ateşi çıkan bebek uyur mu / Bebeğinizin Ateşi Çıktığında Bunları Yapmalısınız! - seafoodplus.info

Ateşi Çıkan Bebek Uyur Mu

ateşi çıkan bebek uyur mu

Bebek ve çocuklarda yüksek ateşi düşürmenin püf noktaları!

Yüksek ateş sık kullanılan ölçüm yöntemleri değerlendirildiğinde 38 derece üstünde ölçülen vücut ısısı olarak tanımlanabilir. En sık nedeni vücuda giren çeşitli mikropları etkisiz hale getirebilmek için bağışıklık sisteminin vermiş olduğu tepki sonucu vücut ısısının yükselmesidir. Aslında ateşin yükselebilmesi aktif çalışan bağışıklık sisteminin iyi bir göstergesidir. Ateşin kaç derece olduğundan çok daha önemli olan ateşe eşlik eden diğer bulgulardır. Örneğin;ateşi 38°C olan ancak beslenemeyen, inleyen 3 aylık bir bebeğin durumu ateşi 40°C olan ve oyun oynayan yaşındaki bir çocuktan çok daha acil ve önemlidir. Peki o zaman öncelikle hangi ateşler acildir ve hemen sağlık kurumuna başvurmayı gerektirir?

,

Eğer bebeğiniz yeni doğan döneminde ise veya 3 aylıktan küçük ise sizin gözlemlediğiniz başka bir sıkıntısı olmasa bile mutlaka en yakın sağlık kurumuna başvurulmalıdır. Çocuğun yaşına bakılmaksızın bilinç bulanıklığı,nefes alma güçlüğü ve morarma, aşırı kusma ve ishal, vücutta oluşan özellikle mor renkli döküntüler varsa veya daha önce ateşli havale geçirme öyküsü var ise yine zaman kaybetmeden sağlık kurumuna başvuralım. Neyse ki ateş yüksekliğine bu bulguların eşlik etmesi nadiren olmaktadır.

Kültürümüzde genelde çocuklar üşütmesin diye kat kat giydirilirler ve evlerimiz sıcacıktır. Önce ortamın ısısını 20°C civarına düşürelim ve çocuğumuzun üzerindeki fazlalıkları çıkaralım ancak çıplak kalmasın. Hem çocukta güvensizlik hissi ve kaygı oluşturur hem de titremeye sebep olacağı için ateşi daha fazla yükseltir.

Sıvı kaybı da artacağı için çocuğa sevdiği sağlıklı içeceklerden içirelim, eğer emiyorsa emzirelim. Çocuğumuzun ateşi 39°C üstü ise veya hızla yükselmeye devam ediyorsa doktorumuzun daha önce önerdiği uygun ateş düşürücüden uygun dozda içirelim.

1 yaş altında halk arasında fitil olarak bilinen ilaç da uygulanabilir. 1 saat zaman tanıyalım ve bu süreci çocuğumuzla ilgilenerek oyun oynayarak geçirelim. Bir saat sonrasında ateşte derecelik bir düşme olmamış ancak genel durumu iyi ise yıkanma sıcaklığında su ile doldurulmuş leğen veya küvet hazırlayıp plastik su oyuncaklarını da içine koyarak keyifli bir duş hazırlayalım. Çocuğumuzla suda oynarken saçını ıslatmadan boynundan aşağı küvet veya leğendeki sudan dökelim dakika sonra su ılımış olacak ve küçüğümüz farkına varmadan ateşi de düşmüş olacaktır.

Kesinlikle çocuğun vücuduna buz uygulamayı, ıslak soğuk kompres yapmayı, soğuk su ile yıkamayı veya alkol, sirke gibi maddelerle silmeyi önermiyoruz. Özellikle virüslere bağlı üst solunum yolu enfeksiyonlarında ateşin 38°C°C arasında olması bağışıklık sisteminin daha aktif çalışmasını sağlayarak hastalığın daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur.

39°C'yi geçmiş olan veya sık sık yükselen ateşli hastalık döneminde ateş odağının saptanması ve gerekli tedavinin başlanması açısından uygun zamanda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvuralım .Fizik muayene ve gerekli ise tetkikler sonrası çocuk doktorunuz tedavi düzenleyecektir. Her ateşli hastalıkta antibiyotik ihtiyacı olmaz doktora başvurmadan antibiyotik almamak gerekir.

Sağlıklı çocukların senede defa ateşli hastalık geçirmesi normal bir durumdur

bebegimvebiz

&#;ocuğun ateşi nasıl d&#;ş&#;r&#;l&#;r?

Haberin Devamı

Birçok ailenin korkulu rüyası olan ateş, vücudun içinde bulunduğu duruma karşı verdiği bir tepkidir. Ateşi yükselmekte olan bir çocukta ilk yapılacak olan çocuğun kıyafetinin inceltilmesidir. Çocuk tek parça penye ve vücuda yapışmayan bir kıyafetle bırakılmalıdır. Daha sonra çocuğun bulunduğu ortamın ısısı azaltılmalıdır. Bu noktada yaz mevsiminde ise soğutucu mekanizmaları (Cam açmak, fan, klima çalıştırmak) aktive etmek, kış mevsiminde ise ısıtıcı mekanizmayı kısmak veya kapatmak doğru olur.

Çocukların ateş yükselmesi ile vücutlarından sıvı kaybının fazla olması ateşin daha da yükselmesine neden olur. Bu yüzden ateşli çocuğun aldığı sıvı miktarının arttırılması ateş kontrolünü kolaylaştırır.

Bu önlemlere rağmen ateş düşmediyse çocuğa ılık bir duş aldırılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus çocuğa soğuk veya buzlu su gibi uygulamaların yapılmamasıdır. Bu tip uygulamalar kılcal damarlarda büzüşmeye yol açarak ateşin daha da çok yükselmesine neden olur, ayrıca çocuğu yıpratır. Yine titreyen bir çocuk duşa sokulmaz, böyle bir uygulama çocuğun daha çok üşüyerek ateşinin yükselmesine neden olabilir, titremesi geçtikten sonra ılık duş aldırılır.

Haberin Devamı

Bütün bu uygulamalara rağmen ateş düşmüyorsa çocuğa ateş düşürücü ilaç verilebilir. Ateş düşürücü ilaç kullanımında en sık yapılan hata ailenin ateşe ait paniğiyle çocuğa aşırı miktarda ilaç vermesidir. Ateş düşürücü ilaç kullanımında çocuğun kilosuna göre ayarlanan ilaç miktar ve sıklığı aşılmamalıdır.

ATEŞ HANGİ DURUMLARDA TEHLİKELİ OLABİLİR?

  • Ateşlenen çocuk altı aydan küçükse
  • Çocuğun ateşi ateş düşürücü tedaviye rağmen aralık vermeksizin °C civarında seyrediyorsa
  • Ateşin normale döndüğü aralarda bile çocuğun genel durumu kötü ve huzursuz görünüyorsa,
  • Çocuğun sürekli bir uyuklama hali varsa
  • Ateşin başlangıcından itibaren 72 saat geçmesine rağmen ateş devam ediyorsa
  • Vücutta mor döküntüler varsa acilen bir hekime başvurulmalıdır.

#&#;ocuk#Y&#;ksek Ateş#&#;ocuk Hastalıkları

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Bebekler ve çocuklarda ateşlenme çok normal bir olgu olmakla birlikte özellikle ilk deneyimlerinde ebeveynleri çok telaşlandırır. Ateş çocuğun hasta olduğunun bir göstergesidir ve genellikle viral bir enfeksiyon sonucu yükselir. Ancak tek başına ateş çocuğun hastalığının ne denli ciddi olduğunun bir göstergesi değildir. Şöyle ki, hafif bir enfeksiyon geçiren bir çocuğun ateşi çok yükselebilirken, çok daha ağır bir enfeksiyonda hiç ateşle karşılaşmayabiliriz ki, bu da tedaviyi geciktiren bir olgudur. Bu açıdan bakıldığında ateşin ebeveynleri harekete geçirmek üzere uyarması açısından aslında faydalı bir mekanizma olduğunu söyleyebiliriz.

Çocuğunuzun ateşlendiğini nasıl anlarsınız?
Bebeğinizin veya çocuğunuzun ateşlendiğini anlamanın en pratik yolu dudaklarınızı onun alnına dayamaktır. Eğer size sıcak geliyorsa çocuğunuzun ateşinin ne kadar yükseldiğini anlamak için çeşitli termometrelerden yararlanabilirsiniz. Cam termometrelerde bulunan civa vücut ısısı ile beraber yükselirken, dijital termometreler ateşin ne kadar olduğunu küçük bir ekrana yazarak gösterir. Çocuğunuzun ateşini ağızdan, koltuk altından, rektumdan veya kulaktan ölçebilirsiniz. Hangi yolu seçeceğiniz aslında çocuğunuzun yaşı ile de bağlantılıdır.

Ağızdan ölçme daha çok yaşlarındaki çocuklar için uygundur. Cam termometreyi çocuğun dilinin altında 3 dakika tutmak yeterlidir. Dijital termometre ise yine aynı şekilde, ama bip sesi gelene kadar tutulmalıdır.
Koltuk altından ölçme ile en doğru sonuç alınmamakla birlikte küçük çocuklarda bu yöntemi kullanmak kolaylık sağlar.
Rektal ölçme bebek ve küçük çocuklarda en doğru sonucu verir.
Kulak termometreleri 2 yaşından büyük çocuklarda daha doğru sonuç vermektedir.

Bebek ve çocuklarda normal vücut ısısının  0C olduğu kabul edilir. Eğer rektal ölçümde ateş  0C’nin üzerindeyse, ağız veya koltuk altından yapılan ölçümlerde ise ateş 38 0C’nin üzerinde çıkmışsa çocuğun ateşi var demektir. Ancak ay arası bebeklerde rektumdan yapılan ölçüm 38 0C çıkmışsa bebeğin ateşi yükselmiştir ve derhal doktorunun aranması gerekir.

Ateş neden yükselir?
Ateşin yükselmesinin nedeni bağışıklık sisteminin harekete geçerek vücuda giren mikroplarla veya enfeksiyon yapan ajanlarla mücadelenin başlamasıdır. Bağışıklık sistemi mikroplarla mücadele ede ede kuvvetlenir ancak bebeklerde koruyucu önlemlerin büyük çocuklara göre daha hızlı alınması gerekir.

Ateş nasıl düşürülmelidir?
Ateşin düşürülmesinin en önemli nedeni çocuğu rahatlatmak ve yeniden yiyip içebilmesini sağlamaktır. Yoksa enfeksiyonlara karşı yapılan savaşın bir parçası olan ateşin tek başına çocuğa bir zararı yoktur.

İlaca rağmen ateş düşmezse&#;
İlacı aldıktan 45 dakika sonra ateş hâlâ düşmemişse ya verilen dozda veya kullanılan ölçekte bir yanlışlık vardır ya da çocuğun vücudu bu ilaca cevap vermiyordur. Bu durumda başka bir ilaç önermesi için doktoru tekrar arayıp durumu bildirmek gerekir.

Ateş sürekli olarak yeniden yükseliyorsa&#;
Vücut enfeksiyondan tamamen arınana kadar ateşli olma durumu devam edecektir. Bu durum gün sürebilir. Grip vakalarında ateşin 7 gün bile sürdüğü görülür. Eğer bakteriyel bir enfeksiyon nedeniyle antibiyotik tedavisi yapılıyorsa ateşin 48 saat içinde düşmesi beklenir.

Ateşle gelen havale (Febril Konvülsiyon)
Febril konvülsiyon, “ateşle gelen havale” olarak bilinir. Çocukluk yaş grubunda en sık karşılaşılan havale geçirme durumudur. Ateşi yükselen bir çocuğun havale geçirmesi, ailede veya havale geçiren çocuğu görenlerde belirgin bir paniğe yol açmasına rağmen genel olarak çocuğun geleceğini tehdit etmeyen, “gelip-geçici” bir olaydır. Genellikle 3 ay ile 5 yaş arasında görülür. Ateşli havalelerde herhangi bir kafa içi, beyinle ilgili bir enfeksiyon yoktur ve havale beyin enfeksiyonundan bağımsız olarak, ateşle ilişkili olarak ortaya çıkar. Ateşli havaleler 5 yaşından küçük çocukların %’inde görülür. Ateşli havalelerin gerçek epileptik (sara hastalığı) nöbetlerden ayrılması gerekir. Epileptik nöbetler “ateşsiz” nöbetlerdir ve tekrarlama eğilimleri vardır. Ateşli havalelerde, ateş kolaylaştırıcı bir faktördür ve bu çocuklar da ateşin yükselmesine özel olarak hassas olan çocuklardır. Ateşli havaleler genelde 9 ay altında ve 5 yaşından sonra görülmezler. En sık olarak yaşamın ayları arasında ve erkek çocuklarda daha yüksek oranda görülürler.
Ateşli havale geçirmenin nedeni tam olarak kesinleşmiş değildir. Halen bazı teoriler, öngörüler mevcuttur. Ateşli havale geçiren çocukların ateşe karşı havale geçirme eşiklerinin düşük olduğu düşünülmektedir. Bu eşiği düşüren nedenler araştırılmaktadır. Kan ve beyin omurilik sıvısında çinko düzeyindeki değişiklikler; enfeksiyon vakalarında bu değişikliklerin belirginleşmesi sorumlu tutulan nedenlerden biridir. Ayrıca beyindeki sıvı elektrolit dengesinin tam olarak olgunlaşmamış olması; ateşin yükselmesi sırasında beynin hassasiyetini artıran bazı maddelerin salınımı; beyinden epifiz bezinden salgılanan melatonin hormonundaki değişiklikler; havale öncesinde “glutamat” denilen maddenin artışı ateşli havalenin başlamasını kolaylaştıran faktörler olarak tartışılmaktadır.
Yüksek ateş, vücuttaki sıvı elektrolit dengesini bozabilmektedir. Uzun süren, ağır ateşli havalelerde serum sodyum düzeyinin daha düşük olduğunu gösteren çalışmalar vardır.

Ateşli havalelerde bulgular
Ateşli havale yapan hastalıklar arasında orta kulak iltihapları ve bademcik iltihapları ilk sıraları alır. Çocuğun ailesinde veya birinci dereceden akrabalarında (hala, dayı, amca gibi) ateşli havale geçirme durumu varsa bu durum önemli bir risk faktörü olarak kabul edilir. Çocukluk çağı hastalıklarından “6. hastalık”ta da tekrarlayan ateşli havalenin görülebildiği bildirilmektedir.
Bilindiği gibi bazı çocukluk çağı aşıları yapıldıktan sonra ateşte yükselme ve ateşli havale geçirme riski tanımlanmıştır. Bu aşılardan DBT (difteri-boğmaca-tetanoz) özel yer tutar. Özellikle “whole cell” boğmaca bileşeninin bulunduğu bu tip karma aşılar, aşılamadan sonra gün içinde havale riski taşıyabilir. Eğer difteri – boğmaca – tetanoz aşısı 4 aya kadar tamamlanırsa ateşli havale riskinin 4 kat azaldığı bildirilmektedir. Havale görülebilen diğer bir aşı da MMR (kızamık – kızamıkçık – kabakulak) aşısıdır. Bu aşıdan sonra nadiren de olsa gün sonra, aşının “kızamık” bileşenine bağlı havale tanımlanmıştır.
Ateşli havalelerde, ateşin yükselme hızı, sıvı – elektrolit dengesizliği, mikropların salgıladığı toksinler (zehirli maddeler), antialerjik bazı ajanlar ve özellikle böbrek yetmezliği olan hastalarda yüksek doz penisilin kullanılması hazırlayıcı faktörler olabilir. Ateşli havaleler, genellikle ateşin yükselme hızıyla ilgilidir ve vücut ısısı 39 0C veya daha yüksekse görülür. Bununla beraber, havale eşiği düşük çocuklarda daha düşük ateş derecelerinde de havale görülebilir. Ateşli havaleler, ateşin yükselmeye başladığı dönemde de ortaya çıkabilir.

Ateşli havaleler 2 grupta değerlendirilebilir:

1) BASİT Ateşli Havaleler: Nöbetler 15 dakikadan kısa sürer. Ailede ateşli havale hikayesi vardır. Ateş 38 0C üzerindedir. Aynı gün içinde tekrarlamaz. Havale “jeneralize” nöbet şeklindedir; yani tüm vücutta kasılma, titreme, ağızda köpürme, şuur kaybı, idrar kaçırma gibi belirtiler görülebilir.

2) KOMPLİKE Ateşli Havaleler: Ateş hafif yüksekken havale görülür. Havale 15 dakikadan uzun sürer. Aynı gün içinde tekrarlayabilir. 6 aydan küçük, 6 yaştan büyük çocuklarda görülebilir. Vücudun sadece belli bir bölgesinde kasılma – titreme görülebilir. Havaleden sonra, vücudun bir bölgesinde, örneğin kol ve bacakta geçici kuvvet kaybı, denge bozukluğu gibi nörolojik bozukluklar görülebilir. Eğer ilk “komplike” febril konvülsiyon uzun sürmüşse, tekrarlama eğilimi daha fazladır. Eğer bebek aylık yaşlarda ise ateşli havalenin 15 dakikadan uzun sürme eğilimi iki kat daha fazladır ve çocuk başka bir ateşli enfeksiyon geçirirse ateşli havalenin tekrarlama riski vardır. 1 yaşından küçük çocuklarda komplike ateşli havale görülürse bu çocuklarda ileri yaşlarda ateşsiz nöbet geçirme olasılığı da mevcuttur.

Ateşli havale geçiren bir çocuğa hemen beyin dalgaları (elektro ensefalogram=EEG) çekimi önerilmez. Çünkü ateşli havale geçiren bir çocukta en az gün süren bir dönemde EEG sağlıklı bilgi vermez. Eğer çocuğun nöbeti 15 dakikadan uzun süren “komplike” febril konvülsiyon grubunda ise veya çocukta epilepsi riski varsa EEG mutlaka çekilmeli; fakat bu çekim en erken 2 hafta sonra yapılmalıdır.
“Ateşli havalede gelecekte ne olur?” sorusu aileleri en çok endişelendiren ve merak ettiren sorudur. Ateşli havale geçiren bir çocukta tekrarlama riski ortalama %33 kadardır. İkinci tekrar %50 oranında ilk 6 ay içinde, %75 oranında ilk 1 yıl, %90 oranında ilk 2 yıl içinde olmaktadır. İlk nöbet 1 yaştan küçükken geçirilmişse tekrarlama riski %50 üzerindedir. İlk nöbet 3 yaşından sonra geçirilmişse tekrarlama riski %20’ye düşmektedir. 4 yaşında tekrarlama riski civarındadır. Ateşli havale geçiren çocukların %60’ı havaleyi sadece bir kez geçirir. Komplike ateşli havale, ateşli havale geçiren çocukların %20’sini teşkil eder.

Ailede bir çocuk ateşli havale geçirmişse, kardeşinde ateşli havale görülme riski 1/5’tir. Ailede babada ve bir çocukta ateşli havale varsa, diğer kardeşte görülme riski 1/3’tür. Ailede sara hastalığı olan birinin varlığı, ateşli havalenin tekrarlayacağı anlamına gelmez. Eğer ilk geçirilen ateşli havale sırasında, ateşin süresi kısaysa ve ateş derecesi düşükse tekrarlama şansı yükselir. Havale geçiren çocuk, ailenin ilk çocuğu ise, diğer çocuklara göre tekrarlama eğilimi 5 kat yüksek bulunmuştur. Erkek çocuk oluşu da tekrar riskini artırmaktadır.

Ateşli havale – Epilepsi (sara) ilişkisi
Ateşli havalelerin epilepsiye dönüşme riski en çok tartışılan ve aileyi en çok tedirgin eden konudur. Ateşli havale geçiren çocuğun ailesinde epileptik şahıs varsa, nöbetler komplike tipte ise ve havaleden sonra nörolojik sorun çıkmışsa epilepsi riski artar. Normal popülasyonda epilepsi riski %0,5 iken ateşli havale geçirenlerde epilepsi gelişme riski %4 kadardır. Yani topluma göre 8 kat yüksektir. Aileyle ilgili risk faktörlerinin yanı sıra, ateşli havalenin tekrarlaması, ateş süresinin kısalığı da ateşsiz havale riskini artırmaktadır. Vücudun belli bir yerinde “fokal” nöbet varsa, nöbet uzun sürmüşse ve çocukta mental-motor gerilik mevcutsa ileride epilepsi gelişmesinde önemli risk oluşturur.
Ateşli havale geçiren bir çocukta, ilaç intoksikasyonu (zehirlenme), senkop atakları (ani bayılma), refleks anoksik (ani oksijensizlik) nöbetler ve çocukluk çağı epilepsisi de düşünülmelidir.

Ateşli havalede takip
Basit ateşli havale bir kez geçirilmişse, ailede ateşli havale geçiren yoksa, havale kısa sürmüşse, belirgin EEG bozukluğu yoksa koruyucu ilaç halen önerilmemektedir. Ancak ilk ateşli havale 1 yaş altında geçirilmişse, 24 saat içinde tekrarlayan nöbetler geçirilmişse, nöbet fokal ve 15 dakikadan uzunsa, nörolojik defisit varsa ve birinci dereceden akrabalarda epilepsi öyküsü varsa, EEG bozuksa koruyucu tedavi uzman doktor tarafından önerilebilir. Ailenin panik derecesinde endişeli oluşu, çocuğa ilk tıbbi müdahale yapılacak merkezin evden uzak olması da koruyucu tedavi başlamasında kriter olabilir. Koruyucu amaçla başlıca iki ilaç önerilmekte, bu doktor tarafından seçilmektedir. Bazı yeni yayınlarda ateşli havaleli çocukların tedavisinin gerekli olmadığına dair kayıtlar da mevcuttur.
Bir diğer tedavi metodu da çocuğa sadece ateşi yüksekken ateş düşürücü önlemlerin yanı sıra rektal diazepam (fitil gibi uygulama) uygulanmasıdır. Rektal diazepam 20 dakikada kanda yeterli düzeyi bulur. Daha önceden ateşli havale geçiren çocukta, ateşli dönemde rektal ateş 38,5 0C üzerinde iken uygulamaya geçilmesi önerilmektedir. 3 yaşından küçük çocuklarda günde ikiden fazla uygulama önerilmemektedir. Aile, bu uygulama sırasında uykuya meyil ve solunumda yavaşlama veya durma olabileceği şeklinde uyarılmalıdır. Ayrıca yan etki olarak uykuya eğilim veya “ataksi” (denge kusuru) de görülebilir.
Ateşli havale geçiren bir çocukta ileride zihinsel gerilik olmaz. Ancak ateş sırasında, nöbetler aralıksız, uzun süre sürerse, yani febril “status epileptikus” durumu oluşmuşsa durum değişir. Bu çocuklarda konuşma bozukluğu, nörolojik sekeller ve epilepsi ortaya çıkabilir.

Reklam

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir