Henüz bir askerî okul öğrencisiyken ihtilâlci, sonra Anafartalar kahramanı, bağımsızlık savaşımızın başkomutanı ve nihayetine cumhuriyetimizin büyük devrimcisi Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, bundan 82 yıl önce, çirkin bir 10 Kasım sabahında aramızdan ayrıldı. Onun yapıp ettiklerini uzun uzun tartışabiliriz; nihayetinde Mustafa Kemal Atatürk, tarihî ve siyasî bir figürdür. Fakat bugün hâlâ, her şeye rağmen, biraz olsun çağdaş bir yaşam sürebiliyorsak ya da daha özgür, daha medenî yaşama ümidini hâlâ taşıyorsak, bunu biraz da onun yarı-sömürge bir monarşiden bağımsız bir cumhuriyet yaratan iradesine borçluyuz.
yılıydı, Hindistandaydım ve bir barda ihtiyar bir İngilizle tanıştım. Birleşik Krallık ordusunda tapib subaymış, üç beş ay önce emekli olmuş, biriktirdiği parayla Hindistanı gezmeye gelmiş. Başta adama soğuk yaklaştım; yani, Hindistanda bir İngiliz subay, hiç hoş çağrışımları yoktu Ne ki, biraz sonra konu politikaya gelince adam sıkı bir Jeremy Corbyn destekçisi olduğunu söyledi. Tabii, şaşırdım ama sohbetin beni asıl şaşırtan kısmı onun bana Mustafa Kemal Pasha hakkında ne düşündüğümü sormasıyla başladı. O ara Türkiye çok gündemde olduğu için bu soruyla sık sık karşılaşıyordum ama ilk defa biri Atatürk değil, Mustafa Kemal Paşa demişti Adam hakkında bir şeyler biliyor herhalde, diye düşündüm. Gerçekten de biliyordu, hem de benden daha çok! O akşam bana saatlerce Mustafa Kemal Paşanın askerî dehâsını anlattı. Paşanın Sakarya Savaşında verdiği meşhur Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır, emrinin nasıl cüretkâr ve bir o kadar şaşırtıcı bir stratejinin ürünü olduğunu, onun Çanakkale Savaşında yaptıklarının koca Birleşik Krallık ordusunun deniz çıkatrması doktrininde nasıl değişikliklere yol açtığını, İrlandalıların İngilizlere karşı verdiği savaşta Mustafa Kemal Paşanın Anadoluda verdiği savaştan nasıl güç aldığını o İngilizden öğrendim. Sonra üzüldüm, ben bunları niçin bir İngilizden öğrenmiştim?
Mustafa Kemale, Türk Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyet Devrimine dair filmler, diziler, kitaplar araştırmaya başlamam işte bundan sonraya denk gelir. Kitap bolca vardı; ne yazık ki, dizi ve film çok azdı Şimdi bu listede, bu azıcık yapım içinden, bir göz atmaya değecekleri bulacaksınız.
Kurtuluş, küçüklüğümde televizyonda ve okulda defalarca izlediğim bir yapımdı. Rutkay Azizin gerçekte Mustafa Kemal Paşa olmadığını, sadece rolün ona çok yakıştığını biliyordum ama bir süre Savaş Dinçel, İsmet İnönüye o kadar benziyordu ki, İsmet İnönü dendi mi gözümün önüne hâlâ rahmetli Savaş Dinçelin yüzü gelir!
Bir TRT yapımıydı Kurtuluş dizisi; yanlış olmasın, TRTnin hâlâ biraz TRT olduğu zamanlar yılında, altı bölüm olarak yayınlanmıştı. Klas işti. Turgut Özakmanın senaryosu, eninde sonunda resmî anlatıya sadıktı ama bugünün dört bir yanından hamaset fışkıran tarihi yapımlarından farklıydı. Özellikle ilk meclisteki iç çekişmeleri, Sakarya Meydan Muharebesi sırasında yaşanan muazzam git-gelleri ve iki taraftan da komutanların yaşadığı gerginlikleri, bir yandan verilen (ve sonuç da alınan) diplomatik mücadeleyi Mustafa Kemal Atatürkün bakış açısından ama başarıyla ve demagojiye çok kaçmadan resmediyordu. Bu arada, Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürkle siyasi mücadeleye girip tasfiye olan başta Kâzım Karabekir olmak üzere kimi bağımsızlık kahramanlarımıza da hakkını teslim ediyordu.
Rutkay Azizden Savaş Dinçele, Macit Koperden Altan Erkekliye, Ayda Akselden Füsun Demirele, Müşfik Kenterden Aytaç Armana müthiş zenginlikte bir oyuncu kadrosuna sahip olan Kurtuluşun yönetmenliğini ise Ziya Öztan yapıyordu. Dizinin müziklerinin altında ise usta bestecimiz Muammer Sunun imzası vardı.
O dönem için büyük bir prodüksiyon olan ve Kurtuluş Savaşının başlangıcından Mudanya Ateş Antlaşmasına kadar olan süreyi anlatan Kurtuluş, Türk televizyon tarihinin en iyi tarihî yapımları arasında başı çekiyor.
Kurtuluş dizisinin devamı niteliğindeki Cumhuriyet, adından da anlaşılacağı üzerine Türkiyenin Cumhuriyet Devrimini konu ediniyordu. Tıpkı Kurtuluş gibi dönemi için devasa bir bütçeyle hazırlanan Cumhuriyet, beş bölümden oluşuyordu ve yine Rutkay Aziz, Mustafa Kemal Atatürkü; Savaş Dinçel ise İsmet İnönüyü canlandırıyordu. Dizinin yapım ekibi de aynıydı. Yani, Kurtuluş ve Cumhuriyet aslında aynı dizinin iki sezonu sayılabilirdi.
İzmirin düşman işgalinden kurtuluşuyla açılan Cumhuriyet dizisi, özellikle Birleşik Krallıkla Ankara hükümetini savaşın eşiğine getiren meşhur Çanakkale Krizinin gerginliğini ve Lozan görüşmelerindeki büyük mücadeleyi heyecan verici biçimde resmediyor. Ardından Cumhuriyetin ilanına giden süreçte yaşanan çekişmeler, ekonomik atılım, bir yıldırım hızıyla yapılan toplumsal ve kültürel reformlar, Sovyetlerle kurulan dostluk, siyasi tasfiyeler, gerici hareketler gibi konular çok akıcı anlatılıyordu. Cumhuriyet, Atatürkün kişisel yaşamına, özellikle Latife Hanımla evliliğine ve gitigide yalnızlaşmasına da geniş yer ayırıyordu.
Mustafa Kemalin, cumhuriyet ilan edilip edilmemesini tartışan vekillere çektiği ve Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal, bazı kafalar kesilecektir, diye bitirdiği o ihtilâl yalazı nutuğun canlandırıldığı sahne, bugün bile hafızalardadır.
Türkiyenin Milletler Cemiyetine kabul edilmesiyle sonlanan Cumhuriyet dizisi de tıpkı Kurtuluş gibi, sinema televizyon tarihimin unutulmaz yapımları arasında yerini almıştır.
lerde Sovyetlere karşı Türkiyeyi yanına çekmek isteyen (ve bunda da başarılı olan) Amerika Birleşik Devletleri o yıllarda Türkiyeye yönelik birçok kültürel çalışma yapıyordu. America Prudential Insurance Company tarafından hazırlanan 25 dakikalık bu kısa belgesel de, Türk Amerikan yakınlaşmasının ürünlerinden.
Mustafa Kemal Atatürkü Muhteşem Türk olarak adlandıran bu yapım, bu yüzden bir çeşit methiye de sayılabilir. Ancak Ermeni asıllı Aram Boyajiyan tarafından derlenen arşiv görüntülerinden oluşması açısından önemli bir çalışma. The Incredible Turkü izlerken, daha önce hiç görmediğiniz Atatürk görüntüleriyle karşılaşmanız olası.
Mustafa Kemal Atatürkün hem ses hem görüntü açısından en belirgin konuşmalarından birini de içermesi, The Incredible Turkü ayrıca önemli kılıyor. Burada Atatürkü Çankaya Köşkünün bahçesinde, ABD elçisi Joseph Clark Grew ile görüyoruz. Atatürk, konuşmasında Amerikan halkına hitap ediyor; Türk milleti taben demokrattır. Bu yüksek gayede zaten çok yükselmiş bulunan Amerika milletinin, Türk milletiyle beraber olduğundan hiç şüphem yoktur. Bu kadarla da kalmayacaktır. Belki bütün beşeriyeti; birbirini sevmeye, eski husumetleri unutmalarına ve sulh içinde bir arada yaşamalarına medar olacaktır, diyor.
Zülfü Livanelinin yazıp yönettiği ve Atatürkün yaveri Salih Bozokun anılarına dayanan Veda filmi, aslında birçok tarihçi ve sinema eleştirmeni tarafından eleştirilere uğramıştı. Özellikle kimi vahim maddi hatalar, filmin kalitesine gölge düşürmüştü. Bununla beraber Veda, doğrudan Atatürkün yaşamına odaklanan ender filmlerden olması açısından bu listede yer bulmayı hak ediyor.
Atatürkün özel hayatından kesitlerin de aktarıldığı filmde Atatürkü altı yaşından itibaren görüyoruz. Altı yedi yaşlarındaki çocuk Mustafayı, Kaan Olcay; Manastır Askerî İdâdisindeki genç Mustafa Kemali, Bartunç Akbaba; 25 ila 45 yaşları arasındaki büyük komutan ve devrimci Mustafa Kemal Paşayı, Sinan Tuzcu; son günlerindeki Mustafa Kemal Atatürkü ise Burhan Güven canlandırıyor. Filmde Sunay Akın, Özge Özpirinççi, Serhat Kılıç, Ezgi Mola gibi isimler de rol alıyor.
Tolga Örnekin yönetmenliğini yaptığı Atatürk belgeseli, belki sonraki örnekleri gibi çok ilginç ya da spekülatif bir yapım değil ama muhtemelen şimdiye kadar çekilmiş en eli yüzü düzgün Atatürk belgeseli.
Tolga Örnekin beş binden fazla fotoğraf ve dokuz saati aşkın arşiv görüntülerini tarayarak, aşağı yukarı iki yılda hazırladığı belgeselde bir imparatorluğun enkazından çağdaş bir cumhuriyet yaratılan sürece ışık tutuluyor.
Belgeselde, Atatürk üzerine araştırmalar yapmış yerli ve yabancı tarihçilerle röportajlar da yer alıyor.
yılında, Cumhuriyetin ilanının yılı vesilesiyle Sovyet yönetmen Sergey Yutkeviçe sipariş edilen bu belgesel, aslında doğrudan Atatürk ile ilgili değil. Ancak belgeselin yapılmasını isteyen bizzat Atatürk ve bir yıl sonra tamamlanan siyah-beyaz belgeselde Atatürkün de görüntülerini görüyoruz.
Sovyet delegasyonunun bir vapurla önce İzmire, sonra İstanbula gelişi ve onlar için düzenlenen coşkulu karşılama töreniyle açılan belgesel, daha sonra Ankarada devam ediyor. Çeşitli görüntülerle, bozkırın ortasında, modern bir şehrin doğuşuna tanık oluyoruz. Yıl Kutlamalarını da ekrana getiren belgeselde Atatürk, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak gibi isimler birlikte görülebiliyor.
Türkiyenin Kalbi: Ankara, yeni cumhuriyete dair ilk belgesel olması, bizzat Atatürk tarafından sipariş edilmesi ve o yıllardaki Sovyet Türk dostluğunun yansıması olması açısından önem arz ediyor. Filmle ilgili bir başka ilginç detay ise, bir dönem Türkiyede Türkiyenin çok yoksul gösterilmesi ve komünizm propagandası gerekçesiyle yasaklanmış olması! Mustafa Kemal Atatürklü diziler ve filmler
Atatürk
En çok beklenen yeni diziler
En çok konusulan popüler diziler