Yüzlerce yıl öncelere dayanan bir Türk duası vardır. Der ki: “Gözüne yaş, ayağına taş, yüreğine telaş değmesin”. Ne kadar ince bir duadır sevdiklerimiz için. Hatta en sevdiğim duadır diyebilirim.
***
Bu haftaki yazım, gazetemiz Şalom’da yayınlanan yazım. Ben bu yazıyı, acı tatlı içeriklerle ama Şalom Yazarı olmanın gururu ile yazdım. Şimdiki yazım da, denen bu enteresan senenin son yazısı.
Bu yıl bizden çok şey götürdü ama bu günlerine kadar erişebildiğim için yine de şükretmem gerektiğini biliyorum.
Her neslin acıları vardır. Kimleri II. Dünya Savaşı gibi bir dönemi yaşar, kimileri Kıbrıs’ta yaşanan gibi olaylarını ya da Bangladeş’in yaşadığı ’i. Kimi nesiller, Ruanda’yı, Perestroyka’yı, koca bir Holokost’un ardından bitimsiz mücadelelerce kutsal topraklarda bir devlet sahibi olabilme bir vatan sahibi olabilme mücadelesini. Her nesil birçok şey yaşar.
İşte bu yıl da, bizlere denk geldi.
***
Genellikle, geleceği hemen her meslek için konuşabiliriz. Mesela sinemayı, sanatı, tıp alanındaki geleceğin olası gelişmelerini, kimyayı, uzay bilimlerini… Oysa bir tek alanda geleceği asla konuşamayız. O da sosyoloji. Sosyolojik bir tek olay olur dünya değişir. Tarihin akışı değişir. Tüm planlar ters gider. Öngörüler yıkılır. Yenileri inşa olur. Hiç bir tahmin tutmaz.
yılı böyle bir yıl oldu. Önceden asla düşünemeyeceğimiz bir küresel salgın yılı. bu getirdikleri ile bize birçok şey anlattı aslında. Küresel birlikteliğin ne demek olduğunu, doğa ve insanın uyumsuz birlikteliğinde, doğanın nasıl kaybetmekte olduğunu, zenginliğin, gücün ve iktidarın ne denli manasız olduğunu ve asıl olanın sağlık ve huzur içinde sevdiklerimize sarılabilmek olduğunu öğretti.
Tüm bunlar nedeniyle ben yılına teşekkür ederim.
Keşke özellikle salgın nedeniyle aramızdan sevdiklerimizi almasaydı. Ama aldı. Onları da sevgi ile anmak isterim.
Bu bedelle ’ye teşekkür ettim. Acı ile bedeli ödenmiş yeni tecrübelerimiz oldu. Bu nedenle sizlere, tüm okurlarıma, sevdiklerime sevenlerime bu duayı okumayı uygun gördüm:
“Gözünüze yaş, ayağınıza taş, yüreğinize telaş değmesin.”
***
Yeni bir yıl çok şey getirsin istemem. Yeter ki sevdiklerimizi götürmesin ve gün eksilmesin penceremizden.
Mutlu bir yıl dilerim.
Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın
Yeter dikenin batmasın
Gece gündüz o hizmetin
Şefaatin kerametin
Senin olsun hoş sohbetin
Yeter huzurum gitmesin
Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem metheylediğin
Yeter arkamdan atmasın
Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem metheylediğin
Yeter arkamdan atmasın
Kolay mı gerçeğe ermek
Dost bağından güller dermek
Orda kalsın değer vermek
Yeter ucuza satmasın
Yeter ucuza satmasın
Sonu yoktur bu virdimin
Dermanı yoktur derdimin
İstemem ilaç yardımın
Yeter yakamdan tutmasın
Nesimi'yim vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın
Nesimi'yim vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın
(bkz: tekerine taş dokunmasın)*
güncel kullanımı affedersiniz,
kuruma yaş değmesin, g.tüme taş değmesin şeklindedir.
bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlamında kullanılmaktadır.
"işin gücün rast gitsin" temennisinin paralel evrendeki versiyornu.
bu deyimi çok kullanırım. benim kullandığım versiyonu; ayağına taş, kirpiğine yaş değmesinen güzel veda ve iyi dilek cümlemdir.
(bkz: birol tezcan) ın son öykü kitabının da adı olur aynı zamanda.
kime dediysek taşı aldı kafamıza attı.
götten daha yeni uydurulmuş bir deyim. skindirik bir twitter şiirinde, bokunduruk bir tarih dizisinde geçti diye her yerde duyar oldum. manasız, salakça, tam bu z nesline yakışır sığlıkta bir laf.
şimdi dingildeğin biri de gelir içindeki derin manalardan, yüzlerce yıldır kullanıla geldiğinden filan dem vurur biraz eğleniriz.
(bkz: at deyimleri sözlüğü)
akp'yi en iyi ozetleyen buzzword. çomar turnusolü.
ulan bunu söyleyen tipler bana hiç samimi gelmiyor. çok daha güzel temenni cümleleri varken başına da allah koyup vıcık vıcık naylon kokan bir prim kasma tuşesi veriyorlar.