•Erkek cinsiyet,

•Aşırı miktarda alkol tüketimi,

•Endokrin bozukluklar,

•Aile öyküsünde damar sertliği varlığı (genetik).

Damar Sertliği (Ateroskleroz) Nasıl Anlaşılır?

Damar sertliği, çocukluk döneminde başlayıp zamanla ilerleyen sinsi bir hastalıktır. Genellikle orta yaş sonrası ya da ileri yaşlara kadar belirti vermediğinden anlaşılması zordur. Hastalığın belirtileri takip edilmeli uzman bir doktora tarafından yapılan testler ile teşhis konulmalıdır. Bu nedenle damar sertliği şüphesi uyandıran durumlarda, öncelikle fiziki muayene yapılır. Bunun için kişini tansiyonu ölçülerek, boy ve kilosu ile vücut kitle endeksi hesaplanır. Tansiyonu ve vücut kitle endeksi yüksek olan hastalarda damar sertliği görülme riski daha yüksektir.

Uzman doktor, tıkanıklıktan şüphelendiği arteri steteskop ile dinler. Bazı durumlarda bozulan kan akışına bağlı olarak üfürüm duyulabilir. Bazı durumlarda ise damarlardan zayıf nabız alınabilir. Bu tür göstergelerde görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Damar sertliği bulunan bazı hastalarda ise iyileşmeyen yaralar oluşabilir. Bu yaralar da ateroskleroz açısından değerlendirilir.

Damar sertliğinin anlaşılabilmesi için kan testleri de öne taşır. Kanda, kolestrol ve şeker seviyeleri ölçülür. Bu değerler yüksek ise damar sertliği gelişme riskinin de yüksek olacağı değerlendirilir. Şayet hasta birey, doktora başvurduğunda kal damarlarını etkileyen şikayetlerden yakınıyorsa, aynı zamanda kalbe ait hormon ve enzim seviyeleri de kontrol edilir.

Damar sertliğinin anlaşılabilmesi için görüntüleme yöntemleri de kullanılır. Bunlar:

•EKG (Elektrokardiyogram): Kalp grafisi olarak bilinen EKG, kalp damarlarında ateroskleroz şüphesi duyuluyorsa tercih edilir.

•Ultrason: Arterlerdeki kan akım hızı ve kan basıncı, ultrason ile değerlendirilir.

•Bilgisayarlı tomografi: Sertleşen ve daralan damarların tespit edilmesinde kullanılır.

•Göğüs röntgeni: Göğüs kafesi içerisindeki kalp, akciğer ve kan damarları ile organ yapıları incelenerek kalp yetmezliği belirtileri değerlendirilir.

•Ayak bileği brakiyal indeksi: Bu test ile kanın ne denli uygun akım gösterdiğini görmek için ayak bileği kan basıncı ile koldaki kan basıncı değerleri karşılaştırılır.

•Stres testi: Kalbin fiziksel aktivite esnasında ne kadar iyi çalıştığı stres testi ile değerlendirilir. Koşu bandı ya da egzersiz bisikleti kullanılırken, kalp ritmi, solunum ve tansiyon değerleri izlenir.

•Anjiyografi: Atardamarların iç kısmını görmek için özel X ışınları ve boyalar kullanılır. Kol, kasık ya da boyundaki bir kan damarı içerisinde ince ve esnek tüp olan kateter yerleştirilir. Röntgen ile görülebilen boya, kateter ile arterlere gönderilir. Böylece damarlardaki kan akışı tespit edilerek, herhangi bir plağın arterleri bloke edip etmediği ile varsa tıkanıklığın boyutları tespit edilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir