avucunu yalamanın anlamı / Avucunu Yalamak Ne Demek? Avucunu Yalamak Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir? - NTV Haber

Avucunu Yalamanın Anlamı

avucunu yalamanın anlamı

Avucunu Yalamak ne demektir? Avucunu Yalamak deyiminin anlamı, açıklaması ve hikayesi nasıldır? Avucunu Yalamak ile örnek cümleler.

Avucunu Yalamak

Arka resim kaynak: seafoodplus.info

Avucunu Yalamak Anlamı

Umduğunu ele geçirememek anlamında kullanılan bir deyimdir.

Deyimin Hikayesi

Eskiden daha çok kadınlar arasında söylenirken çıkış noktası unutulup erkekler tarafından da kullanılır olmuştur. Eskiden kadınların aşerme ve loğusalık dönemlerinde canları çekip de ulaşamadıkları bir şey olursa göğüslerinin şişeceği veya sütlerinin kesileceğine dair bir inanış varmış. Fakirlik, yasaklama ve sağlık nedeniyle bir şeyi canı çektiği halde ondan tadamayan kadın, sanki onu tadıyormuşçasına sağ avucunun içini yalar ve böylece nefsini köreltir, istediği nimeti yediğini farz edermiş. Bu uygulamaların çocuklara yönelik bir inanışta da imrendikleri yiyecekten onlara bir tadımlık da olsa tattırılırmış. Eğer ikram edilmezse çocuğun bir yerlerinin şişeceği düşünülürmüş. Kadınların göğüs şişmesi aynı gerekçedendir.

Deyimin bir başka hikâyesinde ise, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır. Çünkü ayılar kışın ne kadar arasa da yiyecek bulamaz, hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Acıktıkça avucunu yalamakla yetinir yazın gelmesini bekler. Başka yapacak bir şeyi yoktur.

Beklediğin olmadı; umduğunu bulamadın anlamında kullanılan bir deyimdir.

Örnek Cümleler

  • Bütün parayı kendisi almayı planlıyordu ama avucunu yaladı.
  • Eğer buradaki keki yemeyi düşünüyorsan avucunu yalarsın.
  • Sen avucunu yalarsın! Beni daha fazla rahatsız etme, tamam mı?
  • Her çabamın sonunda avucumu yalamaktan bıktım usandım artık.
  • Herkes payını aldı ama bana avucumu yalamak düştü.
  • Eğer o kızla çıkmayı planlıyorsan avucunu yalarsın çünkü o benim kız arkadaşım.
  • O kurabiyeleri sana gönderdim sanıyorsan avucunu yalarsın.
  • İhaleye katılan diğer şirketler avuçlarını yalamak zorunda kaldılar.
  • Seçimi kazanacağını zannediyordu ama seçim gecesi avucunu yaladı.
  • Bu yarışta başarılı olabilmek için çok çalıştı ama maalesef avucunu yaladı.
  • Sana gerçekleri anlatmamı bekliyorsan avucunu yalarsın.
  • Eve geldiğimde pastayı bitirmişlerdi ve ben avucumu yalamak zorunda kaldım.
  • Yanımda seni de götüreceğimi mi sandın, avucunu yalarsın, yalnız gideceğim.

Avucunu yalamak deyimi ne demek? Avucunu yalamak deyiminin anlamı, açıklaması ve ortaya çıkış hikayesi.

Avucunu Yalamak Anlamı

Avucunu yalamak deyiminin anlamı umduğunu bulamamaktır. Yani aradığı şeyi bulamayan ve istediğini elde edemeyen kişiler için kullanılırken, günümüzde sıkça karşılaştığımız bir deyim olarak dilimize yerleşmiştir. Avcunu yalamak deyimi aradığını bulamayan bireyler için “avucunu yaladı” yani elde edemedi anlamında ya da aradığı şey sonunda başarısız kalacağını düşünen bireyler için “avucunu yalarsın” yani elde edemezsin anlamında kullanılır. Bu deyim anlamını tamamen doğadan alarak halk arasında dilden dile dolaşan bir hale gelmiştir. Çünkü, insanoğlu yaşamları boyunca ayılara benzer bazı durumlar yaşamaktadır. Yaşanılan bu durumları anlatabilmenin en iyi yolu, bu deyimin esprili bir şekilde kullanılarak örnekleme yapılmasıdır.

Avucunu Yalamak Hikayesi

Avucunu yalamak deyiminin hikayesi doğadan ortaya çıkmıştır. Ayılar kış aylarında kış uykusuna yatan hayvanlardır. Ayıların yattığı kış uykusu uzun bir süre devam etmektedir. Ayılardan bazıları kış uykusuna sonbahar aylarının sonlarına doğru yatmaktadır ve kış boyunca uyumaktadır. Böylece ayılar vücutlarında enerji harcamayarak, depolandırma işlemi gerçekleştirmektedir. Kış aylarında vücutlarında bulunan yağı yakarak bütün bir kışı geçiren ayılar hareket etmeden uyumaktadır. Ancak ayılar kış uykusundan uyandıkları zaman çok aç olurlar. Çünkü bütün bir kışı uyuyarak geçiren ayılar hareketsiz kalmışlardır. Aç bir şekilde uyanan ayılar, açlıklarını yok etmek için ilk olarak avucunu yalamaya başlarlar. Hiçbir besin bulamayan ve çok acıkmış durumda olan ayılar kendilerini tatmin etmek için bu davranışı sergilerler. İnsanoğlu ayıların avucunu yalama davranışını gözlemlemiş ve analiz etmiştir. Gözlemlerin sonucunda ‘’avucunu yalamak’’ bir deyim haline gelmiş, günümüze kadar ulaşmıştır.

Avucunu Yalamak ile İlgili Örnek Cümleler

Avucunu Yalamak ne demek? Avucunu Yalamak deyiminin anlamı ve c&#;mle i&#;inde &#;rnek kullanımı (TDK)

Haberin Devamı

Avucunu yalamak deyimi kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya çalışan ayılardan alıntı yapılarak kullanılan bir deyimdir. Çünkü ayılar kışın çok arasa da yiyecek bulamaz, boşuna hareket etmiş, enerji tüketmiş olurlar. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar.

Avucunu Yalamak Ne Demek?

 Avucunu yalamak kelimesi daha çok bir iş için kurulan hayalin ve beklentilerin olmayacağını ifade eden bir deyim olarak kullanılır.

Avucunu Yalamak Deyiminin Anlamı ve Cümle İçinde Örnek Kullanımı (TDK)

 Avucunu yalamak deyimi umduğunu ele geçirmemek, beklediğini elde edememek anlamına gelmektedir.

 Beklediğin indirim gelmiş. Eğer erkenden gidip mağazadan almazsan tükenir ve sende avucunu yalarsın.

Avucunu Yalamak Deyiminin Açıklaması

AVUCUNU YALAMAK DEYİMİNİN ANLAMI

  • Umduğunu elde edememek. İstediğini alamamak, yapamamak.

AVUCUNU YALAMAK DEYİMİNİN HİKAYESİ

Avcı Bekir’den iki gündür haber alınamıyordu. Ortalık kış kıyamet&#; Kar, tipi, fırtına göz açtırmıyor. Dere tepe onu arayan avcı ar­kadaşları, baktıkları her yerden elleri boş dön­müştü. Herkes kahveye doluşmuş, yapacak bir şey kalmadı diye düşünürken Avcı Bekir, kah­veden içeri giriverdi. Kardan adam gibiydi. Zor duruyordu ayakta. Önündeki ilk sandal­yenin üstüne yığılıp kaldı.

Biraz sonra kendine geldiğinde başına toplanan herkes aynı soruyu soruyordu: “Ne oldu Bekir, neredeydin iki gündür?” Bekir, önüne getirilen çay bardağını avu­cuna alıp ellerini biraz ısıttıktan sonra: “O sabah ava gitmeye hiç niyetim yoktu doğrusu,” diye anlatmaya başladı. “Ama bak­tım, evde yiyecek bir şey yok. Hava fazla kötü­leşmeden gidip bir şeyler yakalayayım dedim.

Dedim ama dağın eteğine vardığımda fırtı­na göz açtırmıyordu artık. Kar da her şeyi ken­dine çeviriyordu. Koca ağaçlar bile kar altın­da, küçük kar tepelerine dönmüştü. Ortalıkta canlı olarak bir tek ben vardım. Derken, bir de tipi başlamasın mı? Tamam dedim, bu havada av mav olmaz, ben en iyisi geri döneyim. Döneyim de, yol, iz belli değil ki? İki adım sonra bir kayadan aşağı yuvarlanmayacağım, bir uçuruma düşmeyeceğim nereden belli? Doğrusu korkmadım de­sem yalan olur.

Başımı sokacak bir kovuk bulup tipi dininceye kadar beklemek­ten başka çarem yoktu. Bir kar tepeciğinin altını eşeleyip kendime kuytu bir köşe yapmaya çalışırken bir delik açılıverdi önümde. Bak­tım, bir mağara girişi. Oh, kurtuldum deyip, daldım içeri. Oturup beklemeye başladım.

Biraz sonra gözlerim karanlığa alışınca mağaranın içine doğru, yerde yatan iki karaltı gördüm. Biraz daha dikkatle bakınca hemen fark ettim: İki boz ayı! Boylu boyunca uzanmış, kış uykusundaydılar. Hemen tüfeğe sarılıp kendimi dışarı atmayı düşündüm. Ama dışarıda nereye gideceksin? Tipi bütün hızıyla sürüyor. Elim tetikte, gözüm uyuyan ayılarda mağara ağzında beklemeye başladım.”

Avcı Bekir, avucunda tuttuğu bardağı ağzına götürerek çayın­dan bir yudum aldı. Anlatmaya devam etti: “Baktım ayılarda bir hareket yok, biraz rahatladım. Acıkmıştım da. Torbamdan ekmekleri çıkardım, ağzıma bir lokma bir şey ata­caktım ki ayılardan birinin başını yavaşça kaldırdığını gördüm. Eyvah dedim, ekmek kokusunu duydu&#;

Ekmeği tekrar torbaya koyup tüfeğe sarıldım. Ayı burnunu ha­vada dolaştırdıktan sonra ön ayaklarından birini ağzına yaklaştırdı, tabanını yalamaya başladı. Gözleri kapalı ama&#; Ayağını yaladı, ya­ladı; sonra bir şey yemiş gibi diliyle dudaklarını, burnunun üstünü yaladı, koydu başını yere, uyumaya devam etti. Ben de bir oh de­dim. Ne kadar zaman sonra bilmiyorum, torbanın ağzını bir kere daha açtım. O kadar yol yürümüşüm karda. Karnım aç. Ekmeği çıkardım&#; Bu sefer öbürünün başı kalktı yukarı, burnu havada do­lanmaya başladı.”

Avcı Bekir, durup çayından bir yudum daha içmeye kalkınca soluğunu tutmuş, onu merakla dinleyenlerden biri dayanamadı: “Eee Bekir, sonra? Sonra ne yaptın? Çabuk anlatsana şunu,” deyince Avcı Bekir, günlerden sonra ilk kez keyifle güldü: “Ne yapacağım,” dedi, “ayılar uyanacak diye ekmeğimi torba- i dan çıkarıp yiyemedim. Ben de onlar gibi avucumu yaladım.”

Deyimler için tıklayınız!

Ders Kitabı Cevapları

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir