atatürkün bilime verdigi önem / Atatürk’ün Bilim ve Teknolojiye Verdiği Önem

Atatürkün Bilime Verdigi Önem

atatürkün bilime verdigi önem

’te Cumhuriyetin ilanı; yeni bir ruhla yeni bir heyecanla bilim ve teknik adına yeni çalışmaların başlatıldığı bir dönem olmuştur. Şüphesiz burada en önemli destek Ulu Önder Atatürk’ten gelmiştir. tarihindeki konuşmasında Atatürk bu konuya değinerek şöyle demekteydi: ‘Dünyada her şey için maddiyat ve maneviyat için ve muvaffakiyet için en hakiki mürşit bilimdir; fendir. Bilim ve fenden başka kılavuz aramak gaflettir; bilgisizliktir; doğru yoldan sapmadır.’ Daha sonra 22 Ekim ’de, Cumhuriyetin kuruluşundan yaklaşık 1 yıl önce Bursa’da yaptığı bir konuşmasında yine bilimin önemini vurgulayan Atatürk şöyle demektedir: ‘Yurdumuzun en bayındır, en göz alıcı, en güzel yerleri üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nedir? Bilir misiniz? Orduların sevk ve idaresinde bilim ve fen ilkelerinin kılavuz edilmesidir. Milletimiz siyasî ve içtimaî hayatı ile ulusumuzun düşünsel eğitiminde yol göstericimiz bilim ve fen olacaktır. Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiiri ile edebiyatı, okul sayesinde ve okulun vereceği bilim ve fen sayesinde bütün olağanüstü incelikleri ve güzellikleriyle oluşup gelişecektir.’ Atatürk bu sözleriyle, başarıya giden tek yolun bilim ve teknikte belli aşamalar kaydetmek suretiyle gerçekleşebileceğine işaret etmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra; bilim ve teknoloji adına Türkiye’yi gelecek yüzyıllara taşıyacak faaliyetlere girişilmiştir. Bu bağlamda birçok araştırma kurumu açılırken mevcut olanların da gözden geçirilerek yeniden yapılandırıldığı belirlenmektedir. Burada kısaca; çeşitli bilim dallarında Cumhuriyet döneminde yapılan çalışmalardan astronomiyle ilişkin olanlarla baktığımızda o dönemin önemli astronomları arasında Paris Pişmiş’i de zikretmek gerekir. Fatin Gökmen’in öğrencisi olan Paris Pişmiş, Almanya’dan gelen hocalardan Erwin Finlay Freundlich’in öğrencisi olmuştur. Onun yanında Galaksinin Dinamiği ve Kinematiği konusunda bir tez hazırlamıştır. Daha sonra bir süre Amerika’da astrofizik konusunda çalışmalar yapmıştır ve soyadının kısaltılmasıyla oluşan PİS adıyla anılan bir yıldız kümesi bulmuştur. Cumhuriyet döneminin önemli astronomlarından birisi de Abdullah Kızılırmak’tır. Ege Üniversitesinde astronomi bölümünü ve gözlemevi kuran Kızılırmak, Almanya’da, İngiltere’de Amerika’da göktaşları, yıldız grupları ve Samanyolu üzerinde çalışmalar yapmıştır. Onun belli başlı çalışmaları arasında öbekleri Gök Dürbünler ve Özellikler, İzmir de Evrene Açılan Pencere, Astronomi Dersleri Gezegenler Dizgesi, Fotoelektrik Gözlem Tekniği ve Zenith İndirgenmesi gibi eserleri sayılabilir. Nispeten geç dönemde ise, yukarıda adı geçen astronomlara Hüsnü Seçkin, Nüshet T. Gökdoğan; daha sonra Hakkı Akyol, ve Mustafa Aytaç, Cankut Örmeci ve Orkan Altan’ın adlarını ilave edebiliriz. Cumhuriyet döneminde yetişmiş ilk bilim adamları arasında matematikle ilgili olarak, Sabri Gürtop, H. Hüsnü Sayman, Hamit Diligan, Ali Hikmet Tungay, Salih Murad Uzdilek, Osman Alisbah sayılabilir. Daha sonraki yıllarda, yine bu konuda çalışanlar arasında Nazım Terzioğlu, Cahit Arf, Nusret Kürkçüoğlu, Ali Fuat Berkman, Cevdet Bilsay, Mithat Candoğan, Baha Gürsoy, Ratip Berker’i saymak mümkündür. Bu bilim adamlarından Ratip Berker (d. ) hidrodinamik konusunda önemli çalışmalar üstlenmiştir. Lille Üniversitesinde matematikle ilgili eğitim görmüştür. yılları arasında İstanbul Üniversitesi görev almış; daha sonra sırasıyla aynı üniversitede doçent, profesör ve de dekan olarak görev yapmıştır. yılında İstanbul Üniversitesi Makina Fakültesinde Mekanik ve Akışkanlar kürsüsünde ordinaryüs profesör olmuştur. Daha sonra bilimsel çalışmaları sayesinde Amerika ve Almanya’daki matematik cemiyetlerinde üye olmuş; matematik ve mekanik konularında çeşitli eserler kaleme almıştır. Almanya’da çıkarılan Handbuch der Physik adlı hidrodinamik ile ilgili eserde sayfalık bir kısım onun tarafından hazırlanmıştır.

Yine bu dönemdeki önemli bilim adamlarından biri Cahit Arf’tır (). O, matematik çalışmalarıyla dikkati çekmiştir. Cahit Arf, Almanya’da Hasse’in yanında çalışmış; daha sonra sırasıyla İstanbul Üniversitesinde ve daha sonra ODTÜ’de görev yapmıştır. Cebir alanındaki çalışmalarının özellikle yılında yoğunlaştığını söyleyebildiğimiz Arf, Hasse’in yanında çalışırken, cebirsel denklemler üzerinde yoğunlaşmış ve özel haller problemini çözmüştür. Bu çalışmasıyla sayılar teorisine de önemli bir katkıda bulunmuştur. Cahit Arfin çalışmaları arasında kuadratik formlar ayrıcalıklı bir yer taşır. Bu formlar üzerinde ondan önce çalışmış olan Alman matematikçi Witten’den yararlanmak suretiyle kuad­ra­tik formları sınıflandırmıştır. Onun bu çalışması dünya matematik literatürüne Arf invariantları olarak geçmiştir. Atatürk döneminin önemli bilim adamlarından biri de Ali Fuat Berkman’dır (d. ). İstanbul yüksek mühendis okulundan mezun olmuş ve DDY’de yüksek mühendis olarak görev yapmıştır. Daha sonra, İnşaat Fakültesinde öğretim üyesi olarak hizmet vermiş ve özellikle, zemin mekaniği üzerinde araştırmalar yapan Ali Fuat Berkman bu konuyla ilgili Zemin Mekaniği Araştırma Kurumu, Türkiye Köprü ve İnşaat Cemiyeti, Association Internationale des Ponts et Corpantes, TYMB cemiyetlerinde görev yapan bu bilim adamımız daha çok teknik konularda yeniden yapılanan Anadolu’da demiryollarında hizmet vermiştir. Bilhassa demir köprüler üzerinde çalışmalar yapmıştır. Cumhuriyet döneminin fizik çalışmalarıyla ilgili olarak, erken tarihli araştırmacılar arasında Esat Feyzi, İsmail Ali, Ahmet Şükrü, Mehmet Refik ve Mustafa Sıtkı’yı zikredebiliriz. Bunlardan Esat Feyzi’nin ve İsmail Ali’nin röntgen ışınlarıyla ilgili çalışmaları olduğunu biliyoruz. İlerleyen yıllar içinde fizikle ilgilenenlerin sayısında artış olmuştur. Yine bu dönemde astronomi ve matematik arasında görülen sıkı ilişkinin, aynı zamanda, fizik ve matematik ve de fizik ve kimya arasında da geliştiğini söylemek mümkündür. Fizik ve kimya ile aynı derecede ilgilenen bilim adamlarından Avni Refik Bekmen fizikokimyanın bir ihtisas dalı olarak Türkiye’de şekillenmesinde etkin olan kişilerden biridir. Yine bu dalda çalışanlardan birisi de İlhami Civaoğlu’dur. Prof. Dr. Remziye Hisar, birçok ilke imzasını atmış bir Türk kadınıdır Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimyacısı olmasının yanı sıra, Fransa’daki Sorbonne Üniversitesinden mezun olan ilk Türk kadınıdır. yılında ölen Remziye Hisar, Dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Psikoloji Cemiyeti’nin tek Türk azası psikiyatrist Deha Hanım’ın annesi idi. Remziye Hisar, Sovyet Rusya’nın Azerbaycan’ın bağımsızlığına son vermesi ile orada tanışıp evlendiği eşi Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile birlikte İstanbul’a dönmüştür. Remziye Hisar, eşinin tedavi için Paris’e gitmesinin ardından, bilgisini geliştirmek için Paris’e gitmiş; Sorbonne’da kimya bölümünde öğrenim görerek biyokimya sertifikası almıştır. Paris’te Maarif Vekâleti’nin verdiği bursla öğrenim görmeye başlamış, ancak bursunun kesilmesi sonucunda doktorasını tamamlayamadan geri dönmüştür. Remziye Hisar, zorlu bir çaba sonucunda doktorasını yapmak üzere yılında yeniden Paris’e gitmiş, tezini tamamlamasının ardından Türkiye’ye dönmüştür. yılları arasında İstanbul Üniversitesi’nde kimya ve fıziko-kimya doçenti olarak görev yapmış; daha sonra, Ankara Hıfzısıhha Müessesesi’ne farmakodinami şubesi hayati kimya mütehassısı olarak atanmıştır. yılında İTÜ Makine ve kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, yılında profesör olduktan sonra yılında da, emekliye ayrılmıştır. Remziye Hisar’ın önemli çalışmalarından birisi hayvani kömür vasıtasıyla petrol eterindeki cannabis resinin emilmesi konusundadır. Bu konudaki araştırmaları ve önerdiği yöntem, daha sonra Japon bilim adamı Takeuchi tarafından incelenmiştir. Yine Cumhuriyet dönemi bilim adamları arasında Behram Kurşunoğlu’nu zikretmeliyiz (d. Bayburt ). Cambridge’de fizik eğitimini tamamlayan Behram Kurşunoğlu özellikle nükleer fizik üzerinde yoğun çalışmalar yürütmüştür. Cambridge’deki çalışmalarını takiben Cornell Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürmüştür. Cumhuriyet dönemi fizikçileri arasında Orhan Asım Barut () da zikredilmelidir. Zürich’te yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra Amerika’da, Chicago’da doktora çalışmalarını devam ettirmiştir. Matematik ve kuramsal fizik konusunda çalışmalarını yoğunlaştırmış olan Orhan Asım Barutçu, yüksek enerji fiziği ve parçacık fiziği konusundaki çalışmalarıyla ad yapmıştır.

Cumhuriyet Döneminin belli başlı bilim adamları arasında Sait Akpınar’ın da ayrıcalıklı yeri vardır. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinde görev yapan ve oranın kurucularından olan Sait Akpınar, deneysel fizik çalışmalarının da öncülüğünü yapmıştır. Cahit Arf gibi çalışmalarını Almanya’da yapan Sait Akpınar, Goethe Üniversitesi’nde fizik eğitimi almış, orada fiziğin yanı sıra kimya ve matematik öğrenmiştir. Bu üniversitede fizik doktoru unvanı alan Akpınar, özellikle kristaller ve kristallerde gözlenen yazışması (lüminesans) olaylarını incelemiştir. Daha sonra nükleer fizikle ilgilenmeye başlayan Sait Akpınar, nükleer sayıcılardaki ayırma gücünü ve sayıcılardaki yeni tip elektrik boşalımını tanımlamıştır. Mekanik konusundaki çalışmalarıyla dikkatimizi çeken cumhuriyet sonrası bilim adamlarından birisi de Ahmet Cemal Eringen’dir. (d. ) Ortam mekaniği ile ilgili çalışmalarıyla bu alandaki çalışmalara öncülük yapmıştır. Onun çalışmaları arasında sıvı kristaller ve türbülans gibi konular dikkati çekmektedir. Cemal Eringen’in yayınları arasında Nonlinear Theory of Continius Media, Mekanics of Continua, Foundation of Micropolar Thermoplasticity ve Elastodynamics bulunmaktadır. Cumhuriyet sonrası fizik çalışmaları yapanlar arasında Feza Gürsey’in () de adını zikretmek gerekir. Hâlen adına kurulmuş olan Feza Gürsey araştırma merkezi ile adı yaşatılan nadir bilim adamlarımızdandır. İstanbul Fen Fakültesi mezunu olan Feza Gürsey, Londra’da doktora yapmıştır. Daha sonra Amerika’da araştırmalarını sürdürmüştür. Bu çalışmalarını izleyen yıllarda ülkesine dönen Feza Gürsey, ODTÜ’de fizik kürsüsüne gelmiştir. Teorik fizik çalışmalarıyla tanınan Feza Gürsey, atomların çekirdeğindeki parçacıkların etkileşimi ve nötron, proton ve mezon gibi parçacıkların davranışlarındaki özellikleri incelemiştir. Cumhuriyet dönemi bilim adamlarından olan Hüseyin Cavit Erginsoy () katı hâl fiziği ile ilgili çalışmalarıyla adını duyurmuş olup, özellikle yarı iletkenler üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Zamanımızın transistorlarının temel yapısını teşkil eden yarı iletkenlerle ilgili olarak Erginsoy, elektronların nötr atomlar tarafından saçılmasını incelemiş; özellikle düşük ısıda bu saçılmasının daha etkin olduğunu teorik olarak belirlemiştir. Cumhuriyetin önemli fizikçilerinden biri de Besim Tanyol’dur. (). Türkiye’nin ilk nükleer fizikçilerinden olup Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi kurucu öğretim üyelerinden, Yükseköğretim Kurulunun ilk üyelerinden ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümünün önceki başkanlarından olup, Besim Tanyol özellikle atom fiziği üzerinde çalışmalar yapmıştır. Ancak bu çalışmalarının yanı sıra konusuyla ilgili kurumlaşmada etkin olmuştur. Kimya, yirminci yüzyıl bilimidir denilebilir. Cumhuriyet dönemindeki kimya konusunda çalışanlar arasında Ali Sedat Bey, Mehmet Arif Bey, Ali Rıza Bay zikredilebilir. Cumhuriyetten sonra ise, bu alandaki çalışmaların daha büyük aşama gösterdiği ve diğer bilim dallarında olduğu gibi, gelişmenin sonucu olarak alt dallanmalar gösterdiği belirlenmektedir. Cumhuriyet döneminde kimya konusunda çalışanlar arasında, yukarıdaki adlara ilave olarak, fizik çalışmaları ile de dikkati çeken îlhami Cıvaoğlu ve Avni Bekman’ın yanı sıra, Nurettin Münşi Algan, Tahsin Rüşti Beyer, Fazlı Faik ve Baha Erdem zikredilebilir. Türkiye’de de önemli çalışmaların yapıldığı kimya fizikle olan bağlarının yanı sıra, biyoloji ile de ilgili bağlı bazı gelişmeler görülür. Bu konuda çalışanlar arasında Mecdi İbrahim Okay zikredilebilir. O, organik kimya üzerinde kayda değer çalışmalar yapmıştır. Şevket Birand ve Ahmet Okay ise mineraloji konusundaki çalışmalarıyla dikkati çekmişlerdir. Daha sonraki tarihli araştırmacılar arasında ise A. Mümtaz Balsöz, Rasim Tulus, Emin Dikman, Nuri Yüksekışık ve Oğuz Okay’ı verebiliriz. Ali Rıza Berkem (d. ) İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültelerinin kurucu öğretim elemanları arasında yer alacak olan gençler arasında yer aldı. TBMM 31 Mayıs ’de Darülfünun’un kapatılmasına karar verdiğinde, bu amaçla Avrupa’ya gönderilenlerin arasında bulunan Ali Rıza Berkem de vardı. O, aynı kaderi paylaştığı Cahit Arf, Selahattin Eyüboğlu, Takiyettin Menguşoğlu gibi pek çok arkadaşı ile üniversite reformu çekirdek kadrosunda yer almıştır. Ali Rıza Berkem, yılında Contribution’a l’Etu­de Des Tungstates adlı tezimle fizik bilimleri doktorası aldı. ’da yurda döndüm ve fizikokimya kürsüsünün başına geçti. Ali Rıza Berkem’in birçok yayını daha çok teknik ve kimyanın önemi ve kimya tarihi konularında yoğunlaşmıştır. Belli başlı çalışmaları arasında çıkan Kimya ve Kimyanın Günlük Hayatımızdaki Yeri ve Lavoisier’e kadar Kimya Tarihine Bir Bakış adlı çalışmaları da bunu simgelemektedir.

Cumhuriyet döneminde yapılan jeoloji çalışmaları arasında Hamit Nafiz Pamir’in ayrıcalıklı bir yeri vardır. Hamit Nafiz Pamir, Ural Dağları ile ilgili çalışmaları ve buna bağlı olarak kayaçların oluşumu ile ilgili çalışmalarıyla dikkati çekmiş; Türkiye’de Bingöl civarı ve Ergani havzasının oluşum özelliklerini incelemiştir. Hamit Nafiz Pamir fosil tabakaları ve onların yaşını tayini konusunda bilgi vermiştir. Bu konudaki önemli çalışmalarından biri de İstanbul’un fosil yapısı ile ilgilidir. Pamir bu çalışmalarının paralelinde olmak üzere, jeolojik araştırmaların kurumlaşmasında da önemli rol oynamış; Jeoloji Enstitüsü ve MTA’nın kuruluşunda onun önemli rolü olmuştur. Döneminin bilim adamı gibi, Pamir de araştırmalarını verdiği Bingöl Dağları, Ergani Havzasında Hidrolojik Araştırmalar şeklindeki eserlerinin yanı sıra, el kitabı niteliğinde Umumi Arziyat, Dinamik Jeoloji gibi eserler de vermiştir. Bunlara ilave olarak, bu bilim dallarında görülen gelişmelere biyoloji ve tıp alanındaki gelişmeleri de katmak gerekir. Biyoloji alanındaki çalışmalar arasında Sara Akdik, Şevket Akalın, Ahmet Mithad Tolunay’ın çalışmaları gösterilebilir. Cumhuriyet döneminde tıp konusunda da önemli aşamalar kaydedilmiştir. Atatürk, tıbbın önemine işaret etmiş; hekimlerimize ne kadar güvendiğini ise, ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin.’ sözleriyle ifade etmiştir. Cumhuriyet döneminde yetişen hekimler de ona layık olacak şekilde tıpta önemli adımlar atılmasını sağlamak için gayret sarf etmişlerdir. Bu dönemin kurumlaşma açısından da önemli rolü olan hekimlerden biri Tevfik Sağlam’dır. yılında Tıp Okulundan başarı ile mezun olan Tevfık Sağlam, Meşrutiyet döneminde, Birinci Dünya savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı sırasında cansiperane çalışmıştır. ’da Veba Komisyonunda görev yapmış; ’den itibaren yeni hükümete bağlı olarak İzmir’de, daha sonra da Gülhane’de başhekim olarak görev yapmıştır. Tevfik Sağlam bir idareci olarak İstanbul Tıp Okulunun yeniden yapılanmasında gerçekten önemli bir rol üstlenmiştir. Tevfik Sağlam senesinde üniversitenin yeniden yapılanması sonucu Tıp Fakültesi dekanlığına atanmıştır. Daha sonraki yıllarda Kızılay ve daha sonra da Verem Savaş Derneğinin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Bu konuda Prof. Dr. Nusret Karasu ile birlikte çalışmış ve yılları arasındaki yoğun çalışmalar olumlu sonuç vermiş ve bunun sonucunda Verem Savaş Derneğinin kurulması sağlanmıştır. ’teki ölümüne kadar da çalışmalarını sürdürmüş olan bu bilim adamımız, iyi bir dâhiliyeci olarak da hizmet vermiştir. Türkiye’de temel bilimlerde, özellikle de anatomide önemli bir ad Zeki Zeren’dir (d. ). İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Kürsüsünde görev yapmış olan Zeki Zeren, Türk Tıp Encümeni, Türk Tıp Cemiyeti, Türk Dil Kurumu, Uluslararası Tıp Cemiyetinin üyesi olmuştur. Onun çalışmaları arasında Sistematik ve Topoğ­rafık Anatomi Koleksiyonu ile Disseksiyon Kılavuzu, Sağlık Memurları için Küçük Cerrahi ve İlk Yardım adlı yazıları sayılabilir. Ayrıca çeşitli uluslararası derneklerin tertiplemiş olduğu toplantılara katılmış; dikkate değer bildiriler vermiştir. Onun önemli çalışmalarından biri de Türkçe anatomi terimleri oluşturma çabalarıdır. Bu çalışmasının sonucunu Anatomi Sözlüğü adı altında yayınlamıştır. Tıbbın yirminci yüzyılda önemli aşamalar kaydetmiş olan embriyoloji dalında Üveys Mazkar () Türkiye’deki çalışmaların öncüsüdür. Onun temel eğitimi veteriner hekimlik olup İstanbul Tıp Fakültesinde histoloji ve embriyoloji kürsüsündeki çalışmalarını sürdürmüştür. Daha sonra, Eczacılık Okulu müdürlüğü de yapan Üveys Mazkar, embriyonun gelişim süreci üzerinde araştırma yapmıştır. Bu konu ile ilgili yayınları arasında Embriyoloji adlı kitabı uzun yıllar üniversitede ders kitabı olarak okutulmuştur. Bu dönemin önemli hekimlerinden biri de, İstanbul Üniversitesinde tıp eğitimini tamamlayan Nusret Karasu’dur (). O, Gülhane’de İç Hastalıkları Kürsüsünde çalışmış ve ihtisasını tamamlamıştır. yılında Nusret Karasu, bu tarihte yeni kurulan tıp fakültesinde (Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi) kurucu dekan olarak görev almıştır. Hekim olarak BCG aşısının kullanımını destekleyen Nusret Karasu bu sayede verem hastalığının azalacağını ve de kontrol altına alınabileceğini savunmuştur. Yine göğüs hastalıklarıyla ilgili çalışmalarıyla BCG aşısının cüzamın kontrol altına alınmasında da önemli rolü olduğunu savunmuştur. Tedaviden çok koruyucu hekimliğin önemini vurgulayan Nusret Karasu, günümüz tıbbının savunduğu fikirleri, hayat boyunca savunmuştur. Halk sağlığı ile ilgili önemli konulardan biri de, ilaç ve ilacın kullanımı, ilacın üretimi ya da genel adıyla, ilaç endüstrisi, cumhuriyet sonrası ele alınan önemli konulardan biri olmuştur. Bu konuda önemli hizmetler verenlerden birisi İbrahim Ethem ve diğeri Süleyman Ferit Eczacıbaşı’dır. İbrahim Ethem Ulagay () İstanbul Tıp Okulunda mezun olduktan sonra, Ali Rıza Bey’in yanında staj yapmış; daha sonra üniversite reformu sırasında Gülhane’nin yeniden yapılanmasında önemli rolü olan Dyke Paşa’nın yanında, kimya konusunda çalışmıştır. Daha sonra Dr. Numan Paşa’nın teşviki ile bir biyokimya laboratuarı açan Dr. Ulagay, orada çeşitli tıbbi tahliller yapmağa başlamıştır. Daha sonra Akil Muhtar’ın asistanlığını yapan İbrahim Ethem, onun idaresinde farmakoloji derslerini vermeye başlamıştır. Bu arada Darphane’de çalışmaya başlayan bilim adamının idaresinde o zamanki altın gümüş karışımı olan altınlar basılmağa başlanmıştır. İbrahim Ethem Ulagay, Birinci Dünya Savaşı’nda görevinden ayrılmış ve müstakil olarak çalışmaya başlamıştır. Burada gale­nik preparatlar hazırlamış; östregenin, cam­por yağı gibi preparatları ve pentazol ve digilanat gibi terkipleri hazırlamıştır. İbrahim Ethem’in hizmetleri İkinci Dünya Savaşı sırasında da sürmüştür. yılından itibaren vitamin kapsülleri hazırlamağa başlamıştır. Ayrıca karaciğer ekstreleri de üretmiştir. İbrahim Ethem ’te öldükten sonra, çocukları kimyager Rasin Ula­gay, eczacı Nezih Ulagay ve Kimyager Suat Ulagay babalarının laboratuarını geliştirmişlerdir. Cumhuriyet döneminde ilaç sanayi ve kozmetikleri açısından önemli hizmetler vermiştir. Ayrıca, ilk Türk kodeksinin hazırlanmasında da onların büyük hizmetleri olmuştur. Süleyman Ferit Eczacıbaşı () da İbrahim Ehem gibi, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de ilaç sanayinin yeni temellerinin atılması ve gelişmesi açısından önemli rol oynamıştır, ve bu fonksiyonunu hâlâ ilgi alanını geliştirip, genişleterek sürdürmektedir. Ölümünden sonra, oğlu Nejat Eczacıbaşı ve Nevzat Eczacıbaşı ve daha sonra Bülent Eczacıbaşı, ilaç üretimi ile ilgili fabrikalarını kurmuşlar, ancak ilaç sanayindeki ürünlerinin yanı sıra, porselen sanayinde de üretim yapmaya başlamışlardır.

Cumhuriyet döneminde atılan ilk önemli adımlardan birisi, yılında Zürich’te yapılan veteriner Kongresine Askeri Veteriner Okulundan Ahmet Bey’in katılmasıdır. Yirminci yüzyılın başında veteriner hekimlikle ilgili çalışmalar gelişme göstermiştir. Sığır vebası konusunda Bakteriyolog Adil Mustafa’nın çalışmaları bu bağlamda değerlendirilmelidir. O, dönemin bir grup öğrencisi ile birlikte çalışmasını yürütmüştür. Bunlar arasında Ziya Seyfullah, Süleyman Nuri, Refik M. Rakım vardır. Ancak onlar arasında, yukarıda adı geçen Adil Bey’in ayrıcalıklı bir yeri vardır. O ve Dr. Nicolle bu öğrenci grubu ile birlikte çalışmalarını yürütmüşlerdir. Cumhuriyet döneminde, diğer konularda olduğu gibi, bu konu da yeniden gündeme gelmiştir. İzmir İktisat Kongresinde, diğer konularla birlikte bu konuda ele alınmıştır. Atatürk’ün de katılımı ile gerçekleşen bu kongrede, hayvanların ıslahı ve çoğaltılması konusunda yeni ilkeler belirlenmesi kararı alınmıştır. Hayvan hastalıklarıyla ilgili olarak Süreyya Tahsin Aygün’ün çalışmaları dikkate değerdir. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Alman bilim adamı Dr. Ostertag şöyle demektedir: &#;Süreyya Tahsin Aygün bilim tarihinde pek ender olmak üzere iki büyük keşfe muvaffak olmuştur. Birincisi sığır vebası savaşında uygulanan ve uzun zaman dayanabilen koruyucu aşıyı hazırlamış olması, ikincisi de antraksa (şarbon) a karşı tehlikesiz ve etkili ve tüm hayvan türlerine uygulanabilen aşı metodu bulmuş olmasıdır” Yine aynı dönemde başarılı çalışmalarıyla dikkati çekenlerden biri de Hekim Yüzbaşı Kemal Cemil’dir. Başarılı çalışmalar dolayısıyla, Pasteur Enstitüsünden burs alan bu bilim adamı Malleus’a karşı ‘ana-morvbe’ aşısını geliştirmiştir, ancak bu hastalığa yakalanarak, ’de ölmüştür. Ölümünden sonra, Fransa’nın başarılı bilim adamlarına verilen ‘bilim ödülü beratı’ ile ödüllendirilmiştir. O öğretmeni Prof. Dr. Legroux’un ve Kemal Cemil’in hazırladığı aşıyı İran’da uygulamıştır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi, Cumhuriyet döneminde, yepyeni bir siyasî yapılanma ile birlikte, yeni bir araştırma ruhu doğmuştur. Başta devletin desteği ve millî eğitime verdiği önemle ve destekle yeni ve yapıcı bir nesil, Cumhuriyete sahip çıkarak ona, âdeta kanat germiş ve onun yaşaması için birinci şart olan bilim ve tefekkürün yükselip gelişmesinde üstlerine düşün kutsal görevi yerine getirmeye çalışmışlardır. Böylece, ilkleri takip eden dönemde, zaman akışı içinde çağımızdaki değişikliklere ayak uyduracak ve onu yakalama yolunda yeni kurumlaşmalar ve yeni bilim adamları devreye girmiş; Cumhuriyetin ilk nesli yerini savaşı tanımayan, Cumhuriyet döneminde doğmuş nesil, kendinden öncekilerin bıraktığı yerden bu sorumlulukları üstlenmiş, yeni bir nesle yerini bırakmıştır. Onlar kadar heyecanlı olmasalar da, çalışmalarıyla Türkiye’yi çağdaş bilim kulvarındaki koşuda bir yerlere getirme çabası devam etmiş ve halen bu çaba devam etmektedir. Türkiye’de bilimin tarihi ile ilgili erken tarihli çalışmaların özellikle on dokuzuncu yüzyılda daha yoğunlaştığını söylemek mümkündür. Cumhuriyet öncesinde bilim tarihi çalışmaları aslında daha önce Kırımlı Aziz Bey, Şemseddin Sami, Ebu Ziya Tevfık, Ahmet Rıza Bey, Suphi Edhem, Bursalı Mehmed Tahir, Mehmed Ali Ayni ve Fatma Aliye Hanım gibi daha çok felsefe ile ilgilenen kişiler tarafından ele alınan bir konu olmuştur. Cumhuriyet döneminde ise bu konuda çalışanlar konuyu daha sistematik olarak ele almışlardır. Onlar arasında öncelikli olarak, Salih Zeki, Mehmed Fatin Gökmen, Adnan Adıvar, Şemseddin Günaltay, Osman Şevki Uludağ, Süheyl Ünver ve Feridun Nafiz Uzluk’un adını sayabiliriz. Onlardan Salih Zeki () mühendis kökenlidir. Ona bilim tarihini bir konu olarak ele alıp inceleme yaparak, ayrıntılı bilgi verenlerin ilki denebilir. Onun belli başlı çalışmalarından birisi 4 ciltlik Asar-ı Bakiye’dır. Daha çok Müslüman bilginlerin bilime katkısı üzerinde durmuştur.

Bu dönemde bilim tarihi ile ilgilenenlerden bir diğer bilim adamı, astronom Fatin Gökmen’di. (). Kandilli Gözlemevinin müdürü olarak da görev yapan Fatin Gökmen daha çok eski Türklerdeki astronomiye ilişkin çalışmalarla ilgilenmiştir. Buradaki adlardan daha çok tanınanı Abdülhak Adnan Adıvar’dır (). Onun Osmanlı Türklerinde İlim ve Tarih Boyunca İlim ve Din kitapları, her en kadar daha sonra birçok yayın çıkmış ve bu kitaplardan özellikle birincisindeki bazı eksiklikler ve yanlış bilgiler ortaya konmuşsa da, başvuru kitapları olarak kullanılmaya devam etmektedir. Yaptığı çalışmalar bir ölçüde de olsa Türklerin bilime pek de katkı yapmadığı anlayışı içinde şekillenmiştir. Bilim tarihini, daha çok Türklerin bilim ve düşünceye katkısını daha çok belli bir bilim dalı açısından ele alanlardan Şemseddin Günaltay () daha çok coğrafyaya ilgi duymuş ve örneğin biri de Piri Reis’in Şimali Amerika adlı yazısıdır. Osman Şevki Uludağ ise daha çok Türklerin katısı üzeride durmuş ve Beşbuçuk Asırlı Türk Tababeti adıyla yayınlanan eserinde de görüldüğü üzere daha çok tıp tarihi ile ilgilenmiştir. Ahmet Süheyl Ünver (), onlar arasında en verimli yazardır. Bilim tarihi ile ilgilense de, daha çok tıp tarihi açısından konuyu ele almıştır. O konusunda en çok yazan bilim adamı olarak da nitelendirilebilir. Ünver ayrıca tezhiple de uğraşmıştır. Onun bilim tarihi ve tıp tarihine hizmeti sadece yayınlarıyla olmamış bu alanlardaki çalışmaları teşvik etmiştir. Onun yetiştirdiği Bedii Şehsuvaroğlu’nun da aynı şekilde bilim tarihi ve tıp tarihi konusunda değerli çalışmaları vardır. Her ikisi de yetiştirdikleri öğrencilerle bilim tarihi çalışmalarını teşvik etmişlerdir. Ünver gibi daha çok tıp tarihi ile ilgilerlerden birisi de Feridun Nafiz Uzluk’tur (). Tıp tarihinin yanı sıra, onun Selçuklu tarihi ile ilgili değerli araştırmaları vardır. Belli başlı eserlerinden birisi Genel Tıp Tarihi’dir. Bilim tarihi konusunda dünyada ilk doktora yapan ve bilim tarihini kurumlaştıran Aydın Sayılı () olmuştur. Atatürk’ün önerisiyle Amerika’da Hârvard Üniversitesinde doktorasını yapan Sayılı, yılında Türkiye’ye dönmüş ve Ankara Üniversitesinde görev almıştır. Sayılı’nın genel bilim tarihi çalışmalarının yanı sıra, astronomi, fizik, matematik ve tıp tarihi konularında çalışmaları bulunmaktadır. Onun bütün çalışmaları daha çok Türklere yönelik olup hamiyet sonrasını kapsamaktadır. Sayılı’nın genel olarak yaptığı değerlendirmelerde olsun belli bir konudaki araştırmalarında olsun, tipik bilim tarihi araştırma yönteminin adımlarını izlemek mümkündür.

Esin KAHYA

KAYNAKÇA

Atatürk’ün Kültür ve Medeniyetle İlgili Sözleri, AKM Yay., Ankara

Cumhuriyetin Yıl Dönümünü Anma Kitabı, Ankara Üniversitesi Basımevi,

DEMİR, R., “Türkiye’de Bilim Tarihi Araştırmalarının Gelişimine Genel Bir Bakış”, Türkiye’de Bilim Tarihi Araştırmalarının Dünü ve Bugünü, Ankara Üniv. Basımevi, Ankara , s

DİNÇER, Ferruh, “Türkiye’de Veteriner Hekimlik Tarihi Üzerine Araştırmalar II”, AÜ Veteriner Fakültesi Dergisi, C 21, S 12, Ankara , s

KÂHYA Esin, “Report on the Department of the History of Science, Faculty of Letters, History and Geography, University of Ankara, Ankara, Turkey”, Studies in History of Medicine and Science, ed. Hakeem Abdulhameed, Jamia Hamdard (Hamdard University), C 15, No , New Delhi (India), s

KÂHYA, Esin, TOPDEMİR, H. Gazi, “Cumhuriyet Döneminde Bilim”, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt, Ankara , s

TUĞLACI, Pars, Çağdaş Türkiye, Cilt 2, SAY Dağıtım, İstanbul

UNAT, Kadri, 50 Yıl Önce Ölen 8 Büyük Hekimi (İçin Anma Töreni Kitabı), Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Türk Tıp Tarihi Kurum Yay., İstanbul

25/06/ tarihinde seafoodplus.info adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN BİLİME VE MÜHENDİSLERE VERDİĞİ ÖNEM İLE JEOLOJİ BİLİMİ İLE İLGİLİ YAPMIŞ OLDUĞU ÇALIŞMALAR Türkay Ercan ŞENGÖZ Jeoloji Yüksek Mühendisi (TMMOB-JMO) İş Güvenliği Uzmanı (ÇSGB-İSGGM) Jeoloji Mühendisi-YTK (ETKB-MAPEG) ANKARA, TEŞEKKÜR Genel bilgilendirme amaçlı hazırlanan bu akademik çalışmada, öncelikle faydalanmış olduğum bilgilerden ve verilerden dolayı tüm resmi ve özel kurum ve kuruluşlara, akademik seviyedeki bilimsel kitap yazarlarımıza, internet sitelerine ve diğer kaynaklara teşekkürlerimi sunuyorum. Bu çalışmanın amacı, Mustafa Kemal Atatürk’ün jeoloji bilimine verdiği değeri ve önemi, Atatürk’ün ülkemizdeki mühendislere verdiği değeri, ülkemizin doğal kaynaklarının nasıl verimli kullanılması gerektiğini, ülkemizdeki kamu kurumlarının hangi aşamalardan geçerek bugünkü şeklini aldığını, ülkemizde yapılmış olan bilimsel araştırmaların ve sonuçların nasıl değerlendirilmesi gerektiği açıklanmaya çalışılmıştır. Bilgi ve yardımlarını esirgemeyen, gerekli ilgi ve yakınlığı gösteren, araştırma, düzenleme ve yazım aşamasında yardımlarını, sabır ve desteğini esirgemeyen aileme de teşekkürlerimi sunuyorum. Türkay Ercan Şengöz ii İÇİNDEKİLER BAŞLIK i TEŞEKKÜR ii İÇİNDEKİLER iii RESİMLERİN LİSTESİ iv TABLOLARIN LİSTESİ v SİMGELER VE KISALTMALAR vi 1. GİRİŞ 2. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN BİLİM ANLAYIŞI VE BİLİMSEL UYGULAMALARI Atatürk’ün Hayatı 2 Atatürk’ün Bilim Anlayışı 10 Atatürk’ün Bilimsel Uygulamaları 10 Atatürk’ün Bilimsel Liderlik Yapması 10 Atatürk’ün Türkçeyi Eğitim ve Bilim Dili Yapması 10 Atatürk’ün Eğitim-Öğretimi Bilimselleştirmesi 11 Atatürk’ün Üniversiteleri Geliştirmesi 11 Atatürk’ün Bilim İnsanına Değer Vermesi 12 Atatürk’ün Çeşitli Bilimsel Kongreler Düzenlemesi 12 3. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN BİLİME VERDİĞİ ÖNEM Atatürk, Bilim ve İslam Dininde Bilimin Önemi 14 Atatürk’ün Bilim ve Tekniğe Verdiği Önem 17 Atatürk’ün Toplumsal Kalkınmada Bilime Verdiği Önem 18 Atatürk’ün Bilim Temelli Uygulamaları ve Açtığı Kurumlar 19 Atatürk’ün Bilime Verdiği Önemi Belirten Sözler 19 4. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN TÜRK MÜHENDİSLERİ İLE İLGİLİ SÖYLEMİŞ OLDUĞU SÖZLER 5. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU KAMU KURUM VE KURULUŞLARI 6. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU JEOLOJİ BİLİMİ İLE İLGİLİ KAMU KURUM VE KURULUŞLARI Maden Tetkik Arama Enstitüsü (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) 29 Etibank (Eti Maden İşletmeleri) 33 Devlet Demiryolları (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları) 35 İller Bankası (İlbank A.Ş.) 39 7. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN JEOLOJİ BİLİMİ İLE İLGİLİ SÖYLEMİŞ OLDUĞU SÖZLER İnsanların Kıt’alara Dağılması 41 8. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN EL YAZISIYLA TUTMUŞ OLDUĞU YERBİLİMLERİ İLE İLGİLİ NOTLAR 9. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN TÜRK BİLİM ADAMLARINA YAPMIŞ OLDUĞU DESTEKLER Atatürk'ün Jeoloji Tahsiline Gönderdiği Bilim Adamı: İhsan Ketin 43 SONUÇ KAYNAKLAR iii RESİMLERİN LİSTESİ RESİMLERİN LİSTESİ Sayfa No Resim Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir Resim 23 Nisan 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması 4 Resim Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’deki konuşması 7 Resim Atatürk Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde denetimlerde bulunuyor 8 Resim İstanbul Dolmabahçe Sarayı 8 Resim Atatürk'ün cenaze kortejinin Etnografya Müzesi bahçesindeki görünümü 9 Resim Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakledilmesi 9 Resim Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve çalışma odasından bir görünüm Resim Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından bir görünüm Resim Türk Mühendislerinin alnında Cumhuriyetin istikbalini aydınlatan ışık parıldar Resim Mustafa Kemal Atatürk, Ergani Bakır Madeni İşletmesi'nde denetimlerde bulunuyor Resim Mustafa Kemal Atatürk ve Ruşen Eşref Ünaydın Resim Mersin Deniz Müzesi’nde sergilenmekte olan, Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi el yazısıyla aldığı yer bilimi (jeoloji) notları Resim İhsan Ketin’in arazideki son çalışmalarından biri sırasında çekilmiş fotoğrafı iv TABLOLARIN LİSTESİ TABLOLARIN LİSTESİ Sayfa No Tablo Cumhuriyet Dönemi’nde açılan hatlar ile ilgili bilgileri gösteren tablo Tablo Yüksek hızlı demiryolu hatları ile ilgili bilgileri gösteren tablo v SİMGELER VE KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış bazı simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Simgeler-Kısaltmalar Açıklama asm. Aleyhissalatu vesselam A.O. Anonim Ortaklığı A.Ş. Anonim Şirketi ABD Amerika Birleşik Devletleri BOTAŞ Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi c.c. Celle celaluhu JEP Jeoloji Etütler ve Prospeksiyon KBİ Karadeniz Bakır İşletmeleri KHK Kanun Hükmünde Kararname km. Kilometre M.Ö. Milattan Önce MAG Maden Arama Grubu MTA Maden Tetkik ve Arama r.a. Radiyallahu anh SAM Saha Araştırma ve Mesaha T.A.Ş. Ticaret Anonim Şirketi TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları TDÇİ Türkiye Demir-Çelik İşletmeleri TED Türk Eğitim Derneği Tic. Ticaret TKİ Türkiye Kömür İşletmeleri TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TMO Toprak Mahsulleri Ofisi TPAO Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı TTL Tahlil ve Tecrübe Laboratuvarları TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜDEMSAŞ Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayii Anonim Şirketi TÜLOMSAŞ Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii Anonim Şirketi TÜVASAŞ Türkiye Vagon Sanayi Anonim Şirketi vb. Ve Benzeri, Ve Buna Benzer YTİK Yardımcı Teknik İşler Kısmı vi seafoodplus.infoŞ Bu akademik çalışma, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bilime ve mühendislik bilimlerine, özellikle de jeoloji bilimine vermiş olduğu değeri ve önemi belirtmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu çalışmada; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bilime ve mühendislik bilimlerine verdiği önem belirtilmiş, Atatürk’ün kurduğu jeoloji bilimi ile ilgili kamu kurumları ile ilgili bilgiler verilmiş, Atatürk’ün el yazısıyla tutmuş olduğu yerbilimleri ile ilgili notlar ile Atatürk’ün jeoloji bilimi ile ilgili söylemiş olduğu sözler paylaşılmış, Atatürk’ün Türk bilim adamlarına yapmış olduğu destekler belirtilmiş, Atatürk'ün jeoloji tahsiline gönderdiği bir bilim adamı olan İhsan Ketin ve jeoloji bilimi ile olan ilişkisi açıklanmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bilimi, bir milletin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi için en önemli yollardan biri olarak görüyordu. Matematik, tarih edebiyat, ziraat ve jeoloji gibi alanlarda sayısız çalışmalara öncülük ederek, milletinin bilgi ve kültür seviyesini arttırmayı amaçlamıştı. Uzun süren savaşlar sonrası hemen hemen tüm kaynaklarını tüketmiş olan bir milletin, nasıl tekrardan doğabileceğini Dünya’ya ders niteliğinde göstermiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kurduğu devleti bilim ve bilimsel düşünce temelinde inşa etmiştir. Çağdaş olmayı bilime verilen öneme bağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bilime verdiği önem ile dönemin en dikkat çeken liderlerinden biridir. Bilim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce sisteminde önemli bir yer tutar. İnkılâplarını dayandırdığı temel de bilimsel gerekçelerle açıklanmıştır. Toplumsal yaşamın bilim ve akıl ile güvenli hale getirilebileceği temelinde, yükselen değerler zinciri geliştirmiştir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletine hedef olarak gösterdiği “çağdaş uygarlık seviyesinin de üstüne çıkmak” için izlenecek yolun “ilim ve fen” olduğunu hep vurgulamıştır. Bu çalışmanın, Atatürk’ün bilime verdiği önemin irdelenmesinin sağlanması, toplumdaki bireylerin dikkatinin konuya çekilmesi ve konu hakkında farkındalıklarının artırılması açısından katkı sağlaması beklenmektedir. Bize düşen görev, vatanımıza ve milletimize bilim ışığında hizmet etmektir. 1 2. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN BİLİM ANLAYIŞI VE BİLİMSEL UYGULAMALARI Ömrü boyunca bilim ve akılcı düşünceye büyük önem veren Atatürk, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve aşmak için izlenecek yolun bilim yolu olduğunu her zaman vurgulamıştır. Atatürk’ü diğer liderlerden ayıran en önemli yanı, eleştirel akılcı felsefi yapısı ve yöntem olarak kullandığı ve önerdiği bilim olmuştur. Atatürk’ün Hayatı Mustafa Kemal Atatürk, yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise, Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) yılına değin yaşadı. Küçük Mustafa, öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda, Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulu’nda öğrenime başladı. yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. yılları arasında Şam'da seafoodplus.info emrinde görev yaptı. 'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 'de Derne Komutanlığı’na getirildi. Ekim 'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle 2 savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. yılında Sofya Ateşe militerliğine atandı. Bu görevde iken yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşe militerlik görevi Ocak 'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal, Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez!" dedirtti. 18 Mart 'te Çanakkale Boğazı’nı geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler Ağustos 'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşları’nda yaklaşık şehit veren Türk ulusu, onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir. Resim Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir (seafoodplus.info) – (Necmettin Halil Onan). Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları'ndan sonra 'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve 3 Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede, İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine, 13 Kasım 'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığı’nda) göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra, İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum, Eylül tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığı’na Mustafa Kemal seçildi. Resim 23 Nisan 'de TBMM'nin açılması (seafoodplus.info). Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı. 4 Türk Kurtuluş Savaşı, 15 Mayıs 'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye-ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı. Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşı’nın önemli aşamaları şunlardır: -Sarıkamış (20 Eylül ), -Kars (30 Ekim ) ve -Gümrü'nün (7 Kasım ) kurtarılışı. -Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (). -I. İnönü Zaferi (6 Ocak ), -II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan ), -Sakarya Zaferi (23 Ağustos Eylül ), -Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül ) Sakarya Zaferi’nden sonra, 19 Eylül 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı, yeni Türk Devleti’nin kurulması için hiçbir engel kalmadı. 23 Nisan 'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk Devleti’nin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. Atatürk, Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi inkılaplar yaptı. Bu inkılapları, beş başlık altında toplayabiliriz: 1. Siyasal İnkılaplar: · Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım ) · Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim ) · Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart ) 5 2. Toplumsal İnkılaplar: · Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi () · Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım ) · Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım ) · Soyadı kanunu ( 21 Haziran ) · Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım ) · Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü () 3. Hukuk Alanındaki İnkılaplar: · Mecellenin kaldırılması () · Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi ( ) 4. Eğitim ve Kültür Alanındaki İnkılaplar: · Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart ) · Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım ) · Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması () · Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs ) · Güzel sanatlarda yeniliklerdir. 5. Ekonomi Alanında İnkılaplar: · Aşârın kaldırılması, · Çiftçinin özendirilmesi, · Örnek çiftliklerin kurulması, · Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması, · I. ve II. Kalkınma Planları'nın () uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması örnek gösterilebilir. Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 'te TBMM’ce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi. Atatürk, 24 Nisan ve 13 Ağustos tarihlerinde TBMM Başkanlığı’na seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. ,, yıllarında TBMM, Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti. 6 Resim Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’deki konuşması (seafoodplus.info). Atatürk, sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı. Ekim tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim tarihinde de Yıl Nutku ‘nu okudu. Atatürk, özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik, 5 Ağustos tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı. yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyeleri’ne bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumları’na pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. 7 Resim Atatürk Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde denetimlerde bulunuyor (seafoodplus.info). Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım saat 'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Resim İstanbul Dolmabahçe Sarayı. (seafoodplus.info) 8 Cenazesi, 21 Kasım günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Resim Atatürk'ün cenaze kortejinin Etnografya Müzesi bahçesindeki görünümü (seafoodplus.info) – (Anadolu Ajansı). Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı, görkemli bir törenle 10 Kasım günü ebedi istirahatgâhına nakledilerek defnedildi. Resim Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakledilmesi (seafoodplus.info) – (Muğla İli Marmaris İlçesi Belediye Arşivi). 9 Atatürk’ün Bilim Anlayışı Mustafa Kemal Atatürk, yüksek medeniyet içerisinde var olmak isteyen toplumların, aklın ve bilimin hâkimiyetinden noksan bir anlayışla bunu gerçekleştiremeyeceğini özellikle vurgulamıştır. Atatürk, 24 Ağustos ’te Kastamonu’da halka yaptığı bir konuşmada medeni toplumlar içerisinde yer almanın gerekliliğini şöyle ifade etmiştir: “Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yok eder. Uygar olmayan insanlar ve toplumlar, daima uygar olanların altında kalmaya mahkûm olacaklardır” yılında yaptığı bir konuşmada bilimin nasıl olması gerektiğini açık ve net olarak ortaya koymuştur. “…İlim tercüme ile olmaz, ilim tetkikle olur…” Mustafa Kemal Atatürk’ün bilimsel, akılcı ve gerçekçi düşünceyi Türk toplumunun bütün alanlarına egemen kılma çabası en önemli özellikleri arasında yer almakta ve bütün uygulamalarında kendisini göstermektedir (Kayadibi, ; Özata; ; Sönmez, O., ; Sönmez, ). Atatürk’ün Bilimsel Uygulamaları Atatürk, Türk Milletinin ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin uygarlık dünyasında hak ettiği yeri alabilmesi için birçok inkılaplar yapmıştır. Atatürk’ün yaptığı inkılaplar ve inkılapların dayandığı temel “bilim” ve “bilimsel düşünce” olmuştur. Atatürk söylevlerinde de uygulamalarının temelinde bilim ve bilimsel düşünce olduğunu sürekli vurgulamıştır. Atatürk’ün Bilimsel Liderlik Yapması Atatürk, liderin topluma dönük olmasını ve yenileyici görevlerini, bilimsel düşünce çerçevesinde ve bilimsel yönteme dayalı olarak gerçekleştirmiştir. Atatürk, etkili lider olarak gerçeğe dönük liderdi ve devlet liderinin ulusuna yararlı işler yapabilmesi için, ulusunun gerçek eğilimlerini göz önünde bulundurması zorunluluğunu vurgulamış ve uygulamalarını buna göre gerçekleştirmiştir. Atatürk’ün liderliği; bilimsel düşünce ve yöntemi, yönetim hiyerarşisine ve yönetici perspektifine yerleştirmiş olmasındandır (Aydın, ; Bursalıoğlu, ). Atatürk’ün Türkçeyi Eğitim ve Bilim Dili Yapması Türkçe, ekler aracılığıyla sözcük türetmeye elverişli bir dildir. Bu özelliğiyle Latinceye benzer. Dolayısıyla bilim dili olmaya çok elverişlidir. Dilimizin bu özelliğini ilk 10 fark eden kişilerden biri Atatürk olmuştur. Askerlik ve geometri terimlerini dilimizin bu özelliğinden yararlanarak bizzat özleştirmiştir. Atatürk’ün Türkçeyi eğitim ve bilim dili yapmasının amacı, eğitim-öğretim alanında kitap yazacaklara örnek olması ve Türkçe terimlerin kullanılmasını yaygınlaştırmaktı. Atatürk’ün dil devriminin temel amacı da Türkçe’yi öğretim ve bilim dili olarak güçlendirmekti (Cunbur, ; Ülker, ; Atmaca, ; Özata; ; Sinanoğlu, ). Dil devrimi, toplumda birçok yeniliği beraberinde getirmiştir. Atatürk, bilim ve eğitim dili olarak, bilimsel bir dil olmaya elverişli Türkçeyi seçmiştir. Türkçenin bilim dili olma potansiyelini fark ederek, bilimsel terimleri halkın konuştuğu dil ile özdeşleştirmiştir. Atatürk, dil ve tarih alanında ilmin verilerine uymak gerektiğini vurgulamıştır. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin kurulmasını sağlaması, dil ve tarihe verdiği önemi ve bilime saygısını göstermektedir. Atatürk’ün Eğitim-Öğretimi Bilimselleştirmesi Atatürk, her alanda olduğu gibi eğitimde de bilimin bize rehber olması gerektiğini söylemiş, eğitim tarihimizde yepyeni bir çığır açmıştır. Onuncu Yıl Nutku’nda bunu şöyle ifade etmiştir: “…Türk milletinin yürümekte olduğu medeniyet ve ilerleme yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir…” Atatürk’e göre çağdaşlığın temel ölçüsü akla ve bilime uygunluktur: “…Milletimizin siyasi, içtimai hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimizi ilim ve fen olacaktır…”Atatürk eğitim-öğretimde bilimselleşmeyi Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile farklı insan tipleri yetiştiren eğitim sistemini birleştirerek ve böylece eğitim-öğretimin ulusal, laik, bilimsel, uygulamaya dayalı ve karma yapısının temellerini atarak gerçekleştirmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu hem köklü zihinsel değişiklikleri içermesi hem de eğitim öğretimde yapılacak olanlarda yolu göstermesi açısından oldukça önemlidir. Atatürk eğitim-öğretimi bilimselleştirerek bilimsel gerçekleri öğrenerek, yenilik ve değişmeleri hoşgörüyle karşılayacak kişilik yapısına sahip bireyler yetiştirilmesini hedeflemiştir (Sönmez, ; Gökçe, ; Akyüz, ; Erdem, ). Atatürk’ün Üniversiteleri Geliştirmesi Atatürk, üniversiteyi ülkenin kalkınması, her yönüyle gelişmesi için kültür politikasının da önemli kurumu olarak görüyordu. Atatürk, bu nedenle üniversitelere çok önem vermiştir. “…Bunun için memleketi şimdilik üç büyük kültür bölgesi halinde mütalâa ederek; garp bölgesi için İstanbul Üniversitesi’nde başlanmış bulunan ıslahat programını 11 daha radikal bir tarzda tatbik ederek cumhuriyete cidden modern bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için Ankara Üniversitesi’ni az zamanda kurmak lâzımdır. Ve doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel bir yerinde, her şubeden ilkokullarıyla ve nihayet üniversitesiyle modern bir kültür şehri… Şimdiden fiiliyata geçilmelidir…” Atatürk, cumhuriyeti kurduktan sonra yurtdışına yetenekli öğrencileri göndererek “üniversite reformu” için hazırlık yapmaya başlamıştır. eğitim döneminde 42, eğitim döneminde ve eğitim döneminde de öğrenci yurtdışına gönderilmiştir. Yurtdışına gönderilen öğrenciler yetiştikten sonra üniversite reformu başlamıştır. Hasan Rıza Soyak anılarında, Atatürk’ün yılında; “…Yurdun içinde ve dışında tahsilde yahut stajda bulunan çocukların yetişip, birbiri ardından işe atılacakları günlerde yaklaşıyor. Bu itibarla adamsızlık yüzünden çektiğimiz sıkıntıların hafiflemeye başlayacağı zamanın uzakta olmadığına inanabiliriz…” dediğini belirtmiştir. ’te Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen “Üniversite Reformu”, Cumhuriyet dönemi Türk yükseköğretiminde bir dönüm noktasıdır. ’te, “Üniversite Reformu” yapılmış ve sayılı yasa ile İstanbul Darülfünun kaldırılıp, yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur. Üniversite sözcüğü ülkemizde ilk kez yılında yapılan hukuksal düzenlemeyle birlikte kullanılmıştır. (Günay, ; Günergun & Kadıoğlu, ; Kayadibi, ; Özata, ; Kavili, ; Erdem, ). Atatürk’ün Bilim İnsanına Değer Vermesi Atatürk, bilim insanına değer veren ve onları koruyan bir devlet adamıdır. Atatürk’ün üniversite öğretim üyelerine iltifatı çok fazladır. 23 Haziran ’te öğretim üyelerine gönderdiği mesajda: “…Bilimin millî istiklâl ile eş olduğu cihetle işgal buyurmakta olduğunuz öğretim kürsülerinde memleketin, siz bilim adamları dahi hiç şüphesiz aynı savaşın kahramanlarsınız…” diyerek bilimi ve bilim insanını yüceltmiştir (Kayadibi, ; Özata, ). Atatürk, ülkenin ilerlemesinde bilim insanının yerinin ve öneminin farkındaydı ve bilim insanlarına da bu anlayışla yaklaşıyordu. Atatürk’ün Çeşitli Bilimsel Kongreler Düzenlemesi Atatürk’ün eğitim, dil, tarih, sanat, kültür ve ekonomi gibi çeşitli alanlarda bilimsel kongreler ve kurultayları düzenlemesi bilime ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Atatürk Temmuz tarihleri arasında, Sakarya Savaşı öncesinde Muallime ve Muallimler Birliğinin toplandığı bir “Maarif Kongresi” düzenlemiştir. ′e yakın eğitimcinin katıldığı 12 bu Maarif Kongresi’nin açış konuşmasında Atatürk şöyle diyordu: “… Şimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye usullerinin, tarih-i tedenniyatımızda en mühim bir âmil olduğu kanaatindeyim. Millî bir terbiye programından bahsederken eski devrin bütün hurafelerinden sıyrılmış, Şarktan ve Garbtan gelen ecnebi tesirlerden uzak ve seciye-i milliyemizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Dehayı milliyemizin inkişafı ancak böyle bir kültür ile kâbildir…” Atatürk’ün düzenlediği kongrelerden birisi de “İzmir İktisat Kongresi” ‘dir. Atatürk, 17 Şubat ’te İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada ekonominin temelinde de eğitimin yattığını belirtmiştir. “…Yeni devletimizin, hükümetimizin bütün esasları bütün programlan ekonomi programından çıkmalıdır. Bu sebepten evlatlarımızı o suretle eğitim ve öğretime tabi tutmalıyız ki, ticaret kesiminde, tarım ve sanatta ve bütün bunların faaliyet alanlarında faydalı olsunlar, etkili olsunlar…” (Kayadibi, ; Akyüz, ) 13 3. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN BİLİME VERDİĞİ ÖNEM Atatürk, kurduğu devleti bilim ve bilimsel düşünce temelinde inşa etmiştir. Çağdaş olmayı bilime verilen öneme bağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bilime verdiği önem ile dönemin en dikkat çeken liderlerinden biridir. Bilim, Atatürk’ün düşünce sisteminde önemli bir yer tutar. İnkılâplarını dayandırdığı temel de bilimsel gerekçelerle açıklanmıştır. Toplumsal yaşamın bilim ve akıl ile güvenli hale getirilebileceği temelinde yükselen değerler zinciri geliştirmiştir. Atatürk, Bilim ve İslam Dininde Bilimin Önemi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bilimi ve bilimsel düşünceyi temel alan bir liderdir. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılâpçılık ilkeleri, Türk milletini bilim temelinde çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı hedeflemiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin “lâik, çağdaş ve sosyal bir hukuk devleti” olması hedefi de, Atatürk ilke ve inkılâplarının bir yansımasıdır. Resim Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve çalışma odasından bir görünüm (seafoodplus.info). 14 Atatürk, bilime verdiği önemi ve bilimsel bakış açısını “şahsına münhasır bir modelle” oluşturmuştur. İlkelerinden inkılâplarına, koyduğu kanunlardan açılmasını sağladığı kurumlara kadar liderlik ettiği her uygulamada kendine has niteliklerden izler vardır. “Çağdaşlaşma”, “bilim” ve “teknoloji” kavramlarını özümsemiştir. Atatürk’ün bilime yaklaşımı, Türkiye ve Türk toplumlarının varlığı için temel oluşturmuştur. Akla ve bilime büyük önem veren Atatürk, birçok insanı ilim öğrenmek üzere Avrupa ülkelerine göndermiştir. Kendisi de bizzat uluslararası bilimsel toplantılara katılmış, birçok bilim adamı ile özel sohbetler gerçekleştirmiştir. Bilime verdiği önem ile dini değerlerin uyumuna da dikkat eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Allah’ın (c.c.) yaratılış sırlarına ulaşmak için bilime işaret etmiştir. Resim Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından bir görünüm (seafoodplus.info). Aynı şekilde bizim yüce dinimiz İslam’da da, ilime ve bilime ne kadar önem verildiğini birkaç önemli ve değerli ayetler, hadisler ve sözlerle hatırlatmak istiyorum. Özellikle Kur’an-ı Kerim’in ilk emrinin “Oku” olması (Alâk Suresi, 1), okumanın ve ilim sahibi olmanın dinimiz İslam’daki yerini ortaya koyar. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Suresi, 9) ayetiyle, ilim sahibi olanların diğer insanlardan farklı olduğu vurgulanır. "Sakın ha cahillerden olma" (En'âm Suresi, 35) ayetinde, cahilliğin dünyevi ve uhrevi bir yük olacağı hatırlatılır. "Kulları içerisinde Allah'tan (c.c) ancak âlimler korkar" (Fâtır Suresi, 28), ayetinde ise Allah’ı sevmenin ve O’ndan korkmanın tek yolu, Allah’ı bilme ilmi olduğu bildirilir. "Allah (c.c), içinizden iman edenlerle kendilerine ilim 15 verilenlerin değerini yükseltir" (Mücadele Suresi, 15) ayeti ise Allah (c.c) katında da insanlar katında da yücelmek isteyenlerin ilme sarılması gerektiği vurgulanır. İşte bu gibi ayetler, eğitimin ve ilim tahsil etmenin İslam dini içerisindeki yerini ve önemini gösterir. Peygamber Efendimizin (asm.); “İlim öğrenmek kadın, erkek her Müslüman’a farzdır” (Keşfu'l-Hafâ, I. ; Feyzu'l-Kadir, I. ) hadis-i şerifi, ilim öğrenmenin farz olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. “Hikmet ve ilim müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.” (Tirmizî, İlim, ) ifadesinde ise, ilmin Müslümanların hakiki malı olduğu hatırlatılır. Hazret-i Enes (r.a.) rivâyet etmiştir: Peygamber Efendimiz (asm.) buyurmuştur ki: “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.” (Celâleddin es-Suyutî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr (Câmiü’s-Sağîr), 1/). “İlim Çin’de dahi olsa arayınız ve bulunuz” (Acluni, Keşf'ü-l Hafa, I. ) hadisi de ilmi tahsil etmenin zorluğu, bizi yolumuzdan çevirmemesi gerektiği vurgulanır. “Beşikten mezara kadar ilim öğrenin” sözünde, ilmi tahsil etmenin sonunun olamayacağı ders verilir. "Âlimin mürekkebi, şehidin kanından eftaldir", (Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn, ), hadisi, alimin sarf ettiği mürekkebin değerini ortaya koymaktadır. "Kim ilim tahsil etmek için (evinden veya yurdundan) çıkarsa geri dönünceye kadar Allah (c.c) yolundadır" (Tirmizî, İlm, 2) hadisi ise, ilim tahsil etmek için yola çıkmanın hem cihad, hem de ibadet olduğu bildirilir. "Âlimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleridir. Onlar benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir" (Keşfü'l Hafâ, H. No: ) hadisi, âlimlerin yüksek makamını gösterir. “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın. Her ikisini isteyen yine ilme sarılsın.”(Tergîb ve Terhîb Tercümesi, Hikmet Yay. 1/) hadisinde de dünya ve ahiret saadetinin anahtarının ilim olduğu görülmektedir. Hz. Ali (r.a.) “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum”. diyerek öğrencilerin, eğitimcilere nasıl bir hissiyatla bağlanmaları gerektiğini vurgulamıştır. Demek, asıl büyüklük çok bilmekle değil, bildiğini yaşayabilmek ve bilgisini başkalarına tahakküm sebebi yapmamakla kazanılır. Şayet tahsil ettiği ilim, kişiyi istenilen sonuca ulaştıramamışsa, o zaman o ilim, Yunus Emre’nin: “İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen. O nice okumaktır.”. dörtlüsünde ifade ettiği gibi eksiktir. Çünkü tahsil edilen ilim, insana kendisinin ve diğer varlıkların mahiyetini bildirmelidir. Allah’ın (c.c) büyüklüğünü ve insanın küçüklüğünü hissettirmelidir. Böylece vazife başında ciddi ve vakur, şahsi yaşayışında ise mütevazı ve alçakgönüllü olacaktır. Büyüklenenlere karşı izzetle ve zayıflara karşı da tevazu ile karşılık verecektir. Hangi makam ve mevkide olursa olsun, Allah’ın (c.c) kulu olduğunu unutmayacaktır. 16 İlim, amellerin en faziletlisidir. Yukarıdaki emir ve sözlerin ışığında “İslâmiyet'le ilim birbirinden ayrılmaz.” demek mümkündür. Toplumsal yaşamda kılavuz olarak “ilim” ve “fen” kavramlarını yerleştirmeye özen gösteren Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkma” hedefi de, günümüze kadar birçok kişinin temel düsturu olmuştur. Bilimsel gerçekler ile dogmalar arasına keskin sınırlar çizen Atatürk, bilimsel gerçeklerle toplumsal gerçekleri bütünleyerek, “milli seciye (karakter)” oluşturmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim, ekonomi ve fikir dünyasını bilimsel ve teknolojik temellere dayandıran Atatürk, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş uygarlık dünyasında yer alması ve medeniyet yolunda başarı elde edebilmesi için bilimin topluma yayılmasını istiyordu. Atatürk, toplumun bütün kurumlarıyla modernleşmesini hedeflemiştir. İnkılâplarında da bilimsel düşünceyi temel almıştır. Bilimi “gerçeğe götüren evrensel bir yol ve yol gösterici” olarak görmüştür. Atatürk’ün Bilim ve Tekniğe Verdiği Önem Atatürk’ün düşünce yapısı, “akılcı bir bilim tabanı” üzerine oturtulmuştur. Her fırsatta fizik, kimya ve diğer tabiat bilimlerini, yani fenni vurgulamıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, “bundan sonraki zaferlerin ilim ve iktisat ile olacağını” ifade etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken açılan her kurum ve hayata geçirilen her uygulama da, bilimsel bir temel ve bilimin yol göstericiliği üzerine inşa edilmiştir. Yeni devlette yeterli nitelikte personel bulunmuyordu. Bilim, fikir ve ekonomik anlamda “hazır olmayan bir ülke ve toplum” vardı. Teknik eleman, fikir ve bilim adamları yok denecek kadar azdı. Dönemin şartları da kalkınma çabalarını engelliyordu. Bilimi araştıracak ve kullanacak okul, üniversite, akademisyen, öğretmen yoktu. Bilimsel kurumlar yoktu; olsa da mühendis, araştırmacı ve bilim adamı bulmak imkânsıza yakındı. Yani eğitim başta olmak üzere her alanda bilimi temel alan her şey eksikti. Her alandaki mücadelede bilim ve teknoloji alanında mücadele etmek ve ilerlemek şarttı. Atatürk, yeni devletin omuzladığı kadim milleti geleceği taşımak için medeni bir seviyeye çıkarma idealini her fırsatta dile getirmiştir. “Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.” sözleri ile çağdaş olmanın önemine vurgu yapmıştır. Çağdaşlık için de bilimin yok göstericiliğine işaret etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında da temel prensip olarak bilim ve tekniğin esas alındığını ifade etmiştir. 17 Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni şartlar içinde bilimsel araştırmaların artmasını telkin etmiş, her ortamda herkesin bilimsel meşguliyetlere yönelmesini istemiştir. Şu sözler, bunun kanıtıdır: “Üç buçuk yıl süren bu mücadeleden sonra bilim bakımından, eğitim bakımından mücadelemize devam edeceğiz. Fabrikacı olacağız, sanatçı olacağız. Bundan sonra anlayışımızı hep buna verelim.” Başka bir konuşmasındaki, “Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız… Bilim ve teknik için kayıt ve şart yoktur.” ifadeleri de, Atatürk’ün bilim ve teknolojiye verdiği öneme atfen kayda değer sözlerdir. Atatürk; bilim ve teknik ile çağdaşlık arasındaki ilişkiyi özümseyerek, çağdaş bir seviyeye ulaşabilmek için bilim ve teknikteki gelişmelerin yakından izlenmesini istemiştir. Atatürk’ün Toplumsal Kalkınmada Bilime Verdiği Önem Atatürk, bir toplumun kalkınmasında ve ilerlemesinde temel öğe olarak ilim ve fenni göstermiştir. Her açından zorluk içindeki Türk milletine, bilimi rehber edinmelerini telkin etmiş, bilimsel düşünmeyi teşvik etmiştir. “Çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkma” hedefinde bilimi araç olarak göstererek, toplumsal inkılâpların temeline de bilimi yerleştirmiştir. Dünya’ya ve olaylara eleştirel gözle bakma, tartışma, istişare ve fikirleri ifade etme özgürlüğüne vurgu yaparak, toplumun ilerlemesinin önünü açmaya çalışmıştır. “En büyük gerçekler ve ilerlemeler, düşüncelerin serbestçe ortaya konması tartışılması ile ortaya çıkar ve yükselir.” sözleri, bu anlamda kayda değerdir. Hayatın her alanına bilime dayalı gerçeklerin yayılmasını isteyen Atatürk, her fırsatta topluma ve özellikle de gençlere bilime verdiği önemi anlatmıştır. Bilimsel düşünceyi, toplumunun her alanına egemen kılmak için çabalamıştır. Atatürk, hem ülke çapında hem de toplum içinde bilimsel düşüncenin yayılması için liderlik yapmıştır. İnkılâplarında da bu liderliğin izleri görülebilir. Yeni uygulamaları, bilimsel temellere dayandırmıştır. Faal bir liderlikle, bilimsel düşünceyi hem yönetimde hem eğitimde hem sanayide hem de toplumda hâkim kılmak için uğraşmıştır. Bu düşünce sisteminin toplumun kılcal damarlarına yerleşmesi için toplumun gerçekleri ile uyumlu uygulamalar hayata geçirmiştir. 18 Atatürk’ün Bilim Temelli Uygulamaları ve Açtığı Kurumlar Atatürk’ün bilim temelli uygulamaları, Dünya’daki gelişmeler ışığında halka yol gösterici niteliktedir. Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu’ndan üniversite reformuna kadar her inkılâp, bilimi yücelten özelliktedir. Atatürk’ün bilimi esas alan bazı önemli uygulamaları şunlardır; -Çeşitli alanlarda bilimsel kurultay ve kongrelere öncülük etmiştir. Bunların en önemlilerinden biri, Temmuz tarihlerinde düzenlenen “Maarif Kongresi”dir. Bu kongreye Muallime ve Muallimler Birliği’nden ′e yakın eğitimci katılmıştır. Şubat düzenlenen İzmir İktisat Kongresi, yeni devletin ekonomi programına öncülük etmiştir. -Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim-öğretimde bilimselleşmenin temelini atmıştır. -İlköğretim zorunlu ve parasız hale getirilmiş; her yaştan vatandaşın Türkçe okuma ve yazma öğrenmesi amacıyla “Millet Mektepleri” ‘ni açmıştır. -Teknik ve mesleki eğitimi yaygınlaştırmak için erkek ve kız sanat ve meslek okullarının açılmasını sağlamıştır. -Üniversitelere büyük önem vermiş; Cumhuriyeti kurduktan sonra yetenekli üniversite öğrencilerini yurtdışına göndermiştir. yılları arasında yurtdışına gönderilen öğrenci, üniversite reformuna öncülük etmiştir. -Atatürk’ün liderliğinde yılında, yükseköğretimde dönüm noktası olan “üniversite reformu” başlamıştır. -Üniversite reformu çerçevesinde yılında İstanbul Darülfünun kaldırılarak, İstanbul Üniversitesi kurulmuştur. yılında bilimsel çalışmalar yapılması için Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulmasını sağlamıştır. yılında yer altı kaynaklarının araştırılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve yer altı kaynaklarının işletilmesi için Etibank’ın kurulmasını sağlamıştır. Atatürk’ün Bilime Verdiği Önemi Gösteren Sözler “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” ve “Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.” Sözleri ile bilime verdiği önemi özetleyen Atatürk, kendisini benimsemek isteyenlerin akıl ve 19 ilmin rehberliğini kabul etmelerini istemiş ve bu kişileri, “manevi mirasçılarım” diye nitelemiştir. “İlim ve fen için kayıt ve şart olmadığını” ifade eden Atatürk’ün bilime verdiği önemi anlatan sözlerinden bazıları şunlardır; -“İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır.” -“İlim ve fen nerede ise oradan olacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.” -“Aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.” -“İlim ve fen almak için Avrupa'ya, Amerika'ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz.” -"Dünya’da her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol göstericisi ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.” -“İlim, tercüme ile olmaz, inceleme ile olur. İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar.” -“Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.” -“Dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden istifade edelim; ancak unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.” -“Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver (eksen) üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar." -“Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır.” -“Mektebin vereceği ilim ve fen sayesindedir ki; Türk milleti, Türk sanatı, iktisadiyati, Türk şiir ve edebiyatı, bütün bedayiiyle inkişaf eder.” -“Efendiler, medeniyet yolunda muvaffakiyet yenilenmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne tekâmül ve terakki yolu budur.” -“Türk milletinin yürümekte olduğu terakkî ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir.” 20 -“Milletimizin siyasal ve sosyal hayatında, milletimizin düşünce eğitiminde yol göstericimiz bilim ve teknik olacaktır.” -“Bizim akıl, mantık, zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidirler.” 21 4. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN TÜRK MÜHENDİSLERİ İLE İLGİLİ SÖYLEMİŞ OLDUĞU SÖZLER Resim Türk Mühendislerinin alnında Cumhuriyetin istikbalini aydınlatan ışık parıldar. M. K. Atatürk (seafoodplus.info). Evrensel meslek olma özelliği taşıyan mühendislik, evrendeki yarışın ana karakteridir. Fakat yarışa devam etmek sadece bilim ve bilgi ile değil; akıl, irade, etik anlayış ile mümkündür. Mühendislerimize emanet edilen Dünya’da; sürdürülebilir bir yaşam elde etmek amacıyla mesleki yeterliliğin evrensel anlayışlarla yoğrulması gerekmektedir. Çünkü mühendislerimiz, hayatımızın tasarımcılarıdır. “Türk Mühendislerinin alnında Cumhuriyet’in İstikbalini aydınlatan ışık parıldar.” sözü ile Mustafa Kemal Atatürk; akıl, irade ve ahlaki davranışlarıyla Dünya’ya timsal olacak mühendislerimize verdiği önemi en güzel şekilde anlatmıştır. Bizler de, Atamızın ışık tuttuğu bilimin yolunu kullanarak ilerlemeliyiz. Türk milleti olarak, Cumhuriyetimizin istikbali için ilelebet çalışarak ve ülkemiz teknolojisini üreterek, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmamız gerekmektedir. Türk Mühendisleri; vatanına ve milletine hizmet eden kişiler olarak tarihe geçmiştirler ve geçecektirler. 22 5. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU KAMU KURUM VE KURULUŞLARI Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınması ve çağdaş bir yaşam sürebilmesi için Cumhuriyetin ilk yıllarından beri hızla birçok atılımlar gerçekleştirilmiş, ülke yeni açılan kurum ve kuruluşlar ile hızla büyümeye başlamıştır. Şüphesiz ki Türk toplumunun geleceğinin sağlam temeller üzerine kurulmasındaki en büyük pay Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında 15 yıl gibi kısa bir sürede kurduğu çok sayıda fabrika, kurum ve kuruluşlarla ülkemizin hızla büyümesini ve sağlam temeller üzerine oturmasını sağlamıştır. Nitekim tarımda, sanayide, ekonomide, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda ve savunma sanayinde muasır ülkelerin gerisinde kalmış olan, işgal altında kalan Osmanlı Devleti’nden sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını ve 15 yıl gibi kısa bir sürede birçok alanda yaptığı yeniliklerle ülkemizin büyük bir atılım yapmasını sağlamıştır. “Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasında bütün bağımsızlığından mahrumiyet demektir” diyen Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin liderliğini yaptığı dönemde kurulan kurum, kuruluş ve fabrikalarla dışa bağımlı bir politikadan uzak durmuş ve ülkenin kendi ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde gelişmesini planlamıştır. Hatta bu dönemde yabancılardan satın alınan işletmeler de devlet eliyle güçlendirilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından düşünülen, kurulan ve uygulamaya geçirilen bu kurum ve kuruluşlar, o dönemlerde büyük başarılara imza atılmasını sağlamıştır. Bu başarılarından dolayı, Atatürk’ün ne kadar büyük bir lider ve vatansever olduğu daha iyi bir şekilde anlaşılmalı ve takdir edilmelidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu kamu kurum ve kuruluşlarının listesi aşağıda belirtilmiştir: – Anadolu Ajansı. – Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı. – Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu. – Türkiye Şeker Fabrikaları. – Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş. 23 – Gölcük Tersanesi. – Devlet Demiryolları. – Ziraat Bankası A.Ş. – Türkiye İş Bankası. – Türk Kadınlar Birliği. – Cumhurbaşkanlığı Orkestrası. – Türkiye Tütüncüler Bankası. – Anadolu Sigorta. – Bursa Karacabey Harası. – Topkapı Sarayı Müzesi. – Cumhuriyet Gazetesi. – Türk Hava Kurumu (Türk Tayyare Cemiyeti). – İstanbul Liman İşleri İnhisarı. – Ankara Adliye Hukuk Mektebi. – Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü. – İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları T.A.Ş. – Ankara Gazi Atatürk Orman Çiftliği. – Eskişehir Cer Atölyeleri. – Sanayi ve Maadin Bankası. – Adana Mensucat Fabrikası. – Adana ve Bergama Müzeleri. – Türk Telsiz Telefon Şirketi. – Eskişehir Uçak Bakım İşletmesi. – Alpullu Şeker Fabrikası. – İstanbul’da inşaat demiri üreten ilk Haddehane. – Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri. – Amasya, Sinop ve Tokat Müzeleri. – Kayseri Uçak ve Motor Fabrikası. – Bakırköy Çimento Fabrikası. – Uşak Şeker Fabrikası. – Devlet İstatistik Enstitüsü. – Bünyan Dokuma Fabrikası. – Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü. – Ankara-Kayseri Demiryolu. 24 – Emlak ve Eytam Bankası. – Samsun-Havza-Amasya Demiryolları. – Bursa Dokumacılık Fabrikası. – Eskişehir Bankası. – Ankara Arkeoloji Müzesi ve Sivas Müzesi. – Köy Öğretmen Okulları. – İzmir Müzesi. – Anadolu Demiryolu Şirketi’nin yabancılardan satın alınması. – Ankara Çimento Fabrikası. – Ankara Numune Hastanesi. – Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü. – Türk Eğitim Derneği (TED). – İstanbul Bomonti’de Türk Mensucat Fabrikası. – Amasya-Zile Demiryolu. – Malatya Elektrik Santralı. – Kütahya-Tavşanlı Demiryolu. – İstanbul’da Üsküdar, Bağlarbaşı ve Kısıklı’da Tramvay Hatları Tesisi. – Ankara Palas Oteli. – Gaziantep Mensucat Fabrikası. – Mersin-Adana Demiryolu’nun yabancılardan satın alınması. – Ayancık Kereste Fabrikası. – Trabzon Vizera Hidroelektrik Santralı. – Fatih-Edirnekapı Tramvay Hattı. – Anadolu-Bağdat, Mersin-Tarsus Demiryolları’nın yabancılardan satın alınması. – Haydarpaşa Limanı’nın yabancılardan satın alınması. – Kütahya- Emirler, Fevzipaşa-Gölbaşı Demiryolları. – Paşabahçe Rakı ve İspirto Fabrikası. – Ankara-Sivas Demiryolu Hattı. – Mecidiyeköy Likör ve Kanyak Fabrikası. – Ankara Ziraat Enstitüsü. – Kayseri-Şarkışla Demiryolu. – Ankara Etnografya Müzesi. – Bursa-Mudanya Demiryolu’nun yabancılardan satın alınması. – Gölbaşı-Malatya Demiryolu. 25 – Bölge Sanat Okulları. – Tekel Genel Müdürlüğü. – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. – Türk Tarih Kurumu. – Devlet Sanayi Ofisi. – Samsun-Sivas Demiryolu. – Diyarbakır Tekel Rakı Fabrikası. – İzmir Rıhtım İşletmesi’nin yabancılardan satın alınması. – Türkiye Sanayi Kredi Bankası. – Kütahya-Balıkesir Demiryolu. – Ulukışla-Niğde Demiryolu. – Halkevleri. – Türk Dil Kurumu. – Eskişehir Şeker Fabrikası. – Devlet Hava Yolları. – Sümerbank. – Adana-Fevzipaşa Demiryolu. – Ulukışla-Kayseri Demiryolu. – İller Bankası. – İstanbul Üniversitesi. – Zonguldak Yatırım Bankası. – Kayseri Milli iktisat Bankası. – Samsun-Çarşamba Demiryolu Hattı’nın yabancılardan satın alınması. – Halk Bankası. – Yüksek Ziraat Enstitüsü. – Bandırma-Menemen-Manisa Demiryolu’nun yabancılardan satın alınması. – Keçiborlu Kükürt Fabrikası. – Turhal Şeker Fabrikası. – Isparta Gülyağı Fabrikası. – Basmane (İzmir)-Afyon Demiryolu’nun yabancılardan satın alınması. – Sümerbank Bakırköy Bez Fabrikası. – Bursa Süttozu Fabrikası. – Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası. – Aydın Demiryolları’nın yabancılardan satın alınması. 26 – Amortisman Sandığı. – MTA Enstitüsü. – Etibank (Etimaden). – Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. – Türkkuşu. – İstanbul Rıhtım Şirketi’nin yabancılardan satın alınması. – Ankara Troleybüs Hattı. – Fevzipaşa-Ergani-Diyarbakır Demiryolları. – Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası. – Elektrik İşleri Etüt İdaresi. – Zonguldak Türk Antrasit Fabrikası. – Afyon-Isparta Demiryolu. – Sümerbank Kayseri Dokuma Fabrikası. – Ankara Mamak Gaz Maskesi Fabrikası. – Ayasofya Müzesi. – Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi. – Ankara Çubuk Barajı. – Ankara Devlet Konservatuarı. – Edirne-Sirkeci Şark Demiryolları’nın yabancılardan satın alınması. – Haydarpaşa Numune Hastanesi. – Sümerbank Malatya İplik ve Bez Fabrikası. – İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası. – Elazığ Şark Kromları İşletmesi. – İzmir Enternasyonal Fuarı. – İzmir Havagazı Şirketi’nin yabancılardan satın alınması. – İstanbul Telefon Şirketi’nin yabancılardan satın alınması – Sümerbank Konya Ereğlisi Dokuma Fabrikası. – Kozlu Kömür İşletmeleri’nin yabancılardan satın alınması. – Çatalağzı-Zonguldak Demiryolu. – İstanbul Resim Heykel Müzesi. – Ankara Bira Fabrikası. – Toprakkale-İskenderun demiryolunun yabancılardan satın alınması. – Ankara Motorlu Tayyarecilik Okulu. – Urfa Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği. 27 – Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası. – Denizbank. – İstanbul ve Trakya Demiryolları’nın yabancılardan satın alınması. – Diyarbakır-Cizre Demiryolu. – Yozgat Termo-Elektrik Santralı. – Gemlik Suni İpek Fabrikası. – İzmir Telefon Şirketi’nin yabancılardan satın alınması. – Ankara Radyoevi. – Divriği Demir Madenleri. – Bursa Merinos Fabrikası. – Murgul Bakır İşletmeleri’nin satın alınması. – Devlet Havayolları Genel Müdürlüğü. – Eskişehir İspirto Fabrikası. – İstanbul Elektrik Şirketi’nin yabancılardan satın alınması. – Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO). – Sivas-Erzincan Demiryolu. – Fiskobirlik. 28 6. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU JEOLOJİ BİLİMİ İLE İLGİLİ KAMU KURUM VE KURULUŞLARI Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ülkemizin gelişmesi ve güçlenmesi için kurmuş olduğu çok sayıda kamu kurum ve kuruluşları bulunmaktadır. Bu bölümde, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, jeoloji bilimini yakından ilgilendiren kamu kurum ve kuruluşları hakkında kısaca bilgi verilmektedir. Ülkemizde jeoloji biliminin önemini ve değerini bilen, jeoloji biliminden faydalanan çok sayıda kamu kurum ve kuruluşu bulunmaktadır. TÜBİTAK, TPAO, BOTAŞ, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Karayolları Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları, Büyükşehir Belediyeleri, ilçe Belediyeleri vb. birçok kamu kurum ve kuruluşunda jeoloji bilimi ile ilgilenilmekte, faydalanılmakta, jeoloji mühendisi çalışmakta ve ülkemize hizmet etmektedir. Burada kurum ve kuruluş bilgisi verilmeyen ancak jeoloji bilimi ile ilgilenen, birlikte çalışılan, hizmet sektöründe ve diğer sektörlerde karşılıklı fikir ve bilgi alışverişinde bulunulan diğer kurumlardan bahsedilmemiştir. Aşağıda Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, jeoloji bilimini yakından ilgilendiren kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili bilgiler verilmektedir. Maden Tetkik Arama Enstitüsü (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), 14 Haziran yılında TBMM'de kabul edilen, 22 Haziran yılında Resmi Gazetede yayınlanan Sayılı kanunla kurulmuştur. MTA, Atatürk döneminin önemli bir kuruluşu olarak Türk madencilik sektörünün gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Kendi öz kaynaklarımızın en verimli şekilde işletilmesiyle, Türk ekonomisini beslemiş ve dolayısı ile sanayileşme çabalarında itici bir rol oynamıştır. 29 Resim Mustafa Kemal Atatürk, Ergani Bakır Madeni İşletmesi'nde denetimlerde bulunuyor. (15 Kasım ) (seafoodplus.info) Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, kalkınma çabaları içerisinde madencilik konusu da ele alınmış, yeraltı kaynaklarımızın devlet eliyle çıkarılması ve değerlendirilmesi amacıyla, yılında Ekonomi Bakanlığı'na bağlı "Petrol Arama ve İşletme" ile "Altın Arama ve İşletme İdaresi" adıyla iki bağımsız kurum kurulmuştur. Daha sonra madenlerimizin gerekli jeoloji ve madencilik yöntemleriyle sistemli olarak araştırılması ve işletilmesi amacıyla 22 Haziran tarihinde sayılı yasayla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuştur. Enstitü, kuruluş kanununa göre; yurdumuzun maden ve taş ocakları kaynaklarını aramak, bulmak ve işletmeye uygun olup olmadığını tespit amacıyla gerekli etütleri, kimyasal ve teknolojik analizleri yapmak ve sektöre mühendis, yardımcı personel ve kalifiye işçi yetiştirmekle görevlendirilmiştir. MTA Enstitüsü önce Ankara Adliye Sarayı karşısında bir apartman katında, her biri birkaç personelden oluşan Muhasebe, Laboratuvar, Kömür, Petrol ve Diğer Metaller olmak üzere beş üniteli küçük bir kuruluş olarak göreve başlamış bir süre sonra da Akköprü Tesislerine taşınmıştır. 30 yılına kadar Metal, Kömür ve Petrol grupları olarak çalışmalarını sürdürmüştür. Daha sonra bu grupların harita, çizim, fotoğraf ve atölye işlerini yapmak üzere, Yardımcı Teknik İşler Kısmı (YTİK) kurulmuştur. Bir süre sonra bu grup, bazı jeolog ve prospektörler bu kısımda görevlendirilerek, Saha Araştırma ve Mesaha (SAM) grubu haline getirilmiştir. Metal ve Kömür Grupları da Maden Arama Grubu (MAG) altında toplanarak arama ve etüt işlerini yapmıştır. yılında Enstitü yeni bir gelişme ile Jeoloji Etütler ve Prospeksiyon (JEP) ile Tahlil ve Tecrübe Laboratuvarları (TTL) ihtisas şubelerini de bünyesine alarak genişlemiştir. SAM Grubunda jeoloji ve prospeksiyon yerine sondajlı çalışmalar önem kazanmış, yarma çalışmaları da bu gruba verilerek Teknik Ameliyat Grubu kurulmuştur. Daha sonra ’de Maden Etüt Şubesi, ’te de Jeoloji Şubesi kurulmuştur. MTA Enstitüsünün hızlı gelişimi karşısında Akköprü Tesisleri de ihtiyacı karşılayamamış, yılında bugünkü yeri olan Balgat Kampüsü'ne taşınmıştır. Maden Etüt Şubesi'nde bulunan servisler ise ayrı şubeler haline getirilmiştir (Jeofizik Şubesi, Radyoaktif Mineraller ve Kömür Şubesi, Endüstriyel Hammaddeler Şubesi). Aynı zamanda Jeoloji Şubesi bünyesinden Petrol ve Jeotermal Enerji Şubesi, TTL şubesinden ise Teknoloji Şubesi ayrılmıştır. yılında Plan ve Proje Şubesi, yılında Makina ve İkmal Şubesi kurulmuştur. Şubeler, 31 Mayıs tarihinde 7/ sayılı kararname ile Daire Başkanlıkları haline getirilmiştir. Aynı kararname ile Fizibilite Etütleri ünitesi Plan ve Koordinasyon Dairesi’nden ayrılarak Daire Başkanlığı haline getirilmiştir. Ayrıca arazi çalışmalarının daha verimli olmasını sağlamak amacıyla bugün sayıları 12'e ulaşan Bölge Müdürlükleri kurulmuştur. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Direktörlüğü'nün adı, tarih ve sayılı KHK'nin geçici 5 inci maddesiyle '' Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'' olarak değiştirilmektedir. MTA, ülkenin her yerinde etüt yapmıştır. Bu çalışmalar sırasında birçok yeni maden yatakları bulunmuş, bilinen maden yataklarına yeni rezervler ilave edilerek yatakların gelişmesi sağlanmıştır. Bu çalışmalarıyla MTA, Türkiye ekonomisine ve yerbilimlerine büyük katkılarda bulunmuştur. yıllarında öncelikle ülkenin temel ihtiyacı olan petrol konusu ele alınmış Trakya, İskenderun, Adana ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde sondajlı etütler yapılmıştır. 31 Raman ve Garzan bölgelerinde petrol bulunarak rezervleri tespit edilmiştir. Daha sonra Batman'da günlük kapasitesi varil olan rafineri inşasını gerçekleştirmek üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın kurulması sağlanmıştır. Bu dönemde MTA'lılar çalışmalarını çok zor koşullar altında yapmıştır. İlk yıllarda yolların yetersiz olması nedeniyle ulaşımda binek hayvanları kullanılmış, çadırlarda ve köy evlerinde kalınmıştır. Daha sonraki yıllarda, ülkenin her tarafında maden aramacılığına devam edilmiş, bugün kurulu bulunan birçok sanayi tesisinin temel girdisi olan hammadde kaynakları MTA'nın özverili çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Dünya çapında rekabet gücüne erişmiş olan Demir-Çelik, Alüminyum, Ferro-Krom, Cam, Seramik, Kâğıt, Çimento vb. sanayilerimizin temel girdileri olan hammaddelerin tamamına yakınının aranmasında, bulunmasında ve etütlerinin yapılmasında MTA'nın katkısı olmuştur. Maden aramacılığının yanı sıra kuruluşundan başlayarak ülke jeolojisinin ortaya konulmasında önderlik etmiş; ikinci bir okul olarak, ilgili bölümlerden mezun olan yerbilimcilerin gelişmelerine yardımcı olmuştur. -MTA madencilik çalışmaları yanında sosyal bir kurum olarak da Cumhuriyetimizin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Bilgi, kültür ve ülke imkanlarını bir bölgeden başka bir bölgeye taşıyarak toplumun kaynaşmasına öncülük etmiştir. -Köylülerle olan ilişkilerde onlara, madenciliğin ülke kalkınmasında önemi anlatılmış ve maden sevgisi aşılanmıştır. -Köylüler şantiyelerde çalıştırılmış, onlara geçicide olsa iş imkânı sağlanmıştır. -Şantiye ihtiyacı için köylüden yapılan alışverişler nedeniyle köylü kendi ihtiyacından fazlasını üretmeye başlamıştır. -Su çıkan arama sondajları iş bitiminde teçhiz edilerek birçok yörenin içme suyu ihtiyacı karşılanmıştır. -Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde okulların açılmasında katkı sağlanmış, yolları yapılmış, MTA mensupları mesai dışındaki zamanlarında bu okullarda eğitmen olarak görev yapmıştır. 32 -Çalışmalar esnasında yılan-akrep sokmaları ve değişik sağlık sorunlarıyla karşılaşan yöre halkına revirlerde bakılmış ve ilaçları temin edilmiştir. -Bir bölgedeki çalışmalar tamamlandıktan sonra mevcut hizmet binaları, eğitim ve sağlık kuruluşlarına hibe olarak devredilmiştir. yılında bir apartman katında 38 kişiyle kurulan MTA Genel Müdürlüğü bugün, kuruluş amacına yönelik hizmetleri yerine getirebilecek çok sayıda yetişmiş eleman ile büyük bir iş makinaları parkı ve laboratuvar imkânlarına sahip olarak ülkemize hizmete devam etmektedir. Ayrıca, MTA Genel Müdürlüğü’nde bulunan MTA Tabiat Tarihi Müzesi de ziyaretçilerini beklemektedir. Etibank (Eti Maden İşletmeleri) Anadolu'nun madencilik potansiyelinin ortaya konulmasına ve işletilmesine yönelik çalışmaların tarih öncesi çağlardan günümüze kadar verilen uğraşın izlerini yurdun her köşesinde görmek mümkün olmaktadır. Türkiye'de madenciliğe yönelik bulgular M.Ö. yıllarına kadar uzanmaktadır. Doğu Anadolu'dan çıkartılan obsidiyenlerin cilalı taş devrinde takas yoluyla civar kavimlere satışı da dikkate alınır ise Dünya madenciliğinde Anadolu medeniyetlerinin önemi çok daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Anadolu'nun bereketli topraklarında yaşamış ve madencilikte yükselmiş Eti Uygarlığı'ndan esinlenerek, adını Ulu Önderimiz Atatürk'ün verdiği Etibank (Eti Maden İşletmeleri), ülkemiz madencilik sektöründe faaliyetleri ile önemli bir yere sahiptir. Dünya ekonomik krizinin ve ülkemizde Kurtuluş Savaşı’nın yaşandığı dönemin hemen akabinde, Atatürk'ün çağları aşan ileri görüşü ile sanayileşme ve bunun motoru olan doğal kaynaklar ve finans olgularını bir arada sağlayan Etibank, tarihinde sayılı kanunla kurulmuş olup yılının başında yeniden yapılandırılarak Eti Holding A.Ş., Ocak yılında tekrar yeniden yapılandırılarak Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü adını almıştır. Kuruluşundan bu yana Etibank için, bazı önemli kilometre taşları şunlardır; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk maden yatırımlarından Keçiborlu/Isparta Kükürt İşletmesi kuruldu. Atatürk'ün direktifi ile ülkemizin yeraltı kaynaklarını işletmek ve değerlendirmek üzere, sanayimizin ihtiyacı olan madenleri, endüstriyel hammaddeleri, enerjiyi üretmek ve her nevi banka muamelelerini yapmak görevi verilen Etibank kuruldu. Ergani/Elazığ Bakır İşletmesi ve Guleman/Elazığ Krom İşletmesi kuruldu. 33 Demir madenciliği ve demir-çelik üretimi TDÇİ'ne devredildi. Kömür madenciliği TKİ'ne devredildi. Üçköprü/Muğla Krom İşletmesi ve Antalya Elekrometalurji İşletmesi kuruldu. Emet/Kütahya Kolemanit İşletmesi kuruldu. Küre/Kastamonu Bakır İşletmesi kuruldu. Halıköy/İzmir Civa İşletmesi kuruldu. Bandırma/Balıkesir Boraks İşletmesi kuruldu. Seydişehir/Konya Alüminyum İşletmesi kuruldu. Milas/Muğla Boksit İşletmesi kuruldu. KBİ ve Çinkur kuruldu. Kırka/Eskişehir Boraks İşletmesi kuruldu. Şarkkromları/Elazığ Ferrokrom İşletmesi ve Cumaovası/İzmir Perlit İşletmesi kuruldu. Beyşehir/Konya Barit İşletmesi ve Mazıdağı/Mardin Fosfat İşletmesi kuruldu. Bigadiç Bor İşletmesi kuruldu. Kestelek/Bursa Kolemanit İşletmesi kuruldu. Gümüşköy/Kütahya Gümüş İşletmesi kuruldu. Kuzey Avrupa piyasasına yönelik pazarlama şirketi AB Etiproducts OY/Finlandiya kuruldu. Türk madencilik sektörünün yabancı sermaye iştirakli ilk ve en büyük şirketi olan ve Etibank'ın %45 pay ile ortak olduğu Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş./Rize Bakanlar Kurulu Kararı ile kuruldu. Batı Avrupa piyasasına yönelik pazarlama şirketi Etimine SA/Lüksemburg kuruldu. KBİ A.Ş., Çinkur A.Ş. ve Etibank Bankacılık A.O. Etibank bünyesinden ayrılarak Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na devredildi. Ergani Bakır, Keçiborlu Kükürt, Halıköy Civa, Mazıdağı Fosfat İşletmeleri kapatıldı. Etibank Yeniden Yapılanma Çerçevesinde yılının başında tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ETİ HOLDİNG A.Ş. ve bağlı ortaklıkları , Eti Bor A.Ş., Eti Alümimyum A.Ş., Eti Krom A.Ş., Eti Bakır A.Ş., Eti Gümüş A.Ş., Eti Elektrometalurji A.Ş., Eti Pazarlama ve Dış Tic. A.Ş., kuruldu. Bağlı ortaklıklarımızdan, Eti Bakır A.Ş., Eti Krom A.Ş, Eti Elektrometalurji A.Ş., Eti Gümüş A.Ş. Özelleştirme İdaresine devredildi. Yüksek Planlama Kurulu’nun tarih ve /T-9 sayılı kararı ile bağlı ortaklıklarımızdan Eti Pazarlama ve Dış Ticaret A.Ş. 'nin bağlı ortaklık statüsü kaldırılarak Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü'ne devredildi. 34 Bağlı ortaklarımızdan, Eti Alüminyum A.Ş. ve İştiraklerimizden, Çayeli Bakır İşletmeleri'ndeki hisselerimiz Özelleştirme İdaresi’ne devredildi. Eti Holding A.Ş., tekrar yeniden yapılandırma çerçevesinde Ocak ayında tarih ve / Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi. Bu Karara göre Eti Bor A.Ş. ’nin bağlı ortaklık ve Genel Müdürlük statüsü kaldırılarak; Bandırma Bor ve Asit Fabrikaları İşletme Müdürlüğü, Bigadiç Bor işletme Müdürlüğü, Emet Bor İşletme Müdürlüğü, Kırka Bor İşletme Müdürlüğü ve Kestelek Bor İşletme Müdürlüğü olarak yeniden düzenlendi. Bugün için Eti Maden İşletmeleri trilyon TL sermayesi ile başta bor mineral ve türevleri üreten Türk Madenciliğinin lokomotif öncü kuruluşudur. Eti Maden İşletmeleri, ana faaliyet alanı olan bor sektöründe ülkemiz ekonomisine yaptığı katkının daha üst seviyelere çıkarılması ve ayrıca uhdesinde bulunan trona ve nadir toprak elementleri yataklarının ülkemiz ekonomisine kazandırılması için gayret sarf etmektedir. Etibank, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun tarih ve sayılı mükerrer Resmi Gazete ‘de yayımlanan 86 sayılı kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmiş ve Kurul'un tarih ve sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan tarih ve sayılı kararında, Etibank'ın bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin tarihi itibariyle kaldırılarak, tasfiyesi öngörülmüştür. Ancak daha sonra alınan Kurul kararı ile Etibank A.Ş. 'nin tasfiyesi kaldırılmış ve tarihi itibariyle tüm aktif ve pasifleriyle Bayındırbank A.Ş. bünyesinde devren birleştirilen bankanın tüzel kişiliği sona ermiştir. Devlet Demiryolları (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları) Bugünkü milli sınırlarımız içindeki demiryollarının tarihi 23 Eylül yılında km’lik İzmir-Aydın Demiryolu hattının imtiyazı ile başlar. Bir süre Nafia Nezareti (Bayındırlık Bakanlığı)’nın Turuk ve Meabir (Yol ve İnşaat) Dairesi tarafından yönetilen Osmanlı Dönemi demiryollarında, 24 Eylül tarihinde demiryolu yapım ve işletmesini gerçekleştirmek üzere Demiryolları İdaresi kuruldu. Osmanlı Dönemi’nde yapılan toplam km. uzunluğundaki demiryolu hattının km’lik bölümü milli sınırlarımız içerisinde kalırken, bu hatların kilometresi ise yabancı şirketler, kilometresi de devlet eliyle işletilmekteydi. Cumhuriyetin kurulması ve demiryollarının devletleştirilmesine karar verilmesinin ardından demiryolu işletmeciliği için 24 Mayıs tarih ve sayılı Kanun ile Nafia 35 Vekâletine (Bayındırlık Bakanlığı) bağlı “Anadolu-Bağdat Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesi” kuruldu. Demiryollarının yapımı ve işletilmesinin bir arada yürütülmesini sağlamak amacıyla Demiryolu alanında ilk bağımsız yönetim birimi olarak 31 Mayıs tarih ve sayılı Kanun ile Nafia Vekâleti (Bayındırlık Bakanlığı)'ne bağlı “Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi” kuruldu. “Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğü” adıyla yılında Münakalat Vekâlet’ine (Ulaştırma Bakanlığı) bağlandı. Cumhuriyet öncesinde yapılan ve yabancı şirketler tarafından işletilen hatlar, – yılları arasında satın alınarak millileştirildi. 22 Temmuz tarihine kadar katma bütçeli bir devlet idaresi şeklinde yönetilen kurum, bu tarihte çıkarılan sayılı Kanunla Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olarak “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD)” adı altında İktisadi Devlet Teşekkülü haline getirildi. tarih ve sayılı KHK ile Kamu İktisadi Kuruluşuna dönüşen ve TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ ve TÜVASAŞ olmak üzere üç adet bağlı ortaklığı bulunan TCDD, tarihinde kabul edilen sayılı Kanun ile de yeniden İktisadi Devlet Teşekkülüne dönüştü. TCDD, halen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olarak faaliyetini sürdürmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın geçmişten günümüze kadar yapmış olduğu çalışmalar ve inşa edilen hatlar ile ilgili bilgiler vermek gerekirse; a) yılları arasında Osmanlı topraklarında şu hatlar inşa edilmiştir: -Rumeli Demiryolları km. normal hat, -Anadolu-Bağdat Demiryolları km. normal hat, -İzmir-Kasaba ve uzantısı km. normal hat, -İzmir-Aydın ve şubeleri km. normal hat, -Sam-Hama ve uzantısı km. dar ve normal hat, -Yafa-Kudüs 86 km. normal hat, -Bursa-Mudanya 42 km. dar hat, -Ankara-Yahşihan 80 km. dar hat olarak toplam km.’dir. 36 b) Cumhuriyet Dönemi’nde açılan hatlar aşağıda gösterilmiştir: GÜZERGÂH HAT CİNSİ KM.’Sİ YIL Ankara-Kayaş 1 Normal Kayaş-Irmak 1 Normal Irmak-Yerköy 1 Normal Samsun-Kavak 1 Normal Samsun-Çarşamba 1 Dar Samsun-Gümrük 1 Normal Yerköy-Boğazköprü 1 Normal Boğazköprü-Kayseri 1 Normal Kavak-Kayabaşı 1 Normal Kayabaşı-Zile 1 Normal Narlı-Gölbaşı 1 Normal Fevzipaşa-Narlı 1 Normal Kütahya-Emirler 1 Normal Kayseri-Hanlı 1 Normal Hanlı-Kalın 1 Normal Kalın-Yapı 1 Normal Yapı-Sivas 1 Normal Zile-Kunduz 1 Normal Gölbaşı-Doğanşehir 1 Normal Emirler-Balıköy 1 Normal Irmak-Çankırı 1 Normal Doğanşehir-Malatya 1 Normal Kunduz-Kalın 1 Normal Malatya-Fırat 1 Normal Balıköy-Balıkesir 1 Normal Boğazköprü-Bor 1 Normal Bor-Kardeşgediği 1 Normal Çankırı-Atkaracalar 1 Normal Alsancak-Kemer 2 Normal Fırat-Yolçatı 1 Normal Yolçatı-Elazığ 1 Normal Atkaracalar-Ortaköy 1 Normal Sivas-Bostankaya 1 Normal Bostankaya-Eskiköy 1 Normal Yolçatı-Maden 1 Normal Maden-Diyarbakır 1 Normal Narlı-Gaziantep 1 Normal Ortaköy-Karabük 1 Normal Karabük-Çatalağzı 1 Normal Eskiköy-Çetinkaya 1 Normal Malatya-Hekimhan 1 Normal 37 Adana Garı-Şehir 1 Normal Afyon-Karakuyu 1 Normal Bozanönü-Isparta 1 Normal Gümüşgün-Burdur 1 Normal Çatalağzı-Zonguldak 1 Normal Çetinkaya-Divriği 1 Normal Hekimhan-Çetinkaya 1 Normal Divriği-Erzincan 1 Normal Erzincan-Erzurum 1 Normal Diyarbakır-Bismil 1 Normal Hadımköy-Kurukavak 1 Normal Bismil-Sinan 1 Normal Sinan-Batman 1 Normal Batman-Kurtalan 1 Normal Malatya-Malatya Şehir 1 Normal Tavşanlı-Tunçbilek 1 Normal Zonguldak-Kozlu 1 Normal Elazığ-Palu 1 Normal Palu-Genç 1 Normal Köprüağzı-Kahramanmaraş 1 Normal Sirkeci-Halkalı 2 Normal Haydarpaşa-Gebze 2 Normal Ereğli-Armutçuk ( yılında söküldü) 1 Normal Genç-Muş 1 Normal Gaziantep-Karkamış 1 Normal Kütahya-Seyitömer 1 Normal Muş-Tatvan 1 Normal Sincan-Behiçbey 2 Normal Behiçbey-Ankara 2 Normal Ankara-Kayaş 2 Normal Pehlivanköy-Edirne-Hudut 1 Normal Tatvan-İskele 1 Normal Van-Hudut 1 Normal Gabze-İzmit 2 Normal Köseköy-Arifiye 2 Normal Behiçbey-Ankara 3 Normal Samsun-Gelemen 1 Normal Behiçbey-Ankara 4 Normal Alsancak-Halkapınar 2 Normal Basmane-Şirinyer 2 Normal Alsancak-Halkapınar 2 Normal Basmane-Halkapınar 2 Normal Halkapınar-Çiğli 2 Normal Yapı-Sivas 2 Normal 38 Yenice-Adana 2 Normal Adana-İncirlik 2 Normal Sincan-Behiçbey 3 Normal Eskişehir-Hasanbey ( yılında söküldü) 2 Normal Hanlı-Bostankaya 1 Normal Menemen-Aliağa 1 Normal Çiğli-Menemen 2 Normal Yenice-Mersin 2 Normal İnönü-Eskişehir 2 Normal Şirinyer-Adnanmenderes 2 Normal Adnanmenderes-Cumaovası 2 Normal İzmit-Köseköy 2 Normal Basmane(hilal)-Halkapınar 2 Normal Menemen-Aliağa 2 Normal Basmane-Halkapınar (Müselles) 2 Normal 2 Alayunt-Kütahya 2 Normal 10 Tekirdağ-Muratlı 1,2 Normal 63 Tecer-Kangal 1 Normal 48 Marmaray 1,2 Normal 28 Cumaovası-Tepeköy 2 Normal 30 Tekirdağ-Muratlı 2 Normal 29 Başkentray Kuzey Hattı (Ankara-Behiçbey) 6 Normal 6 Başkentray Kuzey Hattı (Ankara-Sincan) 5 Normal 24 Kemalpaşa-Turgutlu 1 Normal 27 Tablo Cumhuriyet Dönemi’nde açılan hatlar ile ilgili bilgiler (seafoodplus.info). YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU (seafoodplus.info) GÜZERGÂH HAT CİNSİ KM.’Sİ YIL Esenkent-Hasanbey 1,2 Normal Sincan-Esesnkent 1,2 Normal 30 Hasanbey-Eskişehir 1,2 Normal 12 Ankara(Polatlı)-Konya 1,2 Normal (Ankara)Polatlı-Konya 1 Normal 5 (Ankara)Polatlı-Konya 2 Normal 6 Hasanbey-Eskişehir 1,2 Normal 6 Eskişehir-Pendik 1,2 Normal Tablo Yüksek hızlı demiryolu hatları ile ilgili bilgiler (seafoodplus.info). İller Bankası (İlbank A.Ş.) Kurtuluş Savaşı’ndan sonra başlatılan kalkınma hamlesi çerçevesinde, şehir ve kasabalarımızın yeniden imar ve inşası konusunda önemli görev ve sorumluluklar üstlenen İller Bankası A.Ş. ’nin temeli, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla; 39 -Belediyelerin imar faaliyetlerini finanse etmek üzere, 11 Haziran tarihinde sayılı Kanunla, 15 Milyon sermaye ile “Belediyeler Bankası” adıyla kurulmuştur. -Bankanın kuruluş kanunu uyarınca yalnız Belediyelere yönelik faaliyetlerde bulunması, kuruluş sermayesinin, hızlı nüfus artışı ve şehirleşmeye paralel olarak artan kredi ihtiyacını karşılayamaması ayrıca, mali kaynağa ve teknik yardıma muhtaç İl Özel İdareleri ile köylerin bu yardım dışında bırakılması ve faaliyet sahasının daha genişletilmesi gibi hususlar göz önünde bulundurularak, Belediye Bankası’nın değişik bir bünyeye sahip kılınması düşünülmüş ve bu düşünceyle kurulan Belediyeler Bankası’nın, Mahalli İdareler İmar Bankası’na dönüştürülmesi için tarihinde TBMM’ne sunulan kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu tasarının Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında Bankanın adı “İller Bankası” olarak değiştirilmiştir. -İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Köyleri de içine alan İller Bankası Genel Müdürlüğü’nün kurulması, tarihinde kabul edilen ve tarihinde de Resmi Gazete ‘de yayınlanan sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle Belediyeler Bankası’nın görevlerini üstlenerek resmen kurulmuştur. tarihinde TBMM tarafından kabul edilen ve Resmi Gazete’nin tarihli nüshasında yayımlanan sayılı kanunla “İller Bankası A.Ş.” ismini almıştır. -İller Bankası A.Ş. özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip, özel bütçeli Anonim Şirket statüsünde bir kalkınma ve yatırım bankasıdır. 40 7. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN JEOLOJİ BİLİMİ İLE İLGİLİ SÖYLEMİŞ OLDUĞU SÖZLER İnsanların Kıt’alara Dağılması İnsanlar, büyük doğa olayları önünde göçler, akın yolları ile bu yeryüzü dediğimiz yıldızın her kıt’asına dağılmışlardır. Bu kıt’alardan kimine eski, kimine yeni denmiş. Bu deniş, hem bilgiden, hem bilgisizliktendir. Amerika, Kristof Kolomb keşfetti diye yeni dünya sayılmıştır. Fakat jeoloji olayları, Asya’dan, Alaska yolu ile veya daha başka yollarla, karanlık zamanlarda, ismi bilinmeyen kıt’aya geçişler olduğu, Maya uygarlığını ve İnkaları öğrendikçe, stepler ve Alaska geçitleri düşünüldükçe, Eskimo yüzleri ile ve tipleri ile kızılderili Hint insanları yüzleri ve tipleri incelenip araştırıldıkça, bu eski ve yeni dünya kavranılan, şüphesiz yavaş yavaş değişir! Kristof Kolomb’un keşfi, hiç şüphesiz ki çok büyük ve önemli olaydır. Fakat daha dünkü iş sayılır. Ondan çok ve çok daha önceleri vardır! Ne ise, biz oralara kadar dalmayalım, bırakalım bilginler araştırsınlar, incelesinler, gerçeği meydana çıkarsınlar (Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk T. ve D.K.H., s. ). Resim Mustafa Kemal Atatürk ve Ruşen Eşref Ünaydın. (seafoodplus.info) 41 8. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN EL YAZISIYLA TUTMUŞ OLDUĞU YERBİLİMLERİ İLE İLGİLİ NOTLAR Resim Mersin Deniz Müzesi’nde sergilenmekte olan, Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi el yazısıyla aldığı yer bilimi (jeoloji) notları (seafoodplus.info). 42 9. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN TÜRK BİLİM ADAMLARINA YAPMIŞ OLDUĞU DESTEKLER Atatürk'ün Jeoloji Tahsiline Gönderdiği Bilim Adamı: İhsan Ketin İlk eserlerin yüzyılda kaleme alındığı Jeoloji biliminin konusunu, Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde ciddi bir biçimde ele alan kurum Maden Teknik Arama Enstitüsü’dür. Günümüzde bu alanda birçok bilim adamı yetişmiştir. Bunlar arasında İhsan Ketin, Şevket Ahmed Birand, Ahmed Canokay, Bedri Güneri, Fahriye Atıf, Hamid Nafiz Pamir vb. bilim adamlarımızın isimlerini saymak mümkündür. Bu bilim adamlarımızdan biri olan İhsan Ketin, Atatürk tarafından jeoloji tahsiline gönderilen bilim adamlarımızdan bir tanesidir. Türkiye'de jeoloji biliminin ‘‘babası’’ olarak kabul edilen İhsan Ketin, yılında Kayseri'de doğdu. Çocukluk yıllarında, ona en ilginç gelen oyuncaklar, koyu siyah ama beyaz benekli çakıl taşlarıydı. Çocukken büyük bir zevkle tırmandığı koniler, Erciyes Dağı'nın cürufları, oynadığı taşlarsa volkanik Erciyes'in tabiata miras bıraktığı andezit ve bazaltlardı. İhsan Ketin, Atatürk'ün her alanda yetkin bilim adamları yetiştirmek için yurtdışına gönderilmesini istediği gençlerden biri olarak yılında Almanya'ya gitti. Atatürk'ün yılında Almanya'ya gönderdiği İhsan Ketin, Bonn'da jeoloji biliminde ‘‘Cloos Ekolü’’nden olan Hans Cloos'un öğrencisi oldu. İki yıl Almanya'da dil eğitimi gören Ketin, yılında Berlin Üniversitesi'nde jeoloji alanında eğitim almaya başladı. Jeoloji alanında Alman ekolünün öncüsü üç hocasının yapısal jeoloji konusunda anlaşmazlığa düşmeleri ve II. Dünya Savaşı öncesinde Berlin'in yaşadığı siyasi karmaşa yüzünden, Ketin, eğitimine Bonn Üniversitesi'nde devam etti. yılında doktora tezini tamamlayarak yurda dönen Ketin, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Enstitüsü'nde asistan olarak göreve başladı. Ketin, 24 yaşında görevine başladığında genç Cumhuriyetin doktora yapmış olan ilk jeolog bilim adamıydı. İhsan Ketin, yurda döndükten kısa bir süre sonra Tercan, ardından da yüzyılın en büyük felaketi olan ve 33 bin insanımızı kaybettiğimiz Erzincan depremi yaşandı. Türkiye'ye döndükten sonra, 'da Erzincan depremini inceledi. Bu depremin ardından Ketin, 'de Niksar, yılında Tosya, yılında Bolu-Gerede ve yılında Çankırı'da yaşanan depremler üzerinde çalıştı. Erzincan depreminin ardından başladığı çalışma kapsamında deprem bölgelerinde araştırma ve analizler gerçekleştirdi. Çalışmalarında deprem yaşanan bölgelerdeki yer hareketlenmeleriyle, Erzincan yöresinden batıya doğru uzanan bir deprem kuşağının varlığını 43 kanıtladı. Ketin, yılında başladığı deprem çalışmalarını yılında batıya doğru hareket eden ‘‘Anadolu Bloku’’ adını verdiği çalışmasıyla Dünya’ya duyurdu. Atatürk'ün jeoloji tahsiline gönderdiği İhsan Ketin, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nı 'de keşfetti. yılında, yerin 15 kilometre altında, o güne kadar kimsenin bilmediği, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın varlığını bilimsel olarak kanıtladı. Ketin, Anadolu Bloku olarak adlandırdığı Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde vefat edene kadar olası bir depremin etkilerini araştırdı. Dünyanın en büyük jeologlarına verilen ‘‘Gustav Steinmann Madalyası’’ ile ödüllendirildi. Ölünceye kadar, Türkiye'deki deprem tehlikelerine karşı yetkilileri uyardı. Doksandan fazla makale ve çevirisi bulunan İhsan Ketin yurtdışında yaptığı çalışmalar ve yayınladığı makaleler nedeniyle de birçok defa ödüllendirildi. Bu ödüllerin başlıcaları: Türkiye Jeoloji Kurumu, ‘‘Hamit Nafiz Pamir Hizmet Ödülü’’, TÜBİTAK, ‘‘Bilim Ödülü’’, Geological Society of London, Londra Jeoloji Topluluğu, İngiltere, ‘‘Onur Üyeliği’’, Almanya, ‘‘Gustav-Steinmann Madalyası’’, Bonn Üniversitesi, Fahri Doktora ‘‘Onur Doktorası’’, Amerikan Jeoloji Topluluğu, ABD ‘‘Onur Üyeliği’’, Bulgaristan, ‘‘Onur Üyeliği’’, Türkiye Bilimler Akademisi, “Onur Üyeliği” şeklindedir. Resim İhsan Ketin’in arazideki son çalışmalarından biri sırasında çekilmiş fotoğrafı (Ketin, ). 44 SONUÇ Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin ve yeni kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin uygarlık dünyasında hak ettiği yeri en kısa zamanda almasını istiyordu. Atatürk, Türk Milletinin de medeniyet yolunda başarı için yenilenmesi gerekliliğini şöyle vurgular: “…Efendiler, medeniyet yolunda muvaffakiyet yenilenmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadî hayatta, İlim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne tekâmül ve terakki yolu budur. Medeniyetin buluşlarının, fennin harikalarının, cihanı değişmeden değişmeye sürüklediği bir devirde, asırlık köhne zihniyetlerle, maziperestlikle mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir…” Modernleşmeyi bir bütün olarak ele alan ve Türk toplumunun tüm kurumlarıyla modernleşmesini hedefleyen Atatürk’ün, yaptığı inkılâplarda temele aldığı yöntem bilim ve bilimsel düşüncedir. Atatürk, bilimi ve bilimsel düşünceyi temel alarak yaptığı inkılapları gerçekleştirirken de her zaman dürüst ve eleştirilere açık olmuştur. Yaptığı inkılâpların amacını, ne anlama geldiğini ve Türk Milletinin çağdaşlaşmasına ne gibi katkı sağlayacağını açıklıkla anlatmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’e göre bilim, evrenseldir ve gerçeğe götüren bir yol göstericidir. Mustafa Kemal Atatürk, çağımızın bilimsel düşüncesini, düşünce özgürlüğünü ve bilimin yol göstericiliğini benimsemiştir (Akbal, ; Kayadibi, ; Özata, ; Sönmez, ). Bilimin ve bilimsel düşüncenin toplumsal hayatın her alanında ve toplumun tüm bireyleri tarafından etkin olarak işe koşulması düşüncesi ve uygulaması, Atatürk’ün mirasına sahip çıkma ve ileriye taşıma adına daha çok hizmet edecek bir gerekliliktir. 45 KAYNAKLAR -Akbal, O. () Atatürk’ü anlamak, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Atatürk’ün Doğumunun Yılı ve Cumhuriyetimizin Yılı Özel Sayısı, -Akyüz, Y. () Türk eğitim tarihi (M.Ö M.S. ), Gözden geçirilmiş Baskı, Ankara: PEGEM Akademi -Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, “ATATÜRK’ÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ I-III”, tarihinde, seafoodplus.info content/uploads/S%C3%96YLEV-ORJ%C4%seafoodplus.info adresinden erişildi. -Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, “Bilim, Teknoloji ve Atatürk”, tarihinde, seafoodplus.info ataturk adresinden erişildi. -Atmaca, N. S. () “Bilim Dili ve Türkçe”, Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık, tarihinde, seafoodplus.infom. seafoodplus.info adresinden erişildi. -Aydın, M. () Eğitim yönetimi, Hatipoğlu Yayınları, No: 46, Ankara. -Bardakçı, M., “Mustafa Kemal, Meclis’in namazlarla, dualarla açılmasını emretmişti”, tarihinde, seafoodplus.info meclisin-namazlarla-dualarla-acilmasini-emretmisti adresinden erişildi. -Bursalıoğlu, Z. () Eğitim yönetiminde teori ve uygulama, Pegem Yayınevi, No:1, Ankara. -Celâleddin es-Suyutî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr (Câmiü’s-Sağîr), 1/, H. No: Riyad, -Cunbur, M. () Atatürk’e göre bilim, kültür, kitap ve kütüphane, Türk Kütüphaneciliği Derneği Bülteni, 30 (3), 46 -Çevik, Ç., “En iyi 10 Atatürk kitabı”, tarihinde, seafoodplus.info iyiataturk-kitabi adresinden erişildi. -Erdem, A. R., “Atatürk’ün bilime verdiği önem: Bilimi ve bilimsel düşünceyi hayatta rehber edinmesi (Ataturk’s care on science: Science and science thinking of acquiring directory)”, tarihinde, seafoodplus.info'un_bilime_verdigi_onem_Bili mi_ve_bilimsel_dusunceyi_hayatta_rehber_edinmesi_Ataturk's_care_on_science_Science_an d_science_thinking_of_acquiring_directory adresinden erişildi. -Erdem, A. R. () Atatürk’ün eğitim liderliğinin başarısı: Türk Eğitim Devrimi, Belgi Dergisi, 1 (2), -Erdem, A. R. () Bilim insanı yetiştirmede araştırma eğitimi, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 2 (3), -Erdem, A. R. () Atatürk’ün liderliğinde üniversite reformu: Yükseköğretim ve bilim tarihimizde dönüm noktası, Belgi Dergisi, 1 (4), -Eskier, U., “Atatürk’ün Bilime Verdiği Önem”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -Gökçe, B. () Atatürk ve eğitim politikası, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Atatürk’ün Doğumunun Yılı ve Cumhuriyetimizin Yılı Özel Sayısı, -Gözütok, A. T., ”Kayalarda Gizli Gerçeği Arayan Bir Jeolog-İhsan KETİN”, tarihinde, seafoodplus.info ketin/, adresinden erişildi. -Günay, D. () Üniversitenin neliği, akademik özgürlük ve üniversite özerkliği, International Congress on Higher Education, EDU – İstanbul, May , tarihinde, seafoodplus.info%C3%9Cniversitenin_Neli%C4%9Fi_Akademik_%C3% 96zg%C3%BCrl%C3%BCk_Ve_%C3%9Cniversite_%C3%96zerkli%C4%9Fi?auto=downlo ad adresinden erişildi. 47 -Günergun, F. & Kadıoğlu, S. () Bilim insanlarının ülkelerarası yolculuğu: İstanbul Üniversitesi’nde dört yabancı astronom (), Osmanlı Bilimi Araştırmaları, XIII (1), -seafoodplus.info, "ATATÜRK KURDUĞU KURUMLAR 1.BÖLÜM(ÖZEL ARŞİV)", tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Tarihten bugüne Atatürk Orman Çiftliği”, tarihinde, seafoodplus.info orman-ciftligi adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Demiryolları-Tarihçe”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Türkiye’nin Bilim Tarihi”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Atatürk İnkılapları Nelerdir?”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, "Türkiye'yi 50 yıl önce uyarmıştı", tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI ATATÜRK”, tarihinde, seafoodplus.info /seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Dolmabahçe Sarayı”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. 48 -seafoodplus.info, “En güzel 18 Mart mesajları! 18 Mart Çanakkale Zaferi şiirleri ve sözleri”, tarihinde, seafoodplus.info gundem/ adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Yarın, Cumhuriyet ilan edeceğiz!”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Demiryolları-Tarihçe”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Atatürk Döneminde Kurulan Fabrikalar, Kurum Ve Kuruluşlar”, tarihinde, seafoodplus.info seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Atatürk Döneminde Kurulan Kurum ve Kuruluşlar”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info-Alp Özden, “19 Mayıs 'dan TBMM'nin açılışına”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Atatürk’ün Etnografya Müzesi’ne yolculuğu”, tarihinde, seafoodplus.info yolculugu?page=6 adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “Jeoloji Mühendisleri”, tarihinde, seafoodplus.info%C3%BCnya- m%C3%BChendisler-g%C3%BCn%C3%BC-kutlu-olsun adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “KURUM BİLGİLERİ/Tarihçesi, tarihinde, seafoodplus.info?Sayfa=iceriksayfa&icId=3 adresinden erişildi. 49 -seafoodplus.info, “Mekatronik Mühendisleri Derneği”, “5 ARALIK DÜNYA MÜHENDİSLER GÜNÜ HAYATI TASARLAYAN MÜHENDİSLER”, tarihinde, seafoodplus.info tasarlayan-muhendisler/ adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “ Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşının Anıtkabir'e nakil fotoğrafları”, tarihinde, seafoodplus.info naasinin-anitkabire-nakil- fotograflari,tsP9Yn4v9k2cU5NeCIpN6w/bemFUo8NBUmFoYP9VHD8ig adresinden erişildi. -seafoodplus.info-Anonim, “İlim Çin'de de olsa arayın." sözünün hadis olup olmadığını açıklar mısınız? Bu sözün uydurma olduğunu söyleyenler vardır, ne dersiniz?”, tarihinde, seafoodplus.info olup-olmadigini-aciklar-misiniz-bu-sozun-uydurma-oldugunu adresinden erişildi. -seafoodplus.info, “İlim Cesedinin Ruhu, Edebdir“ tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -İstanbul Teknik Üniversitesi, “İhsan Ketin”, tarihinde, seafoodplus.info%C4%B1m%C4%B1z/i-hsan-ketin adresinden erişildi. -Kavili Arap, S. () Türkiye yeni üniversitelerine kavuşurken: Türkiye’de yeni üniversiteler ve kuruluş gerekçeleri, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 65 (1), -Kayadibi, F. () Atatürk döneminde eğitim ve bilim alanında gelişmeler, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 13, -Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Bilim Teknoloji”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -Maden Öğrencileri Kolektifi, “Atatürk ve Maden” tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. 50 -Özata, M. () Atatürk, bilim ve üniversite, TÜBİTAK yayınları, Bilgi Dizisi:3, Ankara. -Sinanoğlu, O. () Atatürk ve Türk bilim dili, Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi, 64 (1), -Sönmez, C. S. () Atatürk’ün bilimsellik anlayışının yerleşmesinde yükseköğretime verdiği önem, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 28, -Sönmez, S. () Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim felsefesi, amacı ve politikası, Atatürk. -Sönmez, O., “Atatürk ve Bilimsel Düşünce”, tarihinde, http://www.e- seafoodplus.info?sayfa=makaledetay&makaleno= adresinden erişildi. -TÜBİTAK, ”biliminsanlari/turkbilimadami” tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -Uğur, M., Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, “el-CÂMİU’s-SAGĪR”, tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -Ülker, S. () Bilim dili ve Türkçe, Güncel Gastroenteroloji, 7 (1), -Ünaydın, R. E., "YAŞAM GÖRÜŞÜ", tarihinde, seafoodplus.info adresinden erişildi. -Wikimedia Commons/Cobija, “Mustafa Kemal Atatürk'ün yer bilimi notları”, tarihinde, seafoodplus.info:Mustafa_Kemal_Atat%C3%BCrk%27%C3%BCn_ yer_bilimi_notlar%C4%seafoodplus.info adresinden erişildi. -Wikipedia, “İhsan Ketin”, tarihinde, seafoodplus.info%C4%B0hsan_Ketin adresinden erişildi. 51 -Wikiquote, “Mustafa Kemal Atatürk/Bilim”, tarihinde, seafoodplus.info%C3%BCrk/Bilim adresinden erişildi. seafoodplus.info, “Mustafa Kemal Atatürk ‘ün Bilim ve Teknolojiye Verdiği Önem !”, tarihinde, seafoodplus.info teknolojiye-verdigi-onem/ adresinden erişildi. 52

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir