kaynağı değiştir]
Tuncak, 10 Kasım 'da Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampüsü'nde, Rektörlük Binası'nın bir salonunda üniversiteye hediye ettiği Atatürk fotoğrafları koleksiyonunu sergiledi. Üniversiteye daha sonra Musafa Kemal Paşa'nın bavul, bornoz gibi bazı özel eşyalarını bağışladı. Üniversite yönetimi, bu bağışları sergilemek üzere, yılında kampüse, Atatürk'ün ailesinin İstanbul'da yaşadığı Akaretler'deki evin bir benzerini yaptırmış "Abdurrahim Tuncak Atatürk Evi Müzesi" adıyla müze açmıştır.[1][7]
Abdurrahim Tuncak ve Mustafa Kemal Paşa, Halep,
Abdurrahim Tuncak ve Mustafa Kemal Paşa, Halep,
II. Ordu Komutanı Tümgeneral Mustafa Kemal himayesine aldığı ve annesi Zübeyde Hanım'ın yanında büyüyen Diyarbakır'lı Abdurrahim (Tunçak) adlı çocukla Halep'te. ()
YILI HALEP
Mustafa Kemal’in Halep’te, bir aile dostunun konağının bahçesinde Abdürrahim Tuncak’la çektirdiği fotoğrafın hikayesini yine Abdürrahim Tuncak’ın kendisinden dinletelim:
- “Annemle (Zübeyde Hanım’la) birlikte Halep’e gittik. Mustafa Kemal geçirdiği bir rahatsızlıktan sonra iyileşme dönemini Halep’te, İstanbul’lu dostları Salih (Fansa) Bey’in konağında geçiriyor, orada dinleniyordu. Salih Bey’in konağı, büyük bir portakal bahçesinin ortasındaydı. Mustafa Kemal Paşa sık sık bahçede otururdu. Ben de hep, onun çevresinde oynardım.
Bir gün bahçede oynadığım sırada beni çağırdı:
- "Senin burada bir fotoğrafını çektireyim mi ?" dedi.
- "Bende evet dedim."
Emir verdi, ordunun terzisini getirtti ve bana bir gecede, yöresel giysi diktirdi.
Orduda görevli bir doktor yüzbaşının fotoğraf makinesi vardı. Ertesi gün doktor yüzbaşı fotoğraf makinesiyle Salih Bey’in bahçesine girdi. Bana da içeride, yöresel giysilerimi giydirdiler.
Bahçeye, Mustafa Kemal Paşa’nın yanına gittiğimde, beni görünce gülmeye başladı:
- “Tam buralı bir delikanlı olmuşsun” dedi. Ve yanındaki yeri gösterdi:
- “Gel yanımda otur” dedi.
Doktor yüzbaşı fotoğraf makinesini hazırlamış, fotoğrafımızı çekmek üzereyken, Mustafa Kemal Paşa durmasını söyledi. Çanakkale’den beri yanından ayırmadığı tabancasını çıkarttı, benim belime taktı. Belimin öteki yanına ise, kuşağın arasına, kendi kasaturasını yerleştirdi.
- “İşte şimdi oldu” dedi ve doktor yüzbaşıya döndü:
- “Fotoğrafımızı şimdi çekebilirsin. Çünkü Abdürrahim hazırdır.”
Halep’te annemle birlikte bir hafta yada on gün kaldık. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a izinli olarak dönen bir çavuşa emanet etti bizi. O çavuş’la birlikte yine trenle, İstanbul’a döndük.
- “Halep’te Salih Bey’in bahçesinde Mustafa Kemal Paşa ile çekilen fotoğrafım, yıllar sonra Almanya’ya yüksek öğrenim yapmaya gittiğimde, tren istasyonunda kaybettiğim bavulumla birlikte yok olmuştu.”
Makbule Ablam (Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan) yılında öldüğünde, bu fotoğrafın kartpostal büyüklüğünde bir kopyası, onun "evrakı" arasından çıktı."
Kaynak: Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, Bütün Dünya, Mart Sayfa: 44 - 45
GÜNCELLEME:
Atatürk'ün Abdürrahim Tuncak'a verdii demeç u ekilde:
Sivas ve Erzurum’dan sonra Ankara’ya geçtiinde ise, mektup ve haberlerinde, salk durumu dnda deimeyen bir baka konu daha yer almaya balad.
Mustafa Kemal Paa, Ankara’dan gönderdii haberlerinde ve mektuplarnda, ‘Sizi en yakn zamanda yanma aldracam’ diyordu hep. Fakat o konuda talih annemden önce benim yüzüme güldü.
Annemden önce beni aldrd Ankara’ya. Çünkü buradaki bir olay kulana kadar gitmi, onu çok üzmütü. O olay uydu:
'PADAH EFENDMZE SYAN ETT'
Akaretler’de, bizim evin çok yaknnda bir ilkokula gidiyordum. Okulda, Çerkez çocuklar da vard. Bu Çerkez çocuklardan sekiz on kadar bir gün beni okulun bahçesinde çevirdiler: